15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 14 AĞUSTOS 1991 Segııela'ııın Cüctt Yeter ıııi? Seçim kampanyalarının en sakıncalı yanı ideoloji ve program tanıtmak yerine lider yaratmak, kişileri ilahJaştırmaktır. Bu, demagojiye, lider yönetimine, faşizme yol açar; çok tehlikeli bir gidiştir. Seçim şansım yitirmiş, oy oranı %20'nin çok altına düşmüş bir partiyi ne yapsanız kurtaramazsımz. HIFZI TOPUZ Fransız siyasal reklamcısı Jacques Segue- la'nın ANAP'la kurduğu ilişküer, siyasal ile- tişim konulanm birdenbire gündeme getirdi. Kitaplan Türkçeye çevrildiği için Seguela, Türkiye'de, dünyanın en ünlü reklamcılık uz- manı gibi tanındı. Oysa gerek Fransa'da ge- rek Amerika'da onun düzeyinde sayısız siya- sal pazarlama uzmanı vardır. Seguela genelde, yazdığı kitaplarla, espri- leriyle ve Mitterrand'a yakınlığıyla ün yaptı. Eczacılık doktorası yaptıktan sonra Paris Malch dergisinde çıkan röportajlanyla ken- dini tanıtan Seguela, bir süre sonra reklam- cılığa basladı. 1979'da yayımlanan "ReUamcı Oldugumu Anneme Söylemeyin" adlı kitabı çok geniş yankılar uyandırdı. Ondan sonra çı- kan iki kitabı da bütün dillere çevrildi: "Hollywood Daha Beyaz Yıkar" (1982), "Reklamcıbgın Çocugu" (1983). Siyasal reklamcılık, dünyada oldukça yeni bir kavramdır. Çağdaş reklamcılık teknikleri kamuoyu yoklamalarının, televizyonların ve afişlerin desteği ile seçim kampanyalarında uygulanmaya başlayınca siyasal iletişim kav- ramı ortaya çıktı. Bu konu Ikinci Dünya Sa- vaşı'ndan sonra Amerika'da doğup gelişti. 6O'lı yıllarda Batı Avrupa ülkelerine yayıldı. Siyasal iletişime siyasal pazarlamacılîk da denir. Ünlü bir iletişimci "Insanlar her zaman bilerek ya da bilmeyerek siyasal iletişim yap- tılar, çünkü demokrasilerde kişiler seçmenler- den güven isterlerken onlara mesaj iletmek zorundadırlar" der. Pazarlama bir ürünü pazara uydurmak, tü- keticiye tamtmak, benzerleriyle aradakiaynn- ülan belirtmek ve satıştan elde edilecek ka- zana arttırmak için kullanılan tekniklere de- nir. Siyasal pazarlamada da buna benzer bir dunım vardır. Amaç bir adayı en çok sayıda seçmene tanıtmak, öteki adaylarla aradaki ay- nmı belirtmek ve seçimi kazanabilmek için en çok oyu toplayabilmektir. Reklamcılık tekniklerini politikada kullan- mak bir uzmanhk işidir. Bu alanda çahşan uz- manlar da "siyasal iletişim danışmaıu" ve "si- yasal rekiama" olarak tanınırlar. Kendi bü- roları, örgütleri ve dernekleri vardır, ulusla- rarası alanda etkili olurlar. Adaylar, bu teknikleri bilmedikleri için se- çim kampanyalannda siyasal reklamcılara başvururlar. Onlar da kendilerine verüecek ücrete göre adayı başanya ulaştırabilmek için çağdaş iletişim araçlarıru, televizyonlan, rad- yolan, gazeteleri, dergileri seferber ederler. Video ve teyp kasetleri, bültenler, el ilanlan ve reklam afışleri hazırlarlar. Verüecek mesajlann yanı sıra adaym giy- sileri, çekiciliği, sesinin tonu, inandırıcılığı, bakışlanndaki pınltı, genel kültür düzeyi, ha- zır cevaplılığı, espri üretme gücü, konulara egemenliği, hoşgörüsü de çok önemlidir. Si- yasal daruşmanlar bunları ayrı ayrı değerlen- dirmeye çalışırlar. Amerika'da çağdaş siyasal reklamcıhğın ilk büyük gösterisi 1960 başkanhk seçiminde Kennedy ile NUon arasında yapılan TV kar- şılaşması olmuştur. Fransa'da da bugünkü anlamıyla siyasal reklamcılığm ilk örneği ola- rak 1965'teki devlet başkanlığı seçimlerinde Merkez Katolik eğilimli partinin lideri Leca- nuet için hazırlanan büyük afış gösterilir. De- mek ki çağdaş siyasal pazarlamacılık ancak 25-30 yılhk geçmişi olan bir konudur. Seguela Seguela'mn siyasal iletişim alanına 70'li yıl- larda girdiğini görüyonız. Bugün Sosyalist Parti'ye hizmet veren Seguela "Benim mesle- gim siyasal egilimi gerektirmez" der. Birçok reklamcüar için aday, yalmzca bir müşteridir, eğilimlerine bakılmaz. Seguela da müşterileri arasında pek ayınm gözetmemiştir. Seguela'mn ilk kez 1974 başkanlık seçim- leri haarbklannda Giscard d'Estaing'e hizmet. sunduğu görülüyor. Getirdiği önlemler olumlu karşılanmayınca yeni müşteriler arayan Segu- ela 1977'de 180 derecelik bir dönüş yaparak Sosyalist Parti'ye yanaşır ve "Yol alan bir dü- şünce; Sosyalizm" slogarunı taşıyan ilk büyük afişini hazırlar. Seguela'nın bütün afişlerinde parti lideri ön plandadır. Geçen hafta Sayın Mesut Yılmaz'a sundu- ğu on altın kuralın birincisi de şudur "Seçim- leri ideoloji değil, lider kazanır." Seguela ilk ünlü afışinin hazırlıklan sırasın- da Mitterrand üe yaptığı konuşmada Sosya- list Parti liderine şunu sormuştur: — François Mitterrand, siz kimsiniz? — Ben önemli değilim, konu sosyalizmdir. — Elbette ama, sizinle sosyalizm. — Ben rehber değilim. Tutulan yol ve yo- lun sonundaki amaç önemlidir. Bu konuşmada bile Seguela'mn lider yarat- ma eğiliminde olduğu, Mitterrand'ın ise bun- dan çekindiği görülüyor. Seguela, Mart 1977 belediye seçimlerinde Sosyalist Parti'ye hizmet eder ama, birkaç ay sonra da o zaman iküdarda olan Giscard d'Estaing'in Gençlik ve Spor Bakanı Cumhu- riyetçi Parti lideri Jean Pierre Soisson ile iliş- ki kurar ve sağcı hükümet koalisyonu için "Çoğunluk, çogunluga kazanacakûr" slogan- lı ünlü afişi hazırlar. Bu afiş 1978 genel se- çimlerinde geniş ölçüde kullanılır. 1980'de Seguela'yı yine Sosyalist Parti hiz- metinde görilrüz. Devlet başkanlığı seçimle- rinden altı ay önce Seguela'mn reklamcüık fır- ması RSCG, Sosyalist Parti'ye yeni öneriler götürür, Mitterrand ile Seguela arasında yeni ve sıcak ilişkiler kurulur ve Seguela o zaman- ki muhalefet lideri için afış hazırhklarına gi- rişir. O sıralarda Seguela'mn her zaman ba- şarılı çalışmalar yaptığı söylenemez. Mitter- rand hiç de körükörüne onun önerilerini ka- bul etmez. Parti içinde bir siyasal iletişim ku- rulu oluşturulur ve önerileri o kurul değerlen- dirir. Bir kez getirilen afiş taslaklarını kurul çok kötü bulur, ama Mitterrand "Ben Segue- la'yı profesyonel bir kişi olarak seçtim der. Profesyonellerin hatalan olur elbette, ama bir nitelikleri de vardın tki kez üst üste yanlış yap- mazlar. Başka bir profesyonel bulacak olur- sak yanlışlar çogalacaktır. İyisi mi Seguela'yı alıkoyalun." Mitterrand kampanyalarının birinde şöyle demiştir: "Bu reklamcılar beni kendi üriinle- ri gibi görttyorlar. Ne samyorlar kendilerini?" Siyasal pazarlamacılar çoğu zaman yaptık- ları işi çok abartırlar. Eğer hizmet verdikleri aday seçimi kazanacak olursa bunu kendi ba- şarıları sayarlar. Bunun en iyi örneği 1976'da Jimmy Carter'ın seçim kampanyasını düzen- leyen Jerry Rafshoon'un sedm sonundaki şu sözleridir: "Yaşa Jimmy, sen olmasaydın ben bu seçimi asla kazanamazdım!" Kampanya ile seçim kazanılır mı? Siyasal pazarlamanın seçim sonuçlarına etki- si üzerinde sayısız araştırma yapılmıştır. Kesin olan bir sey, seçim kampanyalarının kararsız seç- menleri, politika ile pek ilgilenmeyen insanları etkilediğidir. Bu insanlann oram ülkeden ülke- ye, seçimden seçime değişir, bazen %20'ye ka- dar yükselir. KampanyaJar ancak bu kişilerin ka- zanılmasına yardım eder, yoksa kesin sonuçlar kampanya ile elde edilemez. Ünlü siyasal iletişim profesörü Denis Lindon bu konuda şöyle der: "Siyasal pazarlamanın bir seçimin kazanılma- sına neden olduğunu düşünmek yanlıştır. Pazar- lama uzmanlan, inceleme ve araştırma yöntem- lerinin yetersiz olduğunu çok iyi bilirler. Kötü bir ürünün satışını pazarlama yoluyla sağlayamaz- sınız. Eğer üriln i>i ise pazarlamacılar iyi bir stra- teji ile o ürünün satışını arttırabilirler. Ciddi bir siyasal pazarlama uzmanı, hiçbir zaman herhangi bir adaya seçimi kazandıracağını iddia edemez" Birçok siyasal iletişimci kendi eğilimlerinden ödün vermez, karşı eğilimdeki adaylar için kam- panya hazırlamazlar. Amerikalı danışman Da- vid Garth bu konuda şöyle der: "Adayı önce sor- guya çekerün. Beğenmezsem işi kabul etmem!' Bazı daruşmanlar ise adaylara yalnız gelir kay- nağı olarak bakarlar. Bir gün sosyalistlere çalı- şırlar, ertesi gün tutuculara; bir gün ANAP'a er- tesi gün SHP'ye, DSP'ye ya da DYP'ye. Seçim kampanyalarının en sakıncalı yanı ide- oloji ve program tanıtmak yerine lider yaratmak, kişÛeri ilahlaştırmaktır. Bu, demagojiye, lider yö- netimine, faşizme yol açar; çok tehlikeli bir gi- diştir. Seçim şansını yitirmiş, oy oranı %20'nin çok altına düşmüş bir partiyi ne yapsanız kurtara- mazsımz. Fransa'dan getirilen formüllerle ANAP'a seçimleri kazandırmaya Seguela'nın gü- cü asla yetmeyecektir. EVET/HAYIR OKTttYAKBAL Seçim Gerçeği Önünde... Kasımda seçim var. Öyle görünüyor. İktidar partisi için er- ken bir seçim, günden güne batmakta olduğu bataktan en az zararla kurtulma yoludur. Bir daha tek başına iktidar mı? Sanırım boyle bir durum söz konusu değil. Yalnız ANAP için değil, öteki partiler için de! Ulkeyi birlikte yönetmek, yani ortaklık hükümetleri döne- mi başlayacağa benzer. Bunda korkacak bir şey yok. Ece- vit'in de dediği gibi belirli bir programı gerçekleştirmek ama- cıyla oluşturulmuş ortak yönetımler, tek parti yönetiminden daha başanlı, daha yararlı olmaktadır. Demokrasi dediğin za- ten belli çizgide uzlaşma değil mi? Bütün kamuoyu yoklamaları, araştırmalar, hesaplar kasım 9i'de yapılacak bir genel seçimde bir tek partinin üstün çı- kamayacağı gerçeğinde birleşmektedir. SHP, DYP ve DSP, ANAP'ı geride bırakacak gibi görünüyoriar. ANAP, ancak yeni seçim yasasında kendi yararına bazı düzenlemelerle Mec- lis'te bir grup sahibi olabilecektir. TBMM 600 kişiden oluşacak. Bunun yüzü Türkiye, yani kontenjan milletvekili olacak. Bu kişileri partiler seçecek. Ön seçimlerde başanlı olamayacak değerli kişiler milletvekili ola- bilecek. Özellikle kadınlar... Çünkü kadın adayların önseçim- lerde başanlı olamadıkları, bu gidişle de olamayacakları bi- liniyor. Türkiye milletvekillikleri ya da kontenjan adaylıkları da olmasa Meclis'te kadınlar bir elin parmakları kadar bir yer edinebılecekler. önemli nokta SHP ile DSP'nin seçimde nasıl birtutum içi- ne girecekleridir? DSP'nin grafiği epey yükselmiş durumda- dır. Seçim sonucunda yürürlükteki yüzde onluk barajı aşa- cağı kesindir. Oy oranı yüzde on beşleri bulduğunda paıia- mentoda önemli bir toplulukla yer alması kaçınılmazdır. SHP ise en az yüzde 25 oyla Meclis'te yüzü aşkın bir sandalye sahibi olacak. Seçmen karşısına ayrı ayrı listelerle çıktıkları zaman sosyal demokrat gücün bolüneceği, beklenen sonu- cun alınamayacağı da herkesın bildiği bir gerçek. Öyleyse ne yapmalı? Sosyal demokrat oyların toplamı, şimdiki hesapiara göre yüzde 4O'ı buluyor, hatta biraz da aşıyor. Bu oranda bir oy, parlamentoya en az üç yüzü geçen bir topluluk taşıyabilir. Böylece sosyal demokratlar iktidara gelebilirler. Ama ne yap- malı da bu sosyal demokrat oyların dağılmasını önlemelı? Bu gerçeği en az bizler kadar, Sayın Ecevit de biliyor, Sa- yın İnönü de... Ecevit'e bakarsanız, partisine gelen oylann SHP'den koparılmadığı kanısındadır. 'Ben sağdan da oy alıyorum' diyor. 'Birleşirsek bu kadar oy alamayız' diyor. DSP'nin sağdan bir oranda oy aldığını kabul etmeli. Ama SHP'nin tabanından daha çok oy kaptığı da unutulmamalı... Programlarına baktığınızda iki parti arasında önemli bir ay- rılık yok. Taban aynı, ama liderler ayrı! Oysa bildiğim kada- rıyle İnönü ile Ecevit çok eski arkadaştırlar. Baş başa konuş- tuklannda yararlı bir çözüme ulaşacaklarını sanırım. Geçen genel seçimde Ecevit seçim bölgelerinin payiaşılmasını öner- misti. Ne var ki yarı yanya pay istiyordu. SHP bunu doğru görmedi, bir anlaşmaya varılamadı. Kasım seçimlerinde boyle bir çözüm yolu neden düşünülmesin. Örneğin SHP'nin se- çime girmediği kimi yerler DSP adaylarına bırakılabilir. Böy- lelikle seçim bölgelerinde sosyal demokrat oylar dağılmaz. Sonucta Meclis'te sosyal demokratlar anlaşmış bir çoğun- luk oluşturabilirler Bunun gibi başka çareler de bulunabilir. Vakit geçiyor. inatlaşma sürüyor. Ecevit'e göre 'Parlamen- toda birleşmek olasıdır." Ama daha önce değil! Bu tutum sür- dürüldüğünde yenilgi kaçınılmaz olacaktır. SHP ayrı DSP ayn listelerde seçime gırerlerse ikisinin de gereken başarıyı sağ- lamaları olanaksızlaşacaktır. Yüzde 4O'ı aşan seçmen, sosyal demokratların bir araya gelmelerini bekliyor. Kısır çekişmeler, inatlaşmalar yüzünden iktidar bir kez daha sağcı partllere, yeni Milliyetçi Cephe'le- re kaptırılırsa geri almak çok zor olacaktır. Bir beş yıl daha beklemeye halkımızın direnci kalmamıştır. Sağduyunun ege- men olması beklenir. I M Z A G U N L E R I B U G Ü N 2. K İ T A P SENLİĞİ 9 - 1 8 A Ğ L S T O S Cumhuriyet Kitap Kulübü /Kadıköy Belediyesi İşbirliği... 14 A C I S T O S 17.00 - 20.00 VEOAT GÜNYOL ATİLLA ÖZKIRIMU YAŞAR MİRAÇ SUNA TANALTAY MaiSA GÜRPINAR KEMAL GÖKHAN GÛRSES Y A R I N 15 A Ğ L S T O S 16.00 - 20.00 YENİ SESLER MUSTAFA OOĞAN FAHL ÖZTÜRK İBRAHİM KARACA HÛSEYİN ŞAHİN NUfi BULUM NUH ÖMER ÇETİNAY HÛSEYİN ŞİMŞEK ENDER ÖNDEŞ 2. Kadıhiy Kitap Şenliği Eski İskele Yanı Tüm okurlara indirim \AZDIGI YURTIAŞLIK BİLGİLERİ Yayına hazırlayan Nuran Tezcan 8.000 lira(KDV içinde) Çağdaş Yayınlan Türkocağt Cad. 39-41 Cağaloğlu-îstanbul ödemeli gönderilmez. İLAN T.C. SORGUN KADASTRO MAHKEMESİ 1989/4 Esas Davacdar Sorgun ilçesi Do- ğankent kasabasından tzzet oğlu Hasan Çetin ve Nazun Çetin ta- rafından, aynı kasabadan Ab- dülmuttalip oğlu Hasan Çetin aleyhine açıtan aynı kasabada Yenimahalle mevkiinde 29 par- sel ve yine aynı mahallede 209 parsel nolu taşınmazlar hakkın- da tespite itiraz davasının mah- kememizde yapılan yargılaması sırasında, tebligal eksikliklerinin giderilmesi verilen ara kararı uyarınca: Davacı tzzet oğlu Hasan Çe- tin mirasçüan Sultan Çetin ve Yıldız Çetin vekilleri Av. Orhan Baran'ın vekilliklerinden çekil- miş olduğundan duruşmalara bizzat gelerek kendilerini başka bir vekille temsil ettirip ettirme- yecekleri ve gerekli beyanda bu- lunmalan, duruşmaya gelmedikleri ve beyanda bulun- madıklan takdirde 3402 sayılı yasanın 28/2. maddesi gereğin- ce davanın açılmamış sayılma- sına ve yargılamaya yokluğunuzda devam edilerek aynı kanunun 29. maddesi uya- nnca karara bağlanacagı önerale ihtar olunur. Işbu ilan adresleri kolluk kuv- vetlerince dahi tespit edilemeyen Izzet oğlu Hasan Çetin vârisle- ri Sultan Çetin ile Yıldız Çetin'e 7201 sayılı Tebligat Yasası'nın 29 ve devamı maddeleri gereğin- ce duruşma gunü olan 10/10/1991 günü mahkemenüz- de hazır bulunmalan ilanen du- yurulur. Basın: 48835 GotoriB Atölya VM 97 • 133 «4 34 TREKGezilerimiz, dağlanmızın keşfedilmemiş güzellıklennı, bıtkı, çiçek ortüsünü, buzul gollennı. nehirlerını, çıkılmamış zirvelerını ve tüm yabanıl hayatını tanıtmak ıçın hazırlanmıştır Ağrı Dağı zırve çıkışı, Toros Dağları. Trans Kaçkar Trek. Kafkasya ve Elbruz Dağı her hatta kesin hareket Yaşam boyu unutamayacağınız aktıf bir tatıl geçırmek ıçın broşur ısteyınız TREK TRAVEL AYDEDE CADOESİ 24 TAKSİM/İSTANBUL Tel:(1) 1546706 MÜZAYEDELERDE BÜYÜR. KEŞfEDlN DEfîEBLENOlBlN Ho>hof W Poıan K,nk lulumbo Sk. Ns 13/23 FoHh T«f 514 35 n FERRUH BAŞAĞA 1950-1970 Dönemi ve ALİYE BERGER YAPITLARI satin alınacaktır M0UCU1: 141 19 31 141 43 58-146 13 49 SN UIIE EREN MARMARA GÜZEL SANATLAR FAKÜLTESİNE HAZIRLIK KURSU Grup 1 12.8.199) - 23.8.799) 45 Saat Grup 2 26.8.199? - 6.9.1991 45 Saat • Ç İ Z G İ ERENKÖY: Bağdai Cod Kontorc. Djroğı Murodoğlu ^pl 333/3-7-8 Erenköy/İST 360 69 10 • Ç İ Z G İ ŞİŞLİ: Holoskargaz. Cad No 260/6-7 S 9 Sıslı'IST 132 22 22 SİZİ HİÇ RUSYA'DA AĞIRLADIK MI? Eğer aşağıda aralanan otellerimızden birinde gecelemış iseniz, INTOURIST'ın konuğu olmuşsunuz demektır: MOSKOVA LENINGRAD SOCHI BAKÜ Metroool Cosmos Intourıst Belgrad Astona Pnbaltıskaya Pukovskaya Dagomys Zhemzuchına Intourıst Azerbaycan INTOURIST. S S.C.B Resmı Devlet Tunzm Teşkılatı. 15 Sovyet Cumhunyetın'de bellı başlı 86 otelın sahıbı ve ışletmecısıdır. İM0SK0VA - LENINGRAD TURUİ 25 Ağustos - 1 Eylül 670$ + 1.453.000 TL 26 Ağustos -1 Eylül SADECE 570$ ılntouhsMstanbulı A6O Ipekç Cad Altın Sc* Mmm Kara Işharı 2/9 Nıs^antaşı/ISTANBUL Tel 1302297-1300865-1309800-13'41 58Fa> '309345 PENCERE Hukukçunun Mektubu ANAP iktidarının çıkardığı TMK (Terörle Mücadele Kanu- nu) bir 'hukuk ucubesi'öir. 12 Eylül hükümlü vetutuklularından bir bölümü bu yasay- la dışarı çıkmış, TCK (Türk Ceza Kanunu) 146 ve 125'inci maddelerınden yargılananlar içerde kalmışlardı. SHP hem bu eşitsızliğin giderilmesi, hem de TMK'nın ana- yasaya aykırı öteki maddelerinin iptali için Anayasa Mahke- mesi'ne başvurmuştu. SHP'nin dosyası bekliyordu. Tam o sırada sıkıyönetim mahkemelerinden -ne tuhaf de- ğil mi!.. Sıkıyönetim yok, sıkıyönetim askeri mahkemesi var, sivilleri yargılıyor-Anayasa Mahkemesı'ne 146'ncı maddey- le ılişkili bir başvuru yapıldı. Anayasa Mahkemesi, SHP'nin dosyasını erteleyerek sıkı- yönetim yargıcından gelen dosyayı inceledi; anayasanın eşit- lik ilkesine dayanarak kararını verdi; 146'ncı madde hüküm- lü ve tutukluları da dışarı çıktılar. Geriye kaldı 125.. 125'ten hüküm gıyen ya da tutuklananlar, içerde gün sayı- yorlar; ama, biraz hukuk yalamış olan herkes biliyor ki 'hemen' ve 'derhal' salıverilmeleri gerekir. • Hukukçu Emil Ünen, bu konuda bir mektup yollamış. Sa- yın Ünen'in "Hukukçu olmayanlann da anlaması için çok ba- sit bir dille yazmaya çalıştım" dediği mektup şöyle: "Hukukta davalann birleştirilmesi (tevhidi) ve ayrılması (tef- riki) denen bir takım işlemler vardır Savımın ve önerimin an- laşılması için bu konuya değinmek, kısa açıklamalarda bu- lunmak gereğini duyuyorum. Diyelim ki, Ahmefin Mehmet- ten 100.000 lira kira alacağı, 500.000 lira sattığı malın bedeii, 250.000 lira vadesi gelen alacağı vardır. Ahmet isterse bir tek dilekçe yazar. Bu d'ûekçede her üç alacağını talep eder. Bu takdirde her üç alacak istemi tek bir davada görülür. Hâkim bu davayı görurken bir de bakar ki kira alacağının tespiti, bu- na ait delillenn toplanması uzamaktadır. Oysa diğer istemle- re ait dosya tamamdır, karar verilecek durumdadır. Ancak ki- ra istemi davası yüzünden tamamlanan konularda da karar verilememektedir. Bu takdirde kira istemini diğer istemlerden ayırır. Bunun için ayn bir dosya ve dava teşkil eder. Diğer is- temleri karara bağlar. Kira alacağı davasına devam eder. Bu- na davalann ayrılması (tefriki) denir. Ya da Ahmet, Mehmet aleyhine üç ayn dava açmıştır. Hç istemini ayrı bir davada bildirmektedir. Her üç dava da nor- mal bir şekilde, pürüzsüz devam etmektedir. Hâkim davaları birleştirir. Üç istem hakkında tek davada karar verir. Buna da- valann birleştirilmesi (tevhidi) denir. Ceza hukukunda da aşağı yukan böyledir. Ahmet aleyhine bir tek davada, tek iddianame ile üç ayrı mahkûmiyet isten- mektedir. Ancak bu üç davanın birlikte yürümesi zorlaşmış ve bazı yönlerpen olanaksızlaşmıştır. Hâkim davaları ayınr (tef- rik eder). Üç ayn dava halinde üç ayrı karar verir. Yine ya da Ahmet aleyhine bir tek iddianame ile üç ayrı suç- tan dolayı bir tek dava açılmıştır. Davalardan biri normal yön- teme, diğeri suçüstü yöntemine bağlıdır. Üçüncüsü ise diye- lim ki şahsi davadır. Bu üç davanın birlikte görülmesi kesinlik- le olanaksızdır. Yasaya aykındır. Hâkim davaları ayıracaktır (tef- rik edecektir). Terörle Mücadele Kanunu'na gelince, bu 'garibe' kanunla sadece terör konusu değil, terörle en ufak bir ilgisi olmayan konular da yasallaşmıştır. Vatana İhanet Kanunu'nun, infaz Ka- nunu'nun (şartla salıverme gibi), TCK 141-142-163'ün kaldırıl- ması konulannın, usul kanununa ait tutuklama, Avukatlık Ka- nunu'na ait avukafa temsil gibi maddelerin terörle hiçbir ilgi- si yoktur. işte bu nedenledir ki bu kanunun iptali için SHP ta- rafından Anayasa Mahkemesi'nde açılan davada şeklen bir tek dava mevcut olmakla beraber işin özü bakımından dava adedi birden fazladır. SHP'nin şartla salıvermeye ilişkin sav ve istemleri 'infaz'a taalluk etmektedir. Bu nedenle 'hemen ve derhal' incetenip, karara bağlanması gereken bir konudur. Diğer iddiaian ise not* mal bir şekilde, yani Anayasa Mahkemesi'nin kuruluş ve işie- yişine ait mevzuata ve kıyas yoluyla CUMK kurallarına göre (gerek ve olanak dairesinde) görülecektir. Bu nedenle şartla salıvermeye taalluk eden savın ayrı bir dava ile diğer saviann ise ayrı bir dava ile ileri sürülmesi geı •>- kirdi. SHP hata yapmıştır. Anayasa Mahkemesi infaza taalluk eden dava bölümünü ayırıp ayrı bir dosya teşkil etmeli idi. SHP'nin davasının bu bö- lümü eylül ayına bırakılamaz. Bırakılmamalıdır. Bu olanak ha- len de mevcuttur. Vakit geçmiş değildir." * Hukukçunun mektubunu, içerdeki zamanla dışardaki za- manın eşit hızla akmadığını düşünerek okumalı... ARIF SAG KALAN MUZİK YAPIM İMÇ 6. BLOK 6512 UNKAPANI İSTANBUL TEL : 512 35 13 Değerli Üyemiz Jeofizik Mühendisi OSMAN GÜLATı (1948-1991) 11.8.1991'de elim bir trafik kazasmda yitirdik. Ailesine, yakınlarına ve meslektaşlanmıza başsağhğı dileriz. JEOFİZİK MÜHENDİSLERİ ODASI ANKARA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ Park-Bahçeler Müdürlüğü'nde Göreve alındım. Uzun yılların acı ve yoksunluklarından destek, ilgi ve yardımları ile geçtiğim ORMANCI KARDEŞLERİM, HEMŞEHRILERİM, DOSTLARIM, YAKINLARIMLA YETKİLİLERE İçten teşekkür ederim. ' * f İYİGÜN PULAT SIVAS HABER DERGİSİ ÇIKTI İlk sayısı çıkan bu aylık siyasal, kültürel dergi, Sıvas özelinden Türkiye geneline uzanan sorunlardan yola çıktı. Tel.: 511 59 77
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle