22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
MAKT 1991 KÜLTÜR-SANAT CUMHURİYET/7 ANMA TOPLANTISI Hüseyin Rahmi'ye 'bomba' • Kiiltör Servisi — Türkiye Yazarlar Sendikası'nın düzenlediği "Hüseyin Rahmi Gürpınar'ı Anma Toplantısı", toplantının yapılacağı Karaca Tiyatrosu'na bomba ihban yapıldığı gerekçesiyle gerçekleştirilmedi. Sunuculuğunu Candan Sabuncu'nun üstlendiği, açış konuşmasını Naim Tirali'nin yapacağı ve konuşmaa olarak da Fuad Aziz Oöksel, Berna Moran, Agâh özgüç ve Sennur Sezer'in katılacağı anma toplantısını izlemek üzere yalnızca 17 kişi geldi. Bu 17 kişi de sunucu Candan Sabuncu'nun yaptığı açıklamaya göre "daha çok izleyici beklendiği ve birtakım pürüzler çıktığı" gerekçesiyle 18.30'a kadar bekletildi. Saat 18.30'u geçtikten sonra sahneye çıkmadan bu 17 izleyiriye bir açıklama yapan Candan Sabuncu, "Tiyatroya bir bomba ihban yapıldı. Ciddi bir şey olmayabilir, ama biz yine de tedbirimizi alahm" dedi. tzleyicilere bilet ücretleri geri verildi. TİYATRO Aziz Nesin Sahnesi • Külrür Servisi — Bakırköy Belediye Tiyatrolan Aziz Nesin Sahnesi'nin dün gece dUzenlenen açılış gecesinde Bakırköy Belediye Başkanı Dr. Yıldınm Aktuna, Bakırköy Belediyesi Eğitim Kültür Müdürii TUncer Cücenoğlu, sahneye adı verilen yazar Aziz Nesin, BBT Genel Sanat Yönetmeni Zeliha Berksoy, Tiyatro-Televizyon Yazarlan Genel Başkanı Recep Bilginer, Uluslararası Tiyatro Ehstitüsü Başkanı Refık Erduran, Türkiye Yazarlar Sendikası Genel Sekreteri Hayati Asılyazıcı, tiyatro sanatçıları ve basın bir araya geldi. Yıldınm Aktuna, Nesin'in büyük ve mütevazı bir insan olduğunu aktararak "Hepimiz Nesin'i örnek almalıyız, özellikle politikaalar" dedi. Aziz Nesin ise ağır bir sorumluluk yüklendiğini ve bundan sonra adı bir tiyatroya verilmis bir yazar olarak yazacağını söyledi. Zeliha Berksoy, "Biz tiyatrocular açıstndan bu sahne kflçük bir tapınak" dedi. Gece, BBT oyunculannın sahnelediği "Demokrasi Gemisi" adlı oyunla sürdü. Gogol'un 'Müfettişi' • Kültür Servisi — Gogol'un ünlü yapıtı 'Müfettiş' Işıl Kasapoğlu yönetiminde provalarını sürdürüyor. Melih Cevdet Anday ile Erol Güney'in Türkçeye çevirdikleri, dekorunu Atıl Yalkut, kostümünü Canan Göknil ve müziklerini de Esin Engin'in yapacağı 'Müfettiş' de Savas Dinçel, Toron Karacaoğlu, Hikmet Körmükçü, Ersun Kazançel, Kahraman Acehan, Tuncer Sevi, Mehmet Çerezcioğlu, Sükân Kahraman, Necdet Yakın, Metin Çelikerin yanı sıra 'Lüküs Hayat'ın 'Zeynep'i Suna Pekuysal da rol alıyor. Daha önce Şehir Tiyatrolan'nda 'tki Efendi'nin UşağY ve halen oynamakta olan 'Kral Lear' adlı oyunlan konuk yönetmen olarak sahneye koyan ve her iki yönetmenliğinden de ödül alan Işıl Kasapoğlu'nun sahneleyeceği 'Müfettiş' mayıs ayındaki Uluslararası Istanbul Tiyatro Festivali'nde sergilenecek. Oyun, Rusya'da küçük bir kasabada geçiyor. Kumara düşkün biri olan Hlestekov, kumarda bütün parasını kaybedip kasabada kaldığı otelde rehin kalıyor. SEMPOZYUM Felsefe sempozyumu • Kültür Servisi — Istanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe bölumü ile Istanbul Avusturya Kültür Ofısi'nin birlikte düzenledikleri felsefe sempozyumu, 21-22 mart tarihlerinde gerçekleştirilecek. 21 mart perşembe günü saat 12.00-17.00 arasında gerçekleştirilecek sempozyumun ilk gününde, 'Mantık ve Bilgi Teorisi' tartışılacak. Vezneciler'deki Kuyucu Murat Paşa Medresesi'nde yapılacak sempozyuma konuşmacı olarak Istanbul Üniversitesi'nden Prof. Dr. Şafak Vural, Viyana Üniversitesi'nden Prof. DT. Erhard Oeser ve Doç. Dr. S. Haltmayer katılacak. Yine aynı saatler arasında yapılacak sempozyumun ikinci gününde ise 'Felsefe- Fizik-Biyoloji' konulan üzerinde durulacak. Konuşmacılar: îstanbul Üniversitesi'nden Prof. Dr. Ş.Teoman Durali, Boğazici Üniversitesi'nden Prof. Dr. Yalçın Koç, Viyana Üniversitesi'nden Prof. Dr. D.Flamm ve Prof. Dr. R.Riedl. SERGİ Otyam'dan beyaz resimler • Kültür Servisi — Fikret ve Filiz Otyam, son çalışmalannı cuma gününden itibaren Vakıfbank Taksim Sanat Galerisi'nde sergileyecekler. İki yıl önce açtıkları ortak sergilerinden sonra Kopenhag, Münih, Köln- Eslingen ve Ankara'da da yapıtlannı sunan sanatçılann bu sergilerinde Fikret Otyam'ın yağhboya, Filiz Otyam'ın özgün dokumalan yer alıyor. Sergi nedeniyle basılan kitapta Otyam, öykü yazan Ahmet Say'a yazdığı mektubun bir yerinde şöyle diyor: "Gönül isterdi ki, şu son iki-üç ay içerisinde yaptığım büyük boy beyaz resimleri göresin. Son bir yıldır, hele hele son altı aydır albenili renklerim gökyüzüne uçup gitti, bir beyaz vurgunu oldum. Bu beyazlaşma aşağı yukarı iki-üç yıldır sürüyordu, ama giderek tastamam beyazoğlu beyaza dönüştü geçen zaman içerisinde. Beyazın da beyazı mı var? Var ki bunun peşindeyim. Beyaz, bence Doğu Anadolu demek" Filiz Otyam da özgün işlerinde, Toros Dağları'ndan edindiği çiçekli dalları ipler arasında dokuyarak yeni dokuma biçimleri geliştirmiş. Otyamlar'ın sergisi 15-30 mart tarihleri arasında pazar günleri hariç saat 9.00-19.00 arası izlenebilir. Wynton Marsalis 'Resolution ofRomance' adlı son albümünde eski ustalan selamlıyor Babasım dinle, oğlıımı çalÜnlü trompetçiye sanat yaşamında ilk kez babası piyanist Ellis Marsalis eşlik ediyor. Bu son albümünde, caz tarihini sakin bir ruhla özümlemiş bir Wynton Marsalis'le karşılaşıyoruz. YAVUZ BAYDAR ~ STOCKHOLM — Cazda trompetin gelenekçi ve atak söz- cüsü Wynton Marsalis, stan- dartlar içindeki araştırmasını bi- tirmekten yana görünmüyor pek. Geçen sonbaharda 29 ya- şına basmasından kısa bir süre önce çıkardığı 'Resolution of Romance' bu araştırmanın Uçünai dosyası. Doğum ve bü- yüme mekânı olan New Orle- ans'ın yarattığı geleneğin derin- liklerine yaptığı gezi, trompet- çiye sanat yaşamında ilk kez pe- deri Ellis Marsalis'in piyanoda eşlik etmesiyle yepyeni ve du- yarlılık dozu kuşku götürmez bir güzergâha varmış durumda. Gelecek çağlarda 20. yüzyılın müziği olarak tanımlanacağı he- men hemen kesin olan cazın içindeki geleneksel süreklüiği bu albümün simgelediği ortada. Pederi Ellis Marsalis yalnız- ca New Orleans'ta 1960'lann başlannda tezahür eden neo- klasik akımın temsilcisi değil, aynı zafflanda günümuzde söz sahibi genç bir kuşağın eğitimi- ni gerçekleştirmiş bir müzik ho- cası da. 1974'te kurduğu sanat merkezi NOCCA'dan baba Marsalis'in bilgisini alarak ge- çenler arasında trompetciler Te- rence Blanchard, Marion Jor- dan; alto saksofon ustası Do- nald Harrison ve virtüoz olarak nitelenen piyanist Harry Con- nick Jr. var örneğin. Diğer öğ- rencileri de kalabalık bir kafile oluşturan oğu 1ları: Wynton, saksofoncu Branford, trombon- NEW ORLEANS GELENEKLERlNDE— 29 yaşına basmasından kısa bir süre önce çıkardıgı "Re- solution of Romance" albümünde VVynton Marsalis, doğduğu ve büyüdüğü kent olan New Orle- ans geleneğinin derinliklerine bir gezi düzenliyor. , cu Delfeayo ve şimdiden 'gele- ceğin ismi' iian edilen -ve daha 13 yaşında olan- Jason. Ellis Marsalis, piyanoda geleneğin rafine ve 'parlatılmış' dalını temsil ediyor: Hank Jones, Ho- race Parlan ve Tommy Flana- gan gibi, yumuşak, acelesiz, blues'la arası son derece hoş bir romantizm süzülüyor tuşla- rından. Içlerinde 'Think of One', 'Black Codes' ve J Mood' gibi yetkin yapıtlann da bulunduğu 10 kadar albümden sonra 'Re- solution of Romance'ta caz ta- rihini sakin bir ruhla özümlemiş bir Wynton'la karşılaşıyoruz. Nice ustanın yorumladığı caz standartlarım bir albümde yeni- den işlemek kuşkusuz, bu sanat- çı için gerçek bir test. üstelik al- bümdeki 21 yapıttan 18'i, trom- peti tüm kusur ve üstünlüğü ile ortaya çıkaracak yapıda balad- lar: Hoagy Cannichael, Harold Arlen, Rodgers/Hart, Vernon Dnke besteleri. VVynton, hiç kuşkusuz, o dönemin yapıtlan- nı birer klasik olarak değerlen- diriyor ve babası Ellis, basçı Re- ginald Veal ve davulcu Herlin Riley'in şık ve temkinli eşliği önünde, bugüne kadar caz trom- peti hakkında ne öğrendiyse, 'pes' dedirtecek bir ustalıkla - ama belki de fazla 'temiz' bir telaffuzla-gözler önüne seriyor. Sanatçının dolgun, net ve he- saplı doğaçlamalan aynı zaman- da New Orleans trompet ekolü- nün büyüklerine, Dog Cheat- ham'a, Henry 'Sweets' Edi- son'a, Clark Terry'ye Henry 'Red' Allen'a ithaflarla yüklü. Burada anahtar sözcük, 'yakla- şım:' NVynton, her baladda za- manın hakkının verilmesi gerek- tiği gerçeğini 1940'lann ustala- n gibi kavramış durumda. Al- bümdeki müziksel derinlik ve yorumsal rahatlık, bunun sonucu. Fluegelhonı'u taklit ettiği 'Never Let Me Go', trombon tonuyla adeta homurdandığı 'The Sednctress'; 'VVbere Or VVben', 'The Very Thought of Yon', Skylark', 'It's Easy To Remember', Wynton Marsalis'- in dersini artık iyice öğrendiği- ni, olgunlaşma sürecini tamam- ladığını belirleyen yorumlar. Wynton artık burada dilediği güzergâha yönelebilir. Belki kontrolün ve disiplinin bu kadar önemli rol oynamadığı, deney- sel cazla içinde yaşanan günün paralelliğini araştıran noktalara. Çünkü kim ne derse desin, caz, klasik özelliklerini müzik yete- neği ile olduğu kadar yaşamla, onun izlenimleriyle kazanıyor. Müzelerin önündeki sokaklarda 'şimdi' yaşanmakta çünkü. Wynton cesaretinin boş olmadı- ğını kanıtladı: Caz böylelerine ihtiyaç duyar. 'Resolution Of Romance'a tüm ca/severlerin ihtiyacı oldu- ğu gibi. ErdagAkseVin heykel sergisi 19 marta kadar Galeri BM'de görülebilir Demirci atölyesinden galeriyeHeykeltıraş Erdağ Aksel, son yıllarda zamanının „ önemli bir bölümünü de "* Izrnir'deki sanayi sitesinde geçiriyor. Tornacı Ramazan ve ailesiyle canciğer dost. Demirci atölyeleri, Aksel'in heykellerini uygulamaya geçirdiği yerler. LALE FtLOĞLU Birbirine yaslanmış oto tamir atölye- leri, kalıp kalıp keresteden yayılan çam kokusu, yüzleri elleri boyadan görünme- yen çıraklar... Hava sisli ve yağmurlu, yerler çamurlu... Heykeltıraş Erdağ Aksel 1986'dan bu yana zamanının önemli bir bölümünü Izmir'deki sanayi sitesinde geciriyor. Ar- tık tornaa Ramazaa ve ailesiyle canci- ğer dost. Bu sanayi sitesi Aksel'in demir heykellerini uygulamaya geçirdiği yer: "Demirciligi seviyorum. Sanayi site- sinde çalışmak büyük keyif, atölyeler derya gibi. Orada ber işin bir raconu var: El sıkışmanın, çay içmenin, sigara tutmanın. Ustalar artık bana alıştılar, ama hâlâ bana 'deli' diye bakı>orlar. Ancak kendileri de az delilik yapmıyor. Örnefin Ramazan Usta çim biçme ma- kinesinden motosiklet yapmış t: r defa- sında". Izmir Sanayi Sitesi Erdağ Aksel'in de- miri kestiği, büktüğü, boyadığı dünya- sı. Heykellerinin düşüncelerinde şekil âl- ması ise her yerde ve her an gerçekleşe- biliyor. Yazarken, okurken, ders anlatır- BURADA HERKES YILDIZ— Erdağ Aksele göre ölümsüzlük de "yıldız" ol- mak kadar büyük bir yamlsama. (Fotoğraf: tbrahim Günel) ken, dinlerken... Erdağ Aksel, son yıllar- da düşüncelerini "ölüm ve ölümsüzlük" üzerine yoğunlaştırdı. Istanbul Bienali sırasında Aya İrini'de sergilediği "Obe- lisk", Galeri BM'de 19 marta dek süre- cek serginin ilk adımını oluşturdu. tstan- bul'da ölümsüzlüğü simgeleyen anıtlan görmek mezartaşlarının sayısızlığını, yıpranmışlığını hissetmek Erdağ Aksel'e yeni adımlar aldırdı. "Milan Kundera'nın şöyle bir sözü vardır: 'Ölümsüzlükle ölüm Laurel- Hardy gibidir'. Benim yaptıklanmda da böyle oldu. Aslında anıtlar ölümsüzlü- ğün ne kadar yalan olduğunu ortaya da- ha iyi koyuyor. Bir Yahudi mezaıiığın- dan geçerken kınlmış, parçalanmış me- zar taşları görmüştüm. Benim yapügım obeliskler de ölümsüzlüğün ne kadar kı- nlgan olduğunu gösterivor". Sanatçımn Galeri BM'de yer alan ser- gisinde yaldızlı heykelleri kürek, balta gibi objeler ve büyüklü küçüklü yıldız- larla bezenmiş. Aksel'in çalışmalanndan biri de "Burda Herkes • " başlığını ta- şıyor. Sanatçı konuyia ilgili olarak "Ölümsüzlük de yıldız olmak kadar bü- yük bir yamlsama" diyor ve ekliyor: "Bu sergide döşünceleri birbirine baf- layan Atom Rıza oldu. Izmir'de meyha- nelerde cümbüş çalar Atom Rıza. Bir gün masamıza geldi sohbet ettik. Safl- ye Ayla'nın Müzeyyen Senar'dan üç yaş büyük olduğunu falan anlatb. Zamanın- da onlarla çalışmış biri. Sözü bittikten sonra da 'Atom Rıza'yı unutmayın' de- yip çıktı. Atom Rıza sürekli 'biri' olan- lardan bahsediyordu. Kendisi 'hiçbir şey' olamamış. Bu ölümsüzlüğü istemek yıldız olmayı düşlemek nasıl bir şey ol- malı ki diye düşündüm. Sonra onu 'biri' yapmak istedim ve bu beykel çıktı or- taya". Erdağ Aksel "tipik bir ikilem düşkü- nü". Bir yandan "kitch"e tapıyor. öte yandan "kitch"ten nefret ediyor. Ken- disi bu durumu "Rüküşlükle aramızda bir nefretle aşk ilişkisi var" diyerek açık- lıyor. Sanatçı, kendisini de sorgulama- larının içine katıyor sık sık: "Binkrce yıl önce yaşanuş Lucretius 'Varolmama süresi herkes için eşittir' demiş ve biz hâlâ iz bırakmaya çalısıyo- ruz. Beflim durumum da böyle. Bir yan- dan yıldızlan yapıp bunlan gösteriyo- rum, gösterirken de 'sözde' ölümsüzlük peşinde koşuyorum, bir yandan da ölümsüziük düşüncesinin kınlganhgını heykelierimde ortaya koymaya çalışıyo- rum. HeykeUerimin bemen hepsi düşme egUimli. HeykeH dflunekk dttşönnek yıl- dızın parlamasıyla sönmesi bunlar hep benim hoşnma giden ikilemler". Çalışmalannı Almanya'da bir tiyatroda sürdürecek olan Yaman Okay: Yönetmenin gözü yıldızlan görür AHU ANTMEN Almanya'dan gelen bir tiyat- ro önerisini kabul eden tiyatro ve sinema oyuncusu Yaman Okay, Gelsenkirchen Belediyesi ile bir işçi sendikasının ortaİcla- şa finanse ettikleri bir tiyatroda, Tuncel Kurtiz ile birlikte Nâzıra Hikmet'in "Şeyh Bedrettin Destanı" şiirinden uyarlanan bir oyunu sahneleyecek. Yaman Okay, tanınan bir yüz. Tiyatronun yanı sıra sinemadan ve televizyondan da biliyoruz onu. Geçen yıl "Çıkmaz Sokak" adlı oyunda rol alan sanatçı, bu yıl içinde Tunç Başaran'ın son filmi "Piano Piano Bacaksız"- da ve ve Kerim Korcan'm "Tatar Ramazan" adlı kitabmdan uyar- lanan filmde oynadı. Okay'ın rol aldığı bir başka film de bu yıl yabancı film dalında Oscar adayları arasına giren, Feride Çiçekoğlu ile lsviçreli yönetmen Xavier Köller'in senaryosunu yazdığı, Nnr Sürer ile Necmet- tin Çobanoğlu'nun başrollerini paylaştıkları "Umuda Doğnı Yolculuk". Yaman Okay bir 'star' değil. Star sistemine direnmeye çahşı- yor aksine, ama tamamen bu sistem üzerine kurulu bir Yeşil- Yabancı film dalmda Oscar adayı "Umuda Doğru Yolculuk"ta da oynayan Yaman Okay Gelsenkirchen kentinde kurulan bir tiyatroda Tuncel Kurtiz'le birlikte Nâzım Hikmet'in "Şeyh Bedrettin Destanı"m sahneleyecek. Türkiye'de Yaman Okay'in "tarzma uygun" 2 tiyatro var. Biri Dostlar Tiyatrosu, öteki Ankara Sanat Tiyatrosu. Ama manevi tatmin her zaman yetmiyor. çam'a ne kadar direnebilir? Ya da aynı sistemle yurüyen ozel ti- yatrolara? "Burada sinema ve ti- yatroda çalışacagım insan sayı- sı kalmadı" diyor sanatçı. Çün- ku hiçbirl "sadece oyunculuğu" düşünmuyor. Özel tiyatrolarda "stara hiz- met eden" oyunların yapıldığı- nı söyleyen Yaman Oİcay, sine- madaki yaklaşımın da bundan farksız olmamasına dikkati çe- kiyor. Okay, star olmayanlann -yönetmenlerin deyişiyle- birçok rolde "göriınmediklerini" söylu- yor: "Yönetmenlerin, 'Yaman biz seni bu rolde göremiyoruz' de- ğerlendirmelerini anlayamıyo- rum. Bu. çok tuhaf bir şey. Yö- netmenlerin hepsi her değişik rolde nedense Tank Akan ve Kadir İnanır'ı görüyorlardı, ama diğer rollerde bizi göremi- yorlardı. Bu ne malrak şey! Ne matrak bir fiziğim varmış ki ve- ya yeteneğimiz >okmuş ki bizi hiçbir rolde goremiyorlar... Bu iki star da ne kadar iyi bir fizi- ğe sahiplermiş ki ve yetenekliler- miş ki onları her rolde gorebili- yorlar". Yaman Okay'ın kendisine bu arada Almanya'dan gelen öne- riyi kabul etmesinde kuşkusuz bu etkenlerin rolü büyük. Sa- natçı, çalışmalannı bundan son- ra sürekli olarak Almanya'da sürdürmeyi planlıyor. "Orada yapacağı işi becerebilirse" sürek- İilik kazanacak Almanya'daki ti- yatro yaşamı. Türkiye'de neden denemiyor tiyatro yapmayı? Bunun da ken- disine göre mantıklı nedenleri var. Sanatçı için üç seçenek söz konusu: Ödenekli veya özel ti- yatro ya da kendi tiyatrosu... Bir 'Yamaa Okay Tiyatrosu"na baştan karşı çıkıyor; böyle bir şeyden nefret ettiğini söylüyor. Zaten bu seçenek Okay'ın ama- cına da ters: "Ben tiyatro kur- mak istemiyonım ki oyunculuk yapmak istiyorum." Yaman Okay, Türkiye'de "kendi tarzma uygun" iki tiyat- ro olduğunu söylüyor. Ankara Sanat Tiyatrosu ve Dostlar Ti- yatrosu. Ama manevi tatmin ya- zık ki her zaman yetmiyor. Okay, "Her ikisinde de bir oyuncuyu yaşatacak kadar pa- ra kazanmak mümkün değil. Çünkü bu iki tiyatro her anlam- da olduğu gibi maddi anlamda da özveri isteyen tiyatrolar" di- yor. Son zamanlarda hangi oyun- lan izlediğini soruyoruz Yaman Okay'a. Devlet Tiyatrosu'nun iki oyununu, "Budala" ve "Sa- lmcakta İki Kişi"yi izlediğini, ikisinin de yarısında çıktığını söylüyor ve ekliyor: "Belki bu yüzden 'Danton'da ara verme- den oyunu sürdüriiyorlar..." Bir- çok oyuncunun sahnede "me- mur" gibi olduğunu söyleyen Okay, "Halbuki dünyanın en güzel işini yapıyorlar. bunu za- man zaman düşünüp değerlen- dirmeleri gerekir" diyor. Erem'inilk sergisi • Kültür Servisi — Nejat Erem'in ilk kişisel resim sergisi 15 mart-6 nisan tarihleri arasında Bebek'teki Tuğral Sanat Galerisi'nde açılıyor. 1927'de doğan Nejat Erem, Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Yüksek Mimarhk Bölümü'nden mezun oldu. Stuttgart ve California'da mimarhk ve öğretim üyeliği yapan Nejat Erem, daha önce' sergilenmeyen yağlıboya ve suluboya resimlerini sergileyecek. TtilinOnat sergisi • Kültür Servisi — Istanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'nde Prof. Adnan Çoker, Prof. Zeki Faik Izer ve Prof. özdemir Altan ile çahşan Tülin Onat'ın sergisi perşembe günü Kadıköy'deki Mine Sanat Galerisi'nde açılıyor. Sanatçımn sergisi 14 nisana dek izlenebilecek. 1966-71 yılları arasında Salzburg Yaz Akademisi'nde de öğrenim gören Onat, yurtdışında miize ve galeri inceleme-araştırma gezileri yaptı. 1980'den bu yana pek çok kişisel sergi açan ve karma sergilere katılan Onat, halen Marmara Üniversitesi'nde doçent olarak çahşılıyor. Van Gogh'a 1.43 milyon dolar • CHICAGO (AP) — Vincent van Gogh'un "Çiçekli Natürmort" adlı bir tablosu 1.43 milyon dolara satıldı. Chicago kenti varoşlannda oturan bir çiftin oturma odasında yıllardır asıh duran tablonun Van Gogh'a ait olduğunun yeni anlaşıldığı açıklandı. 1886 yılmda tamamlandığı sarulan Van Gogh tablosu için açık arttırma 500 bin dolardan başladı ve en iyimser tahminleri bile geride buakarak hızla yükseldi. Leslie Hindman müzayede şirketince düzenlenen açık arttırmada tabloyu satın alanın kimliği açıklanmadı. Takı sergisi • Kültür Serrisi— ! r - r Gündem tlkorur'un takı sergisi Ayşe Takı Galerisi'nde açıldı. ODTÜ Mimarhk Bölümü'nden mezun olan Ilkorur, yurtdışında mesleği alanında çalışmalar yaptı. Türkiye'ye döndükten sonra mesleğini sürdürmekle birlikte el sanatları üzerine de çahşmalar yapan tlkorur, yaklaşık altı yıldır gümüş takılar üzerinde çalışıyor.Daha önce Ankara ve tzmir'de de sergiler açan tlkorur'un takıları 23 marta dek sergilenecek. UGUN • Söyleşi Vezneciler'deki tÜ öğrenci Kültür Merkezi'nde saat 11 .OO'de müzik üzerine bir söyleşi gerçekleştirilecek. Söyleşiye konuşmaa olarak Cem Karaca, Cahit Berktay, Orhan Kahyaoğlu, Burak Eldem ve Ezginin Günlüğu Topluluğu katılacak. • Gösterl Tacettin Diker*in Karagöz gösterisi saat 11.OO'de Taksim Atatürk Kitaplığı'nda. • Okuma GünO Onat Kutlar saat 16.00'da Taksim Atatürk Kitaplığı'nda kitaplarından bölümler okuyacak ve okurlanyla söyleşecek. •.Dia gösterisi Faruk Akbaş ile Sinan Turan'ın 'Bolu' konulu dia gösterileri saat 19.3O*da Otomobil-tş Sendikası Ruhi Su Kültür Salonu'nda (Tel: 345 47 03 / 04) yapüacak. bugün bilsak Fotoğraf ye Sinema Atölyesi M. Ziya ÜLKENOLER yönctirainde 16 Mart günü başlıyor (P.lcsl-Çarş.-C.tcsi.) Ta'iChiChu'anHareketli Meditasyon llhan GUNGÖREN (Her Sa. 14.00-20.00) Care-Foyer-Bar(Gin§) 12.00-00.30 Rock Cafe-Bar(5.Kat) 12.00-18.00 HcavyMctal 18.00-24.00 Rock bilsak, sırasclvilcr cad., soğancı sok. 7 cihangir 143 28 79-99
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle