Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
19NİSAN1991 KÜLTÜR-SANAT CUMHURİYET/7
TIYATRO
Dostlar Tiyatrosu Ankaracla
• ANKARA (ANKA) — Dostlar Tiyatrosu, 3 hafta
süreyle Ankara Sanat Tiyatrosu salonunda "Aslan Asker
Şvayk" ve "Merhaba" adlı oyunları sahneleyecek.
Jaroslav Hasek'in ince bir mizahla savaşı eleştirdiği
Aslan Asker Şvayk'ını Genco Erkal sahneye koydu.
Istanbul'da ve Anadolu'nun çeşitli kentlerinde 100 kez
sergilenen Aslan Asker Şvaykın oyuncu kadrosu Genco
Erkal, Dursun Ali Sanoğlu, Aydın Tolan, Zeynep lrgat,
ömer Çolakoğlu, Suat Ilhan, llhan Arkan, Serdar
Bordonaa, Zeynep Erkakh, Yunus Emre Bozdoğan ve
Yüksel özkök'den oluşuyor. 150 kez sahnelenecek olan
"Merhaba" adlı oyun ise Avustralya, Almanya ve
tsviçre'den sonra geçen ay içinde tspanya'daki Akdeniz
Tiyatro Festivali'nde oynandı. Dostlar Tiyatrosu her iki
oyunu da 26 nisan tarihinden iübaren Ankara'da
sergileyecek.
23 Nisan'da ücretsiz oyunlar
• ANKARA (ANKA) — Devlet Tiyatroları, 23 Nisan
Ulusal Egemenlik ve Çocuk Haftası dolayısıyla ücretsiz
temsiller verecek. Kutlama haftası nedeniyle Ankara
Küçük Tiyatro'da "Sihirli Keman", Şinasi Sahne'de "Ne
Güzel Şey" Istanbul Taksim Sahnesi'nde "Masal
Bahçesi", Bursa AVP Sahnesi'nde "tsli Sisli Puslu",
Diyarbakır Devlet Tiyatrosu'nda "Mustafa" adlı oyunlar
22-30 nisan tarihleri arasında Ücretsiz izlenebilecek. Öte
yandan, tzmir Devlet Tiyatrosu da kutlama haftası
dolayısıyla çocuk oyunu tumeleri gerçekleştirecek.
SERGİ
Çobanlı'nın seramilderi
• Kiiltfir Servisi — Seramik sanatçısı Zehra Çobanlı'nın
seramik sergisi, 24 nisanda Anadolu Üniversitesi
Uygulamalı Guzel Sanatlar Yüksekokulu Palet Sanat
Galerisi'nde açılacak. Sergi, 9 mayısa dek izlenebüecek.
1958'de Bandırma'da doğan sanatçı, 1977-81 yıllan
arasında Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi
Seramik Bölümü'nde lisans eğitimini tamamladı. 1984-86
yıllan arasında Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar
Fakültesi'nde master yapan sanatçı, 1986 yılında
Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nden
"sanatta yeterlik" belgesi aldı. Bir sonraki yıl East
Sydney Technical College'de seramik kurslarına devam
eden Çobanlı, halen Anadolu Üniversitesi'nde öğretim
gorevlisi olarak çalışıyor.
El sanatlan
• ANKARA (UBA) — Otuz bir yıldır Türkiye'de
yaşayan New Yorklu sanatçı Isabel Engel Horulu,
Ankara'da el sanatları sergisi açacak. Anadolu dokuma
sanatında uzman olan Horulu, sergisi hakkında bilgi
verirken "31 yıhmı Turkiye'deki el sanatlarını incelemeye
verdim. Bu arada çok zengin bir koleksiyonum oldu"
dedi. Halen Robert Kolej'de hem idarecilik hem de
öğretmenlik yapan Horulu, şu sıralar Türkiye'nin
dokuma hazineleri uzerine özellikle Konya ve Doğu
bölgelerini kapsayan bir kitap hanrladığını söyledi. Türk-
Amerikan Derneği M.E., Hekimgil Sanat Galerisi'nde 8
mayısta açılacak olan "Anadolu El Sanatları Sergisi" on
beş gün açık kalacak.
Belçika'da 12 Ttirk sanatçısı
• Kültiir Servisi — 12 Türk grafik sanatçısı Belçika'da
duzenlenen Sint-Niklaas Bienali'ne katıldı. 23 martta
açılan ve 28 nisana dek sürecek olan sergi Stedelijk
Müzesi'nde açıldı. Sint-Niklaas şehri üe Galeri Nev'in
birlikte derlediği sergide Mustafa Asher, Atilla Atar,
Mürşide Içmeli, Engin İnan, Ayşegul Izer, Fevzi Karakoç,
Hayati Misman, Mustafa Plevneli, S. Saim Tekcan, Ali
tsmail Türemen, Selami Yanya ve Gül Derman'ın
çalışmalan yer ahyor.
YARIŞMA
Oyun yarışması
I ANKARA (AA>— Devlet Tiyatroları Opera ve Balesi
Vakfı (TOBAV), Çankaya Belediyesi ile birlikte çocuklar
ve gençler için tiyatro oyun yazma yanşması düzenliyor.
özgün tiyatro metin yazarlığını geliştinnek amacıyla
duzenlenen yanşmaya çocuk tiyatrosu için 6-12 yaş,
gençlik tiyatrosu için de 12 yaş ve üzeri dikkate alınarak
eser gönderilmesi isteniyor. Konu kısıtlaması bulunmayan
ve birden fazla oyunla da katılmabilinen yanşma için
eserlerin sinopsis (Tekstin kısa tanıümı) ile birlikte 1
Temmuz 1991 tarihine kadar 7 nüsha olarak yollanması
rgerekiyor. Çocuk oyunları dalında Sevinç Sokullu,
1 Gülşen Karakadıoğlu, Celal Kmldağ, Yaşar Akın ve
; Salih Kalyon, gençlik oyunlan dalında da Prof. Dr.
Ayşegül Yüksel, Aydan Bulca Erim, Ülker Köksal, TameT
Levent ve Dinçer Sümer'den oluşan seçici •kurullann
değerlendirmesi sonucu birinci esere 2.5 milyon,
K mansiyon ödülü kazanan eserlere de l'er milyon lira ödül
verilecek.
l-
PLASTİK SANATLAR
j Yeni bir sanat derneği
• ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)— Görsel sanatlarla
ilgilenen bir grup Ankaraü, "Sanart 92" adlı yeni bir
\ sanat derneği kurdu. Türkiye'de çağdaş görsel sanatın
! gelişmesini amaçlayan derneğin etkinliklerinden biri de
j Ankara'yı duvar resimleriyle donatmak olacak. İlk
i projesi için Ekim 1992'yi hedefleyen dernek, uluslararası
' düzeyde tanınmış yerli ve yabancı sanatçıların katkısıyla
| bir dizi sergi ve sempozyum düzenleyecek. "Sanart
1 92"nin düzenleyeceği sergiler, çeşitli ülkelerin tanınmış
; sanatçılannın yapıtlarını, uluslararası müzelerden gelecek
i seçilrniş yapıtları, video ve yeni teknoloji ürunü sanat
j yapıtlannı, bunlann yanı sıra çağdaş dokuma ve seramik
sanatının örneklerini içerecek. Derneğin kuruculan şöyle:
"Jale Erzen (Akademisyen ve sanat elestirmeni), Nancy
Lunsford Provine (Amerikalı ressam ve gazeteci), Günsel
Renda (Akademisyen ve sanat tarihçisi), Nuran Terzioğlu
(Galeri yöneticisi), Bçtül Yaşar (Galeri yöneticisi), Filiz
Yenişehirlioğlu (Sanat tarihçisi ve akademisyen), Aii
Artun (Galeri yöneticisi), Benoit Junod (tsviçre
j maslahatgüzân), Erhan Yaşar (Bankacı), Yıldırım Yavuz
'-(Akademisyen mimar).
SEVEMA/ÂIİLLA DORSAY
Peter Weir "YeşilKarf'ta sıradan bir temayı zengin inceliklerle süslemiş
Bir kent, bîr kadın, bîr erkekYeşil Kart (Green Card)
/ Yonetmen ve senaryo:
Peter Weir / Görüntü:
Geoffrey Simpson / Müzik:
Hans Zimmer / Oyuncular.
Gerard D6pardieu, Andie
MacDowell, Bebe Neuwirth,
Gregg Edelman, Anne
Wedgeworth / Bir Warner
Bros fümi. (Emek, Reks,
Şafak, Ankara, Akiin, İzmir
lzmir, vs)
Peter WeİT, arak sevdiğimiz
çağdaş sinemacılar arasında yer
almaya başladı. Belki Fümleri
hemen tanınan bir "auteur" si-
nemacı değil henüz... Ama "Ta-
mk", "Ölu Ozanlar DernegT ve
şimdi de "Yeşil Karf'ın kanıtla-
dığı gibi hangi turde film yapar-
sa yapsın konusuna ve kişileri-
ne kadife bir eldiven giymiş yu-
muşak bir elle, incelik ve özen-
le yaklaşan bir sinemacı o...
"Yeşil Karfın konusu, sine-
manın en gözde konulanndan
biri aslında... "Zıpır" Fransız
yönetmeni Lto Canu'ın deyisiy-
le "Boy Meets Grl." Ama We-
ir, yazıp yönettıği öyküde bu ana
temaya sayısız ve zengin incelik-
ler, aynntılar yüklemiş. ABD-
de çalışma kartı alabilmek için
evlenmek zorunda kalan, haya-
tı serserilikle gecmiş Fransız bıç-
kını George ile içinde bir bah-
çesi bulunan (New York için ne
lüks!) bir dairede oturmak arzu-
suyla yanıp tutusan bitki/bah-
İLGİNÇ tKİLt — tlk Amerikan filminde İngili/cesi ve aşın Fransızlığıyla biraz sırıtan bir Gerard
Depardieu ve "Seks Yalanları"nın, o filmdeki gibi dıştan buz, içten ateş bir kadını canlandıran
başanlı oyuncusu Andie MacDüweII filmi rahatça sürüklüyor ve perdede son zamanlarda gördü-
ğümüz en ilginç ikililerden birini oluşturuyoriar.
çe uzmanı ve koyu "yeşilci"
Bronte'nin "kâğıt üzerindeki"
evliüklerinin ortak dekoru, bu
egzotik bitki ve ağaçlı olağanüs-
tü dairedir. Ama bir zamanlann
Hollyvvood guldürülerinde ol-
duğu gibi birbirlerinden nefret
etmek için sayısız nedeni bulu-
nan, her şeyleriyle birbirinden
farklı bu iki insan, sonunda bir-
likte mutlu olduklannı keşfede-
ceklerdir. Çünkü psikiyatrlar,
avukatlar ve bir de becerikli
Hollywood senaryoculan çok iyi
bilirler ki uyum, dolayısıyia
mutluluk, ancak farklı, giderek
zıt kişilikler arasında olasıdır...
"Yeşil Karf'ın hoşluğu, yine
eski Hollyvvood guldunileri ben-
zeri çok iyi işlenmiş kişiliklerin-
de ve de Weir'ra konusuna/öy-
küsüne sıkıştırdığı sayısız alay ve
iğnelemede yaüyor. Weir, .film
boyunca "New York'ta yaşam"
denen belalı olaya da, bu ken-
tin "enlel"lerine de aynı iğneli
tavırla yaklaşıyor. Çevreci olup
"agaçlan koruyalım" derken
toprakla, gerçek yaşamla olan
köklerini koparan, bir Fransız
lokantasına gidip "etyemez" ol-
duklan için salata tabağıyla ye-
tinen, kahveyi kafeinsiz içen, si-
garayı ise -hâşâ- kullanmayan
bir tür New York enteli tipi, fil-
min ilginç çevirisindeki deyişle
"otçular", Avustralyalı Weir'ın
da sempatiyle baktığı kesin
olan, ete olduğu kadar turlu çe-
şitli zevklere de düşkun, yaşamı
dolu dolu yasamış ve de yaşa-
mak isteyen Fransız Georgeia il-
ginç bir çelişki oluşturuyoriar.
Her türden yabancıya hiç de
sempatiyle bakmayan, ancak
Fransızlara yine biraz yukandan
baksalar da belli bir hayranhğın
neden olduğu bir tür komplek-
se en azından hoşgöru gosteren
bir orta sıruf Araerikalı tipi, fil-
min birçok sahnesıne ince tatlar
katıyor. îlk Amerikan filminde
tngilizcesi ve aşın Fransızlığıy-
la biraz sırıtan bir Gerard Dİe-
pardietı ve "Seks Yalanlan"nın,
o filmdeki gibi dıştan buz, içten
ateş bir kadını canlandıran ba-
şarılı oyuncusu Andie MacDo-
weli,fiİmirahatça sürüklüyor ve
perdede son zamanlarda gördü-
ğümüz en ilginç ikililerden biri-
ni oluşturuyoriar. "Yeşil Kart",
çağırmza ilişkin kimi temel göz-
lemleri ve ironik, alaycı yaklaşı-
mı görünüşteki sıradan konusu-
nun ardında kaynamaması gere-
ken, diğer bir deyişle göründü-
ğünden daha önemli olan hoş
bir film, düze>li bir "kadın-
erkek öyküsii."
Bir'Şeytan'
taşlaıtıasıŞeytaa Çıkaran (Repossessed) /
Yonetmen: Bob Logan / Senaryo: Shay
Austin / Görüntü: Michael Margulies /
Müzik: Charles Fox / Oyuncular: Linda
Blair, Ned Beatty, Leslie Nielsen / Bir
Carolco Films yapımı (Sinepop, Moda,
Şafak, vs.)
Hollywood, bilinir, bir "tür sineması"
imparatorluğudur. Bu sinema, kuralları aşa-
ğıyukarı belirlenmiş çeşitli türlere dayanır.
Böylesine türlere dayalı bir sinemada, bu tür-
leri taşlayan, özelliklerini abartarak kullanan
bir alay sinemasırun varhğı da şaşırtıcı olma-
malı. özellikle son yıllarda tür süıemasını sis-
temli olarak taşlayan (ama ne yazık kiyarı
yolda kalıveren) bir Mel Brooks sineması ve-
ya ZAZ (Zucker-Abrahams-Zucker) üçlüsü-
nün filmleri akla gelen ilk ve çarptcı örnek-
lerdir.
"Şeytan Çıkaran", bu örneklerin arasına
girmeyi hak ediyor mu? Bu, sanınm zama-
nın yanıt verebileceği bir soru. 1973 yıbnda
ortahğı allak bullak eden ve özellikle ABD'-
de bir toplumsal histeri olayına dönüşen
"Şeytan - The Exorcist" filmini tam 17 yıl
sonra temel özelliklerini ve aynı baş oyuncu-
yu (Linda Blair) yeniden kullanarak alaya al-
mak aslında parlak bir fikir değil mi? Kuş-
kusuz öyle. Bu yönde senaryonun da "Şey-
tan"dan yola çıkıp özeHikle mistiko-korku
filmlerini genelde alaya alan ve oldukça sık
"gag'Marla örülü yapısı, buna olanak da
tanıyor.
Yine de film umulduğunca parlak gözük-
müyor. Asıl filmden fazlaca uzun bir süre
sonra yapılan bu taşlama, asıl kaynağın çok
iyi bilinmesine bağlı olmanın zarannı çekiyor
bir kez... Aynca film, çoğu zaman "Ameri-
kan kolej mizahı" diye adlandı'nlabilecek ve
evTenselliği kuşkulu bir mizahın kolaylıkla-
nna saplanıveriyor. Yine de linda Blair'in ilk
filnündeki kişiliği amansızca alaya alan me-
safeli oyunu, Leslie Nielsen ve Ned Beatty"-
nin grotesk, ama dayanılmaz kompozisyon-
ları, yer yer iyi çalışan "gag"lar, belli bir tür
(Amerikan tarzı) televizyonculuğun iyiden iyi-
ye alaya alınması gibi özellikler filmi izlenir
kılıyor. Ayrıca vaktiyle çok ciddiye alınmış,
yığınlan ayıltıp bayütmış, toplumsal bir olay
yaratmış bir filmin bunca yil sonra olsa da
böylesine yerle bir edilmesi, sonuç olarak gü-
zel bir ruh sağlığı belirtisi!..
KÜÇÜKLERE VE BÜYÜKLERE MASALLAR — Filmin Tortora yaratıklan, Büge Şans Ejderi, Taştan Dev,
Kaya Yiyen gibi insan elinden çıkma yaratıklan son kerte özgün, oldukça da inandıncı.
Fantasia ülkesine yolcıüukHiç BUmeyen öykü-2 (Never Ending Story-2) /
Yonetmen: George Miller / Senaryo: Karin Hovvard / Qörüntü:
Dave Connell / Müzik: Robert Folk / Oyuncular: Jonathan
Brandis, Kenny Morrison, Clarissa Burt, John Welsey Shipp,
Martin Umbach / Bir VVarner Bros yapımı (Fitaş, Nova Baran,
Kadıköy Yıldız, Ankara Batı, tzmir Konak, Bursa Burç, vs.)
Michael Ende'nin satış rekorlan
kırmış bir çocuk kitabından Alman
yönetmeni Wolfgang Petersen'in
uyarladığı ve bir Alman-İngiliz ortak
yapımı olarak gerçekleştirilen 1984
yapımı "Hiç Bitmeyen Oykii", düşsel
Fantasia imparatorluğunu (Herhalde
Wdt Disney'e çıkanlan bir şapka bu!)
"Hiçük" adlı bir kötülük kumkuma-
sından kurtarmaya savaşan iki genç
çocuğun, Oliver ve Hathaway'in se-
rüvenlerini anlatıyordu. Amerikan si-
nemasının uzmanı olduğu bir alanda,
fantastik / bilim-kurgusal masal ala-
mnda bu Avrupa çıkışı, filmin şaşır-
tıcı özel efektleri, görsel zenginliği ve
"okumanın erdemleri" uzerine (biraz
abartılmış) bildirisiyle birleşince, bü-
tün dun>ada büyük ilgi gören bir füm
ortaya çıkmıştı.
Bizde gösterilmeyen bu ilk filmin
başarısından sonra, işte "devam
filmi" karşımızda. Bu kez "Mad
Max" serisiyle une kavuşan Avustral-
yalı yonetmen George Miller'in yöne-
timiyk bir Amerikan yapımı var kar-
şımızda... Ölmüş annesi ve işi başın-
dan aşkın babasıyla mutsuz bir ço-
cuk olan küçük Bastian, yine bir es-
ki kitapçıda rastladığı kitaba dalıyor
ve (edebiyat, sen nelere kâdirsin!)
kendisini Fantasia ülkesinde buluyor.
Kimi eski dostlara da rastlayacağı bu
yolculukta, bu kez savaşıma girecegV
büyücü Xayide'dir...
"Hiç Bitmeyen Öykü-2", tıpkı ilki
gibi yine özel efektlerinin başarısıy-
la ve zengin görselliğiyle dikkatleri çe-
kiyor. Aslında çocuklara / gençlere
yönelik bu filmin büyüklerin de ilgi-
sini çekebilmesi, ancak masallann
dünyasına ilgi duyan ve de sinemada
özel efektlerle özel bir ilişki kurmuş
olanlar için mümkün... Gerçekten de
bu "insanlı filmin" Tortora yaratık-
lan, BUge Şans Ejderi, Taştan Dev,
Kaya Yiyen vb insan elinden çıkma
yaratıklan, son kerte özgün, olduk-
ça da inandıncı. özellikle küçüklerin
hayal dünyalannda yeni kapüar aça-
bilecek, bu açıdan onlar için çok ya-
rarlı saydığuruz bir tür sinemanın bu
güzel örneği, bir füm için de olsa kü-
çüklüklerine geri dönmeyi isteyebile-
cek büyükleri de perdeye bağla-
yabilir...
Yeni açılan sinema salonları teknik aksaklıklar taşıyor
'Salon açturf demekle olnıazGerçekten çok büyük bir özenle hazırlanmış
fuayesi, büfeleri, koltukları, yer halıları ve
ses düzeniyle son kerte temiz, çağdaş ve güzel
gözüken Kent sinemalanmn ne yazık ki temel
bir eksiği var: Projeksiyon, filmin asıl
formatına göre yapılmıyor.
İlginç bir ülkemiz var. Kimi
konularda esen olumlu havaya
(kimi diğer konularda da olum-
suz havaya) herkes kapıbyor ve
sonınun diğer yüzünü kimse
görmek istemiyor. tstanbul'da
yeni açılan birkaç sinema salo-
nu konusunda da aynı şey oldu.
Önce şunu belirtmek isterim:
Bu olaya, benim kadar biz sine-
ma yazarlan kadar sevinen her-
halde kimse olmamıştır. Yıllar
yılı salonlar birbiri ardına kapa-
nır, yok olur, pasaja veyaişha'-
nına dönüşürken ve aralannda
şimdi bu salonlann sahibi olan
kimi sorumlular da bulunan
sektör mensuplarından ktmse-
nin kıh kıpırdamazken biz yok
olan bu kültür olayına sürekli
ağıt yaktık, karşı çıktık, eleştir-
dik. Şimdi uzun zamandır ilk
kez bu süreç tersine dönmüş ve
yeni salonlar açılmaya başlan-
mışsa, en çok bizlerin sevinece-
ği doğaldır. Bu salonlann sahi-
bi değilsek de, gelen para bizim
cebimize girmiyorsa da inanın,
bu salonlar bizı sahipleri kadar,
hatta belki onlardan da çok
mutlu ediyor. Yaşamını para,
kâr, kazanç uzerine, çıkar uze-
rine bina etmiş kişilerin anlaya-
mayacağı bir büyük sevinç, bir
gerçek mutluluktur bu...
Ne var ki "salon açtım" de-
mekle olmuyor. Bu salonlann
çağdaş teknik/teknolojik dona-
nımlarla bezenmesi, en azından
çağdaş sinema normlarına,
standartlanna uyması gereki-
yor. Gerçekten çok büyük bir
özenle hazırlanmış, fuayesi
1
, bü-
feleri, koltuklan, yer halıları ve
ses düzeniyle son kerte temiz,
çağdaş ve güzel gözük n Kent
sinemalanmn ne yazık ki temel
bir eksiği var; Projeksiyon, fil-
min asıl formatına göre yapılmı-
yor. "Baba", "Havana" gibi
filmleri daha geniş bir satıh üze-
rinde, panoramik olarak izleme-
miz gerekirdi bu yepyeni salon-
larda... O yapılamadığı gibi her
2 filmde de fark ettik, görüntü
üstten biraz kesiliyor. Yani, kla-
sik deyişle "kafalar" (en azın-
dan saçlar, şapkalar, vs) kesili-
yor". Bu bir perde yüksekliği
sorunu mudur, bir objektif so-
runu mudur (yoksa ikisinin bir-
leşimi midir) büemem. Bildiğim,
bir zamanlar örneğin Diinya ve-
ya Sinepop sinemaları için de
söz konusu olup sonradan dü-
zeltilen bu dunım kolayca gide-
rilebilir. Çünkü Kent sinemala-
nmn, bunun için yeteri kadar
tavan ve perde yüksekliği var.
Sinema sahipleri lutfen bir uz-
mana danışarak bu konuyu çö-
zümlesinler.
Daha "vahim" bir dunım ise
yine yeni açılan As sinemalan-
nın üstteki küçuk salonunda
var. Bu salonun tavaru basık,
dolayısıyla perdesinin yüksekliği
çok sınırlı. Burada elbette dev
bir ekran ve böyle bir ekrana ge-
reksinme gösteren panoramik,
sinemaskop vs filmler oynama-
malı, oynayamaz. Görüntü öy-
lesine küçük ki neredeyse eviniz-
de büyuk ekran bir TV izler gi-
bi oluyorsunuz. Geçen cuma
"Bağla Beni" filmini görmek
için gittiğimiz (ama gazetedeki
ilana karşın film o gün başlama-
dığı için göremediğimiz!) bu sa-
londa göstenlen Kurosava'nın
"Düşler"ine bir göz attık. O gü-
zelim film, o renk ve görüntü
şöleni, mınicik bir ekrana san-
ki sığmıyor, taşıyordu. Bu film
bu davranışa layık mıydı? Kuş-
kusuz değildi. Ve gunümüzde,
seyirci çekmek için gitgide bü-
yıiyen ekranlarda, en son buluş-
İarla donatılmış salonlarda film
izlemeye başlayan dünya sine-
maseverlerine kıyasla bizimkiler
de elbette bu koşullara layık de-
ğillerdi.
Bu olumsuz örneklere karşın
iyi örnekler de yok mu? Kuşku-
suz var. Örneğin bu yazıyı yaz-
madan önce kıyaslama amaayla
4 salonunu da ziyaret ettiğimiz
Çemberlitaş'taki Şafak sinema-
lan kompleksi. Her bir salonda,
kuçücük olanları da dahil, ge-
niş ve de gunümüz sinemasının
normlarına uygun perdeler ve
projeksiyonlar vardı. Yeni açı-
lan salonlann da kısa zamanda
eksikliklerini düzeltip en azın-
dan bu normlara erişmelerini di-
liyoruz ve çıkarlan gereği, bu işi
de bir an once yapsınlar
lütfen!..
ŞAFAK İYİ BİR ORNEK — Çemberlitaş'taki Şafak sinemaları
kompleksi yeni düzenlenen salonlara iyi bir örnek.
6
Les Cahiers du
Cinema'
• Kultür Servisi — Fransız
"Les Cahiers du Cinema"
adlı derginin 40. yıldönümü
önümüzdeki Cannes Film
Festivali sırasında
kutlanacak. Serge Toubiana
yönetiminde yayımlanan
deTgi 40. yıhnda çift dergi
biçiminde, bir özel sayı
olarak hazırlanacak. Bu
özel sayı kapsamında 7.
sanata damgasuıı vunnuş
120 kişiliğin anılanna yer
verilecek.
Paris'te 'Dünya
Kültüriv
• Kültür Servisi —
Paris'teki UNESCO
binasında "Dünya
Kültürü"nü konu edinen
toplantılar 27 nisan günü
gerçekleştirüecek. Paris
toplantıları kültürler arası
değişimler ve müzik
konusunda odaklanacak.
Dünya Kültür Birliği'nin
(AWC) etkinlikleri geçen
haziran ayında Island
Müzikevi'nin kurucusu
Chris Blackwell'in
girişimleri ile başlamıştı.
Ferrari
sinemada
• Kültür Servisi — ttalyan
otomobil firması Ferrari'nin
tarihini ve mühendis Enzo
Ferrari'nin yaşamını konu
edinen bir filmin çekilmesi
tasarlandı. Filmin çekim
hazırlıklan için Amerikan
füm şirketleri devreye
giriyoı.
Sıralar'm
resimleri
• Kültür Servisi — Nihal
Sıralar'm resim sergisi 27
nisan günü Üriin Sanat
Galerisi'nde açılacak. tlk
kişisel sergisini 1985 yılında
açan 1936 doğumlu sanatçı,
aynı yıl Paris'te düzenlenen
Türk naifleri sergisine iki
resimle katıldı. Sıralar'ın
sergisi 22 mayıs gününe dek
görülebüir.
Tuvalde
Karikatür'
• Kültiir Servisi — Ergin
Gülen'in "Tuvalde
Karikatür" sergisi 25 nisan
günü Opera Sanat
Galerisi'nde açılacak. 1957
yılından bu yana karikatür
çalışmalarını yürüten
Gülen'in bu ikinci kişisel
sergisi tuval uzerine
geçirilmiş karikatürler yer
alıyor.
Dört sanatçınm
seı^isi
• KiUtür Servisi — Ülkü
Akın, Yüksel Aydın,
Sabahattin Yasakul ve
Ümran-Zeki Yeğin'in
suluboya, yağhboya ve
kozmik resim çalışmalan 10
mayıstan itibaren Emlak
Bankası Sanat Galerisi'nde
görulebih'r. Dört sanatçınm
çalışrnalarmdan oluşan
sergi ay sonuna dek açık
kalacak.
Beyaz Leke
turnede
• Kültür Servisi — Bir
'turne tiyatrosu' olan Beyaz
Leke Sanat Tiyatrosu,
Sadık Battal ve Mustafa
Kovancı'nın birlikte
yazdıkları, Servet Yalçm'ın
sahne>
r
e koyduğu, "Yoksa
Ben Yok mu Oldum" adh
oyunu Türkiye'nin çeşitli
kentlerinde sahnelemeyi
sürdurüyor. Oyun, 24
nisanda Bartın, 25 nisanda
Armutçuk, 26 nisanda
Çaycuma'da sahnelenecek.
Oyun, ruhsal sorunları olan
bir kişinin çelişkilerini,
konu alıyor.
8 ressamdan
• ANKARA (ANKA) —
Ankara'da 8 ressamın
yapıtlannın yer alacağı
karma resim sergisi, 25
nisan - 9 mayıs tarihleri
arasında Talih Kuşu Sanat
Galerisi'nde izlenebüecek.
Sergide Habip Aydoğdu,
Yalçın Gokçebağ,
Abdurrahman Kaplan,
Şükran Pekmezci, Hasan
Pekmezci, Muharrem Pire,
Zeki Şahin ve Mehmet
Uyamk'm yapıtlan yer
alacak.
'Maviydi
Bisikletinv
1
• ANKARA (ANKA) —
Ankara Devlet Tiyatrosu,
"Maviydi Bisikletim" adlı
oyunla tzmir turnesine
çıkıyor. Dinçer Sümer'in,
yazdığı "Maviydi
Bisikletim" oyunu, 23-30
nisan tarihleri arasında
tzmir Devlet Tiyatrosu'nun
Konak Sahnesi'nde
izlenebüecek. Bugüne dek
350'yi aşkın temsil veren
oyunun yönetmenliğini
Aclan Sayılgan yapıyor.