Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
5 OCAK 1992 HABERLER CUMHURÎYET/5
Kamrname sorununda Cumhurbaşkanı ÖTJUYI scmman eski başbakan Yıldınm Akbulut
Krİzi
"Yıldırım Akbulut:
"*Benim başbakan
bendeyaşadım,ama sustum
YUNANİSTAN
ğ
«iönemlerde de
"feuna benzer
lıadiseler oldu, ama
l>en çıkıp
lcararnamem
imzalanmadı diye
lcamuoyuna
. söylemedim.
Kükümet gündem
; saptınyor."
ANKARA (ANKA) — Eski
' t*aşbakanlardan Yıkttmn Akbu-
* Cumhurbaşkanı Turgat Öza!
hükümet arasındaki gergin-
gin "gündemi sapürmak" için
ortaya atıldığını iddia etti. So-
runun başbakan Ue cumhurbaş-
kıanı arasmda çözüleceğini kay-
dLeden Yıldınm Akbulut, "Be-
^ m başbakan oktugum dönem-
lcrde dc bnna benzer hadiseler
oida, ama ben çıkıp bunu ka-
••noyuna söylemedim" dedi.
"Cumhnrbaskanı kararna-
maeleri imzaladı, imzalamadı"
tartLşmasımn kamuoyu önünde
yapılmasııun yarar getirmeyece-
gini kaydeden Yıldınm Akbulut
şunları söyledi.
"Başbaluuı, cumhurbaşkanı
ile otunır geregi neyse onu ya-
par. Cumhurbaşkanı benim
gönderdigim her kararnameyi
ianzalamasın diye düşünmeye
taiç kimsenin hakkı yoktnr.
Camfcurbaşkaıu anayasal yetki-
sini kullanıyor. 'Ben gönderi-
rim, cumharbaşkanı imzalar'
denmez. Gnaeydogu'da önem-
li meseleler oinyor. Zamlar ve
h*yat pahakbgı devam ediyor,
bnnlan rehattaba hiçbir önlem
yok. 'Çankaya imzaladı, imza-
bunadı, Topln Konnt Başkanlı-
gı'na şa getirfldi bu getirflmedi'
diye güıılerce kamuoyuno meş-
gnl etmek yanlıştır. Çankaya
meaeiesini ortaya atarak gün-
dcm saptıııiıyor. Dikkatferi baş-
ka tarafa çekmek istiyorlar."
Haftauk olağan görüşmenin
hükümet ile cumhurbaşkanı
arasında diyaloğu sağlamak için
gerekli olduğunu, her yapılan
işe yasal zorunluluk aranmava-
Dgnışman cumhurbaşkanı
Eski başbakanlardan Yıldınm Akbulut, Cumhurbaşkanı Özal ile hükümet arasındaki gerginligin
'gündemi saptırmak' için ortaya atıldığını iddia etti.
STELYO BERBERAKİS
ATtNA — Yunanistan'da
cumhurbaşkanı "Demokratik ii-
kelerin koruyucusu" olarak gö-
rülüyor. Yunanistan'da "titr"
açısından en yüksek mevkiye sa-
hip olmasına karşın cumhurbaş-
kanı, hükümetin işlerine kanşa-
maz. Parlamentonun çoğunluğu
tarafından onaylanan bir yasa
tasansı, cumhurbaşkanımn im-
zasından sonra yasa haline ge-
lir. Cumhurbaşkanı, yasa ta-
sarısında "uygun görmedigi"
yerleri kamuoyuna açıklamaz.
Eğer bir "itirazı" varsa; acil ol-
madığı takdirde "askıya" alınır
ve başbakan ya da hükümet yet-
kilileriyle "özd" olarak görüşül-
mesi için açıkta bırakılır -ki bu-
gune kadar böyle bir itiraz du-
yulmadir
Yunanistan'da cumhurbaşka-
nımn yetkileri 1981 yıhnda yüz-
de 48'lik bir çoğunlukla iktida-
ra gelen sosyalist PASOK tara-
fından kısıtlandı. PASOK, ana-
yasanın cumhurbaşkanımn yet-
ki sımrlannı belirleyen 10 mad-
dede köklü değişiklikler yaptı.
Bu değişiklikler cumhurbaşka-
nımn parlamentoyu "fesh etme",
"erken seçim Oan etme", "ojaga-
nttstü durum lan etme" gibi yet-
cağını kaydeden Yıldınm Akbu-
lut, Köşk'e gönderilen kararna-
melerin imzalanmaması olayla-
rını kendisinin de yaşadığını
söyledi. Akbulut, "Ama ben
'kararnamemi cumhurbaşkanı
imzalamadı' diye çıkıp kamuo-
yuna söylemedim. Biz de gittik
anlatok kabul ettirdik, kabul et-
mediğini başka şekilde yapük"
dedi.
Yıldınm Akbulut herkese şef-
faf olacağız diyenlerin cumhur-
başkamna da öyle davranması
gerektiğini beürtti. HUkümetin
dilinden düşürmediği demokra-
tikliğin içinde bütün bunlann
bulunduğunu ifade eden Yıldı-
nm Akbulut, "Cumhurbaşka-
nının yetkilerini kabul etmek
durumundasuuz, gerek olmasa
göndermezsiniz. Ama geregi
yok diyonanız, bu yetkiyi ana-
yasadan çıkarürsınız" şeklinde
konuştu. Kamuoyunun hükü-
met ile cumhurbaşkanı çekişme-
sinden rahatsız olacağmı kayde-
den Akbulut, "Hesap soraca-
ğız, dedlkleri için uyumlu gö-
rüntü vermek istemiyorlarsa,
zaten hesap soracak kadar da oy
alamadılar. Demek Id ^fcdni dü-
şünenler daha çok" dedi.
Hukukçu göriişti
Ote yandan Istanbul Üniver-
sitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi
öğretim üyesi Prof. Dr. Bakır
Çaglar da yaptığı değerlendir-
mede, 20 Ekim genel seçimleri
sonrasuıda ortaya çıkan tablo-
nun, hükümet ile cumhurbaş-
kanlığı arasında "biriikte yaşar-
FRANSA
kilerini kısıtladı. Bu değişiklik-
lere göre Yunanistan'da cumhur-
başkanına bağlantüı olarak er-
ken seçimlerin ilan edilebilmesi
için cumhurbaşkamrun vefat ya
da istifa etmesi gerekiyor.
Cumhurbaşkanımn Yunanis-
tan'da "partiler üstü" ve önem-
li bir kişUiğe sahıp olması gere-
kiyor. Yunanistan'da "partici-
lik"ten kaynaklanan çeşitli gö-
rüş aynlıkları olduğu için cum-
hurbaşkanı her zaman bir
"katalizatör" rolü oynar. Baş-
bakan ya da parti başkanlan
"önemli" olarak gördükleri ko-
nuları cumhurbaşkamna danı-
şırlar.
Cumhurbaşkanın yeni yıl,
paskalya gibi dini ya da milli
bayramlarda halka ilettıgi me-
sajlar, başbakan ya da herhan-
gi bir parti başkanının mesajın-
dan çok daha "agıruklı" olarak
kabul edilir ve "satır aralann-
dan" çeşitli anlamlar çıkanlma-
ya çalışınr. Cumhurbaşkanı hiç-
bir durumda hükümeti ya da
herhangi bir partiyi suçlamaz.
Yunanistan'da cumhurbaşkam
"halkın biriigini saglayan" ve
"demokratik ilkelerin
koruyucusu" unvanını 1974'te
yıkılan 7 yühk cunta yönetimin-
den sonra kazandı.
lık sorunu" yaratügıru ifade et-
ti. Parlamento çoğunluğu ile
başkanlık çoğunluğunun birbi-
riyle çeüşir hale geldiğini kayde-
den Çağlar, sorunun kaynağı-
nın, "farklı okumaya imkân
tanıyan" 1982 Anayasası oldu-
ğuna dikkat çekerek şöyle dedi:
"Eğer anayasayı okumada
uzlaşma gerçeklesmezse, bir de
müzakere pedagojisi uygulan-
mazsa, bir kurumlar gerillası
kapıdadır. Yani, Çankaya ile
pariamento arasında yetld pay-
lasımından ortaya çıkan uzlaş-
mazbk. Bu krize ya da kurum-
lar geriliasuıa tek çözüm, hiç de
koiay olmayan anayasa degişik-
Ugidir. Yani farkh uçlardan yo-
rumlara yol açmayacak bir ana-
yasa metni hazırlamak gereki-
yor."
Yan başkanlık sistemi
MİNE G. SAULN1ER
PARİS — Laik, demokratik
ve sosyal bir cumhuriyet olan
Fransa'nın yurürlükteki anaya-
sası, 1958 yüında ve General
Charles de Gaulle'ün başkanlı-
ğı sırasında halkoyu yoluyla ka-
bul edilmiş bir metin.
34 ydlık işlerliği sırasında,
yalnızca ikisi önemli toplam beş
degişikliğe uğrayan Fransız ana-
yasası cumhurbaşkanımn hal-
koyu ile ve 7 yıl süreyle seçilme-
sini öngörür. Cumhurbaşkanı;
başbakam, anayasa mahkeme-
si başkanını ve üyelerini, genel-
kurmay başkanını, ban önemli
Prof. Muammer Aksoy anısına düzenlenen panelde, konuşmacılann ortak görüşü:
6
Her derde deva' bir anayasatstanbul Haber Servisi —
"tnsan Haklan Boyutu ile Ye-
ni Bir Anayasa" konulu panel-
de, yeni anayasanm "sabah er-
kenden kapı çalındığında 'süt-
çü gelmiştir' deme hakkını
vennesi" gerektiği belirtildi.
l.Ü. Iktisat Fakültesi Mezur.
lan Cemiyetı (İFMC) üe Mülk,-
yeliler Birliğı Istanbul Şubesı'-
nin terör kurbanı Prof. Dr. Mu-
ammeT Aksoy anısına The Mar-
mara Oteli Balo Salonu'nda dü-
zenledikleri, işadamı Üzeyir Ga-
rih'in yönettiği panele
konuşmacı olarak Istanbul SHP
Milletvekili Ercan Karakaş ile
ANAP milletvekili Bülent
AJurcalı, Prof. Dr. Toktamıs
Ateş, Prof. Dr. Rona Aybay,
Prof. Dr. Hüseyin Hatemi, Is-
tanbul Barosu Başkanı Turgut
Kazan katıldı.
Paneün acış konuşmasım ya-
pan Üzeyir Garih, 1982 Anaya-
sası'mn "bdld" yapüdığı zama-
nın koşullarına uygun olduğu-
nu belirterek "Fakat bu elbise
bize dar geimeye basiadı. Ya biz
büyüdük ya elbise çekti" dedi.
Prof. Dr. Rona Aybay, kut-
sal olanın devlet değil insan ol-
dugunu ammsatarak "1982'de
hazırlanan -anayasa demeye di-
Hm varmıyor- metin, onu hazır-
latan gencralin deyişiyle devleti
iosana karşı korumak için hanr-
latdm. Buna bütün ckkH huknk-
çular gfllüyor. Ancak, Dogra-
maa'nın da aralannda bulun-
dagu birkaç sakşakçı, o genera-
le fahri hokuk doktorasa unva-
nı bfle verdiler" diye konuştu.
Aybay, muhtardan iyi hal kâğı-
dı getirenlerin '82 Anayasası'nı
hazırladığım öne surdü.
Prof. Dr. Toktamıs Ateş de
kanunlarla yönetilen devletlere
hukuk devleti denemeyeceğini
söyledi. Ateş, Hitler, Stalin ve
Salazar'ın da kanunlan olduğu-
nu, ancak bunlann hukuka uy-
gun olmadığını belirtti. Ateş,
"Bizim kanunlarunız hukuka
degil, ekonomik anlayı-
da sosyal devlete uygun
t Bu koşullarda her derde
dcva bir anayasa yapmak ola-
•aksız" dedi.
Anayasalann ilahi, tabii hu-
kul anlayışı gibi üst değerlere
ba|lı olması gerektiğini öne sü-
ren Prof. Dr. Hiiseyin Hatemi
ise 3u değerlere varılmadığında
gidlecek yolun "pozitivist
aahyışa" varacağım söyledi.
Haemi, "Halk anayasanm dar
g d p gdmedigiııin genellikle bi-
Hndnde deffl. Bunun sonucu
batfcı gruplanmn çıkanna dav-
nuan bir anayasa ortaya çıka-
catftır. Bunun için degişmez üst
deıerlerin hâkim oiması gere-
k«" diye konuştu.
iatemi'ye yamt olarak, "De-
ez değer diye bir sey oia-
Anayasa panelinde, (soldan saga) Bülent Akarcalı, Rona Aybay, Toktamıs Ateş. Üzeyir Garih, Hüseyin Hatemi, Ercan Kara-
kaş ve Turgut Kazan, 82 Anayasası'nı tartıştı. (Fotograf: BEJIZAT ŞAHİN)
maz. Her şeyin degjşilirligi
esasür" diyen tstanbul Barosu
Başkanı Turgut Kazan, '82
Anayasası'mn tamamen tarihin
çöplüğüne atılması gerektiğini
söyledi. Kazan, "Lludağ Grand
Yazıcı'da bir ogul ve bir yege-
nin, arkasında tam teçhizath as-
kerlerk geiip konuklan yere ya-
tırması 82 Anayasası'nın nasıl
yapıldığını anlaür. Yani, toplu-
mu esir almışlardır, yere yatır-
mışlardır ve anayasayı yapmış-
lardır" dedi. Kazan, "Yeni ana-
yasa"yı da şöyle tarif etti: "Ye-
ni anayasa, sabah erkenden ka>
pı çalındığında, Demirel'in de-
yisiyle, 'sütçü gelmiştir' deme
hakkı venneli. Başka hiçbir sey
akla gelmemeli."
Istanbul ANAP Milletvekili
Bülent Akarcalı, salonda siga-
ra icme yasağı buiunmasına kar-
şın sigara içen Prof. Toktamıs
Ateş'e atıfta bulunarak "Mu-
ammer Aksoy hocayla üzerinde
anlaştığınuz tek yasak, sigara
yasagıydı" diye başladığı ko-
nuşmasında, kurulma çahşma-
lan yürütülen İnsan Haklan Ba-
kanlığVnın, tek bir bakan ve
özel kalem müdüriinden oluşan
bir yapıda olmamasını istedik-
lerini söyledi. "Toplumun geliş-
me hızı bu anayasayı aşmıştır"
diyen Akarcalı, "12 Eylül bas-
kısı aydın geçinenler üzerinde
değil de köydeki insanlar üze-
rinde olsaydı, bu kadar ses
çıkmayacaktı" savında bulun-
du. Akarcalı, yeni anayasanm
töhmet altında kalmaması için
450 milletvekilinin imzası olma-
sı gerektiğini söyledi. Akarcah,
"Yeni Medis'in bir numaralı
haysiyeti yeni bir anayasa yap-
mak olmalıdır" diye konuştu.
Akarcalı'nın ardından konu-
şan îstanbul SHP Milletvekili
Ercan Karakaş ise 12 Eylül'ün
sadece aydınlara değil, işçilere
ve öğrencilere de büyük darbe
vurduğunu savundu. Karakaş,
Üzeyir Garih'in "Tesebbüs hür-
riyetinden hiç söz edilmedi" sö-
züne de "DİSK kapanırken ba-
a işveren kuruluşlan kendi gö-
rüşİerini hem de devlet televiz-
yonundan açıklayabildiler" ya-
nitını verdi.
Enflasyon rakamına şaşamadığını söyleyen Başbakan Dennret
Bu enflasyon 4-5 ay önce belliydiay
AN AP Genel BaşkanıYılmaz Yapılan KİT zamları haksızdı. * »tiknın
"%??*'*e B
Zam yapılan ürünler, zarar eden kuruluşların urunlen değil.
TOBB Başkanı Bona Yırealı Yapılan zamlar, bu yılın ilk
üç ayına olumsuz yansıyacak. Enflasyon yüzde 75'e çıkabilir.
obnasuu bekMyorduk. 1991 enflasyonnnun
yüksek otocagım bfliyordiık. 4-5 ay evvel ah-
nan karariarm etkisidir buniar. Ocak-şubat-
martta da bu etkiler görülecektir" dedi.
ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz ise
yaptığı açıklamada KİT zamlanm "haksız"
olarak nitelendirerek şunlan söyledi:
"Zam yapılan ürünler, zarar eden kuru-
luşlann ürünleri degfl, bilakis kflr eden ku-
ruluslann, zam ihtiyacı olmayan kunıluş-
larmttrönlerinezam yapütar. Zamlar ashn-
da vergi yerine yapdmıştır. Bu şekilde bü-
tün halka vergi getirmek yerine, vergi ver-
meyenlenlen alsalardı daha adaleüi davra-
nırlardı. Hukümetin seçinüere giderken
ekonomik duramu tam olarak görme im-
kânı vardı. Ama duramu görmezden gelip
Zaten yüzde 65 ile 70 arasında aştn vaatlerde bulundnlar. O vaatkri şim-
Ekonomi Servisi — DtE'nin yüzde 71.1
olarak açıkladığı enflasyona ilişkin görüş-
lerini aktaran Başbakan Süleyman Demi-
rel, bu enflasyonun 4-5 ay önceden belli ol-
duğunu savunurken ANAP Genel Başka-
nı Mesut Yılmaz, KİT zamlan nedeniyle hü-
kümeti suçladı.
Iş dünyası ise 1991 yılı enflasyonunun
beklenenin alunda çıktığmı savundu. TOBB
Başkanı Rona Yırealı, enflasyonun yüzde
75'e kadar çıkacağını tahmin ettiklerini söy-
lerken İTO Başkanı Atalay Şahinoğlu, açık-
lanan rakamın gercek enflasyonun altında
oldugunu savundu.
Başbakan Süleyman Demirel, 32. Gün
programımn çekimi için gittiği TTrTden çı-
kışında gazetecilerin sorulannı yamtlarken
enflasyon rakamına şaşırmadığjnı söyledi.
Demirel,
mli engeldir."
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği
(TOBB) Başkanı Rona Yırealı da dün enf-
lasyon rakamlan ile ilgili bir acıklama ya-
parak geride bıraktığımız 1991 ydı enflas-
yon rakamlanmn beklenilen sınırlar içinde
gerçekleştiğini belirtti. Yırcalı şöyle dedi:
"Yapılan zambu-ın bu yüın ilk 3 ayhk dö-
neminde etkileri ekonomiye olumsuz yan-
sıyacakür. Beklentimiz bu yıhn ikinci yan-
sından itibaren alınan ve alınacak dan ön-
lemlerle enflasyonun düşme eğiUmtee gir-
mesidir. 1992 ydı ortalamasının 1991 yıun-
dan daha düşük olmasım öngörüyornz."
Istanbul Ticaret Odası (İTO) Yönetim
Kurulu Başkanı Atalay Şahinoğlu ise 1990
ve 1991 yılı enflasyon oranlannın sıkıştınl-
mış bir enflasyon oldugunu belirterek "1991
enflasyon oranı yapay fiyatların
göstergesidir" dedi. Şahinoğlu, maliyetler-
le ilişkisi olmayan, yapay fiyatlara dayanan
endekslerin gerçeğin altında bir görüntü
verdiğini savundu. İTO Başkanı yıhn son
haftasında yapılan zamlann endekslere tam
olarak yansımadığını da vurguladı.
askeri ve sivil kişilerle, devlet
yöneticilerini atamak yetkisine
sahiptir. Dış politikayı ve savun-
ma politikalanm yönlendirir ve
uygulatır. önemli konularda re-
ferandum karan alabilir. Parla-
mentoyu fesih yetkisi vardır.
Parlamentoya karşı doğnıdan
sorumlu değildir. tstediği zaman
bakanlar kuruluna başkanlık
edebilir. Fakat cumhurbaşkam-
nm her bakanlar kurulu toplan-
tısına başkanlık ettigini sanmak
yanlıştır. Bu, çok önemli za-
manlarda ve sık görülmeyen bir
dunımdur. Olağan hallerde, ba-
kanlar kurulunu başbakan top-
lar, alınan kararlar hakkında
gerekirse cumhurbaşkamna bil-
gi verir. Ve bu düzenlemeye
özetle, 'yan başkanlık sistemi'
denir.
Ancak... Fransız devletinin
on yılı aşkın süredir başında bu-
lunan Cumhurbaşkam Franço-
is Mitterrand'ın, kendisine yu-
kanda sıraladığımız yetkileri ta-
nıyan anayasa ile özgün ilişki-
leri var ve bu yetkileri alabildi-
ğine kullanmak eğüimine, Kör-
fez savaşı haricinde hiç yenilme-
di. Çünkü bugünün Cumhur-
başkam Mitterrand, dünün ana
muhalefet partisi lideri iken ve
hatta De Gaulle zamanında, 58
Anayasası'mn cumhurbaşkam-
nı parlamentoyu aşan yetkiler-
le donatmasına ve parlamento-
daki muhalefetin boğulmasına
yol açan baa maddelerine ba-
şından beri karşı çıkmış bir po-
litikacıydı.
YPK toplanıyor
İnönü'ye
ekonomi
brifîngiANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosa) — Başbakan Yardımcısı
Erdal İnönü, önumuzdeki haf-
ta yapılacak 4 günlük YUksek
Planlama Kurulu (YPK) toplan-
tılan için hazırlık yapıyor. İnö-
nü, dün Devlet Planlama Teşki-
latı'na giderek program caüşma-
lan hakkında bilgi aldı. İnönü,
tüm randevulannı da iptal ede-
rek önumuzdeki haftayı ekono-
miye ayırdı.
Başbakan Yarduncısı İnönü,
dün Devlet Planlama Teşkilatı-
na giderek ekonomik program
hedefleri hakkında detaylı bilgi
aldı. Ekonomiyle ilgili başdamş-
manı Hurşit Güneş, Doç. Dr.
Erol Kaüraoğlu ve öteki ekono-
mi danışmanlanyla biriikte
DPTye giden tnönü, bir buçuk
saatlik brifingde, DPT Müsteşa-
n tlhan Kestei, müsteşar yardım-
cılan, başta iktisadi planlama
olmak üzere çeşitli birimlerin üst
yöneticileri ile görüştü.
Brifingde, plan ve programın
ülke ekonomisi için taşıdığı öne-
mi vurgulayan İnönü, "Plan ve
program, ülkede optimizmin ol-
dngnna işarerör" dedi. Ekono-
mide işleri oluruna bırakmamn
"karamsaruk", insiyatif kullan-
manın ise "iyknsertik" gösterge-
si oldugunu belirten İnönü,
DPT hakkında da övücü sözler
söyledi. tnönü aynca araştırma
çalışmalan ve yeni teknolojinin
geliştirilmesine dönük harcama-
lann arttınlması ve yeterli kay-
nağm aynlması gerektiğini kay-
detti.
DPT Müsteşan llhan Kesici
de çarşamba gününden itibaren
başlayacak olan ve 4 gün süre-
cek Yüksek Planlama Kurulu
toplantıları öncesinde, 1992 yılı
için belirlenmiş hedeflerin revi-
ze edilmeye çalışüdığmı bildirdi.
siyasal muhalefete karşı
amansız iken dincileri *
kollamayı kurnazlık sayan
İran Şahı gibi...
AHMET TANER KIŞLALI
CezayirSeçimleri ve 12 Eylül
İranlı muhaliflerden, Halkın Mücahitleri örgütünün ön-
deri Mesut Racavi, bir Türk gazetecisine şöyle diyor:
"Ben istemez miyim İran da Türkiye gibi bir laik Müslü-
manlar ülkesi olsun? Ama benim ülkem sizinkinden yüz-
yıllarca geri kaldı. Bize Atatûrk gibi bir önder lazımdı, Şah
geldi. Siz çok şanslı bir ülkenin çocuğusunuz!.."
Bu satırlar, Sıtkı Uluç'un "Avrupa'da İslâm: Dönenler"
kitabtnda var. Ve bir yorumu gerektirmeyecek kadar açık.
Kemalist Devrim ile biriikte Türkiye'nin diğer Müslüman
ülkelerden ne ölçüde farklılaştığı bılinmeyen bir şey de-
ğil. Ama Cezayir'de İslamcı güçlerin büyük seçim zaferi-
ni "köktendincilerin önlenemez tırmanışı"na baglamak ne
ölçüde yanlış ise; bu durumu, sadece Cezayir Devrimi-
nin "Kemalist' bir içerik kazanmamış oluşu ile açıklamak
da o ölçüde aldatıcı.
Cezayir Ulusal Kurtuluş Cephesi'nin geçen hafta uğ-
radığı büyük seçim yenilgisi ile Cumhuriyet Halk Partisi1
nin 1950 yılındaki büyük yenilgisi ve -başta Sovyet Komü-
nist Partisi olmak üzere- Doğu Avrupa ülkelerinin komü-
nist partilerinin uğradıkları büyük yenilgiler arasında çok
anlamlı benzerlikler var.
• • •
Cumhuriyet Halk Partisi, ilk "gerçek" çok partili özgür
seçimlerde yenilmişti.
Komünist "tekparti"\er, ilk çok partili özgür seçimlerde
yenildiler. •
Cezayir Ulusal Kurtuluş Cephesi, ilk çok partili özgür
seçimlerde yenildi.
Cumhuriyet Halk Partisi'ni kuranlar, ulusal bağımsızhk
hareketinin ve Türkiye'ye bir çağ atlatan devrimin öncü-
leriydiler. Ama 1920'lerin kahramanları, 30 yıl sonra yıp-
ranmışlardı. 1950 seçim sonuçları, kapalı rejimin yarattı-
ğı kaçınılmaz hataların ve kitlelerde doğurduğu önlenil-
mez tepkilerin doğal ürünüydü.
Sovyet Komünist _ . . ., . '
Partisi, yarı-feodal bir C6Z3yir 06VnmCİl6l1
topiumdan, çağdaş ektikleıini biçiyoriar. Ihpkı
bir sanayi toplumu
yaratan devrimin ön-
cü gücüydü. Ama
1920'lerin öncüleri,
1980'lerin koşulların-
da "ayak bağı" ol-
muşlardı. Eleştiriyı
engelleyen, parti yöneticilerini toplumun ayncalıklı bir ke-
simi haline getiren, seçeneklerin ortaya konmasına izin
vermeyen bir baskı rejiminin son meyvesi, Lenin'in heyv
kellerinin kırılıp yerlerde sürüklenmesi oldu. ^
Cezayir Ulusal Kurtuluş Cephesi de hem Fransa'ya kar*
şı verilen ulusal bağımsızhk savaşının hem de çağdaş bir
toplum yaraima amacıyla atılan devrimci atılımların sim*
gesiydi. Orada da "tek parti" döneminin baskıcı koşulla»
rı, sonunda kazandırdtklarını unutturacak düzeyde bir tep»
ki birikimi yarattı.
Yanıtlanması gereken bir tek soru kalıyor geriye: Niçin
bu birikimden başka siyasal akımlar değil de köktendin-.
ciler yararlandılar? ,
• • •
Bu satırların yazarı, Cezayir Devrimi'nin 25. yıldönümö
kutlamalannda Türkiye'yi temsil etmişti. İki resmi gezide
karşılaştırmak olanağı bulduğu Tunus ile Cezayir arasın-
daki "ufak" bir fark da dikkatinden kaçmamıştı.
Cezayir'de, resmi yemeklerde konuklarına şarap ikram
eden bakanlar, kendileri şarap içmiyorlardı (Gözlerden
uzak olduklannda ise,çoğunun içki kullandığı biliniyordu).
Oysa Tunus'ta, devleti yönetenlerin benzeri bir çekingen-
liği yoktu.
Cezayir'de siyasal muhalefete izin vermeyen rejim, din-
cilere karşı hoşgörülüydü. Halkın desteğini sağlamada,
dinsel duygulara önem verildiği açıktı. Din, yönetime karşı
tepkilerin, muhalefetin tek sığınağı idi.
Tunus'ta ise yönetim biçimı genel olarak daha yumu-
şak ve daha laikti. Din, bir baskı ve siyaset aracı olarak
kullanılmıyordu. Burgiba, Kemalist Devrim'den çok esin-
lenmişti.
Tunus'ta bugün bir köktendinci iktidar olasılığı gündem-
de yok. Cezayir devrimcileri ise ektiklerini biçiyohar.
Tıpkı siyasal muhalefete karşı amansız iken dincileri kol-
lamayı kurnazlık sayan İran Şahı gibi...
Tipkı -Kemalist sol dahil- solun her türünü ezerken din-
cileri kullanarak bir halk desteği sağlayabileceklerini, di-
ni solun panzehiri olarak kullanabileceklerini sanan 12 Ey-
lül'ün beş generali gibi...
Çetin: Önce iç güvenlik
• LEFKOŞA (Cumhuriyet) — Dışişleri Bakanı Hikmet
Çetin, Suriye'yi isim vermeden eleştirerek "Bir ülkenin
komşusundaki bir törer hareketini desteklemesinin asla
kabul edilemeyeceğini" söyledi. KKTC ziyaretinin son
gununde bir basın toplantısı düzenleyen Hikmet Çetin,
"PKK lideri Abdullah Öcalan'ın Suriye'den isteneceği"
yolundaki haberler konusunda, "Dışişleri Bakanı olarak
böyle bir talepte bulunmadığım" söyledi. Çetin, "Ancak bu
konu, komşu ülkelerle sürekli göruşülüyor. Biz,
komşularımızla olan ilişkilerimizde, sorunlann banş yoluyla-
çözümlenmesinden yanayız" dedi. Çetin, Türkiye'nin önce
kendi sınırları içinde guvenliği sağlaması gerektiğini
kaydetti. Dünyada artık silahla hak arama devrinin bittiğini
söyleyen Hikmet Çetin, "Bu yolun yol olmadığını kısa
zamanda herkesin ve PKK örgütünün de anlaması L
gerektiğine inanıyoruz" diye konuştu. :~
Liderlerden Denıirere mesajlar -
• ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — Ahnanya Federal _ .
Cumhuriyeti Başkam Helmut Kohl, Başbakan Süleyman £ '
Demirel'e bir yeni yıl mesajı göndererek iki ülke arasındakı-
iyi ilişkilerin sıkı ve güvene dayah bir işbirliği içinde \,
yürütüleceği temennisinde bulundu. Başbakan Demirel de
cevabi mesajında Kohl'ü Türkiye'ye davet etti. Özbekistan K
Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı tslam Kerimov da Demirel'e •*•
gönderdiği mesajda, Türkiye'nin yaptığı gıda maddesi ve -**
ilaç yardımından dolayı teşekkür etti. Polonya Başbakam s l
Jan Olszewski ile Slovenya Icra Konseyi Başkanı Lojze
r
"
Peterle de Demirel'e birer kutlama mesajı gönderdiler.
li<;
MÇP'den kontr-gerilla yasa
önerisi *:
• ANKARA (ANKA) — MÇP Erzurum Milletvekili
Muftüoğlu, "Türkiye güvenlik araştırmalan kurumu"
kurulması ve bu kurum çerçevesinde terörle "özel
mücadele" için "özel güvenlik birimi" oluşturulmasını
öngören bir yasa teklifi hazırladı. 14 MÇP milletvekili
tarafından imzalanarak TBMM Başkanlığı'na sunulan
teklifte, "Türkiye güvenlik araştırmaları kurumu"nun
"Türkiye Cumhuriyeti'nin ulkesi ve milletiyle bölünmez
bütünlüğüne yönelik eylemleri önlemek, terörü önlemek
gerekli araştırmaları yapmak ve projeler geliştirmek"le
görevli olacağı belirtildi. Yasa teklifine gerekçe olarak
Güneydoğu'daki terör olayları gösterildi.
içüV
\&