22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 ARALIK 1991 DİZİ-RÖPORTAJ CUMHURÎYET/7 Bütçenin çoğu büyük kentlerdeki köklü yükseköğretim kurumlanna gidiyor, taşra ciddi kaynak sıkıntısında ÖcleııekşehirüııiversitesiııeYard. Doç. Dr. METİN TAŞ Bugun ulkemizde 29 üniver- site bulunmaktadır. Bu 29 üni- versitenin yansına yakını Istan- bul, Ankara ve Izmir'de top- lanmıştır. Bu kentlerdeki uni- versiteler ile diğer universiteler arasında bırçok farklıhklar (ya da dengesızlıkler) bulunmakta Bu farkhhklann başında gö- rece geniş bütçe olanakları gel- mektedir. Üniversıtelerin pek çoğunun köklu geçmişlerınin bulunması sonucu, her biri büt- çe ödenek taleplennde gereken ağırlığı koyarak, çoğunlukla diğer üniversitetere gore bütçe- den 'aslan payını' almaktadır- lar. 'Taşra üniversiteleri' diye adlandınlan diğer universiteler ıse butçeden çoğu zaman yete- ri kadar ödenek alamamakta- dırlar. Bu ıkınci grup üniversi- telerin almış olduğu ödenekle- rin büyuk bir kısmı zaten ders- lik vb. ınşaatına gitmektedir. Universiteler arası ödenek pa>- laşımında, köklü geçmişesahıp olma dışındakı bazı etkenler de rol oynayabilmektedir. Örne- ğin Malatya tnönu Üniversıte- Üç büyük kentteki yükseköğrenim kurumlarıyla taşradaki okullar arasında en büyük farklılığı ödenek dengesizliği oluşturuyor. Aslan payını şehirlere kaptıran taşra üniversitelerine düşen paranın önemli bir bölümü derslik gibi altyapı yatırımlanna gidiyor. Ancak Malatya İnönü Üniversitesi, benzerlerinin kaderini paylaşmıyor. 1991'in ödenek şampiyonu Inönü Üniversitesi makûs talihini yenmiş görünüyor. si'nin 1991 yılı ıtibanyla uni- versiteler arasında en fazla öde- nek alması, bu konunun ilgınç bir örneğini oluşturmaktadır. Oğretım elemanı yetersizlığı, universitelenn bir kısmında be- lirgin bir sorun oluşturmakta- dır. Kuşkusuz butun taşra üni- versiteleri için aynı şeyı söyle- mek olası değıldir. Örneğin, Bursa; lstanbul, Ankara ve Iz- mir'e göre taşra olarak nıtelen- dirilmesıne karşın, Uludağ Üniversitesi, bu kentlerdeki universitelerin birçoğundan da- ha iyi durumdadır. Yani, Bur- sa, İstanbul'a göre taşradır. Malatya Bursa'ya göre taşra- dır. Van da Malatya'ya göre taşradır. Bu bağlamda, univer- siteleri; büyuk kent unıversite- len ve taşra üniversiteleri biçi- minde ele alıp incelemek yanıl- tıcı olabilir. Öğretim elemanı yetersizliği derken, kastettiğimiz sadece ni- cel yetersizlik değil; aynı za- manda nitel yetersizliktir. Üni- versıtelerdeki tekduze ve ezber- ci eğitim sonucu, araştırmacı yönu gelişmemiş mezunlar ör- taya çıkmakta, bunların bir kısmı da öğretim kadrolarına geçmektedır. Bu bir kısırdön- gü olarak suregelmektedir. Kuşkusuz her üniversıte ve her öğretim elemanı için aynı şeyi söylememiz, aynı yargıda bu- lunmamız söz konusu değildır. Ancak, şu kadarı söylenebilir özellikle son yıllarda değişik nedenlerle açılan fakülte ve yüksekokullann birçoğu ciddi bir eleman sıkıntısı ile baş ba- şadırlar. Mevcut elemanların bir klsmında da nitel yetersiz- lik söz konusudur. Kaldı ki universite öğretim elemanları pedagojı egitımi görmeden kur- suye çıkmaktadırlar. Bu durum onların bilgilerıni öğrencilere aktarma sıkıntısı çekmelerine yol açmaktadır. Universiteler arasında araş- tırma olanakları açısından da farklıhklar bulunmaktadır. özellikle buyuk kentlerde, ku- tuphane olanakları ve yardım- laşılabilecek kuruluşlar açısın- dan ciddi sıkıntılar yokken, ku- çük kentlerdeki üniversitelerde bu durum önemli bir sorun du- rumundadır. Kaynaklara za- manında ulaşmama ve yetersiz kutuphaneler, yapılan çalışma- larda da kendini göstermekıe- dır. Soruna öğrenciler açısından bakıldığında yukarıdakilerin öğrenciler için de geçerli oldu- ğu görülecektir. Öğrencilerin bir kısmı bu farkhhklan gör- mekte vc olanak bulduğunda, daha iyi olanaklara sahıp olan universitelere yatay ya da dikey geçiş yapmaktadır. Özellikle kuçük kentlerdeki üniversitelerde okuyan öğren- ciler, kentin sosyal olanakları- mn yetersiz olması nedeniyle de ciddi sıkıntılar yaşamaktadır- lar. Buna bölgeler arası gelenek ve kültür farklılıkları da eklen- diğinde, sorun daha dramatik olabilmektedır. Buraya kadar universiteler arası dengesizlikler ve farklıhk- lar olduğunu söyledik. Bu, ara- lannda hıç benzerlik olmadığı anlamına gelmemelidir. Uni- versiteler ezberciliği teşvik eden öğretim yapısıyla; yonetüne ka- tılamamış öğretim elemanı ve öğrencüeri üe; hak arama ile te- rör yaratmanın sınırını belirle- yememiş ya da gunlük yaşam- dan son derece soyut öğrenci- leriyle bırbırlerine oldukça ben- zemektedırler. öncelikle bu tur 'temel' sorunlann çozumlen- mesi gerekmektedır. Daha son- ra da universiteler arası denge- sizliklerın gidenlmesıne çalışıl- malıdır. Üniversitede sosyal yaşara çogunlukia takuıtelerin kapısından dışan çıkıp ara sokaklarda yer alan kahvelerde soluklanır. Bu kahvder asfanda ünirersitelere bafclı, isimsiz hayat fakiilteleridir. An - kara Siyasal'ın cıvanndaki Maç Kıraathanesi gibi. Geieceğin ka>makamlan, hariciyecileri, maliyecileri yeşil çuhalar üstunde pikli, köriü, sanzatulu bir dil konuşmaya başlarlar. İSTE BİZİM YASAMIMIZ Hayatın öbür ucuna yolculukSonunda okuldayım, ama şimdiden yoruldum ve uykum var... Her zamanki gibi sınavım 'geceyarısı' 17.30'da. O zamana kadar ne kadar ineklesem kârdır... GÜLRİZ GÖKÇEN ODTÜ tşletme 3. Sınıf Butun okui arkadaşianmın Yaşasın, elektrikler kesildi. Kahretsin, geri geldi! Hoca konuşuyor, konuşuyor. bu kadar uzak ve duşmanca * ° ° davranmasının nedenini bilmı- yorum. Bilmek istediğim sade- ce o soruyu nasıl çözdükleri; çözemiyorum, sınava da yetişe- meyeceğim zaten. Elektrikler mi kesik, kori- dorlar çok karanlık. Bir yerler- de ziller çalıyor. Zil değil, çalar saatimmış. Her kâbustan kurtuluş sevinç yaratır genelde. Ama bu sefer uyanıklığın tek iyi yani tekrar uyumak galiba. 12.00'ye kadar uyumak istiyorum. Annem ses- leniyor. Sesi sanki yuvarlanıyor, yuvarlanıyor kapımı ardına ka- dar açıp uzerime vığılıyor. Kalkmalıyım! Gece kaçta yat- tığunı, okula kaç saatte varabi- leceğimı de bilmıyorum. Hazır- lanmahyım! Odam her zamanki gibi bir birinde, bardaklar kafeinli sıvı- ların kalıntılanyla dolu. Okul yolculuğunun uzunluğuna al- dırmazdım aslında, ama kitap- lar da çok ağır. Kutüphanenın kitaplan, istatistik kitabım, he- sap makinem, koş kızım çabuk ol! Bu arada muziği de açalım. Müziksiz nasıl dayanırdım bi- lemiyorum. Bir odam olduğu için şanslıyım. Yurttakıler ne yapıyor hıç bilemem. Muzik hem uyandınyor hem sakınleştırıyor. Bir '\valkman' edinmek lazım. Okulda da bu- tün gun dınlemek iyi olurdu. Puff, zaten tum gereksınimım de bir "walkman"dı. Şu anda bir araba için verebileceklerı- min upuzun bir listesini çıkara- Gülriz Gökçe'nin (soldan dördttncıi) ha)atı iki zil arasında geçiyor. Zil çalıyor, arkadaşlaıia geçen gıiler yttziü bir yaşam başlıyor. Zil bir daha çalıyor, Gülriz amfide ders dinlemeye başlıyor ve çofunlukla da sıkılıyor. bilirim. Uçan halı ya da supur- ge de olur, marka hiç önemli değil. Tannm, neden bir okulu şehrin bir ucuna yaparlar? Üs- telik ben öbur ucunda oturur- ken? Batıkent'ten Kızılay'a otobüs 40 dakikada gidiyor. Uçan da- ire dizaynı çalışmalarımı hız- landırmam gerekecek. Şimdi Tunus Caddesı'nden EGO oto- büslerini yakalamalıyım! Sonunda okulcîayım, ama şimdiden yoruldum ve uykum var. Bu saatte ders mi olurmuş? Hocamız da öyle düşünmüş ol- malı. Ortalıkta yok. Içimden sülalesini selamlayıp soyağacı- nın verimini diliyorum. Ama çok üzülmüyorum da. Arka- daşlarla dalgaya tutuşuyoruz. Onlarsız bu hayat çekilmezdı! ODTU'de yurümek, yaşam- Ia Ugili her şeyin burada toplan- dığını duşünmek için yeterli. Her renkten, ulkeden, duşunce- den, karakterden numuneler bulunabiliyor. Bu da bana bi- raz yaşam sevinci, çokça da ya- şam bılinci veriyor. "İdari"nin piyasasından çı- kıp matematiğe doğru ilerliyo- ruz. Tilya'ya gitme kararı alını- yor. tçerisi tıklım tıklım. Arka- daşlaria biraz çene yapmanın ardından kütuphaneye yollanı- yorum. Sınav dönemindeyiz ve ben ara tatili suçluluk duygusu eşliğinde gezip tozmakla geçir- dim. Her zamanki gibi sınavım "geceyansı" 17.30'da. O zama- na kadar ne "ineklesem" kâr- dır. Birazdan bana unutmuş ol- duğum "Lab"ım anımsatılıyor. Bölüme doğru fırhyorum. In- sanlar yoüarda. Hava soğuk ol- duğundan çimenlerde kımse yok. Bu çok gıcık. Derse yeti- şiyorum. Asistanımız çok şirin. Bılgısayarları da seviyorum. Şimdi iki adet dersim daha var. Lanet yoklama olmasa bıraz zor girerim, ama neyse. Beynım şu anda karnıyanğa benziyor olmalı. Yaşasın, elektrikler kesildi! Kahretsin geri geldi! Hoca ko- nuşuyor, konuşuyor. Konuşma- dıklannı hiç görmedim zaten. Arada bir mantıkh şeyler de söylüyorlar Allahtan. Yoksa bu hayat çekilmez. Boşluklan, ka- rikatür çizerek dolduruyorum. Hoca, sınav için erken bıra- kıyor. Birden ortalıkta kimse kalmıyor. Acaba sınav mi baş- ladı? Hayır, hepsını tuvalette buluyorum. Vav, yine o yakışıklı geçiyor. Ama şimdi aşk meşk duşüne- cek zaman değil. Aceleyle sını- fımı buluyorum. Tam 2 saat problem çozüyorum. Berbat geçiyor sınav. Biliyorum, aptal- ca yapamayacağım psıkoloji- sinden oluyor bu. Ben neleri yapmış bir hatu- num, bunu niye yapamayaca- ğım diyorum kendi kendime. Hemen eve ışınlanmak istiyo- rum. Ama yıne dolmuş ve oto- bus kuyrukları. Uçan daıreyi artık yapmahyım. Evde annem sınavın kötu ge- çışine uzuluyor. Onceki gun muhasebeden 99 alınca ne çok sevinmiştı oysa. Muziği açıyo- rum, Ana Bntannıca okuyo- rum. Çok dinlendirici bir şey! UNIVERSITI VE GLNCLİK F O R U M 9 2 Ç A Ğ R I S I : Nasıl bir universite istiyorsunuz? Vvğrenciler, doktora öğrencileri, asistanlar, doçentler, öğretim üyeleri, yonetıcıler... Cumhuriyet, sütunlarını sızlere açtı. Universite ile ılgılı tum ısteklerınızı, gelecege vönelık düşüncelerinizi (bir daktilo sayfası uzunluğunda ve bu- fotoğrafınızla bırlıkte) bıze gonderın. Sayfalarımızda yayımlayarak sorunlannıza onak olalım. Adres: Üniversiteliler Yazıyor Cumhuriyet Gazetesi Türkocağı Cad. 39/41 34334 Cağaloğlu / lstanbul YARIN: ÜNÎVERStTE ÖĞRENCÎLERİNİN SOSYAL YAŞAMI / ÎŞTE YASAMIMIZ / NASIL UNİVERSİTE ÎSTİYORUZ Nasıl bir üniversıte istiyoruz? Daha az öğrenci daha çok bilgi RIZA KARAGÖZ (19 Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakultesi Tarih Bölumu Araştırma Görevlisi.) . "'" - * Araştırma olanaklarının kısıtlı olmadığı, desteklendıği bir yer arzutnuz. özellikle 19 Mayıs Üniversitesi bu olanaklann kısıtlı ol- duğu bir yer. Nedenı de sanıyorum yeni ve taşrada olmasından kaynaklanıyor. Taşradaki universitelerin ekonomik ve sosyal açıdan da- ha fazla desteklendiği bir sistemin çok daha iyi olacağı kamsındayım. Mutlaka ulkenin I olanakları sınırlı, eğer bu sıkıntı olmazsa bu tur problemle- rin olmayacağını samyorum. Fiziki kapasite olanaklarla bağ- lantılı bir problem. Bu yuzden az cğrenci sayıL sımflar ve dolayısıyla kaliteli eğitim verebılen universite ıstenen. öğre- tim elemanlanmn kendı branşından başka konularda konu- şabildiği, bilginin kişiye yüklendiği değil, bilginin üretildiği bir universite. Okul yönetimleri, siyasetçilere rehber olabilecek bir durum- da olabilmeliler. Çunkü duşunen kafa universitede var. öy- leyse duşunen kafadan yararlanma yoluna gidılmelı. Univer- site personeli, siyaset yapabilmeli, ama herhangi bir kurulu- şa bağımlı olarak değil. Unıversitenin o öz anlamındaki iş- levmi yerine getirmeli. Bu yuzden üniversiteliler her alanda çözümsel önerilerini ortaya rahatça koyabilmelifcr. Bilimsel çalışma ve araştırma ortamı AYHAN YILMAZ (Anadolu Üniversitesi lletişim Bilimleri Y.O. Yüksek Lisans öğrencisi). Özgur duşunebıleceğim ve özgur bilimsel çahşmalar yapabıleceğım, ayrıca teknolojiyi alanımda kullanabıleceğim araştınaa ortam- ları sağlayan, öğretici ve öğrenci arasındaki iletişimin daha yüksek seviyelere çıktığı, ku- tuphaneden alabileceğim kitap sayısının sı- nırh olmadığı, ozerk, demokratik ve çağdaş bir eğitim ortamına sahip olan bir universite I istiyorum. İdareci uzun süre yönetimde kalmasın PROF. DR. ALİ ÖZDENGİZ (Erzurum Ataturk Üniver- sitesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölum Başkanı) Üniversitenin, üniversite tanımına uyması lazım. Bunda ise özerklik, yani mali ve idari özerklik başta geür. Universitelerin tarifı bun- lardır. Bunlar olmadığı sürece yüksekokul sa- yılır. Hem de kalitesız yüksekokul. 12 Eylül 1 den bugüne kadar geçen sure içinde öAretim uyeleri tedırgin edılmış ve bir beklenti ıçine sokulmuştur.Bu beklentinin sona er- mesi ve erdirilmesi için özerk universite kavramının hayata geçirilmesi zorunludur. Idarecilerin uzun süre yönetimde kal- maları önlenmelidir. Uzun süre yönetimde kalan, kunımu, "babasının malı" gibi kullanabılir. Rektörluk, dekanhk gibi üst kurum yöneticıleri iki yıl süreli olarak seçilmeli ve iki dö- nem arka arkaya seçümemelidirler. Şimdiki uygulama ile rek- tör ve yönetici, asıl görevleri olan öğretim, araştırma hizmet- lerinden uzaklaştınlmışlardır. Ezbere değil yoruma yönelik ders ATİLLA TAZER (Ankara Üniversitesi SBF Maliye Bölümü 4. sınıf ogrencisi) Ünıversitelerde, sosyal etkınlikler arttınl- malıdır Hem okuyup hem de çalışmak îste- yen gençlere unıversitenin koordinatorluğun- de imkânlar yaratılmah, öğretim elemanı, oğ- renci diyaloğu gelıştirılmelidir. Dersler de not okuyup ezberlemeye dayalı değil, öğenciye konuyu oğretıp yorumlatmaya yönelik olma- j ""üPF»fc,> hdır. A _ ü
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle