Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1MART 1991 **
BîRMEKTÜP
Atölye gürültüsü
•Alibeyköy
Gaziosmanpaşa Caddesi 70
numaralı işyerinde faaliyet
gösteren demir doğrama
atölyesinden çıkan gürültü
çevrede oturan yurttaşları
rahatsız ediyor. Gereğinin
yapılması için biz mahalle
sakinlerinin hazırladığı
dilekçe ilgili yerlere
sunulmuştur. Yetkililerden
ilgi bekliyoruz.
Esentepe Mahallesi
sakinleri
FlNDIKZADE
Çöpler
toplanmıyor
• Küçükhamam önünde
bulunan uç çöp
konteynerinin çevredeki
çöplere yeterli olmadığını
belirten semt sakinleri,
belediyenin buraya daha
çok ilgi göstermesini ve
çöplerin zamanmda
alınmasını istiyor.
KENT-YAŞAM HURtYET/17
TELEFONLARBankacı Mine:
Tehdit edildim
ı ı tstanbulda önceki gece başlayarak 12 saat
C â H ÖJCIl sure>le kenti etkisi altına alan sis, yaşanıı
felce uğrattı. Sis nedeniyle meydana gelen trafik kazalarında 1
kişi öldiı, 4 kişi yaralandı. Kent içi ulaşımı da etkileyen sis nede-
niyle dün uzun bir süre Şehir Hatlan vapuıian sefer yapamadı.
Ataturk Havalimam'nda da uçuşlar gerçekleştirilemedi. Sis ne-
deniyle ilk kaza dün 02.30 sıralannda E-5 karayolunun Yeşilköv
kavşağında meydana geldi. Göruş mesafesinin azalması sonucu
10 aracın birbirine girdigi kazada Ahmet Gönenç (33) oldıi. Va-
ralanan 4 kişi ise çeşitli hastanelerde tedavi altına alındı. Bu olay-
dan yaklaşık yarım saat sonra 30 metre uzaklıkta ikinci kaza ol-
du. Bu kazada da birbirine giren beş araç hasar gordü. Kent içi
ulaşımı da aksatan sis, dün saat 10.00'a kadar etkisini surdur-
dü. Şehir Hatlan \apurlan ilk seferlerini bu saatte gerçekleşti-
rirken. Boğaz trafiğinde de yığılmalargoriıldu. Meteoroloji Mu-
dtirlüğü yetküileri bugünde sis beklendiğini açıkladılar.
İstanbul Haber Servisi —
Sevgilisinin adına banka hesap-
larından mılyarlarca lira karşı-
lıksız para akıaran Yapı Kredi
Bankası FerikDy Şubesi Mudire-
si Mine Dülger, suçunu itiraf
ederek "Olay sevgimin, daha
sonra da tehdidin sonucudur"
dedi.
Yapı Kredi Bankası Genel
Mudürlüğu'nun, hakkında he-
saplarla o>Tiayarak bankayı mil-
yarlarca lira zarara uğrattığı id-
diasıyla savcılığa verdiği Mine
Dülger'le ilgili soruşturma ta-
mamlandı. Mali Şube'de sorgu-
lanan sanık Dülger (38) adliye-
ye gonderilmeden önce gazete-
cilere yaptığı açıklamada, şube
müşterisi Temel Yazıcı tarafın-
dan tanıştırılan evli, bir çocuk
babası Mehmet Cemal Kulak-
sızoğlu ile duygusal ilişkiye gir-
diğini bildirdi. Kulaksızoğlu'-
nun, bir bavul dolusu döviz gös-
tererek kendisini etkilediğini ve
açtırdığı hesapta 5-10 milyonluk
karşılığj ödenen çeklerle güveni-
ni sağladığını anlatan Dülger,
daha sonra evlenme vaadinde
bulunan bu kişiye, usulsuz ola-
rak banka kredisi ve müşteri he-
saplarından havale yoluyla 1990
yılı sonuna kadar 4-5 milyar li-
ra verdiğini söyledi.
Luks bir otelde kumar oyna-
yarak 100 bin dolar kaybeden,
lüks yaşam süren ve kaçak ge-
tirdiği altınlan satarak borcunu
ödeyeceğini söyleyen Kulaksı-
zoğlu'nu, yıl sonu bilançosu ne-
deniyle paralan ödemesi konu-
sunda sıkışurdığını söyleyen Mi-
ne Dülger, "O da yılbaşında
yöntem değiştererek ve benim
zaafımdan faydalanarak Anka-
ra'daki burosundan telefonla,
'babalar tarafından kaçırıldığı-
nı ve tehdit edildiğini' söyledi.
Sahte senaryo ve tehditlerle da-
ha büyiik meUağlan vermek zo-
runda kaldım" dedi.
• foiıs İmiat: 055
• nfaiye: 000
• iaatonta:056
• Zakıta MMartifti: 527 57 00
• Ifazariıklaf MMirtüfa:
172 13 73 -74-75 ve 088
• «SKİ anza: 068
• SAtUK:
Hızn Acil: 077
SafUk M M û ı t t i i : 511 89 18
CemfeMf» Tış: 588 48 00
Çapa T*: 534 00 00
Manaara Tıp: 340 01 00
Haydarpa$a Mumune: 345 46 80
$işM Etfal: 131 22 09
Takslm İlkyaıdw: 152 43 00
• TRARK:
Trafik Şube I H . : 176 24 14 (E 5)
176 14 20 llst )
• THT:
İç Hattar 573 13 31.
Dtf Hsttar 574 23 00 «25 hat)
Santral: 574 73 00
• DDY:
Sıkeci Oamtmr- 527 00 50.
H.Pa*a Daw«aa: 336 20 63
H.Pa*a (Saatnl): 348 30 20
• VAPtffl:
$*ttir Hatlan: 526 40 20.
• ELEKTRİK AMZA:
IstariMl (Fatfh-Taktakaie): 526 62 74,
• TEK: 069
• 6AZ ARIZA:
tstantol: 585 19 90-91.
• SU AMZA:
1: 522 97 03
HABERLERIN DEVAMI
Silahlar Sustu, Banş Gelecek mi?..
(Baştarafı 1. Sayfada)
ın Kuveyt'teki işgaline son verilmesi olumlu
bir gelişmedir. Böylece, BM Güvenlik Kon-
seyi'nin kararları uygulanmış ve uluslarara-
sı hukukun gereği yerine getirilmiştir.
Gelişme olumludur; çünkü devletlerarası
ilişkilerde, güçlünün kuvvet kullanarak hak
arama yoluna gitmesi hiçbir gerekçeyle
onaylanamaz. Bu kapı bir kez açıldı mı, or-
man yasalarının geçerli olacağı uluslarara-
sı sahnede ne huzur kalır, ne de barış.
Onun için, Irak'ın ulusiararası hukuku hi-
çe sayarak Kuveyt'i yutmaya kalkışmasının
engellenmesi ve Saddam Hüseyin'in yola
getirilmesi doğru olmuştur.
Ancak bir noktayı yine vurgulamak isteriz:
Keşke bu hedefe banşçı yollardan varılabil-
seydi; keşke askeri çözüm yerine diploma-
tik yöntemler sonuç verebilseydi!
Böyiesi olabilseydi, bu kadar kan ve göz-
yaşı dökülmeyecek, Kuveyt ve Irak bu denli
büyük yıkıma uğramayacaktı.
Ölabilir miydi? Yalnız diplomasiyle sonu-
ca ulaşılabilir miydi?
Bu sorunun yanıtı tartışılabilecek, ama öğ-
renilemeyecek artık. Zira sonuç savaşla alın-
mış bulunuyor.
Acaba savaşın en büyük sorumlusu olan
Saddam Hüseyin iktidarını sürdürebilecek
mi?
İlk bakışta kuşkulu gözüküyor.
Bunca yıldır halkını savaş koşullannda ya-
şatan bir diktatörün bundan sonra da yerini
koruyabilmesi çok güçtür.
Son 43 gün içinde Irak'ta tüm altyapı çö-
kertilmiştir. Kentle«le su ve elektrik yoktur;
günlük yaşam felce uğramıştır. ABD ve müt-
tefiklerinin olağanüstü askeri gücü karşısın-
da Irak ordusu darmadağın olmuş ve kor-
kunç kayıp vermiştir.
Halk ve asker arasında yaşanan sıkıntı,
çekilen acı ve uğranan düş kırıklıkları, bir
noktadan sonra Saddam'a yönelik haklı ve
büyük bir tepkıye dönüşebilir.
Bu arada BAAS Partisi de bir çıkmazın
içindedir. Bu çıkmazdan kurtulmak için bir
darbeyle Saddam'ı sırtından atmak isteye-
bilir; yoksa kendisi de iktidardan gidebilir
Saddam'la birlikte.
VVashington ve Londra'dan kaynaklanan
dünkü bazı haberler Saddam'ın düşürülme-
sine kadar ekonomik ambargonun sürdürül-
mesı olasılığına işaret ediyordu.
Bilemiyoruz.
Ama ambargo sürerse, bunun da ulusia-
rarası hukuka ve BM kararlarına aykırı dü-
şeceği bilinmelidir.
Saddam'ın iktidardan devrilip gitmesine
kuşkusuz gözyaşı dökülemez. Ama bu, ar-
tık irak'ın bir iç işi olmalıdır ve öyledir zaten.
Yazımızın başındaki soruyu yineliyoruz:
Saddam'dan kurtulmak, Ortadoğu'da kalıcı
bir barışa ve hakça bir düzene kapı açabile-
cek mi?
Kolay değil.
Ortadoğu sorunu yalnızcâ Kuveyt'in işga-
line indirgenemezdi; Saddam'dan kurtulma-
ya da indirgenemez.
Araplarla Israil arasındaki anlaşmazlık gi-
derilmedıkçe, Filistin sorunu çözülmedikçe,
petrol geliri bölgede yeni bir bölüşüm meka-
nizmasına kavuşturulmadıkça, çağdaşlaşma
ve demokratikleşmenin yolu açılmadıkça,
Ortadoğu'nun yerli yerine oturmasını, durul-
masını beklemek gerçekçiliğe ters düşer.
Hükümetüı işçiye grev oyunu
BAŞKENTTEN AHMET TAN
(Baftarafi 1. Sayfada)
ve bir senaryo halinde kamuo-
yuna yansıtılmasının üzucii ve
aynı zamanda diişündiiriicii ol-
dugunu belirtmişlerdir.
Cumhurbaşkanımız doğru ol-
raayan haber ve yorumlann mi-
man olan bu gazetemizi, vatan-
daşlanmıza şikâyet etme konu-
sunda beni görevlendirmişler-
dir."
Cumhuriyet gazetesi "yetim"
olmadığı ve Özal ile bağı bulun-
madığı halde, bu şikâyet Hüsnü
Dogan ile ilgili şikâyetine ben-
ziyor. Haksu, yersiz ve ölçüsuz.
Şikâyetin konusu, ANAPMı
milletvekilleri ile yaptığı geceya-
nsı seanslannj özetleyen, "Özal:
Böyle hükümet olmaz" başlıklı
haberdi.
Özal, bu seanslarda hükümet-
teki üç bakanın "tepesini attır-
dıgını, partiye zarar verdikleri-
ni, eşinin aday olduğu kongre-
den sonra partide fırtına kopa-
cagını, ANAP grubunda güve-
noylamasua gidebileceğini" an-
latmıştı. ANAP'ı tabelasının ca-
kıldıgı 1983 yılından beri izleyen
arkadaşlanmız Canan Gedik ile
Faruk Bildirici de bu haberi se-
anslara katüan milletvekilleriy-
le konuşarak hazırlamışlardı.
Avrı şeyi, öteki gazeteler de
yapmıslar, benzer haberler belli
nüanslaria dünkü gazeteterin tü-
münde yer almıştı:
Hürriyet — "Özal: 3 martta
fırtına var."
Milliyet — "Partinin başına
döneyim mi?"
GUnaydın — "Özal: Direniş
beklemiyordum."
Güneş — "Semra Istanbul'a
yakısır."
Tercüman — "Özal, dertles-
ti."
Cumhurbaşkanı "kapalı top-
lantılardaki konuşmaların kay-
nak gösterilmeden kamuoyuna
yansıtılnıasuıuı üzücü ve duşün-
dttrücü oldugunu" söylüyor.
Cumhurbaşkanı "kaynak
göstermenin" doğru gazetecilik
için her zaman bir zomnluluk
OzaPdan
(Baştarafı 1. Sayfada)
başlıklı haberinin tamamen ya-
lan oldugunu ifade etmişlerdir.
Sayın Cumhurbaşkanı, kapalı
toplantılardaki konuşmaların
kaynak gösterilmeden, uydurma
bir senaryo halinde kamuoyuna
yansıtılmasının üzücu ve aynı
zamanda düsündüriicü oldugu-
nu belirtmişlerdir.
Cumhurbaşkanımız, doğru
olmayan haber ve yorumların
mimarı olan bu gazetemizi, va-
tandaşlanmıza şikâyet etmem
konusunda beni görevlendirmiş-
lerdir."
olmadığını kendisi de yakından
bilir. Gazeteci kaynagına güve-
niyorsa, adını saklı tutar. Bu,
meslek kuralıdır ve bütün dün-
yada da Tiirkiye'de de böyle
işler.
Özal da kaynak
gizliyor
Kaynak gostermemek bir suç-
sa, Cumhurbaşkanı geçen aylar-
da Çankaya'da gazetecUerle yap-
tığı toplantılarda, basını suç is-
lemek durumunda bırakmıştır.
Çünkü orada yaptığı konuşma-
da da "beni kaynak göstenne-
den >-azabilirsiniz" diyen kendi-
sidir.
Gazetecinin bir milletvekiline,
en az cumhurbaşkanına olduğu
kadar güvenmesi doğaldır. Bir
milletvekilinin de tıpkı bir cum-
hurbaşkanı gibi adının gizli tu-
tulmasını isteme hakkı vardır.
Gazeteci haberini inandırıcı
yapmak uğruna kaynağını acık-
larsa, bunun adı "ihbarcıhk"
olur.
Cumhurbaşkanı, ANAP mil-
letvekilleri üzerinde eşini sectir-
me de dahil siyaset yaparsa, o
milletvekillerinin de aynı biçim-
de "siyaset'* yapmak haklandır.
Milletvekilleri de bu haklannı
gazeteciler eliyle kullanıyorlar.
Tıpkı Cumhurbaşkanı'nın yap-
tığı gibi...
Söz konusu seanslarla ilgili
haber, aşağı yukan butün gaze-
telerde kullanıldığı halde, asıl
üzücü ve düşündurücü olan
Özal'ın "Cumhuriyet'i vatan-
daşlara şikâyet etme" konusun-
da şözcüsüne görev vermesidir.
Özal, "Böyle hükümet
olmaz" demediğini söylüyor.
Peki olursa, diger gazetelerde de
yer alan ve yalanlamadığı
"ANAP grubunda bakanlar için
güvenoyuna gideleceği" yolun-
daki sözlerinin anlamı ne?
Özal "Böyle hükümet olmaz'1
demediğini söylüyor. Bu berhal-
de, hükumetin de "Böyle Cum-
hurbaşkanı olmaz" demesinden
çekindiği için...
ŞÜKRAN KETENCİ
Bakanlar Kurulu'nun 25 ocak
gunü 115 bin işçi için aldığı, grev
leri 60 gun erteleme karannın
Danıştay'dan donmesi işçiye bir
yarar sağlamadı. Sadece hüku-
metin kendisine tanınan grev er-
teleme yetkisini, hukuka aykırı
kullandığını ortaya çıkardı.
Çünkü Bakanlar Kurulu ka-
rarı ile grev hakları ellerinden
alınmış olan işçilerin yüz bin ka-
darı için, Danıştay kararına ka-
dar geçen süreç içinde sendika-
cıların deyişi ile 'kerhen' sözleş-
me imzalandı.
Zorunlu tahkim sistemi, Yük-
sek Hakem Kurulu'ndan daha
da kötü rakamların çıkabilece-
ği, toplusözleşme oncesinin dü-
şük ücretleri ile çalışma zorun-
luluğu gibi ağır tehditler altın-
da, özgür toplu pazarhk düze-
ninden uzak koşullarda zorun-
lu sözleşmeler imzalandı.
Danıştay'ın yürütmeyi dur-
durma kararı çerçevesinde yeni-
den greve çıkabilecek 18 bin iş-
çi için de grev hakkımn işlevini
koruduğunu söylemeye oianak
yok. Çok uzun sureli uyuşmaz-
lıklar nedeni ile çok duşük uc-
retle çalışma, grevde ücretsiz ge-
çen aylar ve erteleme ile eski du-
şük ücretle yeniden işbaşı yap-
mak zprunda kalan işçiler içia,
Danıştay'ın yürütmeyi durdur-
ma kararı ile yeniden greve çıkjş,
grevin etkinlik ve işlevini tama-
men ortadan kaldırıyor.
Ulusiararası hukuk da etkınliği
kısıtlanmış grev hakkını, yasal
grev kıncılık olarak nitelendiri-
yor.
Bakanlar Kurulu'nun 25 ocak
akşamı yaptığı toplantıda almış
olduğu grev erteleme kararı, 115
bin işçinin grev hakkını gasp
ederken her yönü ile hak ve hu-
kuk tanımazjığın örneklerini
sergiliyordu. Öncelikle karar, il-
gili bakan Mehmet Yazar tara-
fından açıklanırken '30 günlük
erteleme' ve 'uzun sureli grevler-
den mağdur olan işçilerin mağ-
duriyetlerinin önlenmesi
gerekçesiyle' açıklanmıştı.
Ancak karar yayıma girme-
den yasa hükümleri ile çeliştiği
ortaya çıktığından üzerinde dü-
ABD'li yarbay ve polise
(Baştarafı 1. Sayfada)
Dev-Sol örgütü ustlendi.
Ege Büromuzun haberine gö-
re, NATO'da görevli ABD'li
Yarbay Alvin Macke dün otur-
duğu apartmanın merdivenle-
rinde silahlı saldırıya uğrayarak
yaralandı. Olay dün saat 17.15
sıralarında Alsancak Mustafa
Bey Caddesi 14 numaralı Saa-
det Apartmanı'nda meydana
geldi. Emniyet Müdürlüğü yet-
kililerinin, verdiği bilgiye göre iş
çıkışı evine giden Yarbay Mac-
ke, oturduğu apartmanın 5 iie
6. kat arasındaki merdivenlerin-
de iki kişinin silahlı saldırısına
uğradı. Burada üç el ateş edilir-
ken kurşunlardan biri Yarbay
Macke'in başına isabet etti.
Kimlikleri belirsiz 18-20 yaşla-
rında olduğu bildirilen iki sal-
dırgan daha sonra olay yerinden
kaçtı.
Başından yaralanan Yarbay
Macke önce Amerikan Hasta-
nesi'ne, daha sonra özel Sağlık
Hastanesi'ne kaldınldı. Özel
Sağlık Hastanesi Yonetim Ku-
rulu Baskanı Opr. Dr. Talat
Görgüç, Yarbay'ın ilk getirildi-
ğinde durumunun kötü oldugu-
nu, şoka girdiğini, tansiyonu-
nun ve nabzının bulunmadığını
belirtirken şunları söyledi.
"Başına tek kurşun isabet et-
miş. Kurşun ağız kenarından
girmiş sağ kulağın yakınından
çıkmış. Herhangi bir amelivat
yapmadık. Bir süre sonra şoku
atlattı. Kendine geldi, konuştu.
Beyin tomografisini ve filmini
çektik. Kurşun bir taraftan gi-
zeltmeler yapıldı. Öncelikle er-
telemenin yasaya göre 60 gun
olarak, ancak yapılabileceği gö-
rulüp karar 27 ocak gunlu Res-
mi Gazete'de buna göre duzen-
lenip 60 gun olarak çıktı. Grev-
lerin erteleme gerekçesi de 'Kor-
fez kriziyle başlayan savaş nede-
niyle milli güvenliği bozucu ve
tehdit edici nitelikte gorüldü-
ğünden' diye Resmi Gazete'de
yer aldı.
Hukümetin asıl hukuka aykı-
rı olan uygulamasının duzeltil-
mesine fiilen oianak bulunama-
dı. Yasa, hükümete her grev için
tek tek ve yasa amacı ile çeliş-
memek koşulu ile grev erteleme
hakkı tanıyordu. Hükümet ise
birbiriyle ilgisiz ışyerleri ve ko-
şullarda devam etmekte olan
grevlerin tumunü birden "milli
güvenliği" tehdit gerekçesi ile er-
teliyordu. Öyle ki Maga Deri or-
neğinde olduğu gibi grevi erte-
lenen, 'milli güvenliği tehdit' et-
tiği varsayılan işyerlerinden ba-
zıları hükümet kararından son-
ra işverenleri tarafından hiç açıl-
madı. Maga Deri'de olduğu gi-
bi, ışçilerine işbaşı yaptırılma-
dan, yeni toplusözleşme olma-
dan yasa ve hukuk dışı olarak iş-
çilerinin tumunün ya da bir bo-
lümunün işten atıldığı olaylar
yaşandı. Tabıi bu ertelemelerde
. en buyuk, hç4e( olduğu bilinen
maden işçilerinin grev i ile milli
güvenlik tehdidi arasında nasıl
bir mantık ilişkisi kurulduğu da
bulunamadı. Taşkomuru ureti-
mi ile Körfez savaşı arasında
hem de zararda olduğu, stok bu-
lunduğu, Cumhurbaşkanı, Baş-
bakan ve bakanların ağzından
düşmeyen bir işletme arasında-
ki ilişkinin haklı açıklaması hiç
yapılamadı.
Bakanlar Kurulu karannın
haksız ve hukuka aykırı olduğu-
nun one surüimesi yuzbinlerle
işçi ve sendikacı açısından pra-
tik bir yarar getirmiyordu.
Yasalar ve hukuk gereği grevde-
ki işçiler, grev öncesi düşük üc-
retleri ile işbaşı yapmak zorun-
da idiler. Sendikalar için ise iş-
çileri 60 gün süre ile aylar, yıl-
lar süren eski düşük ücret, üc-
retsiz grevin ardından yine eski
düşük ücrete mahkûm etmek ve
sonra da Yüksek Hakem Kuru-
lu'na gitmek gibi bir zorunluluk
vardı. Çunku yasadaki adı gre\
erteleme olan kararın sonucun-
da, 60 günlük ertelemenin ar-
dından yeniden grev hakkı doğ-
muyor, uyuşmazlık zorunlu ola-
rak Yuksek Hakem Kurulu'na
gidiyordu. Hem işçi iki ay daha
eski duşük ucretle çahşacak hem
de buyük olasılıkla, geçmiş de-
neyimlerden de bilindiği uzere
YHK'dan masada en son alına-
bilmiş rakamların da altında bir
sonuç çıkabilecekti. lşte bu ne-
denle 100 bin kadar işçi için ara-
dan geçen bir aylık süreç içinde
'kerhen' zorunlu sözleşmeler
imzalandı. Danıştay'ın vermiş
olduğu kararın, hükumetin hu-
kuk tammazlığını sergilemenin
ötesinde fiili bir yararı Kalmadı.
Bakanlar Kurulu'nun grev er-
telemelerini Danıştay'ın durdur-
masının ardından, sendikalar
yeniden greve başlama konusun-
da karar aşamasında bulunuyor.
Türk Metal Sendikası Genel
Sekreteri Salih Küıç, grevi erte-
lenmiş, işbaşı yapıldıktan sonra
toplusözleşmelerinde uzlaşmaya
varılamamış işyerleri için önu-
miızdeki gunJerde bir karara va-
racaklarını belirterek "Ya grev
şapacağız ya da uzlasma yolu-
na gideceğiz. Başka bir seçene-
ğimiz yok" diye konuştu.
Türkiye Çimse-İş Genel Sek-
reteri Mehmet Selçuk da henüz
grev ertelemelerine ilişkin ken-
di sendikalarının Danıştay'da
açtığı davanın sonuçlanmadığı-
nı kaydetti ve Danıştay'dan
olumlu sonuç ahrlarsa, grevi er-
telenmiş bulunan işyerlerinde
greve veniden başlayacaklarını
söyledi.
Selüloz-İş Sendikası Genel
Başkanvekili Muslum Ocak da
Bakanlar Kurulu'nun haksız
grev ertelemesine Danıştay'ın
verdiği kararı sevinçle karşıla-
dıklannı vurgulayarak sendika
yonetim kurulunun greve başla-
nıp başlanmayacağını tartışaca-
ğını düe getirdi.
Petrol-lş Genel Başkanı Mü-
nir Ceylan da Danıştay'ın son
kararı karşısında 7 değişik işye-
rinde grevi ertelenmiş olan işyer-
lerinde greve çıkacaklarını
kaydetti.
rip öbür taraftan çıkmış. Ancak
beyine hiç dokunmamış. Ha\ati
denecek bir tehlike meydana ge-
tirmemiş. Şu anda nabzı ve tan-
siyonu iyi."
Macke'in tedavisine başlan-
dıktan bir süre sonra Guneydo-
ğu Müttefık Kara Kuvvetleri
Komutanı Orgeneral Aşir Özö-
zer, hastaneye gelerek yetkililer-
den bilgi aldı. Bu arada Yarbay
Macke'nin geçen hafta Körfez
savaşına ilişkin olarak Orgene-
ral Özözer'e bir birifing verdiği
öğrenildi.
Polise saldırı
Ankara Büromuzun haberine
göre, Emniyet Genel Müdurlü-
ğü bünyesinde oluşturulan Göl-
başı'ndaki Özel Harekât
Timi'nde gorevli polis memuru
Sabri Ceylan, dün uğradığı bir
silahlı saldırı sonucu yaralandı.
Eylemi, yasadışı Dev-Sol örgü-
tü ustlendi.
Yenimahalle Suadiye Cadde-
si'nde oturan polis memuru
Sabri Ceylan, dun saat 08.15 sı-
ralarında evinin onünde silahlı
bir saldınya uğradı. Ceylan, biri
kadın dört kişi olduklan belir-
lenen saldırganların açtığı ateş
sonucu omzundan yaralandı.
Ceylan, evinin yanındaki bir in-
şaata sığınarak saldırganlarla si-
lahlı çatışmaya girdi. Saldırgan-
lar, 5-10 dakika süren çatışma
sonunda olay yerinden kaçtılar.
Gorgu tanıkları, kaçan saldır-
ganlardan birinin karnını tuttu-
ğunu belirtirken, polis yetkilileri
bu kişinin çatışmada yaralanmış
olabileceğini söylediİer.
TÜRK
BANKASI
LİMÎTED
Yeni faiz oranları
TL
$
DM
£
lay
47
—
—
—
3ay
58
8.75
9.00
10.00
6ay
60
9.25
10.00
10.50
lyıl
64
10.00
10.50
12.00
İstanbul
Ankara
İzmir
Mersin
Valikonağı Cad. 7. Nışantaşı Tel: 134 33 17
Necatıbey Cad. 23. Sıhhiye Tel: 230 62 93
Cumhuriyet Bulvarı, 132 Tel: 13 00 42
İstiklal Cad. 29 Sokak Tel: 35 091
GOZLEM
UGUR MUMCU
(Baştarafı /. Sayfada)
Ancak ABD'nin amacı, hem "bağcı dövmek" hem de
"üzüm yemek" olduğu için barışçı yollar işletilmedi. Amaç,
Körfez'e "yeni düzen" getirmekti. Bu yeni düzen de ancak
savaş ile gelebilirdi.
Saddam, daha önce "Fransız banş planını" benimser ve
bu dramatik sonuctan da kurtulabilirdi. Irak diktatörü, ge-
leceği göremedi. "Tek adam" psikolojisınin kaçınılmaz ya-
nılgıları ile bu duruma sürüklendi.
Iran-lrak savaşı niçin çıkarılmıştı? Batı, İran'a karşı Irak'ı
ne gibi beklentilerle silahlandırmıstı? Irak'ın Kuveyt'e sal-
dırısına kimler, nasıl yeşil ışık yakmıştt?
Saddam, ABD'nin Ortadoğu'da kuracağı yeni düzen için
bir araç gibi kullanılmıştı. Saddam, bunun da bilincinde ve
ayırdında değildi.
ABD, Ortadoğu diktatörleri ile kedi fare oyunu gibi oynu-
yor.
İran'daki "Islam devrimi"nden sonra Tahran'a operasyon-
lar düzenliyor; sonra CIA aracılığı ile mollalara gızlice si-
lah satıyor; Suriye'yi önce "terörist-devlet" ilan ediyor, son-
ra da Saddam'a karşı Hafız Esad'ı çokuluslu güçler koalis-
yonuna katıyor!
Ortadoğu'da kimin, ne zaman, kiminle dost, kiminle düş-
man olacağı belli değildir.
Ortadoğu, kum ve petrolün oluşturduğu bir çamur der-
yasıdır.
Türkiye, bu çamurun uzağında durmalıydı. Ancak ABD
siyaseti buna izin vermedi.
ABD'nin Ortadoğu'ya getireceği "yeni düzen", Türkiy^
ye bundan sonra bakalım nasıl yansıyacak?
* Türkiye'den neler götürecek, neler getirecek?
• * •
Dün Şırnak'taki çatışma dehşet ve kaygı vericidir
Bu gibi olaylar, hiç umulmadık ve beklenmedik sonuçlar
doğurabilir. . . *
Devlet, terör çeteleri ile masum yurttaşları aynı kefelere
koyarsa, bundan yalnızcâ öldürülen insanlar ve bu insan-
ların yakınları değil bütün toplum yara alır.
* • *
Körfez savaşının da, Şırnak olayının da bir önemi yoktur.
En önemli olay, "hacı ana-laik yenge"nin ANAP İstanbul il
başkanlığına oturtulmasıdır.
Cumhurbaşkanı. ışıni gücünü bırakmış, ev kulisleri ile eşi-
ni il başkanlığı koltuğuna oturtmak istiyor.
Bunun için "bakan avına" çıkıyor!
Özal, "pariamenter sistem"üe bunları yapabiliyor; bir de
anayasa değişikliğini gerçekleştirip 'başkanlık sistemi'n'ı ge-
tirseydi kimbilir neler neler yapacaktı?
Bir tehlikeli gidiş ile karşı karşıyayız.
POLTriKADA
SORUIVLAR
ERGUNBALg
(Boftarafı 11. Sayfada)
ların aksine yakın savaşı sevmeyen bir askeri güç. Toplarını
iyi gızleyen, tanklarını top gibi kullanan ve siperlerde düş-
manın gelmesini bekleyen bir ordu.
Bu taktik, süngü ile saldıran İran askerlerine karşı başarılı
oldu, ama Amerikalıların akıllı bombaları, neredeyse iğne de-
liğinden geçen bilgisayarlı süper füzeleri karşısında hiçbir işe
yaramadı. Akıllı bombalar, gündüz ya da gece gizlendikleri
siperlerde, koruganlarda onları bulup vurdular.
Ve Iraklılar, Amerikan askerlerinin yüzlerini bile göreme-
den savaşı kaybettiler.
Körfez'deki savaş sırasında Batılı askeri uzmanların ilginç
görüşleri çıktı dış basında. Bunların en saşırdıkları nokta. Irak
ordusunun hareketsizliği ve siperierden çıkmamasıydı. Siper-
lerde beklemek, modern teknolojinin akıl almaz silahlarına
karşı bir korunma sağlamıyordu. Örneğin Amerikalılar kuma
gömülü bir Irak tankını gündüz güneşte ısınmış namlusunun
çıkardığı kızılötesi ışınlardan saptayıp imha ediyorlardı.
Üstelik açık alana yayılmamış, hareket etmeyen bir ordu-
yu kuşatmak da son derece kolaydı. Nitekim Amerikalılar el-
lerini kollarını sallayarak iki gün içinde 500 bin kişilik Irak or-
dusunu kuşattılar.
ABD'nin ezici hava ve ateş üstünlüğü karşısında siperle-
rinden çıkan Irak ordusunun ne şansı olurdu ki?
Hiçbir şansı olmazdı. 2. Dünya Savaşı'nda ABD donanma-
sına intihar saldırıları düzenleyen Japon pilotlarının da ka-
zanma şansı olmadığı gibi. Ama Saddam'ın amaçladığı şe-
kilde Amerikalılara ağır kayıp verdirebilmenin tek yolu buy-
du. Ayrıca ordu bu kadar kolay kuşatılmaz, böylesine büyük
bir bozguna uğramazdı. Nitekim Iraklılann müttefiklerle kar-
şı karşıya gelip iyi kötü kayıp verdirebildikleri tek durum Haf-
ci saldırısında ortaya çıktı.
Saddam Hüseyin, 2 ağustosta Kuveyt'i işgal etmesinden
birkaç gün önce ABD'nin Bağdat Büyükelçisi April Glaspies-
ye, "Sizin toplumunuz bir muharebede 10 bin ölü vermeyi
göze alamaz" demişti.
Körfez savaşında Saddam'ın ordusu da bunu göze alama-
dı. Ne var ki bu sayıdan çok daha fazla kaybı, siperlerde, ko-
ruganlarda, başına yağan bombalarla verdi.
Saddam'ın ihtirasları büyüktü, ama emrindeki ordu, Hit-
ler'in ordusu, İsrail ordusu ya da İran ordusu değildi.
Irak liderinin 8 yıllık İran-lrak savaşında ordusunun gös-
terdiği düşük performanstan bu gerçeği kavramış olması ge-
rekirdi.
Kavrayamadı.
Trajik hatalarından biri de bu oldu.
TÜRK JANKASI LİMİTED Türkiye. Kıbrıs ve İngiltere deki
TORKISH BANK ÜMITED Subeleriylc hizmet vermektedir.