29 Mart 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURtYET/10 PAZAR KONUĞU 5 OCAK 1992 TÜRKİYE'NİN MOSKOVA BÜYÜKELÇİSİVOLKAN VURAL Gorbaçov iktidara gelebilirGörevi, daha doğrusu, bulunduğu makamı ortadan kalkan Gorbaçov'un siyasi bakımdan aktif bir kişi olduğunu belirten Moskova Büyükelçimiz Volkan Vural, bir politikacı olarak Gorbaçov'un etkinliğini koruduğunu düşünüyor. Kurabileceği bir siyasi parti ile Gorbaçov'un politik yaşamını sürdürebıleceğini söyleyen Volkan Vural ile gazetemizin Ankara Temsilcisi Ahmet Tan görüştü. SOYLESI AHMET TAN PAZAR KONUĞU\Sovyetler Birlîği'nin tarihe kanşmasın- da Gorbaçov'un ne kadar payı oldu? Bence Gorbaçov, Sovyetler Birliği'nin tari- he kanşmasında bir katalizör oldu. Aslında Gorbaçov bu role soyunmuş değildi. Sovyet Komünist Partisi'nin reforme edilmesi, bazı yöntemlerle demokratikleşmesi, açıkhk yön- temleriyle ekonomik yapının yeniden düzenlen- mesiyle; mevcut kurulu dttzenin daha iyi çalı- şacağını, ûretimi arttırabileceğini ve toplumda- ki bazı gereksiz baskıların ortadan kalkabile- ceğini, halkın siyasete ve ekonomiye katılımı- nın artacağını öngörüyordu. Zaten başlatnuş olduğu reformlar bir devrim niteliğinde değil de mevcut kurulu düzenin yeniden şekillendi- rilmesi, işler hale getirilmesine neden olmuş- tur. Fakat tabii, öyle bir çığır açtı ki o çığır için- de gelişen iç dinamikler bir yerde hareketin kendisini başka yönlere götürdü. Başlattığı ha- reketin gerisinde kalan ve sürüklenen bir lider konumuna düştü. ürüklendi' diyorsunuz. Gorbaçov'- arkasındaki kadronun rolû neydi? Aslında Gorbaçov'un büyük talihsizliği bu- dur. Sovyetler Birliği'nde Gorbaçov 85 martın- da Politbüro ve Merkez Komitesi içindeki den- geler ile iktidara geldi. Gorbaçov'u genel sek- reterliğe Gromiko aday gösterdi, Gromiko des- tekledi. Gorbaçov'un parti genel sekreterliği- ne gelmesinde en büyük etken Brejnev'den baş- layarak sistemin tıkanma süreci içine ginnesi, yaşh liderlerin çabucak ölmesi ve Sovyetler Bir- liği'nin istikrarsız bir döneme girmiş olması- dır. Bir başka faktör de hemen hemen 1970'lerden itibaren Sovyetler Birliği'nin gayri safı milli hasılasındaki düşüştür. Dolayısıyla bu durumu canlandıracak birtakım köktenci de- ğil, ama bazı değişikliklerle sistemin tıkanmış olan ana damarlannın işletilmesini sağlayacak genç ve dinamik bir lidere ihtiyaç vardı. Gor- baçov, bu ihtiyaç içerisinde iktidara geldi. IBir kadro ile mi geldi? Hayır, bir kadrosu yoktu. Yani başlangıçta ' bir kadrosu yoktu ve arkasında reformu iste- ' ycnler doluydu. Bunun için attığı her adımı Kuzey komşumuzda istikrarsızlık var... Batı'nın tercihleri, yaklaşımları çok önemli. Batı, bütün cumhuriyetlere eşit davranma sorumluluğu altında. Eğer bu sorumluluğu kötü kullanırsa, cumhuriyetler karşısında bir ayrımcı unsur olur sanırım. İstikrarsızlığı arttırır. Burada bizimgörevımiz, Batı'yı uyarmak. parti içinde kabul ettirebilmek için büyük uğ- raş verdi. Politbüro üyelerinden karşıt tavırlar gördü. Merkez Komite'deki dengeleri, görüş- leri kollamak zorunda kaldı. Tabii bu nedenle cesaretli adımlar atarken bir yandan da tutu- cu güçlerle uzlaşma arayışı içine girdi. Dolayı- sıyla aldığı her tedbir yarım kaldı. Bir yandan kararlann alındığı, öte yandan uygulanmadı- ğı bir durum ortaya çıktı. Bir bilinçsizlikler dö- nemi başladı. Onun için Gorbaçov'un yavaş ya- vaş oluşan kadrosu parti içinde gerçekten güçlü bir hale gelemedi. Belki de sonuçta bu duru- mun önemli payı oldu. •••Mfiu arada bir darbe oldu. Bu darbeyi nasıl yorumlamak gerekir? Ashnda bu darbe, bu düzenden, bu düzenin değişikliğinden memnun olmayan kesimlerin varlığından kaynaklandı. Yani Sovyetler Birli- Ji'nde demokrasiye, demokratik gelişmeye umut bağlamayan, eskinin tüm kötülüklerine Tağmen eskinin daha iyi işlediğine, kendileri- -nin daha iyi yaşadıklanna inanan insanlar hâlâ W ve bu insaniann sayısı da az değil, gerçi çok •da değil, ama darbenin bir tabanı var. İ^HHH Peki o darbeciler şu an ne oldu? Ne \olacaklar? \ Şu an liderleri tutuklu olan bu darbeciler, idarbe hareketi Sovyetler Biruği'nde etkinlikle- '.rini tamamen yitirmiş değil. Yeni bir darbe olabilir mi diyorsunuz? ' Toplum şu an her gelişmeye açık. Dağılan 1Sovyetler Biruği'nde çok istikrarsız bir dönem lyaşaruyor. Ekonomik ve sosyal sorunlar çok iağır. Bu ekonomik ve sosyal sorunlann ne gi- !bi siyasi dinamikleri harekete geçireceği kesin- ;iik kazanmış değil. 'Tüm ülke çapında darbe lolasıhğı yok, ama yöresel girişinıler olabilecek- ona bağlı olarak bu Bağımsız Devletler Topluluğu ne kadar bağımsız bir top- Juluk olacak? Bence Bağımsız Devletler Topluluğu Anlaş- ması, bir belirsizliği ortadan kaldırdı. Ama so- ;runları çözmeyecek. Birincisi, bu sorunların kökeninde ekonomik sorunlar var, külturel so- runlar var. insanlar bugün Sovyetler Birliği'n- de normal koşullar altında yaşayamaz halde- ler. Ayda 250 ruble maaş alan insanın bu ar- tan enflasyon içinde geçimini surdürmesi ola- naksızdır. tkincisi, sistem Uretken olamadı hâ- lâ. Ekonomide bir düzelme işareti yok. Çok ciddi birikmiş sosyal sorunlar var. Ev sorunu var. Milyonlarca kişi ev bekliyor. Bunların tü- mü huzursuzluk yaratıyor. Üçüncüsü, bu so- runlann üstesinden gelebflecek bir hareket çık- mış değil. Serbest piyasa ekonomisine geçiş gözüküyor. Bir geçiş gözüküyor, ama bu dü- zenli, bilinçli bir geçiş değil. WEKK^Çizdiğiniz tabloda da insaniann yaşa- malannı sürdürmeleri ilk koşul gibi görünüyor. Bu durumda mevcut görüntünün içinden de- mokratik bir toplum çıkması çok mu zor? Evet, çok zor. Şu bir gerçek ki Rusya'da, Sovyetler Birliği'nde de demokrasi geleneği yok. Aslında son beş yıh her şeye rağmen ba- nş içinde geçirmiş olmaları, toplumun, insan- iann olgunluğunu gösteriyor. Bunun ardında demokrasinin geleceğine ilişkin iyimser bir ger- çek yatıyor. Fakat şu andaki ekonomik koşul- larda, sosyal koşullarda halkın öncelikleri ara- sında demokrasi ilk planda gelmeyecek. Insan- lar, ilk planda günlük yaşamlarının düzelme- sini istiyor. •••••O zaman bu zorunlu ihtiyaçlar yeni bir totaliter sisteme yol açacak. Bu tehlike mevcut... Aslında öyle gözüküyor, ama şü var ki de- mokrasinin şansı Sovyetler Birliği'nde eski to- taliter sistem insanlara bir şey bırakmamış. Do- layısıyla da Sovyetler Birliği'nde demokrasinin şansı totaliter sistemin başansızlığında yatıyor. Bu nedenle bence demokrasi hareketi gelişebi- lir. m^^m Peki, bu 70 yıllık sosyalist geçmiş bi- rikirrti birden yok olup gitti mi? Artık bir Sov- Bu aynmcı bir yaklaşımdır. Yani sadece Türk kökenli cumhuriyetlerin değil, Ukrayna, Gür- cistan gibi diğer cumhuriyetlerin de bizden bek- lentileri var. Onun için tüm bu taleplere yamt verebilecek bir yapılaşma olması gerek. Bir Hıristiyan-Müslüman ayrımı yapamayız. Bu bizim politikamıza aykın, ama öncelikle kül- tür birliği içinde olduğumuz cumhuriyetleri dü- şünmemiz ve bu beklentiyi karşüamamız do- ğaldır. Bence biz bir ekonomik işbirliği, kül- tür işbirliği kuruluşu gibi Dışişleri Bakanbğı- na bağlı bir yerde özerk yapısı olan, dışişleri- nin yapısı içinde bir kuruluş olabilir. Teknik yardım yapmamız gerekiyor. örneğin öğrenci- lerin eğitimini üstlenebiüriz. Devlete eleman, yeni oluşan serbest piyasa ekonomisine uyum sağlayabilecek kadrolar yetiştirebiliriz. Yardım- a roller üstlenebiüriz. — \Türk cumhuriyetlerine ekonomik yar- konusunda bu cumhuriyetlerin lran reji- mine kaymaması için Batı, Türkiye'ye destek verir mi? V O L K A N V U R A L1941 yılında tstanbul'da doğdu. llkokulu Siirt'te okudu. Ankara Koleji'nden sonra Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden mezun oldu. 1964 yılmda Dışişleri Bakanlığı'nda tkıisat Dairesi 3. Katibi olarak göreve başladı. 1967-68 tktisat Dairesi 2. Kâtipliği, 1968-71 Seul Büyükelçiliği 2. Kâtipliği ve Başkâtipliği, 1971-73 Mûnih Konsolosluğu ve maiyette konsolosluğu, 1973-76 Uluslararası Ekonomik Kuruluslar Dairesi Şube Müdürlüğu, 1976-82 uluslararası memur olarak Siyasi İşler Direktörü (NATO), 1982-83 Ortadoğu, Asya, Afrika ve Latin Amerika ülkeleh ile ikili Ekonomik llişkiler Dairesi Başkant, 1985-86 elçi unvanı ile Ekonomik işler Genel Müdür Yardımcılığı yaptı. 1987'de Tahran Büyükelçiliği'ne atandı. 2 yıl bu görevde bulunduktan sonra Moskova'ya atandı. Halen Türkiye'nin Moskova Büyukelçisi. Evet. Batı'nın bizi bu konuda yalnız bırak- maması gerekir. Birtakım yardım örgütleri me- sela OECD içinde kalkınma yardımı gibi. Bi- zim Avrupa Topluluğu ile de dayanışma için- de olmamız gerekiyor. Bu kuruluşlann yardım- lanndan yararlanmamız ve bu konulan da bu yardımlarla götürmemiz gerekiyor. Yani sade- ce Türkiye'nin kendi kaynaklanyla karşılaya- bileceği bir durum yok. Türkiye söz konusu cumhuriyetleri ta- nıdu Bundan sonra ne beklemeliyiz? Eski Sovyetler Birliği yerine Bağımsız Dev- letler Topluluğu oluşuyor. Bağımsız Devletler Topluluğu eski Sovyetler Birligi'nden çok fark- lı. Gerçekten her biri bağımsız cumhuriyetler- den oluşan bir yapılaşma. Yalnız bu yapılaş- manın yeni kurumlan ortada değil. Daha bun- lar oluşturulacak. Dolayısıyla önümüzde bir belirsizlik dönemi vâr. ^^KK^Peki, şimdi sizin unvanımz veyeni iş- leviniz ne oldu? Bizde güzel bir gelenek var. Genellikle bü- yükelçilerimizi ülkelerin başkentleri ile adlan- dınyoruz. Tabii şu an unvanımız Türkiye Cum- huriyeti'nin Moskova Büyukelçisi. Moskova duruyor. Onun için biz de duruyoruz. Moskova duruyor. Ama Moskova'mn temsil ettiği devlet durmadığına gör^Rusya Fe- Ankara Temsilcimiz Ahmet Tan, Turki>e'nin Moskova Büyukelçisi Volkan Vural (sagda) ile birlikle. yet insanı kavramından söz etmek miimkün de- ğil mi? Bazı entelektüel, bürokrat çevrelerde hâlâ bu Sovyet insanı kavramı var. Bir yerde de buna özlem var. Etnik çatışma yoktu, nereden çıktı bu diyenler de var. Ama şu bir gerçek ki Le- nin'in, Stalin'in milfetler politikası doğrultu- sunda tüm cumhuriyetler insarundan tek bir Sovyet insanı kavramı ortaya çıkmış. Bu bir ütopya imiş. Bugün yok. İnsanlar kendilerini öncelikle Rus ya da Azeri olarak görüyorlar. ••^•Oyiî? anlaşıhyor ya da görülüyor ki, Batı, özellikle Amerika, Sovyetler Birliği'nin dağdmasını pek istemedL Ama sonuçta Ame- rika'mn pek istemediği bir durum ortaya çık- tu Batı bu yeni duruma nasıl bir yön vermek isteyecek? Batı son dakikaya kadar Sovyetler Birliği'- nin birlik yapısını korumasını istedi. Gorba- çov'a destek verdi. Ama bunun olanaksızlığı- m şimdi görmeye başladı. Olaylar Batı'nm tam istediği biçimde gelişmedi. ^^^^^tBatı tam ne istiyordu? Eski Sovyetler Birliği bir demokratik düzen içinde, birlik içinde kalsın. Tek bir merkezi bi- rimler olsun ve bu birimlerde Batı'ya karşı ulus- lararası ilişkilerde sorumlu olsun. Bu tam ol- madı, ama özellikle nükleer silahlann tek mer- kez tarafından kontrolü ilkesi Batı'nın çok önem verdiği bir ilke gerçekleşti. •••^•Orto Asya cumhuriyetlerini pek tanı- maya niyetli değiller. öyle değil mi? Evet, bir ölçüde. Kazakistan hariç. Bu cum- huriyetleri kendi kaderlerine bırakmak ilkesi- ni benimseyebih'rler. Bu nedenle bize sorum- luluk düşüyor. Cumhuriyetler ile aramızda or- tak noktalar var. özel sorumluluklar ile baş- başa kalırız. Umdi din birliği nedeniyle ve sosya- list rejimin etkisi-tepkisi nedeniyle seçenekleri lran ve Türkiye. Türkiye'nin laik devlet yapısı bu konuda bir avantaj gibi görünüyor. Doğru mu? Doğru. Sovyetler Birliği'nde bazı cumhuri- yetlerde henüz din olgusu tayin edici değil. Ama burada bir potansiyel var. Onlar bir süre ateist bir toplum olarak yaşadılar. Ateist top- lumlarda din yadırganan bir unsurdur. Şimdi bir uyanış var. Ama öte yandan 70 yılhk bir birikim var. Bu koşullarda Islami model pek başanlı olamaz. lran devrimi başanlı olmadı. Buradan lran modelinin tercih edilemezliği or- taya çıkıyor. Üçüncü faktör, toplumların öz- lemi çağdaşlaşma yönünde. Batılı insanlar gi- bi yaşamak, bu özlemlerine de Islami bir yapı cevap vermiyor. O bakımdan Türkiye modeli çok önemli. Türkiye modeli aslında bizim san- dığımızın ötesinde önemli bir olgu. Çünkü hal- kımn çoğunluğu Müslüman ve dindar olan bir ülkede laik yapı kurulması önemli. Tabii, Tür- kiye'nin bu yapıyla birçok konuda başarıya ulaşmış olması da önemsenen ana unsur. Ba- tılı ülkelerden çok, Türkiye'nin gelişmişliği. Ba- tıhlann gelişmişliğini bir yerde doğal karşılı- yorlar, ama Türkiye'nin gelişmişliği gerçekten tahrik ediyor, düşündûrüyor. Nasıl yaptılar bu- nu diye ve bunun çıkışında da Atatürk devrim- leri ve serbest piyasa ekonomisi var. Demok- ratikleşme, laik olgu Türkiye'yi gerçekten mo- del olarak çekici kıhyor. Cumhuriyetlerin Tür- kiye'yi ziyaretinin altında bu var. Merak edi- yorlar. Bu olgulardan ötürü Türkiye'yi Batı ile birleşmelerinde bir araç olarak görüyorlar. Beklemediğimiz olaylar sonucu Türkiye'nin böyle merkez olarak ortaya çıkışı bizi de ya- kaladı. Beklemiyorduk. Bu taleplere yamt ve- rebilmek için kendi yapılarımızı oluşturmak durumundayız. Bu beklentileri boşa çıkarma- mak zorunluluğu içindeyiz. Biz bazı örgütlen- meleri daha önce düşünmüyorduk. Gerçi eko- nomik teknik yardım kuruluşu olarak ortada bir şeyler vardı. ^ • • • D / ; Türkler Bakanlığı kurulması ya- rarlı mı? derasyonu Büyukelçisi haline geldiniz, Ben şimdi öncelikle Rusya Federasyonu'nun nezdinde de Türkiye büyukelçisi olarak görev yapacağım. Aynı zamanda da eski Sovyetler Birliği'nin yerine geçen Bağımsız Devletler Top- luluğu ve bunu oluşturan cumhuriyetler nez- dinde de ayn ayn büyükelçilik yapacağım. As- hnda bir ülke nezdinde değil de şu an gördü- ğüme göre 11 cumhuriyetin ve bir de tabii bun- lann dışında kalmayı yeğleyen Gürcistan nez- dinde de büyükelçi olacağım. Yani 12 ülkenin büyukelçisi olacağım. ^ ^ • • O zaman buradaki Sovyet Büyukelçi- si de 12 ülkenin büyukelçisi haline geldi. öyle görünüyor. Ama bazı insani sorunlar var. ^••M/Ve bakımdan insani? Düne kadar bir Sovyetler Birliği'ni temsil et- miş meslektaşım Çernişev, şimdi kimi temsil et- tiğinin sıkıntısı içinde Gerçekten güç durum- lar bunlar. ^^tK^tBir de hem devleti hem de cumhurbaş- kanını temsil ediyordu. Şimdi cumhurbaşkanı değiştiğine göre yeniden güven mektubu ver- mek gerekecek mi? Gorbaçov bundan sonra ne yapacak? Siyaset yapar mı? Gorbaçov tabii, siyasi bakımdan etkin bir ki- şi. Ama görevi, daha doğrusu bulunduğu ma- kamı ortadan kalktı. Kendisine yeni yapılan- mada bir yer verilmiyor. Ama Gorbaçov, bir insan olarak bir politikacı olarak belki kura- bileceği bir siyasi parti ile siyasi yaşamını sür- dürür ve ileride bir bakarsıruz, seçilmiş bir cumhurbaşkanı veya hükümet başkam olarak iktidara gelebilir. ^mB^Peki, yeni yıldaki gelişmeler ve bu dev- letlerle ilişkilerimiz ne olabilir? Ashnda belli olan bazı hususlar var. Belki degişmesi zor olan hususlar. Birincisi, artık cumhuriyetler belirli kimliklere sahip, bağım- sız toplumlar ve devletler olarak uluslararası sahneye çıkıyorlar. Bu kaçınılmazdır. Geriye dönülmesi mümkün olmayan bir şey. Fakat öte yandan cumhuriyetlerin birbirleriyle ilişkisi de çok önemli. Uzun yıllann bir entegrasyonu ol- muş, ekonomik, eğitim entegrasyonu oluşmuş. Bu entegrasyonu çözmek de zon Onun için cumhuriyetler arasındaki bağımsız devletler ile aralanndaki Uişkilerin düzenlenmesi gerçek bir ihtiyaç olarak ortaya çıkıyor. Fakat bu sistemin de bazı zorluklarla karşılaşması söz konusu. Benim tahminim, bu yeni yapılaşma Sovyetler Birliği'nde kolaylıkla oturamaz. Ashnda bazı sıkıntılar devam edecektir. Sorunlar çıkabilir. Dolayısıyla kuzey komşumuzda istikrarsızlık var. ^^KKKMPeki, bu kopma ya da yeni oluşumda çekilecek olan kitleler, Rusya veya Ukrayna, Batı tarafından kucaklanabilecek ilk ülkeler. O zaman herhalde yeni gelişmeleri Batı'nın ya- pacağı bu tervihler belirleyecek. öyle değil mi? Batı'nın tercihleri, yaklaşımları çok önem- li. Batı, bütün cumhuriyetlere eşit davranma sorumluluğu altında. Eğer bu sorumluluğu kö- tü kullanırsa, cumhuriyetler karşısında bir ay- nmcı unsur olur sanınm. Istikrarsızhğı artınr. Burada bizim bir görevimiz var. Bizim de Ba- tı'yı uyarmamız lazım. Yani tüm cumhuriyet- lere eşit, aynı sevecenlikle yaklaşmalannı sağ- lamak için çalışmamız gerekli. ^•I^BLdu Türk cumhuriyetleri ile ilgili bek- lentiler de önemli. Orada yeni bürokrasi ku- ruluyor. Türkiye'de ihtiyaç duyulmayacak kim- seler bile kendilerine orada iş alanı bulabile- cek deniyor. Bürokrat ihraç edebilecek bir du- rum bile ortaya çıkabilir deniyor? Ne dersiniz? Orada en son ihtiyaç duyulacak kimseler bü- rokratlar olacak. ^•ŞBM Ama serbest piyasa ekonomisine yö- nelik yapılanmayı yönetecek bir bürokrat, tek- nokrat kadro gerekmiyor mu? Onlann yeni bürokrasisini yönetecek bir ça- lışma gerekebilir. Bunu yaparken de serbest pi- yasa ekonomisinin gereklerine uygun kararla- n verdirebüecek yollar göstercbüecek bürokrat- larm eğitilmesi konusunda yardımcı olabiliriz. lkincisi, onlann bankacüık, finansman, pazar- lama konulannda beceri kazanmalanm sağla- yacak elemanlar yetiştirmeliyiz. Birikimlerimizi aktarmalıyız. Damşmanlar gönderebiliriz. Sa- nınm, buna ihtiyaçlan var. Ben de bunu kastetmiştim. Bir de al- fabe konusu var. Peki alfabede durum nedir? Artık bundan sonra sorunların çözümüne Sovyetler Birliği'nin genelinden başlamak mümkün değil, cumhuriyetlerden başlamak gerekli. Bağımsız cumhuriyetlerin her biri, şu veya bu biçimde kendi geleceğini belirleyecek ve bu eleceğini belirlerken de bir ısmı daha ileri düzeyde, bir kısmı daha geri düzeyde demokratik ilkelerle hareket etme gereğini duyacaklardır. Bazı cumhuriyetlerde, özellikle Kırgızistan 1 da, hatta özbekistan'da Latin alfabesine geçiş konusunda ciddi ban planlar var. Bu cumhu- riyetlerin dünya ile bütünleşmesinde sadece Türkiye ile değil, Latin alfabesine geçişin önemli bir aracı olacak. Onun için Latin alfa- besi bir sembol olmaktan çok, bir gerek. Bi- zim bu konuda yardıma olmamız gerek. Bu yardımı yaparken de belki de Batı'mn da bize yardımcı olması gerek. Tek başımıza Latin al- fabesine geçiş konusunda yardıma oluruz, ama çok büyük mali sorumluluklar var. HH^MB/r de Türkiye televizyonunu seyret- mek istekleri var sanıyorum... Kültür konusunda, eğitim konusunda ise te- levizyon gerçekten önemli araç. Şimdi Türk te- levizyonunun, Türk kanallanmn izlenmesi, kültürel birliğimizin pekiştirümesi bakımından çok önemli bir imkân olarak gözüküyor. Bu bu çalışmalan yapabiliriz. Çalışmalann bir bs- mım hibe olarak verebiliriz. i^m^mHiç Türkiye TVsi izleniyor mu? Evet. Kısmen... Türk televizyonu izlendiğin- de bazı lehçe farkhhklarmın düzeldiğini görü- yoruz. Istanbul Türkçesinin etkileri görülme- ye başladı. Eskiden "alam" diyordu, şimdi "babam" diyor. Sözcük yapısında önemli de- ğişiklikler görülmeye başlandı. ••••LB/rarz uluslararası politikaya kayabilir miyiz? Birleşmiş Milletler'de Güvenlik Konse- yi'nin beş üyesinden birisiydı Sovyetler Birli- ği. Bu hak otomatikman Rusya Federasyonu- na geçti. Bunun sonuçlan ne olabilir? Tabii, Rusya Federasyonu geçiyor, ama es- kiden hiçbir cumhuriyete hesap verilmezdi. Di- ğer cumhuriyetlerin Bağımsız Devletler Toplu- luğu'na katılan cumhuriyetlerin onayı ile ge- çiyor Rusya Federasyonu. Dolayısıyla burada Bağımsız Devletler Topluluğu'nu oluşturan devletlerin de söz hakkı var. Yani cumhuriyet- lerin sesleri dolaylı bir biçimde Güvenlik Kon- seyi'nde ağırhklı bir biçimde ortaya çıkacak. Bu bakımdan uluslararası Uişkiler bakımından zenginleştirici, belki de bizim özel ilişkilerimiz doğnıltusunda Türkiye'nin özel sorunlan ba- kımından daha olumlu bir tutum sergilenebi- lir orada.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle