Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1NÎSAN1991 HABERLER CUMHURİYET/5
Çevreye önem
• ANKARA (AA) — SHP
Genel Sekreter Yardımcısı
Tekirdağ Milletvekili Güneş
Gürseler, çevre konusunda
yürürlüğe giren katı
yakıtlann kontrol
yönetmeliği ile sanayiciye
belli bir kota ile çevreyi
kirletme hakkı tanındığını
öne sürdü. Gürseler, dün
düzenlediği basın
toplantısında partisince
hazırlanan 'çevre
! politikaları' konulu rapor
hakkında bilgi verdi.
TBMM'nin
lavabolan
• ANKARA (AA) —
TBMM Başkanlığı, Meclis
binasında bulunan
~ lavaboların amacı dışında
kullarulmasını, abdest
- alacak kişilerin camiden
yararlanmalarını istedi.
•TBMM idare amirleri,
ANAP Kütühya Milletvekili
Mustafa Uğur Ener, SHP
Tokat Milletvekili Kâzım
Özev ve DYP Samsun
Milletvekili Nafiz Kurt'un
imzasıyla milletvekillerine
ve TBMM'nin idari
birimlerine gönderilen
duyuruda, lavabolarda
abdest aJmanın yasak
olduğu, namaz kılacaklann
camiden yararlanmaları
.gerektiği belirtildi.
Görevden
alınsın
• ANKARA (UBA) —
özallar'a yakınbğı ile
tanınan ANAP teşkilat
başkan yardımcılarından
Ercan Vuralhan, Setnra
"özal'ı destekleyen bakan ve
milletvekilleri için "Semra
Hanımın eteği dibinde
dolaşan fino köpeklerinden
farklan yoktur" diyen
Üskudar tlçe Başkanı
Necdet Tank Pişkin'in
başbakan tarafından derhal
görevden alınmasını istedi.
Bozkıui
başkan
• ADIYAMAN
(Cumhuriyet) — ANAP il
"Yönetim Kurulu
BaşkanlığYna Ahmet
Bozkurt yeniden seçildi.
'Divan Başkanlığı'nı
Milletvekili Mehmet
Delice'nin yaptığı genel
kurulda iki liste çekişti.
Ahmet Bozkurt
başkanlığındaki liste,
kullamlan geçerli 581 oyun
325'ini alarak seçimi
lcazandı. Mehmet Erdem'in
listesi ise 256 oy aldı.
Ençok
konuşulan
• tç Politika Servisi —
Mart ayı boyunca
İstanbul'da, en çok Körfez
savaşı ve hayat pahalılığı
tartışıldı. En çok konuşulan
kişi Cumhurbaşkanı Turgut
Özal oldu, onu Irak Devlet
Başkanı Saddam Hüseyin
izledi. özal, en başanlı
politikacılar sıralamasında
da birinci olurken ikinciliği
SHP liderj tnönü,
üçüncülüğü de DSP lideri
Ecevit aldı. En başanlı
belediye başkanının
Yıldırım Aktuna olduğu
sonucu çıktı. ARAT
Araştırma ve Danışmanlık
AŞ tarafından lstanbul'da
yapılan aylık olağan
kamuoyu araştırmasında,
geçen en çok konuşulan
konunun 'Körfez savaşı
değerlendirmeleri' olduğu
anlaşıldı. Bunu, hayat
pahalılığı, Kürt sorunu ve
borsa izledi. Araştırmada,
en çok konuşulan kişi de
Cumhurbaşkanı Turgut
özal olarak çıktı.
Devrek'te
patlama
• DEVREK (Cumhuriyet)
— Devrek'in Çaydeğirmeni
köyünde bulunan Köy
Hizmetleri binasında saat
11.30 sıralarında meydana
gelen patlama, köyde
büyük hasara yol açtı. Köy
Hizmetleri binasının yarısı
çökerken köyde bulunan
binaların camları kırıldı,
bazı evlerin de duvarları
çatladı. Patlamada ağır
yaralanan Köy Hizmetleri
işçisi Arif Yıldızhan,
Zonguldak Devlet
Hastanesi'nde tedavi altına
alındı. Köy Hizmetleri
binasında bulunan yaklaşık
2 ton dinamitin patladığı,
binada bulunan tüpgazların
da patlamanın şiddetini
arttırdığı öne sürüldü.
ANAP, Meclis'e gelmeyen milletvekillerini teşhir edecek
Milletvekilleri 'devamsız'ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) — ANAP, yasama görevi-
ni aksatan TBMM'ye devamsız-
lık sorunu için çözüm anyor.
ANAP grup başkanvekilleri, de-
vamsız milletvekillerinin isimle-
rinin TBMM Başkanlığı'nca
açıklanabileceğini söylediler.
Muhalefet ise TBMM'ye devam-
sızlığı, "ANAP içi rahatsızlığın
Meclis'e yansıması" olarak ni-
teledi.
SHP Grup Başkanvekili Onur
Kumbaracıbaşı, TBMM'ye de-
vamsızlığın asıl nedeninin
"ANAP'taki huzursuzluk" ol-
duğunu söyledi. ANAP'taki
kongre sancısının Meclis'e yan-
sıdığını belirten Kumbaracıbaşı,
"ANAP milletvekilleri Meclis'e
geimiyor. Zannediyorum. kong-
re meseleleri hallolmadan Mec-
lis'e gelmeyecekkr. Ramazan da
bir bahane oluyor" dedi. Kum-
baracıbaşı şöyle dedi:
"ANAP mUletvekiUeri Mec-
lis'e gelmiyor. Başbakan geldiği
zaman dahi ANAP karar yeter
sayısı bulamıyor. Genellikle
yoklama istemiyoruz. Ama şim-
di sırada istemedigimiz yasalar
var. Vakıf üniversiteleri, beledi-
ANAP, çaresiz kaldığı "TBMM'ye devamsızlık" konusunda devamsız
milletvekillerinin isimlerinin açıklanması önerisinde bulundu
Muhalefet ise TBMM'ye devamsızkğı "ANAP içi rahatsızlığın Meclis'e
yansıması" olarak niteledi
yeter gibi, bunlan da engeüemek
için çalışacağız. Gerçi ağır bir
engeÜeme yapmıyoruz. Sadece
karar yeter sayısı isteyerek engd-
leme yapacağız. Zaten Meclis'e
gelmiyorlar. Üçüncü, dördüncü
talebimizde karar yeter sayısı
bulun&mayıp dağılıyor.
Fakat Meclis'e devam konusu
ANAP'ın ciddi bir sorunu hali-
ne geldi. Nisan sonunda ANAP
Istanbul il kongresi bitene kadar
da böyle sürecek gibi göriinü-
yor."
SHP milletvekillerinin de
TBMM çalışmalanna katılma-
dıklarımn anımsatılması üzeri-
ne Kumbaracıbaşı, "Bizim de
tabii kongre dönemimiz, bizim
de arkadaşlanmız hep seçim
bölgelerinde oluyorlar. Ama
Medis'i iktidar gotiırur. Yasalan
iktidar çıkanr. Muhalefet çıkar-
maz. Biz sadece kontrol olarak
elli sayıda bulunuyoruz" dedi.
Kumbaracıbaşı, "ANAP'ın ve
ana muhalefetin de kongreleri-
nin başlaması zaten bir doğal
devamsızlık yaratıyor" derken,
"ANAP'taki kongre sonucu bel-
li olmadan bu iş dıizelmeyecek.
Bu yasama döneminde çok faz-
la yasa çıkmaz" goruşünü sa-
vundu. Kumbaracıbaşı, ANAP
milletvekillerinin gelmemesi ne-
deniyle gece çalışması yapmanın
da sonuç vermeyeceğini
kaydetti.
DYP Grup Başkanvekili Mus-
tafa Çorapçıoğlu da TBMM'ye
devamsızlığın, "ANAP'lıların
çok meşgul olmasından" kay-
naklandığım savundu. Çorapçı-
oglu, Cumhuriyet'e, "TBMM'de
çoğunluğu sağlaması gereken ik-
tidar. Bizim arkadaşlanmız ol-
sa da bu sonuca muessir olmaz.
Asıl mesul olanlar gelmeyince
arkadaşlanmız da 'Biz ne yapa-
lım?' diyor. tmam ile cemaat
meselesi. Bu mesele TBMM Da-
nışma Kurulu'nda gundeme gel-
ANAP'INİFTAR YEMEĞİNDENNOTLAR
di. tktidar partisi grup başkan-
vekilleri, milletvekillerine çeki-
diizen versin, dedik" biçiminde
konuştu. Çorapçıoglu, sorunu
ANAP yöneticilerinin çözmesi
gerektiğini vurguladı.
ANAP Grup Başkanvekilleri
Yasin Bozkurt, Ülkü Giiney ve
Onural Şeref Bozkurt, milletve-
killerinin Meclis'e gelmemeleri-
nin büyük bir sorun olduğunu
belirttiler. ANAP grup başkan-
vekilleri, Cumhuriyet muhabiri-
ne devamsızlık konusunda şu
değerlendirmeyi yaptılar:
"Devamsızlık büyük bir so-
run. Bu önemli sorunu çözebil-
mek için çahsıyonız. Ama sorun
bizi de aşan bir boyutta. Millet-
vekillerinin devamsızlıkları ko-
nusunda TBMM Başkanhğı'nın
etkin önlemler alması gerekiyor.
Meclis Başkanlığı gerekirse gel-
meyen arkadaslan açıklayabilir.
Ancak miIletvekiUerimizin Mec-
lis çalışmasına katılmasını sağ-
PİŞKtN— tlk kongre seçiminde ateşli bir Semra Özal yanhsı olan Üsküdar tlce Baskanı Necdet Tank Pişkin iftar yemeğinde
mubafazakâriann arasındaydı. (Fotograf: Gündiiz İmşir)
Akbulut, muhalefetegüç kattıCELAL BAŞLANGIÇ
Başbakan ve ANAP Genel Başkanı Yıl-
dınm Akbulut, iki aday arasında eşit dav-
ranmadı ve Semra Özal "eş durumundan"
yurt dışmdayken, tstanbul delegelerini ıf-
tar yemeginde bir araya topladı. Muhafa-
zakârlar için meydan boştu. Ne Semra Özal
gelmişti yemeye ne delege olan Zeynep ve
Ahmet Özal ne de "hanfendi"nin aktif des-
tekçisi ve hatta kurmayı olan bakanlar, mil-
letvekilleri.
tstanbul örgütü bu yıl iftarı, il başkanı
ve il yönetiminden de yoksun yaptı. Hat-
ta, "Semra özal mı Talat Yılmaz mıM
so-
rusuna yanıt aranan kongreyi iptal ettire-
rek divan başkanı olarak il yonetimini dev-
ralan Mustafa Taşar bile gelmemişti Ak-
bulut'un tstanbul delegelerine verdiği iftar
yemeğine. Taşar olmayınca da Beşiktaş de-
legesi Kadir Kartal da yumruk yerine if-
tar yemeğini yedi rahat rahat.
Akbulut'un yemeginde, delegelerin üç
"gozde"si vardı.
İlki, 28 nisanda yapılacak ikinci il kong-
resi öncesinde Taşar hakkında açtığı dava-
nın ilk duruşması yapılacak olan Kartal,
bir ara elini öperken, kulislerdeki bir esp-
riyi Akbulut, Kartal'a da yaptı. Anlatılan-
lara göre Kartal elini öperken, Akbulut
"Pençeye karşı aşı oldun mu" diye soru-
yor.
Gecenin ikinci yıldızı ise ilk kongrede
"ateşli bir Semra Özal yanlısı" olan, ancak
o gunden bu yana "milliyetçi-liberal" çiz-
gisinde önemli birrota değişikliği yaparak
"milliyetçi-muhafazakâr" mertebesine eren
Üsküdar İlçe Başkanı Necdet Tank Piş-
kin'di. Önceki gece Pişkin, çevresinde top-
lanan delegeleri birer birer öpüyor, gaze-
teciler bol bol fotograf çekiyordu. Hatta
bazı delegeler kıskanmış olacak ki Pişkin'e,
"Başkan bizim yanımıza da gel" diye çağ-
rı yapıyorlardı. Üsküdar İlçe Başkanı da
tavanı, yandaki duvarları göstererek yuk-
sek sesle anlatıyordu:
— Bu salonda tarihi bir ders aldık. De-
legenin aşılamayacağını burada gördiik.
Gerçi il kongresi Hilton Convenction-
un bir üst salonunda yapılmıştı. Önceki ge-
ce o salonda Nilufer'in konseri olduğu için
ANAP iftar yemeğini bir alt salonda veri-
yordu, ama Pişkin'in tavrı gibi salonlar da
değişebilirdi.
ANAP İstanbul II Kongresi sonrasında
bir "ayı edebiyatı" başlamıştı siyasi yaşam-
da. Pişkin bu edebiyata, "Semra Özal'ın
eteğine tutunan"larla ilgili olarak benzet-
meyle "fıno köpeği"ni eklemişti. 28 nisan-
daki kongreye kadar ANAP'hların türle-
rini ne kadar zenginleştireceği de merakla
bekleniyor.
Gecenin gözdesi hiç kuşkusuz Talat Yıl-
maz'dı. Muhafazakâr delegeler önceki ge-
ce iftar yemeginde öy'Ie sevinçliydiier ki bu-
nu dışa vurmaktan da kaçınmıyorlardı. Bi-
rincisi, kongreden bu yana Üsküdar tlçe
Başkanı da kendilerine katılmıştı. İkinci-
si, Başbakan'uı bir iftar yemeğine bile Sem-
ra Özal'ı destekleyen bakanlar, liberal mil-
letvekilleri katılamıyordu. Üçüncüsü,
kongrede divan başkanı olan, bir anlam-
da örgütün sahibi durumundaki taraf da
gelememişti iftara. Böyle olunca da mey-
dan Talat Yılmaz'a kaldı. Yılmaz bir o ma-
saya gidiyor, delegelerle görüşüyor, bir
öbür masaya gidiyordu.
Anlaşılan Akbulut'un
îstanbul il kongresine
yaklaşımıyla, Kürtçeye
yaklaşımı arasında pek bir
fark yoktu. Önceki günkü
iftarda konuşurken Kürtçeye
serbestlik getirilmesini şöyle
anlattı: "Vatandaşlarımızın
bazılarının değişik
konuşmalarına müsaade
etmek..."
Allahları var, Akbulut'un korumaları
Semra Özal ile Talat Yılmaz arasında eşit
olmayan bir yarışı önlemek için ellerinden
geleni yaptılar. Talat Yılmaz, Akbulut'un
elini öperken, gazetecilerin bunu gorüntü-
lemesini engellemek için savunma yapan
basket oyuncusu gibi sağa sola, havaya sıç-
rayıp durdular. Bu konuda Akbulut'un bile
göstermediği özeni göstermişti korumala-
rı. Belki de Akbulut'u daha sonra başına
geleceklerden koruyordu görevliler.
Akbulut salona girdiğinde, işte muhafa-
zakârların bu egemenliği ve sevinci yaşa-
nıyordu. Bir anlamda "tstanbul örgütü
bizim" mesajını veriyorlardı çevreye. Yıl-
maz yanlısı delege, "Şu iftar yemeginde bile
gücümüz ortaya çıkıyor. Onumu/de bir
Turgut Özal engeli var. Adam Amerikalar-
da bizim için uğraşıyor. Bu il baskanlığı se-
çimi bir anlamda onun oylanması anlaraı-
na gelmese, seçimleri beş yüz oyla kazanı-
nz. Semra Hanım da yüz oy alır" diyor-
du.
Muhafazakâr kanatta Turgut Özal'a kar-
şı belli bir kırgınlık vardı. Ne tavır alacak-
larını açıktan kestiremiyorlardı. Özellikle
Amerika'da Özal'ın ANAP'lı muhafaza-
kârları, Sovyetler Birliği'ndeki komünist-
lere benzetmesi partinin bu kanadını çile-
den çıkartacak nitelikteydi. Kimi "Oysa biz
Sayın Özal'la aynı şeyleri düşündüğümü-
zü sanıyorduk" diyordu. Kimi de "Ne ya-
ni, şimdi burada komünistler iftar mı
açıyor" diye ince bir eleştiriye yöneliyor-
du.
Akbulut'un delegelere gönderdiği çağrı-
da ne yer ne de saat belirtilmişti. Kimi ilk
önce bunu "Başbakanımız unuttu" diye
yorumladı. Ama yine de delegeler Akbu-
lut'tan umutluydu. Yemek sonrası yapacağı
bir konuşmayla İstanbul il kongresine yö-
nelik tavrını koyacaktı.
Yemek bitti, mikrofon açıldı, Fatiha
okundu. Akbulut da konuşmaya başladı.
Salonda çoğunluğu ellerinde bulunduran
muhafazakârlar Akbulut "milliyetçi" de-
dikçe, "muhafazakâr" diye konuşmasında
altını çizdikçe avuçlan patlaymcaya kadar
alkışlıyorlardı. Ancak Akbulut bu tekpi-
den parti içinde önemli bir pot kırabilece-
ğini anlamış olmalı ki "hanfendi"nin ya-
nından muhafazakârlara doğru çark eden
ilçe başkanı gibi yön değiştirip Körfez ko-
nusuna değindi, Saddam'a çattı.
Delegelerin hepsi, konuşma bittiğinde,
"Acaba Akbulut ne demek istedi?" diye
soruyordu birbirlerine. Akbulut gerçekten
pek bir şey söylememişti İstanbul il kong-
resine yönelik. Delegelerin beklentisi bo-
şa çıkmıştı. Ama Akbulut'un muhafaza-
kârlar lehine yaptığı bir şey vardı. Semra
Özal'ın olmadığı bir zamanda tüm İstan-
bul delegelerini bir araya toplayarak, rakibi
Talat Yılmaz'a kolay kolay bulamayacağı
bir platform sunmuştu.
Anlaşılan, Akbulut'un İstanbul il kong-
resine yaklaşımıyla, Kürtçeye yaklaşımı
arasında pek bir fark yoktu. Önceki gün-
kü iftarda konuşurken, Kürtçeye serbest-
lik getirilmesini şöyle anlattı:
— Vatandaşlarımızın bazılarının değişik
konuşmalarına müsaade etmek...
Öyle ya Kürtler "vatandaşlarımızın ba-
zıları"ydı, Kurtçe "değişik konuşmak"tı.
Zaten Başbakan Akbulut'a göre ANAP İs-
tanbııl İl Kongresi de "malum kongre" de-
ğil miydi?
lamak amacıyla biz de daha et-
kin önlemler üzerinde duruyo-
nız."
Bu hafta Meclis
TBMM Genel Kurulu'nda ya-
nn SHP'nin Sağlık Bakanlığı-
ndaki kadrolaşma hareketinin
boyutlarımn ortaya çıkarılması
amaayla verdiği araştırma öner-
gesi ele alınacak.
TBMM Genel Kurulu'nda
çarşamba gunü de çoğunluğun
sağlanamaması nedeniyle iki
haftadır bitirilemeyen vakıflann
üniversite kurmalarına olanak
tanıyan tasarmm görüşüünesine
devam edilecek. Çarşamba gü-
nü >apüacak göriişmeler sırasın-
da ANAP milletvekillerinin
Başbakan Yddınm Akbulut'un
itirazına rağmen hazırladıkları
ve Bezm-i Alem Valide Sultan
Vakıf Üniversitesi kurulmasına
ilişkin önerge de ele alınacak.
Adalet Komisyonu, Adalet
Teşkilatını Güçlendinne Fonu
kurulmasına ilişkin yasada de-
ğişiklik yapan tasanyı, Baymdır-
bk ve tskan Komisyonu ise be-
lediyelerin radyo istasyonu kur-
malarına olanak tanıyan yasa
önerisini ele alacak.
YILMAZ:
ANAP
yeniden
vapdaniîialı
ZONGULDAK (AA) —
ANAP Genel Başkan adayı Me-
sut Yılmaz, 21. yüzyüa girerken,
Türkiye'nin her alanda yeniden
yapılanmaya ihtiyacı bulundu-
ğunu belirterek "Bu yapdanma-
ya başta kendi evimizden,
ANAP'tan başlamalıyız. Türk-
iye'nin yarınlannı tribünlerden
hayıflanarak seyretmek istemi-
yorsak, kendimizi yenilemeye
mecburuz" dedi.
Yılmaz, 17 milletvekili ile gel-
diği Zonguldak'ta, il başkanı
Ünal Çarmaklı'nın tek aday
olarak gösterildiği il kongresine
katıldı. Divan başkanlığına Ta-
rım Orman ve Köy tşleri Baka-
nı Lütfullah Kayalar'ın seçildi-
ği kongrede konuşan Mesut Yü-
maz, genel başkanlığa, partiyi
büyütmek için aday olduğunu
bildirerek, "Bu yanşı hiçkimse-
yi incitmeden, kimseye çelme
takmadan ve genel başkanımı-
zın saygınlığına golge düşürme-
den gptiirmeye kararlıyım" de-
di.
ANAP'ın ülkeye bunca hiz-
metler yaptıktan sonra silinip
yok olacak bir parti durumuna
düşmesini istemediğini belirten
Yılmaz, sözlerini şöyle sürdür-
dü:
"Bundan 8 sene önce sizlerie
diktiğimiz fidan geçen zaman
içinde büyüdü, Türk demokra-
sisinin en büyük ağacı oldu. Bi-
zimle beraber dikilen öbür fi-
danlar kuruyup yok oldular.
Kabul edelim ki, 1989 belediye
seçimlerinde iyi bir budamadan
geçtik. 1991 yılı bizim kongre
ydımızdır. Kongrede yeni bir aşı
yapabilirsek ağaç büyümeye de-
vam edecek. Hedefimiz yeniden
iktidar olmaktır. Bunca hizmet
yaptıktan sonra silinip yok ola-
cak bir parti değiliz. ANAP
anahtar parti, koalisyon partisi
olmak için kurulmadı."
Divan Başkanı Lütfullah Ka-
yalar da muhalefetin 1980 ön-
cesi zihniyetle hareket ettiğini
belirterek, "Bunlar Türkiye'yi
nasıl idare edecekler, açıklasın-
lar. 'ANAP'ın yaptığının tam
tersini yapacağız' diyorlar.
ANAP 7 yıl içinde 40 bin köye
elektrik, telefon bağladı. Bu
köylerin telefonlannı, elektirik-
lerini mi keseceksiniz" dedi.
Akbulut'un mesajı
ANAP Genel Başkanı ve Baş-
bakan Yıldınm Akbulut, Zon-
guldak il kongresine gönderdi-
ği mesajda, ANAP'ın 7 yıl için-
de gerçekleştirdiği hizmetlerle
ulkenin çehresini baştan aşağı-
ya değiştirdiğini ve Türkiye'yi
Avrupa'nm sayıu ülkelerinden
biri haline getirdiğini söyledi.
Akbulut, şunlan kaydetti:
"Demokrasinin bir hayat tar-
zı olarak benimsenmesi ve insan
hakları yolundaEi katkılanmız,
Türkiye'nin itibanna yeni de-
ğerler katmaya devam etmekte-
dir. Partimiz, düşüncesi ne olur-
sa olsun herkesi kucaklayan,
birleştiren felsefemizle hukuka
saygı, demokrasinin üstünlügü
ve sosyal adalet ilkeleri ışığında
icraatını sfirdürecektir."
Mesajında Körfez Savaşı'na
da değinen Başbakan Akbulut,
hükümetin, muhalefetin aksi
yöndeki iddialarına rağmen
Türkiye'yi savaşa sokmadığmı
ve krizden kimsenin burnu ka-
namadan çıkıldığını belirterek,
"Krizin ulaştığı bngünktt aşa-
mada Türkiye bölgede çeşitli
alanlarda yükleneceği görevlerle
gerek Ortadoğu'da gerekse dün-
yada güclii bir ülke olarak say-
gınlığını daha da arttıracaktır''
dedi.
Akbulut, 3. Büyük Kongre'-
den partinin "Yine güçlü, yine
birlik ve bütttnlüğünü koruya-
rak, sımsıkı kenetlenerek" çıka-
cağına inandığını söyledi.
GUNLEREV KOPUGU
AHMET T4N
Şakasız Nisan!..
ANKARA — Bugün nisa-
nın ilk günü. Ağzı kurumuş
istiridyelere su vermeye, ba-
har ayinlerine, ıslak çimen-
lerde çıplak ayakia koşmaya
davetiye çıkarma vakti.
Fransa Kralı 9. Charles'ın
işgüzârlığı olmasa, "yılbaşt"
diye kutlamaya devam ede-
ceğimiz gün.
Gündüzler güneşe doğru
dolu dizgin bugünden başla-
yarak koşmaya başlıyor.
Nisan; bütün ayların en fı-
kırtılısı, en bereketlisi. Hem
İslamiyet, hem Hıristiyanlık
bunda hemfikir.
Tasavvuf, yeşil çinili Mev-
lana kubbesinin üzerine ya-
ğan yağmurtarı, yalnızca ni-
san ayında kutsal sayıyor.
Yalnız bu ayda yağan yağ-
murlar kubbe altındaki "ni-
san tası"nda toplanıyor ve
sank tülbentlerinin sarkan
uçları bu tasa batırılıyor, şifa
arayanların yüzlerine bu ay-
da sürülüyor.
Hıristiyan
mitolojisi ise
istiridyelerin
kabuklarını
bu ayda nisan
yağmurlarına
açtıklannı,
yağmur tane-
lerinin, güne-
şin yengeç
burcuna gir-
mesiyle inci
tanesine dö-
nüştüğünü
anlatıyor.
Kuğu fırtınası ile kırlangıç
fırtınası da bu ayda. Ama bu
fırtınalar kocakarı kasırgala-
nnın üzerine tarçın ve zence-
fil buhartan yaymak için...
Nisan ayının, Osmanlı ta-
rihinin sayfalan arasında ye-
retmesi de ilk yeniçeri isyan-
ları nedeniyle değil, "nisan
suyu" sayesinde.
Osmanlı sarayındakiler
hizmetkârları, nisan ayını ip-
le çekerierdi. Çünkü, padi-
şah hazretleri bin akçelik
bahşişi ancak bu ayda yağa-
cak yağmurların suyunu ge-
tirenlere verirdi.
Nisan ayı, yağnıuru, yağ-
mur balıktan, balıklar ise kıs-
metleri simgeler.
« Nisan ayında Türkiye'nin
kısmetinde ne var?
önce havanda su var.
Bir de Cumhurbaşkanı'nın
çevirdiği fincanlarda başı so-
nu belırsiz fallar var.
Milli Güvenlik Kurulu'ndan
Bakanlar' Kurulu'na, anaya-
Osmanlı sarayında
kiler hizmetkârian,
nisan ayını iple
çekerierdi. Çünkü,
padişah hazretleri
bin akçelik bahşişi
ancak bu ayda
yaöacak
yağmurların
suyunu getirenlere
verirdi.
sa ve adalet komisyonların-
dan Meclis Genel Kurulu'na
uzayacak olan, "terörle
mücadele" adına "tecil" kı-
lıflı af tartışmaları var.
Devlet Bakanı Güneş Ta-
ner'in Amerika'da, Türkiye1
deki genel seçimleri 1 milyar
dolar muhammen bedelle
ihaleye çıkartıp çıkartmadığı
tartışmaları ise ekstra...
Cumhurbaşkanı'nın kua-
för iştahı ile arapsaçı gibi
'permaladtğı' anayasa deği-
şikliği tartışmaları ise falın
cabası.
Bizzat Cumhurbaşkanı'nın
önderliğindeki Kürtçe tartış-
maları ise Türkleri değil,
Kûrtleri bile kurdeşen ede-
cek boyutlara ulaşacak. (Ön-
ceki gün New York'ta verdi-
ği yeni bir demeçte demiş ki
"Bulgaristan Türklerine na-
sıl sahip çıkıyorsak, yurtdı-
şındaki Kürtlere de yardımcı
olmalıyız." Türklere çaktır-
madan içeri-
deki Kürtlere
yardım etme
işi bitmiş de-
mek ki. Ama
dışarıdaki
Kürtlere de
Bulgar soy-
daşiara gös-
terdiği türden
bir ilgiyi lütfen
esirgemesin.)
26 nisanda
"şehzade'nin
düğünü" var.
Efe düğün so-
nunda gerdeğe girecek. Bu
kesin.
Ama "asıl düğün" 48 saat
sonraki İstanbul kongresi...
Herkesin mutluluğu kendisi-
ne. Semra Hanım il baskan-
lığı koltuğuna 28 nisanda
oturacak mı, oturmayacak
mı? Bu kesin değil.
Ay sonunda ise "ara seçim
yapılacak mı, yapılmayacak
mı" ile genel kongre tartış-
maları tam gaz...
Cumhurbaşkanı'nın yeni
bir tabu kırma operasyonu ile
"dönüm mü ha, dönüm
mü?" nidaları arasında
ANAP Genel Baskanlığı 'na
dönmesi bile yazılıp çi-
zilecek...
Bu arada elbette on küsur
günlük resmi bayram var.
Bunca crtay bir aya nasıl mı
sığacak? " ;
Nisana "bereket ayı" den-
mesi boşa değil.
Nisanınız kutlu olsun...
SBP
Areıı: Aııkara'da
af mitiııgi yapabiliriz
tZMİR (Cumhuriyet Ege
Bürosu) — SBP Genel Başka-
nı Sadun Aren, affın bayrama
yetişmesi konusunda tereddüt-
ler olduğunu belirterek "Bu, ce-
zaevlerinde yatan insanlar için
bir işkencedir. Bir an önce af
çıksın diye Ankara'da bir mi-
ting yapabiliriz" dedi. Kurt so-
rununun da gundeme getirildi-
ğini, ancak daha sonra sürün-
cemede bırakıldığını vurgula-
yan Aren, "Hava yumuşadı,
ama dil konusunda falan ya-
saklar kalkmadı. Kanun çıknu-
yor" diye konuştu.
SBP Genel Başkanı Sadun
Aren ile genel merkez yönetici-
leri önceki gün Muğla il bina-
sının, dün de İzmir il ve Konak
ilçe binalannın açılış törenleri-
ne katıldılar. Sadun Aren,
Muğla'da yaptığı konuşmada,
sosyalist mücadeledeki "yeni
dunım"u anlattı ve "Yeni du-
nım çökmeyen, gelişen bir ka-
pitalizm sürecinde sosyalizmi
şavunmaktır" dedi. Aren, dün
İzmir il binasının açıhşı sırasm-
da da af konusuna dikkat çek-
ti. Aren, bu konuda şunlan
söyledi:
"Bayrama kadar af çıkıp çık-
mayacağına ilişkin tereddütler
var. Bu, bir işkencedir. Hapis-
hanede yatmış olan herkes M-
lir ki bu kadar sarih bir vaat-
ten sonra bunun gerçekleşme-
mesi, kişiyi tahliye edip sonra
yeniden içeri sokmak gibi bir
şeydir. Bu, olacak şey değil. Af-
fın bir an önce çıkmasını sağ-
lamak için Ankara'da bir mi-
ting yapabiliriz."
Sadun Aren, Cumhurbaşka-
nı Turgut Özal'ın Kürt sonınu-
nu gundeme getirmesinden
sonra bu konudaki tabunun yı-
kıldığını belirterek "Bu, iyi bir
şey. Ama bunu Cumhurbaşka-
nı'nın değil, Başbakan'm yap-
ması lazımdı. Hava yumuşadı,
ama kanun hâlâ çıkmadı. Dil
konusunda falan yasaklar sürü-
yor. Kanun sürüncemede. De-
mek ki Cumhurbaşkanı'nın gii-
cü yetmiyor" dedi. Aren, işten
çıkarmalarm arttığına da dik-
kat çekerek en azından işten çı-
kanlan kişiler için işsizlik sigor-
tasının gundeme getirilmesi ge-
rektiğini söyledi. Aren aynca 24
ilde örgütlerini kurduklarını,
yeni bir parti olmalarına karşın
"yerleşik bir parti manzarası"
gösterdiklerini vurguladı.
SBP İzmir İl BaşkanlığYna
Savaş Al, Konak İlçe Başkan-
lığı'na da Kurtuluş Binici
atandı.
Irakh askerleriıı
başvüruları bakanlıkta
StİRT (Cumhuriyet) —
Irak'tan savaş sırasında kaçarak
Türkiye'ye gelen Irakiı sığınma-
cıların çeşitb ülkelere sığınma
taleplerinin Dışişleri Bakanlığı-
na gönderildiği bildirildi.
Bu arada, Hakkâri'nin Şem-
dinli ilçesi yakınlarından 2 bin
dolayında Irakh daha Türkiye
1
ye giriş yaptı. Yeni gelenlerin
Türkmen olduğu bildirildi.
Türkiye'ye sığınan Iraklı sayısı
bunlarla birlikte 6115'e ulaştı.
Yetkililerden alınan bilgiye
göre Türkiye'ye savaş sonrasın-
da sığınan Iraklılardan 1853'ü-
nün asker olduğu öğrenildi. As-
kerlerin 852'si Siirt, 433'ü Şır-
nak, 196'sı Hakkâri, 106'sı Sı-
vas, 200'ü Van, 51'i Tatvan, 15'i
ise çeşitli yerlerde barındınlıyor.
Siirt'teki Iraklı askerler arasın-
da yapılan ankete yanıt veren-
lerden 99'u Irak'a gitmek iste-
dikleri bildirdi. Askerlerden
392'si Kanada, 124'ü ABD, 80*1
İsveç, 42'si Avusturya, 13'ü Da-
nimarka, ll'i İsviçre, 9'u Fran-
sa, 9'u Suudi Arabistan, 4'ü
ttalya, lffu Almanya, 4'ü İngil-
tere, 30"u Hollanda, l'i Suriye
ve 20'si de diğer ülkelere sığın-
mak istediklerini açıkladılar.
Bu arada, AA muhabirinin
Hakkâri Vahsi Şahabettin Har-
put'tan aldığı bilgiye göre 2 bin
dolayında Iraklı, Şemdinli ilçesi
Umurlu köyü Derecik mezrası
yakınlanndan Türkiye'ye sığuı-
dı. Vali Harput, Türkiye'ye gi-
riş yapan Irakhlann sınınn sı-
fır noktasında kurulan çadır-
larda barındınldığını söyledi.
Vali Şahabettin Harput, son
üç gün içerisinde aynı bölgeden
Türkiye'ye sığınan Irakhlann üç
bini aştığını ve bunlardan
350'sinin Kayseri ve Sıvas'a
gönderildiğini sözlerine ekledi.