25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Üniversitelerimize YÖK'ün ardından yeni huzursuzluklar getirmesi çok olası, özerkliği daha da otelere iteleyecek, siyasal yetkiye (otoriteye) bağımlılığı arttıracak bu yasa, önce bütçeplan komisyonundan geçirilmiş ve bütun dikkatlerin Kuzey Irak olaylarına çekildiği bir sırada 3 nisanda da Meclis'te oylanarak halk desteğini yitirmiş ANAP milletvekillerinin oylarıyla yasalaşmıştır. Bu yasanın hazırlanmasında, yasalaşma aşamalarında universiteler butunü ile öylesine dışlandılar ki atanmış sayın rektörlerimiz bile şaşkınhklarını, yer yer ölçülü tepkilerini belirtmek durumunda kaldılar. Basınımız, içinde bulunduğumuz ortamda olaya çok yetersiz ilgi gösterebildi ve olayı önemiyle oranlı olarak yansıtabilmekten uzak kaldı. Kamuoyu ise hiçbir şeyin farkına varamadı dersek abartma olmaz. Daha da acıkhsı üniversitenin küçümsenemeyecek bir bölümu yasanın çıkışmdan ya habersiz kaldı ya da onu umursamadı. Biz, İstanbul Öğretim Üyeleri Derneği'nin üyeleri olarak Ankara'daki dernek üyesi arkadaşlarımızla birlikte olumsuzluklarla dolu bu yasanın engellenmesi için çaba gösterdik. Bizi ilgiyle karşılayan ve dinleyen Milli Eğitim Bakanı'ndan yasanın Cumhurbaşkanı'nın direktifi ile hazırlandığını öğrendik. Meclis'ten ANAP oylarıyla geçen bu yasaya göre özel statülü üniversitelerin yönetimi, hemen tamamı Cumhurbaşkanı tarafından atanacak olan mütevelli heyetlerine teslim edilecektir. Türk toplumuna, özgürlüklerin genişletildiği, bu doğrultuda her türlü sınırlamaların kaldırıldığı mesajlarının övunülerek verildiği gunlerde, yasa hazırlanırken göruşleri asla sorulmayan üniversiteler, kendi kendilerini yönetmek yeteneğinden ve hakkından yoksun sayılmaktadırlar. Yönetim, onlar yerine iş âleminin saygın(!) kişileri tarafından yürütülecektir! Presidan Buş ile yakın ilişkilerini sürdüren Sayın Cumhurbaşkanımız Türkiye'de hemen her alanda olduğu gibi üniversiteler alanına da egemen olmak ve 'tek adam yönetimi'ni kurmak kararında olduğunu bu bağlamda .da açıkça ortaya koymaktadır. Bu tutumunu ısrarla sürdürdüğüne tanık olduğumuz özal, üniversitelerle ilgili planını uygularken kendisine destek verenler arasında, büyük bir beceriyle hâlâ YÖK başkanhğmı sürdüren ve yıllardır üniversitelerin başında, tutarsızlığın eşsiz örneklerini veren uluslararası une sahip Prof. Doğramacı, dunün ayncahkh rektoru, bugunün TÜBİTAK Başkanı Prof. Kemal Guruz ve Yusuf Bozkurt Özal bulunmaktadır. Ama kuşkusuz bu uygulamalarda ona asü gucü ve desteği veren 276 üyeli ANAP grubudur. ANAP grubu, soz konusu yasayı onaylamakla nasıl bir sorumluluk altına girdiğinin bilincindemidir ve bir direktifi yerine getirmenin ötesinde bu yasanın Türk topiumuna ne getirip ne gotureceğini incelemiş, soruşturmuşlar rrudır bilmiyoruz.. Vakıflara üniversite kurma olanağının sağlanması yeni düzenlemenin kapsamı içindedir. Buna gore vakıflara cari harcamalarının %45'ine kadar devlet yardımı yapılacak ve vakıfların kurduğu üniversitelere Hazine ve kamu tüzelkişilerin mülkiyetinde olan arazi ve tesisler tahsis edilebilecek, ayrıca çeşitli ayrıcalıklardan yararlanacaklardır. Bu arada Sayın Doğramacı'nın ünlu Bilkent'i de tartışmasız bir şekilde üniversite unvanına kavuşmaktadır. Bezmi Âlem'in, üniversite oluşu da yasalaşmıştır. Giderek yukseköğrenimin yavaş yavaş parah bir sisteme dönüştürülmesi, ne acıdır ki gerçekleşecektir. YÖK ardından gelen bu yeni düzenlemenin yanlışhklan, olumsuzluklan ve bu üniversite modelinin Türk toplumunun toplumsal, kültürel yapısıyla uyuşmazlıkları, açıkça antidemokratik, hatta anayasaya aykın öğeleri defalarca yazıldı, söylendi, açıklandı. Bu konuda üniversitelerden yoğun tepkiler geldi. Ankara ve İstanbul öğretim üyeleri dernekleri temsilcileri Milli Eğitim Bakanı'na, onunla birlikte ANAP grup Başkanvekili Metin Gürdere'ye görüşlerini, kaygılarını, gerekçeleri ile birlikte anlattılar. Aynı görüşler başvurularımızı daima anlayışla, ilgiyle karşılayan Meclis Başkanı'na da duyuruldu. Sanınm yasanın sakıncalan Prof. Türkân Akyol tarafından Başbakan'a da aynntıh bir şekilde açıklandı. Ayrıca İstanbul öğretim Üyeleri Derneği uzun süren çalışmalarla hazırladığı 'özerk demokratik üniversite modeli'ni içeren yasa taslağını ve yeni yasayla ilgili görüşlerini de bir mektupla birlikte bütün milletvekillerine ulaştırdı. Yazıklar olsun ki hiçbir etkisi olmadı; yukarıdan gelen buyruk ağır bastı. Şimdilik bu kadar! Üiiiversiteye yeni bir darbe! YÖK sistemi, büimsel kaygıları, niteliği, çağdaş üniversite anlayışım bir yana koyarak katı merkeziyetçi, hiyerarşik bir yönetim yapısı kurmayı amaçlamış ve yazık ki bunu gerçekleştirmiş, üniversitede özerklik, bilimsellik ve nitelikle birlikte umudu, heyecanı da yok etmiştir. PENCERE Amlardan Güncele... "Bir gün evimizi polisler bastı. Her yanı didik didik ediyc lardı. Do/ap/an açıyorlar, büfeye bakıyorlar, tabak çanağa k< dar her şeyı ortalığa saçıyorlardı. 0 sırada babam sandık odi sındaydı. Büyücek bir sandığın içine girmişti. Polisler sandı odasına da geldiler. Annem, babamın saklandığı sandığın ü; tüne oturmuştu. Her yeri didik didik etmiş polislerin hiçbiri 0 nedense anneme 'Kalkın hanımefendi, oraya da bakacağı: demediler. O zaman annem, o/sa olsa 2830 yaşlanndayd Ben de 10 yaşındaydım. Ben bu olayı sonradan şöyle değet lendirdim: Babamı arayan polisler herhalde ulusal kurtuluş tan yana polisler olmalıydılar. Yoksa büfelere kadar evi ara yan bir insanın koca sandığı açtırmaması için bir başka ne den olamazdı." Başyazarımız Nadir Nadi, o günleri anlatırken sözlerini şöy le sürdürüyor: "...O sıralarda özellikle birkaç gün çok tehlikeli günler ge çirdik. Kapımızın önünde sürekli bir nöbetçi bekliyordu. Ba bam tabii evde duramazdı artık. Evi terk etti. Yakalanmamal için sık sık yer değiştirmeye başlamıştı. Arkadaşlarının evinde kalıyordu. Zaman zaman da tatlısu Frengi dediğimiz levantenlerin evlerine sığınıyordu. Kimisinde üç hafta, kimisinde ik\ hafta kalıyor, sürekli yer değiştiriyordu. Kardeşlerim küçük olduğu için annem onlardan saklardı babamın nerede olduğunu. Fakat beni daima yanında götürürdü. Babamı saklandığı yerde görürdüm." Sonra ne oldu? "Ondan sonra babam Anadolu'ya kaçtı, Atatürk'ün yanına... Milli Mücadele'ye katılmak için... Onun bu kaçışında annemin büyük yardımı oldu tabii... Babam yalnız gitmişti Anadolu'ya, Beykoz üzerinden... Babamın sahibi bulunduğu Yeni Gün gazetesi de bu arada kapanmıştı. Hayli güç durumdaydık bu nedenle. Üstelik bir gün İngiliz işgal kuvvetleri oturduğumuz eve de el koydular. Evi beğenmişler. Bir gün anneme gelip, 'Burada oturacağız, siz buradan çıkacaksınız' dedHer. Mecburduk çıkmaya, yapılacak bir şey yoktu. Ayrıca anneme 'Evden hiçbir şey götüremezsiniz' diye de tembihlemişlerdi. Ön ve arka kapılara nöbetçiler yerlestirilmişti." Başyazarımız Nadir Nadi'nin çocukluk anılarına derin çizgiler çeken olaylar burada bitiyor mu? Hayır.. Yunus Nadi, Anadolu'ya geçtikten sonra ailesini de yanına alacaktır. Küçük Nadir, 1920'ler Ankarası'nda, Kurtuluş Savaşı boyunca "kalpaklılar" arasında yaşayacak, kimliğinin altını çizen temel nitelik belki bu süreçte oluşacaktır. Nitekim, 1930'larda Viyana ve Lozan'da toplumbilim dalında yükseköğretim gören Başyazarımıza bir gün sordum: Hangisi daha belirleyici oldu: Viyana ve Lozan mı, yoksa Kurtuluş Savaşı Ankarası mı? Tek sözcükle yanıt verdi: Ankara!.. Nadir Nadi anlatıyor: "1921'de Sakarya Savaşı'nın en yoğun günleriydi. Yeni Gün2 ün matbaası Ankara'dan Kayseri'ye taşınmıştı." Neden? Çünkü düşman öyle yakınlaşmıştı ki İstanbul'dan Ankara'ya aktarılan Yeni Gün'ün güvenceye alınması için bu kez Kayseri'ye taşınması öngörülmüştü. Umutla umutsuzluk arasındaki o kara günlerde Yunus Nadi, Ankara'da kaldı. Ancak Yazı İşleri Müdürü Kemal Salih'e (Sel) bir zaıi verdi. Yazı İşleri Müdürü henüz 22 yaşındaydr, üzerinde "Salih Bey'e talimatnamedir" diye yazan zarfı açtı, okurken ikinci maddenln altını çizdi: "Gazetenin hattı hareketi, 'Misakı Milli hudut ve hukukunun behemahal istihsal edileceği (ne olursa olsun sağlanacağı) hakkında çok derin bir kanaat ve imana sahip olması ve o kanaat ve imanı bütün kuvvetiyle tecelli ettirmesidir (göstermesidir)." ;J ? Cumhuriyet'in mayası böyle atıldı.' * tJ"" Aradan kimine uzun, kimine kısa gelebilecek bir dönem geçti; 1991 yılına ulaştık; bugün Türkiye'de gazetelere baktığımızda konuşulan nedir? SevrL Gazetemiz, Lozan'ın "hudut ve hukukunu çok derin bir kanaat ve imanla" savunmaktadır. Prof. Dr. COŞKUN ÖZDEMİR Sayın Turgut Özal, Sayın Yusuf Bozkurt özal, Sayın İhsan Doğramacı, Sayın Prof. Kemal Gürüz, Sayın Prof. Kemal Karhan, Sayın Adnan Kahveci ve Sayın ANAP milletvekilleri, Türk üniversitelerine YÖK'ten sonra bir darbe daha vurulmasına öncülük ve aracılık ettiniz. Körfez savaşının tozu dumanı içinde ve Irak olaylannın gölgesinde ne kamuoyu ne basın ve hatta ne de üniversite bu son derece önemli olayın, Meclis'ten geçirilen yeni üniversite yasasının, yeterince ayırdında oldu! Üniversiteye onurla emek vermiş, bilime, büimselliğe, eğitime, araştırmaya, niteliğe, çağdaş değerlere saygı duyan büyük çoğunluk, YÖK düzeninin üniversitelerimiz için bir çöküntü dönemi olduğu görüşünde birleşmektedir. Üniversitenin YÖK ile uğradığı kayıplar çeşitli konferans, açıkoturum, sempozyum ve yayınlarda açıkça ve bütün kanıtlan ile sergilenmiş ve artık tartışılır olmaktan çıkmıştır. YÖK sistemi, bilimsel kaygıları, niteliği, çağdaş üniversite anlayışım bir yana koyarak katı merkeziyetçi, hiyerarşik bir yönetim yapısı kurmayı amaçlamış ve yazık ki bunu gerçekleştirmiş, üniversitede özerklik, bilimsellik ve nitelikle birlikte umudu, heyecanı da yok etmiştir. Ne Sayın Doğramacı'nm ne de TÜBİTAK Başkanı Prof. Kemal Gürüz gibi hâlâ YÖK savunuculuğunu sürdürenlerin beyanlan bu apaçık gerçeği değiştirebilir. Acıdır ki Türk toplumu YÖK'ün yol açtığı zararlan kuşaklar boyu ödemeye yazgıh kıhnmıştır. Aralannda uzun yıllar ötesinden sevgi ile andığım, başarılı hekim ve operatör bir sınıf arkadaşımın da yer aldığı atanmış YÖK rektörlerinin Milli Eğitim Bakam'nm yönelttigi bir soruya karşıhk YÖK'le ilgili," Üniversitelerimizde hiçbir sorun söz konusu değildir, her şey iyidir ve yolundadır" biçimindeki açıklamaları ancak hüzün ve ibret vericidir. Sanırım bir istisnası ile 26 rektörün böyle bir açıklamanın altına imza atabilmesi kurumun üst katlarındaki havayı (atmosferi) yansıtan ve bu dönemin ıç karartıcı olumsuzluklarını simgeleyen bir örnektir. Çağ atlama masallartnın çokça anlatıldığı ve halkımızın bu masallarla avutulduğu ülkemizde bir toplumun gözbebeği olması gereken, uzerine titrenmesi gereken kurumlarımız çağın gerisine çekilmişler, âdeta kuşatılmışlardır. Dillere destan davranışlar! YÖK, acı ile yurek burkulmalar ile ama umanm ki geçmişte kalmış aşılmış bir dönem olarak anımsanacaktır. YÖK sistemi içinde bugün yer alan ve yurdunu seven her insana acı vermesi doğal olan çeşitli olumsuzluklann birer anı olması dileğini yineliyorum. Diliyorum ki yakın bir gelecekte bugünun YÖK temsilcilerinden, örneğin manevi değerler sözcüsü Selçuk Üniversitesi Rektörü'nün aman vermez otorite gösterileri, eski arkadaşım Uludağ Üniversitesi Rektörü'nün meslektaşlarma, öğretim üyelerine reva gördüğü dillere destan davranışlar, yine eski arkadaşım, YÖK düzeninin sağladığı olanaklan, yetkileri basın çevrelerindeki bütün söylentilere karşın keyfince ve huzur içinde kullanan, kişisel karan ile doktora unvanları dağıtan, YÖK üyeliğinden başka çeşitli görevleri yuklenmiş olan Istanbul Üniversitesi Rektörü'nün ve benzerlerinin sergüedikleri yönetim biçimleri geçmişin sevimsiz anıları arasında yer alacaktır. Ne var ki YÖK yaralarının sarılması beklentileri içinde bulunduğumuz ve üniversitenin YÖK ile uğradığı şaşkınlıktan ve suskunluktan kurtularak ses vermeye başladığı bir sırada ve Körfez savaşının kargaşası içinde yeni bir üniversite yasası gündeme getirilmiştir. S w HESAPLASMA BURHAN ARPAD Türkiye'yi Tamtmak! Türkiye'yi yurtdışında tanıtmak amacıyla kimi sergiler açılıyor! Bu amaçla düzenlenen sergilerin ilki cumhuriyet yönetiminin ilk yıllarında 'Seyyar Sergi' adını taşır. Akdeniz limanlarından başlayarak ve kuzeyde birçok limanlara uğrayarak bu gezici serginin ne denli başarılı olduğunu bunca yıl sonra söylemek kolay olmasa gerek! Ne var ki Türkiye'nin kültür ülkelerine tanıtılmasını akla getirmesi bakımından olumludur. Yurtdışında Türkiye1 nin tanrtılması gerektiğini düşündürmüş olması bile başandır. Bu amaçla açılacak sergilerin çok dikkatle ve bilgiyle düzenlenmesi gerektiğini de kavramak zorundayız. Gezici 'Muhteşem Süleyman' sergisinin çok uzun bir süredir ,y,urtdışında bırakılmış olması gerçekte, Kaygı vericidtr. Sergilenen her parça Türk kültürünün değerli bir parçasıdır. Böyle bilinmesi gerekir! Böylesine değerli bir zenginliğin yurtdışında yıllarca dolaşırken ne gibi önlemler alındığını gereğince bilmemiş olmak da düşündürücüdür! Günümüzde pek değerli tarih belgelerinin nasıl çalındığını, sahteleriyle nasıl değiştirildiğini gazetelerde okumaktayız. Yineleyeceğim: Değerli kültür mirasımızın yurtdışına gönderilmesine ilk karşı çıkış, ilk sert tepki o günlerde Ayasofya Müzesi müdürü ve değerli Bizans bilim otoritemtz Sayın Muzaffer Ramazanoğlu'ndan geldi. Muzaffer Ramazanoğlu sonuna kadar direndi, karşı çıktı ve bunu görevinden alınmakla, açığa çıkarılmakla ödedi. Gerçi uzun bir çileden sonra bir görev aldı. Pakat asıl bilgi alanı olan Ayasofya Müzesi müdürlüğüne değil; Adana Müzesi müdürlüğüne atandı. O günlerde tanıştığım Ramazanoğlu, kırgın ve küskün olarak ancak bir süre dayanabildi. Ölümü, Türk kültürü için büyük kayıptır. Bu olay yetkili ve ilgili bilim çevrelerinde gereken ilgiyi görmedi. Görmemiş olması acı bir Türkiye gerçeğıdir! Ramazanoğlu olayından 'Muhteşem Süleyman' olayına bir kırk yıl akıp gidivermesine karşı yetkililerin ve bilim çevrelerinin gereken ilgiyi göstermemiş olması, Türkiye açısından üzücüdür. Gezici 'Muhteşem Süleyman' sergisi yıllardır kapı kapı dolaşmaktadır. Günün birinde kesin dönüş yaptığında yolculuğa çıkarken ciddi bir envanter yapılmışsa konunun gerçek yanı, bilmem açıklığa kavuşabilecek mi? Kavuşabilir mi? Osmanlı Imparatorluğu yıllarında dünya kültürü açısından büyük değerler taşıyan nice eserin kaçırılmış olduğunu, son yıllarda konuya yakınlık duymaya başlamış olan Türk basınından duymaktayız! Türkiye'yi yurtdışında tanıtmak ilk bakışta çok çekici ve parlak bir konu! Fakat nasıl? Tarihsel değerli eserleri neden dünyanın dört bucağına yollayalım? Böylesine ciddilikten uzak bir davranış günümüz dünyasında pek rastlanmaz! Yapılacak doğru davranış, son yıllarda olumlu gelişmeler gösteren turizm yolundan yararlanmaktır. Renkli ve ilginç fotoğraflarla bezenmiş kitaplar ve kitapçıklar yayımlayarak dış dünyaya sesımizi duyurmak, onların ilgısini çekmektir. Kültür dünyasıyla ılişkilerimizi geliştirirken ünlü ve güçlü turizm kuruluşlarıyla da ilişkilerimizı geliştirmek zorundayız. Varlıklı ve yabancı dünyaya ilgi duyan ülkelerde kültür merkezleri bulundurmalıyız. O ülkenin dilini ve kültürünü bilen saygın kişilerimizi görevlendirmeliyiz. Adama iş değil ışe adam koşuluyla! Viyana kapılarına dayanmış mehter imajını elden geldiğince çabuk silip kültürlü ve devimli Türk gerçeğine onları da inandırmakla! Içimizden çok özel birini kaybettik. Tarifsiz bir acı içindeyiz. , , «. CEM ACAR seni hiç unutmayacağız. YAKINOA TOM KASETÇİLERDE ey HCVALO Manaians/Thompson Ailesi ÇAQRISI Bodrum Türkbükü'nde 3 ay için 4 yaşında kız çocukla ilgilenerek tatilini geçirecek ve cep harçiığını da çıkaracak üniversite öğrencisi bayan aranıyor. SATILIK DAİRE Güngören kavşağında kaloriferli, asansörlü daire Tel: 525 03 83 SAPANCA'DA GÖL MANZARALI 37.000 M 2 suyu, elektriği mevcut bahçe Tel: 359 60 01 (10.0012.00) Au Pair Acentast O IngıHereAmetıka FransaKanada 91158 53 4M6143 87 SAHİBİNDEN SATILIK 1974 SATILIKBINA Bağcılar'da 5 katlı apartman satılıktır. Tel: 550 74 61 ANADOL 512 05 08 / 492 Tel: 333 84 91 İDEAL EV FUARI 812 Mayıs 1991 Evinizin renklenmesi, salonların süsknmesi, yaşammızın kolaylaşması, bakçelerin canlanması, mutfakların TÜYKP İSTANBUL SERGİ SARAYI T E P E B A Ş I • I S T A N B O L değişmesi, banyoların ferahlaması için tasarlanmış tümyeni ürüriteri izlemek üzere buyıl 11. İDEAL EV Ziyaret Saatlerı Hergun: 11.0020.00 FUARI'na mutlaka zaman ayırın. ACAflSOY EV ALETLERI TtCARET ÜMİTED ŞlRKETt • AKCAN TICAnET % AKÇASAM ME.TAL SAN LTD ŞTl • AHŞAPSAN AHŞAP UBUNLEBI SAN V£ TlC A. S • ARTLAND YAPl ELEMANLARI URETİM VF TİCftRET A Ş • ASTRAL (ISPANYA) • AUSTBOFLAMM (AVUSTURVA) • AGİ MUTFAK BANYO SAN VE TlC LTD ŞTl • ARTBEY ULUSLARARASI İTHALA1 IHR VE TlC LTD ŞTt • AKDUŞ VE BANYO KABİNLERI URETİM VE PAZARLAMA LTD ŞTl • AUER IMALAT A Ş • AÎELVE DONATI PANELOuŞ • ARFICE YAPt » BAYDEMİRLER T £ K S T İ L SAN VE TtC A S • BÛYUT MEFiyER • BOYUT Y A Y I N G R U B U * BLAK&DE.CKER (USA)« BOYUT AYDINLATMA • BURAK HAVUZ VE SAUNA LTD ŞTl • CAN HAVUZ SUMER İNŞAAT SANAYİ VE TlC A Ş • CTX ASTRAL (ISPANYA) • CHATELARO (FRANSA)» CAMPOLONGHI SPA (ITALYA) • CLEVELANO CHAtR COMPAW (USA> • ÇETlNTASVlT flAY • ÖLHAN TEKSTİL SAN VE TlC LTD ŞTl • OOÛA MAO£NCİLİK ENDUSTR) VE TtCARET A $ • £GE YIU51Z PLASTİK. PAZARLAMA TİCARET VE SANAYİ A Ş • ERSİN MAKİNA KALlP VE PLASTİK SANAYİI» FUJIVVARACHEMICALCO LTD UAPONYA)» FRANKÜN CHAIR COMPANY (USA) • FA MOS GEHATE (FED ALM C U M ) » GAMASGAZETEDÜK VE M A T S A A C P U K A S • GEPfc GENEL PAZARLAMA TURİZM VE DiS I'CARET A S • G£N£RftL ELECTRtC COMPANY (USA) • GOZDE ŞIR KÇTLER GRUBU • GUNEŞ M£TAL VE AHŞAP MOB SAN • GUVEN ÇELİK MAKİNA SAN VE TlC LTD ŞTl • GORKEM AVİ2E AYDıNLATMA SAN TlC LTD ŞTl • GUNEŞ KfllSTAL • GENÇ MO ÖİLYACILAR • HUNGAROFEDER (MACARlSTAN) • INTEBSUN H A U S H A L TSVJAREN Gt/6H (FEO ALM CUM} • İBAK SERAMIK • IDAŞI3TANBU OOŞEME SANAYl A Ş • İZOTERM TERMOS SAN VE flC A Ş • İSTANBUL LAMİNAT SAN VE TİC LTD ŞTl • INTHA TURİZM DIŞ TlC VE SAN LTD ŞTl • JEAN DESjÛYAUK (FRANSA) • KALE ÇELİK EŞYA SANAYİI A 5 • KARATAŞ TİCARET KOL.I. Ş l ULTRA MADENI E§YA FABRIKASI • KUTUK MERMER SANAYİ • KELVINATOR (USAİ * K.AYSER ŞTl (FED (FED ALM CUM ) » MOTTUBA (ITALYA) • MAKEL IMALAT SANAYİ VE TİCARET • MER9AN MER MER BANYO SANAYİ VE TICA.RET A Ş • METRO EV ALETLERI SANAYİ VE T K A R E T A Ş • MEKAN YATAKLAR DAĞıTIM PAZ TlC A Ş »MODUL AHŞAP DEKORASYON • M O N O MIMARLIK MUHENDİS LİK YAPl DEKORASYON VE TlC LTD ŞTl * MU PA MUTFAK ALETIERI PAZA31.AMA SAN VE TlC LTD ŞTl • • MAKTESMAKİNATESISfcT VE TICAR6T A S * METtBRONZ MOBİLYA AKSESUAR AK SAM SftNAY( VE TlCARET • MERKO DlS TİCARET VE SANAYİ A Ş • NURİŞ NECDET GIRGIN VF OGULLARI MIJTFAK EŞYALARI SAN VE TlC LTD ŞTl • ONUR HALI PAZARLAMA VE TtCARET ANQ NIM ŞIRKETİ V ONUR MUTFAK BANvO • ONUR HALI PAZARLAMA V£ TtCARET A N O N I M ŞLRKETI • ÖZHAN ISKANDİNAV MASİF MÖBLE • OZLEM MUTFAK URETIM VE AKS6SUAR SAN VE TlC • 0 2 T(RYAKİLER MAO£Nİ EŞYA SAN VE TlC A Ş • PROFİLDUŞ • PARADISE (FED ALM CUM ) • Pl ZETA (ITAI.YAİ • PAHLEN (ISVEÇ) • ROKADO C3MBH (F£D ALM CUM ) • ROYAL SAUNA AB (ISVEÇ) * SWEEPY (ISVİÇRE FRANSA) • SILVIA (ITALYA) • SEELEY INTERNATIONAL (AVVjSTURALYAİ * SO FUOGLUM0a!LVADEK0RASY0N»SUGEnSAÛLIKUUYKU GEREÇL.ERI SANAYİ VE TlCARET A Ş • 3 U 2 t B tNŞAM SAN VE Tfc A S • 3TUDYO TEK MUTFAK VE SAN AT ESERLERİ SAN VE TlC LTD STİ • SOLAR SAUNA VE HAVUZCULUK SAN VE TlC • ŞAHİN AHŞAP MOBILYALl ÇEÜK DAffffi KAPI LARI • ŞENOCAK DlŞ TlCARET VE TURİZM SANAYİ LTD STİ • TEKA TEKNİK MUTFAK AL&TLERI SA NAYI VE TlCARET A Ş • TDROS METAL SANAYİ VE TtCAfiET LTO STİ • TARSU TARIMSAL SULAMA SISTEMLERİ A S • TIL'îlM MAOeNI EŞYA SAN VE TlC LTD ŞTl • TETRA TEK (FED ALM CUM) %TEM MOBİLYA MAUEMELERİ TlCARET SANAYİ A Ş • TJRK DEMİR D O K U M FABRIKALARI A Ş • ULÜSLARARASHTHALAT YATIRIM • ULKAR PAZARLAMA A S • YAĞMUR PAZARLAMA VE TICA RET • YAPTES YAPl TESISAT VE MUHENOİSLİK HlZMETLERt SAN VE TlC A S % • YA SA YAY N O LIK SANAT VE KULTUR MtZMETLERİ A Ş • Z O j l R ü C H I (JAPONYA) # STAR S A U N A » SUPER LIGMT CANOGLU TlCARET İTHALAT İHRACAT VE SANAYİ Seçkın fuarlar.. Seçkın zıyaretçıler
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle