15 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
itDOCAK 19İ2**** HABERLERİN DEVAMI CUMHURtYET/17 OLAYLAREN ARDENDAKI GERCEK 1. SayfadaJ gib>i konularda "devletiürüstiii- ğii " açtsından birçok ılumsı.z- lu&un var/tğı yadsmanaz. Jiunca yıl içinde değşik işler- den burunlara gelen koku geneJ- likde köıii olmuştur. Bu durum yaünız konuyayakın oltnlar için degil, sokaktaki insan kindege- çer-Jidir. Yani kamuoyu da ını dönemde yolsuzluk ve rüşvetin yaygın olduğunu inarrnıştır. sîteş clmayan yerdei duman çıkmaz özdeyişini hake kıiacak çok: olay yansımıştır ktmuoyu- na. j^NAP'ın seçim saadığmda inişre geçmesinde en a: enflas- yorm ve hayat pahaltlığı kodar rüş-vet ve yolsuzluk kcrtusu da rol oynamıştır. ""-Dürüst yönetim" shganıyla iktidara gelmiş olan kyalisyon hüfcümeıinin bu konunun üze- rine yürümesi yerinde bir poli- tikadır. Ancak burada bir r.oktanın göz ordı edilmesinden kaçıml- malv Yotsuzluklar henüz iddia aşamasındadır; şimdilik söz ko- nusu olanlar zanhlardır; kimle- rin sanık, kimlerin suçlu olaca- ğı ise bundan sonraki aşamalar- da belli olacak. O yüzden suç, yargtnın tüm aşamalarından geçip kesinleş- meden suçlu ilan edilmesinden sakımlmalıdır. Bu açıdan iktidara da kamu- oyunu oluşturan odaklara da görev düsüyor. * • • Mesut Yılmaz \blsuzluk iddiaları siyasi amaçlı ANKARA (Cumhuriyet Bii- rosu) — ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, Demirel hükü- metinin açıkladığı yolsuzluk id- dialarını içeren dosyalardan bir bölümünün başbakanhğı döne- minde soruşturması sürdürülen dosyalar olduğunu belirterek "Biz hiçbir yolsuzluk dosyasını ve iddiasını hasır altı etmedik, baaa gelen tüm ihbarian ilgili bakanlıklann teftiş kurullanna Bettlnr dedi. Yılmaz, hükümetin ANAP dönemine ilişkin yolsuzluk iddi- alanndan oluşan dosyaları "si- y*si amaçlı" olarak gündeme ge- tirdiğini ifade ederek şöyle ko nuştu: "Ben meydanlarda da söyle- dim. ANAP hükümeüeri binler- iş yapmışlardır. Bu işlerince ş içinde vanlış oian da olabüir. Bi- zim oiikümetimiz zamanında bana intikal ettirilen iddialann hepsini teftiş kurullanna hava- le ettim, rutin muameleleri de yttriidii. Asli merdlere intikal et- mesi gereken dosyalann tümü- nü de onayladım. Siyasi sorumlular ya sonıştur- mayı engellemekle ya da ön yar- gılı bir biçimde soruşturmayı sapbnna gayretleri varsa suçla- •abilirfer. Benim başbakanlığın döaeminde teftiş kurullannın üzeriiHİe çataşmalannı tamamla- &£ 3-5 dosya adliyeye intikal et- tifflmistir. Şimdi başbakan, tef- tiş kurulları tarafından sonuç- landailan dosyalann adliyeye in- tikal ettirilecegini söyliiyor. Za- lea b u a mecburdur, bunun ak- si, yani teftiş kunılunun iizerin- de çalışmalannı tamamladığı dosyalann adliyeye intikal etti- rilmeyerek bekletilmesi suçtur. Şimdi hükümetin yapüğı ucuz kahramanlıktır." 120 yeni (Baştarafı 1. Sayfada) inceleme, araştırma ve soruştur- malarla, bunlar hakkında yapı- lan işlemlerin derlenirken "suçlu" ya da "kusurlu" görü- lenler hakkında işlem yapılma- mış olaylarda da işlemi başlat- mayan sorumlulann saptanma- ya çalışıldığı kaydedildi. Çamaşır suyu skandalı Kutlu Savaş '\blsuzluk raportörü' istifa etti Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Kutlu Savaş, görevinden ayrıldı. Savaş, kamuoyunda yankı uyandıran MİT, hayali ihracat, Türksat gibi konuların soruşturma dosyalannı hazırlamıştı. ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — Ünlü MİT raporu, ha- yali ihracat, Faruk Taşar ve Türksat başta olmak üzere bir- çok yolsuzluk olayının soruştur- ma raporlannı hazırlayan Baş- bakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Kutlu Savaş görevinden istifa et- ti. 1986 yıhndan bu yana Başba- kanhk Teftiş Kurulu Başkanlığı görevini yürüten Kutlu Savaş, MİT raporu ve hayali ihracat gi- bi kamuoyunda yankı uyandıran konuların soruşturma dosyala- nnı hazırlamıştı. Dönemin baş- bakanı Turgut Özal'ın talimatı ile hazırlanan bu iki önemli ko- nudaki rapor Özal'a sunulmuş, ancak daha sonra herhangi bir yasal işlem yapılmamıştı. Başbakanlık Teftiş Kurulu- nun Kutlu Savaş'ın başkanlığı döneminde yürüttüğü başlıca inceleme soruşturma konuları şunlardı: — Taşar dosyası: ANAP'lı Mustafa Taşar'ın kardeşinin adı- nın karıştığı eski Anadolu Ban- kası'nın milyarlarca, dolar do- landınlmasına ilişkin olayın so- ruşturulması. Bu konuda hazır- lanan dosya, 1987 yıhnda döne- min Başbakanı Turgut Özal'ın imzası ile bekletilmeden İstan- bul Cumhuriyet Savcılığı'na gönderilmişü. MİT raporu: 1988 yılı başın- da kamuoyuna yansıyan MİT raporunun basına sızdırıldığı ve içeriği ile ilgili soruşturma ve in- celeme. Bu konuda hazırlanan yüzlerce sayfalık rapor Turgut Özal'a sunuldu. Hükümet bu ra- por üzerine MİT'te bazı isimle- ri emekliye sevk etti. Ancak ya- sal işlem yapılmadı. — Hayali ihracat: 1988 yılı sonlarında yine Turgut Özal'ın onayı ile başlatılan hayali ihra- cat yolsuzluklarına ilişkin ince- leme dosyası da 1989 yılında ta- mamlanarak Başbakan'a sunul- du. Bu dosya konusunda da dö- nemin hükümeti soruşturma açılması veya başka bir işlem yapma gereği duymadı. Etibank: Etibank'ın Ankara Sigorta'daki İş Bankası hissele- rini devralma konusunda gerçek değerinden birkaç kaf fazla de- ğer ödendiği iddiası ile yapılan incelemede de eski Etibank Ge- nel Müduru Fethi Ağalaf ve yö- netim kurulu uyeleri sorumlu tutulmuş ve savcılığa suç duyu- rusunda bulunulmuştu. Kutlu Savaş kimdir? Önceki gün görevinden ayrı- lan Teftiş Kurulu Başkanı Kut- lu Savaş, 1942 yılında Manisa'- da doğdu. 1968 yılında DPT'de çalışmaya başlayan Savaş, 1980"deki Demirel hükümeti dö- neminde Çalışma Bakanlığı Musteşar Yardımcılığı'na atan- mıştı. 12 Eylül'den sonra yeni- den DPT'ye dönen Savaş, sıra- sıyla genel sekreterlik ve muste- şar yardımcılığı görevlerinde bu- lundu. Bu dönemde Yüksek Ha- kem Kurulu üyeliği de yapan Sa- vaş, ANAP iktidarı döneminde ise 1983 yılı sonunda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müs- teşarlığı'na atandı. Savaş, 1986 yıhndan bu yana da Başbakan- hk Teftiş Kurulu Başkanlığı'nı yürütüyordu. Kadının bağrmda silikon (Baştarafı 1. Sayfada) ği'nden yapılan açıklamada, Amerikan Sağlık Bakanlığı'nın silikonun zararlı olmadığı anla- şılıncaya kadar bu alanda kul- lanılmaması yönünde aldığı ka- rarı anlamsız bulduğu ve siliko- nun insanlarda kansere yol aç- tığına dair hiçbir kanıt bulun- madığı vurgulanıyor. Bu arada İspanya, ABD'de- ki açıklamalardan sonra ülkeye silikon ithalini durdurdu ve cer- rahi ameliyatlarda kulianılması- nı yasakıadı. Buna karşılık Fe- deral Almanya Sağlık Bakanlı- ğı, yaptığı açıklamada silikonun kullanılmasının özel bir izne ta- bi olmadığını, hastalann bu ko- nuda kararı kendilerinin verme- si gerektiğini, isterlerse ameli- yatlarını daha ileri bir tarihe al- dırarak ABD'deki araştırmala- rın sonuçlannı bekleyebüecekle- rini bildirdi. Almanya'da yılda yaklaşık 20 bin kadın uzerinde silikon tedavisi yapılıyor. Avustralya hükümeti ise sili- konun guvenli olmayabileceği gerekçesiyle maddenin satışını durdurdu. ABD'Ii cerrahlar hoşnutsuz Öte yandan FDA'nın 45 gün süreyle ABD'de silikon kullanıl- maması yönündeki isteği Ame- rikalı cerrahlarca hoşnutsuzluk- la karşılandı. Northwestern Me- morial Hospital'da çalışan Pe- ter McKinney adlı plastik cerrah bu konuda şu goriışlere yer ver- di: "30 yıldan fazla zamandır si- likonun zararlı olduğu konu- sunda aralıklı olarak görüşler ortaya atılır. Ama sonuçta hep- sinin temelsiz ve asılsız olduğu ortaya çıkmıştır. Kendime ya- pay bir şey taktıracak olsam bu- nun silikondan olmasını ister- dim." Illinois Üniversitesi uzmanla- rından Dr. Marc Lappe ise sili- kon konusunda ciddi kuşkuları bulunduğunu belirterek şunları (Baştarafı 1. Sayfada) Bunun üzerine Sağhk Bakanlı- ğı parfümlü çamaşır suyu üre- ticilerine bundan sonra üretim ve ithalat yapmamalannı bildir- di. Musteşar Yardımcısı Giileı Bezirci imzasıyla 17.12.1991 ve 15786 sayılı yasaklama kararı aynen şöyle: "Gıda Maddekrinin ve Umu- mi Sağlığı llgilendiren Eşya ve Levazımın Hususi Vasıflarını Gösleren Tüzük'ün 650-654'- üncü maddelerinde tanım ve ni- telikleri belirtilen çamaşır sula- nna parfüm ilavesinin mamul içindeki aktif klor kokusunu ka- mufle edeceği, bunun ise çama- şır suyunun daha fazla ve uzun siire kullanımına, dolayısıyla aktif klora daha uzun süre ma- ruz kahnmasına ve solunum yo- lu ile dermal hasarların daha sıklıkla görülmesine neden ola- bileceği tespit edildiğinden ba- kanlığımızca parfümlü çamaşır sulannın üretim ve ithalatının durdurulmasma karar verilmiş- tir. Bu nedenle derneginize kayıtiı üyefcrinizin söz konusu parfüm- lü çamaşır suyu üretim ve itha- latım yapmamalan konusunda uyanlmalan ve bu ana kadar üretimle ithalatı yapılan çama- şır sulannın satışının yapılabile- ceği hususunda bigilerinizi rica ederim." Üretici firma ne diyor? Piyasaya parfümlü çamaşır suyu süren "Procter and Gamble" Fırması yetkililerinden Nutki Aksoy karann kendilerin- de şok etkisi yarattığım söyledi. Uluslararası deterjan üreticile- rince parfümlü çamaşır sulan- nın dünyanın dört bir yanında üretildiğİni ve olumsuz etkisinin söz konusu olmadığını belirten Aksoy, "Dünyanın en büyük uluslararası beş finnasından Procter and Gamble ve Colta- ge bu parfümlü çamaşır suları- nı ABD'de, Unilever Hollanda- da, Kao Japonya'da, Henkel ise Almanya'da üretiyor. Bugüne kadar insan sağlığı uzerinde bu tür etkisi olduğu gorulmediği gi- bi bu çamaşır suları dunya ze- hir merkezlerinden de onay al- mış. Ülkemizde alınan bu kara- n son derece yanlış buluyoruz" diye konuştu. Bu arada önümüzdeki günler- de parfümlü deterjan üreticile- rinin bir araya gelerek konuyu görüşeceklerini bildiren Aksoy, piyasada halen satılmakta olan çamaşır'sularmı toplamalan için kendilerine talimat verilmediğini de söyledi. 'Artık üretim yapmıyoruz' Aksoy, "Kararda yalnızca üretim ve ithalatm durdurulması isteniyor. Piyasadakilerin top- lanması söz konusu değil. TRT de bizi aradı. Bu ürünlerin rek- lamlarını durdurduğunu söyle- di. Artık üretim yapmıyoruz" dedi. Sağlık BakanlığVndan yapılan açıklamaya göre parfümlü ça- maşır suyu üreticileri, 16 ocak tarihinde Ankara'da sanayi ve ti- caret odalarından temsilcilerin de katılacağı bir toplantı yapa- rak karan yeniden görüşecekler. Sağlık Bakanı Yıldırım Aktuna Satışlar hemen durdunılacak tDRİS AKYÜZ Klor: Kokusu bile zararlı Istanbul Haber Servisi — Çamaşır suyunda kullanılan klor, deride ve solunum yollarında tahribat yapıyor. Dermatolog Dr. Meriç Aksoy çamaşır su- yunda kullanılan klorun etkilerini şöyle özet- ledi. # "Klorla uzun süre temas edenlerin ellerinde tahriş olur, derinin üst tabakası yanar. Hafif bir yanma zaman içinde geçer. Uzun süreli kul- lanımlarda ise deride yanma, batma, kaşınma hissi ve ödem (su toplanması) oluşur, bu da su toplayan kabarcıklarla birlikte kontakt egza- maya dönüşür. Klorla temasın üst üste olması halinde de bu şikâyetler artar. Bunu önlemek için sulandırümamtş çamaşır sulan kullanılma- malı, eldiven kullanmaya özen göstermelidir. Solunum yoluyla klorla temas halinde ise bu- run ve boğaz mukozasında yanma gönilür. Bumu ve boğazı kapsayan deri daha çabuk tah- riş olduğu için şiddetli bir kuru öksüriik, bu- run boğaz salgısında artma oluşur. Içeri akan bogaz salgısı gögüs ağnsı da yapabilir, muko- zada ödem gorülebilir. Tüm bunlar çamaşır su- lan için geçerlidir. Havuzlann sterilizasyonun- da kullanılan klorun tehdidi yoktur." Bakanlık tüzüğü ne diyor? Haber Merkezi — Çamaşır sulannın yasal denetimi Sağlık Bakanlığı'niıi çıkardığı tüzükle yapıüyor. Çamaşır suyunun kimyasal bileşimini ve kullanım şektini düzenleyen tüzüğün ilgili maddeleri şöyle: 650. M a M e : Çamaşır suyu ana solüsyo- nu nebati maddelerden yapılmış çamaşırlan te- mizlemek ve beyazlatmak için kullanılan ve al- kali hipo klorit halinde aktif klorü, bazen de sodyum terboatı ihtiva eden solüsyonlardır. 654. 9lad«le: Çamaşır sulan ana solüsyon- lan yalnız orijinal ambalajlı kapalı şişelerde sa- tılabilir. Şişelerin uzerinde kırmızı zemin üze- rine siyah harflerle yapanın tanıtıcı işareti, adı ve adresiyle, 40 misli suyla sulandınldıktan son- ra yalnız nebati maddelerden yapılmış, çama- şırların beyazlatılmasında kullanılır. fpekli ve yünlü çamaşırlar için kullamlmaz ibareleri ile, ne şekilde kullanılacağma dair izahlar okunaklı ve açık bir şekilde basılmıs bir etiket buluna- caktır. Sağlık Bakanı Yıldınm Aktu- na, parfümlü çamaşır suları ile ilgili bakanlığının verdiği "itha- lat ve imalat yasağı" ile "satış izni" konusuna ilişkin sorumu- zu, "Bu konuyu ilk kez sizden duyuyonım. Haberim yok" di- ye yamtladı. Olaya el koyacağı- nı belirten Aktuna, daha sonra gazetemizi telefonla arayarak yaptığı açıklamada, parfümlü çamaşır sulannın satımının da hemen durdurulacağını bildirdi. Sağlık Bakanı, söz konusu kararı alan bakanlık yetkilileri hakkında soruşturma açılacağı- nı bildirerek olayın kendi bilgi- si dışında geliştiğini söyledi. Ak-- tuna, "Bakanlıklarda işlerin yü- rümesi için ber şey bakana so- rulmaz" diye konuştu. Stoklar ve piyasadaki par- fümlü çamaşır sulannın satışı- na devam izni verilmesini, "Her- halde bakanlık, ilgili firmaları korumak için ellerindeki stokla- nn satüabüeceginJ betirtmis" di- ye değerlendiren Bakan Aktuna, "Ancak bu da yanlış" dedi. Kendisiyle yaptığımız telefon görüşmesi sonucu konudan ha- berdar olan Aktuna, durumu in- celettireceğini ve bilgi vereceği- ni söyledi. Aktuna, daha sonra gazetemizi telefonla arayarak şu açıklamayı yaptı: "Konuyu inceledik. Eski ba- kan Halil Şıvgın döneminde it- halatına izin verüen parfümlü çamaşır suyunun önceleri koku- su güzel diye, zaranna dikkat edilmemiş. Ancak, ev hanımla- nndan gelen sürekli şikâyetler üzerine, zararlı olduğunun far- kına vanlmış ve yasak getirilmiş. Hatta bu konuyu göriişmek üze- re, önceki dönemde bakanlık, il- gili firmaları 16 Ocak 1992de Ankara'ya toplantıya çağırmış. Yasak getirildiği tarihten itiba- ren bakanlık, berhalde ilgili fir- maları korumak amacıyla, elle- rindeki stoklannın satılabilece- ğini belirtmiş. Ancak bu da yan- lış." Bakan Aktuna, halkın sağlı- ğını tehlikeye duşürecek hiçbir girişime izin vermeyeceklerini belirterek bundan sonra, par- fümlü çamaşır suyu stoklannın da satışına verilen iznin kaldırıl- dığını belirtti. Aktuna, "Bana göre bu mamullerin tüketiciye ulaşmaması lazım" dedi. 1.7 milyar liralık vurgun Dler Bankası sahte . imzayla dolandırıldı Demirel: Devletin hesabı dağılmış (Baştarafı 1. Sayfada) mirel, "Ekonomide yıllar önce şahidi bulunduğumuz dağılma- lardan birini daha göriiyoruz" dedi. Gereğinden fazla sarf eden bir devlet olamayacağını kayde- den ve yaptıklan işin 'devletin iki yakasını bir araya getirmek' olduğunu söyleyen Demirel, Türkiye'nin dış odemelerinde sı- kıntısı bulunmadığını, bütün sı- kıntının iç paradan kaynaklan- dığını vurguladı. Edinilen bilgiye göre, YPK toplantısına 1992 yılı bütçe bü- yüklüğü 205 trilyon lira, bütçe açığı ise 32 trilyon lira olarak sunuldu. Bu yılki bütçe gelirle- ri de 173 milyar lira olarak he- deflendi. ANAP hükümeti döneminde yüzde 5 olarak öngörülen 1992 yılı büyüme hızı ise yüzde 5.5. puan olarak değiştirildi. Bu arada, genel ve katma bütçeli kuruluşlann yapacakla- rı yatırımlar 26 trilyon lira dü- zeyinde tutuldu. KİT'lerin, fon- lann ve İller Bankası'nın top- lam yatınmlan için de 65 trilyon lira tahsis edildi. Başbakan Süleyman Demirel, YPK toplantısının açıhşında yapağı konuşmada, hedefleri- nin "aûl yatınmlan harekete ge- çirerek yeniden istikrar içinde büyümek olduğunu" söyledi. Ekonomi ile ilgili yanlış haber ve mesajların sorun yarattığını da belirten Demirel, gazetecile- re "Birtakım doğru olmayan haberler yaratıidığı zaman, lü- zumsuz birtakım heyecanlar olur. Ondan sonra biz onu te- mizleyeceğiz diye uğraşıyoruz. Bizim en son söyleyeceğimiz la- fa bakın" dedi. YPK'daki ko- nuşmasında dış borçlanma ve döviz konusuna da değinen De- mirel, şunlan söyledi: "Bugün gazetelerin birisinde 'bir bürokrat beni kızdırmış' di- ye beyan var. Türkiye, dışarı- dan 1992 senesi içerisinde nor- mal gidişi için dış borç aramı- yor. 7.5 milyar dolara yakın ana para ve faiz ödemesine rağmen, 945 milyon gbi bir fazlası ola- caktır. 'Dışardakiler Türkiye'- ye hoş bakmıyor' gibi laflan çı- kannanın gereği yoktur. Bunu çıkaran kim olursa olsun, ben TC Başbakanı olarak, 'böyle bir olay yoktur, gereği yoktur' di- yorum. 1992 yılı içerisinde dışa- ndan ödünç para arama gibi bir ihtiyacı yoktur. 1992 yılında Türkiye'de her şey bulunacak, kuyruk, kıtlık olmayacaktır. Türkiye'nin hiçbir sıkıntısı ol- mayacaktır. Türkiye yatırunla- nnı yapmaya devam edecektir. Türkiye'nin bütün sıkıntısı iç paradır. Bu masanın etrafında- ki arkadaslanmız da bunu ne- reden, nasıl bulacağımızı söyle- yecek." Demirel, bazı yatınmlan hız- landumak için dışandan proje kredileri alabileceklerini vurgu- layarak, bunlar arasında Edirne-Ankara otoyolu ile GAP'ın yer aldığını söyledi. Borçlanmaların bir sınır ol- duğunu belirten Demirel, "Öde- yemeyeceğiniz kadar borçlanma sizi içerde ve dışarda siyasi ipo- teklere sokar, daha doğrusu si- yasi serbestinizi kaybedersiniz" diye konuştu. Türkiye'nin önünde birçok sorun bulunduğunu, bunların başında istikrar sorunu geldiği- ni anlatan Demirel, şöyle devam etti: "İstikrar iki boyutludur. Bi- risi siyasi istikrardır, diğeri eko- nomik istikrardır. Siyasi istikra- nn olmadığı yerde ekonomik is- tikrar olmaz. Ekonomik istikra- nn olmadığı yerde de siyasi is- tikrar olmaz. Birbirine yapışık- tırlar. Türkiye siyasi istikrarın yolunu bulmuştur. 1991 seçim- leri Türkiye'ye^siyasi istikrar ge- Eminönü Meydanı yol oluyor (Baştarafı 1. Sayfada) şeklınde konuştu. Proje çalışmaları tamamlan- dığında Eminönü Meydanı'nda yayalann hareketini güçleştire- ceği belirtilen ve şehir planlama- cılan tarafından "cinayet" ola- rak nitelendirilen projenin de- ğiştirilmesi için belediyenin ge- çen yıl yaptığı girişimler sonuç- suz kaldı. 19 Eylül 1984 tarihinde imza- lanan protokolle Eminönü ve Karaköy meydanlannm bağlan- tı çahşmaları Karayollan G?nel Müdürlüğü'ne verildi. 26 Mart 1989 tarihinde işbaşına gelen Nurettin Sözen, Eminönü Mey- dan Düzenleme Projesi'ni "insan" unsurunu dikkate al- madjğı için eleştirmiş ve her gün 600 bin kişinin geçtiği bu bölge için yeni bir proje hazırlanması gerektiğini belirterek projenin değiştirihnesini istemişti. Kara- yollan yetkilileri ilk gönişmeler- de bu teklifi yerinde bulrnasına karşın projeyi değiştirmedi ve uygulamayı sürdürdü. Fstanbul Büyükşehir Beledi- yesi'nin uygulanmakta olan söyledi: "Aslında üreticileri silikonu biyolojik uyum sağlayan bir madde olarak tanıtmışlardı. Ancak öyle olmadığı anlaşıldı." Silikon konusunda tartışma- lar onaya atılıp FDA'nın 45 gün süreyle maddenin incelemeye alınması kararı üzerine silikon üretici firmalar başka alternatif maddeler üretmek için faaliye- te geçtiler. Plastik ve Rekonstrüktif Cer- rahi Uzmanı Dr. Buğra Çollü konuyla ilgili şu açıklamayı yap- tı: "Biz silikon protezi çok kul- landık. Bu madde 20 yıla yakın- dır kullanılıyor. Göğüs, çene, el- macık kemikleri ameliyatlann- da uygulanıvor. Şimdiye kadar silikonun kansere yol açtığına ilişkin hiçbir kanıt bulunama- mıştır. Ancak enjektabl ya da sıvı olan silikonun kansere yol açtığı konusunda ABD'de ka- nıtlar bulunmuştu. Bu da zaten ABD, Avrupa ülkeleri ve Tür- kiye'de yıllar önce yasaklanmış- tı. Göğüste kullandığımız kap- projeyi değiştirme nedenleri şöyle sıralanıyor: • Yeni Galata Köprüsü'nün 2x4 şeridini Karaköy Meyda- nı'ndan geçirmek mümkün de- ğüdir. • Otobüs durakları Mısır Çarşısı yöresine götürülerek va- pur yolculannın uzun mesafeyi sül içinde jel vardır. Bu kapsü- lü göğsün bağ dokusu, süt bez- leriyle hiçbir ilgisi olmayan bir bölgesine, göğüs kaslarının al- tına yerleştiririz. Bunun da gö- ğüsle direkt ya da endirekt hiç- bir bağı yoktur. Bu kapsüller bazen kompli- kasyonlara yol açabilir. Örneğin deri alerjisi olanlarda ya da ope- rasyon sırasında enfeksiyon ka- panlarda bazı komplikasyonlar gorülebilir. Duyduğuma göre bazı ha- nımlar, el altından getirttikleri enjektabl ya da sıvı silikonu tıp uzmanı olmayan kişilere yaptı- rıyorlarmış, daha çekici göriin- mek için... Bunu yaptırmama- ları gerekir. Çünkü çok tehlike- li, üstelik ülkemizde yasak. Benim silikon tartışmalan ko- nusunda söyleyebileceğim tek şey silikonun kansere yol açtığı yolunda hiçbir belirti bulunma- dığı ve bu tartışmanın tamamıy- la bir piyasa kavgasından kay- naklanmış olabilecegidir." yürümeleri zorunlu kılınıyor. • Yenicami önünde önerilen 14 şeritlik trafik yolu ile Eminö- nü Meydanı'nda yayalara yer bırakılmadığından, proje 10 metre genişliğinde, 60 metre uzunluğunda denizin doldurul- ması mecburiyetini getiriyor. Starrden (Baştarafı 1. Sayfada) Özal ve Tevfik Metin imzalı 20 milyar liralık senetle uyguladı- ğı ve daha sonra ortadan kalkan ihtiyati haciz olayının Magic Box'ı maddi manevi zarara uğ- rattığı bildirildi. İstanbul Nö- betçi Asliye Ticaret Mahkeme- si'ne başvuran Magic Box avu- katı Sümer Aitay, "fazlaya iliş- kin haklannın saklı kalması" kaydıyla şimdilik 3 milyar lira- lık dava açtıklarını bildirdi. Turgay Aksoylu'nun ihtiyati haciz kararı aldırırken mahke- meye yatırdığı 3 milyar lira tu- tanndaki teminatın iade edilme- mesini de isteyen avukat Altay, açtıkları tazminat davasını ka- zanmaları halinde bu paranın kendilerine verilmesini talep et- ti. Öte yandan 20 milyar liralık hacze neden olan senetteki im- zaların kime ait olduğunun tes- piti için dun yapılması gereken bilirkişi incelemesi, imzaların Ahmet Özal ve Tevfik Metin ta- rafından kabul edilmesi üzerine yapılmadı. tinniştir. Şimdi ekonomik istik- rann peşindeyiz. Ekonomik is- tikrara girdiğuniz yerde, bir bü- yük dağılmayı yine göriiyoruz. Yıllar önce şahidi bulunduğu- muz dagılmalardan birini daha göriiyoruz. Devletin hesabı da- ğılmıştır, muhasebe tekniği or- tadan kalkmıştır, bütçe kavra- mı dejenere olmuştur, devletin gelirleri ile giderleri arasındaki dengeler bozulmuştur. Ne kadar bozuldugunun farkına varmak bile, bilmek mümkun değildir. Bugün devleti toplamaya mec- buruz, biz bunun adına iki ya- kasını bir araya getirmek diyo- nız. Gereğinden fazla sarf eden» bir devlet, bir kişi, bir şirket ol- maz." Başbakan Demirel, planla- marun kavram olarak, kimsenin vazgeçemeyeceği bir şey olduğu- nu, bazı şeyleri önden görmedi- ğiniz takdirde her şeyin tesadü- fe olunacağına dikkat çekerek, piyasa ekonomisinin her şeyi kendi başına bırak anlamına gelmediğini vurguladı. "Devletin ajtyapı yatı- nmian dökülüyor" Başbakan Demirel, devletin altyapı yatınmlarının döküldü- ğü, bunları gözden geçirecekle- rini de belirterek, bu konuda şunlan söyledi: "Bunlara milyarlar sarf edil- miştir. Savaşta bir sıklet merke- zi prensibi vardır. Her cephede birden savaşmazsımz. Kaynak- lanmızı bir sıklet merkezine oturtaoağız. Altyapı yatınmla- nndan kısa zamanda bitecekle- rin üzerine gidip bitirmek ve hizmete sokmak lazım ki dönüş olsun. Atıl yatınmlar dediğimiz olay, önümüzde duran en önemli sorundur. Yatınm bit- mediği için atıldır. 15-20 sene devameden yatınm olmaz. Ne- redeyse beton çüriimektedir. Süriincemede kalmış yatırımlar devleti itibarsız kılmıştır." Türkiye'nin planlama olayı- na geçiş sürecini de anlatan De- mirel, planlamadan önce yapı- lan yatırımlann büyük bir kıs- mınm yanm kaldığını, kaynak- lann dağıldığmı söyledi. Demirel, "Kaynağımzdan da- ha fazlasını sarf etmeye kaJktı- ğınızda eninde sonunda tepe taklak gelirsiniz. Hesap, kusu- ru affetmez. Hatta hesap, ken- di hatasım da affetmez ve hesap zalim bir iştir Neden planlama- ya geldik. Çünkü önümüzu gör- mekte sıkmtüanmız oldu. Sarih ibaleier yapük. Ben onlann için- den geliyorum" şeklinde konuştu. Başbakan Süleyman Demi- rel'in başkanlığında saat 10.00'da başlayan YPK toplan- tısı, gece 23.30'da sona erdi. Akşamki toplantıda sektör ba- zında konulann ele alındığı be- lirtildi. Demirel, Karayollan Genel Müdürü'nden Edirne- Ankara otoyolunun bir an ön- ce bitirilmesini istedi. TEK'in dağıtım sisteminde kayıpların önlenmesi gerektiğini belirten DemireFin yanm kalan Arifiye- Sincan demiryolunun yeniden gözden geçirilmesini ve canlan- dınlmasım istediği öğrenildi. YPK toplantısına yarın devam edilecek. Bu arada yapılan bir değişiklikle Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin de toplantıya ka- tıldı, Çetin, Dışişleri Bakam ola- rak yer almasının eski bir plan- lamacı olmasından ve uzun yıl- lar DPT'de görev almasından kaynaklandığını söyledi. tstanbul Haber Servisi — İl- ler Bankası, İstanbul Büyükşe- hir Belediyesi yetkililerinin im- zaları taklit edilerek 1 milyar 700 milyon lira dolandınldı. İki ya da üç kişi oldukları sanılan dolandırıcılann 10 ay önce pa- rayı alarak Almanya'ya kaçtık- lan belirlendi. Büyükşehir Bele- diyesi Genel Sekreteri Tuğrul Erkin, dolandırıcılığın belediye dışında "profesyonel bir çete" tarafından gerçekleştirildiğini, ancak belediye içinden de "iş- birlikçyeri" olabileceğini söyle- di. Edinilen bilgileri göre, kim- likleri açıklanmayan kişiler, Bü- yükşehir Belediyesi'nde yetkili kişilerin imzasını taklit ederek İller Bankası'na faks çektiler. Bankadan belediyeye ait para- nın çekilebilmesi için gerekii ev- raktan bazılarının, Büyükşehir Belediyesi'ndeki bir fakstan ge- çildiği saptandı. Yetkili imzalan takJit eden kişiler bu yolla 1 mil- yar 700 milyon lira parayı ban- kadan çektiler. 1991 martında gerçekleşen dolandıncılık, Bü- yükşehir Belediyesi Başkanı Nu- rettin Sözen e 15 Kasım 1991 ta- rihinde yapılan bir ihbarla orta- ya çıktı. Sözen'in talimatıyla konuyu araştıran Genel Sekre- ter Tuğrul Erkin, doğruluğu saptanan dolandıncılık olayı ile ilgili İstanbul Cumhuriyet Baş- savcılığı'na suç duyurusunda bulundu. Olaya el koyan savcı- lık soruşturma yürütürken, sa- nıkların Almanya'ya kaçtıkları belirlendi. Bu arada başka be- lediyelerin yöneticilerinin imza- lan taklit edilerek para çekilmiş olabileceği olasılığı ile, tüm he- saplann incelendiği öğrenildi. Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Tuğrul Erkin, "Do- landıncılığın nerelere ulaştiğuun benüz bilinmediğini", bu me- totla çok sayıda belediyenin do- landınlmış olabileceğini söyledi. Bir açıklama yapan Erkin, "Bu, bizim dışımızda profesyonel bir çetenin işidir. Biz ve başka ku- ruluşlar, kendi bünyeleri içinde bu çeteye yardım etmiş kişiler var mıdır, yok mudur bunu an- yorlar. Bu profesyonel çeteyle ilgili savcılıkta elbette isimler vardır. Ama ben açıklayamam. Ancak en az 2-3 kişi olduğunu sanıyonım" dedi. Tuğrul Erkin, "Olay bir ka- mu kuruluşunun, bizim adımız kullanılarak dolandınlmasıdır. Şu anda söz konusu edilen do- landırıcılığın boyutu 1 milyar . 700 milyon lira dolayındadır. Şu anda bilinen ve bizim bulaştınl- r1ıgımi7 kısım bu kadardır" şek- linde konuştu. Cumhuriyet'in sorulannı da yanıtlayan Erkin, konunun sav- cılığa intikal ettiğini, bu neden- le isimleri açıklamadıklannı söyledi. Erkin, dolandırıcılığın saptanmasından sonra Bayın- dırlık Bakanı Onur Kumbaracı- başı'na bilgi verdiğini söyledi. Kurul başkanımn kendisini ara- yarak yürütülen soruşturma ko- nusunda görüştüğünü anlattı. Olayda bazı belgelerin belediye faksından İller Bankası'na geçil- diğini doğrulayan Erkin, "Be- lediyede de olayın işbirlikçileri olabilir. AraşUnlıyor" dedi. Bu arada dün gece görüştüğü- muz İçişleri Bakanı Ismet Sez- gin, konudan haberdar edilme- diğini belirterek, "İlk kez sizden duyuyonım. Bilgim yok" diye konuştu. TSK'da tazminat ve zamlar Org. Güreş'în 'iş riskT 2 milyon 600 bin lira ANKARA (ANKA) — Su- bay, astsubay, uzman jandarma çavuş ve uzman erbaşlara ode- necek iş güçluğü, iş riski, ele- man temininde güçluk zammı ve mali sonımluluk tazminatına ilişkin puanlar belirlendi. Bakanlar Kurulu'nun Resmi Gazete'de yayımlanan kararına göre söz konusu tazminat ve zamlar ay başında aylıklarla bir- likte peşin olarak ödenecek. Ka- rar uyarınca 1 Ocak 1992'den itibaren Genelkurmay Başkanı iş güçlüğü ve iş riski zammı ola- rak ekiyle birlikte aylık toplam 2 milyon 641 bin lira alacak. Kuvvet komutanlarının söz ko- nusu zamları ise 2 milyon 235 bin 825 lira olarak belirlendi. Korgeneraller ve koramiraller bir milyon 569 bin lira, tümge- neral ve tümamiraller bir mil- yon 464 bin lira, tuğgeneral ve tuğamiraller bir milyon 360 bin lira iş güçlüğü ve iş riski zammı alacaklar. Söz konusu zamlar, kıdemli albaylar için bir milyon 255 bin, albaylar için bir milyon 150 bin, yarbaylar için bir milyon 20 bin, kıdemli binbaşılar için 941 bin, binbaşılar için 863 bin, yüzba- şılar için 732 bin, üsteğmenler için 627 bin, teğmenler için 549 bin, asteğmenler için de 471 bin lira olarak hesaplandı. Astsu- baylar 366 bin lira ila 785 bin li- ra arasında değişen miktarlarda iş güçlüğü ve iş riski zammı alır- ken uzman jandarma çavuşlara ödenecek zamlar da 340 bin li- ra il 549 bin lira arasında belir- lendi. Uzman erbaşlara ise 288 bin lira ödenecek. Bazı subay, astsubay, uzman jandarma çavuş ve uzman er- başlar bulundukları görev yer- lerine uygun olarak asıl iş güç- lüğü ve iş riski zammıyla birlikte bir de değişik miktarlarda ek alacaklar. Vur emri Komisyonda Avrupa Kon- vansiyonel Silahlar hakkmdaki anlaşmanın (AKKA) onaylan- masına ilişkin tasannın yani sı- ra Iç Hizmet Yasasf nda değişik- lik öngoren yasa tasarısı da be- nimsendi. Bu tasanyla da üst düzey askeri yetkilileri koru- makla görevlendirilen "askeri koruma görevlilerine" herhan- gi bir saldırı anında doğrudan "ateş" izni ve "vur" yetkisi ta- nınıyor. Tasarılar daha sonra TBMM Genel Kurulu'nda ele alınacak. THY(Baştarafı 1. Sayfada) nel seçimlerinde DYP'den İs- tanbul Milletvekili Adayı ol- muş, ancak seçilememişti. THY Genel Müdürlüğü ise 20 ekim- de ANAP'tan milletvekili seçi- len Cem Kozlu'nun seçimden once, aday olmak için istifa et- mesivle boşalmıştı. THY Genel Müdürlüğü'ne atanan Tezcan Yaramancı daha önce Koç grubunda görev yapı- yordu. Koç grubunda Sanayi, Enerji \e Ticaret Grubu Başkan Yardımcısı iken THY GeneL Mudürlüğu ve yönetim kurulu. uyeliğine getirilen Tezcan Yara--' mancı 1942 yılında doğdu. Federal Almanya'da Hanno-> ver Teknik Üniversitesi'ni biti-ı ren ve makine yüksek muhendi- si olan Yaramancı, ayrıca ış ida-: resi masteri yaptı. Asilçelik'in eski genel mudur- lerinden olan, İngilizce ve Al- manca bilen Yaramancı, e\li ve iki çocuk babası.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle