22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 ŞUBAT 1991 TÖREN KULTÜR-SANAT CUMHURÎYET/7 Sanayi-i Nefise öğrencileri • KiiMf Servisi — Mimar Sinan Üniversitesi'nin cekirdeğini oluşturan Güzel Sanatlar Akademisi'nin (Sanayi-i Nefîse Mektebi) kuruluşunun 108. yıldönümü 4 martta saat 14.30'da üniversitenin Fmdıklı'daki merkezinde baslayacak bir törenle kutlanacak. Törende Güzel Sanatlar Akademisi'nden 50 yıl ya da daha uzun süre önce mezun olmuş öğrencilerine, akademinin eski başkanları ve MSÜ'nün ilk rektörüne, hizmet yülanna göre emeği geçmiş öğretim üyeleri ve idari personcline şükran plaketleri veriJecek. Bu nedenle MSÜ'nün 50 yıllık mezunlannın üniversiteye başvurmaları ya da 149 15 96 ve 145 87 60 nolu telefonları aramaları gerekiyor. Törende aynca Devlet Konservatuvan öğretim üyeJerinden Prof. Saim Akçıl ile Istanbul Üniversitesi öğretim üyelerinden Doç. Cana Gürmen'in vereceği bir resital Ue sergi açılışı da gerçekleştirilecek. SJNEMA Kısa film tarüşılacak • Kiltir Servisi — 18 şubattan bu yana süren 3. Uluslararası Istanbul Kısa Film Günleri'nin son güntt konuyla ilgili bir yuvarlak masa toplantısına ayrıldı. Bugtin saat 16.00'da Fransız Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilecek İFSAK 12. Ulusal Kısa Film Yansmasrnın ödül töreninin ardından saat 17.00'de Hilmi Etikan yönetiminde bir yuvarlak masa toplantısı gerçekleştirilecek. Toplantıya film günleri sırasında filmleri gösterilen sinemacılar katılacak. Türkiye'den Mustafa AJtıoklar'ın katıiacağı yuvarlak masa toplanüsına Avusturya'dan Stefan Stratil ve Bady Minck, Fransa'dan Jean Pierre Delattra ve Hugues Fontaine, Ispanya'dan Juanma Bojo LJUoa, fsviçre'den Kamal Musaie, îngiltere'den Joy Parino, Almanya'dan Thomas Rarkenhall ve ABD'den Alrio T in» VatılaraV 'Brando davası' sürüyor • LOS ANGELES (AA) — ABD'de Los Angeles Savcıhğı, kızkardeşinin sevgjlisini öldüren sinema oyuncusu Marlon Brando'nun oğlu Christian'ın, daha önce de bir kişiyi öldürmeye teşebbus ettiğini açıkladı. Savcılık, Christian'ın iki yıl önce film setinde çalışan bir isçiyi öldürmek maksadıyia ateş ederek başından yaraladığına ilişkin belgenin mahkeme baskanına ileuJdiğini bildirdi. Christian Brando'nun, eşi Mary McKenna'ya da birkaç kez saldırdığı, 1986 yılında boşanmak üzereyken dolu bir tüfekle karısını ve kayınvalidesini tehdit ettiginin belirlendiği de kaydedildi. Christian Brando, kardeşi Cheyenne'in Tahitili sevgilisi Dag Drollet'i tabancayla öldürmekten yargılanıyor. Sanık Brando, silahın, Drollet'le çıkan bir tartışma sırasında kazara ateş aldığını savunmuştu. Christian, babasının yatırdığı 4 milyon dolar kefaletle serbest bırakılmıstı. DANS Çağdaş BaleVlen 'Brankhos' • Kültür Servisi — Bu yıl periyodik olarak Beyoğlu Karaca Tiyatro'da perdesini açan Çağdaş Bale Topluluğu, koregrafisini ve giysilerini Cem Ertekin'in oluşturdugu yeni bir yapıtı repeıtuarına katıyor. Eski Yunancada gırtlak anlamma gelen "Brankhos" adlı çağdaş yapıt, geçen yaz Roma'nın tarihsel Caracaila hamamlarmda konser veren Carreras, Domingo ve Pavarotti'nin seslendirdikleri müzikler eşliğinde sunulacak. Gisela- Rochow, Talar Margarosyan, Sanem Bilgin'in dans ettikleri bu yapımda aynca topluluğun yeni kuşak dansçıları da yer alıyor. "Piaf Suite" ve "Equinoxe" adlı çalısmalarla birlikte sergüenecek "Brankhos" adlı bale, 25 şubat pazartesi saat 20.00'de Beyoğlu Karaca Tiyatro'da Türkiye Yazarlar Sendikası etkinlikJeri çerçevesinde izienebilir. MÛZİK Mozart, darbeden ölmüş • NEW YORK (AA) — Klasik mu2İğin en buyük ustalarından Avusturyalı VVolfgang Amadeus Mozart'ın, sanıldığı gibi zehirlenme ya da eklem romatizması sonucu değii, başına yediği bir darbeden dolayı öldüğü iddia edildi. Fransa'daki Provence Üniversitesi antropologlanndan Pierre-Francois Puech, konuyla ilgili araştırmasını Arkeoloji Dergisi'nde yayımladı. Buna göre Mozart'ta, ölümünden yaklaşık bir yılı aşkm bir süre önce çok şiddetli başağnları basladı. Araştırmalar sonucu, Mozart'ın kafatasında bir çatlak saptadığmı kaydeden Puech, bunun bir düşmeden kaynaklanmış olabileceğini ileri sürdü. Puech, şakak bölgesindeki çatlağın, başağnlarının yanı sıra iç kanama, bayılma ve halsizliğe de yol açarak Mozart'ı komaya soktuğunu ve 5 Aralık 1791'de de ölümüne neden olduğunu öne sürdü. FESTIVAL Jane Russell Berlin'de • BERLİN (AP) — Bir zamanların Amerikalı "esmer bombası" Jane Kussell, 41. Uluslararası Berlin Film Festivali'nin onur konuklan arasmda. Onuruna bir •etrospektif gösterim duzenlenen Jane Russell, Berlin'de >ir de basın toplantısına katıldı, gazetecilerin ve eski layranlannın sorulannı yanıtladı. 1921 doğumlu Russell, Ik kez Howard Hughes'un "Kanun Dışı" adh filminin iBD'de sansür tarafından 3 yıl yasaklanmasıyla nienmişti. Sonradan fantezi rollerde yeteneğini de anıtlayan Jane Russeli, 1970'lere kadar "Korkak ahraman", "Çifte Dinamit", "Montana Belle", "Korkak ahramanın Oğlu", "Las Vegas Macerası", "Erkekler ınsınlan Sever", "Denizler Melikesi", "Erkekler smerlerle Evlenir", "Pembe Gecelik" gibi fiimlerle ıünti pekiştirmişti. Değerli sanatçı HAKKI ANLI'nın kaybından derin üzüntü duyduğumuzu Bildirir, ailesine ve sanatçılara başsağlığı dileriz. PLASTİK SANATLAR DERNEĞİ YÖNETİM KURULU Değerli sanatçı SAMİ GÜNER'in kaybından derin üzüntü duyduğumuzu bildirir ailesine ve sanatçılara bassağhğı dileriz. PLASTİK SANATLAR DERNEĞİ YÖNETİM KLRULL 19. Yüzyılda YakındoğuFotoğrafSergisi, IstanbulDevletResim veHeykel Müzesi'nde Asya'nın tatlı kıyılarındaAgfa-Foto Hıstorama ile Köln'deki Wallraf- Richartz Müzesi'nce derlenen 19. yüzyıl Yakındoğu fotoğrafları, 7 marta kadar îstanbul Devlet Resim ve Heykel Müzesi'nde görülebilecek. MEHMET BAYHAN Agfa-Foto Historama ve Wallraf-Richartz Müzesi'nin (Köln) derlediği 19. yüzyıl Ya- kındoğu fotoğrafları, Istanbul Türk-Alman Kültür Enstitüsü'- nün bir çalışması olarak 7 mar- ta kadar Resim ve Heykel Mü- zesi'nde izlenecek. Yeni dünyadaki kolonüerini kaybedince Fransa ve Ingiitere, Hindistan yolunun gectiği Do- ğu Akdeniz için kıyasıya reka- bete girişirler. 1798'de Napol- yon Mısır'a cıktığuıda yanında bilim adamlan da vardır. Yapı- lan araştırmalardan biri hiye- rogliflerin okunmaya çaiışüma- sıdır. 1839'da fizikçi ve millet- vekili Francois Arago, Fransa Bilimler Akademisi'nde fotoğ- rafın bulunuşunu açıklarken şunlan söylüyordu: "Düsünün sadece arkeoloji bo buluşla neier kazanacai. Hi- yeroglifleri kopya etmek için döziııeierie becerikli insaoın ay- larca çaüsması verine bir kişi işi kısa siirede bitirecek. Sanat iyi bir malzeme kazanacak ve de- mokratikleşecek. Astronomi de nasibini alacak. Gezegenjmizin fotoğrafik haritasnı çıkarmayı bile umabiliriz." Uzak görüşlû Arago, fotoğ- rafın turistik geziler hevesim kö- rükleyeceğini belki de düşüne- memişti. Marko Polo anıları ve Binbir Gece Masallan fantezile- ri ile beslenrrüs Batı insanı Do- ğu'nun gizemli iklimini her za- man merak etmişti. İncfl'de an- latılanları görmek, masallan ya- samak ve antikalar elde etmek özlemindeydi. Şimdi fotoğraflar gerçek görıintüler getiriyor ve hevesini köniklüyordu. 1850'Ierden sonra Doğu'ya giden turist sayısındaki büytik artışta fotoğrafın büyük payı ol- duğu kuşkusuzdur. Başka hiç- bir malzeme 19. yıizyıl öncü fo- toğrafçılannın cektiği fotoğraf- lar kadar turizmi özendiremez ve belgeleyemezdi. Bu fotoğraf- FOTOĞ- RAFÇISI BİLİNMt- YOR — 1880 yılında Mısr'da çekilmis bir fotograf. Mısırlı iki kadın. Fotografı kimin cektiği bilinmiyor. ların o zaman uyandırdığı ilgi- yj bugün anlamamız biraz zor- dur, ki bugün de turizmde ben- zer etki sürmektedir. Fotoğrafın elde ediüşindeki kolaylasma, fotoğrafçılığın ye- ni kanallara yönelmesini getir- miş ve her seferinde önemli sos- yal etkiler yaratmıştır. 1860'lara doğru turizmin geüstiği alanlar- da, diğer el sanatı ürünlerinin yanında fotoğraflar da satılma- ya basladı. 1850'lerde Fransız Maxime Dn Camp, 1870'lerde Felix Bonfiis, aynı yıllarda Is- tanbul ve Kahire'deki stüdyolan ile Abdollah Biraderler, 1875'lerde Istanbul'da Isveçü' GoiBaııme Berggrt», 1880'lerde Pascal Sebak bu fotoğrafçüann en üniüleriydi. Sergide Alman fotoğrafçıla- nn ve devlet adamlarının cekti- ği fotoğraflar da var. Bu fotoğ- rafçılar teknik zorluklan yen- meye çahşırken zenaatcı ve sa- natçı becerileri ile ustün düzey- de görüntüler hazırlıyorlardı. Karanlık çadırları ve elli kiloyu aşan malzemeleri ile fotoğrafcı- lar ağır işçilerdi. Böyle olması- na karsm sıcak havada ve çölün kumlan üzerinde, bugün de ka- litesine hayranlık duyduğumuz görüntüler hazırladılar. Pira- mitlere çıkmaya çalışan turist- ler, onlara yol gösteren Bedevi- ler, tarihi binalar, evler ve ev içi yasam, Istanbul sokaklarından görüntüler, Trabzonlu kadın ve erkek. Ilgi çeken görüntülerden biri de Galata Kulesi'nden cekil- miş, Eyüp'ten Üsküdar'a İstan- bul panoTaması. Sınırları çok daha dar olmakia beraber Istan- bul 'un o zaman da bir karmasa yasadığını yansıtmakta. Matbaa teknikleri gelişip de posta kartı dönemi baslamadan önce tüm ülkdere dağılan bu fo- toğraflar, Batı insanının Ooğu dünyası üzerine kurduğu ro- mantik düşlerin ve Doğu turiz- minin en önemli belgeleridir. Mısu-, Suriye, Filistin ve Istan- bul'un o dönem pek çok özelli- ğini yansıtmaktadır. 1900'Iere kadar fotoğrafın teknik gelis- mesini de gözler önüne sermek- tedir. Fotoğrafa ilgi duyanlar, 6 martta Dr. Wolf Dieter Lernb- ke'nin "19. Yüzyılda Yakındo- ğo'da Fotograf" konulu konfe- ransını da izlemelidirler. ElifAyiter'in resim sergisi5 martakadar Urart Sanat GalerisVnde Özeleştirininbüyüteci altındaElif Ayiter, resimlerinin felsefi değil, tensel, duygusal olduğunu belirtiyor. Ayiter'in yapıtJan otobiyografik nitelikler de taşıyor. Sanatçının kendini büyüteç aJtına aldığı, özeleştiri süreçlerinin resimleri. LÜDMILA BEHRAMOĞLU Elif Ayiter'in yapıtlan kırgm- lık, kızgınlık, hüztin, yalnızlık dolu, koyu, kuytu resimler. "Dille taoımlanacak şejlerin resrai değil bunfar. Bir mesele var, onu anlatmaya çalısıyoruın, dilim yetmiyor, yazıya dokerai- yornm, resimle çözümluyorum. Fdsefi degil, (ensel, duygusaldır resimlerim. Bir yanıyla da oto- biyografik. Çiınkıi bunlar ken- dimi çöznmleme, biiyiiteç alüna aima, özeleştiri siiırçlerimin re- rimleridir de." Elif Ayiter'in yaklasımı dışa- vurumcu (expresyonist) olarak nitelenebihr. Yapıtlan dünyayla ihşkisinden bilinçaltına atılmış görûntü ve yaşantılann yeniden betünlenmesi. Bu çok bireysel duygusal tavu-, dısavurumcu tarz içinde çok doğru bir çizgi. Tam İZLEYtCtNÎN BtLtNMEYEN DÜNYASI — Elif Ayiter'in yapıtJannda, izleyici kendi bilinme- yen dünyasınıa görüntüierini de bulabilir. (Fotograf: tbrahim Günel) kadın ve tam erkek olmayan, iç ice geçmiş insan göriintüleri, hatta baa portreler, insansı hay- van, hayvansı insan imgeleri, ta- nımsız iç mekânlar, eklemlerin- den ayrılmış mobilyalar, nesne yoğunluğu, her öğenin kendini yalanlaması, yok edilmiş per- spektif ve geleneksel resim ku- raiJan göze ilk çarpanlar. Çözıimlenmesi zor bir psiko- lojizmJe yüklü dramatik resim- ler belli bir duygusal anm kur- gusal Ulüstrasyonu değil; geniş bir zaman diliminin boyutlu et- kilerinden ve birçok anm üst üs- te gelmesinden oluşan izlenim- ler, bir var oluşun belgeleri san- ki. Eh'fAyiter'in resimlerinde yal- ruzca pastel kullanması, tarama çizgilerinin belirliliğinin yanı sıra resimlere akan, ilerleyen zaman duygusunu, hareketi de veriyor. Yasantılann iç içeliği, karmaşık- Uğı, yoğunluğu gene kendi re- simlerini keserek ve yeni bir dü- zenleme ile üst üste yapıstırarak elde ettiği etkiyle vurgulamyor. Sürekli değiskenük içindeki çev- renîn ve ruhun devinimi kolaj- lann yanı sıra figürlerdeki defor- masyonla da yansıtıüyor. Kolaj- lann köşeli fonnlan, belirgin. çizgiieri, ritmik düzenleme kay- gısı Elif Ayiter'in kübist anlayı- şa bağlıiığınm ipuçlan. "Resimierini kafatnia degil kanumia, yûregimle yapmama karsm, aynı zamanda da çok bi- çimci bir ressamımdır. Naai olursa olsun diye kapıp koyver- miyonım, çok kontrollü, çok dengetf btr yapı kuruyonım. Za- ten giderek daha çok resmin bi- çimsel caası ügilendiriyor beni" diyen sanatçı tarzıru tümüyle kendi bulmus. Aslında grafik sanatlar öğre- nimi gören ve hiç resim dersi ai- mamış olduğunu söyleyen Elif Ayiter'in ABD'de master düze- yinde resim diploması almasına karsm eğitimi daha çok seminer- ler ve eleştirel düzeyde olmuş. "Resimlerinin içerigi, kurgu- sn, renkleri ve teknigi ile tumuy- le bana aittir. Ancak artık ken- dime retmiyorum. Bu nedenle yagljboya ögrenmek, 3 boyutlu konstniksiyonlanı yönelmek is- tryornm." Elif Ayiter'in yoğun resimle- rinde izieyicinin kendi bilinme- yen dünyasının görüntülerini bulabilmesi olanakh. Şüphesiz böylesi beklenmedik buluşmalar beklenmedik tatlar verebilir... ŞerifMuhiddin Targan'ın resimleri ve anı eşyalarıEmlak Bankası SanatGalerisVnde Türk müziğinde virtüozluk arayışı Şerif Muhiddin (1882-1967), Batılı çalgı metotlarından esinlenerek utta virtüoziteyi amaçlamış, bu yolda besteler yapmış, ciddi bir metot kaleme almış ilk saz sanatçımızdır. CEM BEHAR Klasik Türk Müziği evrenin- de, çok yakm tarihlere dek Ba- tılı anlamda bir virtüozluk kav- raınına rastlanmıyor. Gerek ic- ra üsluplan ve çalgı eğitimi yön- temleri hakkında büdiklerimiz, gerek bize ulaşmış saz eserleri bu yüzyılm başlanna dek bu tür bir anlayışın mevcut olmadığını gösterir. Virtüozluk,çaİınan sazın tek- nik olanaklannı zoriamaya, on- lan sürekli genişletmeye dayanır. Bunun için Özel temrinler yapı- lır, giderek zorlaşan egzersizler uygulanır. Çalgı öğrenimi ve metotlan virtüoziteyi geüstirme- ye yönelir, çalan da virtüozluğa enşmek için kendi fizyolojik olanaklanoı (kol ve parmak güç ve esnekliği, nefes tekniği ve ka- pasitesi vb.) genişletmeye gayret eder. Bu anlamda bir virtüozluğun devamlı olabilmesi için uygun bir reperîuvar, yani icrası zor enstrumantai eserlerin varlığı da gereklidir. Yüzyılın başlanna dek, bir-iki istisna dışında, böyle eserlerin varlığından bahsetmek mümkün değil. Virtüoz diyebi- leceğimiz ilk sâzende Tanburi Cemil Bey'dir (187H916). Kla- sik Türk musikisinde eserlerin zorluğundan söz ettiğimizde teknik icra güçlüğü değil, doğ- ru entonasyonu bulmak ve ince süsleme nağmelerini tam olarak icra edebilmeyi kastederiz. Her perdenin hakkıyla basılması, ta- vu ve eda vakalannı bozmaksı- zın icra edilen makamın seyrini belirleyen küçük yaratıcı nağme- lerin ortaya çıkarılması, esas olan budur. O kadar ki keman ya da viyolonsel gibi çalgılar klasik Türk müziğine ithal edil- diğinde bunlann teknik olanak- lannın ancak kuçük bir bölumu kullanılmış, virtüozluk olanak- lan bir kenara bırakılmıştır. İcrada kıvrakbk ve çabukluk, el ve parmak becerisiyle şaşırtı- cı maharetler sergileyip altşılma- dık ses bileşimleri oluşturmak, Tanburi Cemil Bey'in başardığı şeylerdir. Yani Paganini'nin yüz elÛ yıl önce kemanda yaptığını, ŞERİF MUHİDDİNİN SON UDU — Emlak Bankası'nın Tü- neldeki sanatgaierisindeŞerif Muhiddin Targan'ın tablolannm yanı sıra saz ve eşyaları da sergileniyor. (Fotografrtbrahim Giinel) pratik açıdan, tanburda Cemil Bey yapmıştı. Tanburi Cemil'in virtuozluğu maalesef sadece taş plaklardaki icra ve taksimlerinde kalmıştır. Yepyeni bir tanbur çalma üslup ve ekolünün yaratıcısı olan ve çok sayıda izleyicisi bulunan Ce- mil Bey ardında bu virtuozluğu uygulatabilecek ve geliştirecek nitelikte saz eserleri bırakma- mıştır. Daha önemlisi, kendi öz- gün icralarını aydınlatıp öğrete- bilecek bir tanbur metodu da aktaramamıstır. Tanburi Cemil'den de etkilen- diği bilinen viyolonselci ve ud virtüozu Şerif Muhiddin Tar- gan'ın durumu ise çok farkhdır. Şerif Muhiddin, Batılı çalgı me- todlanndan esinlenerek başın- dan beri udda virtüoziteyi sis- temli olarak duşünmüş bu yol- la kaprisler, ettidler bestelemiş< ve virtüoz yetistiraıeye yönelik ciddi bir metod kaleme almış ilk saz sanatçımızdır. Uduyla yun- dışmda resitaller veren ve özel olarak ud için yaalmış ilk par- çaları besteleyen Şerif Muhid- din, udun çalınıs tekniğini bü- yuk olçüde geliştirdi. On iki yü süreyle Bağdat Kon- servatuvan'nda müdürlük ve ud bocalığı da yapan Şerif Muhid- din burada Arap âleminin en büyük udileri sayılan Mönir Be- şir ve Cemil Besİr kardeşleri ye- tiştirdi. Ud icrasma farkh bir an- layış getirmeye çalışan, bu saz için yeni kuÜanım aianiannın öncüsü sayabileceğimiz Şerif Muhiddin Targan ne yazık ki Tanburi Cemil'in aksine, klasik Türk müziği çevrelerinde izleyici bulamadı. Kuru virtüozluğa hiç- bir zaman iltifat etmemij olan bu çevrelerde Şerif Muhiddin- in yaklasımı hep donuk ve mu- zikalitesiz bulunmuş, çoğu kez örneğin Udi Nevres Bey ve hat- ta Yorgo Bacanos'un daha gele- neksel fakat duyarlı icraları ter- cih edilmiştir. Bir çalgınm temel icra üslubu ancak yüz-yüzeUi yılda bir deği- şir. Yüzyılın baslannda Tanbu- ri Cemil Bey tanburda esaslı bir üslup değişikliği yaratmıştı. Son 30-40 yıl içinde ise neyzen \iyazi Sayın bu sıçramayı neyde ger- çekleştirdi. Böylece yüzyılımız İki çalgıda esaslı üslup değişim- lerine tanık oldu. Ancak Şerif Muhiddin'in yepyeni virtüozite- sinin ud ıcralannda bu tür bir anlayıs değisikliğine neden oldu- ğunu ileri surmek mümkün gö- rünmuyor. w Pir Sultan'a bir yasak daha • Kültür Seırisi — Ankara Birlik Tiyatrosu'nun sahnelediği "Pir Sultan Abdal"a bir yasaklama da Ankara Valiliği'nden geidi. Anadolu Sanat Merkezi'nde oyunu iki gün sunan topluluğa dün valilikten yasaklama emri geidi. ABD'nin yöneticisi Zeki Göker, oyunun bugüne kadar altı kez yasaklandığmı, ancak savcılık ve idare mahkemesi kararlarıyla her seferinde oyunu sergüemelerinin mümkün olduğunu belirterek şunlan söyledi: "Biz bu yasakiamadan sonra yine Idare Mahkemesi'ne gideceğiz. Bu oyunun idare mahkemesi kararlanyla oynatıldığını artık herkes biliyor. Neden hamen yasaklamaiar sürüyor? Eğer gerekirse oyunun yazan Erol Toy'la birlikte Ankara il sınırlanndan TBMM'ye kadar yürüyeceğiz". Grup Cumartesi Kadıköylde • Kültür Servisi— Mimar Sinan Üniversitesi Resim, Heyke,! Müzesi Doç. Nuri Temizsoylu Atölyesi'nden yetişen öğrencilerin resim sergisi 25 şubat pazartesi gflnü Kadıköy Belediyesi Merkez Sanat Gaierisi'nde (Kadıköy eski vapur iskelesi karsısı) açılıyor. Sergi, 6 mart tarihine dek sürecek. Grup Cumartesi adı altında toplanan öğrencilerden Ayla Can, Tahir Ekmekçi, Turhan Erdem, Guneş Ertinan, Tülün Harmankaya, Suna Orel ve Bülent Uçucu'nun çahşmaiarı sergide yer alacak. 4 Kuşaklararaâi Diyalog' • Kültür Servisi — TÜSES Vakfı'mn düzenlediği toplantılar kapsamında bugün saat 14.00'te "Kültürde Kuşaklararası Diyalog" baslıklı bir toplantı düzenlenecek. Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda gerçekleştirüecek paneh' Onat Kutlar yönetecek. Konuşmacılar Kürsat Başar, Enis Batur, Atilla Dorsay, Doğan Hızlan ve Latife Tekin. 'H.AH Yücel'i Anarken' • Kültür Servisi — Caddebostan'daki Kadıköy Kültür ve Sanat Merkezi'nde 26 şubat salı günü yapılacak "Hasan Ali Yücel'i Anarken" başhklı toplantının saatinde değişiklik oldu. önceden saat 19.00'da yapılacağı belirtilen toplantı saat 17.00'ye alındı. Konuşmacı olarak Mualla Anheiger, Mehmet Basaran, Vedat Günyol, Sami Karaören ve Can Yücel katılacaklar. "Türkiye'de Koleksiyonculuk ve Müzayedecüik" baslıklı panel ise aynı mekânda bugün saat 15.00'te gerçekleştirilecek. Konuşmaalar: Hami Çağdaş, Prof. Belkıs Mutlu, İzzet Günay ve Bingöl Tezel. BUGÜN • Sinemada pazartama Ajans FTV'nin düzenlediği sinema söyleşilerinin bu haftaki konusu "Sinemada Tanıüm ve Pazarlama." Atatürk KitapüğVnda saat 14.00'te baslayacak söyleşinin konuklan Engin Ayça, Burçak Evren, Serhat öztürk. • Pmar Kür imzalıyor Yazar Pınar Kür, kitaplannı saat 15.00-16.00 arası • Epsilon Kitabevi'nde (Etiler-Alkent Ahşveriş Merkezi) imzaJayacak. bugün bilsak 23 ŞUBAT CUMARTESİ: 14.30Oyunculuk: Haluk BİLGİNER 16.00Bilsak Konserleri: Fcıhi TANER ve Toplama Adamlar" IJüzcnlcycn: Nejaı YAVAŞOĞULLARI Cafe-Foyer-Bar(Giris) 12.00-00.30 Rock Cafe-Bar(5.Kaı) 15.00-18.00 HcavyMctal 18.00-24.00 Rock 15.00 Emalpi 21.30 Erkin KORAY 1 • • J bilsak, sırasclvilcr cadv soğancı sok. 7 cihangir 143 28 79-99
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle