Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURtYET/10 PAZAR KONUĞU 5 OCAK 1992
TÜRKİYE'NİN MOSKOVA BÜYÜKELÇİSİVOLKAN VURAL
Gorbaçov iktidara gelebilirGörevi, daha doğrusu, bulunduğu makamı ortadan kalkan
Gorbaçov'un siyasi bakımdan aktif bir kişi olduğunu belirten
Moskova Büyükelçimiz Volkan Vural, bir politikacı olarak
Gorbaçov'un etkinliğini koruduğunu düşünüyor. Kurabileceği
bir siyasi parti ile Gorbaçov'un politik yaşamını
sürdürebıleceğini söyleyen Volkan Vural ile gazetemizin Ankara
Temsilcisi Ahmet Tan görüştü.
SOYLESI AHMET TAN
PAZAR
KONUĞU\Sovyetler Birlîği'nin tarihe kanşmasın-
da Gorbaçov'un ne kadar payı oldu?
Bence Gorbaçov, Sovyetler Birliği'nin tari-
he kanşmasında bir katalizör oldu. Aslında
Gorbaçov bu role soyunmuş değildi. Sovyet
Komünist Partisi'nin reforme edilmesi, bazı
yöntemlerle demokratikleşmesi, açıkhk yön-
temleriyle ekonomik yapının yeniden düzenlen-
mesiyle; mevcut kurulu dttzenin daha iyi çalı-
şacağını, ûretimi arttırabileceğini ve toplumda-
ki bazı gereksiz baskıların ortadan kalkabile-
ceğini, halkın siyasete ve ekonomiye katılımı-
nın artacağını öngörüyordu. Zaten başlatnuş
olduğu reformlar bir devrim niteliğinde değil
de mevcut kurulu düzenin yeniden şekillendi-
rilmesi, işler hale getirilmesine neden olmuş-
tur. Fakat tabii, öyle bir çığır açtı ki o çığır için-
de gelişen iç dinamikler bir yerde hareketin
kendisini başka yönlere götürdü. Başlattığı ha-
reketin gerisinde kalan ve sürüklenen bir lider
konumuna düştü.
ürüklendi' diyorsunuz. Gorbaçov'-
arkasındaki kadronun rolû neydi?
Aslında Gorbaçov'un büyük talihsizliği bu-
dur. Sovyetler Birliği'nde Gorbaçov 85 martın-
da Politbüro ve Merkez Komitesi içindeki den-
geler ile iktidara geldi. Gorbaçov'u genel sek-
reterliğe Gromiko aday gösterdi, Gromiko des-
tekledi. Gorbaçov'un parti genel sekreterliği-
ne gelmesinde en büyük etken Brejnev'den baş-
layarak sistemin tıkanma süreci içine ginnesi,
yaşh liderlerin çabucak ölmesi ve Sovyetler Bir-
liği'nin istikrarsız bir döneme girmiş olması-
dır. Bir başka faktör de hemen hemen
1970'lerden itibaren Sovyetler Birliği'nin gayri
safı milli hasılasındaki düşüştür. Dolayısıyla bu
durumu canlandıracak birtakım köktenci de-
ğil, ama bazı değişikliklerle sistemin tıkanmış
olan ana damarlannın işletilmesini sağlayacak
genç ve dinamik bir lidere ihtiyaç vardı. Gor-
baçov, bu ihtiyaç içerisinde iktidara geldi.
IBir kadro ile mi geldi?
Hayır, bir kadrosu yoktu. Yani başlangıçta
' bir kadrosu yoktu ve arkasında reformu iste-
' ycnler doluydu. Bunun için attığı her adımı
Kuzey komşumuzda
istikrarsızlık var... Batı'nın
tercihleri, yaklaşımları çok
önemli. Batı, bütün
cumhuriyetlere eşit davranma
sorumluluğu altında. Eğer bu
sorumluluğu kötü kullanırsa,
cumhuriyetler karşısında bir
ayrımcı unsur olur sanırım.
İstikrarsızlığı arttırır. Burada
bizimgörevımiz, Batı'yı
uyarmak.
parti içinde kabul ettirebilmek için büyük uğ-
raş verdi. Politbüro üyelerinden karşıt tavırlar
gördü. Merkez Komite'deki dengeleri, görüş-
leri kollamak zorunda kaldı. Tabii bu nedenle
cesaretli adımlar atarken bir yandan da tutu-
cu güçlerle uzlaşma arayışı içine girdi. Dolayı-
sıyla aldığı her tedbir yarım kaldı. Bir yandan
kararlann alındığı, öte yandan uygulanmadı-
ğı bir durum ortaya çıktı. Bir bilinçsizlikler dö-
nemi başladı. Onun için Gorbaçov'un yavaş ya-
vaş oluşan kadrosu parti içinde gerçekten güçlü
bir hale gelemedi. Belki de sonuçta bu duru-
mun önemli payı oldu.
•••Mfiu arada bir darbe oldu. Bu darbeyi
nasıl yorumlamak gerekir?
Ashnda bu darbe, bu düzenden, bu düzenin
değişikliğinden memnun olmayan kesimlerin
varlığından kaynaklandı. Yani Sovyetler Birli-
Ji'nde demokrasiye, demokratik gelişmeye
umut bağlamayan, eskinin tüm kötülüklerine
Tağmen eskinin daha iyi işlediğine, kendileri-
-nin daha iyi yaşadıklanna inanan insanlar hâlâ
W ve bu insaniann sayısı da az değil, gerçi çok
•da değil, ama darbenin bir tabanı var.
İ^HHH Peki o darbeciler şu an ne oldu? Ne
\olacaklar?
\ Şu an liderleri tutuklu olan bu darbeciler,
idarbe hareketi Sovyetler Biruği'nde etkinlikle-
'.rini tamamen yitirmiş değil.
Yeni bir darbe olabilir mi diyorsunuz?
' Toplum şu an her gelişmeye açık. Dağılan
1Sovyetler Biruği'nde çok istikrarsız bir dönem
lyaşaruyor. Ekonomik ve sosyal sorunlar çok
iağır. Bu ekonomik ve sosyal sorunlann ne gi-
!bi siyasi dinamikleri harekete geçireceği kesin-
;iik kazanmış değil. 'Tüm ülke çapında darbe
lolasıhğı yok, ama yöresel girişinıler olabilecek-
ona bağlı olarak bu Bağımsız
Devletler Topluluğu ne kadar bağımsız bir top-
Juluk olacak?
Bence Bağımsız Devletler Topluluğu Anlaş-
ması, bir belirsizliği ortadan kaldırdı. Ama so-
;runları çözmeyecek. Birincisi, bu sorunların
kökeninde ekonomik sorunlar var, külturel so-
runlar var. insanlar bugün Sovyetler Birliği'n-
de normal koşullar altında yaşayamaz halde-
ler. Ayda 250 ruble maaş alan insanın bu ar-
tan enflasyon içinde geçimini surdürmesi ola-
naksızdır. tkincisi, sistem Uretken olamadı hâ-
lâ. Ekonomide bir düzelme işareti yok. Çok
ciddi birikmiş sosyal sorunlar var. Ev sorunu
var. Milyonlarca kişi ev bekliyor. Bunların tü-
mü huzursuzluk yaratıyor. Üçüncüsü, bu so-
runlann üstesinden gelebflecek bir hareket çık-
mış değil. Serbest piyasa ekonomisine geçiş
gözüküyor. Bir geçiş gözüküyor, ama bu dü-
zenli, bilinçli bir geçiş değil.
WEKK^Çizdiğiniz tabloda da insaniann yaşa-
malannı sürdürmeleri ilk koşul gibi görünüyor.
Bu durumda mevcut görüntünün içinden de-
mokratik bir toplum çıkması çok mu zor?
Evet, çok zor. Şu bir gerçek ki Rusya'da,
Sovyetler Birliği'nde de demokrasi geleneği
yok. Aslında son beş yıh her şeye rağmen ba-
nş içinde geçirmiş olmaları, toplumun, insan-
iann olgunluğunu gösteriyor. Bunun ardında
demokrasinin geleceğine ilişkin iyimser bir ger-
çek yatıyor. Fakat şu andaki ekonomik koşul-
larda, sosyal koşullarda halkın öncelikleri ara-
sında demokrasi ilk planda gelmeyecek. Insan-
lar, ilk planda günlük yaşamlarının düzelme-
sini istiyor.
•••••O zaman bu zorunlu ihtiyaçlar yeni
bir totaliter sisteme yol açacak. Bu tehlike
mevcut...
Aslında öyle gözüküyor, ama şü var ki de-
mokrasinin şansı Sovyetler Birliği'nde eski to-
taliter sistem insanlara bir şey bırakmamış. Do-
layısıyla da Sovyetler Birliği'nde demokrasinin
şansı totaliter sistemin başansızlığında yatıyor.
Bu nedenle bence demokrasi hareketi gelişebi-
lir.
m^^m Peki, bu 70 yıllık sosyalist geçmiş bi-
rikirrti birden yok olup gitti mi? Artık bir Sov-
Bu aynmcı bir yaklaşımdır. Yani sadece Türk
kökenli cumhuriyetlerin değil, Ukrayna, Gür-
cistan gibi diğer cumhuriyetlerin de bizden bek-
lentileri var. Onun için tüm bu taleplere yamt
verebilecek bir yapılaşma olması gerek. Bir
Hıristiyan-Müslüman ayrımı yapamayız. Bu
bizim politikamıza aykın, ama öncelikle kül-
tür birliği içinde olduğumuz cumhuriyetleri dü-
şünmemiz ve bu beklentiyi karşüamamız do-
ğaldır. Bence biz bir ekonomik işbirliği, kül-
tür işbirliği kuruluşu gibi Dışişleri Bakanbğı-
na bağlı bir yerde özerk yapısı olan, dışişleri-
nin yapısı içinde bir kuruluş olabilir. Teknik
yardım yapmamız gerekiyor. örneğin öğrenci-
lerin eğitimini üstlenebiüriz. Devlete eleman,
yeni oluşan serbest piyasa ekonomisine uyum
sağlayabilecek kadrolar yetiştirebiliriz. Yardım-
a roller üstlenebiüriz.
— \Türk cumhuriyetlerine ekonomik yar-
konusunda bu cumhuriyetlerin lran reji-
mine kaymaması için Batı, Türkiye'ye destek
verir mi?
V O L K A N
V U R A L1941 yılında tstanbul'da doğdu. llkokulu
Siirt'te okudu. Ankara Koleji'nden sonra
Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden mezun oldu.
1964 yılmda Dışişleri Bakanlığı'nda tkıisat
Dairesi 3. Katibi olarak göreve başladı.
1967-68 tktisat Dairesi 2. Kâtipliği, 1968-71
Seul Büyükelçiliği 2. Kâtipliği ve Başkâtipliği,
1971-73 Mûnih Konsolosluğu ve maiyette
konsolosluğu, 1973-76 Uluslararası Ekonomik
Kuruluslar Dairesi Şube Müdürlüğu, 1976-82
uluslararası memur olarak Siyasi İşler
Direktörü (NATO), 1982-83 Ortadoğu, Asya,
Afrika ve Latin Amerika ülkeleh ile ikili
Ekonomik llişkiler Dairesi Başkant, 1985-86
elçi unvanı ile Ekonomik işler Genel Müdür
Yardımcılığı yaptı. 1987'de Tahran
Büyükelçiliği'ne atandı. 2 yıl bu görevde
bulunduktan sonra Moskova'ya atandı. Halen
Türkiye'nin Moskova Büyukelçisi.
Evet. Batı'nın bizi bu konuda yalnız bırak-
maması gerekir. Birtakım yardım örgütleri me-
sela OECD içinde kalkınma yardımı gibi. Bi-
zim Avrupa Topluluğu ile de dayanışma için-
de olmamız gerekiyor. Bu kuruluşlann yardım-
lanndan yararlanmamız ve bu konulan da bu
yardımlarla götürmemiz gerekiyor. Yani sade-
ce Türkiye'nin kendi kaynaklanyla karşılaya-
bileceği bir durum yok.
Türkiye söz konusu cumhuriyetleri ta-
nıdu Bundan sonra ne beklemeliyiz?
Eski Sovyetler Birliği yerine Bağımsız Dev-
letler Topluluğu oluşuyor. Bağımsız Devletler
Topluluğu eski Sovyetler Birligi'nden çok fark-
lı. Gerçekten her biri bağımsız cumhuriyetler-
den oluşan bir yapılaşma. Yalnız bu yapılaş-
manın yeni kurumlan ortada değil. Daha bun-
lar oluşturulacak. Dolayısıyla önümüzde bir
belirsizlik dönemi vâr.
^^KK^Peki, şimdi sizin unvanımz veyeni iş-
leviniz ne oldu?
Bizde güzel bir gelenek var. Genellikle bü-
yükelçilerimizi ülkelerin başkentleri ile adlan-
dınyoruz. Tabii şu an unvanımız Türkiye Cum-
huriyeti'nin Moskova Büyukelçisi. Moskova
duruyor. Onun için biz de duruyoruz.
Moskova duruyor. Ama Moskova'mn
temsil ettiği devlet durmadığına gör^Rusya Fe-
Ankara Temsilcimiz Ahmet Tan, Turki>e'nin Moskova Büyukelçisi Volkan Vural (sagda) ile birlikle.
yet insanı kavramından söz etmek miimkün de-
ğil mi?
Bazı entelektüel, bürokrat çevrelerde hâlâ bu
Sovyet insanı kavramı var. Bir yerde de buna
özlem var. Etnik çatışma yoktu, nereden çıktı
bu diyenler de var. Ama şu bir gerçek ki Le-
nin'in, Stalin'in milfetler politikası doğrultu-
sunda tüm cumhuriyetler insarundan tek bir
Sovyet insanı kavramı ortaya çıkmış. Bu bir
ütopya imiş. Bugün yok. İnsanlar kendilerini
öncelikle Rus ya da Azeri olarak görüyorlar.
••^•Oyiî? anlaşıhyor ya da görülüyor ki,
Batı, özellikle Amerika, Sovyetler Birliği'nin
dağdmasını pek istemedL Ama sonuçta Ame-
rika'mn pek istemediği bir durum ortaya çık-
tu Batı bu yeni duruma nasıl bir yön vermek
isteyecek?
Batı son dakikaya kadar Sovyetler Birliği'-
nin birlik yapısını korumasını istedi. Gorba-
çov'a destek verdi. Ama bunun olanaksızlığı-
m şimdi görmeye başladı. Olaylar Batı'nm tam
istediği biçimde gelişmedi.
^^^^^tBatı tam ne istiyordu?
Eski Sovyetler Birliği bir demokratik düzen
içinde, birlik içinde kalsın. Tek bir merkezi bi-
rimler olsun ve bu birimlerde Batı'ya karşı ulus-
lararası ilişkilerde sorumlu olsun. Bu tam ol-
madı, ama özellikle nükleer silahlann tek mer-
kez tarafından kontrolü ilkesi Batı'nın çok
önem verdiği bir ilke gerçekleşti.
•••^•Orto Asya cumhuriyetlerini pek tanı-
maya niyetli değiller. öyle değil mi?
Evet, bir ölçüde. Kazakistan hariç. Bu cum-
huriyetleri kendi kaderlerine bırakmak ilkesi-
ni benimseyebih'rler. Bu nedenle bize sorum-
luluk düşüyor. Cumhuriyetler ile aramızda or-
tak noktalar var. özel sorumluluklar ile baş-
başa kalırız.
Umdi din birliği nedeniyle ve sosya-
list rejimin etkisi-tepkisi nedeniyle seçenekleri
lran ve Türkiye. Türkiye'nin laik devlet yapısı
bu konuda bir avantaj gibi görünüyor. Doğru
mu?
Doğru. Sovyetler Birliği'nde bazı cumhuri-
yetlerde henüz din olgusu tayin edici değil.
Ama burada bir potansiyel var. Onlar bir süre
ateist bir toplum olarak yaşadılar. Ateist top-
lumlarda din yadırganan bir unsurdur. Şimdi
bir uyanış var. Ama öte yandan 70 yılhk bir
birikim var. Bu koşullarda Islami model pek
başanlı olamaz. lran devrimi başanlı olmadı.
Buradan lran modelinin tercih edilemezliği or-
taya çıkıyor. Üçüncü faktör, toplumların öz-
lemi çağdaşlaşma yönünde. Batılı insanlar gi-
bi yaşamak, bu özlemlerine de Islami bir yapı
cevap vermiyor. O bakımdan Türkiye modeli
çok önemli. Türkiye modeli aslında bizim san-
dığımızın ötesinde önemli bir olgu. Çünkü hal-
kımn çoğunluğu Müslüman ve dindar olan bir
ülkede laik yapı kurulması önemli. Tabii, Tür-
kiye'nin bu yapıyla birçok konuda başarıya
ulaşmış olması da önemsenen ana unsur. Ba-
tılı ülkelerden çok, Türkiye'nin gelişmişliği. Ba-
tıhlann gelişmişliğini bir yerde doğal karşılı-
yorlar, ama Türkiye'nin gelişmişliği gerçekten
tahrik ediyor, düşündûrüyor. Nasıl yaptılar bu-
nu diye ve bunun çıkışında da Atatürk devrim-
leri ve serbest piyasa ekonomisi var. Demok-
ratikleşme, laik olgu Türkiye'yi gerçekten mo-
del olarak çekici kıhyor. Cumhuriyetlerin Tür-
kiye'yi ziyaretinin altında bu var. Merak edi-
yorlar. Bu olgulardan ötürü Türkiye'yi Batı ile
birleşmelerinde bir araç olarak görüyorlar.
Beklemediğimiz olaylar sonucu Türkiye'nin
böyle merkez olarak ortaya çıkışı bizi de ya-
kaladı. Beklemiyorduk. Bu taleplere yamt ve-
rebilmek için kendi yapılarımızı oluşturmak
durumundayız. Bu beklentileri boşa çıkarma-
mak zorunluluğu içindeyiz. Biz bazı örgütlen-
meleri daha önce düşünmüyorduk. Gerçi eko-
nomik teknik yardım kuruluşu olarak ortada
bir şeyler vardı.
^ • • • D / ; Türkler Bakanlığı kurulması ya-
rarlı mı?
derasyonu Büyukelçisi haline geldiniz,
Ben şimdi öncelikle Rusya Federasyonu'nun
nezdinde de Türkiye büyukelçisi olarak görev
yapacağım. Aynı zamanda da eski Sovyetler
Birliği'nin yerine geçen Bağımsız Devletler Top-
luluğu ve bunu oluşturan cumhuriyetler nez-
dinde de ayn ayn büyükelçilik yapacağım. As-
hnda bir ülke nezdinde değil de şu an gördü-
ğüme göre 11 cumhuriyetin ve bir de tabii bun-
lann dışında kalmayı yeğleyen Gürcistan nez-
dinde de büyükelçi olacağım. Yani 12 ülkenin
büyukelçisi olacağım.
^ ^ • • O zaman buradaki Sovyet Büyukelçi-
si de 12 ülkenin büyukelçisi haline geldi.
öyle görünüyor. Ama bazı insani sorunlar
var.
^••M/Ve bakımdan insani?
Düne kadar bir Sovyetler Birliği'ni temsil et-
miş meslektaşım Çernişev, şimdi kimi temsil et-
tiğinin sıkıntısı içinde Gerçekten güç durum-
lar bunlar.
^^tK^tBir de hem devleti hem de cumhurbaş-
kanını temsil ediyordu. Şimdi cumhurbaşkanı
değiştiğine göre yeniden güven mektubu ver-
mek gerekecek mi? Gorbaçov bundan sonra ne
yapacak? Siyaset yapar mı?
Gorbaçov tabii, siyasi bakımdan etkin bir ki-
şi. Ama görevi, daha doğrusu bulunduğu ma-
kamı ortadan kalktı. Kendisine yeni yapılan-
mada bir yer verilmiyor. Ama Gorbaçov, bir
insan olarak bir politikacı olarak belki kura-
bileceği bir siyasi parti ile siyasi yaşamını sür-
dürür ve ileride bir bakarsıruz, seçilmiş bir
cumhurbaşkanı veya hükümet başkam olarak
iktidara gelebilir.
^mB^Peki, yeni yıldaki gelişmeler ve bu dev-
letlerle ilişkilerimiz ne olabilir?
Ashnda belli olan bazı hususlar var. Belki
degişmesi zor olan hususlar. Birincisi, artık
cumhuriyetler belirli kimliklere sahip, bağım-
sız toplumlar ve devletler olarak uluslararası
sahneye çıkıyorlar. Bu kaçınılmazdır. Geriye
dönülmesi mümkün olmayan bir şey. Fakat öte
yandan cumhuriyetlerin birbirleriyle ilişkisi de
çok önemli. Uzun yıllann bir entegrasyonu ol-
muş, ekonomik, eğitim entegrasyonu oluşmuş.
Bu entegrasyonu çözmek de zon Onun için
cumhuriyetler arasındaki bağımsız devletler ile
aralanndaki Uişkilerin düzenlenmesi gerçek bir
ihtiyaç olarak ortaya çıkıyor. Fakat bu sistemin
de bazı zorluklarla karşılaşması söz konusu.
Benim tahminim, bu yeni yapılaşma Sovyetler
Birliği'nde kolaylıkla oturamaz. Ashnda bazı
sıkıntılar devam edecektir. Sorunlar çıkabilir.
Dolayısıyla kuzey komşumuzda istikrarsızlık
var.
^^KKKMPeki, bu kopma ya da yeni oluşumda
çekilecek olan kitleler, Rusya veya Ukrayna,
Batı tarafından kucaklanabilecek ilk ülkeler.
O zaman herhalde yeni gelişmeleri Batı'nın ya-
pacağı bu tervihler belirleyecek. öyle değil mi?
Batı'nın tercihleri, yaklaşımları çok önem-
li. Batı, bütün cumhuriyetlere eşit davranma
sorumluluğu altında. Eğer bu sorumluluğu kö-
tü kullanırsa, cumhuriyetler karşısında bir ay-
nmcı unsur olur sanınm. Istikrarsızhğı artınr.
Burada bizim bir görevimiz var. Bizim de Ba-
tı'yı uyarmamız lazım. Yani tüm cumhuriyet-
lere eşit, aynı sevecenlikle yaklaşmalannı sağ-
lamak için çalışmamız gerekli.
^•I^BLdu Türk cumhuriyetleri ile ilgili bek-
lentiler de önemli. Orada yeni bürokrasi ku-
ruluyor. Türkiye'de ihtiyaç duyulmayacak kim-
seler bile kendilerine orada iş alanı bulabile-
cek deniyor. Bürokrat ihraç edebilecek bir du-
rum bile ortaya çıkabilir deniyor? Ne dersiniz?
Orada en son ihtiyaç duyulacak kimseler bü-
rokratlar olacak.
^•ŞBM Ama serbest piyasa ekonomisine yö-
nelik yapılanmayı yönetecek bir bürokrat, tek-
nokrat kadro gerekmiyor mu?
Onlann yeni bürokrasisini yönetecek bir ça-
lışma gerekebilir. Bunu yaparken de serbest pi-
yasa ekonomisinin gereklerine uygun kararla-
n verdirebüecek yollar göstercbüecek bürokrat-
larm eğitilmesi konusunda yardımcı olabiliriz.
lkincisi, onlann bankacüık, finansman, pazar-
lama konulannda beceri kazanmalanm sağla-
yacak elemanlar yetiştirmeliyiz. Birikimlerimizi
aktarmalıyız. Damşmanlar gönderebiliriz. Sa-
nınm, buna ihtiyaçlan var.
Ben de bunu kastetmiştim. Bir de al-
fabe konusu var. Peki alfabede durum nedir?
Artık bundan sonra sorunların
çözümüne Sovyetler Birliği'nin
genelinden başlamak mümkün
değil, cumhuriyetlerden
başlamak gerekli. Bağımsız
cumhuriyetlerin her biri, şu
veya bu biçimde kendi
geleceğini belirleyecek ve bu
eleceğini belirlerken de bir
ısmı daha ileri düzeyde, bir
kısmı daha geri düzeyde
demokratik ilkelerle hareket
etme gereğini duyacaklardır.
Bazı cumhuriyetlerde, özellikle Kırgızistan
1
da, hatta özbekistan'da Latin alfabesine geçiş
konusunda ciddi ban planlar var. Bu cumhu-
riyetlerin dünya ile bütünleşmesinde sadece
Türkiye ile değil, Latin alfabesine geçişin
önemli bir aracı olacak. Onun için Latin alfa-
besi bir sembol olmaktan çok, bir gerek. Bi-
zim bu konuda yardıma olmamız gerek. Bu
yardımı yaparken de belki de Batı'mn da bize
yardımcı olması gerek. Tek başımıza Latin al-
fabesine geçiş konusunda yardıma oluruz, ama
çok büyük mali sorumluluklar var.
HH^MB/r de Türkiye televizyonunu seyret-
mek istekleri var sanıyorum...
Kültür konusunda, eğitim konusunda ise te-
levizyon gerçekten önemli araç. Şimdi Türk te-
levizyonunun, Türk kanallanmn izlenmesi,
kültürel birliğimizin pekiştirümesi bakımından
çok önemli bir imkân olarak gözüküyor. Bu
bu çalışmalan yapabiliriz. Çalışmalann bir bs-
mım hibe olarak verebiliriz.
i^m^mHiç Türkiye TVsi izleniyor mu?
Evet. Kısmen... Türk televizyonu izlendiğin-
de bazı lehçe farkhhklarmın düzeldiğini görü-
yoruz. Istanbul Türkçesinin etkileri görülme-
ye başladı. Eskiden "alam" diyordu, şimdi
"babam" diyor. Sözcük yapısında önemli de-
ğişiklikler görülmeye başlandı.
••••LB/rarz uluslararası politikaya kayabilir
miyiz? Birleşmiş Milletler'de Güvenlik Konse-
yi'nin beş üyesinden birisiydı Sovyetler Birli-
ği. Bu hak otomatikman Rusya Federasyonu-
na geçti. Bunun sonuçlan ne olabilir?
Tabii, Rusya Federasyonu geçiyor, ama es-
kiden hiçbir cumhuriyete hesap verilmezdi. Di-
ğer cumhuriyetlerin Bağımsız Devletler Toplu-
luğu'na katılan cumhuriyetlerin onayı ile ge-
çiyor Rusya Federasyonu. Dolayısıyla burada
Bağımsız Devletler Topluluğu'nu oluşturan
devletlerin de söz hakkı var. Yani cumhuriyet-
lerin sesleri dolaylı bir biçimde Güvenlik Kon-
seyi'nde ağırhklı bir biçimde ortaya çıkacak.
Bu bakımdan uluslararası Uişkiler bakımından
zenginleştirici, belki de bizim özel ilişkilerimiz
doğnıltusunda Türkiye'nin özel sorunlan ba-
kımından daha olumlu bir tutum sergilenebi-
lir orada.