Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SMART 1991
SİNEMA
KULTÜR-SANAT CUMHURİYET/7
FestivaJin ISon Dakika' fUmleri
• Kültür Servisi — Bu yıl 16-31 mart tarihleri arasında
dttzenlenecek olan Uluslararası tstanbul Film
Festivali'nde geri sayma başladı. Program hazırlanırken
festivale katüması kesinlik kazanmamış filmler açıklandı.
Programda 'Son Dakika FUmleri' adı altında gösterilen
bu filmler son yıllann önemli sinema yapıtlarından
oluşuyor. Bu filmlerden ilki, geçen yıl festivalde büyük
ilgi toplayan "ölü Ozanlar Derneği" fılminin yönetmeni
Peter Weir'in son yapıtı Green Card. Filmde, ABD'den iş
teklifı alan bir Fransızın, bu ülkede oturmak ve çalışmak
için gerekli "Green Card"ı kolay yoldan alabilmek
gayesiyle, kendine Amerikalı bir eş bulma çabaları ele
abiuyor. "Son Dakika Filmleri" arasında, birkaç
yıl önce festivalde gösterilen "Kral'ın Filmi" adlı
yapıtıyla tanıdığımız Carlos Sorin'in Eversmile New
JeTsey adb son filmi de var. 10. Uluslararası Istanbul Film
Festivali'nin son dakika sürprizlerinden biri de, "Good
Morning Vietnam" ve "Rain Man" gibi unutulmaz
filmlerin yönetmeni Barry Levinson'dan geliyor: Avalon.
Gösterildiği tüm ülkelerde olumlu yankılar uyandıran
1990 yapımı bu filmde yönetmen, "amerikan rüyası"nın
ardına dıisen bir göçmen ailesinin yaşammı, 50 yıllık bir
zaman dilimi içinde ele almış. llgiyle izlenecek bir başka
"son dakika filmi" ise Postcards From The Edge. Meryl
Streep ve Shirley MacLaine gibi Amerikan sinemasımn
iki dev oyuncusunu bir arada izlemek olanağını
sağlayacak bu filmin yönetmeni Mike Nichols.
41
'İki Başlı Dev'
I Kültür Servisi — Orhan Oğuz'un yönettiği "İki Başh
Dev" Filmi ile ilgili dün Sesam'da bir toplantı
düzenlendi. Televizyon reklâm masraflan
100 milyon TL'yi bulan, Ankara ve Istanbul'da
dört sinemada gösterilen filme izleyicinin gelmemesi
toplantının konusunu oluşturuyordu. Yönetmen Orhan
Oğuz, senarist Nuray Oğuz, yapımcı Eriş Akman,
Ankara'daki Derya Sanat Merkezi'nin yöneticisi Fatih
Çılkadaroglu ve eleştirmen Agah özgüç'ün konuşmacı
olarak katıldıkları toplantıda Eriş Akman, "Seyirci Türk
fılmine gitmek istemiyor. Ancak bu seyircinin hatası
değil. Türk sineması için ne tür platformlar
oluşturulabilir diye düşünmeliyiz" dedi. Agah özgüç
öncelikle kendi toplumumuzun filmini yapmamız gerekir
derken yönetmen Orhan Oguz, "Film gençlik sorununu
içeren bir film olmasına karşın sinemaya kimse gelmedi.
Filmi dört sinemada gösterime soktuk, duman olduk"
dedi.
KÜLTÜR
tFSAK etkinlikleri
• Kültür Servisi — ÎFSAK'ın mart ayı etkinlikleri
kapsamında 11 mart pazartesi günü Gültekin Çizgen'in
"Latin Amerika'dan" saydam gösterisi 14 mart perşembe
günü Mehmet Bayhan'ın "Eğitsel ve Görsel Söyleşi"si 18
mart günü Ahmet öner Gezgin'in "Fotografiye
Ulaşmak" başhklı söyleşisi, 12 mart perşembe günü
Nazan Okyay Aktar'ın "Galeri Arşiv"in yöneticisi ile
yapacağı söyleşi ve 25 mart pazartesi günü Aramis
Kalay'ın siyah-beyazlan üzerine duşünceleri izlenebilir.
ÖLÛM
Gainsbourg'un cenazesi
• PARİS (AFP) — 62 yaşında ölen ünlü Fransız
müzisyen, yazar ve sinemacı Serge Gainsbourg, dün
Paris'te Montparnasse mezarlığında toprağa verildi.
Gainsbourg'un cenazesine Fransız kültür ve sanat
dünyasının birçok tanınmış adı katıldı. Başta lngiliz asıllı
eşi Jane Birkin olmak üzere ünlü şarkıcı Johnny
Hallyday (yukarıda), sinema oyuncusu Isabelle Adjani,
Catherine Deneuve gibi sanatçılar, Gainsbourg'u
çiçeklerle uğurladılar.
DE C E C İ L E R
S A V A Ş B İ T T İ
Sığınaklarımızdan çıkabiliriz!
C e m r e D ü ş t ü .
E c e b a r m u t f a ğ ı n a
B A H A R G E L D İ
E b e g ü m e c i g e l d i , r a d i k a g e l d i
ı s ı r g a n g e l d i , k e n k e r g e l d i
d a ğ m a r u l u , l a b a d a , r e z e n e
h o d a n , t u r p o t u , g e l i n c i k
p a p a t y a g e l d i
REZ: 168 66 60-61
ECEde
TANGOLAR
HER PAZAR
ENGİN EGE ORKESTRASI
ŞECAATTİN TANYERLİ
Rezervasyon: 168 66 60-61
DİL DERNEĞİ'nin Aylık Dil ve Vazın Dergisl
Çağdaş TÜRK DİLİ
dört yaşında...
Mart 1991 sayısı, yepyeni kapağı, dopdulu içeriğiyle çıktı.
ÇTD'yi büyûk kentlerde bayılerden sorun...
Erhan Ben«r, Nccip Bilg«, Sevoi Ozel, Şemarttln ÜnKi,
Ürtsal özünlü, Ahmrt Kocaman, Oner Ya§cı'nın yazılan; Ali
Yüce, Y«kta Gongör Özden, Hldayet Karakuş, Adil Olta'nın
şiırlerı; C«mll Eren, Semih Poroy, Tan Oral'ın çızgılerı;
söyleşi, kitap tanıtımı, okur mektuplarıyla yepyeni bir ÇTD.
Ytltık sürdûrûm 36.000, attı aylık 18.000 lira, 30 51 11 saytlı
posta çeki hesabımıza yabrılabilir.
Dil Demaği, Tuna Cad. 5/12 Kızılay-Ankara
7e/.. 135 24 56
DUYURU
Resim Sanatt'nın Hanımefendilerin ve Beyzadelerin
lüks salonlarını süsleyen bir MOBİLYE AKSESUARI
olmayıp, yaratıcılığa dayanan, geniş bir kültür,
sağlam teknik ve yoğun ışçilik ürünü, toplumsal ve
evrensel sorumluluk taşıyan, kalıplığı amaçlayan ve
uğraş ve beceri olduğuna inananlara YENİ DAL
SANAT GALERİSİ'nde Ressam AVNİ MEMEDOĞLU
tarafından atölye çalıştırmaları sürdürülrnektedir. Bu
derslere katılmak isteyenler her gün 9-12, 20-24
saatleri arasında 347 76 65 numaralı telefona, saat
14 ile 19 arası 337 84 83 numaralı telefona
başvursunlar.
YENİ DAL SANAT GALERİSİ
Altıyol. Halitağa Caddesi Şemsitap Sokağı No: 2
DIKİCİ İŞHANI Teras Katı
KADIKÖY/İstanbul
SINEMA/ATİLLA DORSAY
Nikita vahşi bir soyguncu, kusursuz bir ajan, canlı bir silah, âşık bir dişi
Çok çok özel bir kadınNikita / Yönetim,
senaryo: Luc Besson /
Oyuncular: Anne
Parillaud, Jean-
Hugues Anglade,
Tcheky Karyo, Jeanne
Moreau, Jean Bouise,
Jean Reno / Bir
Gaumont (Fransız)
yapımı (Lâle, Kadıköy
Kadıköy)
Bir zamanlar, bir yazımda,
Fransız sinemasımn belli bir
"genç" kuşağından (artık onlar
da yaşlanıyor ya!) nefret ettiği-
mi yazmıştım: Leo Carax, Jean-
Jacques Beneix, Luc Besson...
"Mea Culpa"-. Gerçi Carax'tan
hâlâ nefret ediyorum. (Zaten o
da sinemadan silindi-siliniyor...
Oh olsun!) Ama o yazıdan beri
Beneix beni "Betty Blue" ile,
Besson da (o tahammül edeme-
diğim "Subway"den beri yaptı-
ğı) "Derinlik Sarhoşluğu" ve
şimdi de "Nikita" ile fethetti.
Bir kez daha, "Mea Culpa!"
"Nfldta"yı belki birkaç düzey-
de ama en azından iki temel dü-
zeyde okumak kabil... Bir
"thriller" bu: Yani Amerikan
usulü bir gerilim, gerilim film-
lerinin içinde de bir tür "ajan fil-
mi." Uyuşturucu düşkünü 3 er-
kek arkadaşıyla birlikte bir soy-
guna katılan delifişek, haşin ve
erkeksi "zamane kızı" Nikita,
bu işten yakasını sağ olarak sı-
yıran tek kişi olur. Ama ömür
boyu hapis cezasıyla... Bir Fran-
sız yan-resmi (yoksa tümüyle
resmi mi?) casusluk örgütü, onu
3 yü boyunca eğiüp kusursuz bir
ajan, bir "öldürme makinesi"
haline getirir. Genç kadın, çeşıtli
cinayetlerde kullanıhr. Bu arada,
bir erkekle tanışıp "yeni bir ha-
yata başlamak" istekleri de kuş-
kusuz yaptığı pek de sıradan sa-
yılmayacak işle çelişir...
Evet, fılmi bir ölçüde bir ge-
'GERİLİM'E FRANSIZ DUYARLIGI — Luc Besson'un filminde NikiU'yı Alain In pro-
tege"i Anne Perillaad canlandırıyor. Filmi bir ölçüde bir gerilim filmi gibi okumak mumkiin. İçi-
ne Fransız usulu bol "almosfer" katılmış.
rilim fümi gibi okumak müm-
kün... Içine Fransız usulü bol
"atmosfer" katılmış, geçen za-
manın ağırlığı duyurulmuş, Ca-
mus'den ve Varoluşçuluk'tan iz-
ler taşıyan bir gerilim filmi...
Ama filmin ikinci ve farklı bir
(temel) okuma biçimi de onun
bir gerilim fılmi taşlaması oldu-
ğu. Ancak bu açık ve itiraf edil-
miş bir taşlama, "resmi bir
parodi" değil. Ortada açığa vu-
rulmuş ve güldürüye dönüştü-
rülmüş bir alay yok. Öykünün
ve anlatımın içine çok iyi yedi-
rilmiş, başta bir westernin üslup-
çuluğunu anımsatan soygun
sahnesinden itibaren, tüm heye-
canlı bölumler, bu tür bir çaba-
yı simgeliyor: Ozellikle Maxim's
İokantasındaki "öldiirme" bölü-
mü ve onu izleyen kaçış, Vene-
dik'teki cinayet, elçinin öldürul-
mesi, vs. Bu bölümlerde, Besson
yıllar yılı Amerikan sinemasımn
sayısız casusluk, soygun ve
gangster filmini izleyip dersini
almış iyi bir "seyirci" olduğunu
gösteriyor önce... Ama tüm bu
tür sahnelerin yapısına kattığı
ayrılmaz ve ince bir ironi ve
görmüş-geçirmiş Avrupalı tavrı
da oldukça belirgin.
Ama "Nikita"nm özellikleri
bu kadarla da kalmıyor. Besson,
diğer 2 filminde de olduğu gibi,
karşımıza temelde "marjinal",
toplum ve düzen dışı insanlar,
zamana ve çağa uyma güçluğu
çeken genç kahramanlar getiri-
yor. "Subway" bir ^na, ama
"Derinlik Sarhoşluğu"nun dal-
gıcı Jacques Mayol'la bu filmin
kahramanı, adını "bir şarkıdan
almış" olan Nikita arasında (bu
şarkı, elbette Ellon John'un ün-
lü "NHdla"sı) açık bi.r akraba-
lık var. tç rahatlığını, "huzunı",
mutluluğu dalmakta bulan Ma-
yol gibi, Nikita da bunları top-
luma, düzene karşı olan her şe-
yi yapmakta buluyor. Genç ka-
dımn vahşi, yırtıa, isyancı kişi-
liği, iyi silah kullanmak, sava-
şıma olmak vb. özellikleriyle
birleşince, onun devletin kirli iş-
leri için bir "canlı silah" olarak
kullanılmasına giden yollar açı-
hyor. Ancak bir vahşi hayvan gi-
bi tanıdığımız genç kadın, kar-
maşık ve kirli öldürme mekaniz-
malarımn infaz aracı haline gel-
dikçe, biz ondaki gerçek insan
yanı keşfediyor ve onu sevmeVe
başlıyonız. Filmin tüm "resmi
görevlileri", devlete ve ulu-
saJ/uluslararası duzene çalışan
kişileri, başta Tcheky Karyo'nun
olağanüstü biçimde canlandırdı-
ğı Bob, Nikita'ya kıyasla öylesi-
ne soğuk, mekanik ve "cansız"
kişiler ki, genç kadın sonunda
filmİB en sempatik kahramanı
olup çıkıyor. Ve baştaki tüm iti-
ciliğine karşın, Nikita, film bo-
yunca zamanımızın her ülkede,
her toplumda, her düzende rast-
lanan uyumsuz ve isyancı genç
insanını temsil etmeye başhyor.
Elbette bu izlenimin doğmasın-
da, Anne Parillaud denen ve
Alain Delon'un "protege"si ola-
rak geçtiği sinemada gerçekten
beklenmedik bir atılım yapan
genç kadının rolü de büyük.
"Nikita"nın daha başka ince-
likleri de var. "Derinlik Sarhos-
lug»"nun da muziğini yapan
Eric Serra'nın filmin atmosferi-
ne büyük katkıda bulunan mü-
ziği, "kadın olma"nın o benzer-
siz zevk ve üstünlüğu konusun-
da (nerdeyse biz erkekleri bile
ikna edebilecek) bir "ders" ve-
ren ve kendi efsanesini bir kez
daha yineleyen kısa, ama özlü
bir rolde Jeanne Moreau'nun
varlığı. Ve hep kendini duyuran
bir hüzün, bir karamsarük, "ya-
şama ugraşı" denen şeyin zorlu-
ğu, çilesi uzerine müthiş bir göz-
lem... "Nikita"yı görmek ve
mevsimin Amerikan egemenliği
altında geçen gidişatına bir
Fransız duyarhlığını da katmak
için daha nedene gerek var mı?
"Cadüar", özellikle küçük yaştakiler için hoş bir seyiriik
60Tık çocuğun
cadı masalıCadılar (Vitches) / Yönetmen: Nicolas Roeg /
Senaryo: Allan Scott / Oyuncular: Anjelica Huston,
Mai Zetterling, (Fitaş, Yıldız, Şafak, Ankara Batı,
Izmir Çınar, Balıkesir Şan, Nova-Baran.)
Şaşırtıcı Nicolas Roeg... lngi-
liz sinemasının bu haşarı çocu-
ğu, göruntü yönetmenliğinden
geldiği yönetmenlik uğraşında,
"Dün>iya Diisen Adam"dan
'•Karanlıgın Golgesi - Don't Lo-
ok Now"a, "Bad Timing"den
"Anlamsızlık - Insignifıcance"a,
entelektüel bir öz içermesine ça-
lışılmış görsel şölenlerle seyirci-
yi (ve de eleştirmenleri) ikiye
böldükten sonra, şimdi gelip bir
masal fantezisine, diğer bir de-
yimle bir çocuk fibnine takılıp
kalmış... Yaşı altmışa gelmiş bir
yönetmenin (Roeg, 1928 do-
ğumlu) bir masala el atması, as-
lında hoş bir şey: Çocukluğun ve
masalın yaşı mı olur?
"Cadılar", Ronald Dahl'ın bir
kitabından alınmış. Ana-
babasını yitiren 9 yaşlanndaki
küçük Luke, kendisine sürekli
cadı masalları anlatan büyükan-
nesi Helga ile birlikte, yaz tati-
üne bir otele gider. Ama otelde
lngiliz cadılannın yıllık toplan-
tısına rastlamazlar mı? Cadıla-
rın kıraliçesi (benzersiz Anjeli-
ca Huston), tüm cadılar gibi ço-
cuklardan nefret etmektedir. Ve
onları fareye dönüştürecek bir
bireşimi, kongreye büyük bdim-
sel buluşu olarak sunar. Ilk de-
neyim ise talihsizlikler sonucu,
Luke ve yakın bir arkadaşı üze-
rinde yapılır. Fareye dönüşmüş
iki çocuk, yaşlı büyükannenin
yardımıyla cadılan alt etmeye
çalışırlar!..
"Cadıtar", özellikle küçük
yaştakiler için sanırım hoş bir
seyiriik oluşturabilir. "Muppel
Show"un kuklalannın yaratıcı-
sı, artık yaşamayan Jim Henson
ve ekibinin katkısı, filmi görsel
açıdan zenginleştirmiş. Filmde-
ki "degisim" sahneleri (toplan-
tı salonunda "cadı yüzleri"nin
meydana çıkması, yemekteki
topluca "fareye dönüşme" bö-
lümleri, vs.) gerçekten de olduk-
ça başarılı. Cadılar Kraliçesin-
de Anjelica Huston, görmelere
seza!.. Büyükannede bir zaman-
lann guzel İsveçli oyuncusu, son
yıllann yönetmeni (en son
"Amarosa" filmini tstanbul Fes-
tivali göstermişti) Mai Zetter-
ling'i bulmak, tam bir sürpriz.
Velhasıl, bayram değil, seyran
değil, ama çocuklar için güzel
bir bayram hediyesi, bu "Cadı-
lar"... Büyuklerin ise doğrusu bu
fılmi görmek için fazla neden-
leri yok. Belki aşın bir Nicolas
Roeg veya Anjelica Huston hay-
ranlığı dışında!..
CADILAR KRALİÇESİ HUSTON — Anjelica Huston, bu kez
çocuklardan nefret eden bir "cadüar kraliçesi" rolünde. "Muppel
Show" kuklalannın yaratıcısı Jim Henson ve ekibinin katkısı, fil-
mi görsel açıdan zenginleştinniş.
William Friedkin "Şeytan"dan 17yılsonra "Dadı" ileyenidenperdede
Tbplıımutirkütenmistik güçlerDadı (The Guardian)
/ Yönetmen: William
Friedkin / Senaryo:
Stephen Volk, Dan
Greenburg, W.
Friedkin / Görüntü:
John A. Alonzo /
Müzik: Jack Hues /
Oyuncular: Jenny
Seagrove, Dwier
Brovvn, Carey Lovvell,
Brad Hall / Bir UIP
(Universal) filmi
(Atlas, Yumurcak,
Sinema 74, Ankara
Metropol.)
"Dadı", ya da "barika çocn-
ğun döniişü"... 200 kadar TV
yapımı yönettikten sonra, ilk si-
nema filmi için 27 yaşında ka-
meranın ardına geçen ve daha
sonra "Kanunun Kuvveti -
French Connection" ve "Şeytan
- The Exorcist" filmleriyle ina-
nılmaz bir ticari / eleştirel ba-
şan ve de saygınlık kazanan
VV'illiam Friedkin, daha sonra ne
yazık ki aynı başarılan yineleye-
medi. 1973'teki "Şeytan"dan
sonra tam 4 yıl film yapmayan
sanatçının, o zamandan beri
aralıkiı olarak çevirdiği filmler,
kanıtlanmış bir tekniğin cilalı,
ama boş yansımaları olmaktan
öteye gidemediler, eski filmleri-
nin başansına yaklaşamadılar ve
GÖRSEL AÇIDAN KUSURSUZ — Jenny Seagrove'un başrolünde yer aldığı "Dadı", görsel açı-
dan kusursuz bir gerilim filmi. Ancak "Dadı" bir kez daha bize sıradan Amerikalının ruh sağlığı
ve dengesi Uzerine kuşkular getiriyor.
bu arada, bize dek ulaşamadı-
lar. Biri dışında: 1980 yapımı il-
ginç polisiyesi "Devriye - Crui-
sing". Tüm bunlar, kendisinden
son kerte emin, kendini beğen-
miş ve biraz başandan başı dön-
müş biri olduğu söylenen Fried-
kin için oldukça üzücü olmalı.
Ama ne derler, her çıkışın bir de
inişi var. Hele gerçek birer "au-
teur" olmayan sinemacılar
için!..
Ve Friedkin, uzunca bir ses-
sizlikten sonra yine ekrana dö-
nüyor. Bu kez, "Şeytan"dan tam
17 yl sonra yeniden fantastik si-
nemaya başvurarak... Dan Gre-
enburg'un "The Nanny-Dadı"
romanından uyarlanan film, bi-
ze Los Angeles'a gelip yerleşen,
karısıyla birlikte hoş bir evde ya-
şayan ve bir de bebek sahibi
olan bir genç adamın oyküsünu
anlatıyor. Bu arada genç karı-
koca, bebeğe bakmak için bir
şirket aracılığıyla bir dadı tutu-
yorlar. Bebek bakımı konusun-
da oldukça bilgili, yabancı ak-
sanla konuşan, alımlı bir genç
kadın... Ancak seyirci, filmin
başında yer alan bir "giriş" bö-
lümuyle, çevrede yeni doğmuş
bebeklere musallat olan ve on-
ları alıp kaç^arak, yüzyıllık gor-
kemli ağaçlara "kurban eden"
kadmların varlığını bilmektedir.
Ve gizemli dadı Camilla'nın da
çevredeki ormanda kök salmış
oldukça urkutucu bir dev ağa-
cın temsilcisi, giderek onun
"nıhu" olduğu yavaş yavaş mey-
dana çıkacaktır.
Kokenini kimi ilkel inançlar-
dan, aşın uçlara vardırılmış bir
doğa sevgisinden. mistik oğele-
ri zenginleştirihniş bir tür pan-
teizmden alan bir öyküsü var fil-
min... Kuşkusuz Amerikan fan-
tastik sinemasımn genel görünü-
mü içinde, bu aküdışı öyku de
hiç şaşırtıa değiL hiç ayrıksı de-
ğil. Asıl şaşırtıcı olan (ve insanı
bir kez daha hayrete düşüren)
şey şu: Los Angeles'in ve o ge-
lişmiş bölgede yaşayan, iş-güç ve
kazanç sahibi, genç ve sağlıkh
insanların kahramanlarını oluş-
turduğu bu öykü/film, bir kez
daha bize sıradan Amerikahmn,
en azından bu tur filmlerin me-
raklı seyircisini oluşturan geniş
bir kesimin ruh sağlığı ve den-
gesi üzerine kuşkular getiriyor.
Bir yandan filmde sürekli olarak
tehdidini duyuran "deprem"
tehlikesi, öte yandan bu alabil-
diğine "uygar" çevreye sızmış
gözüken ilkel ve mistik güçler,
sanki çağdaş Amerikan toplu-
munun bitmez - tükenmez kor-
kularını, komplekslerini, kolek-
tif bilinçaltının büyük boyutlar
almış gözüken tedirginliğini sim-
geliyorlar. Ve bu filme asıl ür-
kunçluğünu veren de bu izlenim
oluyor.
"Dadı", sonuç olarak Fried-
kin'e ozgu bir kesinliğın, bir dil
egemenliğinin kendisini duyur-
duğu, görsel açıdan kusursuz bir
gerilim / korku filmi. Pek
önemli değilse de meraklılarını
doyurabılir. Yine de çocuklar,
gebc hanımlar \e de yeni ana -
babalar uzak durmalı!..
'Çekmeceler'
• Kültür Servisi — 25
ocak-16 şubat tarihleri
arasında Galeri MD'de
açılan "Çekmeceler"
başhklı sergi kitap halinde
Akbank Kültür ve Sanat
Kitaplan serisinden çıktı.
45 sanatçımn 45 yapıtıyla
katıldığı sergi bir "düşsel
müze" şeklinde
düzenlenmişti. Sergide
Alaattin Aksoy, Mustafa
Altmtaş, Koray Ariş, Bedri
Baykam, Handan
Börüteçene, Saim Bugay,
Balkan Naci Islimyeli,
Gürdal Duyar, Metin Deniz
ve Yüksel Arslan gibi
sanatçılann birer
"çekmecesi" bulunuyordu.
Bu sergiden yola çıkarak
büyük boy ve bir kutu
içinde 3 ayn kitap olarak
hazırlanan "Çekmeceler"de
her sanatçının yapıtının
renkli fotoğrafı da yer
alıyor.
Takı sergisi
• Kültür Senisi —
Hümeyra Candaş ve Ece
Dinçsoy'un takı sergisi, 11
mart günü Şeker Sigorta
Sanat Galerisi'nde açılıyor.
Vitray, ebru, çiçek, kumaş
boyama ve takı eğitimi
gören Candaş, ilk takı
sergisini geçen yıl açtı. IÜ
Antropoloji Bölümü
mezunu Dinçsoy ise uzun
yıllar halı ve kilim dokuma
üzerine çalıştı. Dinçsoy,
çalışmalannı gümüş elyaflı
takılarla, Türk takı sanatı
uzerinde sürdürüyor.
Oğrencilerden
şiir matinesi
• Kültür Servisi — Basın
Müzesi'nde ekim ayından
bu yana diksiyon dersleri
alan kursiyerler 13 martta
saat 12.45'te
gerçekleştirilecek şiir
matinesine katılacaklar.
Kursiyerler, Kadıköy Kız
Lisesi'ndeki şiir matinesinde
cumhuriyet dönemi
şairlerinin şiirlerini
okuyacaklar.
6
9O'h1
üUarda
Kadın9
• Kültür Servisi — İTÜ
Vakfı etkinlikleri
kapsamında "9O'lı Yıllarda
Ülkemizde ve Dünyada
Kadın Gündemi" konulu
panel bugün İTÜ Sosyal
Tesisleri Konferans
Salonu'nda saat 14.30'da
başlayacak. Prof. Dr. Aysel
Çelikel'in yöneteceği panele
konuşmacı olarak Prof. Dr.
Yakut Irmak özden, Av.
Dr. Tennur Koyuncuoğlu,
Prof. Dr. Lütfullah
Ulukan, gazeteci Altan
Öymen ve sanatçı Aytaç
Arman katıhyor.
UGÜN
• Mozart Paneli Mozart
konulu panel saat 19.00'da
AKM Konser Salonu'nda.
• Modernizm Sonrası
Sanat Jale Erzen'in
Modernizm Sonrası Sanat
konulu konferansı saat
16.00'da Ataturk Kitaplığı
toplantı salonunda.
• Çağdaş sanat
Söyleşisi Getronagan
Lisesi'nden Yetişenler
Derneği'nin düzenlediği
Çağdaş Sanat konulu
söyleşiye Bedri Baykam
katıhyor. Söyleşi, saat
21.00'de Getronagan
Lisesi'nde. (Harbiye, Prof.
Celal Öker Sok. No: 2)
bugün
bilsak
S MART CUMA :
19.00 GünlerinGölürdüğü:
"10.Yılında Istanbul Sinema
Günleri" HiUya UÇANSU,
MuhitünSlRER,tbrahim
ALTINSAY
19.00 BılsakTiyatro Alölycsi:
1şteBaşIşteGövdelşw
Kanaılar" Yazan: Sevim
BURAK
Görsel Sanat Atölyekri
Mehmet GÜLERYÜZ
yönetirnindc (Per. - Cum.)
Cafe-Foyer-Bar(Giris)
1100-00JO
Rock Cıfe-Bar(S.Kat)
15.00-18.00 HeavyMetal
18.00-24.00 Rock
Moving House
bilsak, sıraselviler cad.,
soğancı sok. 7 cihangir
143 28 79-99