Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
Sahıbı Cumhunyet Maibaacılık \e Gazetecılık Turk Anonım Şırketı adına
Nadır Nadî £ Genel Ya\ın Muduru Hasan CHMI. Muessese Muduru*
Emine Lşaklıgıl, >azı tşlen Muduru Oka> Gonrnsın, £ Haber Mcrkezı
MudLru Yslçın 9«î«r, Sayfa Duzem Yoneımem Mı \CST £ Temstlcıler
ANkARA AhmelTan, IZMIR Hıkmet Çrtinkaya, \D\\A Çenn ^ tfenoglu
K POlıtsk* CttMİ BaşİMgıç. Dış Haberler Lrjvm Bakı. Ekonornı Cnfiz Tuftaa, U-Sendıka ^akna ketran kuîtu- C*l«l Lsltr.
litanbul Habe-erı knul luıçrt. Eg ım Geaca) ^))u, ^un Haserlen S«drı Dot», Spor Dım$manı \M«üuulır VKHHU.
Dızı Va^ılar kemn Califkfta. Arajt rma Şafcın \lpcj, Duzeitmc AMnlUt VUKI 0 Koo'dına'O" \hm« fconıtsaa £ Malı
lv" trol LrV»ı % M-'vı^öt B«k«l \taer £ Butt,e Planlama Scvp Ouıunbefeothı % Rektam \>>* ^orun £ E* >a>mla-
HaJv* \kvo4 £ lûare HUSCMB Garcr £ lileımç Oa4f trfık £ Bilgı l;lem ^aü laal £ Pcr-one S**p Bo^Jancıofta
OLt» \ktaL \ılç» Ba*«r. Hasu
Cemıl. Hıkacl Ç*U»k»j*. Okı>
sriç.k. \U Sunn. Akma Ta>
öcw/ı w >OMÖ/I Cumhunyet Matbaacıhk vc Guetccıbk T.A Ş. Turkoca£ı Cad 39/41
34334 İSJ PK 246 lasnbul Tel 512 05 05 (20 hait. Telet 222*6, Fax (1) 526 60 ^2 0
Bvrolar Ankan. Zıya Gökâlp BK inkıiapS No 19 4, Tri 133 11 41-4T
. Te«X 42344, Fax. (4) 133
05 65 % lımm- H Zıya Blv 1352 S. 2/3. Tel 13 12 30, Tekx Î2359, FUL (51) 19 Î3 60
0 A*M«. inOnu Cad 119 i No I Kıı I, Td 19 37 52 (4 hat) Ttla 62155. Fax C\) 19 25 ""8
TAKVÎM: 26 MART 1991 İrnsak: 4.25 Güneş: 5.51 Öğle: 12.15 İkindi: 15.43 Akşam: 18.28 Yatsı: 19.49
Tatar genç kuşağının geliştirdiği Kırım-pop müziği, milli kültür mirası ile Batı ritmini kaynaştırıyor
Kıruıula eUıamdülillah-rockKEREM ÇALIŞKAN
SİMFEREPOL (AKMES-
CİT) — Zifiri karanhk bir Kı-
rrnı gecesi. Yerler, ıslak ve ça-
mur. Akmescit'in dış mahallele-
rinde, hemen her kapıda bir ko-
peğin bağlı olduğu, o tek karlı,
sundurmah, gecekondu tipi Ta-
tar evlerinden birindeyiz. Duvar-
da halısı, kütuphane ya da bü-
fede işlemeli ortüsü, ortada ge-
zen "balalan" ile sıcak dostlu-
ğun insanı kucaklayıverdiği bir
ortam.
Teypte bir kaset dönüyor.
Ağır, boğuk, derinden bir ses
Kuran okuyor. Biraz dikkat
edince anlıyorsunuz, Mevlit
okunuyor. Ve uzaktan yavaş
yavaş gelen ayak sesleri gibi
"pomp-pomp" bas gitarlar dev-
reye giriyor. Parça birden hare-
ketleniyor, canlanıyor. Halk ez-
gilerinin kıvrak havası, hafıf Ba-
tı müziğinin ritminde daha bır
renkleniyor. Hoşgeldiniz. Kırım-
pop müziği ile karşı karşıyasınız.
Daha sonra bir başka parça.
Siz daha Mevlit-popun şokun-
dan kurtulamadan, daha hızlı,
daha tempolu, insanda hemen
Sürgünden vatana Kırım Tatarlarının genç
kuşağı sürgünde bulundukları Taşkent,
Semerkant gibi Orta Asya kentlerinde son
yıllarda pop-müzik grupları kurmaya
başladılar. "Efsane" ve "Mercan" gibi
popüler gruplar son iki yıl içinde
vatanları Kırım'a döndüler. Bu gençler
son derece ilginç ve özgün müzikleri ile
Kınm'ın oynak ezgilerini çağımıza taşıyorlar.
Ruslaştırma Kırımlıların vatana dönüşleri
kritik bir tarihi dönemeçte gerçekleşiyor.
Sovyetler'de Kırım Tatarlarına dönük
olarak yıllardır uygulanan "Ruslaştırma"
politikasının tam başarıya ulaştığı ve
3. kuşak Tatar gençlerinin anadilini bile
unutmaya başladığı noktada, bu çocuklar
ülkelerine dönüyor. Bundan sonra ne olacağı
ise yaşam mücadelesinde belirlenecek.
kalkıp dansetme isteği uyandı-
ran bir rock müziği odayı dol-
duruyor: "Elhamdülillah he>,
Elhamdütillah hop..."
Nedir bu? Turkiye'den gelen
sanatçı Ulvi Kırımlı ve konser-
vatavaı oğretim uyesi Zekeriya
Başarslan ile birlikte Kırım'da
genç muzisyenlerin evindeyiz.
Mevlit-pop, şu sıralar Kınm'ın
en populer gruplarından olan
"Efsane"nin "Bahçesara>" ad-
lı parçası. Elhamdulillah-rock
da bir başka sevilen grubun,
"Mercan"ın son bestelerinden.
Kim bu çocuklar? Nasıl boy-
le besteler yapıyorlar?
Bu gençler Kırım'dan 1944'te
surgüne gönderilen Tatarların 3.
kuşağı. Hemen hepsi Ozbekis-
tan, Kazakistan gibi sürgün böl-
gelerinde doğmuş. Kırım Tatar-
larının en yoğun yaşadıkları yer-
ler Taşkent ve Semerkant. Ozel-
likle Taşkent, Kınmlıların birlik-
te yaşadığı, yabancılarla değil yi-
ne Kırım Tatarları ile evlenerek
kapalı bir daire içinde kendi kul-
türlerini korumaya çalıştıkları
bir yer olmuş.
3. kuşak Tatar gençlerinin bu-
yük çoğunluğu Semerkant ve di-
ğer kentlerde, ya bizdeki lise
ayan "enstitülerde" okumuş ya
da universite aşamasına gelmiş,
ama hepsi belli bir kultur düze-
yini yakalamış. Sovyetler'de da-
ha yaygın olan muzik enstitule-
ri gibi ortaöğretım kurumlan bu
gençlenn, temel bilgilerle dona-
tılmasını sağlamış. Bunu Kırım
1
da en yoksul gecekondu evinde
bile karşılaştığınız piyanodan
anlıyorsunuz. Efsane, Mercan
vb. gibi gruplar da son 2-3 yıl-
da Taşkent'te kurulmuş.
Bu gençler, ana babalanndan
ya da "kart-ana, kart-
babalarından" (nine ve dedeler)
dinledikleri "Senin vatanın Kı-
rım, bir gün oraya döneceksi-
niz" sözleriyle büyumuşler ve
dönmuşler. Daha da dönüyor-
lar.
Ancak bu gençler artık
1944'lerin, 60'lı yılların gençliği
değil. Büyük çoğunluğu Gorbi
donemı çocukları. Yani Batı kul-
turunun glasnost ile birlikte
Sovyetler'i etkisi altına aldığı >ıl-
ların çocukları. Onlar da televiz-
yondan Michael Jackson veya
Madonna dinliyor. Simferepol
pazarına gittikleri zaman, adım
başı satılan kasetlerini alıp din-
leyebiliyorlar. Henuz "hambur-
ger" kultüru Simferepol'e kadar
ulaşmasa da cola külturu, uste-
lik iç içe geçen Sovyet-ABD bay-
raklarıyla donatılmış bufelerde
satılabiliyor.
Yani Tatar gençleri de Sovyet-
ler'de ya da dunyanın başka yer-
lerinde Batı kultürunun etkisi-
ne giren kuşaklardan çok farklı
bir yerde değil.
İşte Kırım-pop bu ortamda
doğuyor. Daha doğrusu Sovyet-
ler Birliği'ndeki Turki halk top-
lulukları içinde buyük bir pop
BAHÇES,IARAY
Mengli
Giray'ın
türbesi
perişari
Akmescit'te bir akıl
hastanesi bahçesinde
bulunan Tatar hanı
türbeleri ve ünlü Zincirli
Medrese, birer viraneye
dönüşmüş durumda.
Kırım'da Tatar kültürunün
kalıntısı ozgün tarihi eserler ne
durumda? Bahçesaray'daki
Hansaray müze olarak hiç değil-
se binalar bakımından korun-
muş. 1944'te buraya ait arşivle-
rin 6 tren vagonu ile gotürulup
yakıldığı öne sürülüyor. Hansa-
ray'ın restorasyonu gerekli. An-
cak Sov^et hükümeti, Moskova
- Leningrad gibi kentlerde ken-
di kültür mirasını bile doğru dü-
rust restore edecek paraya sahip
değil.
Kırım'da asıl üzücü olan ise
gidip gordüğümüz Hacı Giray -
Mengli Giray türbeleri ve Zincir-
li Medrese, Tatar ve İslam kül-
türünün önemli bir parçası olan
15. yuzyıldan kalma bu eserler,
şimdi Akmescit'teki bir akıl has-
tanesinin bahçesinde tam bir ba-
kımsızlık içinde. Kapıları kırık,
içerisi kısa süre öncesine kadar
apteshane gibi kullanılıyormuş.
Aynı yerde bulunan İsmail
Gaspıralı'nın mezarı da 1944'te
tam anlamıyla yok edilmiş. Şim-
di Gaspıralı konferansı nedeniy-
le burada tahmini olarak mezar
yeri bulunup fotoğraflardan
saptandığı kadarıyla eskisine
benzeyen bir parmaklıkla çevril-
miş. Mezarının yaptırılması ve
bir anıt dikilmesi için çahşılıyor.
Mengli Giray'ın türbesi ve
Zincirli Medrese ile de sanırız
Turkiye'nin ve Kültür Bakanlı-
ğı'nın ilgilenmesi gerekecek...
KOOPERATİF tŞLETMESt — Sovyetler'de yeni gelişen kooperatif işletmeleri- 400-450 ruble maaş veriyor. Soldan sağa aşçı Svetlana Yakimov (17), garson Lud-
nin bir örnegini Kırım'da gerçekleştiren Rıfat Bekirov (36), çigbörek fırını vp dii- rnilla Sa>abina (27) ve aşçı Galina Saharova (30) ile Bekirov. İmalathanede artık
ğün salonunu yonetiyov. Bekirov. yanında çalıştırdığı personele devletin iki katı, makinelerie üretilen çiğbörekler, sokaklarda satılıyor. (Fotoğraf: Kerem Çalışkan)
Çiğböreğin Tatar patronlarıKınm'a dönen Tatarlar, yavaş yavaş
imalathane ve işletmelerde etkinlik
sağlamaya başlıyor, yanlarında Rus
işçileri çahştırıyorlar. Çigbörek ve
kundura, Tatarların el attığı ilk sektörler.
Kırım'a. \atanlanna donen Tatarlar ne iş >apıyor, na-
sıl geçiniyor, nasıl para kazanı\orlar? "A\det"ın, yani
donuş kavgasının kilit sorusu belki de bu.
Halen büyük çoğunluğu işsız. Özbekistan'da birik-
tınp getirdikleri paralarla ya da aile içi daşanışma ile
idare ediyorlar. Kendi oğrenim durumlarının çok al-
tında işlerde çalışmaya razı olarak para kazananlar da
var. Örneğin maliye uzmanı bir bayan, otobus biletçi-
liği yapıyor ya da inşaat teknikeri bir diğeri kolhoz iş-
çıliğinde çalışıyor.
Ama Özbekistan'da edindiği birıkım ve parayı, Kı-
rım'a donunce başarılı işlere yatıranlar da var. 36 >a-
şındaki Rıfat Bekirov bunlardan biri. Şimdı Akmes-
cit'te "kooperatif sistemi" ile çiğ borek fırını ve duğun
saravı işletiyor. Yanında varısı Rus, 26 personel çalıştı-
rıyor. Yani Bekirov, ya\aş yavaş lilızlenen ve surgun bir
cemaatin dönduğu vatanında kok salmasını sağlaya-
cak "Tatar burjıısazisinin" ilk orneklerinden.
Bekiro\, 1989 vılında Taşkent'te Ekmek Fabrikası
Mudurluğu'ne kadar yükselmiş. Durumu oldukça iyiy-
mı>. Ve 1989 yılında "\atana donuş" hareketine katı-
larak anası, karısı, 3 balası ve biri kız 4 erkek kardeşi
ile beraber "kaytıp" Kırım'a gelmiş.
50 bin rubleye bir ev almıs Lada marka otomobili
var. Geldikten sonra \erel yonetimin ihaleye çıkardığı
4 salonlu bir düğun salonunu ayda 10 bin rubleye ki-
ralamış, altına bir de çığ börek imalathanesi açmış.
Yavaş yavaş "büyük patron" konumuna gelen Beki-
rov, bolgedeki Rusların sahip olmadığı "feodal" bir
avantajı kullannor. Çoluk çocuk, akraba aynı evde ka-
lıyorlar ve ışlerini kardeşleriyle birlikte çalışarak yöne-
tiyorlar. Boylece iki yönlü tasarruf sağlanıyor. Ihale-
de, devlete daha yüksek para vererek işi alabiliyor.
Bekirov, yanında çalıştırdığı personele, aşçı \e gar-
sonlara ya da sokakta seyvar çığ borek satanlara ayda
400-450 ruble oduyor. Bu. devlet işletmelerindeki üc-
retin yaklaşık iki misli. Kendisi de tabii iyi kazanıyor.
Çiğ boreğin tanesi 45 kopek. çorba 1, şarap 4 ruble.
Hemen her gece salonda bir orkestra muzik yapıyor,
hafta sonları partiler veriliyor.
Tatar milli yemeği çigbörek, bu kez vatana donen Ta-
tarların, topraklarına tutunmalarına da aracılık ediyor.
Kırım'da ev fiyatları geçen yıla kadar 30-50 bin rub-
leydi. Şimdi iki misline fırlamış durumda. 1 Nisan
I991'de SSCB'de toptan artacak fivatlarla birlikte on-
lann da astronomik rakamlara fırlaması bekleniyor. Bu
da Orta Asya'dan, Kırım'a dönmek isteyen Tatarlar için
önemli bir zorluk. Örneğin Özbekler, Tatarların sat-
mak istedikleri evlerine çok düşuk paralar veriyorlar.
Kırım'a donmek için nasıl olsa satmak zorunda kala-
caklarını düşünüyorlar. Ekonomik çıkar, bazılarına go-
re dayanışması gereken Turki halklar, yani Özbek ve
Tatarlar arasında karşıtlıklar yaratıyor.
Kırım Tatarlarının vatana donuş kavgası, Sovvetler'de
gittikçe derinleşen ekonomik bunalım ve kaos içinde
daha da zorlaşıyor. Ama Bekirov orneğindeki gibi bu
zorlukları avantaja çevirmesini bılenler de var.
Konut bölgelerinde gürültü düzeyi, sanayi bölgeleri için bile yüksek kabul edilen 80 desibelin üzerinde
'Istanbul, sesîni duyaımyoruırfŞişli, Zincirlikuyu, Şişhane gibi pekçok semtte
gürültü 80 desibeli zorluyor. Barbaros, Taksim,
Londra Asfaltı, İncirli, Millet ve Bağdat gibi
caddelerde gürültü düzeyi 70- 80 desibel
arasında.
BİLGİ BİRIKİMI !.
HÜRRİYET UYMAZ
Toplumsal yaşam kalitesin-
de duşttklüğün göstergesi' olan
gürültü kirliliği, Istanbul'da
tehlikeli boyutlara ulaştı. Ken-
tin konut alanlarında yapılan
ölçumler, 'Gürültü Kontrolu
Yönetmeliği'nde sanayi bölgele-
ri için ongörulen ust sınırların
bile aşılmış olduğunu gösteri-
yor.
Mecidiyeköy, Şişli, Taksim,
İncirli, Bağdat ve Barbaros gi-
bi konut alanlarında saptanan
gürultu düzeyi, sanayi bolgele-
ri için bile yüksek bulunan 80
desibelin üzerinde. Ses kirliliği,
istenmeyen ses ve ses demeti
olarak tanımlanıyor. Ancak yö-
netmeliğin uygulanmasından
sorumlu kurum ve yönetimler-
ce, bu kirliliğin önlenmesi konu-
sunda ne bugun ne de ileriye dö-
nuk hiçbir önlem alınmryor.
Kara, hava, demiryolu taşıt-
ları, sanayi ve iş makinelerinden
kaynaklanan gürültü kirliliği,
başta uyku suresi ve kalitesini
azaltıyor. İnsanda yorgunluk,
çabuk yıpranma, stres, verim ve
işitme kaybına yol açıyor. Uz-
manlar, gurültünun, psikolojik
rahatsızlıkların yanında, sosyal
ilişkileri de olumsuz yönde etki-
lediğini söylüyorlar. Gürültulu
ortamda insanlar; sinirli, öfke-
li ve gergin oluyor.
Beş yıl once yururlüğe giren
'Gürültü Kontrolu Yönetmeliği'
gereğince, şehir kenarlarındaki
konut alanlarında en üst gürül-
tü düzeyinin 40 ile 50 desibel,
şehir merkezinde ise 55 ile 65 de-
sibel olması gerekiyor. Ancak
1987 ve 1990 yıllarında yapılan
ölçumler, Piyer Loti gibi uç
noktaların dışında, kentin ko-
nut bölgelerinde üst sınırların
çok üzerinde bir gürultu oldu-
ğunu gösteriyor.
ITÜ Mimarlık Fakultesi, Fi-
ziksel Çevre Kontrolu birimin-
ce, 1987 yıhnda yapılan ölçüm-
lerde, Mecidiyeköy'de 80, Bar-
baros, Taksim, Londra Asfaltı,
Gürültü Kontrolü
Yönetmeliği
gereğince, şehir
kenarlarındaki
konut alanlarında
en üst gürültü
düzeyinin 40-50,
şehir merkezinde
55-65 desibel
olması gerekiyor.
Yapılan ölcümlerde
ise üst sınırların
çok üzerinde
rakamlar elde
edildi.
İncirli, Millet ve Bağdat gibi
caddelerde 70 ile 80 desibel ara-
sında gürültü düzeyi belirlendi.
İstanbul Büyükşehir Beledi-
yesi'nce 1990 yılında yapılan da-
ha kapsamlı ölçumlerde ise ay-
nı bölgelerdeki gürültü düzeyi-
nin, geçen zaman içinde 1-11 de-
sibellik artışlar gösterdiği orta-
ya çıktı. Şişli, Zincirlikuyu, Şiş-
hane gibi pek çok semtte, güriil-
tünün 80 desibeli zorladığı açık-
landı. Gürültü Kontrolü Yönet-
meliği'ne gore konut, okul ve
sağlık yapılan için belirlenen gü-
rültü üst sının, 35 ile 45 desibel
arasında değişiyor.
"Türkiye'de gürültüye karşı
açılması gereken savaş çok
gecikmiştir" diyen Boğaziçi
Üniversitesi'nden Mete Doğu-
oğlu, taşıt kaynaklı gürültüde,
kara ve demiryollarının büyük
payı olduğunu belirttiği araştır-
masında şu bilgiyi veriyor:
"Gürültü yönetmeliğinde ve-
rilen değerler doğrultusunda,
Türkiye'de gürültü açısından
sağlıklı yollar, hemen hemen hiç
yoktur. Olanlar ise şans eseri bu
yönetmeliğe uygundur. Şimdiye
kadar vapılan yollarda, gürültü-
ye karşı önlem alınmamıştır. Bu
kaynaklann yaydıgı gürültü dü-
zeyinin bclirlenmesi ve gerekli
önlemlerin alınması oldukça ko-
laydır. Yolların ıslahı yapılabi-
Bu arada İTÜ Mimarlık Fa-
kultesi, Fiziksel Çevre Kontro-
lü Birimi'nden Doç. Dr. Selma
Kurra ve arkadaşlarınca, Istan-
bul'da en fazla gürültüye maruz
kalan bazı bina duvarlarından
iyileştirilmesi yönünde yapılan
bir çalışma, gürültüyü önleme
maliyetinin ne denli büyük ola-
bileceğini gösteriyor. Duvarlara
heraklit levha, cam yünü, kontr
plak, pencerelere ise çift doğra-
ma, çift cam lastik fitil kullanı-
larak gerçekleştirilen gürültü
önleme uygulamasında, özellik-
le büyük pencereli binalarda
maliyetin çok arttığına da dik-
kat çekiliyor.
dalgası yayılıyor. Tıpkı Turkiye
1
de 6O'lı yıllarda yaşanan "Türk-
çe sözlü bafif Batı müziği
patlaması" gibi SSCB'de şimdi
Azeri, Kazak, Avar, Kırım, Öz-
bek, Kırgız gençliği arasında
kendi milli kültür kaynaklarına
dönerek, bunları pop müziğe
dönuştürme savaşı var.
Onlarca, yuzlerce grup var.
Sayısız beste, sayısız şarkı.
Türkiye'de TRT'de müzik
programı yapanlar, henüz bu
dalgayı fark etmişe benzemiyor-
lar. Oysa bu parçaların büyuk
çoğunluğu Turkiye'deki insanla-
ra, gençlere değişik ve ozgün tat-
lar verebilecek nitelikte. Evet, ol-
du sanılan Türkçe sozlü pop
müziği, Türkçesini anlamak bi-
raz zor olsa da şimdi Kafkasya,
Orta Asya ya da Kırım'dan yan-
kılanmaya başlıyor.
Eğer bu parçalan dinlemezse-
niz, Sovyetler'deki Turki halklar
meselesini anlayamazsınız. Ister
Turkçu, ister Islamcı olun, ister-
seniz Türk-lslam sentezini savu-
nun, Türki halkların genç kuşa-
ğının ulaştığı Türk-Batı sentezi
müziğe kulaklarınızı tıkarsanız
treni kaçırdınız demektir.
Varalım Yalta
Kınm'da "Efsane" grubunun
bir başka parçası daha var. Adı:
"Yalta!' Akmescit'te bir düğün
salonunda yapılan dans parti-
sinde Tatar gençlerinin bu par-
çayı nasıl hep birlikte coşkuyla,
ama neşeli ve esprili bir şekilde
soylediklerini görünce mutluluk
duyuyorsunuz.
"Binelim 44 nolu troleybüse /
Varalım Yalta / Alalım balta"
diyor Efsane grubu o çok neşe-
li parçasında. Tatar gençleri hem
zıplıyor hem şarkı söylüyor.
Evet, 1944 sürgününun acısı sur-
se de Tatar gençliği çağdaş bir
yaklaşımı, çağdaş bir espriyi ya-
kalamıştır. Vatana dönecektir,
ev kurup yerleşmek için müca-
dele de edecektir, ama gülmeyi,
eğlenmeyi, hatta yaşamın acı
yonleriyle bile dalga geçebilme-
yi unutmayacaktır.
Mevlit-pop ve elhamdulillah-
rock, milli kültürüne ve dinsel
mirasına sahip çıkmaya çalışan
çağdaş Kırım gençlerinin ulaştı-
ğı ilginç bir sentezdir.
Kırım'da ve Sovyetler Birli-
ği'nde camilerin onarılması, İs-
lam eserlerine sahip cıkılması,
Türki ve Islam topluluklar için
bir "kimlik savaşı"dır. Ancak
camiler onanlmca dolup taşaca-
ğını kimse sanmasın. Cuma na-
mazlanna katılanların sayısı da
oran olarak düşuk kalacaktır.
Ama ozellikle bayramlarda, ca-
miler Türki ve İslam cemaatla-
rın buluşma ve varlığmı toplum
onünde kanıtlama açısından
vazgeçilmez kaleler gibidir.
Kırım'da aslında çok ilginç bir
toplumsal süreç yaşanıyor. Sür-
güne gönderilen Kırımlılar, ken-
di kültürlerini, folklorlarını, ör-
neğin Taşkent'te saksıdaki çiçek
gibi özenle korumuşlar ve şim-
di dönüp asıl çıktıkları toprağa,
Kırım'a ekmeye çahşıyorlar. Taş-
kent'ten Akmescit'e Gaspıralı
konferansı nedeniyle gelen
"Kaytarma Ensemble", Kırım
muziğinin, danslarının en yetkin
ve özgün biçimde yaşadığı gör-
kemli bir gösteri ile sergiledi. Kı-
rım Milli Marşı'nın topluca söy-
lendiği dört dörtlük milli gece-
nin sonunda, mecburen sahne-
ye çıkan Kırım Komünist Parti-
si ve yerel yonetimin başı Sov-
yet Bagrov Rusça konuşmasını,
biraz buruk, biraz alaylı söyle-
diği Turkçe "maşallah" sözcü-
ğü ile kapatmak zorunda kaldı.
Ruslaştırma
Ancak önemli bir nokta var:
3. kuşak Tatar gençleri vatanla-
rı Kırım'a tam Moskova'run yıl-
lardır uyguladığı "Ruslaştırma"
politikasının "başarıya" ulaştı-
ğı bir noktada dönuyorlar. Bü-
yük bir çoğunluğu Rusçadan
başka dili, yani kendi ana dili
Tatarcayı anlasa bile konuşamı-
yor. 8-10 yaş grubu ise tek tük
Tatarca kelimeler dışında yalnız
Rusça konuşuyor. Henüz Kı-
rım'da Tatar dilini öğreten ilko-
kul yok. Kırım Tatar Milli Ha-
reketi, çocuklara kurs vermeye
çalışıyor. Üniversitede ise Tatar
Milli Dili ve Edebiyatı Bölümü
daha bu yıl açıldı.
Genç kuşak, Tatar dilini, kül-
turünü ve edebiyatını ne kadar
yaşatabilecek. Yoksa Kırım'a gi-
den bazı akademisyenlerin öner-
diği gibi zaten unutulmuş bir dili
canlandırmak yerine, sil baştan
istanbul Türkçesi mi oğrenseler
daha iyi olur? Ama kim öğrete-
cek, nasıl öğretecek?
Evet, Kırım, Türkologlar, sos-
yologlar, antropologlar, etno-
loglar ve bilumum "log'Mar için
ideal bir araştırma ve çalışma
alanı. Burada tarihin sağa sola
savurduğu Türki kökenli Tatar-
ların, kültürlerini yaşatma çaba-
sı üzerine ilginç çalışmalar yapı-
labilir. Üstelik Kuım yalnızca,
Tatarların değil, örneğin "Yahu-
di Türkler" gibi sayısı çok azal-
mış topluluklann da bulunduğu
bir kesit. Ama bu bir başka ya-
zının konusu.
Yann: Gagavuzlar
Gürcistan'da
çatı^ma: 3 ölti
• MOSKOVA (AA) —
SSCB'nin Gürcistan
Cumhuriyeti'ndeki Güney
Ossetiya bölgesinde,
Gürcülerle Ossetler arasında
ateşkes sağlama çabalarına
karşın, hafta sonunda
çatışmaların yeniden
şiddetlendiği ve en az üç
Gürcü militanın olduğü
bildirildi. Interfaks
ajansının haberine göre
bolgedeki Osset köylerine
saldıran Gurcu gruplara
engel olmakla
görevlendirilen İçişleri
Bakanlığı birlikleri,
kendileriyle de catışmaya
giren Gürculerden üçünu
öldurdüler, ikisini de
yaraladılar.
AA'nın G^enel
Kurulu
• ANKARA (AA)—
Anadolu Ajansı'nın yıllık
olağan genel kurulu, dün
Ankara'da ajansın merkez
binasında toplandı. Devlet
Bakanı ve Hükümet
Sözcüsü Kemal Akkaya'nın
da katıldığı genel kurulda,
Aydın Dundar yeniden
yönetim kurulu
başkanlığına seçildi. öteki
Yönetim Kurulu üyeleri de
şu isimlerden oluştu: Behiç
Ekşi (Genel Müdur), Ercan
San (Genel Müdür
Yardımcısı), Vehbi Dinçcan
ve Mehmet Bican. Yönetim
kuruluna sadece
Başbakanlık Basın Müşaviri
Mehmet Bican yeni üye
olarak girdi. Akkaya, genel
kurulda yaptığı konuşmada,
AA'nın Körfez krizi ile
birlikte dış habercilikte de
uluslararası düzeyde iş
yaptığını, AA'nın günlük
haber ortalamasının 325'e
yükseldiğini söyledi.
Asbestli
borular
• ANKARA (ANKA) —
Binalarda kullanılan
asbestli çimento sıhhi
tesisat borularına zorunlu
standart getirildi. TSE
tarafından hazırlanan ve 6
ay sonra zorunlu olarak
yürürlüğe girmesi gereken
asbestli çimento boru
standardı Resmi Gazete'de
yayımlandı. Standart
uyarınca, asbestli çimento
sıhhi tesisat boruları,
binalarda pis su veya
yağmur suyunu ana
toplama borusuna veya
kanalizasyon şebekesinin
bağlandığı noktaya kadar
taşımak uzere kullanılacak.
Boruların dış ve iç yüzeyleri
düzgun ve pürüzsüz olacak,
gerekirse iç ve dış yüzeyler
uygun bir malzeme ile
kaplanabilecek.
Süt çocuğu
servisi
• tSTANBUL (AA) —
Cerrahpaşa Tıp Fakultesi
Hastanesi Çocuk
Hastahkları Bölümu'nde 14
oda ve 25 yataktan oluşan
süt çocuğu servisi hizmete
girdi. Uluslararası Lioness
Kulüpleri Türkiye Yönetim
Çevresi'nin girişimiyle 23
Lioness kulübü tarafından
600 milyon liranın üzerinde
bir harcama yapılarak
kurulan süt çocuğu
servisinde, yataklı odaların
yani sıra mutfak, dinlenme,
yemek ve çocukların
annelerinin eğitileceği bir
konferans salonu da yer
alıyor.
Animasyonu
öğrendik
• ANTALYA (AA) —
Antalya'daki tatil köyleri ve
oteller, animasyonlar için
Turk gençleri tercih etmeye
başladılar. Muşterilerine
daha iyi vakit geçirtebilmek
amacıyla oteller ve tatil
köyleri kapılannı yeniden
açarken animasyon için de
çalışmalarını
yoğunlaştırdılar. Otel ve
tatil köylerinde bugüne
kadar animasyon olaylarını
yabancıların üstlendiğini
belirten yetkililer, Türk
gençlerin animasyonu
öğrendiğini ve
yabancılardan daha iyi
duruma geldiğini söylediler.
Çınarları
koruma
• tstanbul Haber Servisi
— Sarıyer Belediyesi'nce
başlatılan Çınarları Koruma
ve Ağaç Dikme
Kampanyası çerçevesinde
dun 75 çınar fidanı dikildi.
Sarıyer Cumhuriyet
Mahallesi'ndeki ağaç dikme
toreninde konuşan Sarıyer
Belediye Başkanı İhsan
Yalçın, İstanbul'un 520 bin
hektar olan
yüzölçümünden, 250 bin
hektarının ormanlık alan
olduğunu, hızlı yapılaşma
ve ağaç kesiminin orman
alanlarının daralmasına
neden olduğunu söyledi.