23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
IS OCAK 1992 HABERLER CUMHURİYET/3 Bulgaristan'dan göç eden soydaşların banndıkları Sadabat kampında hüzün ve yoksulluk hüküm sürüyor Neden geldik buraya be kızan?- **£? H *1 î^^r<ri fi ~rNi ' Bekleutîler boşa çıktı İstanbul Sadabat'taki Askeri Levazım Okulu barakalarında yaşayan soydaşlar, çm geidıier, ne bekLyoriardı, ne .^ e ğ i t i m ? b a n n m a v e s a ğ i l k SOrunlanyla boğuşuyor. Kimi, 'Buna da şükür' diyor. Kimi ise küfür etmeyi, 1988 yümda dedikodu yapmayı, fazla çalışmadan para kazanmayı Türkiye'de öğrendiğini söylüyor. Tûrkiye'ye göçen soydaşlann ka- fası bu sorularla kanşmış du- nıında. Göç ettiler. Çünkü Bulgaris- tan'daki baskıdan bunahnış du- ruzndaydılar. Sıcak yüz, ilgi, iş güvencesi ve insan gibi yaşamak istiyorlardı. Beklentileri buydu. Ne buldular? Hiçbir göçmen bu soruyu, "Beklentilerimin bü- yük bir kısmı gerçekleşti" diye yanıtlayamıyor. Sonuç: Bulgaristan'daki iş, egitim, bannma ve sağlık koşul- larını Türkiye'de bulamayan soydaşlann ruh sağlığı alarm ve- riyor. Kâğıthane, Sadabat'taki As- keri Levazım Okulu'na yerleşti- rilen göçmenler, beklentileri ger- çekleşmeyenlerin örneğini olu'ş- turuyorlar. Askeri barakalarda yaşayan soydaşlann temel soru- nu tuvaletlerin olmaması. Ken- di olanaklanyla fosseptik kuyu- lan kazarak bu sorunlannı çöz- meye çalışıyorlar. Susuzluk, göç- menlerin bir başka sorunu. Gülten Vatansever, kampın sorunlanna kamp yöneticileri ile belediyenin çözüm bulmadığını, ancak "Buna da şükür" demek gerektiğine inanıyor. Ev kirası, elektrik parası vermemek göç- menlerin sorunlan asmasına yetmiyor. Göçmenler hangi koşullarda yaşıyor? Soydaşlar Sadabat'ta geçen yıl tamamlanan 636 konu- tun durumunu kendilerinden esirgenen ilgiye ve yaşadıklan ortama bir örnek olarak göste- riyorlar: 65 metre karelik bu da- irelerin duvarlarmdan yağmur sulan sızıyor, çatıları akıyor, pencere ve kapılan kapanmıyor. Soydaşlar bu elverişsiz bann- ma koşullanna niçin dayanıyor- lar? "Çunkü" diyor ismini açık- lamaktan kaçınan bir göçmen, "16 milyon lira vererek sanibi olmaya çaltştıgınuz konutlann yapdmasını bekliyoruz." "Başı- ma iş açarlar" diye adını söyle- meyen soydaş, bugüne kadar konutlann temelinin bile atılma- dığını belirterek, devletten para- sıru peşin alan müteahhitten ne- den hesap sorulmadığını merak ettiğini anlatıyor. Osman Öztürk, kamp sakini göçmenlerden ve 25 yaşında. Iki yıl içinde 15-20 iş değiştirdiğini, bu işyerlerinde kendisine "gavur" denmesine bile taham- mül ettiğini söylüyor. Adnan Yücel, bir süre karnp- ta kalan, karısıyla birlikte bir iş bularak kiraya çıkan bir göç- men. Çocuklannın eğtimini, di- |er gereksinmelerini tek başına çözümlediğini söyleyen Yücel, yaşam alışkanhklanmn Türki- ye'de altüst olmasndan yakını- yor. Küfür etmeyi, az da olsa de- dikodu yapmayı fazla çalışma- dan para kazanma yollarını Türkiye'de öğrendiğini söylüyor. Sadabat kampında, soydaşla- nn yaşadığı dramın, psikolojik yüzünü de görmek mümkün. Bir yanda kocası tarafından terk edüen iki çocuklu bir kadın, ge- lini tarafından aile dışına itilen kaynanalar, ne zaman kadrolu olacağmı düşünerek sabahlayan sözleşmeli personeller. Diğer ta- rafta ise yamtlan bilinmeyen binlerce soru. Bakırköy Ruh ve Sinir Hasta- lıklan Hastanesi uzmanlan soy- daşlann yaşadığı psikolojik çö- küntüyü ortaya çıkarmaya çalı- şıyorlar. Dr. Şadiye Lostar, Erdal Var- dar başta olmak uzere 20 uzman tarafından 156 soydaş üzerinde yürütülen çahşma özellikle er- keklerde şüpheci karakter ve aşı- n hassasiyetin yaygınlaşüğuıı or- taya koyuyor. Araştınna, Bulga- ristan olanaklannda eğitimleri- ne önem verilmiş, oranın şartla- nnda ekonomik sorunlan az olan göçmenlerin eğitimlerine ve ekonomik durumlanna Türki- ye'de daha çok önem vennenin zonınluluğuna uzmanlan dik- kat çekiyor. Uzmanlan göçmen- lerin, ruh sağhklannı koruma- ları açısından, Türk toplumun- daki yerlerini belirlemek ve ge- leceğe dönük umutlannı kınna- mak gerektiğini belirtiyorlar. Syılda 40binzina suçlusu yarattık tstanbol Haber Servisi — Türkiye'de son beş yıl içinde zi- na suçundan 40 bin kişi yargı- landı. Savcılar zinadan yargıla- nan saruklar hakkında toplam 120 bin yıl hapis cezası istediler. Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve Istatistik Genel Müdürlüğü'n- den edinilen bilgilere göre zina suçlanm düzenleyen Türk Ceza Kanunu'nun 440,441 ve 442'nci maddelerinden 1985 yüından 1989'a kadar da toplam 15 bin 638 dava açıldı. Bu davalarda 16 bin 32O'si erkek, 11 bin 959'u kadın olmak uzere toplam 28 bin 279 kişi yargılandı. Zina suçundan açılan dava ve sanık sayısımn yıllara göre da- ğıhmı şöyle: 1985-1986: Dört bin 315 da- vada yedi bin 499 sanık. 1986-1987: Dört bin 383 dava- da yedi bin 808 sanık. 1987-1988: Üç bin 654 davada altı bin 891 sanık. 1988-1989: Üç bin 286 davada altı bin 41 sanık. Adalet Bakanlığı'mn son ola- rak 1986 yıiında yayımladığı Adli İstatistik kitabına göre zi- na suçu nedeniyle en fazla da- va Marmara, Ege ve Karadeniz bölgelerinde açıldı. Suç sayısına göre bu bölgeleri tç Anadolu, Akdeniz, Doğu Anadolu ve Gü- neydoğu Anadolu iztiyor. Arat: Zina boşanma nedeni olabilir İstanbul Üniversitesi Kadın Sorunlan Araştırma ve Uygulama Merkezi Başkanı Prof. Dr. Necla Arat zinanın Ceza Kanunu'ndan kaldırılması gerektiğini söyledi. isUnbul Haber Servisi — İs- tanbul Üniversitesi Kadın Sorunlan Araştırma ve Uygula- ma Merkezi Başkanı Prof. Dr. Necla Arat, zina suçunun Türk Ceza Kanunu'ndan çıkanlması için sürdürülen çalışmalann memnuniyet verici olduğunu söyledi. istanbul Üniversitesi Edebi- yat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Necla Arat, zinanın suç olmasının bugüne dek hiç- bir sonuç vermediğini, ağırhklı olarak kadını cezalandıran bu suçun TCK'dan tamamen kal- dınlması gerektiğini açıkladı. Doğru ya da yanlış, böyle bir tercihin, bireyin irade özgürlü- ğttne bağh olması gerektiğini sa- vunan Arat Cumhuriyet'e yap- tığı açıklamada şöyle dedi: "Zina, yürümeyen bir ilişki- de, duygusal bir nedenle bir ta- rrnfm dger tarafı terk ederek bir başka bireye yönetmesidir. Bu ofca oba bir boşanma nedeai ol- mabdır. Boşanma gerçekleşuKe ba iş iki taraf için de bitmetidir. Bir tarafın sadece ve sadece böyle bir eylemde balundugu için cezaiandınbnası çok yanbs- tır. Kaldı ki erkek ve kadın için standartlar da esit degil. Yani kadnın zina çlemesi için bir kez yaİNUKi bir erkekle bk arada d- maa yetern" görütüyor. Hatta bu bir arada olos zina oiayı okna- sa bile zina diye yorumlanıp ce- zalandıniıyor. Erkek için oiayın zina savdabilmesi için birkaç kez tekrarianması gereldyor. Dotayısyta bnradald eşttaiziiiin ve yffahfiıf bukuk acısından giderilmesi gerekiyor. iki tara- fa da ceza verilsin demiyonun. Her iki tarafa da ceza verilme- dn. Bir iliskinin bozuk olduğu bir noktada kopması ve her iki »—nm özgürce yeni yaşamlan- nı knrmaianna kunsenin möda- haie etmemesi gerekir." Namusun kadınlardan çok, erkekle ilgüi bir kavram olarak yorumlandığını, ailenin namu- su denildiğinde de erkeğin şere- finin, erkeğin adının kirlenme- sinin söz konusu edildiğini söy- leyen Arat, zinada, kadının aleyhine işleyen adil olmayan cezalandırmanın bu nedene da- yandığını vurguladı. Kadın ve sosyal hizmetler bakanlığının kurulması için yürütülen çalışmalar son safhada Kadının artık bakanlığı varANKARA (Cumlıurryet Bü- rosu) — Kadın ve sosyal hiz- metler bakanlığı kurulması için hazırlanan taslağa son rötuşlar yapıhyor. Çeşitli yasalarda yer alan ka- dınlar aleyhindeki hükumlerin kaldırılması amacıyla yürütü- len çalışmalar çerçevesinde ele ahnan bakanlığın görevleri ara- sında, kadının fıziksel, duygu- sal ve ekonomik istismanm ön- lemek ve şiddete karşı koru- makla ilgüi her turlü tedbiri al- mak veya alınmasım sağlamak bulunuyor. Kadın, Aile ve Çocuktan So- rumlu Devlet Bakanlığı'nca Bakanbgın görevleri Kadının fiziksel, duygusal ve ekonomik istismanm önlemek; kadını şiddete karşı korumakla ilgili her türlü tedbiri almak; kadın haklarını korumak ve geliştirmek; kadın statüsünün yükseltilmesi ve sorunlarının çözümü için politikalar tespit etmek. Türk Ceza Kanunu (TCK), Me- deni Kanun ve cocuk mevzua- nnda kadınlar aleyhinde hü- küm içeren maddelerin kaldınl- ması veya değiştirilmesı doğnıl- tusunda başlatılan çahşmalara paralel olarak hazırlanan kadın ve sosyal işler bakanhğı kurul- masını öngören yasa taslağma son biçimi verildi. Taslakta, kadın haklanmn korunması ve geliştirilmesi, sta- tüsunün yükseltilmesi ve sorun- lannın çözümü için politikalar tespit etmek; kadının sosyal, ekonomik, kültürel ve siyasi ya- şamdaki işlevlerinin güçlendi- rilmesim sağlamak; özellikle kırsal kesimlerde ve kentlerin gelişmekte olan bölgelerinde kadının yetiştirilmesi ve çağdaş yaşama etkin bir şekilde katılı- mını planlamak bakanlığın gö- revleri arasında sayıhyor. Kadının statüsü genel mü- dürlüğü ile sosyal araştırmalar genel müdürlüğünün ana hiz- met birimleri olmasını öngören taslakta "kadına yönelik şidde- tin, kadın ticareti ile kadın fu- huşunun sömürulmesinin bü- tün biçimlerini ortadan kaldır- maya yönelik yeterli yasal ve di- ğer önkmlerin alınması" iste- niyor. Kadın ve sosyal işler bakan- lığı kurulmasına ilişkin taslak Mecüs'te yasalaşırsa kadının statüsü ytıİcsek danışma kuru- lu oluşturulacak. Başkanhğım kadın ve sosyal hizmetler baka- nırun yapacağı kurul Adalet, tçişleri, Milli Eğitim, Dışişleri, Maliye ve Gümrük, Sağlık, Ça- lışma ve Sosyal Güvenlik ve In- san Hakları bakanhklan, isçi, esnaf-sanatkâr, memur sendi- kaları konfederasyonlan, DPT ve TRT temsilcilerinden meyda- na gelecek. t Kadının statüsü ve sorunla- nyla ilgili çeşitli bakanlıklann Çocuklar bilgisa>arlann peşine düşünce bisiklet ustası diıkkânında yalmz kaldı. (Fotoğraf: SUAT KOZLUKLU) Feleğin çemberinin durduğu an REFİK DL'RBAŞ Bir merdiven aralığına açmış tezgâhını. Üzerinde oturduğu koltuk kimbilir hangı müdürün? Dızı- nin ucunda bisiklet pompası. Karşısında bir tahta oturak. Artık gelecek bir müşteri için midir, yoksa eski bir dostu ar- kadaşı için mi? Gerçi eski müşteriler de pek kalmadı ya... Dostu gelse nelerden konuşurlar? Mutlaka eski bayramlardan, bayram yerlerinden mi? Merdıvenin dibınde bir naylonda simsiyah bir su. Rengi de, kokusu da yıllardır değişmemiş bir su. Bütün hayatı, yaşadıklan bu suyun aynasında. Camı kınk bu kapı, sakın evı olmasın? Artık o eski bayramlar da kalmadı. bayram yerleri de. Şirndi bilgısayann bınbır oyunuarasından çıkıp da kim, han- gi çocuk bısiklete binecek? Bisiklete binse de hangi çocuk patlayan lastiğini, yamulan cantını onartmak için ona getire- cek? Sen kaç yıldır bekliyorsun o kapı aralığında usta? Kaç yaşında elinin nasın, gözlerinin ışığı, merdiven aralı- ğında pas tutmuş anılann? O çocuklar bılgisayarlara binıp gittiler. Şimdi kimse yüz düşürmüyor ne bisiklete, ne velesbite... Ne demişti Bebçet Necatigil: "Ben oraya koymuştum. almışlar, Arasına sıkışık saatlerin. Çıkarır bakardım kimseler yokken; Beni bana gösterecek av namdı, almışlar" Bu, şaır sözü usta. Senı sana gösterecek aynaya ne gerek var? Ayna senin gülen gözlerinin bebeğinin ışığında. Karşı- sındaki duvara astığın askerlik fotoğraflarında. Geceyle gündüz arasına sıkıştırdığın saatlerin sesinde. Yalnızhİcla hüzün arasına sıkıştırdığın günlerin aydınlığında, gecelerin seherinde... Adını bağışlamanı istemıyorum. Sen elindeki işi bitirmeye çalış, ben çocukluğumun bisikle- tiyle düşüyorum anılann yoluna. Kuruş hesabıyla kaç tur atmıştım top sahası çevresinde? Freni tutmaz bir bisiklet. Üstelik kiralık. Dükkânından bisikletin far ışığı, tekerlek sesi, suyun sure- tı, rüzgânn kanadı, gecenin ve gündüzün bereketi eksik ol- masın usta. Yüzünden bayram yerlerinin seheri... KAMPANYABİTTİ çalışma alanına giren konular- da genel politikalann oluşturul- masında koordinasyon sağlaya- cak olan Kadının Statüsü Yük- sek Kurulu, bakanhğa görüş ve önerilerini bildirecek. Bakanlıktan alınarak bağlı kuruluş haline getirilmesi plan- lanan Sosyal Hizmetler ve Ço- cuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü aynı zamanda ba- kanlığın şimdilik taşra teşkila- tı olarak da hizmet verecek. Taslakta, aynca özel önem ve öncelik tasıyan konularda "özd yeteneg olan" 20 kişilik danışman kadrosu oluşturul- ması da öngörüluyor. Çevre Bakanlığı Fersonelçok, oturacak yer yok tstanbnl Haber Servisi — Çevre Bakanı Doğancan Ak- yurek'in başı, eski Bakan Ali TaUp Özdemk döneminde ya- püan 36 bin kişilik personel sı- navıyla dertte. Çevre Bakanlığı için açılan 800 kişilik kadro için 36 bin ki- şinin başvurması ve sınav so- nuçlanmn açıklanmadan hü- kümetin değişmesi, yeni baka- nın elini kolunu bağladı. önce sınavı iptal etmek is- teyen bakanlık, sınava giren- lerin büyük baskısı sonunda sonuçlan açıklamak zorunda kaldı. Milli Eğitim Bakanlığı ile ÖSYM'nin ortaklaşa hazır- ladıklan yazıh sınavda başanlı olanlar mülakata alındı. An- cak işe ahnmalan kesinleşen personel bu kez de yer yoklu- ğundan mesailerine başlaya- mıyorlar. Çevre Bakanhğı ise halen binası olmadığı için 370-400 kişilik personeliyle çahşmala- nna devam ediyor. îşe ahnan uzman ve müfet- tiş yardımcüanyla teknik per- sonele yazılar göndererek "Halen bakanlıgın yere, nta- salara ve sandalyelere ifatiyaç dnydugu" belirtilerek yakın zamanda personeUn istihdam edileceği bir yere taşmaca|ı vurgulanıyor. özellikle çevre kirliliğinin tartışıldığı bir dönemde ba- kanlık, basın organlannın ya- zıh sorularını bile yanıtlaya- maz durumda. YetkUüer, oda- a ve şoför gereksiniminin aoil olduğunu, bunu bile bu or- tamda karşılayamaz durumda olduklanm söylüyorlar. Şiddete karşı eylem için Türkiye'den 16 bin imza Evrensel İnsan Hakları Günü olan 10 Arahk'ta başlayan ve 16 gün süren 'Şiddete Karşı Eylem Kampanyası' boyunca toplanan imzalar, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde Birleşmiş Milletler'e bir önergeyle sunulacak. İstanbul Haber Servisi - İs- tanbul Üniversitesi Kadın Sorunlan Araştırma ve Uygu- lama Merkezı'nce, kadına yönelik şiddete karşı açılan imza kampanyası tamamlan- dı. ABD'deki New Jersey Üniversitesi'nin bütün dünya- da açtığı uluslararası kam- panya sonucu toplanan imzalar, 8 Mart Dünya Ka- dınlar Günü'nde Birleşmiş Milletler'e bir önergeyle bir- lıkte sunulacak. Kadınlara şiddet uygulan- masına karşı eylem günü ilan edilen 25 kasımdan 10 Aralık 1991'e dek süren şiddete karşı eylem süresince Türkiye'nin birçok iiinden 16 bin 272 imza toplandı. Tüm dünyada aynı tanhler arasında başlatılan kampanyayı, Türkiye'de Prof. Dr. Necla Arat'ın baş- kanlığını yaptığı İÜ Kadın Sorunlan Araştırma ve Uygu- lama Merkezi yürüttü. Kampanya boyunca en çok imza toplayan Çağdaş Yaşa- mı Destekleme Derneği, Bornova Belediyesi Kadın Danışma Merkezi ve Edirne Tıp Fakültesi 3. dönem öğren- cısi Banu Büyükavcı "1991 yılı -kadın hakları onur plaketi" al- maya hak kazandı. Kadın Sorunlan Araştırma ve Uygulama Merkezi'nce kampanyanın sona erdiritme- si nedeniyle "Dünya Kadınla- rına Çağrı" başlığı altında bir de açıklama yayımlandı. Açıklamada, kadınlann, cin- siyetleri yüzünden her yerde sistematik bir şekilde şiddet, işkence, cinsel istismar, cinsel taciz, açlık ve ekonomik yok- sulluğun öznesı durumunda oldukları vurgulandı. Kadın- lara karşı uygulanan şiddetin her ülkede. tüm sosyal ve et- nık gruplar arasında en yay- gın insan haklan ihlali olarak ortaya çıkmasma karşın, hâlâ insan haklan gündeminin dı- şında tutulduğu ıleri sürülen açıklamada şöyle denildi: "25 kasım bütün dümada kadınlara şiddet u> gulanması- na karşı uluslararası eylem günü ilan edildi. 10 aralık da evrensel İnsan Hakları GümV- dür. Dünya kadınlan bu iki tarib arasındaki 16 günü şidde- te karşı eylem süresi olarak belirledi. Bu süre içindeki kam- panyalarda kadınlann yaşa- mak, özgürlük ve kişisel güvenlik gibi temel insan hak- larını korumada süriip giden başarısızlık protesto edildi ve kadınlann insan haklarını ge- lecekte güvence altına alacak stratejiler belirlendi." Önerge metni Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Dünya Konferansı'- nın 25 yıldan ben ilk kez yapı- lacak olan 1993 toplantı gündemini saptamak üzere mart 1992'de bir hazırlık ko- misyonu toplanacak. Dünya konferansı gündemine arala- nnda Türkiye'nin de bulun- duğu birçok ülkeden 100 bini aşkın imzanın sunulması planlanıyor. Birleşmiş Millet- ler 1993 insan HaklanDünm Konferansı'na 8_ Mart 1992 günü verilecek önerge metnt şöyle: 'İnsan Haklan Evrensel BU- dirisi, 'Irk, renk, cıns, dil veya başka türden herhangi bir ay- nm yapmaksızın herkesi korur' (madde 2), ayrıca, 'Herkesin yaşamak, özgürlük ve kişisel güvenlik hakkı var- dır' (madde 3), ve 'Hiç kimse işkenceye, kötü, insanhk dışı ya da aşağılayıcı işlem veya ce- zaya uğramayacaktır' der (madde 5). Bu nedenle biz aşağıda imza- sı bulunanlar, 1993 Birleşmiş Milletler Dünva İnsan Hakları Konferansı'nı, kadınlann insan haklarını, çalışmalannın her düzeyinde ağırhklı bir şekilde dile getirmeve çağırıyoruz. Kültür, ırk ve sınıflara göre çe- şitli biçimlere bürünen >e ev- rensel bir olay olan kadınlara karşı şiddet uygulamasının he- men önlem alınması gereken bir insan hakkı ihlali olarak ta- nımlanmasını istivoruz." SARDUNYA ADASI İstanbul Üniversitesi Kadın Sorunlan Araştırma ve Uygulama Merkezi tarafından > urutulen kampanyada en çok imzayı, Çağ- daş Yaşamı Destekleme Derneği, Bornova Belediyesi Kadın Da- nışma Merkezi ve Edirne Tıp Fakültesi oğrencisi Banu Biiyükav- cı topladı. (Fotoğraf: METIN HAKYERİ) Küçük prens kaçırıldı NİLGÜN CERRAHOĞLU ROMA — ttalya'da bir prens kaçırıldı. Italyan jet- sosyetesinin tatil cenneti 'Porto Cerco'da kacınlan yedi yaşında- ki küçük Prens Faruk Kasım, Afa Han'm akrabası olarak bi- liniyor. Sardunya adasuun lüks villa- lar ve beş yıldızh oteUerle çev- rüi Porto Cervo Tatil Koyü'nde önceki gece silahlı üç kişi tara- fından kacınlan küçük prens Arap asılh olmasına rağmen Belçika pasaportu taşıyor. Gece 20.15 sulannda sıkı ko- ruma önlemleri ile kale gibi ko- runan Kasım ailesinin villasına giren haydutlar, anne-babasını bağladıktan sonra çocuğu kaçır- dılar. Saat 21 .OO'de verilen alar- mın ardından Sardunya adası çevresinde mümkün olan tüm güvenlik önlemlerinin alınması- na rağmen, henüz prensten bir haber ahnmadı. Yüzlerce polis memurunun adarun giriş çıkı- şında yaptıklan arama tarama- ların sonucunda, çocuğun ıssız dağlık bölgelere kaçınldığı sanı- lıyor. Fidye talebi nedeniyle kaçınl- dığı düsünülen Faruk Kasım'ın 35 yaşındaki babası Ali Josef Kasım Fethi Sardunya adasında otelcüik yapıyor. Dünyanm sa- yıh zenginlerinden biri sayılan Ağa Han'ın geliştirdiği Porto Cervo yöresi, adam kaçırma olaylarına sık sık şahit oluyor. italya'nın en geri kahnıs yörele- rinden biri sayılan Sardunya adasının Costa Smeralda (Züm- rüt Sahili) diye bUinen bölü- münde bir mülti-milyarderler cenneti yaratan Ağa Han'ın kı- yıda yarattıgı düşler dünyası, haydutluğa soyunan fakir ço- banlar için gerçek bir geür kay- nağı oluştunıyor. 25 yılhk bu tatil cenneti ku- nıhnadan önce koyun calan ço- banlar, artık 'anonimo sardo' adıyla anılan gerçek bir adam kaçırma şirketi kurmuş bulunu- yorlar. Porto Cervo vülalannın kiraladığı devriyeleri, bekçUeri, özel koruma ordulan ve polisi hiçe sayan 'anonimo sardo',ka- çardıgı kişileri aylar, hatta bazen yülar boyu adarun ortasında, avucunun içi gibi bildiği dağlık yöredeki mağaralarda saklıyor. Milyarlan bulan fidyeler karşı- hğında çoğu kez serbest bırakı- lan rehinler, polisin yaptığı ope- rasyonlar sonucunda bazen de ölü olarak ele geçiriliyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle