18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 MART 1991 Türkiye'nin Rolü. (Baştarafı l. Sayfada) Katar, Bahreyn gibi küçük Körfez ülkelerinde üs ve üs kolaylıkları sağlanması bekleniyor. Amerikan do- nanması Bahreyn'de böyle bir olanağa zaten sa- hip. ABD ve İngiltere, yeni yapılanmanın çekirdeğini oluşturacak bu ülkelerle ikili anlaşmalar yapacak ve güvenlik sisteminin kendi şemsiyeleri altında na- sıl işleyeceğini saptayacaklar. Kendileri mümkün olduğuncaortadagözükmeksizin, uzaktan kuman- dayla sistemin yürümesini sağlamaya çalışacakla- rı anlaşılıyor. Yeni yapılanmanın çekirdeğinde Suudi Arabis- tan'la Mısır'ın en ağırlıkiı ulkeler olarak ön plana çık- maları bekleniyor. Burada Türkiye'ye yer yok. Özellikle Mısır'ın buna taraftar olmadığı biliniyor. Sistemin bu çekirdeğinin çevresinde başka hal- kaların oluşması gündemde. Bu çerçevede daha çok ikili anlaşmalar devreye sokulacak. • İşte bu noktada, Türkiye adının diplomatik kulis- lerde duyulmaya başlandığı söylenebilır: ABD ile ya- pılacak bir ikili anlaşmayla Türkiye'nin bölgeye dönük askeri bir rol üstlenmesi... Ankara'nın böyle bir rolü daha çok NATO çerçe- vesinde oynamayı tercih edebileceği biliniyor. Ancak bu hayli uzak bir olasıhk. Çünkü bunun gerçekleşebilmesi için NATO'nun sorumluluk ala- nının değiştirilerek, Körfez'i kapsayacak biçimde genişletilmesi gerekiyor. Brüksel'deki son NATO toplantısında Ankara da kendi gözüyle gördü ki bu iş çok zor. Çünkü başta Almanya olmak üzere Danimarka, Hollanda ve İspanya, NATO'nun görev alanının Körfez'e doğ- ru genişletilmesine karşı çıkıyorlar. Nitekim NATO Genel Sekreteri VVörner, 25 şubat tarihli TIME der- gisine verdiği demeçte bu duruma şöyle değinmiş: "Savaştan sonra da bu tartışma sürecek. NATO Antlaşması, bizim harekât alanımızın sınırlannı açık- ça belirlemiş. Bunu değiştirmek için 16 üye ülkenin mutabakatı gerekiyor. Ama bu mutabakat yok şım- di." Böylece gündeme, Körfez'e yönelik olarak NA- TO dışında ABD ile yapılacak bir ikili anlaşmanın geleceği söylenebilir; Türkiye'deki üslerin ABD ta- rafından "gerektiğinde" bölgeye dönük olarak kul- lanılmasını, bunun için daha önceden Amerikan askeri malzemesinin bu üslerde depolanmasını ön- gören bir ikili anlaşma... Olabilir mi? Cumhurbaşkanı Özal'ın bu fikre kapalı olduğu söylenemez. Nitekim geçen hafta Almanya'da ya- yımlanan haftalık Die Zeit gazetesine verdiği de- meçte şunlan söylemiş: "Soru — Türkiye savaştan sonra Ortadoğu'da na- sıl bir rol oynayabilir? Özal — Güvenlik açısından ABD nin bölgede ka- lacağına inanıyorum. Kara birlikleriyle değil, ama ha- va ve deniz kuvvetlerini barındırdıklan üslerde kalacaklardır. Türkiye'nin de yakında üsleri vardır. incirlik, Diyarbakır, Batman, Muş gibi.'' Türkiye'nin ABD ile başbaşa, bir ikili anlaşma çer- çevesinde Arap dünyasını hedef alan bir askeri ro- le soyunması doğru olur mu? Böylesine bir askeri taşeronluk Türkiye'nin çıkarlarına uygun düşecek mi? Sanmıyoruz. ABD ile askeri alanda böyle bir başbaşalık, ileri- de Türkiye'nin VVashington kaynaklı baskriara di- renmesini iyice olanaksız kılabilir. Dış politikada manevra alanını daraltır. Batı Avrupa'yla ilişkileri- -mizin^gelışmesine eetçekebilir. ABD ile ikili bir askeri yapı çerçevesinde böyle bir rol, Türkiye'nin Arap dünyasındaki işini kolay- laştırmaz; görüntüsünü bozar. Savaş sonrasında bölge, islamcı ve milliyetçi radikal hareketlerle çal- kalanmaya gebedir. Bunun ilk işaretlerinin, Basra'- da Şiilerin başını çektiği karışıklıklarda görüldüğü söylenebilir. Kolayca durulacak değildir Arap dün- yası. O yüzden, Türkiye'nin ikili bir askeri yapılanma içinde ABD ile bölgede bir askeri taşeron gibi boy göstermesinin olumsuz yanları ağır basabilir. Mı- sır bile bugüne dek böyle bir ikili anlaşma yapmış değildir ABD ile. Ankara'da Dışişleri çevreleri, Türkiye için böyle bir askeri rolün sakıncalarını bilmiyor değil. Ancak bu konuda devrede oldukları söylenebilir mi? Biraz zor. Bu konuda belirleyici olan, Çankaya'dır. Ve Cum- hurbaşkanı Özal'ın, tabii bir pazarlık sonucu, ABD ile ikili bir anlaşmaya evet demesi uzak bir olasılık değildir. Türkiye'nin bölgeye kayıtsız kalması, yalnızca se- yirlik bir rolle yetinmesi kuşkusuz gerekmiyor. Kör- fez savaşı öncesindeki politikası da zaten öyle olmamıştır. Ancak, Türkiye'nin bölgeye ABD ile ikili bir yapı- da askeri rolle yaklaşmak yerine, ilişkilerinin baş- ka boyutlannı geliştirip güçlendirmesi daha doğru olacaktır. Türkiye'nin coğrafyası, Türk dış politikasının çok yönlü olmasını gerekli kılar, tek boyutlu değil. HEP: Olaylann nedeni ANAP'tır DİY ARBAKIR/ŞIRNAK (Cumhuriyet) — Şırnak 'ta geçen perşembe günü yaşanan ve bir er ile iki yurttaşın yaşamını yitirdi- ği olaylann ardından durumun normale dönüşmesi üzerine gü- venlik önlemleri büyük ölçüde kaldırıldı. HEP Genel Sekreteri İbrahim Aksoy, bölgede devlet terörü yaşandığını öne sürerek buna son verilmesini istedi. Şırnak kent merkezi dün sakirı birgüngeçirdi. Olaylann ardın- dan durumun normaie dönmesi üzerinealınan eüvenlik önlemleri Ozcan Ertıına Hürriyet'ten ayrıldı Haber Merkezi — Hürrı- yet gazetesinin Genel Mudü- rü Doç. Dr. Ozcan Ertuna dün gazetedeki görevinden istifaetti. 1982'de üniversi- te bünyesinden Hürrivete Mali İsler Müdürü olarak göreve gelen Ertuna, 1985 yılından beri gazetenin genel müdürlüğünü yapıyordu. Bir siire önce Hürrivet gru- bundaki öteki sorumluluk- larından ayrılan Ertuna'nın üniversiteye dönebilecefi kaydedıidi. de buyük ölçüde kaldırıldı. ÖteyandanŞırnak'takiincele- melerini tamamlayan Halkın Emek Partisi heyeti dün Diyar- bakır'da düzenlenen bir basın toplannsıyla izlenimlerini akrar- dı. HEP Genel Sekreteri İbrahim Aksoy, milletvekilleri Mahmut Alınak ve Adnan Ekmen, Gü- neydoğu'daki "insanlıkdışıuy- gulamalara son verilmesi" yo- lunda Cumhurbaşkanı Turgut Özal'a çağrıda bulundular. 1 terörist öldürüldü DİYARBAKIR (Cumhuri- yet) — Tunceli'nin Nazımiye il- çesine bağlı Güzelpınar köyüne baskın düzenlemek isteyen terö- ristlerden biri çıkan çatışmada ölü olarak ele geçirildi. Olağanüstü Hal Bölge Valili- ği'ndeıı yapılan açıklamayagö- re önceki gece Tunceli'nin Na- zımiye i^esine bağlı Güzelpınar köyüne oaskın düzenlemek iste- yen teröristler böigede görevli güvenlik güçleriyle çatışmaya girdiler. Çıkan çatışmada ağır yaralı olarak ele geçirilen bir te- röriit hastaneye kaldırılırken yolda öldü. Öte yandan yasadışı orgüt adına Şırnak yörtvnde silahlı faaliyetlerde bulunan bıı terö- ristin güvenlik güçlerine teslim olduğu da açıklandı. SIEMENS Cevre Dostu Enerji Santralları Temiz enerjiiçin turbogüc İstanbul Ambarlı'da dünyanın en büyük Doğal Gaz Kombine Çevrim Santrah'nın inşası bitmek üzeredir. Aynı tip santrallar başta İngiltere ve A.B.D. olmak üzere diğer pekçok ülkede de projelendirilmektedir. Siemens, gaz ve buhar türbini ile çalışan santrallarıyla çevre sağlığına önem veren bir yol izleyerek, dünyanın en ekonomik ve enerji kaynaklarının kullanımında en büyük tasarrufu sağlayan enerji üretimini gerçekleştirmektedir. Siemens'in geliştirdiği gaz türbinleri, havadaki karbondioksit oranını azaltarak ve çevre kirliliğini en az düzeye indirgeyerek en yüksek verimi sağlamaktadır. Siemens, çevreyi koruyan enerji teknolojilerinin geliştirilmesine daima büyük önem vermektedir. Elektrotekniğin ve elektroniğin her alanında üstün teknolojiler sunmak, teknolojik standartlar oluşturmak, sektörel gelişmelere ayak uydurmak ve bu alanların öncülüğünü yapmak gibi üstün çabalar şirket politikasının temelini oluşturmaktadır. SİMKO TİCARET ve SANAYİ A.Ş. Siemens AG Türkiye Genel Mümessili Meclisi Mebusan Cad. No:125 80040 Fındıklı/İstanbul Telefon: (1) 151 09 00 Fax: (1) 152 41 34 Siemens. Atılımlar gücümüzün kanıtıdır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle