23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
= S £ 22 EYLÜL 1991 HABERLER CUMHURİYET/5 SECM '91 MilJetvekilirıin ilk maaşı • ANKARA (UBA) — SHP, 20 ekimde milletvekili seçilecek olan partililerinin ilk maaşlannın 10'ar milyon lirasına el koyacak. SHP Merkez Yürütme Kurulu'nun aldığı ve parti meclisinin onayladıği aday adaylanndan 5'er milyon lira alınması ve daha sonra milletvekili seçilenlerden de 10'ar milyon liralık ikinci bir bağış toplanması kararı 20 Ekim'den sonra hemen uygulamaya konulacak. SHP yönetimi milletvekillerinin alacağı ilk maaşlann 10'ar milyon lirasuu en kısa sürede tahsil edecek. ö n seçim öncesinde aday adaylanndan 8 milyar lira civannda bağiş toplayan SHP genel merkezi, 20 Ekün'den sonra milletvekili seçilecek adaylanndan da 1.5 milyarla 2.5 milyar lira arasında bağış almayı planlıyor. SHP yöneticileri bu hesabı SHP'nin 20 Ekim seçimlerinde 150 ile 250 arasında milletvekili çıkaracağı hesabıyla yapıyorlar. Demirel'in mitingleri • ANKARA (AA) — DYP Genel Başkanı Süleyman Demirerin 27 ve 28 eylül tarihlerini kapsayan gezi programı da belli oldu. Demirel, "DYP iktidar mitingleri" çerçevesinde 27 eylül cuma günü Denizü ve Muğla'da halka hitap edecek. Süleyman Demirel, 28 eylül cumartesi günü de Merzifon, Tokat ve Amasya'da dUzenlenecek mitinglerde konuşacak. SHFden • İSTANBUL (AA) — SHP Bakırköy üçe teşkilatından 105 delege ve üye, SHP'den milletvekili aday adayı olan Karslılann önseçimde listelere girememelerini protesto etmek için partilerinden istifa ederek DYP'ye katıldıklannı açıkladılar. İstifa eden partililer, DYP Bakırköy*den milletvekili aday aday] olan Karslı Nihat Çetinkay'yı destekleme karan aldılar. Semra Özal'ın otobüsü • ANKARA (UBA)— Cumhurbaşkanı Turgut özal'ın eşi, Semra özal'ın seçim otobüsü hazırlandı. Seçim otobüsünUn üst düzeni 300 milyon liraya maloldu. Semra özal'ın önümUzdeki günlerde başlayacağı seçim propagandalan için kullanacağı seçim otobüsünün hazırlıklan tamamlandı. Zenger tesislerinde hazırlanan seçim otobüsünün ses düzeni ve üst düzeninin toplam maliyeti 300 milyon lira oldu. Semra özal'ın seçim otobüsünü hazırlayan Erkal Zenger UBA muhabirine yaptıgı açıklamada, "Semra hanımm kullanacağı seçim otobüsü ANAP'm bütün otobüslerinden kaliteli. Bu otobüs Semra Özal'la diğer ANAP yöneticilerinin farkını da ortaya koyuyor. Semra özal ANAP'taki on erkek politikacıdan daha akılb" dedi. <Çffler, ekonomiyi bilmiyor • DÜZCE (Cumburiyet) — Sanayi ve Ticaret Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen, DYP Genel Başkan Yardımcısı Tansu Çiller'i Türkiye'ııin gerçeklerini bilmemekle suçlayarak "Araziye insin" dedi. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) 1988-92 Dönemi 9. Toplantısı kapsamında Düzce'de yapılan toplantısına katılan Sanayi ve Ticaret Bakanı Yücelen, sanayici ve işadamlarına hitaben yaptığı konuşmada, "Bu hanunefendi ekonomiyi sadece kocasının bazı şaibelerle genel müdürlük yaptığı süpermarkette öğrendiği için gelişmelerden haber yok" dedi. Bakan Yücelen yine Çiller'i kast ederek kendisini İTÜ-KOSKEB işbirliği ile yapılacak olan seminere davet etti. "Sayın Demirel'in kendisi ekonomiyi çok bilmez. Yaşlılıktan olacak artık ehil idarecileri de seçemiyor" diyen Bakan Yücelen, DYP Genel Başkan Yardımcısı Çüler'den "tercümeli ekonomist" diye bahsetti. DYP lideri, Edremit ve Bandırma'da Özal'ı yanıtladı: Şapkamın altıııda kaldılarBandırma'ya "80. il olacaksınız" diyen Demirel, Edremitlilerin tüm ısrarlarına rağmen "il sözü" vermedi. Konuşmasında Cumhurbaşkanı Özal'ı yanıtlayan DYP lideri "Siz benim külahımı düşünmeyin, milletin derdini düşünün" dedi. TÜREY KÖSE ÜMİT OTAN ADNAN BAŞTOPÇU EDREMİT/BANDIRMA — DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel, dün sabah Edremit'te, öğleden sonra Bandırma'da hal- ka seslenirken Cumhurbaşkanı özal'ın sözlerine yanıt vererek "Siz benim külâhımı düşünme- yin, milletin derdini düşünün" dedi. Özal'ı ve ANAP'ı sert bir dil- le eleştiren DYP lideri, "Şimdi Çekosiovakya'dan Çankaya ko- mşııyor, Demirel şapkasını al- dı gitti diye. tste şapka, işte De- mirel, işte Edremit meydanı. Bunlann hepg benim şapkamm altında kaldıiar. Degil benim hakknndan geimek, şapkamın hakkından geiemediler" diye konuştu. Demirel, Cumhurbaş- kanı özal'a "Benimle ugrasa- cak takaü kendinde buluyorsan, in Çankaya'dan aşagı, gec par- tinin başına. Bir cebinde parti, bir cebinde hükümet, bir cebin- de Çankaya gibi bir ucnbeden, bir ayıptan TürUye'yi knrtar" biçiminde seslendi. DYP lideri Demirel, Edremit Cumhuriyet Alam'nda 'Ü ol- mak hakkımız, size güveniyo- raz', 'Demirel Başbakan, Edre- mit il', 'Batakltktan degil, dog- nı yoldan yürü' yazılı pankart- larla karşılandı. Son derece coş- kulu bir topluluk Demirel ala- na girerken 'Başbakan Demirel 'Vnr vnr inlesin, Çankaya dinlesin' sloganlan attı. Süvari seçim otobüsünün üzerinden konuşan DYP Genel Başkanı Demirel, alanı dolduran kalaba- lığın kendisini çok mutlu ettiği- ni belirterek bu tabloyu kıska- nanlar olacağıru söyledi. Halkın verdigi iktidann ellerinden zor- tŞTE EDREMİT— Edremit ve Bandırma'da konuşan DYP lideri Demirel, Özal'ın suçlanulannı yanıtlarken "Siz benim külahımla de- ğil, milletin derdiyle ilgilenin" dedi ve "İşte Demirel, işte şapkası", "işte Edremit" şeklinde konuştu. (Fetograf: AA) la ahndığinı anlatan Demirel, "Biz yine sizin yanınızdayız. Ama o iktidan alanlar da biri- lerine verenler de bugün zor du- nımda. Bu ülkenin halkı öyle bunaldı ki 20 Ekimde gelecek sandığı iple çeldyor. Tezkereyi iple çeker gibi sandıgı iple çekiyorsannz" dedi. Konuşması sık sık 'Başbakan Demirer. Kurtar bizi baba' sloganlanyla kesilen DYP lide- ri, "Milletin 1983te yanlış ber- bere tıraş olduğunn, 1987'de de bn yanlış berberden kopamadığmı' anlatarak "Bu berberin bir tek saçı büe kes- mekten aciz olduğu ortaya çık- tı. Milletin bugünkü hali acemi berbere üraş otmasındandır" di- ye konuştu. Kendisini izleyen coşkulu kalabalığa, "Bunlan 20 Ekim günü sandıga gömecek misiniz" diye soran Demirel, 'evet' karşılığını aldıktan sonra, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bugün ülkeyi yönettikkrini zannedenler yann kacacak de- İlk arayacaklar. Milletin huzu- nına çıkıp ne diyeceklerdir? Be- nim şapkava laf atacakJardır. Siz benim kulâhımı degil, mil- letin derdini düşününüz. Bu şapka demokrasinin simgesi ol- du. Ben bunu bir yerde bırak- madım, kendimi de bırakma- dım. Hnzuranuza geldim. Be- nim şapka bunlan kurtarmaz. Gelin, istediginiz kadar bu şap- kayla uğraşın. MUIet diyecektir ki 'Ben dert içindeyim, sen De- mirel'in külâhıyla uğraşıyor- sun.' Gel de bu milleti pahalı- hk ateşinden nasıl kurtaracak- sın, onu söyle. Nasd söytesin? Yapan o." Kimseyle 'şahsi bir meselesi olmadığını', bugün ülkeyi yöne- tenlerin çoğunun kendisinin ya- mnda çalıştığını yineleyen DYP lideri Demirel, daha sonra şun- Ian söyledi: "Şimdi Çekosiovakya'dan Çankaya konuşuyor. 'Demirel şapkasını aldı, gitti' diyor. tşte Demirel, işte şapkası, işte Edre- mit meydanı. Şimdi bu lafı söy- leyen zat benim müsteşanmdı. Ve 15-20 gün sonra ABD'ye git- mek istedi. Bunu ucaktan indir- mişler. Bana telefon ediyor ağ- lamaldı, 'Ağabey, beni tayyare- den indirdiler" diyor. Ben de 'Sen oradan aynhna' dedim. Elimiz kolumuz baglı, ama nii- fuzumuz var. Sonra uçaga bin- di gitti. Şimdi 'Demirel şapka- sını aldı gitti' diyor. Ayıp deffl mi bu? Bunlann bepsi degil, be- nim kafamın, vücudumnn, şap- kamın altında kaldıiar, şapka- mın... Degil benim bakkundan geimek, şapkamın hakkından gelemediler..." Bugün Türkiye'de bir 'gölge bükomet' bulunduğunu anlatan Demirel, "tstanbul tl Başkanı hanımefendinin sa\esinde bir hükümet var. Kimsenin sayesin- de hükümet olunmaz, vatanda- şın sayesinde hükümet olunur. Bana laf edecek hükümet yok" dedi. DYP Genel Başkanı Süley- man Demirel, konuşmasının so- nunda yurttaşlara 'Düşün arkamıza' çağnsını yinelerken "Demirel bol keseden attı di- yenlere sesleniyonım; benimki- ni beğenmiyorsan bir çare de sen söyle. Onlann gözlerini mil- let korkusu, Dogru Yol korku- su, Demirel'in şapkasuun kor- kusu bürümüştür. Gelin bu dev- ri gomeiim. Bunlar analanndan dogduguna pişman oison. Bun- dan sonra ülkenin idaresine ta- lip olanlar da böyle arvalamasınlar" dedi. Partilile- rin Süvari otobüsünün üzerin- den 'Edremit'in il oimaanı istryoruz' dilegini yinelemeleri- ne karşın, DYP lideri Demirel, bekienenin tersine bu konuda bir şey söylemedi. Bandırma'yı 80. il ilan eden Demirel, iktidar için"Ban- lann tezkere tarihi yaklaşü. Çekip gitsinler ülkenin başın dan"dedi. DYP'lilerin gece boyunca fla- malar ve pankartlarla süsleyerek bayram yerine dönüştürdüğü Bandırma'daki Atatürk Meyda- nı'na 14.45'te gelen Demirel, bü- yük bir kalabahk tarafmdan karşılandı. Demirel, "Onlann bu mey- danlara gelmeye yözleri yok. Haksızlıga, yoksnlîuga, hırsızh- ga kol kanat olmnşlanbr" dedi. Demirel, konuşmasının ana bolümunde, Bandırmalılara ANAP'ın U sözü verip yapma- dıgını anımsatıp 'İl olmak isti- yor musunuz' diye sordu. Sonı- yu üç kez tekrarlayan Demirel, "evet" yanıtı aldıktan sonra, "Türkiye'nin 80. ili olacaksınız. Size daba önce soz verenler ge- lip aynı şeyi söyleıierse 'Gecti Bor'un pazarı sür eşşegi Niğde'ye' dersiniz. Şimdiden otomobSlerinizin, motorlanm- nn, bisikletierinizin arkasına 801 yapıştınn" dedi. Siyaset bilimciler Türkiye'de kamuoyu yoklamalannın güvenilirliğinden kuşku duyuyorlar Seçimaraştırmaları gtivenilir degiltç Politika Servisi — "Kamu- oyu yoklamalanna pek güven- miyorum. Türkiye'de diger iilke- lere gore daha az guveniyoram. Kamuoyu yoklamalan bikiniye benzer. Her seyi gösterir gibi du- rurlar, fakat esas görülmesi ge- rekeni saklarlar" ünlü Fransu reklamcı Jacques Seguela, ANAP'ın seçim kampanyasını başlatan toplantıda seçim araş- tırmalanyla ilgili görüşünü bu esprili sözlerle dile getiriyordu. Batı ülkelerinde yapılan seçim araştırmalannda, çok önemli oy kaymaiarının meydana geldiği sürprizli seçimler dışında büyük ölçüde başan sağlandığı konu- sunda fazla bir kuşku yok. Pe- ki Türkiye'deki seçim araştırma- lanna ne kadar güvenilebilir? Bu soruyu Boğaziçi Üniversite- si'nin sosyal bilimlerde araştır- ma yöntemleri üzerine uzman üç siyaset bilimcisine sorduk. Ya- nıtlan şöyle: Pr»f. Dr. CstÜM ErgiMer l "Kamuoyu yoklamalan siya- si hayatımızuı önemli bir parçaa haline gelmiş bulunuyor. Lider- lere, partilere seçimler arifesin- de nerede bulunduklan hakkın- da bilgi vermekle kalmayıp, seç- men tercihlerini biraz da olsa et- ki yapabilecek bir potansiyele büriinme ihtimalleri oluyor. Pek tabii ki bu durum kamuoyu yoklamalannın sıhhatli olup ol- madığını akla getiriyor. Kamu- oyu yoklamalannın sıhhatli olup olmamalan tamamen bi- limsd yaklaşım, organizasyon ve metodoloji meselesi. Organizas- yon ve metodoloji ise araştırma- ya aynlan mali kaynaklarla ya- kından ilişkili. Kamuoyu araştır- ması yapan kuruluşlann nasıl örgütlendiklerini, bu işe ne gibi bütçe ayırdıklanm tanımak fır- satını elde edemediğim için bu konuda fazla bir şey söylemek istemiyorum. Metodolojileri hakkında da yeterli bilgi yayın- lanmıyor. Değişik kuruluşlar ta- rafmdan yapılan araştırmalann sonuçlan ise oldukça tutarsız. Bu nedenle kamuoyu yoklama- lan hakkında bazı şüphelerim varî' Pr»f. Dr. Y ı h u z Esaıer PROF. ERGÖDER PROF. ESMER BOĞAZİÇİ ÛNİVERSİTESİ BOĞAZİÇİ ÛNIVERSİTESİ PROF. KALAYCIOĞLU BOĞAZİÇİ ÛNİVERSİTESİ ö u konuda fazla şey söylemek istemiyorum ama kamuoyu yoklamalannın metodolojileri konusunda yeterli bilgi yayımlanmıyor. Değişik kuruluşlar tarafından yapılan araştırmalann sonuçlan ise oldukça tutarsız. Bu nedenle kamuoyu yoklamalan hakkında şüphelerim var. Bazılan iyi niyetli fakat, metodolojik zaaflar taşıyan çahşmalardır. Küçük bir bölümünün ise kamuoyunu yansıtmayı değil yönlendirmeyi amaçlayan "sonuçlar" olduğu izlenimi vardır. Metodolojisini ilan etmeyen araştırmalara itibar etmemek lazım. JV.amuoyu yoklamalanna destek olması gereken bilgiler, ciddi sınırlamalar ortaya çıkarıyor. Kamuoyu yoklamalannda kullamlan araçlar, örneğin mülakat cetveli veya soru kâğıdı Türkçeye çevriliyor oysa bunların Türk siyasi kültürüne uyarlanması gerekir. "Artık her seçim döneminde ahşageldiğûniz şeküde, gerek ka- muoyu, gerek siyasi çevreler dik- katlerini bir kez daha secmen davranışlannı ve seçim sonuçla- ruu tahmine yönelik araştırma- lar üzerinde yoğunlaştırdılar. Doğai olarak basın da -son haf- talarda sayı olarak da bir hayli artan- bu tür nabız yoklamala- nnın her türlüsüne geniş yer ayı- nyor. 20 ekim seçimlerine ilişkin araştırmalann sonuçlannı yo- rumlamadan önce, birkaç önemli noktaya dikkat etmemi- zin yararlı olacağını düşü- nüyorum. Birincisi, bu araştırmaların önemli bir kısmı özel örneklem- lere (Istanbullular, filanca üni- versitenin öğrencileri vb.) dayan- maktadır ve bu bulgulann bü- tün Türkiye seçmenlerine genel- lenmesi son derece yanıltıa olur. Ikincisi, bu furya içinde, gü- venilirliği son derece kuşkulu birtakım "araştırmalar" da ya- yınlanabilmektedir. Bunlann bazılan, iyi niyetle yapılan, fa- kat önemli metodolojik zaaflar taşıyan çahşmalardır. Küçük bir bölümünün ise, kamuoyunu yansıtmayı degil, yönlendirme- yi amaçlayan "sonuçlar" oldu- ğu izlenimi vardır. Şüphesiz, uz- man metodologlann dışında, kimsenin araştırmalan bir kali- te kontrol süzgecinden geçirme- leri beklenemez. Ancak, hiç de- ğilse a) yapanı, b) yaptıram (yani maddi desteğin kaynağı) ve c) aynntılı metodolojisi açıkça ilan edilmeyen "araştırma"lara faz- la itibar edilmemelidir. Ve nihayet, basınımız bu araş- tırmalann sonuçlannı yorumlar ve manşet haline getirirken önemli bir yanılgıya düşmekte- dir. Bir haftadan ötekine mey- dana gelebilecek çok küçük (3rtizde bir, hatta yüzde yanm gi- bi) değişmelere büyük önem at- fedilmekte ve bu daJgalanmalar "filanca partinin desteği antı" ya da "falanca parti ikinci sıra- ya çıktı" gibi başhklara dayanak oluşturmaktadır. Oysa en mü- kemmel araştırmalann bile iki kere üst üste tıpa tıp aynı sonu- cu vermesi beklenmez. 1000-1500 kişiye dayalı araştır- malann -her iş kitabına uygun olarak yapıldığı zaman dahi- yüzde 3-4 dolaymda bir hata pa- yı içermesi doğal karşılanır:' Prof. Dr. Ersln Kalayeı- (Bogazlçl) Seçimlerden önce yoğunlaşan kamuoyu yoklamalan artık Türk siyasal hayatının bir gele- neği haline geldi. Bir başka ye- ni gelenek de her seçim sonra- sında, o seçime ilişkin tahmin- lerdeki büyük yanılgılar nede- rüyle kamuoyu yoklamacdannın mazeret bulrrıa ve günah çıkar- ma furyalan oluyor. Nitekim, Gallup'un yurtdışmdan bir uz- man göndererek 1991 genel se- çimleri tahminlerinde kullanma- sı aynı olgunun bir diğer uzan- tısım oluşturuyor. Kamuoyu yoklamaiannda kullanılan araç- lar, eleman ve kamuoyu yokla- malanna destek olması gereken bügüerin eksikliğj buradaki cid- di sırurlamalan ortaya çıkanyor. Kamuoyu yokiamalarına destek olması gereken bilgilerin eksik- liği buradaki ciddi sınırlamala- n ortaya çıkanyor. Kamuoyu yoklamalannda kullanılan araç- lar, örneğin mülakat cetveli ve- ya soru kâğıdı, yalnızca çevrile- rek Türkçeye aktanlıyor. Oysa, bunlann Türk siyasal kültürüne uyarlanması gerekmektedir. Bu henüz pek başvurulan bir yol değildir. Falih Rıfkı Atay'ın de- yişiyle "Şarkta (Doğuda) yalan söylemek ayıp değildirf' Ancak, ankette sorularınıza alınan ya- nıtlarda "gercek olmayaru", ger- çekten ayırt edilemezse, bilgi de- ğil yanılgı derlemiş olursunuz. Gerçek duygu ve düşüncelerini açıklamaktan çekinmeyenler için hazırlanmış bir teknikle, "kamuya açıklanan bilgi acaba bana ileride zarar verir mi" di- ye düşünen insanlara yaklaşmak ne derece verimlidir? Maalesef bu sorunun yanıtını da bümiyo- ruz. Anketör olarak kullanılan elemanlar da "kopya çekmenin" bir norm olarak yaygın olduğu bir kültürün tam ortasından derlenen "üniversite öğrencisi anketçiler"dir. Kopya çekmenin çok ayıp olarak kabul edildiği bir sistemin elemanlan için ge- liştirilen teknikJer, acaba bunun tam tersinin yaygın olduğu bir ortamda verimli midir? Bu so- runun yanıtını da vermiş değiliz. Nihayet, Devlet Istatistik Ensti- tüsü gibi toplu veri üreten ku- rumlann derlediği bilgilerin za- man zaman yetersiz kaJması ne- deniyle, örneklem çekmek için kullanılan teknikler de ciddi so- runlarla karşı karşıyadır. Oysa, temsili ohnayan bir örneklemle seçim sonuçlannı doğnı tahmin etmek ancak mucize olur. Bu konularda ciddi sorun ve engel- ier varken, seçim sonuçlannı doğnı tahmin etmek bir hayli şansa kalmış olmaktadır. Eğer bu sorunlan aşmak için çok cid- di caba gösteriliyorsa, o zaman şans unsuru daha az etkin olur. Ancak, hangi kamuoyu kurulu- şu bu çabayı gösteriyor, bizce malum olmadığı için hangi ka- muoyu yoklamasının seçimleri doğnı tahmin ettiğini kestirmek de olanaksızdır. CÜNEYT ARCAYUREK YAZfYOR 20Ekinfi Unutmuş Mesut Bey, 2000 Seçimlerinde! ANKARA — Mesut Bey, seçim kampanyasının Demirel1 le Çankayalı arasında -içeriği sade insanı fazla ilgilendirmeyen- atışmalaria geçeceğinden kaygılanıyordu. O zaman "iki dev arasında" ezilecekti. Sesi duyulmayacaktı. Korktuğu galiba başına geliyor. TÖ, Romanya Meclisi'nde biraz alkış topiadı ya, geziye ka- tılan gazetecılere göre bir keyiflenmiş, bir neşelenmiş. Prag yollannda Demırel'e yükleniyor. Oysa düne dek bu çığnn açıl- masına karşı çıkan bizzat kendısiydi. TÖ bu! Dün öyle, bu- gün böyle. Demirel'e saldırması doğal. Oturduğu koltuğu kın tutmuş. Demirel korkusu sarmış. Ya, yazılmasına izin vererek daha geniş çevrelere yayılmasını istediği söyleşide Mesut Bey'i harcamasına ne demeli? "Konuşmayan Başbakan" diye alaya alıyor Mesut Bey'i, Seguela'nın propaganda filmleriyle dalga geçiyor. Mesut Bey'i koruyan bir cümle eklemeyi savsaklamıyor. Piramrtle- re özgü sessizliğin "bir seçim taktiği" olabileceğinden dem vuruyor. Kaldı ki, Mesut Bey'e haksızlık ediyor. Turfanda Başba- kanımız önceki gün partisince düzenlenen "Gençiik Komis- yonu"nda ustasını hayran bırakacak, çtrağından övgülerini esirgemeyeceği bir konuşma yaptı. Magic Box'taki haberleri izleyenlerin hayli eğlenceli bul- duğu sahne şöyleydr Toplantı, adından belli, gençiik sorun- lanyla ilgili. Küçük salondaki görüntü, kalabahk. Mesut Bey gençlığın, geleceğımizin mimarı olduğunu ayrıntılanyla açık- larken kamera, izleyicıler arasında oturan uzun beyaz sa- kaliı, yaşı altmışlarda bir partıliyı sık sık ekrana getırdi. Genç- iik toplantısında yerı ve işı ne, bu tabıi anlaşılmıyor Beyaz sakallı 6O'lık „ _ . . . . ..-,. . • . „ dede Mesut Beyi ai- Zımnı işbirliği içinde kışlayacağı yerde, ağ- Olduğunu Saklamadlğl yanakianndan sakai- Inonu yu "ıhtıyar" diye lanna. Neden ağiıyor, horlayan Mesut Bey, 20 iirSS^i Eki d Bey'e, beiki musaiia lken enşemeyeceğı taşma yattı yatacak iktidara, dokuz yıl sonra T ^ n d a Başbaka- 2 ° Ekim 2000 yrimda, 53 n.m.z işte böyiesi yaşmda kavuşmayı gençierin sustuğu, ıh- kabullenmiş bir kez. 20. yişlerindenbirinidaha ^- yÜZyilda İh patiatıyor. "öteki lider- düşlemek herkesin harcı ierin aklı 21 ekimdey- r/eÖ/V miş, Mesut Bey'in ak- * ' lı -20 Ekim gününde mi, hayır- 21. yüzyıldaymış." Bugünleri halletti, gözünü 20 Ekim 2000 seçimlerine çevirdi. Kırk bir kerre maşallah, Allah nazardan saklar turfanda Başbaka- nımızı ınşallah! "Zımnı işbirliği içinde" olduğunu saklamadığı Ecevıt da- hil, Demirel'le "nönü'yü "ihtıyar" diye horlayan Mesut Bey, 20 Ekim 91'de, 44 yaşmda iken erışemeyeceği iktidara, do- kuz yıl sonra 20 Ekim 2000 yılında, 53 yaşmda kavuşmayı kabullenmiş bir kez. 20. yuzyılda iktidar olamayıp 21. yüz- yılda iktidar düşlemek herkesin harcı değil. "Ülkeyi kan gölüne dönüştüren, ekonomiyi iflasa götüren eski politikacıların bugünlerin çok gerisinde kaldığını" söy- leyen Mesut Bey, bu türden akıl çelmelerin seçmen mantv ğına çok uzak düstüğünün ne bilincinde ne de farkında. Tıpki ustası TÖ gibi. TÖ de yurtdışında, 12 Mart'ta şapkasını alıp gittiğini yineteyerek Demirel'in sırtından prim yapmaya ça- lışıyor. İyi ama 12 Mart ertesi, Esenboğa Havaalanı'nda bir rast- lantı eseri izledığım, kısa boylu, şişman bacaklarını zorla- yarak o gümrük memurundan bu emnıyet görevlisine koşan Demirel'in "sabık ve sadık" müsteşarı değil mıydı? ABD'ye gıdecek uçağa bınmesı askerlerce engellenen "sabık ve sadık" müsteşann elınden yine Demirel tutmamış mıydı? Bu öyküler çok önceleri yazıldı; ama TÖ, eski ve kırık bir plağı elinden düşürmüyor. Raflarda tozlanan masallarla halk in- dinde güç tazeleme peşinde. LJderlerle "baş basa" kaisa, haklanndan gelirmiş. Pekâ- lâ!. İstifa et. Kim kimin hakkından gelirmiş görelim. Hodri! İKTİDARA ELEŞTİRİ \AĞMURU Çiüer: ANAP demagoji yapıyor DYP Genel Başkan Yardımcısı Tansu Çiller, "Ekonominin sorumlusu kim? Enkazcı Işm Çelebi mi? Yoksa minder kaçağı Pakdemirli mi?" dedi. tç PoUtika Servisi — DYP Genel Başkan Yardımcısı Tan- su Çiller, iktidar partisinin 'demagoji' vaptığını belirterek "Ekonomiden kim sorumlu? Enkazcı Işın Çelebi mi yoksa minder kaçagı Pakdemirli mi" diye sordu. Dün bir basın açıklaması ya- pan Çiller, ANAP ve SHP yö- neticilerinin şaşkınhk içinde ol- duğunu bildirerek Işın Çelebi'- nin üç ay önce başansızlığı do- layısıyla hükümetten dışlandı- ğuıı söyledi. Çiller, "Çelebi bu- gün hangi sfatia konuşmakta- dır? Ülkeyi bir ekonomik en- kaz haline getiren kendi bece- riksizlikkridir. Anlaşılan Işın Çelebi gitmemiş, perdenin ar- kasuada kalnuşbr. Anlaşılan bugünkü bokümeti de dfinkö gidenler yönetmektedir. Anla- şılan kötü gitmiş, beter gelmiştir" dedi. Çiller, Yıhnaz hükümetinin, Akbulut hükümetinin sözcüle- rine sığjndığını da belirterek bugünkü hükümetin Akbulut hükümetinin devamı olduğunu iddia etti. Tansu Çiller şöyle konuştu: "Sayın Yılmaz da Sayın Pakdemirli de minderden kaç- makta. Eski yenik pehhvan Işın Çelebi yi mindere sürmektedir. 20 Ekim trenini kaçıran ANAP şaşkınlık içindedir. ANAP'a soruyonım, ekonomiden kim sorumlu? Enkazcı Işm Çelebi mi yoksa minder kaçağı Pak- demirli mi?" Açıklamasında SHP'yi de eleştiren DYP Genel Başkan Yardımcısı, SHP'nin hâlâ eko- nomide çağdışı bir anlayışı ser- gilediğini ileri sürdü. Çiller şunlan söyledi: "SHP, ekonomı bilimindeki değişim ve gelişimi kaçırdıfı için milletin güvenini kaybet- miştir. Türk ekonomi basını, tarihi bir misyonu yerine getir- mîştir. Ekonomi politikasını demagojiden kurtanp seviyeli bir tartışma ortamına çekmiş- Ür. BİZ de halkımiT<<an aldlğl- mız güçle, DYP'nin modelmi kamuoyunun tarbşmasına sun- duk. Ekonomi politikasımn kıymetini bilmek ve ucuz de- magojilerden vazgeçmek şart- ör. DYP olarak işte programı- mız diyoruz. tnsan haklanm öne alan, demokrasiye tutku Oe bağlı ve dttnya ile bütünleşme- yi hedefleyen ilkelerimizde Türk kadınına, işçimize, me- munımuza, esnafımıza, köylü- müze, sanayicünize ve tüm Türk halkına dttnya ile bütün- leşen hak, adalet ve refah he- defliyonız. tşsizlik sigortası, sağlık sigortası, sosyal sigorta kurumlannın tek çatı altında toplandıgı ve vergi adaletinin <gğfan<tıgı bir refah toplumunu Türk insanı için gercekleştire- cefu." MOBLELI, TAM KONFORLU DAIRE Sahibinden Göztepe Cengiz Han Sokak'ta 160 m2 möbleli, beyaz eşyalı tam konforlu daire satılıktır. Tel: 337 77 88
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle