18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 MAKT 1991 HABERLER CUMHURİYET/3 Bugün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü. Türk kadını 'bağışlanan' haklardanfazlasını istiyor Dişikuş dişinigöstertli 9 Türkiye'de 1980 sonrasında kadınlar konuşmaya başladı. Konuştukça sorunlarında ortaklaştıklarını gördüler. Seslerini yükseltmeye, üçerli beşerli grupların sayısını beşerli onarh gruplara çıkartmaya başladılar. Her yaştan, her meslekten kadınlar kampanyalar düzenlediler, dernekler kurdular, haksızlıklara 'hayır' dediler. Burun kıvıranlara, önemsemeyen, alay eden, aşağılayanlara, 'sırası değü' diyenlere aldırmadılar. Söyleşi, panel, yürüyüş, sergi, kurultaylar birbirini izledi. Türkiye'de de artık 'kadınlar var'dı. ŞENAY KALKAN Mahkeme salonunda hiçbir olağanüstülük yok. Sıradan bir boşanma davasıydı. Mübaşir yıllann alışkanlığıyla davacıyı, davalıyı çağırdı. Hâkim gözlükierinin üstünden bakarak önünde oturan daktilografın daha rahat yazabilmesi için bağıra bağıra kimlik tesbiti yaptı. Sonra sordu: — Şikâyetin? Yüzünde yılların bezginliği, aası olan kadın tUm cesaretini toplayarak bir kez daha söyledi: — Boşanmak istiyorum. Kocasından dayak yiyen ne ilk ne de son kadındı. Ailesinin, çevresinin baskısıyla yıllarca içine attığı, katlandığı koca dayağından artık bıkmıştı. Her şeyi göze alarak dava açmış, yiyeceği "dul kadın", "geçimsiz kadın", kocasına itaat etmeyi "beceremedigi" için "kötü kadın" damgalarını, dayak yeraeye yeğlemişti. Hâkim, kadını dinledikten sonra karannı verdi. Boşanma talebini reddediyordu. Hâkim Musttfa Durmuş'un boşanma talebini reddetmesinm gerekçesi ise "Kadının karnından sıpası, sırtından sopasuun eksik edilemeyecegi"ydi. Bu duruşmada daha önce olanlar, daha sonra olacaklar gibi adliyelerin duvarlan arasında kalabilirdi. Ancak, Hâkim Durmuş'un "şanssutıgı" dayak yedigi için boşanmak isteyen ama bu ve benzeri mantıklar nedeniyle "kaderine boynn egmek" zorunda kalan kadınlann "şansı"na bu kez boyle olmadı. Çünkü artık Türkiye'de de "kadınlar w"dı. '80 sonrasında Türkiye'deki kadınlara "çok şeyler" oldu. Toplumun büyük çoğunluğu "netekinT'i dinlerken kadınlar konuşmaya başladılar. Konuştukça sorunlarında ortaklaştıklarını gördüler. Seslerini yükseltmeye, üçerli-beşerli gruplann sayısım beşerli-onarh gruplara çıkartmaya başladılar. Her yaşta her meslekten kadınlar kimi zaman bir araya gelip kampanyalar düzenlediler, dernekler kurdular, kimi zaman kendi çeyrelerinde oluşturduklan gruplarla cinslerine yönelik haksızlıklara "hayır" dediler. Burun kıvıranlara, önemsemeyen, alay, eden, aşağılayanlara, "Şimdi bunun sırası defil" diyenlere aldırmadılar. Söyleşiler, paneller, yürüyüşler, sergiler, kurultaylar düzenlediler, broşürler, dergiler, kitaplar yayınladılar; erkeklerin "bagışladıklan" haklarla yetinmeyip haklanm almanın yollanm aradılar. Işte 87 mayısındaki "dayaga hayır" yürüyüşü 80 sonrasının ilk eylemiydi. Arkası geldi. "Cinsel tacize hayır" kampanyası açıp sokaklardaki cinsel tacize karşı kadınlara kendilerini korumaları önerisini "mor igne"lerle sembolize ettiler. "Kadınlara yasak" birahaneleri, kahvehaneleri doiaşıp "erkek mekanlan"nı protesto ettiler. Aile içi şiddete karşıysa dayak yiyen kadınlann çaresizliğine "dayak kadınlann suçu obnadıgı gibi kaderi de defcil" diyerek "Mor Çaü" Kadın Sığınağı Vakfı'nı kurdular. Bunu Türkiye'nin ilk kadın sığınağı olan Bakırköy Belediyesi Kadın Sığınağı izledi. Başka belediyelerin, kurumların da kadın sığınaklan açmasma öıiayak oldular. Geçen yıl da Türkiye'de "kadınlann varlı£ı"nın altı Ardından yasalardaki "kadınlar aleyhine" düzenlenmiş maddelere sıra geldi. İlk kampanya vAntalya'da tecavüze uğrayan Nazire Tarhan'ın yargüandığı TCK'nın 438. maddesine karşı oldu. Tecavüze uğrayan kadın fahişeyse cezanın indirilmesini öngören 438'e karşı açılan kampanya sonucu bu madde yürurlükten kaldırıldı. tkinci kampanya Medeni Yasa'mn 159. maddesine karşı açıldı. Kadımn çalışmasım kocasımn iznine bağlayan 159 da kadınlann haklı tepkisinine pek fazla direnemedi, iptal edildi. Geçen yıl profesör Necla Arat, Türkan Saylan ve Aysel Çclikel'in aylar süren çabalan sonucu tstanbul Üniversitesi bünyesinde kurulan "Kadın Sorunlan Araştırma ve Uygulama Merkezi" de kadınlar "Türkiye'de U keı"lerine eklendi. Kadınlar geçen yıl KHK'larda da savaştılar. Kadının toplumdaki ve aile içindeki yerini devlet eliyle düzenlemeyi amaçlayan "Kadın Statiisü ve Sorunlan Başkanlığı", "Aile Araşürma Kunılu" ve "Aile Şurası"yla ilgili kanun hukmündeki kararnamelere karşı çıktılar ve "bizimle boşanır mısınız" kampanyası açtılar. Tam bu sırada aileden sorumlu Devlet Bakanı Cemil Çicek, "Flörtün fahişelikten ne farkı var" dedi. Kadınlara göre "Flörtle fahişelik arasında çok fark vardı ama, bn lafın düdiikten bir farkı yoktu." Bu kez sokağa ellerinde dudukleriyle çıkarak Cemil Çiçek'in kalın bir çizgiyle çizildi. Önce Türkiye'de ilk kez bir sözlenne düdük öttürerek yamt verdıler. Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi kuruldu. Füsun Akatlı, Jale Baysal, Ruhsar Erten, Aslı Mardin, Şirin Tekeli ve Füsun Yaras'ın çabalan, Istanbul Anakent Belediyesi'nin katkılarıyla kurulan kutüphanede kadınlarla ilgili her türlü yaym, bilgi, belge, var. Yasalar kadını 'ayırıyor', erkeği kayırıyor 'Gayri Medeni Kanun'TÜREY KÖSE İZMİR — Türkiye, BM Ka- dınlara Karşı Her Türlü Aynm- cılığın Önlenmesi Uluslararası Sozleşmesı'ne 1985 yılında im- za atmasına karşın, kadının "ya- saiar önfknde ikinci sınıf vatandaş" olması gerçeği bugu- ne dek değişmedi ve yasalarda- ki aynmcı maddeler de kaldı- nlmadı. BM Kadınlara Karşı Her Tür- lü Aynmcılığın Önlenmesi Ulus- lararası Sozleşmesi taraf devlet- lere; kadınlar ve erkeklerin eko- nomik, sosyal, kültürel, siyasal alanlarda ınsan hak ve özgur- lüklerınden eşit olarak yararlan- malarını sağlama, bu haklanm güvence altına almak için yasal dtizenlemeler yapma ve kadın- lara karşı aynmcılık yapılan ulu- sal yasalan yenıden düzenleme- yukumluluğunu getiriyor. Söz- İeşmede aynca "anneliğin sosyal bir görev olarak anlaşılraası, ço- cuklann yetiştirilmesinde kadın ve erkegin ortak sorumluluğu- nun tanınmasını öngören bir ai- le eğitimi" verılmesi gereği de vurgulanıyor. Türkiye bu sözleş- meye imza atarken 15 ve 16. maddelere cekince koydu. Türkiye'nin sözleşmeye imza atmasından bu yana 6 yıl geç- mesine karşın, ulusal yasalarda- ki aynmcı maddeler yerini ko- ruyor. Aileden sorumlu Devlet Bakanı Cemil Çiçek önderhğin- de yürutulen "Milli Aile" pro- pagandasi ile de kadınlara kar- şı uygulanan aynmcılığın pekiş- tirildiği vurgulanıyor. Medeni Kanun özellikle 1926'da lsviçre-den alınan Medeni Kanun ile ttalya 1 dan alınan Türk Ceza Kanunu, kadınlara karşı aynmcılık göze- ten maddeleri nedeniyle en çok eleştirilen yasalar. Medeni Ka- nun'un bazı maddeleri şöyle: Madde 152: Koca, birliğin re- isidir. Evin intihabı (seçimi) kan ve çocuklann münasip veçhile iaşesi, ona aittir. Madde 153: Kan, kocanın ai- le ismini taşır. Kadın, müşterek saadeti temin hususunda gucü yettiği kadar, kocasımn muavin ve muşaviridir. Madde 154: Birliği koca tem- sil eder. Mallannı idare husu- sunda, kan koca hangi usulu kabul etmiş olursa olsun, koca tasarruflarından mesul olur. Madde 156: Kan, kanunen haiz olduğu temsil selahiyetini suiistimal eder, yahut kullan- maktan aciz olursa, koca bu se- Önce ^ ^ f £ tecavüz ^BBfl sonra ^M^T 438 HKadınlann yasalarda I^^^^H^^^^^E "cınsiyet aynmcıhğı" ^^^^^^^^^^^^K yapan maddelere ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ H l ..^MMf* karşı açtıklan ilk ^ ^ ^ ^ H r ^ ' savaş, TCK'nın 438. ^^^^^^^^^M ^ t t g maddesiydi. 438'i, ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ t . J K ^ P Antalva'da tecavüze Vl^^^^^^^^^HyBkZ»* uğrayan Nezire i ' ^ ^ ^ ^ B I ^ B "W Tarhan hatırlatmıştı. ^ ^ ^ ^ ^ ^ H ^ V E T ' ' Tarhan, tecavüze H f ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ k l l uğradığı yetmiyormuş M ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ \ gibi bir de fahişelikle ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ L l . suçlanmış ve bir « ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ H ^ > anda toplum dışına ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ f l İ L itilmişti. "Tecavüze * ^ ^ ^ ^ ^ ^ I ^ ^ ^ H ^ . uğrayan kadın, ^^^^^^^^^^^^^Kk fahişeyse cezanın I ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ H indirilmesini" ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ H öngören 438'e karşı ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ 1 açılan kampanyada, ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ H "Bir grup erkek ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ H yargıç, kadınları ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ H iffetli-iffetsiz diye ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ H aynma tabi tutarak ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ H kadınlar uzerindeki ^^^^^^^^^^^^^M baskıyı bir kez daha ^^^^^^^^^^^^^M yasallaştırdılar. Bu ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ H karann almdığı ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ H andan ıtibaren butun ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ H kadınlar tecavüze ^ _ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ | uğramalan halinde H | ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ | şiddete maruz ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ H kaldıklannı değil, ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ H iffetli olup ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ | olmadıklarını PPHHHHMI^^^^^H kanıtlamak ~ '^I^^^^^^H durumunda kaldılar" ^ ^ ^ ^ ^ ^ 1 deniyordu. Açılan ^ ^ ^ ^ ^ ^ 1 kampanya kısa İ ^ ^ ^ ^ ^ ^ l sürede sonuç verdi ve ! ^ ^ ^ ^ ^ ^ l 438 tarrhe karıştı... « ^ ^ ^ ^ ^ 1 (Fotoğraf: ^ ^ ^ ^ ^ 1 Cumhuriyet) : ,»J^^^^^^H " &RT* ^ ^ H ^^m ı . JB ı^^^^H lahiyeti kendisinden tamamen veya kısmen nez edebilir(alabi- lir). Madde 200: Kadın bir miıaı. ancak kocasımn nzası ile redde- debilir. Koca razı olmazsa kan Sulh Mahkemesi'ne başvurabilir Madde 263: Evlilik mevcut iken ana ve baba velayeti bera- berce icra ederler. Anlaşamaz- larsa, babanın reyi muteberdir. Aynı yasanın 159. maddesin- de "Kan, kocanın sarahaten ve- ya zimmen müsaadesi ile bir iş veya sanat ile tştigal edebilir" denüiyordu. Bu madde kocasın- dan izin alamadığı için çalışması engellenen bir kadmm başvuru- su üzerine Anayasa Mahkeme- si tarafından iptal edildi... TCK "Zina" başlıklı 440. madde: "Zina eden kan hakkın- da altı aydan uç seneye kadar hapis cezası tertip olunur" 441. Madde: "Kansı ile birlik- te ikamet etmekte olduğu evde veyahut herkesçe bilinecek su- Bugün bir 8 martı daha coşkuyla kutlamaya hazırlanıyorlar ve diyorlar ki, "Dayak yemeye dev^m edeceğiz, yine asağılanacak, tacize ugrayacağız. Yine yazılı-yazısız y-asalarla bizi kuşatma çabasını sürdurecekier. Biz ise her koşulda karşı çıkmayı... Bunu arük onlar bile biliyor." 8 Mart içinne dedfler?Perez de Cuellar (BM Genel Sekreteri) Bugünü dünyadaki tüm mülteci kadınlara ithaf ediyorum. Işılay Saygın (ANAP lzmir Milletvekıli): Dünyadaki diğer ulkelerle mukayese edildiğinde bizim Medeni Kanun çok ileri. Jale Candan (SHP Gölge Ka- dın Sorunlan Bakanıj: Kadını kısıtlayan, baskıcı ve buyurgan aile tipi yerine sevgi ve saygıya dayanan eşitlikçi, özgür, sorum- luluklannın bilincinde, çağdaş, demokrat aileyi hedefliyoruz. Tansu Çiller: (DYP Genel Başkan Yardımcısı) Uzmanlaş- mış kadınlar etkin yerlere gelme- li. Yoksa bu Semra Özal olayı ve papatyalar kadın haklarına dar- be vuruyor. Şenay Günay (DMP Genel Başkan Yardımcısı) Kadınlara karşı her türlu aynmcıhğm ön- lenmesi sözleşmesine imza ko- yan devletin, ulkede kadın hak ve ozgurluklerinin kısıtlanma- dan kullanılmasına yönelik ça- balan desteklemesi gerekir. Ferit tlsever (Sosyalist Parti Genel Başkanı) Bu duzen yasa- larıyla kitle iletişim araçlanyla ve yazısız kurallarıyla kadınları hor görüyor ve sömurüyor. Bilge Contepe (Yeşiller Parti- si Genel Başkanı) Kadınlann politikaya atılması, sağda ya da solda çoğunluk oluşturmaların- dan yanayız. Kadın bakanlığı kurulması gerektiğine de inanı- yoruz. Prof. Necla Arat (tstanbul Üniversitesi Kadın Sorunlan Araştırma ve Uygulama Merke- zi Mudüru) 8 Mart yalnız bir kutlama günü değil, ulaşılan noktayı sorgulama ve değerlen- dirme günü de. Prof. AyseJ ÇeBkd (Türk Hu- kukçu Kadınlar Derneği Başka- nı) Kadın konusu, demokrasi anlayışı ve insan hakları kav- ramlannın gerçek anlamının toplumca özümsenmesi ile bağ- lantılı. Prof. Dr. Türkan Saylan (Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Başkanı) Uluslararası ve ulusal sözleşmeler ve yasala- ra karşın ne toplumsal yaşamda ne ekonomik ve siyasal yaşam- da ne de aile içinde kadın gerçek konumuna oturabildi. Doğan Taşdelen (Çankaya Belediye Bşakanı) Kadınlann tum dunyada, hakları ve statu- leri için verdikleri uğraşm ve mücadelenin günü bugün. rette başka yerde, karı koca gi- bi geçinmek için başkası ile evli olmayan bir kadını tutmakta olan koca hakkında altı aydan uç seneye kadar hapis cezası hukmolunur. Erkeğin evli oldu- ğunu bilerek bu fiılde şerik olan kadın hakkında da aynı ceza verilir" DUNYADA BUGUN Insanoğlu aya ilk kez hangi yıl ayak bastı haürlıyor musunuz? Kadın nüfusu artıyor çalışan kadın azalıyorİZMİR (UBA) — Toplumu- muzda "Kadın çahşmaz, çocuk doğurur" yaygın göruşünun özellikle son 10 yılda giderek ar- tış gosterdiği, bunun sonucun- da kadın istihdamının nufusa göre yüzde 31'den yuzde 28'e duştüğü belirlendi. DİE 1990 geçici nüfus sayımı istatistiklerinden derlenen bilgi- lere göre 1980 nufus sayımında toplam nüfus içinde 22 milyon 41 bin olan kadın nüfus sayısı, 1990 geçici verilerine göre 26 milyona ulaştı. 1980'deki kadın nufusu içinde iktisaden faal nu- fus 6 milyon 927 bin 936 iken yi- ne 1990 geçici verilerine göre ik- tisaden faal nüfus, yani çalışan kadın sayısı 6 milyon 213 bine düştu. 1990 geçici nüfus sayımı istatistiklerine göre 1980'de ekonomik olarak faal 7 milyon kadına karşıhk, bugün 6 milyon 213 bin kadın çalışmakta. Buna göre kadın nufusu sayısı son 10 yılda yaklaşık 4 milyon artarken bu nüfus içinde çalışan kadın sayısı yuzde 31'den yuzde 28'e geriledi. Turk Kadınlar Birliği lzmir Şube Başkanı Dr. Şermin Ak- man, konuyla ilgili olarak yap- tığı açıklamada özellikle son 10 yıldaki kadın çalışan sayısında- ki azalmanın "Kadın çaltşmaz, çocuk doğurur" goruşunun bir 'akım' şeklinde buyumesinden ileri geldiğini bildirdı. Dernek Başkanı Şermin Ak- man, Atatürk'ün Kurtuluş Sava- şı'nda kadının erkeği ile omuz omuza verdiği savaş sonrasında kadına dünyada ilk kez büyük haklar tanıdığını, ancak sonra- ki dönemlerde bu hâkların alın- dığını söyledi. Kadınlann da AtatUrk'ün sağladığı bu hakla- rı kolay kazanmanın rehaveti içinde, aldığı hakları koruyama- dığını savunan Şermin Akman, "l'lkemizin kalkınması için üre- timde ve idarede kadın mutlaka yerini almalıdır. Biz dernek ola- rak kadın erkek eşitliğine inanıyoruz" dedi. ALISIRMEIV Agop ile Bir Gece... Hava buz gibi soğuk, akşam olmuş, İstiklal Caddesi'nde- ki dükkânların ışıkları yanmış. Sokak lambalannın kimi par- lıyor, kimi kör. Tünel'den Taksim'e doğru yürüyor ve Garanti Sanat Galerisi'nı arıyorum. Tam Galatasaray'da bir tramvay duruyor önümde, atlıyorum arka vagona ve yıllar yıllar son- ra Beyoglu'nu bir kez daha tramvaydan gözlüyorum. Agop'un bir zamanlar, Sait Faik, Orhan Velı ile oturmuş ol- duğu ve artık banka binasına dönüşen Nisuaz'ı biraz geçirt- ce görüyorum galeriyi. Birden "Hemen şurada atlasam" di- ye düşünüyorum. Yıllar sonra bindiğim tramvay beni gençli- ğime, yeni yetmeliğıme götürmüş. Kendime geliyorum. Son kez otuz yıl önce atlamıştım tramvaydan, "Şımdi bir daha de- nesem kapaklanırım, hem de biraz önce basamaklara atla- yan sonra biletçinin yapay kızgınlığı karşısmda kendisini so- kağa atan çocuklara söylenen adama da rezil oluruz" diye düşünüp, efendi efendi Taksim'e ulaşmayı beklerken ayak- kabıcı Mahmut'un önünde bir anlık duraklamadan yararia- nıp, otuz yıl sonra kendimi geriye doğru bırakıyorum. 30 ya- şındaysanız ya da daha fazlaysanız eğer, bu anlamsız ço- cukluktan nasıl bir keyif çıkardığımı kolayca anlarsınız. Biraz sonra galeriden içeri giriyorum. Birden içimi tanım- lanması güç bir sevinç kaplıyor. Artık zamanın ve çevredeki mekânın dışındayım. Inanılmaz bir yerdeyim ve duvartarm- da capcanlı renkleriyle "Agop"lar duruyor. 1990 yılında restorasyonu tamamlanan Garanti Sanat Ga- lerisi, bir zamanlar İstiklal Caddesı ile yine kendi adını taşı- yan sokağın kesıştıği bölgede yer alan 5 kapı numaralı Bah- çeli Hamam (17. yüzyılda var olduğunu belgeler gösteriyor ve hatta bazı belgelere göre varlığı 16. yüzyıla kadar çıkıyor) onarılmış ve sanat galerisi haline gelmiş. İstanbul'un gittikçe yok olan tarihi hamamlanndan birinin restore edilip sanat galerisi olarak yeniden günyüzüne çık- ması ve duvarlarında o güzelim mavileri ve lacivertleriyte Agop'un resımlerinin bulundurulması insanın içini ışıltryor. Agop Arad'ı geçen yılın ekim ayında yitirdik. O sırada Türki- ye'de olmadığım için ölümünü geç haber aldım. Son yolcu- luğunda bile yanında olamadım. Yalnız bir adamdı Agop. İlhan Selçuk, bu az konuşan sessiz ama candan, yüreği sevgı dolu yalnız dostumuzun ölümü üzerine yazdığı yazıda şöyle diyordu: "...Uzun yıllar Tarabya'dan Hristo'nun üstünde bir katta ya- şadıktan sonra Boyacıköy'e geçtı. Boğaz'ın kıyısından tepe- sine taşınmıştı. Kaç kez arabayla evine bıraktım... Bir dar sokak... Bir zemin kat... Bir küçük kapı... — Canikom teşekkür, zahmet oldu, işte burası, allahaıs- marladık, yine görüşelim... Agop kapıyı açar girer... Kapının arkasında yalnızdı". Benim de birkaç kez yaşadığım bu sahneyi anlatan yazı- nın şu son tümcesi, insanın tuylerinı diken dıken ediyor. Agop'un resimlerine bakıyorum. İnsanları hep yalnız, İşçi Bulma Kurumu önündekı parkta bir banka oturmuş insaniar da bırbırlerıyle konuşmuyorlar, birbirlerine değil, içlerindeki yalnızlığa dönükler. Ama bu yalnızlık yakınan bir yalnızlık değil, Sait Faik'in, Orhan Veli'nin o küçük adamları, o midyeciler, o balıkçılar, o çingene çiçekç:!er, hep gözlerinin içi gülerek, biraz da bu- ruk gülümseyerek bakıyorlar yasama. Agop'un ıssız Boğazı'nın mavisi, yeşili, laciverti, mor ba- khar çiçekleri, yalnızlığa karşın size yine de yaşam sevinci veriyor. Bağırmayan, şarkı söylemeyen, suskun, biraz buruk ve c4- gun bir sevınçtir bu. Tıpkı Agop'un yüreğinde taşıdığı duygular gibi... Agop'un dostları toplanmışlar sergıde, geçirdiği büyük aa- ya karşın gülümsemesinden hıçbır şey yıtırmeyen Feriha 8 * yükünal^ teşekkür edıyorlar, böyle bir sergıyı hazırladığı ve bızleri bir araya getırdiği için. Sergi kapanışında, Agop'un dostları Rejans'a gidryoruz hep birlikte ve Agoptu geceyi uzatıyoruz biraz daha. Agop hâlâ orada, Beyoğlu'nun orta yerinde 141 numaralı binadaki sanat galerisinin duvarlarında, fotoğrafı bitmemiş son resmi ve İlhan Selçuk'un deyişiyle Agop mavileri, Agop ağaçları, Agop erguvanları, Agop baharlart, Agop Boğazı ve Agop'un, ama aynı zamanda Sait Faik'in, Orhan Veli'nın zen- ginliklerini oluşturan ve iç zenginliklerini yansrtan insan- larıyla... ' Hepsi, hepsi oradalar 26'sına kadar. Böyiesine karanlık günlerde, böytesine karmaşık bir ortam- da, bunca yoksulluk, bunca yoksunluk, bunca tiksindıricilik varken şimdi Agop'un da sırası mı?" demeyin. Şimdi sırasıdır! Şimdi! Agop orada sızi o güzelim renkleri, mevsimleri, Boğaz'ı ve insanlarıyla bir an içinde, o sıkmtılardan, o yoksulluklardan, yoksunluklardan, iç bulantısından çekip çıkaracak, sizlere 70 yılı aşkın süre yalnız yüreğinde taşıdığı buruk yaşam sevin- cini aşılayacaktır. Şanlmrfa'nın Ceylanpınar Ocesinde Toprak Reformu Bölge Mii- diiriUgii'ne suresi içerisinde askerlik belgesi vermediği için, 7 çocuklu dul bir 'kadın'ın 23 yıldır kiralık olarak işlettiği 40 de- karlık arazisi geri alındı. 8 MAKTETKÎNLİKLERİ BUGUN • Beşiktaş Belediyesi Kadınlar Evi tarafından duzenlenen kermes ve sergi Ortaköy Spor Kulübü tesisleTİnde 11.00'de gerçekleştirilecek. • Anakent Belediye Başkanı Nurettin Sözen, 10.30'da Anakent Belediyesi'nde çalışan kadınlann nezaket ziyaretini kabul edecek. • Istanbul Barosu Kadın Komisyonu'nun 8 Mart kutlama ve tanışma kokteyli saat 15.00'te Çaü Restaurant'ta. • Saat 15.30'da Adile Naşit Kultür Merkezi'ndeki HEP'in düzenlediği paneli Sema Polat yönetecek. Panele konuşmacı olarak Füsun Erbulak, Ceylan Özerengin, Filiz Karakuş, Fatuş Kanar, Emine Ekerci, Fatih Yıldız, Tülay Geyik ve Şaziment Şülekoğlu katılacak. • SHP ll Kadın Komisyonu, 16.00'da evinde duzenlenen bir törenle Ord. Prof. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu'na Atatürk Ukelerinin ve kadın haklanmn yılmaz savunucusu olarak bir plaket verecek. • Kadın Kültür Evi ve Mor Çatı'dan kadınlann düzenlediği basın toplantısı saat 17.00'de Mülkiyeliler Birliği'nde başlayacak. • Saat 19.00*da yine HEP'in düzenlediği şölen Bahçelievler zafer Sineması'nda gerçekleşecek. • Sosyalist Birlik Partisi Küçükçekmece örgütü, 19.30'da Halkalı'daki Uçe binasında Füsun Erbulak'ın konuşmacı olarak katılacağı "Erkek Egemenliği ve Aile" konulu bir söyleşi düzenliyor. • Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı ve Alman Kültür'ün duzenledikleri "Kadın Gözüyle Aile" konulu etkinliklerin ilki gerçekleştirilecek. • HEP Ümraniye Uçe merkezinde saat 14.00'te "Emekçi Kadın ve 8 Mart" adlı bir çay duzenlendi. • Pendik HEP ılçe orgutunun yemeği Idealtepe tesislerinde saat 17.00'de gerçekleşecek. YARIN
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle