22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 8 MART 1991 Ozaıı ve Romancı MELIH CEVDET ANDAY 9Şubat 1991 tarihligazetemizin7. sayfasında "Banşı Üzdum Savaş Çıktı" başlıkü uzun bir şıır yayımJandı. 81 Turk ozanının birbırinden haber- siz yazdığı birer ya da ikışer dizeden oluşan bu uzun şıiri Refik Durbaş ıle Orhan Alkaya duzen- lemışlerdi. Başka bir deyişle, onlar sıraya koy- muşlardı bu 81 ozandan gelen dizelen. Benim de bir dizem vardı bu şiir içınde. Ismarlama konu- su, toplu şiirin adından da anlaşılacağı uzere, ba- nş ve savaştı. Bu konu dolayısıyla akla gelebılecek soruları ya da karşı çıkmaları şoyle bir duşunelim. Bun- lardan biri, "Hiç ısmarlama şıır olur mu?" soru- su olacaktır sarunm. Yanıtım, "Evet, olurT Buyuk Fransız ozanı ve duşunuru Paul VaJery, bir konuşmasında, "Ah bana bir şiir ısmarlasalar" demıştı, "Hele bu şiirin uzunluğunu da belirtir- lerse daha iyı olur!' Sırası gelmişken, onun bir so- zunu daha yazayım, şoyle demiştı Valerv: "Ilk dıze tanndandır, ust yanı matematiktır!' Lâf lâ- fı açıyor, onun bu ısmarlama şıır konusu dolayı- sıyla soylediklerı için Nurullah Ataç, "Kım ne ısmarlarsa ısmarlasın, o gene ıstedığı şiın vazar" dıye konuşmuştu. Başka turlusu olabılır mı? Ko- nular hep bellıdır, ozgunluk ozanın o konuyu ele alışında ortayaçıkar. Bize bir ozanın yenı vazdı- ğı bir aşk şıinnı ovseler, "Ben çok aşk şiiri oku- dum, bunu okuyup da ne yapayım!" dıyebilır miyız? Konular da, sozcukler de hazır duruyor- dur elimizin altında, butun ış yenı bir bıçim ver- mektır onlara. Ben bir zamanlar, şiir ustune yazdığım bir ya- zıda, "Şiir, bılınen sozcuklerle bilınmeyen sozJer yazmaktır" demıştım. Bir sure sonra Alı Ulvi'den duydum ki bır romancımız sonradan bu sozu ro- man ıçın kullanmış. Oyle mıdir dersıniz? Bılin- meyen, du>Tilmadık, işitilmedık sozler gereklı midır roman için? Şoyle de söyleyebiliriz; hep bi- linen sozlerle yazılmış bir roman, bir başyapıt yok mudur, gosterilemez mi? Vardır, hem de çok var- dır. Ama burada bana, hep bilinen sozlerle du- zenlenmiş şiirler olduğu da soylenebilir. Doğrudur, eskiden şiir, hep bilinen sozlerle yazı- lırdı, ancak bu sozler, duzyazıdaki gıbı değil, gü- zelleştirilmiş olarak ortaya çıkarılırdı. Boylece şiir, guzelleştirilmış bir duzyazı niteliğını alırdı, almıştır. Ben yukanda yazdığım şıir tanımına yo- nelirken, modern şiiri kendime kalkış noklası yapmıştım ve amacım, şiir ile düzyazı arasında- kı ayrırru belirtme girişimiydı. Birçok ozan, ya- zar, duşunur bu işe kalkışmıştır, ama bugune değin ortaya kesin bir tanı konamamıştır. Dıye- ceğım, herkes bu ayrırm kendıne gore belirtme- ye bakar. Çunku şiir, çağdan çağa değişikliğe uğramıştır, değişmiştir. Şiirin, ta baştan ben ay- m sanat olduğu soylenemez, Homeros'un şiın üe Elıot'un şıiri bir kaba konamaz. Pekı, yeni şiir ıle eski şıir arasında hiç mi ortak yan >oktur? Olmaz olur mu, eskı ve yeni şiir için ortak nı- telık olçubılim (prosodie)dir. Heceolsun, aruz ol- sun (kapalı-açık hecelerin sıralanması ki Eskı Yunan şiirinin kuralı da buydu), vurgu temelıne dayalı uyum olsun, şıir hep sözcuklerın belli bir duzende soyienmesi anlamına gelmiştir. Bunun bilgısını edinmemiş olanlar bile, şıirın belli uzun- luktakı dızelerden kurulu olduğunu okul kitap- lanndan bılırler, boylece onlerinde duran yazının şm rru, duzyazı rru olduğunu bır bakışta anlarlar. Ama şiir bu gorunumunü çağımızda buyuk ol- çude değiştırmıştir; onun ne tur bir olçubilime uyduğunu gorebılmek ilk bakışta kolay değıldir. Yeni şiir, anlama değıl de imgeknn çatışmasına dayalıdır daha çok. Oyle ki şiirin duzyazıdan ay- rırrunı belirli kılmak için bu anlam oğesi uzerin- de onlemle durmak gerekir. Anlam duzyazı için söz konusudur. Şiirin anlamı yoktur mu demek istiyorum? Ah keşke onu soyleyebilsem! Şiir do- ğa gibidir, doğanın anlamı olmadığı gıbi şiirin de anlamı yoktur. Şiınn sozcuklerle yazıldığı goz onune alımrsa buna inanmak adamakılh guçleşecektır, çunku sozcukler anlam taşırlar, onları bunsuz duşun- mek olanaksızdır. Ama şu olguya parmak bas- mak zorundayız; şnrde sozcuklerin yer ahşı, duzyazıdakıne benzemez. Duzyazıda onlar, sa- dece ımlediklerı şeyler > ada kav ramlar için var- dırlar. Şiirdeisekendileriıçin. Mallarme'nın "Şıir sozcuklerle yazıhr" demesi bunu anlatır. "Eşyayı değil, eşyanın etkisini dile getirmek" dedığı de budur. Biz bir romanı, bır makaleyi anlatabılırız, anlatırız, ama bır şiın anlatmava kalkma>ız, \i- nelemeyi yeğlerız. Bir pencere camı bize dışanda- ki şeyleri gosterir, bir roman gibı. Şıirde ıse dışan> a bakılmaz, cama bakılır, camdır onemlı olan. Ne denli çabalasam olmuvor... Şiirin duzyazı- dan ayrımını anlatmaya kalktığımda ınandırıcı olabildığimi sanmıyorum. Işte Yeni Roman akı- mımn onculennden unlu yazar Mıchel Butor'un, dılımıze yenı çevrilen "Roman Ustune Dene- meler" (Çev: Mehmet Rifat - Selma Rifat) adlı ki- tabını okurken bu kuşkum busbutun arttı. Evet, o da şıirle roman arasındaki aynmlar uzerinde duruyor bu denemelerınde, şiirin hakkını veriyor; orneğin dilin zamanla yitmesi, değışmesi tehlıke- sını goz onune alarak diyor ki bır yerde: "Şıir, her zaman ıçın yıtık bır kutsal dunyaya duyulan oz- lem içınde gelişir. Şaır ıse dilin ve dılle birlikte in- sana ozgu her şeyın tehlikede olduğunu anlayan kışidir. Her gun kullanılan sozcuklerin bır guven- cesı kalmamıştır artık. Sozcukler anlamlarını yı- tırdi mı, her şey anlamını yitırmeve başlar. Işte sair, bu yitırilen anlamlan sozcuklere venıden ka- zandırmaya çalışacaktırî' Ya da şu sozu: "Şiir, her şeyden once, sozcuklerin anlamlanyla ilgilı venı- den ele geçirilmiş bir guvence, sozlerin korunma- sını sağlayan bir guvencedir, yitirilmiş bir anahtara benzerf' Peki, "Bu kıtabı okurken kuşkum arttı" sozu- nu neden so>ledim yukarıda? Şimdi oraya gele- ceğız. Michel Butor, bu denemesinin sonuna doğru, "Ne var kı roman, yalnızca çeşitli parçalan ıle de- ğil, ama butunluğu ileşiirsel olabiür, şıirsel olmak zorundadır" dıyerek şiırle roman arasındaki ay- rımı ortadan kaldırmaya girişıyor. Bunu da "bi- çem"le açıklıyor; dıvor ki "Ama biçem yalmzca sozcuklerin tumce içindeki seçilme biçimleri de- ğil, tumcelerin, paragraflann ve daha buyuk bo- lumlerin birbirinı izleme bıçimidir. Roman dıye adlandınlan bu büvuk yapının butün duzeylenn- de bıçem, yanı bıçım, biçim ustunebir duşunme, dolayısıyla da bır prozodi var olabilır. Çağdaş ro- man konusunda 'teknik' dıye adlandırdığımız şey de işte budurT Ozetlersem, ortaya çıkan gorunum şudur: Ozan sozcukleri duzene sokar, romancı ise tüm- celeri, paragraflan... Demek konumuzun her ikı durumda da temelinde yatan olçübilimdir. Nereyegeleceğım... 9Şubat 1991 tarihli gaze- temizde çıkan ortak şiirin duzenlenmesı kimin işiydi? O şııre bırer ikışer dize ile katılan ozanla- rın hıçbırı bunu ustlenemeyecektir elbet. Oyley- se ozanı olmayan bir şiir miydı bu? Ertesi gun gazeteye gıttiğimde, ozan Refık Durbaş'ı buldum, soz konusu şiirden açarak, "bunu sız ımzalayabilirsiniz" dedim. Dostum Durbaş, "Nasıl olur" dedi, "O dızeler başka ozanların dızelerü' Ben, "Sozcukler ozanların mı?" dedim, "Ama onlar sozcukleri gonullerince duzenhyorlar. Siz de burada dızeleri belh bir du- zene sokmakla butunun sahibı oluyorsunuz!' Romancının yaptığı da bu değil mi? Bilinen sozcuklerle bilinen sozler yazmak. DUNYA KADINLAR GUNU KUTLU OLSUN Tüm kadınların sevgi ve barış üzerine kurulu, demokratik bir düzen için verdikleri savaşımı yürekten destekliyorum. Prof. Dr. Nurettin SÖZEN Istanbul Büyûkşehir ..;.'-;[;. Belediye Başkanı Mulkıyelıler Bırlığı Istanbul Şubesı 63 Istanbul Mulkıyelıler Vakfı "Kadın Sorunlan" Başjkan Prof.Dr. Nermin Abadan l'NAT KonuşmacıUr Işılav SAYGIN ANAP Izmır Mılletsekılı Jale CANDAN SHP Kadın Sorunlan Golge Bakanı Prof.Dr.Tansu ÇILLER DYP Genel Ba^kan > ardımciM Doç.Dr. Ova ÇITÇİ TODAIE (JUİ \YKOR Kadının Statusu ve Sorunlan Gen Md Grv 9 Mart 1991 Cumartesi Saat: 14.00 \1ulkı\elıler Lokalı K.uriKe-.mt: Tel 1^7 46 U }S Etkinliklerimiz. Restaurant \e Lokalimiz Herkese Açıktır SOSYALIST PARTI İSTANBUL İL KADIN KOMİSYONU 8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜNÜ KUTLUYOR 8 MART CUMA , 12.30 Sultanahmet'te davullu, halaylı basın açıklaması 8 MART CUMA Saat 19.00 FORUM: "ÖzgüPlük Mücadelesinde Kadın" (Filistin, Botan, Zonguldak'tan kadın temsılcilerin katılımıyla) OYUN: "BİP DÜŞ" Yazan- Hılmi Bulunmaz (Çıkışta fener aiayı düzentenmiştlr) YER Istanbul Tabıbler Odası Konferans Salonu Cağaloğlu BUGÜN DÜNYA KADINLAR GÜNÜ Tüm kadınlarımızın ve değerli kadın kuruluslarımızın "Dünya Kadınlar Günü'nu kutlar, çağdaş. demokratik ve laık bır toplumu, eşıtlık, barış, sevgı dolu bır dünyayı bırltkte oluşturmak d.ıeğıyle sevgıler, saygılar sunarız. İ.Ü. KADIN SORUNLARI ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ MÜDÜRLÜĞÜ INGILIZCEYI 8 ayda konuşun, Sız Amerıkalı dostlarımızla tanıştıralım. Tel: 349 59 38 ,< -| •, ı . • s V 78 yıllık Birikimi, Çağdaş bir Anlayışla Yorumlayan Banka : TÜRKBANK, 78'inci Yılında!. Vatan sathına yaygın 412 Şubesi, 8 Bin'i aşkın Uzman Personeli, Yurtdışındaki Temsilcilikleriyle, Köklü ve Güçlü Banka : TÜRKBANK, 78'inci Yılında!. Akılcı ve Tutarlı Yönetimıyle, İstikrarlı, Sağlam Banka : TÜRKBANK, 78'inci Yılında!. TÜRK TİCARET BANKASI TÜRKBANKikinciAdresiniz EMİN SÖZEN (1961-1989) Adını nuros bıraktın çocuklanmıza Yureğun yûdızLaşan yumruğum berum Aş oldun kardeş sofralanna Dırenç gühi oldun gökyüzıine Kavgan varolma gerekçemizdir. Istanbul - Ankara ve Izmır'den Arkadaşlan adına MURATERDOĞAN - HASAN COŞKUN Insan hakları. barış ve demokrasi için, ULUSLARARASI KADIN GÜNÜ kutlamalanna tura halkımız çagrılıdır. Tülav Ateş SHP îstanbul II Kaıiın Komıs\onu Bişkanı Ercan Karaka; SHP Istanbul II Bajkanı Se\men. TurgutKonuşmacılar: Prot Aısel Çelıkel. Kazan Sanatçılar: Bılgcsu Erenus, Gulsen Tuncar, Candan Sthun^u. CjuUum Akvu7, Muraı Alper-Cansu ve Kadıkov HalktMnın Gosicrılerı fjnl' 9 \Un 1991, Cumartesi 13 00 17 00 > r ,'tt_ı%a Sp'ir Salonu/ Kadıko\ A1NMA SEMRAALPER 1944-1990 Seni özlem, sevgi ve saygıyla kucaklıyoruz. ANNESt: HİKMET İZGİ1V BABASI: MAHİR İZGtN KARDEŞİ: BELM4 ARSLAN EŞİ: SELÇUK ALPEB ÇOCUKLARI: ULAŞ-DEVRİM ALPER Yann, 9 mart cumartesi günu saat 11.00'de Fenkoy'de kabristanı başında onu anıyoruz. ANMA Merhum HACIAIİ ERDEM Sevgıli babacığım, zamanla her şey unutulur derler, ama senin sevgin zaman gectıkçe sadece benim için daha da artar. Oğlun LEVEÎVT ERDEM PENCERE Bilmecede İlk Çözüm... Anadolu'da bılmeceler halkın belleğıne yazılıdır, kuşaktan kuşağa aktarılır "Hangi sudur soğumaz Suya gırer boğulmaz Kendı doğar anadan Ama yavru doğurmaz." Mardin dolaylarından bu bılmecenın bırincı dızesi "NılNeh- ri", ıkincısi "balık" son ıkisı de "katır" diye yanıtlanıyor. An- cak yıne aynı yörelerden kaynaklandığı soylenen ılginç bır başka bılmece daha var "C ıken O olur O ıken C olur." Nedır? Boşuna kafayormayın, bulamazsınız Karşılığı "Ay"dır; yeni yazıya ve grafık ızduşume bağlı bu bilmecenın kökenı demek kı daha yenı yıllara dayanıyor Bunun gıbı "Idıl" ılçesının adı da cumhurıyetten sonra konmuş; Isa'dan önce dörduncü yüz- yıl sonlarında kurulan kentın ılk adı '"Zan", daha sonra "Hazak" ıken 1937'de Idil'e çevriliyor, Dıcle'nin suladığı düz- lük alana yayılan kuçük bir kasaba; Mardin, Mıdyat, Cizre devlet yolu uzerinde bır "kanlı bılmece..." Neden bılmece? . * Kaç gunden ben Idıl'de zor gunler yaşanıyor. Ne olmuş? Böluk porçuk gazete haberlerınden pek anlaşılamıyor. Olaylar önce Kuvak mezrasında başlamış Köyluler uzerıne düzen- lenen "operasyon"da guvenlık kuvvetlerı muhtan dövmüşler, ötekilere "yat-kalk" talimı yaptırmışlar; sonra halkın üzerine neden ateş açılmış? Uç kışı yaralanmış, 55 kışı gözaltına alın- mış. Nedenı, nıçıni belli değıl Idıl esnafı da Kuvak mezra- sında olanları protesto etmek ıçın kepenklerı ındırmış; köy ve mezralardan gelenlerle birlikte ikı bin kışı Idıl çarşısında toplanmışlar, "Kahrolsun zulum" dıye yuruyüşe geçmışler, PTT'y1 basıp bir aracı ateşe mi vermışler? Guvenlık kuvvet- lerıyle çatışmada ikı kışı ölmüş, 25 kışi yaralanmış, savaş ala- nına dönen ılçede çatışma sokak aralarında sürmüş. Pekı neden? Güneydoğu'dakı "Kanlı Bılmece"mn çözümlenmesı zamanı çoktan gelmiştir Ve geçmektedır. • Güneydoğu'da esnaf sık sık kepenk indirıyor; binlerce kı- şı kasaba ve kent meydanlannda gosterı yuruyuşüne geçı- yor, guvenlık kuvvetlerıyle çatışmalar başlıyor, resmı bınala- ra saldırı düzenlenıyor. Idıl'dekı olaylar ne ilktır ne de son ola- cağa benzıyor; kanlı çatışmalarda ölenlerın acıları yüreklerı dağlıyor, geleceğe kın ve duşmanhk tohumları serpıyor. Nereye bu gıdış? Guneydoğu'ya ılışkın haber, tartışma, yorum, SS kararna- melerıyle bir ölçude engellendı; sıyasal ıktıdar, basında çı- kan yazıların "bölgedekı aşırı güçlen kışkırttığım" ilerı süre- rek yasaklar rejimını tüm ulkeye bıraz daha oturttu; ama bu- nun sonucunda Güneydoğu sorunu çözüldu mü? Hayır . Yasaklarla, baskılarla, ışkencelerle bır sorunun çözümlen- dığı şımdiye değın gorulmemıştır. • Kurt sorunu, artık Güneydoğu sorunu değıl, ulkenın her yanında Kurt var. . Kaç mılyon? Sayısını kımse bılmıyor, ama bır gerçeğı bılıyoruz: Mahal- le arkadaşımız Kurt, kapı komşumuz Kurt, can yoldaşımız Kürt, hısım akrabamız Kürt, ış ortağımız Kurt!.. Kımı kimden nasıl ayıracağız? Bırbırımızın gırtlağını mı sıkacağız? Kom- şu komşuyu mu boğazlayacak"? Yoksa ulkeyı baştan sona ha- .pishane yaparak bütün Kürtlerı ıçıne mı dolduracağız? Ola- bılecek sey mi? . Resmı çevrelerin "Kurdü devlet ıçın tehlike saymak" göru- şünden ivedılıkle sıyrılmaları gerekıyor: vaktıyle komunıstle- ri duşman gıbı gordük de ne oldu? Bılmecenın ılk çozümu bu ınsanca düşüncede başlar; son- ra duğum ıplık ıplık acılır. ÜMT I " MT1J Tensıkatlar tşçı sınıfı bu krızın >Ük»nü taşımak ıstemiyor Körfez savaşı Yenıden paylaşım savj^i ekonomılerı zorluyor Morksızm 'Ya sosyalızm ya bnrbarlıga dönıı^". başka yol yok Ül NDI W YARINA KAVGA Adresımız: Ordu Caddesı, Dağarcık Sk No32/24. Fatıh, Istanbul. Tel .521 5262 ALI ÖZSOY DEDfc, ALfcVI ÖNDKRLERININ DUNYAS1NI, ALEVIUĞI ANLAT IYOR ILAN KÖRFEZ BELEDİYE BAŞKANLIĞI'NDAN 1- Belediyemız ıhtıyacı olan 35000 ton 1 (Bırınç) mıcır alı- mı ışı 2886 sayılı Devlet Ihale Kanunu'nun 45. maddesine ıstınaden acık teklif usulu ile eksiltmeye çıkanlmıştır. 2- Satın alınacak malzemelerın toplam tahminı bedeli 525000000 (Beşyüzyırmıbeşmılyon)TL + KDV olup geçı- ci temınatı 15750000 (Onbeşmilyonyedıyüzellibin) TL'dir. 3- Ihale 19.S1991 Salı gunü saat 16.00'da Belediye En- cumen' huzurunda yapılacaktır. 4- Ihaieye iştırak edecek talıplılerin; a) Geçicı temınata aıt belgeyi b) 1991 yılı vızelı tıcaret ve sanayı odası faaliyet belgesıni c) Kanunı ıkametgâh belgesıni, d) Şırket adına teklif verecekler ıçın noter tasdıkli yetki bel- gesı ve ımza sırkulerı ıle birlikte, Ihale saatınde Belediye Encümenı huzurunda hazır bu- lunacaklardır Posta ıle muracaatlarda teklif edılen yazılı be- del ılk ve son teklif olup postadakı vaki gecıkmeler ıle telgrafla yapılacak muracaatlar kabul edılmeyecektir İlan olunur BOBREK ARANIYOR A Rh pozitif kan grubunda hamiyetli bir böbrek vericisi aranmaktadır. Müracaat: 9-621-12284-12974-13858 (Denizli)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle