Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/6 DİZİ-RÖPORTAJ 6ARALIK 1991
f
Boş konuşma'nın değil kültür, sanat ve bilim konnşmanın
f
anadü
y
olduğu bir üniversite
Ikiyüzlühocalarolıııasm
GENCLİK
F O R U M 9 2 Ç A Ğ R I S I :
Naşıl bir üniversite
istiyorsumız?
Oğrencıler, doktora
öğrencileri, asistanJar, doçentler, öğretim üyeleri,
yöneticiler... Cumhuriyet, sütunlarını sizkre açtı.
Üniversite ile ilgili tüm isteklerinizi, geleceğe yönelik
düsüncelerinizı {bir daktilo sayfası uzunluğunda ve bir
fotoğrafıruzla birlıkte) bıze gönderin. Sayfalarımızda
yayımlayarak sorunlarınıza ortak olalım.
Adres: Üniversiteliler Yazıyor
Cumhuriyet Gazetesi Türkocağı Cad. 39/41
34334 Cağaloğlu / İstanbul
NASILBİR ÜNtVERStTEİSTtYORUZ?
Doç. Dr. NADİRPAKSOY
(Antalya Akdenız Üniversitesi
Tıp Fak. öğretim Üyesi)
Nasıl bir üniversite istiyo-
rum?
Mutlak ve tek doğru bir is-
tek yoktur. Istekler kişiye ya da
kişilere, koşullara, geleneklere,
toplumlara, beklentilere, çeliş-
kilere ve sorunlara göre çok
yönlü değişkenlikler gösterir.
Ama sebepleri ne olursa olsun,
ıstekler izafi duygular değildir.
İstekleri arzular ve özlemler be-
lırler. Arzular ve özlemler ise
yaşanmamışhklardan kaynak-
lanır.
Işte bu bağlamda nasıl bir
üniversite istiyorum?
Çahşanından öğrencisine;
öğrencisinden asistanına; asis-
tanından öğretim üyesine; öğ-
retim üyesinden anabilim dalı
başkanına; anabilim dalı baş-
kanından dekanına; dekanın-
dan rektörüne; rektöründen
Üniversitelerarası Kurulu'na
değin, tüm insani ve mesleki
ilişkilerde karşıhklı sevgi, say-
gı, hoşgönı, anlayış ve iletişi-
min belirleyici olduğu bir üni-
versite ortanu istiyorum.
KJşilerin isımlerinin, kimlik-
lerinin, unvanlannın, konumla-
nrun ve yetkilerinin ötesinde, şu
dunyadaki en değerli varlik
olan insana özgü değerlere say-
1. Pısınk, bezgin, tepkisiz öğretim üyeleriüniversitede buluntnasın
2. Sevdalı öğrenciler, el ele kol kola özgürce dolaşabilsinler
3. Öğrencilerin not tutmaktan başlan dönmesin.
gı duyduğu bir üniversite is-
tiyorum.
Hiyerarşinin ve yetkilerin,
konumların ve unvanlann an-
cak akademik ve idari düzenin
sağbkh ışleyişi için gerekli oldu-
ğu, diğerlerinin *yok sayılması'
için bir 'üstünlük' olarak kul-
lanılmadığı bir üniversite istiyo-
rum.
Arkadan konuşmanın, fut-
bol konuşmanın, iskambil ko-
nuşmanın, 'bos konuşmanın'
değil, kültur, sanat ve bilim ko-
nuşmanın 'anadiT olduğu bir
üniversite istiyorum.
özel toplantılarda, dinlenme
odalannda, masa başlarında
'mangalda kul bırakmayan', an-
cak iş yasal ve demokratik bir
tavır aşamasına geldığinde
"Nasreddin Hoca'yı Timur'un
fili" sorununda yajnız bırakan
Akşehirliler orneği "bana do-
kunmayan yılan bin yaşasın"
diye iki yüzlü, pısırık, bezgin,
tepkisiz öğretim uyelerinin ar-
tık fîlizlenemeyeceği bir üniver-
site havası solumak istiyorum.
Ceket düğmesinin korku be-
lasından iliklenmediği; ayağa
kalkmamn içten gelerek yapıl-
dığı; yuze sahte gülücükler
kondurulup ardından 'şarkvari'
hançerlerin sırta fırlatılmadığı,
'çifte sUndartlann' yaşama fır-
satını bulamayacağı sevgi dolu
bir üniversite istiyorum.
Sakalla, kazakla, svetşörtle,
gömlekle ve eğer gerekiyorsa
ceket ve boyun-bağıyla dersle-
re girebileceğim; öte yandan da
sınıflanmdan bilim, mutluluk,
sevgi ve huzur pınltılannın taş-
tığı bir üniversite istiyorum.
Bahçelerinde öğrencilerin,
öğretim uyelerinin ve tum çalı-
sanlarının kızlı, erkekli sevgili-
ce, dostça, arkadaşça dolaşabi-
lecekleri bir unıversite istiyo-
rum. Sevdalı öğrencılerin el ele
kol kola, omuz omuza gençlik-
lerinin hakkını yerebüecekleri
bir ünıversite istiyorum.
öğrencilerin not tutmaktan
başlannın dönmediği; dipnot-
lannı çalışmaktan uykulannın
kaçmadığı; sımflarda, laboratu-
varlarda, amfilerde yoklama
zoruyla değil öğrenmek ve seç-
tikleri mesleği en iyi şekilde öğ-
renebilmek için coşkuyla, şevk-
le, sevgiyle, içtenlikle gelecekle-
rine yelken açtıklan bir üniver-
site istiyorum.
Inançlanndan, fıkirlerinden,
düşüncelerinden, yazdıklann-
dan dolayı hiç kimsenin kınan-
madığı, ceza görmediği, dövül-
mediği ve en acısı kurşunlan-
madığı bir üniversite istiyorum.
Ramazanda yemekhanelerin
kilitlenmediği, cuma günleri sa-
at 12.00-13.00 arası derse baş-
tan girmemek ya da izin almak
yerine, nispet olsun diye dersin
ortasında dersi bölerek sınıftan
paldır küldür çıkışlara gerek
duyulmayacak bir üniversite is-
tiyorum.
Türban takanla bluejean gi-
yenin; ud çalanla gitar çalanın
birbirlerine hoşgörülü davran-
dıklan bir üniversite istiyorum.
Kantinlerinde kavga edilme-
yen; bildiri yüzünden birbirine
girilmeyen; kapısının bir vakit-
ler yaşadığımız gibi postal dar-
besiyle açılarak ellerinde,
'Birinci' sigarası, ceplerinden
"Bayrak, Bozkurt, Devrim,
Emek, Maneviyat" başhkları-
nın dışan göz attığı gazetelenn
tıkıstınldığı eprimiş parkalann,
asık suratlann, sarkık bıyıkla-
nn kürsüye yürüyüp yıllann ak
saçh hocasını isteyerek: "Arka-
daslar bugün emperyaJistterin
ya da komünistlerin sehit erti-
gi bir arkadaşımızın anısına 3
günliik boykot koyuyoruz.
Herkes dışanya!.." nidalarıyla
sınıflann arük boşalalmayacağı
Türkiye'nin universitesini isti-
yorum.
Evden çıkıp kapısına varana
dek yol boyunca, hayatında hiç
üniversite kimlik kartı görme-
miş silahlı askerlerin 'hüviyet'
denetiminden geçmek yetmi-
yormuş gibi, bir de ana ginş ka-
pısına vannca inzibat subayı-
nın ya da 'polis komiseriun'
keskin bakışlanndan süzul-
meksizin çalışma odasına incin-
meden varılan bir universite is-
tiyorum.
öğrencüerimle, asistanlanm-
la akşamlan çay-kahve, bira
içip sohbet ederek samimiyetı
paylaştığım ancak bu dâvranı-
şımdan dolayı diğer meslektaş-
larunca eleştirilmediğim bir an-
layışın dalgalandığı bir üniver-
site istiyorum.
Ayak kokularından geçilme-
yen; ranzalarda mahkûmlar ör-
neği pineklenmeyen; dolapla-
nnda yaşanmamış rinselliklerin
çıplak resimlerle tesellisinin
yansımadığı; kapılarını kızlara
akşam 7'de, 9'da, erkeklere
11-12'de kapatmayan yurtlan
olan üniversite istiyorum.
Binbir emekle ve zorlukla ya-
pdmış binalann duvarlannda
'duvar yazılan'nın, sloganlann
yazılmadığı; deliklerinde dışkı
artıklanmn leke bırakmadığı;
kapılannda cinsel takıntılann
sapıkça ifade bulduğu yazı ve
resimlerin yer almasının bile
düşünulmediği tuvaletlere sahip
bir üniversite istiyorum.
Haksızkğa uğrayarak, dışlan-
mak istenen dolayısıyla Afrika,
Uzak Asya, Ortadoğu üniver-
sitelerinde umarsız çıkış yolla-
rı aramak durumunda kalma-
yacağım bir üniversitede çalış-
mak istiyorum.
Ve sonuçta, bu yazımdan do-
layı hakkımda soruşturma açıl-
ma kuşkusu duymayacağım,
cezalandınlmayacağım tutu-
mun hâkim olduğu bir Univer-
site istiyorum.
Daha fazla etkinlik
BANU YAVUZ
(9 Eylül Üniv. ingUızce Işletme Böl.)
Üniversiteye başlamadan önce lisedekinden
çok farklı bir ortama gireceğimi sanıyordum.
Hocalarla daha rahat Uişkı bekliyordum. Üni-
versiteye başlayınca hayal kırıklığına uğradım.
Üniversitemiz biraz da Izmir'e yayıldığı için çok
küçuk birimlerden oluşuyor. Hiçbir sosyal et-
kinlik yok. Kahvelerde boşu boşuna oturuyo-
ruz. Gelmeden once kafamda sosyal faaliyetlerle yoğun bir şe-
kilde ilgilenme düşuncesi vardı. Bunu biraz da derslerin yoğun-
luğu engelledi. Her şeyden önce üniversite bünyesinde daha fazla
sosyal etkinlik istiyorum.
Hayata hazırlık
HARUN IŞIL
(Hacettepe Ünıv. t.l.B.F. Kamu Yönetimi 1. Sımf)
Üniversiteye gelirken hepimiz pek çok şey
umarak geldik. Ama ne yazık ki umduğumuzu
bulamadık. Burada lise eğitiminin yozlaşmış ka-
hplanndan sıyrıhp, tamamen "özgun" bir eği-
tim ve öğretim ortamı bekliyorduk. Ama bu
beklentilerimizi tamamıyla karşuayan bir ortam
bulamadık. Belki üniversite liseye göre daha
akademik ve mesleki bir eğitim veriyor, ama bu
yeterli değil. Üniversiteyi bitirmiş bir kişi demek hayata atıldı-
gında öğrendiklerini uygulayacak kapasitede olabilecek bir kişi
demektir bence. tşte üniversiteler bu eğitimi veremiyor.
Bilimsel özerklik
MÜFtT GÖMLEKSİZ
(Çukurova Oıuv. Eğıt. Fak. Eğıt. Bilimleri Bölümu Araştırma Görevlisı)
"Nasıl bir üniversite?" deyince aklıma gelen-
ler oncelikle şunlar:
1. Yönetsel ve bilimsel özerkliğin sağlandığı;
2. öğretim elemanları ve öğrencilerin yöne-
tim süreçlerine katıldığı, sorumluluk aldığı, ken-
di yöneticilerini kendilerinin seçtiği, kısaca, de-
mokrasinin tüm ilke ve kurumlanyla yaşama ge-
çirildiği;
3. Yükseköğretim Kurulu'nun yalnızca üniversitelerarası eş-
güdümden sorumlu olduğu; denetleyici, mudahaleci yapısının
danışma birimi niteliğine dönuştüğü; insangücü planlamasına
ve araştırma süreçlerine katkıda bulunduğu;
4. Eğitim programlanru kendi hazu-layabilen; uygulamada or-
taya çıkan sorunlara ve araştırma bulgularına göre, eğitim prog-
ramlannı surekli olarak geliştirebilen;
5. Çok iyi bir yabancı dil eğitiminin verildiği, ancak öğrenım
dilinin Türkçe olduğu;
6. öğretim elemenlannın "bilen öğretir" anlayışından kur-
tulup, (özellikle eğitim fakülteleri ve eğitim yüksekokullarında)
öğretmenlik fonnasyonuna da sahip olduklan;
7. Bilimsel bulgu ve düşuncelerin, geniş halk yığınlanna ulaş-
masını sağlayacak önlemlerin aündığı; kampus yaşamımn ge-
tirdiği üniversite-halk kopukluğunun, olası olduğunca giderile-
bildiği;
8. Özlük haklarının verildiği, yeterli maddi olanaklann sağ-
landığı;
9. Araştırma süreçlerinde, araştırmacıların karşılaştıkları bü-
rokratik engellerin azaltıldığı; araştırma fonlannın işlerlik ka-
zandığı bir üniversite.
Türkiye'nin en parlak öğrencüerinin girdiği iıniversitelerden biri olan Boğariçi Üniversitesi'nde en çok ragbet edilen yerlerden biri
olan "tribün" soğuk kış giinü yalnızlıktan üşümiişe benziyor.
Korkmuyoruz değil mi?
GAMZE GÜNGÖRMÜŞ
(Marmara Ünıv. tng. Dıl ve Eğ. Böl.)
Artık zincirlerimizi kıralım, belirli kalıplara
sokulmuş olsak bile bu kalıpları yarma gücünu
kendimizde bulalım. Niçin en verimli, parlak ve
birer yol gösterici nitelikte olan düşüncelerimi-
zi dile getiremiyoruz, ifade edemiyoruz? Hiç-
bir şey olmaz korkmayalım. Ortaya attığımız fi-
kir karşı tarafa çok ters gelse bile eğer sonunda
bunu kabul ettirebilirsek bu bızim zaferimiz
olur. Düşüncemizden ötüru kınandığımızı farzedelim ne oldu:
Yine kazandık çunkü karşımızdakine herkesin aynı şeyi düşün-
mek zorunda olmadığuıı, farklı düşünulebilineceği alternatifi ol-
duğunu göstererek çağdaş duşünce yokuşuna bir merdiven da-
ha inşa ettik. Işte iki şekilde de zafer bizlerin. O halde niye bek-
liyoruz en uç noktada da olsa fikirlerimizi dile getirmek için.
Sadece klasik birer öğrenci olmayahm. Sabah 8.30'da gelip ak-
şam 16.15'te çekip gitmeyelim. Inceleyelim, gözleyelim, eksik-
teri bulalım, ortaya koyalım, katılımcı olalım. tdeal üniversite
bir ütopya diyoruz niçin? Niçin ütopik bir şey olsun ki bizler
yaratabiliriz ideal olanlan, duşünerek yıpranmamış beyinleri-
nıizi işleterek.
Safsatasız öğretim
SERDAR ERDAĞ
(Uludağ Üniv. Mühendislık Fakultesi, Gıda Bıtımı ve Teknolojı Bölü-
mu 4. sımf)
Bence universite, araştıran ve pozitif bilim
üreten olmalıdır. öğretim ezbercilikle değil,
araştırmaya yönelik olmalı. Yani zihinlerin ure-
teceği fikirlere ve açılımlara açık olmalıdır. öğ-
renciler demokratik bir ortamda gereksiz bas-
kılar ve safsatalar olmadan yönetilmeli ve yine
bu ortam şartlarında öğrenim görmeli, fikirle-
rini çekinmeden beyan edebilmeli, özgurce tar-
tışabilmelidir.
Muhbir öğrenci olmasın Öğrencisayısıazalsın Öğretmenle iletişim
C.ŞENOL KOCATEPE
(19 Mayıs Üniv. Eğitim Fakultesi fngilizce
Bölümu 4. Sımf)
Nasıl bir üniversite, sorusu oldukça kapsamlı
ve bir çok etkenle iç içe bir soru. Ama basite
indirgersek ilk söyleyebileceğim şey, öğrenciye
insanca davranılan bir üniversite olacaktır. Çün-
ku üniversitelerdeki, özellikle bizim universite-
mizdeki öğretim uyesi-öğrenci ilişkisi tıpkı
general-er ilişkisine benzemektedir. Öğretim
üyelen öğrencılerini değerlendirirken kafalann-
daki değer yargüarı sadece oğrencinin derslerinde başanlı olup
olmadığı ve siyasi göruşudür. Özelhkle siyasi göruş çok büyük
oranlarda smıf geçme notlanna etki etmektedir. Ayrıca bazı öğ-
rencilerin bazı öğretim üyeleri ile yakın ilişkileri ve alınıp veri-
len küçuk masum hediyeler de yadsınamaz. Bunların olmadığı,
bütün öğrencilerin eşit olduğu, sımf geçme notlanna öğrenci-
nin siyasi görüşünün ve ekonomisinin etki etmediği bir üniver-
site bence diğer eksikliklerin önde gelenidir. Aynca her öğretim
üyesinin her sınıfta birer muhbir öğrencisinin ohnası ise affe-
dilmez bir korkaklıktır. Tüm bunlann yanı sıra özgür düşünen,
bilgi üreten, araştırma olanaklannı sağlayan, öğrencilerin kılık
kıyafetleri ile uğraşılmayan, insani ilişkilerin doğal boyutların-
da yaşadığı bir üniversitenin olması en buyük hayalim.
GÜVEN HAFIZOĞLU
(Marmara Ünıv. Basm Yayın Yük. Ok.)
Üniversiteliler olarak büyük bir kimlik buna-
Iımı yaşıyoruz. Önce kazanmak sonra okumak
ve daha sonra da iş bulmak için verilen uğraş
en verimli çağımızda bizleri yıpratıyor. Her yıl
5 okulda 1300 oğrencinin kayıt yaptırdığı Ba-
sın Yayın Yüksek Okullan'nın bugünku duru-
mu hiç de çağa ayak uydurmuş bir yapıda gö-
runmüyor. Her okulda ilk etapta matbaanın ku- *
rulması, fotoğraf ve film stüdyolanmn bulunması, gazete, ajans
gibi doğrudan öğrencilerin pratik yapabilecekleri birimlerin oluş-
turulması yerine gecici uygulamalarla işler yürütulmektedir.
Uzun vadede ise Basın Yayın Meslek Liseleri'nin kurulması ve
üniversiteye gelen birinin mesleği hakkmda bilgili ohnası gere-
kiyor. Türkiye'de basının krizde olmasının bir nedeni de Basın
Yayın Yüksek Okulları'ndaki öğretim seviyesinin düşuk ohna-
sıdır. Oncelikle Basın Yayın Yüksek Okullan'na alınan öğrenci
sayısı azaltılmalıdır. 4 yılda görülen 77 ders sayısının kademeli
olarak aşağıya çekilmesi ve tüm derslerin uygulamalı (meslek
dersleri) ohnası sağlanmahdır. Dört yıl boyunca sadece smıf geç-
mek için girilen yabancı dil dersi kaldınhp, bir yıl hazırlık sınıfı
olmalıdır.
KÜRŞAD DEMİRUTKU
(Huseyîn Avni Sözen Anadolu Lısesi)
Öğrenci üniversitede kendini evinde gibi his-
sedebilmeli, sohbet edebileceği, eğlenebileceği
gemş alanlar olraalı, çok buyuk bir kütüphanesi,
spor alanları olmab, yemeklerin güzel, kantîn-
deki fıyatlann ucuz olması gerekir, sınıflar ku-
çük olmah, öğrenci sayısı az olmaü ki öğretmen-
lerle iletişim kurabilsin.
Şehir dışında kampus
YUSUF GEBOLOĞLU
(Boğaziçi Üniv. Psıkolojı, I. Sımf)
Üniversite mutlaka şehir dışında olmalı. Üni-
versite, öğrenciye eğitim-öğretim açısından, sos-
yal açıdan çok olanak sağlamah. Fiziksel ve be-
yinsel açıdan sağlıkh bir gençlik yetişmeli. Özerk
olmalı, öğretim üyesi ile öğrenci arasında ileti-
şim olmalı, hoca ile öğrenci arasındaki karşı-
lıkh iletişim açısından sınıflardaki öğrenci sa-
yısı belli sayıyı aşmamah. Maksimum 50 olma-
lı. Okuldaki her oğrencinin "okul ruhu"nu yaşamasına izin ve-
rilmeli.
12 EylülCumhuriyeti'nin üniversite alerjisiProf.Dr.A.ÜLKÜ AZRAK
(l.Ü.Siyasal Bılgiler Fakultesi)
Türkiye'de 12 Eylül 1980 as-
keri darbesiyle başlayan ve
1982 Anayasası ile temellendi-
rilen 3. Cumhuriyet dönemi-
nin, kamu organ ve makamla-
n dışındaki örgütlenmelere sı-
cak bakmadığı ve bu süreci en-
gelleyici önemli smırlamalara
başvurduğu, bugün herkesin
bildiği bir gerçek. Çağdaş de-
mokrasinin vazgeçilmez öğele-
rinden biri olan "sivil top-
l a m " u n gerçekleşmesinin
Türkiye'nin 3. Cumhuriyet re-
jiminde ne denli guçlüklerle
karşı karşıya olduğunun bun-
dan açık bir kanıtı olabilir mi?
Üniversite de öğretim eleman-
ları ve öğrencileri bakımından
bu olumsuz koşulların dışında
kalmadı. Bunlann bir bölümu
anayasadan, ötekiler de çeşitli
yasalardan kaynaklamyor. ör-
neğin sıyasal orgutlenme, uni-
versite öğretim üyeleri ve öğ-
rencileri için yasak bir konu-
dur. öğretim uyelerinin siyasal
partilere üye olmalan 1961
Anayasası'mn çağdaş demok-
rasi ilkelerine uygun düşen bir
düzenlemesiydi. Ama 1971'de,
yani gene bir askeri müdahale
sonrasında, yapılan anayasa
değişikliğiyle bu konuda yasak
getirildi. 1982 Anayasası'nda
aynı yasağın yer alması, 12
Mart rejimiyle 12 Eylül rejimi
arasındaki fıkri bağlantı nede-
niyle, hiç şaşırtıa ohnamıştır.
Yalnız şunu gözden kaçırma-
malıdır ki, 1982 Anayasası ya-
sakçılık konusunda daha da ile-
ri gitmiş ve sadece geniş anlam-
da devlet memuru olan öğretim
uyelerinin değil, öğrencilerin de
siyasal partiler içinde örgütlen-
melerini yasaklamıştır. Hele
2547 sayılı Yükseköğretim Ka-
nunu'nun 59. maddesiyle, öğ-
retim uyelerinin ve öğrencilerin
kamu yaranna olanlar dışında-
ki derneklere üye olmalannın
rektörün iznine bağlı tutulma-
sı, 12 Eylül Cumhuriyeti'nin,
eşine hiçbir demokratik ülkede
rastlanamayacak parlak (!) bir
bulufudur. 7 Ekim 1983 tarih-
li Dernekler Kanunu ise öğre-
nim sürecinde (hastalık da da-
hil hangi nedenle olursa olsun)
başansızlıkla karşüaşnuş ve öğ-
renim süresi uzamış öğrencile-
rin, öğrenci derneklerinin or-
ganlannda görev almasını ya-
saklamıştır. Yasa koyucunun
böylece yalnız çalışkan (!) öğ-
renciler yönetiminde olan öğ-
renci derneklerinin varlığına
izin verdiği anlaşılmaktadır. Ne
var ki bu türde öğrencilerin,
öğrenim uğraşısı dışında kalan
şeylere, hele demekçiliğe hiç de
hevesli olmadıklan öteden be-
ri gözlenen bir olgudur.
Universite öğretim elemanla-
rının sendika kurmasına gelin-
ce; 1982 Anayasası, 1961 Ana-
yasası'nuı 1971'de değiştirildik-
ten sonra icerdiği düzenlemeye
benzer biçimde, memurlann
sendika kurmalarmı bir hak
olarak öngörmediğinden, geniş
anlamda devlet memuru olan
üniversite öğretim elemanları
da bugüne kadar sendikalaşma
hakkından yoksun bırakılmış-
lardır. Oysa 12 Mart rejiminin
memur sendikalannm varhğına
son veren 20 Eylül 1971 tarihli
anayasa değişikliğine kadar,
üniversitelerde öğretim üyeleri
ve asistanlar ayn ayn sendika
kurarak, üniversite reformu,
öğretim etkinlikleri ve öğretim
elemanlarının mesleki sorunlan
gibi konularda çok yararlı kat-
kılar sağlayan etkinliklerde bu-
lunmuşlardır.
Üniversite öğretim üyeleri,
örgütlenmelerine konan engel-
leri ve yaraülan guçlükieri 1990
başlanndan beri adun adım
aşarak İstanbul, Ankara ve İz-
mir'de dernekler kurmayı ba-
şardılar. Bu öğretim üyeleri
dernekleri başhca iki ana soru-
naeğildiler: 1. 1980'den sonra
değiştirilen 1402 sayıh Sıkıyö-
netim Kanunu'nun 3. madde-
sinin sağladığı olanaklarla ve
birtakım temelsiz ve gizli suç-
lamalara, yani öteder beri ta-
mdığunız jurnalcdık yöntemle-
rine itibar edilerek görevden
uzaklaştınlan öğretim eleman-
lanmn karşılaştıklan bu haksız
işlemin ortadan kaldırılması
için çaba harcanması. 2. Askeri
yönetim düzeni içinde üniver-
sitelere yukandan aşağı daya-
ölan Yükseköğretim Kanunu'-
nun ve özellikle bu kanunun
yarattığı katı otorite kuruluşu
olan YÖK'ün üniversitelerdeki
tahribatının sürmesine engel
olunması ve üniversite refor-
munun en kısa sürede gunde-
me getirilmesi yolunda cabşma-
lar yapılması.
Bu çabalann sözü geçen ko-
nularda olumlu etkileri de ol-
du. özellikle üniversite refor-
mn konusunda üniversite öğre-
tim üyeleri derneklerinin çalış-
malan, bugün bu sorunun ık-
tidardaki partilerin ve onlann
oluşturduklan koalisyon hükü-
metinin gündemine alınmasın-
da önemli bir rol oynadığı yad-
sınamayacak bir gerçektir.
Açıklanmaya çalışılan bu hu-
suslar gösteriyor ki, üniversite-
de ögrütlenme yararlı olduğu
kadar (özellikle üniversitenin
geliştirilmesi açısından) kaçınıl-
mazdır da.
Bu konuda vakit geçirmeden
yapılması gereken düzenleme-
ler kanımca şunlardır:
1. öğretim uyelerinin sade-
ce demek değil, sendika da
kurmalanna olanak tanıyan
yasa degişikliği yapılmalıdır.
2. Öğretim uyelerinin ve öğ-
rencilerin, çağdaş demokrasi-
lerde olduğu gibi, siyasal par-
tilere üye olmak suretiyle siya-.
sal orgutlenme sürecine de ka-
tılmalan sağlanmahdır. özel-
likle gençlerin bu yoldan de-
mokrasi geleneğini yaşayarak,
siyasal süreç içinde deneyim
kazanmaları sağlanabüdiği öl-
çüde demokratik rejim guç ka-
zanabilir.
3. Öğrencilerin dernek kur-
ma haklan en geniş biçimde ta-
nuımalı ve sadece universite de-
ğil, fakulteler düzeyinde de ör-
gütlenmeleri sağlanmalıdır. Bu,
aynı zamanda öğrencilerin üni-
versite ve fakulte organlannda
temsil edilmesine olanak vere-
cek zonmlu bir çözümdur. Ni-
tekimA
merkezi lstanbul'da
olan Üniversite Öğretim Üye-
leri Dernegi'nce hazırlanarak
1991'in başlannda Milh Eğitim
Bakanhğı'na ve milletvekilleri-
ne sunulan Özerk Demokratik
Üniversite Modeli başhğını ta-
şıyan taslakta, oğrencilerin
yüzde 40 oranında katılımının
öngörülduğu universite ve Fa-
külte Karma Kurulları'na yer
verümiştir. Bu katıhmın sağ-
lanması için öğrencilerin üni-
versite ve fakulte düzeyinde
ciddi biçimde örgutlenerek, adı
geçen kurullara gönderilecek
temsilcileri seçmeleri gerekir.
Eğer üniversitenin, öğretim
üyeleri ve öğrencilerden oluşan
bir bütün ve dışa açık, ülkenin
önemli sorunlanna ciddiyetle
eğilen ve çözümler üreten bir
ulusal kurum olması içtenlikle
isteniyorsa, onun mensuplan-
na da kendi içinde orgutlenme
ve dışında örgutlenmiş olan
dernek ve siyasal partilere ka-
tılma olanağuun tanınması zo-
runludur.
Siyasal partilerin, organla-
nnda ve hatta hükümette Uni-
versite hocalanna yer vermek
konusundaki istekli davranışla-
nm, onlan görevlerinden isti-
fa etmeye zorlamadan araları-
na alma biçiminde bir davranı-
şa dönuşebilmesi için gerekli
anayasal ve yasal düzenlemeleri
yapmalan kaçınılmaz ödevdir.
YAROf: ÜNİVERSÎTEDE DEĞÎŞÎM RÜZGÂRI/NASIL BlR ÜNtVERSÎTE ÎSTtYORUZ?