Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/4 HABERLER 19NİSAN1991
Horzum
koniLsyonu
• ANKARA (AA) —
Horzum olayı ve eski
Emlak Bankası Genel
Müdürü hakkındaki
iddialan araştıran Meclis
komisyonu, olayın siyasi
boyutunun bulunmadığını
kararlaştırdı. Komisyonun
konuya ilişkin hazırlayacağı
rapor, TBMM Genel
Kurulu'nda ele alınacak.
Komisyon, yaklaşık 15 ay
süren çalışmalanndan sonra
hazniadığı raporunda,
siyasi kişilerle Horzum
arasında bağlantıya
rastlanamadığı görüşüne
vardı. TBMM Başkanı Kaya
Erdem hakkında ileri
sürülen iddialardan somut
bir sonuç çıkmadığı da
kaydedilen raporda, şu
görüşlere yer verildi: "Kaya
Erdem'in ne şahsı, ne
kardeşi Turgut Erdem ve ne
de kızının Kemal Horzum
ile ilişkisi tespit
edilebilmiştir. Basının o
tarihte kısmen düzelttiği
üzere, Grindlays Bank 2222
hesabının Kaya Erdem ile
ilgisi olmadığı, bankanın
komisyona ibra edilen
yazısı ile açıklığa çıkmıştır."
TBMJVTye
devam
• ANKARA (ANKA) —
TBMM'nin
milletvekillerinin
devamsızlığı nedeniyle
yasama ve denetleme
görevini yerine getirmede
güçlük çekmesi, genel kurul
ve komisyonlarda bekleyen
tasarı, teklif, KHK, genel
görüşme, Meclis araştırması
ve yanıtlanmayan soru
önergelerinin sayısını hızla
arttınyor. TBMM Genel
Kurulu'nun gündeminde
aralarında tmar Yasası
değişikliği, SPK Yasası
değişikliği, TCK'nın baa
maddelerinde değişiklik
yapan teklifler, Polis,
Yükseköğretim Yasası'nı
değiştiren tasarı, siyasi
partilerin mal varlıklannın
iadesini öngören teklif,
Yargıtay Yasası'nda
değişiklik yapan tasan,
Uzman, Erbaş Yasa
Tasarısı'nın da bulunduğu
65 tasarı ve teklif ele
alınmayı bekliyor.
ANAP'm
karnesi
• ANKARA (ANKA) —
ANAP Genel Başkan
adaylanndan Hasan Celal
Güzel, partisinin 8 yılhk
iktidan boyunca yaptığı
olumJu ve olumsuz
calışmalan "artı ve eksi"
biçiminde değerlendirdi.
Hasan Celal Güzel
haarladığı tabloya
"ANAP'm demokratikleşme
tablosu" adını verdi.
ANAP'm bugünkü
durumunu demokratikleşme
önündeki engel olarak
tanımlayan Hasan Celal
Güzel'e göre ANAP'a
dezavantaj olan eksiler
şoyle: • Olağanüstü halin
devamlılaştınlması, • Sık
sık değiştirilen seçim
sisteminin keyfiliği, •
ABD'ye tam bağmüıhk, •
Cezaevlerinde çocuk
öğrenciler, • Polis Vazife ve
Selahiyetleri Kanunu'ndaki
değişiklikler, • Kötü
muamele ve işkencenin
devamı, • Siyasilere af için
referandum, • SS
kararnamesi, • Hukuk ve
sistem ihlalleri, •
Kanunlardaki
antidemokratik hükümler, •
tdamlann şantaj olarak
kullamlmaya kalkılması, •
Basın sorunu (menfaatler
ve baskılar), • Terörle
mücadele kanun tasansı.
Gürsoy,
toprağa verildi
• ANKARA (AA) — Eski
maliye bakanlanndan Bedri
Gürsoy, Ankara'da arife
gecesi geçirdiği kalp krizi
sonucu Ankara'da öldü.
Bedri Gürsoy'un cenazesi
dün Maltepe Camisi'nde
oğleyin kılman cenaze
namazından sonra
Ankara'da toprağa verildi.
1917 yılında doğan Bedri
Gürsoy, siyasaJ bilgiler
fakültesini bitirdi. SBF'de
bir süre dekanlık görevinde
de bulunan Gürsoy, Sadi
Irmak hükümetinde Maliye
Bakanı olarak görev yaptı.
Bedri Gürsoy evli ve üç
çocuk babası idi.
Adalet Bakanı Oltan Sungurlu, yasayı değerlendirdi:
Teröristlere 'özeP cezaeviANKARA (Cumhuriyet Bö-
roso) — Bayram öncesi çıkan-
lan şartlı tahliyeyi de içeren Te-
rörle Mücadele Yasası ile ceza-
evlerinin ancak yüzde 35-40 ka-
dan boşaltılabildi. Adalet Baka-
nı Oitan Sunguriu, hükümlüle-
rin büyük bölümünün serbest
bırakılmasma karşın, tutuklu-
lardan serbest bırakılanlann sa-
yısının az olduğunu bildirdi.
Sungurlu, uygulamaya göre,
şarth tahliye ve Terörle Mücade-
le Yasası'nın revize edilebilece-
ğini açıkladı.
Sungurlu, bayramın son günü
gazetecilerle sohbet ederken yeni
yasa uyannca cezaevlerinden
serbest bırakılanlann sayısının
tam olarak belirlenemediğini
söyledi. Sungurlu, tahliyelerin
bir ay içinde tamamlanabilece-
ğini belirterek şöyle konuştu:
"Bize olaşan rakanüara göre
tahliyelerin yüzde 3S-40'ı ger-
çekleşn'rilmiştir. Ba oran hü-
kümlülerde daha yöksek, tutuk-
lularda ise daha azdır. Davalan
devam eden tutukiuiann dosya-
lan mahkemelerce incelenmek-
tedir. Mahkemeier, iddianame-
Terörle Mücadele Yasası'yla ilgili görüşlerini açıklayan
Adalet Bakanı Oltan Sungurlu, 'terörist tipi' cezaevleri
projesinin ihale aşamasında olduğunu söyledi. Sungurlu,
yeni yasaya göre anayasanın 14, 24 ve 68. maddelerinin
ivedilikle değiştirilmesi gerektiğini belirtti.
ye esas olan suç ve degişen suç
tammına göre inceleme yap-
maktadır. Bu inceleme soaucun-
da şartu tahliye kapsamına gi-
renîer bnndan yarariandınlacak-
tır. Bir ay içinde tahliyelerin ta-
mamlanabileceğini varsayıyo-
ruz."
Snngnriu'nun verdiği bilgiye
göre, şartlı tahliye uygulamasın-
da en çok karşılaşılan aksaklık,
daha önce şartlı tahliyeden ya-
rarlanan ancak buna uymayan
hükümlü ve tutukiuiann duru-
mu oldu. Sungurlu, bu durum-
da olanlann yasadan nasıl ya-
rarlanabileceği konusunda te-
reddütler olduğunu belirterek,
bu konuda mahkemelere başvu-
rularak yeniden karar oluşturul-
ması yoluna gidildiğini anlattı.
Sungurlu, bu durumda olanla-
nn sayısının çok az olduğunu da
bildirdi.
"Terörle Mücadele Yasası'nın
ve şartlı (ahliyenin aksayan yön-
leri varsa, u>gulamaya göre re-
vize edilebilir" diyen Sungurlu,
bu yasapın ardından anayasa
değişikliğinin gündemde oldu-
ğunu söyledi. Sungurlu, anaya-
sanın 14, 24 ve 68. maddelerin-
de değişiklik yapmanın hukuk
açısmdan zorunlu hale geldiği-
ni bildirdi ve şunlan söyledi:
"Asgari olarak anayasanın bu
üç maddesinde değişiklik gerek-
li. Öteki anayasa maddelerinin
degişiklikleri konusunda parti-
ler arasında uzlaşma kolay sag-
lanamayabilir. Ama, bunlar üze-
rinde uzlaşma olabilir. Bu degi-
şikliklerin en süratli bir şekilde
yapılmasını hukuki uyum açı-
sından müstacel görüyorum."
Sungurlu, meclisin işi olan
anayasa değişikliği işini, Adalet
Bakanlığı'nın üstlendiği yolun-
daki eleştiriler ile ilgili bir soru-
ya da, "Ben ANAP teşkilat baş-
kanıyken de anayasa degişiklik-
lerini hazırlıyordum. Şimdi de
ben hazuiıyonım. Tabü ki ba-
kanlıktaki bo işin teknik yönii-
nü bUen arkadaşlardan yararla-
nıyorum. Ama siyasi yönü, par-
lamentonun bir parçası olan
şahsun tarafından yapılıyor. Bi-
zimki ancak bir hukuki yar-
dımdır" yanıtını verdi.
Sungurlu "lerörist tipi
cezaevi" çalışmalan konusunda
da bilgi verdi. Bu konuda ba-
kanlıkta 3 yıldır süren bir çalış-
ma yapıldığını, Avrupa ve Ame-
rika'daki birçok cezaevinin ince-
lendiğini anlatan Adalet Baka-
nı, bu cezaevlerine ilişkin proje-
nin ise ihale aşamasına geldiği-
ni söyledi. Sungurlu, DGM'lerin
olduğu merkezlerde 4O-5O"şer ki-
şüik bu tip özel cezaevleri yapıl-
masının düşünüldüğünü, bunla-
rın mevcut cezaevlerin yanlann-
da da olabileceğini bildirdi. Sun-
guriu, ileride, kadınlar, çocuk-
lar, hafif suçlular ve ağır suçlu-
lar için ayn ayn cezaevleri yap-
mayı tasarladıklaruıı belirtti.
Sungurlu, SHP'nin Terörle Mü-
cadele Yasası için Anayasa Mah-
kemesi'ne başvurma çalışmala-
rı konusunda ise, "takdir
kendilerinindir" dedi.
Adalet Bakanı Oltan Sungtır-
lu'nun verdiği bilgiye göre, bay-
ramın son gününe kadar bazı
cezaevlerinden tahliye edilen hü-
kümlü ve tutuklu sayısı şöyle:
Ankanu 293, lzmir: 124, Sağ-
malcılan 154, Çanakkale: 80,
Aydın: 18, Şanlıurfa: 244, Si-
nop: 111 (aynca çocuk ıstabe-
vinden 49), Elbistan: 61, Kırşe-
hir 227, tzmit: 106: Mersin:
166, Ceyhan: 189, Çorum: 271,
Metris: 81, Bursa: 83, Paşakapı-
sı: 42, Gaziantep: 120.
İSLAMCI SİYASİ HAREKETLER VE TER6R /Acıkotumm
Terör kiıııiıı vararına?Ergil Terör olaylarını
tartışmaya başlayınca
sorulması gereken ilk
soru, 'Bunlardan kim
yararlanıyor' olmalı. Bu
soruyu sorduğunuz
zaman da sözünü
ettiğiniz olaylarla ilgili
olarak durum çok
aydınlanmıyor, çünkü
yararlanacak o kadar
çok çevre var ki.
Ceylan İslamı devlete
yönelik bir din olarak
kabul ettiğimiz zaman
ortaya belli unsurlar
çıkar. Bunlar Kuran'a ve
sünnete bağlılıktır,
peygamber ve 4 halife
dönemine, yani Islam
tarihindeki altın dönetne
dönüş arayışlandır,
sosyal adalet, eşitlik ve
özgürlük özlemleridir.
— 1 —
GENCAY ŞAYLAN
— Efendim, biliyorsunuz son zaman-
larda terör olaylannda ciddi bir yüksel-
me ortaya çıktı. Prof. Muammer Aksoy
evinin önflnde öldürüldü, aynı şekilde
gazeteci Çetin Emeç ve şoförii yaşamla-
nnı jitirdi. yine gazeteci-anşürmacı Tu-
ran Dursun bir süpermarkette kursunla-
ra hedef oldu ve en son olarak aynı za-
manda ŞHP Parti MeclLsi uyesi Doç.
Bahrire Üçok bir bombaiı paket ile öl-
dürüldü. Bütün bu terör otaylannın kur-
banlarının ortak bir yönü var, hepsi İs-
lamcı akınüara karsı çıkmış. laiklikten
yana açıkça tavır almışlar. Maalesef bo
kişilerin katillerinin kimligi konusunda
polis benüz biçbir şey bulamadı, bir te-
lefonia cinayedere sahip çıkma girişimi
var. Ba olaylar Islamcı orgütkr ile terör
arasındaki ilişkiyi gündeme geürdi. Ra-
dikal İsiamcı örgütlerin zaman zaman
terör yoluna başvurduğu biliniyor. Ör-
negin Mısır'da Enver Sedat, Müslüman
Kardeşler'den kopan bir radikal grup ta-
rafından öldürüldü. Ben şimdi sizlerin
Türkiye'de cerejan eden bu korkntnca
olaylan ve sorunu nasıl degerlendirdigi-
nizi almak istiyorum. Sizden başlayalım
mı Sayın Ergil.
ERGtL — Sözünü ettiğiniz cinayetle-
rin tslami kesimde yer alan bir ya da bir-
kaç grup tarafından işlenip işlenmediğini
bümiyorum. Sizin de söylediğiniz gibi bu
cinayetleri kimlerin işlediği belü değil.
Ama şu acık: Bu cinayetler tslami kesi-
me mensup kişilerce ya da başkalannca
işlenmiş olabilir, bunu bilmiyoruz; bil-
diğimiz, onların işlediği izlenimi veril-
mek isteniyor. Güvenük güçlerinin ve hü-
kümetin bu karanhk sorunu çözmesi,
kamuoyunu aydıalatması gerekiyor. Te-
rör olaylannı tartışmaya başlayınca so-
ruiması gereken ilk soru, bunlardan kim
yararlamyor olmah. Bu soruyu sorduğu-
muz zaman da sözünü ettiğiniz olaylar-
la ilgili olarak durum çok aydınlanmı-
yor, çünkü yararlanacak o kadar çok
çevre var ki. Türkiye*nin destabilizasyo-
nundan fayda uman herkes, her çevre bu
terörden yararlanabiür.
— Peki, Sayın Ergil bu cinayetleri Is-
lamcılar işlemiş olabilir mi?
ERGtL — Şimdi deniyor ki İslam şid-
dete karşıdır, öldürmeye karşıdır. Bun-
lar kuramsal olarak, yani kitabi anlam-
da doğru olabilir. Ancak gerçek yaşam-
da kitabi saflıklara yer yoktur. Ben bir
ayınm yapmak istiyorum, dindar ve din-
ci kavramlan arasında fark olduğunu
düşünüyonım. EJindar, inanan kişidir ve
kitabın "öldürmeyeceksin" sözüne bağ-
lı kalır. Dinciler ise dini bir ideoloji ha-
line getirmişierdir, bir siyasi programla-
n ve sonunda ulaşmak istedikleri bir si-
yasi hedefleri vardır. Bunlar kendi bakış
acılannı topluma kabul ettirmek, hedef-
lerine ulaşmak için şiddeti kullanabilir-
ler. Aynca bana göre İslam hiyerarşik de-
ğil populer bir din. Yani bir kilise türü
örgütlenme Islamda söz konusu değil.
Bu nedenle İslam total bir yaşam biçi-
minin ideolojisi olarak alınınca pek çok
Prof.Dr. Dogu Ergil (Ankara Universitesi Siyasal Bilimler Fakültesi
ogretim üyesi), Gencay Şaylan (Egitim Senisi Şefimiz). Ruşen Ça-
kır (Gazeteci, Ayet ve Slogan kitabının yazan), H.Hüsevin Ceylan
(Yazar. RP MYK üyesi), Fehmi Koru (Zaman gazetesi başyazan),
L'ğur Mumcu (Gazeteci-Yazar), açıkoturumda "tsiamcı Siyasi Ha-
reketler ve Terör" konusunu tartıştılar. (Fotograf: Bans BU)
yorumu ortaya çıkacaktu- ve çıkmıştır
da. Mezhepler, tarikatlar farklı hukuk ve
devlet felsefeleri geliştirmişlerdir. Bu du-
rum bugün için de geçerlidir. Bu neden-
le Islami hareketler terör yapar ya da
yapmaz demek anlamlı değildir; terörü
bir siyaset yapma ve iktidara gelme bi-
çimi olarak kullanan tslami hareketler
de vardır. örneğin Şiiliğin şehadet öğe-
si, şiddet kullanımı ve kendine eza Iran
1
daki siyasal rejim içinde bir devlet terö-
rünün ortaya çıkmasına yol açmıştır. Bu
ya da benzer bir durum Sünni kesimler
içinde de ortaya çıkabilir. Yani din bir si-
yasi ideoloji haline gelince şiddet kulla-
nılabiliyor. Iran'da kullamlıyor, Türkiye^
de de kullanüıyor olabilir. Bu bakımdan
öncelikle yapılması gerekli iş bir an ön-
altın döneme dönüş arayışlandır, sosyal
adalete, eşitlik ve özgürlük özlemleridir.
Özgürlük herkes için geçerli bir düşün-
cedir. Bu özlemler, bırakın suç olmayı in-
san olmanın gereğidir diye düşünüyo-
rum. Radikal fslamın yoz ve baskıcı yö-
netimlere başkaldırısı vardu-. Gerçekten
İslam, Mekke-Medine döneminden bu-
güne kadar ezen güçlere başkaldırmış,
fakat peygamberin de "Zuun etmeyiniz,
zulm edenlere uymayınız" dediği terör-
den, işkenceden uzak durmuştur. Bili-
yorsunuz, lslamın en önemli özeUiklerin-
den biri sömürüye karşı olmasıdır ve bu
nedenle başlangıçtan beri Batı'ya,
emperyalizme karşı bir direnişi gündem-
de tutmuştur. Buna karşı da Batı, radi-
kal İslam kavramını kullanarak terör ve
Konuşabilmek
Laik cumhuriyete karşı çıkan,
şeriatı getiımeyi amaçlayan ya da
topjumun sosyo-politik yaşamını
Islami kurallara göre yeniden
duzenlemeyi savunan İsiamcı
akımlar uzun bir süreden beri
Türkiye'nin gündemindeki en
önemli sorunlardan birini
oluşturmaktadır. Bu akımların,
1980'li yıllarda, cumhuriyet
tarihinde eşi gorülmemiş ölçüde
etkinlik kazandıklan
söylenebilmektedir.
Türkiye'deki laiklik uygulamasını
sorgulayanlar ile laiklikten yana
olanlar arasında başlayan
tartışmalar, şeriatçı akımlara karşı
olan ve laiklikten yana kesin tavır
alan bazı aydınlann kimliği henüz
bilinmeyen kişi ya da örgütlerce
öldürülmelerinden sonra farklı bir
düzeye sıçrama eğilimi
göstermektedir. Bir başka deyişle
Prof. Muammer Aksoy'un, gazeteci
Çetin Emeç'in ve Turan Dursun'un,
Doç. Bahriye Üçok'un teröristlerce
öldürülmeleri, bu kişilerin
katillerinin bulunamaması toplurnda
büyük gerilimlere ve
huzursuzluklara neden olmuş
gözükmektedir.
Katillerin bulunamamış olması ve
maalesef bu konuda umutsuz bir
karanlığın sürmesi bazı İslamcı
grupların teröre yönelip
yönelmedikleri tartişmasını gündeme
getirmiş bulunmaktadır. Devlet
kadrolarına ve özellikle güvenlik
örgütlerine ciddi boyutlu îslamcı
sızmalann olduğu yolundaki görüş
ya da suçlamalar kamuoyundaki
rahatsızlığı arttırmaktadır.
Sözü edilen rahatsızlığı yükselten
bir diğer unsur da siyasi iktidann
antilaik hareketlere karşı yükseltilen
tepkilere karşı gösterdiği duyarlıktır.
Örneğin TÜSİAD tarafından
hazırlanan "eğitim raporunda'
antilaik eğilim ve uygulamalann
eğitim sisteminde etkinleştiği
yolundaki değerlendirmeler siyasi
iktidann en tepedeki temsilcileri
tarafından şiddetle eleştirilmektedir.
Bu ortamda yapılması gerekli en
önemli işlerden biri, soğukkanlılığı
kaybetmeden, kanıtlanmamış
varsayım ya da söylentilere kapılıp
karşılıklı suçlamalara girmeden
olaylar üzerinde konuşmak ve
değerlendirme yapmak olmalıdır.
Aşağıdaki açıkoturum, terör
olaylan üzerinde düşunenleri,
İsiamcı harekete sıcak bakanlan ve
laiklikten yana olanlan bir araya
getirip sorun üzerinde tartiştırmak
için düzenlenmiş bulunmaktadır.
ce bu blaylann suçlulannın bulunması
ve kamuoyundaki güvensizliğin ortadan
kaldınünasıdır. Çünkü varsayımlar ve
spekülasyonlar sürdüğü ölçüde toplum-
daki farklı siyasal kesim ya da güçler bir-
birlerine düşecek, toplumsal gerilim ar-
tacaktır.
— Sayın Ceylan, siz lsJami ilke ve de-
gerlere felsefesinde büyük ağırlık veren
bir siyasal partinin merkez yöneticisisi-
niz. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz,
olaylan nasıl degerlendiriyorsunnz?
CEYLAN — İslamı devlete yönelik
bir din olarak kabul ettiğimiz zaman or-
taya belli unsurlar çıkar. Bunlar Kuran'a
ve sünnete bağlılıktır, peygamber ve dört
halife dönemine, yani İslam tarihindeki
İslam arasında bir bağ oluşturma gay-
reti içine girmiştir. Aslında bu bagın 1978
yıhndan sonra Batı kamuoyu beürleyi-
cilerince daha yoğun bir biçimde kurul-
duğunu görüyoruz. Yani Iran devrimi ya
da Lübnan'da kendine dönmeyi arzula-
yan haı.ketler başgösterdikten sonra Ba-
tı, İslam ile terör arasında bir bağ kur-
maya dikkat etmiştir. Afganistan için de
aynı durum geçerlidir, bugün Körfez kri-
zinde de aynı şeyi görürüz. Batı lslamın
siyasal gelişiminden korktuğu için İslam
terörünü gündeme getirmektedir. Yeşil
kuşak doktrini de bu yaklaşım içinde de-
ğerlendirihnelidir. Batı, İslamı düşman-
larda örneğin Sovyetler'de desteklemiş,
dostlarda örneğin Türkiye'de bastırma-
ya çalışmıştır. islam dışı ülkelerde tsla-
POLİTİKA GÜNLÜĞÜ
HİKMETÇETİNKAYA
mi hareket desteklenmiş, ama Islama
doğru yüniyen, benimseyen ülkelerde
karşı tutum ahnmıştır. Şimdi bakıyoruz,
tran'daki gelişmeler, Filistin'deki intifa-
da ve Körfez krizi içinde ortaya çıkan Is-
lami boyut karşısında Batı'mn tslami
sindirmeye yönelik faahyetlere girdiği gö-
rülmektedir. Türk basmına baktığımız
zaman yapılan analizlerde görüyonız ki
terör yapıyor gerekçesi ile Batı İslamı sin-
dirmeye çahşmaktadır. Sözünü ettiğiniz
kişilerin öldürülmeleri, İslami terörün
işidir denerek hesap Müslümanlara yük-
letilmeye calışılmaktadır. Halbuki Türki-
ye'de bir adalet mekanizması vardır, sö-
zünü ettiğiniz terör olaylannı İslami ha-
reketlere bağlayan en ufak bir ip ucu
yoktur.
— Sayın Ceylan, siz bu terör olayla-
nnı Batılı güçler, tslami hareketi suçla-
mak ve gelişmesini engellemek için mi
düzenledi diyorsunuz?
CEYLAN — İslam, bütün dünyada
olduğu gibi Türkiye'de de fevkâlade ge-
lişmektedir. Bu gelişme siyasal İslam,
devlet İslamı boyutundadır. Demokra-
tikleşme yolunda yürüyen Türkiye'de bir
normalleşme vardır, bu normalleşme
halkının yüzde 99'unun Müslüman ol-
duğu gözönüne alınacak olursa kendi
kültürüne, kendi tarihine dönmekten
başka bir şey değildir. Bu süreç bekle-
nenden hızlı olmuştur, 1969 yılında ba-
şörtüsu için mücadele eden bir Hatice
Babacan varken bugün onların sayıları
on binleri bulmuştur. Bahriye Üçok'un
öldürülmesi ve profesörlerimizin Anıt-
kabir*e yürüyüş yapmalan gündemde
iken Italya'da Gladyo olayı patlak ver-
mis, NATO'ya bağh kontrgerilla örgütü-
nün varlığı ortaya çıkmıştır. Buna çok
dikkat etmek gerek. Bakın Amerika'da
ölüm döşeğindeki bir polis, CIA'nm emri
ile Kennedy'i kendisinin vurduğunu iti-
raf etti. Bu gizli örgütler çok güçlüdür
ve kamuoyunu istedikleri gibi oluştur-
mak için her şeyi yapabilirler. ABD 20
yıl Marcos'u destekledi sonra onu attı-
rıp yerine Aquino'yu oturttu. Dış güç-
ler yani terör odaklanki bunlann başına
CIA'yı koyuyorum, şahı mat edebilmek
için bazı vezirlerin feda edümesini göze
almışa benziyor. Türkiye'deki cinayet
dalgasım ben böyle yorumluyorum, dev-
let tarafından bu olaylann üzerine gidil-
mesini ve suçlulann cezalandınlmasını
istiyorum. Bu öldürme ya da diğer şid-
det olaylannın hiçbirinde Müslümanlar
yoktur, peygamberin veda hutbesinde
belirttiği gibi müminin mümini öldürme-
si haram kılınmıştır.
— Peki bir müminin, mümin olmaya-
nı öldünnesi mübah mıdır?
CEYLAN — Mümin olmayan insan-
lann da suçsuz yere öldürülmeleri halin-
de çok ağır cezalar konmuştur, inanma-
yan kesimden de olsa bir insanın suçsuz
yere öldürülmesi tslama göre affedilecek
bir şey değildir.
StRECEK
Türkiye'nin Gönüllü
Desteği...
Cumhurbaşkanı Turgut Özal, dün öğle saatlerinde Antal-
ya Kemer'de Istanbul il kongresinin kulis çalışmalarını sür-
dürüyordu. Ağa Ceylan'ın tatil köyünde önceki gün, tele-
vizyonda görunen Özal, Bush'un Irak sıntriarı içinde tampon
bölge oluşturulması için verdiği kararı da olumlu karşıladı-
ğını açıklıyordu..
Ne diyordu Özal:
—President Bush'a Türk halkı adına teşekkür etmek is-
tiyorum. Bizim isteğimiz doğrultusunda karar aldı.
Özallar, hem düğün hazırtığı hem de kongre telaşı için-
de. Cumhurbaşkanı Özal, Kuzey Irak'tan kopup gelen Kürt
sığınmacıların sorunlarıyla uğraşırken, eşi Semra Hanım'-
m istanbul il başkanı seçilmesi için de yoğun çaba harct-
yor.
Gerçekten Özal'ın işi çok zor. Bir yandan enflasyon, iş-
sizlik, öte yandan Kuzey Irak Kürtlerinin durumu, küçük oğul
Efe'nin düğünü, İstanbul'daki söz dinlemez ANAP'lı muha-
fazakârlar.
Her neyse...
Bayramın ilk günü Özal, Okluk Koyu'ndan ayrılıp Marma-
ris'e giderek önce bayram namazını kıldı, ardından da eski
Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in Armutalan köyündeki vil-
lasında bayramını kutladı.
Özal ile Evren acaba neler konuştular?
Görüşme 45 dakika sürdü. Gazetelere yansıyan haber-
lere göre Kenan Evren, Özal'a Irak sınırında Kürt sığınma-
cılar için oluşturulacak tampon bölgenin sakıncalarını an-
lattı. Çünkü, aynı gün bir gazeteye verdiği demeçte, tampon
bölgenin Türkiye'ye tuzak olduğunu öne sürmüş ve şöyle
demişti:
—Bugün adı güvenlik bölgesidir, yann bağımsız Kürt dev-
leti olur. Sonra da Türkiye'nin başına bela olur...
Evren, demecinde tampon bölgenin ABD-ile İngiltere'nin
bir oyunu olduğunu da vurguluyordu. Bunun için de Türki-
ye'nin bu oyuna; bir
metfisSu Bugün ad, güvenlik
Cumhurbaşkanı bölgesidir, yann bağımsız
Evren.. Kürt devleti olur. Sonra
Kenan Evren, bir tfa Türkiye'nin
başka noktaya da şoy- h ._ _, l c
le değiniyordu: °
e / a oli
f
r
Y Ç ,
—Asimda bu yapıian oemecınae tampon
Irak'ın içişlerine müda- bölgenin ABD İle
haie aniamma geiir. ingiltere'nin bir oyunu
Acaba Birleşmiş Millet-o l d u
ğ u n u
fa
S y f f i mid£ar al
" vurgltuyordu. Bunun için
Sanınz, özal eski de Turkiyenın bu oyuna;
Cumhurbaşkanı Ev- bir başka deyişle tuzağa
ren'in bayram ziyaretı- ge
lme
meSİnİ İStİyordu eski
ne gıtmeden once ken- ^».,_,!,,,,u_«ı,^-, & „ - , „
disineneiersöyieyece- Cumhurbaşkanı Evren...
ğlni biliyordu. Karşılıklı
görüşme 45 dakika sürdüğüne göre, Evren, sanınz Özal'a
ANAP İstanbul il kongresini, muhafazakâr aday Talat Yıl-
maz'ın şansını, Efe'nin düğün hazırlıklarını, enflasyonun ne-
relerde olduğunu sormadı.
Görüşme gizli ama bayram gazetelerine gözatjldığında
neler konuşulduğu satır aralarından anlaşılıyor. Özal, Ev-
ren'e iki konuda güvence veriyor.
Birincisi şu:
—Asla bağımsız Kürt devletinin kurulmasına izin verme-
yeceğiz..
İkincisi:
—Bir Filistin benzeri sorun ortaya çıkmayacaktır...
İnönü, Demirel ve Ecevit, dün yaptıklan açıklamalarda ola-
ya ilginç yaklaşımlar getirdiler. İnönü ve Demirel ikinci bir
Filistin kampları sorunuyla karşı karşıya gelinmesini isteme-
diklerini belırttiler.
DSP lideri Ecevit, soruna daha değişik bir boyutta yak-
laştı ve şu değerlendirmeyi yaptı:
—Ortadoğu'da Türklere karşı Birincı Dünya Savaşı sıra-
sında tezgâhlanan Batı emperyalizmi planının Kurtuluş Sa-
vaşımızla ve Lozan Antlaşmasıyla yarım bırakılan bölümü
şimdi Türkiye'nin gönüllü desteğiyle uygulanıyor...
Muhalefet liderleri sığınmacılar için insani amaçlı çaba-
lan olumlu karşılıyorlar. Onlann yaşam savaşımı verdikleri-
ni söylüyorlar... Ancak, şu soruyu da gündeme getirmekte
yarar görüyorlar:
—Bu işin sonu nereye varacak? İkinci bir Filistin sorunu
doöacak mı?
özal, 'hayır' yanıtını veriyor bu sorulara. Ardından Bush'a
telefon edip teşekkürlerini iletiyor. Özal ve Bush telefon gö-
rüşmelerinde neler konuşuyor, ne gibi kararlar alıyor, kim-
senin haberi yok.
Ne başbakan biliyor ne de muhalefet liderleri olup biten-
leri. Konuşma iki kişi arasında geçiyor.
Türkiye demokratik bir ülke değil midir?
Terörle Mücadele Yasası'na protestolar
Tahliyelerde
bayram buruklııgu
Haber Merkezi — Şartlı sa-
lıvermeyi de kapsayan Terörle
Mücadele Yasası, getirdiği dü-
zenlemelerle çeşitli protesto ey-
lemlerine yol açıyor. Yasayı pro-
testo amacıyla özellikle sol si-
yasi tutuklu ve hükümlüler bay-
ram dolayısıyla yapılan acık gö-
rüşlere çıkmazken, Aydın E Ti-
pi Cezaevi'nde gruplar halinde
açlık grevine gidildiği öğrenil-
di. Tutuklu ve hükümlü yakın-
lan ise şartlı salıvermede görü-
len "çifte standart" uygulama-
ları protesto için "mektup
kampanyası" başlatular.
öte yandan, bayram sürecin-
de yapılan tahliyelerle şartlı sa-
lıvermeden yararlanarak ser-
best kalanların sayısının 10 bi-
ne yaklaştığı bildirildi.
Terörle Mücadele Yasası'yla
cezaevlerindeki siyasi tutuklu
ve hükümlülere açık görüş yap-
tırılmasına getirilen kısıtlama-
lar nedeniyle Bayrampaşa, Ça-
nakkale, Aydın, Nazilli, Gazi-
antep ve Bursa özel tip cezaev-
lerindeki sol siyasi hükümlüler
açık görüşe çıkmadı. Bursa'da
cezaevindekilerin protesto ey-
lemlerine tutuklu ve hükümlü
yakınları da katıldı. Açık görüş
yerinin dar ve yetersiz olduğu-
nu, aynca sürenin de kısıtlan-
dığmı belirten tutuklu ve hü-
kümlü yakınları, "Cezaevi yö-
netimi göriişttn her zaman ol-
duğu gibi koguşlarda değil, ka-
lorifer dairesinden bozma kü-
çük bir odada yapılmasını
kararlaştırmış" dediler. Cezaevi
yetkilileri ise "açık göriışlerin
bakanlık genelgesi doğrultu-
sunda düzenlendiğini, genelge-
de belirtilen kurallann dısına
çıkamayacaklanm" bildirdiler.
Bayrampaşa, Çanakkale, Aydın
ve Gaziantep cezaevlerinde de
aynı gerekçelerle açık görüşler
protesto edilirken, Nazüü Ce-
zaevi'ndeki bazı tutuklu ve hü-
kümlüler aynca kendilerine ve-
rilen yemekleri yemeyerek yer-
lere döktüler ve görüş yapmayı
reddettiler.
Aydm'da da HEP İl Merke-
zi önünde toplanan bir grup
mahküm ailesi cezaevindeki ya-
kınlanyla görüşemedikleri için
toplu yürüyüş yapmak istedi.
Polisin müdahalesi üzerine
grup dağıtıldı.
öte yandan Aydın E Tipi Ce-
zaevi'ndeki siyasi tutuklu ve hü-
kümlülerin Terörle Mücadele
Yasası'nı protesto için gruplar
halinde açlık grevine gittikleri
öğrenildi.
Izmir'deki Buca Bölge Kapa-
b Ceza ve Tutukevi'nde bulu-
nan siyasi tutuklu ve hükümlü-
ler, disiplin cezası alan arkadaş-
lanna uygulanan açık görüş ya-
sağını protesto amacıyla açık
görüşe çıkmadılar.
Öte yandan mahkûm ailele-
ri ve yakınlannca, "AntMerör ye
Şartlı Salıverme" Yasası'nı pro-
testo etmek amacıyla bir mek-
tup kampanyası başlatıldı. Ya-
sanın getirdiği "çifte standart"
uygulamalann eleştirildiği
mektup örneklerinin SHP Ge-
nel Merkezi, Adalet Bakanhğı
ve bir günlük gazete bürosuna
gönderilmesi istendi.
Şartlı salıvermeden yararla-
namayarak Bursa Özel Tip Ce-
zaevi'nde kalan görme özürlü
yazar, avukat Eşber Yağmurde-
reli, Antiterör Yasası'm "devlet
terörü yasaa" diye niteledi.