Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
10EYLÜL 1991
BüGÜN
• SwİMOtel'de İTO'nun
katkılarıyla saat 9.30'da
"İstanbul'un Çevre
Sorunlan ve Çozüm
Yollan" konulu toplantı
yapılacak.
• SwissotoTde saat
18.00'de "Güvenilir Demir
Tedavisi" konulu
sempozyum yapılacak.
KlSA KISA
• Nişantaşı'nda 10 gün
önce bir apartmanın
asansör girişinde cesedi
bulunan 16 yaşındaki
Rumen Cannen Lica'run
katili olduğu öne sürülen
bir sigorta şirketinin
koordinatörü gözaltına
alındı. Sorgusunda suçunu
itiraf ettiği bildirilen
Mehmet Ali Soysal'ın, genç
kızı kendisiyle ters ilişkiye
girmek istemeyerek yüzünü
tırmaiadığı için boğarak
öldürdüğünü itiraf ettiği
bildiriJdi.
• Alibeyköy'e bağlı Çırçır
Mahallesi sakinleri, yol ve
kanalizasyon sorunlarına
ilgisiz kaldığı gerekçesiyle
Eyüp Belediyesi'ne "göreve
çağrı" dilekçesi verdiler.
• Okmeydanı Işıklar'da
meydana gelen kazada
Yakup Ak yönetimindeki 52
DF 918 plakalı kamyonla
çarpışan polis minibüsünde
bulunan komiser Battal
Köse, polis memurları
Dursun Taş, Erol Gümüş,
Faruk Aldemir yaralandı.
KENTYAŞAM CUMHURÎYET/15
16-30 EYLUL
Elektrik kesintisiİSTANBUL (AA) — TEK
Elektrik Dağmm Müessesesi Be-
yazıt Işletme ve Bakım Müdür-
lüğü'nün trafo bakım çahşma-
lan nedeniyle, 16-30 eylül tarih-
lerinde saat 09.00-17.00 arasın-
da bazı bölgelere elektrik veri-
lemeyeceği bildirildi. Elektrik
verilemeyecek bölgeler sunlar:
16 eylül: Millet, Cevdet Paşa
Caddesi, Münifpaşa, Mihriâ-
lem, Samipaşa, Özbek Süley-
man, Haseki Sokak, Haseki
Eğitim Merkezi ve civarı.
17 eylül: Hekimoğlu Ali Pa-
şa, Adnan Adıvar, Millet, Cer-
rahpaşa Caddesi, Münifpaşa,
Özbek Süleyman, Ahmet Hik-
met, Güzel Sebzeci, Küçük Mü-
hendis sokaklan, Haseki Hasta-
nesi ve civan.
18 eylül: Şehremini Çukur
Pazar.
19 eylül: Büyük Reşit Paşa,
Ordu, Koca Ragıp Bey, Vidinli
Tevfık Bey, Gençtürk Caddesi,
Zeynep Kâmil, Fethi Bey, Ha-
rikzadeler, Kurultay, Şair Haş-
met, Sait Efendi, Yeşil Tulum-
ba sokakları, Atatürk Bulvarı
ve civan.
20 eylül: Gençtürk, Ordu
Caddesi, Valide Cami, Çıngı-
raklı Bostan, Imam Murat, Ha-
san Paşa, Gümrük Emini, Ye-
şil Tulumba Sokağı, Atatürk
Bulvarı ve civarı.
21 eylül: Mithat Paşa Cadde-
si, Esirci Kemalettin, Turanh
Sokağı, Mabeyinci ve lbrahim
Paşa yokuşlan, PTT santralı ve
civan.
22 eylül: Kadırga Liman Cad-
desi, Gedikpaşa Camii, Müsel-
lim, Büyük Kömurcu, Ordekli
Bakkal sokakları, Kumkapı
Meyhaneleri.
23 eylül: Cerrahpaşa Adnan
Adıvar, Millet caddeleri, Kürk-
çubaşı Ceşme, Güzel Sebzeci,
Hobyar Mektebi, Tütüncü so-
kaklan, Cerrahpaşa Hastanesi'-
nin bir kısmı.
24 eylül: Nişanca, Koca Ra-
gıp Bey, Mesihpaşa, Koska cad-
deleri, Soğanağa Camii, Derin-
kuyu sokaklan, Daltaban Yo-
kuşu, Laleli'nin bir kısmı.
25 eylül: Kemikli Burun Cad-
desi, Kalburçu Mehmet Sokak,
Olcay Oteli ve civarı, Yedikule
Caddesi, Karagöz Tekkesi, La-
lezar Çeşme, Meşeli Mescid, Ye-
di Şehitler sokaklan ve Silivri-
kapı civan.
26 eylül: Silivrikapı Caddesi,
Karagöz Tekkesi, Lalezar Çeş-
me, Meşeli Mescit Yedi Şehitler
Sokakları ve Silivrikapı civan.
27 eylül: Namık Kemal, Cer-
rahpaşa, Millet caddeleri, Çakı-
rağı Cami, Manastırü Rıfat, Kâ-
tip Musluhittin sokaklan ve ci-
varlan.
28 eylül: Aksaray, Laleli, Me-
sihpaşa caddeleri, Azimkâr So-
kak, Atatürk Bulvarı ve Laleli
civan.
29 eylül: Aksaray Inkılap,
Langa, Kemalpaşa, Namık Ke-
mal, Tiryaki Hasanpaşa Cadde-
si, Valide Cami Sokak ve Sular
ldaresi.
30 eylül: Sımpaşa, Cevdetpa-
şa, Kızılelma caddeleri, Emrul-
lah Efendi, Ömer Seyfettin so-
kaklan, Velet Çelebi Sokak ve
civarı.
Metro
görüşmesi
Istanbul Haber Servisi —
Istanbul metrosunun yapunı
için hazırhklarmı sürdüren
Istanbul Büyükşehir Beledi-
yesi, dün 6 firmanın yetki-
lileriyle görüştü. Genel Sek-
reter Tuğrul Erkin başkan-
lığında yapılan görüşmelere
Kutlutaş, ENKA, STFA,
KlSKO ve Tekfen şirketle-
rinin yetkilileri katıldı..
Toplantı öncesi bir açık-
lama yapan Tuğrul Erkin,
İstanbul'un metroya her za-
mankinden daha yakın ol-
duğunu söyledi. Metroya ilk
kazmanın eylül ayı sonunda
vurulacağını belirten Tuğrul
Erkin, "Biz bu metroyu ya-
pacagız. Projenin yapunı
için 6 firma istekli. Bu fir-
malann yöneticileriyle gö-
rüşmeler yapacagız. 1992de
başlayacagımız proje 1994
yıiında tamamlanacak" de-
di.
Perpa'daki 1900 dükkânı
satarak projeyi gerçekleştir-
meyi düşünen belediye, ilk
hazırlık çalışmalanna bu
ayın sonunda başlayacak.
Buna göre Taksim'de yerin
30 metre altında bir tünel
açılacak. 180 metre uzunlu-
ğundaki tünelin yeraltı ze-
mininin kontrol amacıyla
açılacağı beürtildi. Metro
için 31 ekimde açılacak iha-
lenin sonuçlan 30 araJık ta-
rihindeaçıklanacak. 14 Şu-
bat 1992 tarihinde temel ka-
zısı başlayacak. Kazı çahş-
malan Taksim-Şişli ve Şişli
- 4. Levent arasında iki ayrı
aşamada yapılacak.
T n v ı l r A b o n ' ı n r k l r ı ı i fiovins»! Sinema sanatçısı Tarık Akan'ın 2.5 milyar harca-
lariK AKan ı n OKUI sevıncıymk restore
;,tirdiii ÖM
,T a s A n a s ı n ı f l v e
tık0
.
kulu, dün yapılan törenle açıldı. Sanatçı açılısta yaptığı konuşmada, 1964 yüında mezun olduğu
eski adıyla Bakırköv Tarihi Taş Ortaokulu binasını yeni bir düzenlemeyle Türk MiUi Egitimi'nin
hizmetine sunmuş olmasından ötüriı çok heyecanlı oldugunu söyledi. Akan, "21 yıllık sanat ha-
yatımda aJdıgım birçok ödülden bile fazla beyecanlandım. Okudugum ortaokula ve çocukluğu-
mun gectiği Bakırköy'e bir vefa borcuydu. 7 ay süreyle inşaat çalışmalannda bizzat bulunarak
amele gibi çalıştım ve ortaya bn güzel bina çıktı. Artık burada öğrenim görecek çocuklarunız dü-
zeyli bir egitim alacaklardır. Çok mutlu ve heyecanlıyım" dedi. Çok sayıda sanatçı ve çevre saki-
ninin katıldıgı açılış löreninde Bakırköy ilçesi Milli Egitim Müdünı Halis Sezgin, Bakırkoy Kay-
makamı Asım Ayhan ve Bakırköy Belediye Başkanı Yakup Akyıiz birer konuşma yaptüar.
EREKLİ
TELEFONLAR
527 57 00
172 13 73 -74-75 ve 068
• İHd ama: 068
Takaki
HBS«dfcO77
511 89 18
588 48 00
Çtş» T»: 534 00 00 (100 hat)
" 340 01 00
345 46 80
131 22 09
152 43 00
588 44 00
121 77 77
358 67 60
nutffc
Traflk * * • m.: 176 24 14 (İSt),
356 04 85-86 (KadıkAy)
•HH Tnflk: 377 22 07 (E-5),
356 04 86 (Setiınçi),
314 36 (B Çekmece)
573 13 31
574 73 00 (25 hat),
574 73 00,
574 82 00 (45hat)
• PST:
Ortad fmşmr. 527 00 50.
l^aşa tamşmt: 336 20 63
LPafi &•*•) 348 80 20
l: 526 40 20,
144 42 33.
BMfa Yalan (**«*•): 145 53 66,
144 25 02. 149 18 96
149 15 58
(Hava tahmını d|}r«nme) 573 89 80
• a a m * AMZA:
526 62 74,
taUi 526 62 74
150 83 50,
r. 348 71 40
• TK: 069
• StlMCA:
522 97 03.
147 51 10.
r 345 03 04
• fcTT 8ML m.: 145 07 20 (17 hat)
HABERLERIN DEVAMI
Kahvecrnîn patent itirafı Birand: İddialar çarpık yansıtıhyor
Haber Merkezi— Maliye ve
Gümrük Bakanı Adnan Kahve-
ci, dün yaptığı yazılı açıklama-
da Maliye Bakanlığı tarafından
esnafa dağıtılması planlanan
mini yazarkasalann "pateotini"
aldığını kabul etti. Kahveci,
"Baradan sağlanacak geliri bir
•ayır kurumuna bsgtslama ka-
ran alnuşUm" dedi.
Kahveci, 8.9.1991 tarüüi gaze-
temizın manşetinde yer alan
Uğur Mumcu imzah "Kahveci
1
nin Patent Oyunu" başlıklı ha-
bere ilişkin olarak yaptığı açık-
lamada, kendısinin "akıllı bir
yazarkasa" ürettiğini ve bundan
zarar görecek olan "çokuluslu
şirketlerin Türk ortaklannın",
Ugur Mumcu'yu da "dolduru-
şa" getirerek kendisini karala-
mak istediklerini söyledi.
Kendısinin bulduğu "akıllı
ymzarkasanın" esnafı pek çok
bürokratik kırtasiyecilikten kur-
taracağını savunan Maliye ve
Gümrük Bakanı, bu buluşun,
diğer yazarkasa imal eden fir-
maları iflas ettirmeyecek şekil-
de yavaş yavaş devreye sokuhna-
sını istediğini de belirtti.
Kahveci, Uğur Mumcu'nun
konuyu kendisine sormamasını
da eleştirirken bu "palenf'ten
sağlayacağı gelire ilişkin şunla-
rı söyledi:
"Eger bu 'akıllı
1
kasadan ve
otomatik seçim sandıgından pa-
tent için tek kuruş gelirim olur-
sa, işin başından beri bir hayır
kurumuna bagışlama karan al-
mıştım. Niyetim kötü olsaydı
patentlere ismimi yazdınr mıy-
dım? Karanm karar. Bana pa-
tenüerin geliri degjl, şerefi yeter.
Bir yazar için Idtabına ismini
yazmak ne kadar onur verici ise
beniiB için de patent müracaa-
ünda ismimi yazdırmam, o ka-
dar onurlandırıcıdır. Bunlan bir
Türk Maliye Bakanı'nın bulma-
sı, geliştirmesi onur vericidir."
Gazetemizde yer alan haber-
de şöyle deniyordu:
"Maliye Bakanlığı tarafından
esnafa dağıtılması düşünülen
mini yazarkasalann patenti Ba-
kan Adnan Kanveci'nin. Maliye
ve Gümrük Bakanı Adnan Kah-
veci, TESTAŞ Genel Müdürii
Naim Snngur ve aynı şirketin
yönetim kunılu üyesi Kemal
Önder Kefoglu Ue birtikte 11 ey-
lül 1989 tarihinden geçerli ol-
mak iizere 15 yülıgına mini ya-
zarkasalann patentini aidı. 28
Aguslos 1991 giinü yapılan ve
dün yüriiriüge giren yasa degi-
şiklikleri Ue Maliye Bakanlığı
1
nın 350 bin küçük esnafa mini
yazarkasa satm aiarak dağıtması
öngörülüyor.
Mini yazarkasayı iiretecek şir-
ketler 15 yd boyunca Kahveci ve
iki arkadaşına patent hakkı öde-
yecekler. Kafeved'nin gelecek se-
çimlerde kuDanılması planlanan
'dokanmatik seçim maldnesi'
için de Sanayi ve Ticaret Bakan-
lıgı'na başvurduğu beliriendi."
Maliye ve Gümrük Bakanı
Adnan Kahveci'nin bu haber
üzerine gazetemize gönderdiği
açıklamanın tam metni şöyle:
"Sayın Uğur MUMCU
Cumhuriyet Gazetesi
ANKARA
8.9.1991 tarihli Cumhuriyet
Gazetesi'nde "Kabveci'nin Pa-
tent Oyunu" başlıklı yazınızı
üzüntü ve kızgınhkla okudum.
Çünkü;
1. Siz ki profesyonel bir gaze-
teci olduğunuzu söylüyorsunuz,
bir bakanı itham eden sürman-
şetlik bir haberde tenezzül edip,
suçladığınız kişiyi aramıyorsu-
nuz. Bu ne biçim gazeteciliktir?
2. Yazar kasa olayına gelince
önce şunu öğrenelim: Adnan
Kahveci'nin namusuna ve itiba-
rına leke sürme kampanyasını
başlatmak isteyen çok kişi oldu.
Her bir kampanyanın arkasında
menfaat temin edemeyenler var-
dı. Bu defa kimler var acaba?
Haberi yazarken beni aramadı-
ğınıza göre; acaba Ünal tnanç,
Ceyhan Mumcu, Uğur Mumcu
ilişkisi mi var? Ve bu ilişkinin
arkasında zedelenen hangi men-
faatler var?
a- Yoksa devletin arazilerini
bedava kullananlar, ecri misilleri
gerçek piyasa değerlerine çıka-
nldığı için mi sizi araya sokma-
ya calışıyorlar? Ecri misilleri pi-
yasa değerine çıkardığın için mi
bu "küstah", "haddini bihnez"
Maliye Bakanı'na ders vermek
istiyorlar?
b- Ya da; hakkında mahke-
meleri ve bazı basm mensupla-
nnı satın almaya çalıştığı iddia-
ları olan bir kişi ile uğraşmaya
başladığı için mi, Adnan Kahve-
ci hedef yapılmak isteniyor?
c- Devletin malını korumak
için, kendine mafya babası un-
vanını takanlarla gözünü bu-
daktan sakınmadan mücadele
ettiği ve gerekirse ölüm pahası-
na mucadeleyi göze aldığı için
mi Adnan Kahveci hedef alını-
yor?
3. Son 11 yıldır milyarlar ka-
zanacak mevkilerde bulunmama
rağmen harama el uzatmadım;
aç kalsam da uzatmam. Maliye
Bakanı olmama rağmen her
hafta lstanbul'a gittiğimde otel-
de kalmam. Maçka ve Tarabya
otelleri biliyorsunuz bize bağlı.
Onların kral dairelerinde kala-
bilirdim. Buna rağmen her haf-
ta Kartal'da mobilyaları dahi ol-
mayan evünde kahyorum. 4 haf-
ta önce, karın doyurmak için,
buzdolabında altı ay kalmış ma-
yonezle yaptığım sandeviçle ze-
hklendim. Az kalsın ölecektim.
Benim kanuni hakkım olan Ta-
rabya'nın kral dairesinde her
hafta kalabilecekken, bunu mil-
lete olan saygısından dolayı yap-
mayan bir kişiye siz ne hakla,
hangi küstahlıkla çamur atarsı-
nız? Bu çamuru atmadan önce
niçin beni aramadımz?
4. Türkiye'de üretilen yazar
kasalar sizin tabirinizle "çok
uluslu tekellerin" ürünleridir.
Türkiye'de yazar kasa uygula-
ması başlayınca pek çok firma
Türkiye'de montaja başladı. Ben
Mah'ye Bakanı olmadan önce şu
gerçeği fark ettim: Yazar kasa-
lar çok pahalı. Biz onların üçte
biri fiy-atına ve aynı zamanda
"akıllı" bir yazar kasa yapabi-
Iiriz. "Akılh"dan kastım şu: Her
ay başı mükellefin KDV beyan-
namesini bir akıllı kartın üzeri-
ne çıkaran bir kasa. Yani hem
bugünkü kasalardan çok ucuz,
hem de çok daha fazla iş yapan
bir kasa. Ama basit yazar kasa
degü; "akülı" kasa. Bunun pa-
tentini aldım. Çünkü sadece
Türkiye'de degil, bütün dünya-
da vergi sistemine büyük yeni-
lik getirebilecek bir olay.
Ama bugun Türkiye'de kulla-
nılan basit yazar kasalann pa-
tentlenebilme özellikleri yok.
Herhangi bir elektronik tasa-
rımcı çok çabuk yeni bir basit
yazar kasa yapabiür. özetle; be-
nim patentlediğim "akılh" kasa
ile bugun kullanılan yazar kasa-
lar çok farklı şeyler.
5. Gelelim esnafın durumuna.
Türkiye'de iki buçuk milyon es-
naf var. Sadece 500 bini yazar
kasa almış. Alanlara ucuz kre-
di verilmiş ve yazar kasa için
ödedikleri parayı vergilerinden
düşebiliyorlar. Zaten yazar ka-
sanın bedelini devlet dolaylı ola-
rak geri ödüyor. İki yıldır esnaf-
tan duyduğum en büyük şikâyet,
"bize yazar kasa aldırmayuı,
çok pahalı, ne olur bizi ya^r
kasadan muaf tutun" şeklinffel'
Şimdiye kadar esnaftan, geUri
yüksek olanlar yazar kasa aldı.
Sıra geliri düşük olanlara gel-
mişti. Esnafla yaptığım her soh-
bette bu yazar kasalan alama-
yacaklannı söylediler. Ne yapa-
bilirdik? Ya yazar kasa mecbu-
riyetini kaldıracaktık, ya da ya-
zar kasayı biz verecektik. Yazar
kasa mecburiyetini kaldırama-
yız. Çünkü belge sistemi çöker.
Bugun herkes fiş veya fatura ve-
rirse Türkiye'de vergi kaçağı sı-
fıra iner.
O halde çözüm yazar kasayı
bedava vermekti. Bu şekilde es-
naf da pek çok bürokratik kır-
tasiyecilikten kurtulacaktır.
6. Ben bu "akıllı" kasayı bul-
duktan sonra sizin o çok sevdi-
ğiniz "çok uluslu şirketlerin
Türk ortaklannı bir korku sar-
dı." Acaba Kahveci'nin çok
ucuz, "akılh" kasası bizi iflas et-
tirir mi? Ettirmesine ettirir, ama
ben devleti temsil ediyorum.
Devletin "Arkadaş gel, yatı-
nm yap, yazar kasa üret" deme-
sinden bir süre sonra "Ben sen-
den çok daha ucuz ve çok üstün
bir 'akılh' kasa ürettim. Ov-un
için seni iflas ettireceğim. Senin
yazar kasam bırakıp bundan
sonra 'akılh' kasaya geçeceğim"
demesi, devletin kendi verdiği
sözü tutmaması olurdu.
Ashnda milh' menfaatimiz bir
an önce "akılh" kasaya geçme-
yi gerektiriyor. Ama geçersek
bugün yazar kasa üreten firma-
Iar iflas eder.
tnsanın akhna şu soru geliyor.
Acaba; Uğur Mumcu da büerek
veya bihneyerek, çok uluslu şir-
ketlerin âdeta avukathğuıa soyu-
nan Aykon Doğan'ın dolduru-
suna mı geldi? fnşallah bu olay
Uğur Mumcu'ya ders olur da bir
daha DYP'lilerin dolduruşuna
gelmez. Ama, Uğur Mumcu çok
uluslu tekellerin uzantısı yazar
kasacılan korumakta ısrar eder-
se, Adnan Kahveci bu aşamada
ne diyebilir ki?
7. Geçen hafta Gelirler Genel
Müdürü'ne taiimat verdim.
"Mevcut yazar kasa imal eden
fırmalan iflas ettirmeyecek ama,
'akıllı' kasayı da yavaş yavaş
devreye sokacak bir satın alma
prograrm hazırlaym" dedim.
"Akıllı" kasayı istiyorum;
çünkü, mükellefi KDV beyanna-
mesi doldurma külfetinden kur-
tarıyor.
8. Eger bu "akıllı" kasadan ve
otomatik seçim sandıgından pa-
tent için tek kuruş gelirim olur-
sa, işin başından beri, bir hayır
kurumuna bağışlama karan al-
mıştım. Niyetim kötü olsaydı
patentlere ismimi yazdınr mıy-
dım? Karanm karar. Bana pa-
tentlerin geüri değil, şerefı yeter.
Şimdi de "belge kasası"nın pa-
tentini almak için müracaat et-
tim. Amacım Türkiye'yi dünya-
nın vergi kaçağı en az ülkeleri
arasına sokmak. Ama Türkiye
bir Almanya veya bir Amerika
değiL Oradaki yöntemler Türki-
ye'de uyg^jnanyvgr. Tamamen
Türkiye'ye 6zgü yöntemler geliş-
tirmek gerekiyordu. Ben de bu-
nu yaptım.
9. Şimdi vatandaşa ve size şu-
nu sorayım. Ellerindeki yazar
kasalan satamama endişesiyle,
Aykon Doğan adh kişi ve bu şir-
ketlerle ne ilişkisi oldugunu bil-
mediğim bir milletvekili Uğur
Mumcu'yu da işin içine katarsa
Adnan Kahveci ne yapmalı?
Uğur Mumcu'nun bu şirketler-
le gizli ilişkisi olabileceğini dti-
şünecek Adnan Kahveci'yi kim
ayıplayabilir? Uğur Mumcu'nun
çok uluslu şirketlerle ve Ahmet
Hattat'la ilişkisi ihtimalini yaba-
na atabilir miyiz? Çünkü Uğur
Mumcu, bu sürmanşetlik haberi
yayına hazırlarken, en müteva-
zı gazetecinin bile telefonuna çı-
kan Kahveci'yi istese pekala ara-
yabilirdi.
10. Büim adamı ve bakan ola-
rak ülkeme bir şeyler kazandır-
mak için çahştım. Şimdi şunu
duşünün: Hesap makinesi ile
bilgisayar arasındaki fark ne ise,
yazar kasa ile "akıllı" kasa ara-
sındaki fark aynı. Bunun bile
farkına varamayan, kendisi es-
ki vergici bir milletvekili çıkıp
saçmahyor. Mechs'te de sorusu-
na çok net cevap verdim. Beda-
va vermeyi düşündüğümüz ya-
zar kasalar bugün imal edilen-
lerdir. Keşke sadece "akılü" ka-
salan verebilseydik. Hem çok
daha modern sistem kurulurdu,
hem de çok daha ucuz oldukla-
rı için kaynak ısrafı önlenirdi.
Böylece Türkiye"nin 900 milyar-
la 2 trilyon arası tasarrufu olur-
du. Meclis'te de açık açık söy-
ledim. Bugün kullanılan yazar
kasalann patenti yok. Herhan-
gi bir elektronik mühendisi bun-
lan tasanmlayabilir. Ne yapıldı-
ğını, neler başanldığını anla-
maktan aciz bu milletvekili, aca-
ba bazılannın menfaatini de mi
kolluyor?
11. Biü'yorsunuz faturalı ver-
gi iadesi sadece Türkiye'de var.
Ovünerek söyleyebüirim ki fatu-
ralı vergi iadesini parti progra-
mına koyan, fikri savunan ve
kanunlaşması için çalışan kişi-
yim. Bu kanun sayesinde vergi
kaçağı büyük ölçüde azaldı.
Şimdi de "akıllı" kasa ve yeni
gelecek "belge" kasası ile Türki-
ye vergi kaçırmanın en zor oldu-
ğu ülke olacak. Başka ulkeler-
de bunlan yapan büim adamlan
mil>-arlara boğulurken, ben tek
kuruş istemememe rağmen it-
ham ediliyorum. Ben espri olsun
dîye "Bu memlekete hizmet
edenlerin heykeüni dikerler, ama
küçük bir farkla, ka2iğa geçire-
rek!" demiştim, esprim gerçek-
leşti. Bana "enayi" diyecekler,
biliyorum. Ama yine de >ılma-
yacağım. Böyle gelmiş, böyle
gitmemeh'. Bu bozuk düzeni de-
ğiştirmeye ahdettim. Aç kalsam
da mücadelem devam edecek.
Çünkü bunu yapmazsak, bu dü-
zen "Meclis'te değişmez" diye-
rek silaha sanlan, demokrasinin
göstermelik oldugunu düşünen
gençleri suçlamaya hakkımız ol-
maz.
12. Sayın Mumcu, benzer bir
ithamı 1981'de beraberimde ge-
tirdiğim eşyalan beyan ettiğim
zaman da yaptınız. Beyan etme-
sem de gumrüklerden rahatlık-
la geçirebileceğim eşyalar için
hakkımda itham edici bir yazı
yazdınız. O vazıdan bir hafta
sonra sizin çok iyi tanıdığınız bir
Ingiliz gazeteci bana gelerek
"Uğur Mumcu'nun böyle bir ya-
zı yazmaması gerekirdi, çünkü
ona bir hafta önce ısmarladığı
yeni bir kısa dalga radyo getir-
miştim" dedi. Ben doğriı beyan-
da bulund,uğum için suçlanır-
ken, siz bir yabancı gazeteci ka-
nalıyla resmen "kaçakçıhk"
yapmışsınız. Acaba o kısa dal-
ga radyo ile yabancı istihbarat
servislerinden gizli mesaj aldığı-
nızı iddia etselerdi ne derdiniz?
13. Son olarak şunu söyleye-
ceğim. Beyler! Ayıptır! Ben ül-
keme hizmet etmek istiyorum.
Bir şeyler yaratıp ülkeme hedi-
ye etmek istedim. Takdir edile-
ceğime, teşekkür edileceğime
saçma sapan şeylerle itham edi-
liyorum.
İşin başında; patent hakkı
doğsa da, bunu hayır kurumla-
rına bağışlama karanm alan bir
insana böyle bir muamele reva
görülmemeli idi. Bir yazar için
kitabına ismini yazmak ne ka-
dar onur verici ise, benim için de
patent müracaatında ismimi
yazdırmam o kadar onurlandı-
ncıdır. Bunlan bir Türk Mah'ye
Bakanı'nın bulması, geliştirmesi
gurur vericidir. Bana da; sade-
ce bu gurur, bu kıvanç yeter. Pa-
raya ve şahsi menfaatlerine
onem veren insan olsaydım çok
daha değişik işler yapabilirdim.
Unutmayın ki ben devlette çahş-
mama rağmen mecburi hizmet
borcunu nakit para olarak dev-
lete aynca ödeyen Türkiye"deki
belki de tek kişiyim.
Bana çamur atılması, muca-
dele azmimi daha da kamçıla-
mıştır. Bundan sonra da haksız-
lıklarla daha güçlü bir şekilde
mücadele edeceğim. Ve de siz-
den, en azından, incinen onu-
rum için özür dilemenizi bekli-
yorum.
Adnan Kahveci
Maliye ve Gümrük Bakanı
Heıııa: Patenthakkı bizinı şirketin
Haber Merkezi — Maliye Ba-
kanı Adnan Kahveci, TESTAŞ
Genel Müdürii Naim Sungur ve
aynı şirketin yönetim kurulu
üyesi Kemal Önder Kefoglu'nun
ihtira sahibi olduğu "akıllı
yazarkasa" olayıyla ilgili bir
açıklama yapan HEMA Elek-
tronik, yazarkasa patentinin
kendi şirketlerinin araştırma-
geh'ştirme bölümünde hazırlan-
dığını öne sürdü.
HEMA'dan yapılan açıklama-
da, "Biz bu patentin şirketimi-
ze ait oldugunu yargı önünde
ileri sürüyonız" denildi.
HEMA Elektronik Sanayi ve
Ticaret AŞ Yönetim Kurulu
Başkan Yardımcısı Selçuk
Ömerbaş, Cumhuriyet'in "şirke-
tin ortakhk yapısı ve dava konu-
su" hakkındaki sorusunu şöyle
yanıtladı:
"Şirketin bütün bisseleri, bu-
gün tamamen Sayın Ahmet
Hattat'ın tontrolü altındadır.
Emin Hattat, Recai Kutan ve
Bülent Göncü, elektronik şirke-
tindeki hisselerini 1991 yılı için-
de Ahmet Hartat'a devretmişler-
dir. Naim Sungur, haziran 1991
yüında yapılan genel kurnl top-
lantısmda yönetim kuruluna ye-
niden seçilmemiştir. O zaman
kendisine verilen hisseleri de he-
nüz şirkete teslim etmemiştir.
Önder Kefoglu ile mart 1991 yı-
lında şirketten ayrdmıştır.
Yazarkasa çaiışmaları bu iki
kişinin HEMA Elektronik'te gö-
rev yaptıklan sırada arastırma-
geliştirme bölümünde hazırlan-
mıştır. Şirketin olması gerekir-
ken bu iki kişi, Sa\ın Adnan
Kabveci ile şabsi ilişki kurarak
patent almışlardır. Biz bu paten-
tin şirkete ait oîdugunu yargı
önünde ileri sürdük. Biz patent
olayına yeni vâkıf olduk. Patenti
önceden almışlar. Patenti aldık-
lannı belirledikten sonra geçen
baziran da yargı önüne gittik."
(Baftarafı 1. Sayfada) \\nen
Birand, "Bazı muhasebe hata-
lanndan dogmus aksaklıkların
gjderümesi için iyi niyetle yar-
dımcı olacagımı belirttim" di-
yor. Birand şunları söylüyor:
"Bu aksaklıklann en belli baş-
lılarından biri yuıidışından alı-
nan göriintülerle ilgili bazı fatu-
ralann karşıhklı muhasebe ba-
tası ile iki kez ödenmiş olması-
dır. Bu ve bunun gibi ödemele-
rin meblagı, aradan geçen süre-
nin uzunluğu. kur farklılıklan
nedeniyle henüz belirleneme-
miştir."
Yolsuzluk iddiasına ilişkin
haberlerin 32. Gün programı Ue
'Demirkırat'-'12 Mart'tünı bel-
gesellerin yapılmasını engelleme'
amaa taşıdığım öne süren Meh-
met Ali Birand "TRT'nin bir an
önce incelemesini tamamlayıp
k a r a n m " açfkfamâsıhı
bekliyorum" diyor.
Mehmet Ali Birand'ın, açık-
lamasının tam metnini okuyu-
culanmıza sunuyoruz:
"TRT ile 1985 yıh ekim ayın-
da bir sözleşme imzaladım. Bu-
na göre 32. Gün programının
yapmu karşıhğında 2 milyon TL
(yıllar içinde giderek 14 milyon
TL'ye kadar çıkan) telif ücreti
aiacaktım. Beraber çalıştığım
tüm ekibin programla ilgili her
türlü harcaması karşıhğında fa-
tura alınacak, bunlar TRT'ye
ibraz edüecek ve kurum tarafın-
dan ödenecekti.
Bu harcamalar; tüm dış gezi-
ler, ulaşım, yemek, kamera ve
ekip kiralama, konaklama gi-
derleri, büro hizmetleri, çahşan-
lann telif ücretleri, TRT'nin
karşılayamadığı yurtiçi ve yurt-
dışı montaj hizmetleri, arşiv
malzemesi ve benzeri masrafla-
n kapsamaktaydı.
Bu sözleşme çerçevesinde
TRT'ye 6 yılda 84 ayn program
yapıldı. Yaklaşık 10 milyar
Türk Lirası harcandı ve bu har-
camalar karşıhğında binlerce fa-
tura kuruma teslim edildi.
Bu çalışmalar zaman zaman
15 kişiye varan bir ekiple ger-
çekleştirildi. Her ay en az 4 ay-
n ülkeye gidilerek 6 yılda 300'ü
aşkın dış gezi yapıldı. Yüzlerce
kamera ve ekip kiralandı, özel
çekim arabalan tutuldu, yurtdı-
şındaki stüdyolarda ön kurgu
hizmetleri gerçekleştirildi.
Bazen çölde bir hafta Irakh
bir şoförün arabası kiralandı,
bazen Beyrut'ta savaş koşullan
içinde normalin 5 katı üzerinde
bir para karşıhğı kamera kira-
lanmak zorunda kalındı. 32.
Gün türünde bir programın ger-
çekleştirilebilmesi için Ermenis-
tan'dan Suriye'ye, Hindistan'-
dan Çin'e kadar pek çok ulaşıl-
ması güç merkezde çekim yapı-
lırken Türk mevzuatına uygun
tek tip fatura bulmak elbette ki
kolay olnıadı. Biraz televizyon
tecrübesi olan herkesin bilebile-
ceği gibi tüm Batı televizyonla-
nnda başarüı bir yapımın en as-
gari koşullan bu hizmetlerin
sağlanmasından geçer. Biz de
bu sayede kamuoyunun önune,
yıllardır hiç azalmayan bir be-
ğeni ile izlenen bir yapımla çık-
tık.
Bu yoğun tempo içinde, dun-
yanın dört bir yanında dolaşan
ekiplerimizin yaptığı harcama-
lara ilişkin, her biri değişik ül-
kede, değişik şirketler tarafın-
dan, değişik yöntemlerle kesilen
faturalar, kimi zaman kâğıt üze-
rine çiziktirilmiş belgeler topla-
nıp, Haber Dairesi BaşkanhgV-
na her ay değişik bir arkadaşı-
mız tarafından teslim edilmek-
teydi. Bunlan benim tek tek
kontrol edip, Türk muhasebe
mevzuatına uygunluğunu denet-
lemem mümkün olmadığı gibi
çoğu zaman gormeme bile im-
kân bulunmuyordu.
Ancak bizim güvencemiz bu
faturalann TRT'nin 3 ayn de-
netiminden geçmesiydi. Bir ba-
kıma muhasebe denetimimizi
kuruma bırakmıştık. TRT'nin
mevzuata uygun bulmadığı hiç-
bir faturanın ödenmesi söz ko-
nusu olamazdı.
Biz faturalanmızı Haber Da-
iresi Başkanlığı'na verirdik.
Başkanhğın ayrıntıü incelemesi
ve onayım vermesinden sonra
bu ödemeler Muhasebe Daire
Başkanlığı'na gönderüir, orada-
ki ikinci denetimden sonra mas-
raflar karşılanırdı. Üçüncu de-
netim ise her yıl sonu teftiş ku-
rulu tarafından yapılırdı.
6 yıldır bu denetim mekaniz-
masında hiçbir faturamız redde-
dihnediği gibi tarafımıza yönel-
tilmiş hiçbir uyarı ile de karşı-
laşmadık.
Bir iddia ve sonucu
Geçen yıl TRT Teftiş Kuru-
lu, Haber Dairesi Başkanhğı'nın
Europroductions adh İngiüz fir-
masının bir hizmet karşıhğı kes-
tiği faturasımn 'sahte' olduğu
yolundaki iddiasını incelemeye
aldı. Kurul, yaptığı soruşturma
sonucunda söz konusu işlemin
yasal olduğu sonucuna vardı ve
iddiayı reddetti.
Teftiş Kurulu, bu iddiayı
araştınrken 6 yü Öncesine kadar
uzanan bir süre içinde TRT'ye
verilen bütün faturaları da
kontrol etti.
Sonucunda kendilerinin de
daha önce denetlemiş olmaları
gereken bazı ödemelerin mevzu-
ata tam uymadığını ileri süren
bir rapor haarladı.
Bugün, bu rapor kapsamında
belirtilen 1985'ten bu yana ge-
len bazı ödemelerin mevzuata
tam uyup uymadığı TRT Hu-
kuk Müşavirliği'nce incelen-
mektedir. Bu inceleme sırasm-
da ben de davet edildim ve ara-
dan geçen uzun süreye rağmen
belgeleri inceleyip kendilerine
bilgi verdim. Mevzuata uygun-
luğu daha önce onaylanmış ol-
masına ve ashnda zaman aşımı-
na girmesine rağmen itiraz hak-
kımı kullanmayarak kendilerine
karşüıkh bazı muhasebe hatala-
nndan doğmuş aksakhklann gi-
derümesi için iyiniyetle yardımcı
olacagımı belirttim.
Bu aksakhklann en belli baş-
hlanndan biri yurtdışından ah-
nan görüntülerle ilgili bazı fatu-
ralann karşılıkh muhasebe ha-
tası ile iki kez ödenmiş olması-
dır. Bu ve bunun gibi bazı öde-
melerin meblağı, aradan geçen
sürenin uzunluğu, kur farkhlık-
lan nedeniyle henüz belirlene-
memiştir.
TRT'nin bir an önce incele-
mesini tamamlayıp kararını
açıklamasını bekliyorum.
İleri sürülen bazı iddialar da
gerçek boyutlan çarpıtılarak
yansıtılmışiır:
—Ocak 1991 tarihinden itiba-
ren programa ilişkin harcama
yöntemi TRT Yönetim Kurulu
tarafından değiştirilmiştir. Ye-
ni düzenleme kurum dışı yaptı-
nlan diğer bazı programlara uy-
gulanan yöntemi getirmiştir.
Buna göre TRT, herhangi bir
SURKUR
SÜRÜCÜ
KURSU
Oevreler:
HafîaSonu 7 Eylül
Hafta Içı 9E>ül
(Sabah-Akşam;
KADIKÖY
JSöğudüçeş.'ne Camıı yam)
Tel 34Q 18 2^-336 02 06-336 02^9
Fax- 34<? 18 25
tartışmaya yer vermemek ama-
cıyla, yapılan harcamalan da
içeren global bir ücret olarak
program başına 65 bin dolar
ödemeyi üstlenmiştir. Gcak
ayında ise 32. Gün'ün 6 yıldır
gelenek haline getirdiği bir uy-
gulama ile Turgut özal stüdyo
konuğu olarak davet edilmiştir.
83 dakikalık programın 45 da-
kikası özal'la geçmiş, geri ka-
lan bölümlerinde Suudi Arabis-
tan, Lübnan, lsrail, Sovyetler
Birliği, Brüksel, Amerika Birle-
şik Devletleri'nden derlenen rö-
portajlara yer verilmiştir. Üste-
lik her yü ocak ayında böyle bir
söyleşi yapmamızın gelenek ha-
line getirildiği, bu meblağı sap-
tayan TRT Yönetim Kurulu ta-
rafından da bilinmekteydi. Bu
dunımun bir yolsuzlukmuş gi-
bi gösterilerek ele aiınması üzü-
cüdür.
—Aynı şekilde Saddam Hü-
seyin söyleşisi ile ilgili faturada
da yine usulsüzlük yapüdığı iz-
lenimi verilmiştir. Oysa progra-
mın yapımını üstlenen Karacan
Yayınlan TRT Hukuk Dairesi'-
nin itirazı üzerine faturaya koy-
duğu hizmet komisyonunu da-
ha önce sözleşmede bu komis-
yonun bulunduğu gerekçesiyle
almaktan vazgeçmiştir. Bunda
bir usulsüzlükten söz etmek her-
halde mümkün değildir.
—'27 Mayıs'tan 12 Mart'a
Belgeseli'nin TRT Genel Müdü-
rü tarafından bütçesi yüksek gö-
rüldüp için imzalanmadığı id-
diası da gerçeğe aykındır. Zira
bu belgeselin bütçesi henüz tas-
lak olarak hazırlanmış, Genel
Müdür'e dahi resmen iletilme-
miştir. Kaldı ki önerilen rakam
TRT standartlannda noraıal sa-
yılabilecek bü- bütçedir. Bu bel-
geselin gecikmesi daha çok siya-
si nedenlerden kaynaklanmak-
tadır.
Asıl hedef 32. Gün
Bir yıldır kurum ile ilişküeri-
mizin kopanlması için bir kam-
panya yürütülmektedir. Basına
yanlış, eksik ve özellikle çar-
pıtılmış bilgiler verihnekte, ku-
rumun günlük yazışmalan so-
ruşturma imiş gibi gösterihnek-
te, hatta 32. Gün'e 'devlet
kayırmacılıgY ile milyonlar akı-
tüdığı izlenimi yaratıhnak isten-
mektedir. Bu programın zaman
zaman iktidarlarla ters düştüğü-
nü ve hatta cezalandınldığını
kamuoyu yakından bümektedir.
Ayrıca aynı tip sözleşmeler ve
aynı meblağlarla bizim dışımız-
da da başka programlar kurum
tarafından hazırlatılmaktadır.
Tüm yollar denenmiş, basa-
nlı olmayınca en son, 'fatura
sorunu' ortaya çıkanlmıştır.
Hemen hemen her gazeteye el
altından yollanan ve artık her-
keste bir kopyası bulunan bu
son kampanyanın amacı, 32.
Gün ve 'Demirkırat'-'12 Mart'
türü diğer programların yapü-
masını dolaylı, ancak en kestir-
me yoldan engellemektir.
Bu çabalann başanya ulaşa-
mayacağı inancıyla, ortaya çı-
kardığımız yapıtlarla onur duy-
duğumuzu bir kez daha belirti-
yor ve verilemeyecek hiçbir he-
sabımız bulunmadığından tüm
kamuoyunun emin olmasım is-
tivoruz."
MALTEPE'DE
Hukukçular Kooperatifindeki
hakkımı devrediyorum
354 92 51
^ Au Pair Aoenesı
•* IngiKtfe - Fransa - Ispanygi
Z halya - Hotenöa
. Amıtka
9.1-156 53 «-1(1 «3 17