Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
itDOCAK 19İ2**** HABERLERİN DEVAMI CUMHURtYET/17
OLAYLAREN
ARDENDAKI
GERCEK
1. SayfadaJ
gib>i konularda "devletiürüstiii-
ğii " açtsından birçok ılumsı.z-
lu&un var/tğı yadsmanaz.
Jiunca yıl içinde değşik işler-
den burunlara gelen koku geneJ-
likde köıii olmuştur. Bu durum
yaünız konuyayakın oltnlar için
degil, sokaktaki insan kindege-
çer-Jidir. Yani kamuoyu da ını
dönemde yolsuzluk ve rüşvetin
yaygın olduğunu inarrnıştır.
sîteş clmayan yerdei duman
çıkmaz özdeyişini hake kıiacak
çok: olay yansımıştır ktmuoyu-
na.
j^NAP'ın seçim saadığmda
inişre geçmesinde en a: enflas-
yorm ve hayat pahaltlığı kodar
rüş-vet ve yolsuzluk kcrtusu da
rol oynamıştır.
""-Dürüst yönetim" shganıyla
iktidara gelmiş olan kyalisyon
hüfcümeıinin bu konunun üze-
rine yürümesi yerinde bir poli-
tikadır.
Ancak burada bir r.oktanın
göz ordı edilmesinden kaçıml-
malv Yotsuzluklar henüz iddia
aşamasındadır; şimdilik söz ko-
nusu olanlar zanhlardır; kimle-
rin sanık, kimlerin suçlu olaca-
ğı ise bundan sonraki aşamalar-
da belli olacak.
O yüzden suç, yargtnın tüm
aşamalarından geçip kesinleş-
meden suçlu ilan edilmesinden
sakımlmalıdır.
Bu açıdan iktidara da kamu-
oyunu oluşturan odaklara da
görev düsüyor.
* • •
Mesut Yılmaz
\blsuzluk
iddiaları
siyasi
amaçlı
ANKARA (Cumhuriyet Bii-
rosu) — ANAP Genel Başkanı
Mesut Yılmaz, Demirel hükü-
metinin açıkladığı yolsuzluk id-
dialarını içeren dosyalardan bir
bölümünün başbakanhğı döne-
minde soruşturması sürdürülen
dosyalar olduğunu belirterek
"Biz hiçbir yolsuzluk dosyasını
ve iddiasını hasır altı etmedik,
baaa gelen tüm ihbarian ilgili
bakanlıklann teftiş kurullanna
Bettlnr dedi.
Yılmaz, hükümetin ANAP
dönemine ilişkin yolsuzluk iddi-
alanndan oluşan dosyaları "si-
y*si amaçlı" olarak gündeme ge-
tirdiğini ifade ederek şöyle ko
nuştu:
"Ben meydanlarda da söyle-
dim. ANAP hükümeüeri binler-
iş yapmışlardır. Bu işlerince ş
içinde vanlış oian da olabüir. Bi-
zim oiikümetimiz zamanında
bana intikal ettirilen iddialann
hepsini teftiş kurullanna hava-
le ettim, rutin muameleleri de
yttriidii. Asli merdlere intikal et-
mesi gereken dosyalann tümü-
nü de onayladım.
Siyasi sorumlular ya sonıştur-
mayı engellemekle ya da ön yar-
gılı bir biçimde soruşturmayı
sapbnna gayretleri varsa suçla-
•abilirfer. Benim başbakanlığın
döaeminde teftiş kurullannın
üzeriiHİe çataşmalannı tamamla-
&£ 3-5 dosya adliyeye intikal et-
tifflmistir. Şimdi başbakan, tef-
tiş kurulları tarafından sonuç-
landailan dosyalann adliyeye in-
tikal ettirilecegini söyliiyor. Za-
lea b u a mecburdur, bunun ak-
si, yani teftiş kunılunun iizerin-
de çalışmalannı tamamladığı
dosyalann adliyeye intikal etti-
rilmeyerek bekletilmesi suçtur.
Şimdi hükümetin yapüğı ucuz
kahramanlıktır."
120 yeni
(Baştarafı 1. Sayfada)
inceleme, araştırma ve soruştur-
malarla, bunlar hakkında yapı-
lan işlemlerin derlenirken
"suçlu" ya da "kusurlu" görü-
lenler hakkında işlem yapılma-
mış olaylarda da işlemi başlat-
mayan sorumlulann saptanma-
ya çalışıldığı kaydedildi.
Çamaşır suyu skandalı
Kutlu Savaş
'\blsuzluk
raportörü'
istifa etti
Başbakanlık Teftiş Kurulu
Başkanı Kutlu Savaş,
görevinden ayrıldı. Savaş,
kamuoyunda yankı
uyandıran MİT, hayali
ihracat, Türksat gibi
konuların soruşturma
dosyalannı hazırlamıştı.
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) — Ünlü MİT raporu, ha-
yali ihracat, Faruk Taşar ve
Türksat başta olmak üzere bir-
çok yolsuzluk olayının soruştur-
ma raporlannı hazırlayan Baş-
bakanlık Teftiş Kurulu Başkanı
Kutlu Savaş görevinden istifa et-
ti.
1986 yıhndan bu yana Başba-
kanhk Teftiş Kurulu Başkanlığı
görevini yürüten Kutlu Savaş,
MİT raporu ve hayali ihracat gi-
bi kamuoyunda yankı uyandıran
konuların soruşturma dosyala-
nnı hazırlamıştı. Dönemin baş-
bakanı Turgut Özal'ın talimatı
ile hazırlanan bu iki önemli ko-
nudaki rapor Özal'a sunulmuş,
ancak daha sonra herhangi bir
yasal işlem yapılmamıştı.
Başbakanlık Teftiş Kurulu-
nun Kutlu Savaş'ın başkanlığı
döneminde yürüttüğü başlıca
inceleme soruşturma konuları
şunlardı:
— Taşar dosyası: ANAP'lı
Mustafa Taşar'ın kardeşinin adı-
nın karıştığı eski Anadolu Ban-
kası'nın milyarlarca, dolar do-
landınlmasına ilişkin olayın so-
ruşturulması. Bu konuda hazır-
lanan dosya, 1987 yıhnda döne-
min Başbakanı Turgut Özal'ın
imzası ile bekletilmeden İstan-
bul Cumhuriyet Savcılığı'na
gönderilmişü.
MİT raporu: 1988 yılı başın-
da kamuoyuna yansıyan MİT
raporunun basına sızdırıldığı ve
içeriği ile ilgili soruşturma ve in-
celeme. Bu konuda hazırlanan
yüzlerce sayfalık rapor Turgut
Özal'a sunuldu. Hükümet bu ra-
por üzerine MİT'te bazı isimle-
ri emekliye sevk etti. Ancak ya-
sal işlem yapılmadı.
— Hayali ihracat: 1988 yılı
sonlarında yine Turgut Özal'ın
onayı ile başlatılan hayali ihra-
cat yolsuzluklarına ilişkin ince-
leme dosyası da 1989 yılında ta-
mamlanarak Başbakan'a sunul-
du. Bu dosya konusunda da dö-
nemin hükümeti soruşturma
açılması veya başka bir işlem
yapma gereği duymadı.
Etibank: Etibank'ın Ankara
Sigorta'daki İş Bankası hissele-
rini devralma konusunda gerçek
değerinden birkaç kaf fazla de-
ğer ödendiği iddiası ile yapılan
incelemede de eski Etibank Ge-
nel Müduru Fethi Ağalaf ve yö-
netim kurulu uyeleri sorumlu
tutulmuş ve savcılığa suç duyu-
rusunda bulunulmuştu.
Kutlu Savaş kimdir?
Önceki gün görevinden ayrı-
lan Teftiş Kurulu Başkanı Kut-
lu Savaş, 1942 yılında Manisa'-
da doğdu. 1968 yılında DPT'de
çalışmaya başlayan Savaş,
1980"deki Demirel hükümeti dö-
neminde Çalışma Bakanlığı
Musteşar Yardımcılığı'na atan-
mıştı. 12 Eylül'den sonra yeni-
den DPT'ye dönen Savaş, sıra-
sıyla genel sekreterlik ve muste-
şar yardımcılığı görevlerinde bu-
lundu. Bu dönemde Yüksek Ha-
kem Kurulu üyeliği de yapan Sa-
vaş, ANAP iktidarı döneminde
ise 1983 yılı sonunda Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müs-
teşarlığı'na atandı. Savaş, 1986
yıhndan bu yana da Başbakan-
hk Teftiş Kurulu Başkanlığı'nı
yürütüyordu.
Kadının bağrmda silikon
(Baştarafı 1. Sayfada)
ği'nden yapılan açıklamada,
Amerikan Sağlık Bakanlığı'nın
silikonun zararlı olmadığı anla-
şılıncaya kadar bu alanda kul-
lanılmaması yönünde aldığı ka-
rarı anlamsız bulduğu ve siliko-
nun insanlarda kansere yol aç-
tığına dair hiçbir kanıt bulun-
madığı vurgulanıyor.
Bu arada İspanya, ABD'de-
ki açıklamalardan sonra ülkeye
silikon ithalini durdurdu ve cer-
rahi ameliyatlarda kulianılması-
nı yasakıadı. Buna karşılık Fe-
deral Almanya Sağlık Bakanlı-
ğı, yaptığı açıklamada silikonun
kullanılmasının özel bir izne ta-
bi olmadığını, hastalann bu ko-
nuda kararı kendilerinin verme-
si gerektiğini, isterlerse ameli-
yatlarını daha ileri bir tarihe al-
dırarak ABD'deki araştırmala-
rın sonuçlannı bekleyebüecekle-
rini bildirdi. Almanya'da yılda
yaklaşık 20 bin kadın uzerinde
silikon tedavisi yapılıyor.
Avustralya hükümeti ise sili-
konun guvenli olmayabileceği
gerekçesiyle maddenin satışını
durdurdu.
ABD'Ii cerrahlar
hoşnutsuz
Öte yandan FDA'nın 45 gün
süreyle ABD'de silikon kullanıl-
maması yönündeki isteği Ame-
rikalı cerrahlarca hoşnutsuzluk-
la karşılandı. Northwestern Me-
morial Hospital'da çalışan Pe-
ter McKinney adlı plastik cerrah
bu konuda şu goriışlere yer ver-
di:
"30 yıldan fazla zamandır si-
likonun zararlı olduğu konu-
sunda aralıklı olarak görüşler
ortaya atılır. Ama sonuçta hep-
sinin temelsiz ve asılsız olduğu
ortaya çıkmıştır. Kendime ya-
pay bir şey taktıracak olsam bu-
nun silikondan olmasını ister-
dim."
Illinois Üniversitesi uzmanla-
rından Dr. Marc Lappe ise sili-
kon konusunda ciddi kuşkuları
bulunduğunu belirterek şunları
(Baştarafı 1. Sayfada)
Bunun üzerine Sağhk Bakanlı-
ğı parfümlü çamaşır suyu üre-
ticilerine bundan sonra üretim
ve ithalat yapmamalannı bildir-
di. Musteşar Yardımcısı Giileı
Bezirci imzasıyla 17.12.1991 ve
15786 sayılı yasaklama kararı
aynen şöyle:
"Gıda Maddekrinin ve Umu-
mi Sağlığı llgilendiren Eşya ve
Levazımın Hususi Vasıflarını
Gösleren Tüzük'ün 650-654'-
üncü maddelerinde tanım ve ni-
telikleri belirtilen çamaşır sula-
nna parfüm ilavesinin mamul
içindeki aktif klor kokusunu ka-
mufle edeceği, bunun ise çama-
şır suyunun daha fazla ve uzun
siire kullanımına, dolayısıyla
aktif klora daha uzun süre ma-
ruz kahnmasına ve solunum yo-
lu ile dermal hasarların daha
sıklıkla görülmesine neden ola-
bileceği tespit edildiğinden ba-
kanlığımızca parfümlü çamaşır
sulannın üretim ve ithalatının
durdurulmasma karar verilmiş-
tir.
Bu nedenle derneginize kayıtiı
üyefcrinizin söz konusu parfüm-
lü çamaşır suyu üretim ve itha-
latım yapmamalan konusunda
uyanlmalan ve bu ana kadar
üretimle ithalatı yapılan çama-
şır sulannın satışının yapılabile-
ceği hususunda bigilerinizi rica
ederim."
Üretici firma
ne diyor?
Piyasaya parfümlü çamaşır
suyu süren "Procter and
Gamble" Fırması yetkililerinden
Nutki Aksoy karann kendilerin-
de şok etkisi yarattığım söyledi.
Uluslararası deterjan üreticile-
rince parfümlü çamaşır sulan-
nın dünyanın dört bir yanında
üretildiğİni ve olumsuz etkisinin
söz konusu olmadığını belirten
Aksoy, "Dünyanın en büyük
uluslararası beş finnasından
Procter and Gamble ve Colta-
ge bu parfümlü çamaşır suları-
nı ABD'de, Unilever Hollanda-
da, Kao Japonya'da, Henkel ise
Almanya'da üretiyor. Bugüne
kadar insan sağlığı uzerinde bu
tür etkisi olduğu gorulmediği gi-
bi bu çamaşır suları dunya ze-
hir merkezlerinden de onay al-
mış. Ülkemizde alınan bu kara-
n son derece yanlış buluyoruz"
diye konuştu.
Bu arada önümüzdeki günler-
de parfümlü deterjan üreticile-
rinin bir araya gelerek konuyu
görüşeceklerini bildiren Aksoy,
piyasada halen satılmakta olan
çamaşır'sularmı toplamalan için
kendilerine talimat verilmediğini
de söyledi.
'Artık üretim
yapmıyoruz'
Aksoy, "Kararda yalnızca
üretim ve ithalatm durdurulması
isteniyor. Piyasadakilerin top-
lanması söz konusu değil. TRT
de bizi aradı. Bu ürünlerin rek-
lamlarını durdurduğunu söyle-
di. Artık üretim yapmıyoruz"
dedi.
Sağlık BakanlığVndan yapılan
açıklamaya göre parfümlü ça-
maşır suyu üreticileri, 16 ocak
tarihinde Ankara'da sanayi ve ti-
caret odalarından temsilcilerin
de katılacağı bir toplantı yapa-
rak karan yeniden görüşecekler.
Sağlık Bakanı Yıldırım Aktuna
Satışlar hemen
durdunılacak
tDRİS AKYÜZ
Klor: Kokusu bile zararlı
Istanbul Haber Servisi — Çamaşır suyunda
kullanılan klor, deride ve solunum yollarında
tahribat yapıyor.
Dermatolog Dr. Meriç Aksoy çamaşır su-
yunda kullanılan klorun etkilerini şöyle özet-
ledi.
#
"Klorla uzun süre temas edenlerin ellerinde
tahriş olur, derinin üst tabakası yanar. Hafif
bir yanma zaman içinde geçer. Uzun süreli kul-
lanımlarda ise deride yanma, batma, kaşınma
hissi ve ödem (su toplanması) oluşur, bu da su
toplayan kabarcıklarla birlikte kontakt egza-
maya dönüşür. Klorla temasın üst üste olması
halinde de bu şikâyetler artar. Bunu önlemek
için sulandırümamtş çamaşır sulan kullanılma-
malı, eldiven kullanmaya özen göstermelidir.
Solunum yoluyla klorla temas halinde ise bu-
run ve boğaz mukozasında yanma gönilür.
Bumu ve boğazı kapsayan deri daha çabuk tah-
riş olduğu için şiddetli bir kuru öksüriik, bu-
run boğaz salgısında artma oluşur. Içeri akan
bogaz salgısı gögüs ağnsı da yapabilir, muko-
zada ödem gorülebilir. Tüm bunlar çamaşır su-
lan için geçerlidir. Havuzlann sterilizasyonun-
da kullanılan klorun tehdidi yoktur."
Bakanlık tüzüğü ne diyor?
Haber Merkezi — Çamaşır sulannın yasal
denetimi Sağlık Bakanlığı'niıi çıkardığı tüzükle
yapıüyor. Çamaşır suyunun kimyasal bileşimini
ve kullanım şektini düzenleyen tüzüğün ilgili
maddeleri şöyle:
650. M a M e : Çamaşır suyu ana solüsyo-
nu nebati maddelerden yapılmış çamaşırlan te-
mizlemek ve beyazlatmak için kullanılan ve al-
kali hipo klorit halinde aktif klorü, bazen de
sodyum terboatı ihtiva eden solüsyonlardır.
654. 9lad«le: Çamaşır sulan ana solüsyon-
lan yalnız orijinal ambalajlı kapalı şişelerde sa-
tılabilir. Şişelerin uzerinde kırmızı zemin üze-
rine siyah harflerle yapanın tanıtıcı işareti, adı
ve adresiyle, 40 misli suyla sulandınldıktan son-
ra yalnız nebati maddelerden yapılmış, çama-
şırların beyazlatılmasında kullanılır. fpekli ve
yünlü çamaşırlar için kullamlmaz ibareleri ile,
ne şekilde kullanılacağma dair izahlar okunaklı
ve açık bir şekilde basılmıs bir etiket buluna-
caktır.
Sağlık Bakanı Yıldınm Aktu-
na, parfümlü çamaşır suları ile
ilgili bakanlığının verdiği "itha-
lat ve imalat yasağı" ile "satış
izni" konusuna ilişkin sorumu-
zu, "Bu konuyu ilk kez sizden
duyuyonım. Haberim yok" di-
ye yamtladı. Olaya el koyacağı-
nı belirten Aktuna, daha sonra
gazetemizi telefonla arayarak
yaptığı açıklamada, parfümlü
çamaşır sulannın satımının da
hemen durdurulacağını bildirdi.
Sağlık Bakanı, söz konusu
kararı alan bakanlık yetkilileri
hakkında soruşturma açılacağı-
nı bildirerek olayın kendi bilgi-
si dışında geliştiğini söyledi. Ak--
tuna, "Bakanlıklarda işlerin yü-
rümesi için ber şey bakana so-
rulmaz" diye konuştu.
Stoklar ve piyasadaki par-
fümlü çamaşır sulannın satışı-
na devam izni verilmesini, "Her-
halde bakanlık, ilgili firmaları
korumak için ellerindeki stokla-
nn satüabüeceginJ betirtmis" di-
ye değerlendiren Bakan Aktuna,
"Ancak bu da yanlış" dedi.
Kendisiyle yaptığımız telefon
görüşmesi sonucu konudan ha-
berdar olan Aktuna, durumu in-
celettireceğini ve bilgi vereceği-
ni söyledi. Aktuna, daha sonra
gazetemizi telefonla arayarak şu
açıklamayı yaptı:
"Konuyu inceledik. Eski ba-
kan Halil Şıvgın döneminde it-
halatına izin verüen parfümlü
çamaşır suyunun önceleri koku-
su güzel diye, zaranna dikkat
edilmemiş. Ancak, ev hanımla-
nndan gelen sürekli şikâyetler
üzerine, zararlı olduğunun far-
kına vanlmış ve yasak getirilmiş.
Hatta bu konuyu göriişmek üze-
re, önceki dönemde bakanlık, il-
gili firmaları 16 Ocak 1992de
Ankara'ya toplantıya çağırmış.
Yasak getirildiği tarihten itiba-
ren bakanlık, berhalde ilgili fir-
maları korumak amacıyla, elle-
rindeki stoklannın satılabilece-
ğini belirtmiş. Ancak bu da yan-
lış."
Bakan Aktuna, halkın sağlı-
ğını tehlikeye duşürecek hiçbir
girişime izin vermeyeceklerini
belirterek bundan sonra, par-
fümlü çamaşır suyu stoklannın
da satışına verilen iznin kaldırıl-
dığını belirtti. Aktuna, "Bana
göre bu mamullerin tüketiciye
ulaşmaması lazım" dedi.
1.7 milyar liralık vurgun
Dler Bankası sahte .
imzayla dolandırıldı
Demirel: Devletin hesabı dağılmış
(Baştarafı 1. Sayfada)
mirel, "Ekonomide yıllar önce
şahidi bulunduğumuz dağılma-
lardan birini daha göriiyoruz"
dedi. Gereğinden fazla sarf eden
bir devlet olamayacağını kayde-
den ve yaptıklan işin 'devletin
iki yakasını bir araya getirmek'
olduğunu söyleyen Demirel,
Türkiye'nin dış odemelerinde sı-
kıntısı bulunmadığını, bütün sı-
kıntının iç paradan kaynaklan-
dığını vurguladı.
Edinilen bilgiye göre, YPK
toplantısına 1992 yılı bütçe bü-
yüklüğü 205 trilyon lira, bütçe
açığı ise 32 trilyon lira olarak
sunuldu. Bu yılki bütçe gelirle-
ri de 173 milyar lira olarak he-
deflendi.
ANAP hükümeti döneminde
yüzde 5 olarak öngörülen 1992
yılı büyüme hızı ise yüzde 5.5.
puan olarak değiştirildi.
Bu arada, genel ve katma
bütçeli kuruluşlann yapacakla-
rı yatırımlar 26 trilyon lira dü-
zeyinde tutuldu. KİT'lerin, fon-
lann ve İller Bankası'nın top-
lam yatınmlan için de 65 trilyon
lira tahsis edildi.
Başbakan Süleyman Demirel,
YPK toplantısının açıhşında
yapağı konuşmada, hedefleri-
nin "aûl yatınmlan harekete ge-
çirerek yeniden istikrar içinde
büyümek olduğunu" söyledi.
Ekonomi ile ilgili yanlış haber
ve mesajların sorun yarattığını
da belirten Demirel, gazetecile-
re "Birtakım doğru olmayan
haberler yaratıidığı zaman, lü-
zumsuz birtakım heyecanlar
olur. Ondan sonra biz onu te-
mizleyeceğiz diye uğraşıyoruz.
Bizim en son söyleyeceğimiz la-
fa bakın" dedi. YPK'daki ko-
nuşmasında dış borçlanma ve
döviz konusuna da değinen De-
mirel, şunlan söyledi:
"Bugün gazetelerin birisinde
'bir bürokrat beni kızdırmış' di-
ye beyan var. Türkiye, dışarı-
dan 1992 senesi içerisinde nor-
mal gidişi için dış borç aramı-
yor. 7.5 milyar dolara yakın ana
para ve faiz ödemesine rağmen,
945 milyon gbi bir fazlası ola-
caktır. 'Dışardakiler Türkiye'-
ye hoş bakmıyor' gibi laflan çı-
kannanın gereği yoktur. Bunu
çıkaran kim olursa olsun, ben
TC Başbakanı olarak, 'böyle bir
olay yoktur, gereği yoktur' di-
yorum. 1992 yılı içerisinde dışa-
ndan ödünç para arama gibi bir
ihtiyacı yoktur. 1992 yılında
Türkiye'de her şey bulunacak,
kuyruk, kıtlık olmayacaktır.
Türkiye'nin hiçbir sıkıntısı ol-
mayacaktır. Türkiye yatırunla-
nnı yapmaya devam edecektir.
Türkiye'nin bütün sıkıntısı iç
paradır. Bu masanın etrafında-
ki arkadaslanmız da bunu ne-
reden, nasıl bulacağımızı söyle-
yecek."
Demirel, bazı yatınmlan hız-
landumak için dışandan proje
kredileri alabileceklerini vurgu-
layarak, bunlar arasında
Edirne-Ankara otoyolu ile
GAP'ın yer aldığını söyledi.
Borçlanmaların bir sınır ol-
duğunu belirten Demirel, "Öde-
yemeyeceğiniz kadar borçlanma
sizi içerde ve dışarda siyasi ipo-
teklere sokar, daha doğrusu si-
yasi serbestinizi kaybedersiniz"
diye konuştu.
Türkiye'nin önünde birçok
sorun bulunduğunu, bunların
başında istikrar sorunu geldiği-
ni anlatan Demirel, şöyle devam
etti:
"İstikrar iki boyutludur. Bi-
risi siyasi istikrardır, diğeri eko-
nomik istikrardır. Siyasi istikra-
nn olmadığı yerde ekonomik is-
tikrar olmaz. Ekonomik istikra-
nn olmadığı yerde de siyasi is-
tikrar olmaz. Birbirine yapışık-
tırlar. Türkiye siyasi istikrarın
yolunu bulmuştur. 1991 seçim-
leri Türkiye'ye^siyasi istikrar ge-
Eminönü Meydanı yol oluyor
(Baştarafı 1. Sayfada)
şeklınde konuştu.
Proje çalışmaları tamamlan-
dığında Eminönü Meydanı'nda
yayalann hareketini güçleştire-
ceği belirtilen ve şehir planlama-
cılan tarafından "cinayet" ola-
rak nitelendirilen projenin de-
ğiştirilmesi için belediyenin ge-
çen yıl yaptığı girişimler sonuç-
suz kaldı.
19 Eylül 1984 tarihinde imza-
lanan protokolle Eminönü ve
Karaköy meydanlannm bağlan-
tı çahşmaları Karayollan G?nel
Müdürlüğü'ne verildi. 26 Mart
1989 tarihinde işbaşına gelen
Nurettin Sözen, Eminönü Mey-
dan Düzenleme Projesi'ni
"insan" unsurunu dikkate al-
madjğı için eleştirmiş ve her gün
600 bin kişinin geçtiği bu bölge
için yeni bir proje hazırlanması
gerektiğini belirterek projenin
değiştirihnesini istemişti. Kara-
yollan yetkilileri ilk gönişmeler-
de bu teklifi yerinde bulrnasına
karşın projeyi değiştirmedi ve
uygulamayı sürdürdü.
Fstanbul Büyükşehir Beledi-
yesi'nin uygulanmakta olan
söyledi:
"Aslında üreticileri silikonu
biyolojik uyum sağlayan bir
madde olarak tanıtmışlardı.
Ancak öyle olmadığı anlaşıldı."
Silikon konusunda tartışma-
lar onaya atılıp FDA'nın 45 gün
süreyle maddenin incelemeye
alınması kararı üzerine silikon
üretici firmalar başka alternatif
maddeler üretmek için faaliye-
te geçtiler.
Plastik ve Rekonstrüktif Cer-
rahi Uzmanı Dr. Buğra Çollü
konuyla ilgili şu açıklamayı yap-
tı: "Biz silikon protezi çok kul-
landık. Bu madde 20 yıla yakın-
dır kullanılıyor. Göğüs, çene, el-
macık kemikleri ameliyatlann-
da uygulanıvor. Şimdiye kadar
silikonun kansere yol açtığına
ilişkin hiçbir kanıt bulunama-
mıştır. Ancak enjektabl ya da
sıvı olan silikonun kansere yol
açtığı konusunda ABD'de ka-
nıtlar bulunmuştu. Bu da zaten
ABD, Avrupa ülkeleri ve Tür-
kiye'de yıllar önce yasaklanmış-
tı. Göğüste kullandığımız kap-
projeyi değiştirme nedenleri
şöyle sıralanıyor:
• Yeni Galata Köprüsü'nün
2x4 şeridini Karaköy Meyda-
nı'ndan geçirmek mümkün de-
ğüdir.
• Otobüs durakları Mısır
Çarşısı yöresine götürülerek va-
pur yolculannın uzun mesafeyi
sül içinde jel vardır. Bu kapsü-
lü göğsün bağ dokusu, süt bez-
leriyle hiçbir ilgisi olmayan bir
bölgesine, göğüs kaslarının al-
tına yerleştiririz. Bunun da gö-
ğüsle direkt ya da endirekt hiç-
bir bağı yoktur.
Bu kapsüller bazen kompli-
kasyonlara yol açabilir. Örneğin
deri alerjisi olanlarda ya da ope-
rasyon sırasında enfeksiyon ka-
panlarda bazı komplikasyonlar
gorülebilir.
Duyduğuma göre bazı ha-
nımlar, el altından getirttikleri
enjektabl ya da sıvı silikonu tıp
uzmanı olmayan kişilere yaptı-
rıyorlarmış, daha çekici göriin-
mek için... Bunu yaptırmama-
ları gerekir. Çünkü çok tehlike-
li, üstelik ülkemizde yasak.
Benim silikon tartışmalan ko-
nusunda söyleyebileceğim tek
şey silikonun kansere yol açtığı
yolunda hiçbir belirti bulunma-
dığı ve bu tartışmanın tamamıy-
la bir piyasa kavgasından kay-
naklanmış olabilecegidir."
yürümeleri zorunlu kılınıyor.
• Yenicami önünde önerilen
14 şeritlik trafik yolu ile Eminö-
nü Meydanı'nda yayalara yer
bırakılmadığından, proje 10
metre genişliğinde, 60 metre
uzunluğunda denizin doldurul-
ması mecburiyetini getiriyor.
Starrden
(Baştarafı 1. Sayfada)
Özal ve Tevfik Metin imzalı 20
milyar liralık senetle uyguladı-
ğı ve daha sonra ortadan kalkan
ihtiyati haciz olayının Magic
Box'ı maddi manevi zarara uğ-
rattığı bildirildi. İstanbul Nö-
betçi Asliye Ticaret Mahkeme-
si'ne başvuran Magic Box avu-
katı Sümer Aitay, "fazlaya iliş-
kin haklannın saklı kalması"
kaydıyla şimdilik 3 milyar lira-
lık dava açtıklarını bildirdi.
Turgay Aksoylu'nun ihtiyati
haciz kararı aldırırken mahke-
meye yatırdığı 3 milyar lira tu-
tanndaki teminatın iade edilme-
mesini de isteyen avukat Altay,
açtıkları tazminat davasını ka-
zanmaları halinde bu paranın
kendilerine verilmesini talep et-
ti. Öte yandan 20 milyar liralık
hacze neden olan senetteki im-
zaların kime ait olduğunun tes-
piti için dun yapılması gereken
bilirkişi incelemesi, imzaların
Ahmet Özal ve Tevfik Metin ta-
rafından kabul edilmesi üzerine
yapılmadı.
tinniştir. Şimdi ekonomik istik-
rann peşindeyiz. Ekonomik is-
tikrara girdiğuniz yerde, bir bü-
yük dağılmayı yine göriiyoruz.
Yıllar önce şahidi bulunduğu-
muz dagılmalardan birini daha
göriiyoruz. Devletin hesabı da-
ğılmıştır, muhasebe tekniği or-
tadan kalkmıştır, bütçe kavra-
mı dejenere olmuştur, devletin
gelirleri ile giderleri arasındaki
dengeler bozulmuştur. Ne kadar
bozuldugunun farkına varmak
bile, bilmek mümkun değildir.
Bugün devleti toplamaya mec-
buruz, biz bunun adına iki ya-
kasını bir araya getirmek diyo-
nız. Gereğinden fazla sarf eden»
bir devlet, bir kişi, bir şirket ol-
maz."
Başbakan Demirel, planla-
marun kavram olarak, kimsenin
vazgeçemeyeceği bir şey olduğu-
nu, bazı şeyleri önden görmedi-
ğiniz takdirde her şeyin tesadü-
fe olunacağına dikkat çekerek,
piyasa ekonomisinin her şeyi
kendi başına bırak anlamına
gelmediğini vurguladı.
"Devletin ajtyapı yatı-
nmian dökülüyor"
Başbakan Demirel, devletin
altyapı yatınmlarının döküldü-
ğü, bunları gözden geçirecekle-
rini de belirterek, bu konuda
şunlan söyledi:
"Bunlara milyarlar sarf edil-
miştir. Savaşta bir sıklet merke-
zi prensibi vardır. Her cephede
birden savaşmazsımz. Kaynak-
lanmızı bir sıklet merkezine
oturtaoağız. Altyapı yatınmla-
nndan kısa zamanda bitecekle-
rin üzerine gidip bitirmek ve
hizmete sokmak lazım ki dönüş
olsun. Atıl yatınmlar dediğimiz
olay, önümüzde duran en
önemli sorundur. Yatınm bit-
mediği için atıldır. 15-20 sene
devameden yatınm olmaz. Ne-
redeyse beton çüriimektedir.
Süriincemede kalmış yatırımlar
devleti itibarsız kılmıştır."
Türkiye'nin planlama olayı-
na geçiş sürecini de anlatan De-
mirel, planlamadan önce yapı-
lan yatırımlann büyük bir kıs-
mınm yanm kaldığını, kaynak-
lann dağıldığmı söyledi.
Demirel, "Kaynağımzdan da-
ha fazlasını sarf etmeye kaJktı-
ğınızda eninde sonunda tepe
taklak gelirsiniz. Hesap, kusu-
ru affetmez. Hatta hesap, ken-
di hatasım da affetmez ve hesap
zalim bir iştir Neden planlama-
ya geldik. Çünkü önümüzu gör-
mekte sıkmtüanmız oldu. Sarih
ibaleier yapük. Ben onlann için-
den geliyorum" şeklinde
konuştu.
Başbakan Süleyman Demi-
rel'in başkanlığında saat
10.00'da başlayan YPK toplan-
tısı, gece 23.30'da sona erdi.
Akşamki toplantıda sektör ba-
zında konulann ele alındığı be-
lirtildi. Demirel, Karayollan
Genel Müdürü'nden Edirne-
Ankara otoyolunun bir an ön-
ce bitirilmesini istedi. TEK'in
dağıtım sisteminde kayıpların
önlenmesi gerektiğini belirten
DemireFin yanm kalan Arifiye-
Sincan demiryolunun yeniden
gözden geçirilmesini ve canlan-
dınlmasım istediği öğrenildi.
YPK toplantısına yarın devam
edilecek. Bu arada yapılan bir
değişiklikle Dışişleri Bakanı
Hikmet Çetin de toplantıya ka-
tıldı, Çetin, Dışişleri Bakam ola-
rak yer almasının eski bir plan-
lamacı olmasından ve uzun yıl-
lar DPT'de görev almasından
kaynaklandığını söyledi.
tstanbul Haber Servisi — İl-
ler Bankası, İstanbul Büyükşe-
hir Belediyesi yetkililerinin im-
zaları taklit edilerek 1 milyar
700 milyon lira dolandınldı. İki
ya da üç kişi oldukları sanılan
dolandırıcılann 10 ay önce pa-
rayı alarak Almanya'ya kaçtık-
lan belirlendi. Büyükşehir Bele-
diyesi Genel Sekreteri Tuğrul
Erkin, dolandırıcılığın belediye
dışında "profesyonel bir çete"
tarafından gerçekleştirildiğini,
ancak belediye içinden de "iş-
birlikçyeri" olabileceğini söyle-
di.
Edinilen bilgileri göre, kim-
likleri açıklanmayan kişiler, Bü-
yükşehir Belediyesi'nde yetkili
kişilerin imzasını taklit ederek
İller Bankası'na faks çektiler.
Bankadan belediyeye ait para-
nın çekilebilmesi için gerekii ev-
raktan bazılarının, Büyükşehir
Belediyesi'ndeki bir fakstan ge-
çildiği saptandı. Yetkili imzalan
takJit eden kişiler bu yolla 1 mil-
yar 700 milyon lira parayı ban-
kadan çektiler. 1991 martında
gerçekleşen dolandıncılık, Bü-
yükşehir Belediyesi Başkanı Nu-
rettin Sözen e 15 Kasım 1991 ta-
rihinde yapılan bir ihbarla orta-
ya çıktı. Sözen'in talimatıyla
konuyu araştıran Genel Sekre-
ter Tuğrul Erkin, doğruluğu
saptanan dolandıncılık olayı ile
ilgili İstanbul Cumhuriyet Baş-
savcılığı'na suç duyurusunda
bulundu. Olaya el koyan savcı-
lık soruşturma yürütürken, sa-
nıkların Almanya'ya kaçtıkları
belirlendi. Bu arada başka be-
lediyelerin yöneticilerinin imza-
lan taklit edilerek para çekilmiş
olabileceği olasılığı ile, tüm he-
saplann incelendiği öğrenildi.
Büyükşehir Belediyesi Genel
Sekreteri Tuğrul Erkin, "Do-
landıncılığın nerelere ulaştiğuun
benüz bilinmediğini", bu me-
totla çok sayıda belediyenin do-
landınlmış olabileceğini söyledi.
Bir açıklama yapan Erkin, "Bu,
bizim dışımızda profesyonel bir
çetenin işidir. Biz ve başka ku-
ruluşlar, kendi bünyeleri içinde
bu çeteye yardım etmiş kişiler
var mıdır, yok mudur bunu an-
yorlar. Bu profesyonel çeteyle
ilgili savcılıkta elbette isimler
vardır. Ama ben açıklayamam.
Ancak en az 2-3 kişi olduğunu
sanıyonım" dedi.
Tuğrul Erkin, "Olay bir ka-
mu kuruluşunun, bizim adımız
kullanılarak dolandınlmasıdır.
Şu anda söz konusu edilen do-
landırıcılığın boyutu 1 milyar .
700 milyon lira dolayındadır. Şu
anda bilinen ve bizim bulaştınl-
r1ıgımi7 kısım bu kadardır" şek-
linde konuştu.
Cumhuriyet'in sorulannı da
yanıtlayan Erkin, konunun sav-
cılığa intikal ettiğini, bu neden-
le isimleri açıklamadıklannı
söyledi. Erkin, dolandırıcılığın
saptanmasından sonra Bayın-
dırlık Bakanı Onur Kumbaracı-
başı'na bilgi verdiğini söyledi.
Kurul başkanımn kendisini ara-
yarak yürütülen soruşturma ko-
nusunda görüştüğünü anlattı.
Olayda bazı belgelerin belediye
faksından İller Bankası'na geçil-
diğini doğrulayan Erkin, "Be-
lediyede de olayın işbirlikçileri
olabilir. AraşUnlıyor" dedi.
Bu arada dün gece görüştüğü-
muz İçişleri Bakanı Ismet Sez-
gin, konudan haberdar edilme-
diğini belirterek, "İlk kez sizden
duyuyonım. Bilgim yok" diye
konuştu.
TSK'da tazminat ve zamlar
Org. Güreş'în 'iş riskT
2 milyon 600 bin lira
ANKARA (ANKA) — Su-
bay, astsubay, uzman jandarma
çavuş ve uzman erbaşlara ode-
necek iş güçluğü, iş riski, ele-
man temininde güçluk zammı
ve mali sonımluluk tazminatına
ilişkin puanlar belirlendi.
Bakanlar Kurulu'nun Resmi
Gazete'de yayımlanan kararına
göre söz konusu tazminat ve
zamlar ay başında aylıklarla bir-
likte peşin olarak ödenecek. Ka-
rar uyarınca 1 Ocak 1992'den
itibaren Genelkurmay Başkanı
iş güçlüğü ve iş riski zammı ola-
rak ekiyle birlikte aylık toplam
2 milyon 641 bin lira alacak.
Kuvvet komutanlarının söz ko-
nusu zamları ise 2 milyon 235
bin 825 lira olarak belirlendi.
Korgeneraller ve koramiraller
bir milyon 569 bin lira, tümge-
neral ve tümamiraller bir mil-
yon 464 bin lira, tuğgeneral ve
tuğamiraller bir milyon 360 bin
lira iş güçlüğü ve iş riski zammı
alacaklar.
Söz konusu zamlar, kıdemli
albaylar için bir milyon 255 bin,
albaylar için bir milyon 150 bin,
yarbaylar için bir milyon 20 bin,
kıdemli binbaşılar için 941 bin,
binbaşılar için 863 bin, yüzba-
şılar için 732 bin, üsteğmenler
için 627 bin, teğmenler için 549
bin, asteğmenler için de 471 bin
lira olarak hesaplandı. Astsu-
baylar 366 bin lira ila 785 bin li-
ra arasında değişen miktarlarda
iş güçlüğü ve iş riski zammı alır-
ken uzman jandarma çavuşlara
ödenecek zamlar da 340 bin li-
ra il 549 bin lira arasında belir-
lendi. Uzman erbaşlara ise 288
bin lira ödenecek.
Bazı subay, astsubay, uzman
jandarma çavuş ve uzman er-
başlar bulundukları görev yer-
lerine uygun olarak asıl iş güç-
lüğü ve iş riski zammıyla birlikte
bir de değişik miktarlarda ek
alacaklar.
Vur emri
Komisyonda Avrupa Kon-
vansiyonel Silahlar hakkmdaki
anlaşmanın (AKKA) onaylan-
masına ilişkin tasannın yani sı-
ra Iç Hizmet Yasasf nda değişik-
lik öngoren yasa tasarısı da be-
nimsendi. Bu tasanyla da üst
düzey askeri yetkilileri koru-
makla görevlendirilen "askeri
koruma görevlilerine" herhan-
gi bir saldırı anında doğrudan
"ateş" izni ve "vur" yetkisi ta-
nınıyor.
Tasarılar daha sonra TBMM
Genel Kurulu'nda ele alınacak.
THY(Baştarafı 1. Sayfada)
nel seçimlerinde DYP'den İs-
tanbul Milletvekili Adayı ol-
muş, ancak seçilememişti. THY
Genel Müdürlüğü ise 20 ekim-
de ANAP'tan milletvekili seçi-
len Cem Kozlu'nun seçimden
once, aday olmak için istifa et-
mesivle boşalmıştı.
THY Genel Müdürlüğü'ne
atanan Tezcan Yaramancı daha
önce Koç grubunda görev yapı-
yordu. Koç grubunda Sanayi,
Enerji \e Ticaret Grubu Başkan
Yardımcısı iken THY GeneL
Mudürlüğu ve yönetim kurulu.
uyeliğine getirilen Tezcan Yara--'
mancı 1942 yılında doğdu.
Federal Almanya'da Hanno->
ver Teknik Üniversitesi'ni biti-ı
ren ve makine yüksek muhendi-
si olan Yaramancı, ayrıca ış ida-:
resi masteri yaptı.
Asilçelik'in eski genel mudur-
lerinden olan, İngilizce ve Al-
manca bilen Yaramancı, e\li ve
iki çocuk babası.