Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 21 HAZİRAN 1991
Mr Coşku Gecesi
MELİH CEVDET ANDAY
Büyük müzısyenıııuz Ahmed Adnan Say-
gun'un "Yunus Emre Oratoryosu"nu bırçok
kez dınlenuşımdır, Uluslararası Istanbul Fes-
tıvalı'nın ıse butun açılış törenlennde bulun-
dum, fakat 14 Hazıran 1991 cuma akşamkı
19. Festıvalin açılış törenı konsennde yepye-
nı ve bambaşka bır duygulanım ıçınde kaldım
Sanınm genel bır coşku egemendı salona. Say-
gı ıle uzun uzun alkışlandı yapıt Festıval Yö-
netım Kurulu Başkam Nejat Eczacıbaşı'yı ve
Genel Mudur Aydın Gun'u bu başarılı açılış
törenı ıçın bütün ıçtenlığımle kutlarım
UNESCO, 1991'ı butun dunyada "Yunus
Emre Yüı" olarak duyurmuştu ve Yunus Em-
re büyük bu- Turk ozanı ıdı, Uluslararası Fes-
tival, Ahmed Adnan Saygun'un bır başyapı-
tı ıle açüıyordu ve Ahmed Adnan Saygun bu-
yük bır bestecımızdı Burada "ulusal" olan-
la "evrensel" olanm başarılı bırhğmden do-
ğan gurur -evet, gunır- mutluluk verıcı ıdı el-
bet Toplumumuzun yuzyıllardır ardında ol-
duğu bır kultur amacının parlak bır gerçek
leşme örneğı karşısındaydık Ozanımız, bes-
tecımız, orkestramız, koromuz, solıstlenmız,
yabancı şef, yabancı korıstler, Turk sanat de-
hasınm dunya ıçındekı özgun yenm kutluyor-
duk sankı Bu ıyımserlık coşkusu ıçınde dı-
yebıln"im kı Yunus'un şıırınden de Saygun'-
un muzığınden de yepyem tatlar aldım Oza-
nımız, ınsancı olanı bulduğu ıçın yenı kalmış-
tı, bestecımız ıse ondakı bu tazelığı, uygarlı-
ğın en ustaca yaklaşırru ıle çağımıza getınyor-
du Nasıl sevınmeyeyım'
Bu olay dolayısıyle ıkı sorunumuza, kısa-
ca da olsa değınmek ıstıyorum Bızım, Yunus
Emre'yı değerlendırmemız de evrensel muzık-
te, uygarhk muzığınde >er almamız da kola>
olmamıştır
Yunus Emre, Turkçe denılen kaba dılde
yazdığı ıçın eskılerce yuzyıllar boyu kuçum-
senmıştır Hıçbır Dıvan şaırı onun adını an-
maz Bu kuçumseme Tanzımat'tan sonra da
sürer; hattâ daha kötü bıçımde Namık Ke-
mal, Sahaflar'da elıne geçen bır manzume kı-
tabını, "Dervış Yunus'unmuş" dıyerek \ere
atar Prof Fuad Köprulu, "Türk Edebıyatın-
da Ilk Mutasavvıflar" adlı yapıtmda Yunus
Emre bölümunun bır vermde şöyle dıyor
"tlk edebiygt tarihçılenmız demek olan şu-
ara tezkıresi sahiplerinın bir kısnu -meselâ Se-
hî B«y, Lâtifî, aruz vezni ile vazan şair birta-
kıra şeyh ve mutasavvıflardan soz ettikleri
halde, Yunus Emre'den bahsi luzumsuz say-
mışlar, Âşık Çelebi ıse -Şakayık sahibine
uyarak- ona yedi sekız satır ayırmakla bera-
ber eserlerini şiir olmaktan çok tasav vufî ila-
hîier saymaktan kendinı alamamıştır."
Yunus Emre'nın okuma yazma bılmedığı-
ne ılışkın söylentı, onun kuçumsenmesıne ne
den mı olmuştur, yoksa kuçumsenmesı ıçın mı
uydurulmuştur?
Yunus Emrem oldu fakır
Ecel öfkesını dokur
Gönül kıtabından okur
Elıne kalem almadı
Işte kendısı de söylüyor elıne kalem alma-
dığım Fakat unutmamalı kı eskı şaırler şıırı
yazmazlardı, soylerierdi. Ayrıca okuma yaz-
ma bılmedığını söylemek, o zamanlar ovun-
me yenne geçerdı Bunun gıbı, bır şaırı öv-
mek ıçın de onun cahıllığı ılen surülürdü, böy-
lece o, tanrısal bır nıtelık kazanmış olurdu
Fuad Köprulu dıyor kı " bu çok sade Turk
dervışı, herhalde Mevlânâ'nın Farsça şurlenn-
den zevk alacak kadar Acem edebıyatını ta-
myordu " Buncası bıze yeter
Benı asıl ılgılendıren Yunus Emre'nın,
Turkçeye böylesıne ıncelıklı anlatım olanağı-
nı nasıl getırmış olduğudur Mevlânâ'nın ışı
kolaydı, ışlenmış bır şur dılını, Farsçayı kul-
lanıyordu o, ama bız Yunus'tan önce dılı bu
yetkınlıkte kullanan başka bır Turk ozanı bıl-
mıyoruz
Yazınımızın (eieştırımızın) asıl buyuk yanıl-
gısı, Yunus Emre'yı bır tarıkat şeyhı olarak
ele alması, fakat bır şıır yaratıcısı olarak de-
ğerlendırememesıdır Acem-peresti-i Rum'un
imale devrinde buna olanak yoktu. Tasavvu-
fu, tankat gızlennı merak etmedığımız ıçın de
bu buyuk ozanımız unutuldu gıttı
Onu çağdaş bır anlayışla ılk değerlendıren
Burhan Toprak oldu Bu yazarımızın 1933'te
yayımladığı "Yunus Emre Dıvanı" o gune de-
ğın bu konuda yapürmş çalışmalara hıç ben-
zemıyordu, o yuzden de etkısı buyük oldu
Yunus'u yenı tanıyorduk Burhan Toprak,
yapıtında bu buyuk ozana bu- yaşamöykusu
bıçıyordu Neye dayanarak1
Çunku Yunus
Emre'nın yaşamına ılışkın olarak bıldıklerı-
mız çok azdır, çoğu menkabedır Burhan
Toprak'a gınştığı bu guç ışte, Yunus'un şur-
lerı yol gosterıcılık yapıyordu Ama bu yön-
tem uygulamrken yorum, buyuk görevler ust-
lemyordu Yunus Emre başlangıçta ınançsız-
dı, manma çabaları ona büyuk acılar çektır-
dı Kısa kesehm, sonunda ınanca vardı, du-
ruldu
Doğru mu bu anlatılanlar?
Bu soruyu başka bır soru ıle yanıtlaya-
lım
Doğru olması ılle gereklı mı7
Burhan Toprak, çağdaş bu- yaklaşımla ürün
ve yaşam arasında bır koşutluk kuruyordu
Gerçekten de yararlı oldu bu yaklaşım, bu-
yuk bestecımız Ahmed Adnan Saygun'un
ölumsüz yapıtı, Oratoryo doğdu
Daha sonra Sabahattın Eyuboğlu'mın, Ab-
dulbakı Gölpmarh'nm Yunus Emre'yı ele alan
kıtaplan ortaya çıktı Artık Yunus'u şaır ola-
rak görebılıyor, tanıyabılıyorduk
Kısacası bız Yunus Emre'ye cumhunyet dö-
nemınde kavuştuk Bu bakımdan Kemahst
devrımle bırlıkte eskı külturümuzle bağlantı
mızın koptuğuna ıhşkın sık sık ymelenen gö-
ruş yanlıştır; tam tersme, bu bağlantı cumhu-
nyet dönemınde tam olarak kurulmuştur
Çunku bız ne olduğumuzun bılıncıne bu dö-
nemde vardık Uluslaşma sürecı bıze yalnız
kendı kımlığımızı değıl, bu kımlığın başlıca
yapıcılanndan olan uygariığımızııı seçımını de
gerçekleştırdı 19 Uluslararası Festıval bunun
kanıtı ıdı
Yukarıda bızım uygarhk muzığınde yer al-
mamızın kolay olmadığını söylenuştım Evet,
bu da Yunus Emre'yı bulmamız gıbı oldu
Çunku uygarhk müzığı bızım muzığımızdı.
Demek ıstıyorum kı Adnan Saygun'un Yunus
Emre Oratoryosu'nu bestelemesı bır rastlan-
tı değıldır Bunlar aydınlanmamızın ıkızıdır-
ler
Çokseslı muzıgı, "yabancı" yaftası yapış-
tırılarak kuçumseme savaşımı bugün de sur-
mektedır Bu durumda Bızans kaynakh mu-
zığın nıçm "bızım" olduğu sorunu yanıtsız
kalmaktadır Gerçekte o müzık eskı uygarlı-
ğımızın müzığı ıdı Bütün sorun, yerh olanla
evrensel olamn kaynaştırılmasındadır. Ma-
kam müzığı de evrenseldı, ama dünyamn her
yanında çahmr anlamında değıl, belİı bır kül-
tür çevresımn ortak urunu anlammda Bız, ıs-
tesek de ıstemesek de çağdaş, evrensel uygar-
lığın bu- uyesıyız Bunu kanıtlayan en yetkın
yapıttır "Yunus Emre Oratoryosu "
ARADABIR
SERATOKAY
Düşünmeyen Politika
Felsefenın tarıhte ılk önemlı aşamalarına bılımden önce
ulaşması bır rasttantı değıldı, düşünme gereksınmesının ın-
san ıçın yaşamsai ve kaçınılmaz olmasından kaynaklanmış-
tı Gelecek uygariıkların duşunce sozlüğunü ıkı bın beş yuz
yıl öncesınden kuramlayan antık Yunanıstan'ın, ınsanı ve ev-
renı araştıran felsefe ortamını oluşturması, bu eğılımı kanıt-
layan bır örnektır
Uygarlıklar, tarıhte çağlara adlarını verırler, eskı Yunanıs-
tan, çağının kımlığını bılgelıkle vurgulamıştı Romalılar, polı-
tıkayla beslenen ımparatortuklarını 'felsefe yoksunluğu'nun
geçeıiı olduğu sureçte kurdular Alman tarıhınde Bısmarck
yönetımı, sıyasal guç uğruna duşunce ekınını zayıflatırken
Nazızm, faşıst ıktıdarını tum felsefe ve kulturu yok etme pa-
hasına guçlendırdı
Oysa Almanya -antık Yunanıstan gıbı- çağını sımgeleyen
felsefe ve sanat doruklarına, toplumsal enerjısını polıtık gu-
ce harcamadığı dönemlerde ulaşmıştır
Tarıh bıze, toplumların gızılguçlerrnı ancak yönlendırdık-
len alanlarda üretkenlığe donuşturebıldıklerını göstenyor öy-
leyse bır toplum, seçımını' politika, ıktıdar ve savaş ıstemı"
ıle "duşunsel, külturel, sanatsal gelışım" arasında saptaya-
bılecek ve bıreyler enerjılerını bu ıkı olasılıktan bırınde har-
cayacaklardır
Tanh kıtaplannın ortak yönu, ınsandakı 'yok edtlemez ge-
lışme ıstencının' savaş ve baskıyia kararan bağnaz dönem-
lerde tükettığı enerjıyı nasıl gerçek bır güce dönuşturduğü-
nü öykülemesıdır Bu uzun öykunun, ınsanı, hakları ve de-
ğerterı açısından çağdaş yargılara doğru ılerleten sureclen
"hümanızma, rönesans aydınlanma, romantızm" gıbı aklın
ve ruhun egemenlığındekı çağlara rastlar Daha başka de-
yışle güç, 'düşünme' eylemının kışıyı ve toplumu yaşamı de-
netleyebilmesı amacına bağladığı alanda evrenseldır
Savaşan toplumların anlaşması, geleceğe yenı bır sava-
şın tohumlarını bırakırken, duşunen toplumların eleştınsı, geç-
mışte gelecek arasındakı bağıntıyı yapılanla yapılmamast-ge-
reken üzenndekı soruyu aydınlatır Sonuçta ınsanlığın ıler-
lemesını sağlayan külturel ve bılımsel bulguları güdüleyen
olgunun, polıtık güç ıstemınden değıl, duşuncenın (felsefe-
nın) yöntendırdığı ve denetledığı bır ortamdan kaynaklanması,
bızı polrtıkanın gerçek gorevı, gereklıhğı ve ışlevı uzerıne ye-
nıden sorgulamaya goturuyor
Politika düşünebılır mr? Ya da başka deyışle 21 yüzyıla yak-
laşırken nasıl bır toplumsal yaklaşım polıtıkayı ılkel propagan-
da yapısından çıkanp ortak sorunları çözmeye yönelık dü-
zen kurucu bır ışleve dönuşturebılır?
Eğer politika toplumun yenne duşunme görevını üstlenı-
yorsa, o toplumun gızıl enerjısını tuketecek bır "güç ısteğı"n-
de odaklaşır Yaşadığımız toplumun politika ortamı, yöntem-
lı felsefe eğrtımınden yararlandmlmayan bıreyierın duşunce
süzgecınden geçmemış tartışmalarda duşunsel ve ruhsal
sağhğını yıtırdığı yenı bır kakofonıyı duyumsatıyor, armonı-
sız ve ntmını kaybetmış
Oysa "duşunce' kadar sessız bır eylemı göz önune alabı-
lecek ölçude sıyasetın önemsendığı bır ulkede, belırlı göruş-
lerın tekdüze ve yaratıcılıktan yoksun çekışmesı yenne an-
cak yaygın bır felsefe eğıtımının yenı sorularla yenı yanıtlar
doğuracağı oıiam, polıtıkayı sağırlar dıyaloğu yazgısından
kurtarabılır Marx, dını toplumların uyuşturucusu olarak gör-
mûştü Eğer enerjık, uyanık ve süreklı bır akıtla denetlenmı-
yorsa, en canlı olgulardan bırı olan politika bıle o toplumu
uyuşturucu bağımlılığına surukleyen bır kara mızah örneğı-
ne dönuşebılıyor
Galıle'nın Pısa Katedralı'nde avızenın salınımını ınceleyen
ünlü bakışını Brecht, kendı tıyatro yöntemı olan
"yabancılaştırmanın" kökenı olarak ğorur Uyarıcı, üretken,
soru soran ve her şeyı yenıden gundeme getıren bu bakışın
dısıplinı, çağdaş polıtıkayı sağlıklı bıçımde ınsan yaşamına
yerieştırebılmenın ılk koşulu olmahdır Aşınmış tum kavram-
lan yenıden canlandıran dırıltıcı bır yaklaşımın egemenlığı-
ne gıren politika, boş tartışmalann yığıldığı bır amaç olmak-
tan çıkıp kendı ışlevıne, uygulayıcı, alıcı, kaydedıcı, edımsel
konumuna döner Bıreysel ve toplumsal amaçların bırbırıne
karşıt duşmeyeceğı bır geleceğın hazırlanmasında polrtıka-
ya düsen gorev, "toplum adına düşunmek" değıl, her bırey-
de gelışen duşunsel uyanışı eyleme yansıtmaktır
Bu polıtıkanın gücü ve atılımı, o toplumun, bıreyierındekı
eğrtılebılecek gızılguçle aynı ölçude ve doğrultuda olacaktır
"Duşünuyorum oyieyse varım" dıyen fılozofa ınanıyorsak,
var oluşumuzla özdeş bu dıngın eylemın denetımını yalnız-
ca bız üstlenelım
Uğruna Hizmet Yarışı!..
TEŞEKKÜR
Amelıyatımı başanyla gerçekleştırerek, benı sağlığıma
kavuşturan SSK Paşabahçe Hastanesı değerlı
mensuplanndan
Ojx Dr. İZZET TURAIVa
Anestesi Uz. Dr. MUS1AFA ORAIVU ve
ETHEM ÇAYIROĞLU'na
amelıyathane hemşırelen REYHAN ARIKAN'a,
SEMA UNAL'a, BtRSEN KLLCU'ye, NURŞİN ÇETtN'e
ve Kadın Cerrahı Servısı'nın değerlı mensuplanna
teşekkür ederım
NEZAHAT TUVAN
Hani NATO, Sovyet tehdidine karşı korunmak için
kurulmuştu? Oyle olsaydı varlık nedenı de ortadan kalkmış
olurdu. Ama şayet NATO kapitalist metropollerin, yani
emperyalizmin bir saldırı orgutu ıse ve saldıracak başkaları
bugun de mevcutsa, işte ancak o zaman gerçek varlık nedenı
de anlaşılır oluyor.
HALUK GERGER
Evet, bu da oldu ışte' önce stratejık ış-
bırlığı, arkasuıdan da NATO vurucu gücü-
ne asker göndermek Ama en az bunlar ka-
dar \ahım olansa, kamuoyunun tepkısızlı-
ğı, suskunluğu Olay basında sıradan ha-
berler mertebesınde yer alıyor \e ulkede ne-
redeyse ne bır ses, ne bır nefes
Savunma Bakanı, NATO'nun bu 'hızh
müdahale bırhğı'ne ıkı tugayla katılınaca-
ğını söylemış ve aynca bırhğın bır bölümü-
nün de Türkıye'de konuşlandınlmasını ar-
zuladıklarını belırtmış Bakan Bey, bunu
Italya ve Yunanıstan'ın da ısteyebıleceğını
söyleyerek, 'bu bır hizmet yanşıdır' demış
Aslında Bakan'ın dedığı doğru, Türkıye bır
'hizmet yarışı'nın gönüllu adayı önemlı
olan, bu hızmetın özellıklen; kıme, ne ıçın,
nasıl hizmet
önce özal'ın 'stratejık ışbırlığı' önensıy-
le başlayaüm Çok kez yıneledığım şeylen
özetleyeyım. Stratejik ışbırlığı sadece nıhaı
hedeflerde göruş bırlığını ıfade eden genel
bır kavram değıl Aynca üç temel unsuru
var: Bınncısı, günlük rutınde ve dış pohtı-
kanın yünitüLrnesınde, yanı tum taktık
adunlarda su geçırmez bu- eşgüdüm, daha
doğrusu aynıyet ıster Bu, Türk dış polıtı-
kasının, doğrudan ve otomatıkman Ame-
rıkan davranışlanna uyarlanması anlamı-
na gelır Bunun ıçın de, tum devlet aygıtı-
nın ve genel olarak sıyasanın bılınenın öte-
sınde ABD tarafından yenıden fethı gere-
kır Bu da yetmez, toplumsal duyarlıhkla-
nn ve tepkılerın ığdış edılmesı de zorunlu-
dur Artık alışılagelmış uzaktan kumanda
denetım değıl, doğrudan ve yennde yöne-
tım asıldır Parlamenter demokrası şundı-
kı hazın halıyle bıle bu tur yaygın dış de-
netımler ıçın tam uygun değıldır, 'frekans'
tuttunılan bır başkan ve etrafında atanmış
'rezonans ıçı' danışmanlar ve tabıı antı-
terör yasalan bu tür ıçten denetım meka-
nızmalan ıçın bıçılmış kaftandırlar tkıncı
olarak, stratejık ışbırlığı bunalım konjonk-
türlennın yöntemıdır ve ancak ortak düş-
mana karşı kıyasıya ofansıf nıtehkh mılı-
ter tepkıler ıcerır Üçüncü ve buna koşut
olarak da bugüne somut uyarlanışı ancak
Ortadoğu'ya ıhşkın olarak anlam taşır, yanı
doğrudan Ortadoğu'ya yflnelık bır saldın-
nın ıfadesıdır
NATO vunıcu gucıi!
Gelehm NATO vurucu gücüne venlecek
hızmete Artık herkes bıhyor kı, NATO'-
nun doğuş nedenı ortadan kalkmıştır Ama
varlık nedenı bakı kı, devam edıyor O za-
man son kırk yılın bır aldatmacası da ıyıce
açığa çıkıyor Hanı NATO, Sovyet tehdi-
dine karşı korunmak ıçın kurulmuştu'' öyle
olsaydı, varbk nedenı de ortadan kalkmış
olurdu Ama şayet NATO kapıtahst met-
ropollerin, yanı emperyahzmın bır saldırı
örgütu ıse ve saldıracak başkalan bugün de
mevcutsa, ışte ancak o zaman gerçek var-
hk nedenı de anlaşıhr oluyor
Şımdı de bır 'yenı' düşman var Bu, NA-
TO jargonuyla telaffuz edılıyor 'Tehdıt
var'' diye Nereden bu yenı tehdıt dıye so-
nılduğunda da, 'Ortadoğu'dan tabıı
1
' dı-
ye haykınyor koro Demek kı Ortadoğu'-
nun mazlumlan, kendı derdıne düşmüş,
yoksul, güçsüz, bölük pörçük Ortadoğu ül-
kelen düvel-ı muazzamayı tehdıt edıyor-
muş
1
Oysa tersı doğru değıl mı? Potansı-
yel olarak da, nesnel olarak da ve pratıkte
de Ortadoğu'ya karşı ölümcül tehdıt oluş-
turan bızzat emperyalıstlenn kendılen ve
alt-emperyahzme soyunan pıyonlan değıl
mı? Onlann 'tehdıt' dıye adlandırdıklan
şeyse, doğal zengınlıklenne kendı halkı ıçın
sahıp çıkmak ısteyen, bağımsızlığı arzula-
yan, kendı halkı ıçın de refah arayan, halk-
lann hakkım savunanların varhğı' Halkla-
nn özlemlerı, onunı, dırena
Çarpıtma, saptırma ortada Mızrak çu-
vala sığmıyor O halde açıkça söylemelı
Türkıye, kıme hizmet arzedıyor
7
Saldırgan
emperyalızme. Bu hizmetı kıme karşı kul-
lanilmak uzere sunuyor
7
Ortadoğu balkla-
nna. Ne ıçın
9
Emperyalist talanın bekçili-
ği için. Nasıl'' SUah zoru>la. Pekı hangı ta-
nhsel, ahlakı nederüe ya da hangı ulusal çı-
kar kaygısıyla9
Işte bunun yanıtı yok Ay-
nca, hükümet bunu hangı yasal yetkıyle ya-
pıyor7
NATO Antlaşması'nın bır uygula-
ması olarak kabul edüebüır mı bu7
Bu
gucün yann NATO üyelenndekı 'ıç kan-
şıklıklar'da kullanılmayacağmı kım temın
edebılıyor"' Şımdı Süper NATO (ltalyancası
Gladıo, Türkçesı Kontrgenlla) çokuluslu
kurumlaşmaya mı gıdıyor
1
' Yoksa Doğu'-
dakı 'yenı kapıtahzm'ın ısükrarsızhklanna
karşı bır önlem mı bu aynı zamanda
7
Kuş-
kusuz bunlann da yamtlan verılemıyor
Daha da kötüsü, bu sorular yetennce so-
rulamıyor bıle
Bunun sonunun felaket olacagını görmek
ıçmse bılgm olmaya gerek yok Ülkeyı 45
yıldır kuşatan bağımlılık zıncırlen daha da
sıkılacak Başkalan adına gınlecek dış ma-
ceralar ülkeyı ekonomık, pohtık, toplum-
sal yönlerden zorlayacak, tabu fatura ge-
nış emekçı yıgınlanna çıkanlacak Dış mı-
lıter bağ ve ışlevlerle, zaten fazlasıyla bo-
ğucu olan mılıtanzm ve değerlen ıyıce kök
salacak Türkıye öz çıkarlanna, haklanna,
dost halklara yabancüaşacak, kendıne düş-
manlaşacak, gıderek çürüyecek
Bu durumda, bu suskunluk, bu tepkısız-
hk neden? Eskıden, çok değıl 15 yıl önce
bu gelısmelenn bınde bınne karşı kıyamet-
ler kopanlırdı bu ulkede Işte 12 Eykll 'ölü
topragı'nın ana tahnbatı
1
tnsanlar, özelhkle
kendılen atomıze, tespıh tanelerı gıbı bır-
bırleruıden uzaklara savrulmuş durumday-
ken, toplumun organıze güçlermden hay-
kınşlanna bır tepkı gebneyeceğuıe, çabala-
nnın oralarda yankı buhnayacağma ınanır-
larsa, denn bır umarsızhk, guvensızlık ve
hatta korku duygusu ıçıne düşerler Ve su-
sarlar'
Bu kahrolası suskunluk perdesını yırt-
mak ve toplumun sessız çığlığuu duyurmak
ıçın de bır 'hizmet yarışı' başlatılamaz mı?
Emeğm ve kültürün temsılalennı, halk güç-
lennı örgütlemek gıbı, dırenmek, başkaldır-
mak gıbı, yurtseverlık, bağımsızlık türü ar-
tık kımılerınce modası geçmış sayılan de-
ğerlen yenıden savunmak gıbı, bırhkte sa-
vaşımı, toplumsal dayanışmayı, demokra-
tık yığmsal eylemı gerçekleştırmek gıbı
Yoksa, unutmayın kı bu gıdışten hepımız
sorumluyuz Ve yann artık çok geç oldu-
ğunda ve karanhk ıyıce koyulaştığında, bı-
lın kı, sadece sorumlu değıl, umarsız kur-
banlar da olacağız
PENCERE
1947-1979
18 06 1979'da aramızdan zamansız
ayrılan
REMZt
AKSAKAL'ı
olum yıldönumunde saygıyla
anıyoruz
AİLESİ VE DOSTLARI
AT BEDtl YARAYICI- Av Murat DEMİR ve Gazetecı Denız
TEZTEL'm DMG savası Nusret Demıral'ın emn ıle gözaltına alın
ması, hak ve özgürlüklerın gelışmesıne darb« ındırmeyı hedefleyen
Antıterör Yasası'nın devlet terörü heveslılerıne nasıl azmettıncı rol
oynadığım gözler önüne sermıştır
Bu uygulama demokratık bır hukuk devletınde yaşamadığımızı,
ınsan haklanna aykın, uluslararası sözlesmelere aykın hatta 82 Ana
yasası'na bıle aykın pohs buyruklarının bu Ulkede tek ve kesm yasa
halıne getırıldığını göstermektedır
Keyfi ve hukuk dışı uygulamalann sorumluları görevden almmalı
gözaltında bulunan avukatlar ve gazstecı derhal serbest bırakılmalıdır
AT Zernn San {Oıgttr-Der B«k ). Av Ercan Kanar (tHD İM Şb B,k |
Demmcı Mficadelede Aynkatlar adına \hmet Dttzfttn YULM-1 De\
nmcı Demokral Av-ukatlar adına Several Demır, Ercan Karaka« (SHP
Ut Ö B,lt | TevfiL Çavdar, Ajoe Tunurçın, StileTman Çelebi (SHP Ut
Paru Meclu ttyelen) Cemal YttkMİ (HEP Ü Yön Knr l ve«ı| B«m
Sen-Elmaı Yalçın, Sejhk Sen-Okay Cedık, Kam Sen-Abye Katkır. Dem
Kad-Nurten Kahramanoglu Moradele Derpaı, Toplomftal Kurtalnş
Derguı, Demnıcl Gençkk, Özgfir Halk, Emek Hedef Tavır. Cnıp
lonım DHS Oyunculan, Grup Ekın Foaem
HINIS KADASTRO MAHKEMESİ
Sayı 1983/10
Davacılar Karaçoban ılçesı Duman köyünden Rıza Bülbül ve Mus
tafa San'nın aynı yerden Akıf Baykal ve müştereklen aleyhıne ıkâme
etüğı 770 nolu parsele ıhşkın davaya aıt dava dılekçesı davaülar Mhmet
ve Seher Baykal adlanna teblığ edılemedığınden, adlanna ılanen teb-
lıgat yapılmasına karar venlrnış olmakla, davaülar Mehmet Baykal
ve Seher Baykal'ın duruşmanın atılı bulunduğu 19 7 1991 tarıhınde
mahkememızde haar bulunmalan veya kendılerını bır vekdle temsıl
ettırmelen, aksı takdırde yargılamanın gıyaplannda yürütülüp sonuç
landmlacağı hususu ılanen teblığ olunur 26 10 1990
Basın 47084
VEFAT
Merhum Hüseyın Kamı ve merhume Nımet Baysun'un kızlan,
merhum Cemıl Sanh, merhum Cemal Baysun, Semıha TUlpar,
Ramıha Kayalı'nın abla ve kardeşlen, Güzın, Göksel, Günay,
Ayfer'ın halalan, özen, Esın, merhum Ender, merhum Yalçın,
Gülçın, Serpü, Tünç, Jale ve Gaye'nın sevgılı teyzelen, merhum
Hüsnü Oökçenı'nın sevgılı eşı
Em. Oğr. Eşsiz tnsan
NEZİHE GÖKÇENİ
hakkın rahmetıne kavuşmuştur
Cenazesı 21 6 1991 cuma (bugün) Teşvıkıye Canm'nde kılınacak
öğle namazını müteakıp Zınarlıkuyu'dakı aıle mezarlı|ına
defnedılecektır
AtLESt
VEMT
Baromuzun 9233 sıcü sayısında kayıtlı
Avnkat
FARUK ERTEN
vefat etmıştır
Azız meslektaşımızın cenazesı cuma günü (bugün) Fatıh
Camu'nde kılınacak öfle namazını müteakıp Zıncırbkuyu
Mezaıhğı'na defnedılecekoı
Merhuma Tanndan rahmet, kedcrh aılesıne ve meslektaşlanmıza
başsağlıfı dılenz
tSTANBUL BAROSU BAŞKANUĞI
ANMA
MJEHMET İNAN CERİD
(1938-22 Hazıran 1990)
Bır tanem
Hasretın bır çığ gıbı büyumekte her geçen gun
Sonsuz sevgın ılkem, prensıplerın amacım, yaşam felsefen
giKüm oldu
Dost ve se\enlerın 22 06 1991 günü saat 14 00'te ebedı
ıstırahatgâhında her zaman olduğu gıbı bırltkte olacağız
LLVI \ ( V Rtl)
Sol Tükendi mi?
Faks'tan bır yazı bana ulaştı
"Cumhunyet Gazetesı yazan Sayın llhan Selçuk'a ıletılme-
sı ncasıyla
Sayın Selçuk,
'Türk solu artık tukendı' yorumuna katılıyor musunuz? So-
Iun bugun ıçınde bulunduğu tıkamklığı nasıl değerlendlnyor-
sunuz"> (Not Bu araştırma 'Mıllı Gazete'nın çıkartacağı X3Örûş'
ısımlı haftahk dergı ıçın yapılmaktadır Zamanınızı ayırır, soru-
muzu yanıtlarsanız, sevınınz Çalışmalannızda başan dıleğıy-
le ) Fatıh Saraç / Abdullah Ozkan "
'Göruş' dergısıne yayın yaşamında başarılar dılıyor, soru-
yu bu köşede yanıtlryorum
*
Her şeyden once bır gerçeğın altını çızmekte yarar var Sol
sözcüğu ulkemızın sıyasal yaşamına gırdığı gunlerde, sağın
dırenışı akıl almaz bır katılıktaydı Anadolu'da solu kötülemek
ıçın neler soylenmıyordu' "lyılık meleklen sağda, kötulûk me-
leklen soldaydı Hem Müslüman sol elle taharetlenmıyor muy-
du?" Dınsel kökenlı olumsuz propaganda, politika hayatına
sol-sağ kavramlarını sokarak sıyasal bılıncın aydınlanmast-
na çalışan yazarların üstüne yığılmıştı Şımdı o günler gerı-
de kaldı, herkes sol-sağ dıye konuşurken rahattır Solcuların
"düşman" gıbı görülmesı dönemı aşıldı, ama bu kez de sol
-ne yazık kı- tükenmıştı
Gerçekten tukenmış mıydı'?
Önce kendı kendıme sorayım Ben bu soruyu yanrtlarken
yansız kalabılır mıyım'?
Solu tutmak, körlemesıne yan tutmak değıldır, tersıne eteş-
tırel akıla ve bılımsel yönteme dayanmak anlamına gelır Önce
sol sozcuğu ne demektır? Herkesın elının altında bulunan
bır ansıklopedıye, 'Büyuk Larousse"a başvuralım
Ne yazıyor
"Sağın tersıne, ılencı görüşler ortaya koyan sıyasal partıler
ve gruplann tümü 'Sol kavramı Franssfya özgü topolojik bır
kavrarndır, bu tenm ılk kez kurucu mecttsın 28 Ağustos 1789
tarıhlı oturumunda kralın vetosuna karşı çıkan başkana göre
salonun sol tarafında oturan mılletvekıllennı belırtmek ıçın kuL
lanıkjı O tanhten başlayarak sözkonusu tenm zamana ve yere
göredeğışen külturel ve sıyasal bır ıçenk kazandı Genel ola-
rak sağ bırey, hberal ıktısat sıstemı ve tutuculuk kavramlany-
la tanımlanırken, sol, topluluk ıleneme ve eşıtfık kavramlany-
la bır arada oldu '
Çok kısa, genel yalın, ansıklopedık bır yaklaşımla solu-
muzu sağımızı belırledıkten sonra dıyebılırız kı sol, dınamık
bır kavramdır zamana ve mekana göre değtştr, külturel ve
sıyasal bır ıçenğı var ama her şeyden önce unutamayaca-
ğımız gerçek şudur Solun 1789 Fransası'nda ortaya çıkma-
sının anlamı Aydınlanma"^ dönük felsefı ıçenğını vurgular
•
Öyleyse şımdı sorunun yanıtını vermeye çalışabılınz, Türk
solu tükendi mı'
Türkıye'de ınsanlar, sınıflar topluluklar, dınler, mezhepler
arasında "eşıtlık" hıç olmazsa Batı'nın ılerı kapitalist ülkele-
rındekı oranda gerçekleşmışse, bızım solun hızını yrtırmesı
ve yavaşlaması doğal sayılabılır
Ama, "bır ucu Hındıstan'ın en yoksul, ötekı ucu Belçıka'nın
en zengın topluluğu otçulennde yaşayan" 60 mılyonluk bır ül-
kede sol -hem de muhalefette ıken- nasıl tükenır? Yoksullukla
zengınhğın bu kadar çarpıcı acı, zehııiı ve denn çelışkıyle
bır arada bulunduğu bır toplumda, "solsıyaseH demokrası-
den nasıl ve kım tasfıye edecek'
Hangı güç bövle bır ışın üstesınden gelebılır?
Bır yanda bır avuç ınsan saltanat surecek öte yanda yn
ğınlar yoksulluk çekecek
Ve sol tükenecek'
Akla ve mantığa ters bır yorum olur bu, dış ve ıç egemen
çevrelenn medyalarında ışlenerek yaygınlaştırılmayaçalıştt-
rılsa bıle nafıledır Demokrası ulusal gelır dağılımının hakça
paylaşımı sermaye bırıkımının savurganlık ve luksle çaıçur
edılmeden yatınmlar ıçın denetlenmesı anlamına da gelır, Tüj;>
kıye'de sol tukenırse, demokrasıden umudu kesmek gerek ..
*
Bence sorulması gereken asıl soru şudur 12 Eylul'de as-
kerı faşızmın zoruyta ve gudümlu rejımın seçımıyte ıktıdara
yerleştınlen sağ tukenmedı mı'
ACIKAYBIMIZ
Odamız Eskı Genel Sekreterlennden,
Maden Muhendısı
Nadir KARAPENAR'ı
(1956-19.6.1991)
elım bır trafik kazası sonucunda kaybettık
Aılesıne, yakınlarına, dostlarına ve Maden
Muhendıslerı Topluluğu'na başsağlığı dılenz
Cenazesı 21 Hazıran Cuma (bugun) öğle namazını
müteakıp memleketı olan Hatay-Dörtyol'da toprağa
venlecektır
TMMOB MADEN MUHENDİSLERİ ODASI
TMMOB MADEN MUHENDİSLERİ ODASI
ZONGULDAK ŞUBESt
TMMOB MADEN MUHENDÎSLERt ODASI
tL ve tŞYERİ TEMStLCILİKLERl
Değerll Yoldaşımız
REFİK TEZEL'i
13.6.1991 günû Göçmen olarak yaşadığı
Hollanda'da geçlrdlğl bir kalp krlzl
sonucunda kaybettlk.
Alleslne ve tûm dostlanna
başsağlığı dllerlz.
TÜRKIYE BİRLEŞİK KOMÛNİST PARTİSİ
MERKEZ YURÜTME KURULU
AaKAYBIM
Değerlı varlığım, Sevgılı Annem
YeşUköy 50. Yü Lisesi
emekli öğretmenlerinden
SEMAHAT SAYAR'ı
anı bır kalp krızı sonucu yıtırdım Cenazesı 21 Hazıran Cuma
gunu (bugun) öğle namazını müteakıp Levent Camu'nden
kaldınlarak ZıncırLkuyu MezarhğVnda toprağa venlecektır
KIZI: SEVtNÇ SAYAR ONDALIKOCLU
Kızımi2 oldu
Ismını "EYLUL" koyduk
Dunyaya gclışınde ılgı ve sevgılennı esırgemeyen
dostlarımıza teşekkür eder
"EYLUL"e mutlu sağlıklı ve başarılı bır yaşam dılenz
SELMA-YILDIRIM ŞİMŞEK
10.6.1991 ANKARA