23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Sahıbı Cumhunyet Malbaacılık vc Gazeıecıhk Turk Anomm Şırkcıı adına Nadlf Nadi 0 Gcnel Vayin Muduru Hasan Ctnul. Mucssese MudunJ Emın. LjıklifU, Yazı ljlen MUdunı Oka> GÖIKHHI, # Habcr Merkrzı Müdurü Valçuı Baycr, Savfa Duzenı Yonetment Mı Acar 0 Temsıktier \NKARA \fc»f! T.n. İZMİR Hlkmrl Çnink»». ADANA Çeti» I; Polılıka CtM b g k ı p ı . Dı, HaÜCTİer t ı ı » fclc. Etonomı C « f b Tartn. Is Sendıkj Şakfia faatacı kuhu- Cdal LıM. Isunbuf Haberlen KtnuJ KaçMk, Eğıum Gcocs) ŞB>IM >u- Ha^erle' NccdM Doiu, Spor Dajıısmam AMllfcadlr YKriBaa. D121 Vazıllr b r n ı Çal«U». Anşlırnu Şaku *!».>, Dtuclimc AMdbl Vun # koordmau* Uact konüua 0 ViaL !,ter LnH tıt.l 0 Mahncbc Bnlral feacr 0 Buı.e PlanHna N<-.|i Ow.t>««fl> 0 Reklam AIK Tona 0 E. toyinlar Holn \k*ol 0 IdaT HHH?IB Garer 0 Işleimc Oadff Çettk £ Btig ijjem Nul lul 0 Ferconel ftnıı ««/vfo B»skan VatfrNdı Oktmy \kM. lıjpa faw, H ı u ı Ctmml HıkHM Çcuakl}*. Okı> G M m ı . L|ar N M n tlbu Sdfak Mi %ltmn Akacl Taa &utın « b w t Cumhunvet Vtabualık ve Gazaeaiık T \ ^ Turkocagı Cad 39 4] Caialoftu '43M Isl PK 246 Isunbu! Td <12 05 05 |2O hat). Tcto 22246 Fu <!• 526 60 72 0 BumJar Aaklra: Zısa Gokalp Blv Inkılap S. No 19 4 Td 133 tl 4M~ Tel« 42344 Fıx (4) 133 J< 65 0 baur H Zıya Btv 13*2 S 2>3. Tri 13 12 30 Tete* 52359 Fax (51) 19 53 60 9 Adan Inünu Cjd 119 S No I Kal I ü) 19 37 52 (4 haa Tefc» 62H5 Faı (71) 19 25 TV TAKVİM: 23 ŞUBAT 1991 Imsak 5.16 Guneş: 6.41 Oğle: 12.22 Ikındi- 15.23 Akşam: 17.54 Yatsı: 19.13 AkkuyuNükleer Santnah'nda deprem riski Akkuyu'da yapımı öngörülen santralın kumlacağı bölgenin aktif bir fay hattı Ustünde olduğu belirtiliyor. Bazı uzmanlar fayın oynaması halinde santralın çatlayabileceğini ve büyük bir facianın yaşanacağını öne sürüyorlar. TÜREYKÖSE tZMİR — Akkuyu Nükleer Santrab yıllardır sürüncemede kalırken santralın kunüması öngörülen bölgedeki deprem riski de tartışma konusu oldu. Dokuz Eylül Üniversitesi De- niz Bilimleri ve Teknolojisi Ens- titüsü Deniz Bilimleri Anabüim DaJı Başkanı Prof.Dr. Snngn Gökçen, bölgede üç yıldır yap- tıkları araştırmalar sonunda santral yakınındaki fayın aktif olduğunun ortaya çıktığmı be- lirterek "Bu fay oynana vc çö- kene stuıtnd çattar, o zaman bir nükleer fada olabüir" dedi. TEK'e santralın deprem di- zayn ölçütleri konusunda bir rapor hazırlayan ODTÜ înşa- at Mühendisliği BölümU'nden Prof.Dr. Polat Gurkmn ise "BİZ }u anda elimizdeld verttere gö- re çok biytk bir riak görniyo- ruz. Dtzayn içta orta jiddedi bir •ayati «tepremi yeterü baldak" diye konuştu. Akkuyu Nükleer Santralı projesi yıllardır tartışılıyor. Yap-işlet-devret modeliyle ya- pılması öngörülen santral için bugüne değin tsveç ve Kanada fırmalanyla çeşitli görüşmeler yapıldı, ancak fınansman so- runlan çözümlenemediği için anlaşma sağlanamadı. TEK'in enerji raporlarında bu santra- lın en geç 2010 yüında devreye girmesi