22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/14 DİZİ-RÖPOinAJ 26 MART 1991 2020 YILINDA TURKIYE SAHİN ALPAY Araştırmaya katılanlarNlbi Avcı (Sosyal BılımciJ: !953'te Bılecik'te doğdu. ODTÜ Ulus- lararası llişkıler ve Siyasel Bölümü'n- den I978'dc mezun oldu Anadolu Üniversitesi'nde iletişim bilimleri da- lında doktorasını 1986'da tamamla- dı. 1987-88 arasında Zaman gazetesi Genel Yayın Danışmanlığı ve yazar- lığı yaptı. Anadolu Oniversitesi öğre- lim üyesi olan Avcı, halen geçici gö- revle Başbakanlık Müsavirliğr'nde- tshak Alalon fAlarko Holdmg Baş- kanı): I927'de Istanbul'da doğdu. St. Michel Lisesi'ni bitirdr. Bir süre Kavala şirketınde çalışııktan sonra ls- veç'e giderek Motala Tekniska Högs- kola'da öğrenımini sürdüren Alalon, dönuşte iş hayatına atıldi ve Alarko şirketini kurdu. Halen Alarko Hol- ding A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı olan Alalon, TUSİAD uyesı. Mdih Cevdet Anda> (Şaır ve Ya- zar): Çağdaş Turk şhnnina'nde gelen temsildlerinden olan Anday, 1915'te tstanbul'da doğdu. 1936'da Ankara Gazi Lisesi'ni biürdi. Ankara Üniver- sitesi'nde hukuk, Belçika'da sosyoloji oğrenımıne devam etıi. 1951'de Ak- şam gazetesinde deneme yazarlığına başlayan Anday, haftalık deneme ya- / zılannı Cumhuriyel'te sürdürüyor. Musa Anter (Yazar ve Hukukçu): 1915"te Nusaybın'de doğdu. Adana Li- sesi'ni 1932'de bitirdikten sonra Istan- bul Üniversitesı Hukuk Fakültesı'n- den mezun oldu. tstanbul ve Diyar- bakır'da gazetecılik yapan Anter'in, oyun, öyku ve romanları da yayımlan- dı. "Kurtçülük" suçlamasıyla ilk kez I934'te tutuklanan Anter, loplam 10 yıl hapis yattı. Tank Bugra (Yazar/: Çağdaş Türk edebiyatının önde gelen temsilcilerin- den olan ve tarih romanlanyla unlu yazar Buğra, 1918'de Akşehır'de doğ- du. 1936|da Konya Lisesı'nı bıtirdi. ts- tanbul Üniversitesi Tıp, Hukuk ve Edebiyat fakültelerine devam eltı. MilUyet, Yeni tstanbul, Tercuman \e halen Turkiye gazetelennde fıkraları yajımlanan Buğra, oyun ve roman ya- zarlığını sürdürüyor. Cem Boyner (TÜStAD Eskı Baş- kam); tstanbul'da 1955 yilında doğan Boyner, ortaöğrenimini Robert Lise- şi'nde, yıikseköğrenimini Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölumü'nde ta- mamladı. Altınyıldız Şırketler Grubu Yurutme Kurulu Başkanı olan Boy- ner, TÜStAD başkan yardımcılığı ve sonra başkanhğı yaptı. Demokrasinin tçyuzü (1975) adlı bır kıtabı var. Yı»ın Caoevi (Bankaa): 1939'da Çumra/Konya'da doğan Canevi. An- kara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fa- kultesi'nı bitirdi. ABD'de University of Southern Californıa'da master (1969), Georgia State University'de doktora (1974) yaptı. Halen Eu- roturkbank Genel Müdurü. Tusu Çillcr (tktısatçı): 1946 tstan- bul doğumlu olan Çiller, 1963'te Is- tanbul Arnavutköy Amerikan Kız Ko- leji'nı bitirdi. Roben Kolej Yüksek Okulu'nda iktisat öğrenımini tamam- ladı (1967). ABD'de University of Ne* Hampshire'da doktora yapan Çiller, 1974 - 90 arasında Boğaziçi Üniversitesi'nde ders verdi. Gecen yıl politikaya atılarak DYP Genel Başkan Yardımcısı oldu. Şetnsi Denizer (Genel Maden-tş Sendıkası Başkanı): 1951 yıünda Zon- guldak'ın Çaycuma ilcesıne bağlı Ser- daroğlu köyunde doğdu. Kilimli Li- sesi'nde öğreniminı sürdürurken 1970 yılında "kazmacı yedeği" olarak TTX Gelik Işlelmesi'nde kömur işçiliğine başladı. 1983'te Genel Maden-tş Mer- kez Yönetim Kurulu'na seçildi. 1989'da sendika başkanlığına getiril- di. Zulfu Dicleli (Yazar): Istanbul'da 1948 yılında doğan Dicleli, Alman Li- sesi'ni bitirdikten sonra (1967) Robert Kolej Yuksek Okulu Inşaat Muhen- disliği Bölumü'nden mezun oldu (1971). DİSK ve Maden-Iş'tesendika- cılık görevierınde bulundu. 12 Eylfll- den sonra 1989'a kadar yurtdışında kaldı. Halen Adımlar dergisinin Ge- nel Yayın Müdurü olan Dicleli, SBP Genel Yönetim Kurulu üyesi. Sencer Divitcioğlu (tktısalçı): 1927'de Istanbul'da doğan Divitcioğ- lu, tstanbul Üniversitesi İktisat Fakül- tesi'ni bitirdi. Paris Üniversitesi'nde 1957'de doçent, 1977'de profesör ol-d u ' Y ^ K üzerine universiteden istifae d e n Dıvitçioğlu, 1982-84 arasında Boğaziçi ve Fransa'nın Nanterre ünı- versitelerinde ders verdı. Pjof. Dr. Di- v ııçioğlu halen antropoloji araştırma- ları yapıyor. Bülent Eczacıbaşı (TÜStAD Baş- kanı): Istanbul'da 1949 yılında doğan Bülent Eczacıbaşı, Alman Lisesi'ni bi- tirdikten sonra ABD'de Massachus- setts Instituteof Technology'de kim- ya muhendisliğı öğrenimi gördü (1974). Halen Eczacıbaşı Holding Ge- nel Müdurü olan Eczacıbaşı, Genel Başkan Yardımcılığı yaptıktan sonra ocak 1991'de TÜStAD Başkanlığı'na seçildi. Şükrii Elefcdıg (Emeklı Buyukelçı): 1924 Istanbul doğumlu olan Elekdağ, ortaöğrenimini Galatasaray Lisesi'nde yaptı. tstanbul Yuksek iktisat ve Tı- caret Okulu'ndan mezun olduktan sonra Paris Üniversitesı'nde iktisat doktorası yaptı. Dışileri Bakanlığı'n- daki hizmet süresı içinde BM ve NA- TO nezdinde çeşıtli temsilcilik görev- lerı yanı sıra Tokyo ve VVashington bu- yuk elçiliklerinde bulundu. Kemal Gürüz (TUBtTAK Başkanı): Izmir'de 1947 yılında doğan Guruz, ODTÜ'de kimya muhendisliği öğre- nimi gördu (1969). 1984 - 85 ara- sında Ankara Ü. Eczacılık Fakültesi Dekanhğı, 1985-90 arasında Karade- nız Teknik Üniversitesi Rektörluğu yaptı. Üniversitelerarası Kurul Baş- kanlığı'nda da bulunan Prof. Dr. Gü- rüz, halen TUBİTAK Başkanı. tsmail Kara (Araştırmacı ve Yazar): Guneyce/Rize'de 1955 yılında doğan Kara, 1973'te tstanbul Imam Hatıp Lisesi'ni bıtirdi.l977'denbu yana Der- gah Yayınevi'nde editörlük yapan Ka- ra, Türkiye'de tslamcılık Duşuncesi Tarihi adlı iki riltlik araştırmasıyla ta- nınıyor. Osnun K»ala (Kavala Holding Yoneticisı): 1957'de Paris'te doğan Osman Kavala, onaöğrenimini Istan- bul Robert Lisesi'n de tamamladı (1976). tktisat dalında yuksek öğrenimini Ingiltere'mn Manc- hester Üniversiıesi'nde yaptı (1980). 1982 yılından bu yana Kavala Yatırım A.ŞÎnin Yurütme Kurulu Başkanlığı- nı üstlenen Kavala, TÜSlAD uyesi. Coskım Kııta lEmekli Buyukelçı ve Yazar): 1927 tstanbul doğumlu olan Kırca, Galatasaray Lisesi'ni bitirdik- ten sonra Istanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun oldu. 1970'te Türkiye'nin BM/Cenevre, 1976'da NATO, 1980'de BM/New York, I985'te Ottawa/Kanada temsilciliği- ni üstlenen Buyükelçi Kırca, 1986'da emekli oldu. Halen Milliyet gazetesin- de köşe yazarlığı yapıyor. Aıiz Nesiıı (Yazar): Çağdaş Türk mizah edebiyatının öncüsü ve en ün- lu imzası olan Aziz Nesin, I915'te ts- tanbul'da doğdu Birçok uluslararası mızah ödülü kazanan Azız Nesin, ha- len 1972'de kımsesız çocuklann >etiş- tırilmesi amacıyla kurduğu Nesin Vakfı'nı yönetiyor ve yazarlığı sürdü- rüyor. Ergua Özbudun (Sıyası İlimler Derneği Başkanı): Ankara'da 1937 yı- lında doğan Özbudun, Ankara Üni- versitesi Hukuk Fakultesi'ni bitirdi. Halen Türk Siyasi ilimler Der- neği Başkanı, Türk Demokrası Vak- fı Başkan Yardımcısı ve TBMM Baş- kanlığı Hukuk Danışmanı olan Prof. Özbudun, A.Ü. Hukuk Fakultesi'nde öğretim üyeliğini sürdürüyor. Haluk Özdalga (Inşaaı Yuksek Muhendısı ve Yazar): 1948 İstanbul doğumlu olan Özdalga, ortaöğrenimi- ni Ankara Atatürk Lisesi'nde tamam- ladı. ODTÜ'de tnşaat Muhendisliği oğrenimı gördu. Kuruluşundan iti- baren Demokratik Sol Parti'de gorev alan Özdalga, 1985-87 arasında MKYK uyeliği ve Genel Başkan Yar- dımcılığı yaptı. Ismtt Öwl (Şair ve Deneme Yaza- n): Çağdaş Turk şiirinin önde gelen imzalarından biri olan Özel, 1944'te Kayseri'de doğdu. Bır sure sendika- larda çalıştıktan sonra gırdıği Hacet- tepe Ünisersitesi Fransız Dili ve Ede- biyatı Bolumu'nu 1977'de bitirdi. Konservatuvarda Fransızca okut- manlığı yapan özel, Milli Gazete'de fıkra yazarlığı da yapıyor. Halil Refig (Sınema Yönetmeni): Çağdaş Turk sinemasıntn önde gelen temsilcilerinden olan yönetmen, se- naryo ve eleştıri yazarı Refiğ, Izmir'- de 1934 yılında doğdu. Robert Kolej Yuksek Okulu'nda başladığı muhen- dıslik öğreniminı yarıda bırakarak Londra'da sinema öğrenimi gördü. 1956'da Nijat Özön'le birlikte ilk si- nema dergimiz Sjncma'yı çıkardı. tlban Sdçuk (Oazeteci ve Yazar): 1925'te Aydın'da doğan tlhan Selçuk, Adana Erkek Lisesi'ni bitirdikten son- ra tstanbul Üniversitesi Hukuk Fakül- tesi'nden mezun oldu. 1952'de gazete- riliğe başladı. Kısa süre Akşam, Tarrin ve Vitaa'dan sonra 1%2'den itibaren CoBbnriyet'te yazmaya başladı. tlkay Suıtar (Sıyaset Bılima): Sam- sun'dâ 1941'de doğan Sunar, tstanbul Robert Lisesi'ni 1961'de bitirdikten sonra ABD'ye gıttı. VV'hittier College 1 da sıyaset bılimi öğrenimi yaptı (1965). Doktorasını University of Calıfornia - Berkeley'de tamamladı (1972). 1973-79 arasında Ankara Ü. SBFde öğretim üyelıği yapan Prof. Dr. llkay Sunar, 1979'dan*bu yana Boğaziçi Üniversitesi'nde ders veriyor. Mrte Tuııçay (Siyasel Bilimci ve Ta- rihçi): tstanbul 1936 doğumlu olan Tunçay, 1958de asıstan olarak girdi- ği AÜ SBF'de doktorasını tamamla- dı (1961). 1966'da doçent oldu. 12 Ey- lül sonrasında 1402 sayılı kanunla üni- versitedeki görevinden uzaklaştırıldı. Türk yakın tarihi üzerine incelemete- riyle tanınan Prof. Dr. Mete Tunçay, 1984'ten bu yana Tarih vc Toplum dergisinin yöneticiliğini yapıyor. tlhan Tekeli (Sosyal Bılımvı): I937'de tstanbul'da doğan Tekeli, yükseköğrenimini Istanbul Teknik Üniversitesi Inşaat Fakultesi'nde gör- du (1960). İTU Mimarlık Fakultesi'nde doktora (1969) yaptı. Şehircilik, bölge planlaması, Türkiye^ nin yakın sosyal ve ekonomik tarihi gibi çesitli alanlarda çok sayıda eser- leri olan Prof. Dr. Tekeli, halen OD- TU'de öğretim üyeliğini sürdürüyor. Ali flvl (Karikalurisr): Çağdaş Türk karikaturunün önde gelen im- zalarından biri olan Ali Ulvi (Ersoy), 1924'te tstanbul'da doğdu. Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Resim Bölü- mü'nu bitirdikten sonra I941'de kari- katur çizmeye başladı. Çeşitli uiusla- rarası ödüller kazanan Ali Ulvi'nin polıtık karikatürleri, 1950'den bu ya- na Cumhuriyet'te yayımlanıyor. >ur Vergin (Sıyaset Sosyoloğu): 1941'de Istanbul'da doğan Vergin, ilk, orta ve yuksek öğrenimini Fransa'da yaptı. 1974-80 arasında Istanbul Üniversitesi İktisat Fakultesi'nde, 1980-83 arasında aynı ünlversitenin Siyasal Bilgiler Fakultesi'nde öğretim üyeliği yaptı. Prof. Dr. Vergin, 1989'dan bu yana Bılkent Üniversite- si'nde sıyaset sosyolojisi dersleri ve- rıyor. Nevzal Yalçıntaş (tktısatçı ve Ay- dınlar Ocağı Başkanı): Ankara 1933 doğumlu olan Yalçıntaş, 10 tktisat Fakültesi'ne 1960*13 asistan olarak gir- di; 1964'te doçent, 1970'te profesör ol- . _ _ ^ _ _ du. 1968-71 arasında DPT Sosyal I J K ? 9 | K | Planlama Dairesi Başkanhğı, 1975te W a H TRT Genel Müdurlüğu yaptı. Halen ^ f l ^ ^ M 1Ü İktisat Fakultesi'nde öğretim üye- £•> ^ H liğini sürdüren Prof. Dr. Yalçıntaş, •* ••• Aydınlar Ocağrnın Genel Başkanı. Turan Yazgan llktisatçı ve Türk Dünyası Araştırmaları V'akfı Başka- nı): İ938'de Eğridır'de doğan Yazgan, yükseköğrenimini Istanbul Üniversi- tesi tktisat Fakultesi'nde yaptı. 1%7'de aynı fakultede doktorasını ta- mamladı; 1971'de doçent, 1978'de pro- fesör oldu. Yazgan, Turk Dünya- sı Araştırmaları Vakfı Başkanlığı'nı da surduruyor. l Şe% ket Yılmaz (Türk-tş Genel Baş- kanı): Rize'de 1929 yılında doğan Yıl- maz, Zonguldak Orta Okuiu'nu bitir- di. Genç vaşta sendikaalığa başladı. Şevket Yılmaz halen 1982'de seçildı- ği Turk-tş Genel Başkanlığı göre\ ıni surduruyor. Tahsin Yucci (Yazar ve Eleşıırmen): Elbistan'da 1933'te doğan Prof.Dr. Tahsin Yucel, tstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakultesi'ni bitirdikten sonra aynı fakultenin Fransız Dili ve Ede- bıyatı Bölumu'ne asistan olarak gir dı(l96l). Batı Dıllerı ve Edebıyat- la.ı Uolumu Başkanı olan Prof. Yu- cel, bır edebiyatçı olarak öykuleri ve ekşiirı yazılanyla tanınıyor. — I — "Türk demokrasisi ufak tefek rötuşlarla idealimiz- deki demokrasiye yaklaşmaktadır. Ben, birçoklarının aksine, bu rötuşları dışarıdan gelen zorlamalann so- nucu olarak görmüyorum. Pu, Türk insanından geli- yor. Türk insanı otoriter bir rejime yatkın değildir.^Türk demokrasisinin insan haklan konusunda yetersizlikleri vardır; bunlar giderilecektir. 2020*lerde Türk demok- rasisi dünyanın en sağlam demokrasilerinden biri ola- caktır. Buna kesinlikle inanıyorum!' Roman ve oyun yazarı Tank Buğra'nın bu sözlerle dile getirdiği "mutlak" iyimserliği paylaşmasalar da Türkiye'de demokratik rejimin geleceği hakkında ge- nelde iyimser olanlar, "2020 Yılında Türkiye" araştır- masında görüştüğümüz kişilerin büyük çoğunluğunu oluştunıyor. Araştırmamız, Türk seçkinlerinin zihninde demokrasinin geleceğiyte ilgili üç temel senaryo oldu- ğunu düşündürmekte: 1) Türkiye'de demokrasi, sımrlarından giderek arı- nıp 2020 yılında Batılı standartlara uygun bir demok- rasi olma yolundadır. Gidiş "açık toplum"a doğrudur. 2) Türkiye'de bundan böyle demokratik rejimden dö- nüş söz konusu olmayacaksa da önümüzdeki 30 yıl Türkiye'de Batı standartlanna uygun bir demokratik rejim kurulmasına yetmeyecektir. 3) Önümüzdeki 30 yılda Türkiye demokrasisini gi- derek daha genişteterek bir "açık toplum" olma yolun- da ilerleyecektir. Ancak bu demokratik rejimde bazı "duraklamalar"ın olmayacağı anlamına gelmeyebilir. "2020 Yılında Türkiye" araştırmasında görüştüğü- müz kişilerin çok büyük bölümü 1. ve 2. senaryolarda toplanmakta. 3. senaryoya inananlar azınlıkta. Karam- sarlar, yani Türkiye'nin otoriter bir siyasal rejime ka- yabileceğini düşünenler ise istisna. Açık topluma doğro Türkiye demokrasisinin sımrlarından giderek anna- rak 2020 yılında Batı standartlanna uygun hale gele- ceğine ilişkin senaryonun başlıca sözcülerinden biri olan, Türk Siyasi Ilimler Derneği Başkanı Prof.Dr. Er- gun Özbudun, iyimserliğinin gerekçelerini şöyle açık- lıyor: "Türkiye'de şu andaki demokrasinin pek çok kusur- lan var. Bunlann önemli bir kısmı 1982 Anayasası'ndan kaynaklanıyor. Bu anayasa, bürokratik elitlerin devlet üzerindeki denetimini sürekli kılma anlayışıyla kale- me alınmış. Sivil toplum ve kurumlarına hemen hiç gü- ven beslemeyen, bunların faaliyetlerini bir cendere içi- ne almak isteyen bir anayasa. Dolayısıyla demokratik- leşme için, bir anayasa reformuna da ihtiyacımız var. Fakat anayasa işin biçimsel tarafı. Siyasal kültürümüz- de de devletin ağırlığının yavaş yavaş daha normal öl- çulere çekilmesi lazım. 1980'lere kadar hemen herkes güçlü, her seye kadir bir devletten yanaydı ve o devleti ele geçirme mücadelesini demokrasi olarak niteliyor- du. O denli güçlü bir devlet ele geçirildikten sonra da iktidann kötüye kullanılması, muhalefeun ezilmesi, ik- tidar taraftarlannm aşın ölçülerde kayırılması çok ko- Iay oluyordu. Dikkat ederseniz son on yıldır devletin ağırlığının hafifletilmesi, sivil toplumla dengelenme- si, devletin sivil toplumu daha iyi temsil etmesi goruş- leri yaygınlaşıyor. Demokrasiyi kolaylaştırıcı bir unsur, demokrasiye yatkın bir siyasal kültür ise ben bu geliş- meyi olumlu karşılıyorum. Devleti Batılı özgürlükçü demokrasilerde normal olan ağırlığına ve rolüne çek- mek zorundayız. "lyimserliğimi destekleyen bir başka nokta, özellikle 1970'lerle karşılaştınldığında, demokrasiyi reddeden akımların zayıflaması. öte yandan 1970'lerde, 1971 de- ğişiklikleriyle bile anayasaran lüks olduğu, Türkiye'de siyasi gelişmenin ekonomik gelişmeyi aştığı gibi söz- ler devlet ve siyasi parti yetkilileri tarafmdan bol bol kullanıhyordu. Bugün artık bu tür ifadeler duymuyo- ruz. Nihayet, dünyanın durumu... Bugün artık ulusla- rarası alanda otoriter sistemİerin saygınhğı büyük öl- çüde ortadan kalkmış durumda. 10-20 yıl once böyle değildi. Türkiye'de insanların kendilerine model ola- rak görebileceİcleri antidemokratik sistemler vardı dün- yada. Bugün bu da kalmadı!' Türkiye örnek olacak "Türkiye'nin tam anlamıyla açık bir toplum haline gelmesinin önünün alınamayacağım" düşünen başka biri de TÜSİAD eski başkanı Cem Boyner. Boyner gö- rüşünü şöyle temellendiriyor: "Türk toplumu sessiz bir toplum. Tarih boyunca başını kaldınp çok şey talep et- memiş. Ama bir kere tanıdığı bir şeyi de geri verme- miş; haklarına son derece bağlı kalmış. Türkiye'de her on yılda bir askeri müdahaleler olur; askeT az ya da uzun oturur, ama gider. Elbette ki bunda Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Latin Amerika, Yunanistan ordulanna benzemeyişinin, çok güçlü Batılı geleneklere sahip bir kurum olmasının rolü vardır. Ama ordu iktidarda kal- dığından daha uzun süre kalamaz; çünkü toplum sır- tında taşımaz..:' Türkiye'nin artık demokrasiden uzak- laşmasının söz konusu olamayacağmı düşünen Boyner, sözlerine şunlan ekliyor: "Bırakınız Türkiye'nin de- mokrasiden uzaklaşmasını, çevre ülkelerde demokra- tik hareketlerin başlamasında etkili olacağı kanısında- Sorular "2020 Yılında Türkiye" konulu araştırma için yapılan görüşmelerde üçü ana, yedisi de tamamlayıcı ni- telikte olmak Uzere on soru tartışıldı. Söz konusu sorular şunlardı: 1) Türkiye'nin ekonomik ve sosyal kalkınmasını sürdürerek 2020 yılında dünya uluslan arasında bugün olduğundan daha iyi bir yere geleceğine inanıyor musunuz? 2) Türkiye'de demokrasinin geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz? 2020 yılında Türkiye'nin bir "açık toplum" niteliğini kazanacağına inanıyor musunuz? Yoksa demokrasimiz "kısıtiı" bir demokrasi olmaya devam edecek ya da daha otoriter bir rejime mi geçilecek? 3) Kimilerine göre şeriatçı akımlar Türkiye'de demokratik rejimi tehdit etmektedir. Siz bu görüşlere ka- tıhyor musunuz? Sizce şeriatçılar Türkiye'de iktidar olabilir mi? Neden? 4) 2020 yılında Türkiye, Kürt ayrılıkçılığı sorununu halletmiş olacak rru? Evet ise nasıl? Hayır ise ne- den? 5) Türkiye'nin uzun vadede dünyadaki yeri ile ilgili olarak çeşitli senaryolar ileri sürülüyor. Sizin gerçek- çi gördüğünüz senaryo nedir? 6) Türkiye ve Yunanistan, aralanndaki sorunları hallederek 2020 yılında Ege'yi bir barış ve dostluk de- nizi haline getirebilirler mi? 7) Kimilerine göre Türkiye-Sovyetler Birliği arasındaki iktisadi, kültürel ve siyasi ilişkiler giderek güçle- necek. Siz bu görüşlere katılıyor musunuz? 8) Turkiye'nin başta Azerbaycan olmak üzere SSCB'nin Türki diller konuşan cumhuıiyetleriyle giderek daha yakın ilişkiler geliştireceğine ilişkin görüşler hakkında ne düşünüyorsunuz? 9) Türkiye'nin güney komşulanyla çeşitli sorunlan var. Sizce 2020 yılında Türkiye'nin Suriye, Irak ve lran ile ilişkileri ne durumda olacak? 10) NATO örgütünün geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz? 2020 yılında Türkiye'nin NATO üyeliği devam ediyor olacak mı? Olmayacaksa Türkiye nasıl bir savunma işbirliği içinde olabilir? yım... Elbette bir politika olarak değil, onlara örnek olarak..!' Türkiye'nin 2020 yılında tam anlamıyla bir açık top- lum haline gelmese bile demokratikleşme yolunda iler- leyeceğine, işadamı Osman Kavala'nın ifadesiyle "de- mokrasinin standartlanna daha uygnn hale geleceğine" inananlann sayılan az değil. Bu grupta yer alanlardan Boğaziçi Üniversitesi si- yaset bilimi profesörü tlkay Sunar, iyimserliğini esas olarak Turk topiumunun edindiği deneyimlere ve dünya konjonktürune bağlıyor: "Türk demokrasisinin bugün- den yanna konsolide olacağını ve tam anlamıyla işjer- lik kazanacağını söylemek fazla iyimserlik olur. Öte yandan, şimdiki belirsizliklere rağmen, Türk demok- rasisinin bir çöküntüye uğrayacağını sanmıyorum. Turk demokrasisi geçirdiği deneyimlerden sonra, sanıyorum ki büyük çoğunluğuyla demokrasiye sahip çıkmıştır... Türkiye'yi plebisiter bir demokrasiden çok, örgütlü bir Türkiye'nin gidişatı *açık toplum'a doğru ama.. Gerçek demokrasi 30 yıl yetmez demokrasiye doğru gitme eğiliminde görüyorum. Ya- ni Türk toplumu, demokrasi anlayışında eski popülist anlayışı yavaş yavaş aşmaya başlıyor. Yani bir kurtarı- cı, bütün iktidarı bir liderde yoğunlaştırmak gibi, po- pülizm olarak niteleyebileceğim politikalardan uzak- laşıp, daha örgütlenmiş, temsili sistemin, sivil toplu- mun daha da güçlendiği bir topluma doğru gitme eği- limi görüyorum... Uluslararası konjonktur bugün de- mokratik bir dünyaya doğru gidiyor. Bu konjonktür- de büyük degişiklikler olmazsa Türkiye'nin bu eğili- min dışında kalacağını sanmıyorum." TÜSİAD Başkanı Bülent Eczaeıbası'nın demokra- simizin geleceğiyle ilgili iyimserliğinin, Sunar'a benzer gerekçeleri var: "Türkiye'de demokrasinin daha iyiye gideceğine inanıyorum. Bir kere, bütün dünyada de- mokrasi dışı rejimlerin geleceği parlak görünmüyor... Ekonomik gelişmevle demokrasinin el ele yüriidüğü gö- rülüyor. Dünyanın en ileri ekonomileri, aynı zamanda dünyanın en gelişmiş demokrasileri. Otoriter rejimle- re bakıldığında, nitelikleri ne olursa olsun, ekonomik performanslarımn yeterli olmadığı ortaya çıkıyor. Eko- nomide de doğrulan bulmak, serbest düşünceyle, bili- min gösterdiği yoldan gitmekle oluyor. Geçmişte Türk- iye'de demokrasiden ayrılmanın bazı sorunlara çöztlm getireceği düşünüldü. Ama bunun hiçbir çözüm getir- mediğini gördük. Şimdi bu fikir ortadan kalkıyor; ter- sine demokrasinin sorunlan çözdüğü inancı yerleşiyor toplumumuzda!' TÜBİTAK Başkanı Prof. Kemal Gürüz, genç kuşak- ları demokratikleşme açısından en önemli unsur ola- rak görüyor: "Uzun vadede Batılı anlamda demokra- tik bir sisteme gideceğimizi düşünüyorum. Demokra- tikleşmede en önemli olan, hoşgörü, çoğunluğun azm- lığa tahakkümünün önlenmesi. Bu alanda toplumu- muzda eski gerginliklerin kalmadığını görüyorum. Beni ümitlendiren başka bir konu, oy kaymaları... Seçmen- ler oy verecekleri partiye seçimden seçime karar veri- yor. Öte yandan bugün Türkiye'de gençler arasmda ikili bir dağılım görüyorum. Bu, Türkiye'nin geleceği ba- kımından çok önemli bir konu. Bir yanda uluslarara- sılaşan bir kesim var. Bennetton'dan giyiniyor, McDo- nald's'da yemek yiyor, klasik Batı müziği konserlerine gidiyor, tenis oynuyor, sigara içmiyor, bıyık bırakmı- yor... Bir de bunları yabanalaşma olarak gören bir eği- lim var. Bu iki eğilim arasındaki aynlığı toplumda ye- ni gerginlikler yaratmadan çözmek zorundayız... Ama uzun vadede birinci eğilimin kazanacağına inanıyorum. Bunun için üniversitelerin yaygınlaşması çok önemli. Entelektüellere bir görev düşüyor: Lütfen üniversite- lerin yaygınlaşmasına karşı çıkmasınlar!' Gazeteci ve yazar tlhan Selçuk, Türk demokrasisi- nin geleceğiyle ilgili iyimserliğini, Türkiye'nin "insanına" dayandınyor: "Türkiye'de bugün aşağı yu- kan yüzde 50 taban, Batı ölçülerinde demokrasi isti- yor. Bugün Anadolu'yu dolaştığımız zaman her kasa- bada, her köyde bir taban oluşmuştur. Demokrasi ta- bana indi. Şöyle bir gözlemim var: 1960'larda devlet daha demokratikti, ama demokrasi halkın içinde yoktu. Şimdi halkın içinde daha demokrat bir taban oluştu, fakat devlet halkın demokratik özlemlerini gerçekleş- tirebilecek yapıda değil. Devletin demokratikleşmesi ge- rekiyor. Şu anda Türkiye'nin en büyük sorunlanndan biri budur. Bu taban zorla yok edilmezse, Türkiye de- mokrasiye gidecek. Zorla yok edilmesinden kastım şu- dur: Toplumdaki demokratik güçlerin zor yoluyla, bir askeri diktatörlükle yok edilmesi... O anlamda bir şey olmazsa Türkiye demokrasiye gidiyor. Bunu kesintiye uğratabitirler, ama tekrar yeşerir..!' Sendika liderleri Türk-lş Başkanı Şevket Yılmaz ve Genel Maden-lş Başkanı Şemsi Denizer de Türk de- mokrasisinin geleceği konusunda iyimserliği paylaşan- lar arasında yer alıyor. Yılmaz'ın bu konudaki görüş- leri şöyle: "Türk demokrasisinin geleceği açısından ümitsiz değilim. Türk toplumu yönetim biçimi açısın- dan tercihini çoktan yapmış ve hür demokratik parla- menter sistemi seçmiştir. Bu bakımdan ileride baskıcı bir devlet şeklinin ülkemizde egemen olacağını duşün- mek bile istemiyoruın. Denizer, Türkiye'de demokrasiyle ilgili görüşlerini şöyle anlatıyor: "Bugüne kadar Türkiye'yi hep kendi kurallanru koyan belirli bir zümre yönetti. Toplum için çizdiği kuralları, tabii halka da onaylattı. Oysa demok- rasi toplumun özgürce düşünebilmesi, davranabilme- si, kendi koyduğu kurallarla yasaması... Bu kavTamın yerleşmediği, benimsenmediği bir Türkiye toplumun- da yaşıyoruz şu anda... Ama ben 2020 yılına kalma- dan gerçek bir demokrasi kuracağımıza inanıyorum. Yarn: Yalfmtaş, Yazgu, Dleldl, ^ Alaton, Çfller, Avo. Ö • Arastırmanın amacıDünyamız son iki yıl içinde başdön- dürücü siyasal değişmelere uğradı. Ta- rih, âdeta hızlandı. SSCB'de daha ser- best bir siyasal ve ekonomik düzen yö- nünde atılan adımların ardından, Doğu Avrupa toplumlan Sovyet denetiminden çıkarak piyasa ekonomisine dayalı libe- ral demokratik rejimler kurdular. Al- manya birleşti. Varşova Paktı ortadan kalkarken NATO anlamını yitirdi. Amerikan-Sovyet ilişkilerinde süratli bir yumuşamanın ardından, iki süper dev- let gerek nükleer gerekse konvansiyonel siiahsızlanma yönünde önemli adımlar attı. Stratejik dengeler değişti. Dünya iki kutuplu olmaktan çıkıp kimilerine göre tek kutupluluğa, kimilerine göre de çok kutupluluğa yöneldi. Doğu-Batı gergin- liği azalırken Kuzey-Güney sorunları ön plana çıkmaya başladı. Körfez krizi ve savaşı belki bunun ilk önemli belirtisi ol- du. Tüm bu büyük değişmeler, dünya sahnesinde birçok belirsizliğe yol açtı. 1980'leri geride bırakıp 1990'lara ge- çerken Türkiye de gerek dünya olayları gerekse iç siyasal gelişmeler nedeniyle belirsizliklerin arttığı bir döneme giriyor- du. Hızla çoğalan nüfus, eğitim alanın- daki darboğazlar ve gelir dengesizlikle- ri gibi yapısal nedenler yanında süren enflasyon ve işsizlik gibi etkenler, Turk ekonomisinin geleceğiyle ilgili kaygılar doğuruyordu. Seçmen desteği daralan ANAP iktidan ile muhalefet partileri arasındaki ilişkiler gerginleşirken Kürt aynhkçılığı ve şeriatçı akımlar, Türk de- mokrasisinin geleceğiyle ilgili kuşkula- ra yol açıyordu. Avrupa Topluluğu'nun tam üyelik başvurumuzla ilgili olumsuz tutumu, Türkiye'nin Avrupa siyasi ve iktisadi bütünleşmesinin dışında bırakıl- ması olasılıgmı düşündürüyordu. Dünyadaki ve ülkedeki belirsizliklerin arttığı bu ortamda acaba Turkiye'nin 'uzun vadede' geleceği nedir? Örneğin 2020 yılında Türkiye ekonomik açıdan hangi noktaya gelecek? Sosyal ve eko- nomik kalkınmasını sürdürerek "hatırı sayüır" bir ekonomik güç haline mi ge- lecek, yoksa yerinde sayacak ya da ge- rileyece'k mi? Türk demokrasisinin ge- leceği ne olacak? Demokratikleşme sü- reci ilerleyerek Türkiye 2020 yılında tam anlamıyla bir "Açık Toplum" kimliği- ne mi kavuşacak, yoksa bir yan demok- rasi olarak kalacak ya da otoriter bir re- jime mi mahkûm olacak? Şeriatçılar ka- zanabilir mi? Kürt ayrıhkçılığı sorunu çözülebilecek mi? Dış politik ve ekono- mik gelişmelerimiz hangi yönde gelişe- cek? Askeri darbeler dönemi geri dönül- mez bir biçimde kapandı rru? Turkiye 2020 yılında dünyada ve bölgesinde na- sıl bir rol üstlenecek? Avrupa bütünleş- mesinin bir parçası mı olacak, yoksa Av- rupa bütünleşmesinden dışlanıp Türkçe konuşanlar veya İslam âlemiyle mi ya- kınlaşacak? Bu ve benzeri sorular şim- di belki her zamandan daha çok zihin- leri kurcalıyor. Geleceğe merakımız şim- di her zamandan daha fazla. Bu yazı dizisinde, Türkiye'de toplum hayatına çeşitli kesimlerde katkıda bu- lunan kimselerin Türkiye'nin uzun va- dedeki geleceğini nasıl gördüklerini öğ- renmeye çalışan bir gazetecilik araştır- masının sonuçlarım okuyacaksınız. Bir bakıma Türk elitinin (seçkinlerinin) "psikolojisi"ni anlamaya yönelik olan bu araştırma, şöyle bir varsayıma da da- yanıyor: Bir toplumun siyasi, iktisadi ve kültürel yaşamına yön veren kişilerin beklentileri, bize o toplumun geleceği- ne ilişkin önemli ipuçları sağlayabilir. Öte yandan, yarının tartışılması, bugü- nün temel sorunlan ve yannı hazırlaya- cak çözüm yollannı ortaya çıkarabilir. Araştırma nasıl yapıldı?"2020 Yılında Türkiye" araştırması, Türk toplum ha- yatına katkıda bulunan, fikir veya politika üretmek, karar vermek durumunda olan; Türkiye'nin sorunlan üzerine kafa yoran 32 kişiyle yapılan görüşmelere da- yanıyor. Söz konusu kişilerin beürlenmesi herhangi bir sistematik örnekleme yoluyla olmadı. Ancak çeşitli top- lum kesimlerini, meslek gruplarını ve siyasi eğilimleri olabildiğince geniş bir biçimde temsil edebilecek bir liste yapıldı. Bu listede politikacılara "politik" konuşacak- ları için yer verilmedi. Fakat listemizdeki bir iktisatçı (Prof. Dr. Tansu Çiller) daha sonra politikaya atıla- rak DYP Genel Başkan Yardımcısı oldu. TBKP Mer- kez Yurütme, daha sonra SBP Genel Yönetim Kurulu üyesi Zülfü Dicleli ise bir yazar ve düşünür olarak lis- tede yer aldı. Araştırmada görüştüğümüz kimseler: • Yaptıklan işler açısından - işadamlan, sendikacılar, gazeteciler, yazarlar, yayınalar, kamu ve özel kesim yö- neticileri, bankacılar, eski bürokratlar, diplomatlar, parlamenterler, sinema yönetmenleri ve karikatürist- leri; • Meslekleri açısından - iktisatçılar, maliyeciler, siya- set bilimciler, sosyologlar, ilahiyatçılar, tarihçiler, hu- kukçular, edebiyatçılar (şairler, romancılar, deneme ve eleştiri yazarlan), mimarlar ve mühendisleri; • Siyasal eğilimleri açısından- belli başlı tüm siyasi partileri, komünistlerin ve sosyal demokratlann çeşit- li kanatlarını, milliyetçileri, muhafazakârları ve libe- ralleri, Türkçüleri, Kürtçüleri, lslamcıları, gerek lsla- mın kutsal yanını vurgulayan, gerekse politik tslamı savunan aydınları ve Turk-lslam sentezcilerini kapsa- makta. Görüşmeler, 2020 yılında Türkiye'nin ekonomisini, demokrasisini ve dünyadaki yerini konu alan üçü ana, yedisi yardımcı on soru etrafında serbest bir tartışma biçiminde yapıldı. Görüştüğümüz kimselere gerçekleş- mesini istedikleri değil, olası gördükleri, gerçekçi bul- dukları senaryoyu sorduk. Arzu edilen ile gerçekçi gö- rüleni ayırt etmenin her zaman mümkün olmadığını bilerek. Böylelikle onlan olabildiğince gerçekçi olma- ya çağırdık. Bir iki istisna dışında kasım ve aralık 1990'da gerçekleşen görüşmeler, ortalama bir saat, bazı durumlarda birkaç saat sürdü. 'Niçin 2020* diye sorulabilir. Türkiye'nin uzun va- deli geleceğini tartışmak için 2020'yi seçtik. 1960'tan bu yana geçen 30 yıl Türkiye'de çok şey değiştirdi. Biz de 30 y\\ sonrasını tartışalım diye düşündük. Aynca 2020, insanların cesaretle ve tüm fantezilerini kullana- rak konuşabilmeleri için yeterince uzak, üstelik simet- rik bir tarihti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle