Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
10 ŞUBAT 1991*** KEVKAŞAM CUMHURÎYET/17
'UGÜN
• SHPFaühilçesince
düzenlenen "Savaş ve Türkiye"
konulu toplantmın konuk
konuşmacısı Ismail Cem.
Toplanü saat 14.00*te Kamer
Dügun Salonu'nda başlayacak.
MEKTUP
Durağıişgal
ediyorlar
• Karaköy vapur ıskelesi
önünde ticari taksilerin, yolcu
indirme-bındumelerde otobüs
duraldanm işgal ettikJerini
belirten vatandaşlar, trafık
ekiplerinin gerekli denetimleri
yapmalannı istiyorlar.
KADIKÖY
Büyük mağaza
açılsın
• Üçemizde belediyenin
büyük mağazalar açmasını
istiyoruz. Tüketicinin
korunması için Beşiktaş
örneğinde görüldüğü gibi bir
kamyonlu pazar ve Beltaş
mağazalar zinciri
Kadıköylülere büyük yarar
saglayacak. Yülar önce bir
kamyon pazarı Kadıköy'de
kurulmuşutu, sonra
kaldırıldı. Sayın
başkandan ayrıca Acıbadem
dolmuşlarının bulunduğu
sokağa giren Pendik
minibüslerini buradan
almasını istiyoruz.
Anadolu Kulübü önündekisahilruhsat alınmadan toprukla doldunddu
BüyükadaYla denize izinsiz dolguBERAT GÜNÇIKAN
Kunıculan ve yöneticfleri ara-
sında eski ve halen görevde bu-
lunan bakan ve milletvekilleri-
nin yer aldığı Anadolu Kulübü-
nün Büyükada tesisleri önünde-
ki sahilin yaklaşık 500 metre ka-
relik bölümü yasadışı olarak
toprakla dolduruldu. Adalar
Belediye başkanı Recep Koç,
Büyükşehir Belediyesi'nce de
saptanarak yasal işlemleri baş-
latılan ruhsatsız deniz dolgusu
çalışmalannı "Öyle bir çalışma-
yı tespil etmedik" sözleriyle ya-
lanlamaya çalışırken, Anadolu
Kulübü Genel Başkanı ve DYP
GİK üyesi eski sağlık bakanla-
nndan Mönif İslamoglu çalış-
malan doğruladı. Islamoğlu,
deniz dolgusunun plan dahilin-
de yapıldığını, amacın da sahi-
le biriken pislikleri engellemek
olduğunu savundu. Ada yaşa-
yanlannın karşı çıktığı deniz
dolgusu çalışmalannı üstlenen
STFA firması yetkilileri ise bil-
gi vermekten kaçındı.
Büyükada'da kurulu bulunan
Anadolu Kulübü'nün tesislerine
ikınci bir ytlzme havuzunun ek-
lenebümesi için ruhsat alınmak-
sızın denizin doldurulmasına
başlandı. STFA finnası tarafın-
dan yaklaşık bir aydır sürdürü-
Büyükada Anadolu Kulübü tesisleri önüodeki sahilin doldurulmasına Adalılar tepki gösteriyor. (Fotoğraf: Erdogan Köseoğln)
len çalışanlar sonucu 500 metre
karelik alan toprakla doldurul-
du. Ada yaşayanlarının şikâyeti
üzerine Büyukşehir Belediyesi
tmar Müdürlüğu görevlilerince
yapılan incelemede de denizin
ruhsatsız olarak doldurulduğu
saptandı. Durum, bir yazıyla
Adalar Belediye Başkanhğı'na
bildirilerek gereğinin yapılması
istendi.
Kendilerine denizin doldurul-
duğuna ilişkin şikâyetler geldi-
ğini belirten Adalar Belediye
Başkanı Recep Koç, gerekli araş-
tırmayı yaptıklannı, ancak de-
nizin doldurulduğunu tespit
edemediklerini açıkladı. Koç,
"Böyle bir şey yok" diye konuş-
tu.
Anadolu Kulübü'nün Büyü-
kada tesisleri yöneticileriyle ko-
nuyla ilgili görüşme sağlana-
mazken, merkezi Ankara'da bu-
lunan Kulübün Başkanı ve DYP
GİK üyesi, eski Sağlık Bakanla-
nndan Münif Islamoğlu, imar
planlarında deniz dolgusunun
işlendiğini bildirdi. Konuşması-
nın başında dolgu alanında yuz-
me havuzu yapılacağını açıkla-
yan Islamoğlu, daha sonra dol-
gunun tesislerin önünde akıntıy-
la biriken pisliği önlemeye yöne-
lik olduğunu savundu.
Bölgeyi sürekli gözetim altın-
da tuttuklarını, geçen yıl her-
hangi bir dolgu çalışması yapıl-
madığını açıklayan Büyükşehir
Belediyesi lmar Müdürü Şevket
Ateş, şikâyetler üzerine yapılan
incelemede Anadolu Kulübü te-
sisleri önünde denizin doldurul-
duğunu saptadıklannı söyledi.
Konunun Adalar Belediyesi'ne
iletildiğini, ancak bir yanıt alı-
namadığını sözlerine ekleyen
Ateş, Büyükada'nın 1987 yıhn-
da hazu-lanan 1/500 ölçekli dol-
gu planında söz konusu alanın
da doldurulmasının yer aldığı-
nı, ancak belediyeden ruhsat
alınmadan çalışmalara başlan-
masının yasadışı olduğunu da
vurguladı.
Dolgu çalışmalannı yürüten
STFA firması yetkilileri ise ko-
nuyla ilgili bilgi vermekten ka-
çındılar. Ada sakinleri de deni-
zin doldurulmasına karşı çıkar-
ken, planı da tümünü eleştirdi-
ler. Planda başka alanların da
doldurulmasının öngörüldüğü-
nü anımsatan Ada sakinleri,
Adalar'm doğal yapısının bozul-
masına izin vermeyeceklerini
acıkladılar.
T
EREKLİ
TELEFONLAR
000
0S6
ı: 527 57 00
172 13 73 -74-75 ve 068
• tSd anza: 068
Hnr«ca:077
S 4 K MMMİİt: 511 89 18
Cwnkpa«* T»: 588 48 00
Ç*a T*: 534 00 00
***** T y 340 01 00
fel etltt: 131 22 09
TaMa hkyantaK 152 43 00
SSI taaatrc 588 44 00
132 30 00
358 67 60
• TMffc
Tnflk * * • m.: 176 24 14 (ist.),
356 04 85-86 (KaÛiKÛy)
B ü f t Tıaflk: 377 22 07 (E-5),
356 04 86 (Şehınçt].
314 36 (B Çekmece)
573 13 31,
fcf Hattar 573 04 33,
t: 574 73 00,
574 82 00 (25 hat)
• DIY:
SKKJ İ M l f l 527 00 50,
ILPap İMpa: 338 30 50
• VAPM:
$aUr IKan: 526 40 20,
144 42 33,
M z Otrtlll. 543 05 25
• HCTEOMUUİ:
(Hava tatumnı Ağrenme) 573 89 80
526 62 74,
150 83 50.
: 348 71 40
TBÜ069
HAMZfc
522 97 03,
147 51 10,
: 391 14 82,
HABERLERIN DEVAMI
OLAYLAREV
ABDENDAKI
GERÇEK(Baftarafı 1. Sayfada)
düştü. Reklamgeiirlennın azal-
ması, toplusözleşmenin getirdi-
ği yükle bütünleşti. Türkiye'de
siyasal iktidann körüklediği 'sa-
vaş psikozu' ekonomik ve mali
yaşamı öylesine derinden etkile-
di ki, gazetemizin fıyatma zam
yapmak zorunda kaldık.
Ne yazık ki, zam siyaseti
Cumhuriyet'in yaşammda da
kaçımlmaz bir etkene dönüş-
mektedir.
Oysa geçmişte böyle değildi.
Gazetemiz. 1926'da beş ku-
ruştu. 1943'e kadar bir fiyat de-
ğişikliği otmadı. Bu 17yıl, Ata-
türk'ün ekonomi politikasınm
uygulandığı, devletin temel ilke-
leriyle kurulduğu, savaşlann ya-
ralarının sanldığı dönemdir.
Ikinci Dünya Savaşı 'nın en zor-
lu yıllarından biri olan 1943 'te
Cumhuriyet'in fiyatı 10 kuruşa
çıkmış, 19Sl'e değin sürmüştür.
19Sl'de 15 kuruşa çıkan gazete-
mizin fiyatı, 1958'de 25 ve
1969'da 50 kuruşa yükselmiştir.
Bu süre içinde de zam aralıkla-
rı sekiz, yedi ve on bir yıl ola-
rak görülmektedir. 1971'de 75
kuruş olan Cumhuriyet, sırasıy-
la 1973'te bir lira, 1975'te /,5 //-
ra, 1977'de iki lira, 1977'de 3 li-
ra, 1979'da 5 liraya yükselmiştir.
19S0'de Cumhuriyet 10 liradır.
1982 'de iki kez zam yapmak
zorunda kaldık. Fiyatımız önce
20, sonra 30 lira olarak saptan-
dı. 1983'te 40 liraya yükseldik-
ten sonra 1984'te Cumhuriyet
1
in fiyatı 50 liraya ulaştı. 80'lerin
ikinci yarısındaki başdöndürü-
cü artış, ekonomide enfiasyo-
nun başını alıp gittiği süreleri de
yansıtmaktadır.
Artık heryıl, bütçe haztrlanır-
ken, tahmin edilen enflasyon
oranına uyumlu biçimde zamla-
nn öngörülmesi de doğal sayı-
lıyor; zam, eskisi gibiyıllara de-
ğil aylara yayıhyor. Bir gazeıe
için bundan daha olumsuz, hat-
ta yıkıcı gelişme düşünülemez.
Okuriarla Cumhuriyet arasın-
daki bağın sıcak, sağlıklı ve gü-
venli olduğunu bilsek de içine
düşülen durum ürkütücüdür.
Cumhuriyet, okurlarına yal-
nız "gazete' verdiği için tirajala-
nında lotarya, promosyon, talih
çekilişleriyaparak satışmı arttır-
mayı düşünemez. Ancak Cum-
huriyet okurunun geliriyle gaze-
te fiyatının yükselişi arasındaki
makas açıldıkça olumsuz birge-
lişmeye yol açıldığı da bellıdir.
Ne yazık ki bu süreçte bir de
Körfez Savaşı patlamıştır.
Savaşm nasıl gelişeceği ve
Tûrkiye'ye bulaşıp bulaşmaya-
cağı bilinemiyor. Bununla bir-
likte dileğimiz en kısa sürede bu
felaketin aşüması, Ortadoğu-
nun ve komşumuzun barışa ka-
vuşmasıdır. Eğer yangın yayıla-
rak büyürse, sonuçlarının ne
olacağını kimse bilemez.
Bugün Cumhuriyet 1500 lira
olurken sorunlanmızı ve dertle-
rimizi okurlanmızla paylaşmak
istedik. Cumhuriyet, inandığıfi-
kirlerden hiçbir ödün vermeden
yüriiyecektir; bu yolda okurla-
nmızdan başka bir dayanağımız
yoktur. Bu güzel gerçeğin altını
bir kez daha çizmekten kendimi-
zi alamıyoruz *• • *
Ekonomide bahar uıııudu(Baftarafı 1. Sayfada)
na dikkat çekiyor: "Yalnız grev-
deki fabrikalann işçileri degil, o
fabrikalarla calışan yan sanayi-
lerin işçileri, onlann alışveriş et-
tikleri bakkallar, manavlar, ye-
mck yedikkri lokantalar, gittik-
leri kahvehanekr, hepsi bu iş
düşüklağünden payını aldı. Bu
sonın giderildi. tşçiye oldukca
büyük paralar verildi. Bu para-
lar işçinin eüne önümüzdeki
günlerde peyderpey gececek.
Şok yavaş yavaş atlatıhyor. Ben
şubat sonundan itibaren dur-
gunluğun yerini bir canlılıga bı-
rakmaya başlayacagını dusünü-
yonım. 18 trilyon emisyon nere-
ye gidecek? Para daha ne kadar
yastık altında kalacak? Sadece
bu emisyon bile önümüzdeki
günlerde canulığın bir gösterge-
sidir."
Şok sözcüğünü yerinde bul-
mamakla birlikte, savaşın piya-
salar üzerindeki etkisi ve dur-
gunluğun aşılmasıyla ilgili ola-
rak elektrikli ve elektronik ev eş-
yaları üreten Profîlo Holding
1
in pazarlamadan sorumlu baş-
kan yardımcısı Orhan İyiler de
benzer bir görüşü savunuyor:
"İki agustosU başlayan Körfez
krizinden sonra pazar toplam
olarak yüzde 25-30 ölçüsünde
olumsuz etkilendi. Sıcak savaşın
başlamasıyla, hemen ocak ayın-
da, bir hafta on gun için önem-
li bir durgunluk dönemi vaşan-
dı. Daha sonra nonnal ticari
şartlara donülmeye yavaş da ol-
sa başlandı. Şu anda normale
dönmüş müdür derseniz, bence
hâlâ yüzde 25-30 civannda ek-
sik seyretmektedir. Organizas-
yonu zayıf olan şirketlerde bu
yüzde 50'lere, 60lara çıkmış ola-
büir."
"llk hız"
İyiler, piyasalardaki ilk kıpır-
danmayı bu ayın sonuna doğru
beklediklerini belirterek bunun
nedenlerini şöyle açıklıyor:
'"Türkiye yaygın bir grev orta-
mı içindeydi. Özellikle Anado-
lu'nun batısında, Zonguldak'tan
Bursa'ya, tstanbul'a kadar
önemli bir kesimde ücret öde-
meleri yapılmadı. Başlıca sek-
törlerde toplusozleşmelerin bağ-
lanması>la işçi çalışma>-a başla-
dı. N'ormal maaşlannı alacak.
Hatta pek çok işyerinde maaş
farklan, zamlı ücretler ödene-
cek. Bu, pazarda olumlu bir et-
ki yaratacak. Bu ay sonundan
itibaren biz işlerin bir parça da-
ha iyiye dogru gidecegini tahmiıı
ediyonız. Bekkyen ihtiyaçlar var
konfeksiyondan dayanıklı tüke-
tim mallarına vanncaya kadar.
Bu bir itici güç olabilir. Zaten
pazar bir kuşku ve bekleyiş için-
de Ufacık bir aksiyon gelse çark
dönmeye başlayacak. Malını sat-
maya başlayan tuccar, alıcı da
olmaya başlayacak. Bu bir 'ilk
hız'dır. Tekerlek önce yavaş ya-
vaş dönmeye başlar, sonra bir iv-
me kazanır ve normale oturur."
OYAK-Renault'nun Türkiye
1
deki pazarlama ağını kontrol
eden Renault-MAİS'in Genel
Müdürü Ateş Ünal Erzen de
ocak ayı ile karşılaştırıldığında,
şubatta kendi sektörlerinde ha-
fif bir kıpırdanmanın görüldü-
ğünü belirterek "Bir kıpırdanma
var, ama geçen yılki gibi olma-
yacak mutlaka. Evet, toplusöz-
leşmelerle birtakun haklar sag-
landı. Son birkaç haftada,
Türkiye tarihinde görülmemiş
bir emisyon yapdarak piyasaya
3-4 trilyon lira verildi. Bu para
dövize, altına ve büyük ölçnde
TL olarak 'yastık altına' gitti"
diyor.
Ancak Erzen, kıpırdanmanın
bir canlanmaya dönüşmesi ko-
nusunda ihtiyatlı konuşuyor:
"Kişiler savaşm gedrecegi olum-
Gorbaçov'dan taraflara uyarı
(Baştarafı 1. Sayfada)
Devlet Başkam'ndan gerçekçilik
sergilemesini ve tüm geiecegi
tehlikede olan ülkesini düşüne-
rek Kuveyt'ten çekilmesini isli-
yorum. Bu amaçla özel temsil-
cimi Bağdat'a gönderecegim."
SSCB Başkanı, konuşmasın-
da savaş sonrası Ortadoğu-
su'nda Irak'ı dışlamayacak yeni
bir güvenlik yapısını birlikte
oluşturmak için BM Güvenlik
Konseyi'nin daimi üyelerine iş-
birliği çağnsmda bulundu. Gor-
baçov, ülkesinin güney sınırları-
nın çok yakınında süren savaş-
ta kitlesel imha silahlannın kul-
lanılmasından giderek daha çok
söz edilmesinden kaygı duydu-
ğunu belirterek "Şu anki sava-
şın seyri. çatışmalann kontrol-
den çıkması tehu'kesini ve çok
daha geniş boyutlu bir Arap-
tsrail savaşı olasüığını gündeme
getirmiştir" dedi.
Ajanslarca, Gorbaçov'un
Bağdat'a göndereceği temsilcisi-
nin daha önce de Saddam Hü-
seyin'le görüşen Yevgeni Prima-
kov olduğu belirtiliyor.
Washington'da Beyaz Saray
tarafından yapılan açıklamada,
Gorbaçov'un, Irak'a özel temsil-
ci göndermesine karşı olunma-
dığı belirtildi. Gorbaçov'un,
"BM kararlan çerçevesinin dışı-
na çıkılıyor" şeklindeki uyarısı
konusunda ise Beyaz Saray,
"amacımız, Kuveyt'in kurtarü-
masıdır, Irak'ın yok edilmesi
degil" değerlendirmesini yaptı.
ABD'nin gtin arayışı
Gorbaçov'un sürpriz olarak
nitelendirilen açıklaması geniş
yankı uyandınrken, ABD Sa-
vunma Bakanı Cheney ile Ge-
nelkurmay Başkanı Powell, Su-
udi Arabistan'da kara savaşımn
ne zaman başlayabileceği konu-
sunda Körfez'deki çokuluslu gü-
cün komutanı General Norman
Schwarzkopf ve diğer askeri yet-
kililerle kara savaşının ne zaman
başlatılması gerektiğini tanışı-
yorlardı.
AP'nin haberine göre Cheney
ve Povvell, dün Riyad'da Gene-
ral Schwarzkopf ile biraraya ge-
lerek, Körfez savaşının seyri ve
bundan sonra atılabilecek adım-
lan görüştüler. Ajanslar, görüş-
mede, Irak'ın Kuveyt'ten çıkar-
tılmasına yönelik kara saldınsı-
nın ne zaman başlayacagına iliş-
kin bir takvim belirlenmeye ça-
lışıldığını kaydediyorlar. Cheney
ve Povvell, yann Washington'da
ABD Başkaru George Bush ile
görüşerek, Schwarzkopftan al-
dıkları bilgileri iletecekler.
ABD li yetkililer, kara sava-
şı için takvim belirlemeye çah-
şırken, Irak Başbakan Yardım-
cısı Sadun Hammadi, dün Tah-
ran'a giderek, Saddam Hüse-
yin'in "gizli" olduğu bildirilen
bir mesajını îran Cumhurbaşka-
nı Haşimi Rafsancani'ye iletti.
Hammadi, Tahran'da gazete-
cilere yaptığı açıklamada, tran-
ın önerisinin, Saddam Hüseyin
ve Irak yetkililerince ayrıntılı
olarak incelendiğini belirterek,
"Yanımda yazılı bir yanıt
taşıyorum" dedi.
Iran Cumhurbaşkanı Ali Ek-
ber Haşimi Rafsancani ile üç sa-
at süren bir görüşme yapan
Hammadi, Saddam Hüseyin'in
yazılı mesajını ileterek Körfezsa-
vaşıyla ilgili son gelişmeler hak-
kında bilgi verdi. Hammadi, gö-
rüşmeden sonra karayoluyla
Amman'a giderek Kral Hüse-
yin'le görüştü. îran Cumhurbaş-
kanı Rafsancani, Îran Milli Gü-
venlik Konseyi'ni toplayarak,
Saddam Hüseyin'in mesajını de-
ğerlendirdi. Konsey toplantısın-
dan sonra yapılan açıklamada,
savaşa son veriknesi amacıyla
diplomatik çabalann arttırılma-
sı yolunda karar alındığı bildi-
rildi.
tran Cumhurbaşkanı Rafsan-
cani, Körfez Savaşı'na son veril-
mesi amacıyla Saddam Hüse-
yin'e bazı önerilerde bulunmuş,
ancak bunlar hakkında ayrıntı-
lı bilgi vermemişti. Rafsancani,
barış için Irak ve ABD liderleri
ile görüşebileceğini söylemişti.
tsrail'e Scud saldınsı
Israil'i savaşa sokarak Körfez
krizinin boyutlannı genişletme-
ye calışan Irak, dün sabaha doğ-
ru İsrail'e 31. Scud füzesini attı.
Ülkenin ortalarında bir bölgeye
atılan Scud, havada iki Patriot
füzesi tarafından imha edildi,
ancak yere düşen parçalardan 25
kişi yaralandı, 150 ev de hasar
gördü. Israil Başbakanı tzak Şa-
mir radyoda yapnğı konuşma-
da, "Bu teriröst saldınlann so-
nunun geiecegi an yaklaşıyor.
Müttefikler Irak'ın sa>-aş meka-
nizmasını yavaş yavaş
çökertiyor" dedi^
Arens, ABD'ye gidiyor
Israil Savunma Bakanı Mos-
he Arens'in, ABD Savunma Ba-
kanı Dick Cheney ile görüşmek
üzere bu akşam Washington'a
gideceği bildirildi.
Israil Savunma Bakanlığı ta-
rafından yapılan açıklamada,
Arens'in salı günü ülkesine dö-
neceği kaydedilirken, görüşme-
lerin içeriğinin ne olacağı konu-
sunda bilgi verilmedi.
İsrail-Ürdün gizli
ilişkisi
İsrail ile Ürdün arasında ge-
çen yıl aralık ayında gizli bir gö-
rüşme yapıldığı ve bu görüşme-
de, tsrail'in Ürdün'ü Irak tara-
fından hava sahasının kullanımı
konusunda uyardığı bildirildi.
Kahire'de hükümete yakmlığı
ile tanınan El Yom Gazetesi'nde
verilen haberde, görüşmenin Is-
rail'in isteği üzerine gerçekleşti-
rildiği belirtildi.
Bombardıman sürüyor
Bu arada, Körfez savaşında
artık olağan hale gelen hava sal-
dınlan bütün yoğunluğuyla sü-
rüyor. Müttefık hava kuvvetle-
rinin özellikle Kuveyt'teki Irak
askeri mevzilerini dün yoğun
olarak bombaladıklan bildiril-
di. Ajanslar, Bağdat, Basra
kentleri ile Kuveyt'teki askeri
mevzilerin ABD ve Fransız
uçaklannca bombalandığmı bil-
dirdiler.
AFP'nin haberine göre, Fran-
sız Jaguar uçaklan, dün Ku-
veyt'e yönelik saldırılarında
Irak'a ait bir hangan havaya
uçurdular.
Müttefık kuvvetler kaynakla-
n, düzenlenen hava saldınlann-
da Irak'a ait bir hareketli Scud
füze rampası ile Mobilradarse-
tinin imha edildiğini bildirdiler.
8 Iraklı asker
teslim oldu
Altısı subay olmak üzere se-
kiz Irak askerinin Suudi
Arabistan-Kuveyt sımnnda bu-
lunan Amerikan Deniz Piyade-
leri'ne teslim olduğu haber ve-
rildi.
Yüzbaşı Martin Wolf, dün sa-
bah TSİ 06.00'da ellerinde beyaz
bez bulunan iki Iraklı yüzbaşı-
nın daha sonra aln Iraklının da-
ha aynı yöntemle sının geçtiği-
ni açıkladı.
Martin Wolf, ikinci gruptaki
bir Irak askerinin, Amerikalılar-
dan Saddam Hüseyin'i öldürme*
İerini istediğini söyledi.
Teslim olan Iraklı askerlerden
sının geçen ilk iki yüzbaşının
teslim bayrağı olarak iç çamaşın
kullandıkları da verilen haber-
ler arasında.
Duman bulutu
Irak'ın kuzey kesiminde ya-
nan petrol kuyulanndan geldi-
ği sanılan kesif bir duman bu-
lutunun, sınıra 80 kilometre
uzaklıktaki tran kenti Sanan-
daj'da gökyüzünü kapladığı bil-
dirildi.
Îran Haber Ajansı IRNA, du-
man bulutunun kente gün ışığı-
nın girmesini engelediğini bildir-
dh
ABD, İsrairi eleştirdi
ABD, Güney Lübnan'daki Fi-
listin Kurtuluş örgütü mevzile-
rine düzenlediği saldınlar dola-
yısıyla Israil'i eleştirdi.
ABD Dışişleri Bakanhğı Söz-
cüsü Margaret Tütwiler, İsrail
saldınlarıru "Bölge halkına sa-
dece daha fazla acı ve dert ya-
ratan şiddet halkasının bir
parçası" olarak niteledi.
ABD'nin bu eleştirisine lsra-
il'den henüz bir tepki gelmedi.
suz etkileri henüz saptayamıyor-
lar. Deneyimimiz de yok. 8 yıl
savaşmış bir Irak'ın deneyimi
var. Adam ilkel sartlarda yasa-
maya alışmış. Biz bir kar yagdı-
gı zaman perişan oluyonız. O
para şu anda yastık altında bir
güvence olarak duruyor. Tabii
bu kriz mümkün olan en kısa
sürede bitecek. Devlet buyükle-
ri şubat sonu diyorlar, mart di-
yoriar. Bunun fazla da uzun sü-
recek bir macera olmaması ge-
reldr. Savaş psikozundan kurtul-
ma, beraberinde bir harcamayı
getirir, bu dogru. Ama bir de
refleksiyon süresi var. Şimdi, 'bu
parayı ne >apayım' diye düşünü-
lecektir. 'Bir süre bankaya verip
faiz mi alayım?' Bu da geçtik-
ten sonra bir canbnma göriile-
bilir."
Kuşkusuz firmalar, ihtiyath,
fakat iyimser bir biçimde piya-
sanın buzlarının çözülmesini
beklerken boş durmuyorlar. TU-
keticiye sağlanacak birtakun dö-
nemsel avantajlarla "hareket"
yaratmamn yollannı anyorlar.
Orhan lyüer, "Bu tür dönem-
lerde bir fırsat' yaratılmalıdır"
diyor. "Bu, şimdi satm aursa tü-
ketidye kazanç geürecek bir fır-
sat olmalıdır. Tabii bu, insanla-
nn eline para geçtigi bir döne-
me denk getirilmelidir. Fırsat ve
para birbirine yakın düşerse bir
aksiyon başlar."
Olumsuz psikolojinin kırıl-
masında pazarlama faktörünün
önemini Ateş Ünal Erzen de ka-
bul ediyor. Erzen, "Bunun büin-
cinde olduğumuz için dikkat
ederseniz, grev sonrasında ilan-
larla işe başladık. Yani piyasayı
canlandırmak istiyoruz. Creti-
mimizi durdunnak istemiyoruz.
Öyle sözleşmeler imzaladık ki
yüzde 300'lere varan ücret zam-
lan verildi. Yan sanayide de öy-
le. İki yönlü artan maliyetlere
karşın şubat ayında fiyat arttı-
nmına gitmiyoruz. Zaran sine-
ye çekecegiz. ¥etkiK satıcı örgüt-
lerimiz ayaktalar. Ama ne kadar
ugraşırsanız ugraşın bir krizin
içinde olduğumuz da kesin."
Cengiz Solakoğlu, durgunlu-
ğun aşümasuıda pazarlamacının
çok önemli bir rolü olduğunu
inançla savunuyon "Pazartama-
cı bu dönemde hünerini göste-
recek. Böyle dönemlerde tasar-
ruf edilmeyecek kalemlerin ba-
şında reklamlar gelir. Akılcı
kampanyalarla ürününü satma-
ya çahşarnk. Pazarlamacımıı ya-
ratacağı küçük bir hareketin pi-
yasadaki psikolojik ortamın
olumlu yöne dönmesi konusun-
da büyük yardım saglayacagına
inanıyonım.
Yalnız çok önemli bir husus
var Satışın çok durduğu, ilk şo-
kun yaşandığı günlerde ne rek-
lamm ne saüş taktiklerinin ne de
kampanyalann bir yaran vardır.
Duran arabayı harekete geçir-
mek, arkadan itmek çok zordur.
Hafif kıpırdayarak yerinden
kalkan arabayı itmek, hızlandır-
mak daha kolaydır. Ve bugün
böyle bir noktadayız. Meseb ls-
tanbul'da 'hareket' uç vermeye
başlamışbr. Şu anda tam araba-
yı itme zamanıdır."
YAREV: Tduunkhgı
rol
.EM UĞUR MUMCU
(Baftarafı 1. Sayfada)
Türkiye'de en yaygın olan akım bilgisizliktir. Bu bilgisiz-
lik yakın tarihimiz konusunda da geçerlidir.
Ahn ittihatçıhğı:
"İttihatçılık", Abdülhamid'e karşı genç subaylann örgüt-
lenmelerinden başlar. İkinci Meşrutiyet ile sürer, 31 Mart
ayaklanmasını bastıran "Hareket Ordusu" ile güçlenir. Ba-
bıâli baskını ile serüvenciliğe bürünür, "merkez-i umumr
sultası ile cuntacılığın adı, düzenlediği suikastlarla birey-
şel terörün dayanağı olur; Alman işbirlikçiliği ile Osmanlı
İmparatorluğu'nu savaşa sokar.
Ve savaş sonrasında İttihatçılık, Enver Paşa'nın lideriigin-
de Lenin'in desteği ile Bakü'de komünist Şûralar Ftrkası"
kuran siyasal akım anlamına da gelir.
İttihatçılık, M. Kemal'e "Teşkilat-ı Mahsusa" artıklarınca
düzenlenen "İzmir suikastı" ile de sonunu hazııiamış ve si-
yasei sahnesinden M. Kemal ve arkadaşlarmca uzaklaştı-
nlmıştır.
"İttihatçılık" iyi hoş da ama hangi "İttihatçılık?"
Abdülhamid yönetimine ve 31 Mart gericiliğine karşı ayak-
lanan İttihatçılık mı? Yoksa M. Kemal'in "hareket-i
serseriyane" diye tammladığı kanlı serüvencilik ve işbirtik-
çilik mi?
«angisi?
Bugünkü güncel siyasette "İttihatçılık" izi aranıyorsa, bu
iz, barış yanlılarında degil ABD desteği ile savaşa girmeye
heveslenenlerin tutumlannda, kararlannda ve kişiliklerin-
de aranmalıdir.
Ararsanız çok benzeriik bulursunuz.
İkinci bilgisizlik kaynağı Atatürk ve Atatürkcülük ile ikjilidir.
"Kemalisf, Kurtuluş Savaşı yıllannda ingiliz gizli servisi
ve Amerikan basınında "bolşevik, milliyetçi, bozguncu" an-
lamlarında kullanılırdı.
Bu kavram, bugün, sözde "sMI toplum" yandaşlarınca
tek partili baskıcı yönetirn anlamında kullanılıyor.
Hangi demokrasi birdenbire kuruldu? Hangi uygartık, bu-
günkü düzeyine, kansız ve ihtilalsiz gelebildi?
Tarihe şöyle bir bakın:
Batı burjuva demokrasilerinin geçmişlerinde, 1789 ve
1830 ihtilalleri, kargaşalar, sömürgecilik, nasyonal sosya-
list rejimler; Marksist ülkelerin yakın tarihlerinde de Ekim
ihtilali ve proletarya diktatörlükleri yok mudur?
Atatürk dönemi, Türk yakın tarihinin en görkemli ve en
devTİmci sayfasıdır.
önce emperyalizme karşı verilen silahlı savaş, sonra da
"tam bağımsızlık" inanç ve bilinci ile dünya uluslar ailesi-
nin onurlu üyesi olmak için verilen uygartık savaşı.
Evet, Atatürk dönemi, tek parti ile yaşanmıştır. Devrim-
ler de bu tek parti rejimi içinde tepeden inme yöntemlerle
yapılmıştır.
Atatürk'ü ve Türk devrimini, aynı zaman dilimlerindeki
nasyonal sosyalist ve Marksist yönetimleri ile karşılaştırın.
En az sancılı ve en az kan dökülen toplumsal dönüşüm-
dür Atatürklü yıllar!
Türkiye bugün ayakta duruyorsa, Atatûrk döneminde atı-
lan temellerin sağlamlığı nedeniyle duruyor!
12 Eylül'e 5000 gencin tabutu ile gelen, sivil dönemin her
üç yılının birini sıkıyönetimle yaşayan, idam sehpalannın
kurulduğu, sürgünlerin ve yasaklarm yaşandığı, işkence-
nin bugün bile can aldığı bir ülkede, eleştiri okları dünden
çok bugünün uygulamalanna ve bugünün "devletiûlerine"
yönelmelidir.
1910'lu, 20'li ve 30'lu yıllann özel koşulları o dönemlerde
birçok ülkede totaliter rejimler doğurmustur.
Atatürk'ü "neden o günlerde tek parti yönetimi kurdu" di-
ye eleştirip suçlamanın anlamı yoktur. Bugün, çok partili
düzende, pariamenter rejimde, hukuk devietinde "tek adam"
yönetimi kuranlara ve tek parti yöntemleri kullananlara karşı
çıkmak gerekir.
İttihatçılık varsa bu "hortlayan İttihatçıhğı" işte buralarda
aramak daha doğru olur.
ŞİRİNYER fflPODROMLTNDAN
FtKRETDAĞUOĞLU
1. KOŞU: F: Osmancık (5),
P. Alser (3), S. Tolgaer (2)
2. KOŞU: F. Gültorun (2), P.
Osmanağa (5), PP. Ikimiz (7),
S. Elif 4 (3)
3. KOŞU: F. Ahşık (1), P. Bi-
liyormusun Kim (7), PP. Ma-
estro (3), S. Milyoner Burhan
(5)
4. KOŞU: F. Renan (5), P.
Golden Flower (1), PP. Don-
nehri (3), S. Muhittin (10)
5. KOŞU: F. Body Guard (8),
P. Merhaba (9), PP. Robinson
(11), S. Raşomon (6)
6. KOŞU: F. Cemil (7), P.
Polat (9), PP. Kerim (1), PP.
Esse (14), S. Ulubey (11)
7. KOŞU: F. Aknasip (3), P.
Kavçinbey (1), PP. Bahadırbey
(9), S. Tosoğlu (2)
* \ .
BUTUN ADIDAS'LAR ':
%A5l INDIRIMLI