Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8 MAKT 1991 HABERLER CUMHURİYET/3
Bugün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü. Türk kadını 'bağışlanan' haklardanfazlasını istiyor
Dişikuş dişinigöstertli
9
Türkiye'de
1980
sonrasında
kadınlar
konuşmaya
başladı.
Konuştukça
sorunlarında
ortaklaştıklarını
gördüler. Seslerini
yükseltmeye, üçerli
beşerli grupların
sayısını beşerli onarh
gruplara çıkartmaya
başladılar. Her yaştan,
her meslekten kadınlar
kampanyalar
düzenlediler, dernekler
kurdular, haksızlıklara
'hayır' dediler. Burun
kıvıranlara,
önemsemeyen, alay
eden, aşağılayanlara,
'sırası değü' diyenlere
aldırmadılar. Söyleşi,
panel, yürüyüş, sergi,
kurultaylar birbirini
izledi. Türkiye'de de
artık 'kadınlar var'dı.
ŞENAY KALKAN
Mahkeme salonunda hiçbir olağanüstülük yok.
Sıradan bir boşanma davasıydı. Mübaşir yıllann
alışkanlığıyla davacıyı, davalıyı çağırdı. Hâkim
gözlükierinin üstünden bakarak önünde oturan
daktilografın daha rahat yazabilmesi için bağıra
bağıra kimlik tesbiti yaptı. Sonra sordu:
— Şikâyetin?
Yüzünde yılların bezginliği, aası olan kadın tUm
cesaretini toplayarak bir kez daha söyledi:
— Boşanmak istiyorum.
Kocasından dayak yiyen ne ilk ne de son kadındı.
Ailesinin, çevresinin baskısıyla yıllarca içine attığı,
katlandığı koca dayağından artık bıkmıştı. Her şeyi
göze alarak dava açmış, yiyeceği "dul kadın",
"geçimsiz kadın", kocasına itaat etmeyi
"beceremedigi" için "kötü kadın" damgalarını,
dayak yeraeye yeğlemişti.
Hâkim, kadını dinledikten sonra karannı verdi.
Boşanma talebini reddediyordu. Hâkim Musttfa
Durmuş'un boşanma talebini reddetmesinm
gerekçesi ise "Kadının karnından sıpası, sırtından
sopasuun eksik edilemeyecegi"ydi.
Bu duruşmada daha önce olanlar, daha sonra
olacaklar gibi adliyelerin duvarlan arasında
kalabilirdi. Ancak, Hâkim Durmuş'un "şanssutıgı"
dayak yedigi için boşanmak isteyen ama bu ve
benzeri mantıklar nedeniyle "kaderine boynn
egmek" zorunda kalan kadınlann "şansı"na bu kez
boyle olmadı. Çünkü artık Türkiye'de de "kadınlar
w"dı.
'80 sonrasında Türkiye'deki kadınlara "çok
şeyler" oldu. Toplumun büyük çoğunluğu
"netekinT'i dinlerken kadınlar konuşmaya
başladılar. Konuştukça sorunlarında
ortaklaştıklarını gördüler. Seslerini yükseltmeye,
üçerli-beşerli gruplann sayısım beşerli-onarh
gruplara çıkartmaya başladılar. Her yaşta her
meslekten kadınlar kimi zaman bir araya gelip
kampanyalar düzenlediler, dernekler kurdular, kimi
zaman kendi çeyrelerinde oluşturduklan gruplarla
cinslerine yönelik haksızlıklara "hayır" dediler.
Burun kıvıranlara, önemsemeyen, alay, eden,
aşağılayanlara, "Şimdi bunun sırası defil" diyenlere
aldırmadılar. Söyleşiler, paneller, yürüyüşler,
sergiler, kurultaylar düzenlediler, broşürler, dergiler,
kitaplar yayınladılar; erkeklerin "bagışladıklan"
haklarla yetinmeyip haklanm almanın yollanm
aradılar.
Işte 87 mayısındaki "dayaga hayır" yürüyüşü 80
sonrasının ilk eylemiydi. Arkası geldi.
"Cinsel tacize hayır" kampanyası açıp sokaklardaki
cinsel tacize karşı kadınlara kendilerini korumaları
önerisini "mor igne"lerle sembolize ettiler.
"Kadınlara yasak" birahaneleri, kahvehaneleri
doiaşıp "erkek mekanlan"nı protesto ettiler.
Aile içi şiddete karşıysa dayak yiyen kadınlann
çaresizliğine "dayak kadınlann suçu obnadıgı gibi
kaderi de defcil" diyerek "Mor Çaü" Kadın
Sığınağı Vakfı'nı kurdular. Bunu Türkiye'nin ilk
kadın sığınağı olan Bakırköy Belediyesi Kadın
Sığınağı izledi. Başka belediyelerin, kurumların da
kadın sığınaklan açmasma öıiayak oldular.
Geçen yıl da Türkiye'de "kadınlann varlı£ı"nın altı
Ardından yasalardaki "kadınlar aleyhine"
düzenlenmiş maddelere sıra geldi. İlk kampanya
vAntalya'da tecavüze uğrayan Nazire Tarhan'ın
yargüandığı TCK'nın 438. maddesine karşı oldu.
Tecavüze uğrayan kadın fahişeyse cezanın
indirilmesini öngören 438'e karşı açılan kampanya
sonucu bu madde yürurlükten kaldırıldı.
tkinci kampanya Medeni Yasa'mn 159. maddesine
karşı açıldı. Kadımn çalışmasım kocasımn iznine
bağlayan 159 da kadınlann haklı tepkisinine pek
fazla direnemedi, iptal edildi.
Geçen yıl profesör Necla Arat, Türkan Saylan ve
Aysel Çclikel'in aylar süren çabalan sonucu
tstanbul Üniversitesi bünyesinde kurulan "Kadın
Sorunlan Araştırma ve Uygulama Merkezi" de
kadınlar "Türkiye'de U keı"lerine eklendi.
Kadınlar geçen yıl KHK'larda da savaştılar. Kadının
toplumdaki ve aile içindeki yerini devlet eliyle
düzenlemeyi amaçlayan "Kadın Statiisü ve
Sorunlan Başkanlığı", "Aile Araşürma Kunılu" ve
"Aile Şurası"yla ilgili kanun hukmündeki
kararnamelere karşı çıktılar ve "bizimle boşanır
mısınız" kampanyası açtılar. Tam bu sırada aileden
sorumlu Devlet Bakanı Cemil Çicek, "Flörtün
fahişelikten ne farkı var" dedi. Kadınlara göre
"Flörtle fahişelik arasında çok fark vardı ama, bn
lafın düdiikten bir farkı yoktu." Bu kez sokağa
ellerinde dudukleriyle çıkarak Cemil Çiçek'in
kalın bir çizgiyle çizildi. Önce Türkiye'de ilk kez bir sözlenne düdük öttürerek yamt verdıler.
Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi
kuruldu. Füsun Akatlı, Jale Baysal, Ruhsar Erten,
Aslı Mardin, Şirin Tekeli ve Füsun Yaras'ın
çabalan, Istanbul Anakent Belediyesi'nin
katkılarıyla kurulan kutüphanede kadınlarla ilgili
her türlü yaym, bilgi, belge, var.
Yasalar kadını 'ayırıyor', erkeği kayırıyor
'Gayri Medeni Kanun'TÜREY KÖSE
İZMİR — Türkiye, BM Ka-
dınlara Karşı Her Türlü Aynm-
cılığın Önlenmesi Uluslararası
Sozleşmesı'ne 1985 yılında im-
za atmasına karşın, kadının "ya-
saiar önfknde ikinci sınıf
vatandaş" olması gerçeği bugu-
ne dek değişmedi ve yasalarda-
ki aynmcı maddeler de kaldı-
nlmadı.
BM Kadınlara Karşı Her Tür-
lü Aynmcılığın Önlenmesi Ulus-
lararası Sozleşmesi taraf devlet-
lere; kadınlar ve erkeklerin eko-
nomik, sosyal, kültürel, siyasal
alanlarda ınsan hak ve özgur-
lüklerınden eşit olarak yararlan-
malarını sağlama, bu haklanm
güvence altına almak için yasal
dtizenlemeler yapma ve kadın-
lara karşı aynmcılık yapılan ulu-
sal yasalan yenıden düzenleme-
yukumluluğunu getiriyor. Söz-
İeşmede aynca "anneliğin sosyal
bir görev olarak anlaşılraası, ço-
cuklann yetiştirilmesinde kadın
ve erkegin ortak sorumluluğu-
nun tanınmasını öngören bir ai-
le eğitimi" verılmesi gereği de
vurgulanıyor. Türkiye bu sözleş-
meye imza atarken 15 ve 16.
maddelere cekince koydu.
Türkiye'nin sözleşmeye imza
atmasından bu yana 6 yıl geç-
mesine karşın, ulusal yasalarda-
ki aynmcı maddeler yerini ko-
ruyor. Aileden sorumlu Devlet
Bakanı Cemil Çiçek önderhğin-
de yürutulen "Milli Aile" pro-
pagandasi ile de kadınlara kar-
şı uygulanan aynmcılığın pekiş-
tirildiği vurgulanıyor.
Medeni Kanun
özellikle 1926'da lsviçre-den
alınan Medeni Kanun ile ttalya
1
dan alınan Türk Ceza Kanunu,
kadınlara karşı aynmcılık göze-
ten maddeleri nedeniyle en çok
eleştirilen yasalar. Medeni Ka-
nun'un bazı maddeleri şöyle:
Madde 152: Koca, birliğin re-
isidir. Evin intihabı (seçimi) kan
ve çocuklann münasip veçhile
iaşesi, ona aittir.
Madde 153: Kan, kocanın ai-
le ismini taşır. Kadın, müşterek
saadeti temin hususunda gucü
yettiği kadar, kocasımn muavin
ve muşaviridir.
Madde 154: Birliği koca tem-
sil eder. Mallannı idare husu-
sunda, kan koca hangi usulu
kabul etmiş olursa olsun, koca
tasarruflarından mesul olur.
Madde 156: Kan, kanunen
haiz olduğu temsil selahiyetini
suiistimal eder, yahut kullan-
maktan aciz olursa, koca bu se-
Önce ^ ^ f £
tecavüz ^BBfl
sonra ^M^T
438 HKadınlann yasalarda I^^^^H^^^^^E
"cınsiyet aynmcıhğı" ^^^^^^^^^^^^K
yapan maddelere ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ H l ..^MMf*
karşı açtıklan ilk ^ ^ ^ ^ H r ^ '
savaş, TCK'nın 438. ^^^^^^^^^M ^ t t g
maddesiydi. 438'i, ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ t . J K ^ P
Antalva'da tecavüze Vl^^^^^^^^^HyBkZ»*
uğrayan Nezire i ' ^ ^ ^ ^ B I ^ B "W
Tarhan hatırlatmıştı. ^ ^ ^ ^ ^ ^ H ^ V E T ' '
Tarhan, tecavüze H f ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ k l l
uğradığı yetmiyormuş M ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ \
gibi bir de fahişelikle ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ L l .
suçlanmış ve bir « ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ H ^ >
anda toplum dışına ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ f l İ L
itilmişti. "Tecavüze * ^ ^ ^ ^ ^ ^ I ^ ^ ^ H ^ .
uğrayan kadın, ^^^^^^^^^^^^^Kk
fahişeyse cezanın I ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ H
indirilmesini" ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ H
öngören 438'e karşı ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ 1
açılan kampanyada, ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ H
"Bir grup erkek ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ H
yargıç, kadınları ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ H
iffetli-iffetsiz diye ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ H
aynma tabi tutarak ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ H
kadınlar uzerindeki ^^^^^^^^^^^^^M
baskıyı bir kez daha ^^^^^^^^^^^^^M
yasallaştırdılar. Bu ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ H
karann almdığı ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ H
andan ıtibaren butun ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ H
kadınlar tecavüze ^ _ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ |
uğramalan halinde H | ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ |
şiddete maruz ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ H
kaldıklannı değil, ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ H
iffetli olup ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ |
olmadıklarını PPHHHHMI^^^^^H
kanıtlamak ~ '^I^^^^^^H
durumunda kaldılar" ^ ^ ^ ^ ^ ^ 1
deniyordu. Açılan ^ ^ ^ ^ ^ ^ 1
kampanya kısa İ ^ ^ ^ ^ ^ ^ l
sürede sonuç verdi ve
!
^ ^ ^ ^ ^ ^ l
438 tarrhe karıştı... « ^ ^ ^ ^ ^ 1
(Fotoğraf: ^ ^ ^ ^ ^ 1
Cumhuriyet) : ,»J^^^^^^H
" &RT* ^ ^ H ^^m
ı . JB ı^^^^H
lahiyeti kendisinden tamamen
veya kısmen nez edebilir(alabi-
lir).
Madde 200: Kadın bir miıaı.
ancak kocasımn nzası ile redde-
debilir. Koca razı olmazsa kan
Sulh Mahkemesi'ne başvurabilir
Madde 263: Evlilik mevcut
iken ana ve baba velayeti bera-
berce icra ederler. Anlaşamaz-
larsa, babanın reyi muteberdir.
Aynı yasanın 159. maddesin-
de "Kan, kocanın sarahaten ve-
ya zimmen müsaadesi ile bir iş
veya sanat ile tştigal edebilir"
denüiyordu. Bu madde kocasın-
dan izin alamadığı için çalışması
engellenen bir kadmm başvuru-
su üzerine Anayasa Mahkeme-
si tarafından iptal edildi...
TCK "Zina" başlıklı 440.
madde: "Zina eden kan hakkın-
da altı aydan uç seneye kadar
hapis cezası tertip olunur"
441. Madde: "Kansı ile birlik-
te ikamet etmekte olduğu evde
veyahut herkesçe bilinecek su-
Bugün bir 8 martı daha coşkuyla kutlamaya
hazırlanıyorlar ve diyorlar ki, "Dayak yemeye
dev^m edeceğiz, yine asağılanacak, tacize
ugrayacağız. Yine yazılı-yazısız y-asalarla bizi
kuşatma çabasını sürdurecekier. Biz ise her koşulda
karşı çıkmayı... Bunu arük onlar bile biliyor."
8 Mart
içinne
dedfler?Perez de Cuellar (BM Genel
Sekreteri) Bugünü dünyadaki
tüm mülteci kadınlara ithaf
ediyorum.
Işılay Saygın (ANAP lzmir
Milletvekıli): Dünyadaki diğer
ulkelerle mukayese edildiğinde
bizim Medeni Kanun çok ileri.
Jale Candan (SHP Gölge Ka-
dın Sorunlan Bakanıj: Kadını
kısıtlayan, baskıcı ve buyurgan
aile tipi yerine sevgi ve saygıya
dayanan eşitlikçi, özgür, sorum-
luluklannın bilincinde, çağdaş,
demokrat aileyi hedefliyoruz.
Tansu Çiller: (DYP Genel
Başkan Yardımcısı) Uzmanlaş-
mış kadınlar etkin yerlere gelme-
li. Yoksa bu Semra Özal olayı ve
papatyalar kadın haklarına dar-
be vuruyor.
Şenay Günay (DMP Genel
Başkan Yardımcısı) Kadınlara
karşı her türlu aynmcıhğm ön-
lenmesi sözleşmesine imza ko-
yan devletin, ulkede kadın hak
ve ozgurluklerinin kısıtlanma-
dan kullanılmasına yönelik ça-
balan desteklemesi gerekir.
Ferit tlsever (Sosyalist Parti
Genel Başkanı) Bu duzen yasa-
larıyla kitle iletişim araçlanyla
ve yazısız kurallarıyla kadınları
hor görüyor ve sömurüyor.
Bilge Contepe (Yeşiller Parti-
si Genel Başkanı) Kadınlann
politikaya atılması, sağda ya da
solda çoğunluk oluşturmaların-
dan yanayız. Kadın bakanlığı
kurulması gerektiğine de inanı-
yoruz.
Prof. Necla Arat (tstanbul
Üniversitesi Kadın Sorunlan
Araştırma ve Uygulama Merke-
zi Mudüru) 8 Mart yalnız bir
kutlama günü değil, ulaşılan
noktayı sorgulama ve değerlen-
dirme günü de.
Prof. AyseJ ÇeBkd (Türk Hu-
kukçu Kadınlar Derneği Başka-
nı) Kadın konusu, demokrasi
anlayışı ve insan hakları kav-
ramlannın gerçek anlamının
toplumca özümsenmesi ile bağ-
lantılı.
Prof. Dr. Türkan Saylan
(Çağdaş Yaşamı Destekleme
Derneği Başkanı) Uluslararası
ve ulusal sözleşmeler ve yasala-
ra karşın ne toplumsal yaşamda
ne ekonomik ve siyasal yaşam-
da ne de aile içinde kadın gerçek
konumuna oturabildi.
Doğan Taşdelen (Çankaya
Belediye Bşakanı) Kadınlann
tum dunyada, hakları ve statu-
leri için verdikleri uğraşm ve
mücadelenin günü bugün.
rette başka yerde, karı koca gi-
bi geçinmek için başkası ile evli
olmayan bir kadını tutmakta
olan koca hakkında altı aydan
uç seneye kadar hapis cezası
hukmolunur. Erkeğin evli oldu-
ğunu bilerek bu fiılde şerik olan
kadın hakkında da aynı ceza
verilir"
DUNYADA BUGUN
Insanoğlu aya ilk kez hangi yıl ayak bastı haürlıyor musunuz?
Kadın nüfusu artıyor
çalışan kadın azalıyorİZMİR (UBA) — Toplumu-
muzda "Kadın çahşmaz, çocuk
doğurur" yaygın göruşünun
özellikle son 10 yılda giderek ar-
tış gosterdiği, bunun sonucun-
da kadın istihdamının nufusa
göre yüzde 31'den yuzde 28'e
duştüğü belirlendi.
DİE 1990 geçici nüfus sayımı
istatistiklerinden derlenen bilgi-
lere göre 1980 nufus sayımında
toplam nüfus içinde 22 milyon
41 bin olan kadın nüfus sayısı,
1990 geçici verilerine göre 26
milyona ulaştı. 1980'deki kadın
nufusu içinde iktisaden faal nu-
fus 6 milyon 927 bin 936 iken yi-
ne 1990 geçici verilerine göre ik-
tisaden faal nüfus, yani çalışan
kadın sayısı 6 milyon 213 bine
düştu.
1990 geçici nüfus
sayımı istatistiklerine
göre 1980'de ekonomik
olarak faal 7 milyon
kadına karşıhk, bugün
6 milyon 213 bin
kadın çalışmakta.
Buna göre kadın nufusu sayısı
son 10 yılda yaklaşık 4 milyon
artarken bu nüfus içinde çalışan
kadın sayısı yuzde 31'den yuzde
28'e geriledi.
Turk Kadınlar Birliği lzmir
Şube Başkanı Dr. Şermin Ak-
man, konuyla ilgili olarak yap-
tığı açıklamada özellikle son 10
yıldaki kadın çalışan sayısında-
ki azalmanın "Kadın çaltşmaz,
çocuk doğurur" goruşunun bir
'akım' şeklinde buyumesinden
ileri geldiğini bildirdı.
Dernek Başkanı Şermin Ak-
man, Atatürk'ün Kurtuluş Sava-
şı'nda kadının erkeği ile omuz
omuza verdiği savaş sonrasında
kadına dünyada ilk kez büyük
haklar tanıdığını, ancak sonra-
ki dönemlerde bu hâkların alın-
dığını söyledi. Kadınlann da
AtatUrk'ün sağladığı bu hakla-
rı kolay kazanmanın rehaveti
içinde, aldığı hakları koruyama-
dığını savunan Şermin Akman,
"l'lkemizin kalkınması için üre-
timde ve idarede kadın mutlaka
yerini almalıdır. Biz dernek ola-
rak kadın erkek eşitliğine
inanıyoruz" dedi.
ALISIRMEIV
Agop ile Bir Gece...
Hava buz gibi soğuk, akşam olmuş, İstiklal Caddesi'nde-
ki dükkânların ışıkları yanmış. Sokak lambalannın kimi par-
lıyor, kimi kör. Tünel'den Taksim'e doğru yürüyor ve Garanti
Sanat Galerisi'nı arıyorum. Tam Galatasaray'da bir tramvay
duruyor önümde, atlıyorum arka vagona ve yıllar yıllar son-
ra Beyoglu'nu bir kez daha tramvaydan gözlüyorum.
Agop'un bir zamanlar, Sait Faik, Orhan Velı ile oturmuş ol-
duğu ve artık banka binasına dönüşen Nisuaz'ı biraz geçirt-
ce görüyorum galeriyi. Birden "Hemen şurada atlasam" di-
ye düşünüyorum. Yıllar sonra bindiğim tramvay beni gençli-
ğime, yeni yetmeliğıme götürmüş. Kendime geliyorum. Son
kez otuz yıl önce atlamıştım tramvaydan, "Şımdi bir daha de-
nesem kapaklanırım, hem de biraz önce basamaklara atla-
yan sonra biletçinin yapay kızgınlığı karşısmda kendisini so-
kağa atan çocuklara söylenen adama da rezil oluruz" diye
düşünüp, efendi efendi Taksim'e ulaşmayı beklerken ayak-
kabıcı Mahmut'un önünde bir anlık duraklamadan yararia-
nıp, otuz yıl sonra kendimi geriye doğru bırakıyorum. 30 ya-
şındaysanız ya da daha fazlaysanız eğer, bu anlamsız ço-
cukluktan nasıl bir keyif çıkardığımı kolayca anlarsınız.
Biraz sonra galeriden içeri giriyorum. Birden içimi tanım-
lanması güç bir sevinç kaplıyor. Artık zamanın ve çevredeki
mekânın dışındayım. Inanılmaz bir yerdeyim ve duvartarm-
da capcanlı renkleriyle "Agop"lar duruyor.
1990 yılında restorasyonu tamamlanan Garanti Sanat Ga-
lerisi, bir zamanlar İstiklal Caddesı ile yine kendi adını taşı-
yan sokağın kesıştıği bölgede yer alan 5 kapı numaralı Bah-
çeli Hamam (17. yüzyılda var olduğunu belgeler gösteriyor
ve hatta bazı belgelere göre varlığı 16. yüzyıla kadar çıkıyor)
onarılmış ve sanat galerisi haline gelmiş.
İstanbul'un gittikçe yok olan tarihi hamamlanndan birinin
restore edilip sanat galerisi olarak yeniden günyüzüne çık-
ması ve duvarlarında o güzelim mavileri ve lacivertleriyte
Agop'un resımlerinin bulundurulması insanın içini ışıltryor.
Agop Arad'ı geçen yılın ekim ayında yitirdik. O sırada Türki-
ye'de olmadığım için ölümünü geç haber aldım. Son yolcu-
luğunda bile yanında olamadım.
Yalnız bir adamdı Agop.
İlhan Selçuk, bu az konuşan sessiz ama candan, yüreği
sevgı dolu yalnız dostumuzun ölümü üzerine yazdığı yazıda
şöyle diyordu:
"...Uzun yıllar Tarabya'dan Hristo'nun üstünde bir katta ya-
şadıktan sonra Boyacıköy'e geçtı. Boğaz'ın kıyısından tepe-
sine taşınmıştı. Kaç kez arabayla evine bıraktım...
Bir dar sokak...
Bir zemin kat...
Bir küçük kapı...
— Canikom teşekkür, zahmet oldu, işte burası, allahaıs-
marladık, yine görüşelim...
Agop kapıyı açar girer...
Kapının arkasında yalnızdı".
Benim de birkaç kez yaşadığım bu sahneyi anlatan yazı-
nın şu son tümcesi, insanın tuylerinı diken dıken ediyor.
Agop'un resimlerine bakıyorum. İnsanları hep yalnız, İşçi
Bulma Kurumu önündekı parkta bir banka oturmuş insaniar
da bırbırlerıyle konuşmuyorlar, birbirlerine değil, içlerindeki
yalnızlığa dönükler.
Ama bu yalnızlık yakınan bir yalnızlık değil, Sait Faik'in,
Orhan Veli'nin o küçük adamları, o midyeciler, o balıkçılar,
o çingene çiçekç:!er, hep gözlerinin içi gülerek, biraz da bu-
ruk gülümseyerek bakıyorlar yasama.
Agop'un ıssız Boğazı'nın mavisi, yeşili, laciverti, mor ba-
khar çiçekleri, yalnızlığa karşın size yine de yaşam sevinci
veriyor.
Bağırmayan, şarkı söylemeyen, suskun, biraz buruk ve c4-
gun bir sevınçtir bu.
Tıpkı Agop'un yüreğinde taşıdığı duygular gibi...
Agop'un dostları toplanmışlar sergıde, geçirdiği büyük aa-
ya karşın gülümsemesinden hıçbır şey yıtırmeyen Feriha 8 *
yükünal^ teşekkür edıyorlar, böyle bir sergıyı hazırladığı ve
bızleri bir araya getırdiği için.
Sergi kapanışında, Agop'un dostları Rejans'a gidryoruz hep
birlikte ve Agoptu geceyi uzatıyoruz biraz daha.
Agop hâlâ orada, Beyoğlu'nun orta yerinde 141 numaralı
binadaki sanat galerisinin duvarlarında, fotoğrafı bitmemiş
son resmi ve İlhan Selçuk'un deyişiyle Agop mavileri, Agop
ağaçları, Agop erguvanları, Agop baharlart, Agop Boğazı ve
Agop'un, ama aynı zamanda Sait Faik'in, Orhan Veli'nın zen-
ginliklerini oluşturan ve iç zenginliklerini yansrtan insan-
larıyla...
' Hepsi, hepsi oradalar 26'sına kadar.
Böyiesine karanlık günlerde, böytesine karmaşık bir ortam-
da, bunca yoksulluk, bunca yoksunluk, bunca tiksindıricilik
varken şimdi Agop'un da sırası mı?" demeyin.
Şimdi sırasıdır! Şimdi!
Agop orada sızi o güzelim renkleri, mevsimleri, Boğaz'ı ve
insanlarıyla bir an içinde, o sıkmtılardan, o yoksulluklardan,
yoksunluklardan, iç bulantısından çekip çıkaracak, sizlere 70
yılı aşkın süre yalnız yüreğinde taşıdığı buruk yaşam sevin-
cini aşılayacaktır.
Şanlmrfa'nın Ceylanpınar Ocesinde Toprak Reformu Bölge Mii-
diiriUgii'ne suresi içerisinde askerlik belgesi vermediği için, 7
çocuklu dul bir 'kadın'ın 23 yıldır kiralık olarak işlettiği 40 de-
karlık arazisi geri alındı.
8 MAKTETKÎNLİKLERİ
BUGUN • Beşiktaş Belediyesi Kadınlar Evi tarafından
duzenlenen kermes ve sergi Ortaköy Spor Kulübü
tesisleTİnde 11.00'de gerçekleştirilecek.
• Anakent Belediye Başkanı Nurettin Sözen, 10.30'da
Anakent Belediyesi'nde çalışan kadınlann nezaket
ziyaretini kabul edecek.
• Istanbul Barosu Kadın Komisyonu'nun 8 Mart kutlama
ve tanışma kokteyli saat 15.00'te Çaü Restaurant'ta.
• Saat 15.30'da Adile Naşit Kultür Merkezi'ndeki HEP'in
düzenlediği paneli Sema Polat yönetecek. Panele konuşmacı
olarak Füsun Erbulak, Ceylan Özerengin, Filiz Karakuş,
Fatuş Kanar, Emine Ekerci, Fatih Yıldız, Tülay Geyik ve
Şaziment Şülekoğlu katılacak.
• SHP ll Kadın Komisyonu, 16.00'da evinde duzenlenen
bir törenle Ord. Prof. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu'na
Atatürk Ukelerinin ve kadın haklanmn yılmaz savunucusu
olarak bir plaket verecek.
• Kadın Kültür Evi ve Mor Çatı'dan kadınlann düzenlediği
basın toplantısı saat 17.00'de Mülkiyeliler Birliği'nde
başlayacak.
• Saat 19.00*da yine HEP'in düzenlediği şölen Bahçelievler
zafer Sineması'nda gerçekleşecek.
• Sosyalist Birlik Partisi Küçükçekmece örgütü,
19.30'da Halkalı'daki Uçe binasında Füsun Erbulak'ın
konuşmacı olarak katılacağı "Erkek Egemenliği ve Aile"
konulu bir söyleşi düzenliyor.
• Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı ve Alman
Kültür'ün duzenledikleri "Kadın Gözüyle Aile"
konulu etkinliklerin ilki gerçekleştirilecek.
• HEP Ümraniye Uçe merkezinde saat 14.00'te "Emekçi
Kadın ve 8 Mart" adlı bir çay duzenlendi.
• Pendik HEP ılçe orgutunun yemeği Idealtepe tesislerinde
saat 17.00'de gerçekleşecek.
YARIN