Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 17 ŞUBAT 1991
17 Şııbat, Önemli Bir Gtin...
HIFZIVELDET VELİDEDEOĞLU
Merkezi Zürih'te bulunan tsviçre Hukukçu-
lar Kurumu'ndan 1961 yıhnın mayıs ayında bir
mektup aldım. Yurttaşlar Yasası'nın (Medeni
Kanun'un) yürürlüğe girişinin 50. yıldönümü
dolayısıyla lsviçre üniversitelerinde ve yargı
ortamında bu yıldönümünü kutlamak için Av-
rupa'nın türlü ülkelerinden davet edilen üni-
versite rektörleri, hukuk fakültesi dekan ve ki-
mi öğretim üyelerinin katılımıyla büyük bo-
yutlu bilimsel şölen ve etkinlikler yapılacak-
mış. Şimdiden hazırhğa başlamışlar. Bu ara-
da benim de bu kutlamaya katılıp Isviçre'nin
Almanca öğretim yapan dön üniversitesinde
birer konferans vermemi öneriyorlardı. Kon-
feranslann konusu tsviçre'den küçük değişik-
liklerle aldığımız Yurttaşlar Yasası'nın (Mede-
ni Kanun'un) Türkiye'de hangi ölçülerde uy-
gulanabildiğinin somut örneklerle belirlenme-
siydi. Batılı ülkeler ve özellikle îsviçre, Medeni
Kanun'daki aile ve miras kurallarının, Türki-
ye'nin Islam şeriatına dayalı dinsel gelenekle-
riyle çakışacağını göz önüne alarak, bu yasa-
nın ülkemizde tam anlamıyla yerleşip yerleş-
mediği konusunda kuşkuluydular. O tarihte
Yurttaşlar Yasası'nın Türkiye'de yürürlüğe gi-
rişi üzerinden yaklaşık 35 yıl geçmişti. Bu 35
yıllık uygulama bütün Batı Avrupa'da oldu-
ğu kadar Isviçre'de de merak konusuydu.
lsviçre Hukukçular Kurumu'nun çağnsını
kabul ettim. 1962 yıhnın başında Zürih'te ol-
dum. Benim için tartışmah bir konferans
programı hazırlamışlar; bir buçuk saat süren
konuşmamı bitirdikten sonra Isviçreli öğretim
üyeleri, yargıçlar, başka hukukçular, özellik-
le aile ve miras hukuku kurallannın Türkiye'de
nasıl uygulandığı konusunda sorular yönelt-
tiler. Miras paylaşımında, yasal mirasçılar ara-
sında sözleşme özgürlüğü bulunduğu için her-
hangi bir güçlük çıkmadığını belirttim. Aile
hukukunda ise kırsal kesimde resmi evlilik dı-
şında imam nikâhıyla ikinci bir kadınla evlen-
me geleneğinin az da olsa henuz sürdüğünü,
bu ikinci evlilikten doğan çocuklann sorun ya-
rattığını, bunun için her beş yılda bir af yasa-
sı çıkanlarak bu gibi çocuklann hukuksal ba-
kımdan babalarına bağlandığını anlattım.
Kentlerde artık ilk eş, kocasının, ikinci bir ka-
dınla evlenmesine razı olmadığından, ekono-
mik koşullar da çok evliliğe elverişh' bulunma-
dığından, Medeni Kanun dışı evliliklerin hız-
la azaldığını söyledim. Bu pürüz dışında Yurt-
taşlar Yasası'nın (Medeni Kanun'un) Türkiye1
de her yönüyle tam olarak uygulandığını, hiç
yadırganmadığını belirttim. Buna karşın aşı-
rı dinci grupların eski şeriat hukukunun aile
ve miras bölümlerini değiştiren kurallara karşı
olduklannı ve her zaman da böyle küçük kar-
şıtlıkların süreceğini, bunu doğal karşılamak
gerektiğini vurguladım. Benden sonra konu-
şan lsviçre Hukukçular Kurumu Başkanı, ken-
dileri için karanlık olan birçok noktayı aydın-
lığa kavuşturduğumdan dolayı teşekkürlerini
bildirdi. Konferans, Avrupa'nın tanınmış ga-
zetelerinden olan Neue Zürcher Zeitung'da
dört sütun üzerine geniş bir özet halinde ve-
rildiği gibi, Zeitschrift für Schvveizerisches
Recht dergisinde de metnin tamamı yayımlan-
dı. Dinleyiciler arasında bulunan Cenevre, Lo-
zan, Friburg üniversitelerinin rektör ve dekan-
lanyla, Roma ve Floransa hukuk fakültelerinin,
Almanya'dan da Freiburg Hukuk Fakültesi-
nin dekanı kendi üniversitelerinde 1963 yılın-
da aynı konuda konferanslar vermemi istedi-
ler. Ne var ki 1963 başlarında geçirmiş oldu-
ğum bir enfarktüs yüzünden, sözü edilen üni-
versitelerde ancak 1965 yılında konferans ve-
rebildim.
30 yıl önceki bu olaylan kendime bir övün-
me payı çıkarmak için değil, tsviçre Yurttaş-
lar Yasası'nın Türkiye tarafından kabul edi-
lip yürürlüğe konulmasının uygar Batı ülke-
lerinde ne büyük bir ilgi uyandırdığını vurgu-
lamak için anlattım. Niteİcim o tarihten son-
ra tsviçre hukukçulan Türkiye*ye gelip kong-
relere katıldılar, çözüme kavuşturulmamış ko-
nularda Türk Yargıtayının ve mahkemeleri-
nin nasıl içtihadlarda bulunduğunu bilimsel
olarak araştırmak gereğini duydular.
Türk devriminin hukuksal bakınundan amt
yapıtı olan "Yurttaşlar Yasası" (Medeni Ka-
nun) uygar Batı ile Türkiye*yi işte böyle ya-
kınlaştırmıştı.
Şimdi ise ANAP iktidan "Aile Araştırma
Kurumu" adı altında, devlet destekli bir ör-
güt aracılığıyla, yeni bir aile düzenlemesi ça-
hşmaları yapıyor. Böylece aile eski dinsel dü-
zene yaklaştınlmak isteniyor. Buna aile düze-
nini sağlamak değil, 65 yüdan beri Medeni Ka-
nun'la suregelen uygar, ama kadın hak ve öz-
gürlukleri bakımından zaten yetersiz olan ai-
le duzenini büsbutün bozmak denir.
Şimdi Türk Yurttaşlar Yasası'nın bundan
tam 65 yıl önce TBMM'de nasıl kabul edildi-
ğini görelim. O gün başkanhk kürsüsünde Kâ-
zım Özalp (Paşa), divan kâtipleri sandalyele-
rinde ise Diyarbakır Milletvekili Şeref, Van
Milletvekili Hakkı Beyler yer almışlardı.
Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt, ilk
sözü alarak devrimci öz taşıyan bir konuşma
yaptı. O dönemin dinamizmini yansıtan bu
konuşmadan kimi tümceleri günümüzün di-
line çevirerek buraya alıyorum:
"... Arkadaşlar, önce bir gerçegi belirtmek
isterim: Bu yasa tasansını Türk devriminin
Büyük Önderi'nden aldığım ilhamla diışüne-
rek önerdim. Bundan başka, üyesi olmakla
onur duyduğum Türk milletinin gerekseme-
lerinin ve yüce kanılunuzun devrim konusun-
da bugüne degin verdigi tarihsel ve kesin ka-
rarlardan cesaret alarak hazırladım. Bunlan
hazırlarken karşılaştıgım güçlükler içinde ya-
nıbaşımda her zaman büyük başbakanı bul-
dum(*). Ve bugün yüksek kurulunuzun kar-
şısına Türk ulusunon bttyük yaranna oldugu-
na inandığım bu yasa ile çıkıyorum.
Arkadaşlar, bu yasa. devrimin anlam ve
kavramını saptayacaktır. Bu nedenle bir an
önce onaylanıp yayımlanması, Türk ulusu için
yaşamsal bir zonınluktur. Bunlar bir an önce
uygulama alanına ginnedikçe, kararlannızla
gerçekleştirilen devrim büyük bir anlam taşı-
mayacak ve devrimden tam olarak yararlan-
mak mümkün olmayacakür. Milletimizin tan-
rısal özverilerle gerçekleştirdigi bu devrimden
yararlanması güç olacakür. (...) Devrim yolun-
da can veren devrim şehitlerini bu yasamn tat-
min edeceği düşüncesindeyim. (...) Arkadaş-
lar, Medeni Kanun'u onaylayıp kabul buyur-
duğunuz anda Türk devrimine ve Türk tari-
hine, Türk yaşamına yeni bir yön vermiş ola-
caksuuz. Bu yasayı kabul için ellerinizi kaldır-
dığınız an daha önceki on üç yüzyıl duracak,
Türk ulusuna, Türk toplumuna yeni ve verim-
li, uygar bir yaşam yolu açılacakür. Devrim
ve onun özsahibi olan Türk milleti bu tarih-
sel karanmızı bekliyor.
Türk tarihinin. benim anlayışıma göre en
üzgün siması TUrk kadınıdır. Medeni Kanun
tasansının aile toplulugu ve miras kurallan,
şimdiye degin istenildiği zaman kolundan tu-
tulup bir köle gibi yerden ysre vurulan, ama
taa ezelden beri hanım olan Türk anasını ya-
raşbgı saygın konuma getirecektir. (Bravo ses-
leri, alkışlar)
Türk milletini uygaruk yeteneklerinden yok-
SUB görenler yasanın toplumumuzda nasıl uy-
gulanmakta oldugunu göriince, düşüncelerin-
de ve iftiracı görüşlerinde ne kadar aldandık-
lannı ve hızla yol alan Türk devrimi önünde
kendilerinin ne kadar geri kaldıklannı göre-
cekler ve umanm ki sonsuz bir utanç içinde
kalacaklardır. (Bravo sesleri, alkışlar) (TBMM
Zabıt Ceridesi Devre II, cilt 22, s. 230).
Mahmut Esat Bozkurt'tan sonra Şükrü Ka-
ya, Besim Atalay, Yusuf Kemal (Tengirşenk),
Ismet Eker söz aldılar. Onlann ardından Baş-
kan Kâzım (özalp) Paşa, Türk Yurttaşlar Ya-
sası (Medeni Kanun) tasansının tümünü oya
koydu ve bu yasa 65 yıl önce bugün 17 Şubat
1926'da ayakta alkışlanarak oybirliğiyle kabul
edildi.
• • •
Yazgmın mutlu bir yaprağı olarak bu satır-
lann yazan da bu devrimci konuşmalan, top-
lantı salonunun bir kıyısında ayakta izledi ve
yine yazgının ayn bir mutlu yaprağı olarak ts-
tanbul Hukuk Fakültesi'nde Türk Yurttaşlar
Yasası'na dayalı Medeni Hukuk dersini 40 yı-
lı aşkın bir süreyle genç hukukçulara anlata-
rak çağdaş görüşlü yeni kuşaklar yetiştirdi.
Bu mutluluk duygularmın yanı sıra şimdi-
ki iktidann uzun vadeli sinsice geriye gidiş uğ-
raşılarım görmek, takdir edersiniz ki benim
için büyük üzüntü kaynağı oluyor. Bu olgu-
nun ülkemiz için yaratacağı tehlikenin bilin-
cinde olan aydınlarla birlikte ömrümün sonu-
na degin savaşım vermeyi, Atatürk'e ve O'nun
devrimci arkadaşlanna ödenmesi gereken kut-
sal bir şükran borcu saymaktayım.
(*) Başbakan, tsmet tnönü idi.
EVET/HAYIR
OKTAYAKBAL
Külüstür Olan Kiıri?"Külüstür: Yıpranmış, eski görünüşlü, bakımsız..."
Türkçe Sözlük böyle tanımlıyor uzun süredir unutulmuş bu
sozcüğü... Külüstür bir araba, külüstür bir ev, külüstür bir po-
litikacı, külüstür bir kafa. Uzar gider külüstürte ilgili anlatım-
lar.
SHP eski Genel Sekreteri bu sözcüğü yeniden güncel hale
soktu. Bir süredir, 'İkinci Genel Merkez'de yandaşlarıyla ha-
ziran kurultayına hazırlanan, orda burda takımıyia birlikte do-
laşıp SHP'nin sürdürdüğü politikaları, özellikle Körfez buna-
lımındaki tutumunu oldukça ağır sözlerle eleştiren eski ge-
nel sekreter, SHP tcinde kalacak mı, yoksa Feyzioğlu gibi yeni
bir yazgıya doğru mu yürüyecek? Şu günlerde SHP'lilerin,
dolayısıyla sosyal demokrat muhalefete yakınlık duyanların
tartıştığı, konuştuğu konu bu...
Bir parti içinde değişik kanatlar olabilir. Liderliği kendine
yakıştıran kişiler kendi aralarında çekişebilirter. Böylesi bir
görünüş belli bir ölçüde o partinin canlılığı, gücü de sayıla-
bilir. Ama sürekli partinin tutumunu beğenmemek, parti için-
de ikinci bir genel merkezin, ikinci bir partinin başı gibi gö-
rünmek elbette ki çok yanlıştır. Kamuoyu bu yüzden SHP'ye
güvenini yitirmeye başiıyor. Nedir bu? Niye durmaksızın çe-
kişirter, durmaksızın birbiıieriyle uğraşırlar, diye düşünüyor!
Bir kurultay yapılıyor. İşbaşına geliyor bir kişi ve onu tu-
tanlar... Bir yıldan çok zaman ışbaşında kalıyorlar. Ama tek
basarıları kendi takımlarını öne çıkarmak, partilileri bizden
oianlar olmayanlar' diye ikıye bölmek. Partîde tek başına ege-
menlik kurmanın savaşım vermek . Sonrakı kurultayda bu
takım yenik düşüyor. Yenilenler yeniden uğraşmaya başlıyor-
lar, o kez olmadı, ama bu kez yeniden egemenliği ele geçiri-
riz umuduyla!..
Bu tutku, bu çaba, parti çizgisinde, parti programı ve nite-
liği çerçevesinde kalsa kimsenin bir diyecegi yok. Ama eski
genel sekreter, SHP'nin Körfez olayındaki tutumuna temel-
den karşı çıkıyor; diyor ki, Ozal'ı eleştirmekten vazgeçe-
lim, üsleri Amerikaiılara kullandırmak, bu üslerden kalkan
uçaklarla Irak halkını bombaiattırmak hiç de yanlış değiidir.
Bu üsleri ABD'ye bırakmak bir savaş nedeni sayılamaz. Ame-
rikan düşmanlığı külüstür bir polrtikadır. Külüstür Anaddu kü(-
türü vb,
Amerikan düşmanlığı yapan kim? Kimse ABD'nin düşma-
nı değil. Ama Amerika'nın etkisinde, daha doğrusu egemen-
liğinde bir ülke olmak Türkiye'ye yakışmaz. Çankaya konu-
ğu Bay Özal'ın politikasını desteklemek SHP'ye düşmez.
SHP'nin eski genel sekreteri ANAP'ın çizgisini beğeniyor-
sa, özal'dan, ANAP'lılardan alkış alıyorsa bu kendisinin bi-
leceği bir şeydir. Ya gider ANAP'a katılır. Ya da SHP'den ta-
kımıyia ayrılır, Feyzioğlu gibi kendi liderliğinde bir parti ku-
rarak politika yaşamını sürdürür. Hem parti içinde kalacak-
sın hem de partinin benimsediği bir politikayı ağır sözlerle
eleştireceksin, ANAP'ın tutumuna hak verir bir görüntüyü ser-
gileyeceksin! Yanlış olan bu tutumdur.
Külüstür sözcüğü 'yıpranmış' anlamına geliyor. Eski genel
sekreter 'yıpranmış' bir politikacı oldugunu artık fark etmeli-
dir. Siyasal yaşamını bir düşünelım, Ecevit'e en büyük güç-
lükleri çıkaranların başında bu sayın bay gelmiyor muydu?
Ecevtt kabinesinde üsttendiği iki bakanlıkta da ne denli ba-
şanlı olduğu ortadadır. CHP'deki hizipci tutumuyta partinin
güç yitirmesinin başbca sorumlularından biridir. Bugün DSP
lideri SHP ile anlaşmak, birleşmekten kaçınıyorsa, 'ben bu
kişilerle bir araya gelmem' düşüncesinde direniyorsa, bunun
nedeni biraz da eski genel sekreter değil midir?
Brtip tükenmez bir tutku. Yapıcı, yaratıcı, birleştirici olmak-
tan kaçınan bu ruh hali.. Böyle bir politikacıya en çok yakı-
şan söz yıpranmış'lıktır desek yanlış mı olur. Kendisi gibi kü-
lüstür sözcüğünü yinelemek istemiyorum. Ama eski genel
sekreter ve onun ardından gitmekte direnen kişilerin tutu-
muna bu sözcük çok uygun düşmüyor mu?
Kayıtlanmız sürüyor.
ENGLISH CENTRES
KADIKÖY
Eski Iskele Karşısı
Sulaı Idaıesı Yolu No 3
81300 Istanbul
Tel 338 83 İC 338 58 47
ŞİŞLİ
Koca Mansur Sok No 58
80260 Istanbul
Tel 130 81 91 - 132 72 52
BAKIRKOY
Haıboyu Cad No 16
34720 Istanbul
Tel 570 12 70-572 21 44
Fears? Worried? (Ü
Lonely!
DO YOU HAVE THESE PROBLEMS?
THERE I Ş AN ANSWER!
Read the good news in SOON, the FREE _._
paper. I t can also help you IMPROVE YOUR EKGLISH.
Write TODAY: SOC*, HUli^tm. Derby DE6
To 90CN,VUliı«txn,Darty DB5 6EM;A«lan).Allaw
for a year
CUMHURIYET
KİTAP /
KULÜBÜ / HİPERMARKET
K İ T A P G O N L E R İ
YENİ KİTAPLAR, ÜNLÜ YAZARLAR
İMZA GÜNÜ
BUGÜN • 17 Şubat Pazar, 15.00
NECATİ CUMALI
r BELPA / Çırpıa yolu (Fruko-Tamek Karşısı) Merter
Tel.: 561 02 03 (4 hat)
BAŞSAĞLIĞI
Fenerbahçe'nin eski antrenörü ömer Kaner'in babası
SERVER KANER
dün vefat etti.
Cenazesi bugün öğle namazından sonra Üsküdar
Yenicami'den kaldırılarak Karacaahmet Mezarlığı'nda
toprağa verilecek. Merhuma rahmet, ömer Kaner ailesine
başsağlığı dileriz.
CUMHURtYET SPOR SERVİSİ
Utas
code
•Fü
VEFAT
Macide Demir'in eşi, Tevfık Demir. Gülşen Demir, Nuran
Altındere ve Mehmet Altındere'nın babası, Şıma Demir ve
Mine ile Volkan Aitındere'nin dedesı
HATAY LOKANTASININ KURUCUSU
AIİ DEMİR
16.2.1991 gunu hakkın rahraetine kavuşmuştur.
Cenazesi 17.2.1991 günu (bugun) Bostancı Kuloğlu Camii'nde
kılınacak oğle naraazıru müteakkip Karacaahmet
Mezarlığı'nda defnedilecektir.
AİLESİ
ANTALYA 2. SULH HUKUK
MAHKEMESİ
SAYI
1988/159, 1988/486, 1988/996, 1987/494, 1989/629, 1988/124,
1988/370, 1988/158, 1988/368, 1988/462, 1988/1022, 1988/123,
1988/997, 1988/122, 1987/1587, 1988/157, 1988/369, 1988/450,
1988/1062, 1988/998, 1989/670, 1988/26, 1988/27
Davacı Hüseyin Tüfekçi, Ali Eser, ömer Aktaş, Ramazan Avcı, Os-
man Mutlu, Sabri Aslan, Lutfü Günay, Hasan Yıldınm, lbrahim Kes-
kin, Mehmet Dalbudak, Hasan Istıl, Mehmet Uca, Davut Karabay,
Ali özen, Süle>inan Aydın, Hasan Eren, Ismail Pınar, Cemil Pmar,
Güner Pınar, Mehmet Çetinkaya, Süleyman Keskin, Adnan Yılmaz,
Musa Salh, Bekir Işleyen, Şefıka Çöl, Hüseyin Şimşek ve Süleyman
Şimşek tarafından davaülar Ayşe Muti ve arkadaşları aleyhine açılan
ortaklığın giderilmesi davasının yapılmakta olan açık dunışması sı-
rasında:
Antalya Merkez Ahath mahallesi, 1443 ada 7 parsel, 1444 ada 4
parsel, 1443 ada 30 parsel, 1443 ada 6 parsel, 1443 ada 22 parsel, 1443
ada 3 parsel, 1964 ada 10 parsel, 1442 ada 4 parsel, 1442 ada 6 par-
sel, 1443 ada 27 parsel, 1464 ada 8 parsel, 1444 29 parsel, 1442 ada
7 parsel, 1443 ada 2 parsel, 1443 ada 5 parsel, 1443 ada 28 parsel,
1464 ada 11 parsel, 1442 ada 16 parsel, 1442 ada 3 parsel, 1443 ada
4 parsel, 1442 ada 24 parsel, 1464 ada 6 parsel, 1464 ada 5 parseller-
de kayıtlı bulunan taşınmazda hissedar bulunan Arif oğlu 1933 do-
ğumlu Ahmet Çelik'in tüm aramalara ve arastırmalara rağmen adı
geçenin bulunamamış ve adresi meçhul bulunduğundan davalı>
ı
a da-
vetiyenin ilanen tebliğine karar venlmiş bulunmaktadır.
Bu sebeple duruşmanın 5.3.1991 gunü saat 10.00'da davalı Ahmet
Çelik'in duruşmaya gelmedıği veya kendisini bir vekille temsil etme-
diği takdirde temsilen kayyım marifetiyle gıyabında karar verileceği
hususu ilan olunur. 22.1.1991
Basm: 45415
ZEYNEP MELİHA GÖKDAĞ
ile
HÜSEYİN ALPŞAHİN
evlendiler.
Mutluluklar dileriz
15.2.1991 IİSTANBUL
ARKADAŞLARI
İLAN
4. SULH HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN
ANKARA
990/1266
Davacı Hazine vekili tarafından davalı Serap Aslan aleyhine açı-
lan alacak davasının yapılan yargılamasında,
Davalı, Serap Aslan'ın Yakaak mahallesi Keklicek sokak 7/20 Ke-
çiören Ankara adresine dava dilekçesi ile duruşma günu tebliğ edile-
memiş emniyet araştırmasında da tanınmadığı bildirildiğinden, da-
va konusu, 15.12.989 tarihinde 06 A 0214 plakaü araç üe 06 T 2597
plakalı aracın çarpması üe doğan 925.635 lira alacak davasının dava
dilekçesinin ve duruşma gününü ilanen tebliğine karar venlmiş olup,
duruşma günü olan 4.3.991 gününden önce ibraz etmek istediğiniz
delillerinizi göndermeniz veya duruşmaya gelmeniz, aksi takdirde gı-
yabınızda karar verileceği hususu ilanen tebliğ olunur. 30.1.91.
Basm: 19743
İLAN
İZMİR 1. İCRA TETKİK MERCtl
HÂKİMLtCİ'NDEN
Dosya No: 1991/101
DUekçi: Ismail Kursav, 1202/2 Sokak No: 23 Yeni Gıda Çarşısı Iz-
mir
Yukanda ismi ve adresi yazılı bulunan dilekçi, alacakları ile kon-
kordato akdetmek uzere hâkimliğimize 8.2.1991 tarihinde muracaat
etmiş olduğu ilan olunur. 8.2.1991
ÇAĞDAŞLAŞAN TÜRKİYE'DE ÇAĞDAŞ SİSTEM
SEBZE VE MEYVEDE KURULU DÜZEN
ALT-ÜST OLACAK!..
PENCERE
İpek Ibrişim.,
Çarşaf, sevdiğim ve beğendiğim bir giysi değil; kadın öz-
gürlüğünün üstüne atılmış siyah şal gibi...
Çarşafa saygım yok...
Çarşaflı kadına var.
Kadın, içinden gelen bir özlem ya da aklından kaynakla-
nan bir istençle çarşafını sıyırıp bir kenara atarsa, ne güzel!..
Ama, örtünmeyi yeğliyorsa, kendi bilir.
Anadolu görgüsüyle yetişmiş bir kimse, çarşaflı kadına ne
yan gözle bakabilir. ne de en küçük bir saygısızlığa yelte-
nir; çarşaflı kadın bizdendir; anamızdır, bacımızdır, kızımız-
dır.
Yalnız bizim toprağımızda değil, maşnktan magribe ka-
dar uzanan ülkelere nakışlanmış eski kültürlerin beşiklerin-
de yetişmiş insanların duygularına yabancılaşmak, uygarlı-
ğın değil, barbarlığın göstergesidir.
Sözüm ona uygar yabancıların, islam dünyasına uygun,
gördükleri "yeni düzen"\n kökeninde, çağdaş insanı inciten .
bir öz var ki görmeyenin gözü kör olur.
*
Cezayir'de Fransız yönetimi Arap kadınını uygarlaştırmak
için çok çaba harcadı.
Arapça hor görülüyordu sömürge Cezayir'in yönetim dü-
zeninde ve kaymak katmanlarında. Çoğu Fransız okulları-
nın çarkından geçmiş seçkin Araplarla al takke ver külah bir-.
likte çalışan egemen çevrelerin yaşama biçimi toplumda ge-
çerliydi. Dostluklar nasıl gelışiyordu? Cezayirli Arap, aile ya-
şamında tutucuydu; kadınını çarşafla dolaştırır, toplumsal ya-
şama katmazdı. Bugün Anadolu'nun çoğu yöresındeki gibi
dostluklar kadın kadına, erkek erkeğe sürdürülürdü. Bir Arap
mühendisi, doktoru, bilim adamı, mimarı, Fransızlarla dost-
luk ederken nasıl davranacaktı?
Fransız soruyordu:
— Yarınki davete eşinı de getirecek misin? Senin gibi uy-
gar bir adam kansını nasıl çuvala sokar?
Cezayirli cami ile kilise arasında kalmış beynamaz gibiy-
di; sömürgecinin isteğinı benimsemeyi, kendi toplumuna ve
töresine ihanet sayıyordu; benliğinin özünde, kadın özgür-
lüğüne yönelik eğilimle sömürgecinin isteğine karşı durma
dırenci çatışıyordu.
•
Fransızlara karşı Cezayir direnişi başladığı zaman çarşaf
işe yaradı. Çarşafın altına kimi zaman bir silah gizleniyor-
du; kimi zaman direniş örgütünde "kurye" görevini üstlenen
kadın, göğsünde bir mektup taşıyordu. Fransız polisi, çar-
şaflı kadına her el attığında, toplumdaki tepki başkaldırma
duygusuna dönüşüyor; bağımsızlık savaşının itici gücünü kö-
rüklüyordu.
1950'lerde ve 60'larda bir Türk için Cezayir'de çarşaflı ka-
dınla birlikte olmak, Atatürk'ün bağımsızlık ilkesini benim-
semek; ama, Anadolu'da kadının çarşafından sıyrılmasını di-
lemek Kemalizm'in aydınlığında devrimciliği özümsemek de-'
mekti
Çağdaşlığın pusulası, birbırine ters gibi görünen her iki
boyutun, insanın bilincinde bütünleşmesiyle yönünü ve yor-
damını bulur.
• ;
İnsana saygı ve sevgı, inceden inceye çekilmiş ipek ibri-
şimle dokunur.
Bağdat'ın bombalanması. Kudüs'ün işgal edilmesi, İslam
ülkelerinde Amerika - Fransa - İngiliz askeriyle yeni düzen
kurulması, uygarlık muygarlık değiidir. Günde beş vakit na-
maz kılıp şeriattan dem vuran bir Müslümanın Müslümanlı-
ğı da Bush'un önünde secdeye geldiğı vakit beş para etmez.
Yabancı egemenın uygarlık getirmek için Müslüman ma-
hallesinde kadını çarşafından soymaya kalkışması, insanın
insanlığına yönelen en aşağılık saldırılardan biridir; ancak
İslam kadını başını özgürce açtığı zaman ortalık aydınlanır.
Çarşaf, sevdiğim bir giysi değil, kadın özgürlüğünü örten
siyah çuval gibi... ;
Çarşafa saygım yok... ,ft> > ... ,_,,,.."]
Çarşaflı kadına var. - "' •
İkisi arasındaki ince ayrım, Anadolu toprağında Atatürk
devrimlerinin neden tutup boy attığını vurgulayan anlamın
özünü içermektedir. Saddam'ın zulmüne karşı olmak da Corc
İbni Buş'un önünde iki kat olmak demek değiidir. Fransızın,
İngilizin, Amerika'nın Ortadoğu'da kan ve ateşle, zorla ve
cinayetle İslam dünyasına düzen vermesine karşı çıkmak,
insanlığın gereği sayılmalıdır.
*
Körfez savaşı, petrol savaşı..
Pis savaş...
Ne var ki bu kırli savaşın içeriğinde. Türkiye'de yaşayan
insanı inciten bir ayn öz var. Eğer o özü yüreğinde duyum-
sayamıyorsan ne Müslümansın ne de insan...
O
EMOEftVALİZME VE OUGAHflVE KARŞI
MÜCADELE
HAKLIVIZ KAZAMACAÖIZ
EMPERYALİZMİN KULLANDIĞIİNCİRLİK
VE DİĞER ÜSLER KAPATILSIN!
~k ABD emperyalizmı 33 yıldır Incırlık'ı halklara karşı kullanı-
yor. Topraklanmızın emperyalızmın çıkarlannın ussü ola-
rak kullanılmasına izin vermemelıyız Ulkemızdekı emper-
yalist üsler, bugun halklara karşı bir saldın noktası olarak
kullanılırken, halkımızın guvenlığını de ortadan kaldırıyor
Bağımsız Türkıyenın yolu emperyalıst ılışkılere ve emper-
yalıst üslere karşı çıkmaktan geçıyor.
~k ABD emperyalızminın ulkemızdekı uslerı Ortadoğu'dakı
petrol çıkarlan ıçın kullanmasına seyirci kalmamalı, em-
peryalizmın Ortadoğu dakı katlıamına karşı tavır almalıyız.
EMPERYALİZME KARŞI BAĞIMSIZLIK
İÇİN SAVAŞALIM!
14. SAYIMIZÇIKTI
emegın
bayrağı
Emperyalist savaş sürüyor,
faşizm saldırıyor
Ehlileştirme de sökmez
Devrimci kavgayı
yükseltelim!
• 200 bin işçi atıldı. Savaş bahane, hedef ucuz işgücü.
• Grev hakkı gaspedilemez • Zam değil, savaş vergisi
• Gün mücadele günü • Sömürgecilik Kürtlerden özür
diliyor/H.A. Gürgöz • "Bağımsız ve egemen ülke'nin
bağımlılığı • Emperyalist savaş, ithaklar-ll ve Perinçek
3 7 . S A Y I B A Y I L E R D E
Pıyertatı Cd Doalukyurdu Sk. Yeşi Apl 1fli Çemberttaş-İST Ter 516 06 84
ERAL'I Bekleymız
T.C.
İPSALA SULH HUKUK MAHKEMESİ
Esas No: 1988/381
Davacı Duduş Uzkal'a velayeten Halil Uzkal tarafından davalılar
Ramazan Öcal vs. aleyhine açılan paydaşlığm giderilmesi davasının
yapılan yargılamasında verilen ara karar gereğince:
Adresi tespit edılerek davetiye tebliğ edilemeyen lhsan Orman'ın
davalı sıfatı ile Ipsala Sulh Hukuk Mah. 1988/381 Es. sayıh dava
dosyası ile ilgili, yargılamanın bıraküdığı 28.2.1991 günü saat: 9.00'da
yapılacak olan duruşmada hazır bulunması veya kendini bir vekille
temsil ettirmesi gelmediği takdirde yargılamaya yokluğunda devam
edileceği, hukum verileceği hususu tebliğ olunarak, davetiye yerine
geçmek uzere ilan olunur. (H.U.M.K.'nın 213, 377 Mad.) 21.1.1991
Basın: 45656