Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
11 HAZİRAN 1991 CUMHURÎYET/17
HAVA DURUMU TÜRKIYE'DE BUGÜN
DevletlMeleorotoji tşlen Genel Mü-
dürlüğü'nderı alınan bılgıye göre
ymdun kuzeydoğu kesimien çok bu-
tutlu, Orta ve Doğu Karadenız, iç
Anadolu'nun kuzeydoğusu ile Doğu
Anadohj'nun kuzeyi sağanak yağışlı,
ûtekı yerter az bulutlu ve açık ge-
çecek H/WA SICAKUĞI: ftjtş alan
yerierde biraz aabrten öteki ierierde
artacak RÛZGÂR: KiEey yönlenten
hafif, ara sıra orta kuvvette esecek
Denizlerde: Doğu Akdenız'de gün-
bateı ve bdos.Karadenc ve Batı Ak-
denız'de günbaösı ve karayel, ötetd
denizlerde yıldız ve poyrazdan 3-5,
Karadeniz'de 6 kuvvetınde saatte
A 32°20°Diyart»tar
A 22° 12° Ediro
A 33° 17» Ercincaı
A 22° 8° Erzurum
Y 22» 7°Es«şet\ır
B 23° 8°Ga2antep
A 31° 19° Gmsun
A 30° 16° Gûrraflhane Y
5 ° H * U B
10-21, Karadenız'de 27 denc mılı nızta esecek. DaJga yûk-
seklıjı 0.5-1.5 Karadenız'de 2-3.5 m. dolayında t>u lunacak.
Van Gölû'nde hava. Pançalı ve az buluttu geçecek. Rüzgâr,
kuzey ve batı yönlerden hafif, ara sıra orta kuvvette esecek.
Göl küçûk dalgalı olacak.
«
BaHfcesr
BMcık
Bıngtl
Brtts
Balu '
Burea
Canakfcüe
Çonım
İ
Y 24°15°H*Un
A 31° 16° tsparta
A 22° 11° isttnbul
A 21° 12° tzmır
B 29°13°kare
B 22°WKasamo™ A
A 20° VVa/aen
A 22° 13° KırUmk
A 21°1^Kbrça
Y 20°K)°KüWya
A 27" 15° Matatya
34°1S°Mansa
20°t3°K.Maraş
24°t3°Metan
20° 5°Mu0la
23» 9°Muş
33° 16° Nijde
19° 14° Oriu
23°10°RBS
26» 11" Samsun
23°WSift
23°M°Sînop
29°14°Sıws
20° 5°»irtJaj
19° 7°lfataon
23» 9°Tünc«»
24° 9° Van
22° 9°¥ug*
28° 17° ZonguMak
A 30° 14°
A 31° 16°
A 29°21°
A 25° 14°
B 27°t1°
8 23° 9»
Y 19° 14°
Y 21° 14°
Y 20° 14°
A 32° 19°
A 21° 12°
Y 21° 7°
A 19° 13°
Y 19° 14°
A 2 3 ° W
B 23° 11°
8 20° 6°
A 21° 12°
ı bulutlu A-açık B-Dulullu G-jüneşlı K-tart S-sat Y-yaJmutiu
BULMACA
SOLDAN "ŞAĞA:
1/ Insan bilgisinin,
teknik, ekonomik ve
sosyal alanlardaki
iletişimin otomatik
makinelerde akılcı
olarak işlenmesini
konu alan bilim. 2/
Binicüikte atın baya-
ğı yürüyüşüne veri-
len ad... Lezzet. 3/
Palamut, torik gibi
halıklardan dilim di-
lim kesilerek yapılan
salamura. 4/ Şarkı,
türkü... Şöhret...
llaç. 5/ Bağış olarak
verme, iyilik... Uluslararası Tiyatro
Enstitüsü'nün simgesi. 6/ Lahana,
turp, şalgam gibi bitkilerde hastalık
yapan bir tür mantar. 7/ Soy... De-
nizaytsı da denilen bir fok türü. 8/
İçine çeşitii katıklaı konarak hazır-
lanan ve bayramda konuklara ikram
edilen bir tür kokulu çörek... Borsa-
da belli miktardaki hisse sertedini be-
lirtmekte kuBanılan işlem birimi. 9/
Soğurma, emme... Karabatağa ben-
zeyen bir av kuşu.
YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Deniz kıyılannda yaşayan uzun-
ca gagalı ve çatal kuymklu bir kuş. 2/ Yönetim... Sert bir içki.
3/ Arnavutluk'un para birimi... Eski dilde büyücü. 4/ Piston...
Akıl. 5/ Karayoilannın kenannda, yol düzeyinden aşağıda ka-
lan bölüm. 6/ Bir Avnıpa ülkesinin parasını simgeleyen harf-
ler... Satrançta bir taş. 7/ Madencilikle ilgili bir kumluşumu-
zun kısa yazılışı... Akıtma. 8/ Mısır'ın plaka işareti... Satrançta
özel bir hareket. 9/ Alıcı ve satıcıların fiyatlan tek başlarına
etkileyemeyecek kadar çok sayıda oldukları piyasa sistemi.
60 YIL ONCE Cumhuhyet
Tayyare postalan
Bl'Z M\MNKLERi
11 HAZİRAN 1931
Posta müdiriyeti dünden
itibaren tayyare posta
saferlerine beş yeni Avnıpa
seferi daha ilave etmiştir.
Şimdiye kadar şehrimiz ilc
Fransa, Almanya, ttalya
arasında posta tayyareleri
işlemekte ve bu seferler
Sidna ve Luft Henza
tayyareleri ile temin edilmekte idi.
Dünden itibaren Fransa ile Ispanya, Belçika ve
Almanya'ain tavassutile Danimarka, lngiltere ve
Felemenk postaları da temin edümiştİT. Posta idaresi bu
beş merkeze mektup kabul etmektedir.
30 YIL ONCE Cumhuriyet
'Beşinci istifası'
111 HAZİRAN 1961
Devlet ve Hükümet Başkanı Cemal
Gürsel, bugün Başbakanlıktan
çıkarken etrafını saran gazetecüerle
hasbihal ederek sorduklan sualleri
cevaplandırmıştır.
Basın mensuplannın "Son durum
hakkmda bir şey söylemek ister
I misiniz" sorusunu, "Durumda ne
var?" şeklinde cevaplandıran
I Başkan Gürsel ile basın mensupian
arasında şu konuşma cereyan etmiştir:
Sual: Cemal Madanoğlu'nun istifası hakkında ne
dersiniz?
Cevap: Yorgunluğundan. Kaç defa istifa etti. Bu, bir
değil ki. Beşi buldu.
Sual: Hava Kuvvetlerinde bazı subaylann emekliye
aynldığı veya mecburi izin verildiğı söyleniyor.
Cevap: Bunlar nenke lazım, ne olmuşsa olmuş.
Başkan Gürsel'i geçirmek üzere asağıya gelmiş bulunan
Devlet Bakanı Sıtkı Ulay ile basın mensupian arasında
şu konuşma cereyan etmiştir:
Sual: Hava Kuvvetlerindeki aynlmalar hakkında sizin
fıkriniz nedir?
Cevap:Biz, hükümet olarak Hava Kuvvetlerinin hiçbir
işine karışmayız. Hava Kuvvetleri kendi bünyesi içinde
salahiyetleri dahilinde her şeyi yapar, istediği şekilde
hareket eder. Sadece biz kumandanını tayin ederiz.
Sual: Bu son olaylar referandumun ve seçimlerin
gecikmesine tesir edebilir mi?
Cevap: Asla, asla, asla.
Sual: Madanoğlu, bugün verdiği beyanat ile istifasmda
ısrar ettiğini söylüyor, ne dersiniz?
Cevap: Biz kabul etmiyeceğiz.
GECEN YIL BUGLHN Cumhuriyet
Soydaş umutlu
11 HAZtRAN 1990
Bulgaristan'da dün yapılan genel seçimlerde iktidardaki
komünistlerin (Bulgaristan Sosyalist Partisi) önde gittiği
bildiriliyor. Bugün tamamlanması beklenen seçim
sonuçlanyla ilgili ilk eğitirn hesaplanna göre sosyalistler
birinci parti durumunda. Muhalefetin en güçlü bloku
'Demokratik Güç Birliği' ikinci, Türklerin örgütlediği
'Halk ve Özgürlük Hareketi' ise üçüncü sırada yer alıyor.
DÜZELTME
• Prof. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu'nun 9 Haziran 1991
Pazar günü çıkan yazısının başlığındaki III rakamı IV
olacaktır. III sayılı yazının gelecek pazar günü
çıkacağını duyurur, düzeltiriz.
EÂN
1990/21
Davaa Mütnin Tayfun vekili tarafından davalılar llhan GOr ve 21
arkadaşı aleyhine mahkememize açılan ortaklığın giderilrnesi dava-
sında;
Bodrum ilçesi Gökçebel köyü Kıztlburun mevkünde kain, pafta:
8-9, cilt: 6, sahife: 544, parsel: 545'te kayıtlı taşınmazda hissedar bu-
lunan davalılardan Halit özarabacı, M.Rahmı İmnkçi, Osman Nail
Oğan, Cevahir Bıçkıa, Tülin Tüfekçioğlu, Fatma Selma özaktaş,
lsmet özaomaz'ın adresleri tesbit edilememis olduğundan dava di-
lekçesi ve durusma günü tebBğ edilememis olup ilanen tebliğine ka-
rar verilmiş olmakla;
Iş bu davanın duruşraa gunü 16.7.1991 günü saat 14 olup adı ge-
çenlerin gösterilen tarihde mahkememizde hazır bulunraalan veya ken-
dilerini vekille temsil ettirmeleri aksi takdirde HMUK.nun 509-510
maddeleri uyannca davaya gıyaplarmda devam olunacağı ve dava
dilekçesi yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 16.5.1991
Kahire»
DÜNYA'DA BUGÜN
Amstertanı Y 16°
Amnan A 35°
Aöna A 27°
BaOdat Y 32°
Baratonj B 23°
Bdgrad
Bertn
Bom
Baıtoei
Budapeştt
Cennre
Cezayr
C4dd«
Dubaı
Franldbi
Glme
Kıhire
Kopeftog
KNn
B 23°
Y 19°
Y 17»
Y 17°
Y 21°
B 21°
A 29°
A 33°
A «1°
Y 17»
A 30»
Y 13°
A 35°
Y 14°
Y 17»
A 33°
Leraırçrad
Lonka
Madnd
Muano
Montreıl
Moskma
Mûnıh
N » Vtofk
Osio
Pans
Prag
ftyad
Roma
Sofya
Sam
lel Am
lunus
Vtrşoa
Vened*
Vıyana
Zürih
Y 15»
Y 17°
B 33°
B 25»
B 21°
Y 19°
Y 13°
Y 18°
Y 19°
A 42°
B 20°
A 29°
A 32°
Y 19°
B 23°
B 16
B 19°
TAKTISMA
Taksim-Teşvikiye Dohnuş t eretî
Kadar?
Taksim-Teşvikiye arası yakın mesafe tarifeye girdiğinden
gerçek ücret 1000 TL değil, 800 TL idi. 200 TL'nin geri
verilmesinde bazı güçlükler çıktığı için daha o zaman
şoförler, 1000 TL almaya başlamışlardı.
Taksi, dohnuş ve minibüs ücretlerine ya-
pılan zam, kamuoyunda tepkiyle karşılanır-
ken bu kez Taksiın-Teşviki>e dolmuş şoför-
leri, kendi kendilerıne bir zam daha yaptı-
lar: Yeni zamla 1500 TL olrnası gereken
Taksim-Teşviktye arasında şoförler, keyfi
bir tutumla 2000 TL almaktadırlar. Istan-
bni Anakent Beiediyesi, yeni fiyat tarifele-
rini belediyenin değil, Istanbul Otomobil-
cfler Esıutf Dernefi'nin belirlediğini, zam
uygulamasının kendilerini ügüendirmediği-
ni söylemektedirler. Dernek yetkilileri,
Taksim-Teşvikiye arası dolmuş iicretinin
1500 TL. oldugunu, daha fazla para alın-
maması gerektiğini, fakat kendilerine 2000
TL ahndığuu hatırlatınca acil bir çözüm ge-
tiremeyeceklerini ifade ediyorlar. O halde ruzca zam yapıldığını (miktannı belirtme-
dernek zam tarifelerini açıklayacağma, yal- den) söylesin ve her dohnuş duragı kendi
ücretini kendisi belirlesin!
Dolmuşa bindiğjnizde itiraz edecek olur-
sanız, şoför hemen size derneğin yeni tari-
fesini gösteriyor ve burada gerçekten daha
önce 1000 TL olan güzergâhm bu kez yeni
zamla 2000 TL olduğu görülüyor. Fakat
Taksim-Teşvikiye arası yakın mesafe tari-
feye girdiğinden gerçek ücret 1000 TL de-
ğil, 800 TL idi. 200 TL'nin geri verilmesin-
de bazı güçlükler çıktığı için daha o zaman
şoförler, 1000 TL. almaya başlamışlardı.
Şimdi ise tarifelerini uygularken gerçek üc-
retlerini (800 TL) unutup, "Biz zaten 1000
TL alıyorduk, o halde yeni tarifeyi de 1000
TL'ye yapüan zammı alarak uygulayaca-
gn" diyerek her bir yolcudan 500 TL faz-
la para almaktadırlar. Bu vurdumduymaz-
lığa ve -yeni zamma ilaveten- fazla ücret
ahnmasına kim dur diyecek, İstanbul Be-
iediyesi mi yoksa İstanbul OtomobilcUer
Esnaf Dernefi mi?
DR. OĞUZ TEKİN
İstanbul
Cinselliğin doğalbğımn öğretilmemesi, tersine bir tutumla
gençlerin içlerinden gelen istekleri bastırmalannın sağlanması,
uzmanların belirttiklerine göre pek çok psikolojik soruna da
yol açmaktadır.
Ülkemizde dinsel eğitim anayasa gereği-
dir (madde 24). Taze beyinler, daha ilko-
kul sıralannda, hiç anlayamadıklan dinsel
bilgilerle doldurulmaktadır. Buna karşıhk,
son derece önemli bir konu, cinsel eğitim,
ana-babalara, sayılan ve nitelikleri yeter-
siz kitaplara ve erkek-erkeğe ya da kız-kıza
yapılan söyleşilere bırakılmıştır. Ana-
babaların verdiği (daha doğmsu vermedi-
ği) eğitim ortadadır. Onlann tek yaptığı,
toplumda yerleşik ahlak ölcütlerinin de yar-
dımıyla, çocuğun ya da gencin cinsel arzu-
lannı baskılamak, bunlann bilinçaltına itil-
mesini sağlamaktır. Arkadaşlardan edini-
len bilgüer de çoğu kez yanhş ya da eksiktir.
Sonuç; "cinsel ilişkiyi doğal, oiması ge-
reken bir şey, bir gereksinim olarak göre-
medigini, hatta insanlann (bu arada kendi
ana-babasmın da) bu işi nasü yaptıklanna
saştıgını" söyleyen; cinsel edimi, iğrenç,
aşağılık bir şey olarak algılayan genç kız-
lar; sövgülerde cinsel etkinliği, "sövülene
yapılmış/yapılacak en köttt şey" anlamın-
da kullanan, sevişmeyi erkekliklerini kanıt-
lama aran sanan, kadım da "erkegin
tariası" olarak algılayan genç erkekler.
Cinselliğin doğalhğının öğretilmemesi,
tersine bir tutumla gençlerin içlerinden ge-
len istekleri bastırmalannın sağlanması, uz-
manlann belirttiklerine göre pek çok psi-
kolojik soruna da yol açmaktadır.
Konunun bir de başka yönü var. Cinsel
PTT ve DDVden Yakınıım
İkinci Dtinya Savaşı'ndan sonra halk çıkarını gözeten
KtT'lerin yönetimlerini bu işlerin uzmanlarma bırakacak
yerde, seçim kazanamayan iktidar partisi adaylanyla parti
mensuplannın deposu haline getirdiler.
Yakın geçmişte, 1950'lerden sonra, özel
teşebbüsçülük sözlerini yetkili yöneticilerin
ağızlanndan duyar olmuştuk. özalizmde
baş ilke özelleştirme oldu. Geçmiş yıllarda
iktisadi devlet teşebbüsleri içinde, özellikle
DDY, postaneler, Batı ülkelerindeki benzer-
lerine yakın, çağdaş bir yapıda işlerdi. Bun-
lann özelleştirilmesi söz konusu olduktan
sonra, çalışmalanndaki düzenlemeyi prog-
ramlayan yetkililer, özel sektör çıkarİanm
gözetir oldular:
* DDY, örneğin Ankara-tzmir seferini ya-
pan saat, sabah 07.20'de hareket eden tren
akşama ahndı. Böylece gündüz yolculuk
yapmak isteyen yolculan otobüs yolculuğu
yapmak zorunda bıraktüar. Otobüs fiyat-
lan da yaşamımızdaki her maddenin fiyaü
gibi, yılda bir iki kez yerine ayda, haftada
yükselir oldu. özel sektördeki keyfüik da-
yanıhr gibi değil.
• tkînci Dunya Savaşı'ndan sonra halk çı-
kanru gözeten KlTlerin yönetimlerini bu iş-
lerin uzmanlarma bırakacak yerde, seçim
kazanamayan iktidar partisi adaylanyla
parti mensuplannın deposu haline getirdi-
ler. Devletçilik ilkesinin yasama geçirilme-
ye çahşıldığı yülarda, özel sektörcülerin il-
kesinin yasama geçirilmeye çahşıldığı yıllar-
da, özel sektörcülerin oyunlanyla yaratüan
yapma kuyruklar yerine nüfus arüşı gözardı
edildiğinden günümüzde işyerlerinde, dev-
let dairelerüıde, bankalarda, PTT ve kuy-
Beklenliler ve SHP
SHP, yaklaşmakta olan kurultay sonrasında, halkm
isteklerine yanıt verebilecek bir parti görünümünü tekrar elde
etmiş, olumsuzluklardan, hizipçilikten arınnuş olarak güçlü,
iktidar adayı bir parti haline gehnek zorundadır.
Türkiye'nin siyasi platformuna baktığı-
mızda sağda yer alan iki güçlü parti DYP
ve ANAP ve solda anamuhalefet konumun-
daki SHP'yi görmekteyiz. Bunun yanı sıra
(özellikle bazı çevrelerin) ön plana çıkart-
tıklan küçük partiler (DSP, RP) yer almak-
tadır.
Ulusumuzun siyasi-ekonomik konularda
hoşnutsuzluğunu gidermek amacıyla bek-
lentilerine yanıt verecek bir partiye yönel-
meleri, alternatif pohtikalar aramalan ka-
çınıhnaz omıuştur. Bu yüzden halkımızın
gelecek seçimlerde sandıktan çıkaracağı
iktidar partisi, özgürlükçü, sosyal adaletçi,
katüımcı, dayanışmaa, banşçı, hukuka uy-
gun hareket eden, Atatürk ilke ve devrim-
lerine saygıh bir parti olmak zorunluluğun-
dadif.
Avrnpa'da başanlı uygulamalanyla dik-
kat çeken sosyal demokrat iktidarlar gös-
tennektedirler ki gelecek, sosyal demokra-
sinindir. Sosyal demokrasinin görevi, top-
lumun kendi kendisini ifade etmesi ve ya-
raücıhğını göstennesine karşı dikilen bütün
engeüeri kaldırmakür. O halde yaklaşmakta
olan genel secimden sonra iktidarda görme-
miz gereken, özgürlükçü, eşitlikçi, katüım-
cı, dayanışmaa, ahlakcı, reformcu, banş-
çı, bir sosyal demokrat partisidir.
Yıllardan beri ulke yönetimini elinde tu-
tan sağ partilerin yanhş ekonomik ve siya-
sal uygulamalan ve birçok sorunu berabe-
rinde taşımak zorunda bıraküan halkımız;
ülkeyi tanıyan, halkımıza inmiş, sorunlan
bilen ve sorunlan çözebilecek yöntemleri,
programlan var olan bir iktidan görmek,
bu iktidann emekten yana olan nimetlerin-
den yararlanmak hakkına sahip olmahdır.
Türkiye'de alternatif programlara baktı-
ğınuzda solda iktidar adayı anamuhalefet
partisi SHP'yi gönnekteyiz. SHP, halkın bu
beklentilerine yanıt verebilecek bir kadro-
ya sahip görünümündedir. Her alanda ras-
yonaüst, ussal, ve günün koşuUaniia uygun
politikayı üretebilen bir yapıdadır.
Bunun ilk mesajını 1989 yerel secimleriyle
iktidara gelerek veren SHP, belediyelerin ya-
rattığı ban olumsuzluklann etkisiyle kamu-
oyunda izlediğimiz kadarıyla belirli bir oy
kaybına ujbamıstır.
eğitim almayan gençler, şu ya da bu biçim-
de evlenmekte; bilinçsiz çocuk sevgileri,
ana-babalanmn "tonın istemeleri" ya da
"çevre ne der" kaygısıyla çocuk sahibi ol-
maktadırlar. Doğalhkla kendi çocuklanna
da kendilerine uygulanan baskıyı uygula-
makta ve sonuçta bu toplumsal sorun ken-
disini yeniden üretmektedir.
Ülkemizde bugüne dek, cinstllik sözcü-
ğü bile rahathkla söylenememiştir. Genç-
lerin cinsel sorunlan aile ve toplum tarafın-
dan yaratümış, sonra da, bu konulann do-
ğalhkla dile getirilemeyişi yüzünden genç-
ler sorunlanyla baş başa bırakılmıştır. On-
lara, "evlenince hepsi çözümlenir" denil-
miş, evlendikten sonra ise pek çok açıdan
geç kahndığı ortaya çıkmıştır.
Ciddi, kapsamh ve yaygm bir cinsel eği-
tim, dinsel eğitimden de okuma-yazma se-
ferberliklerinden de daha fazla yararlar sağ-
layacaktır.
CENGİZ ALADAC
Bandırma
ruklarda zaman öldürüyoruz. Burada aakh
bir örneği ilgililerin dikkatine sunuyonım:
Başkentin Yüzttncii Yü adını taşıyanyer-
leşim yerinde bir tek odada bir memur, PTT
mzmeti vermektedir. Yağmurda karda, so-
ğuk, sıcak günlerde telefon parasının yatı-
nldıgı aybaşlannda, bayram arifelerinde,
kuyruklar birkaç yılamn kuyruğundan da
uzun oluyor, odanın dışına taşıp gelip gi-
dişi engeUiyor. Yüzüncü Yıl postanesinin
çevresinde yerleşen kooperatifler: ODTÜ
Kooperatin L U, Karakusunlar köyü, Dttn-
yabir Kooperatifi, Çukuranbar ve buraya
yazmadığım yerleşim yerlerinde altmış bi-
nin üstünde insan yaşamaktadu-. Bu durum
karşısında tek kişiyle güvenliği de sağlan-
mamış PTT hizmetleri yürütülememektedir.
Sorumlulann, ilgililerin, çahşan insanlann
bu çilesine tezinden bir care buhnalannı
beküyonız.
OĞUZ TANSEL
Ankara
Yerel yönetimlerde kıt kaynaklarla sosyal
demokrat modellere uygun hareket etme ça-
basında olan sosyal demokratlar, iktidar
partisinin partizanca tutum içerisinde yap-
mış olduklan kesintilerle karşılaşmaktadır-
lar. Bütün bu olumsuzluklara rağmen elin-
deki kaynaklan en iyi şekilde değerlendir-
melerinin yanı sıra 12 Eylül 1980'den beri
unuttuğu kültürel ve sanatsal eylemlerin en
küçük yörelere dek taşınmasına ön ayak ol-
muşlardır. Halkımızın sanata olan doyum-
suzluklarını bir parça olsun sosyal demok-
rat belediyeleT ile karşılama yoluna gjdilmiş-
tir.
Finansman sorunu ile karşı karşıya bıra-
kılan belediyeler seçim öncesi iktidar par-
tisi ANAP'ın söylediği eli kolu bağlı bele-
diyeler durumuna düşürülmüştür.
Bunun bilincinde olan halkımız objektif
bir gözle baküğında, 1989 öncesi ve sonra-
sı dunımu karşüaştuabilecektir. SHP, yak-
laşmakta olan kurultay sonrasında, halkın
isteklerine yanıt verebilecek bir parti görü-
nümünü tekrar elde etmiş, olumsuzluklar-
dan, hizipçilikten annmış olarak güçlü, ik-
tidar adayı bir parti haline gehnek zorun-
dadır. Halkın nabzını tutmayı amaçlayan
büyük bir katılımcıhkla demokratik bir
yöntemi Türk insanma getirmek zorunlu-
luğundadır.
E. BURAK EKMEKÇtOĞLU
Anadohı ÜnJversitesi ttBF Öğrencisi
İLAN
DtVRÎĞİ ASLİYE HUKUK
HÂKÎMLİĞİ'NDEN
1991/48
Höbek K.'den Zöhre Yıldırım'ın hayatta olmadıgı halde nüfusda
sag gözüktüğünden, Divrigi Mal Müdürlüğü'nce 11.3.1991 tarihlidi-
lekçe ve Zöhre Yıldırımın gaipliğine karaı verilmesini talep etmiştir.
Davalı Zöhre Yıldırım aramalara rağmen bulunamamıştır.
Davaa Mal Müdürlügü'nün 11.3.1991 tarihli dilekçenin Zöhre Yü-
dırun ilanen tebliğine karar verilmiş olduğundan:
lş bu ilanın herhangi bir gazetede yayınlandığı tarihde maliyenin
1K3.1991 tarihli dilekçesi Zöhre Yüdırıma tebliğ edilmiş sayılır.
Adı geçenin davaya karşı bir itirazı bulunduğu ve hayatu olduğu
takdirde mahkememizin 991 /48 sayılı dosyanın 11.6.1991 tarihli cel-
sede duruşmaya gelmesi lüzunıu ilanen duyrulur.
Basın: 47584
İLAN
GERMENCİK ASLİYE HUKUK
HÂKÎMLİĞİ'NDEN
Dosya No: 1989/112 Esas
1991/132 Karar
Davaa Hüsnü öztürk vekili Av. Mustafa Ünal tarafından davalı-
lar Gürkan Körpe vs. aleyhine açılan sahte saüş ve tescilin iptali, tesbit
aynen iade ve teslim davasının yapılan duruşması sonunda:
Açılnuş olan davanın kabülüne, vekâletnamenin geçersizliğine, saüş
sözleşmesinin iptaline, 09 KF 645 plaka sayılı 1988 model Renault
marka aracın mülkiyetinin davacı Hüsnü Öztürk adına tesbitine ve
Hüsnü özıürk adına tescüine. aracm yediemin olarak Hüsnü Öztürk"e
teslimine karar verilmiş olmakla, davalılar Ahmet Sırataş ile Nıyazi
Sırataş bulunamadıklarından tebliğ yerine geçerli olmak üzere iş bu
uanın yapıldığı tarihden itibaren bir ay içinde hâkimliğimize raüra-
caat etmediklerinde işbu karann kesinleşeceği ilan olunur. 29.5.1991
ANKARA NOTLARI
MUST4FA EKMEKg
Boyalı Kuşlar...
Cahit Sıtkı Tarancı (4 Ekim 1910 -12 Ekim 1956), Nazım
Hikmet'le ilgili 'Bir Şey' başlıklı şiirini 1947*de yazar. Şiir iki
bölümdür. İlk yayımlandığında, yayımcı, kuşkusuz korkudan
ikinci bölümü yayımlayamaz. Tümü sonra, 1950'de Orhan Vfe-
li'nin 'Yaprak' dergisinde çıkar. Şiirin iki bölümü de şöyle:
"I—Bir şey ki hava gibi ekmek gibi su gibi / Lazım insana
lazım onsuz yaşanılmıyor / Ana baba gibi dost gibi yavuklu
gibi / Kalp titremeden göz yaşarmadan anılmıyor.
Bir şey ki gözümüzde memleket kadar aziz / Aşk ettiğimiz
kendimize dert ettiğimiz / Adını çocuklarımıza bellettiğimiz
/ Bir şey ki artık hasretine dayanılmıyor.
II—Bir şey daha var yürekler acısı / Utandırır insanı dü-
şündürür / Oylesine başka bir kalp ağnsı / Alır beni ta Bur-
sa'ya götürür.
Yeşil Bursa'da konuk bir garip kuş / Otur denmiş oracıkta
oturmuş / Ta yüreğinden bir türkü tutturmuş / Ne güzel şey
dünyada hür olmak hür.
Bcnerci Jakond Varan Üç Bedrettin / Hey kahpe felek ne
oyunlar ettin / En yavuz evladı bu memleketin / Nâzım ağa-
bey hapislerde çürür." (Cahit Sıtkı Tarancı, 'Bütün Şiirleri',
'Can Yayınlan' Derteyen ve düzenleyen Asım Bezirci, s.
121-122)
İlk yazıldığında, Nâzım şiirin tümünü okumuş olmalı ki Ca-
hit Sıtkı'ya, 'Sevdalınız Komünisttir' şiiriyle karşıhk verir.
"Sevdalınız komünisttir / On yıldan beri hapistir / yatar Bur-
sa kalesinde.
Yatar ama zincırını kırmış yatar, / en âlâ bir mertebeye er-
miş yatar, / yatar Bursa kalesinde.
Memleket toprağındadır kökü, / Bedrettin gibi taşır yükü,
/ yatar Bursa kalesinde.
Türküsü tükenip bitmeden, / cennetini kaybetmeden / ya-
tar Bursa kalesinde." (1947)
Nâzım Hikmet, komünistlikten değil, orduyu isyana
kışkırtmaktan' mahkûm olmuştu. En ağırcezayı vermek için
öyle yapmışlardı. Komünistlik, o denli ağır cezalık değildı. Da-
ha önceleri, daha da hafifti cezası. Ama kamuoyunda, kara-
lanmak için yeterliydi komünist düşünceleri taşımak.
Komünistler. solcular, boyalı kuştular. Nice gençler, solcu, ko-
münist diye asılmadı mı?
Sabahattin Ali de nice aydınlar gibi cyle süründürülmedi
mi? Öyle öldürülmedi mi Istranca Dağlan'nda? Trakyalı ay-
dınlar, haziranın ortasında, Sabahattin Ali'nin öldürüldüğü
yerde, Sabahattin Ali için toplantılar düzenleyecekler; Istranca
Dağlan'nın adını 'Sabahattin Ali Dağlan' olarak değiştirecek-
ler. Ne güzel olur, 'Dağlar ve Rüzgâdar' ozanına ne güzel
yaraşır. Bu airişimin öncülüğünü Kırklareli Köy-Koop Başkanı -
Erdogan Kantürer yapıyor...
Ahmed Arif öldüğünde, örtülen ak çarşafın üstüne bir bı-
çak kondu; gelenekler öyleydi, hançer konurdu. Yatağından
götürüldüğünde de boş kalan yatağına taş kondu. Diyarba-
kır gelenekleri böyleydi. Sonra gömütlükte helva dağıtıldı ge-
lenekleri gereği. Aynur Hanım, her bir şeylere uydu Kürt
geleneklerini yerine getirdi...
Canip Yıldırım'dan dinledim bir kez daha, Ahmed Arifin
'Komünistlik' öyküsünü! Daha önceleri Ahmed Arif'ten, Sel-
çuk Altan'dan da dinlemiştim. Canip Yıldırım'a, yanılmaya-
yım diye, bir daha sordum. Ahmed Arifler, 'Şıh Matar'
mahallesinde otururlar Oiyarbakır'da. İlkokula burada gider.
Buraya 'Balıkçılar Mahallesi' de denir. Burada dört ayaklı mi-
nare vardır. Orası Ahmed Arif için çok önemlidir. Canip Yıldı-
nm, her Diyarbakır'a gidişinde Ahmed Arif ona;
—Dört ayaklı minarenin dört ayağını da öp, benden yana!
der.
Canip Yıldınm anlatıyor
'—Toprağına, memleketin suyuna, duvarlanna hayrandı.
Zaten şiirterinde hep bunları işler. Şiirleri bunun için canlt-
dır.
—Ahmed Arif'in bir 'komünistlik' olayı var, kendisinden de
dinlemiştim, anlatır mısınız Canip Bey?..
—Ahmed Arif, gözaltına alınıp tutuklanınca, kız kardeşle-
ri tasalanıyorlar Ağamız komünistmiş, diye duyuyorlar. Kız-
kardeşleri daha ilkokulda filan okuyorlar. Fiskos ediyortar,
ama söylemiyoriar. Ahmed Arif'in analığı Arife Hanım, kuş-
kulanıyor. Ne ola ki bu komünistlik? Onun aklına kötü şeyler
geliyor. Mahallenin bakkalı Mehmet Efendi'ye gidiyor sorma-
ya. O, askerliğinde onbaşı olduğu için her şeyi biliyor.
—Onbaşı, diyor, sana bir şey soracağım; komünistlik nedir?
'Onbaşı', bir gözünü kapayıp birini açıyor, kaşını kaldırıyor.
Düşünüyor yani. Düşünüyor, düşünüyor, dûşünüyor:
—valla, diyor, komünistlik gizli kapaklı bir şeydir, aynen ka-
çakçılık gibidir!
Bunu öğrenen Arife Ana, koşa koşâ eve dönüyor; çok ke-
yiflenmiştir. Kaçakçılık, Doğuda kötü bir iş değildir; rahatla-
mış bir biçimde
—Baka, kızlar! diyor, ne üzüliysiniz, ağanız ekmeğini taş-
tan çıkariy!"
Ahmed Ariflere başsağlığına gittiğimde, kız kardeşlerini ta-
nıdım. Ablası Sabriye (Demirkol), küçükleri Nuran (Pratik) ile
Nezihe (Erdoğan). Son ikisi emekli öğretmen. Nuran ile Ne-
zihe, 1950'lerin başlarında, Trakya'da öğretmenlik yapariar.
Ağabeylerinin durumundan haber almak için çırpınmaktadır-
lar. Sonunda Harbiye'de tutuklu oldugunu öğrenirler. Trak-
ya'nın tatlısı 'devayi misk' alarak giderler. Nöbetçi, gelen tatlıyı
actırır, içine bakar, Sonra gidip ağabeyterini görürler..
Ahmed Arif, tatlıyı kimin açıp kanştırdığını sorar:
—Kapıdaki yüzbaşı açtı, "Ben Ahmed Arif'in şiirlerini çok
severim!" dedi.
—Çok severmiş; bana en çok işkenceyi o yaptı!
Ahmed Arif, aort patlamasından öldü! Sağın, öyle rapor
verdi...
Kanada'dan Engin Aşkın'dan mektup akjım. 3 Haziran 1991
günlü mektubunda Engin Aşkın, bir yerde şöyle diyor:
"Sana bu satırları yazarken, televizyon ekranında Polon-
ya asıllı romancı Jerzy Kozinski'nin intihar haberi okundu.
Toronto'da Greg Gatenby adlı sanat tutkununcın 13 yıldır sür-
dürdüğü şiir ve edebiyat gecelerinin başkonuğu olan bu seç-
kin yazar, sürgündekilerin en acılı adlarından biriydi. 23 yıl
önce tek bir sözcük İngilizce bilmeden ayak bastığı New
York'ta İngilizcenin en güzel romanlannı yazan bu sanat eri,
dostluğu, şakacılığı ve canlılığıyla herkesin dostiuğunu ka-
zanmıştı.
Başına bir plastik torba geçirerek can veren romancı Ko-
zinski, her bölümü zulümle örgülü bir yaşamı kaldırmayan
sayrı yüreğinin derdini çekiyordu. Tüm ailesini Nazilerin yok
ettiği romancı, Türkçeye 'Boyalı Kuş' adıyla kazandırılan ya-
pıtında acımasızlığın ve zulmün anatomisini çizmişti. Toron-
to'ya geldiğinde, New York'u, Toronto'yu anlatacak küçük
öykülere girişeceğini söyler, 'ama, ah yüreğim!' diye yakınır
dururdu."
AA'nın haberine göre Jerzi Kozinsky, yüreğindeki saynlık
nedeniyle, son günlerde yazamamanın acısını çekiyormuş;
kimseye yük olmamak için de canına kıymış!
T.C.
İLAN
BATMAN ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
Esas No: 1988/334
Hâkim: Adil Giray Hancılar 29193 **
Z.Katibi: Sabahattin Üneşi 161
Davaa Abdülaziz Acet vekili tarafından davalı tapu sicil raüdür-
lüğü aleyhine mahkememizde acmış olduğu mesaha tashihi davası
nedeniyle;
Davaya konu Batman Ui Tilmerç Köyü'nde kain 509 parsel nolu
taşınmaza komşu taşınmaz malikleri adına çıkarılan davetiyelerden
Mustafa Bulut adına çıkarılan davetiyenin bila tebliğ iade edildiği ve
adresinin tesbiti de mümkün bulunmadığmdan ilanen tebligat yapü-
masına karar verilmiştir.
Karar gereğince davaya konu Batman Ui Tilmerç köyünde kain 509
parsel nolu taşınmazın 1500 m
2
olan miktarının haritasına göre 2000
m1
olarak mesahası talep edildiğinden, komşu taşınmaz raalıki Mus-
tafa Bulut duruşmanın atılı bulunduğu 20.6.1991 gününe kadar di-
yeceklerinizi bildirmeniz veya duruşmaya gelmeniz, aksi takdirde
yokluğunuzda karar verileceğinden iş bu ilanın davetiye yerine kaim
olmak üzere ilan olunur. 9.4.1991
Basın: 47578