22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURtYET/2 OLAVLAR VE GÖRÜŞLER 25 MART 1991 Emniyet ve Sorgu Yargılama hukuku, bir ulkenin demokratikleşme açısından hangi aşamada olduğunun bır gostergesıdir. Çağdaş ve uygar bir yargılama hukukuna kavuşabilmemiz için bir adalet kolluğu kurulmalı ve bu kolluk Içişleri Bakanlığı'na değil Adalet BakanlığVna bağlanmahdır, yani yurutme organından bağımsız olmalıdır. HALİT ÇELENK Hukukçu Emnıyetın sorgu yapma yetkısı, emnıyetçe duzenlenen ışkencelı anlatım tutanaklarının kanıt değeri, hukukçular arasında yıllardan berı tartışılmaktadır Emnıyet bınalannda maddı ve manevı ışkence altında ıkrar tuta naklannın duzenlendığı, cumhunyet savcılık- larına goturulen sanıkların emnıyet anlatım larını c savcısı onunde yınelemelerı ıçın bas- kı altına alındıklan, serbest ırade urunu ol mayan bu tur ıkrar anlatımlarınm tutuklama kararlarına dayanak kabul edıldığı ve kanıt olarak dava dosyalarına konulduğu bır ger çektır İşkenceyi savunurcasına! Bugune kadar tartışılagelmekte olan sorun, serbest ırade urunu olmayan bu tur ıkrar an- latımiarının sanık aleyhıne kanıt olarak kul- lanılabılıp kullanılmayacağıdır Ozellıkle 12 Eylul donemınde bu konuda sıkıyonetım as- kerı mahkemelen tarafından değışık kararlar verılmıştır Bunlar arasında ışkencelı anlatım tutanaklarını tek başına kanıt saymayan ka- rarlara rastlandığı gıbı bu tutanakları kanıt olarak kabul eden ve ışkence u>gulamalannı adeta savunurcasına oluşturulan kararlara da rastlanmaktadır Yazımıza konu olan sorunun önemını an- latabılmek açısından bır sıkıyonetım askerı mahkemesının karannda yer verılen şu duşun- celerı alıntılamakta yarar goruyoruz " Bır an ıçın ışkence yapıldığı kabul edılse bıle, ışkence, sanıktan 'doğru cevap almak' ıçın yapılmaktadır Eğer doğru olmayan, uy- durma cevaplar verılırse, ışkencenın gayesı 'doğru cevap almak' olduğuna göre ışkence daha da arttırılacaktır O halde bu durumun sanıklarca da bılınmesı tabıı olduğuna göre bu önermenın mantıkı sonucu, ışkenceye maruz kalanın doğru cevap vermesıdır Aksı takdır- de ışkenceye arttıniarak devam edılecektır Öyleyse ıfadelerın ışkence altında ahndığı sa- bıt bıle gorulse, bu, ıfadenın gerçek dışı oldu- ğunu, ıtıbar edılemeyeceğını ortaya koymaz Şu halde, ışkence ayrı, ışkence sonucu verılen ıfadenın doğruluğu ayrı şeylerdır" (1) Toplumda sıyasal gerılımın arttığı donem- lerde kımı yargı organlan kendılerını bu gen- lımın etkısınden kurtaramamakta ve sıyasal nıtelığı ağır basan kararlar verebılmektedırler Devrımcı Doğu Kultur Ocaklan hakkında açı- lan 92 sanıklı bır dava sonunda Dıyarbakır 1 Numaralı Sıkıyonetım Askerı Mahkemesı de anavasanın guçler ayrılığı ılkesıru bır kenara bırakarak ve bunu karannda açıkça dıle getı- rerek "ahnması zorunlu görulen tedbırler" başlığı altında donemın sıyasal ıktıdanna >ol- lar göstermış ve onlemler önermıştı (2) Bu tur kararlar, yansızlık ılkesıne aykırı, hıddete burunmuş adaletın orneklerını oluş- turduğu gıbı "koşullanmış" kolluk görevlı- lerıne ve ışkence uygulayıcılarına da cesaret verecek mtelık taşımaktadır Bız burada ve- rılen değışık kararların aynntılı bır tartışma- sına gırmeden, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'- nun, yanı Türkıye'nın en yuksek ceza yargı organının bu konudakı yenı bır karan uzenn- de durmak ıstıyoruz (3) YCGK ne diyor? Yargıtay Ceza Genel Kurulu bu karannda, "Sanığı hâkım sorguya çekebılır, suçustu ve gecıkmesınde sakınca bulunan hallerde bıle savcı ve kolluk sanığı sorguya çekemez Ha- zırlık soruşturması aşamasında kuşkulunun dınlenmesı 'sorgu' değıl, 'ıfade alma'dır, ya- saya gore ıkrarı ıçeren tutanağın kanıt sayıla- bıİmesı ıçın ıkrann hâkım önunde olması ge- rekır Savcılık ve kolluktakı ıkrarı ıçeren an- latımlar duruşmada kanıt olarak okunamaz ve hukme esas alınamaz Duruşmadakı ıkrar da tek başına kanıt değıldır, kanıt sayılabıl- mesı ıçın yan kanıtlarla desteklenmesı gerekır" demektedır Askerı Yargıtay Daıreler Kurulu'nun ve da- ırelerının de bu doğrultuda kararları vardır Askerı Yargıtay'ın genel goruşu maddı ve yan kanıtlarla desteklenmeyen ıkrar anlatımları- nın geçerh olmadığı vonundedır -__ Emni>ette sorgu Emnıyet bınalannda ışkence, bır sorgulama yontemı, bır sorgulama polıtıkası halıne getı- rılmıştır Bunu sağır sultan bıle bılmektedır Gozaltında olum olaylan, ıntıhar göruntusu verılen öldurme olavları, sakatlanmalar, ya- şam boyu arıza bırakan hastalıklar bırbırını ızlemektedır Yuzlerce ölum, onbınlerce yara- lanma, sakatlanma olayı, yaşadığımız döne- mın ozellığını oluşturmaktadır Emnıyet bına- larındakı ışkence araç ve gereçlerı devlet but- çesınden karşılanmaktadır Bu kapalı ve gızlı yerlerde suçu kanıtlamak çok guç olmasına karşın mahkemelere vuzlerce ışkence davası acılmıştır Sınırlı sayıda da olsa mahkûmıyet kararları verümıştır Sorun Turkıye'nın, Turkı- ye ınsanının, tum toplumun sorunudur, bır çağdaşlık ve uygarlık sorunudur Çıkar yol _ _ Çıkar yol emnıyetten sorgu yapma, anlatım alma yetİcısının alınmasıdır Yargıtay Ceza Ge- nel Kurulu kaaannda da açıklandığı gıbı sor- gulama yetkısı hâkıme aıt ıse emnıyetın kuş- kulu kışıyı dınlemesı "sorgu" değıl, "ıfade alma" ıse bu anlatım duruşmada okunama- yacak ıse ınsan yaşamı, onuru ve sağlığı ıçın, tek kelımevle temel ınsan haklan ıçın bır teh- lıke oluşturan emnıyet sorgusunun anlamı ne- dır7 Emnıyet sorgusu, soruşturma ıçın hangı yararı sağlayacaktır9 Oteden berı Turkıye Barolar Bırlığı, baro- Iar, unıversıte oğretım uyelerının onemlı bır bolumu ve hukukçular bu konuyu tartışmış- lar ve bır adalet kolluğunun kurulmasuu oner- mışlerdır Bız de yayınlanmızda soruşturma- nın guvenlığı ve ınsan haklarının korunması açısından bu doğrultudakı duşuncelerımızı açıklamaya çalıştık Kuşkulunun, sorgu yet- kısıne sahıp gorevlıler onunde anlatımda bu- lunması, olayı anlatması bır vatandaşhk gö- revıdır Boylece gerçek ortaya çıkacak ve ada- lete ulaşılacaktır Ancak vatandaşın, bu gö- revını yaparken, ınsan onuruna yaraşır bır ış- lem gormesı, yaşam hakkına ve sağlığına saygı duyulmasını ıstemesı onun en doğal hakkıdır Unutulmaması gerekır kı ınsan, suçluluğu ke- sın bır hukumle kanıtlanıncaya kadar suçsuz sayılır Bu, ceza hukukunun evrensel kuralla- rından bırıdır Adalet kolluğu Yargılama hukuku, bır ulkenin demokratik- leşme açısından hangı aşamada olduğunun bır göstergesıdır Çağdaş ve uygar bır yargılama hukukuna kavuşabilmemiz ıçın bır adalet kol- luğu kurulmalı ve bu kolluk Içişleri Bakanlı- ğı'na değıl Adalet Bakanlığı'na bağlanmahdır, yanı yurutme organından bağımsız olmahdır EJ kolluğun atama, yer değıştırme, terfı ve tum ozluk haklan Adalet Bakanhğı'nca du- zenlenmelıdır Cumhunyet savcılarına bağlı olarak gorev yapacak bu kolluk arama, yaka- lama, kanıt toplama ışlemlennı yapmalı, ama sorgu, anlatım alma yetkısıne sahıp olmama- lıdır Sorgu hâkım tarafından yapılmalıdır. Böyle bır kolluğun kurulması, yukarıda açık- lanan sakıncalan, acılan ve ınsanhk dışı ışlem- lerı buyuk oranda onleyebılecektır Sonuç Yurutme organı karşısında bağımsız bır adalet kolluğu kurulmalı, bu kolluğa sorgu yapma yetkısı tanınmamalıdır Suçustu ve ge- cıkmesınde sakınca bulunan hallerde bıle sor- gu, hâkım tarafından yapılmalıdır Kolluğun gorevı arama, yakalama ve kanıt toplama ıle sımrlanmalıdır Gozaltı suresı ıçınde avukat kuşkulu kışı ıle ıstedığı an göruşebılmelı, dok- tor muayenesı ısteyebılmelıdır Bu konularda yoruma elvenşlı olan yururluktekı yasalara açıklık getırılmelı, duraksamalar gıderılmelı- dır Yargılama hukukunun, çağdaş ve uygar olmanın bır olçusu olduğu unutulmamalıdır 1) Erzıncan Sıkıyönetım Askerı Mahkemesı karan (Cum- hurıyel !9 Evlül 1987) 2) 14 10 \r5 gun « 975 74-198 sayılı karar (H Çelenk 141 142 Üzerıne, sayfa 316-320) 3) 10 12 1990 gun 990/6-257 esas ve 990/335 sayıb karar EVET/HAYIR OKTM AKBAL Halit Ziya 125 Yaşında... Yuz yırmı beş yıM Bu surecı pek az ınsan yaşayabıhr Yal- nız yazarlar, sanatçılardır olumlerınden, doğumlarından yüz yırmı beş yıl sonra da canlılığını gucunu koruyanlar Yaşa- mını surdurenler Halıt Zıya Uşaklıgıl, Turk yazınının buyuk romancısıdır 'Maı ve Sıyah' ve Aşkı Memnu gıbı olumsuz romanları bugun de vazgecılmez değerde bırer yapıttır Usaklıgıl'ın Turk romapın- dakı yen her turlu tartısmanın ustundedır Bır dönemı yan- sıtmak, kahramanının ıç dunyasını ayrıntılarıyla vermek, kı- şının zamanlar, donemler ustu nıteiığını yıllar yıllar sonra ge- lecek kuşaklara duyurmak, taşımak Bu akşam TYS 'Ustalara Saygı' gecesınde Halıt Zıya Uşak- lıgıt'ı anacağız Doğumunun 125'ıncı yılmdayız Sanınm yuz yırmı beş yıl sonra da Turk toplumu, Turk ınsanı roman sa- natının buyuk ustasını bugunku gıbı onemle, saygıyla ana- caktır Anmak zorundadır, ulus olarak yaşamak, geleceğe, sonsuza dek ulusal kımlığımızı yaşatmak, ancak bu ulusun ıçınden yetışmış buyuk değerlere bağlanmakla, saygı gos- termekle orantılıdır Ahmet Hamdı Tanpınar onun ıçın ' Eserı vazıh, koklu bır cemıyet goruşunun etrafında top- lanmaz Onun ıcındır kı bu eserde onenlen hayat modaları- nın yanı başında, o da zaman zaman ve parca parça olmak uzere asıl cemıyet genışlığının gırdığını goretnlırız Devrını doğrudan doğruya değıl, bazı esas unsurlarm yokluğuyia ve- ren yazarlardandır' dıyor Ulkemızde ne zaman toplum gerçeklerı butun açıklığıyla, derınlığıyle verılebılmıs kı 1 Bılınen bılınmeyen, yasal ya da yasal olmayan turlu engeller, yasaklar yazarın karşısındadır Ozellıkle Abdulhamıt zorbalığı donemınde yazılan romanlar ıster ıstemez toplum gerçeklerıne butunuyle değınemeyecek- tı Nıtekım 40 Yıl'adlıanılarında Halıt Zıya bu konuda şoyle yazıyor ' Bırader dıyemezdınız, bır tarafta Sultan Murat, dığer ta- rartan Reşat efendı vardı Tepe dıyemezdınız Yıldız Sarayı 1 nın bır tepede kâın olduğuna bır telmıh yapmış olurdunuz, sakal hele boya derhal padışahın boyalı sakalına ıma olur- du Boyle yuzlerce kelıme vardı kı, bır taraftan tutulup çekı- lınce uzayan bır lastık gıbı Yıldız'a kadar uzatılabılırdı Hatta oylelerı vardı kı, bızler yazıcılar, acaba nıçın memnudur dıye bır kac kışı bır araya toplanarak uğraşır, sebebını hıkmetını araştırırdık Bunun sebebı ve hıkmetı herhangı korkak bır me- murun lodostan bahsolunmasını burnunun buyukluğune bır ışaret gıbı telakkı ederek alınan vehham bır adam gıoı bır ma- rızın zıhnınde doğmuş bır gulunç vesvese olurdu Bakınız şımdı burda burundan bahsettım, coğrafya kıtaplannda bıle burundan bahsolunmazdı Tarıh kıtaplarından butun ısyan, ıhtılal suıkast fasıllarını kaldıran Maarıf belkı dunya harıta- sından da burunları kaldırmış, yahut da kelımenın yerıne baş- ka bır munasıbını bulmuştu, mesela cıkıntı demıstı ' Bu koşullarda kımse toplum gerçeklerıne değınemezdı el- bet' Ele alınacak hemen hemen tek konu aşktı Yıne de As- kı Memnu'da yasak bır aşkın soz konusu edılmesı o donem ıçın ılen bır davranıstı 'Maı ve Sıyah'ta çızılen Ahmet Cemıl'ın toplumdakı eşıtsızlıkten, özgursuzlukten bunalan bır aydın olduğu bılınır Yazar, Ahmet Cemıl'ı çok daha değışık bıçım- de cok daha gercekçı, cok daha anlamlı bır nıtelıkte yazmak ıstedığını söyluyor Şöyle dıyor bu konuda " başka turlu tasarladım O zamanın hayatından ıdare- sınden, memlekerte teneffus edılen zehırle dolu havadan, acılı hastalıklı bır genç, kısacası devrın butun hayal kuran yenı nes- lı gıbı bır bahtsız tasvır etmek ıstedım kı ruhunun butun acı- larını haykırsın coskun bır delılıkle cırpınsm ve butun emel- lerı parmaklarının arasından kacan golgeler gıbı sılınıp uçun- ca, o da gıdıp kendısını olmek ıçın saklanan bır kuş gıbı, ka- ranlık bır köşeye atsın Bu gençte bır aşk yıldızı, bır de sanat hulyası olacaktı ve bunlann arasında bır sarhoş gıbı yıkıla yıkıla, o duvardan bu duvara çarpa carpa geçıp gıdecek, so- nunda bır kovukta sınıp can verecektı Mavı hülyalar ıcın ya- şamak ıçın yaratılmışken sıyah bır ucuruma yuvarlanacak- tı" Oysa Halıt Zıya 'Maı ve Sıyah'ın kahramanını ıstedığı oz- ledığı bıçımde yaratamaz, "Ahmet Cemıl tamamlanmamış bır musvette halınde bır belırsızlıkle çevrılı kalmıştır" der TYS nın Karaca Tıyatro'da duzenledığı Halıt Zıya'ya Saygı toplantısına tum yazınsever okurları çağırmak ısterım İLAN KAMAN ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN Dosva No 1990 362 Da\acı Nura> Aslan vekılı Av Bavram Aslan tarafından davalı Alı Aslan aleyhıne açılan boşanma ve tenfız davasının mahkememızde yapılan açık vargılaması sonunda ara karan gereğınce, Davalı \nkara Demetevter 8 Cadde 11 Ap 2756 adresınde ıkâmet eden Alı Aslan'ın adresı meçhul olduğundan adına ılanen teblıgat va pılmasına karar \erılmış olup adı geçenın duruşmanın bırakıldığı 7 5 1991 gunu saat 9'da duruşmada bızzat hazır bulunması veya ken dısını bır vekılle temsıl ettırmesı aksı takdırde duruşmanın gıyabın da devam olunacağı ve karar venleceğı davetıye >enne kaım olmak üzere ılan olunur Basın 46227 26 Marfın Ikiııei Yılında... Geride kalan iki yıl, cumhuriyet tarihimizde görulmemiş duzeyde bir merkezi yönetim/yerel yonetim çatışmasına sahne olmuştur. Bunun nedenı salt goruş ayrılığı değil, hukumetin yerelde iktıdar olan "muhalif' kadroları ışlevsız kılmak, başarısızhğaitmek, yetkisiz ve etkisiz bırakmak yonundeki genel tutumudur. OKTAYEKİNCİ Yuksek Mımar Son yerel seçımlerden bu yana ıkı yıl geç- tı Beledıye yönetımlerıne, ıl genel meclıs- lenne seçılen kadrolar uç yıl sonra görevle rını tamamlayacaklar Başarılı olup olma- dıklarının karannı ıse >ıne halk verecek Beş yılük görev suresı ıçınde ılk ıkı yıl önemlı bır dılım olsa gerek Hem, bazı pro- jelere başlanması hem de savunulan polıtı- kalarda kalıcı adımların atılabılmesı açısın- dan Denebüır kı yerel yonetımler, kalan uç yıllarını, 26 Mart'tan bu vana surdurduk- lerı çabalannın urunlennı alarak tamamla- mak zorundalar Başka deyışle, kısa hızmet dönenrierınde "ekbklerini biçecekleri" bır aşamaya geldıler bıle. Bıhndığı gıbı 26 Mart 1989 seçimleri, ul- keyı yöneten "işbıtirici" anlayışın yerel yo- netımlerde "değıştınlmesı" ıle sonuçlandı Merkezi iktıdar beledıveler uzerındekı po- lıtık ağırhğını yıtırdı Etevletın yönetılmesın- de "muhtlefette kalan" kadrolar, kentler- de "iktidar" oldular Halk, "yeni" bır hız- met anlayışını seçtı Neydı bu ">eni" anlayış 1 Örneğın, SHP'nın "Çağdaş ve Uygar Ye- rel Yonetimkr İçin" başhklı seçım kıtapçı- ğında şunlar yazıvordu "Yurttaşlarımızın, yaşama koşullanyla ılgılı kararlanıı alınma- sına katılmalannı cagdaş-demokraOk bır bı- çimde sağlamak..." (Syf 1) Bu katılımın na- sıl sağlanacağı ıse yıne avnı kıtapçıkta şoy- le ozetlenıyordu "Beledıve hizmetlennin programlanmasında ve uvgulanmasında es- naf ve sanatkârların. meslek odalarının, sendıkaların, >erel nıtelıklı hızmetlen yeri- ne getırmevı amaç edıaen dernek >e gonul- lu kuruluşlann goruşlen alınacak, ortak ca- lışmalara gıdılecektır." (S>f 8) Bu goruşler, hem 26 Mart öncesındekı ya>gın "monaışık" tutumlara karşı "de- mokratik bır seçenegi" sergıhyor hem de kent halkına seçeceğı kadroları "denetleyebilmesi" yönunde çağdaş bır "guvence" verıyordu Orneğın, artık hıçbır beledıye başkanı, "ben kafamın ıçindekı planlarla kentı ımar edenm" dıyemeyecek- tı Ya da yıne hıçbır yerel meclıs, salt bır- kaç çıkar grubunun ısteğıyle yeşıl alanları ımara acamayacaktı Çunku kararlar, "yurt- taşiarın katılımı" ve öbur sıvıl orgutlerle "ortaklaşa çalışmalar yapılarak" alınacak- ^ı Yaşama geçirilebildi mi? Geçen bu ıkı yıl ıçınde, acaba halkın yeğledığı bu "yeni" anlayışın yaşama geçırıldığınden söz edebılır mıyız 9 Beledıyelenmızın, 26 Mart öncesınde venlen bu "sozu" yerıne getırmelerı yönünae "başanlı" olduklannı savunabılır mıyız 9 Bu sorunun az çok tahmin edılebılecek- yanıtına geçmeden önce "olası bir yakınmaya karşı" şunları söyleyelım Geride kalan ıkı yıl, cumhunyet tarihimizde görulmemiş duzeyde bır merkezı yöneum/yerel yönetım çatışmasına sahne olmuştur Bunun nedenı salt göruş ayrılığı değıl, hukumetin yerelde iktıdar olan "muhalif kadrolan ışlevsız kılmak, başarısızlığa ıtmek, yetkisiz ve etkısız bırakmak yönundekı genel tutumudur lUer Bankası paylannın kesılmesınden ımar yetkılerını almaya, turlu baskılardan kovuşturmalara dek, kamuoyuna da sık sık yansıyan uygulamalarla, "26 Mart'ın acısuu çıkartmak", ıktıdarın bellı başlı "yerel yonetım polıtikası" halıne gelmıştır Boylesıne bır genel tablo ıse elbette kı pek çok kent hızmetınde aksamalara, tıkanmalara yol açmıştır Buyukkent beledıyelenmızın yurtdışından ucuz otobus almak ıçın bıle devletın "temınat mektubu" desteğını gorememelerı, kentın altyapı gerçeklerıne aykırı ımar ızınlerının "bakannk yetkıleriyle" venlmesı; yenı kadro gereksınımlerının "tasarruf" adına karşılanmaması ve daha bırçok "halkı cezalandırmak" sonucunu yaratan davranışlar unutulur gıbı değıldır ve surmektedır Ancak butun bunlar, yerel yonetımlerae "demokratık katılımı" ve obur sıvıl toplum orgutlerıyle "ortaklaşa savaşım vermeyı" engelleyecek bır durum varatmadığı gıbı 26 Mart'ta halkın seçtığı ">eni" yönetım anlayışını "ertelemek" ıçın de bır gerekçe sayılamaz Tam tersıne, hukumetin bu tur baskıcı tutumlannı etkısız kılabılmek ıçın de "demokratik davanışmanın" ne denlı zorunlu olduğunu yaşam kanıtlamaktadır Orneğm guncellığını hıç yıtırmeyen "planlama" konusunu ele alalım llgınçtır, bugun ulke duzeyınde, bırkaCı dışında hemen tum beledıyelerımızde, yonetıcı kadrolar ıle mımarlar odası arasında hâlâ bır "gerilim" yaşanmaktadır Yıne ılgınçtır, bunun nedenı mımarların "dar meslek çıkaıian" da değıldır Anlaşmazlık konusu olan hemen tum sorunlar kentın azalan yeşıl alanlan, artan yapı yoğunlukları ya da bunlara benzer, "toplum yaranna aykırı" planlama ve ımar kararlanyla ılgılıdır Istanbul'da tanhı yanmada ve Boğazıçı planlan, Izmır'de Külturpark yarışması, başka kentlerdekı benzer tartışmaJarda görulduğu gıbı.. Oysa 26 Mart öncesı verılen "soze" uygun davranılabılse, yanı bu tur kararlar meslek odalarının ılgıh bılım kurumlarının "goruşien alınarak" ve "ortak çalışmalarla" uretılebılse, hem amaçları "toplnma hizmet etmek" olan sıvıl kurumlar arasındakı "gerilim" ortadan kalkacak hem de o kentın "yerel polıtikaya bulaşan çıkar bekJentilennden" kurtanlarak, daha &ağbkh gelışmesı sağlanabılecektır Hukumetin, beledıyelerı uzman kadro olarak da guçsuz bıraktığı göz onune alındığında bu dayanışmanın gereklılığı daha da önem kazanmıyor mu 9 'Katılımı' ve sıvıl kuruluşlar arasındakı "guç biriığını" >-aşama geçırmek nıtehklı bır kent hızmetı vanında, "toplumda demokrasi geleneginın kokleşmesi" açısından da buyuk ışlev taşıyor Beledıyelenn bır görevı de halkın yönetımde soz ve karar sahıbı olma ısteğını "kordten" egemen ıdeolojıye karşı çağdaş vatandaşhk bılıncını guçlendırmek, ınsanları "kul" durumundan kurtanp "yurttaş" duzeyıne kavuşturacak bır "kent kulturunu" yaratmak olmahdır Bu görev özelhkle "yerel iktidarı" ustlenen demokrasıden yana kadrolar ıçın en az ekmek, su, çöp, kanalızasyon hızmetı kadar önemlı bır "toplumsal sorumluluk" durumuna gelmıştır Nıtekım, ımar yetkılerını beledı>elerden gerı alan yasal duzenlemelere karşı toplumun yetennce tepkı göstermemesı, msanlann yasadıkları kent uzenndekı karar haklannın çığnenmesıne duyarsız kalmalan, beledıyelenn bu kararlara halkı ortak etmemış olmalarının bır sonucudur OKURLARA... İSTANBUL BAROSU'NDAN DUYURULMUŞTUR 1 Resımlı Avukatlar Lıstesı bastırılacaktır Bu nedenle mes- lektaşlarımızın 151991 gunune kadar ıkı resım vermelerı, ad- res ve telefonları değışmışse baroya bıldırmelerı gerekmektedır 1136 sayılı yasanın 43 ıle 72 maddelerı uyannca adres değı- şıkiığını baroya bıldırrneyenler ıçın kayıt sılme ışlemı yapılacak ve resmı olmayanlar album dışı bırakılacaktır 2 Alfabetık sıraya gore hazırlanan taslak lıste baro merke- zınde bılgılerınıze sunulmuştur Çok guzel bır album hazırla- nabılmesı ıçın bu lısteyı ınceleyıp şahsınıza aıt yanlışları duzelttırerek ve mesleğımıze uygun nıtelıkte reklam alınması- nı gerçekleştırerek bıze yardımcı olabılırsınız Fax numaranız varsa bunu albume ışletebılırsınız 3 Yükselen malıyetler nedenıyle, Istanbul Barosu Dergısı yal- nız katılma payı ödeyenlere verılecektır 1991 yılı ıçın bu mıktar 5000 TL olarak behrlenmıştır Eğer 4 sayı katılım payı ıle po- şet ve posta tutarı toplam 30000 TLsını Baro Merkezıne yatı- rırsanız dergınız adresınıze gonderılecektır 4 Ayrıca Bodrum Devre Mulk çağrımızda belırtenen sürenın vergı ayı nedenıyle uzatılması taleplerı uygun gorulmustur Yal- nız 2531991'den sonra para yatıracak ılk 250 kışıye sabıt fıyat garantısı tanıyıp bu rakama ulaşıldığında başvuruları durdur- mak kaydıyla 1341991 günune kadar mektubumuzdakı koşul- larla hareket edebılırsıniz MESLEKTAŞLARIMIZA ÖNEMLE DUYURUYORUZ İSTANBUL BAROSU BAŞKANLIĞI YARGININ BAĞIMŞIZLIĞINI KORUMAK İÇİN HERKESİ GÖREVE ÇAĞRI Adlıyede kullanılan basılı evrak ıle ılgılı olarak Adalet Bakanlığı nca çıkarı lan geneJge hakkında Danıştay 10 Daıresı yûrutmeyı durdurma karan ver mıştır Adalet Bakanı yûrutmeyı durdurma karanna uymamaktadır Hukuka apa çık aykırı olan bu tutumu kınıyoruz Adalet Bakanı nın yanı sıra hâkımlerın ve mahkemelerın Danıştay kararı- na uymadıklarını endışe ıle ızlıyoruz Adalet Bakanı nın ve hâkımlerın bu olumsuz karartarı basılı evrak boyutu- nu aşmış ve yargının bağımsızlığı ılkesını her zamandan çok ve ısrarta takıp ve savunma gereğım ortaya koymuştur Yargının bağımsızlığının yılmaz savunucuları olmaları gereken hakımlen savcıları ve avukatları ve bunlann yanı sıra tûm kışı ve kuruluşları vazgecıl- mez temel hukuk kurallan doğruttusunda daha duyariı daha cesur ve daha ısrarlı takıpçı olmaya ve goreve çağınyoruz Her zaman her yerde herkese karşı fiılen uygulanması ve tanınması ge- reken hukuk kurallar — >argı yetkısı Turk mıltetı adına bağımsız mahkemelerce kullanılır (Ana yasa m 9) — Hâkımler gorevlennde bağımsızdırlar anayasa kanuna ve hukuka uy gun olarak vıcdanı kanaatlerıne göre hukum verırter (Anayasa m 138/1 — Hıçbır organ makam mercı veya kışı, yargı yetkısının kullanılmasında mahkemelere emır ve talımat veremez Genelge gonderemez tavsıye ve tel- kınde bulunamaz (Anayasa m 138/2) — Yaşama ve yurutme organlan ıle ıdare mahkeme kararlarını hıçbır su- refle değıştırmez ve bunlann yerne getmlmesını gecıktıremez (Anayasa m 138) — Hâkımler mahkemelerın bağımsızlığı ve hâkımlık temınatı esaslarına gore gorev ıfa ederler (Anayasa m 14OV2) 66 AVUKAT ADINA ERTUĞRUL YALÇINBAYIR Au Paır Acentası Ingıttere-Amenka Fransa-Kanada 91158 53 42-161 43 87 Nufus cuzdanımı kaybettım. Hukumsuzdur IŞIL DİRİCAN ILAN OSMANİYE KADASTRO HÂKİMLİĞİ'NDEN Osmanı>e ılçesı Kumarlı ko>u 92 parselın Mehmet mırasçıları adı- na vapılan tespuıne Orman Işleımesı ıle Hazıne'nın ıtıraz ettığı 17 11 1964 tarıh 1954/V2 1964/101 sa>ılı ılamla nızalı parselra orman olarak tapulama harıcı bırakılmasına karar venldığı verılen bu ka- ran n Hazıne vekılınce temyız edıldığı ancak da\alı Mehmeı mırasçı larının kım olduğu \e adreslerının bıilnmedığınden yukarıda >azılı karar sonucunun teblıgat verıne kaım olmak uzere Mehmet mırası,ı larına ılanen teblığ olunur Basın 46202 OKAYGONENSIN Popüler Magazin P azar sabahı erken saatlerde spor dunyamızın onde gelen kışılennden bınyle karsılaştık Cok sık duyduğumuz bır sozu o da yıneledı "Türkıye'nın doğru haber veren tek cıddı gazetesının dığerlerınden çok az satması ne kadar kotu " Gazeteye döndüğümde Avrupa basınının durumunu son venlerle anlatan bır kıtap açtım (European Newspaper Mınıbook 1990, Carat Internattonal) Işte Avrupa'nın en çok satan 5 gunluk gazetesının tımjlan The Sun 4 4 mılyon Bıld Zeıtung 4 1 mılyon Daıly Mırror 31 mılyon Daıİy Maıl 1 7 mıtyon Daıly Express16 mılyon Bu gazetelerden 4'u Ingılterede, Bıld ıse Almanya'da ya- yımlanıyor, ortak özellıklerı küçuk farklarla 'populer magazin' tünınde olmaları Bu ıkı ulkede 'cıddı' tanımına gıren ve en çok satan gazetelenn tırajlannı da sıralayalım Ingıltere'de Daıly Telegraph 11 mılyon Guardıan 435 bın Independent 409 bın Fınancıal Tımes 198 bın Almanya'da Frankiurter Allgemeıne 381 bın Suddeutsche Zeıtung 373 bın 'Populer magazin' tarzı gazetecılık. Türkıye'nın yabancısı değıl Bu tarzın en gelışmış omeklerı ulkemızde de mılyon- luk satışlara ulaşabılıyor Ama bu tarz şu anda dunyada en çok Avrupa tıraj bınncısı 'The Sun' gazetesının adıyla bıhıkte anılıyor 'The Sun' olayı Ingıltere'de bırçok araştırmanın konusu ol- muş durumda Bu tarzın en temel ozellığı eğlendıncı ol- masında, The Sun okurları uzennde yapılan araştırmalar bu gazeteyı her gün okuyan 10 mılyonu aşkın kışının çok farklı sıyasal eğılımlere sahıp olduğunu gostenyor, sıyasal tercıh ya da bakışı farklı bu dev kıtlenın her gun aynı gaze- teye bakarak 'eğlenmesını' engellemıyor, dolayısıyla gazete de hıçbır zaman sıyasal bır ozellık kazanmamak zorunda Populer magazının ıcerığı de böylece oluşuyor Hedef, ın- sanlann basıt duygularıdır, bu hedefe gıden araçlar da sek- stır, sıddettır, spordur seçkınlerın ozel yaşamlarıdır Seçkınlerın ozel yaşamlarının dıdıklenmesı, hatta The Sun 1 ın sık sık yaptığı gıbı yeheşık duzenın en tepeslndekı ın- sanların, Ingıltere'de kralıyet aılesının hedef alınması gazeteye 'sıradan msanlann sozculüğü" goruntusunu ka- zandınyor Boyle buyuk bır kalabalığı çekebılme başansı ıçın de 'dıl' sorununun çozulmesı gerekıyor "En karmaşık haber bıle tek bır paragrafta ozetlenmelı Başlıklar en çar- pıcı sozcuklerle en basıt duyulara seslenmeh " Bu ortak haber dılının oluşmasında da ımdada 'gundelık argo' yetı- şıyor, The Sun gıbı en gelışmış örneklerde ıse dıle bol bol yenı argo sozcükler ve kalıplar kazandırılıyor Sonuçta po- puler magazin habercılığı kendılığınden 'gerçek haber'den uzaklaşıyor, yenı bır dunya yaratılmıştır, haber ıle fıkra, öy- ku ıle roporta) ıç ıçe gırmışlerdır "Ama zaten bu mılyon- larca kışı, gerçek haber ıstemıyor, eğlenmek ıstıyor " Arz-talep sorunu da böylece çözulunce The Sun her gun *4 4 mılyon adet basılır, Fınancıal Tımes ıse 198 bın Aydın Caner'ln kltabıt "İÇERDEN ve DIŞARDAN" önsözfinû İLHAN SELÇUK «e EMİN ÇĞLAŞAN yazdı • / SELÇUK "Türkıyemızın nasıl çağ at- tadığını anlarnak çın bu kıtabı okumalı Ükem- zın btrıncı yüzü televızyondadır Ikıncı yûzünû seyretmek ısteyenlere ışte bır belgesel" •*• • E ÇÖLAŞAN "Içerden ve Dışardan'ı okuduğunuz zaman, ısmı bılınmeyen bır ga- zetecının son derece guzel ve akıcı uslubuna tanık olacaksınız" ödemeli isteme odresi: Ufuk Ycryınevi Reşotbey Mah. Türkkuşu Cad. Naşal Apt. -Adana ECEde TANGOLAR HER PAZAR ENGİN EGE ORKESTRASI ŞECAATTİN TANYERLİ Rezervasyon- 168 66 60-61 İLAN TARSUS KADASTRO MAHKEMESI ESAS NO 973/78 KARAR NO 977/116 KARAR TARIHİ 20121977 KÖYU Yaramış NİZALI PARSEL 306, 307, 559 DAVACI Malıye Hazınesı - Av Bahar EsmerTarsus DAVALILAR Suleyman Darendelı, Hacıkahya Yaramış, Bekır Ya- ramış, Oudu Darendelı, Hanım Karaca, Hedıye Karaca, Zeynep Ya ramış, Medıne Zevcı Suleyman, Suleyman e\latları Şukru, Abdurrahman, Hacı KONU Tarsus Yaramış köyu sınırlan ıçensınde kalan 306, 307 ve 559 No'lu parsellerın kadastro lespıtıne vakı ıtıraz uzerıne 306 No'Iu par- selın tespıt gıbı Malıye Hazınesı adına 307 No'lu parselın tespıt gıbı davalılar adına tescılıne, ^59 No'lu parselın de harıtasında A ıle gös- terılen 10 125 m 'lık bölumun Hazıne adına, B harfı ıle göstenlen 140 000 m 'lık bölumun davalılar adına tescılıne karar venlmış, verı len karar taraflardan Hazıne vekılı tarafından temvız edılmış, Yuk- sek Yargıtav 7 Hukuk Daıresı Başkanlığı'nın 19 11 1990 tanh ve 986/18329 990/137/0 sayılı ılamı ıle onanmış olup davalı durumun- da bulunan şahısların ölü veva sağ oldukları, nufusa kayıtlı bulun- dukları hane numarası ve mırasçılann teblıgata varar açık ısım ve adreslerının tespıt edılemedığınden vukarıda hukum ozetı Yargıtay ıla mının davetıye ıle teblığ verıne kaım olmak uzere ılanen teblığ olu- nur 25 2 1991 Basın 46253
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle