Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
IS OCAK 1992 HABERLER CUMHURİYET/3
Bulgaristan'dan göç eden soydaşların banndıkları Sadabat kampında hüzün ve yoksulluk hüküm sürüyor
Neden geldik buraya be kızan?- **£? H
*1
î^^r<ri
fi
~rNi
' Bekleutîler boşa çıktı İstanbul Sadabat'taki Askeri Levazım Okulu barakalarında yaşayan soydaşlar,
çm geidıier, ne bekLyoriardı, ne .^ e ğ i t i m ? b a n n m a v e s a ğ i l k SOrunlanyla boğuşuyor. Kimi, 'Buna da şükür' diyor. Kimi ise küfür etmeyi,
1988 yümda dedikodu yapmayı, fazla çalışmadan para kazanmayı Türkiye'de öğrendiğini söylüyor.
Tûrkiye'ye göçen soydaşlann ka-
fası bu sorularla kanşmış du-
nıında.
Göç ettiler. Çünkü Bulgaris-
tan'daki baskıdan bunahnış du-
ruzndaydılar.
Sıcak yüz, ilgi, iş güvencesi ve
insan gibi yaşamak istiyorlardı.
Beklentileri buydu.
Ne buldular? Hiçbir göçmen
bu soruyu, "Beklentilerimin bü-
yük bir kısmı gerçekleşti" diye
yanıtlayamıyor.
Sonuç: Bulgaristan'daki iş,
egitim, bannma ve sağlık koşul-
larını Türkiye'de bulamayan
soydaşlann ruh sağlığı alarm ve-
riyor.
Kâğıthane, Sadabat'taki As-
keri Levazım Okulu'na yerleşti-
rilen göçmenler, beklentileri ger-
çekleşmeyenlerin örneğini olu'ş-
turuyorlar. Askeri barakalarda
yaşayan soydaşlann temel soru-
nu tuvaletlerin olmaması. Ken-
di olanaklanyla fosseptik kuyu-
lan kazarak bu sorunlannı çöz-
meye çalışıyorlar. Susuzluk, göç-
menlerin bir başka sorunu.
Gülten Vatansever, kampın
sorunlanna kamp yöneticileri ile
belediyenin çözüm bulmadığını,
ancak "Buna da şükür" demek
gerektiğine inanıyor. Ev kirası,
elektrik parası vermemek göç-
menlerin sorunlan asmasına
yetmiyor.
Göçmenler hangi koşullarda
yaşıyor? Soydaşlar Sadabat'ta
geçen yıl tamamlanan 636 konu-
tun durumunu kendilerinden
esirgenen ilgiye ve yaşadıklan
ortama bir örnek olarak göste-
riyorlar: 65 metre karelik bu da-
irelerin duvarlarmdan yağmur
sulan sızıyor, çatıları akıyor,
pencere ve kapılan kapanmıyor.
Soydaşlar bu elverişsiz bann-
ma koşullanna niçin dayanıyor-
lar? "Çunkü" diyor ismini açık-
lamaktan kaçınan bir göçmen,
"16 milyon lira vererek sanibi
olmaya çaltştıgınuz konutlann
yapdmasını bekliyoruz." "Başı-
ma iş açarlar" diye adını söyle-
meyen soydaş, bugüne kadar
konutlann temelinin bile atılma-
dığını belirterek, devletten para-
sıru peşin alan müteahhitten ne-
den hesap sorulmadığını merak
ettiğini anlatıyor.
Osman Öztürk, kamp sakini
göçmenlerden ve 25 yaşında. Iki
yıl içinde 15-20 iş değiştirdiğini,
bu işyerlerinde kendisine
"gavur" denmesine bile taham-
mül ettiğini söylüyor.
Adnan Yücel, bir süre karnp-
ta kalan, karısıyla birlikte bir iş
bularak kiraya çıkan bir göç-
men. Çocuklannın eğtimini, di-
|er gereksinmelerini tek başına
çözümlediğini söyleyen Yücel,
yaşam alışkanhklanmn Türki-
ye'de altüst olmasndan yakını-
yor. Küfür etmeyi, az da olsa de-
dikodu yapmayı fazla çalışma-
dan para kazanma yollarını
Türkiye'de öğrendiğini söylüyor.
Sadabat kampında, soydaşla-
nn yaşadığı dramın, psikolojik
yüzünü de görmek mümkün.
Bir yanda kocası tarafından terk
edüen iki çocuklu bir kadın, ge-
lini tarafından aile dışına itilen
kaynanalar, ne zaman kadrolu
olacağmı düşünerek sabahlayan
sözleşmeli personeller. Diğer ta-
rafta ise yamtlan bilinmeyen
binlerce soru.
Bakırköy Ruh ve Sinir Hasta-
lıklan Hastanesi uzmanlan soy-
daşlann yaşadığı psikolojik çö-
küntüyü ortaya çıkarmaya çalı-
şıyorlar.
Dr. Şadiye Lostar, Erdal Var-
dar başta olmak uzere 20 uzman
tarafından 156 soydaş üzerinde
yürütülen çahşma özellikle er-
keklerde şüpheci karakter ve aşı-
n hassasiyetin yaygınlaşüğuıı or-
taya koyuyor. Araştınna, Bulga-
ristan olanaklannda eğitimleri-
ne önem verilmiş, oranın şartla-
nnda ekonomik sorunlan az
olan göçmenlerin eğitimlerine ve
ekonomik durumlanna Türki-
ye'de daha çok önem vennenin
zonınluluğuna uzmanlan dik-
kat çekiyor. Uzmanlan göçmen-
lerin, ruh sağhklannı koruma-
ları açısından, Türk toplumun-
daki yerlerini belirlemek ve ge-
leceğe dönük umutlannı kınna-
mak gerektiğini belirtiyorlar.
Syılda
40binzina
suçlusu
yarattık
tstanbol Haber Servisi —
Türkiye'de son beş yıl içinde zi-
na suçundan 40 bin kişi yargı-
landı. Savcılar zinadan yargıla-
nan saruklar hakkında toplam
120 bin yıl hapis cezası istediler.
Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve
Istatistik Genel Müdürlüğü'n-
den edinilen bilgilere göre zina
suçlanm düzenleyen Türk Ceza
Kanunu'nun 440,441 ve 442'nci
maddelerinden 1985 yüından
1989'a kadar da toplam 15 bin
638 dava açıldı. Bu davalarda
16 bin 32O'si erkek, 11 bin 959'u
kadın olmak uzere toplam 28
bin 279 kişi yargılandı.
Zina suçundan açılan dava ve
sanık sayısımn yıllara göre da-
ğıhmı şöyle:
1985-1986: Dört bin 315 da-
vada yedi bin 499 sanık.
1986-1987: Dört bin 383 dava-
da yedi bin 808 sanık.
1987-1988: Üç bin 654 davada
altı bin 891 sanık. 1988-1989:
Üç bin 286 davada altı bin 41
sanık.
Adalet Bakanlığı'mn son ola-
rak 1986 yıiında yayımladığı
Adli İstatistik kitabına göre zi-
na suçu nedeniyle en fazla da-
va Marmara, Ege ve Karadeniz
bölgelerinde açıldı. Suç sayısına
göre bu bölgeleri tç Anadolu,
Akdeniz, Doğu Anadolu ve Gü-
neydoğu Anadolu iztiyor.
Arat: Zina
boşanma
nedeni
olabilir
İstanbul Üniversitesi Kadın
Sorunlan Araştırma ve
Uygulama Merkezi Başkanı
Prof. Dr. Necla Arat
zinanın Ceza Kanunu'ndan
kaldırılması gerektiğini
söyledi.
isUnbul Haber Servisi — İs-
tanbul Üniversitesi Kadın
Sorunlan Araştırma ve Uygula-
ma Merkezi Başkanı Prof. Dr.
Necla Arat, zina suçunun Türk
Ceza Kanunu'ndan çıkanlması
için sürdürülen çalışmalann
memnuniyet verici olduğunu
söyledi.
istanbul Üniversitesi Edebi-
yat Fakültesi öğretim üyesi
Prof. Dr. Necla Arat, zinanın
suç olmasının bugüne dek hiç-
bir sonuç vermediğini, ağırhklı
olarak kadını cezalandıran bu
suçun TCK'dan tamamen kal-
dınlması gerektiğini açıkladı.
Doğru ya da yanlış, böyle bir
tercihin, bireyin irade özgürlü-
ğttne bağh olması gerektiğini sa-
vunan Arat Cumhuriyet'e yap-
tığı açıklamada şöyle dedi:
"Zina, yürümeyen bir ilişki-
de, duygusal bir nedenle bir ta-
rrnfm dger tarafı terk ederek bir
başka bireye yönetmesidir. Bu
ofca oba bir boşanma nedeai ol-
mabdır. Boşanma gerçekleşuKe
ba iş iki taraf için de bitmetidir.
Bir tarafın sadece ve sadece
böyle bir eylemde balundugu
için cezaiandınbnası çok yanbs-
tır. Kaldı ki erkek ve kadın için
standartlar da esit degil. Yani
kadnın zina çlemesi için bir kez
yaİNUKi bir erkekle bk arada d-
maa yetern" görütüyor. Hatta bu
bir arada olos zina oiayı okna-
sa bile zina diye yorumlanıp ce-
zalandıniıyor. Erkek için oiayın
zina savdabilmesi için birkaç
kez tekrarianması gereldyor.
Dotayısyta bnradald eşttaiziiiin
ve yffahfiıf bukuk acısından
giderilmesi gerekiyor. iki tara-
fa da ceza verilsin demiyonun.
Her iki tarafa da ceza verilme-
dn. Bir iliskinin bozuk olduğu
bir noktada kopması ve her iki
»—nm özgürce yeni yaşamlan-
nı knrmaianna kunsenin möda-
haie etmemesi gerekir."
Namusun kadınlardan çok,
erkekle ilgüi bir kavram olarak
yorumlandığını, ailenin namu-
su denildiğinde de erkeğin şere-
finin, erkeğin adının kirlenme-
sinin söz konusu edildiğini söy-
leyen Arat, zinada, kadının
aleyhine işleyen adil olmayan
cezalandırmanın bu nedene da-
yandığını vurguladı.
Kadın ve sosyal hizmetler bakanlığının kurulması için yürütülen çalışmalar son safhada
Kadının artık bakanlığı varANKARA (Cumlıurryet Bü-
rosu) — Kadın ve sosyal hiz-
metler bakanlığı kurulması için
hazırlanan taslağa son rötuşlar
yapıhyor.
Çeşitli yasalarda yer alan ka-
dınlar aleyhindeki hükumlerin
kaldırılması amacıyla yürütü-
len çalışmalar çerçevesinde ele
ahnan bakanlığın görevleri ara-
sında, kadının fıziksel, duygu-
sal ve ekonomik istismanm ön-
lemek ve şiddete karşı koru-
makla ilgüi her turlü tedbiri al-
mak veya alınmasım sağlamak
bulunuyor.
Kadın, Aile ve Çocuktan So-
rumlu Devlet Bakanlığı'nca
Bakanbgın görevleri Kadının fiziksel, duygusal ve ekonomik istismanm önlemek; kadını
şiddete karşı korumakla ilgili her türlü tedbiri almak; kadın haklarını korumak ve geliştirmek;
kadın statüsünün yükseltilmesi ve sorunlarının çözümü için politikalar tespit etmek.
Türk Ceza Kanunu (TCK), Me-
deni Kanun ve cocuk mevzua-
nnda kadınlar aleyhinde hü-
küm içeren maddelerin kaldınl-
ması veya değiştirilmesı doğnıl-
tusunda başlatılan çahşmalara
paralel olarak hazırlanan kadın
ve sosyal işler bakanhğı kurul-
masını öngören yasa taslağma
son biçimi verildi.
Taslakta, kadın haklanmn
korunması ve geliştirilmesi, sta-
tüsunün yükseltilmesi ve sorun-
lannın çözümü için politikalar
tespit etmek; kadının sosyal,
ekonomik, kültürel ve siyasi ya-
şamdaki işlevlerinin güçlendi-
rilmesim sağlamak; özellikle
kırsal kesimlerde ve kentlerin
gelişmekte olan bölgelerinde
kadının yetiştirilmesi ve çağdaş
yaşama etkin bir şekilde katılı-
mını planlamak bakanlığın gö-
revleri arasında sayıhyor.
Kadının statüsü genel mü-
dürlüğü ile sosyal araştırmalar
genel müdürlüğünün ana hiz-
met birimleri olmasını öngören
taslakta "kadına yönelik şidde-
tin, kadın ticareti ile kadın fu-
huşunun sömürulmesinin bü-
tün biçimlerini ortadan kaldır-
maya yönelik yeterli yasal ve di-
ğer önkmlerin alınması" iste-
niyor.
Kadın ve sosyal işler bakan-
lığı kurulmasına ilişkin taslak
Mecüs'te yasalaşırsa kadının
statüsü ytıİcsek danışma kuru-
lu oluşturulacak. Başkanhğım
kadın ve sosyal hizmetler baka-
nırun yapacağı kurul Adalet,
tçişleri, Milli Eğitim, Dışişleri,
Maliye ve Gümrük, Sağlık, Ça-
lışma ve Sosyal Güvenlik ve In-
san Hakları bakanhklan, isçi,
esnaf-sanatkâr, memur sendi-
kaları konfederasyonlan, DPT
ve TRT temsilcilerinden meyda-
na gelecek.
t Kadının statüsü ve sorunla-
nyla ilgili çeşitli bakanlıklann
Çocuklar bilgisa>arlann peşine düşünce bisiklet ustası diıkkânında yalmz kaldı. (Fotoğraf: SUAT KOZLUKLU)
Feleğin çemberinin durduğu an
REFİK DL'RBAŞ
Bir merdiven aralığına açmış tezgâhını.
Üzerinde oturduğu koltuk kimbilir hangı müdürün? Dızı-
nin ucunda bisiklet pompası. Karşısında bir tahta oturak.
Artık gelecek bir müşteri için midir, yoksa eski bir dostu ar-
kadaşı için mi?
Gerçi eski müşteriler de pek kalmadı ya...
Dostu gelse nelerden konuşurlar?
Mutlaka eski bayramlardan, bayram yerlerinden mi?
Merdıvenin dibınde bir naylonda simsiyah bir su. Rengi
de, kokusu da yıllardır değişmemiş bir su.
Bütün hayatı, yaşadıklan bu suyun aynasında.
Camı kınk bu kapı, sakın evı olmasın?
Artık o eski bayramlar da kalmadı. bayram yerleri de.
Şirndi bilgısayann bınbır oyunuarasından çıkıp da kim, han-
gi çocuk bısiklete binecek? Bisiklete binse de hangi çocuk
patlayan lastiğini, yamulan cantını onartmak için ona getire-
cek?
Sen kaç yıldır bekliyorsun o kapı aralığında usta?
Kaç yaşında elinin nasın, gözlerinin ışığı, merdiven aralı-
ğında pas tutmuş anılann?
O çocuklar bılgisayarlara binıp gittiler. Şimdi kimse yüz
düşürmüyor ne bisiklete, ne velesbite...
Ne demişti Bebçet Necatigil:
"Ben oraya koymuştum. almışlar,
Arasına sıkışık saatlerin.
Çıkarır bakardım kimseler yokken;
Beni bana gösterecek av namdı, almışlar"
Bu, şaır sözü usta. Senı sana gösterecek aynaya ne gerek
var? Ayna senin gülen gözlerinin bebeğinin ışığında. Karşı-
sındaki duvara astığın askerlik fotoğraflarında. Geceyle
gündüz arasına sıkıştırdığın saatlerin sesinde. Yalnızhİcla
hüzün arasına sıkıştırdığın günlerin aydınlığında, gecelerin
seherinde...
Adını bağışlamanı istemıyorum.
Sen elindeki işi bitirmeye çalış, ben çocukluğumun bisikle-
tiyle düşüyorum anılann yoluna. Kuruş hesabıyla kaç tur
atmıştım top sahası çevresinde? Freni tutmaz bir bisiklet.
Üstelik kiralık.
Dükkânından bisikletin far ışığı, tekerlek sesi, suyun sure-
tı, rüzgânn kanadı, gecenin ve gündüzün bereketi eksik ol-
masın usta.
Yüzünden bayram yerlerinin seheri...
KAMPANYABİTTİ
çalışma alanına giren konular-
da genel politikalann oluşturul-
masında koordinasyon sağlaya-
cak olan Kadının Statüsü Yük-
sek Kurulu, bakanhğa görüş ve
önerilerini bildirecek.
Bakanlıktan alınarak bağlı
kuruluş haline getirilmesi plan-
lanan Sosyal Hizmetler ve Ço-
cuk Esirgeme Kurumu Genel
Müdürlüğü aynı zamanda ba-
kanlığın şimdilik taşra teşkila-
tı olarak da hizmet verecek.
Taslakta, aynca özel önem ve
öncelik tasıyan konularda
"özd yeteneg olan" 20 kişilik
danışman kadrosu oluşturul-
ması da öngörüluyor.
Çevre Bakanlığı
Fersonelçok,
oturacak
yer yok
tstanbnl Haber Servisi —
Çevre Bakanı Doğancan Ak-
yurek'in başı, eski Bakan Ali
TaUp Özdemk döneminde ya-
püan 36 bin kişilik personel sı-
navıyla dertte.
Çevre Bakanlığı için açılan
800 kişilik kadro için 36 bin ki-
şinin başvurması ve sınav so-
nuçlanmn açıklanmadan hü-
kümetin değişmesi, yeni baka-
nın elini kolunu bağladı.
önce sınavı iptal etmek is-
teyen bakanlık, sınava giren-
lerin büyük baskısı sonunda
sonuçlan açıklamak zorunda
kaldı. Milli Eğitim Bakanlığı
ile ÖSYM'nin ortaklaşa hazır-
ladıklan yazıh sınavda başanlı
olanlar mülakata alındı. An-
cak işe ahnmalan kesinleşen
personel bu kez de yer yoklu-
ğundan mesailerine başlaya-
mıyorlar.
Çevre Bakanhğı ise halen
binası olmadığı için 370-400
kişilik personeliyle çahşmala-
nna devam ediyor.
îşe ahnan uzman ve müfet-
tiş yardımcüanyla teknik per-
sonele yazılar göndererek
"Halen bakanlıgın yere, nta-
salara ve sandalyelere ifatiyaç
dnydugu" belirtilerek yakın
zamanda personeUn istihdam
edileceği bir yere taşmaca|ı
vurgulanıyor.
özellikle çevre kirliliğinin
tartışıldığı bir dönemde ba-
kanlık, basın organlannın ya-
zıh sorularını bile yanıtlaya-
maz durumda. YetkUüer, oda-
a ve şoför gereksiniminin aoil
olduğunu, bunu bile bu or-
tamda karşılayamaz durumda
olduklanm söylüyorlar.
Şiddete karşı eylem için
Türkiye'den 16 bin imza
Evrensel İnsan Hakları Günü olan 10 Arahk'ta
başlayan ve 16 gün süren 'Şiddete Karşı Eylem
Kampanyası' boyunca toplanan imzalar, 8 Mart
Dünya Kadınlar Günü'nde Birleşmiş Milletler'e
bir önergeyle sunulacak.
İstanbul Haber Servisi - İs-
tanbul Üniversitesi Kadın
Sorunlan Araştırma ve Uygu-
lama Merkezı'nce, kadına
yönelik şiddete karşı açılan
imza kampanyası tamamlan-
dı. ABD'deki New Jersey
Üniversitesi'nin bütün dünya-
da açtığı uluslararası kam-
panya sonucu toplanan
imzalar, 8 Mart Dünya Ka-
dınlar Günü'nde Birleşmiş
Milletler'e bir önergeyle bir-
lıkte sunulacak.
Kadınlara şiddet uygulan-
masına karşı eylem günü ilan
edilen 25 kasımdan 10 Aralık
1991'e dek süren şiddete karşı
eylem süresince Türkiye'nin
birçok iiinden 16 bin 272 imza
toplandı. Tüm dünyada aynı
tanhler arasında başlatılan
kampanyayı, Türkiye'de
Prof. Dr. Necla Arat'ın baş-
kanlığını yaptığı İÜ Kadın
Sorunlan Araştırma ve Uygu-
lama Merkezi yürüttü.
Kampanya boyunca en çok
imza toplayan Çağdaş Yaşa-
mı Destekleme Derneği,
Bornova Belediyesi Kadın
Danışma Merkezi ve Edirne
Tıp Fakültesi 3. dönem öğren-
cısi Banu Büyükavcı "1991 yılı
-kadın hakları onur plaketi" al-
maya hak kazandı.
Kadın Sorunlan Araştırma
ve Uygulama Merkezi'nce
kampanyanın sona erdiritme-
si nedeniyle "Dünya Kadınla-
rına Çağrı" başlığı altında bir
de açıklama yayımlandı.
Açıklamada, kadınlann, cin-
siyetleri yüzünden her yerde
sistematik bir şekilde şiddet,
işkence, cinsel istismar, cinsel
taciz, açlık ve ekonomik yok-
sulluğun öznesı durumunda
oldukları vurgulandı. Kadın-
lara karşı uygulanan şiddetin
her ülkede. tüm sosyal ve et-
nık gruplar arasında en yay-
gın insan haklan ihlali olarak
ortaya çıkmasma karşın, hâlâ
insan haklan gündeminin dı-
şında tutulduğu ıleri sürülen
açıklamada şöyle denildi:
"25 kasım bütün dümada
kadınlara şiddet u> gulanması-
na karşı uluslararası eylem
günü ilan edildi. 10 aralık da
evrensel İnsan Hakları GümV-
dür. Dünya kadınlan bu iki
tarib arasındaki 16 günü şidde-
te karşı eylem süresi olarak
belirledi. Bu süre içindeki kam-
panyalarda kadınlann yaşa-
mak, özgürlük ve kişisel
güvenlik gibi temel insan hak-
larını korumada süriip giden
başarısızlık protesto edildi ve
kadınlann insan haklarını ge-
lecekte güvence altına alacak
stratejiler belirlendi."
Önerge metni
Birleşmiş Milletler İnsan
Hakları Dünya Konferansı'-
nın 25 yıldan ben ilk kez yapı-
lacak olan 1993 toplantı
gündemini saptamak üzere
mart 1992'de bir hazırlık ko-
misyonu toplanacak. Dünya
konferansı gündemine arala-
nnda Türkiye'nin de bulun-
duğu birçok ülkeden 100 bini
aşkın imzanın sunulması
planlanıyor. Birleşmiş Millet-
ler 1993 insan HaklanDünm
Konferansı'na 8_ Mart 1992
günü verilecek önerge metnt
şöyle:
'İnsan Haklan Evrensel BU-
dirisi, 'Irk, renk, cıns, dil veya
başka türden herhangi bir ay-
nm yapmaksızın herkesi
korur' (madde 2), ayrıca,
'Herkesin yaşamak, özgürlük
ve kişisel güvenlik hakkı var-
dır' (madde 3), ve 'Hiç kimse
işkenceye, kötü, insanhk dışı
ya da aşağılayıcı işlem veya ce-
zaya uğramayacaktır' der
(madde 5).
Bu nedenle biz aşağıda imza-
sı bulunanlar, 1993 Birleşmiş
Milletler Dünva İnsan Hakları
Konferansı'nı, kadınlann insan
haklarını, çalışmalannın her
düzeyinde ağırhklı bir şekilde
dile getirmeve çağırıyoruz.
Kültür, ırk ve sınıflara göre çe-
şitli biçimlere bürünen >e ev-
rensel bir olay olan kadınlara
karşı şiddet uygulamasının he-
men önlem alınması gereken
bir insan hakkı ihlali olarak ta-
nımlanmasını istivoruz."
SARDUNYA ADASI
İstanbul Üniversitesi Kadın Sorunlan Araştırma ve Uygulama
Merkezi tarafından > urutulen kampanyada en çok imzayı, Çağ-
daş Yaşamı Destekleme Derneği, Bornova Belediyesi Kadın Da-
nışma Merkezi ve Edirne Tıp Fakültesi oğrencisi Banu Biiyükav-
cı topladı. (Fotoğraf: METIN HAKYERİ)
Küçük prens kaçırıldı
NİLGÜN CERRAHOĞLU
ROMA — ttalya'da bir prens
kaçırıldı. Italyan jet-
sosyetesinin tatil cenneti 'Porto
Cerco'da kacınlan yedi yaşında-
ki küçük Prens Faruk Kasım,
Afa Han'm akrabası olarak bi-
liniyor.
Sardunya adasuun lüks villa-
lar ve beş yıldızh oteUerle çev-
rüi Porto Cervo Tatil Koyü'nde
önceki gece silahlı üç kişi tara-
fından kacınlan küçük prens
Arap asılh olmasına rağmen
Belçika pasaportu taşıyor.
Gece 20.15 sulannda sıkı ko-
ruma önlemleri ile kale gibi ko-
runan Kasım ailesinin villasına
giren haydutlar, anne-babasını
bağladıktan sonra çocuğu kaçır-
dılar. Saat 21 .OO'de verilen alar-
mın ardından Sardunya adası
çevresinde mümkün olan tüm
güvenlik önlemlerinin alınması-
na rağmen, henüz prensten bir
haber ahnmadı. Yüzlerce polis
memurunun adarun giriş çıkı-
şında yaptıklan arama tarama-
ların sonucunda, çocuğun ıssız
dağlık bölgelere kaçınldığı sanı-
lıyor.
Fidye talebi nedeniyle kaçınl-
dığı düsünülen Faruk Kasım'ın
35 yaşındaki babası Ali Josef
Kasım Fethi Sardunya adasında
otelcüik yapıyor. Dünyanm sa-
yıh zenginlerinden biri sayılan
Ağa Han'ın geliştirdiği Porto
Cervo yöresi, adam kaçırma
olaylarına sık sık şahit oluyor.
italya'nın en geri kahnıs yörele-
rinden biri sayılan Sardunya
adasının Costa Smeralda (Züm-
rüt Sahili) diye bUinen bölü-
münde bir mülti-milyarderler
cenneti yaratan Ağa Han'ın kı-
yıda yarattıgı düşler dünyası,
haydutluğa soyunan fakir ço-
banlar için gerçek bir geür kay-
nağı oluştunıyor.
25 yılhk bu tatil cenneti ku-
nıhnadan önce koyun calan ço-
banlar, artık 'anonimo sardo'
adıyla anılan gerçek bir adam
kaçırma şirketi kurmuş bulunu-
yorlar. Porto Cervo vülalannın
kiraladığı devriyeleri, bekçUeri,
özel koruma ordulan ve polisi
hiçe sayan 'anonimo sardo',ka-
çardıgı kişileri aylar, hatta bazen
yülar boyu adarun ortasında,
avucunun içi gibi bildiği dağlık
yöredeki mağaralarda saklıyor.
Milyarlan bulan fidyeler karşı-
hğında çoğu kez serbest bırakı-
lan rehinler, polisin yaptığı ope-
rasyonlar sonucunda bazen de
ölü olarak ele geçiriliyor.