Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
OCAK 1992 HABERLER CUMHURİYET/S
Sektöıdeki çokbaşlılıktan yakınan TÜRSAB Genel Başkanı, ulusal bir turizm politikasının belirlenmesini istedi
Tıırizm, rehberîni bekliyory A P R A K ÖZER
Türkiye Seyahat Acenteleri
Biıliği (TÜRSAB), 1992 turizm
sezonu için SOS venneye başla-
'«Pazar dışı" kalma korkusu-
nun turizmin uzerinde Damok-
lcs'in kılıcı gibi sallandığına, ön-
lemler alınmazsa, güçlükle ya-
kalanan "moda ülke" imajının
da yitirilebileceğine dikkat çe-
ken TÜRSAB Genel Başkanı
Başaran Ulusoy, sektördeki ba-
şıbozukluktan yakınarak, "milli
tarizm politikaa" oluşturulma-
sııu istedi.
Ulusoy, "Devlet, milli egitim
koıısanda nasd bir milli poli-
tika oluşturuyorsa turizm için
de bir milli politika oluşturul-
mah, turizm tek eMen plantenıp
aygulanmalı. Biri dag turizmi
derkea, digeri güneş turizmi,
öbürii kiUtfir turizmüıden söz
etmetndr dedi.
Ekim, kasım, araiık ayından
TÜRSAB Genel Başkanı Başaran Ulusoy Turizm tek elden planlanıp uygulanmalı. Biri dağ
turizmi derken diğeri güneş turizmi, öbürü kültür turizminden söz etmemeli. Bakıyorsunuz Kültür
Bakanlığı aklı estiği zaman müze fiyatı veriyor. Oysa ben fiyatlarımı çoktan Avrupa'ya vermişim.
Avrupalı yapacağı seyahate altı ay önceden karar veriyor. Bizim artık turizmle ilgili meseleleri
madde madde ortaya koyup devlet politikası haline getirmemiz lazım.
beri "hükümet degişti degişe-
cek._ Yeni hiikömetin yaklaşımı
nc olacak... Hükümet otordu
otaracak~" yaklaşımıyla bekle-
diklerini, ancak turizm treninin
beklemeye sabn olmadığını be-
lirten Ulusoy, Ankara'dan önce
kredi, ardından milli politika,
son olarak da turizme gönül ver-
mek gibi, kendi ifadesiyle "ma-
kul şeyler" istediğini beürtti.
Ulusoy şunlan söyledi:
"Biz karşüıksız yardım istemi-
yoruz. Bir alacagız, dört vence-
gız. Camiamıza toptu olarak ya-
pdmasını bckledigimiz takviye
150-200 milyar Türk lirası. Bu
miktan, kredi olarak geri öde-
mek koşuluyia istiyonız. Böyle-
ce getirdigimiz dövizi iki kabna
çıkannz. Fazia zamanımız kal-
madı. Ocak ayınm soouna ka-
dar harekete gecmemiz gereki-
yor.
Turizmciler 467 milyar liralık
duşük faizü kredi aldı deniyor.
Ben seyahat acenteleriyim.
1991'in kasım ayına kadar alı-
nan hiç bir kredi yoktur. Kredi-
yi yatınmcılar, oteller aldı. Me-
snt Ydmaz 50 milyariık söz ver-
di. O para da geimedi. Sıkıntı-
lanmızı aolatamazsak, destek
alamazsak 1992 zor geçer."
TÜRSAB'ın yeni başkanı,
sektörün içine girdikçe yeni so-
runlann çıktığını, derdini anla-
tacak, sorunlan çözebilecek ye-
ni bir yapüanma istediğini söyle-
di.
Ulusoy, TÜRSAB'ın, Turizm
BakanlığYnın uydusu olmadığı-
nı, birliğin evrak memurluğu da
yapamayacağını beürtti.
Ulusoy şöyle konuştu: "Öyle
şeyler oluyor ki, karayoluyla
hacca gitmek yasak deniyor, bir
bakıyorsunuz ki kapilardan ara-
balar çıkıyor. Dtşişleri Bakanlı-
ğı'na gktiyorsunnz, baberim yok
diyor, digerine gidiyorsunuz,
ben bflmiyonun diyor. Bizün ar-
tık, turizmle ilgili meseleleri
madde madde ortaya koyup
devlet politikası haline getiril-
nesini sağlamamız gereldyor.
Bakıyorsunuz Kültür Bakanlıgı
aklı estigı zaman müze fiyaö ve-
riyor. Oysa ben fiyatlanmı çok-
tan Avrupa'ya vermişim. Avru-
palı, yapacağı seyahate altı ay
önceden karar veriyor. Bu ka-
darla da kalmıyor. Bakıyorsu-
nuz birisi kalkmış, turizmle il-
gili bir panel düzenliyor. Özel
bir şirket tanıtım atağına kalkı-
yor. İstanbul, Ankara, tzmir'de
aynı konu özerine degiştk şirket-
lerin düzenkdiği seminerler ya-
püıyor. CNN'e reklam veriliyor.
Ve biitün banlann hiçbirinden
TÜRSAB'ın haberi olmnyor. 25
milyar dolariık reklamdan son-
ra kaç kişi ABD'den kalkıp ge-
liyor? Londra'da, Antalya'nıu
neresinin tanıtılması gerektigini
ben bilirim, Paris'to göbeğiiK
bangi Türk müzesi afişinin ko-
nacaftuu yine ben bilirim."
TÜRSAB'ın yeni turizm po-
litikası oluşturulurken Uzerinde
durduğu konulann başında ta-
nıtım geliyor. Ulusoy, turizm fir-
malarının yüksek maliyetler ne-
deniyle tanıtım yapamadıklan-
m, bin tane broşür gönderecek-
ken, ancak 200 adet gönderebil-
dikJerini, PTT masrafı alünda
ezildiklerini söyledi.
Yeni tuzim politikası içinde,
özel havayolu şirketlerinin,
Ulaştırma Bakanlığı tarafından
uluslararası emniyet kurallanna
uyup uymadıklannın denetlen-
mesi gerektiğini belirten Ulusoy
"Uçak kazslan trafik kazalan-
na benzemez. Dttnya kamno-
yunda etki yaratır. Benim kor-
kum, güçfökk kazandıguııız ba-
n seykri de dikkat^rllk ya da
umnrsamazlık yüzünden
kaybetmek" dedi
Yavuz Çizmeci:
Sultan Air
Hazin^den
12 milyar
alacaldıEkonomi Şervisi- HAVAŞ
Genel Müdürlüğü ile Sultan
Air arasındaki "haciz" tar-
tışması, Sultan Air'in Ha-
zine'den 12 milyar lira alaca-
ğı olduğunun belirlenmesi
üzerine yeni bir boyut ka-
zandı. Sultan Air'in sahibi
Yavuz Çizmeci, kendilerine
hizmeti kesen HAVAŞ'ı,
"aynı hizmeti veren" başka
şirketlere baskı yapmakla
suçladı. Çizmeci."Bugûn ar-
tık sonın, Sultan Air ile
HAVAŞ arasındaki ricari
ilişkiler olrnaktan çıkmış,
Ulaştırma Bakanlığı'nın Sul-
tan Air'i yaşatmama mücade-
lesine dönüşmiiştör" dedi.
Yavuz Çizmeci, dün yaptı-
ğı yazılı bir açıklama ile Sul-
tan Air'in HAVAŞ'a 7 mil-
yar borcu olduğunu, ancak
Hazine'den de 12 milyar ala-'
cağı bulunduğunu biidirdi.
Çizmeci, Körfez savaşı nede-
niyle geçen dönem YPK'nın
aldığı karar uyannca Sultan
Air'in "indirimli akaryakıt"
uygulamasından doğan ala-
cağırun, Sivil Havacılık Ge-
nel Müdürlüğü tarafından
Hazine ve Dış Ticaret Müs-
teşarlığı Kamu Finansmanı
Genel Müdürlügü'ne bildi-
rildiğini ifadeettı.
Açıklamasında bugüne
kadar HAyAŞ'a olan borç-
lannı inkâr etmediklerini
belirten Yavuz Çizmeci,
borçlanna karşılık devletten
olan alacaklanna el konula-
bileceğini söyledi. Bu yıl Sul-
tan Air'in 500 bin yolcu taşı-
yacağına dikkat çeken
Çizmeci, "Havaalanı servis-
leri tam bir keşmekeş içinde.
Bavullar taşınmıyor, gereken
hizmet verilmiyor. Sultan
Air'in personeli canını dişine
takarak gece gündüz çalışı-
yor. Türkiye havaalanlarında
binlerce turistin kalması
Türk turizmi üstûnde çok kö-
tü etki yapacaktır. Türk ru-
rizmini baltalamanın kime
faydasıvar?"dedi.
HAVAŞ'ın artık Sultan
Air'e hizmet vermediğini de
belirten Çizmeci, aynı hiz-
meti veren diğer bir kuruluş
olan Çelebi AŞ'nin de aynı
şekilde davranmasını '*bas-
kı" olarak niteledi. Yeni
hükümetin.'Mnsan haklan,
demokrasi ve hukukun üstün-
lüp"nü programına aldığını
hatırlatan Yavuz Çizmeci
açıklamasında şu görüşlere
de yer verdi:
"Ulaştırma Bakanlığı'nın
tutumunun hangi programla
bağdaştığmı anlamakta zor-
luk çekiyoruz. "
Tüpgazcının ihmali, belediyenin sorumsuzlugu, kırılan camlar ve bir dahaki sefere dek Allah korudu' tesellileri.(Fotograf: VEDAT YENERER)
Tüpkonducu' Ortaköyü yakıyordutstanbul Haber Servisi — lstanbul'da yangın-
ların ardı arkası kesiüniyor. Ortakoy'de bir tüp-
çü dükkânında dün çıkan yangın sırasında ölen
ya da yaralanan olmadı, ama çevrede büyük mad-
di hasar meydana geldi. Ardı ardına patlayan tüp-
ler halk arasında paniğe yol açarken itfaiye ekip-
leri, zamanında müdahale ederek dükkândaki di-
ğer tüplerin patlamasını engelledi.
Ortaköy Cibinlik Sokak, 23 No'Iu binanın yan
tarafından bulunan küçük bir arsada duran ve Rı-
fat Çakar adh kişiye ait konteyner içinde satış ya-
pan Mutfakgaz bayisine dün saat 13.10 sıraların-
da gelen bir müşteri, tüpünde gaz kaçağı olup ol-
madığını kontrol ettirmek istedi.
O sırada dükkânda bulunan bir çalışan, elin-
deki çakmakla tüpteki kaçağı kontroi etmek is-
tedi. Tupün alev alması üzerine bir süre tüpu sön-
dürmeye çalıştılar. O anda dışarıdan geçerken ola-
ya tanık olan bir kişi de paniğe kapılarak içeri-
dekileri dışarı çıkarttı. Ardından tüpler birer bi-
rer patlamaya başladı, yaklaşık 15 tüpün patla-
dığı yangın sırasında çevrede bulunan tüm evle-
rin camları kırıldı. İtfaiye ekiplerinin olaya erken
müdahale etmesiyle içeride bulunan yaklaşık 135
tüp patlamadan yangın söndürüldü.
Çevre sakinlerinden Ceyhun Celt, tüm şikâyet-
lerine karşın tüpçünün küçük bir konteyner için-
de satışa devam ettiğini belirterek şöyle konuştu:
"İki kez mahalle sakinleri olarak belediyeye
başvurup şikâyet ettik. Mahalle için çok büyük
bir tehlike oluşturuyordu. Arsa üzerine konulmuş
bir kutu içinde tüp satmak ne zamandan beri ya-
sal oldu. Tüpcü bize ber seferinde 'Rralı gelse beni
buradan çıkaramaz' diye konuşuyor. Bu insanlar
devletten de mi güçlü? Sonunda olan oldu ve ma-
hallenin ortasında 15 tane tüp patladı, verilmiş
sadakamız varmış, kimseye bir şey olmadı. Ama
bu tür tehlikelere karşı belediye hâlâ duyarsız dav-
ranıyor."MahallesakinlerindenNur Gül de elin-
deki tüp parçasını göstererek şunlan diyor:
"Bu tüp parcası çocuğumozan başına da gele-
bilirdi. Tüpler patladığı zaman ne yapacağımızı
şaşırdık. Evler temelinden sarsümaya başladı. Suç
tamamen beledivenindir. Burada bomba satısı-
na izin vermemeliydi."
DEVLET BAKANI^NDAN ^AĞLAR^IN ŞİRKETİ DAMPİNGCİ ÇIKTP HABERİNE AÇIKLAMA:
Çağlar: Şirketim dampîngci değil
Haber Merkezi — Gazetemi-
zin dünkü sayısında yer alan
"Çaglar ın şirketi dampingci
çıktı" haberine iüşkin olarak
Devlet Bakanı Cavit Çaglar ile
Nergis Tekstil Genel Müdürü B-
ker Yegin ile şirket yönetim ku-
rulu başkanı Şiikrü Şankaya bi-
rer açıklama gönderdiler.
Devlet Bakanı Cavit Çağlar
açıklamasında şöyle dedi:
"Nergis Tekstil A.Ş.'nin Yö-
netim Kurulu BaşkanlığVndan
ve fiili idaresinden, hükümete
katılmamla birlikte çekildiğim
cihetle, Nergis A.Ş.'nin ithala-
tı konusunda bir beyanda bu-
lunmak istemiyorum.
Ancak haberinizde, Nergis
A.Ş.'nin Pakistan'dan ithal et-
tiği pamuk ipliği ile ilgili olarak
verdiği teminat mektuplan bu-
lunduğu, bunlann tutanmn 2
milyar 250 milyon liraya ulaştı-
ğı ve nakde dönüştürülmesi ge-
rektiği halde usulsüz bir biçim-
de benim takibim sonucu nak-
de dönüştürülmediği kanısını
uyandıracak ifadeler yer almak-
tadır.
Oysa, şirket yetkililerinin ba-
na yaptığı açıklamalardan, Ner-
gis A.Ş.'nin 25.9.1991 tarihin-
den bu yana Pakistan'dan pa-
muk ipliği ithalatı ve bu neden-
le de verilmiş, nakde dönüştü-
rülmesi gereken bir teminat
mektubu bulunmadığını kesin
olarak öğrenmiş bulunuyorum.
Bu nedenle de "Çaglar'ın şir-
keti dampingci çıktı" şeklinde-
ki başhk ve haber gerçeğe aykı-
ndır."
Nergis Tekstil Genel Müdürü
tlker Yeğin de açıklamasında şu
görüşleri belirtiyor:
"Bilindiği gibi antidamping
uygulaması sonucu 91/18 sayı-
h tebliğ ile 25.9.1991 'den itiba-
ren Pakistan'dan yapılan pa-
muk ipliği ithalatında % 20 te-
minat alınması öngörülmüştür.
Şirketimiz 25.9.1991'den bu
yana, yani 91/18 sayüı tebliğin
yürürlük süresi içinde Pakis-
tan'dan pamuk ipliği ithalatı
yapmamıştır. Bu nedenle de
herhangi bir teminat mektubu
verilmemiştir. Verilmemiş bir
mektubun nakde dönüştürül-
mesi ya da bu konuda şirket
olarak bir bekJentimizin bulun-
ması söz konusu olamaz. Bu ne-
denle haberinizin bir yanlış an-
lama veya değerlendirme sonu-
cu olduğu hususunu bilgilerini-
ze sunanm.
Aynı konuda Nergis Tekstil
Sanayii'nin Yönetim Kurulu
Başkanı Şükrü Şankaya da şu
görüşlere yer veriyor:
"Şirketimiz, ihtryacı olan pa-
muk ipliğini zaman zaman itha-
lat yolu ile karşdanmaktadır.
Pamuk ipliğini ithal ettigimiz
ülkder arasında Pakistan da
vardır.
ttbalatta haksu rekabetin ön-
lenmesi hakkında 3577 sayüı ka-
nun geregince, 25.9.1991 tarih-
li resmi gazetede yayımlanan
91/18 sayüı tebliğ ile Pakistan
menşeiü pamuk ipliği ithalatın-
da CtF bedel üzerinden 7o 20
geçici teminat ahnmast öngörül-
müştür.
10 Araiık 1991 tarihli Resmi
Gazete'de yayımlanan 91/21 sa-
yüı tebtig ile de, 91/18 saym teb-
liğ ile getirilen geçici önlemin
(ft 20 teminat) kesin olarak
tahsil edilmesi gerektiği karar-
laştmlmiftır.
özeöe, Pakistan'dan pamuk
ipliği ithal eden firmalar,
25.9.1991 tarihine kadar hiçbir
teminat vermek zornnda değil-
lerdir ve vermemişlerdir.
Şirketimiz, 25.9.1991 tarihin-
den bugüne kadar Pakistan'dan
pamuk ipliği ithalatı yapmamış-
tır. Dolayısıyia da hiçbir temi-
nat vennemiştir. Bir başka de-
yişie de nakde dönüştürülecek
bir teminatımız yoktur.
Eski yönetim kurulu başkanı-
mız, Devlet Bakanı Saym Cavit
Çaglar'ın adının da kullanıldı-
ğı haberiniz gerçege ve mevzn-
ata uygun degildk."
GUNUN
NOTLARI
OSMAN ULAGAY
Bu ay yolun sağında
1. km'yî göreceksiniz.
ırmayın!
Yalnız sağında değil! Bundan böyle, otomobilli yaşama uzanan
yolun hem sağında hem solunda her ay yeni bir km olacak.
km, otomobilli yaşamı olan, otomobilli yaşama ilgi duyan herkesin
dergisi.
Otomobil, -estetiği, kültürü, teknolojisi, haberleri - tüm yönleriyle,
Otomobilli Yaşam Dergisi km'de.
İlk Kilometre bayiinizde. Hemen bugün ilk Kilometre yi alın... oto-
mobilli yaşama ulaşın!
Kurtar 'Pakefi Baba...Türkiye ekonomisindeki gelişmeleri çok yakından izle-
yen bir kuruluşta görevli değerli bir uzmanın ifadesi ay-
nen şöyle: "Önümüzdeki hafta yapılacağı söylenen Yük-
sek Planlama Kurulu toplantısında Demirel ağırlığını ko-
yup olaya hâkim olmazsa bu ekonomik paket çalışmala-
rından umut kesilebilir."
Bu sözler hangi ortamda söyleniyor?
Ekonomik önlemler paketi çalışmalarının sürüp gittiği
ve her gün yeni bir söylentinin yayıldığı bir ortamda söy-
leniyor.
Yok efendir,^ Harvardlı beyinler çağnlıp onlara danışı-
lacakmış.
Yok efendim Dünya Bankası heyetiyle "Arjantin modeli"
tartışılacakmış.
Yok efendim bürokrasinin kilit noktalarındaki tepe yö-
neticiler birbiriyle uyumlu çalışamıyormuş.
Yok efendim üst düzey bürokratlardan bazılan paket ha-
zırlanırken uygulanan yaklaşımı ve yöntemi benimsemi-
yormuş.
Yok efendim SHP kanadı, kurultayı düşünerek paketin
açıklanmasının geciktirilmesini istiyormuş. • -
Bunlann ve bunlara benzer söylentilerin hangileri ne
kadar gerçeğe yakın, ne kadar "uçurma" söylentiler, tar-
tışılabilir. Ancak önemli olan, bu tür söylentileri hızla üre-
ten bir mekanizmanın harekete geçmiş olması ve bu tür:
söylentilerin ortaya konacak önlemler paketinin inandın-r
cılığını yaralaması. Oysa inandırıcılık bu tür paketlerin ba-,
şarısı için birinci koşul.
Bir an için bu söylentilerin gerçek payı taşıdığını düşü-
nelim, bakalım ortada inandırıcılık falan kalır mı?
iktkiara hazırlıklı geldiğini söyleyen heyetlerin, kendi be-,
yanlanna göre şimdi çalışmalarının sonuçlanma aşama-.
sına gelmiş olmalan gerekirken nereye varacağı nenüz
belirsiz bir "Arjantin modeli"n\ Dünya Bankası heyetiyle
tartışmaya başlamasını düşünebiliyor musunuz? ;
Çalışmaların bu aşamasında ekonomi bürokrasisinın tej
-
pe noktasındaki insanların, "ben oynamıyorum" havasııv-
da olmasını düşünebiliyor musunuz?
Piyasalar günlerdir "pakefl beklerken SHP'nin, "aman'
şunu biraz oyalayın, biz önce kuruftay işini halledelim'* cid-;'
diyetsizliği içine girmiş ofmasını düşünebiliyor musunuz?"'
Umarız bütün bunlar söylentilerden ibarettir ve bunun
böyle olduğunu Saym Demirel çıkar, söyler, tereddütlerr'
ortadan kaldırır. Benimsenen ana modelin çoktan belli ol- '
duğunu, uygulama planıyla ilgili ayrıntıtarın bürokratların '
uyumlu katkısıyla belirienmekte bulunduğunu açıklar, ekb-_
nomik önlemler paketiyle SHP kurultayı arasında hiçbk •
bağ bulunmadığını belirtir ve paketten umut kesmeye baş-/
layanları utandırır.
Yoksa yazık olacak gibi geliyor bunca umuda ve bun-
ca çalışmaya.
Zenginlere ek vergî mi?
Yılbaşı-yılsonu, gece-gündüz demeden yoğun birtempo
içinde çalıştıklarını söyleyen Devlet Bakanı Tansu Çiller-
in umudu, ekonomik önlemler paketini 16 ocaktaki Ba-
kanlar Kurulu toplantısına yetiştirmek. "Ama kesin tarih
vermek istemiyorum" diyor Tansu Hanım. Benim edindi-
ğim izlenime göre, çeşitli kesimlerin görüşlerini almak ça-
bası ve bürokrasiyle uyumlu bir çalışma düzeni kurulma-
sının biraz gecikmesi de çalışmaların uzamasına yol açı-
yor. :
Bu arada istikrar programı çalışmalarına yönlendtricl
olarak katılıp Cenevre ve New York'taki görevlerine dö-
nen Salih Neftçi'nin gazetemize yazdığı bir yazıda yer
alan, "üst gelir gruplarından bir kez alınacak ek kaynak"
önerisiyle ne demek istediği özellikle iş âlemınde merak
ve kaygı konusu oldu. New York'ta bulunan Neftçi'yle yap-
tığım telefon görüşmesinde, kendisi bu ifadeyle üst gelir
gruplarından bir kez alınacak bir ek vergiyi ("tax
surcharge" ya da "surtax"i) kastettiğini söyledi.
Tansu Çiller'in bu espride bir öneriye soğuk bakmadı-
ğı izlenimini edindim. Ekonomiyi biraz da can yakıcı ön-
lemlerle dengelemeye çalışırken yalnızca işçiye, memu-
ra, bordrolu kesime yüklenmenin doğru olmadığını belir-
ten Tansu Hanım, Maliye Bakanlığı'nın hukuk düzenimi-
ze ve serbest piyasa ekonomisi anlayışına ters düşme-
yecek vergi düzenlemeleri uzerinde çalıştığınf söyledi.
Değerli dostum Prof. İzzettin Önder'den edindiğim bil-
giye göre "surtax" 2. Dünya Savaşı sonrasında İngiltere^
de uygulanmış bir vergi. Yanlış hatırlamıyorsam son yıl-
larda ABD'de de tartışıldı. 1980'lerde adeta vergiden muaf
tutulmaya alışmış bir kesime şimdi böyle bir ek vergiyi
ödetmek herhalde kolay bir iş değil. Daha önce çeşitli ve-
silelerle, "Kimsenin yapamadığını biz yapacağız" demiş
olan Tansu Hanım bakalım sözünü tutabilecek mi?
1992 dünya spor takvimi
Pazar pazar gene ekonomiye ve "pakef'e takıldık kai-
dık. Biraz da spor dünyasıyla ilgilenenleri düşünerek 1992
yılının önemli spor olaylarının tarihlerini verelim. Bu olay-
ları yerinde izlemek olanağını pek azımız bulacağız her
halde ama meraklıları televizyonlarının başına geçmek
için aşağıdaki tarihleri not edebilirler.
• Kış Olimpiyatları, 8-23 şubat, Fransa.
• Yaz Olimpiyatları, 25 temmuz-9 ağustos, İspanya.
• Atletizm Dünya Kupası, 25-27 eylül, Küba.
• Avrupa Futbol Şampiyonası finalleri, 10-26 haziran,
İsveç.
• Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası finali, 20 mayıs,
İngiltere.
• Avrupa Kupa Galipleri Ku-
pası finali, 6 mayıs, Portekiz.
• UEFA Kupası finalleri, 29
nisan ve 13 mayıs.
• Avustralya Açık Tenis Tur-
nuvası, 13-26 ocak.
• Fransa Açık Tenis Turnuva-
sı, 25 mayıs-9 haziran.
• VVımbledon (İngiltere) Açık
Tenis Turnuvası, 22 haziran-5
temmuz.
• ABD Açık Tenis Turnuvası,
31 ağustos-13 eylül. ;
• Formula-1 Grand Prix ya-:
rışları: 1 mart (G.Afrika), 22!
mart (Meksika), 5 nisan (Brezil-:
ya), 3 mayıs (İspanya), 17 ma-;
yıs (S.Marino), 31 mayıs (Mo-^
nako), 14 haziran (Kanada), ^
temmuz (Fransa), 12 temmuzl
(İngiltere), 2S temmuz (Almarç'I
ya), 16 ağustos (Macaristanfc
30 ağustos (Belçika), 13 Eylufc
(İtalya), 27 eylül (Portekiz), 4;
ekim (Avrupa), 25 ekim (Japon-;
ya), 8 kasım (Avustralya). :
KİRALIK
DAİRE
Şehremini'de 127 metre kare
sobalı ev kiralıktır.
Tel: 356 74 52