14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
•mUSTOS 1991 KENTOAŞAM CUMHURÎYET/15 GEKTUP Su faturalan • Sayın ISKİ yöneticilerine sormak istiyorum: Su faturalarındaki sinir bozucu, tatsız, ciddiyetten uzak sayısal yanlışlıklar ne zaman sona erecek. Geçen yıl 3-4 günde bir su akan evimize 2 milyon liranın üzerinde su faturası geldi. Aylarca işimizi gücümüzü bırakıp sorunu çözdük. Tam biraz rahatlamışken önceki gün yaklaşık 9 milyon liralık bir faturayla karşılaştım. işimizi, gücümüzü bırakıp ISKt'nin hatalarını duzeltmekten bıktık. Oylanmızla seçtiğimiz sosyal demokrat belediye bu işi yapamıyorsa özelleştirme modasına uyup tSKl'yi satsın. ALÎ YAMAN/Bakırköy Trafik can alıyor Bir günde 5 ölü tSTANBUL (AA) — Istan- bul'da son 24 saatte meydana gelen trafik kazalarında 5 kişi öldü. Kuçükyalı sahil yolunda mey- dana gelen trafik kazasında, Re- cep Çalışkan'ın kullandığı 34 P 0760 plakalı otomobil, Salih İpekçi idaresindeki 34 DZS 54 plakalı otomobille çarpıştı. Ka- zada, Recep Çahşkan ve otomo- bilde bulunan Hakan Oyalı ölürken, Salih tpekçi ile otomo- bildeki Ali Bocat ve Celal Ta- ban yaralandılar. Hasköy Halıcıoğlu Caddesi üzerinde, 34 HVU 14 plakalı otomobili kullanan emekli Bin- başı Ayhan Yücel, Halıcıoğlu is- tikametine seyir halindeyken vi- rajı alamayarak Kasımpaşa In- zibat Karakolu'nun bahçesine uçtu. Yucel, olay yerinde ölür- ken, araçta bulunan emekli Al- bay Ergün Tekeş yaralandı. Karagumrük Vatan Caddesi Belediye Blokları önünde mey- dana gelen kazada ise Ali Gün- yak idaresindeki 34 BAU 93 plakalı otomobil, Mehmet Koç'a carparak ölümune neden oldu. Sefaköy Tevfikbey Mahalle- si Hayırlı Caddesi üzerinde de Nazım Öztürk 34 AJF 62 pla- kalı otomobil, Yılmaz Goçer'e (5) çarparak ölümüne yol açtı. İstanbul'da meydana gelen oteki trafik kazalannda da 26 kişi çeşitli yerlerinden yaralan- dı. *1K K e n t içinde emniyet kemeri uygulaması diinden itibaren başla- g dı. tstanbul'un merkezi noktalannda dün yapüan "ilk gün" de- netimlerinde, ozellikle bavan süruculerin kemer takrna zorunlııluğuna uydukJarı görüldü. Caga- loğlu'nda yapılan denetim sırasında durdunılan ilk 5 surücunün türaü uygulamadan haberdar olduklarını belirtirken, 3'ünün kemerlerini takmadıkları görüldü. Yeni uygulama 15 ekime kadar egitim amacıvla surecek. Bu tarihten sonra, kemer takmayanlara ceza kesilecek. (Fotograf: AA) Soyguncular 2 kardeşi öldürdü İstanbul Haber Servisi — Bayrampaşa'da soygun için bir tuhafiyeye giren silahlı bir kişi, kendisine direnen işyeri sahibi iki kardeşi tabancayla vurarak oldurdu. Kartaltepe Mahallesi'ndeki Mevsim Tuhafiye'ye gelen kim- liği belirsiz bir kişi önce alışve- riş etti sonra kasaya yaklaşarak tabancasını çekti ve kasadaki paraları istedi. Bunun üzerine işyeri sahipleri Hilmi Öztürk ile Ahmet Öztürk karşı koydular, soyguncu tabancasını ateşleye- rek iki kardeşi ağrr yaraladı, İs- tanbul Tıp Fakultesi Hastanesi'- ne kaldırılan Öztürk kardeşler kurtarılamayarak ölduler. r EREKLİ TELEFONLAR kfaiyr 000 055 056 : 527 57 00 172 13 73 -74-75 ve 088 • tSKİ «ıza: 068 • MftJK: HUM ACH:O77 511 89 18 T»: 588 48 00 Çaşa T * 534 00 00 (100 hat) H a w ı T»: 340 01 00 H*i4Mpa*a »••••!• 345 46 80 Ş*l EtM: 131 22 09 Takjia Nkyaıta: 152 43 00 SU îmttfK 588 44 00 SSK Okmytfaaı: 121 77 77 SSK UOff. 358 67 60 • TRAFtK: Tnflk Sate m.: 176 24 14 (Ist.). 356 04 85-86 (Kadıköy) BMgc Trafik: 377 22 07 (E-5) 356 04 86 (Şehınçı), 314 36 (B.Çekmece) • TNT: Iç NaUar 573 13 31. •* Hatlar 574 73 00 (25 hat) Santni: 574 73 00, HABERLERİN DEVAMI Kader Seçimi... (Baştarafi 1. Sayfada) ANAP'ın sandıktan çok küçülerek çıkma- sı, hem parti olarak kendi varlığına, hem de Özal'la Yılmaz'ın siyasal yaşamlarına son verebilir. Ya da Mesut Yılmaz'lı ANAP bir üçüncü parti olarak variığını korurken, Cum- hurbaşkant Özal Çankaya Köşkü'ne veda el- mek zorunda kalabilir. Muhalefet kanadında Doğru Yol'un yenil- gisi Demirel'i, SHP'nin yenilgisi İnönü'yü si- yaset sahnesinden götürebilir. Aynı durum, DSP lideri Ecevit için de geçerlidir. Ozellikle muhalefet açısından bu seçim, 12 Eylül'le son bir hesaplaşma niteliği de ta- şıyacakttr. Bu çerçevede, 12 Eylül'ün son partisi olan ANAP'a noktayı koymak ve özal'ı Çankaya'dan indirmek, SHP ile DYP'nin kamuoyuna açıklanmış siyasal he- defleri arasında yer alıyor. Erken seçim ozellikle merkez sağda bir bütünleşmenin kapısını da açabilir. Ortaya çıkacak sonuca göre artık merkez sağ oylar bir dahaki seçime ya DYP'de ya da ANAP1 - ta toplanır. Merkez solda ise oyiarın SHP ile DSP ara- sındaki bölünmüşlüğü, tek başına bir sosyal demokrat iktidarı olanaksız kılıyor. Tabii şimdilik kaydıyla birçok gözlemcinin üstünde birleştiği bir nokta var: Erken seçi- min bir tek parti iktidarmı getirmesi uzak bir olasılık. Ufukta koalisyon gözüküyor. Kuşkusuz hiçbir parti bir seçim öncesin- de koalisyon sözcüğünü kolay kolay ağzına almaz; sandıktan tek başına çıkacağını vur- gular; yoksa seçmen gözünde iddiasını yiti- receğine inanır. Ama bu arada bir noktanın altını çizmek isteriz: Ülkemizin sorunlan öylesine birikmiş du- rumda ki çerçevesi iyi çizilmiş bir koalisyon hükümeti de yararlı olabilir. CDoğu'da kepenkler indi Almanya'da (Baştarafi 1. Sayfada) na göre bu ülkede halen 16 Kürt örgütü faaliyet gösteriyor. Ayrı- ca 17 aşın solcu, bir aşırı sağcı ve beş dinci Türk örgütü bulu- nuyor. Raporda, Almanya'da toplam olarak büytlk çoğunlu- ğu Ortadoğu kökenli, 84 aşırı örgütün faaliyet gösterdiği de kaydedildi. Rapora göre Kürt örgütlerine üye sayısı geçen yıl artış göste- rerek toplam 2 bin 950'den 3 bin 450 5 ye yükseldi. Aşırı solcu, sağ- cı ve şeriatçı örgütlere mensup Türklerin sayısı ise 1990 yılında 29 bin 350'den 30 bin 100'e yük- seldi. "Örgüt üyeleri ktiçük bir azınlık" Almanya Içişleri Bakanı VVolfgang Schauble, yabancıla- nn toplam sayısımn 5 milyon ci- va. nda olduğunu hatırlatarak şunlan söyledi: "Bu sayılara bakarak. yaban- cılann bu örgütlere büyük rağ- bet gösterdiklerini düşunmek yanhş olur. Bunlar sadece kuçuk bir azınlığı teşkil etmektedir. Ül- kemizdeki >abancı büyük ço- ğunlugu herhangi bir aşırı siya- si faaliyette bulunmamaktadır. Bunlarla karşılaştınldıklannda Alman aşın örgiitleri daha faz- la şiddet eylemi ve kanunlara ay- kın faaliyetlerde bulunuyorlar." Almanya Içişleri Bakanlığı 1 nın raporunda, şiddet eylemle- rine başvuran örgütlerin ideolo- jik motiflerinin giderek arka plana kaydığı da belirtildi. Ra- porda, "Bu durum PKK için de tespit edilmiştir. Bir yıl öncesi- ne oranla sayılan üç misli artan yangın çıkarma eytemlerinin bü- yük çogunluğundan aşın TUrk ve Kürt örgiitleri sorumludur" denildi. Raporda, PKK, "Almanva'da- ki Kürt örgütlerinin en aktifi" olarak nitelendirilirken, bu ör- gütün faaliyetleri şöyle sıralan- dr ->oğu Avrupa'daki değişim- lerden herhangi bir şekilde etki- lenmeyen ve Marksist-Leninist ideolojisinden vazgeçmeyen PKK yönetimi, Türkiye'nin gü- neydogusunda açıkca terörist ey- lemlerini sürdürüyor. PKK'nın askeri kanadı olan ARGK'nın Genelkurmay Eşkıyanın savaş azıııi kırıldıEVREN DEĞER DİYARBAKIR/HAKKURK — Kuzey Irak'ta, PKK kamp- lanna yönelik Türk Silahlı Kuv- vetleri'nin giriştiği operasyon "arama-tarama" biçiminde sü- rerken Genelkurmay Başkanlı- ğı, operasyon bölgesini ve Hak- kurk kampını gazetecilere açtı. Genelkurmay Genel Sekreteri Tuğgeneral Hurşit Tolon, "kü- çük birlik harekâtı" olarak ta- nımladığı harekâtın amacına ulaştığını biidirdi ve başannın "ölü sayıayla" ölçülemeyeceği- ni söyledi. Gazete ve ajanslann temsilci- leri, dün Genelkurmay Başkan- lığı'nın organizasyonu çerçeve- sinde harekât alanım eezdiler. Genelkurmay Başkanlığı Ge- nel Sekreteri Tuğgeneral Hurşit Tolon, harekâtın 10 kilometre uzunluğunda ve 13 kilometre derinliğinde bir bölgede gerçek- rin çeşitli sorularını yanıtlarken leştirildiğini belirterek şu bilgi- de Cumhurbaşkanı Turgut Özal ile Başbakan Mesut Yılmaz'ın, sünü alarak kaçtı. Sonra da bunları 'Sivil insanlar öldürüldü' diye gösterdi. Hal- buki burada coğrafi yapı sivil insanlann yaşamasına elverme- digi için tek sivil insan yok. * Harekâtın başlamasından sonra eşkıyanın bir bölümii kaç- tı. Kampın yeri son derece iyi se- çilmiş. Iran-Irak ve Türkiye sı- nır üçgeninde bulunuyor. Eşkı- ya kaçarken cesetlerini yanında götürdü, ancak cephanelerini ve agır silahlannı kaçırmaya fırsat bulamadı. • Bizim bu harekâttaki ama- cımız, bu kampı yok etmekti. Bize bu görev verildi. Bu amaç da başanimışır. Başan ölü sayı- sıvla ölçülemez. Sınır ötesinde bir harekâtta, eşkıyaya, 'Nere- de olurlarsa olsunlar, öldürürüz' korkusunu vermek amacı da vardı." Tuğgeneral Tolon, gazetecile- leri verdi: "• Bu bir küçük birlik hare- kâtıdır. Komando harekâtı ola- rak da tanımlanabilir. Amacı- mız, katil eşkıyanın son zaman- larda Kuzey Irak'taki otorite boşluğundan yararlanarak kur- duğu kamplan imba etmektir. tmha harekâtı, eşkıyanın savaş- ma azim ve iradesini kırmaya, öldürmeye, yaralamaya, teslim olmasını sağlamaya yöneliktir. • Bölgedeki kamp, PKK için ikinci derecede önerali bir kamptı. Kampta, gerilla eğitimi yapıhyordu. Bunu kendi imkân- İarımızla belirledik. Bölgenin cografı şartlan, eşkıyaya büyük bir harekât serbestisi veriyor. Burada dağlarca yıgılı mühim- mat top, sayısız sflah, malzeme, jeneratörler, (elsiz dinleme istas- yonlan, nüfus kütüğü şeklinde düzenlenmiş birlik kütukleri ele geçirildi. • Katil eşkıyanın kardeşi de (Osman Öcalan) bu kamptaydı. Harekâtın birinci aşamasından sonra pılısını pırtısını ve 14 ölü- harekâttan kısa süre önce "Eş- kıyayı inlerinde vunıruz" şek- lindeki açıklamalannın, PKK'h- ların kaçmalanna yol açıp aç- madığı konusunda yorum yap- madı ve "Nereyi vuracağınız belii değil. Bu nedenle bu tür açıklamalann büyük çapta el- kinliği olmaz" dedi. Basında harekâtın "çok fazla büyütül- düğünü" ifade eden Tolon, neden büyük bir harekât ya- pılmadığına ilişkin soruları da "Başka bir harekât yapılabilir- di, ancak bu kez da zayiatınız fazla olur. Biz kendi evladımızı düşünüyoruz" biçiminde yanıt- ladı. Tolon, Samanlı Karakolu baskınında takviye kuvvetin geç geldigj ve bir üsteğ- menin bu gerekçeyle erler tara- fından bacağından vurulduğu haberlerinin de gerçek olmadı- ğını bildirerek baskının çok iyi planlanmış olduğunu, takviye kuvvetin de 35 dakika içinde ka- rakola gelerek PKK'hlarla çatış- tığını anlattı. (Baştarafi I. Sayfada) yerlerinin açılmaması dunımun- da çalışma ruhsatlarının iptal edileceği bildirildi. Güvenlik güçleri dükkânları- nı açmamakta direnen esnafa karşı zor kullandı. Midyat ve Kızıltepe'de ke- penklerin güvenlik güçlerince balyozlarla kırıldığı gözlendi. Esnaftan bazı kişiler de gözal- tına alındı. Dün öğle saatlerinde Mid- yat'a gelen Ertuğrul Günay, Mardin Valisi Bolat BolatogJu' nu telefonla arayarak güvenlik güçlerinin esnafa zor kullanma- sının önlenmesini istedi. Günay, yaptığı açıklamada, Vali Bola- toğlu'nun kendisine "Kepenkle- rin kınlması konusunda güven- lik güçlerini uyardığım, bu ko- nuda zarar gören yurttaşlara tazminat ödeneceğini ve uyarı- ya rağmen balyoz kullanan gö- revliler hakkında yasal işlem yapüacagım" söylediğini kay- detti. Dargeçit'te ise bütün uyarıla- ra karşın esnaf, işyerlerini gün boyunca açmadı. tşyeri sahiple- rinin kepenk kapama eylemine sürücüler de kontak kapatarak destek verdiler. Dargeçit'te du- rumun gergin olduğu belirtih- yor. Köylüler yüriidü Diyarbakır Büromuzun habe- rine göre Midyat'ın Banştepe ve Diyarbakır'ın Lice ilçesine bağlı 15 köyün halkı, ilçe merkezle- rine yürüyüş yapmak istedi. Ba- rıştepe'deki ytlrüyüş, güvenlik güçlerinin -uyarı ateşi açması üzerine gerçekleştirilemedi. Yü- rüyüşçülerin bir noktada top- lanması da jandarmanın girişi- miyle engellendi. Daha sonra Banştepe köytinde toplanan yaklaşık 300 yurttaşın yoldan geçen jandarma aracım taşladı- ğı, bunun üzerine güvenlik güç- lerinin uyan ateşi açtığı öğrenil- di. Güvenlik güçleri tarafından sağhk ocağına götürülen köylü- lerin videoya alındığı ve gözal- tında tutulduğu bildirildi. Bu arada, Şırnak'ın Cizre il- çe merkezinde, önceki gece sa- at 21.00 sıralarında bir grup, davul-zurna çalıp, uzun namlu- lu silahlarla havaya ateş açtı. Ateş açan grup, daha sonra kendiliğinden dağıldı. Olayla il- gili somşturmanın sürdüğü öğ- renildi. PKK'ya bağlı ARGK'nın ku- ruluş yıldönümü dolayısıyla Adana'da da iki yere bomba atıldı. PKK'lı mih'tanlar Sümer- bank satış mağazası Ue Dağlıoğ- lu'ndaki sağlık ocağına patlayıcı madde attıktan ve ERNK imzah bildirüer bıraktıktan sonra kaç- tılar. Olayda işyerlerinin camla- nrun kınldığı bildirildi. 5 PKK'lı öldürüldü ol" çağrısında bulunuldu. Uya- nya ateşle karşüık verilmesi üze- rine çıkan çatışmada 5 PKK mi- litanı silahlanyla birlikte ölü ele geçirildi. Helikopterlerin de ka- tıldığı operasyon ve çatışma ge- cenin ilerleyen saatlerine kadar devam etti. Olayda Ömer Çıkan adındaki köy korucusu da ağır biçimde yaralandı. Hastanede yangın Diyarbakır Devlet Hastane- si'nde dün gece saat 21.15 sıra- larında çıkan yangın büyük ha- sara yol açtı. Edinilen bilgiye gö- re idari, poliklinik, laboratuvar ve ameliyathanenin bulunduğu binanın çatısında henüz belirle- nemeyen bir nedenle çıkan yan- gın, kısa sürede rüzgânn da et- kisiyle yayıldı. Yangın, belediye ve askeri birliklere ait itfaiye ekipleri tarafından geç saatte kontrol akına alındı. Yangının büyümesi nedeniyle hastalar di- ğer hastanelere nakledildi. Hastane Başhekimi Dr. İhsan Aydın, yangının çıkış nedeni ko- nusunda, "Kliniklerin bulundu- ğu yüksek binadan sigara izma- ritlerini yangının çıktıgı bölüm- lerin catısına atıvorlar. Yangına neden olan izmarit de buradan atılmış olabiBr"dedi. İzmir'de 48 gözaltı Güneydoğu'dan gelen vatan- daşların yoğun oldukları îzmir Kadifekale'de dün 30 kadar iş- yeri kepenk kapattı. Emniyet Müdür Yardımcısı Bedrettin Acar, bazı kişilerin kepenk ka- patmalan için esnafa baskı yap- üklanrun öğrenildiğini belirterek "Kepenk kapatma olayı geniş değfl, üç-dört dükkân i bi dk d i ğ ç tı, biz açürdık" dedi. Kadifeka- ltfde Güneydoğulu gençlerin gruplar halinde halay çektikleri de gözlendi. Bu gruplardan ba- zı kişiler, slogan attıklan gerek- çesiyle gözaltına alındılar. Ak- şam saatlerinde de Basmane'den Montrö'ye doğru slogan atarak ytirüyüşe geçen yaklaşık 60 ki- şilik bir gruptan 19 kişi gözaltı- na alındı. lzmir'deki olaylarda gözaltına alınanların sayısı 48'i buldu. İkili ilişkide PKK gölg< Siirt'ten muhabirimiz Necati Mamay'ın bildirdiğine göre Taşh ve Damlı köyleri arasında gü- venlik güçleriyle çatışmaya giren PKK'h teröristlerden 5'i ölü ola- rak ele geçirildi. Sağlanan bilgi- ye göre korucuların da katıldığı operasyon sonucu dün 14.00'te kıstırılan PKK'lı gruba "teslim PKK, 1984 yılından bu yana Türkiye'de bin kişiyi öldürdü. Sorunun halledilmesi, Körfez savaşınm sona ermesinden son- ra da kısa bir süre içinde müm- kün olmayacağa benziyor." Raporda, PKK'nın, ozellikle Almanya'nın güneyinde işadam- larına baskı yaparak haraç top- lamaya çahştığına da dikkat çe- kildi. "Kara ses" Raporun Türkiye aleyhtan fa- aliyet gösteren diğer örgütler ile ilgili bölümünde de aşırı dinci- lerin arasında ön sırada yer alan "Islam Cemaat ve Cemiyetleri BiriigT'ne (İCCB) geniş yer ve- rildi. Raporda, Türkiye'de "Kara ses" olarak bilinen Cemalettin Ka<' an'ın lideri olduğu bu örgü- tün, Türkiye'de güçlenmek ve şe- riat düzeni getirilmesini sağla- mak için çeşitli faaliyetlerde bu- lunduğu belirtildi. Raporda, Almanya'daki Ül- kücüler Federasyonu'nun 1987 yıhnda bölünmesinden sonra kan kaybına uğradığı ve aşırı sağcı derneklerin geçen yıl kay- da değer herhangi bir faaliyet göstermedikleri de kaydedildi. i Bakanlığı: 5 genç kaçınlmadı (Baştarafi 1. Sayfada) yettin Mutlu'nun oğlu Sadi Mutlu (14), yeğenleri Abdurra- him Mutlu (17), Menhullah Mutlu (16) ve Hizbullah Mutlu (16) ile Mehmet Emin Seydagil'- nuştu. Mutlu, gençlerin PKK'ya katılma olasılığı konusunda şunları söyledi: "Birçok ihtimal var. PKK mı kaçırdı, PKK'ya mı katıldılar? Ama 16 yaşındaki çocuğun ka- in oğlu ünüt Seydagi. (21), ge- ^ t ^ ^ S ^ J ^ çen cumartesi sabahı ailelerine "Antalya'ya tatile gidiyoruz" diyerek Güroymak'tan minibus ile ayrılmışlardı. Kayıp gençlerin "PKK'ya katılmalan" olasıhğı üzerinde durulurken Sadi Mutlu'nun ağabeyi Eşref Mutlu, bu olası- lığı da dikkate aldıklannı söy- ledi. Cumhuriyefin sorularını yamtlayan Eşref Mutlu, karde- şinin lojman cinayetiyle ilgisi olup olmayacağı yönündeki so- ruyu yanıtlarken "Şunu açıkça söylüyorum. o cinayetin açığa çıkmasını en çok isteyenlerden biriyim. Hatta, artık babam, o cinayetin üzerinde duruyor di- yebilirim, çünkü çok büyük iftira" dedi. Bayramdan önce kardeşiyle Bitlis'e gittiğini anlatan Eşref Mutlu, "Cinayetle hiçbir ilgisi ve bilgisi yok. Ben buna çok eminim, bayramda o Bitlis'te kaldı, ben döndüm" diye ko- Çünkü bu memle- kette her şeyin çok ani şekilde değiştiğini görüyoruz. Ben, ka- çınldı demiyorum, katıldı da demiyorum, henüz açığa çıkma- mış bir olaydır. Biz de sorulara cevap anyoruz. Keşke birikrine sorup cevap alabilseydim." Gençlerin, lojman cinayetin- de çemberin daraldığının açık- lanmasından sonra korkup PKK'ya sığınmış olabileceği yö- nündeki soruya Mutlu: "Hayır, emniyet görevlilerince, bu ço- cuklann hiç ifadesi alınmamış ki. Hiçbir soruşturma yapılma- dı, onların hakkında. Yalnızca gazetelerin birtakım spekülas- yonları ve yorumları var" diye konuştu. Mehmet Emin Seydagil de oğlunun lojman cinayetiyle hiç- bir ilgisi ve bilgisi olamayacağmı söyledi. Emniyet güçlerinin ya- nı sıra tanıdıklarının da çocuk- lan bulmak için çalıştığını anla- tan Seydagil, "Bizim ailemizde şimdiye kadar böyle olaylar ol- mamıştır, düşmanlanmız yok- tur" diye konuştu. Oğlunun PKK'ya katılma olasılığının çok az olduğunu anlatan Seydagil, "Ama bunlar çocuktur, aldanabilirler" dedi. Çocuğu- nun, Türk-Kürt meselesi gibi olaylarla ilgilenmediğini kayde- den Seydagil, "masa arkadaşlığı" yaptığı çocuklarla, "eylem arkadaşlığı" da yapma- sının "olanaksız" olduğunu dile getirdi. Seydagil, şunlan söyledi: "Biz lojmanda hepimiz Türk bayrağı altında yasıyoruz. Dil- lerimiz farklı olabilir, ama Türkiye Cumhuriyeti Anayasası hepimizi bir arada toplamıştır. Çocuklanmızın baleti ruhiyesi- ni bilemediğimiz için mana ve- remiyorum. Neden cinayetle il- gili kaybolsunlar? Emniyet yet- kilileri, bunlar hakkında her- hangi bir işlem yapmamış ki. Keşke, çocuklar bulunsa da ne yapılacaksa yapılsa. Tek düşün- cemiz, çocuğumuzun bir an ön- ce ortaya çıkması." Lojman cinayeti ? SHP Îzmir Milletvekili Erol Güngör'ün oğlu Mustafa Gün- /Baştarafı 1. Sayfada) hükümetinin uyanlmasım da sağladık. Sorun Almanya ile bizim aramızda bir sorun olarak algılanmamalı. Yapılması gere- ken, iki hükümetin bir terörist komplo olasılığma karşı iş- birliğidir" dedi. Bonn hükü- metinin, Almanya'daki PKK et- kinlikleri ile bu örgütün işbirli- ği yaptığı Alman vurttaşları ko- nusunda soruşturmaların arttı- nlması yönünde uyanldığı bildi- rildi. Almanya'nın Ankara Büyük- elçisi Eickhoff ise Kozakçıoğlu 1 nun iddiaları üzerine Cumhuri- vet'in sorulannı yanıtlarken "Bu açıklama, olaylann, olguların yanlış ve saçma bir yorumundan oluşmaktadır" dedi. Kozakçıoğ- lu'nun sözlerinin tersine Alman turistlerin yanlarmda video ka- mera taşımadıklannı vurgulayan Eickhoff, "Bunlar saf, suçsuz insanlardır. İddia edildigi gibi, fotograf da çekmemişlerdir. Fo- toğraflan çeken onlan kaçınlar- dır, turistler değil" diye konuş- tu. Büyükelçi ayrıca Kozakçıoğ- lu'nun açıklamasında iki Alman polis görevlisine değinerek tu- ristlerin bu görevlilere filmleri- ni teslim etmek isterken Türk yetkililerince engellendiğini söy- lemesine de şaşırdığını ifade et- ti. Eickhoff, "iki Alman güven- lik görevlisine bu şekilde atıfta bulunulmasını garip ve uygun- suz buldum" dedi. Kozakçıoğlu'nun açıklama- sıyla tırmanan Ankara-Bonn gerginliği, Türk Silahlı Kuvvet- leri'nin (TSK) Kuzey Irak'taki operasyonu konusunda Alman hükümetinin yaptığı uyarıyla başlamıştı. Almanya Dışişleri Bakanı Hans Dietrich Genscher, 10 Ahnan turistin serbest bıra- kılması sonrasında Türk hükü- metine bir mektup ileterek "ope- rasyonun insan haklarına aykınlığı" üzerinde durmuştu. Ankara, mektuba tepkisini ge- gör haziran ayında, milletveki- li lojmanlarındaki evinde ölü bulunmuştu. Gazi Üniversitesi öğrencisi olan Mustafa Gon- gür'ün banyoda öldürüldüğü ve yatağına goturüldüğü saptan- mıştı. Mustafa Güngör'ün öldu- ruldükten soma boğazının kesil- diği de görülmüştü. Polis, cina- yet sonrası yaptığı araştırmalar- da, banyoda rujla yazılmış an- lamsız işaretlere rastlamıştı. Olay yerinde kovan ve çekirdek ile hiçbir suç aletine rastlanama- ması, cinayetin profesyonelce iş- lendiği görüşlerini kuvvetlendir- mişti. Katilin eve arka kapıdan girdiği de anlaşılmıştı. Cinayetin ardından Mustafa Güngör'ün arkadaşı Çiğdem Taşpınar, babasıyla birlikte göz- altına alınmış, daha sonra ser- best bırakılmıştı. SHP Milletve- kili Erol Güngör'ün, katilin "lojmanların içinde oturdu- ğu"ndan şüphelendiğini söy- lemesinin ardından gözler mÛ- letvekillerine ve çocuklarına çevrilmişti. Ankara Emniyet müdürü Mehmet Canseven, ge- çen günlerde Antalya'da yaptı- ğı basın açıklamasında, lojman cinayetiyle ilgili çemberin daral- dığını söylemişti. çen cumartesi akşamı Alman Büyükelçisi'ni Dışişleri Bakan- lığı'na çağırarak iletmişti. Alman diplomatik kaynaklan söz konusu mektubun, Kuzey Irak'ta TSK operasyonu sonucu sivil insanlann da yaşamını yi- tirmesi olasılığına ve bu konu- daki haberlere dikkat çektiğini belirtiyorlar. Mektubun, hiçbir şekilde PKK'ya karşı girişimle- ri kınamadığı ve PKK destekçi- liği anlamına gelecek ifadeler içermediği vurgulanıyor. Batılı diplomatik çevreler, Genscher'in mektubunun Türk kamuoyunda yarattığı tepkiyi "abartılı" bulduklarını belirti- yorlar. Kozakçıoğlu'nun açıkla- ması oncesinde, bu tepkinin za- manla dineceğini ve ilişkilerin normale döneceğini ifade eden diplomatik kaynaklar, son geliş- melerin yeni bir krize yol açması konusunda kaygı dile getiriyor- lar. Alman Dışişleri BakanLğı'nın Kozakçıoğlu'nun açıklamasını "speküiasyon" olarak nitelediği, ancak bu konuda yeni bir poli- tik girişimin yapılması öncesin- de, ilişkileri en az yıpratacak bir yöntemin arandığı da Bonn'dan gelen haberler arasında yer alıyor. Türk hükümetinin, PKK ör- gütünün Almanya'daki "para toplama" ve siyasi destek kazan- maya yönelik çalışmalanndan duyduğu rahatsızlık da sürüyor. .Ankara'nın Alman yetkililerinin PKK'nın yürüyüş, baskın gibi eylemlerine "yeterli tepki"yi göstermediği ve Türkiye"ye yö- nelik bölücü propagandaya izin verdiği yönündeki görüşu, daha once pek çok kez Bonn'a iletil- di. Alman hükümetinin bu ko- nudaki yanıtı ise 'Alman yasalan karşısında suç oluşturmayan el- kinliklerin engellenmeyeceği" şeklinde özetleniyor. Alman yet- kilileri, PKK'nın siyasi çalışma ve gösterilerinin Türkiye'deki ya- salara aykırı olabileceğini, an- cak Alman yasalan gereği bu ör- gütün "terorizm dışı" etkinlik- lerinin engellenmeyeceğini belir- tiyorlar. PKK terörünü destek- lemediklerini ifade eden Bonn kaynakları, Türkiye'nin bu ör- güt karşısında tutum ve karar- lan konusunda "Sizin iç soru- nunnzdur. Terörle mücadele her ülkenjn kendi işidir. Biz sivil in- sanlara yönelik hiçbir terörist gi- rişimi. nerede olursa olsun ve kimden gelirse gelsin destekle- meyiz" gorüşünü dile getiriyor- lar. YAŞAİAN KOST4 Atena Deponte 8.000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yaymları Turkocağı Cad. 39-41 Cağaioğlu-htanbul Ödemeli gönderilmez. AGLAMAKVE GÜLMEK tlhan Selçuk 8. bası 8.000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yayınlan Turkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-Isıanbul Ödemeli gönderilmez. (IO7J .EM UĞUR MUMCU (Baştarafi 1. Sayfada) gün 1 milyon 921 bin 441... 1980 yılından bu yanasendika- lı işçi sayısında yaklaşık 4 milyon eksilme olmuştur. Aradan geçen on yılda devlet işçilerin sendikalaşmasını önleyici yasalar ve yasaklar getirmiş; 12 Eylül askeri döne- minde getirilen yasaklar, 'HberaT olduğu ileri sürülen ANAP dönemınde daha da genişletilmiştir. Bu on yıl içinde 'kâr-faiz-rant gibi sermaye gelirlerinin ulu- sal gelirdeki payı yüzde 33'lerden yüzde 73'lere tırmanmıstır. Bu on yıl içinde, işçilerin, memurların ve yoksul üreticilerin ceplerinden, devlet zoru ile işveren kasalarına 'sermaye transferi' yapılmıştır. Aynı dönemde işçi ücretleri ile memur aylıklarının ulusal gelir içindeki paylan yüzde 33'lerden yüzde 14'lere düşmüş- tür. Devlet, ekonomiye nasıl 'müdahale' eder? Yasa, yasa gücünde kararname, tüzük ve tebliğ gibi dü- zenleyici işlemler ile ekonomiye yön verir. Örneğin son se- kiz yılda dışsatımın desteklenmesi için 17 trilyon liralık teşvik' sağlar. İhracatçı kredilerı" mi dersiniz, Wergi iadeleri' mi? 'Güm- rüksüz dışalım' mı, 'destekleme fiyat istikrar fonu' mu? Bü- tün bu 'devtef sübvans/yon/an' ile özel sektörü desteklersi- niz. Turizm sektörü mü? Turizm sektörü, devlet destekli sektördür. Devletin, düzenleyici işlemlerle devlete müdahalesi 1983 yılından bu yana azalmamış, tersine artmıştır. Devlet mü- dahalesinin gün geçtikçe arttığı bu düzen 'serbest piyasa ekonomisi' diye yutturulmuştur. Devlet, ekonomiye başka ne yolla 'müdahele' eder? Kamu iktisadi kuruluşları ile müdahale eder. Buna da 'devletçilik' denir. Son on yılda bu alanda da serbest piyasa ekonomisi adı- na adımlar atılmış değildir. Örneğin Sümerbank özelleşti- rilmemiş; tersine Sümerbank, Adana'daki Toprak Ailesi'nin mülkıyetindeki PAKTAŞ adlı şirketleri devletleştırmiştir! A ANAP hükümetleri, bu açılardan 'c/ev/efç/'dir ve devietçi- liğin en yoz türünü benimsemiş hükümetlerdir. ANAP hükümetleri, çıkardıkları yasalar ile kaçakçılara af niteliğinde hükümler getirmiş; bu yasalar ile karaparanın aklanmasına yol açmışlardır. ...^ .f.;.n Örnek mi? Örnek çok: " h •--•••• Örnek, 1918 sayılı yasanın 27. maddesidir. örnek, Türk parasını koruma hakkındaki yasadır. Örnek, Tütün Tekeli Yasası'nın 44. maddesidir; örnek, kaçakçılara pasaport ve- rilmesini sağlayan Pasaport Yasası'nın 22. maddesidir. Bu yasalar ile her türtü kaçakçılık suçundan yargılanan- lara af getirilmiş; bu da 'liberal ekonomr diye sunulabilmiş- tir. Bütün bunları yapan devlet, sıra işçiye, memura gelince yasak üzerine yasak getırmiştir. Örneğin 1980 öncesinin 5 milyon 721 bin sendikalı işçi- sini 90'larda 1 milyon 921 bine indiriyor. Türk işçileri... En az para alan... Avrupa ülkelerinde or- talama çalışma saati 40 saat iken Türkiye'de 46 saat çalı- şan... Bırakın Avrupa ülkelerini, Asya ve Afrika ülkelerine göre en az sendikalaşan kesimi oluşturuyorlar. Batı'da 'serbest piyasa ekonomisi'ri\n olmayınca olmaz koşulu emek piyasasındaki serbestliktir. Toplusözleşmeler 'serbestçe' yapılabilıyor mu? İşçiler, emeklerini serbestçe pazarlayabiliyorlar mı? Hayır.. Memur- lar, sendika kurup toplusözleşme yapabiliyorlar mı? Hayır. Çalışanların ancak yüzde 11'i sendikalıdır. Urdün'de... Yemen'de... Zimbamve... Şili'de ve Etiyopya'da memur sendikalan var; bizde yok. Gelir dağılımında dünyadaki en geri ülkelerin arasında- yız. Serbest piyasa ekonomisinin gerçekten 'serbesf olabil- mesi, çalışan kesimler üzerindeki yasakların kalkmasına bağlıdır. Devlet, 'emek piyasası' üzerinde neden bu kadar yasak- çıdır da başta kaçakçılar ve hayali ihracatçılara bu kadaı cömerttir? 12 Eylül siyasetçilerine getirilen 'cunta yasaklarınt' savu- nacak kadar yasakçı ANAP, kime neden 'liberal'dir? Serbest piyasa ekonomisiymiş de şuymuş da buymuş da... Hadi canım sen de... RaveTden Ur huzur abnak 9 (Baştarafi 1. Sayfada) kızarmış ekmek, hepsi yirmi bin lira. Garsonlar biraz "acemi" ola- bilir, siparişi yanlış alabilir, kah- ve yerine çay verebilirler. Hiçbir şey keyfinizi bozmasın. Bir de gazetelerinizi yanınız- da getirin. Kahvaltıdan sonra canınız is- terse bir başka ağaç altında, bir başka köşeye çekilip dondurma- nızı yiyebilirsiniz. Elbet yine "Bolero" eşliğinde.. Fenerbahçe burnunu Türkiye Turing Kurumu düzenlemiş. Kahvaltı yapılan ana çay bahçesi yanında üç çay bahçesi daha var. Burnun ucunda denize "nazır" mermer masalar halkımız için düşünülmüş. Kıyıda yine halkı- mız için bir doğal plaj. Yosunlar bürümüş kayalar arasından kahverengi bir su de- nizin maviliğine karışıyor. Ço- luk çocuk şambrelleri suya sal- mış çimiyorlar. Kimisinin annesi eteklerini sıvamış ayaklannı se- rinletiyor, kimisinin babası ye- şil çimler ustünde kulağını teyp- ten feryat figan Ferdi Tayfur'un sesine vermiş. Denize girme ça- ğına ulaşmamış çocuklar parkın ortasındaki çocuk bahçesinde. Kimi de serinliğin pedalını çevi- riyor bisikletiyle henüz güneşin sıcaklığı değmeyen tas yollarda... Fenerbahçe burnu Kadıköy1 de gunun serinliğine açılan bir pencere. Kahvaltıdan sonra "pencere" önünde oturup güne bakma sa- ati. "Marka" eşofmanlarıyla "genç" nineler koşuyor. Maksat spor olsun. Bu taraf yosun tut- muş, ama şurada denize girilme- se de güneşleyebiur insan. Bir de iki çıta üzerine bir naylon ger- din mi? Yüzünde çiçek açsm Adalar'ın rüzgân... Yüzmesen de maksat spor olsun... Kardeşim salıncağı kurmuş ağacın iki dalı arasuıa. Altına da deniz yatağmı sermiş. Çocuklar salıncakta sallansın, o sırtını vermiş deniz yatağmda güneşin alazına. Hanım tüpgazın üzeri- ne koymuş tencereyi. Güneş al- mış başını gidiyor Adalar üze- rinden Marmara ufuklarına... Ve güneşin altında da olsa bir kuytulukta yanak yanağa vermiş sevgililer. Gözden ırak, gönül- den yüce sevgililer... Neler konuştuklarını bir rüz- gâr biliyor, bir de denizin iyot- lu kokusu. Sevginin çiçek renk- li kelebekleri sevgililer... Diyeceğim, bu pazar da eve mahkûm olmayın. Atın kendi- nizi Fenerbahçe burnuna... De- nizin tuzu, kokusu, iyodu ya- naklannızı mekân tutsun. Ağaç- lann serınliği alnınızda konak- lasın. Ben, önümüzdeki hafta da oradavım...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle