Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8 OCAK1992*+ HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/17
^5blsıızlııfciar 10 dosya Demirel, SHP Kunıltayı, HEP, Koalisyon
ka.
/. Sayfada)
sei fırsat karşısında' deniyor.
mu?
>EMİREL — Bana göre
t. Bu koalisyon birtakım bü-
meseleleri halletmezse baş-
bir hükümetin bunu hallet-
m^^si gerekir. Bu koalisyon
Tüjerkiye'nin tarihi gelişimini iki
b i i ^ ü k siyasi güce dayandınyor.
46 sonrasının iki gücü CHP,
Axi~alet Partisi, SHP, DYP, bun-
lar aynı çizgilerdir. Bunlann dö-
nii j ? dolaşıp biryerde Türkiye1
nir» sorunlannı halletmek için
keradi aralarındaki siyasi müca-
deL*eyi kenara atmalan çok
önernli bir olaydır. Siyasi müca-
del-^nin yerine sorunları çözme-
de bir beraberlik ve ortak so-
rurxıluluk ve Türkiye'yi bugün
• bulunduğu durumdan ile-
jötürmek için bir fikir birli-
ğinu« gayret göstermeleri çok
önermli bir olaydır. Tabii ki dün-
yar»Jn değişen şartlanna da uy-
meulc gerekir. Bence bu koalisyon
dümyaya uyduğumuzun işareti-
dir-
Peki, SHP kurultayı etki-
leye^cek mi koalisyonu?
DEMİREL — Sanmıyorum.
Yarxi SHP kurultayının hangi şe-
kilde cereyan edeceğini, ne ne-
ticerye varacağını bilmiyoruz,
a m a SHP'li seçmen ve Doğru
Yol~"cu seçmen, tepede ne yapıl-
dığ»nın çok iyi farkındadır. Ve
bu iki grupta her ikisi de orta-
dadır. Birisi ortanın solu, bırisi
ortanın sağı bile olsa, ekstrem
dejjçillerdir. Uç değillerdir.
— SHP kurultayıyla biriikte
parti yönetiminde bir değişiklik
olursa koalisyon nasıl etkilene-
cek«ir?
E»EMİREL — Elbette öyle bi-
le olsa koalisyonun etkilenece-
ğini sanmıyorum. Yani aslında
bizim koalisyon, partiler arasın-
da bir koalisyon. Yani SHP
korıgresi, bu koalisyonu tahrip
edecek şekilde herhalde sonuç-
lanmaz.
—- Deniyor ki SHP'de yöne-
tim değişirse, partinin daha ön-
ce y&ptığı koalisyon protokolü-
nü yeniden düzenleme yetkisi
alarak gelmiş olacak, çünkü te-
mel eleştiri böyle bir koalisyona
çok hazırlıksız girildiği ve
SHP'nin sizin gölgenizde kaldığı
yolunda. Buna ne dersiniz?
DEMİREL — Kimse kimse-
nin gölgesinde değil. Bu bir or-
takbk. O çeşit şeyler her koalis-
yon için söylenir. O zaman hiç
koalisyon olmaması lazım. Ni-
hayetinde koalisyon olan ilk ül-
ke Türkiye değil ki.
— Bir gazete haberi var. Sa-
yın Baykal'la bir görüşme yapa-
cağınıza ilişkin.
DEMİREL — Hayır, JCoalis-
yon ortağım olan bir partinin iç
meseleleriyle işim yok.
— Bakanlar Kunılu'nda bazı
dosyalann yargıya intikal ettiril-
mesi konusunda birkarar alındı.
O dosyalarla ilgili bilgi verebi-
Hr misiniz?
DEMİREL — Hadise şu. Biz,
Türkiye'ye dürüst deviet vaat et-
tik. Yani bizim idaremiz dürüst
bir idare olacak. Biz Türkiye'ye
devleti kotupsiyondan (kokuş-
ma) anndırmaya geldik. Eğer o
kokuşma varsa, hesabını sorma-
lısınız, yoksa devrin aklanması,
Türkiye'de devletin geleceğinin
teminatıdır. Soylediğim gibi bir
rivayet üzerine de hareket
etmedik.
— Kaç dosya var?
DEMİREL — 10 dosya var.
Bakın şimdi olay siyasi olay de-
ğildir. Olay, Türkiye Cumhuri-
yeti kanunlanna aykırı düşen
birtakım korkulardır. Biz bun-
lan koltuğumuzda getirmedik,
biz bunlan biliyorduk. Ben bu-
nu seçim öncesinde söyledim.
Açıkla falan dediler bana, dev-
let elime geçip de devletin elin-
deki bilgilerle karşılaştırmadan
bir yere gitmeyiz dedim. Devle-
tin elindeki bilgilerle geçen 40
gün zarfında karşılaştırdım.
Devletin teftiş heyetleri, denet-
leme kurulları birtakım tespitler
yapmışlar. Bunlan bulduk biz.
— Dosyalar hangi olaylarla il-
gili, anlalır mısınız?
DEMİREL — PTT ve uydu
ihalesi var. Otobanlarda sürat
yollarında olay var. Pul olayı
var. 700 milyon liralık pul aldır-
mış gübreye. Bankadan faizli
para almışlar. Bunu seçim esna-
sında kullanmışlar. Karmakan-
şık bir olay. Emlak Bankası ola-
yı var.
— Bu dosyalarda adı geçen
bazı bürokratlar Cumhurbaş-
kanlığı Danışmanı oldu. Bu du-
rum yargıyı elkiler mi
DEMİREL — Esas sorun
orada çıkıyor. Enteresan bir du-
rum çıkıyor ortaya. Hangisinin
hakkında belge varsa bir yere sı-
ğınıyor gibi bir durum ortaya
çıktı.
— Bir bakıma Çankaya. fiili
dokunulmazlık yaratmış olmu-
yor mu?
DEMİREL — Önümüzdeki
günlerde tartışılacak konulardan
biri haline gelir. Bizim bu olay-
la ilgili olarak Çankaya diye bir
hedefimiz yoktur. Bizim hedefi-
miz, biz vaat ettik millete, yol-
suzluk içinde bulunanlann ya-
kasına yapışacağız. Yapışmaz-
sak siz gelin bizim yakamıza ya-
pışın dedik. Biz de dedik, SHP
de dedi.
— Ahmet Özal'ın da adı ge-
çiyor mu dosyalarda?
DEMİREL — Ahmet Özal
isminin geçtiğini bilmiyorum.
Dosyarun içine fılan bakmadım.
Tabii ki yargı neye karar verir, o
bizim bileceğimiz iş değil. O yar-
gının işi. Aklanırsa aklansın.
Yargı lazım gelen kararı versin.
Bunları dosya halinde teftiş ku-
rulu raporu halinde bırakamaz-
sınız. O zaman biz sorumlu olu-
ruz.
— Göçmen evleri meselesi var
değil mi? Hangi müteahhit?
DEMİREL — 1 trilyonluk bir
şey o. Ne proje var orta yerde ne
ihale var. 3 trüyonluk ev yapma-
ya kalkmışlar. Usulsüzlükler
var. Müfettiş heyetlerinin tespit
ettiği şeyler bunlar. Siyasi yargı
değil.
— Sayın Akbulut da dosya-
lardan bahsetmişti.
DEMİREL — Biz yaptırma-
dık, zaten bunlan devletin arşi-
vinde bulduk. Biz bu konuları
zaten biliyorduk, elimizde bazı
bilgiler vardı.
— Sabah gazetesinde Neron
olayı vardı. Nedir biliyor musu-
nuz?
DEMİREL — Bilmiyorum.
Bilmece çözer gibi iş yapamayız.
Açık seçik ortaya çıkarsa mese-
lenin üstüne varırız.
— Erken emeklilik konusun-
da...
DEMİREL — Erken emekli-
liği bizim sigorta sistemimiz kal-
dırmaz deniyor. Ama ona göre
para vereceksiniz. Kaldıracak şe-
kilde. Ev kadınlan var. Çalışma-
ya devam etmek istemiyorlar,
ayrılmak istiyorlar belli bir yaş-
ta. Ama iyi ya yeni insanlara yer
açılacak. Bir de Ziraat Bankası
hadisesi var. Zaten bunlann tah-
sili mümkün değil. 16 trilyonluk
senede borç verilmiş. Bu borcun
3-4 trilyonu tarım dışı. 12 trilyo-
nu tarım içi. Bunun içerisinde 1
milyon aile 5 milyondan borç al-
mış, ödeyememiş, haczedilmiş.
Ödemesi mümkün değil. Ana-
parayı öderse faizi silelim diyo-
ruz. Silinecek faiz zaten tahsil
edilemeyeaek. Ziraat Bankası1
nın parasını tahsil ediyoruz.
— Ek vergi gerçekten getiri-
lecek mi?
DEMİREL — Hayır. Bunun
yazılmasından sonra büyük pa-
nik oldu. Hatta parası olanlann
bir kısmı Türkiye'den paraları-
nı çıkarmak istediler. Para işle-
ri çok hassastır. Gayri adil, gayri
insani, gayri mantıki, akla sığ-
mayan hiçbir karar ahnmaz.
Zenginlerden varlık vergisi anla-
mına gelecek laflar spekülas-
yondur. Biz servetin savunucu-
suyuz. Biz serveti ürkütme yo-
luna gitmeyiz. Gidersek o za-
man Türkiye olduğu yerde du-
rur.
— İstikrar paketi hazırlıklan
sürüyor, ama Demirel ortalıkta
yok. Çalışmalar içinde gönılmü-
yor.
DEMİREL — Ben hükümet
başkanıyım. Ben her şeyden so-
rumluyum. Hiçbir şeyin dışında
olmam. Ben teknisyen değilim
ki. Hazırlayıp getirirler, benim
süzgecimden geçer. Koalisyon
ortağımız Sayın lnönü'yle bera-
ber bakarız dantşırız, beraber
yapacağız. Bakanlar Kurulu'n-
da fevkalade bir tartışma orta-
mı var, zaman zaman onlardan
oluşan komisyonlar kuruyo-
rum...
— 92 enflasyonu kaç olur?
DEMİREL — 1992'de enflas-
yon yüzde 50'lerde olacaktır.
— Yüzde 70'lerden yüzde
50'lere indirirken aynı zamanda
yüzde 5'lik bir büyüme hızına
ulaşabilir misiniz?
DEMİREL — Tahmin ediyo-
rum. Şartlar ters gitmezse. Dört
ay muvakkat bütçe ile vakit kay-
bedilmeseydi yüzde 40'lara bile
düşürmek mümkün olurdu. He-
sap öyle zaten.
— Bunun sağlanma koşulu
nedir?
DEMİREL — Türkiye'nin
bütün sıkıntısı bu açık. İçte 89
trilyon borç.
— Bunu nasıl finanse ede-
ceksiniz?
DEMİREL — Biraz masraf-
ları biçeceğiz. Başka imkân yok
yani.
— KİT'lerke ilgili iki yöntem-
den söz ediliyor. Bir kuruluş al-
tında birteştirip özelleştirmek ve
bir bölümünü de verimli kılmak
suretiyle. Bir de Diinya Banka-
sı'nın bazı KİT'lerin kapatılması
ve bunlar için kredi vermesi yo-
lunda önerisi olduğu söyleniyor.
Böyle bir yöntem tartışması var
mı?
DEMİREL — Biz siyasi orga-
nız. Hükümetlerin dünyanın her
tarafında bir ekonomik kurum-
dan farkı vardır. Biz şirket de-
ğiliz. Doğru olsa bile bazı şey-
leri yapmamızın imkânı yok.
Kömürü falan kapatamazsımz.
Orada 35 bin kişi çalışıyor. Ama
birtakım beyanlar var ekonomik
bakımdan, filan tesisi kapatıp
işçisine de para verirseniz daha
ekonomik olur. Çok korkunç
zararlar var. KİT'lerin 1991 za-
rarları aşağı yukarı 12 trilyon.
Ama 1992'nin zararları 30 tril-
yon olacak. Hiç bu fiyat ayar-
lamaları yapılmasa 48 trilyon
olacaktı. Şimdi çeşitli yöntem-
ler var. Evvela 21 tane iştirak
var. Yani devletin birtakım Tat
konservede, Vatan konservede,
Gima'da iştirakleri var. Bunla-
nn bir kısmı yüzde 50'nin altın-
da. Bunlan, geçen hükümet ilan
etmiş. Bu hisseleri satacağız di-
ye. Muayyen değerlendirmeleri
de koymuş. Bugün Bakanlar
Kurulu'nda izahat verdik ki bu
muameleler bitsin. Bir buçuk
trilyon lira kadar bir kaynak çı-
kıyor. Çünkü İpragaz'dâ devle-
tin ne işi var? Deviet bundan ön-
ce bunlara yatırdığı kaynakları
geri alacak. Bunlar gelir getirmi-
yor. Temettü filan dağıtmıyor.
Zaten bizim anonim şirketlerde
yüzde 5î'in altındaki hisse gidi-
yor. Satılabilir hale getirme di-
ye bir tedbir var orta yerde. Bun-
lan muayyen gruplar halinde
gruplandınp holding yapıp siya-
si tesislerin dışına çıkarıp sonra
satılabilir hale getirmek lazım.
İşte bu uygulanabilir mi? Bura-
da tartışılıyor, dışarıda da tartı-
şılıyor. İtalyanlar yapmış, uygu-
layamamışlar. Bunun üzerinde
çalışan arkadaşlarımız var. Ke-
sin bir neticeye gelmediler.
— Ayda bir cumhurbaşkanı-
na ekonomi brifingi verilecek
mi?
DEMİREL — İsterse ayda bir
veririz. İstemezse vermeyiz.
— Siz de katılacak mısınız?
DEMİREL — Gerekirse. Be-
nim o meselelerde katı bir tav-
rım olmaz. Ben bu düzeni ka-
bullendikten katı bir tavrım ol-
maz. Ben bu düzeni kabullen-
dikten sonra onlara evvelki söy-
lediğim Iaflan askıya aldım, yere
koydum. Bunlar ayrı ayn şeyler-
dir. Benim bu noktadaki göre-
vim şu veya bu sebeple deviet iş-
lerini tıkamamak, de\letin zarar
görmesine sebep olmamaktır.
Yani hiçbir şeyi tartışma mese-
lesi yapmamaktır.
'Erken emeklilik
Meclis'ten çıkar'
Başbakan Süleyman Demirel,
erken emeklilikle ilgili kanun
hükmünde kararnamenin Cum-
hurbaşkanı Turgut Özal tarafın-
dan geri gönderilmesi halinde,
yasa olarak TBMM'den çıkaca-
ğını söyledi.
Demirel, Cumhurbaşkanı
Turgut Özal'ın Çankaya Köşkü'n-
de bu akşam verdiği yeni yıl re-
sepsiyonunda, AA'nın konuya
ilişkin sorusu üzerine şunları
söyledi:
"Eğer erken emeklilikle ilgili
kanun hükmünde kararname
geri gelirse yapacak şey yok. Bu
konu, TBMM'de görüşülür ve
kanun olarak tekrar çıkar. Dev-
iet işlemektedir."
G a z e l e c i l e r
Cemiyeti'nîn 1991 Türkiye Gazetecilik Ödülleri dün akşam Cemal Reşit Rey
Konser Salonu'nda düzenlenen (orenle sahiplerine dagıtıldı. İstanbul Valisi Hayri Kozakçı-
oğlu, Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Nurettin Sözen ve çok sayıda gazetecinin kalıldıgı ödül loreninde bir konuşma
yapan Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nezib Demirkent, demokratikleşme surecinin başladığı şu dönemde, basının u/erindeki
antidemokratik uygulamaların kaldırılması gerektiğini söyledi. Demirkent, "1991 basın için zor bir >ıl oldu. Ödül alan arkadaş-
larımız mesleğimizin onur kazananlandır" şeklinde konuştu. Gazetemizdeki yazıları ile "Güncel Yazılar" dalında ödül kaza-
nan İlhan Selçuk, rahatsızlığı nedeniyle törene katılamadı. Selçuk, adına odülünü Recep Bilginer, Gazeteciler Cemiyeti Başkanı
Nezih Demirkent'ten aldı. Törende ayrıca gazetemizden Şahin Alpay "İnceleme", Tan Oral ile Betıiç Ak "Karikatür", Gündüz
Imşir "Fotoğraf", Esat Pala "Röportaj", Doğan Akın ise "İnceleme" dalında plaketlerini aldılar. Ödül kazanan gazetecilere
ayrıca istanbul Valiliği Ozel Ödülleri de dagıtıldı. (Fotoğraf: TAMAŞA F. DLRAL)
Uykusuzluğa çare
(Baştara/ı 1. Sayfada)
gerekli adreslere gönderiyor.
Bunlann bir kısmı bilince kadar
yükseliyor, o zaman farkına va-
rıyoruz. Uyku sırasında "Hafı-
za Trafik Kontrol Merkezi"ne
ulaşan verilerin en aza inmesi
şart, ki bilinç meşgul edilmesin
ve uykuya dalsın.
Cambridgeli bilim adamları,
uykusuzluk çekenlerin "Trafik
Kontrol MerkezT'nin başına
buyruk davrandığını, ortada so-
mut bir uyarıcı olmasa dahi bi-
linci sürekli olarak "düşünce" ile
uyardığını, bu nedenle de bilin-
cin uykuya dalmasını engelledi-
ğini savunuyorlar. Çare
"Merkezi" anlamsız ve yapay
uyancılarla meşgul etmek, böy-
lece bilinci uyannasım önlemek.
"Çitten atlayan koyun saymak"
bu nedenle etkili bir yöntem.
Ancak, bazılannın, koyunlara
"engelli yanş" yaptırdıklan için
uykularının daha da kaçtığı bi-
liniyor. Bu nedenle bilim adam-
ları, soyut ve anlamsız bir hece-
nin sessizce ve hızh hızlı tek-ar-
lanmasının, "Merkez"i uyutaca-
ğı kanaatindeler. Şimdi bu var-
sayım, Cambridge'de gönüllü
denekler üzerinde deneniyor.
Önerilen sözcük, İngiliz dilinin
en anlamsız ve en yaygın sözcü-
ğü olan "the". Türkçede bulun-
mayan, İngilizcede isimleri ta-
nımlamada kullanılan bir gra-
mer garipliği olan "the" sözcü-
ğünün saniyede birkaç kez tek-
rarlanmasıyla bilince başka dü-
şüncenin girmesinin önlendiği
ve uykunun hızla geldiği anlaşı-
lıyor. Uzak Doğu ve Hint kül-
türlerinde, ibadet amacıyla ya-
pılan, Batı kültürlerinde ise
"dünya dertlerinden uzaklaş-
mak ve kafayı boşaltmak" un-
suru öne çıkarılarak uyarlanan
"meditasyon"da da başvurulan
sözcük tekrarlama ilkesi, şimdi
21. yüzyılın doğal uyku ilacı ola-
rak Cambridge Üniversitesi'nde
bilimsel olarak sınanıyor.
"Merkez'Mn nasıl çalıştığı
hakkında varsayımları olan bi-
lim adamlan, henüz yerini tam
bulabilmiş değiller. Ancak ma-
ğara döneminden bu yana bey-
nin en az değişen ve bugün de
"Eski Bejin" diye bilinen en dip
ve içlerdeki bölgesinde yer alan
"Limbik Sistem"de yer aldığı
anlaşıhyor.
(Baştarafı 1. Sayfada)
rum. Koalisyon da öyle... Koalisyon partiler
arasında, kişilerle değil. Kurultay'ın sonucu-
nun herhangi bir değişiklik getireceğini san-
mıyorum."
Başbakan'ın yanıtı böyle.
Ama bu kuşkusuz resmi yanıt.
Peki, resmi olmayan yanıt ne olabilirdi?
Acaba Demirel, koalisyonu İnönü'y'e mi,
Baykaı'la mı götürmek isterdi? Demirel'den
bu soruya açık karşılık vermesi kuşkusuz
beklenemezdi. Ama bizim edindiğimiz izle-
nim o ki Demirel, İnönü'nün Başbakan yar-
dımcılığından memnun...
İnönü'yle uyum içinde çalıştıklarını, DYP
ile SHP arasındaki koalisyon hükümetinin
Türkiye için "fa/7/Jse/6(rftreaf"olduğunu, ba-
zı darboğazların ve temel sorunların bu sa-
yede daha kolay aşılabileceğıni vurguluyor.
Ömrü ne olur bu koalisyonun?
Hoşlanmadığı sorulardan biri de bu Demi-
rel'in, "Canım neden daha şimdiden ömür
biçmeye kalkıyorsunuz bu hükümete" diye
yakınırcasına konuştuktan sonra gülerek,
"Bir dahaki seçime kadar gider" diyor.
Başbakan, bu koalisyonun sürdürülmesin-
de kesin kararlı gözüküyor ve yararına da
inanıyor bunun. Sürekli altını çizdiği nokta
şu:
"Bu parlamento aritmetiğinden bundan da-
ha iyisi çıkmaz. Bir uzlaşma modelidir bu.
Türkiye için de bir şanstır, şans..."
Kısacası, Demirel'in hem İnönü'den hem
de koalisyondan rahatsız bir havası yok. Ay-
rıca dikkatimizi çekti: Söyleşinin satır arala-
rında, SHP Kurultayı'ndan hükümeti etkile-
yecek gelişmeler beklemediğini de şöyle bir
belirtti.
*
Koalisyon hükümetinin "yumuşak karnı"
olarak nitelenen HEP'e gelince...
Bu konuda sıkıntı var.
Hem SHP'de hem DYP'de. Meclis grup-
larında da liderler düzeyinde de bir tedirgin-
liğin yaşandığı anlaşıhyor.
Sıkıntı nereden kaynaklanıyor?
Bu sorunun tek bir yanıtı var: PKK.
HEP'in, HEP kökenli SHP milletvekilleri-
nin PKK ile kendi aralanna bir mesafe ko-
yup koyamayacakları yakından izlenmekte.
Yanıtlanması istenen soru şu:
PKK, terör ve şiddete başvurarak ülkenin
bölünmesini amaçlayan bir örgüt mü, değil
mi? HEP'lilerden bu soruya hiçbir kuşkuya
yer bırakmayacak biçimde yanıt bekleniyor.
Edindiğimiz izlenim şu:
Demırel'le inönü arasında bu açıdan gö-
rüş ayrılığı yok. Her ikisi de, Güneydoğu ya
da Kürt sorununun demokrasi ve insan hak-
lan çerçevesinde, ama aynı zamanda üniter
devlete ve toprak bütünlüğüne hiçbir zarar
getirmeksizin çözülmesinden yana. Bu ko-
nuda gayet iyi niyetli ve içtenlikli bir tutum
sergiliyorlar.
Demirel de İnönü de iki parti arasındaki
koalisyonu, Güneydoğu'da daha çok kan ak-
masını önleyecek tarihsel bir fırsat diye gö-
rüyorlar. Hatta DYP'nin tepelerinde, iktidar-
da SHP olmaksızın kanamayı durdurmanın
daha güç olacağına da inanılıyor.
Bu nedenlerle, HEP'ten gelen milletvekil-
lerinin de dışlanması istenmiyor. Ama bir tek
koşulla: Onlar da PKK ile aralanna demin söy-
lediğimiz gibi bir mesafe koymak zorundalar.
Peki, ya bu olmazsa?
' HEP kökenli milletvekilleri desteklerini
çekseler bile, koalisyon devam eder.
HEP'liler acaba Türkiye'de PKK terörü do-
layısıyla ne kadar duyarlı bir siyasal ortamın
uç verdiğini görebiliyorlar mı? Bu koalisyo-
nun ve liderlerinin, Güneydoğu açısından ne
kadar iyi niyetli ve demokratik bir konuma
geldiklerinin farkındalar mı?
Böylesi bir fırsatın heba edilmemesi gere-
kir. Herkesin özen göstermesi ve sağduyuyla
davranmasından başka çare olduğunu san-
mıyoruz.
Yoksa bugünleri de ararız...
Efe Özal yeni eve taşındı»>
(Baftara/ı 1. Sayfada)
Efe'nin bankerlik şirketi Marji-
nal'in borsa performansı hızla
geriliyor. 1991 yılı içinde işlem
hacminde önemli düşüşler oldu.
Şirket, Efe Özal'a geçmeden ön-
ce 1990 yılında toplam borsa iş-
lem hacminin yüzde 1.11'ini ger-
çekleştirmişti. 30 trilyon 626
milyar liralık işle-tn hacminin
340 milyar 223 milyon lirası, o
zamanki adıyla Salahsun Heki-
moğlu şirketine aitti. 1991'de ise
toplam 70 trilyon 976 milyar li-
ralık işlem hacminin sadece 188
Ankara
TVsinde
direnişTV Servisi — Ankara Televiz-
yonu'na bağlı tüm ünitelerde
kadrosuz çalışan istisna akitli
yaklaşık 300 kişi direnişe başla-
dı. TRT'nin tarihte ilk defa ger-
çekleşen bu direniş sonucunda
bazı programları aksadı. Dire-
nişçiler bugün sorunlan çözüm-
lenmezse cuma günü işe gelme-
yeceklerini söylediler.
Ankara Televizyonu'nun istis-
na akdi ile çalışan yaklaşık 300
personeli dün pasif direnişe geç-
tiler. Eğitim-Kültür, Müzik Eğ-
lence, A Stüdyosu, Din ve Ah-
lak bölümlerinde çeşitli görev-
lerde bulunan personel bugün işi
yavaşlattılar. Bunun sonucu ola-
rak özellikle canlı yayın prog-
ramları "Gün Başlıyor" ve A
Stüdyosu'nda aksamalar oldu.
Aralannda programcı, yapımcı-
lann da bulunduğu istisna akitli
personel dün sabah TRT Genel
Müdürlüğü'nün 2B katında top-
lanarak durumlannı değerlen-
dirdiler. Aralannda 500 bin lira
maaş alanların da bulunduğu
topluluk 3 günlük pasif direniş
kararı aldılar. Sosyal haklannın
yani sıra maaşlarının da düzel-
tilmesini isteyen istisna akitli
personel, "Biz her şeyi göze al-
dık. Cuma gününe kadar bu ko-
nuda somut adım atılmazsa ça-
lışmayacağız" dediler.
milyar 731 milyon lirası Marji-
nal'in. Toplam içindeki payı ise
yüzde 1.11'den yüzde 0.26'ya ge-
rilemiş durumda. Dolayısıyla
şirketin komisyon gelirleri düş-
tü. Piyasada ağırlıkh olarak uy-
gulanan yüzde 0.5'lik komisyon
üzerinden Marjinal'in yaklaşık
komisyon geliri 943 milyon lira-
da kalıyor. Efe'nin bankerlik ka-
zancının ne kadar olduğu belli
değil.
Annesi Semra Özal'a göre
"Dikili bir agacı bile
bulunmayan", Cumhurbaşkan-
men başlayan Efe'nin bankerli-
ği, mahkemeye kadar düştü.
DYP Milletvekili Tevfık Ertü-
zün, Efe'nin hisse senetlerinin
değerini etkileyecek bilgileri ön-
ceden öğrenerek başkalanmn
aleyhine ticaret yapma olanağı
bulunduğunu (insider trading)
belirterek mahkemeye başvur-
duysa da bundan sonuç alama-
dı.
Başbakan Yardımcısı Ekrem
Pakdemirli ise kamuoyunun
beklentilerini karşılamak ama-
cıyla 22 Temmuz 1991'de bir ge-
lığı Sözcüsü Kaya Toperi'ye gö- nelge yayım ayarak ügılı bakan
re (The Economist'e verdiği de- ^ burokratlara, başbakana ve
meç) "Yalnızca kendi çabasıy- bunların bınncı dçreceden ya-
la başanlı obn'
;
Efe Özal'ın kınlanna borsada aüm satım ya-
İMKB serüveni şöyle:
s a
& ^ ^ Cumhurbaşkanı bu
. . , . yasağın dışındaydı. Marjınal ınE f e
'
n
" L
b o r
^
a d a
oynadığını y o n e t i m i n d e n dışianan eski sa-
ilk kez 1.990 arahk ayında annesi h i b i S a l a h s u n Hekimoğlu, Eko-
Semra Ozal açıkladı. Efe ile bir- n o m i s t d e r g i a n i n ^ [ a ^ y a .
likte oynadıklarını ve Efe nın n U l a r k e n "Herkese, tümdevJet
her gün borsayı ızledığını, her ricaUlle yasaklanıyorsa, ona da
zaman aynı kâğıda oynamadık- yasatlanmai," dedi. Hekimoğ-
larını, sık sık değiştırdıklerını l u > E f e özal'ın başka aracı ku-
söyleyen Semra Ozal, "Allah a r u m v e b a n k a l a r d a p o r t fö vü
şükür, bir tanesı hanç hepsm- b u l u n d u ğ u konusunda da "Bir-
den iyi kar aldım" dedi. t a k ı m | a f l a r v a r B c n o | s a m
Efe Özal'ın adı ocak ve şubat yapmam" diye konuştu.
aylarında önce Metaş, sonra İş Efe Özal ise resmi bankerli-
Bankası hisselerinde geçti. Fab-
rika kapısına kilit vurduğundan
dolayı 375 liraya kadar düşen
Metaş hisselerini o zamana ka-
dar borsada pek adı duyulma-
yan bir kamu bankası olan De-
nizbank toplamaya başladı.
ğinden hemen sonra 24 Mart
1991'de Hürriyet'e şunları söy-
lemişti: "Diyelim ki ben böyle
tiyolar alıyorum ve bundan bü-
yük paralar kazanıyorum. Siz
benim yerimde olsanız, kendi
adınıza borsa şirketi kurup or-
Yüklüce alımların ardından za- talara çıkar mısınız? İsminizi hiç
manın Devlet Bakanı Güneş Ta- açıklamadan bir başka borsa
ner, "Metaş'ın kurtanlacağım" şirketi vasıtasıyla, borsada işlem
açıkladı. yapabilirsiniz. Kimsenin ruhu
Cumhurbaşkanı Özal da ken- ^ " " a y n ı tarihlerde, serma-
dısını zıyarete gelen Metaş ışçı- j v e b o r s a t a n h i
lenne fabnkanın kurtanlacağı-
nı söyledi ve Metaş hisseleri
1500 liraya kadar yükseldi. Or-
taya Efe'nin adı atılınca bu, ta-
lebi daha da kamçıladı. Fiyat
1300 liraya geçtiğinde Deniz-
bank, mal boşaltmaya başladı
ve 1500 lirada işi bitirdi. Metaş'-
ın kurtanlmasının suya düştüğü
belli olunca, hisse senedi fiyatı
da hızla gerilemeye başladı. Şu-
bat sonunda hisseler 900 liraya
indi.
Geçen yıhn mart ayında res-
ADANA'DAN FİKRETDAĞLIOĞLU
Adlail ç o k SailSİl ihtiyatihacizkaldjnldı
Magic Box'a konan Deviet baba millete açılıyor
1. AYAK: Idmanlannda göz
dolduran Last Girl, favorimiz-
dir. Adana'da iyi bir form tu-
tan Doğukan rakibi görünü-
münde. Müsait kilolu Sempati
ve Sevil'i sürprizde öneririz.
2. AYAK: Kalite isim Akos-
man, ilk şansa sahiptir. Son ya-
rışında başanlı olan Yiğithan
ve salı sprintinde aşama kayde-
den Yurtseven, daha sonra dü-
şünülebilir. Gülümser, sürpriz
yapabilir.
3. AYAK: Bu yarışı için iyi
bir hazırlık dönemi geçiren
Derya 2, salı sabahı yaptığı
sprintinde çok iyi göründü. tlk
şansa sahiptir. Hayatının ilk
yarışmda çok başanlı olan Ba-
rones Quick Flash ihmale gel-
mez. İlk kez start alacak olan
Gülser ve Damla 3, daha son-
ra düşünülebilir.
4. AYAK: Ağır kilosuna
rağmen Splendid'e ilk şansı ve-
riyoruz. Son yanşmda göz dol-
duran Pafa ve Avrupa tabela-
nın diğer şanslı isimleridir.
5. AYAK: Son yarışında sü-
per bir derece sergileyen Alba-
yım, favorimizdir. Rakip ola-
rak Küçükşerife ve Altuğbey'i
görüyoruz. Sürpriz arayanlara
Baba l'i öneririz.
6. AYAK: İyi bir form tutan
Adlan, yanşın en şanslı ismidir.
Mirdasoğlu, Şerife ve Akçay 2.
tabelarun diğer şanslı isimleri-
dir.
TAHMİNLERİMİZ
1. KOŞU:F:îlter(l), P: Er-
dal (2), PP: Kartalbatur (8), S:
Akansel (1).
2. KOŞU: F: Last Girl (2), P:
Doğukan (3), PP: Sempati
(12), S: Sevil (13).
3. KOŞU: F: Akosman (8),
P: Yiğithan (12), PP: Yurtse-
ven (13), S: Gülümser (15).
4. KOŞU: F: Derya 2 (9), P:
Barones (6), PP: Quick Flash
(14), S: Gülser (12).
5.KOŞU:F:Splendid(l),P:
Pafa (6), PP: Avrupa (9), S:
Achtung (8).
6. KOŞU: F: Albayım (13),
P: Küçükşerife (2), PP: Altuğ-
bey (4), S: Gülen 2 (1), S: Ba-
ba (3).
7. KOŞU: F: Adlan (3), P:
Şerife (2), PP: Mirdasoğlu (9),
S: Akçay 2 (4).
3 O2
Ekononri Servisi — Magic
Box'ın ortaklarından Ahmet
Özal'ın 20 milyar liralık alaca-
ğına karşılık olarak koydurduğu
ihtiyati haciz dün ortadan kalk-
tı. Özal'ın avukatı. "Zor durum-
daki İmar Bankası'nın temina-
tını kabul etmedikleri için hac-
zi kaldırdıklarını ve yeni hukıı-
ki yollar arayacaklannı" söyle-
di. Uzanlar'ın avukatı ise "yasal
süre içinde esas takibe geçilme-
diği için ihtiyati haciz karannın
kendiliğinden ortadan
kalktığını" söyledi.
Cumhurbaşkanı Turgut
Özal'ın oğlu Ahmet Özal Magic
Box'taki ortağı olan Uzanlar'-
dan olan 20 milyar liralık ala-
cağına karşılık İmar Bankası'-
nın teminatını kabul etmedi.
Ahmet Özal'ın avukatı Miinci
İnci, dün yaptığı yazılı açıkla-
mada, Yeni Günaydın'da çıkan
haberlerden İmar Bankası'nın
zor durumda olduğunun anla-
şıldığım savunarak, "Bu baber-
ler, imar Bankası'nın teminatı-
nın kabul edilmemekle haklı
kuşkumuzu teyit etmektedir"
dedi. Bu teminat mektubu ile
alacağı tahsil edebilmeyi gelecek
aylar için imkânsız gördükleri-
ni, bu nedenle İmar Bankası'nın
kefaletini kabul etmeyerek ihti-
yati haciz kararını kaldırdıkla-
rını belirten Münci İnci başka
hukuki ynlları deneyeceklerini
de bildirdi. Magic Box hesapla-
rından Cem Uzan ve İmar Ban-
kası yetkililerinin çektikleri pa-
ralarla ilgili delilleri Şişli Cum-
huriyet Savcılığı'na sunduklan-
nı ve savcıhğın banka kayıtları-
na el koyduğunu savunan avu-
kat İnci, Uzanlar ve İmar Ban-
kası yetkilileri hakkında, "sui-
istimal, dolandırıcılık ve
Bankalar Kanunu'na aykırı
davranmak" şeklindeki suçla-
malarını tekrarladı.
Öte yandan Ahmet Özal'ın
avukatı Münci Inci'nin bu giri-
şimlerine karşın Magic Box avu-
katı Sümer Altay, yedi günlük
yasal süre içinde esas takibe ge-
çilmediği için teminat mektubu
ile durdurulan ihtiyati haciz ka-
rarının kendiliğinden ortadan
kalktığını bildirdi. Avukat Sü-
mer Altay, İcra İflas Yasası'nın
264'üncü maddesi gereğince ih-
tiyati haczin kalktığının tespiti
için dün İstanbul 12. İcra Me-
murluğu'na başvurdu. İstemi
kabul eden İcra Müdürlüğü, ha-
cizlerin kaldınlmasına ve İmar
Bankası'na ait 20 milyarlık te-
minat mektubunun iadesine ka-
rar verdi.
Sigorta kartımı ve
ehliyetimi kaybettim.
Hükümsüzdür.
HATİCE (YENTUR)
AKSOY
(Baştarafı 1. Sayfada)
kuruluşlarının fikirleri her vesi-
leyle alınacak, memleket mese-
lelerinin onlarla biriikte çözü-
müne çalışılacak ve üniversitele-
rin özgür olmasına itina göste-
rileceklir. Toplumumuz, katı-
lımcı, dinamik ve gelişme içeri-
sinde bir toplum haline geti-
rilecek.
Hizmet anlayışı
• Yönetimdeki gereksiz za-
man kaybettirici ve engelleyici
formaliteler kaldırılacak. Katı-
lımcı bürokrasiyi hedef alan hü-
kümetimiz, halİc ve idare arasın-
daki ilişkileri karşılıklı anlayış
vegüvenedayandıracak. İşlerin
Suriye'ye
(Baştarafı 1. Sayfada)
Çetin, Şam'dan aynı du-
yarlılığı göstermesini istedi.
Bu arada Büyükelçi Rifai, Su-
riye Dışişleri Bakanı Fanık El
Şara'nm bir mesajmı Dışişleri
Bakanı Çetin'e iletti. Şara'nın
Çetin'i resmi bir ziyaret için
Şam'a davet ettiği öğrenildi.
Görüşme sonrasında Cumhu-
riyet'in sorularını yanıtlayan Ri-
fai, iki ülke arasında TürkiyeL
deki seçimler nedeniyle ara ve-
rilen üst düzeyli görüşmeleri ye-
niden başlatmak istediklerini
kaydetti. Rifai iki ülke arasında-
ki sorunların diyalog yoluyla çö-
zülmesinden yana olduklannı
söyledi.
deviet katında kayırma ve rüş-
vetle yürütülmesi ortadan kaldı-
rılacak. Dürüstlük, eşitlik ve
açıklık işlerin çözümünde hâ-
kim ilke olacaktır.
• Deviet kapılannın, yani va-
tandaşın müracaat ettiği kayıt
memurundan başbakana kadar
tüm müracaat kapılannın, va-
tandaş müracaatlanna sonuna
kadar açık tutulması esastır.
Vatandaşa karşı güler yüzlü ve
tatlı sözlü olunacaktır. Müraca-
at mercilerinin bu şekilde çalış-
masından idarenin her nokta-
sında görev alan amûier sorum-
ludur.
Katıhmcı demokrasi
Kamu yönetimi, "katıhmcı
demokrasi" gereklerine göre ye-
niden yapılandınlacak. Bu çer-
çevede, ilçe ve il meclisleri oluş-
turulacak.
• tlçe meclisleri, kaymakamın
başkanlığında, ilçedeki il genel
meclisi üyeleri, belediye başka-
nı, belediye meclisi üyeleri, ilçe-
ye bağlı beldelerin başkan ve
meclis üyeleri, tüm köy muhtar-
lan, ilçedeki işçi, işveren, esnaf,
köylü, çiftçi, sanayi,ticaret,bor-
sa, kooperatif ve benzeri meslek
kuruluşlan ve siyasi parti tem-
silcileri ve ilçedeki kamu kuru-
luşlannın birim başkanlanndan
oluşacak. Bu mecliste temsil edi-
len kesimler kendileri ile ilgili
sorunları dile getirecekler ve or-
tak çözüm arayacaklar. Öncelik-
le ilçedeki kaynakların verimli
kullanımı ve birimlerin koordi-
neli çausmalanyla sonınlara çö-
züm aranacak. Öncelikle ilçe
meclisince belirlenecek. İlçe
kaynak ve olanaklan ile çözüle-
meyen sorunlar U meclislerine
intikal ettiriJecek.
• Her işi hükümet merkezin-
de toplayan ve işlerin uzayıp ge-
cikmesine sebep olan tutum ve
zihniyete son verilecek. Yasal de-
netleme ve sorumluluk saklı kal-
mak üzere yetkilerin ihtiyaca en
tırmalarıyla tanuıan, Galata
Bankerleri kitabının yazarı
Prof. Dr. Haydar Kazgan Efe'-
nin bankerliği üzerine şöyle ko-
nuşmuştu: "Osmanlı tarihinde
padişahlar borsalann kaymağını
yiyemedi. Kaymağı hep banker-
lere kaptırdılar. Bugün hüküm-
dar gibi yönetimde olanlar, ak-
tif olarak borsaya girerek bu
işin kremasından pay almaya
soyundu."
KİT,ekonomi
(Bftarafi 1. Sayfada)
Bakanı Tansu Çiller ile önceki
gün bir görüşme yapan Maks
Gustavsson başkanlığındaki
Dünya Bankası heyeti KİT re-
formu önerisi ile ilgili iki ciltlik
bir rapor sundu.
Dünya Bankası raporunda
KİT'lerin bugünkü durumunun
tıpkı 1970'li yıllann sonlannda
olduğu gibi yeniden "Türklye'-
nin makroekonomik istikrannı
tehdit eder hale geldigi" savu-
nuldu.
Hükümetin KİT reformunu
yakın idari makamlar tarafın- bir an örîbe başlatması gerekti-
dan kullamhnası suretiyle idare- ği de belirtilen raporda, KİT'-
nin yavaş işlediği hususundaki
haklı vatandaş şikâyetleri önle-
nerek hizmetlerin vatandaşın
ayağına götürülmesi sağlana-
caktır.
Koordinasyon
toplantılan
• Merkezi hükümette başba-
kanın başkanlığında, TOBB,
Barolar Birliği, Türk-İş, TİSK,
TESK, TZOB, TMMOB, No-
terler Birliği, Tabipler Birliği,
Eczacılar Birliği, Diş Hekimle-
ri Birliği, Veteriner Hekimleri
Birliği, VÖK Başkanı ile YPK
üyelerinin katıldıklan koordi-
nasyon toplantılan düzenlene-
cektir. Bu toplantılarda ülke so-
runlan ve valiliklerden gelen so-
runlar gözden geçirilerek çare
aranacak.
lerin mevcut yapısı ile 10 yıl da-
ha elde tutulmasının ekonomi-
ye maliyetinin 18 milyar dolar
olacağı belirtildi. Reformun
maliyetinin 7 milyar dolar oldu-
ğu, iki yılük getirisinin de 9 mil-
yar dolan bulacağı için 2 milyar
dolarhk tasarruf yaratılabileceği
kaydedildi. KİT reformunun
hükümeti "siyasi açıdan hassas
bazı seçeneklerle" de karşı kar-
şıya getireceği vurgulanan ra-
porda, "hassas" konulann ba-
şında da çok sayıda işçinin işi-
ne son verilmesinin geleceği ifa-
de edildi.
KİT reformu sırasında, işini
kaybedecek olan çalışanlar için
kapsamlı bir sosyal güvenlik ağı
geliştirilmesi, ayrıca bu kesime
belirli bir süre ile gelir desteği
sağlanması önerildi.
Ehliyetimi kaybettim,
hükümsüzdür.
RECEP GÜDEN
Askeri kimliğimi
kaybettim, hükümsüzdür.
ERDEM OĞUZ