22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 AĞUSTOS 1991 HABERLER CUMHURÎYET/3 Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilen sözleşmeli kararnamesinin gerekçesi .• Eşitsizlik yaratrv ©rİptal gerekçesine göre sözleşmeli kararnamesinin en Önemli ilkeleri anayasaya aykırı, çalışanlar arasında eşitsizlik ve dengesizlik yaratıcı nitelikte bulundu. Hükümete altı ay düzeltme süresi tamndı. ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — Anayasa Mahkemesi'- nin 399 sayılı sözleşmeli perso- nel kararnamesini anayasaya aykın bularak iptal eden kara- nnın gerekçesi dün Resmi Ga- zete'de yayımlandı. Kararnamenin ücret ve kad- rolar, atamalar da dahil işlerli- ği ile ilgili en önemli 11 madde- sini anayasaya aykırı bularak iptal eden karann gerekçesi, bu- günkü sözleşmeli uygıılamasının temel ilkeleri ile anayasaya ay- kın olduğunu ortaya koyuyor, hükümeti yeni bir çözüm bul- maya zorlayıcı nitelik taşıyor. Hükümete anayasaya aykırı bu durumun düzeltilmesi, bugünkü sözleşmeli uygulamasının orta- dan kaldırılması için 6 aylık bir süre tanıyor. Daha önce de sözleşmeli uy- gulamasının anayasaya aykın bulunarak iptal edilmesi üzeri- ne hükümet benzer içeriklerle yeni bir kararname hazırlamış- ö. Kamu çalışanlanna memur güvencesi, işçi haklan vermeden çalışma statüsü getiren söz ko- nusu kararnamenin de iptaJin- den sonra, hükümetin bugünku sözleşmeli uygulamasından vaz- geçmesi zorunluluğu ortaya çı- Vıyor. Anayasa Mahkemesi da- na önceki iptal gerekçesi doğrul- tusunda verdigi yeni kararında da, ilgili sözleşme maddelerinin anayasaya aykın olduğu sonu- cuna vanrken, aynı işi yapan ça- hşanlar arasında yaratılan, 'eşit- sizlik ve dengesiztikler' üzerin- de dumyor. Sözleşmeli kararnamesinin tümüyle iptali istemini oy çok- luğu ile Teddeden Anayasa Mahkemesi'nin, SHP'nin açtı- ğı dava üzerine verdigi karar ge- rekçesinde şu değerlendirmeye yer verildi: "Kamu iktisadi teşebbiisleri için işletme ve yönetim faaliyet- lerinin gereğine uygun, kârlılık ve verimlilik Uketeıini göz önun- de bulunduran, işgiicünden en iyi biçimde ve yeterince fayda- bnmayı düzenkyen bir personel yasasına olan gereksinim gide- rek önemini arttırmıştır. Aslın- da bn gereksinim yürürtüğe gir- diği günden beri çok sayıda de- gişiklige uğrayan devtet memur- iannın statülerine iüşkhı dttzen- leınc için de doyuhnaktadır. Bu- gan için memur ve diğer kamu çalışaniarının ücret sistemi, ge- rek kunıluşlar, gerekse kuruiuş içi benzer görevi yapan kişiler a' ısında aşın ücret farklüıkla- r jn ortaya çıkmasına neden ol- muştur. Uygulamada ortaya çı- kan kanşıklık ve dengesizlikle- ri giderecek önlemlerin bir bü- tünlük içinde ele alınması zo- nınlu görülmektedir." Sözleşmeli personele ilişkin kanun hükmünde kararname- nin 3. maddesinin (b) bendinin birinci fıkrası, anayasının eşit- lik ilkesine aykırı bulunarak ip- tal edildi. Kararda, gerekçe şöy- le açıklandı: "Madde metninden ve ek (1) sayüı cetveiden anlaşıldığı üze- re kamu iktisadi teşebbüslerin- de belli bir seviyeye kadar yöne- tim kadrolanna ilişkin görevkr. diğer bir ifade ile yönetim hiz- metleri, genel idare esaslanna göre yüriitülmekle yükümlü ka- mu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler olarak kabul edilmiştir. Objektif bir öl- çüt olmadığı için sayılan görev kadrolanna en yakın kadrolar- da çauşan hemen hemen aynı aizmeti miişterek yüniten perso- nelin bir kısmının memuriyet, bir kısmının sözleşmeli personel S" usünde çahştınlmasını açık- la.na olanağı yoktur." Kanun hükmünde kararna- menin 10. maddesinin ikinci tttmcesi ise, anayasamn 91. maddesine aykın bulunarak ip- tal edildi. Bu konudaki iptal ge- rekçesinde de şöyle denildi: "Maddede yer alan ikinci tümcenin ikinci yan tümcesi, sözleşmeli personehn siyasi ve ideoiojik beyanda bulunmasını ve bu tür eylemlere katılmasını önlemek için getirilraiştir. Dü- şünce özgürlüğünün siyasi ve ideoiojik düşüoceyi de kapsaya- cağı şüphesizdir. Öyle olunca maddenin bu Itısmının anayasa- nın 26. maddesindeki düşünce- yi açıklama ve yayma özgüriü- gü ile yalun ihşkisi olduğu orta- ya çıkmaktadır. Bir başka anla- tımla maddenin bu kısmında diişünceyi açıklama ve yayma kak ve özgürlüğü ile ilgili bir ko nunun düzenkndiği görülmek- tedir. Tanımdan da anlasılaca- gı üzere ideoiojik sözcüğünün yalnız siyasi degil, toplumsal tçeriği de vardır. Bu sözcük top- lumsal kümelerin davranışlan- na yön veren hukuksal, bilim- sel, felsefi, dinsel, moral ve es- W V diişünceyi de kapsamakta- dıı. Konuya bu açıdan bakınca dernek kurma ya da bir derne- ğe üye olma hak ve özgürlüğü- nün ideoiojik bir eylem kapsa- mında görülmesi olanaklıdır. Aynı ideolojiyi paylaşan kimse- lerin bu ideolojiyi savunma amacıyla bir araya gelmesi söz koDusu olabilir. Ayrıca belirt- mek gerekir ki, düşünceyi açık- lama ve yayma özgürlüğü ile dernek kurma ya da dernege üye olma özgürlüğü arasında yoğun Ugi vardır. Bu dunımda KHK'nın bu düzenlemesi, ana- yasamn demek kurma özgürlü- ğiine ilişkin 33. maddesi Ue iliş- kilidir. tnceleme konusu düzen- leme anayasamn 26. ve 33. maddelerinde konulaıia ilgili bulunduğundan, KHK Ue dü- zenlenmeyecek konulan kapsa- makta ve bu yüzden anayasamn 91. maddesine aykın düşmekte- dir." Anayasa Mahkemesi, karar- namenin 1 sayılı cetvelde göste- rilen personelin atandıklan kad- roda sözleşmeli olarak çalıştırı- labilmelerine olanak tanıyan hükmunü anayasamn eşitlik il- kesine aykırı bularak iptal etti. 1 sayılı cetvel genel müdür, ge- nel müdür yardımcısı, teftiş ku- rulu başkanı, kurul ve daire baş- kanları, müessese, bölge, fabri- ka, işletme ve şube müdürleri ile müfettiş ve müfettiş yardımcıla- rını kapsıyor. Ayrıca makama bağh bazı kadrolar da bu cetvele giriyor. Mahkeme, aynca 1 sa- yılı cetvele dahil kimi persone- lin sözleşmeli çalıştırılmasına hiçbir objektif ölçü getirileme- den önlenmesini de anayasaya aykırı buldu. Anayasa Mahkemesi, KHK1 nın kapsam dışı statüde geçen hizmetlerin memur statüsün- de geçmiş gibi değerlendirü- mesine olanak tanıyan hükmü- nü de iptal etti. Bu hükmün ka- mu sektöründe ve kamu sektö- ru dışına işçi olarak çalışanları kapsadığı hatırlatılarak bu uy- gulamanın KtT'lerde çabşacak bir kısım kişiye ayncalık sağla- dığı ifade edildi. Mahkeme, SHP adına gmp başkanvekili Hasan Fehmi Gü- neş'in yaptığı iptal başvurusu üzerine verdiği kararda, söz ko- nusu kanun hükmünde karar- namenin d'siplin cezalan, gö- revden uzaklaştırma ve benzeri hükümlerini tümüyle iptal etti. Mahkemenin 1 sayıh cetvelde gösterilen personelin kadrola- rında sözleşmeli çalıştınlması ve KlT'lerin genel mudür ve genel müdür yardımcüıklarına atana- caklarda istisnai nıemuriyete ilişkin hükumlerin uygulanma- sıyla ilgili olan hükümleriyle il- gili verilen iptal kararlan 6 ay sonra yurürlüğe girecek. 'Ekmekçi'ye Düzce'de zorunlu mola İş-Sendika Servisi — Grevlerinin 80. gününde Ankara'ya doğru yürüyüşe çıkan tstanbul Halk Ekmek Fabrikası işçileri, yürümelerine izin verilmemesi, araçlarla gitmeyi ret etmeleri üzerine Düzce'de kaldılar. Kocaeli'nde yürümelerine izin verilmeyen önceki gün 6 saat bekledikten sonra araçlara bindirilen işçiler Adapazarı ve Düzce'de yürümeyi denediler. Jandarmanın engellemesi üzerine araçlanna binerek Ankara'ya gitmeyi de ret ederek araçlanm geri gönderdiler. Düzce'nin Çukurca mevkiinde jandarma kordonunda oturmaya başladılar. lstanbul Büyükşehir Belediye yönetiminin greve karşı gösterdikleri katı ve uzlaşmaz tavrı protesto etmek, SHP Genel Başkanı Erdal İnönü ile görüşmek amacı ile düzenlenen yürüyüşe 388 grevci işçi katılıyor. îki aydır ücret ve sosyal haklannı alamadıklan gerekçesiyle, fabrikaya kapanan Nasaş Alüminyum işçileri, dün sabah E-5 karayohında oturma eylemi yaparak, karayolunu bir süre trafiğe kapattılar. Kocaeli'nin Gebze ilçesine bağlı Dilovası kasabasında kunılu Nasaş Alüminyum Fabrikası'nda çalışan Türk Metal Sendikası'na üye 700 işçi, son iki aybk ücretlerini ve sosyal haklannı alamadıklan gerekçesiyle önceki gece fabrikaya kapanmıştı. (FotogTaf: AHMET KURT) Önce kazandınldı sonra "hata oldu" denildi Iiselî Serap'ın OSYM kırgınlığı UFUKTEKİN ADANA — Liseden mezun oldunuz. En büyük amacımz üniversiteye ginnek. llk yü yüz- binlerce "yarışçı" arasında "mutsoz çoğunluk" olarak ipi göğüsleyemediniz. Azmedip ikinci kez girdiniz sınava. Yine OŞYMVİen ikinci düzeltme ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — öğrenci Seçme ve Yer- leştirme Merkezi (ÖSYM), üç programda bazı kollardan me- zun olan bazı adaylara ÖYS'de ek puan verilmesi gerektiği hal- de verilmediğinin anlaşıldığını bildirerek bu durumun duzeltil- diğini açıkladı. Yapdan hata ne- deniyle 9 aday, ilk değerlendir- me sonucu kazandıklan okul- larda okuma hakkını yitirdiler. ÖSYM Başkanı Dr. Fethi To- ker'in yaptığı yazılı açıklama- ya göre Gazi Üniversitesi Tek- nik Eğitim Fakültesi elektro- nik ve bilgisayar öğretmenliği programının minimum puanı, 450.495'ten 460.467'ye çıkanl- dı. Marmara Üniveısitesi Tek- nik Eğitim Fakültesi elektronik ve bilgisayar öğretmenliği bölü- münün minimum puanı 477. 252'den 479.942'ye yükseltildi. Gazi Üniversitesi Maiiye Meslek Yüksekokulu gümrük işletme programının minimum puanı da (ÖSS) 138.697'den 155.112'ye çıkanldı. Açıklamada, yeni saptanan minimum puanlara göre şu de- ğişikliklerin yapıldığı bildirildi: "— Gazi Üniversitesi elokro- nik ve bilgisayar öğretmenliği programına daha once yerleşti- rilen 107 adaydan 4O'ı yerinde kaldı, üçü Marmara Üniversite- si'ndeki aynı adh programa gir- di, 57'si daha sonraki tercihle- rinden puanlarının elverişli ol- duğu programa yerleştirilmedi. — Marmara Üniversitesi elektronik ve bilgisayar öğret- menliği programına daha önce yerleştirilen 82 adaydan 71 *i ye- rinde kaldı, yedisi Gazi Üniver- sitesi'ndeki aynı adh programa gitti, dördü de daha sonraki ter- cihlerine yerleştirildi. başaramadınız. Kararksınız, yıl- lar akıp gitse de "üniversiteli" olacaksmız. Bu kez umutlusu- nuz. Hem artık kazanmak zo- rundasınız. Heyecammz doruk- ta. Sınav sonu beklediğiniz gi- bi. "Kazandınız..." Ne yaparsınız? Sevinçten uçar, dünyayı toz pembe gör- mez misiniz? Etostlannızı yeme- ğe götürüp, partiler düzenlemez misiniz? Peki ya kazandıktan bir haf- ta sonra... "Kaybettiniz!" diye ikinci bir duyuru alsamz, ne yaparsınız? Adana Erkek Lisesi'nden me- zun olup, 3. kez sınava girerek kazanıp-kaybeden 19 yaşındaki Serap Erdur ne yapsın? YÖK'- ün Öğrenci Seçme ve Yerleştir- me Merkezi'nden (ÖSYM) bir hafta içinde gelen biri "kazan- dınız", diğeri "pardon yanlışlık oldu, aslında kaybettiniz" mek- tuplanyla şaşkın. Baba Zeki Er- İŞTEN ATILMALARA SON! ''ÖNCE İŞ GÜVENCESİ" Körfez krizi, ekonomik bunalım, enflasyon bahane edilerek son gün- lerde hemen hemen tüm işkollarında yoğun işten çıkartmalar ya- şanıyor. Ülkemiz bir yandan kanunsuz işten atılmalar, bir yandan ücret öde- memelerle yanıp kavruluyor. Belediye işçilerinin Güneydoğu Olağa- nüstü Hal Bölgesi'nde 1,5 yıldır ödenmeyen bölge tazminatları dahil, ücret ve sosyal hak alacakları 200 milyar liraya ulaşmıştır. Belediye- lerden alacaklarını istemek için maaş kuyruğuna giren işçiler, çalış- madıkları gerekçesi ile işten atılıyor. Oysaki anayasa, angaryayı ve ücret ödemeden işçi çalıştırmayı yasaklamaktadir. Körfez krizi bahaneleriyle başlayan işten atmalar, son günlerde sen- dikalar ve toplu iş sözleşmeleri bahanesiyle devam ediyor. 1991 yılı sözleşmelerinden bu yana işten atılan işçi sayısı 200 bini geçti. Yine 1991 yılı başından bu yana Belediye-iş yerlerinden de yüzlerce işçi çıkartılmıştır. Ayrıca kamu işyerlerinden de 300 bin civarında işçi çı- kartılması yolunda hazırlıklar yapıldığı söylentisi yaygınlaşıyor. Ekonomik bunalımlardan ve enflasyondan kurtulmanın yolu işçi çı- kartma değildir. Çünkü ekonomik bunalımın ve enflasyonun nedeni işçiler değildir. Tüm işkollarında yaşanan bu yoğun işçi çıkarmaları- nın önüne geçilmezse doğacak sosyal ve toplumsal sorunlardan iş- çiler ve sendikalar sorumlu tutulamaz. İşverenler açıkça sendikalara ve işçilere saldırı ilan etmişlerdir. İşverenler 3 ocak genel eylemi, Zon- guldak grevi ve bahar eylemlerinin intikamı peşindedir. Halkımız bu- na dur demelidir. İşçi çıkarmaları, sadece işten çıkarılan işçilerin, sendikaların soru- nu değil, esnafın, memurun, tüm halkımızın sorunudur. Bu yüzden işçi çıkartmalarına karşı çıkmak, iş güvencesi için mücadele etmek, bu doğrultudaki mücadeleye katkı sağlamak herkesin görevi olmalıdır. İşten atılmalara karşı tüm yasal değişiklikler yapılarak işten atma, hâkim kararına bırakılmalıdır. BELEDİYE-İŞ ŞENDİKASI GENEL YÖNETİM KURULU dur ile anne Günay Erdur'un ıs- rarlan üzerine ağlamaktan "gö- rüşme aru" için vazgeçen Serap, "Yeniden yapüan degerlendir- me sonncunda ağırlıklı puanla- nnmn tercihlerinizde belirtmiş oldnğnnnz yüksekögretim prog- ramlanndan beriiangi birine yerieştirilmeniz için yeterli ol- madıgı göriilmüştür"e fena bo- zuluyor: "Sınav kılavuzunda iki önem- li koşul vardır. Bunlardan bi- ri kazandığım söylenen Selçuk Üniversitesi Eğitim Fakültesi Anaokulu Öğretmenliği'ne gire- bilmek için kız olmak gerekiyor- du. Bu açıdan sorun yok. Diğe- ri, meslek lisesi mezunu olanla- nn bu okula arttınlmış puanla girecefi yolundaki aynntıydı. Ama aynı notta 'klasik lise me- zunu olanlar bu bölüme gire- mezler' diye yazmıyordu." Kazandınp - kaybettiren YÖK'ün Sınav Hizmetleri Mü- dürü Dr. Tevfik Oral'ın imza- sını taşıyan yazı "bilginizi rica ederim" diye noktalamıştı. Ne bilgisayar hatasından söz edili- yor ve ne de "özürümüz kaba- hatimizden büyük" gibisinden bir ifade yer ahyordu. Her şey bir yana insana "bu kez başardım" duygusunu yaşattık- tan sonra yıkan mektubun so- nuç cümlesindeki "duygusuz- luğu" da acının tuzu biberi olu- yordu Serap Erdur için: "tnsan bu kadar önemli ve büyük bir yanlış için özür dile- yebilmeli. Duyduğuma göre ne olduğunu anlayamadığım bu yanlışlık nedeni) le 60 kişi kah- rolmuş. Aldığım 413,992 Türk- çe sosyal puan kaybettiğimi bil- diren ikinci mektupta da değiş- memiş, azalmamış. Bu yanlışın besabı verilmelidir. Bu yü bilgi- sayar değerlendirmesiyle 60 hata yapümış. Bu demek oluyor ki bilgisayar da olsa hata olur. Pe- ki ya üçüncü bir mektup gelir de 'birinci mektup doğru, ikincisi yanlış, aslında kazanmışsınız' denirse ne olacak. Ya da diye- lim ki bilgisayar daha büyük bir hata yaptı ve 60 kişi değil de 60 bin kişiye yanlış mektup gönde- rildi. 60 bin kişiye yanlışlıkla başka okullar kazandınldı, bu- nu nasıl önleyecekler, nasıl ga- ranti edecekler?" Kızı Serap Erdur'la birlikte kahrolan baba Zeki Erdur, yüz- lerce "YÖKzede öğretim üyesi" gibi YÖK'ten hesap sormak üzere dava açacak. Yargıçlan, bilgisayar hatası da olsa "insa- nı yıkan yanlışlar" konusunda iknaya çalışacak. DTJNYADABÜGTJN ALİSİRMEN Oyun... Denizin tükendiğini gören ANAP'lılar, iç ve dış destekle- rin yardımıyla yeni bir oyunu sahnelemeye hazırtanıyoriar. Ye- ni manevranın adt "sandık oyunu"dur. ANAP'ın yeni Genel Başkanı ve Başbakan Mesut Yılmaz'ın, kimi basının da desteğiyle kamuoyuna sunulan ve gerçeği yansıtmayan görüntüsünden de yararlanarak, gecikmiş er- ken seçim çağrısında bulunmasının ardında yatan oyun ne- dir? Her şeyden önce, "gecikmiş-erken seçim" ulusal istencin pariamentoya daha iyi yansımasına yönelik değil. Tam tersi- ne amaç, ulusal istencin yanstmasını engellemek ve Türki- ye'yi "Üçüncü MC'ye doğru götürmek amacını gerçekleş- tirmek ve bu arada, aralık ayından başlayarak ANAP'ın za- rarına çalışacak, sonunda Turgut Bey'in partisini % 10 ba- rajının bile altına düşürebilecek olan zaman faktörünü dur- durmak. Ekonomiyle uzaktan yakından ilgilenen herkes, içinde bu- lunduğumuz durumdan kurtulmanın tek yolunun bir istikrar paketi olduğunu görüyor. Ama ANAP'ın seçime en fazla bir yıl, bilemediniz 15 ay kaldığı bir sürede boyle bir paketi yu- rürlüğe koyacak sorumluluğa sahip olmadığı da bilinen bir gerçek. ANAP ekonomik bunalımdan çıkışı sağlayacak ön- lemier yerine, seçim ekonomisi paketini yurürlüğe koymuş bulunuyor. ANAP'ın şu anda uyguladığı ekonomik önlemlerin acısını Türkiye yıl sonundan ve özellikle gelecek yıl başından son- ra çok ağır bir biçimde ödeyecektir. ANAP'ın seçim oyununda en büyük güvencesi, biri dev- letin elinde görünen Turgut Bey'in denetımindeki, öbürü ise Ahmet Bey oğlumuzun elinde bulunan illegal, iki TV'dir. Bun- lara bir de dezenformasyonu fütürsuzca yapan kimi basının desteğıni ve Sam Amca'dan sağlanan taze parayı eklediniz mi "sandık oyunu"nun kozlarının neler olduğunu kolayca gö- rebilirsiniz. Ancak tüm bu desteklerin dahi ANAP'ı yeniden iktidar yap- maya yetmeyeceği açıkça ortadadır. O zaman ne yapmak gerekir ANAP'ın felaketini önlemek için? ANAP'ın ilerde hesap sormayı da içerecek bir konjonktü- rü engellemek için yapacağı tek şey, sandıktan oy oranıyla kıyaslanmayacak bir çarpıklıkla çıkmayı sağlayacak bir se- çim sistemini getirmesidir. Unutmayalım ki, ANAP, beş orgeneralin ön seçmen oldu- ğu 1983 seçimlen dışında hiçbir zaman, oy oranlarını az çok doğru yansıtan hiçbir seçimde çoğunluğa yakın bir oy bile tutturamamıştır. O zaman eşitsizliği ilke edinen bir sistemi getirmek ANAP- ın baş uğraşıdır. Ancak bu önlem bile tek başına ANAP'ı kurtarmaya yet- meyecektir. Eşitsizliği körükleyen sistemler bile ANAP için tehlikedir. O zaman yapılacak, şey eşitsizliği şiddetlendirecek bir sis- temi bulup çıkarmak ve gelecekte oluşacak parlamento arit- metiğini, ulusal istencı daha iyi yansıtacak koalisyonları ola- naksız kılacak biçimde oluşturmaya yarayacak yöntemi ege- men kılmak gerekmektedir. Bu amaca en uygun sistem, Fransa'da Üçüncü Cumhuri- yet'in bir döneminde (1928'den itibaren) ve biraz düzeltilmiş de olsa Beşinci Cumhuriyet'te uygulanmış olan dar bölge sis- temidir. Bakınız, ünlü siyaset bilimci Maurice Duverger bu sistem hakkında ne diyor: "...1958 sistemindeki seçim bölgeleri oluş- turulması 1928'dekine göre biraz daha az adaletsiz gibi gö- rünür; ama bu arada yeni rejimin 'prenslerini' kollamayı "amaçlayan bazı garipliklere rastlanmaktadır... Aynca bu sis- temin, kırsal kesimi kentlere oranla daha avantajlı kıldığı da bir gerçektir." Gerçekten de yıllar boyu Fransız sağı, solu bu yöntemle-. engelleme yolunu tutmuştur. v Türkiye'de de oynanmak istenen oyun budur. Sosyal demokratların oy kalesi kentlerin temsil yetkişini su- landırma yoluyla oluşturulacak parlamento aritmetiği ile sol oylar karşılığının çok altında temsil edilirken, Türkiye bir ANAP-DYP koalisyonuna zorlanmak istenmektedir. Bu çözüm, sorunlann çok daha ağırlaştığı.ulusal uzlaş- manın daha da önem kazandığı bir dönemde Üçüncü MC'yi yaratmak demektir. İlk 2 MC'nin mimarı Süleyman Demirel bile, yaşadığı olay- ların etkisiyle, bu deneylerin bir hata olduğunu açıklıkla ka- bul etmiş bulunmakta, bütün konuşmalarında çözümün bu yönde aranmaması gerektiği sinyalini vermektedir. Ama ANAP'ın seçim oyunu ile sosyal demokratlar saf dışı edilir veya güçleri oranında temsil edilemez duruma düşü- rülürken, Süleyman Bey de zoraki bir işbirliğine itilmek is- tenmektedir. Demokrasiden yana olan tüm güçler, ANAP'ın bu sandık oyununa karşı çıkmalıdırlar. ANIYORUZ Sevgili HUSEYIN PALA emeğin onuru ve hümanizminin yalınlığı içindeki yaşamın, bizler için örnektir. Bizden ayrılışının 4. yılında yüreğimizde yaşıyorsun. Kabrin aydınlık olsun. REFİYE PALA İSMAİL-VEYSEL-HASAN SAYGHJ AMYORUZ Türkiye sendikal hareketi onurlu emekçisi ve sendikamızın Genel Başkanı HUSEYIN PALAölümünün 4. yılı olan 14 Ağustos 1991 günü saat 11.00'de Zincirlikuyu'daki kabri başında ve aynı gün 14.00'te de genel merkezimizde düzenlenen bir panel ile anılacaktıf. Sevgi ve rahmetle yâd ediyoruz. BELEDİYE-İŞ ŞENDİKASI GENEL YÖNETİM KURULU
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle