22 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13 MART 1991 HABERLER CUMHURtYET/3 Istanbul Belediyesi "Osmanlı ve DaJan" dönemini anımsattığı nedeniyle çiçeği boykot etti Sözen'inlale \asağlPolitik çiçek İstanbul Park ve Bahçeler Müdürii Tarık Konal, lalenin dikilmemesini "politik bir karar" olarak niteledi ve Osmanlı ve sefahat dönemini anımsattığı gerekçesiyle artık park ve bahçelerde ekilmediğini söyledi. Dalan'dan tepki İstanbul'un eski belediye başkanı Bedrettin Dalan, lale ekiminin "politik" gerekçeyle durdurulduğu haberi üzerine "Buna inanmak çok güç. Sözen dönemi lale düşmanlıgı olarak anılacak" dedi. AYŞE Y1LDIRIM İstanbul'un simgesi haline ge- len lale, Büyükşehir Belediye- si'nce "politik damga" yiyerek dikimi durduruldu. Üç yıl önce HoUanda'dan ge- tirilerek Haliç kıyılan ile park ve bahçelere dikilen laleye Beledi- ye Başkanı Norettin Sözen'in karşı çıktığı ve yeni soğan diki- minin durdurulduğu belirtildi. Bdediye Park ve Bahçeler Müdürtûğü yetkiliferi, Sözen'in talimatı olmadığından dikim yapmayacaklannı açıkladılar. Aynca lalenin "Osmanlı ve Dalan" dönemini hatırlattığı için dikilmemesinin politik bir karar olduğunu söylediler. Eski Belediye Başkanı Bed- rettin Dalan ise "Laleyi siyasi saymak! Alüuna öiecegiın grfir- di bu gdmezdi. Laieye düşman- lık kthürsöztiiktttr. Sözen dö- nemine arük "lale düşmanlığı devri' denilecek ' dedi. Bedrettin Dalan Haliç'teki yı- kımlardan sonra, kıyılara ilk etapta 10 bin lale soğanı dikmiş- ti. Bu lale soğanlan, Hollanda Amsterdam Belediyesi'ncc gön- derilmişti. Daha sonra bu so- ğanlann üretümesiyle üç yıl ön- ce bir milyon olarak dikilmişti. Haliç kıyılan, Emirgan ve Va- tan Caddesi'ne dikilen laleler, Istanbul'a değişik bir gıizellik vermişti. Laklerin açış dönemine giri- lirken park ve bahçelerde hiçbir çalışmamn gömlmemesi nede- niyie bu konuyu belediyenin Park ve Bahçeler Müdürii Ta- nk Konal'la görüştuk. Konal, "Lale dikilecek mi" sonımuza biraz kızarak şöyle dedi: "KoBoşma yetkim yok, ama lale poütik bir karanhr. Lale, Osmanh'da zevki sefahat devri- nin semboiüdiir. Osmanhnın semboliinü camnuriyet döne- minde yasatmaya gerek varsa çarşaf da yasasın o zaman. La- leyi ben tstaabul'a yaJuştıramı- yonun. Çok daha kaiıcı mev- rimlik çicekler rar, onlar diki- iebüir." Park ve Bahçeler Müdürii Tank Konal ile konuşmamız şöyle sürdü: — \ma lale bir çiçektir, gü- zd bir bitkidir. KONA1 — Olsun. Çok pa- halıdır, çok kısa süre açan bir çiçektir. İstanbul gibi susuz ve tozlu, yoğun egzoz gazı aJtında- ki bir kentte bence daha kabcı bir bitki dikmek gerekir. Bu, göz boyamadan öte bir hiz- mettir. — Çiceklerin ekilmesine Sö- zen mi karar veriyor? KONAL — Hayır ekümesine karar vennez. Size söyleyip söy- lememe karar verir. — LaMerin ekimesİM Sözen karar veriyor demiştraiz? KONAL — Evet, laleye verir. Çünkü lale Osmanlı'da bir dö- nemin sembolüdur ve politik bir karardır. — Ama laleyi politik olarak degerlendinnemek gerekir. KONAL — Ama ben öyle de- ğerlendiriyorum. İstanbul Bele- diyesi'nde her şey politiktir. Be- vau tstanbul'un park ve bahçelerindeki laleler "sakıncalı" damgası vryince kaderierine terkeditdikr. Poliükaya kanşmasalar da poUtikzedeler oktumr. lediye başkanımız da politikacı- dır. Onun iç:n bizim çok ölçülü olmamız lazım. — Laie yasağı galiba Dalan döneminden kaynaklanan bir şey. KONAL — Evet, Dalan dö- neminin tarihe nasıl geçtiğini he- pimiz biliyoruz. Bir tekerleme- si vardır: "Dalan devri, talan devri". Bir devrin sembolünü il- le de yerleştireceğim diye uğra- şırsanız, o tstanbul'a hizmet olmaz. — Yani si2 laleyi Haliç kıyı- lanna uygun görmnyorsunuz demek ki? KONAL — Size soruyorum, Haliç'e yakışıyor mu lale? Ha- liç temizlenmeden o koku için- de hiçbir insan oraya lale seyret- meye gitmez. Birkaç tane serse- ri, birkaç tane evsiz barksız ço- cuk, işsiz güçsüz birkaç insan- dan başka Haliç kıyısındaki parklardan hiç kimse yararlan- mıyor. Haliç'in de ifadesi budur bence de. Dalan'ın tepkisi Eski Büyükşehir Belediye Başkanı ve DMP Genel Başka- nı Bedrettin Dalan, lale dikimi- nin durdurulmasını üzüntüyle karşıladığını söyledi. Dalan, "ÇiçegİD, lalenin politik oldu- ğunu da doyduk, hayret doğnı- sa. Ekilenler de kalmadı maa- lesef. Gecen gun Haliç tarafına gectim, bırakın laleleri, agaçla- n da kesmişler. İçim kan agla- dı. Ben aynlırken 'laleterime sa- bip çıkın' derken, aklıma gebni- yordu ki agaçlar da kesilecek" dedi. SHP'li belediyeyi suçlarken "Peld bizim yaptıklanmızı be- genmiyorlar, ama sen ne yaptın be kardeşim" dedi ve şöyle konuştu: "Laleye karşı çıkmak Türk tarih ve köttiiriınü bilinemekür. Tttrkler OrU Asya'dan gelir- ken, koyununu, çadınnı ve la- lesini getirnıiş. Ona göziinün ışı- ğı gibi bakmış, tsUnbal'da bü- yttünüş. Bir devir gelmiş ki lale en iist seviyesine çıknuş. Ve o devre ismini venniş: Lale dev- ri. Şairlere sembol olmuş cami kubbesine, medresenin kapısına motif olmuş, bu bir kultür ola- yı. Laleye duşmanlık kültürsüz- liik, başka bir şey degil. Çiçegi siyasi saymak, aklıma olecegim gdirdi de bu gelmezdi. İstan- bul'un sembolü laledir. Anla- mazsalar, onu kiiituriine, tari- bine inmezseler, saçma sapan şeyler yaparlar. Bu devre iale düsnualıgı devri' denecek ar- tık." PTT, casus uyduyla temasa geçiyorTürkiye'deki ABD üslerinde, uyduaracılığı ile yürütülen savunma sisteminin yeni altyapı sistemini PTT kuracak. Amerikan üslerinde PTT tarafmdan kurulacak modern teknolojik sistemin Türkiye'ye 175 milyar lira döviz girdisi sağlayacağı belirtiliyor. UFUKTEKİN ADANA — Incirlik başta olmak üzere Tür- kiye"deki ABD üsleri iletişim sisteminin tekno- lojisindeki son gelışmelere uyarlanmak üzere A^ dan Z'ye yenileneceği öğrenildi. "Amerikan Sa- vunma betişim Sisteminin Gelistirilıneri"ne yö- nelik çauşmalara Körfez savaşından hemen sonra başlarurken, söz konusu yatırım dolayısıyla Tür- kiyVnin 175 milyar lira karşılığmda döviz girdisi sağlayacağı belirtildi Körfez savaşında Irak'a yönelik hava saldın- lannda yoğun biçimde kullamlan tncirlik, Irak'ı ve Ortadoğu'yu izleyen Pirinçlik ve kuzey kom- şumuz Sovyetler Birliği'ni gözleyen Sinop Üssü dahil olmak üzere Türkiye'deki alü Amerikan üs- sü ve ek tesislerinde en son teknolojik gelişme- leri içeren bir iletişim sistemi kurulmaya başlan- dı. Körfez'deki savaş sırasında ortaya çıkan ve özelhkle Irak'ın fırlattığı Scud füzelerinin yönü- nün belirlenmesi ve fırlatma anının saptanması sırasında yaşanan bazı aksaklıklar nedeniyle mevcut iletişim sisteminin miadını doldurduğu sonucuna vanldı. Amerika Birleşik Devletleri Lojistik Grubu Komutanhğı'ndan (TUSLOG-The United States Logistics) edinilen bilgilere göre Akdeniz Bölge- si Savunma İletişim Sisteminin Geliştirilmesi Programı (The Defense Communications System Mediterranean Improvement Program-DMIP)) ile ilgili olarak 1985 yılında Birleşik Devletler hü- kümeti tarafmdan bir proje hazırlandı. Üslerin modernizasyonu çaüşmasunn en önemli halka-. smı oluşturan iletişim sisteminin yenilenmesiyle ilgili olarak 14 Aralık 1988 tarihinde PTT ile ABD hükümeti arasında bir sözleşme imzalan- dı. Anlaşma gereği PTT, ABD'ülerin kullammı için çağdaş teknolojik gelişmelere dayalı olarak üslerinde yeni bir iletişim sistemi kuracak ve bu sistemin bakım kontrolünü yapacak. ABD Hava Kuvvetleri'yle TUSLOG'dan sağ- lanan bilgilere göre Körfez savaşının sona erme- siyle birlikte hemen başlatılan çalışmalar Türki- ye'deki ABD üs ve tesislerinden lncirlik, Pirinç- lik, Sinop, tzmir, Çakmaklı ve Ankara'yı kapsı- yor. lncirlik ek tesislerinden Karataş haberleşme istasyonunu da kapsayan yeni sistemin "modası geçmiş" yöntemlere son vereceği ve "alucı, ge- çertt ve göncel bir iletişim kanah" kuracağı be- lirtildi. Verilen bilgiye göre ABD askerlerinin kullana- cağı telefon, teleks, faks, radar ve diğer sistem- ler 1991 yıhnın eylül ayına kadar yenilenmiş olacak. Indriik boşahyor ABDTi üst düzey askeri kaynaklar, sistemin re- organizasyonu için uzaydaki altı uydu ile Anka- ra, tncirlik, Pirinçlik, Sinop, lzmir ve Çakmaklı arasında bağlantı kurulacağmı beUrterek, "Sis- tem bir NATO ussö otdugn için Batman'ı kap- samıyor. PTTyle yapılan anlaşma geregi proje için 50 milyon dolar (yaklaşık 175 milyar lira) ödenecek" dediler. Bu arada Körfez savaşı sırasında lncirlik ve Batman üslerine gönderikn 15 bine yakın Ame- rikalı asker ve uzman ülkelerine dönmeye başla- dı. tncirlik'teki askerlerin bir bölümünün eski gö- rev yeri olan Avnıpa'daki üslere kaydınlacağı bil- dirildi. Geri dönüş yolculuğunun önümüzdeki 10 gün içinde tamamlanabileceği bildirilirken, gü- venlik gerekçesiyle daha önce ABD'ye gönderi- len sivil personel ve askeri personelin eş ve ço- cuklannın ise Incirlik'e tekrar ne zaman gelecek- leri konusunda kesin bilgi verilmedi. Yine Körfez savaşı nedeniyle lncirlik Üssü'nde konuşlandınlan Amerikan savaş uçaklannın bir bölümü Avnıpa'daki üslere döndü. Edinilen bil- giye göre F-111'lerin büyük bölümü önceki gün ve dün, F-4'Ier dün tncirlik'ten aynldı. E-C 130 uçaklannın bugün, F-15'lerin ise yanndan itiba- ren Avrupa'daki üslere kaydınlacağı belirtildi. Yetkililer, tncirlik Üssü'nde kalacak savaş uçağı sayısının "normal dönem"deki kadar olacağını beürttiler. BÜYÜK DEPRE>ILERİN BİLANÇOSU Türkiye 63 yılda 58 kez sarsıldı YILMAZ GÜMÜŞBAŞ ANKARA — Nüfusumuzun yüzde 95'ini oluşturan 54 milyon kişinin deprem kuşaklan üzerin- de kurulu yerleşim merkezlerin- de yaşadığı, büyük sanayi mer- kezJerinin yüzde 98'inin de dep- rem bölgesi kapsamına giren yerlerde kurulu olduğu beürlen- di. Halen ülkemizde kurulu ve işletmeye açık 106 baraj ve hid- roelektrik santralımn da deprem kuşaklan içinde yer aldığı saptandı. Türkiye Jeofızik Mühendisle- ri Odası'mn konuyla ilgili ola- rak yayımladığı bir raporda, ül- kemizde deprem olayına hâlâ "Tann gazabı" ve "kader" gö- züyle bakıhnası eleştirilerek ko- nunun devlet politikası olarak ele ahnması, bilimsel ve çağdaş çalışmalar yapılması istendi. Odarun yayımladığı ve jeofi- zik mühendisleri Sinan Gençog- la, Engin Inal ve Hiiseyin Gii- ler tarafından hazırlanan "Tnrkiye'nin Deprem Tehükesi" konulu raporda özetle şöyle denildi: "Türkiye bir deprem ülkesi- dir. Geçmişle deprem zararlarm- dan oMnkça fazta etkilenen ül- kemizde, fceniz depremle Ugiü bir yasa hazırlanmamıştır. Bu nedenk deprem Be flgfli ana dl- siplmtermtnmnnde,çokzorb«- Innan yetişmiş insan gncnmiiz oimaaaa luurşu, disipimler arası koordinasyona gerek gösteren bilimsel araştınnalar yeterince yapmnamıştır. Sanıyonu sosyai devlet otmanın ön koşoln, insa- nın can göTeûigini otabadigin- ce saglamaktır. Ulkemizin dep- rem poirükası, devletin biiim poütikaa içinde yer almah » Hızlı ve çarpık kentleşme so- nucu yeni uydu kentler ve çok kath binalar üretildiği belirtilen raporda, "Bn binaiar öretmrken sadece yasal olarak talep edilen baa teknik doknmanlann U- mamlanması acısudan ıon de- rece yüzeysd Jeoteknik raporiar- la,DÖroknrtikislemleryerinege- tirilmektedir " denildi. Türkiye'de son 63 yıl içinde can ve mal kaybına yol açan 58 büyflk deprem oldu. Bu dep- remlerde toplam 57 bin 557 va- tandaşunız hayatını kaybeder- ken 321 bin 380 konut da tama- men veya kısmen yıkıldı. Her 13 ayda bir orta şiddette depremin olduğu belirlenen Türkiye'de ilk büyük deprem 1939 yılında Erzincan'da kayde- dildi ve toplam 32 bin 962 va- tandaşımız hayatını kaybetti. Savaş bitmeliydi... Bitti! Barışı kurmak ve korumak için... Işığa ve aydınlığa kavuşmak için... Hayat bilgiyle beslenmeli şimdi... Bilgiyle zenginleşmeli! BRITANNICA COMPTON'STürkiye'nin yeni bilgi kaynağı BUGUN AUSIRMEN Kürt Sorunu Önce tabuları yıkalım. Kürt sorununu değil çözmek, her olasılığı içerebilecek bi- çimde, enine boyuna tartışmanın önündeki tüm engelleri kal- dıralım, korkuyu bir yana atalım. Artık şunu anlamalıyız ki demokratik bir çözüm ancak tabusuz, özgür tartışma orta- mında sağlanabılir. Geçen gün yabancı gazeteci ve diplomatlarla bir arada yemek yiyorduk. Bölgeyi iyi bilen bir İngiliz gazetecisine sor- dum: — Siz olaya daha nesnel bakabilirsiniz. Sizce Kürt soru- nunda çıkış yolu nedir? — Bölgeye çok kez gittim. İzlenimim o ki orada yaşayan- lar çözümü Türkiye'nin sınırları ve toprak bütunlüğu içinde görüyortar dedi meslektaşım ve ekledi: — Ama oradaki resmi uygulama insanları başka yönlere itmeye yönelik. Kendisine hak vermemek elde değildi. Bugüne kadar böl- gedeki uygulamalar çoğunluğun isteğini sanki değiştirme yö- nündeydi. Dil, kültürel haklar ve kimlik üzerindeki baskılar kalkma- lıydı. Gerçi Turgut Bey bu konuda pek çekingen ve yetersiz de olsa bir adım atmış gibi görünüyordu. Acaba gerçekten atmış mıydı? Türkiye'de etnik kökeni ne olursa olsun, bir aydın, sıra- dan bir yurttaş Özal'ın hiçbir elle tutulur sonuç vermemiş, resmi tutumda değişıklik yaratmamış sözlerine kanarak ko- nuşmaya ya da yazmaya kalksa büyük olasılıkla hapsi boy- lar. Turgut Bey bu konuda yakından denetlediği hükümet ve ANAP ile bile görüş birliğine varamamış, bu engelleri dahi aşamamışiır. Kaldı ki Turgut Bey'in iteri sürdükleri de son derece ye- tersizdir. İnsanlar anadillerini konuşabildikleri gibi o dilden gazete, dergi ve kitap da yayımlayabilmeliler. Türkiye'de ingilizce, Fransızca, Almanca yayınlar yapılmı- yor mu? Aynı şekilde, resmi dilde öğrenim yapan okullar, onun yanı sıra Kürtçe eğitim de yapabilmeliler. Türkiye'de aynı şekilde, resmi dilin yanı sıra İngilizce, Fran- sızca, Almanca, İtalyanca öğretim yapan okullar yok mu? Bu da yetmez. Konuyu, bütün boyutlanyia ve her, ama her olasılığı içerecek biçimde tartişabilmek de çözüm tçin zorun- lu. Bu noktaları hiç çekinmeden belirtmeliyiz. Bu engellerin Kürt sorununun çözümünü olanaksız kıtdı- ğını açıkça söylemeliyiz. Yine aynı şekilde Kürt ağalannın, beylerinin, şıhlarının mü- tegallibesinin, sorunun demokratik çözümü önündeki şoven, çıkarcı engeller olduklarını görmezden gelmemeliyiz. Bu gerçekleri vurguladıktan sonra Turgut Bey'in Talaba- ni ile dolaylı görüşmesine geçmek istiyorum. Hemen belirtmeliyım ki Turgut Bey çok, ama çok tehlikeli bir oyunun içindedir. Körfez bunalımının başından beri Irak'ın toprak bütünlü- ğüne saygılı olduğunu, bu ülkenin içişlerine karışmamaya özen göstereceğini söylemışti. Oysa Turgut Bey'in sonraki tutumu hiç de öyle olmadı. Özal, Irak'ın içişlerine karışmaktadır. Acaba aynı davranışı bir başka ülke benimsese ve Nurcan Akat'ın dünkü yazısın- da da belırttiği gibi birisi Türkiye'deki Kürt sorununun çözü- mü için Apo ile görüşüp bir Türk-Kürt federasyonu veya kon- ^ederasyonu önerse biz hangi duygular içinde olur, nasıl tep- kı gösteririz? Turgut Bey'in bölgede pek kendı başına davranmadığı ger- çeği de göz önünde bulundurulursa son çıkışının VVashing- ton'da kotarılmış bir master planın parçası olduğu söylene- bilir. ' f Bunalırnın başlangıcından beri ABD'nin planlannde-Wr Kürt devletinin kuruluşunun bulunduğunu anlamamak için saf olmak gerekirdi. Bölgede kurulacak herhangi bir Kürt devleti, coğrafi ko- numu çevresindeki devletler, ekonomik ve sosyai yapısı do- layısıyla kaçınılmaz olarak anti-Arap ve anti-Türk olacak ve yine kaçınılmaz olarak İsrail ile ABD'ye bağlı olarak Tel Aviv ile VVashington'a Araplar, Türkler ve iranlılar üzerinde bas- kı olanağını sağlayacaktır. Bu gerçeği olayları izleyen herkes görüyor. Eğer Turgut Bey son gırişimi ile böyle bir gelişimi önleye- ceğini ve kendisine bir hami rolü sağlayacağını düşünüyor- sa gerçekten düş görüyor demektir. Nitekim Cüneyi Arcayürek arkadaşımızın dünkü yazısın- da da belirttiğı gıbı gerek Talabanı, gerekse Parıs Kürt Ens- titüsü sözcüsü Şevkı, Türkiye'de bulunan Kürtler'in sayısı göz önünde bulundurulduğunda, Irak için önerilen çözümün Türkiye için de geçerli olacağını açıkça söyiemişlerdir. Irak'ta kurulacak Kürt devletinin yapısı gereği yayılmacı olmasının kaçınılmazlığı da göz önünde bulunduruiuncado- ğacak sonuçların neler olacağını kestirmek pek güç değil. Öyle görünüyor ki Turgut Bey Atlantik ötesinden fıstlda- nanlartn da etkisi ve iç politika kaygılanyla bu oyuna girmiş bulunmaktadır. Yetkisiz ve tabansız bir kişinin Türkiye Cumhuriyeti'nin özünu ilgılendıren bir konuda böylesine keyfi, maceracı bir tutumu benimsemesi ulkemizin 1923'ten bu yana karşı kar- şıya bulunduğu en büyük tehlıkedir. Evet tabuları yıkalım. Bugüne kadar sürdürülen politikanın yürümediğini göre- lım. Kürt sorununu, her olasılığı içerecek biçimde tartışmayı sağlayacak ortamı yaratalım ve demokratik çözüm için ön- yargısız tartışma, araştırma ve politika üretme sürecine, ay- nm yapmadan hep birlikte girelim. Ama bunları yaparken emperyalizmin bölgedeki oyunla- nna alet olmayalım. Unutmayalım ki Kürt sorunu emperyalizmin manevralarryla çözülmez. Ancak ve ancak başkalarına yarayacak daha bü- yük düğümlenmelere ve büyük maceralara yol açacak ge- lişmelere neden olabılir emperyalizmin hesapları. (1953-1980) Netaş işçisi MUS1AFA BENLÎOĞUJ'nu ölümünün 11. yılında saygıyla anıyonız. Arkadaşlan-Ailesi Adına Nazım Alpman BAŞSAĞUĞI Topkapı Sarayı Müzesi'nin değerli uzmankrından emekli müzeci, Sayın AHAT BİKKUL'u kaybetmiş olmanın derin üzüntüsü içerisindeyiz. Ailesinin ve müzeler camiasının acısıru paylaşır, Allah'tan rahmet ve başsağlığı dileriz. TOPKAPI SARAYI MÜZESİ MÜDÜRLÜĞÜ VE TOPKAPI SARAYI MÜZESÎ'NÎ SEVENLER DERNEĞI BAŞKANLIĞI i
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle