22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Sahıbı. Cumhunyw Matbaacılık ve Gazetecılık Turk Anomm Şırltctı adına Nadlr Nadi 0 Gcnct >a>m Muduru Hasa» OmaJ. Muessesc Muduru E » « e l«aldıgıl. Yazı Işlcrı Muduru Okl) Gomsuı. 0 Haber Merkezı Muduru Vıtçn Bqcr. Sayfa Duzcnı Yönnmenı. \k Acmr 0 Ttmsılcıler ANKARA MlmnTan. 1ZMİR HikBd Çrtiaklyl. \D\?*\ Çtli« Yi**»otlu I, Polılıka Criai B*luf*. Dn HaDCTkr fcfaa feki. Ekonornı C«afu TvrftaB. Is Scndıka Şokna lulraci kull lıurbul HntKikrı Itaai bplk. EJmın b m Şnta. Vurl Hatıcrlcrı >«c*l Dafaa. Spor Dınısmanı Duı >aztlaı kcfTH Ç»h*kM. Araşurma Şahta AJşa». Dıucitmt A k M d Yum % Koordınaıör tl lilcr trol LıkM % Muhascbc h M *•« £ Bul.e Piuılama Sc-jı OBMtemthi 0 Rfklam V>X Haba *kn>l 9 Idare K e n ı Oım 0 Ijrjnt Oadn Çcük 0 Bıigı Isltm Naıl lul £ Pcno 0 Mah Ek tavınbr C a n a . l f W«"c». Dkaa Sctçvk AU SVHCK. itMII TM &ta»ı w >orai Cuıtıfjunyeı Mubualık « CazOcalık T A Ş. Turlooj, C«J » / « 343)4 la PK :«• ıianbul Td 512 05 05 I » hu), Telo 2^46. Fu (I) 526 «0 72 # Buroler AaLan: Zrya Gûkâlp Biv IjıkılapS No 19'4,TeI 133 II 4M' THex 42344 F«x (4) 133 05 65 % b»ir H Zıya Bl> 1352 S. 2/3. Td 13 12 J0, T«ta 52359, Fa*. (51) I* 53 60 0 . l»nu Cad 119 5 No 1 IUı I, T« 19 37 52 (4 Uatl. fcta 62155, Fa> ('II 19 25 7t TAKVİM: 13 MART 1991 Imsak: 4.48 Güneş: 6.13 Öğle: 12.18 tkindi: 15.36 Aksam: 18.14 Yatsı: 19.33 Kadınlar miıııoza açtı Bir haftadır her yer mimoza dolu. Vitrinlerde, çiçekçilerde, kadınlann yakalannda, evlerde... Her yerde mimoza var. Çünkü 'kadın kurtuluşu'nun simgesi mimoza... NİLGÜN CERRAHOĞLU ROMA — 8 Mart Kadınlar Günü geçti, ama mimozalar or- talıktan kaybolmadı. Bir haf- tadır her yer mimoza dolu. Vit- rinlerde, çiçekçilerde, kadınla- nn yakalannda, restoranlarda, evlerde... Her yerde mimoza var. Mimoza bu ülkede "Ka- dınlar Günii"nün simgesi çünkü. önceleri Italya'nın faşizm- den kurtuluşunun simgesiymiş mimoza. 1946 martında kutla- nan "Kurtulus Baynunı" için ele geçirilmesi güç olmayan, baharın ilk demlerinde açan mimozalar benimsenmiş. 8 martın lanse edilmesinden bu yana da "Kadınlann Kur- tnluşu"nun simgesi haline gel- miş mimoza. Kadınlann karşı cinsin faşist baskısından ne denli kurtuldu- ğu henüz pek belli değil ama; hoş kokulu mimozalann femi- nizmin sivri uçlarını yumuşat- tığı bir gerçek. Yapılan araştırmalar, ltal- yan kadınlarının yalnız yarısı- nın feminist devrimin meyvele- rinden faydalandığını ortaya koyuyor. Evde şiddet ve daya- ğa maruz kalan kadınlara des- tek olmak amacıyla kurulan "Pembe Tetefon'un bulgula- n İtalyan kadınlanmn yansına yakın kısmının (yüzde 43) hâ- lâ dayak yediğini belirliyor. "Pembe Tetefon" ilgililerı- nin ezilen bu sessiz ordunun temsilcileri olarak bugün Ispanyol Merdivenleri (Piazza di Spagna) meydanında yapıla- cak olan S saatlik gösieride protestolarını dile getirmeleri bekleniyor. Yapılan araştırmalar gene 10 milyona yakıu ttalyan kadını- nın evde haftada ortalama Sl saat çalıştığını ortaya koyuyor. Bu herhangi bir diğer sektörde çalışan herhangi bir işçiden da- ha fazla çalışma saati anlamı- na geliyor. Ortalama ttalyan erkeği ev- de kadına çok az yardım edi- yor. Erkeğin ev işine katkısı haftada ortalama 6 saati geçmi- yor. Kısacası ttalyan kadınla- nmn önemli bir bolümü hâlâ günde 7-8 saatini yatak yap- mak, yer temizlemek ve yemek yapmakla geçiriyor. Bunun için herhangi bir ekonomik kazanç sağlayamıyor; çünkü üzerinde çok konuşulmasına rağmen, ev kadınlarına henüz maaş veril- miyor. Buna karşın iş hayatında yö- netici sınıfının yalnız yüzde 3'ünü kadınlar oluşturuyor. Hatta bankacüık gibi tutucu sektörlerde yönetici düzeyinde kadına hiç rastlanmıyor. Bütün bunlar madalyonun bir yuzü. Madalyonun diğer yüzü ise ttalyan toplumunun son 20 yıl içinde geçirdiği evri- me ayak uydurarak gelişen, toplum içindeki yerini sağlam- laştıran ve mutlu olan bir ka- dının portresini yansıtıyor. *60'h yıllarda yaşanan "İtal- yan mucizesi" ve '68'de patla- yan feminist hareketin itisinin '70-'80 arasında İtalyan toplu- munun yasal yapısında büytik değişikUklere yol açtığı görülü- yor. 1971'de, Vatikan'ın baskı- sıyla o zamana dek yasak olan doğum kontrol hapının kulla- nunı serbestleşiyor. 1974 mayı- sında "ömiirboyn çöziilmez bağ" anlamına gelen Katolik evlilik mitosu da yıkıhyor ve boşanma yasası geçiyor. Ve nihayet 1978'de de kür- taj yasallaşıyor. Böylesine çok baskılı bir toplumu geride bı- rakarak gerçek bir evrimin ar- dından yasal haklarını elde eden ttalyan kadını için artık hiçbir tabu söz konusu değil. Evlilik kadar yahıız yaşamak ve tek basına çocuk sahibi ol- mak gibi seçimler toplumda ge- niş kabul görüyor. Sadakat ve "kızük zan" bir değer sayılmı- yor. Yapılan kamuoyu araştır- malannda İtalyan kadınlanmn yüzde 6S'i, kadının kendi ken- dini ispatlaması için artık ço- cuk doğurmasının şart olmadı- ğnıı söyluyorlar. Ve "en hay- ran olduklan" kadın sorusuna da hiç evlenmemiş ve çocuksuz iki kadını gösteriyorlar. Bunlardan birini Nobel ödü- lü alan kimyager Rita Levi Mootalcini; diğerini de bir Hı- ristiyan "azize"si Calcuttalı ra- hibe "Mother Tberesa" oluş- turuyor. Film yıldızı Ornella Muti, bu iki yaşlı kadının çok arkasından geliyor ve ancak 8. sıraya sahip çıkabiliyor. "Panorama" dergisinin yap- tığı geniş kapsamlı bu araştır- ma, ttalyan kadınının genelde "kendisini mutla saydıgım" (yuzde 80) ama bu denli kısa sürede bu denli büyıik değışim- lerden geçtiği için gerilimli ka- rışık ve çelişkiler içinde olduğu- nu vurguluyor. Biri bilim, di- ğeri dini "azize"lerden oluşan ve yaşamları büyük özverilere dayanan bu iki kadına duyduk- ları hayranlıklan dile getiren ttalyan kadınlanmn üçte ikisi her şeye rağmen, "kendiierini ispatlamak için ev dışında ça- lışraaya gerek duymadıklannı belirtiyorlar. Ve yaşamlannın en önemli olayı sorulunca da çocuklarırnn doğduğu anı ha- tırlıyorlar. ttalyan kadının "şizofrcnli- ği"ni televizyon da yansüıyor. Hiçbir Batı ülkesi ttalyan tele- vizyonu kadar kadını bir "seks objesi" olarak kullanmıyor. Sophia Loren ve Gina Lollob- rigida'lı günlerden beri kaiın dudakh, büyük goğüslü, büyük kalçalı kadınlardan hoşlanan ttalyanlar; televiz>'onda bol bol cömertçe "deierlerini" teşhir eden cinsel arzu simgesi gör- mekten hoşlanıyorlar. Bu değişmez kural eğlence programlarında ekrana gelen bol makyajh, payetli, deve ku- şu tüylü kabare kızlarından ül- kenin en sevilen spor programı- nı yöneten daracık ve minicık etekli Alba Parietti'nin tahrik edici albenisine dek uzamyor. Program takdimcilerinin ve ha- berleri veren birbirinden alım- lı gazetecilerin kısa etekleri, dantelli iç çamaşırlan sık sık gazetelere konu oluyor. Feminizm bile ltalya'da ar- tık pek az kadın için nüanssız bir kadın - erkek eşitliği anla- mına geliyor. özellikle '70 son- rası genç kuşak kadını, toplum içinde farklıhğını kabul ettire- rek bir yer edinmek istiyor. "Tam vatandaşlığa", çekici olan kadınsılığı feda etmeden geçmek istiyorlar. "8 Mart" günü 48 parlamenter ve 11 se- natörden oluşan ve yalnız ka- dmlardan meydana gelen "par- lamentolararası komisyon" ha- zırladığı 25 yeni yasa tasansını sunarken bu hedefı gözettiğini açıkhyordu. Kadının iş dünyası içindeki yerini iyileştirmek, okullarda cinsel eğitimi, "daha insani şartlarda" doğumu, çocuk yu- valan reformunu ve yeni aile düzenini konu alan bu yasa ta- sanlan artık tek başına yaşayan ve çocuk sahibi olan kadını da kommayı hedefliyor. İstanbul'da geleneksel festival için dev kültür merkezi kurulacak Ayazağa'ya şenlik köyüLALE FİLOĞLU Her yıl bilet kuyruklan uza- yıp giden tstanbul Festivali et- kinlikleri üç yıl sonra Ayazağa köyüne taşınacak. Gerçekten de bir köy olan ve Osmanlı zama- nında padişahların aviandıkla- rı, dinlendikleri Ayazağa köyü- ne bağlı 66 bin metrekarelik ala- na kurulacak görkemli bir kul- tür merkezi ileride yerli ve ya- bancı çok sayıda müzisyenin mekânı olacak. tstanbul'un nüfusuyla ve fes- tivale olan ilgiyle birlikte uzayan bilet kuynıklannda belki önemli bir değişiklik olmayacak, ama tstanbul ilk kez üç bin kişilik gerçek bir kapalı müzık salonu- na kavuşacak. Üstelik bu kavus- marun tarihi bir yanı da olacak. Çünkü bu alan, yıllar yılı 111. Kolordu Komutanlığı'na bağlı kalmış Ayazağa Kasrı, Suvari Alay Birliği Köşku ve Çinili Köş- kü de kapsıyor. Osmanlı döneminde padişahların dinlence yeri olan Ayazağa köyünde 66 bin metre karelik alana kurulacak görkemli kültür merkezi, festival etkinlikleri dışında sanatçılar için sürekli bir mekâna dönüşecek. Bu kültür merkezi ile birlikte İstanbul, ilk kez üç bin kişilik gerçek bir kapalı spor salonuna kavuşmuş olacak. tstanbul'da buyuk bir kültür merkezi inşa etme duşüncesinin ilk doğuşu eski Cumhurbaşka- nı Kenan Evren'e kadar uzanı- yor. Konser büeti alabilmek için Atatürk Kültür Merkezi önün- de sabahın erken saatlerinde bekleşen sanatseverleri gören Kenan Evren, bunun mekânla- rın küçuk olmasından ileri gel- diğini oğrenınce, "III. Kolordu Komutanlığı'na baglı Ayazaga'- daki alanı verelim" demiş. Fes- tivali duzenleyen İstanbul Kül- tur ve Sanat Vakfı'nın yıllardır sıkıntısını çektiği mekânsızlık sorununa da boylece çözüm umudu doğmuş. Bu arada İstan- bul Kültür ve Sanat Vakfı Yöne- tim Kurulu Başkaru Nejal Ecza- cıbaşı'nın kişisel girişimleri, is- tanbul Kültür Merkezi projesi- nin oluşmasına hız vermiş. ANAfiSHP kol kola tstanbul Kültür Merkezi, bel- ki de ilk kez ANAP hükümeti ile SHP'li tstanbul Belediyesi'- nin bir konuda "hemfikir" ol- malannı sağladı. Çünku bu kül- tür merkezinin yapılmasını hem hükumet hem de belediye "canı gönulden" destekledi. Turgut Ozal, başbakan olduğu donem- de, merkezin bir kongre salonu olarak da kullanılabileceği nede- niyle bu projeye ilgi gösterirken İstanbul Anakent Belediye Bas- kanı Nurettin Sözen, kendi dö- neminde tstanbul'un bir kültür merkezine kavuşmasından kı- vanç duyduğunu ve kanunlar çerçevesinde her türlü kolayhğı sağlayacağını belirtti. Tstanbul Kültür Merkezi için yerli ve yabancı beş mimarlık kuruluşundan proje istendi. Bu projeler, Ahraet Gülgönen'in yönettiği APRAH, Minoru Ya- masaki grubunun yönettiği bir ABD kuruluşu, Tımcay Çavdar- ın yönettiği Atölye T., bir lngi- liz kuruluşu olan ARUP Asso- ciates ve yine bir ABD kurulu- Mininin çarpıcılığı,Daha ilkbahar-yaz _ _ mevsimine girmeden modacıiar 1991-92 sonbahar-kış ko)eksi>onlarını Paris ve dun- yanıo büyük raoda merkezkrinde sergilemeye başladılar bile. Önu- miizdeki sonbahar-kış mevsiminde neler yok ki.. Upıızun mantoların altına givilen minicik etekler, emprime bluzlarla "evlendirilen" ekose etekler, lüy gibi hafif kaşmir pardosülerin altına giyilen uzun, derin yırtmaçlı etekler... Önümüzdeki kış tay- yörterin iizerine atıian ekose şallar da çok revaçta olacak. Ve ta- bii biitün kıyafetleri şapkalar tamamlayacak. Bir ilginç yenilik de, yıllardır unutulan kapüşonlu kazaklann geri döniişü. Balık- sırtı ve tweed desenler bu mevsim de çok tutulacak. Ve renkler yine siyah-beyaz, domates kırmızısı... Aklınıza başka ne çarpıcı renkler geliyorsa koleksiyonlarda hepsi var. Fransa'nın yeni yeni tanınmaya başlayan isimlerinden Lolita Lerapicka da, kendi ko- leksiyonunda ceketlerinin önu diiğme yerine kocaman tokalarla tutturulan tayyöriere yer vermiş. Kısacası 1991-92 sonbahar-kış modası yeniliklerle dolu ve çok ilginç. (Fotograf: AFP) şu olan Skidmoore Owings and Merrill'e ait. Proje müdürlüğünü Teoman Germiyanlıgil, proje koordina- törlüğünü Nilüfer Konuk'un yaptığı bu çalışmada proje seçi- mi için bir kunıl oluşturuldu. Doç. Dr. Havati Tabanhoglu, Prof. Tuluf Baytun, Prof. Muh- teşem Giray, Kültür BakanhgYn- dan mimar Mehmet Tnç'un yer aldığı seçici kurulun başkanhğı- na Yüksek Mimar Dofan Teke- li getirildi. Verilen projeler ara- sından Skidmoore Owings and Merrill firmasıyla ARUP Asso- ciates'den gelenler seçici kurulun favorileri olarak gösteriliyor. Proje seçiminin ay sonunda ger- çekleşmesi bekleniyor. Hazırlanan programa göre İs- tanbul Kültür Merkezi 3 bin ki- şilik konser ve kongre salonu, 350 kişilik oda müziği konser salonu, 450 kişilik açıkhava ti- vatrosu, yaz muzik okulu için öğrenci çalışma odaları, idari bölümler, sanatçılann çalışma mekânları, müzik kitaplannın yer alacağı bir kütüphane, res- toran ve kafeteryadan oluşacak. Kültür Bakanlığı aracılığıyla ve- rilen 66 bin metrekarelik alanın yaklaşık 20 bin metrekaresi bi- nalar için kullamlacak. Geriye kalan yeşil alan ise tekrar düzen- lenecek. Tarihi yaşatacak Bu arada 66 bin metrekarelik alan içinde bulunan Ayazağa Kasn restore edilerek bir yaz müzik okulu olarak kullamla- cak. Dolmabahçe Sarayı'nın mi- marlan olan Balyan ailesi tara- fından II. Abdiilhamit'in iste- ğiyle inşa edilen Ayazağa Kasrı, padişahların zaman zaman av- ianmaya gittiklerinde dinlendik- leri bir köşk olarak kullanılmış. Süvari Alay Birliği Köşkü ise 1890'lı yıllarda yaptınlmış ve adından da anlaşılacağı gibi sü- vari birlikleri tarafından kulla- nılmış. Tarihi yapılardan en kü- çüğü ancak en ilgi çekicisi olan Çinili Köşk ise II. Sultan Mah- mut zamanında inşa edilmiş. İki odadan oluşan bu köşkun 100 metre uzunluğundaki havuzun- da yapılan yiizme yanşlan padi- şah tarafından izlenirmiş. Cumhuriyet döneminde aske- ri birlikler tarafından konıma- ya aünan yapılar, proje koordi- natörü Nilüfer Konuk'un söyle- diğine göre oldukça iyi korun- muş. Müzik okulu olarak kulla- mlacak Ayazağa Kasn, sergi ve enformasyon merkezi olarak kullanılacak Suvari Alay Birli- ği Köşkü ve Çinili Av Köşkü TAÇ Vakfı (Türkiye Anıtlar Çevre Turizm Değerlerini Koru- ma Vakfı) tarafından restore edilecek. Ancak bu restorasyon, tstanbul Kültür Merkezi'ni inşa edecek firmanın çalışmaların- dan bağımsız olmayacak. Finans kaynaklan tstanbul Kültür Merkezi'nin en önemli yönü olan finans kay- naklan ise üç ayn bölüme aynl- mış durumda. 30 milyon dola- ra (yaklaşık 100 milyar lira) mal olacağı belirtilen İstanbul Kül- tür Merkezi için devletten 10 milyon dolar, yurtdışındaki ku- ruluşlardan 10 milyon dolar ve yurtiçindeki özel sektörden 10 milyon dolar toplanması bekle- niyor. Belirtildiğine göre tstan- bul Kültür ve Sanat Vakfı Yöne- tim Kurulu Başkanı, işadamı Nejat Eczacıbaşı hemen her Av- rupa gezisinde kimı yabancı ku- ruluşlardan konuyla ilgili sözler ahyor. Nejat Eczacıbaşı ayrıca 1987 yılından bu yana kültür merkeziyle ilgili olarak Kultur, Türizm, Dışişleri, Bayındırlık bakanlıklan, tstanbul Anakent Belediye Başkanlığı ve Cumhur- başkanı Turgut Özal ile sayısız görüşmelerde bulundu. İstanbul Kültür Merkezi'nin inşa edildikten sonra nasıl işle- tileceği konusu henüz tam kesin- lik kazanmadı. Ancak Kültür Bakanlığı'nın şemsiyesi altında ve tstanbul Kültür ve Sanat Vak- fı'mn uygulamalanyla oluşturu- lacak bir işletme yönetimi esas alınacak YUMURTALIK 'Santral kıınılıırsa narenciye öltir' MEHMET YAPICI ADANA — Yap-işlet-devret modeliyle kurulacak ve ithal kö- mürle çalıştınlacak Yumurtahk Termik Santralı'na karşı tepki- ler büyüyor. Bölgedeki çevre koruma orgütleri, santrahn ku- rulusunu önlemeye dönuk "ey- lem birligi"ne gidiyor. Yılda 2 milyon 900 bin ton kömür yakılarak elektrik ener- jisi elde edilecek santralın belir- lenen noktaya kurulması duru- munda bu bölgede turfanda sebze üretiminin yapılamayaca- ğı, narenciye bahçelerinin de kuruyacağı savunuluyor. Yüzyılın tablo bağışı ŞEBNEM ATtYAS NEW YORK -1 Eski Lond- ra Büyükelçisi, yayıncı, kolek- siyoncu VV'alter Annenberg, 1 milyar dolan aşkın (yaklaşık 3.5 trilyon lira) 50'den fazla tablo- sunu New York Metropolitan Sanat Müzesi'ne bağışlayacağıru açıkladı. 83 yaşına dün basan Annenberg'in tablolan ölümun- den sonra müzeye ait olacak. Aralannda Cezanne'in "Mont Ste. Victoire", Gauguin'in "Si- esta"sı, Van Gogb'un "Berce- use", Picasso'nun "Au Lapin Agile", Renoir'ın "Daughters of Catulte Mendes" tablolannın da bulunduğu eserler muzede 4 haziran - 13 ekim arasında ser- gilenecek. Annenberg yapılan müzaye- delerin rakipsiz müşterilerinden biri. Au Lapin Agile'i satın al- dığında gürültüler koparan re- korlardan biri kırılmıştı. 1989 son baharında Sotheby'deki açık arttırmada, Pablo Picas- so'nun 19O5'te yaptığı " Au La- pin Agile" tablosunu 40 milyon 700 bin dolara (yaklaşık 140 milyar lira) satın alan Annen- beTg, bu fıyatla "Dünya Açık Artürma Rekorian Lislesinde" Vincent Van Gogh'un "Ayçi- çekleri" tablosunun yerini ala- rak üçüncü oldu. Metropolitan Müzesi'nin An- nenberg'in koleksiyonunu ka- zanması büyük yankı yarattı. Uzun süredir müzelerin bu ko- leksiyonun peşinde olduğu bili- niyordu. Bir süre Annenberg'- in Palm Spring, Kalifornia'da özel bir müze yaptıracağı ve eserlerini orada sergileyeceği söylentileri dolaştı. Bu arada Ja- ponların Annenberg'e koleksi- yon için 1 milyar dolar önerdik- leri basında yer aldı. Annenberg bu rakamı reddetti. Annenberg, önceki gün yaptığı açıklamasın- da, "Biitün koleksiyonumun Metropolitan Müzesi'ne gitme- si tumuyle benim isteğimdir, bü- tün bu eserleri buyuk bir tutku ile sevdim. Ölümumden sonra iyi bakılmalannı istiyorum" dedi. Elliden fazla tablo Manet, Degas, Monet, Renoir, Toulo- use - Lautrec, Cezanne, Van Gogh, Seurat, Gaugin, Bon- nard, Voillard, Matisse, Pkas- so ve Brague'in en önemli çahş- malannı içeriyor. Annenberg yayınabktan zen- gin oldu. 1944'te "Seventeen" dergisini kurdu. Babasından ka- lan Triangle yayınlarını gelişti- rerek büyük bir yayın impara- torluğu kurdu. Daha sonra Pen- silvanya, New York, Conneticut ve Kaliforniya'da radyo ve te- levizyonlar satın aldı. En başa- nlı girişimlerinden biri "TV Guide" adıyla bütün ABD'de satılan televizyon program der- gisiydi. Ankara'da Magic Bk»x • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — Magic Box yayınlan, dünden itibaren Ankara'nın önemli bir,. bölümünde izlenmeye başlandı. Kaleiçi'ne kurulduğu kaydedilen bir yansıtıcı ile yapılan yayının kim tarafından gerçekleştirildiği tartışma konusu oldu. Büyükşehir Belediyesi yetkilileri kendilerinin konuyla ilgili olmadıklarını belirtirlerken, Magic Box'un Ankara temsilcisi Orhan Uğuroğlu, "Bilgisi olmadığmı" savundu. Radyo Televizyon Yüksek Kurulu'nun ise, antensiz alınan yayının Magic Box tarafından Kaleiçi'ne yerleştirilen yansıtıcı ile yapıldığını belirlediği kaydedildi. Telsiz Genel Muduru Ibrahim Göknel, yayından çok geç haberdar olduklarını, "Nereden ve kimin tarafından yapıldığını" bugün belirleyeceklerini söyledi. Ayüar çjftleşemiyor • tSTANBUL (ÎÜHA) — Gülhane Parkı Hayvanat Bahçesi'ndeki ayılar üreyemiyor. Anavatanı Türkiye olan bozayılardan sadece iki adet bulunan Gülhane Parkı Hayvanat Bahçesi'nde aralannda büyük yaş farkı bulunan ayıların çiftleşmesine izin verilmiyor. Hayvanat Bahçesi Şefı Veteriner Dr. Mehmet Arslan ayılann aynı kafese konulduklan zaman birbirlerini ısınp yaralamaya başladıklanm söyledi. Bu durumda hayvanlara bir zarar gelmesini önlemek için ayıların kafeslerini ayırdıklannı belirten Arslan, ellerinde ayılan yapay yoldan dölleyerek üremelerini sağlayacak yeterli teknik olmadığını belirtti. Gençlik Federasyonu • tSTANBUL (ANKA) — Türkiye çapında beş ilde kurulan merkezi öğrenci gençlik dernekleri ile dört ilde merkezleşme aşamasında olan öğrenci dernekleri bir araya gelerek Türkiye Öğrenci Gençlik Dernekleri Federasyonu'nu kurdular. tstanbul Yüksekoğrenim Gençliğiyle Dayanışma Derneği (İYÖ- DER), Ankara Yükseköğrenim Gençliğiyle Dayanışma Derneği (AYÖ- DER), Uludağ Üniversitesi Öğrenci Derneği (ULrDER), Anadolu Üniversitesi Öğrenci Derneği (AUOD), Kütahya Yükseköğrenim Derneği (KUYO-DER) temsilcileri Tabip Odası'nda düzenledikleri basın toplantısında Türkiye Öğrenci Gençlik Dernekleri Federasyonu'nun (TODEF) kurulüş deklarasyonunu açıkladılar. Kalp Vakfı'nın yarışnıası • tstanbul Haber Servisi — Türk Kalp Vakfı'nca 3. Kalp Haftası nedeniyle ilk, orta ve lise öğrencileri arasında açılan şiir, resim karikatür ve afış yarışması sonuçlandı. Şiir dalında ilkokullarda özel Yüzyıl llkokulu'ndan Aslı Sağlam, ortaokullarda Dervişpaşa Ortaokulu'ndan Emine Semira, liselerde Yeni Levent Lisesi'nden Seyda Delibaşı ve Mersin Ticaret Lisesi'nden Mehmet Çavut birinciliği kazandılar. Resim dalında ilkokullarda Çapa llkokulu'ndan Meltem Er ve Turhal Karaman, Cengiz îlkokulu'ndan Rabia Altın birinciliği paylaştılar. Karikatür dalında ise Yalova Furüzan Kınal Lisesi'nden Muammer Olcay birinci olurken afiş dalında, Elif Yılmaz, Deniz Bayal, Derya Delibaşı ve Selim Yozgatlı mansiyon kazandılar. Prostat uyansı • tstanbul Haber Servisi — Türkiye'de 50 yaşın üzerindeki her erkeğin prostat muayenesi olmak için üroloji uzmanına başvurması gsrektiği bildirildi. Türkiye'de ilk kez uygulanmaya başlanan trans uretral mikrodalga tedavısi yontemi hakkında açıklamalarda bulunan Urolog Opd. Dr. Deniz Ersev bu yöntemın anasteziye gerek olmadığı için özellikle kalp ve şeker hastalarında güvenle uygulandığını söyledi. Ersev, aynı anda hem ısıtma hem de soğutma sistemi uygulandığını belirtti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle