14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURtYET/8 DIŞ HABERLER 30 AĞUSTOS 1991 Baü ŞeriaVla ıkı olıı • KUDÜS (AA)— İsrail işgali altındaki Arap topraklarında devam eden Filistin ayaklanmasında, iki Filistinlinin daha öldurüldüğü bildirildi. tsrail ordu sözcüsu, Batı Şeria'daki Tul Karim sığınma kampında adı açıklanmayan bir Filistinli'nin askerler tarafından öldünilduğünü duyurdu. Filistin kaynaklan ise aynı bölgedeki Refaa kasabasında, Ahmed Carbo adlı Filistinli'nin, Israil yetkilileriyle işbirliği yaptığı gerekçesiyle maskeli ayaklanmacılar tarafından öldurüldüğünü bildirdiler. Böylece, 1987 aralık ayından beri süren ayaklanmada, Gazze şeridi ve Batı Şeria'da Israilliler tarafından öldürulen direnişçilerin sayısının 822'ye ulaştığı bildirildi. Lukanov istifa etti • SOFYA (AA) — Bulgaristan'da en büyük siyasi parti konumundaki Sosyalist Parti (SP) Başkan Yardımcısı eski başbakanlardan Andrei Lukanov, görevinden istifa etti. Lukanov, istifa nedenlerıni açıklamamakla bırlikte Duma gazetesine gönderdiği bir mektupta, SP'nin (eski Komünist Partisi) SSCB'deki darbe girişimi sırasındaki tutumunu eleştirdi. Lukanov, SP'nin SSCB'deki darbe girişimini 'tereddütsüz kınamamasuıı' büyük bir hata olarak tanımlayarak bu tutumla 13 ekimde yapılacak seçimlerde SP'nin rakiplerine "koz verildiğini" belirtti. KKTC'nin dev bayragı • LEFKOŞA (AA)— Kıbrıs'ta, Beşparmak dağlarının güney yamacında 315 bin metrekarelik çıplak alan üzerine 4 yıl önce yapılan KKTC bayrağı yeniden boyandı. 700 metre uzunluğunda ve 450 metre enindeki bayrağın boyanması için 72 ton kireç, 5 ton beyaz çimento, 600 kilogram tutkal ve 544 ton su kullanıldı. özel bir firma tarafından 52 milyon TL'ye gerçekleştirilen boyama işi, arazinin kayalık olması neideniyle 15 işçi tarafından 34 günde tamamlanabildi. Gtiney Kore'ye F-16 satiş.ı • ANKARA (AA)— Türkiye, Mısır'dan sonra Güney Kore'nin ihtiyacı olan 120 adet F-16 savaş uçağı için devreye girdi. AA muhabirinin Savunma Sanayii MUsteşarhğı (SSM) yetkililerinden aldığı bilgiye göre Güney Kore'nin ihtiyacı olan uçaklann Türkiye'den karşılanması için iki ülke heyetleri arasında göruşmeler sürdürülüyor. Geçen günlerde Türkiye'ye gelen Güney Kore heyeti, Türk yetkilileriyle bu konuda tetnaslarda bulundular. Biyolojik silah kuşkusu • WASHINGTON (AA) — ABD'nin, Irak'ın elindeki biyolojik silahlarla ilgili açıklamalanrun doğru olduğuna inanmadığı ve bu konuda BM'nin incelemelerine devam etrnesini istediği bildirildi. ABD 'Silahlann Sımrlandırılması ve Silahsızlanma Ajansı' Başkan Yardımcısı Michael Moodie, Irak'ın Körfez savaşının hemen ardından yaptığı açıklamalarda, elinde biyolojik silah bulunmadığını açıklaması, daha sonra ise BM heyetinin incelemelerine başlamasından hemen önce bu açıklamasını değiştirmesinin güvensizliğe yol açtığını belirtti. İsrailli esirler Lübnaıvcla • TAHRAN (AA) — Lübnan'da, Iran yanlısı Hizbullah örgütü Genel Sekreteri Şeyh Abbas Musevi, I986'da yakaladıkları iki Israilli esirin ellerinde bulunduğunu doğruladı. İRNA Haber Ajansı, örgütun yüksek yetkililerinden oluşan bir heyet ile Iran'da bulunan Musevi'nin, 'Amerika Israil'e elindeki Müslüman esirleri serbest bırakması için baskı yaptığı zaman, esirler konusu hepimiz için bitmiş olacak' dediğini bildirdi. Ajansın haberine göre Musevi, bunun yanı sıra 'esirler sorununu politik amaçlarla kullandığı için' Amerika'yı suçladı. Hırvatistan, topluluğun 'banş konferunsı' önerisini kabul etti, Sırbistan inceleyecek ÂT barışı beklemedeSırbistan Devlet Başkanı Miloseviç, barış görüşmelerinin sürdürülmesi için, Avrupa'nın Yugoslavya'ya askeri müdahalede bulunma düşüncesinden vazgeçmesini istedi. Vucovar kentinde çatışmalar sürüyor. Hırvatistan televizyonu "Özgürlük Savaşı" adı altında 24 saatlik özel yayına başladı. ğini açıkladı. Zagreb radyosu, federal ordu Bakanlığı'ndan destek istediği- ni duyurdu. Dış Haberler Servisi — Yu- goslavya'da Hırvatistan'ın Vu- kovar kenti çevresinde çatışma- lar sürerken Hırvatistan ile fe- deral ordu, cumhuriyetin Dal- maçya bölgesinde ateşkes karan aldı. AT'nin barış konferansı önerisini Hırvatistan olumlu karşılarken Sırbistan inceleyece- Vukovar ve çevresinde suren çatışmalara flişkin çelişkili ha- berler geliyor. Hırvatistan haber ajansı HINA çarpışmalann yo- ğun biçimde sürdüğünü bildirir- ken Yugoslav resmi haber ajansı Tanjug ve Belgrad televizyonu çatışmalann durulduğunu öne birlikleri ve Sırp gerülaların sal- sürdü. öte yandan Hırvatistan dınlan sonucunda Vukovar televizyonu, program akışında kentinin su ve elektrik kaynak- değişiklik yaparak bundan böy- lanndan yoksun kaldığını, tele- le yalnızca cumhuriyette süren fon bağlantüannın da kesintiye savaş ile ilgili yayın yapılacağV uğradığını bildirerek Hırvat nı duyurdu. "Özgürluk Savaşı" güçlerin Hırvatistan Savunma adı altında 24 saat süreyle yapı- lacak yayında çatışma bölgele- rinden görüntulere ve ilgili ha- berlere yer vcrilecek. Bu arada Hırvatistan'ın Ad- riyatik kıyısında bulunan Dal- maçya bölgesinde yerel Hırvat yetkililerle federal ordu liderle- ri arasında ateşkes karan alın- dı. Hırvatistan haber ajansı HI- NA'nın haberine göre Dalmaç- ya bölgesinin orta ve kuzey yö- relerinde bulunan köylerin yet- kilileri yerel askeri komutanlar- la dün bir araya gelerek bir ateş- kes anlaşması ünzaladı. HINA, Sırplann çoğunlukta bulunduğu Knin kasabası yetkililerinin an- Dogu Hırvatistan'iD Bobota koyiı yakınında elinde makineli tüfekle bir hendekten çıkan genç bir Sırp savascısı. (Folograf: REUTER) laşmayı imzalamaya yanaşma- dıklarını bildirdi. AT'nin önerisine tepkiler Hırvatistan Devlet Bakanı Franco Tudjman AT'nin banş konferansı önerisini olumlu karşılarken Sırbistan Devlet Başkanı Slobodan Miloseviç öneriyi inceleyeceklerıni belirt- ti. Çarşamba gunu Fransa Cumhurbaşkanı François Mit- terrand ile yaptığı göruşmenin ardından ateşkesten sonra Hır- vatistan'da kesin banş sağlan- ması için bir banş konferansı toplanmasına yonelik AT öne- risini kabul ettiğini açıklayan Tudjman, diğer ülkeleri Hırva- tistan'ın bağımsızlığını tanıma- ya çağırarak Yugoslavya'da sü- ren bunalımın tüm Avrupa için büyük bir tehlike oluşturduğu- nu belirtti. Sırplann eline geçen Hırvat topraklarını geri almak için savaşmaktan kaçınmaya- caklannı söyleyen Tudjman, AT'nin banş çabalannın sürme- sini istedi. Mitterrand ile dün görüjen Slobodan Miloseviç ise barış konferansı onerisine so- mut bir yarut vermekten kaçına- rak önerinin geliştirilmesi gerek- ığını belirtti. Buna karşın öne- r-.yi inceleyeceklerini söyleyen Vİiloseviç, banş görüşmelerinin ^urmesini, ancak Yugoslavya'- > a askeri müdahalede bulunma duşüncesi üzerinde durulmama- sını istedi. Miloseviç bugüne dek kalıcı bir ateşkes sağlanamamasım Hırvatlann saldırgan tutumuna bağlayarak Sırp güçlerin Hırvat köylerine saldırı düzenlemedik- lerini, yalnızca kendi toprakla- nnı koruma savaşı verdiklerini de sözlerine ekledi. Yugoslayya Federal Başkan- lık Konseyi ise yeni ve etkin bir ateşkes sağlanması için çabala- rını sürdürüyor. Çarşamba gü- nu bir araya gelen konsey üye- leri ateşkes göruşmelerini yönet- mek amacıyla bir komisyon oluşturulacağını ve altı cumhu- riyetin liderlerinin 4 eylülde ye- ni görüşmelere başiayacağmı, bu arada AT'nin önerisinin de "riddi biçimde" ele alınacağını bildirdi. Bu arada Batılı diplomatik gözlemciler banş önerisine iliş- kin kaygılar dile getiriyor. Sır- bistan'a ultimatom vermenin hiçbir sonuç getirmeyeceğini be- lirten gözlemciler caydıncı yap- tınmlara gidilmeden Sırbistan'- ın banş masasına oturtulamaya- cağını vurguluyorlar. Kimi göz- lemciler de böylesi çabalarla bir yere vanlamayacağını söyleye- rek AT'nin, çabalanna son ver- mekten ya da askeri bir müda- halede bulunmaktan başka se- çeneği olmadığını belirtiyor. Filistiriin başvurusu kabul edildiği takdirde katılması gerekli görülüyor Suzîrvesîne Israil de gelebîlirOrtadoğu Su Konferansı'nın esas olarak teknik nitelik taşıyacağını belirten Giray, Suriye ve Irak'ı dolaylı bir biçimde uyardı. Giray, söz konusu iki ülkeye de yeterince su verildiğini ifade etti. YASEMİN ÇONGAR ANKARA — lsrail'in, henüz davet edilmediği Ortadoğu Su Konferansı'na katılmasına önu- müzdeki günlerde "yeşil ışık" yakılabilecek. Ankara'daki yet- kililer, Ortadoğu barış sürecin- de olumlu adım atıhrsa lsrail'- in de konferansa çağrılabilece- ğini belirtiyorlar. Filistin'in konferansa katılma yönundeki başvurusu ise halen Dışişleri Ba- kanlığVnda inceleniyor. Filistin ile lsrail'in su sorununun ortak parametrelere dayanması nede- niyle bir tarafın katılması halin- de, diğerinin de konferansa gel- mesinin "mantıken gerekli" olacağı ifade ediliyor. öte yan- dan Dışişleri Bakanı Safa Giray, Ortadoğu Su Konferansı'nın esas olarak "teknik" nitelik ta- şıyacağını belirterek Suriye ve Irak'ı dolaylı biçimde uyardı. Türkiye'nin Fırat ve Dicle sula- rının paylaşımı düşüncesini ka- bul etmediğini vurgulayan Gi- ray, söz konusu iki ülkeye ye- terince su verildiğini ifade etti. ABD'de yerleşik "Global Su Zirveleri Girişimi" adlı oluşu- mun beş ayn kıtada yer alan makamiarla işbirliği halinde dü- zenleyeceği toplantılann ikincisi olan Ortadoğu Su Konferansı, gerek bölgede gerekse Türkiye'- de siyasi tartışma odağı haline geldi. Konferansa lsrail'in davet edilmemesi, Kudüs hükümeti ve bazı ABD çevrelerinin tepkisine yol açarken Ankara'nın bu ko- nuda "üunlı" bir çizgiye kaydı- ğı gözleniyor. Yetkililer, Orta- doğu su sorununun sadece Fırat-Dicle havzalannı değil, daha "ivedi" bir kapsamda Ür- dün nehri havzasını da ilgilen- dirdiğini anımsatıyorlar. Bu çer- çevede, Israil'in katılmamasının "teknik açıdan konferansın ba- şansını olumsuz etkileyeceği" başkentte genel olarak kabul görüyor. Dışişleri Bakanlığı kaynaklan, Arap ülkeleriyle ls- rail'in böyle bir uluslararası platformda bir araya getirilme- sinin güçlüklerine işaret ederek "Ancak kesin biçimde tsrail ka- tılma>acak diye kestirilip atıl- madı. Ortadoğu banş surecinde olumlu bir adım atılması halin- de Israil çağnlacakbr" ifadesi- ni kullanıyorlar. Giray'dan uyan Dışişleri Bakanı Giray, SHP Içel Milletvekili İstemitaan Ta- lay'ın 17 temmuz günü verdiği yazıh soru önergesini yanıtlar- ken, Ortadoğu Su Konferansı'- na ilişkin aynntüı açıklamalar- da bulundu. Giray, Talay'ın "Konferans- Hıristiyan lider, Fransız denizaltısı ile Lübnan'dan ayrıldı General Aoıın sürgünDış Haberier Servisi — Lüb- nan'daki Huistiyan güçlerin ko- mutanı General Michel Aoun, Devlet Başkanı FJias Hıravi'nin, Hıristiyan lider ile iki yardımcı- sının beş yıllığına surgün edil- mesini içeren özel af kararını onaylamasının ardından, Fran- sız diplomatlann eşliğinde dün sabah erken saatlerde yaklasık on ay önce sığındığı Fransa Bü- yükelçiliği'nden ayrılarak deniz yoluyla Güney Kıbns'ın Larna- ka kentine gitti. Aoun'un yar- dımaları Issam Ebn Cemre ve Edgar Maaluf ile birlikte, Lar- naka'dan uçakla Paris'e götürü- leceği bildirildi. Lübnan hükümetine ve ülke- deki Suriye askeri varlığına karşı giriştikleri başansız ayaklanma- nın ardından geçen yıl 13 ekim- de Doğu Beyrut'taki Fransa Bü- yükelçiliği'ne sığınan General Aoun ile iki yarduncısı, dün sa- bah erken saatlerde diplomatik araçlardan oluşan bir konvoyla sıkı güvenlik önlemleri altında Dbayeh limanına götürüldüler. Buradan motorla limanın iki mil açığında kendilerini bekleyen Fransa Deniz Kuvvetleri'ne ait Lübnan ordusu ile Suriye birliklerinin saldırıları sonucunda mevzilerini kaybederek geçen yıl Fransa Büyükelçiliği'ne sığınan Michel Aoun, 5 yıl ülkeye dönmemesi ve siyasetle uğraşmaması koşuluyla affedildi. Aoun'un Paris'e gideceği bildirildi. bir denizaltıya geçen Aoun ve yardımcılan, Güney Kıbns'ın Larnaka kentine gittiler. Hıris- tiyan lider ile yardımcılarının, Fransa Hava Kuvvetleri'ne ait özel bir uçakla Larnaka'dan alı- narak Paris'e götürüleceği bildi- rildi. Aoun ve yardımcılannın ülke- yi terk etmesinden birkaç saat önce Lübnan Devlet Başkanı Hıravi'nin Hıristiyan lider ile iki subayının ülke çapında ilan edı- len genel af kapsamına alınma- sını sağlayan hukümet kararını onayladığı bildirildi. Hüküme- tin, Lübnan Parlamentosu'nun hafta başında, 15 yıl süren iç sa- vaş sırasında işlenen savaş suç- lan için ilan ettiği genel af çer- çevesinde önceki gün kabul et- tiği karar, Aoun ile yardımcıla- nnın 5 yıl boyunca Lübnan'a dönmemeleri ve siyasetle uğraş- mamalan koşuluyla affedilme- sini içeriyor. Devlet Başkanı Hıravi, özel af kararını onaylamadan önce, ust düzey Fransız yetkililerden olu- şan bir heyetle gorüştu. Hıravi- nin, Fransa Dışişleri Bakanlığı Müsteşan Bernard Kesedyan, Fransa Dışişleri Bakanlığı Orta- doğu işleri sorumlusu Patric Leclerc ve üst duzey güvenlik görevlisi General Phüippe Ron- dot'dan oluşan heyetle onceki gece yaptığı görüşmede, Michel Aoun ve yardımcılannın Fran- sa'ya gotürülmesine ilişkin ay- rıntılann ele alındığı bildirildi. Lübnan ordusunun komuta- nı iken, eski Devlet Başkanı Emin Cemayel tarafından 1988 yılında başbakanlığa atanan Michel Aoun, Elias Hıravi'nin 24 Kasım 1989'da devlet başka- nı seçilmesi uzerine yönetime ve ülkedeki Suriye askeri varlığına karşı ayaklanmıştı. Aoun, Lüb- nan ordusu ile Suriye birlikleri- nin, iç savaşa son vermek ve ül- kede denetimi sağlamak ama- cıyla geçen yıl başlattıklan ha- rekât sonucunda Beyrut'un ku- zey ve kuzeydoğu kesimindeki mevzilerini kaybederek Fransa Büyükelçiliği'ne sığınmıştı. Ba- tılı diplomatlar, Aoun'u sayıla- rı 40 bin civannda olan Hıristi- yan güçleri bölerek Suriye'nin dayattığ^ çozüme direnemeyecek hale getirmekten sorumlu tutu- yorlar. ta Fırat ve Dicle sulannın pay- laşım konusunun gündeme ge- lebflecegi dikkate alınmış mıdır? Türkiye'nin bu koonda savuna- cagı tez belirienmiş midir" so- rusunu şöyle yanıtladı: ••konferansın ana amaa, Or- tadoğu'da su kaynaklannın da- ha iyi şekilde kullanımı husu- sunda teknik vasıta ve usullerin arastınlması, bilgi ve deneyim degişimi yapdması ve bu alan- larda muhtemel bir işbiıiiğinin temellerinin atılmasıdır. Gün- dem bu yönde bazırianmıştır. konf eransuı gundeminde yer al- mayan su konusuna ilişkin muhtelif sorunlann ve Rkirierin de dile getirilmesi mümkiindür. Türkiye'nin tek bir havza teşkil edcn Fırat ve Dicle nehirlerine ilişkin politikas) bellidir. Bu po- litika, Suriye ve Irak tarafından da biUnmektedir. Bu çerçevede, söz konusu nebirlerin salannın akılcı, optimum ve adil bir şe- kilde kuUanılması pohtikamınn temel ilkeleridir. Sulann payla- şımı taraf ımızdan kabul gören bir fikir değildir." Giray, 26 Ağustos 1991 tarih- li yanıtında ayrıca Şam ve Bağ- dat'ın Türkiye'nin elinde çok fazla su tuttuğu yönundeki eleş- tirilerini de dolaylı biçimde gün- deme getirdi. Giray "FıraJ vı Dicle nehirlerinden Suriye ve Irak'a akan su miktan, bu ül- keierin ihtiyaçlanm azami ölçü- de karşdayacak seviyedeler" de- di. Ortadoğu Su Konferansı 3-9 kasım günleri arasında lstan- bul'da yapılacak. ONUK YAZAR B A L K A N L A R - T U R K I Y E Politikamız ne olmalı?.. HALUK OZDALGA Balkanlar'da iki hayati gelişme yaşan- maktadır. Bunlardan birincisi Balkan ül- kelerindeki tek parti yönetimlerinin yıkı- larak yerlerini çoğulcu demokratik re- jimlere bırakmasıdır. Askeri bloklar ara- sı çekişmenin ipoteğinden kurtulan ve açık toplum yönünde hızlı değişmelerin yaşandığı Balkanlar'da, hem daha sağ- İıklı ve yeniden tanımlanabilecek ilişkiler için hem de yeni sürtüşmeler (daha doğ- rusu çözülmemiş eski sorunlann infilakı) için uygun bir zemin vardır. İkincisi Yugoslavya krizidir. Şim- di Türkiye'nin iyi düşünülmüş bir Balkan politikasına ihtiya- cı vardır. Çünkü bu iki gelişmeyle beraber Turkiye'nin Bal- kan ilişkilerinin olağanüstu onem taşıdığı bir döneme girmiş bulunuyoruz. Dönemin olağanüstu özelliğı şudur: 2000 yılında Batı Av- rupa'yla ilişkilerimizi belirleyecek en önemli dış etken, muh- temelen, önümuzdeki on yıl içinde Bulgaristan, Yunanistan, Romanya, Arnavutluk, Sırbistan, Bosna-Hersek ve Makedonya'yla ilişkilerimizin nasıl gelişeceğine bağlı olacak- tır. Türkiye'nin Balkan politikasıyla ilgili bazı önerilerde bu- lunmadan önce, bugüne kadar yapılan sınırlı katkılarda gö- rulen ciddi bir yanılgıya işaret etmek istiyorum. Bir öneriye gore Türkiye Balkanlar'da Yunanistan'ı tecrit etmeye dönük bir politika izlemeli, hatta bunu Balkan politikasının temeli haline getirmelidir. Bu hedefe varmak için de Romanya, Ar- navutluk ve özellikle Yugoslavya ile işbırliği yapmalıdır. Böy- lece Yunanistan'ın isteklerimizi daha kolay kabul edebileceği, o arada Yunanistan'daki Türk azınlığın haklannın daha iyi guvence altına alınabileceği iddia edilmektedir. Ilk anda parlak bir düşünce gibi görünen bu öneri, esasen Balkan tarihinin gerçeklerine de günumuzün somut verileri- ne de uymamaktadır. Turkiye'nin Balkanlar'da Yunanistan'ı tecrit etmesi mumkun değildir; o yolu denemek mümkun ol- sa bile arzu edilir bir şey değildir. Tecrit önerisi günun somut koşullanna da uymamaktadır. Yugoslavya'nın Yunanistan'la somnları vardır, ama o nedenle Turkiye'yle işbirliği yaparak Yunanistan'ı tecrit politikasını benimsemesini beklemek hiç gerçekçi değildir. Federal Yu- goslavya Yunanistan'la sorunlarını diyalog yoluyla çözmek istemektedir. Doğrusu da budur. Yugoslavya'nın parçalan- ması veya bağunsız dış politika izleyebilecek birimlerden olu- şan bir konfederal yapıya dönüşmesi durumunda sayılan art- mış fakat gücü azalmış devietler ortaya çıkacaktır ki o devlet- lerle işbirliği yaparak Yunanistan'ı tecrit etmek herhalde da- ha da zor bir iş olacaktır. Üstelik bu devletlerin en guçlülerin- den Slovenya'nın ve Hırvatistan'ın yuzlerini Batry"a çevireceği ve Yunanistan'la iyi ilişkiler arayacağı kesin gibidır. Romanya'nın kendisi şu sıralarda Amerika'nın yarı-tecridiyle karşı karşıyadır ve ekonomisi perişandır. Şid- detle Avrupa'nın siyasi ve ekonomik desteğini aramaktadır. Boyle bir Romanya'nın, kendisinin sorunu olmadığı halde AT üyesi Yunanistan'ı tecrit politikasına katılmasını bekle- mek, hiç gerçekçi olmayan bir umuttur. Türkiye'nin Yunanistan'a karşı bir tecrit politikası başlat- ması mümkun olsa bile o yolu denememesi gerekir. Unutul- mamalıdır ki Balkanlar'da ortak sının paylaşıp aralarında sorunu olmayan iki komşu örneği yoktur. Böyle bir çevrede Turkiye tecrit politikası izlerse, Yunanistan'ın da aynı şeyi yapması hiç zor deği'dir. Esasen Yunanistan'ın böyle bir yol izlememesinin nedeni, bunun mumkün olmayışıdır. Neticede iki taraf da birbirini tecrit edemeyecektir, ama Balkanlar'da bir Yunan-Turk kutuplaşması doğabilecektir. Bu kutuplaş- m'adan iki taraf da kazançh çıkamaya- caktır. Hele gergin- lik ortamı içinde Yu- nanistan Türklerinin yaşam koşullarının iyileşmesi hiç bek- lenmemelidir. Türk- Yunan sorunlannın çözümü, tecrit ve gerginlikten değil, ne kadar zor olursa ol- sun müzakere ve yu- muşamadan geç- mektedir. Turkiye için esas, kendi sımrlannm değişmezliği olmalı, o doğrultuda guven doğurucu adımlar atılmalı ve atılan adım- lar desteklenmelidir. Konvansiyonel silahlann Yunanistan- Bulgaristan-Türkiye sımrlanndan uzaklaştırılmasını ongören son Yunan girişimi de bu çerçevede müzakere edilmelidir. Yukandaki yaklaşımın aynlmaz parçası, komşulanmızın da aynı ilkeleri benimsemesi olduğu kadar, o ülkelerde yaşayan Turk azınlıkların haklannın güvenceye alınmasıdır. Çünku Balkan ulkelerinde yaşayan bır milyondan fazJa Türk vardır. O insanların yuzyıllardır bulunduğu topraklarda banş içinde ve temel haklan çiğnenmeden yaşamalarını sağlamak Turki- ye'nin amacıdır. Bu tarihten kalan bir borçtur ve tamamen in- sani nedenlere dayanır. Türkiye bunun ötesinde bır amaç güt- memelidir. Karşı taraflarda haklı veya haksız nedenlere daya- nan guvensizlik duyguları vardır. Her türlu makul girişim ya- pılarak güvensizlikler en aza indirilmelidir. Bu güvensizlikle- rin azaltılması en çok, Turk azmlıklann bulunduklan ülke- lerde daha iyi koşullarda yaşamasına yardımcı olacaktır. Turkiye'nin diğer Balkan ülkeleri arasındakı karmaşık top- rak anlaşmazhklarına taraf olması için bir neden yoktur. Bu konu yalnızca o bölgede yaşayan Türklerin haklarını ilgilen- dirdiği ölçüde Türkiye'yi de ilgilendirmeli, dolaylı amaçlar gudülmemeUdir. Gerginlikleri azaltma yönünden Türkiye'nin muhtemel girişimleri, bunun istisnası olabilir. Diğer taraftan Balkanlar'da kanayan bir azınlık sonınu vardır. Bütun Avrupa'da azınlık nüfusların en zor koşullar altında yaşadığı yer burasıdır. Örnekleri Bulgaristan'dır, Yu- nanistan'dır, Türkiye'dir; Yugosla\'ya'nın Kosova bolgesi ve değişen ölçülerde Romanya'dır. tnsan hakları kavramı ne ya- zık ki Avrupa'nın bu köşesine zor nüfuz edebihnektedir. Türkiye, yalnız Turk azınhklann değil, bölgede daha geniş bir çerçevede insan haklannın iyileştirilmesi yönünde çaba gostermeli, Balkan ulkelerinin kotü şöhretinin düzelmesine katkıda bulunmalıdır. Bu konuda Balkanlar'da değişmesi ge- reken çok şey vardır. Türkiye'nin Balkan ilişkilerini geliştirmesinin temeli, eko- nomik ilişkilerini geliştirmesidir. Turkiye'nin Balkan ülkele- riyle iktisadi ilişkilerini geliştirmesi yalnız tarihin değil eko- nominin temel kurallannın da gereğidir. Düşünün ki Sofya, Atina ve Bükreş Türkiye'nin ekonomik merkezi Istanbul'a; Adana'dan Kayseri'den ve Samsun'dan daha yakındır. Istanbul-Belgrad arası, Istanbul-Gaziantep arasından daha kısadır. Balkanlar'daki ekonomik ilişkilerin nasıl geliştirilebilece- ğinin en iyi örneği, yine Turkiye'nin yerinde bir girişimiyle başlatılan Karadeniz İşbirliği Bölgesi (KİB) modelidir. Hedef Balkanlar'da gümrüklerin kaldınldığı, insan ve sermaye ha- reketlerinin serbest bırakıldığı bir bölge yaratmak olmalıdır. Bu hedef ancak bir geçiş döneminden sonra gerçekleşebilir. Ama geçiş döneminin olabildiğince lasa tutulması şarttır. M. ürkiye'nin Balkan ilişkilerini geliştirmesinin temeli, ekonomik ilişkilerini geliştirmesidir. Türkiye'nin Balkanlar'da Yunanistan'ı tecrit etmeye dönük bir politika izlemesi gerektiği yolundaki görüş ise ciddi bir yanılgıdır. CEMMÜZİKfAPIM DARSOKAKLAR GÜNİZİ Bır ana, gokyuzn istedım senden Xe vardı hepsım kapattm sanki Ama bende bekleyecek sabtr kalrnadı ıv dayanacakgüç iktidartnıza C I K T I Tüm plak ve kasetçilerde CEM MÜZİK YAPIM IMC 5 Btok No:52t1 Unkapanı/IST Tel 5125438
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle