Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
•mUSTOS 1991 KENTOAŞAM CUMHURÎYET/15
GEKTUP
Su faturalan
• Sayın ISKİ yöneticilerine
sormak istiyorum: Su
faturalarındaki sinir
bozucu, tatsız, ciddiyetten
uzak sayısal yanlışlıklar ne
zaman sona erecek. Geçen
yıl 3-4 günde bir su akan
evimize 2 milyon liranın
üzerinde su faturası geldi.
Aylarca işimizi gücümüzü
bırakıp sorunu çözdük.
Tam biraz rahatlamışken
önceki gün yaklaşık 9
milyon liralık bir faturayla
karşılaştım.
işimizi, gücümüzü bırakıp
ISKt'nin hatalarını
duzeltmekten bıktık.
Oylanmızla seçtiğimiz
sosyal demokrat belediye
bu işi yapamıyorsa
özelleştirme modasına uyup
tSKl'yi satsın.
ALÎ YAMAN/Bakırköy
Trafik can alıyor
Bir günde 5 ölü
tSTANBUL (AA) — Istan-
bul'da son 24 saatte meydana
gelen trafik kazalarında 5 kişi
öldü.
Kuçükyalı sahil yolunda mey-
dana gelen trafik kazasında, Re-
cep Çalışkan'ın kullandığı 34 P
0760 plakalı otomobil, Salih
İpekçi idaresindeki 34 DZS 54
plakalı otomobille çarpıştı. Ka-
zada, Recep Çahşkan ve otomo-
bilde bulunan Hakan Oyalı
ölürken, Salih tpekçi ile otomo-
bildeki Ali Bocat ve Celal Ta-
ban yaralandılar.
Hasköy Halıcıoğlu Caddesi
üzerinde, 34 HVU 14 plakalı
otomobili kullanan emekli Bin-
başı Ayhan Yücel, Halıcıoğlu is-
tikametine seyir halindeyken vi-
rajı alamayarak Kasımpaşa In-
zibat Karakolu'nun bahçesine
uçtu. Yucel, olay yerinde ölür-
ken, araçta bulunan emekli Al-
bay Ergün Tekeş yaralandı.
Karagumrük Vatan Caddesi
Belediye Blokları önünde mey-
dana gelen kazada ise Ali Gün-
yak idaresindeki 34 BAU 93
plakalı otomobil, Mehmet
Koç'a carparak ölümune neden
oldu.
Sefaköy Tevfikbey Mahalle-
si Hayırlı Caddesi üzerinde de
Nazım Öztürk 34 AJF 62 pla-
kalı otomobil, Yılmaz Goçer'e
(5) çarparak ölümüne yol açtı.
İstanbul'da meydana gelen
oteki trafik kazalannda da 26
kişi çeşitli yerlerinden yaralan-
dı.
*1K
K e n t
içinde emniyet kemeri uygulaması diinden itibaren başla-
g dı. tstanbul'un merkezi noktalannda dün yapüan "ilk gün" de-
netimlerinde, ozellikle bavan süruculerin kemer takrna zorunlııluğuna uydukJarı görüldü. Caga-
loğlu'nda yapılan denetim sırasında durdunılan ilk 5 surücunün türaü uygulamadan haberdar
olduklarını belirtirken, 3'ünün kemerlerini takmadıkları görüldü. Yeni uygulama 15 ekime kadar
egitim amacıvla surecek. Bu tarihten sonra, kemer takmayanlara ceza kesilecek. (Fotograf: AA)
Soyguncular
2 kardeşi
öldürdü
İstanbul Haber Servisi —
Bayrampaşa'da soygun için bir
tuhafiyeye giren silahlı bir kişi,
kendisine direnen işyeri sahibi
iki kardeşi tabancayla vurarak
oldurdu.
Kartaltepe Mahallesi'ndeki
Mevsim Tuhafiye'ye gelen kim-
liği belirsiz bir kişi önce alışve-
riş etti sonra kasaya yaklaşarak
tabancasını çekti ve kasadaki
paraları istedi. Bunun üzerine
işyeri sahipleri Hilmi Öztürk ile
Ahmet Öztürk karşı koydular,
soyguncu tabancasını ateşleye-
rek iki kardeşi ağrr yaraladı, İs-
tanbul Tıp Fakultesi Hastanesi'-
ne kaldırılan Öztürk kardeşler
kurtarılamayarak ölduler.
r
EREKLİ
TELEFONLAR
kfaiyr 000
055
056
: 527 57 00
172 13 73 -74-75 ve 088
• tSKİ «ıza: 068
• MftJK:
HUM ACH:O77
511 89 18
T»: 588 48 00
Çaşa T * 534 00 00 (100 hat)
H a w ı T»: 340 01 00
H*i4Mpa*a »••••!• 345 46 80
Ş*l EtM: 131 22 09
Takjia Nkyaıta: 152 43 00
SU îmttfK 588 44 00
SSK Okmytfaaı: 121 77 77
SSK UOff. 358 67 60
• TRAFtK:
Tnflk Sate m.: 176 24 14 (Ist.).
356 04 85-86 (Kadıköy)
BMgc Trafik: 377 22 07 (E-5)
356 04 86 (Şehınçı),
314 36 (B.Çekmece)
• TNT:
Iç NaUar 573 13 31.
•* Hatlar 574 73 00 (25 hat)
Santni: 574 73 00,
HABERLERİN DEVAMI
Kader Seçimi...
(Baştarafi 1. Sayfada)
ANAP'ın sandıktan çok küçülerek çıkma-
sı, hem parti olarak kendi varlığına, hem de
Özal'la Yılmaz'ın siyasal yaşamlarına son
verebilir. Ya da Mesut Yılmaz'lı ANAP bir
üçüncü parti olarak variığını korurken, Cum-
hurbaşkant Özal Çankaya Köşkü'ne veda el-
mek zorunda kalabilir.
Muhalefet kanadında Doğru Yol'un yenil-
gisi Demirel'i, SHP'nin yenilgisi İnönü'yü si-
yaset sahnesinden götürebilir. Aynı durum,
DSP lideri Ecevit için de geçerlidir.
Ozellikle muhalefet açısından bu seçim,
12 Eylül'le son bir hesaplaşma niteliği de ta-
şıyacakttr. Bu çerçevede, 12 Eylül'ün son
partisi olan ANAP'a noktayı koymak ve
özal'ı Çankaya'dan indirmek, SHP ile
DYP'nin kamuoyuna açıklanmış siyasal he-
defleri arasında yer alıyor.
Erken seçim ozellikle merkez sağda bir
bütünleşmenin kapısını da açabilir. Ortaya
çıkacak sonuca göre artık merkez sağ oylar
bir dahaki seçime ya DYP'de ya da ANAP1
-
ta toplanır.
Merkez solda ise oyiarın SHP ile DSP ara-
sındaki bölünmüşlüğü, tek başına bir sosyal
demokrat iktidarı olanaksız kılıyor.
Tabii şimdilik kaydıyla birçok gözlemcinin
üstünde birleştiği bir nokta var: Erken seçi-
min bir tek parti iktidarmı getirmesi uzak bir
olasılık. Ufukta koalisyon gözüküyor.
Kuşkusuz hiçbir parti bir seçim öncesin-
de koalisyon sözcüğünü kolay kolay ağzına
almaz; sandıktan tek başına çıkacağını vur-
gular; yoksa seçmen gözünde iddiasını yiti-
receğine inanır.
Ama bu arada bir noktanın altını çizmek
isteriz:
Ülkemizin sorunlan öylesine birikmiş du-
rumda ki çerçevesi iyi çizilmiş bir koalisyon
hükümeti de yararlı olabilir.
CDoğu'da kepenkler indi
Almanya'da
(Baştarafi 1. Sayfada)
na göre bu ülkede halen 16 Kürt
örgütü faaliyet gösteriyor. Ayrı-
ca 17 aşın solcu, bir aşırı sağcı
ve beş dinci Türk örgütü bulu-
nuyor. Raporda, Almanya'da
toplam olarak büytlk çoğunlu-
ğu Ortadoğu kökenli, 84 aşırı
örgütün faaliyet gösterdiği de
kaydedildi.
Rapora göre Kürt örgütlerine
üye sayısı geçen yıl artış göste-
rerek toplam 2 bin 950'den 3 bin
450
5
ye yükseldi. Aşırı solcu, sağ-
cı ve şeriatçı örgütlere mensup
Türklerin sayısı ise 1990 yılında
29 bin 350'den 30 bin 100'e yük-
seldi.
"Örgüt üyeleri ktiçük
bir azınlık"
Almanya Içişleri Bakanı
VVolfgang Schauble, yabancıla-
nn toplam sayısımn 5 milyon ci-
va. nda olduğunu hatırlatarak
şunlan söyledi:
"Bu sayılara bakarak. yaban-
cılann bu örgütlere büyük rağ-
bet gösterdiklerini düşunmek
yanhş olur. Bunlar sadece kuçuk
bir azınlığı teşkil etmektedir. Ül-
kemizdeki >abancı büyük ço-
ğunlugu herhangi bir aşırı siya-
si faaliyette bulunmamaktadır.
Bunlarla karşılaştınldıklannda
Alman aşın örgiitleri daha faz-
la şiddet eylemi ve kanunlara ay-
kın faaliyetlerde bulunuyorlar."
Almanya Içişleri Bakanlığı
1
nın raporunda, şiddet eylemle-
rine başvuran örgütlerin ideolo-
jik motiflerinin giderek arka
plana kaydığı da belirtildi. Ra-
porda, "Bu durum PKK için de
tespit edilmiştir. Bir yıl öncesi-
ne oranla sayılan üç misli artan
yangın çıkarma eytemlerinin bü-
yük çogunluğundan aşın TUrk
ve Kürt örgiitleri sorumludur"
denildi.
Raporda, PKK, "Almanva'da-
ki Kürt örgütlerinin en aktifi"
olarak nitelendirilirken, bu ör-
gütün faaliyetleri şöyle sıralan-
dr
->oğu Avrupa'daki değişim-
lerden herhangi bir şekilde etki-
lenmeyen ve Marksist-Leninist
ideolojisinden vazgeçmeyen
PKK yönetimi, Türkiye'nin gü-
neydogusunda açıkca terörist ey-
lemlerini sürdürüyor. PKK'nın
askeri kanadı olan ARGK'nın
Genelkurmay
Eşkıyanın savaş
azıııi kırıldıEVREN DEĞER
DİYARBAKIR/HAKKURK
— Kuzey Irak'ta, PKK kamp-
lanna yönelik Türk Silahlı Kuv-
vetleri'nin giriştiği operasyon
"arama-tarama" biçiminde sü-
rerken Genelkurmay Başkanlı-
ğı, operasyon bölgesini ve Hak-
kurk kampını gazetecilere açtı.
Genelkurmay Genel Sekreteri
Tuğgeneral Hurşit Tolon, "kü-
çük birlik harekâtı" olarak ta-
nımladığı harekâtın amacına
ulaştığını biidirdi ve başannın
"ölü sayıayla" ölçülemeyeceği-
ni söyledi.
Gazete ve ajanslann temsilci-
leri, dün Genelkurmay Başkan-
lığı'nın organizasyonu çerçeve-
sinde harekât alanım eezdiler.
Genelkurmay Başkanlığı Ge-
nel Sekreteri Tuğgeneral Hurşit
Tolon, harekâtın 10 kilometre
uzunluğunda ve 13 kilometre
derinliğinde bir bölgede gerçek- rin çeşitli sorularını yanıtlarken
leştirildiğini belirterek şu bilgi- de Cumhurbaşkanı Turgut Özal
ile Başbakan Mesut Yılmaz'ın,
sünü alarak kaçtı. Sonra da
bunları 'Sivil insanlar
öldürüldü' diye gösterdi. Hal-
buki burada coğrafi yapı sivil
insanlann yaşamasına elverme-
digi için tek sivil insan yok.
* Harekâtın başlamasından
sonra eşkıyanın bir bölümii kaç-
tı. Kampın yeri son derece iyi se-
çilmiş. Iran-Irak ve Türkiye sı-
nır üçgeninde bulunuyor. Eşkı-
ya kaçarken cesetlerini yanında
götürdü, ancak cephanelerini ve
agır silahlannı kaçırmaya fırsat
bulamadı.
• Bizim bu harekâttaki ama-
cımız, bu kampı yok etmekti.
Bize bu görev verildi. Bu amaç
da başanimışır. Başan ölü sayı-
sıvla ölçülemez. Sınır ötesinde
bir harekâtta, eşkıyaya, 'Nere-
de olurlarsa olsunlar,
öldürürüz' korkusunu vermek
amacı da vardı."
Tuğgeneral Tolon, gazetecile-
leri verdi:
"• Bu bir küçük birlik hare-
kâtıdır. Komando harekâtı ola-
rak da tanımlanabilir. Amacı-
mız, katil eşkıyanın son zaman-
larda Kuzey Irak'taki otorite
boşluğundan yararlanarak kur-
duğu kamplan imba etmektir.
tmha harekâtı, eşkıyanın savaş-
ma azim ve iradesini kırmaya,
öldürmeye, yaralamaya, teslim
olmasını sağlamaya yöneliktir.
• Bölgedeki kamp, PKK için
ikinci derecede önerali bir
kamptı. Kampta, gerilla eğitimi
yapıhyordu. Bunu kendi imkân-
İarımızla belirledik. Bölgenin
cografı şartlan, eşkıyaya büyük
bir harekât serbestisi veriyor.
Burada dağlarca yıgılı mühim-
mat top, sayısız sflah, malzeme,
jeneratörler, (elsiz dinleme istas-
yonlan, nüfus kütüğü şeklinde
düzenlenmiş birlik kütukleri ele
geçirildi.
• Katil eşkıyanın kardeşi de
(Osman Öcalan) bu kamptaydı.
Harekâtın birinci aşamasından
sonra pılısını pırtısını ve 14 ölü-
harekâttan kısa süre önce "Eş-
kıyayı inlerinde vunıruz" şek-
lindeki açıklamalannın, PKK'h-
ların kaçmalanna yol açıp aç-
madığı konusunda yorum yap-
madı ve "Nereyi vuracağınız
belii değil. Bu nedenle bu tür
açıklamalann büyük çapta el-
kinliği olmaz" dedi. Basında
harekâtın "çok fazla büyütül-
düğünü" ifade eden Tolon,
neden büyük bir harekât ya-
pılmadığına ilişkin soruları da
"Başka bir harekât yapılabilir-
di, ancak bu kez da zayiatınız
fazla olur. Biz kendi evladımızı
düşünüyoruz" biçiminde yanıt-
ladı. Tolon, Samanlı
Karakolu baskınında takviye
kuvvetin geç geldigj ve bir üsteğ-
menin bu gerekçeyle erler tara-
fından bacağından vurulduğu
haberlerinin de gerçek olmadı-
ğını bildirerek baskının çok iyi
planlanmış olduğunu, takviye
kuvvetin de 35 dakika içinde ka-
rakola gelerek PKK'hlarla çatış-
tığını anlattı.
(Baştarafi I. Sayfada)
yerlerinin açılmaması dunımun-
da çalışma ruhsatlarının iptal
edileceği bildirildi.
Güvenlik güçleri dükkânları-
nı açmamakta direnen esnafa
karşı zor kullandı.
Midyat ve Kızıltepe'de ke-
penklerin güvenlik güçlerince
balyozlarla kırıldığı gözlendi.
Esnaftan bazı kişiler de gözal-
tına alındı.
Dün öğle saatlerinde Mid-
yat'a gelen Ertuğrul Günay,
Mardin Valisi Bolat BolatogJu'
nu telefonla arayarak güvenlik
güçlerinin esnafa zor kullanma-
sının önlenmesini istedi. Günay,
yaptığı açıklamada, Vali Bola-
toğlu'nun kendisine "Kepenkle-
rin kınlması konusunda güven-
lik güçlerini uyardığım, bu ko-
nuda zarar gören yurttaşlara
tazminat ödeneceğini ve uyarı-
ya rağmen balyoz kullanan gö-
revliler hakkında yasal işlem
yapüacagım" söylediğini kay-
detti.
Dargeçit'te ise bütün uyarıla-
ra karşın esnaf, işyerlerini gün
boyunca açmadı. tşyeri sahiple-
rinin kepenk kapama eylemine
sürücüler de kontak kapatarak
destek verdiler. Dargeçit'te du-
rumun gergin olduğu belirtih-
yor.
Köylüler yüriidü
Diyarbakır Büromuzun habe-
rine göre Midyat'ın Banştepe ve
Diyarbakır'ın Lice ilçesine bağlı
15 köyün halkı, ilçe merkezle-
rine yürüyüş yapmak istedi. Ba-
rıştepe'deki ytlrüyüş, güvenlik
güçlerinin -uyarı ateşi açması
üzerine gerçekleştirilemedi. Yü-
rüyüşçülerin bir noktada top-
lanması da jandarmanın girişi-
miyle engellendi. Daha sonra
Banştepe köytinde toplanan
yaklaşık 300 yurttaşın yoldan
geçen jandarma aracım taşladı-
ğı, bunun üzerine güvenlik güç-
lerinin uyan ateşi açtığı öğrenil-
di. Güvenlik güçleri tarafından
sağhk ocağına götürülen köylü-
lerin videoya alındığı ve gözal-
tında tutulduğu bildirildi.
Bu arada, Şırnak'ın Cizre il-
çe merkezinde, önceki gece sa-
at 21.00 sıralarında bir grup,
davul-zurna çalıp, uzun namlu-
lu silahlarla havaya ateş açtı.
Ateş açan grup, daha sonra
kendiliğinden dağıldı. Olayla il-
gili somşturmanın sürdüğü öğ-
renildi.
PKK'ya bağlı ARGK'nın ku-
ruluş yıldönümü dolayısıyla
Adana'da da iki yere bomba
atıldı. PKK'lı mih'tanlar Sümer-
bank satış mağazası Ue Dağlıoğ-
lu'ndaki sağlık ocağına patlayıcı
madde attıktan ve ERNK imzah
bildirüer bıraktıktan sonra kaç-
tılar. Olayda işyerlerinin camla-
nrun kınldığı bildirildi.
5 PKK'lı öldürüldü
ol" çağrısında bulunuldu. Uya-
nya ateşle karşüık verilmesi üze-
rine çıkan çatışmada 5 PKK mi-
litanı silahlanyla birlikte ölü ele
geçirildi. Helikopterlerin de ka-
tıldığı operasyon ve çatışma ge-
cenin ilerleyen saatlerine kadar
devam etti. Olayda Ömer Çıkan
adındaki köy korucusu da ağır
biçimde yaralandı.
Hastanede yangın
Diyarbakır Devlet Hastane-
si'nde dün gece saat 21.15 sıra-
larında çıkan yangın büyük ha-
sara yol açtı. Edinilen bilgiye gö-
re idari, poliklinik, laboratuvar
ve ameliyathanenin bulunduğu
binanın çatısında henüz belirle-
nemeyen bir nedenle çıkan yan-
gın, kısa sürede rüzgânn da et-
kisiyle yayıldı. Yangın, belediye
ve askeri birliklere ait itfaiye
ekipleri tarafından geç saatte
kontrol akına alındı. Yangının
büyümesi nedeniyle hastalar di-
ğer hastanelere nakledildi.
Hastane Başhekimi Dr. İhsan
Aydın, yangının çıkış nedeni ko-
nusunda, "Kliniklerin bulundu-
ğu yüksek binadan sigara izma-
ritlerini yangının çıktıgı bölüm-
lerin catısına atıvorlar. Yangına
neden olan izmarit de buradan
atılmış olabiBr"dedi.
İzmir'de 48 gözaltı
Güneydoğu'dan gelen vatan-
daşların yoğun oldukları îzmir
Kadifekale'de dün 30 kadar iş-
yeri kepenk kapattı. Emniyet
Müdür Yardımcısı Bedrettin
Acar, bazı kişilerin kepenk ka-
patmalan için esnafa baskı yap-
üklanrun öğrenildiğini belirterek
"Kepenk kapatma olayı geniş
değfl, üç-dört dükkân i
bi dk d i
ğ ç
tı, biz açürdık" dedi. Kadifeka-
ltfde Güneydoğulu gençlerin
gruplar halinde halay çektikleri
de gözlendi. Bu gruplardan ba-
zı kişiler, slogan attıklan gerek-
çesiyle gözaltına alındılar. Ak-
şam saatlerinde de Basmane'den
Montrö'ye doğru slogan atarak
ytirüyüşe geçen yaklaşık 60 ki-
şilik bir gruptan 19 kişi gözaltı-
na alındı. lzmir'deki olaylarda
gözaltına alınanların sayısı 48'i
buldu.
İkili ilişkide PKK gölg<
Siirt'ten muhabirimiz Necati
Mamay'ın bildirdiğine göre Taşh
ve Damlı köyleri arasında gü-
venlik güçleriyle çatışmaya giren
PKK'h teröristlerden 5'i ölü ola-
rak ele geçirildi. Sağlanan bilgi-
ye göre korucuların da katıldığı
operasyon sonucu dün 14.00'te
kıstırılan PKK'lı gruba "teslim
PKK, 1984 yılından bu yana
Türkiye'de bin kişiyi öldürdü.
Sorunun halledilmesi, Körfez
savaşınm sona ermesinden son-
ra da kısa bir süre içinde müm-
kün olmayacağa benziyor."
Raporda, PKK'nın, ozellikle
Almanya'nın güneyinde işadam-
larına baskı yaparak haraç top-
lamaya çahştığına da dikkat çe-
kildi.
"Kara ses"
Raporun Türkiye aleyhtan fa-
aliyet gösteren diğer örgütler ile
ilgili bölümünde de aşırı dinci-
lerin arasında ön sırada yer alan
"Islam Cemaat ve Cemiyetleri
BiriigT'ne (İCCB) geniş yer ve-
rildi.
Raporda, Türkiye'de "Kara
ses" olarak bilinen Cemalettin
Ka<' an'ın lideri olduğu bu örgü-
tün, Türkiye'de güçlenmek ve şe-
riat düzeni getirilmesini sağla-
mak için çeşitli faaliyetlerde bu-
lunduğu belirtildi.
Raporda, Almanya'daki Ül-
kücüler Federasyonu'nun 1987
yıhnda bölünmesinden sonra
kan kaybına uğradığı ve aşırı
sağcı derneklerin geçen yıl kay-
da değer herhangi bir faaliyet
göstermedikleri de kaydedildi.
i Bakanlığı: 5 genç kaçınlmadı
(Baştarafi 1. Sayfada)
yettin Mutlu'nun oğlu Sadi
Mutlu (14), yeğenleri Abdurra-
him Mutlu (17), Menhullah
Mutlu (16) ve Hizbullah Mutlu
(16) ile Mehmet Emin Seydagil'-
nuştu. Mutlu, gençlerin PKK'ya
katılma olasılığı konusunda
şunları söyledi:
"Birçok ihtimal var. PKK mı
kaçırdı, PKK'ya mı katıldılar?
Ama 16 yaşındaki çocuğun ka-
in oğlu ünüt Seydagi. (21), ge- ^ t ^ ^ S ^ J ^
çen cumartesi sabahı ailelerine
"Antalya'ya tatile gidiyoruz"
diyerek Güroymak'tan minibus
ile ayrılmışlardı.
Kayıp gençlerin "PKK'ya
katılmalan" olasıhğı üzerinde
durulurken Sadi Mutlu'nun
ağabeyi Eşref Mutlu, bu olası-
lığı da dikkate aldıklannı söy-
ledi. Cumhuriyefin sorularını
yamtlayan Eşref Mutlu, karde-
şinin lojman cinayetiyle ilgisi
olup olmayacağı yönündeki so-
ruyu yanıtlarken "Şunu açıkça
söylüyorum. o cinayetin açığa
çıkmasını en çok isteyenlerden
biriyim. Hatta, artık babam, o
cinayetin üzerinde duruyor di-
yebilirim, çünkü çok büyük
iftira" dedi.
Bayramdan önce kardeşiyle
Bitlis'e gittiğini anlatan Eşref
Mutlu, "Cinayetle hiçbir ilgisi
ve bilgisi yok. Ben buna çok
eminim, bayramda o Bitlis'te
kaldı, ben döndüm" diye ko-
Çünkü bu memle-
kette her şeyin çok ani şekilde
değiştiğini görüyoruz. Ben, ka-
çınldı demiyorum, katıldı da
demiyorum, henüz açığa çıkma-
mış bir olaydır. Biz de sorulara
cevap anyoruz. Keşke birikrine
sorup cevap alabilseydim."
Gençlerin, lojman cinayetin-
de çemberin daraldığının açık-
lanmasından sonra korkup
PKK'ya sığınmış olabileceği yö-
nündeki soruya Mutlu: "Hayır,
emniyet görevlilerince, bu ço-
cuklann hiç ifadesi alınmamış
ki. Hiçbir soruşturma yapılma-
dı, onların hakkında. Yalnızca
gazetelerin birtakım spekülas-
yonları ve yorumları var" diye
konuştu.
Mehmet Emin Seydagil de
oğlunun lojman cinayetiyle hiç-
bir ilgisi ve bilgisi olamayacağmı
söyledi. Emniyet güçlerinin ya-
nı sıra tanıdıklarının da çocuk-
lan bulmak için çalıştığını anla-
tan Seydagil, "Bizim ailemizde
şimdiye kadar böyle olaylar ol-
mamıştır, düşmanlanmız yok-
tur" diye konuştu. Oğlunun
PKK'ya katılma olasılığının çok
az olduğunu anlatan Seydagil,
"Ama bunlar çocuktur,
aldanabilirler" dedi. Çocuğu-
nun, Türk-Kürt meselesi gibi
olaylarla ilgilenmediğini kayde-
den Seydagil, "masa
arkadaşlığı" yaptığı çocuklarla,
"eylem arkadaşlığı" da yapma-
sının "olanaksız" olduğunu dile
getirdi. Seydagil, şunlan
söyledi:
"Biz lojmanda hepimiz Türk
bayrağı altında yasıyoruz. Dil-
lerimiz farklı olabilir, ama
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası
hepimizi bir arada toplamıştır.
Çocuklanmızın baleti ruhiyesi-
ni bilemediğimiz için mana ve-
remiyorum. Neden cinayetle il-
gili kaybolsunlar? Emniyet yet-
kilileri, bunlar hakkında her-
hangi bir işlem yapmamış ki.
Keşke, çocuklar bulunsa da ne
yapılacaksa yapılsa. Tek düşün-
cemiz, çocuğumuzun bir an ön-
ce ortaya çıkması."
Lojman cinayeti ?
SHP Îzmir Milletvekili Erol
Güngör'ün oğlu Mustafa Gün-
/Baştarafı 1. Sayfada)
hükümetinin uyanlmasım da
sağladık. Sorun Almanya ile
bizim aramızda bir sorun olarak
algılanmamalı. Yapılması gere-
ken, iki hükümetin bir terörist
komplo olasılığma karşı iş-
birliğidir" dedi. Bonn hükü-
metinin, Almanya'daki PKK et-
kinlikleri ile bu örgütün işbirli-
ği yaptığı Alman vurttaşları ko-
nusunda soruşturmaların arttı-
nlması yönünde uyanldığı bildi-
rildi.
Almanya'nın Ankara Büyük-
elçisi Eickhoff ise Kozakçıoğlu
1
nun iddiaları üzerine Cumhuri-
vet'in sorulannı yanıtlarken "Bu
açıklama, olaylann, olguların
yanlış ve saçma bir yorumundan
oluşmaktadır" dedi. Kozakçıoğ-
lu'nun sözlerinin tersine Alman
turistlerin yanlarmda video ka-
mera taşımadıklannı vurgulayan
Eickhoff, "Bunlar saf, suçsuz
insanlardır. İddia edildigi gibi,
fotograf da çekmemişlerdir. Fo-
toğraflan çeken onlan kaçınlar-
dır, turistler değil" diye konuş-
tu. Büyükelçi ayrıca Kozakçıoğ-
lu'nun açıklamasında iki Alman
polis görevlisine değinerek tu-
ristlerin bu görevlilere filmleri-
ni teslim etmek isterken Türk
yetkililerince engellendiğini söy-
lemesine de şaşırdığını ifade et-
ti. Eickhoff, "iki Alman güven-
lik görevlisine bu şekilde atıfta
bulunulmasını garip ve uygun-
suz buldum" dedi.
Kozakçıoğlu'nun açıklama-
sıyla tırmanan Ankara-Bonn
gerginliği, Türk Silahlı Kuvvet-
leri'nin (TSK) Kuzey Irak'taki
operasyonu konusunda Alman
hükümetinin yaptığı uyarıyla
başlamıştı. Almanya Dışişleri
Bakanı Hans Dietrich Genscher,
10 Ahnan turistin serbest bıra-
kılması sonrasında Türk hükü-
metine bir mektup ileterek "ope-
rasyonun insan haklarına
aykınlığı" üzerinde durmuştu.
Ankara, mektuba tepkisini ge-
gör haziran ayında, milletveki-
li lojmanlarındaki evinde ölü
bulunmuştu. Gazi Üniversitesi
öğrencisi olan Mustafa Gon-
gür'ün banyoda öldürüldüğü ve
yatağına goturüldüğü saptan-
mıştı. Mustafa Güngör'ün öldu-
ruldükten soma boğazının kesil-
diği de görülmüştü. Polis, cina-
yet sonrası yaptığı araştırmalar-
da, banyoda rujla yazılmış an-
lamsız işaretlere rastlamıştı.
Olay yerinde kovan ve çekirdek
ile hiçbir suç aletine rastlanama-
ması, cinayetin profesyonelce iş-
lendiği görüşlerini kuvvetlendir-
mişti. Katilin eve arka kapıdan
girdiği de anlaşılmıştı.
Cinayetin ardından Mustafa
Güngör'ün arkadaşı Çiğdem
Taşpınar, babasıyla birlikte göz-
altına alınmış, daha sonra ser-
best bırakılmıştı. SHP Milletve-
kili Erol Güngör'ün, katilin
"lojmanların içinde oturdu-
ğu"ndan şüphelendiğini söy-
lemesinin ardından gözler mÛ-
letvekillerine ve çocuklarına
çevrilmişti. Ankara Emniyet
müdürü Mehmet Canseven, ge-
çen günlerde Antalya'da yaptı-
ğı basın açıklamasında, lojman
cinayetiyle ilgili çemberin daral-
dığını söylemişti.
çen cumartesi akşamı Alman
Büyükelçisi'ni Dışişleri Bakan-
lığı'na çağırarak iletmişti.
Alman diplomatik kaynaklan
söz konusu mektubun, Kuzey
Irak'ta TSK operasyonu sonucu
sivil insanlann da yaşamını yi-
tirmesi olasılığına ve bu konu-
daki haberlere dikkat çektiğini
belirtiyorlar. Mektubun, hiçbir
şekilde PKK'ya karşı girişimle-
ri kınamadığı ve PKK destekçi-
liği anlamına gelecek ifadeler
içermediği vurgulanıyor.
Batılı diplomatik çevreler,
Genscher'in mektubunun Türk
kamuoyunda yarattığı tepkiyi
"abartılı" bulduklarını belirti-
yorlar. Kozakçıoğlu'nun açıkla-
ması oncesinde, bu tepkinin za-
manla dineceğini ve ilişkilerin
normale döneceğini ifade eden
diplomatik kaynaklar, son geliş-
melerin yeni bir krize yol açması
konusunda kaygı dile getiriyor-
lar.
Alman Dışişleri BakanLğı'nın
Kozakçıoğlu'nun açıklamasını
"speküiasyon" olarak nitelediği,
ancak bu konuda yeni bir poli-
tik girişimin yapılması öncesin-
de, ilişkileri en az yıpratacak bir
yöntemin arandığı da Bonn'dan
gelen haberler arasında yer
alıyor.
Türk hükümetinin, PKK ör-
gütünün Almanya'daki "para
toplama" ve siyasi destek kazan-
maya yönelik çalışmalanndan
duyduğu rahatsızlık da sürüyor.
.Ankara'nın Alman yetkililerinin
PKK'nın yürüyüş, baskın gibi
eylemlerine "yeterli tepki"yi
göstermediği ve Türkiye"ye yö-
nelik bölücü propagandaya izin
verdiği yönündeki görüşu, daha
once pek çok kez Bonn'a iletil-
di.
Alman hükümetinin bu ko-
nudaki yanıtı ise 'Alman yasalan
karşısında suç oluşturmayan el-
kinliklerin engellenmeyeceği"
şeklinde özetleniyor. Alman yet-
kilileri, PKK'nın siyasi çalışma
ve gösterilerinin Türkiye'deki ya-
salara aykırı olabileceğini, an-
cak Alman yasalan gereği bu ör-
gütün "terorizm dışı" etkinlik-
lerinin engellenmeyeceğini belir-
tiyorlar. PKK terörünü destek-
lemediklerini ifade eden Bonn
kaynakları, Türkiye'nin bu ör-
güt karşısında tutum ve karar-
lan konusunda "Sizin iç soru-
nunnzdur. Terörle mücadele her
ülkenjn kendi işidir. Biz sivil in-
sanlara yönelik hiçbir terörist gi-
rişimi. nerede olursa olsun ve
kimden gelirse gelsin destekle-
meyiz" gorüşünü dile getiriyor-
lar.
YAŞAİAN
KOST4
Atena Deponte
8.000 lira (KDV içinde)
Çağdaş Yaymları Turkocağı
Cad. 39-41 Cağaioğlu-htanbul
Ödemeli gönderilmez.
AGLAMAKVE
GÜLMEK
tlhan Selçuk
8. bası 8.000 lira (KDV içinde)
Çağdaş Yayınlan Turkocağı
Cad. 39-41 Cağaloğlu-Isıanbul
Ödemeli gönderilmez.
(IO7J .EM UĞUR MUMCU
(Baştarafi 1. Sayfada)
gün 1 milyon 921 bin 441... 1980 yılından bu yanasendika-
lı işçi sayısında yaklaşık 4 milyon eksilme olmuştur.
Aradan geçen on yılda devlet işçilerin sendikalaşmasını
önleyici yasalar ve yasaklar getirmiş; 12 Eylül askeri döne-
minde getirilen yasaklar, 'HberaT olduğu ileri sürülen ANAP
dönemınde daha da genişletilmiştir.
Bu on yıl içinde 'kâr-faiz-rant gibi sermaye gelirlerinin ulu-
sal gelirdeki payı yüzde 33'lerden yüzde 73'lere tırmanmıstır.
Bu on yıl içinde, işçilerin, memurların ve yoksul üreticilerin
ceplerinden, devlet zoru ile işveren kasalarına 'sermaye
transferi' yapılmıştır.
Aynı dönemde işçi ücretleri ile memur aylıklarının ulusal
gelir içindeki paylan yüzde 33'lerden yüzde 14'lere düşmüş-
tür.
Devlet, ekonomiye nasıl 'müdahale' eder?
Yasa, yasa gücünde kararname, tüzük ve tebliğ gibi dü-
zenleyici işlemler ile ekonomiye yön verir. Örneğin son se-
kiz yılda dışsatımın desteklenmesi için 17 trilyon liralık
teşvik' sağlar.
İhracatçı kredilerı" mi dersiniz, Wergi iadeleri' mi? 'Güm-
rüksüz dışalım' mı, 'destekleme fiyat istikrar fonu' mu? Bü-
tün bu 'devtef sübvans/yon/an' ile özel sektörü desteklersi-
niz.
Turizm sektörü mü?
Turizm sektörü, devlet destekli sektördür.
Devletin, düzenleyici işlemlerle devlete müdahalesi 1983
yılından bu yana azalmamış, tersine artmıştır. Devlet mü-
dahalesinin gün geçtikçe arttığı bu düzen 'serbest piyasa
ekonomisi' diye yutturulmuştur.
Devlet, ekonomiye başka ne yolla 'müdahele' eder?
Kamu iktisadi kuruluşları ile müdahale eder. Buna da
'devletçilik' denir.
Son on yılda bu alanda da serbest piyasa ekonomisi adı-
na adımlar atılmış değildir. Örneğin Sümerbank özelleşti-
rilmemiş; tersine Sümerbank, Adana'daki Toprak Ailesi'nin
mülkıyetindeki PAKTAŞ adlı şirketleri devletleştırmiştir!
A ANAP hükümetleri, bu açılardan 'c/ev/efç/'dir ve devietçi-
liğin en yoz türünü benimsemiş hükümetlerdir.
ANAP hükümetleri, çıkardıkları yasalar ile kaçakçılara af
niteliğinde hükümler getirmiş; bu yasalar ile karaparanın
aklanmasına yol açmışlardır. ...^ .f.;.n
Örnek mi? Örnek çok: "
h
•--••••
Örnek, 1918 sayılı yasanın 27. maddesidir. örnek, Türk
parasını koruma hakkındaki yasadır. Örnek, Tütün Tekeli
Yasası'nın 44. maddesidir; örnek, kaçakçılara pasaport ve-
rilmesini sağlayan Pasaport Yasası'nın 22. maddesidir.
Bu yasalar ile her türtü kaçakçılık suçundan yargılanan-
lara af getirilmiş; bu da 'liberal ekonomr diye sunulabilmiş-
tir.
Bütün bunları yapan devlet, sıra işçiye, memura gelince
yasak üzerine yasak getırmiştir.
Örneğin 1980 öncesinin 5 milyon 721 bin sendikalı işçi-
sini 90'larda 1 milyon 921 bine indiriyor.
Türk işçileri... En az para alan... Avrupa ülkelerinde or-
talama çalışma saati 40 saat iken Türkiye'de 46 saat çalı-
şan... Bırakın Avrupa ülkelerini, Asya ve Afrika ülkelerine
göre en az sendikalaşan kesimi oluşturuyorlar.
Batı'da 'serbest piyasa ekonomisi'ri\n olmayınca olmaz
koşulu emek piyasasındaki serbestliktir.
Toplusözleşmeler 'serbestçe' yapılabilıyor mu? İşçiler,
emeklerini serbestçe pazarlayabiliyorlar mı? Hayır.. Memur-
lar, sendika kurup toplusözleşme yapabiliyorlar mı? Hayır.
Çalışanların ancak yüzde 11'i sendikalıdır.
Urdün'de... Yemen'de... Zimbamve... Şili'de ve Etiyopya'da
memur sendikalan var; bizde yok.
Gelir dağılımında dünyadaki en geri ülkelerin arasında-
yız.
Serbest piyasa ekonomisinin gerçekten 'serbesf olabil-
mesi, çalışan kesimler üzerindeki yasakların kalkmasına
bağlıdır.
Devlet, 'emek piyasası' üzerinde neden bu kadar yasak-
çıdır da başta kaçakçılar ve hayali ihracatçılara bu kadaı
cömerttir?
12 Eylül siyasetçilerine getirilen 'cunta yasaklarınt' savu-
nacak kadar yasakçı ANAP, kime neden 'liberal'dir?
Serbest piyasa ekonomisiymiş de şuymuş da buymuş
da...
Hadi canım sen de...
RaveTden Ur huzur abnak
9
(Baştarafi 1. Sayfada)
kızarmış ekmek, hepsi yirmi bin
lira.
Garsonlar biraz "acemi" ola-
bilir, siparişi yanlış alabilir, kah-
ve yerine çay verebilirler. Hiçbir
şey keyfinizi bozmasın.
Bir de gazetelerinizi yanınız-
da getirin.
Kahvaltıdan sonra canınız is-
terse bir başka ağaç altında, bir
başka köşeye çekilip dondurma-
nızı yiyebilirsiniz. Elbet yine
"Bolero" eşliğinde..
Fenerbahçe burnunu Türkiye
Turing Kurumu düzenlemiş.
Kahvaltı yapılan ana çay bahçesi
yanında üç çay bahçesi daha var.
Burnun ucunda denize "nazır"
mermer masalar halkımız için
düşünülmüş. Kıyıda yine halkı-
mız için bir doğal plaj.
Yosunlar bürümüş kayalar
arasından kahverengi bir su de-
nizin maviliğine karışıyor. Ço-
luk çocuk şambrelleri suya sal-
mış çimiyorlar. Kimisinin annesi
eteklerini sıvamış ayaklannı se-
rinletiyor, kimisinin babası ye-
şil çimler ustünde kulağını teyp-
ten feryat figan Ferdi Tayfur'un
sesine vermiş. Denize girme ça-
ğına ulaşmamış çocuklar parkın
ortasındaki çocuk bahçesinde.
Kimi de serinliğin pedalını çevi-
riyor bisikletiyle henüz güneşin
sıcaklığı değmeyen tas yollarda...
Fenerbahçe burnu Kadıköy1
de gunun serinliğine açılan bir
pencere.
Kahvaltıdan sonra "pencere"
önünde oturup güne bakma sa-
ati.
"Marka" eşofmanlarıyla
"genç" nineler koşuyor. Maksat
spor olsun. Bu taraf yosun tut-
muş, ama şurada denize girilme-
se de güneşleyebiur insan. Bir de
iki çıta üzerine bir naylon ger-
din mi? Yüzünde çiçek açsm
Adalar'ın rüzgân... Yüzmesen
de maksat spor olsun...
Kardeşim salıncağı kurmuş
ağacın iki dalı arasuıa. Altına da
deniz yatağmı sermiş. Çocuklar
salıncakta sallansın, o sırtını
vermiş deniz yatağmda güneşin
alazına. Hanım tüpgazın üzeri-
ne koymuş tencereyi. Güneş al-
mış başını gidiyor Adalar üze-
rinden Marmara ufuklarına...
Ve güneşin altında da olsa bir
kuytulukta yanak yanağa vermiş
sevgililer. Gözden ırak, gönül-
den yüce sevgililer...
Neler konuştuklarını bir rüz-
gâr biliyor, bir de denizin iyot-
lu kokusu. Sevginin çiçek renk-
li kelebekleri sevgililer...
Diyeceğim, bu pazar da eve
mahkûm olmayın. Atın kendi-
nizi Fenerbahçe burnuna... De-
nizin tuzu, kokusu, iyodu ya-
naklannızı mekân tutsun. Ağaç-
lann serınliği alnınızda konak-
lasın.
Ben, önümüzdeki hafta da
oradavım...