Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
UMART 1991 * * * * KEYKÂŞAM HURİYET/17
TELEFONLAR
İSTANBULDA BUGÜN
• Basın Konseyi Temsilciler Kurulu üçüncü yıl toplantısı,
saat 10.00'da Cağaloğlu İl Genel Meclisi Salonu'nda
yapılacak. çetin Altan, gazetenin ve gazetecinin sorumluluğu,
siyasal iktidarla başın ilişkileri konusunda bir konuşma
yapacak.
A7&4 KISA
• Florya !>enlik'te belediyeye ait BELPA zincirine eklenecek
olan süpermarket inşaatı 3 milyar 245 milyon 386 bin lira
yaptınlacak. Alan projesiyle ihale olunacak olan
süpermarket, 290 metrekarelik bir alan üzerinde yüzde 30luk
emsal iskân sahası üzerine kurulacak. Yüksekliği ise 6.5 metre
olaçak.
• Ümraniye Belediyesi çocuklara kitap sevgisini
kazandırmak ve hurda kâğıtlan değerlendirmek amacıyla 2.
hurda kâğıt kampanyası başlattı. 25 şubat - 31 mart tarihleri
arasında düzenlenecek kampanyada 8 kilo kâğıt getiren her
çocuğa bir kitap hediye edilecek.
• Kadın dergisince, her ay düzenlenen paneller dizisinde bu
ay, "Doğum kontrolünde ve menopoz döneminde kullanılan
araçlann olumlu ve olumsuz yanları" konusu tartışüdı.
Istanbul Tabip Odası Toplantı Salonu'nda yapılan panelde
konuşan Kadın Hastahklan ve Doğum Uzmanı Opr. Dr. Akif
Poray, Türkiye'de toplam kadın nüfusunun 29 milyon
olduğunu belirterek, bunlardan 14 milyonunun ise
doğurganlık çağında bulunduğunu kaydetti. Doğurgan
kadınlann yüzde 12'sinin 8 çocuğa sahip oiduğunu
vurgulayan Poray, bu oranın çok yuksek olmasından dolayı
iyi bir aile planlamasının kaçınılmaz hale geldiğini söyledi.
Bulutlara 46. bomba da atıldı
İSKİ tarafından başlatılan yapay yağış sistemi
sürdürülüyor. 22 ekim tarihinde başlatılan
bulut tohumlama işleminin46'ncısıdün yapıldı.
BARAJLAR DOLUYOR — Kente su sağlayan 7 barajdaki su rezervi artraaya devam ediyor. Ba-
rajlardaki doluluk oranı yarıya yaklastı. (Fotoğraf: Suat Kozluklu)
İstanbul Haber Servisi — İS-
Kİ, geçen yıl ekim ayında baş-
lattığı yapay yağış sistemini sür-
düriiyor. Yetkililer, uygulamanın
yağış mevsiminin sonu olan 15
nisan tarihine kadar sürdürüle-
ceğini, bu tarihten sonra uygu-
lamaya ara verileceğini söyledi-
ler.
Istanbul'da kuraklığın doruk
noktasına ulaştığı günlerde baş-
latılan yapay yağış sisteminin
başanyla sürdürüldüğünü kay-
deden yetkililer, 22 ekim tarihin-
de yapılan ilk uygulamadan bu-
güne kadar toplam 46 tohumla-
manın yapıldığını söylediler.
Istanbul'da son bulut tohum-
lama işlemi önceki gece yapıldı.
Atatürk Havalimam'ndan kal-
kan uygulama uçağı dün gece
Ömerli ve Darlık barajları su
toplama havzalan üzerinde 1 sa-
at 18 dakika süreyle bulut to-
humlama işlemi yaptı.
Bu arada kente su sağlayan 7
barajdaki su rezervi de artmaya
devam ediyor. Barajlardaki su
miktan bir önceki güne göre
toplam 841 bin metreküp arta-
rak 326.5 milyon metreküpe
ulaştı. Son 24 saat içinde Ömerli
Barajı'nda bir değişme görül-
mezken Alibeyköy'de 102 bin,
Eski Elmah Barajı'nda 1800
metreküplük bir azalma görül-
dü. Son yapılan ölçümlerde
ömerli Barajı'nın rezervi 117.9
milyon metreküp, Terkos Bara-
jı rezervi 59.4 miiyon metreküp,
Yeni Elmah Barajı'nın rezervi
8.8 milyon metreküp, Alibeyköy
Barajı'nın rezervi 8 milyon met-
reküp, eski Elmalı Barajı'nın re-
zervi 571 bin metreküp olarak
belirlendi.
m Ptttt tmitt 055
• ttfaiyc:0O0
• jantoma: 056
• Zakrta MidûrtMji: 527 57 00
• mzMUO* MMIrtKİ:
172 13 73 -74-75 ve 088
• tSKİ ı n n : 066
• SA&M:
Mınf AeH: 077
Sathk MMyrtiji: 511 S9 18
Cerrakpaşa Tıp: 588 48 00
Çapa Tıp: 525 92 30
K m n T*: 340 01 00
H»f*Mtf h M M : 345 46 80
$İ*M Ettt: 131 22 09
T*staı Hkyartıa: 152 43 00
SSK SmOtfK 588 44 00
SSK Okmytoa: 132 30 00
SSK ttztafc: 358 67 60
• TMFİK:
Tnfik S * t m.: 176 24 14 (Ist).
356 04 85-86 (Kadıköy)
BMfi Tnflk: 377 22 07 (E-5)
356 04 86 (Sehınçi),
314 36 (B.Çekmece)
• THY:
k Hatiar 573 13 31.
Dı* HaUar 574 23 00 (25 hat).
Santrat: 574 73 00,
ReztnasrM: 574 82 00 (45hat)
• DDY:
StokKi Dmı«aıa: 527 00 50.
H.Pa*a D M * U : 336 20 63
H.Pata SMtnl 348 80 20
HABERLERIN DEVAM1
OLAYLAREN
ARDENDAKI
GERÇEK(Baştarafı I. Sayjuda)
seçme ve seçilme hakları tanın-
dı. 1935'in ocak ayında ilk kez
kadınlann da oy kullandıkları
bir genel seçim yapıldı ve 18 ka-
dın milletvekili Meclis'e girdi.
Atatürk devrimi, kadın-erkek
eşitliğini içerir. Devrimin içeri-
ği demokratiktir; ancak tek partı
yöntemiyle yıirurluğe konmuş-
tur.
I949'da TUrkiye Avrupa Kon-
seyi'ne üye oldu. O yılda bile
Avrupa'nın kimi ulkesinde ka-
dınlara seçme ve seçilme hakla-
rı tanınmanııştı. tsviçre, bu ne-
denle Avrupa Konseyi'ne gire-
memiştir.
Son yıllarda ulkemizde "ka-
dınlara hak ve özgürlük " eylem-
leri yoğunlaşmıştır; kadınlar or-
gûtlenıyorlar ve ağırlıklarını
toplutn hayatına koyuyorlar; sı-
yasal dünyamızda da seslerini
duyurmaya çalışıyorlar.
Kadın eylemlerinin son yıllar-
da anmasının nedenleri arasın-
da 'irtica"nın yiikselişi birinci
sırada gelmektedir. Kadını ikinci
sınıf yaratık sayan şeriaıçı dün-
ya görüşü yayılmaktadır. Cum-
huriyet Türkiyesi'nde, kadınla-
rıtmzın bu akıma karşı durmak
için örgüılenmelerini doğal say-
mak gerekiyor.
Türkiye'nın tarihinde, kadın
hakları ve özgürlükler'min ger-
çekleşmesi, yukandan aşağıya
doğru olmuştur. Aradan geçen
uzun siırede kadınlanmız bilinç-
lenmişlerdır; şimdi haklarını ko-
rumada, savunrnada, gelişlirme
ve derinleştirmede ne kadar et-
kili olurlarsa, demokrasiye o
oranda katkı yapacaklardır.
Çağdaş uygarlık, kadın-erkek
eşitliğini "insan" kavramında
pekiştirmek yolundadır. Her iki
cinsin insanlaşmasında, "eşillik "
kavramı ozunü bulacaktır. An-
cak barış, demokrasi ve sosyal
adalete donuk duran bir lop-
lumda bu aınaca ulaşılabilir.
Yasaklar ve baskılarla dona-
tılnıış ve kuşatılmıs bir toplum
dûzenini aşınak için verilecek
savaşımda, kadın-erkek elbetıe
el ele ve birlikte yuruyeceklerdır.
• * •
Akbulut:
(Baştarafı I. Sayfada)
ceki akşam yapılan toplantısında
Akbulut. Adnan Kahveci'ye dö-
nerek borsadaki gelişmeleri gün-
demegetirdi. Akbulut. borsaya
ilişkin başka ülkelerdeki uygu-
lamalara da bakarak borsada
oynayarak elde edilen kazançla-
rın vergilendirilmesiyle ilgili ye-
ni bir düzenleme yapılmasını is-
tedi. Kahveci de bu konuda bir
düzenleme yapılmasının yararlı
olacağını soyledi.
Saint Joseph
(Baştarafı 16. Sayfada)
Istanbul şampiyonu oldu. Geçen
sene Türkiye ve Istanbul ikincisi
olan Joseph, dünkü birinciliği ile
üçüncü kez Istanbul şampiyonlu-
ğunu yakaladı. Dün oynanan
macta Robert Lisesi'ne çok güzel
pres yaparak oyunu farkh kaza-
nan Saint Joseph 14-16 mart ta-
rihlerinde Kocaeli'ne Türkiye ya-
rı final müsabakaları için gide-
cek. Günün diğer karşılaşmala-
tında şu sonuçlar ahndı: Kadıköy
Anadolu-Tarabya Kemal Ata-
türk: 58-38, Cağaloğlu Anadolu-
F.Bilge Kağan: 65-66, Rezzan
Has - Özel Doğuş: 106-64. Bu
karşılaşmalardan sonra sırala-
mada Özel Saint Joseph birinci,
Kadıköy Anadolu ikinci, Rezzan
Has üçüncü, Robert Lisesi ise
dördüncü oldu.
Ozal bastırıyorANKARA (Cumhuriyel Bü-
rosu) — Başbakan V'ıldınm Ak-
bulut, Cumhurbaşkanı Turgut
Özal'ın "elçisi" olarak Ankara1
da topladığı Istanbul ilçe baş-
kanlarına, "Eğer Semra Ha-
nım'ın başkanlığını kabul el-
mezseniz. Cumhurbaşkanı
MKYk üyelerini tek tek çağırıp
istediği karan çıkartır. Cumhur-
başkanı MKYK'da kongreyi ip-
tal ettirir ve bıiyük kongreyi İs-
tanbul'suz toplanz" dedi. Ak-
bulut, bu baskı ile ilçe başkan-
larından Semra Özal'ın Istanbul
İl Başkanhğı'na adaylığı için yet-
ki aldı. Ancak Çankaya'ya yakın
kaynakların adaylıktan çekildi-
ğini one sürdukleri Talat Vümaz,
"Çekilıneyecetim" dedi. Yıl-
maz'ı destekleyenlerden ANAP
Istanbul Milletvekilleri Baki Al-
bayrak ile Adnan Yıldız da "Biz
yetki verdik, ama Semra Ha-
nım'ın da Başbakan'a yetki ver-
mesi lazım" gorüşünu sa-
vundular.
Başbakan Yıldırım Akbulut-
un Istanbul olayını çözmek
amacıyla Ankara'ya çağırdığı
ANAP ilçe başkanlarından Ta-
lat Yılmaz'ı destekleyenler önce
Devlet Bakanı Mehmet Keçeci-
ler ile görüştüler. Keçeciler'in,
"Başbakan'a yardımcı olun" de-
mesi yumuşamanın ilk işareti
oldu.
İlçe başkanları daha sonra
ANAP Genel Merkezi'nde Baş-
bakan Yıldırım Akbulut ile top-
lantı yaptılar. Basına kapalı ola-
rak altı saat suren toplantıda
Akbulut, Cumhurbaşkanı
Özal'ın Istanbul II Kongresi'ne
ilişkin görüşlerini anlattı. Akbu-
lut, Cumhurbaşkanı Özal'ın ne
pahasına olursa olsun, eşi Sem-
ra Özal'ın ANAP Istanbul İl
Başkanhğı'na seçilmesini istedi-
ğini ifade ederek, "Cumhurbaş-
kanı ya olacak, ya olacak diyor.
Sizlerin haklı nedenleriniz ola-
bilir. Ama karşı çıkmayı siirdii-
riırseniz partide çok daha bıiyük
sıkıntılar yaşanz. Bunun veba-
lini de hiçbirinizin üstlenecegi-
ni zannetmiyorum" diye konuş-
tu. Akbulut, sözlerini şöyle
sürdurdü:
"Eğer Semra Hanım'ın ada>-
lığına karşı çıkarsanız Cumhur-
başkanı MKYK üyelerini tek tek
toplantıya çağıracak. Hepsini ik-
na eder ve MKYK'dan istedigi
karan çıkanr. İl kongresi feshe-
dilebilir. Hatta biıtün ilceler fes-
hedilir. O zaman buyuk kong-
reye İstanbul'suz gideriz. Bunu
göze alamazsınız."
Akbulut, ilçe başkanlarının
Semra Özal'a karşı çıkış neden-
lerini dinledikten sonra da
"Haklı olabilirsiniz. Ancak baş-
ka çıkış yolumuz >ok. Talat Be>
çekilmeli. Önce bunda
anlaşalım" dedi. Semra Özal'ın
il başkanlığına Fatih, Ümraniye
ve Gaziosmanpaşa ilçe başkan-
larının karşı çıkmasına rağmen
öbür ilçe başkanları Akbulut'a
"yetki" verdiler. Akbulut da
"Listeyi aynca göriişiiriiz" de-
mekle yetindi.
Ozal listede de ısrarlı
Cumhurbaşkanı Özal'ın sade-
ce Semra Özal'ın adaylığında
değil, yönetim ve delegasyon lis-
tesinde de ısrarlı olduğu oğrenil-
di. Akbulut ise yumuşamayı
sağlamak için Semra Özal'ın lis-
tesine muhaliflerden de isim
alınması konusunda Cumhur-
başkam'nı iknaya çalışıyor.
ANAP İstanbul İl Kongresi
aday olma süresi biterek oylama
aşamasında ertelendiği için her
iki listenin de geri çekilmesi ve-
ya listelerde değişiklik yapılma-
sı yasal açıdan mümkün gorül-
müyor. Bu nedenle Akbulut'un.
Semra Özal'ın yönetim kurulu
ve delegasyon listesinde uzlaşma
arayışı, muhaliflerce "yasal ola-
rak gerçekleşmesi mümkün ol-
mayan bir yol" olarak değerlen-
diriliyor. Bu engelin, bugün top-
lanacak olan MKYK'da kongre
iptaline gidilmemesi halinde
"anahlar liste" yoluyla aşılabi-
leceği savunuluyor.
Yılmaz da kararlı
Akbulut'un ilçe başkanlarıy-
la yaptığı toplantıdan sonra
ANAP Teşkilat Başkanı Orhan
Demirtaş. Büyük Ankara
Oteli'nde bir yemek düzenledi.
Yemek öncesinde gazetecilerle
konuşan Yılmaz, "Adaylıktan
çekilmeyeceğim" dedi. Yılmaz,
"Semra Ozal çekilirse siz çeki-
lir misiniz?" sorusunu ise "O
zaman olabilir. Ben tek başıma
çekilmem " diye yanıtladı.
Talat Yılmaz'ı destekleyenler-
den İstanbul Milletvekilleri Ba-
ki Albayrak, dün Cumhuriyet'e
"Biz Başbakan'a yetki verdik.
Ama şimdi Semra Hanım'ın da
yetki vermesi lazım. Her şeyi o
çözecek" dedi. Albayrak, "İki
liste de geri çekilecek. Ama son-
ra listeyi Yıldırım Bey yapacak.
Yıldırım Bej, Bu listede II Baş-
kanı Semra Hanım olacak' der-
se kabul ederiz. Ama liste çok
ters olursa ne olur, bilemem" di-
ye konuştu.
Semra Özal'ı destekleyen libe-
rallerden Biilent Akarcalı ise
"taşralı" bakanlar olarak nite-
lendirdiği Abdülkadir Aksu,
Cemil Çiçek ve Mehmet Keçe-
ciler'in herhangi bir karar ol-
maksızm İstanbul seçimlerine
müdahale ederek parti suçu iş-
lediklerini söyledi. Akarcalı, or-
tak liste yapılmasını Semra
özal'ın kabul etmeyeceğini de
belirterek, "Suçlu olanlar taşralı
bakanlardır" diye konuştu.
Semra Özal yanlısı ilçe baş-
kanlarının ise Akbulut ile yap-
tıkları toplantıdan sonra
"rahatladıkları" gözlendi. Üs-
kudar îlçe Başkanı N. Tank Piş-
kin, "Başbakan'a yetki verdik.
Artık her şeyi o çözecek. Bu me-
sele bitti" dedi. Sarıyer İlçe Baş-
kanı Erdal Aksoy da, "Artık iş
bitti. Başbakan listeyi hazırlaya-
cak. Bizimle bir daha göruşme-
sine gerek kalmadı" diye
konuştu.
İlçe başkanlarımn Akbulut ile
toplantıdan sonra hemen otele
geçmeleri üzerine, gelişmeleri
öğrenemeyen Devlet Bakanı
Mustafa Taşar ile Cumhurbaş-
kanlığı Halkla İlişkiler Müşavi-
ri Fevzi İşbaşaran d,a otele gel-
diler. Taşar ve İşbaşaran, Sem-
ra Özal yanlısı ilçe başkanı Er-
dal Aksoy ile odasında görüş-
tükten sonra geceyarısı asansör-
le indiklerinde lobide öbür ilçe
başkanlarıyla karşılaşınca şaşır-
dılar. Taşar, gülerek lobideki il-
çe başkanlarıyla tokalaştıktan
sonra otelden ayrıldı.
Bu arada Cumhurbaşkanlığı
çevreleri dün "üç asi bakanın
koltuklarında kalması karşılı-
ğjnda Semra Özal'ın il başkan-
lığı konusunda anlaşmaya
varıldıgı" havasını yaymaya ça-
lıştılar.
Özal ile göriişme
Başbakan Yıldırım Akbulut,
Cumhurbaşkanı özal ile Çan-
kaya Köşkü'nde yaptığı görüş-
meden sonra yaptığı
açıklamada, "Bilmelisiniz ki
ANAP, bütiin problemkrini ra-
hatlıkla çözer. Fevkalade bir
durum olmaz" dedi. İstanbul il-
çe başkanlanyla yaptığı görüş-
meyi özal'a aktardığını anlatan
Akbulut, "Önerinize itiraz et-
medi diyebilir misiniz?" seklin-
de bir soruyu, "Henüz kesin bir
çözüm önerisiyle de gitmedik.
Ana hatları ile ifade ettik. Bel-
ki de fazla ilgilenmedi" diye ya-
nıtladı.
İstanbul sorununun çözümü
için tek liste yapılıp yapıünaya-
cağı sorusuna, "Olabilir" kar-
şılığını veren Başbakan
Akbulut, Talat Yılmaz ile ilçe
başkanı olması sıfatıyla görüş-
tüğünü, Semra Özal ile bu ko-
nuda görüşmeyeceğini ifade
etti.
Karalama kampanyası
Devlet Bakanı Mehniet Keçe-
cikr, direnişçi bakanlar hakkın-
da yolsuzluk dosyası tutulduğu
ve Çankaya'ya iletildiği yolun-
daki iddialar nedeniyle haftalık
Nokta dergisini mahkemeye ve-
receğini söyledi.
içişleri Bakanı Abdülkadir
Aksu ise dosyada adı geçen
Necmettin Akyıl'ın,' Güneydo-
ğu Anadolu Bölgesi'nde önem-
li yatınmları bulunan bir kişi
oiduğunu, ancak kendisinden
teşvikle ilgili herhangi bir yar-
dım talebinde bulunmadığınr
açıkladı. Aksu, "Kendisine ki-
min nezdinde ve hangi işi takip
ettiğim konusunda hodri mey-
dan diyor ve gerçek dışı iddia
sahiplerini müfteri ilan
ediyorum" dedi. Aksu, iddia
edildiği gibi Diyarbakır'a gidi-
şinde Refah Partisi il başkanı ile
de görüşmediğini kaydetti.
Gözler MKYK'da
ANAP Merkez Karar ve Yö-
netim Kurulu yaklaşık 1.5 aylık
bir aradan sonra İstanbul'daki
gelişmeleri görüşmek üzere bu-
gün toplanıyor.
Denktaş: KKTC kaderini kendi tayin edecek
RAUF DENKTAŞ
KKTC Cumhurbaşkanı
Körfez savaşının sonuçlanma-
sının ardından, Kıbrıs sorunu
yeniden hareketlilik kazanmaya
başladı. Birleşmiş Milletler Ge-
nel Sekreteri Sayın Cuellar'ın
sorunun çözümüne ilişkin ola-
rak yeni girişimlerde bulunaca-
ğı, Turkiye'nin BM nezdinde te-
maslarda bulunduğu, KKTC'nin
bazı bölgeleriyle ilgili pazarlık-
lar yapıldığı tartışıldı, yazılıp çi-
zildi.
Bu gelişmeler çerçevesinde,
KKTC'nin. Kıbrıs sorununun
çözümüne ilişkin yaklaşımını bir
kez daha yineleme gereği duyu-
yorum. KKTC olarak self deter-
minasyon hakkımızı savunmaya
devam edeceğimizi, sorunun çö-
zümüne ilişkin tek yanlı hiçbir
taviz vermeyeceğimizi vurgula-
mak isterim.
1977 anlaşmalarını yaptığı-
mızda iki devletlilik vardı. Biz,
idaremize Federe Devlet adını
vermiştik. Rumlar yine "Kıb-
rıs Cumhuriyeti" adıru kulla-
nıyorlardı, ancak bunun gü-
neyde Rumlara hizmet eden
bir cumhuriyet olduğu aşikâr-
dı. Bu Rum idaresinin 1960'ta
kurulmuş olan müşterek cum-
huriyet ile hiçbir ilişkisi yok-
tu. Dolayısı ile kurulacak fe-
deral cumhuriyete, Rumlar da
biz de kendi idarelerimizin yet-
kilerinden bir kısmını verecek-
tik ve ortaya müşterek anaya-
sası ile müşterek federal kuru-
luş çıkacaktı. Bunu oluşturan
iki halkın cumhuriyetleri veya
federe devletleri de kendileri
için halklarının iradesi ile bi-
rer anayasa yapacaklar ve
merkezi hükümete devretme-
dikleri yetkilerini kendi anaya-
salarının çerçevesinde kullana-
caklardı. Makarios'la varılan
anlaşmanın esprisi budur. Za-
len federasyon başka türlü ol-
maz; federasyonu kuracak
olan birimlerin siyasi eşitliği,
egemenlik hakları, birleşme
kararını verecek olan insanla-
rın ayrı self-determinasyon
hakları teslim edilmezse, bun-
lar yoktur denirse hiçbir yere
varılamaz, her şey olduğu yer-
de olduğu gibi kalır.
Şimdi Vasiliu, 'Federasyon
olsun, ancak bunun temeli iki
ayrı devlet olamaz' diyor ve
'İki devletlilik olmaz' diyor.
Yani "Kıbns Cumhuriyeti" de-
diği Rum Cumhuriyeti, ege-
menliğe sahip bir cumhuriyet
olarak lütfedecek, anayasasın-
da bazı değişiklikler yapacak,
Türklere gönlünce bazı yetkı-
ler verecek, bir nevi cemaat
meclisi kurmamızı kabul ede-
cek ve 28 yıllık Kıbrıs mesele-
si halledilmiş olacak!..
Federasyon, ayrılığa da da-
yanmayacak diyor Sayın Vasi-
liu. Evet, 1960 anlaşmalarını
ayrılığa dayarur diye yok etme-
ye kalkıştıklannı hatırlarsak,
bu "iyi niyetli" liderin ne yap-
mak istediğini anlamakta zor-
luk çekmeyiz.
Biz federasyon demişsek,
1960 anlaşmasındaki hakları-
mızdan vazgeçerek ve Kıbrıs
Rum Cumhuriyeti'ni tüm Kıb-
ns'ın meşru hükümeti kabul
ederek kendilerine el açmış de-
ğiliz. Tam aksine, 28 yıldır tüm
Kıbrıs'ı temsil eden müşterek
bir hükümet bulunmadığı
içindir ki 1977'de Makarios-
la yaptığım anlaşmada federai
bir cumhuriyet arayışı içinde
olduğumuzu açıklamaktayız.
İki toplum lideri müşterek bir
cumhuriyet arayışı içine niye
girmişlerdi? Çünkü ortada
müşterek bir cumhuriyet kal-
mamıştı. Makarios'un bize
yaptıkları ile Saddam'ın Ku-
veyt'e yaptıkları arasında bir
fark yoktur. Müşterek cumhu-
riyetin eski ortakları 1963'te
yok edilen cumhuriyette, cum-
huriyetin kurucusu iki egemen
halktılar. Yeni cumhuriyette de
öyle olacaklardır. Fakat yeni
federal cumhuriyet kurulunca-
ya kadar, egemenliğin, "Kıb-
ns Cumhuriyeti" adının arka-
sına saklanan Rum Cumhurı-
yeti'nde oiduğunu bize kimse
kabul ettiremez. Çünkü bu,
Rum liderliğinin 1963'te Sad-
dam'vari saldırısı ile elde ettik-
lerini kendilerine bağışlamak
olur. Kıbrıs Türklerinin bun-
ca yıllık mücadelesi bunun
için yapılmış değildir. Ege-
menlik. eşitlik. ortaklık ve
1960 garantileri çerçevesinde
federal bir cumhuriyet oluş-
turmak yonünde kaderimizi
(ayin hakkı bizim olandı; el-
den çıkartmadığımız, Ruma
teslim etmediğimiz hak ve sta-
tümüzdur, toplumsal varlığı-
mızın ve özerkliğimizin teme-
lidir. Federasyon dediysek, Va-
siliu'ya tavla teslim anlamına
söylemedik. Kıbrıs Türkünün
kaderi ile kimse oynayamaz,
bu kaderi KKTC halkı tayin
eder.
Self determinasyon
Biz halk \e toplum kelime-
lerinin eşdeğerde oiduğunu
kâfi derecede ispat ettik sanı-
rım. 1955-58'İerde Kıbrıs
Rumları, Kıbrıs için Kıbrıs
halkı olduklarını söyleyerek ve
bizi de azınlık diye kaale al-
maksızın self determinasyon
hakkı isterken, ada dahilinde
ve dünyada "Kıbrıs Rum
cemaati" olarak bilinmektey-
diler. Bize de Kıbrıs Türk ce-
maati diyorlardı. Koloni ida-
resinde yaşayan, dini, dili, kül-
türü, ulusal düşüncesi ve he-
defleri tamamen ayrı iki eşit
toplumdan biriydik. Neticede,
her iki tarafın da self determi-
nasyon hakkı olduğu vurgu-
landı. Demek ki Kıbrıs'ta ya-
salara geçmiş olan, 1959-60
anıaşıııaldrına \e anayasasına
girmiş olan "Kıbrıs Rum top-
lumu ". "Kıbrıs Türk
toplumu" deyimleri self deter-
minasyon hakkını haiz birer
halkı veya topluluğu göster-
mektedir. Kıbrıs Cumhuriye-
ti'nin ortak bir cumhuriyet
olarak imzalarını ayrı ayrı at-
mış olan bu halklar veya top-
luluklar böylelikle bir araya
gelmişler ve 3 yıl müşterek bir
cumhuriyeti yürütmüşlerdir.
Vasiliu 649'u kendi arzusu
doğrultusunda yorumlamakta
serbesttir. Bu serbestliği bize
de tanımak zorundadır. Kıbrıs
Türkü, Kıbrıs'ın egemenliğin-
de, toprağında, havasında, de-
nizinde ve suyunda hangi hak-
lara sahip oiduğunu çok iyi
bilmektedir. Çünkü bunları,
Rum saldırıları karşısında
adım adım korumuştur.
Vasiliu, "Yapılacak öneriler
bir federal devlete dayanmalı-
dır" derken, federal devletle-
rin self determinasyon hakla-
rı var olan komşu, egemen
devletlerin birleşmesinden
oluştuğunu bilmiyormuş gibi
davranıyor. Bilmiyorsa öğren-
mek zamanı gelmiştir: Federal
devletler, egemen devletlerin
anlaşması ve kendi yetkilerin-
den bazılarını, oluşturacakla-
rı merkezi hükümete verip, ge-
riye kalanlan kendi egemen-
liklerinde kullanmak suretiy-
le oluşur.
Biz burada federasyon ku-
racaksak, bu temeli kabul et-
mişiz demektir. Bu temeli ka-
bul etmiyorsak kurulacak olan
federasyon değil, maskaralık-
tır.
Toprak konusu
Maraş, KKTC topraklarının
bir parçasıdır. Maraş'ta mal
sahibi olan ve KKTC'nin ege-
menliğini, idaresini kabul eden
üçüncü uyruklulann geri dö-
nebileceklerini 1976'dan bu
yana birkaç kez açıklamıştık.
Bu konuda Maraş'a canlılık
getirecek formüller bulunabi-
lir. KKTC'nin egemenliği ve
idaresi baki kalmak kaydıyla!
Fakat konu Kıbrıs meselesinin
bir parçası olarak ele alınır.
Mesele bir bütündür; parçala-
ra bölünemez.
Topraklarını Rum saldır-
ganlara karşı 11 yıl korumuş
olan halkımızı Ruma teslim
etmenin bir nedeni veya anla-
mı yoktur. Yeşilırmak ile
Akıncılar bunlar arasındadır.
Ayrıca Yeşilırmak bizim yeraltı
su kaynağımızdır. Yeşilırmak
1
sız olamayız. Kavuşmamız zor
oldu, kavuştuk, ayrılamayız.
Makarios'la yaptığım anlaş-
mada toprak konusunda gü-
vence, ekonomik verimlilik ve
gelirlilik hayati faktörlerdir.
Bizim olanı Ruma vereceğiz
diye bir anlaşma yoktur. Geç-
mişte şöyle denmiş, böyle dü-
şünülmüş. Olabilir. İnsanlann
yerleşimi ve kökleşmesi ile il-
gili konularda erken hareket
edilmezse, insanlar kök saldık-
tan sonra onları yeniden sök-
mek, insan haklarına da aykı-
rıdır. Eğer Kıbrıs'ta, bugün,
Rumlar arasında bir göçmen
sorunu varsa bunun nedeni
1963'ten 1974'e bize yaptıkla-
rıdır. İç içe yaşamayı Kıbrıs1
ta Rum Cumhuriyeti kurup
bizi azınlık durumuna indir-
mek şartına onlar bağladı. 11
yıl toplumumuzun °?o 25'ini
göçmen olarak yaşaıujaı, ıu-
mümüzün canına okudular,
tek bir hak tanımadılar. Şim-
di geleceği planlarken aynı
şeylerin olmaması için aramız-
daki sıkıntılan paylaşmak zo-
rundayız. Nüfus mübadelesi
bu düşüncelerle yapıldı; iki ke-
simlilik böyle doğdu ve kabul
edildi. Toprak sıfırlamasının,
moratoryumun nedenleri de
bunlardır. Karpaz'da Rumlara
yer verilmesi düşünülemez, iki
kesimliliğe ters düşer, devam-
lı sürtüşmelere yol açar, böyle
formül düşünülemez.
Görüşmeler başladı, başlı-
yor dönemlerinde halkı tedir-
gin edecek şayialar daima ya-
yılmıştır. Daima halka "Aldır-
mayınız, işinize bakınız" de-
dim. Yine aynı şeyi söylüyo-
rum. Aldırmayınız, işinize ba-
kınız.
Toprak konusu tek yönlü
bir konu değildir. Al-ver ko-
nusudur. Egemenliğimizle ilgi-
lidir; kuzeyde bunun kabul
edilmesine bağlıdır. Telaş ede-
cek bir durum yoktur.
GOZLEM
UGUR MUMCU
IBa$tarafı I. Sayfada)
nem yaşıyoruz...
2. Hava Kuvvetleri Komutanhğı'nda dün sabah verilen bri-
fingde, komutan Hava Korgeneral Sadi Ergüvenç, gazeteci-
lerin sordukları çeşitli soruları açık yürekle yanıtladı.
Kurmay Başkanı Hava Kurmay Albay Faruk Cömert'in ko-
nu ile ilgili özlü konuşmasından sonra gazeteciler komu-
tanları soru yağmuruna turtular.
Yanıtlar duraksanmadan veriliyor, en güç sorular bile ya-
nıtlanıyor.
Sorulan sorular arasında "ABD'nin izlediği siyasef ve bu
siyasetin yarattığı ya da bundan sonra yaratacağı olası so-
runlar da var. Komutanlara ABD'nin, Türkiye'yi, Irak ordu-
sundan kat kat üstün savaş gücüne sahip olan Sovyetler
karşısında yıllarca eski silahlarla savunmasız bırakıp bırak-
madığını soruyoruz.
Örneğin Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yıllarca "Scvyet
tehdidi" karşısında yeterli, modern araç ve gereçlerle do-
natılmadığı konusuna değiniliyor. Silahlı kuvvetlerin NATO
yükümlülükleri karşısındaki durumu ele alımyor.
Modern savaşlar, artık klasik silahlarla değil elektronik
silahlarla yapılıyor. Bu savaşlar roketler, füzeler, radar sis-
temleri ve her türlü elektronik aygıtla donatılmış uçaklarla
yapılıyor.
Hangi ülkenin ekonomik gücü varsa, o ülke bu silahları
satın alabiliyor.
Modern araç ve gereçleri gelişmiş sanayi ülkeleri ürete-
biliyor. Bu ülkelerce üretilen araç ve gereçler az gelişmiş
ülkelere satılıyor. Az gelişmiş ekonomiler bu açıdan da ge-
lişmiş ekonomiler için birer pazar oluşturuyorlar
Irak'ın başta Sovyetler Birliği olmak üzere Fransa'nın, Çin
Halk Cumhuriyeti'nin ve Federal Almanya'nın silah pazarı
olması gibi.
Türkiye gibi NATO ülkeleri de savunma araç ve gereç yö-
nünden ister istemez ABD'ye bağımlı oluyorlar.
Bu bağımlılık, ekonomik ve siyasal bağımlılıkla birlikte yü-
rüyor.
Söz gelişi^ NATO eğitim uçuşları için kullanılması gere-
ken İncirlik Ussü, NATO sorumluluk alanı dışındaki bölge-
lere yapılan hava bombardımanları için ABD uçaklarına açı-
lıyor.
_ Savunma artık ekonomik güç ile özdeş bir hale girmiş.
Ülkeler artık "gayrisafi millihasılalan"ndan savunma için ne
kadar para ayırırlarsa, savunmalarını bu oranda güçiendi-
riyorlar.
Napolyon'dan bu yana "Garp cephesinde yeni bir şey
yok!"
— Para, para, para...
8. Hava Jet Üssü'nde genç pilotlar, CF-104 uçakları ile
sektirme, pike ve roket atışları yapıyorlar.
Pilotlar, verilen hedefleri arka arkaya isabetli vuruşlarta
bombalıyorlar.
Dün öğleden sonra gezdiğimiz Batman Hava Üssü'nde
ABD'den gelen "MH-53" helikopterlerini uzaktan da olsa
gördük. Amerika'dan gelip Batman'da konuşlandırılan her
türlü elektronik aygıta sahip bu dört helikopterden biri Ku-
zey Irak'ta tutsak düşen bir kısım Amerikalının kurtarılma-
ları operasyonunda kullanılmış.
Türk Hava Kuvvetleri'ne bağlı uçaklar Erhaç ve Batman
hava üslerinde savunma amacıyla konuşlanmışlar. Yalnız,
.İncirlik Üssü'nden kalkan savaş uçakları Irak'ı bombalamış-
lar.
Batman'dan sonra helikopterle Siirt'e geçerek 7D. Tugay
1
da konuk edilen Iraklı sığınmacılarla görüştük.
Komutanlar ve alt rütbedeki subaylarla görüşüyoruz. Hep-
si de verilecek her görevi yapacak nitelikte subaylar.
Hepsi de yurt güvenliği tehlikeye düşmedikçe savaşın bir
cinayet olacağı inancında.
Bazı sivillerimiz de Osmanlı beylerbeyi tavırlan ile savaş-
tan yana!
Türkiye, Irak ile bir savaşa tutuşsa, bu savaştan rahat kö-
şelerinde, savaş kışkırtıcılığını yapanlar savaşmayacaklar.
Başkalarının canı üzerinde "milliyetçilik" ve "akiif d/ş politika"
edebiyatı yapmak ne kadar da kolaydır? Nasıl olsa ölecek
olanlar kendileri değil, başkalarıdır!
Diyarbakır'dan olumlu izlenimlerle ayrılıyoruz...
Nadir Nadi'ye
(Boştara/ı I. Sayfada)
turulacak bir kurul tarafından,
İstanbul'da verilecek.
Büyükşehir Belediye Meclisi
1
nin dün geceki toplantısında,
gazetemiz Başyazarı Nadir Na-
di, oybirliğiyle "Yılın
Atatürkçüsü" seçildi. Büyükşe-
hir Belediye Başkanı Yüksel
Çakmur, belediye meclis toplan-
tısında yaptığı konuşmada, ge-
çen yıl aynı ödülün Ord. Prof.
Dr. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu-
na verildiğini anımsatarak şun-
ları söyledi:
"Yunus Nadi'den gelen bir ya-
şam felsefesini ve dünya görüşü-
nü ilke olarak ortaya koyan Na-
dir Nadi, yaşam biçimi olarak
her zaman demokrasivi savun-
muştur. Nadir Nadi, biıtün dar-
bdere karşı çıkmış, özgürlükten,
insan haklanndan ve demokra-
siden yana yılmaz bir savaşımı
bugüne dek sürdürmüştür. He-
pimize öğretmenlik yapan ve
Mustafa Kemal devrimleri için
en güzel eserleri veren Nadir Na-
di, şehir medisimizce oybirliğiy-
le 'Yılın Atatürkçüsü' seçilmiş-
tir."
SHP'li ve ANAP'h belediye
meclisi üyelerinin oybirliğiyle
"Yılın Atatürkçüsü" seçtiği Na-
dir Nadi'ye ödülü İstanbul'da
verilecek. Nadi'ye ödülünü ver-
mek üzere Büyükşehir Belediye
Başkanı Çakmur'un başkanh-
ğında SHP'li, ANAP'h meclis
üyeleriyle belediye üst düzey yö-
neticileri ve gazetecilerden bir
kurul oluşturulacak.
Büyükşehir Belediye Meclisi,
aynca tarihi Kemeraltı Çarşısı-
nm ana girişlerinden birini oluş-
turan Milli Kütüphane Cadde-
si'nin adının "Nadir Nadi
Bulvan" olarak değiştirilmesini
oybirliğiyle karara bağladı.
Süperlere
(Baştarafı 1. Sayfada)
ri alanlara telafi edici ödeme ya-
pılmayacak.
Tasarının tümü üzerinde ya-
pılan görüşmelerde grubu adına
söz alan SHP İçel Milletvekili
Ethem Cankurtaran, çıkanlan
yasa ile süper emeklilerin uğra-
dıkları haksızlığın giderilmedi-
ğini savundu.
DYP grubunun görüşlerini
açıklayan Zonguldak Milletveki-
li Güneş Müftüoglu da yasanm-
yeterli olmadığını öne sürerek
tasarının hükümetten geldiği ha-
liyle kabul edilmesinin süper
emekliler için daha avantajlı oi-
duğunu söyledi.