Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
19NİSAN1991 EKONOMÎ CUMHURİYET/13
Maxwell his§e
satıyor
. • LONDRA (AA) —
tngiliz basın imparatoru
Robert Maxwell, sahibi
olduğu yayın grubu Mirror
Group of Newspapers Plc'yi
halka açıyor. önceki gün
yaptıgı açıklamada,
Maxwell, gnıbun
hisselerinin yüzde 45'i ile
yuzde 49'u arasındaki bir
miktannı haika satacağını
bildirdi. Mirtor Group'un
hisselerinin değerinin 30
nisan tarihine kadar
açıklanmayacağı belirtildi.
Ancak piyasa gözlemcileri,
satış miktarının 250 milyon
sterlin (yaklaşık 448 milyon
dolar) dolayında olacağını
tahmin ediyorlar. Hisselerin
ttçte biri Ingiltere dışında
satısa sunuluyor. Satış
kapsamında yer alacak
yayınlar arasında The Daily
Mirror, The Sunday Mirror,
The People, The Racing
Papers, The Sporting Life
ve The Sporting Life
Weekender de yer alıyor.
Aynca lskoçya'da
yayımlanan The Daily
Record, The Sunday Mail
ve iki bağımsız yayının da
hisseleri satılacak.
TEK'ten yüzde
9 zam
• • ANKARA (ANKA) —
Türkiye Elektrik
Kurumu'nun (TEK) yıl
sonuna kadar
programlanan ve her ay
elektrik fiyatlarına yüzde 3
zam yapılmasını esas alan
• programından sapıldı. Bu
: program uyarınca mayıs ayı
başında yüzde 3 zam
görmesi planlanan elektrik
fiyatlanna, 1 mayıstan
geçerli olmak üzere yüzde 9
zam yapıldı. TEK'in 1
mayıstan itibaren geçerli
olacak zam tarifesine göre
elektrik fiyatlan şöyle
belirkndi: Konutlar; Ayda
120 kwh'ya kadar olan
tüketimlerde, kwh ücreti
205 lira. 120 kwh'dan fazla
kullammlarda kwh ücreti
320 lira. Ankara, Istanbul,
tzmir, Bursa, Adana ve
Kocaeli'nde sanayi
kuruluşlarında 258 lira.
100 bin liralık
banknotlar
• ANKARA (UBA) — 100
bin liralık banknoüarla
haziran ayında tanışıyoruz.
25 bin ve 250 bin liralık
banknotların da 1992
yılında tedavüle çıkacağı
açıklandı. Merkez Bankası
ldare Merkezi 100 bin
liralık banknotların haziran
ayında tedavüle
çıkanlmasını kararlastırdı.
Kalıplan îsviçre"de
hazırlanan ve ilk baskılan
yapılan 100 bin liralık kâğıt
banknotlar, piyasadaki 5
bin liralık banknotların
boyutunda olacak.
Türk kâğıdı 55
yaşında
• lZMtT (Cumhuriyet) —
SEKA Genel Müdürü
Sabahattin Yalınpala
Tüıkiye'de ilk kâğıdın
üietilişinin 55. yıl dönümü
olinası nedeniyle dün
yayımladığı mesajmda
"Hedefimiz her konuda
tasamıfu ilke edinerek en
yüksek verimlilikle daha
kaliteli ve daha fazla
üretimdir" dedi. tlk kâğıdın
üretildiği 18 Nisan 1936
tarihinde günümüze yanm
yüzyılı aşan calışmalanyla
SEKA'nın ülke ihtiyaanın
karşılanmasındaki tarihi
görevini basanyla
sürdürdüğünü belirten
SEKA Genel Müdürü
Yalınpala SEKA'nın bugün
577 bin 500 tonluk üretim
gücüyle dünyanın sayılı
kuruluşlan arasında yer
aldığını söyledi.
Bavyera'dan 5
milyon nıark
• MÜNİH (AA) —
Bavyera eyaleti Basbakanı
Max Streibl, eyalet
taukümetinin Türkiye'ye,
Kıuey Iraklı sığınmacılar
için 5 milyon mark yardım
yapacağıru acıkladı. Bosfor
şirketler grubu yönetim
kurulu Başkanı Feyyaz
Tokar, Milliyet gazetesi
sahibi Aydın Doğan, Sabah
gaaetesi sahibi Dinç Bilgin,
Koc grubundan tnanç Kıraç
ve Erdoğan Gönül, Bavyera
eyaeti baskaıu Max
Stıtibl'i ziyaret ettiler.
Ayçiçekyağıpiyasasında kızgın rekabet ortasındafıyat anarşisi var
Her şişede ayrı bir fiyatESER ATtLLA
Yaklaşık 30-40 yılhk mazisi bulunan
Türkiye'nin genç endüstrilerinden ayci-
çekyağında fıyat anarşisi yaşanıyor. Yıl-
da 350-400 bin tonluk ayçiçekyağını tü-
keticiye ulaşııran piyasaya bazı tahmin-
lere göre 60, bazı tahminlere göre ise
lOO'ün üzerinde ayçiçekyağı üreticisi mal
veriyor. Kıran kırana bir rekabetin ya-
şandığı ayçiçekyağı piyasasında fiyatın
en büyük rekabet unsuru olduğu dikka-
ti çekiyor. Bu arada büyük firmalann
son 3 ay içinde ürünlerine toplam yüz-
de 5 0 ^ varan oranlarda zam yaptıkla-
n, küçük firmalann ise yoğun rekabet-
ten dolayı fıyatlannı fazla arttıramadık-
lan gözleniyor. Büyük holdinglere bağ-
lı ayçiçekyağı üreticileri yaptıkları zam-
ları hamyağ, işçilik, pazarlama gibi ma-
liyet artışlarıyla açıklarken sayılan 50,
hatta 60'ı aşan küçük üretıciler
"büyüklerin" bu kadar sık zam yapma-
larına bir türlü akıl sır erdiremiyorlar.
1 litre ayçiçekyağı maliyetinin yakla-
şık yüzde 60'dan fazlasını oluşturan
hamyağ ve ambaJaj giderlerinin irili
ufaklı her fırmada hemen hemen aynı ol-
masma karşın büyük üreticilerle küçük-
ler arasında uçurumlara dönüşen fıyat
farklılıklanna etki eden faktörler özel-
likle şu ana başlıklarda toplanıyor:
• Büyüklerin fınansal güçlerinden do-
layı pazarlamayı ön plana almalan ve te-
levizyon reklamlan, kampanyalarla ta-
lebi arttıncı ve markayı tarutıcı pazarla-
ma yollanna başvurmalan maliyeti art-
tıran en büyük unsur olarak gosteriliyor.
Bunun karşüığında, maliarını geniş bir
alana ulaştırabildikleri için fıyatlannı da-
ha özgürce belirleyebiliyorlar.
• Dagıtım: Daha çok Trakya bölgesi-
ne yayılmış olan küçük ya da orta ölçekli
ayçiçekyağı üreticilerinin dağıtım kanal-
lan da büyüklere oranla daha dar boyut-
Hangı marka
nraıa M
Trakya Yağ Sanayii
Komili Yağ Sanayii
Marsa
Ünilever-iş
Edirne Yağ Sanayii
Paksoy
Trakya Birlik
Ersözler Yağ Sanayii
Sun Yağları
Türsal Yağ Sanayii
kaça satıiıyor?
Marka
Salat
Son zam tarihi
1 Nisan 1991
Komili Yudum 1 Nisan 1991
Ona
Aymar
Vıta
Olin
Paksoy
Biryaö
Özlem
Sun
Türsal
8 Nisan 1991
25 Mart 1991
25 Mart 1991
25 Mart 1991
6 Nisan 1991
Bayramdan sonra
zam yapmayı planlıyor.
—
Ocaki991
Ocak 1991
HJVhartç
fafctkaçıkı*
flyab(TL)
4995
5600
5340
4485
4650
4650
4875
4150
3500
2600
3000
Ayçiçekyağı alırken nelere dikkat etmeli
• Ayçiçekyağının en önemli işlemi
rafine edilmesi. Kötü rafine edilen
yağın ağır bir kuspe kokusu oluyor.
Bu nedenle yağın nasıl koktuğu
kalitesini ele veriyor.
• Kötü kalite ayçiçekyağında
yemek pişirilirken, çok çabuk,
yanan yağda görulen dumanlanma
göze çarpıyor.
• Yağın yanma süresi kalite
belirlemesinde önemli bir etken.
Yanma derecelerinin 150 ile 220
derece arasında değiştiği
vurgulamyor. Aynı yağın kullanma
süresi ne kadar anarsa yağ o derece
kaliteli sayıhyor.
• Yağda ambalajm da önemli •
olduğu vurgulanıyor. Kapağının açık
mı kapalı mı, ambalajı kullanışh mı
değil mi, gibi kriterler yağın kolay
ve daha temiz kullanımı için önemli.
larda. Daha çok bolgesel olarak satılan
ya da İstanbul'dan öteye geçemeyen bu
firmalar, dağıtım için daha az para har-
cıyorlar. Bu maliyet avantajını fiyatları-
na yansıtabiliyorlar. Ancak maliarını her
yerde bulunduramadıklan için büyukler-
İe gerçek anlamda bir rekabete giremi-
yorlar.
• Teknoloji: Küçük ile büyük ayçiçek-
yağı üreticileri arasında en büyük tartış-
ma konusu ise teknolojide kendini gös-
teriyor. Büyük fırmalar, kendilerinin kü-
çüklere kıyasla en buyük üstünlüklerini
çağa uygun teknolojiyle tanımlarken,
birçok küçük firma yetkilileri büyüklerle
aralannda büyük teknolojik farkhhk bu-
lunmadığını ileri sürüyorlar. Hatta kü-
çük firma yetkilileri büyük Fırmalann ta-
lebin bol olduğu mevsimlerde küçükle-
rin yağlannı satın alarak şişelediklerini
ileri sürüyorlar.
• İşçilik maliyeli: Büyük firmalann iş-
çilik maliyetlerinin yüksek olduğu belir-
tiyor. 1 şişe ayçiçekyağında yaklaşık yüz-
de 12'lik bir payı olan işçi giderlerinin
fiyatı arttıncı bir unsur olduğuna dikkat
çekiliyor.
Küçüklerle büyük üreticiler arasındaki
fıyat farklılıklan, pazarlama, dağıtım
kanallannın büyüklüğu ve teknolojik
farklılıklar nedeniyle uçuruma dönüşür-
ken büyükler arasında da fıyat farklılık-
lan olduğu göze çarpıyor. Hemen hemen
aynı teknoloji ve pazarlama maliyetleri
olan yaklaşık 6 büyük firma arasındaki
yüzde 10'lara varan fıyat farklılıklan pi-
yasadaki pazar paylarıyla açıklanıyor.
Pazar payı daha yüksek olan firmalann
fıyatlannı daha rahat arturabüdikleri
göze çarpıyor. Örneğin 1 kilo Salat ay-
çiçekyağının fabrika çıkış fiyatv 1 nisan-
da yapılan son zamdan sonra 4 bin 995
liraya yükselirken, piyasanın şu anki li-
deri Komili Yudum'un 1 kiloluk yağının
fabrika çıkış fiyatı aynı gün yapılan zam-
la 5 bin 600 liraya çıktı. Komili'nin Pa-
zarlama Müdürü Ali R. Danış, piyasa-
da Komili'nin daha pahalıya satılması-
nı pazar payının yüksek olmasına bağ-
Uyor. Büyükler arasındaki fıyat farklılık-
larının bir diğer nedeni olarak da reklam
yoğunluğu gosteriliyor.
Öte yandan Trakya Birlik'in (Trakya
Yağlı Tohumlar Tanm Satış Kooperatif-
leri Birliği) bir kiloluk ayçiçekyağı şu an-
da 3 bin 500 liradan piyasaya sunuluyor.
Trakya Birlik Genel Müdürü Oral Kiper,
bu fıyatlarla zarar ettiklerini, ancak za-
ranna da olsa kooperatif olarak piyasa-
da dengeleyici bir konuma sahip olma-
larından dolayı fiyatlan arttırmadıkla-
nnı belirtiyor. Ancak küçük üreticilerle
büyük üreticiler arasında fıyat yelpaze-
sinin giderek açıldığını dile getiren Ki-
per, Trakya Birlik'e göre fiyatlannı be-
lirleyen küçük üreticileri mağdur düşür-
memek için bayramdan sonra ürünleri-
ne zam yapmayı planladıklarını be-
lirtiyor.
Dış borç göstergeleri kötüleştiIMF'nin ülkelerin borçluluk derecelerini
belirlemek için kullandığı dört göstergeden
üçüne göre Türkiye "çok borçlu". Ancak
ödeme gücü nedeniyle IMF Türkiye'yi bu
kategoriye sokmuyor.
ANKARA (ANKA) — Tür-
kiye'nin dış borçlannda 1990 yı-
lında görülen hızlı artış dış borç-
larla ilgili karşılaştırmalarda
kullanılan hemen bütün rasyo-
lan kötüleştirdi. IMF'nin ülke-
lerin borçluluk derecelerini be-
lirlemek için kullandığı dört
göstergeden üçü Türkiye'pin
çok borçlu ülkeler sınıfında öl-
duğunu gösteriyor. Türkiye yal-
nızca dış borçiann gayri safı
milli hasıladaki payı açısından
orta derecede borçlu ülkeler
grubunda.
1990 yılında dış borçiann bir
önceki yıla göre yüzde 17 gibi
yüksek bir oranda artması sonu-
cu toplam dış borcun ihracata
oranı yüzde 358'den yüzde
364'e yükseldi. IMF kriterleri-
ne göre toplam borcun ihracat
gelirlerine oranı yüzde 275'in
üzerinde olan ülkeler çok borç-
lu sayüıyor. Türkiye 1990 yılın-
da 12 milyar 960 milyon dolar
ihracat yapmıştı. Dış borcu ise
49 milyar 35 milyon dolara çık-
mıştı.
Türkiye 1990 yılında ödeme-
ler dengesi bilançosundaki tanı-
mıyla 7 milyar 255 milyon do-
lar dış borç servisi yaptı. Yapı-
lan toplam dış borç servisi ihra-
cat geluierinin yüzde 56'sına
denk düştü. IMF bu oranı yüz-
de 30'un üzerinde olan ülkeleri
çok borçlu ülke kabul ediyor.
Türkiye'nin geçen yıl yaptığı
faiz ödemelerinin ihracat gelir-
lerine oranı ise yüzde 25 olarak
gerçekleşti. IMF bu rasyoda da
yüzde 20'nin üzerini çok borç-
lu olarak görüyor.
Dış borçiann gayri safi milli
hasılaya oranı ise IMF'nin orta
borçluluk oranına karşüık düşü-
yor. Türkiye'nin toplam dış
borçlan gayri safı milli hasıla-
sının yüzde 45'ine denk düşü-
yor. Bu oran 1989 yılında yüz-
de 52 düzeyindeydi. IMF, bu
oranın yüzde 30-50 arasında ol-
duğu ülkeleri orta borçlu, yüz-
de 50'den fazla olan ülkeleri de
çok borçlu kabul ediyor.
Dört belirli rasyondan üçü
Türkiye'nin çok borçlu olduğu-
nu gösteriyor. IMF bir ülkeye
çok borçlu damgasıru vurmadan
önce bu dört rasyonun en az
ücünun belirlenen limitlerin üze-
rinde olmasım gözönüne ahyor.
Göstergeler böyle olmasına kar-
şın dış borç ödeme gücü nede-
niyle Türkiye IMF nezdinde cok
borçlu ülke olarak kabul edilmi-
yor.
IMF krijeri olmamasma kar-
şın, uluslararası karşılaştırma-
larda kullanılan bir diğer kriter
olan toplam dış borçiann top-
lam döviz gelirlerine oranı ise
yüzde 189'dan yüzde 193'e yük-
seldi. Uluslararası rezervlerin
toplam dış borçlan karşılama
oranı ise iyileşti.
Ancak kısa vadeli dış borçia-
nn stok içerisindeki payının
yüzde 14'ten yüzde 19'a çıkması
1991 yılında Türkiye'nin kritik
bir dönemeçten geçeceğine işa-
ret ediyor. Kısa vadeli dış borç-
iann artması da dış borçiann
1989 yılında 15 yıl olan ortala-
ma vadesini 15.1 yıla çıkardı.
Batı, Doğu Avrupa'yı paylaşıyorEkonomi Servisi — Doğu Av-
rupa'nın ekonomileri en iyi du-
rumda olduğu kabul edilen üç
ülkesi Polonya, Çekoslovakya ve
Macaristan, Batıh büyük şirket-
ler tarafından yavas yavaş pay-
laşılıyor. Üç ülkede de yabancı
şirketlere elde ettikleri kârın
yüzde 100'ünü yurtdışına trans-
fer hakkı tanınması, yatınm ya-
pan yabancüara da ilk iki yıl bo-
yunca çeşitli vergi kolaylıklan
getirilmesi, herkesin iştahını ka-
bartıyor. Şu ana kadar 1.2 mil-
yar do!arlık yabancı sermaye
çekmiş olan bölgenin 1993 so-
nuna dek bu rakamı 3.5 milyar
dolara çıkarması bekleniyor.
Bugüne kadar Doğu Avrupa'-
da yapılan en büyük satış, Çe-
koslovakya'nm ünlü otomobil
fabrikası Skoda'run 6 milyar 630
milyon dolara (bu para 10 yıl
içinde kademeli olarak getirile-
cek.) Alman Volkswagen şirke-
tine devredilmesi oldu. Skoda
1
mn satışı için Renault ile Volk-
svvagen arasındaki uzun müca-
dele Almanların başansıyla so-
nuçlanmış, geçen 28 martta da
anlaşma imzalanmıştı. Doğu
Avrupa'daki ikinci büyük satış
ise Fransız CBC şirketinin Çe-
koslovak Tourinvest otel zinciri-
ni 175 milyon dolara satın alma-
sı oldu.
Ancak Doğu Avrupa'daki bu
paylaşım için Batıh şirketler yal-
nızca kendi aralannda mücadele
Polonya'da uzun yıllardan sonra borsa yeniden açddı. Varşova Borsası, eski Komunist Partisi
rnerkezinde çaiışmaya başladı.
etmekle kalmıyor, yatınm yap-
mayı düşündükleri her ülkede
de hükümetlerle, özelleştirme-
den sorumlu kurumlarla ve ka-
muoyuyla da didişmek zorunda
kalıyor.
Business Week dergisinde bu
konuda yayımlanan bir yazıda
bu iki tür zorlukla ilgili örnek-
ler yer alıyor. Macaristan'da da
elektrikli ev eşyalan üreten Le-
het firmasının satışı projesi bu
örneklerden yalnızca bir tanesi.
tsveç'in ünlü beyaz eş>>a fırması
Eiectrolux, iki yıldır bu şirkete
ortak olabilmek için uğraşırken
Macar hükümetinin 1990 yılın-
da şirketi blok halinde satışa
sunması üzerine yeni talipler or-
taya çıktı. General Electric,
Whiripool ve Bosch-Siemens de
Lehel'i ele geçirmek için teklif
verdiler. Bunun üzerine Electro-
lux de kendi teklifini yükselt-
mek zorunda kaldı. Lehel için
verilen savaş henüz sonuçlanmış
değü.
Macaristan'da 70 yılhk tarih-
sel Gundel Lokantası'nın satışı
da Doğu Avrupa ülkelerinde
karşılaşılan diğer güçlükler ko-
nusunda iyi bir örnek. İkinci
Dünya Savaşı öncesinin "neşe-
li" Budapeşte'sinde Avrupa ça-
pında bir üne sahip olan bu lo-
kantayı, Macaristan'dan New
York'a göç etmiş ve orada Cafe
Artistes'i kurmuş olan George
Lang satın almak istedi. Kendi-
sine ortak olarak Estee Lauder
kozmetik şirketinin varisi Ro-
nald S. Lauder'i de alan Lang,
hükümete lokantanın yüzde
50'sini almak üzere başvurdu.
Görüşmeler bir yıl .sürdü, so-
nunda hükümet anlaşmayı ka-
bul etti. Ancak daha sonra hü-
kümet Budapeşte*nin simgele-
rinden biri olan Gundel Lokan-
tası'nı satmaktan vazgeçti.Birsü-
re sonra bu kez yeniden satma-
ya karar verdi. Lang, tam işe gi-
rişecekti ki bu kez de ortaya
Gundel Lokantası'nın savaş ön-
cesi dönemdeki sahiplerinden
biri ortaya çıktı ve lokanta üze-
rinde hak iddia etti.
Bu tür pek çok zorluğa kar-
şın Çekoslovakya, Polonya ve
Macaristan ellerindeki şirketle-
ri hızla satmay'a çalışıyor. Geçen
hafta bir borsaya da kavuşan
Polonya'da 7 bin 600 şirket sa-
tılık. Bunlardan bin tanesinin bu
yıl sonuna kadar satılması he-
defleniyor. Çekoslovakya 4 bin
500 şirketinden 300'ünü yıl so-
nuna kadar satmayı düşünüyor.
Macaristan'da ise 2 bin 400 şir-
ket satılacak, bunlardan
400'ünün yıl sonuna kadar elden
cıkanlması hedefleniyor.
EKONOMİ NOTLARI
OSMAN ULAGAY
Şuna Buna Dokunarak
llmut Dolu Yarınlara
Türkiye'de yönetimi en yakından izlenen, sorgulanan, he-
sap vermeye zorlanan kuruluşlar hangileridir? Geniş bir gru-
bun yönetime katılma çabasının en yoğun biçimde görüldü-
ğü alan hangisidir?
Bana öyle geliyor ki yönetimi en yakmdan izlenen kuru-
luşlar futbol kulüpleri, geniş bir kitlenin yönetime katılma ça-
basının en belirgin olarak görüldüğü alan da futbol alanı.
Tuttuğu takım bir maçta istenen oyunu oynamıyorsa, ta-
raflar hemen duruma müdahaie etme çabasına girişiyor, yap-
tığı tezahüratla hangi oyuncunun çıkartılması, hangisinin oyu-
na alınması gerektiği konusunda takımı yönlendırenlere akıl
vermeye çalışıyor. Kimi zaman yöneticiler bu baskının etkisi
altında kalarak istenen değişiklikleri yapıyorlar, Ahmet'i çı-
kartıp Mehmet'i oyuna alabiliyottar.
Tutulan takımın performansı yalnızca bir maçta değil, bir-
birinı izleyen maçtarda tatminkâr bulunmuyorsa, takım ba-
şarısız bir sezon geçirıyorsa taraftarın tepkisi ve baskısı başka
şekiller alıyor Antrenmanlara kadar uzanan protesto göste-
rileri, oyunculara yönelik sataşmalar, antrenör ya da mena-
jerin görevden uzaklaştırılması yönünde baskıiar birbirini iz-
leyebiliyor. Tepkiler, sonunda kulüp yöneticilerini ve başka-
nını hedef alacak boyutlara varıyor. Bunu bilen kulüp yöneti-
cileri, bazen tarattarlann istekleri doğrultusunda kararlar al-
mak, başarısız görünen antrertörü görevden uzaklaştırmak
zorunda kalıyorla-
Futbol taraftarı çoğu kez sabırsız ve insafsız olabiliyor. Ta-
kım sürekli başarılı olsun istiyor, oyunculan tartaklamaya ka-
dar varan çağdışı tepkilere başvurabiliyor. Bu nedenle ba-
zen kaliteli bir antrenör, takımı adam edecek süreyi kullana-
madan kendisini kapının önünde bulabiliyor; bazı kurnaz fut-
bolcular taraftarın tepkisini kullanarak kulüpteki derebeylik-
lerini kıracak yöneticiienn başarısını engelleyebiliyorlar. Bü-
tün bunlar doğru ama sonuçta taraftar olaya katıldığı, tepki-
sini ortaya koyduğu için futbol kulüplerinde başarısız
yönetimler uzun ömürlü olamıyor. kolay kolay ayakta kalamı-
yor.
Ne yazık ki futbol alanı dışında, oynanan "oyun"la bu ka-
dar yakından ilgili, yöneticilerden böylesine hesap soran bir
"taraftar" kitlesine pek rastlanmıyor ülkemizde. Adam bir sürü
partak vaatle halkın oyunu alıp iktidar olmuş, bunların hiçbi-
rini tutmamış ama hâlâ hiçbir şey olmamış gibi rahatça otu-
rabiliyor koltuğunda. Sendikal hareketin en büyük darbeleri
yediği, işçilerin en büyük kayıplara uğradığı dönem boyun-
ca en büyük sendikal örgütün başı yerinde kalabiliyor. Pek
çok alanda "taraftar" kitlesinin ataleti ve tepkisizliği, başarı-
sız yöneticilerin koltuğunu korumasına olanak veriyor ve ba-
şansızlığın kronikleşmesine yol açıyor. Sivil toplumun geliş-
mişlık derecesini bu tepkilerin çeşitliği ve yogunluğuyla ölç-
mek mümkün gibi görünüyor.
Metin Akptnar-Zeki Alasya ikilisinin yeni oyunu "Şuna Buna
Dokunduk" bu noktaya parmak bastığı için ilgiye değer bir
girişim. Metin Akpınar bu oyunla vermek istedikleri mesajı
şöyle ayıklıyor:
"Yeni oyunumuzda yeni bir olgu var. Toplumlar sorgula-
ma yeteneğine ulaşmışlarsa, olayı irdeleme, didikleme, araş-
tırma seviyesine varmışlarsa, yöneticilerini de şartlandırıyor-
lar. Yani yöneticınin önerdiği doğrultuda kalmıyorlar. Böyle-
ce genel doğrulara daha fazla yaklaşmış oluyorlar. Biz diyo-
ruz ki toplum yöneticisıne de, kendine de, ilertye de sahip
çıkmalı. Her olayı irdelemeli, doğruyu aramalı." (1)
Zeki Alasya ise şunları söylüyor:
* "Birileri benim cebimden para çalarken, ben hiç sesimi
çıkarmadan nemelazımcıhk içine girersem, çalmaya devam
ederler. Ben cebimden çalınan paranın hesabını sormalıyım."
"Bu_ülkede her şey deneniyor. Deneyelim bakalım ne ola-
cak? Ülkeyi yönetirken de bu deneylerle yönetiyorlar. Olur
mu böyle şey? İnsan malzemesi olarak politıkacı kalitesi bu
olursa, olur tabii." (2)
Oyunun kendisi bu mesajları ne denli etkileyici ve kalıcı
biçimde verebiliyor, doğrusu pek emin değilim ama merak
eden herkesin gidip görmesini önerırim. Bu konuda kendi
ölçülerimi esas almanın doğru olmayabileceğini düşünüyo-
rum; oyunu kahkalarla ve alkışlarla izleyen seyirci kitlesinin
verilmek istenen mesajı ne ölçüde aldığını da kestiremiyo-
rum.
Ama önemli olan ve umut veren şey, bu mesajın verilmek
istenmesi, giderek daha fazla kişinin, daha fazla alanda "sor-
gulayan, hesap soran vatandaş" kımliğini kazanması. insan-
ların daha iyi bir yönetim, daha güzel bir gelecek için çözü-
mü Allah'tan, devletten, kurtancı büyüklerden beklemek ye-
rine kendi sorunlarını ve taleplerini ortaya koyarak hak ara-
ma, daha iyiyi bulma alışkanlığını kazanması. "Şuna buna
dokunmanın" önemini kavraması.
Bayram günlerinde İstanbul'un doğalgaz faciasına uğra-
mış yollarında çukurlara girip çıkarkerv, vergi ödeyenlerın tab-
lolarına bakıp enflasyon belasının ardındaki kamu açığının
nedenlerini düşünürken; Türkiye'de en yaşamsal kararlann
nasıl keyfi biçimde alındığını ve uygulandığını anımsarken bir
yandan da bunları düşündüm. Ve umut dolu yarınlara bu yol-
dan gidilebileceği duygusuna kapılarak iyimserliğimi koru-
maya çalıştım.
(1) ve (2), Milliyet, 14 Nisan 1991, Özcan Ercan'ın Tatil Sohbeti.
KlSA KISA
• APS Otomotiv, ABD'den
ithal ettiği otomobillerin
arasına Pontiac Transport'u
da kattı. General Motors'un
yaptığı ankete göre Pontiac
Transport, en beğenilen
otomobil unvanmı kazandı.
• Türk Tuborg net dönem
kârmı yüzde 11.438 oramnda
bira satışlannı yüzde 12,
cirosunu ise yüzde 78
oramnda arttırdı. Şirketin
genel kurulunda elde edilen
kânn geçmiş yıUann zararına
mahsup edilmesi
kararlastırüdı.
• Karabacaklar Fuarcıhk
Ltd. 19-28 nisan tarihleri
arasında Perpa Ticaret
Merkezi fuar alanında 2.
Çocuk ve Bayram Şenliği
Fuan düzenliyor.
• Gümüşsuyu halı
kampanyası 23 nisandan
mayısa kadar sürecek. Güzel
Sanatlar/Saatchi and
Saatchi'nin hazırladığı
kampanyada her biri 5
saniyeden olusan bir tele
katalog dizisi bulunuyor. Ve
Gümüşsuyu halılan ayn ayn
tanıtüıyor.
Paktaş'ın çilesi hâlâ bitmediÖnce Sümerbank'a sonra DMO'ya devredilen Paktaş tekstil
fabrikalarının yeniden Sümerbânk'a geçmesi ya da
özelleştirilmesi söz konusu. Adı Aksantaş olarak
değiştirilen Paktaş'ın Genel Müdürü Oral Türkdoğan,
şirketteki iki temel soruna çözüm bulunması gerektiğini,
bunlardan birinin işletme sermayesi yetersizliği, birinin de
teknolojik gerilik olduğunu söyledi.
ADANA (AA) — Maliye ve Gümrük Ba-
kanlığı'nca vergi borçlannı ödeyemediği için
Sümerbank'a devredilerek 4 yıl işletildikten
sonra Devlet Malzeme Ofisi'nin bağlı ortak-
hğa dönüşen Paktaş fabrikalan sanah gün-
ler yaşıyor. Toprak ailesinin Adana ve Tar-
sus'ta kurduğu fabrikalann yeniden özelleş-
tirilmesi veya yeniden Sümerbank'a devri
konusunda çalışmalar sürdürülüyor.
31 Aralık 1990 tarihinde TMO'ya bağlı
ortaklığa dönüştürülen Paktaş fabrikaları-
nın adı ise "Akdeniz Sanayi ve Ticaret tş-
tetmdcri A.Ş. (AKSANTAŞ)" olarak değiş-
tirilmişti.
AKSANTAŞ Genel Müdürü Oral Türk-
doğan, tamamen KİT statüsü kapsamında
üretimini sürdüren şirkette iki büyük soru-
nun güncelliğini koruduğunu bildirdi. Şir-
ketin sermaye sorununun çözüme kavuştu-
rulamadığını bildiren Türkdoğan, "Taıe ka-
na ihtiyaç var. tşietme sermayesi soruna çö-
zümlenmezse AKSANTAŞ'ın ayakta kal-
ması mucize olur" dedi.
"ÖıelHkle Adana'da kurulu fabrikanın
teknolojisi oldukça raşlı. Dış pazariarda re-
kabet şansımızı kavbetmemek için tekno-
loji transferine gitmek zonındayız. Bunun
için kaynak gerekir. Türk tekstil piyasasın-
daki dalgalanmalar da dikkate alındığında
finansman sorunumuzu çözmekten başka
çaremiz kalmıyor. Kendi kendirnize yeterli
durama gelebMmek ve yeterli ozkavoağa kn-
vuşabilmek için bir statu değişikliği
gündemde.
Bu statii değişikliği, ya kamu ortaldığı-
na devir suretiyle gerçekleşecek ve daha son-
ra rehabilitasyona gidilerek özelleştirilecek
veya kamu ortaklığı vasıtaa ile yeniden Sü-
merbank'ın içerisinde yer alarak, işletme
hakkı Sumer Tekstil tşletmeleri AŞ'ye (SÜ-
Tİ) ait olacak."
Oral Türkdoğan, AKSANTAŞ'taki statü
değişikliğinin kısa sürede gerçekleştirilme-
sini arzu ettiklerini de bildirerek şöyle de-
vam etti:
"Paktaş'ın TMO'ya bağlı olarak KİT
kapsamına alınması. işletmenin kâriı duru-
muna geleceği anlamını taşımaz. Paktaş
fabrikalaruun özelleştirilınesi ihümali gide-
rek agırlık kazamyor."
Adana ve Tarsus'ta kurulu Paktaş fabri-
kalan Toprak Kardesler tarafından işletil-
mekte iken, 1985 yılı sonunda bazı kamu
kuruluşlanna ve bankalara olan yaklaşık 40
milyar liralık borcu nedeniyle Maliye ve
Gümrük Bakanlığı'nca el konularak Sümer-
bank'a kiralanmıştı. Tesisler, 1 Ocak 1990
tarihinde Maliye ve Gümrük Bakanlığı'nca
kurulan Akdeniz Sanayi ve Ticaret Işletme-
leri'ne (AKSANTAŞ) devredildi.
SİGORTA DANIŞMANI
/•SÇevremde "sigorta danışmanı" olarak tanınınm. ^ L ^ L
Sigorta konulannda pek çok insan bana danısır, ^ * ^Sü^f
benden yol göstermemi isterler. Bu ünüm ' ^mŞL W
bosuna değıldir. ' "^
14 yıliık sİgortacılık gecmisimde deneyimlerimi J I B H B - ' ^ ^ ^ ^
özenle biriktirdim. Ve onlcn iiaortolılara ^ • • • ^ H ^ ^ ^ B -A ^ ^ ^ ^ ^
daha iyi hizmet vermek için kullandım. ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ H r X ^ ^ ^ ^ ^ B
Şunu da gururla söyleyebilirim; ^^^^^^^^^M ^M^^^^^K
İmtaş Sigerta acentesi olabilmenin ^^^^^^^^^M ^ H ^ ^ ^ ^ ^ H
ilk sartı, gerçekten "Usta bir Sigortocı" W^^^^^^M ^ • ^ ^ ^ ^ B
olmakhr. Ve tüm İmtas acenteleri J ^ l ^ ^ ^ ^ ^ ^ F ^ B ^ ^ ^ ^ ^ l
bu üstün özelliğe sahiptiHer. ^ S ^ ^ ^ ^ ^ ^ B ^ ^^K^^^^B^
Imtaş Sigortaı rriM*Dı M ı u T u M A N G N I U $ ıfnt T
- - • •
"Bu Gücü Kullanın"
Mehmel Ali Soner
1 i yıBık imlo> Sigorfa Acentesi
Gazi Mustala Kamd Bulvan
Onur h Hon K.5 No. 111
1
ANKARA
Tel:9-4 118 06 64