Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/12 PAZAR KONUĞU 10 ŞUBAT 1991
HASANCELAL GÜZEL
Savaşta asıl kaybeden TürkiyeTurgut özal'ın cumhurbaşkanı seçilmesinden sonraki
davranışlannı eleştiren Hasan Celal Güzel, son olarak da
hükümetin TBMM'den Körfez krizi nedeniyle üçüncü kez
yetki istemine "hayır" dedi. Son kongrede Yüchnm Akbulut
karşısında ANAP genel başkanhğı seçimini kazanamayan
Güzei, partisinin Merkez Karar ve Yönetim Kurulu ile grup
töplantılarında özal'm tutumunu ve hükümetin kararlarını
açıkça eleştiren konuşmalarıyla dikkatleri çekti.
Özal'ın başbakanhk müsteşarhğını yapan, kabinesinde
görev alan Güzel ile Ankara temsilcimiz Ahmet Tan görüştü.
SÖYLEŞİ AHMET TMİ
ieclis'te 'tncirlik Tezkeresi' oylanır-
ken, koca iktidar grubundan bir tek 'ret' sesi
sizden yükseldl Gruptan ayrı düşmeniz parti
içi mücadeleden vazgeçtiğiniz anlamına gelmi-
yor mu?
Hayır. Kesinlikle değil. Dünyada ve Türki-
ye'de tarih bu coğrafya parçası için yeniden ya-
zıhyor. 18 ocak perşembe günü yapılan oyla-
mada verilen kararlar bir partiyi ve parti içi
mûcadele sınırlarını çok aşmıştı.
dediniz?
; duygu ve düşünceierle 'hayır'
Şöyle bir sahne gözlerimin önüne geldi. Al-
lah nasip cder yaşarsam vc bir torunum olur-
sa onun soracağı somyu ve verebileceğim ce-
vabı düşündüm. Torunum gelip bana diyecek-
ti ki, 'Dede o gttn Medis'te neden kabul oyo
verdin?' Ona şöyle mi cevap vermeliydim: 'Bak
ygvram, bizim oylamadsuı birkaç ay sonra ge-
•ei kongraniz yapüacakü. Adaylar vardı. Me-
sut Ytimaz, ttMınm Akbulut adaydı. Ben aday-
dım. Şa kadar ilçe kongresiııi ktrânmışom. Be-
ni destekleyen milletvekiu arkadaşlanm vardı.
Onlaria biriikte bn mücadeleyi götüriiyorduk.
Ama o durumda eger reddedersem o iş bozn-
lacaktı.' Bu cevap karşısında yaşı fazla olma-
yan torunum herhalde benimle alay ederdi.
Olaylara bakarken günlük politikayla tarih
perspektifıni birbirine kanştırmamak lazım.
Ha, hemen akhnıza şu soru gelmiştir eminim.
Senin haklı çıkman için, üle de torunun olma-
sı, aradan 10-15 yıl geçmesi falan mı gereke-
cek? Hemen cevaplandırayım. Bir defa haklı
B>u savaş, Ttirkiye'yi
milletlerarası platformda
yalnızlığa itecektir. Savaş
sonunda, Kore Savaşı
sonrasmdaki suni yardımların
tesirleri kısa zamanda yerini
terk edilmişliğe bırakacaktır.
Türkiye, bu savaştaki tutumu
ile Ortadoğu bataklığına
girmiştir. Bundan sonra bölge
ülkeleri ile sık sık Îsrail-ABD
ittifakı çerçevesinde başı
belaya girecektir.
çıkmayı değil, çıkmamayı dilerim. Yani bura-
da, bu işitek başına götüren Sayın özal'ın hak-
h çıkmasını istiyorum, bu benim samimi dile-
ğim. Tek o haklı çıksın, söylediği gibi biz bun-
dan ülke olarak, çok büyük raenfaatler elde et-
miş olarak çıkalım. Fakat görünen köy küavuz
istemez. Aradan 4 hafta büe geçmedi, biz hakh
çıkmaya başladık. Etrafımdaki arkadaşlarla
görüşmelerime gelince onu da soyleyeyim. As-
bnda 107 ve 108 sayıh kararlar çıkarken parti
içindeki mUcadeleme destek olan arkadaşla-
nmla toplantı yaptım. Birkaç defa görüştük,
bazen ikili görüşmeler, bazen hepsini toplaya-
rak yaptığımız görüşmeler olmuştur. Ben
mûmkün mertebe konuyu anlatmaya çalıştım,
eminim ki birçoğu benimle şu anda aynı fıkri
paylaşıyor.
madılar?
niye sizin gibi ret oyu kullan-
Ben arkadaşlanmı çok seviyorum. Onlan in-
citmek, eleştirmek istemiyorum. Ama genel
olarak gnıbu ele alalım. Bu sadece benim ar-
kadaşım, Mesut Bey'in arkadaşı ya da Sayın
Akbulut'un yakınlan hükümet üyeleri hiç fark
etmiyor. Gnıpta genel bir eğilim var, o da şu:
Sayın özal kudretlidir, güçlüdür. Partinin ger-
çek genel başkanıdır, hem cumhurbaşkanı hem
başbakandır hem Dışişleri Bakanı'dır hem de
her şey... Onun isteklerine karşı çıkılmaz.
WKMBMPardon, saf bir soru olacak, ama sa-
hiden bu kanaat bu ölçiide kesin veyaygm mı?
Bu kanaat bir bakıma yaygın. Ama bir ba-
kıma da Sayın özal'ın etrafında bulunan bir-
çok kimse en ufak bir yanhşhkta hemen eleş-
tirmeye hazır beklemektedir. Bu siyasetin ta-
biatı icabı böyledir.
wamm*Bu yilzden mi, cumhurbaşkanı Mec-
lis'te milletvekillerinisık sık toplayıp telkin ve
tavsiyelerde bulunuyor?
Şimdî ben de ona gelecektim. Cumhurbaş-
kanı makamında bulunan bir kişinin beni ça-
ğırması, bilgi vermek için görüşmek için ran-
devu vermesi bir şereftir, eğer böyle bir rande-
vu olsaydı, ben gider, kendisiyle görüşür, gö-
rüşlerimi arzeder, kendi görüşlerini dinler ge-
lirdim. Ama şimdi bu şekilde olmuyor.
••••UVan/ oluyor?
ANAP grubu il sırasma göre belli parçalara
ayrılıyor, saatler veriliyor. Bundan önceki or-
yantasyon seanslannda, seanslar yapılırken bir
tarafta bizim grup toplantısı yapılıyordu. Dü-
şünebiliyor musunuz, kürsüde Dışişleri Baka-
nı konuşuyor. Sonra Başbakan konuşacak. Dış
politika bilgisi verecek. Bu arada gruplar ha-
linde arkadaşlar gidiyorlar. Seansa tabi oluyor-
lar, sonra geliyorlar. Bir grup daha gidiyor. Ya-
ni çok ilgi çekici manzaraydı, sivaset bakımın-
dan da emeresandı.
WMMKBKulislerde bazı gazeteci arkadaşlar bu
toplantüara grup tedavisi' diyorlar, yahut da
'toplu asılama seanslari
Sayın özal'ın narkoz verdiği yolunda laflar
da dolaşıyor. Adapazarh bir doktor yurttaş bir
mektup yazmış. Halkın bir medya narkozuna
tabi tutulduğunu anlatıyor. Gerçekten de bir
yandan TKT, bir yandan Magic Box, CNN des-
teği ile halkın tepesine çömelmiş durumda nar-
koz uyguluyorlar.
WBK0KkEfendim, şu narkoza bulaşmışken, ya-
pıtacak ameliyatın ne olduğunu konuşsak. İn-
şallah tahtada falan kalmayız. Gerçi yabancı
operatörlerin yürüttüğü bir ameliyat, ama so-
nunda bir yerlerimiz kesilip biçilebilir. örne-
ğin, "yeni düzen' deniyor. Ortadoğu için Türki-
ye'ye Amerikan benzinden gömlekler biçiliyor.
Bu konudaki göcüşleriniz neler?
Sayın cumhurbaşkanının Meclis seanslan ile
ilgili konuyu bitirip ona da geleyim. Nerede
kalmıştık?
mmmmSayın özal'ın Meclis sohbetlerine ni-
çin katılmadığınızda...
Evet. Sayın cumhurbaşkammız, bütün mil-
letvekillerini, yani iktidar muhalefet olarak, ça-
ğınp görüşse mesele yok. Ama sadece ANAP
milletvekillerini çağınyor. Dolayısıyla kendisi
genel başkanımız olmadığına göre, böyle bir
programın dogru olmadığını düşündüm. Ben
de katümadım. Cumhurbaşkanı bu tutumuy-
la tarafsızhgını açıkça bozmuştur. Bir parti ge-
nel başkanı gibi davranrruştır. Buna hakkı ol-
maması gerekir.
PAZAR
KONUĞU
ANAP Gaziantep MilletvekiU Hasan
Celal Güzel, 1945 doğumlu. Ankara
Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden
mezun olan Güzel, 1968 yılında DPT
Sosyal Planlama Daıresı 'nae uzman olarak
göreve basladı. 1975'te Süleyman
Demirel'in danısmam oldu. 1980 yılında
başbakanlık müstesan olan Turgut özal'ın
yardımalığına getirildi. 12 Eylül 1980
sonrasında universitede görev aldı. 1983
yılında başbakanlık müsteşarlığma atandı.
Güzel, 1986'daki ara seçimlerde milletvekiU
seçildi, özal hükümetinde devlet bakanlığı
ve hükümet sözcülüğu görevine getirildi.
1987 seçimlerinden sonra hükümetteki
görevini Milli Eğitim Gençlik ve Spor
Bakanı olarak sürdürdü. 1988 yerel
seçimlerinden sonra kabine dışında kaldı.
Ingilizce bilen Güzel, evli ve iki çocuk
babası.
personeüe ilgili, teşküatla ilgili ne kadar kanun
varsa, hepsi bu yetkinin kapsamına girmiştir.
Bu, TBMM'yi devreden cıkarmak demektir.
Yetkiyi alan hükümet de yetkisini seve seve sa-
yuı cumhurbaşkanına devredeceğine göre, cum-
hurbaşkaru hicbir başkanlık sistemindeki baş-
kana nasip olmayan bir yetkiye sahip olmak-
tadır. Şu anda kanun hükmûnde kararname-
lerin büyük bir kısrrunın altı imzah ustü açık
gittiğine göre, çok rahatlıkla bir sabah uyana-
bilirsiniz ki Resmi Gazete'de bir kanun hük-
münde kararname yayınlanmış ve çok önemli
bir ekonomik kanun çıkmış.
tHKEKMSavaşa karşı olanlar 'Saddamcı' ol-
makla suçlamyor. Sizin 'ret' oyunuz da grup-
ta benzer değerlendirmelere neden oldu mu?
Şimdi bakın, şöyle bir özet yapayım müsaa-
de ederseniz. Türkiye*nin izlediği kriz ve savaş
politikasının gerekçeleri şu başlıklarda topla-
nabilir. Bir, biz BM kararlanna uymak zorun-
dayız. Ittifakın üyesiyiz, bağımsız Kuveyt dev-
letinin istilasına karşı çıkmaüyu ve milletlera-
rası hukuku da korumalıyız. 678 sayıh karar
açık, bizim hiçbir şekilde bu uygulamalara gir-
memiz BM kararmın yüklediği bir mükellefi-
yet değüdir. Yani bizi savaşa mecbur tutmuyor.
Biz daha evvel zaten BM Güvenlik Konseyi'-
nin kararlan doğrultusunda, hatta kraldan çok
kralcı, bir hayli atak davranarak, aktif dış po-
litika yapıyoruz diye üzerimize düşen-düşme-
yen ne varsa uyguladık. Zaten şimdi artık öyle
noktaya geldik ki, kimse niye ambargoyu böyle
yaptık, niye şu tedbiri şöyle aldık diye sormu-
yor. Ben de sormuyorum, ama ambargoyu en
keskin şekilde uyguladık, diğer bütün kararlan
uyguladık. Şu anda bizim bunun ötesine geçip
üsleri kullandırmamız yanhştır, benim söyle-
diğim budur. Birçok kimsenin, savaşa karşı çı-
kanlann söylediği budur. Yani BM kararlan-
na göre bizim üsleri kullandırmamız gerekmi-
yordu. Bazüan da şunu söylüyor, 'Biz NATO
üyesiyiz, NATO Anlaşması'na göre gerekiyor-
du'. Hayır, NATO Anlaşması'na göre de gerek-
miyordu. SEİA'ya göre de kullanılması gerek-
miyor.
••••iSizoe bir koyup }irmi almakyerine, bu
işin sonunda yirmi koyup bir bile alamamak
olasılığı var mı?
Elbette. tşte, para yardımııun ne kadar gel-
digini görüyorsunuz. Üstelik bu para yardımı-
nın da Türk halkına intikal ettiği söylenemez.
Türk halkı, bilhassa Güneydoğu bu işte çok
mağdur olmuştur. Aynca askeri yardım, tek-
stil kotası, yani daha fazla ticaret konusu,
Amerika ile borçlann sUinmesi, ucuz petrol ve-
rilmesi vesaire. Yabana sermaye gjrişlerinde de
artış olacağ,ı söylenmektedir. Şimdi bunları sı-
raya koyahm. Bunlann hiçbiri savaş sebebi ola-
İNCtRLÎK'ERET — Hasan Celal Güzel, Ankara temsücimiz Ahmet Tan'a tnciriik tezkeresi oylanırken niçnı "reT oyu «erdigini anlaüyor. (Totoğraf. Rıra Ezer)
tKörfez'e dönebilir miyiz? Savaş son-
rası kurulacak düzen ve oturulacak masa...
Türkiye Cumhurbaşkam oturuyor, Ameri-
kan Başkanı ile ve Körfez'de biçilmesi muhte-
mel, sizin tabirinizle gömlekleri hazırlıyorlar,
bu gömlekler hazırlanırken Türkiye Başbaka-
nı'nm, Dışişleri Bakanı'nın, hükümetinin, gru-
bunun biçbirinin haberi yok. Ondan sonra biz
bu gömleğe göre el kaldmyoruz. Şimdi,
TBMM'nin anayasamn 92. maddesine göre
olan yetkisi diye bir şey ortadan kalkıyor. Ya-
ni anayasamn 92. maddesi ortadan kalkıyor,
6. maddesi de ortadan kalkıyor. Dolayısıyla
milli bağımsızlık, milli egemenlik gibi konular
da ciddi tartışüması gerekli konular olarak
gündeme ğeliyor.
WUKKBktncirük'in kullanılmasıyla Türkiye'nin
'cephe'ye çekilmek istendiği yorumuna katılı-
yor musunuz?
Eğer böyle bir şey olursa, bir defa her şey-
den önce Türk milleti zarar görecektir. tkinci-
si de bundan sonra savaşı en çok isteyenler baş-
ta ABD bir yandan tsrail'i savaşa sokmamaya
çalışırken, bir taraftan da bombardıman altın-
daki Urail'e oranla bu işle hiç de ilgisi ohna-
yan Türkiye'yi savaşa sokmaya calışmaktadır
ve Amerikan poliükasım hiçbir şekilde tartış-
madan benimsemiş olan çevreler de bundan
memnun olacaktır. O zaman demek ki ortaya
iki sonuç çıkabüecektir. Insallah olmaz, bir ka-
ra harekâuna Türkiye girerse ve kuzeyde cep-
he açılırsa, o takdirde 'Irak bize saldırmıştır ya
da Ortadoğu'nan coğrafyası aleyhimize
degisecektir' gerekçesiyle girmiş olacaktır. Eğer
bu meydana gelmeden, -ki temennimiz de
odur- savaş sonuçlanırsa o takdirde de biz sanki
hiç savaşa girmemişiz, Türkiye taraf olmamış
gibi bir iddiada bulunulacaktır. Ashnda benim
söylediğim gibi, o geceden itibaren Türkiye fi-
ilen savaşa girmiştir ve kuzeyden cephe açıl-
mıştır.
ttncirlik Tezkeresi' kara harekâuna
Türkiye'nin katüması için yeterli mi?
Bunun için bana göre hükümet tekrar Mec-
lis'e gidip 'Şu şu şu seb«plerte, şo kapsamda
bir savaşa gireceğiz' diye yetki almak mecbu-
riyetindedir. Ama bu ahnmayacaktır, çünkü
126 sayılı karar o derece geniş şekilde çıkanl-
mış bir karardır ki, hatta birçok hukukçunun
iddiasma göre, yıllarca hiçbir şekilde TBMM'ye
gelinmeden dinamik politika, Türkiye'nin yük-
sek menfaatleri gibi birtakım yuvarlak gerek-
çeler kullamlarak, yıllarca biz çok rahathkla
her türlü savaşa girîp çıkabilecek durumdayız.
AT başı devamlı belada
bir üyeye sahip olmak yerine
bir jandarmayı kullanmayı
tercih edecektir. Bu savaş
bağımsız Kürt devletinin
kurulmasma veya şimdilik
otonom bölge ya da
bölgelerin tepkileririe yol
açacak Türkiye'nin
bütünlüğünü zaman içinde
ciddi bir şekilde tehlikeye
sokacaktır.
WRKKKUSon yetki kanunu tasarısı hakkında ne
düşünüyorsunuz?
Yetki kanunu tasarısı metnini bir okuyacak
olursanız, TC'de yürürlükte bulunan kanunla-
rın çok büyük kısmını kapsamına aldığmı gö-
rürsünüz. Yani bereket versin, Türk Ceza Ka-
nunu, Türk Medeni Kanunu gibi bazı temel ka-
nunlar dışanda kalnuştır. Onun dışında Türki-
ye'de ne kadar temel ekonomik kanun varsa,
maz. Bunlann hiçbiri bizim savaşta taraf ol-
mamızı gerektirecek ciddiyette ve ağırlıkta ko-
nular değildir. Yani biz bunların herhangi bi-
rini almak için kendi milli dış politikamızdan,
şahsiyetimizden, haysiyetimizden fedakârlık
yapamayız. Eğer böyle kabul edersek, Türki-
ye bir paralı asker durumuna girmiş oiur.
WKKBMAktif dış politikanın temel nedeni,
maddi çıkar sağlamak diye özetlenebilir mi?
öyle. Bu ölülerin üzerinde, kanların uzerin-
de dolar hesabı yapmaya benzer. Yani ben bu-
nu hiçbir zaman ahlaki, insani bularruyorum.
Aynca şunu soyleyeyim: Savaştan önce bir ba-
karun deyişiyle hava alınmıştı, ama bundan
sonra ne kadar gelir, hangi açığı kapar, bu tar-
üşıhr. Aynca, biliyorsunuz AKKUM'un baki-
yelerini, yani konvansiyonel silahlarda belli bir
dengeleme meydana geldiği için, onun fazla-
larını biz alacaktık. Şimdi bunlar dışında, bir
de çevik kuvvetin gönderdiği bazı silahlar var.
îşte lncirlik'ten gidip bomba atan bazı uçak-
lar füan kalabilir. Bu, hiçbir zaman Türkiye^
nin, Türk ordusunun ihtiyaa olan modernleş-
me demek değildir.
'Jirt konfederasyonu yolundaki açık-
lamalar için ne •düşünüyorsunuz?
Savaşın gerekçelerinden birisi olarak da bu
ileri sürülüyor. Eğer Kürt devleti kurulması
Türkiye'nin menfaatleri bakımından zararh ise
bunun için savaşın çıkmamasmı sağlamak, ba-
nşı getirmeye gayret etmek ve işin dışında kal-
maya uğraşmak gerekirdi. Çünkü bu savaş so-
nucunda, Kürt devletinin veya özerk yönetimi-
nin çok daha fazla kurulma olasılığı var.
Aynca, size şunu da soyleyeyim: Sayın cum-
hurbaşkarundan naklen basında yer alan bazı
anahzler var ki, akla birçok çeşitli ihtimaller
getirmektedir. Şimdi kurulacak Kürt devletinin
Musul-Kerkük'le münasebetleri nasıl olacak-
tır? Ayn bir otonom bölge mi meydana gele-
cektir? Yahut bu devletin içinde mi bulunacak-
tır? Ya da özerk bir yönetimler silsilesi mi ola-
caktu-? Bu yönetimlerin Türkiye'deki u/antılan
ne şekilde ortaya çıkacaktır?
Bunlan bilen yok. Pardon tek bir kişi...
\NAP üst yönetiminin, MKYK'mn
bir üyesi olarak 'ret' oyu vermekle görevinizi
yapmış sayıyor musunuz kendinizi?
Hayır. Her seviyede ortaya koyduğum baa
tekliflerim var. Şöyle ki:
1- Üslerin kullandınlması derhal durdurul-
malı ve Türkiye savaşın icinden çıkanlmalıdır.
2- Türkiye, savaşın sona erdirilmesi ve ban-
şın sağlanması için öncülük yapmahdır.
3- Savaşta mağdur olan, ac, ilaçsız, mama-
sız kalan halka -kim olursa olsun- acilen kar-
Şüıksız yardım yapılmalıdır.
4- Savaş yüzünden halkımızın uğradığı za-
rarlar telafı edilmelidir. Bu konuda özellikle
Güneydoğu'ya öncelik verilmelidir.
mmmmSiz ANAP'm içindesiniz. Bu bir ko-
yup üç ya da düzeltilmiş haliyle yirmi alma-
nın hesabı nasıl yapılıyor?
Vallahi, o hesap ANAP'ın dışında yapıldı.
Ama ben de kaba bir hesap yaptım. Daha or-
tada ne masa, ne sandalye varken, bir değil en
az sekiz-on koyduğumuz ve şimdiden kaybet-
tiğimiz ortaya çıktı.
Sayayım istersenız:
mmmmUzun değilse lütfen.
Şöyle:
1- Bu savaşla Türkiye, tslam ülkelerinin özel-
likle halklanyla ters düşmüştür. Türkiye, Hı-
ristiyan Bao ve tsrail ile biriikte mukaddes yer-
lere saldıran ülke durumuna girmiştir. 1.5 mil-
yarlık islam dünyasıyla, Arap âlemiyle ve
Üçüncü Dünya ile aramız acılmıştır.
2- Bu savaş, Türkiye'yi milletlerarası plat-
formda yalnızlığa itecektir. Savaş sonunda, Ko-
re Savaşı sonrasmdaki suni yardımların tesir-
leri kısa zamanda yerini terkedilmişliğe bıra-
kacakür.
3- Türkiye, bu savaştaki tutumu ile Ortado-
ğu bataklığına girmiştir. Bundan sonra bölge
ülkeleri ile sık sık Israil-ABD ittifakı çerçeve-
sinde başı belaya girecektir. Asıl bundan son-
D u savaş atmosferi
hukukun defalarca çiğnendiği
bir platformda meydana
gehniştir. 126 sayıh TBMM
kararı anayasaya aykırıdır.
Hükümetin son yetki kanunu
tasarısı da anayasaya
aykırıdır. Grevlerin iki ay
ertelenmesi, liderlerin
katılacağı panelin vali
tarafından engellenmesi,
TRT'nin tek taraflı olarak
kullanılması demokratik
yönetimlerde söz konusu
değildir.
ra Türkiye, Irak'ın da, Suriye'nin de, lran'ın da,
diğer ülkelerin de hedefı olacaktır.
4- AT ise başı devamlı belada bir üyeye sa-
hip olmak yerine, bir jandarmayı kullanmayı
tercih edecektir.
5- Bu savaş, bagunsız Kürt devletinin kurul-
masma veya şimdilik otonom bölge ya da böl-
gelerin tepkilerine yol açacak; Türkiye'nin bü-
tünlüğünü zaman içinde ciddi şekilde tehlike-
ye sokacaktır.
6- Bu savaş halkımıza çok pahalıya mal ol-
maktadır. Başta Güney-Güneydoğu bölgesi ol-
mak üzere sektörel, bölgesel ve milli seviyede
ciddi zararlanmız bulunmaktadır. Nakliyeci-
lik ve turizm sektörleri başta olmak üzere ih-
racatımız, pek çok ekonomik faaliyetler sek-
teye uğramıştır. Güneydoğu'da bütün ticari ve
sınai faaliyetler durmaya yüz tutmuş, çok sa-
yıda işçi işini kaybetmiş, esnaf kan ağlamak-
tadır. Bütün ülke ekonomisinde büyük kayıp-
lara uğrarulmış, enflasyon süratle urmanrmş,
savaş ekonomisinin özellikleri görülmeye baş-
lamıştır.
Devletten devlete yardımlar ve banka kredi-
leri ile halkın zaranru karştlamak mümkün de-
ğildir.
7- Bu savaş atmosferi hukukun defalarca çiğ-
nendiği bir platformda meydana getirmiştir.
— 126 sayıh TBMM karan anayasaya ay-
kındır.
— Hükümetin son yetki kanunu tasarısı da
anayasaya aykındır.
— Grevlerin iki ay ertelenmesi, liderlerin ka-
tılacağı panelin vali tarafından engellenmesi,
TKTnin tek taraflı olarak kullanılması demok-
ratik yönetimlerde söz konusu değildir.
8- Azerbaycan başta olmak üzere Asya'daki
Türklük dünyası ile ortaya çıkacak olumlu iliş-
kileri tehlikeye düşürmüştür.
9- Illa maddi konuşmak gerekirse, bu konu-
da da zaranmız kânmızdan çok fazladır.
yorsunuz?
olarak bu 'masa' işine ne di-
Bu masanın sahibi şimdiden görülmüştür.
Masanın sahibi ABD'dir ve ABD Üzerinde,
hem her şeyle Ortadoğu'da hem de medya ola-
rak Amerika'da hâkim olan Israil'in söz sahi-
bi olacağı ortadadır. Bu durumda, masanın bir
tarafına biz oturur muyuz onu bilemem, her-
halde belki 30 ülkeden birisi olarak bizi de da-
vet edeceklerdir.
Ama bize Amerika'mn diktiği Ortadoğu
gömleğini giymek kalacaktır ve bu gömlekle
Türkiye'yi Ortadoğu'da sempatik bulan hiçbir
ülke olmayacaktır. Bence bunun adına aktif
politika denilmez. Uydu politika denilir...