planlanırken bu konu- daki girişimlerin sürdüğü bil- dirildi. Bu arada santralın yapılma- sı düşünfllen bölgenin deprem riski konusunda da değişik gö- rüşler ortaya çıktı. Alanya- Mersin arasında üç yıl süreyle K.Piri Reis gemisiyle sismik araştırmalar yapıldı. Dokuz Eylül Üniversitesi De- niz Bilimleri ve Teknolojisi Ens- titüsü'nden Prof.Dr. Sungu Gökçen, Prof.Dr. Nuran Gök- çen, Doç.Dr. AtiUa Ulug ve tn- giltere'de Keele-Staffs Üniversi- tesi'nden Prof.Dr. GUbert Kel- ting tarafından yapılan araştır- ma, NATO ve TÜBİTAK tara- fından desteklendi. Prof.Dr. Sungu Gökçen, araştırmanın sonuçlanna ilişkin olarak şu bilgileri verdi: "Bölgede daha öncc kara ça- hşmalan yapılmıştı. 1987-1990 yıllan arasuda da deniz çalış- malan yapddı ve deaiz dibhıde- U f n ç çökehiertB yafü haritaa çıkanML Böigedeki Ecenif fay Intaiı, biyttk bk fay. Ba fayın aktif otap oimadtgj tarbşma koauayda. ÇankM bn fayın 20-25 km baüsuda Akkayn Nildeer Sutrah fantecak. Hz araştınnaıııu sonanda Ecemiş fay karaıaştfiHiıı deaizde de Kıbns'a dognı 80-90 kilometre devam ettiglıü ve ba fayıa gi- •üBÖzde de aktif oldugıma sapUdık.' Prof. Dr. Sungu Gökçen, fa- yın aktif olmasımn Akkuyu Nükleer Santralı açısından yol açabilecegi tehlikelere de dikkat çekerek "Fay oymarsa birkaç aıetreyle birkaç yüz metre ara- snda bir çökme ya da oyaama sağlar. S*atnüın böyle bir çök- me ya da oynama sonuıda çat- laması kalinde böyük bir nük- leer fada oiabilir. Biz araştır- mamız sırasında bnnu tesadü- fen gördük. Bu risk konusun- da deprem möheadlsieri ve in- $aat maaendisterini uyannak istiyonız" dedi. TEK tarafından Akkuyu Nükleer Santrah'nın deprem di- zayn ölçütlerinin belirlenmesi için ODTÜ Jeoloji Mühendis- liği ve Inşaat Mühendisliği bö- lümlerine de bir araştırma yap- tınldı. ODTÜ lnşaat Mühen- disliği Bölümü öğretim üyele- rinden Prof.Dr. Polat Gürkan, yaptıklan çalışma konusunda şunları söyiedi: "Biz böyie bir yapuun manu kalması bekleneoek hayaü dep- rem yiddetinin ne oiabilecetini araşdrdık. Dizayn için orta sid- dette bir depremin göz önüne almmasını yeterii bnldnk. Ece- miş fayı Akdealz'e doğru aza- nıyor, ama Akdeniz'e girip gir- îi »u anda müaakasa ko- AZERBAYCAN'A DtREKT TELEFON Alo^Bakü nasdsen, yahşısen! Azerbaycan, Türkiye'deki telefon hattına entegre oluyor. Ankara ile Bakü arasında 60 telefon kanalı bağlanıyor. Bakü ile 'yurtiçi' gibi görüşme yapılabilecek. TAYFUN GÖNÜLLÜ ~ ANKARA — Azerbaycan telekomünikasyonu, Türkiye 1 deki telefon ağına entegre olu- yor. Telefon hatlarının devre- ye ginnesiyle Azerbaycan ile Türkiye'nin içinde şehirlerarası görüşme yapılıyormuş gibi ko- nuşma olanağı doğacak. PTT Genel Müdurü Emin Başer, "Kurdnğıunuz tesis 480 kana- la kadar miisait. Ancak sn an- da 60 telefon kanalını baglay-acagız" dedi. Başer, Azerbaycan'ın Türk- iye'deki telefon ağına entegre olmasının ülkemizdeki gibi şe- hirlerarası görüşme anlamı ta- şıdığını ifade etti. Türkiye içine ve dışına doğ- rudan haberleşme olanağı sağ- layacak çalışmaların son aşa- masında olduğu belirtildi. Azerbaycan, PTTnin kurduğu yeni sistemle Türkiye üzerin- den Avrupa ve Amerika ile doğrudan görüşebilecek. PTT'nin Ankara'daki ana santralına entegre edilecek Azerbaycan telefon sebekesi- nin nasıl f^1ı«»ragi konusunda bilgi veren Genel Mudür Ba- şer, "Türkiye içindeki şebirie- raras koauşmalarda dognıdan dogruya, sanld bizim bfa* şehir santralunızmış gibi konnşabile- ceklerdir" dedi. Yetkililer, teknik bilgi verir- ken "Azerbaycan, Ankara'da- ki santralımıza baglanacak. Kavaldıdere'deki bir telefon santralı nasıl Ankara'daki merkez santralunıza bağlıysa ve yurtdısı göröşmeierini bu kanai ile yapıyorsa, Bakii'de- ki telefon saatrah da Ankara^ daki santnüımıza bağlanıyor. O santral azcrinden Türkiye^ yi ve Amerika'yı arayacak. Ay- •ı sekilde biz de Tttrldye'den Azerbaycan'ı anyonak, örne- gin arayan il tzmir ise Anka- ra'daki santralunıza baglana- rak bnradan çıkıs yapüacak, Bakü santralına girecek" dediler. "Oxytocin" adlı hormon, ilkbaharda seks duygularını ayağa kaldırıyor Aşkından ölüyorutnBir beyin hormonu olan "Oxytocin", doğum sırasında salgılanarak bir tür sancı da yaratıyor. Ancak bu hormonun asıl özelliği hayvanlarda ve insanlarda tensel temas ve çiftleşme isteğini arttırması. Uzmanlar, bu hormonu fizyoloji ve davranış arasında bir "köprü" olarak niteliyorlar. HAVALANAN DUYGULAR — İlkbahar ay larında tüm canlılarda karşı cinse karşı bir islek uya- nıyor. "Oxytocin" bormonu insanlann olduğu gibi ha>vanların da duygulannı havalandınyor. Dış Haberler Servisi — "Oxytodn" adında bir "beyin hormonu" tüm memelilerde "ilkbahar" duygularını ortaya çıkararak, heyecan içinde karşı cinsin yakınhğını aramalanna yol açıyor. Dokuz aminoasitten meyda- na gelen bu hormon, ilk kez 1903 yılında keşfedilmiş. 195O'de de sun çözülerek yapay bir sekilde üretimine başlandı. Sancılann ortaya çıkışını sağla- yan bu hormondan Amerika'da her iki doğumdan birinde yarar- lanıhyor. Haberi veren Alman "Der Spiegd" dergisine göre araştır- macılar ancak son yıllarda bu bio-kimyasal doğum yardımcı- sının yalnızca beklenen sancıla- ra yol açmakla kalmadığım keş- fettiler. Yapılan deneyler, "Oxytocin"in tüm organizma- yı harekete geçirerek hayvan ve insanlarda sosyal davranışlan da etkilediğini gösterdi. Primatlar örneğin, Oxytocin şınnga edildiğinde ten temasma büyük bir gereksinim duyuyor- lar. Birbirlerine yaklaşıp sarmaş dolaş oluyorlar. Fareler ya da koyunlar daha büyük bir ilgiy- le çocuklanna yöneliyorlar, di- şi hayvanlann göğüslerinden sütler fışkınyor, erkekler çocuk- lanyla oynaşıp rahatsız edenle- ri kovalamaya başlıyorlar. Ancak hayvanlara Oxytocin düzeyini düşüren bir madde en- jekte edildiğinde, bu tür sosyal davranış birden yok oluyor. Da- ha önce ısrarlı bir sekilde yuva yapımıyla ilgilenen erkek fare- ler, işleri guçlerini ortada bıra- kıp ortadan sıvışıyorlar. Kann- lan acıktığında ise yavrularını yemekten bile geri kalmıyorlar. Amerikalı zooloji profesöriı Sue Carter'a göre "Ox>tocin", evrim içinde değerlendirildiğin- de son derece eski bır hormon. Carter, ten temaslarına neden olan bu hormonun eski zaman- larda "sosyal Oişldlerin gehşimi- ne katluda botundııtunu" Ueri sürüyor. Anatomi uzmanı Gus- Uv F.Jirikovski ise Oxytocin'i "fizyoloji Oe davranış arasında bir köprü", aynı zamanda da beden ve ruh ile canhlar arasın- da bir şerit olarak görüyor. Ancak uzmanlar, cinsel istek- leri teşvik etmekle birlikte, ik- tidarsızlığa bu taş devri honno- nunun bir çözüm getirmediği görüşunde. Gerçi maymunlar kendilerine Oxytocin şınnga edildikten sonra ereksiyon olu- yorlar ve her iki cinsden fareler de hemen cinsel ilişkiye geçmek istiyorlar, ama bu hormon ge- rek cinsel yaşamda gerek do- ğumda yalnızca önceden hazır- lanmış eylemlerin pratiğe dö- nüştürülmesine yardıma olu- yor. örneğin bu hormon, fareler- de yalnızca çiftleşme zamarun- da cinselligi teşvik ettiği gibi toplumsal otmayan türlerde hormona rağmen herhangi bir etki gözlenmiyor. Oxytocin beyin aracılığıyla et- kili oldugundan tek başına ya- şayanlan toplumsal davranışla- ra zorlayamıyor. Uzmanlann tespit ettiğine göre orgazm sıra- sında kan kanallanna büyük bir Oxytocin dalgası yayılıyor. Bu dalga cinsel eylemin tamamlan- masmdan sonra da sosyal ilişki- lerin daha da sağlamlaştırılma- sına neden olan "banşçıl ve ger- ginlikten anndınlnuş bir orta- mın oiuşmasuıa katkıda bulunu- yor." Doğum sırasında da aynı et- ki gözleniyor. Doğal bir sekilde ortaya çıkan Oxytocin "seli" in- san ve hayvanda yeni doğanla daha sonra hiçbir zaman bu ka- dar yoğun olmayacak bir ba- ğımhhğa yol açıyor. Yavruları yanlanndan aiınan anne koyunlar aradan birkaç sa- at gaçince, kendi kuzulanm ya- bancı diye reddediyorlar. Ama neredeyse yok olmaya yüz tut- muş anaük duygulan "Oxyto- cin" yardınuyla tekrar geliştiri- lebiliyor. Turistler, Dalyarfı korumasız buluyorCaretta kaplumbağaları ile ünlü Dalyan'a gelen turistler arasında yapılan ankette büyük çoğunluk çevrenin yeterince korunmadığı konusunda görüş belirtti. Çevreciler, Dalyan'ın örnek bir 'ekolojik turizm merkezi' olması gerektiğini söylüyorlar. HAKAN KARA tZMİR — Alman Çevre örgütü AGA tarafın- dan gerçekleştirilen suıket, Dalyan'ı ziyaret eden yabana turistlerin çoğunluğunun bölgede çevre için yeterii konıma önlemi alınmadığı görüşün- de olduklarım ortaya koydu. Anketin aym zamanda Dalyan'ı ziyaret eden yabana turistlerin çevre konusunda duyarlı ol- duklarını da gösterdiğini belirten Alman çevreci Güntber Peter, "Avrupa'da ekolojik turizm ha- reketi hızla geuşiyor. Dalyan, ekolojik turizm açı- sından ornek bir yer olma şansına sahip. Bu şan- sın iyi kullanılacagını ve kısa donemli kâıiar için harcanmayacagını umuyonız" dedi. AGA tarafından Dalyan'da düzenlenen anke- te, 938 yabancı turistin katıldığını, bunlardan 257'sinin günübirlik turlarla geldiklerini, 681'inin ise Dalyan'da iki gunden daha uzun sure kaldık- larını beürten Günther Peter, anketten sağlanan ilk sonuçlan şöyle değerlendirdi: "Ankete katılan yabancı turistlerin yıizde 73'ii Dalyan'da çevrenin korunması için aiınan önlem- leri yetersiz buMuklannı dik getirdikr. Dalyan'da iki giınden fazla kalan, yani günübirlik turlarla gelmeyen 681 turistin neden Dalyan'a geldigini sorduğumuzda. yiızde 14'unun anük harabeler, yüzde 15'inin de deniz ve kumsal için Dalyan'a geldiklerini saptadık. Sadece kaninmbağalann yumurtladıklan alanı merak ettikleri için gelen ahşümışın dışındaki tu- ristlerin oranı ise yüzde 11. Ancak ankete katı- lanlann yüzde 60'ı bölgenin benuz bozulmamış dogal güzeilikleri nedeniyle Dalyan'ı tercih ettik- lerini vurguladılar. Bu onerali bir gostergedir. Dalyan'da kalanlann yuzde 63'u de yaşanan hızlı turistik gelişmenin bölgenin dogal güzellikleri- ni yok edebilecegi endişesini dik getirdiler." Anketten sağlanan ilk sonuçlann bile Dalyan'a günübirlik turlarla değil, birkaç gun kalmak için gelen turistlerin çevre konusunda oldukça duyarlı olduklarım ortaya koyduğunu behrten Gunther Peter, "Ancak çevre konusunda duyarlı olan bu turistlerin, bölgede yeterli koruma onlemlerinin alınmadığı inancında olduklarına ilişkin goruş- leri de oldukça onemli" dedi. İlk aşamada denizkaplumbağalanyla dünya çapında bir üne kavuşan Dalyan'ın sahip oldu- ğu doğal güzellikleriyle de bu unünu giderek pe- kiştirdiğine dikkat çeken Peter, "Dalyan, Avru- pa'da ekolojik turizm hareketinin hızla geliştiği bu donemde gerçekten biıyuk bir şansa sahip. Burası ekolojik turizm açısından örnek bir yer oiabilir. Ancak bunun için bölgenin gerçekten ciddi bir biçimde korunması gerekir" diye ko- nuştu. Günther Peter, bölgede yaşayan insanların da ileriyi görmesi gerektiğini belirterek şu görüşle- ri dile getirdi: "Eger burası kitle turizminin bir merkezine do- nüştnnilürse bölgede yaşayan in«anlar, 4-5 yıl için büyük gelirler saglayabilirler. Ancak böylesi bir gelişme bölgenin ekolojik dengesini alt- üst eder. Gelirier beş yüın sonunda hızla azalmaya baş- lar. Kısa donemli büyük kârlar için bölgenin fe- da edilmemesi gerekir. Yaşanan birçok olumsuz örnek ortada. Dalyan'da yaşayan insanlann bu- nu gormesi ve konunun bilincine vannası gerekir. Şu anda Dalyan'da bu bUincin geliştiği pek söylenemez. Çevreciler sanki bölgenin korunması için çabalayan insanlardan öte gerçekkştirdikleri etkinliklerle Dalyan'ın reklamını yapan, böylece daha çok turist gelmesini sağlayan kişiler olarak görülüyor gibi bir izlenime kapıldım. Yani çev- reciler reklam yapsın, daha çok turist gelsin, biz de gelirlerimizi arttıralım gibi. Umanm bu izle- nimim yanhştır. Tabii ki Dalyan'ın turizm gelir- leri artacakür. Ancak bu alanda doğanın yok edilmesi pahasına bir gelişme yaşanmamalı. Yok- sa olumsuz turizm, turizmi baltalar." Günther Peter, gerçekleştirilen anketin bilgi- sayarla değerlendirildiğini belirterek bu raporun Türkiye'deki yetkililere de iletilecegini açıkladı. Fotoğmf sanatçısı Sami Günefin cenazesi AKM'deki törenden sonra toprağa verildi 'Çıkmadıgı tepe, tırıııaıııııaclıgı dağ yoktu' GÜNER AKM'DE — Fotografçı Sami Güner için AKM'de düzenlenen törende, dostlan, sanatçının özenli uğraşını dile getirdiler. (Fotoğraf: İbrahim Günel) Kültür Servisi — Bolu yakın- lannda geçirdiği bir trafık kazası sonucu önceki gün yaşamını yitiren fotoğraf sanatçısı Sami Güner için dün Atatürk Kültür Merkezi'nde bir tören duzenlen- di. Törene Enerji ve Tabii Kay- naklar Bakanı Fahrettin Kurt, .ANAP Milletvekilleri Mesnt Yılmaz ve Mükerrem Tasçıoglu 1 nun yani sıra sanatçının çok sa- yıda yakım ve fotoğraf sanatçı- ları katıldı. Törende bir konuşma yapan fotoğraf sanatçısı Mehmet Bay- han, Sami Güner'in "Çok sev- digi nlkesinin en uzak koşeleri- ne dek objektifini götüren bir sanatçı" olduğunu söyiedi. Sa- mi Güner'i "yorulmaz nsta" ola- rak tammlayan Mehmet Bay- han, "O bu cennet ülkeyi sevme- mizi, başkalanna da sevdirme- mizi ve durmadan çahşmamızı isterdi. Hangi meslek dalında olursa olsun hepimizin bu çag- nya uyacağını umanm" dedi. Mimar Sinan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Gündüz Gök- ce de konuşmasına, bir tngiliz yazann, "Ölümün en kötii yani, telafi edilemeyişidir" sözleriyle başladı. "her yaşamın soluşu- nnn, her yaprağın döküluşü- nün" acı verdiğini soyleyen Gök- çe, şöyle devam etti: "Batı lite- raturünde 'kısa mumlar' diye bir deyim vardır, erken kaybedilen sanatçılar için söylenir. 1991 yı- lının ilk yansında kaybettiğimiz degerii sanatçılar Ahmed Adnan Saygun, Bülent Tarcan ve niha- yet Sami Guner bayağı uzun ya- şadılar, ama hâlâ verecek çok şeyleri vardı". Sami Guner'i bir delikanlıya benzeten Gündüz Gökçe, "Sami Güner bir mum gibi eriyemezdi o enerjiyle; an- cak kazayla ölebilirdi ve nitekim öyle oldu" dedi. Kültür BakanlığVndan met Özel de Sami Güner'in bü- yük bir vatansever olduğunu söyleyerek "Çıkmadıtı tcpe, ür- manmadığı dag katanamıştı. Objektifi, devamh güzelf gördü. IMyanamazdı larkrye've. buive Türkiye Oebütüııleşmaıtr dedi. Sami Güner'in çektiği her slaytın anısım anlatmayı çok sevdiğini soyleyen Mehmet özel, "Bir fotografı naal çeküğmi sa- atlerce anlatırdı. Çin'de ödnl al- dıgı Ağrı Dagı fotoğrafının öy- küsunü de bana uzun uzun an- latmıştı, sonra o fotografıyla dünya çapında ödül aklı" dedi. Sami Güner'in cenazesi, Dol- mabahçe Camii'nde kıhnan ce- naze namazından sonra Karaca- ahmet Mezarhğı'na defnedildi. Ada vapurunda düzenleme • İSTANBUL (AA) — Şehir Hatları lşletmesi'nin Adalar vapur seferleri yeniden düzenlendi. Türkiye Denizcilik Işletmeleri Şehir Hatları Işletmesi'nden yapılan açıklamaya göre yolculann istekleri doğrultusunda Sirkeci'den Adalar, Adalar'dan Sirkeci'ye vapur seferlerinde yeni bazı düzenlemeler yapıldı. 25 şubat pazartesi günü başlayacak düzenlemeye göre Büyükada'dan saat 06.25'te hareketle Heybeü, Burgazada, Kınahada, Kadıköy, Sirkeci'ye yapılan seferlerin başlama saati 06.00'ya, Büyükada'dan saat 17.15'te hareketle Heybeliada, Burgazada, Kınalıada, Kadıköy ve Sirkeci'ye yapılan seferin kalkış saati de 17.05'e alındı. Yeni düzenlemede, Sirkeci'den saat 19.15'te hareketle Kadıköy, Kınalıada, Burgazada, Heybeliada ve Büyükada olarak gerçekleştirilen seferin başlama saati de 18 45 olarak belirlendi. 'Pedal çevir ömrün uzasın' • ANKARA (ANKA) — Amerikalı sağhk uzmanlan, doktor izni olmak koşuluyla haftada üç gün 20'şer dakika bisiklete binmenin kalp-damar hastahklarından kolesterole, stresten bağışıkhk sistemi zayıflığına kadar birçok rahatsızlığın önüne geçilebileceğini Ueri sürdüler. ABD Haberler Dergisi'nde vayımlanan Michael Cummings imzah yazıda, Amerika'da 54 milyondan fazla kişinin düzenü olarak bisiklete bindiği ifade edilerek bu sayının 10 milyona yakımnın 54 yaşm üzenndeki kişilerden oluştuğu belirtildi. Bilgisayara özel gözltik • ANKARA (UBA) — Japon ve Alman firmalan bilgisayar kullanan kışilerin gözlerinin bozulmasım önlemek için özel brr gözlük camı ürettiler. Üretilen yeni gözlük camlannın bilgisayardan gelen ultraviyole ve morötesi ışmlan yüzde 50 oranında süzdüğü ve bu ışınlann göze verdiği zararlan önlediği bildirildi. Honıa Dalyanı knrtanlacak • İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) — Türkiye'nin en büyük balık üreme alanlanndan biri olan Homa Dalyanı'mn kurtarılması ve eski haline getirilmesi için beş yülık bir program uygulanacak. Dalyanda kirlenme ve bilincsiz avlanma nedeniyle bahk üretiminin düştüğü belirtiliyor. Ege Üniversitesi Su Ürünleri Yüksek Okulu uzmanları tarafından yapılan incelemeler sonucu dalyanın eski haline getirilebilmesi ve bahk üretiminin arttınlabUmesi için bir program hazırlandı. Kaçak sikke • ANTALYA (AA) — Kumluca ilçesine bağlı Karagören köyünde bir ihbari değerlendiren jandarma ekipleri, Kemal Boykan'ın evinde yaptığı aramada Roma devrine ait 17 adet gUmüş sikke ele geçirdiler. Soruşturmayı genişleten jandarma, aym köyde oturan Ahmet Kural adlı kişinin de 15 adet gümüş sikkeyi Baki Traş adlı kişrye sattığını belirledi. Baki Traş da gümüş sikkeleri Antalya'da satarken suçüstü yakalandı. Uludağ'a imdat çanı • BURSA (AA) — Uludağ'da kaybolan veya kaza geçiren kayakçılan kurtarmak için önlemler alıruyor. Uludağ Cennetkaya-Fatihtepe ve Kuşakhkaya hattının dörtte üçlük bölümü "kınnızı emniyet ağı" ile çevrildi. Dağda kaybolan kayakçıların bulunmasını sağlamak amacıyla belli alanlara Batı standartlarında "imdat çanı" monte edildi. Bu arada Uludağ'da haberleşmeyi sağlamak amacıyla Beden Terbiyesi Bursa tl Mudurluğu ile Beceren Oteli ortaklaşa telsiz ağı kurdu. Yedi telsizle oluşturulan ağ sayesinde kazalar, anında merkeze iletilecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle