Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/4 HABERLER 5 OCAK 1992
OZGURCE
TURKER ALKAN
Güneşin Battığıİmparatorluk
Köşe yazısı dediğin keyifli bir şey olmalı. Hafif, okunaklı,
fıkralann anlatılıp şakaların yapıldığı, insanı sıkmayan tür-
den yazılar. Ciddi bir şeyler söyleyecekseniz bile, onu
renklendirip sunmada yarar var. O nedenle üst üste aynı
konuda yazmak pek de doğru olmuyor.
Gelin görün kı, Sovyetler Biriiği'nin dramatik çöküşü gibi
bir olay karşısında tek yazıyla yetinmek de mümkün de-
ğil-
Geçen yazılanmda, çöküşün iki boyutuna değinmiştim:
SSCB'nin "emperyal" niteliği ve geiişen ulusçuluk akım-
lan karşısında bu nedenle çözülmeye eğılimli oluşu. İkinci
boyut, Sovyetler'in ekonomik değişmesının yarattığı so-
nuçlar ve mevcut ekonomik yapının tıkanması idi.
Bir bakıma, hemen her şeyi merkezden planlamayı ve
yönlendirmeyi amaçlayan Sovyet "komuta ekonomisi", in-
sanların ve toplumların doğasına aykırı bir sistemi oluş-
turmaya çalışmanın kurbanı olmuşa benzıyor.
Her şeyi planlama, denetleme ve yönlendirme hevesi,
diyalektik denebilecek bir çetişki ife tam bir düzensizli-
ğe, kargaşaya, plansızlığa ve israfa yol açtı. Sovyetler Bir-
liği'nde üretim sorunu yoktu. Bol miktarda mal üretiliyor-
du. Yalnız, yanlış mallar, yanlış miktarlarda, yanlış yerler-
de ve yanlış müşteriler içın üretilıyor ve bir türlü dağıtıla-
mıyordu.
Fakat, sorun bu-
nunla da kalmadı.
Napolyon'un ve Hit-
ler'in düştüğü yanlı-
şa, Sovyetler Birliği
de başka bir açıdan
düşmekten kendisini
alamadı.
- Bu devasa ülkeyi
tşgal etmek isteyen
Napolyon ve Hitler,
Moskova ve Lening-
rad'la ana ikmal üsle-
fi arasındaki mesafe-
yi çok fazla açmanın
(yani, imkânlarının
ötesinde genişleme-
Sovyetler, İkinci Dünya
Savaşı'ndan sonra
imparatorluk ve dünya
çapında etkinlik gibi
gereksiz "ikmal hattı
zoriamalarını" bir kenara
bıraksa acaba yaşamım
sürdürebiiir ve ekonomik
yapısının bozukluklarını
onarabilecek imkân ve
zamana sahip olabilir
miydi?
pin) kurbanı olmuşlardı.
Sovyetler Birliği de, sınırları içindeki imparatorluğu he-
nüz hazmedemeden, sınırları ötesinde yeni imparatorluk
âlanları peşinde koşmanın kurbanı oldu.
Ekonomik, siyasal ve diplomatık anlamdaki "ikmal
hatlanm" zora soktu. Ekonomısine kaldıramayacağı yenı
yükler getirdi. Afrıka'nın veya Güney Amerıka'nın kıytırık
bir ülkesinde egemenlığıni kurabılmek (veya Amerikan et-
kinlığıni kırabilmek) içın bütün kaynaklarını seferber ettı.
Ulusal gelirinin yüzde 30'una ulaşan miktarları askeri üre-
time yatırır oldu. Küba, Bulgarıstan, Vietnam gibi ülkele-
rin ekonomileri Sovyetler'in cıddı katkıları ıle ayakta du-
ruyordu.
Sovyetler'in içine düştüğü sıkıntıların farkında olan ABD,
askeri olmaktan çok ekonomik nedenlerle silahlanma ya-
rışını sürdürür olmuştu. Reagan'ın ünlü "Yıldız Savaşlan"
projesinin askeri değeri çok tartışma götürürdü. Asıl amaç,
Sovyetler'ı, aftından kalkamayacağı yenı harcamalara yön-
tendırmektı. .,,. i{-\
Sonunda Amerika'nın istediği gerçekleşti. Ekonomik ve
teknolojik imkânlarının ötesinde politik amaçlar güden
Sovyetler Birliği, araçları ve amaçları bağdaştıramama-
nın bedelini hayatı ile ödedi.
Sovyetler, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra imparator-
luk ve dünya çapında etkinlik gibi gereksiz "ikmal hattı
zorlamalanm" bir kenara bıraksa ve sadece kendi iç so-
runları ile ilgilenseydi, acaba yaşamını sürdürebiiir ve eko-
nomik yapısının bozukluklarını onarabilecek ımkân ve za-
mana sahip olabilir miydi?
Kim bilir, belki de. Ama bu sorunun yanıtım tam olarak
hiçbir zaman bilemeyeceğiz.
30 yü sonra açdan Ingüiz Dışişleri arşivine göre, idanüam tek resmi tepki Guatemcda'dan
Ingiliz belgelerînde Menderes30yıllık"gizlilik
şüresi" bitince,
İngiltere Dışişleri
Bakanlığı arşivindeki
Menderes belgeleri
açıklandı. Buna göre
Guatemala, idamlar
öncesinde "resmi
tepki" gösteren tek
ülke. Öteki ülkeler ise
"gizli mesajlar"
göndermiş.
LONDRA (AA) — Eski Baş-
bakanlardan Adnan Menderes
ve arkadaşlannın idam edilme-
leri karanna tek resmi tepkinin
Guatemala'dan geldigi ortaya
çıktı.
Üzerlerindeki 30 yülık gizlilik
yasağı bu ay kaldınlan 1961 yı-
lına ait İngiltere Dışişleri Bakan-
lığı belgelerine göre zamanın
Guatemala Cumhurbaşkanı M.
Ydigoras, Milli Birlik Komitesi
Başkanı Orgeneral Cemal Gür-
sei'e gönderdiği mesajda, ülke-
sinin Menderes'i kabule hazır
olduğunu bildirerek infazdan
vazgeçilmesi çağnsında buhın-
du.
Belgelere göre Adnan Mende-
res'in 16 Ekim 1961 tarihinde
idamından önce son anda döne-
min ABD Başkanı John F. Ken-
nedy, dönemin İngiltere Başba-
kanı Harold Macmillan, eski
İngiltere Başbakanı VVinstoa
ChurchiU ve Almanya Şansölye-
si Konrad Adenauer Gürsel'e
gizli mesajlar göndererek infa-
zın durdurulmasını istediler.
Ingiliz gizli belgelerine göre
Guatemala Cumhurbaşkanı
Ydigoras, Gürsel'e 15 ekimde
gönderdiği resmi telgrafında Fa-
tin Ruştü Zoriu ve Hasan Po-
latkan'ın infazını "en sert bi-
çinıde protesto ettigini" bildire-
rek şöyle dedi:
"De Facto hükiimetiniz. an-
ti komunist olduğunu beürtiyor,
ancak Kafkas daglannın ötesin-
de uygulanan metotlann aynısı-
nı uyguluyor. Bunun, demokra-
tik dıinyanın destegine sahip ol-
mayan hakömetlerin siyasi suç-
lar için verdikleri cezanın tama-
men ve saf bir biçimde siyasi ci-
nayetler oldugunu hatırlatmak
isterim. Mahkûm edilen kişile-
rin affedümesini düiyorum. Bu
Idsileri sürgüne gondermeiisiniz.
Guatemala bayragı bu kisilere
sıgınmu vermeye nazırdır."
öte yandan, ABD Baskanı
Kennedy, 15 ekim akşamı Milli
Birlik Komitesi'nin idam karar-
larının infazım görüştüğü sıra-
da Ankara'daki ABD Büyükel-
çisi aracılığı ile Gürsel'e gönder-
diği acil mesajında, Menderes'-
in infazının ertelenmesinin, ak-
si halde "ertesi giin başlayacak
NATO tatbikatı için ABD as-
kerierinin Türkiye'ye gelmesin-
den ABD'nin mahçup dunıma
düsecegini" büdirdi.
15 ekim gunü dönemin lngil-
Burhan Apaydın
Aydınlar, demokrasi
sınavmı geçemedi
Menderes ve Polatkan'ın siyasi yaşamdaki beraberlikleri, Yassıada mahkemelerinde de sürdü.
tere Başbakanı Harold Macmil-
lan da Gürsel'e gonderdiği ya-
zılı mesajda, Yassıada yargıla-
malan konusunda daha önce
belirttiği fıkirleri yeniden hatır-
latarak, infazlann Turk-tngiliz
dostluğu ile Türkiye ile tüm batı
ittifakı arasındaki dostluğa ve-
receği zarara dikkat çekti.
Eski Ingiliz Başbakanlann-
dan Sir Winston Churchill de
Gürsel'e 15 ekim günü iletilen
mesajında şöyle dedi:
"Müttefikimiz Türkiye'nin
içiskrine kansmak arzusu taşı-
mıyorum. Ancak son mmanifli-
da verilen idam cezalannı dü-
şürmenizi, tüm dünyada sizin
naynnızı isteyenkr arasında do-
guracagı olumlu duygularia ek-
selanslannın dikkatini çekmek
isterim. Setam ve saygılanmla."
Ingiliz diplomatların Alman
kaynaklardan aidıkları bilgiye
göre Almanya şansölyesi Ade-
nauer de Gürsel'e gönderdiği
mesajda, idamlann "Dünya ka-
muoyunda Türkiye'nin yerini
zedeteyecegine" dikkat çekti.
Bu arada ABD Dışişleri Ba-
kanlığı Istihbarat ve Araştırma
BUrosu tarafmdan kaleme alın-
mış 9 Kasım 1961 tarihli,
"Türkiye'de askeri yönetim;
mayıs 1960 - kasım 1962" baş-
hklı bir raporda şöyle denildi:
Askeri darbeyi haklı çıkaracak
ana bir faktör olması tasaıian-
mışken Yassıada mahkemeleri
rejim için bıiyük bir utanç kay-
nagı oldu.
İç Politi-
ka Servisi
— Adnan
Menderes'-
in avukat-
larından
Burhan
Apaydın,
Yassıada
davaları-
nın, Türkiye'nin karşılaştığı ilk
büyük "demokratük anavı" ol-
duğunu belirterek pek çok hu-
kukçu ve aydının bu sınavda
"kaMıgını" söyledi. Apaydın,
27 Mayıs sonrasında, Ord.
Prof. Sıddık Sami Onar, Ord.
Prof. Hıfa Veidet Velidedeog-
lu, Prof. Hüseyin Nail Kubalı
gibi ünlü hukukçulann ise de-
mokrasinin yanı sıra bukuku da
"çignedigini" savundu.
Ingiliz belgelerinin, "30 yülık
yayın yasagı kalkarak" açıklan-
ması üzerine 27 Mayıs dönemi-
ne ilişkin bir değerlendirme ya-
pan Avukat Apaydın, şunlan
anlattı:
"27 Mayıs sonrasında, bu-
kukçular eliyle bir hukuk katli-
amı yapıldı. 28 mayıs tarihli
Resmi Gazete'de 'Anayasa Ön
Projesi Hazıriama Komisyonu
Raponı' am albnda yayunlanan
görüşler, Menderes ve arkadaş-
tannın idam kararuun gerekçe-
sini oluşturdu. Bir giinde haar-
lanan bu raporda, TBMM'nin
gayri meşnı oldugu ve anayasa
suçu işledigi öne surulüyordu.
Seçimle meydana getirilmiş bir
Medis için aMaceie hazırianmıs
bir raporia bu suçfaunayı yapao-
tor da ttnlü hukukçulardı. Ko-
misyonun baskanı, tstanbul
Üniversitesi Rektörü Ordinar-
yus Prof. Sıddık Sami Onar'dı.
Üyeleri arasında da Ord. Prof.
Hıfa Veidet Vefodedeoglu, ana-
yasa profesoru Hüseyin Nail
Kubalı, o günJerde doçent olan
tsmet Giritn gibi tsiınler vardı."
O günlerin en çarpıa olayla-
nndan birinin de Istanbul Baro-
su Yönetim Kurulu'nun "dii-
şnklertn davası alınamaz" diye
karar alması olduğunu söyleyen
Apaydın, "Savooma hakkını
ortadan kaldvan bu karara yal-
nızca Orhan Apaydın ile ben
karşı çıktık ve baronnn karan-
na ragmen Adnan Menderes'in
avukatbguu aldık" dedi.
Burhan Apaydın, gazetecile-
rin bile "Vatan hainlerinjn da-
vasuu nasıl aldınız" diye soru
yönelttiğini anlatarak Adnan
Menderes ile ilk görüşmelerin-
de "öpüsmelerinin" haber ko-
nusu olduğunu belirtti.
Burhan Apaydın şöyle dedi.
"Daha sonraki yıllanfaı iasan
haklarından, demokrasidea
bahsedenler, o günkrde idam-
lann bayraktariığını yaptı. Be-
dii Faik, radyodald Yassıada
Saati'ni hazırlıyordu mescla.
Metin Toker, Akis'teki yazüa-
nnda Menderes'in idamuu sa-
vunuyordu. Prof. Hıfa Veidet
Yelidedeogiu da bem idam ka-
ranmn gcrekcesini otoşturan ra-
porian hazutayor bem de bn ko-
nuda açıkça görusier veriyordu.
Ama öte yandan Menderes'e
mnhalif oidugu halde bir Emil
Gahp Sandala, idamlmra siddet-
le karsı çıknuşb. Hatta Yassıa-
da mahkemelerini izkmek uze-
re gelen iki gazetedyle beni gö-
rüstüren de Emil Galip Sandal-
a ohanstu. Daha sonra Anaya-
sa Mahkemesi Baskanhğı yapan
Necdet Dancıoghı, Yassnda'da
mahkeme başkan yardımcüı|ı
görevini yapmışven o günkii
YargıUy Başkanı Recai Seçkin,
Adalet Divanı Başkarilıgı'nı
reddetti, kısa sure sonra da Yar-
gıtay'dan istifa etti."
Silahlı Kuvvetler'den atılan subay ve astsubaylarAdalet Bakanı'na başvurdu
12 Eylülzede subaylardan dîlekçe
12 Eylül'den sonra "yasadışı görüşleri benimsedikleri" -**
gerekçesiyle Silahlı Kuvvetler'den atılan subay ve "**
astsubaylar adına bir grup, Adalet Bakanı'na dilekçe verdi.
ANKARA (AA) — Adalet Bakanı
Seyfi Oktay, "Idarenin her eylemini yargı
denetimine tabi tutmak çagdaş anlayış-
ür" dedi.
12 Eylül'den sonra Silahlı Kuvvetler-
den atılan subay ve astsubaylar adına bir
grup, Adalet Bakanı Seyfî Oktay'ı dün
makamında ziyaret ederek sorunlanyla
ilgiü dilekçe verdiler.
Heyet adına konuşan Rahmi Yıldınm,
"yasadısı görüşleri beaimsemek" suçun-
dan görevlerine son verildiğini beürterek
"Resmi rakamlara göre 1010 kişi bn ge-
rekçeden atdmış. Ancak yapılan yargı-
lamada 3 kişi mahkûm olmuştur" dedi.
Ordudan atılmalanyla ügili yargı ma-
kamlanna başvurulduğunu kaydeden
Yıldınm, şunlan söyledi:
"Bizim konumuz 1402'likkrden farkiı
degil. Eğer bizimle ilgiü davalar Danış-
tay'a açdabilnüş olsaydı karar emlniz ki
lehimize oiacakü. Hükümetin demokra-
Ükleşme paketi içerisinde 14021iklerin
rjeniden görevlerine dönmesi konusunda
çahşmalar başlatılmıstır. Bizim sonınu-
muzun da bu çerçeve içerisine ele alın-
masuu istiyonız. Konuyla ilgili çeşitli gi-
rişimlerimiz var. Sonuç alamazsak Av-
rnpa Insan Haklan Komisyonu'na baş-
vuracagız."
Adalet Bakanı Seyfi Oktay, daha çok
Içişleri ve Milli Savunma Bakanlığı'nı il-
gilendiren konunun bir de demokratik-
leşme yanı olduğunu kaydederek şunla-
n söyledi:
"Yargı karan olmaksızm insanlann
kamn baklanndan yoksun edilmesi de-
mokratiklesme ve yargı etldnttgryle ilgj-
Hdir. Saydıgınz koaulan inceteteyim. Be-
nim bakanlıgmıla Dgüi olanUra demok-
ratikleşme anlayışımız gerefi efüece-
gim."
Ordudan atılanlar arasında yasadışı
örgüt üyeleriyle çatışan subayların bu-
lunduğunu kaydeden Rahmi Yıldmm,
gözaltına alındıkları dönemde kendile-
rine çeşitli işkenceler yapıldığını da öne
sürdü.
Adalet Bakanı Oktay bunun üzerine,
"tskencenin tarihe kanşacagı bir sistem
getirecegiz. Sonınlan köktenci olarak
çözmeye çalısacagız. Geçmişteki yarala-
n çözmek de bizim görevlerimiz arasın-
dadır" dedi.
HABERLERİN DEVAMI
Rekor enflasyon %71
1. Sayfada) puanın
üzerinde bir tırmanış göster-
mis oldu.
1988 yıhndakı yüzde 75.4'-
lük yüksek artış ise, 1987'de
uygulanan seçim ekonomisı-
nin mirası oldu. Tıpkı geçen
yılkı gibi, o günlerde de seçim-
ler nedeniyle geciktırilen K.İT
zamlan 1987 yılının aralık ayı-
na sıkıştınlmaya çahşıldı.
Yüzde U.7'lik fıyat artışı orta-
ya koyan bu zamlann büyük
bölümü 1987'nın enflasyon
hesabı dışında kalınca, 1988
yılma devretmış oldu. Buna
1988'de de süren zamlar ekle-
nınce. yıllık ortalama fîyat
artışı yıl içinde >üzde 85'lerin
üzerine çıktı. Ancak Özal Hü-
kiimeti, petrol ve elektnk
zamlannı 1988'ın son haftası-
na erteleyerek o yılın enflas-
yon hesabının dışında
kalmasını sağladı ve böylece
yıllık artış 1988'de yüzde 75.4
olarak gerçekleşmiş oldu.
1990'ın aralık ayında toptan
eşya fıyatlan yüzde 2.5, tüketi-
ci fiyatlan ise yüzde 1.7 oranın-
da artmıştı. Buna göre geçen
aralık avında sağanak halınde
gelen KÎT zamlarının etkısiyle
fıyatlann yüzde 4.4 artması,
enflasyonun bir önceki yılın
aralık ayına göre toptan fıyat-
larda 1.9, tüketıci fiyatlannda
da 2.7 puan yükseimesine yol
açtı. Ancak son aydakı KİT
zamlannın piyasalara hemen
yansımaması ve hesaplama-
larda tümüyle gözükmemesı,
enflasyonun beklenenin altın-
da gerçekleşmesıne yol açtı.
Yıne de aralık aylan ıtıba-
nyla ortaya çıkan yükselış,
yıllık enflasyonun 10 puanın
üzennde artmasında etkili ol-
du. Yıllık enflasyon 1990 yılın-
da toptan fiyatlar için yüzde
48.6, tüketicı fiyatlannda ise
yüzde 60.4 olarak gerçekleş-
mışti. Böylece enflasyon 1991'-
de bir önceki yıla göre toptan
eşya fıyatlannda 10.6, tüketici
fiyatlannda da 10.7 puanlık
artış ortaya koydu. Bu yılki
enflasyon hesabına dahil ol-
mayan KİT zamlannın önem-
li bölümünün ise ocak
ayındaki artışlan etkilemesi
bekleniyor.
özel sektör şampi yon
1991 yıhndakı fıyat artışla-
nnda özel sektör kamuyu
geride bırakırken aralık zam-
lannda kamu özei sektörü
solladı. DİE verijerine göre
geçen yıl yüzde 59.2 olarak
gerçekleşen toptan fiyatlardk-
ki artışın yüzde 60.3'ü özel
sektör, yüzde 56.6'sı da KİT
zamlanndan kaynaklandı.
Aralık ayında ise özel sektör
yüzde 4.2 fıyat artışı uygular-
ken KİT zamlannın hesapla-
malara yansıyan bölümü
yüzde 5'lik bir artışı ortaya
koydu.
1991 yılı genelinde sektörler
itibanyla en yüksek artış yüz-
de 84.6 ile enerji sektöründe,
en düşük artış ise yüzde 55.1
ile ımalat sanayıinde görüldü.
Artış oranlan madencilik sek-
töründe yüzde 56.3, tanmda
ise yüzde 68.9 olarak gerçek-
leşti. Aralık ayında ise sektö-
rel bazda en yüksek fîyat artışı
yüzde 4.7 ile tanm ve imalat
Turizmci, THY'nin küçülmesine karşı
(Bmftanfi 1. Sayfada)
THY'nin önümüzdeki yıllar-
da filoda bulunan DC-9 ve
Boeing-727 tipi 18 uçağını sürat-
le yenilemesi gerektiğini ifade
eden Kozlu, THY'nin büyüme-
siain tümüyle turizme bağlı ol-
duğunu bildirdi. Kozlu, şöyle
dedi:
"1992de, turian sektörü çok
cuüı bir yıl bekliyor. Gelecek
yrifavda da daha büyuk bir po-
tauiyel bektenyor. Dolayısıyla
THY de bınu göz öaüne alarak
»ij JMtıaıi pbuüamah. Kaldı ki
Avrnpa'da dddi bir mücadele
•ar. Buradaki raldplerin filola-
ı mitik I ortalama uçak sayısı
59-300 arasudadr. Bu bagfaun-
ia, THY'ye 35 uçagı fazla gör-
•ek b« pryasayı pesiaen başka-
lanaa tesHm etmektir. THY
gtçli bir kururaştnr. 1992 de
daha da güçlü olacakür. THY,
1991 yumda yeai bir borçtanma-
ya gitmeden, kendi yaratûgı na-
kit akışı ile tüm borçlanm öde-
yebflmistir."
Kozlu, THY'nin küçültülme-
sinin devlete yarar sağlayama-
yacağını, bunun yerine, özelleş-
tirilerek süratle satılmasının da-
ha doğru olacağını belirtti.
TÜRSAB Baskanı Başaran
Ulusoy ise THY'nin
'köçöMUmesi' önerisine şiddetle
karşı çıktı. Ulusoy, böyle bir gi-
rişimin Türk turizmini baltala-
yacağını söyledi.
THY'nin büyümesi gerektiği-
ni söyleyen Ulusoy şöyle dedi:
"THY'nin neyini küçiiltece-
giz. Topu topu 34 ucagunız var.
Bu uçak sayısı ile THY ülke
ekonomisine katkıda bulunan
bu- kurulustur. Türkiye'nin eko-
nomik açıdan dövize olan ibti-
yacı, bugün de devam etmekte-
dir. Dövizin elde edilebilecegi
sektörierin başında ise turizm
getanektedir. Turizm sektörü
için ise hava taşımacılığı temel
dayaukbr. Sektörün son iki
yddır karşı karşıya kaldıgı so-
nulmm aaılmaya çauştıfı dö-
nemde THY'nin küçültülmek
istenmesinin hiçbir mantığı ve
yaran olamaz. THY'nin küçül-
tmlmesj tasamıf yerine, döviz
kaybına, dolayısıyla savurgan-
hga yol acar."
"THY'nn küçültnlmesi yeri-
•e daha da böyütttlerek gelişti-
rfimesini tstryoruz. Ancak bizim
istedigimiz büyüme, bugüne ka-
dar oldugu gibi kurumun birta-
kun kişilere yönetim kurulu
üyefigi verilmesi ya da partizan-
ca davranışlaria kadrolann şişi-
rilmesi biçiminde degil, tersine
THY'nin uludararası ahmda re-
kabet edebilir düzeye getirilme-
sidir."
sanayıi sektöründe görüldü.
Fiyatlar madencilik sektörün-
de yüzde 2.6 oranında artar-
ken enerji sektöründe aralık
ayında fıyat artışı olmadı.
Öte yandan ana harcama
gruplan içinde ise 1991 yılı ge-
nelinde en yüksek fiyat artışı
yüzde 86.8 ile sağlık ve kişisel
bakım harcamalannda ortaya
çıktı. Fiyat artışlan, gıdada
yüzde 80.4, kültür, eğitim ve
eğlencede yüzde 74.8, konutta
yüzde 69.4, ulaştırma ve ha-
berleşmede yüzde 75.1, ev
eşyasında yüzde 63.3 ve giyim-
de ise yüzde 55.4 oldu.
DİE tarafından yapılan he-
saplamalara göre 1991 yılında
en yüksek tüketici fiyat artışı
yüzde 75.4 ile Konya, yüzde
75.2 ile Zonguldak ve yüzde
733 ile Ankara'da görüldü.
DİE'nin seçilmiş bazı ıller ıtı-
banyla belirlediği tüketici
fiyatlan endeksine göre en dü-
şük fiyat artışlan ise yüzde
63.9 ile Gaziantep ve yüzde
68.1 ile Bursa'da oldu. Aralık
ayında ise en yüksek fiyat artı-
şı yüzde 6.4 ile Malatya'da. en
düşük fıyat artışı da yüzde 2.6
ile Samsun'da yaşandı. Bölge-
ler ıtibanyla 1991'in en yük-
sek fıyat artışı yüzde 73.2 ile İç
Anadolu Bölgesi'nde yaşanır-
ken geçen yıl fiyatlann en
düşük artış gösterdığı bölge
yüzde 69.3 ile Akdeniz Bölgesi
oldu.
İstanbul'da enflasyon
İstanbul Tıcaret Odası'nın
(İTO) 1985 bazh İstanbul Üc-
retlıler Geçınme Endeksi'ne
göre ise İstanbul'da peraken-
Binbaşı
(Baftarafi 1. Sayfada)
tan Yardımcısı Binbaşı Tahsin
Buyukçoban'ın, teroristlerce şe-
hıt edildığini belirten Vali Izgi,
bir teröristin de silahıyla birlik-
te olu ele geçirildiğıni söyledi.
Izgi, bolgede çatışmanırr devam
ettiğini, Adıyaman, Adana ve
Gaziantep'ten takviye kuvvet is-
tendiğini sozlerine ekledi.
de fiyatlar 1991 yılında yüzde
69.9 oranında arttı. İTO ara-
lık aylan itibanyla yıllık orta-
lama artışı ise yüzde 72.8
olarak hesapladı. İTO'dan ya-
pılan açıklamaya göre aralık
ayında İstanbul'da perakende
fıyatlardaki artış ise yüzde 4.6
oranında gerçekleşti. 1985
bazlı endekste 1990 yılı aralık
ayı artışı yüzde 1.5, yıllık artış
ise yüzde 63.9 olarak hesap^
lanmıştı. 1963 bazh eski
endekse göre ise 1991 yılında
perakende fiyatlardaki yükse-
İiş yüzde 67.9, toptan fiyatlar-
daki yükseliş ise yüzde 52.6
oldu. Aynı endekse göre aralık
ayı artışlan da toptan eşyada
yüzde 4.4, tüketici fiyatlannda
yüzde 4.2 olarak hesaplandı.
İzmir Tıcaret Odası da İz-
mır'de aralık ayında toptan
fiyatlann yüzde 8.4 oranında
arttığını belırledi. İzmır Tica-
ret Odası'nın hesaplamalan-
göre Izmır'de toptan fiyatlar
1991'in 12 ayında ise yüzde 52.
8'lik bir artış kaydetti.
Enflasyon Hikâyesi...
(Baftarafi 1. Sayfada)
arasında bir sıçrama göstermesi bekleniyor.
Gelecek aylar da çok zor.
Böylesi koşullarda memurun, işçinin,
emeklinin, kısacası bordro mahkûmlannın
durumlanndan memnun olmaları çok güçtür.
Yakınmalarında haklıdırtar. Enflasyonun yüz-
de 60, yüzde 70'lerde seyrettiğı bir ekono-
mik düzende maaş ve ücretler hangi oran-
da zam görürse görsün, hayat pahalılığıyla
boğuşmak kuşkusuz kolay değildir.
Peki, bu ülkede enflasyon hikâyesi ne za-
man noktalanacak?
Bu soruya şimdilik lyimser bir yanıt verme
olanağından ne yazık ki yoksunuz. Bunun
için koalisyon hükümetinin istikrar programı-
nı beklemek gerekiyor.
Ama bir nokta kesin:
Enflasyonu bir yaşam biçimi olmaktan çı-
karabilmek için herhangı bir sihirli formül bul-
mak söz konusu degil. Enflasyonu önce de-
netleyıp sonra da düşürebılmek için, önce-
likle devletın ayağını yorganına göre uzatma-
sından başka çare yok.
Bu amaçla da:
Kamu finansman açığı, bütçe ve KİT açık-
larını kapatabilmek... Devlet harcamalannı
kısmak... KİT'leri politik etki alanı dışına çı-
kartarak adam etmenin yollarını aramak ve
özelleştirme konusuna çok ciddi biçimde
eğilmek... Devletı akıllıca küçültmenin yolla-
rını aramak... Vergıyı mutlaka düşünmek ve
vergi gelirlerini kesın olarak arttırmak...
Koalisyon hükümeti bu açılardan siyasal
kararlılığa sahip mi? Para basmayı ne ölçü-
de önleyebilecek? Bunun için gerekli mali di-
siplini kurabılecek mi? Devlet harcamalan-
nı denetim attına alırken, vergı gelirlerini, ön-
gördüğü gibi bir yıl içinde reel olarak yüzde
20 arttırabilecek mi? Harcamayı kısıp vergi-
yi yükselttiği zaman, kopacak gürültüye di-
renebilecek mi? Yoksa değişik çevrelerden
gelecek gümbürtü üzerine yine banknot mat-
baasını çalıştırma yoluna mı sapacak?
Koalisyon hükümetinin kurmaylarının üç
yıla yayılan istikrar programıyla ilgili çalışma-
ları sürerken, gündemlerini hiç kuşkusuz bu
sorular oluşturuyor. İşleri kolay değil.
Ama enflasyonun üstüne eğer yine yarım
yamalak önlemlerle gidilirse, gereği yapıl-
mazsa, bu kez kapımızı çalacak olan üç ha-
neli hıper-enflasyondur.
Bunca yıldır sürekli "acı ilaç" içirilen, ama
yine de enflasyondan kurtulamayan toplum
kesimleri, hiç olmazsa bu ke*z düş kırıklığı-
na uğramasalar.
istanbul'da patlayıcıdeposu bulundu
Şişli'deki bir depoda ele geçirilen patlayıcı yapımında kullanılan maddelerin fotoğrafı gazetecilere
gosterilirken, başka bir operasyonda ele geçirildikleri açıklanan iki kişi, malzemeleri gostererek
"Bunlarla bizim ilgimiz yok" dediler.
(Baftarafi 1. Sayfada)
len kişilerin sorgulanmn ta-
mamlanmasından sonra İstan-
bul Devlet Güvenlik Mahkeme-
si'ne (DGM) sevk edilecekleri
açıklandı.
İstanbul'da çeşitli operasyon-
lar düzenleyen Terörle Mücade-
le Şubesi ekipleri tarafından Şiş-
li Fulya Mahallesi'nde bir depo-
da, toplam 3 bin 200 kilo ağır-
lığında patlayıcı yapımında kul-
lanılan kimyasal madde ele ge-
çirildi. Sol bir örgüte yöneh'k
olarak sürdürulen operasyonlar
sonucu bulunan bu depoda, 90
adet 11x7 ebadında bomba dışı
kabı, iki kutu dumanlı ve du-
mansız barut, 220 adet 7.62 mi-
limetre çapında fişek, iki adet
Amerikan yapımı saldın el
bombası, dört adet (MKE) ya-
pımı saldın el bombası, çok sa-
yıda hazırianmış pankart, pan-
kart hazırlamada kullanılan
plastik şablonlar ele geçirildi.