12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/10 PAZAR YAZILARI 10 ŞUBAT 1991 Kopenhag'dan Kurnazpolitikaanın skandalıKörfez savaşı Danimarka basınınm baş haberi olmaktan çıktı bile. Danimarka şu günlerde, adalet bakanından başlayan ve başbakana kadar uzanan bir skandalla çalkalanıyor. „,„„.,„ „„„.„ ti. Sırada başbakamn kendisi »fcJCKUH Y1LMAZ var gibi. Sosyal demokratlann isteği gerçekleşirse, yüzyüın ba- şından bu yana ikinci defa yüce divanın kurulmasına neden ola- bilecek. Dedim ya, skandahn başlan- gıa oldukça banal bir olaya da- yanıyor: Olay, Tamil multecile- rinin eşlerini yanlanna getirmek için yaptıkları başvuruların Adalet Bakanlığı masalannda geciktirilmesinden ibaret. Ama işin içine ihtiyar ve ihtiraslı bir bakamn keçi inadı ve bakanlar kurulunda konuşulanlan anla- yamayacak kadar gözünü kör eden yabancı düşmanlığı girin- ce, idari bir işlemdeki hatadan ibaret bu olay, Danimarka'yı kö- künden sarsacak bir skandala dönüşebiliyor. Skandal eşlerini yanlanna ge- tirmek için yaptıkları başvuru- lara cevap alamayan Sri Lanka- h Tamil multecilerinin bizdeki Danıştay'a tekabül eden Om- budsman'a şikâyetleriyle başh- KOPENHAG — Körfez sava- şı Danimarka basınmın baş ha- beri olmaktan çıktı bile. Dani- marka'yı şu günlerde gündelik yaşamı pek yakından etkileme- yen uzak ve soyut savaştan çok politik bir skandal sarsıyor. Hem de derin sallantılar yarata- rak. Politik skandal dediysem, öy- le bildiğimiz türden ahım şahım bir yaru yok bu skandalın, ak- sine oldukça banal ve dört yü- dır zaman zaman gazetelerin en iç sayfalanna kadar duşen bir skandal. Dört yıldır zaman za- man unutulma aşamasına gelen skandal, küçük bir kartopuy- ken, önüne geleni alıp birlikte götüren bir çığa dönüştü bile. Şimdiden olayın başkahramanı eski Adalet Bakanı'nın politik yaşamını sona erdirirken, parla- mentonun hukuk komisyonu başkanını ve Adalet Bakanlığ] daire başkanını koltuğundan et- yor. Daire başkanlanna ve mü- şavirlerine "Tamil mültetilerinin başvurularifli, incetenecek kâgıt- lann en altına koynn" diye emir veren eski Adalet Bakaru Erik Ninn-Hansen, öyle Ombuds- man'a falan postu bırakmaya- cak kadar kurnaz bir eski poli- tikacı olduğunu düşunduğun- den olsa gerek, araştırmadan kaçmak için devreye yine kendisi gibi muhafazakâr partiden par- lamento hukuk komisyonu baş- kanı Grettae Fenger Möller'i so- kuyor ve MöUer'e komisyonda konuyla ilgili bir soru sordurtu- yor. Danimarka kanunlanna göre parlamentonun el attığı bir konu Ombudsman tarafından araştınlamadığından araştırma geçici olarak dunıyor. Ne var ki kurnaz olduğunu düşünen Erik Ninn-Hansen, Grethe Fenger Möller'in soracağı soruyu par- lamentoya faksla geçecek kadar da ihtiyatsız. Faksın metninin televizyon ikinci kanalından bir gazetecinın eline geçmesi, henüz skandal boyutuna ulaşmamış olan olayı skandala dönüştür- meye yetiyor. Dedik ya bizim ihtiyar politi- kacı Ninn-Hansen keçi gibi inat- Stockhobri'den Savaşı erotizmle unutmak Körfez savaşı, yaşama bakışı da gölgeliyor ister istemez. 'Savaşma seviş' felsefesini yaşatmaya çalışanlar sadece cuma geceleri açık olan La Camilla Klübü'nde yoğun erotizmle kendilerinden geçiyorlar. YAVUZ BAYDAR STOCKHOLM — Savaş, ya- şama bakışı da gölgeliyor ister istemez. Isveç kaynayan kazana uzak ama yine de insanlarda bir durgunluk, bir umarsızlık göz- leniyor. Savaşın yarattığı ruh hali için- de beraber olma gudüsunün ıv- me kazanması da var hiç kuşku- suz. Böyle zamanlarda boşver- mişlikler daha bir artıyor, daha bir umursamaz oluyor insan- '" Stockholm'deki sinemalar, barlar vs daha fazla iş yapıyor, CNN davuüar eşliğınde savaşı ilan edeliberi. Savaşı naklen iz- lemek, bunun bireyin zihninde nasıl izler bıraktığı yeni bir ol- gu. Medya teknolojisi savaşın hizmetinde mi yoksa ona eleşti- rel ayna tutuyor mu? Batı'da, en HelsinkVden Savaşta donmayan demokrasi FÜSUN SAYEK Beyaz zambaklar ve beyaz ge- celer Ulkesi Finlandiya'mn insa- nırun Türklereve dilinin Türk di- line benzediği "söylence" si- nin asla gerçek olmadığını keş- fetmek için Finlandiya'da bir hafta sonu geçirmek yeterli. Bu hafta sonu eğer bitmeyen gece- lerin yaşandığı yaz mevsiminde değil de "karanlıkların açümadığı" şubat ayında olur- sa, etraftaki sessizliğin, insan- sızlığm nedenini bulmakta epey zorlanırsınız. Acaba bu sıcak savaşa tüm uzakhğına rağmen "savaş sendromu" yaşayan Av- rupa burjuvazisinin "içe kapanma" tepkisi mi yoksa so- ğiık ve karanlık nedeniyle her yü yaşanan bir durum mu? Sabah 10'da aydınlanan, öğleden son- ra üçte kararan gun, "karanhk- ta başlayan karanlıkta biten toptantüar" sorununu getiriyor. Ancak dışandaki fîziksel karan- lık, toplantılann aydınlık sonu- cunu hiç mi hiç değiştirmiyor. DünyaTabipler Birliği'nin Hel- sinki Deklarasyonu'ndan, Hel- sinki tnsan Haklan Komisyo- nu'na kadar tum güzellikler bu içi aydınhk insanlarm duzenle- dikleri etkirüiklerin sonucu oluş- muş. Işte yine böyle güzel bir amaçla Finlandiya Tabipler Bir- Uğı'nin Dtınya Sağlık Orgütü'- nün tek çalışrna kanahnın hükü- metler olmadığı ve yeni açılım- lar bulunması gerçeği ve isteğiy- le ve; "herkese sağlık" amacı- na giden yolda hekim birlikle- rinin "öneınli bir partner" ola- bileceği inancıyla oluşturulmuş. Bu sıcak ve mutlu toplantı- dan çıkıyor ve -22 derece soğuk- ta adeta donarak yurümeye ça- hşıyorsunuz. Birazdan karşüaş- tığuuz yalruzca içinizi ısıtmıyor, kanınızı da kaynatıyor. Günler- dir "acaba neredder" diye me- rak ettiğiniz Finlandiya halkı çoluk çocuk, genç, yaşh, kadın, erkek, öğrenci, işçi, bürokrat renkler içinde yürüyor, pankart- larda "savaş istemiyor", rengâ- renk boyadıkları petrol varille- rini yuvarlayarak ses yapıyor, yalnızca Körfez savaşını değil, yakın komşulan Baltık ülkele- rinde olanlan da kınıyor ve so- ğuğu unutturup olayı güzel bir şölene dönüştürüyor. Yalnızca dillerinin, iklimleri- nin değil, demokrasilerinin de farkh olduğunu görüyor ve kıs- kamyorsunuz. azmdan Isvec'te, çıkarlara dayah ohnayan, bilinçli savaş karşıth- ğının yerini soğuk bir dışandan izlemeye dönüştüğü hayli açık. "Savaşma-seviş" felsefesini yeni bir kuşak olarak yaşatma- ya çalışanlar, çatışmaların kö- tumserliğini "her şey seks için" sloganı altında yeni bir gece me- kânında uzerinden atrnaya çalı- şıyor şu sıralarda. Sadece cuma geceleri açık olan La Camille klubü, Bush ve yandaşlarımn "açgözlülügünden", Saddam ve öteki Araplann "akdsızlığın- dan", tsrail'in "yılucı öfkesin- den" bezmiş olanlann mekânına dönüşmüş durumda... La Camilla klubünu farkh kı- lan özeHk, 19901ann "seksin on yüı" olacağına ilişkin önermele- re uygun öğelere yer vermesi. Kapıda sizi simsiyah "dgbf'lar giymiş iki dansöz karşıhyor. İç bölümde ilk bakışta öteki klüp- lerden farkh bir özellik yok gi- bi ama saatler 00.00'a yaklaşır- ken diskjokeyliği de ustlenmiş olan Nina'nın erotik müziği eş- liğinde dans pistinin kıyısına iri bir beyaz perde indiriliyor ve ki- mi "yumuşak" kimi "sert" per- formanslar içeren bir porno filmleri gösterisi başhyor. Bu gösteri, klübün faaliyetine ilk başladığı hafta hayli yoğun bir mahcubiyete yol açmışü, ama şimdi iştahla bekleniyor. La Carnilla'run başansı, her cuma birkaç saatliğine de olsa kentin sıkılan ve savaşın karam- sarbğına kapılan kesimi için açıkhk ve saydamhk ifade ede- bilmesi. Klübun müdavimleri, Stockholm'un genç ve yaratıcı kesimini temsil ediyor. Avrupa- daki düşünsel ve kültürel akım- lan günü gününe izlemeye çaba- layan bir kitle. Aralannda kadın ve erkek eşcinsellerin oranı da hayli yüksek, ancak onlar daha çok kendi aralannda gruplaş- mayı tercih eder görunüyorlar. çı, bir de zaten yabancılan hiç mi hiç sevmiyor, öyle kolay ko- lay davasından vazgeçer mi? Olayın skandala dönuştüğünü görmesine rağmen yabancılar yasasının sertleştirilmesi yönun- de parlamemoda siyasi destek sağlayacağına olan inancından uygulamasını surdürüyor. Bu noktada uygulamayı durdursa, olay kapanacak oysa. Olayın boyutlannın büyümesi üzerine Ombudsman araştırmasına de- vam etme karan alıyor ve sonuç- ta Adalet Bakam'nı, yasalan çiğnemekle suçlayan bir rapor hanrlıyor. Raporda, Adalet Ba- karu, Tamil multecilerinin eşle- rini yanlarına getirmek gibi ya- sal haklarım engellemekle suç- lanıyor. Yine de kendisi gibi Muhafazakâr Parti'den Başba- kan Poul Schldter, Erik Ninn- Hansen'i korumak için Adalet Bakanlığı'ndan aiıp parlamento başkanhğı gibi siyasi sonımlulu- ğu daha az olan bir mevkiye ge- tiriyor. Yaşlılık başına vurmuş bir ke- re Ninn-Hansen'in; olay tartışı- lırken, bu sefer de başvuruların incelenmesinin geciktirilme ka- rannın zamanın bakanlar kuru- lunda alındığını iddia ediyor. Olayın bundan sonrası çorap söküğü gibi zaten: Parlamento- ya ve Ombudsman'a yalan söy- lediklerini kabul eden bakanlık görevlileri de bakanı ortalıkta bırakıvermiyorlar mı? Oysa es- ki memurlarına güvenen Ninn- Hansen çoktan Danimarka'yı, kendisi hakkında gizli ve siyasal bir baskı uygulamakla suçlaya- rak Avrupa tnsan Haklan Ko- misyonu'na şikâyet etmiş bile. Bu şikâyet, o zamana kadar kendisini korumuş olan başba- kanı bile çileden çıkanyor ve Başbakan Schlüter, sürmekte olan sonışturma tutanaklanmn kamuoyuna acıklanmasına ka- rar veriyor. Şimdilerde bırakalım sosyal demokratlan ve sosyalistleri, Muhafazakâr Parti'nin üyeleri bile eski bakana karşı bayrak aç- mış durumdalar. Sosyal demok- ratlann isteği gerçekleşirse Erik Ninn-Hansen, görevini kötüye kullanmaktan yüce divana veri- lecek. Skandalın boyutlan bura- da sona ermiyor oysa ki. Çun- ku şimdi de başbakamn kendi- si, yasadışı uygulamadan haberli olduğu halde göz yummakla suçlanıyor ve olayın başbakamn bile başmı yiyeceği yolunda yo- rumlar yapılıyor. Gerçi başba- kan şimdilik politik hayattan çe- kilmeyi düşunmediğini açıkladı. Lefepray thatth© timeisfrıe lasttime. "SADDAM SON OLSUN" — Irak lideri Saddam Hnseyin, Körfez krizinin başlamasından sonra, Batı kamaoynnun gözünde bö- tün zamanlann en kötü adamlan'nın arasına girdi. Gazetelerden Saddam'ın 'sapıklıklan' hakkında bilgi edinen Araerikan halkı, sokaklarda da "Eyvah, Hitler geri döndü" yanlı dev panolarla burun bnrnna yaşıyor. (Fotograf: AP) New Ybrk'tan Koruması, Saddam'ı anlaüyorIrak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin'in özel hayatı ABD'de moda. Saddam'ın eski korumalarmdan Kerim Djabbouri, Amerikan dergilerine 'Saddam'ın cuma günleri üç kızla yattığını, acımasız bir katil olduğunu, zehirlenmekten korktuğunu' anlatıyor. ŞEBNEM ATİYAS NEW YORK — ABD'nin en çok satan Süpermarket dergisi The National Enquirer Körfez savaşının başından beri logosu- nun yanında kuçuk bir Ameri- kan bayrağı ve "Birliklerimizi Des'ekliyoruz" sloganı ile çıkı- yor. Her ifadesiyle Amerikan popüler kültürunü yansıtan ala- calı bulacalı dedikodu dergisin- de savaşın başından beri yaymı- lanan Saddam Hüseyin'in özel hayatına ilişkin aslı astan bilin- meyen iddialar dizisi ilgiyle iz- leniyor. Derginin bu haftaki kapağın- da manşet: "Saddam Hüseyin- in kornmasının nefes kesen hi- kâyesi". Kırmızı zemin üzerine san mavi puntolarla "Genç sev- gililerini öldöriisii, şeytanl cin- sel hayatı ve en bü>uk arzusu 'Küçük Ev' " yazılı. Derginin içinde iki tam sayfayı kaplayan "özd röporttj", "Gülümseyen katil Saddam'ın dehşet veren gizli hayatı" başhğıyla tanıtılı- yor: Koruma Kerim Djabbouri' nin anlattığı hikâye sıyah pun- tolarla başhyor: "Bir gecede üç kadınla birden yatabilen Sad- dam Huse\in, sonradan konu- şan kızlardan birisini oldürttü. Aynca Saddam'ı yaşlı bir zaval- Savaş İslamalan nasıl böldü Körfez Savaşı ve Saddam'ın tavn Türkiye'deki İslami kesim arasında hangi tartişmalara ve görüş aynlıklanna yol açt? Hangi Islamcı kanat, hangi temellerde bir araya geldi ve birbirleri hakkında neler dedileı? Baykal sonrası Baykal'ın Terapo'ya söyleaiklerinden sonra kanşan SHP'de son durum. Hangi ekip nasıl güçlendi ya da kan kaybera'. SHP kulisinde son görûntüler. Timisi, Cankurtaran, Karh ve Akbel'den eleştiriler. Türkive dikkat etmeli İsrcrilli terör uzmanı ile Tel Aviv'de yapüğımız söyleşi. Uzman uyanyor: "Türkiye teror yelpazesı içinde, dikkat!" Amerika'nın fiyaskoları Amerika'run askeri operasyonlardaki tiyaskolar tarihi. Belge ve fotoğraflanyla. Zeybek ile Necef Necef Uğurlu bu kez Kûltur Bakanı Namık Kemal Zeybek ile söyleşti; "Davul zuma evrensellik vs. üzerine." Özal'ın Kürt cdlesi Meclis'i ve ANAP'ı kanşüran Nurettin Yümaz'uı Tempo'ya özel demeci: "Özal bana annesinin Kürt olduğunu, teyzesinin olene kadar tek kelime Türkçe bilmediğini anlatt." Amerikan Müzik Odülleri Şişko ve çirkin Phil Collins, basketbolcu eskisi M.C. Hammer, Jackson sülalesinin taklitçi son ferdi Janet Jackson bu yü sentetik ödullerini alıp.ihya oldular. Sahte radikal Sting ve kadayıf şarbcı Peter Gabriel de başka ödüller alrnışlardı. Kısacası ödüller ve sabipleri üzerine bir yazı bu. Seçimlerde oylar kimlere gidecek Tempo'nun KAMAR'a yapurdığı kamuoyu araşürması. Cumhurbaşkanhğı ve genel seçimlerde partilerin ve liderlerin son durumlan. Ecevit'in sürpriz atağı ve DYP'nin eriyişi. ADNAN HOCA'NIN GECE DERSLERİ ADNAN HOCA DOSYASINA DEVAM EDİYORUZ. BU HAFTA GECE ÖZEL EVLERDE 12 KİŞİLİK GRUPLAR HALİNDE DİNLENEN KASETLER VE TOPLANTIDAN BANDA KAYDEDİLEN KONUŞMALARI VE BAZI MÜRİTLERİN GERÇEK KIMLİKLERİNİ YAYINLIYORUZ. AYRICA ADNAN HOCA'NIN GELİR KAYNAKLARI VE PARA VERENLER. lı kadını ve kendi generaUerini silahıyla bizzat olduıürken gör- dttm." Saddam'ın beş yıl koruması olarak kalan Kerim bir yü önce işlerin sarpasardığını fark ede- rek Fransa'ya kaçar. Kerim o gün bugündur Saddam'ın şer- rinden saklanmaktadır: "Bagdat kasabının kan emen hayaünı ilk kez dergimize Kerim ifşa etti. — Hüseyin'in yatagına giren kızlar konuşmasınlar diye öldii- rülur. — Hüseyin, Arap dini bay- ramlannı çılgm seks partileri dü- zenleyerek kutlar. Uç kızla bir- den aynı anda sevişir. — Halkı yoksulluktm kınlır- ken, Saddam her hafta Paris'e bir Boeing 707 gönderir. Tanesi en az 4000 dolara mal olan meş- hur moda evlerinden takım el- biseler, ayakkabılar ve şık giye- cekler aldınr. — Televizyonda en çok sevdi- ğı program "Küçük Ev", Mic- hae London'ı gerçek bir baba karakteri olarak değerlendirir. — Yahıız kaldığı zaman ayna- nın önunde surekli kendini sey- reder. Makyaj yapar, çılgınca ya- kışıkh olduğunun defalarca tek- rar tekrar söylenmesinden hoş- lanır. — En büytık korkusu zehir- lenmektir. Sadece kendisi için yapıtmış özel şampuanlan ve sa- bunlan kullanır, ellerini günde en az 40 kez yıkar. — Saddam hiçbir zaman tes- lim olmayacaktır^' The National Enquirer'e bu ifşaatlarda bulunan 33 yaşında- ki eski koruma Kerim, 100 adet şahsına ait koruması bulunan Saddam'ın sadece Bağdat'ta 25 evi olduğunu öne surüyor. Ke- rim'in hikâyesi şöyle başlıyor: "Konımaya başladığım ilk gün Saddam'ın gozlerindeki şeytani pınlüvı farkettim. Çok geçme- den şüphelerim doğralandı. Saddam'ı sık sık raasum insan- lan sogukkanulıkia bldürürken iziedim, bnnlardan biri 1986'da gercekleşti. Beji'de birliklerin teftişi -sırasında Saddam'ı gor- meye gelen halkın kaiabalıgı arasından 80 yaşında hasta za- vallı bir kadın one fırladı. Sad- dam'a ailenio tek oglunun ölıi- müne neden oktufnnu haykınh. Torununun savaşmak islemedi- gini, Saddam'ın zorla onu sava- şa gönderdigini soyledi. O ana dek gulumseyen Saddam'ın yüz ifadesi bir anda donuklaştı. Nefret ve kinle doldu. Belinden tabancasını çıkarıp > T aşlı kadını çenesinden vurdu. Zayallı kadın acı içinde kıvranarak öldü. Bir yıl sonra Saddam'ı ofisinde sa- vaş taktigi konusunda anlaşa- m*dıgı bir generali aynı şekilde öldunirken iziedim. Her müba- rek cuma giınunü Saddam uç genç kızı yatagına alarak kutlar. Bu genç kızlar Saddam tçin üni- versitelerden topianır. Bazılan 15 yaşında bile degikür. Saddam buloziarlaişinibitirdiktensou* konuşmasınlar diye onlan orta- dan kaldınr. Bu zavaUı kızlar öl- dflriilarken cani diktatör yata- gında büyük bir keyifle Küçük Ev'i seyreder. Çok köçök yaşta babası tarafından terk editen Saddam, Michad London'ı ger- çek bir baba karakteri olarak çok begenir. Her sabah saat beşte de bir heükopter Saddam'a ta- ze deve sütü getirmek için seh- rin guneyine gider. Saddam ahı boçukta uvandıgmda sütü hazır olur, sonra yinni dakika vüzer. Öglen yemeginden sonra nynr, öğlen uyknlan sırasında bazen seks için kız getiriür. Insanlann eüni öpmesinden çok hoslanır. Aynca gizli gizli boyadığı saç- lanna iltifat edilmesinden de." Kenm'in hikâyesi parantezler- le kesiliyor. Bunlardan biri şöy- le: "Bu korkunc, vahşi, kan emi- ci katil ara sıra evinin bahçesin- de ailesi ve arkadaşlanna man- gal partileri yapar. Bu partiler- de aşçüıgı ustlenmek içia ısrar eder." " Hikâyeye göre zehirlenmek korkusu içinde yaşayan Sad- dam'ın altı doktoru var. Bu dok- torlann bütün işi gücü Saddam için sabun ve şampuan üretmek. Kerim, Saddam'ın her yere ken- di koltuğu ile gittigini ve sadece kendi koltuğuna oturduğunu öne süriiyor. Saddam'ın kendi- ni öklürmek isteyenlerin koltuk- ların yastıklanna zehirli iğneler koymalanndan korktuğunu da ekliyor gözlemlerine. Roma'dcuı 'Rûmî, İslamın Dantesi'dir İtalyanlar Körfez savaşı ile birlikte îslam kültürüyle daha fazla haşır neşir olmaya başladılar. NİLGÜN CERRAHOĞLU ROMA — "Rûmî, Islam'ın Dantesi'dir" diye yazıyor. "Panorama" ve ekliyor. "Rû- mî de kim diye sormak, Dante kimdir dive sonnaya benzer. Ama biz lslam kültürü konu- sunda öylesine cahiliz ki, böyle bir soru sorulabiliyor. tlelişim, turizm çagında ve -yüzeysel de olsa- difer kültüıiere ilişkin beBi bir merakın >aşandıgı gunu- müzde bu muhteşem şairi Batı'- da aydınlar dahi tanımıyor..." Evet bu hafta "Rûmî"ye bü- tün bir sayfa ayıran "Panora- ma", bizim Konyalı Mevlana'- yı böyle tanıtıyor. "Bayram de- ğil, seyran değil, eniştem bana neden merhaba dedi" demeyin. Körfez Savaşı'nın sonuçları bunlar. Körfez Savaşı'nın, İs- lam dünyasım haritaya yerleştir- mesinden bu yana ttalyan bası- nında bu tip yazılara sık sık rastlaruyor. Haftabaşmda ko- nuya gene kultür sayfasının ta- mamını ayıran "La Stampa" ise, "Batı dünyada kendisini yalnız sanıyordu. tsiam'a ait bir kültünin olduğunu yeni yeni keşfediyor. Savaş sayesinde Araplan tanımaya başuyoruz" diypr. Televizyonda iki aydır surekli Ortadoğu'yu gösteren yayımlar, ttalyanlar arasında şimdiye dek Magribli göçmen işçiler ve Hu- meyni Iran'ıyla özdeşleştirilen tslam kültürü hakkında giderek artan bir merak yarattı. Jki yü önce, Salman Rüşdü'yü ölüme mahkûm eden bir Ortaçağ fana- tizmi olarak görülen "lslam"; rönesansı yapan bu sanat ülke- sinde Batı'nın anladığı bir kul- tür birikiminden çok uzak gö- rilnüyordu. îki yıl önce Mısırlı yazar Necip Mahfuz'un Nobel Edebiyat Ödulu'nu alması da pek bir şeyi değiştiraıedi. İtal- yanlar bunun bir rastlantı oldu- ğunu düşündüler ve ödülün Mahfuz'a edebi değerinden çok, bir Üçüncü Dünya yazan oldu- ğu için verildiğini varsaydılar. Faslı yazar Tahir Ben Jelloua'- un Goncourt Ödülü de gene bir fantezi olarak geçiştirildi. 2 ağustosta Irak Kuveyt'i işgal et- tiğinde, ftalyanlann dörtte bire yakın bir bölümü, bu ülkelerin nerede olduğunu bilmiyordu. Şimdi ise kitapçı dükkânlan- nın vitrinleri Ortadoğu ile ilgili kitaplarla dohıp taşıyor. Hafta- hk dergiler Kuran ilavesi veri- yor. Roma'da 150 milyar üra- ya yapılan görkemli cami, şu sı- rada kentin en canlı polemikle- rinden birini oluşturuyor. Her- hangi başka bir zamanda kısa- ca geçiştirilecek olan caminin minarelerine, gazetelerde sayfa sayfa yer aynhyor. Cami ile bir- likte yolunu ve 500 arabalık park yerini yaptu^an Suudiler minarelerin 42 metre yüksekli- ğinde olmasını istiyorlar. Roma'run ilk camisi ile calka- lanan İtalyan kamuoyunun sa- vaşın gidişatından nasıl etkilene- ceği belli değil. Bu savaş -biraz da gelişme şekline göre- ya ls- lam dünyasına ilgjyi ya da mev- cut önyargüan arttıracak. Viyuna'dan Ayazda sıcaklığı yakalamak Son günlerde yaptığım en keyifli iş, eksi 10 dereceye yaklaşan Viyana ayazında, kendimi sıcak bir kahveden içeri atmak oldu. MEHMET MEŞTÇİ VtYANA — Uzun senelerden bu yana yaşamak nedir görmüş, kalbi tahtalannda, gözu duvar- lannda "doluyorum, öyleyse vanm" diyen o mekânın dostuy- sanız, bazı şehirlerde bazı isim- ler kulağımza siz istemeden ça- lınır. Hans Hoüein'in dev 'Ha- as Haus'unun yükseldiği Gra- ben'de soldan ikinci sokak, Do- rot Str. 6 numara: Cafe Leopold Hawelka. Son günlerde yaptı- ğım en keyifli iş, eksi onlara yaklaşan sıcacık Viyana ayazın- da kendimi buradan içeri bırak- mak oldu. tlk girdiğinizde şaş- kınlığın verdiği duraksamayla çevredekileri 'süzer', onlann da size meraklıca baktıklarını 'se- zinler' ve inanın bu hafif dozda auşverişi sonradan çok ararsınız. İlk anda dikkatimi girişteki masanın üzerme yığıhnış gaze- telere yönelttim. Bir sürü gun- lük Avrupa gazetesi. Gecenin geç saatlerinde bu gazeteler kelı- venin içine dağüıp masanın üze- ri acılana dek buraya oturmak kural dışı. Ve Hawelka'nın meş- hur sol duvan: Giriş kapısmdan dipteki mutfağa dek uzanan bu duvardaki rengârenk tiyatro ve sergi posterleri, Viyana Akade- mik Füarmoni konserinin pem- be afışi, karikatürler, fotoğraflar bir süre sonra yavaş yavaş kanı- ma kanşmaya başladığında dik- katimi bölük pörçük hayallere yönlendirdim. Çunku bu sureç hafif tüketim olgusunun da rol oynadığı dayanümaz keyif duru- muyla birleştiğinde infilak ede- bilirdi, bunu istemedim. Oturduğum bölme mutfağın tam karşısında olduğundan, ta- vanı kararmış bu sevimli mut- fakla göz göze geldim ve "bekle" dedi, "birazdan başhyo- ruz." Nihayet Madam Hawelka muazzam bir enerjiyle yeni piş- miş 'Apfel Strudel'leri mutfak- tan çıkarıp isteyenlere dağıttı. Çok geçmedi, sıcak şaraplar ay- nı biçimde ikram edildi. Sıramn, heyecanla beklenen 'Bnchtl'lara geldiğini bilmiyordum. Fınndan hemen çıkmış, içleri erik mar- melath bu enfes kek parcaaklan kapış kapış gitti. Bu esnada ser- vis yapmakla meşgul Madam Hawelka'ya diktim gözlerimi. Yetmişini çoktan aşmış bu hari- ka insan, sanki tüm Viyana'yı tanıyordu. Gelenlere görülme- miş bir yakınlıkla yer buluyor- du bu yaşh kadın, masanıza ge- lip elini uzattığında ayağa fırla- yıp selam veriyor ve kişiliğinden büyülenmiş bir halde biraz da- ha yamnızda kalması için dua ediyordunuz. Madam Havvelka- nın önderliğindeki bu dostluk, kahvenin en kuvvetli kartıydı ve sonunda bundan cesaret alan ben, insanlan izlemeye başla- dım. Sabahın birinde Havvelka'dan çıktım, bıçak gibi soğuğa yüzü- mu döndüm. Kapısını yavaşça kapamanın ve ne zaman geri dö- nebileceğimi düşünmenin key- fıyle üşumediğime sevindim. Hızh adımlarla yurümeye başla- dığımda, inlerin, cinlerin top oy- nadığı sokaklarda birilerinin nı- hu beni takip etti, ama kimlerin olduğunu çıkaramadım.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle