19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/4 HABERLER 19NİSAN1991 Horzum koniLsyonu • ANKARA (AA) — Horzum olayı ve eski Emlak Bankası Genel Müdürü hakkındaki iddialan araştıran Meclis komisyonu, olayın siyasi boyutunun bulunmadığını kararlaştırdı. Komisyonun konuya ilişkin hazırlayacağı rapor, TBMM Genel Kurulu'nda ele alınacak. Komisyon, yaklaşık 15 ay süren çalışmalanndan sonra hazniadığı raporunda, siyasi kişilerle Horzum arasında bağlantıya rastlanamadığı görüşüne vardı. TBMM Başkanı Kaya Erdem hakkında ileri sürülen iddialardan somut bir sonuç çıkmadığı da kaydedilen raporda, şu görüşlere yer verildi: "Kaya Erdem'in ne şahsı, ne kardeşi Turgut Erdem ve ne de kızının Kemal Horzum ile ilişkisi tespit edilebilmiştir. Basının o tarihte kısmen düzelttiği üzere, Grindlays Bank 2222 hesabının Kaya Erdem ile ilgisi olmadığı, bankanın komisyona ibra edilen yazısı ile açıklığa çıkmıştır." TBMJVTye devam • ANKARA (ANKA) — TBMM'nin milletvekillerinin devamsızlığı nedeniyle yasama ve denetleme görevini yerine getirmede güçlük çekmesi, genel kurul ve komisyonlarda bekleyen tasarı, teklif, KHK, genel görüşme, Meclis araştırması ve yanıtlanmayan soru önergelerinin sayısını hızla arttınyor. TBMM Genel Kurulu'nun gündeminde aralarında tmar Yasası değişikliği, SPK Yasası değişikliği, TCK'nın baa maddelerinde değişiklik yapan teklifler, Polis, Yükseköğretim Yasası'nı değiştiren tasarı, siyasi partilerin mal varlıklannın iadesini öngören teklif, Yargıtay Yasası'nda değişiklik yapan tasan, Uzman, Erbaş Yasa Tasarısı'nın da bulunduğu 65 tasarı ve teklif ele alınmayı bekliyor. ANAP'm karnesi • ANKARA (ANKA) — ANAP Genel Başkan adaylanndan Hasan Celal Güzel, partisinin 8 yılhk iktidan boyunca yaptığı olumJu ve olumsuz calışmalan "artı ve eksi" biçiminde değerlendirdi. Hasan Celal Güzel haarladığı tabloya "ANAP'm demokratikleşme tablosu" adını verdi. ANAP'm bugünkü durumunu demokratikleşme önündeki engel olarak tanımlayan Hasan Celal Güzel'e göre ANAP'a dezavantaj olan eksiler şoyle: • Olağanüstü halin devamlılaştınlması, • Sık sık değiştirilen seçim sisteminin keyfiliği, • ABD'ye tam bağmüıhk, • Cezaevlerinde çocuk öğrenciler, • Polis Vazife ve Selahiyetleri Kanunu'ndaki değişiklikler, • Kötü muamele ve işkencenin devamı, • Siyasilere af için referandum, • SS kararnamesi, • Hukuk ve sistem ihlalleri, • Kanunlardaki antidemokratik hükümler, • tdamlann şantaj olarak kullamlmaya kalkılması, • Basın sorunu (menfaatler ve baskılar), • Terörle mücadele kanun tasansı. Gürsoy, toprağa verildi • ANKARA (AA) — Eski maliye bakanlanndan Bedri Gürsoy, Ankara'da arife gecesi geçirdiği kalp krizi sonucu Ankara'da öldü. Bedri Gürsoy'un cenazesi dün Maltepe Camisi'nde oğleyin kılman cenaze namazından sonra Ankara'da toprağa verildi. 1917 yılında doğan Bedri Gürsoy, siyasaJ bilgiler fakültesini bitirdi. SBF'de bir süre dekanlık görevinde de bulunan Gürsoy, Sadi Irmak hükümetinde Maliye Bakanı olarak görev yaptı. Bedri Gürsoy evli ve üç çocuk babası idi. Adalet Bakanı Oltan Sungurlu, yasayı değerlendirdi: Teröristlere 'özeP cezaeviANKARA (Cumhuriyet Bö- roso) — Bayram öncesi çıkan- lan şartlı tahliyeyi de içeren Te- rörle Mücadele Yasası ile ceza- evlerinin ancak yüzde 35-40 ka- dan boşaltılabildi. Adalet Baka- nı Oitan Sunguriu, hükümlüle- rin büyük bölümünün serbest bırakılmasma karşın, tutuklu- lardan serbest bırakılanlann sa- yısının az olduğunu bildirdi. Sungurlu, uygulamaya göre, şarth tahliye ve Terörle Mücade- le Yasası'nın revize edilebilece- ğini açıkladı. Sungurlu, bayramın son günü gazetecilerle sohbet ederken yeni yasa uyannca cezaevlerinden serbest bırakılanlann sayısının tam olarak belirlenemediğini söyledi. Sungurlu, tahliyelerin bir ay içinde tamamlanabilece- ğini belirterek şöyle konuştu: "Bize olaşan rakanüara göre tahliyelerin yüzde 3S-40'ı ger- çekleşn'rilmiştir. Ba oran hü- kümlülerde daha yöksek, tutuk- lularda ise daha azdır. Davalan devam eden tutukiuiann dosya- lan mahkemelerce incelenmek- tedir. Mahkemeier, iddianame- Terörle Mücadele Yasası'yla ilgili görüşlerini açıklayan Adalet Bakanı Oltan Sungurlu, 'terörist tipi' cezaevleri projesinin ihale aşamasında olduğunu söyledi. Sungurlu, yeni yasaya göre anayasanın 14, 24 ve 68. maddelerinin ivedilikle değiştirilmesi gerektiğini belirtti. ye esas olan suç ve degişen suç tammına göre inceleme yap- maktadır. Bu inceleme soaucun- da şartu tahliye kapsamına gi- renîer bnndan yarariandınlacak- tır. Bir ay içinde tahliyelerin ta- mamlanabileceğini varsayıyo- ruz." Snngnriu'nun verdiği bilgiye göre, şartlı tahliye uygulamasın- da en çok karşılaşılan aksaklık, daha önce şartlı tahliyeden ya- rarlanan ancak buna uymayan hükümlü ve tutukiuiann duru- mu oldu. Sungurlu, bu durum- da olanlann yasadan nasıl ya- rarlanabileceği konusunda te- reddütler olduğunu belirterek, bu konuda mahkemelere başvu- rularak yeniden karar oluşturul- ması yoluna gidildiğini anlattı. Sungurlu, bu durumda olanla- nn sayısının çok az olduğunu da bildirdi. "Terörle Mücadele Yasası'nın ve şartlı (ahliyenin aksayan yön- leri varsa, u>gulamaya göre re- vize edilebilir" diyen Sungurlu, bu yasapın ardından anayasa değişikliğinin gündemde oldu- ğunu söyledi. Sungurlu, anaya- sanın 14, 24 ve 68. maddelerin- de değişiklik yapmanın hukuk açısmdan zorunlu hale geldiği- ni bildirdi ve şunlan söyledi: "Asgari olarak anayasanın bu üç maddesinde değişiklik gerek- li. Öteki anayasa maddelerinin degişiklikleri konusunda parti- ler arasında uzlaşma kolay sag- lanamayabilir. Ama, bunlar üze- rinde uzlaşma olabilir. Bu degi- şikliklerin en süratli bir şekilde yapılmasını hukuki uyum açı- sından müstacel görüyorum." Sungurlu, meclisin işi olan anayasa değişikliği işini, Adalet Bakanlığı'nın üstlendiği yolun- daki eleştiriler ile ilgili bir soru- ya da, "Ben ANAP teşkilat baş- kanıyken de anayasa degişiklik- lerini hazırlıyordum. Şimdi de ben hazuiıyonım. Tabü ki ba- kanlıktaki bo işin teknik yönii- nü bUen arkadaşlardan yararla- nıyorum. Ama siyasi yönü, par- lamentonun bir parçası olan şahsun tarafından yapılıyor. Bi- zimki ancak bir hukuki yar- dımdır" yanıtını verdi. Sungurlu "lerörist tipi cezaevi" çalışmalan konusunda da bilgi verdi. Bu konuda ba- kanlıkta 3 yıldır süren bir çalış- ma yapıldığını, Avrupa ve Ame- rika'daki birçok cezaevinin ince- lendiğini anlatan Adalet Baka- nı, bu cezaevlerine ilişkin proje- nin ise ihale aşamasına geldiği- ni söyledi. Sungurlu, DGM'lerin olduğu merkezlerde 4O-5O"şer ki- şüik bu tip özel cezaevleri yapıl- masının düşünüldüğünü, bunla- rın mevcut cezaevlerin yanlann- da da olabileceğini bildirdi. Sun- guriu, ileride, kadınlar, çocuk- lar, hafif suçlular ve ağır suçlu- lar için ayn ayn cezaevleri yap- mayı tasarladıklaruıı belirtti. Sungurlu, SHP'nin Terörle Mü- cadele Yasası için Anayasa Mah- kemesi'ne başvurma çalışmala- rı konusunda ise, "takdir kendilerinindir" dedi. Adalet Bakanı Oltan Sungtır- lu'nun verdiği bilgiye göre, bay- ramın son gününe kadar bazı cezaevlerinden tahliye edilen hü- kümlü ve tutuklu sayısı şöyle: Ankanu 293, lzmir: 124, Sağ- malcılan 154, Çanakkale: 80, Aydın: 18, Şanlıurfa: 244, Si- nop: 111 (aynca çocuk ıstabe- vinden 49), Elbistan: 61, Kırşe- hir 227, tzmit: 106: Mersin: 166, Ceyhan: 189, Çorum: 271, Metris: 81, Bursa: 83, Paşakapı- sı: 42, Gaziantep: 120. İSLAMCI SİYASİ HAREKETLER VE TER6R /Acıkotumm Terör kiıııiıı vararına?Ergil Terör olaylarını tartışmaya başlayınca sorulması gereken ilk soru, 'Bunlardan kim yararlanıyor' olmalı. Bu soruyu sorduğunuz zaman da sözünü ettiğiniz olaylarla ilgili olarak durum çok aydınlanmıyor, çünkü yararlanacak o kadar çok çevre var ki. Ceylan İslamı devlete yönelik bir din olarak kabul ettiğimiz zaman ortaya belli unsurlar çıkar. Bunlar Kuran'a ve sünnete bağlılıktır, peygamber ve 4 halife dönemine, yani Islam tarihindeki altın dönetne dönüş arayışlandır, sosyal adalet, eşitlik ve özgürlük özlemleridir. — 1 — GENCAY ŞAYLAN — Efendim, biliyorsunuz son zaman- larda terör olaylannda ciddi bir yüksel- me ortaya çıktı. Prof. Muammer Aksoy evinin önflnde öldürüldü, aynı şekilde gazeteci Çetin Emeç ve şoförii yaşamla- nnı jitirdi. yine gazeteci-anşürmacı Tu- ran Dursun bir süpermarkette kursunla- ra hedef oldu ve en son olarak aynı za- manda ŞHP Parti MeclLsi uyesi Doç. Bahrire Üçok bir bombaiı paket ile öl- dürüldü. Bütün bu terör otaylannın kur- banlarının ortak bir yönü var, hepsi İs- lamcı akınüara karsı çıkmış. laiklikten yana açıkça tavır almışlar. Maalesef bo kişilerin katillerinin kimligi konusunda polis benüz biçbir şey bulamadı, bir te- lefonia cinayedere sahip çıkma girişimi var. Ba olaylar Islamcı orgütkr ile terör arasındaki ilişkiyi gündeme geürdi. Ra- dikal İsiamcı örgütlerin zaman zaman terör yoluna başvurduğu biliniyor. Ör- negin Mısır'da Enver Sedat, Müslüman Kardeşler'den kopan bir radikal grup ta- rafından öldürüldü. Ben şimdi sizlerin Türkiye'de cerejan eden bu korkntnca olaylan ve sorunu nasıl degerlendirdigi- nizi almak istiyorum. Sizden başlayalım mı Sayın Ergil. ERGtL — Sözünü ettiğiniz cinayetle- rin tslami kesimde yer alan bir ya da bir- kaç grup tarafından işlenip işlenmediğini bümiyorum. Sizin de söylediğiniz gibi bu cinayetleri kimlerin işlediği belü değil. Ama şu acık: Bu cinayetler tslami kesi- me mensup kişilerce ya da başkalannca işlenmiş olabilir, bunu bilmiyoruz; bil- diğimiz, onların işlediği izlenimi veril- mek isteniyor. Güvenük güçlerinin ve hü- kümetin bu karanhk sorunu çözmesi, kamuoyunu aydıalatması gerekiyor. Te- rör olaylannı tartışmaya başlayınca so- ruiması gereken ilk soru, bunlardan kim yararlamyor olmah. Bu soruyu sorduğu- muz zaman da sözünü ettiğiniz olaylar- la ilgili olarak durum çok aydınlanmı- yor, çünkü yararlanacak o kadar çok çevre var ki. Türkiye*nin destabilizasyo- nundan fayda uman herkes, her çevre bu terörden yararlanabiür. — Peki, Sayın Ergil bu cinayetleri Is- lamcılar işlemiş olabilir mi? ERGtL — Şimdi deniyor ki İslam şid- dete karşıdır, öldürmeye karşıdır. Bun- lar kuramsal olarak, yani kitabi anlam- da doğru olabilir. Ancak gerçek yaşam- da kitabi saflıklara yer yoktur. Ben bir ayınm yapmak istiyorum, dindar ve din- ci kavramlan arasında fark olduğunu düşünüyonım. EJindar, inanan kişidir ve kitabın "öldürmeyeceksin" sözüne bağ- lı kalır. Dinciler ise dini bir ideoloji ha- line getirmişierdir, bir siyasi programla- n ve sonunda ulaşmak istedikleri bir si- yasi hedefleri vardır. Bunlar kendi bakış acılannı topluma kabul ettirmek, hedef- lerine ulaşmak için şiddeti kullanabilir- ler. Aynca bana göre İslam hiyerarşik de- ğil populer bir din. Yani bir kilise türü örgütlenme Islamda söz konusu değil. Bu nedenle İslam total bir yaşam biçi- minin ideolojisi olarak alınınca pek çok Prof.Dr. Dogu Ergil (Ankara Universitesi Siyasal Bilimler Fakültesi ogretim üyesi), Gencay Şaylan (Egitim Senisi Şefimiz). Ruşen Ça- kır (Gazeteci, Ayet ve Slogan kitabının yazan), H.Hüsevin Ceylan (Yazar. RP MYK üyesi), Fehmi Koru (Zaman gazetesi başyazan), L'ğur Mumcu (Gazeteci-Yazar), açıkoturumda "tsiamcı Siyasi Ha- reketler ve Terör" konusunu tartıştılar. (Fotograf: Bans BU) yorumu ortaya çıkacaktu- ve çıkmıştır da. Mezhepler, tarikatlar farklı hukuk ve devlet felsefeleri geliştirmişlerdir. Bu du- rum bugün için de geçerlidir. Bu neden- le Islami hareketler terör yapar ya da yapmaz demek anlamlı değildir; terörü bir siyaset yapma ve iktidara gelme bi- çimi olarak kullanan tslami hareketler de vardır. örneğin Şiiliğin şehadet öğe- si, şiddet kullanımı ve kendine eza Iran 1 daki siyasal rejim içinde bir devlet terö- rünün ortaya çıkmasına yol açmıştır. Bu ya da benzer bir durum Sünni kesimler içinde de ortaya çıkabilir. Yani din bir si- yasi ideoloji haline gelince şiddet kulla- nılabiliyor. Iran'da kullamlıyor, Türkiye^ de de kullanüıyor olabilir. Bu bakımdan öncelikle yapılması gerekli iş bir an ön- altın döneme dönüş arayışlandır, sosyal adalete, eşitlik ve özgürlük özlemleridir. Özgürlük herkes için geçerli bir düşün- cedir. Bu özlemler, bırakın suç olmayı in- san olmanın gereğidir diye düşünüyo- rum. Radikal fslamın yoz ve baskıcı yö- netimlere başkaldırısı vardu-. Gerçekten İslam, Mekke-Medine döneminden bu- güne kadar ezen güçlere başkaldırmış, fakat peygamberin de "Zuun etmeyiniz, zulm edenlere uymayınız" dediği terör- den, işkenceden uzak durmuştur. Bili- yorsunuz, lslamın en önemli özeUiklerin- den biri sömürüye karşı olmasıdır ve bu nedenle başlangıçtan beri Batı'ya, emperyalizme karşı bir direnişi gündem- de tutmuştur. Buna karşı da Batı, radi- kal İslam kavramını kullanarak terör ve Konuşabilmek Laik cumhuriyete karşı çıkan, şeriatı getiımeyi amaçlayan ya da topjumun sosyo-politik yaşamını Islami kurallara göre yeniden duzenlemeyi savunan İsiamcı akımlar uzun bir süreden beri Türkiye'nin gündemindeki en önemli sorunlardan birini oluşturmaktadır. Bu akımların, 1980'li yıllarda, cumhuriyet tarihinde eşi gorülmemiş ölçüde etkinlik kazandıklan söylenebilmektedir. Türkiye'deki laiklik uygulamasını sorgulayanlar ile laiklikten yana olanlar arasında başlayan tartışmalar, şeriatçı akımlara karşı olan ve laiklikten yana kesin tavır alan bazı aydınlann kimliği henüz bilinmeyen kişi ya da örgütlerce öldürülmelerinden sonra farklı bir düzeye sıçrama eğilimi göstermektedir. Bir başka deyişle Prof. Muammer Aksoy'un, gazeteci Çetin Emeç'in ve Turan Dursun'un, Doç. Bahriye Üçok'un teröristlerce öldürülmeleri, bu kişilerin katillerinin bulunamaması toplurnda büyük gerilimlere ve huzursuzluklara neden olmuş gözükmektedir. Katillerin bulunamamış olması ve maalesef bu konuda umutsuz bir karanlığın sürmesi bazı İslamcı grupların teröre yönelip yönelmedikleri tartişmasını gündeme getirmiş bulunmaktadır. Devlet kadrolarına ve özellikle güvenlik örgütlerine ciddi boyutlu îslamcı sızmalann olduğu yolundaki görüş ya da suçlamalar kamuoyundaki rahatsızlığı arttırmaktadır. Sözü edilen rahatsızlığı yükselten bir diğer unsur da siyasi iktidann antilaik hareketlere karşı yükseltilen tepkilere karşı gösterdiği duyarlıktır. Örneğin TÜSİAD tarafından hazırlanan "eğitim raporunda' antilaik eğilim ve uygulamalann eğitim sisteminde etkinleştiği yolundaki değerlendirmeler siyasi iktidann en tepedeki temsilcileri tarafından şiddetle eleştirilmektedir. Bu ortamda yapılması gerekli en önemli işlerden biri, soğukkanlılığı kaybetmeden, kanıtlanmamış varsayım ya da söylentilere kapılıp karşılıklı suçlamalara girmeden olaylar üzerinde konuşmak ve değerlendirme yapmak olmalıdır. Aşağıdaki açıkoturum, terör olaylan üzerinde düşunenleri, İsiamcı harekete sıcak bakanlan ve laiklikten yana olanlan bir araya getirip sorun üzerinde tartiştırmak için düzenlenmiş bulunmaktadır. ce bu blaylann suçlulannın bulunması ve kamuoyundaki güvensizliğin ortadan kaldınünasıdır. Çünkü varsayımlar ve spekülasyonlar sürdüğü ölçüde toplum- daki farklı siyasal kesim ya da güçler bir- birlerine düşecek, toplumsal gerilim ar- tacaktır. — Sayın Ceylan, siz lsJami ilke ve de- gerlere felsefesinde büyük ağırlık veren bir siyasal partinin merkez yöneticisisi- niz. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz, olaylan nasıl degerlendiriyorsunnz? CEYLAN — İslamı devlete yönelik bir din olarak kabul ettiğimiz zaman or- taya belli unsurlar çıkar. Bunlar Kuran'a ve sünnete bağlılıktır, peygamber ve dört halife dönemine, yani İslam tarihindeki İslam arasında bir bağ oluşturma gay- reti içine girmiştir. Aslında bu bagın 1978 yıhndan sonra Batı kamuoyu beürleyi- cilerince daha yoğun bir biçimde kurul- duğunu görüyoruz. Yani Iran devrimi ya da Lübnan'da kendine dönmeyi arzula- yan haı.ketler başgösterdikten sonra Ba- tı, İslam ile terör arasında bir bağ kur- maya dikkat etmiştir. Afganistan için de aynı durum geçerlidir, bugün Körfez kri- zinde de aynı şeyi görürüz. Batı lslamın siyasal gelişiminden korktuğu için İslam terörünü gündeme getirmektedir. Yeşil kuşak doktrini de bu yaklaşım içinde de- ğerlendirihnelidir. Batı, İslamı düşman- larda örneğin Sovyetler'de desteklemiş, dostlarda örneğin Türkiye'de bastırma- ya çalışmıştır. islam dışı ülkelerde tsla- POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMETÇETİNKAYA mi hareket desteklenmiş, ama Islama doğru yüniyen, benimseyen ülkelerde karşı tutum ahnmıştır. Şimdi bakıyoruz, tran'daki gelişmeler, Filistin'deki intifa- da ve Körfez krizi içinde ortaya çıkan Is- lami boyut karşısında Batı'mn tslami sindirmeye yönelik faahyetlere girdiği gö- rülmektedir. Türk basmına baktığımız zaman yapılan analizlerde görüyonız ki terör yapıyor gerekçesi ile Batı İslamı sin- dirmeye çahşmaktadır. Sözünü ettiğiniz kişilerin öldürülmeleri, İslami terörün işidir denerek hesap Müslümanlara yük- letilmeye calışılmaktadır. Halbuki Türki- ye'de bir adalet mekanizması vardır, sö- zünü ettiğiniz terör olaylannı İslami ha- reketlere bağlayan en ufak bir ip ucu yoktur. — Sayın Ceylan, siz bu terör olayla- nnı Batılı güçler, tslami hareketi suçla- mak ve gelişmesini engellemek için mi düzenledi diyorsunuz? CEYLAN — İslam, bütün dünyada olduğu gibi Türkiye'de de fevkâlade ge- lişmektedir. Bu gelişme siyasal İslam, devlet İslamı boyutundadır. Demokra- tikleşme yolunda yürüyen Türkiye'de bir normalleşme vardır, bu normalleşme halkının yüzde 99'unun Müslüman ol- duğu gözönüne alınacak olursa kendi kültürüne, kendi tarihine dönmekten başka bir şey değildir. Bu süreç bekle- nenden hızlı olmuştur, 1969 yılında ba- şörtüsu için mücadele eden bir Hatice Babacan varken bugün onların sayıları on binleri bulmuştur. Bahriye Üçok'un öldürülmesi ve profesörlerimizin Anıt- kabir*e yürüyüş yapmalan gündemde iken Italya'da Gladyo olayı patlak ver- mis, NATO'ya bağh kontrgerilla örgütü- nün varlığı ortaya çıkmıştır. Buna çok dikkat etmek gerek. Bakın Amerika'da ölüm döşeğindeki bir polis, CIA'nm emri ile Kennedy'i kendisinin vurduğunu iti- raf etti. Bu gizli örgütler çok güçlüdür ve kamuoyunu istedikleri gibi oluştur- mak için her şeyi yapabilirler. ABD 20 yıl Marcos'u destekledi sonra onu attı- rıp yerine Aquino'yu oturttu. Dış güç- ler yani terör odaklanki bunlann başına CIA'yı koyuyorum, şahı mat edebilmek için bazı vezirlerin feda edümesini göze almışa benziyor. Türkiye'deki cinayet dalgasım ben böyle yorumluyorum, dev- let tarafından bu olaylann üzerine gidil- mesini ve suçlulann cezalandınlmasını istiyorum. Bu öldürme ya da diğer şid- det olaylannın hiçbirinde Müslümanlar yoktur, peygamberin veda hutbesinde belirttiği gibi müminin mümini öldürme- si haram kılınmıştır. — Peki bir müminin, mümin olmaya- nı öldünnesi mübah mıdır? CEYLAN — Mümin olmayan insan- lann da suçsuz yere öldürülmeleri halin- de çok ağır cezalar konmuştur, inanma- yan kesimden de olsa bir insanın suçsuz yere öldürülmesi tslama göre affedilecek bir şey değildir. StRECEK Türkiye'nin Gönüllü Desteği... Cumhurbaşkanı Turgut Özal, dün öğle saatlerinde Antal- ya Kemer'de Istanbul il kongresinin kulis çalışmalarını sür- dürüyordu. Ağa Ceylan'ın tatil köyünde önceki gün, tele- vizyonda görunen Özal, Bush'un Irak sıntriarı içinde tampon bölge oluşturulması için verdiği kararı da olumlu karşıladı- ğını açıklıyordu.. Ne diyordu Özal: —President Bush'a Türk halkı adına teşekkür etmek is- tiyorum. Bizim isteğimiz doğrultusunda karar aldı. Özallar, hem düğün hazırtığı hem de kongre telaşı için- de. Cumhurbaşkanı Özal, Kuzey Irak'tan kopup gelen Kürt sığınmacıların sorunlarıyla uğraşırken, eşi Semra Hanım'- m istanbul il başkanı seçilmesi için de yoğun çaba harct- yor. Gerçekten Özal'ın işi çok zor. Bir yandan enflasyon, iş- sizlik, öte yandan Kuzey Irak Kürtlerinin durumu, küçük oğul Efe'nin düğünü, İstanbul'daki söz dinlemez ANAP'lı muha- fazakârlar. Her neyse... Bayramın ilk günü Özal, Okluk Koyu'ndan ayrılıp Marma- ris'e giderek önce bayram namazını kıldı, ardından da eski Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in Armutalan köyündeki vil- lasında bayramını kutladı. Özal ile Evren acaba neler konuştular? Görüşme 45 dakika sürdü. Gazetelere yansıyan haber- lere göre Kenan Evren, Özal'a Irak sınırında Kürt sığınma- cılar için oluşturulacak tampon bölgenin sakıncalarını an- lattı. Çünkü, aynı gün bir gazeteye verdiği demeçte, tampon bölgenin Türkiye'ye tuzak olduğunu öne sürmüş ve şöyle demişti: —Bugün adı güvenlik bölgesidir, yann bağımsız Kürt dev- leti olur. Sonra da Türkiye'nin başına bela olur... Evren, demecinde tampon bölgenin ABD-ile İngiltere'nin bir oyunu olduğunu da vurguluyordu. Bunun için de Türki- ye'nin bu oyuna; bir metfisSu Bugün ad, güvenlik Cumhurbaşkanı bölgesidir, yann bağımsız Evren.. Kürt devleti olur. Sonra Kenan Evren, bir tfa Türkiye'nin başka noktaya da şoy- h ._ _, l c le değiniyordu: ° e / a oli f r Y Ç , —Asimda bu yapıian oemecınae tampon Irak'ın içişlerine müda- bölgenin ABD İle haie aniamma geiir. ingiltere'nin bir oyunu Acaba Birleşmiş Millet-o l d u ğ u n u fa S y f f i mid£ar al " vurgltuyordu. Bunun için Sanınz, özal eski de Turkiyenın bu oyuna; Cumhurbaşkanı Ev- bir başka deyişle tuzağa ren'in bayram ziyaretı- ge lme meSİnİ İStİyordu eski ne gıtmeden once ken- ^».,_,!,,,,u_«ı,^-, & „ - , „ disineneiersöyieyece- Cumhurbaşkanı Evren... ğlni biliyordu. Karşılıklı görüşme 45 dakika sürdüğüne göre, Evren, sanınz Özal'a ANAP İstanbul il kongresini, muhafazakâr aday Talat Yıl- maz'ın şansını, Efe'nin düğün hazırlıklarını, enflasyonun ne- relerde olduğunu sormadı. Görüşme gizli ama bayram gazetelerine gözatjldığında neler konuşulduğu satır aralarından anlaşılıyor. Özal, Ev- ren'e iki konuda güvence veriyor. Birincisi şu: —Asla bağımsız Kürt devletinin kurulmasına izin verme- yeceğiz.. İkincisi: —Bir Filistin benzeri sorun ortaya çıkmayacaktır... İnönü, Demirel ve Ecevit, dün yaptıklan açıklamalarda ola- ya ilginç yaklaşımlar getirdiler. İnönü ve Demirel ikinci bir Filistin kampları sorunuyla karşı karşıya gelinmesini isteme- diklerini belırttiler. DSP lideri Ecevit, soruna daha değişik bir boyutta yak- laştı ve şu değerlendirmeyi yaptı: —Ortadoğu'da Türklere karşı Birincı Dünya Savaşı sıra- sında tezgâhlanan Batı emperyalizmi planının Kurtuluş Sa- vaşımızla ve Lozan Antlaşmasıyla yarım bırakılan bölümü şimdi Türkiye'nin gönüllü desteğiyle uygulanıyor... Muhalefet liderleri sığınmacılar için insani amaçlı çaba- lan olumlu karşılıyorlar. Onlann yaşam savaşımı verdikleri- ni söylüyorlar... Ancak, şu soruyu da gündeme getirmekte yarar görüyorlar: —Bu işin sonu nereye varacak? İkinci bir Filistin sorunu doöacak mı? özal, 'hayır' yanıtını veriyor bu sorulara. Ardından Bush'a telefon edip teşekkürlerini iletiyor. Özal ve Bush telefon gö- rüşmelerinde neler konuşuyor, ne gibi kararlar alıyor, kim- senin haberi yok. Ne başbakan biliyor ne de muhalefet liderleri olup biten- leri. Konuşma iki kişi arasında geçiyor. Türkiye demokratik bir ülke değil midir? Terörle Mücadele Yasası'na protestolar Tahliyelerde bayram buruklııgu Haber Merkezi — Şartlı sa- lıvermeyi de kapsayan Terörle Mücadele Yasası, getirdiği dü- zenlemelerle çeşitli protesto ey- lemlerine yol açıyor. Yasayı pro- testo amacıyla özellikle sol si- yasi tutuklu ve hükümlüler bay- ram dolayısıyla yapılan acık gö- rüşlere çıkmazken, Aydın E Ti- pi Cezaevi'nde gruplar halinde açlık grevine gidildiği öğrenil- di. Tutuklu ve hükümlü yakın- lan ise şartlı salıvermede görü- len "çifte standart" uygulama- ları protesto için "mektup kampanyası" başlatular. öte yandan, bayram sürecin- de yapılan tahliyelerle şartlı sa- lıvermeden yararlanarak ser- best kalanların sayısının 10 bi- ne yaklaştığı bildirildi. Terörle Mücadele Yasası'yla cezaevlerindeki siyasi tutuklu ve hükümlülere açık görüş yap- tırılmasına getirilen kısıtlama- lar nedeniyle Bayrampaşa, Ça- nakkale, Aydın, Nazilli, Gazi- antep ve Bursa özel tip cezaev- lerindeki sol siyasi hükümlüler açık görüşe çıkmadı. Bursa'da cezaevindekilerin protesto ey- lemlerine tutuklu ve hükümlü yakınları da katıldı. Açık görüş yerinin dar ve yetersiz olduğu- nu, aynca sürenin de kısıtlan- dığmı belirten tutuklu ve hü- kümlü yakınları, "Cezaevi yö- netimi göriişttn her zaman ol- duğu gibi koguşlarda değil, ka- lorifer dairesinden bozma kü- çük bir odada yapılmasını kararlaştırmış" dediler. Cezaevi yetkilileri ise "açık göriışlerin bakanlık genelgesi doğrultu- sunda düzenlendiğini, genelge- de belirtilen kurallann dısına çıkamayacaklanm" bildirdiler. Bayrampaşa, Çanakkale, Aydın ve Gaziantep cezaevlerinde de aynı gerekçelerle açık görüşler protesto edilirken, Nazüü Ce- zaevi'ndeki bazı tutuklu ve hü- kümlüler aynca kendilerine ve- rilen yemekleri yemeyerek yer- lere döktüler ve görüş yapmayı reddettiler. Aydm'da da HEP İl Merke- zi önünde toplanan bir grup mahküm ailesi cezaevindeki ya- kınlanyla görüşemedikleri için toplu yürüyüş yapmak istedi. Polisin müdahalesi üzerine grup dağıtıldı. öte yandan Aydın E Tipi Ce- zaevi'ndeki siyasi tutuklu ve hü- kümlülerin Terörle Mücadele Yasası'nı protesto için gruplar halinde açlık grevine gittikleri öğrenildi. Izmir'deki Buca Bölge Kapa- b Ceza ve Tutukevi'nde bulu- nan siyasi tutuklu ve hükümlü- ler, disiplin cezası alan arkadaş- lanna uygulanan açık görüş ya- sağını protesto amacıyla açık görüşe çıkmadılar. Öte yandan mahkûm ailele- ri ve yakınlannca, "AntMerör ye Şartlı Salıverme" Yasası'nı pro- testo etmek amacıyla bir mek- tup kampanyası başlatıldı. Ya- sanın getirdiği "çifte standart" uygulamalann eleştirildiği mektup örneklerinin SHP Ge- nel Merkezi, Adalet Bakanhğı ve bir günlük gazete bürosuna gönderilmesi istendi. Şartlı salıvermeden yararla- namayarak Bursa Özel Tip Ce- zaevi'nde kalan görme özürlü yazar, avukat Eşber Yağmurde- reli, Antiterör Yasası'm "devlet terörü yasaa" diye niteledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle