Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURtYET/14 **** HABERLERİN DEVAMI 4 ARALIK 1991
OLAYLARIN Tksaklı üniversiteye son'
ABDINDAKI
GERCEK
Boğaz sakinleri
(Baştarafı 1. Sayfada)
mızda anlamı yoktur.
"Üç beş yü oncesine kadar
dûnyayı kahplastvan kamplar
vardı. Bu kamplann birbirleri-
ne karşı dusmanca tavırlan
vardı. Dunya bunlan astt. Hem
de çok güzel astu kavgasız gü-
rüitüsûıastL Dünya bunlan as-
ırufken, Türkjye'de hâlâ yasak
kttap anlayısmın sürmesi çok
yanhsttr.
"Kim ne istiyorsa okumalt-
dv. Btrtaktm yasaklamalarla
insanlarmflktryapüanm değiş-
tirmek ya da o fîkre kapüma-
lannı önlemek mumkun değil-
dtr. Insantn kendi fikrini kuv-
veOendirebOmesi için karşı flkri
de bibnea lazımdır.
"Ben, kitap okunsun, kim
okursa okusun, neyi okursa
okusun, nastl okursa okusun
diyorum. överk üniversiteler
de bu yasaklan bir sure sonra
ortadan kaldmtcaktır zaten."
Mıllı Eğıtım Bakanı Sayın
Tbptan'ın vurguladığt bu göniş-
ler sevındıncıdır
Bu ülkede kttap korkusunun
Zthmlerden bır an önce tümüyle
sıhnmesı en önde gelen bır uy-
garlık görevıdır 12 Eylül aske-
n yönetımıyle YÖK'lti yıllar,
Türkıye'de zaten var olan kıtap
korkusunu daha koyulaştır-
mtştır
Bu açtdan, bugünku manşet
habenmızde yer alan kımı bıl-
gıier tedırgınhk vencıdır Anka-
ra Sıyasal Bılgıler Fakûltesı kü-
tuphanesmden 1979 yıhnda
okunmak üzere alınan kıtap sa-
yısı 158 bınmış Bu sayı, 12 Ey-
lül'ıin ûk yılı olan 1981'de 64 bı-
ne, 1982'de 40 bıne, 1983'te ıse
23 bıne duşmuş.
Bu sayıların dılı, kıtap kor-
kusunun çapını sergılıyor
Kıtap korkusuyla demokra-
sı korkusu aym anlama gelır.
îkısı ıç ıçedır, bırı aşılmadan
ötekısı aşılmaz. Turkıye, her ıkı
korkuyu da geçersız kılmadan,
çağını yakalayamaz.
• • •
(Baştarafı 1. Sayfada)
da anlamı > oktnr" dedı
Toptan şöyle konuştu
"Belkı üç sene beş sene öncesi-
ne kadar dünyayı kalıpiaştıran
kamplar vardı. Bn kamplann
birbirlerine karşı döşmanca ta-
vıriarı vardı. Dünya bunlan aştı,
bem de çok güzel aştı. Kavgasız
gürültüsüz aştı. Dünya bunlan
aşmışketı Türkivede hâlâ bazı
aksaklıklann yaşanması ve ya-
sak kıtap anlayışuıın sürmesi
çok yanuştır. Türkiye'de kim ne
istiyorsa oknmalıdır, bem de çok
okmnalıdır. Birtakım yasakla-
nalarla insanUnn fikir yapılan-
DI değiştinnek >a da o fikre
kapılmalarını onlemek mûmkün
değildir. Kendi fıknni knrvetk»-
direbilmesi için de karşı fikri
bitanesi lazımdır. Kaldı ki Tür-
kiye'de de karşı fikirkr dünya-
dakine paralel olarak, yontula
yontula bırbmne yaklaşmtştır.
Bu nedenle ben kıtap okunsun,
kun okursa okusun, neyı okursa
okusun, nasıl okursa okusun, di-
yorum"
Mılh Eğıtım Bakanı Top-
tan'a yöneltılen dığer sorular ve
yanıtlan da şövle
-YÖK toplantılanna başkan-
kk edebıhne yetkısıne sahip bir
bakan olarak kitap yasaklayan
genelgenın kaldınlması için bir
girişiminiz olacak mı?
TOPTAN- Evet, ancak
YÖK'ün bu yasak karannı çı
kardığı zamanın şartlan çok
değışıktı Sanıyorum böyle bır
şey şımdı YÖK'ün onune gıtse,
böyle bır genelge yayımlamaya-
caktı Şartlar herkesı değıştırdı-
ğı gıbı ünıversıte yonetımlennı
de değıştırmıştır Kaldı kı bız
değışık bır ünıversıte modeh ge-
lıştırme düşüncesındevız Bu
değışık ünıversıte modelınde
ünıversıtede hangı kıtabın oku-
tulacağına kımse karar verme-
yecek, ünıversıtenın kendısı
karar verecektır özerk üniver-
siteler bu yasaklan bır süre
sonra ortadan kaldıracaktır
-Ama ortada bir genelge var.
TOPTAN- Bu genelge fıılen
ortadan kalkmıştır sanıyorum
Ancak ben yıne de YÖK'le ko-
nuşup, muhtemelen onlann da
dıkkatını çekmeyen bu genelge-
nın ortadan kaldınlması ıçın
ncada bulunacağım
-Sayın Bakan, benzer bir konu
da öğ'retım üyeien hakkındaki
dosyalar. 12 "Eylül döneminde
çok sayıda öğretim görevlisi
Âtarsa vezir, atanıazsa
(Baştarafı Spor'da)
nsi, anı yön değıştırmesı, ılu
ayağını kullanması, ıkıye bırle-
re yatkmbğı ve kafa vuruşlann-
daİu yeterlıhğı üe her durumda
gol atabılıyor Feyyaz'm duran
değü yer değıştınp, deplasman
yapan bır yapıya sahıp olması
da onun yeteneklennın gelışmış
olmasından kaynaklanıyor.
Çünkü yer değıştırdığı anda bu-
lunduğu alanın gereklennı pra-
tiğe geçırebılıyor.
Tüm zamanlann en büyük
golcüsü Metın Oktay'dan son-
ra gol denıldığınde ılk akla ge-
len ısım Tanju'dur Tanju, Fey-
yaz'dan daha değışık bır golcü
üpını örneklıyor. Onun etkı ala-
nı rakıp kale önü ve ceza alanı
içıdu- Sağ ayağı, karamboller-
dekı tek vuruşlan ve yüksek
toplardakı zamanlaması en
önemlı sılahıdır. Bu sezon takım
degıştırmesı ve yenı takımına
uyum sürecınde, çeşıtlı olum-
G. Saray'a
(Baştarafı Spor'da)
gençler başlannda tsmaii, Uğur,
Hayrettin ve Muhammet
"agabeyleri" üe maça çıkarlar-
ken çok gol pozısyonuna gırme-
lenne rağmen bunlardan yarar-
lanamadılar
Galatasaray'ın gençlennın
Boluspor maçındakı yaş ortala-
ması 22 5 San-Kırmızılı takım
içınde îsmaıl, Uğur, Hayrettin
ve Muhammet'ı gençlenn ara
sından çıkarttjğımızda da yaş
ortalaması 22.5 olduğu ortaya
çıkıyor. Dığer oyuncuların da
katılımı fle de San-Kirmi7ilılqnn
yaş ortalaması 25.1.
suzluklar yaşayıp eleştınlmesıne
karşın, son maçında ıkı gol ata-
rak, krallık yanşında gene var
olduğunu kanıtladı Bu sezon
eskı, kale önunde pozısyon bek-
leyen gönlnumunden uzaklaşan
Tanju gerektığınde orta alana
gelerek başlayacak gole yönelık
ataklarda etkın görev ustlenı-
yor. Onun bu tutumu hem ra-
kıp savunmaalardan kurtulma-
sına hem de kendını belh aralık-
larla unutturmasına neden
oluyor.
Ligın geride kalan son hafta-
sında, zırvedekı ıkı takımın gol-
culen görevlennı yaparak golle-
rını attılar Şımdı onlar da mut-
lu yandaşlan da Ancak her gol-
cü ıçm bır maç bıter yenısının
hazırlıklan başlar Yenımaçsa-
atı geldığınde de onlardan yenı
goller beklemr Eğer atamazlar-
sa eskı attıklan çabuk unutulup
eleştınlenn hedefı olurlar Onun
ıçın golcüler her zaman mutlu
değüdırler.
Galatasaray'ın gençlerı ta-
kımlan kazanıp kendılen de de-
neyım kazandıkça buna en çok
sevmen kuşkusuz Tekmk Dırek-
tör Mustafa Denızlı oluyor.
Mustafa Denızlı, Boluspor ma-
çından sonra yaptığı açıklama-
da gençlere değınerek şöyle ko-
nuşmuştu "Gençter bentan iste-
diğim duzeye dogrn ynkseime-
ye devam ediyorbr. Gençleıin
kazanma hırsı beni fazlası ile
nemnuH ediyor. Yalnız onlann
faziası Oe tribun destefİDe ihti-
yaçfaui var. Bu destek onlan da-
ha da ynkan çıkartacak manan-
cayim."
ADANA fflPODROMlTNDAN
HAKAN ÖZTÜRK
1. AYAK: İdmanlannda dı-
ri görünen ve son yanşını be-
ğendığımız Adanagüzelı favo-
nmızdır. Pazartesı galobunda
göz dolduran Turanbey ve Is-
tanbul'dan hazır gelen Gaddar,
rakiplen göninümunde Ko-
çum'u sûrprızde önennz.
2. AYAK: Adlan, yarışın en
şanslı ısmıdır Adana'da ılk ya-
nşını erken yurüdüğu ıçm kay-
beden Sabur, ıhmale gelmez.
Müsaıt kılolu Arslaner ıle Nı-
lüfer'ın de şansı vardır.
3. AYAK: lyı bır fonn tutan
Ptevne 2, bıze göre bınncüığe
uzanacaktır İdmanlannda üer-
leme görduğümüz Mınnola ve
Prim, tabelamn dığer şanslı
tavlandır. Yenı sahıp değıştıren
Sevıl sürpnz yapabilır.
4. AYAK: Adana kumunu
çok seven Yemenı, banko favo-
rimizdır Kumu eksık olan
Zûmrütbey ve Golden Isle da-
ha sonra düşünülebılır.
5. AYAK: lstanbul'dan
formda gelen Sonkoz, idman-
lannda canlı görünüyor. Ada-
na'nın en formda jokeyi ile
şansı daha da artıyor Son ya-
nşını beğendığımız Baba 1,
Kayra, Doğanbatur ve Hazar
l'i tabela ıçın önennz.
6. AYAK: Galoplannda
formda gözüken Onurhan ılk
şansa sahıptır Ağır kılosuna
rağmen Bankobatur rakıbı gö-
rünümünde Bu yanşı ıçm ıyı
bır hazırlık dönemı geçıren Ka-
sırga V, bu pıstı çok sever Ya-
nşm sûrpnzını Selın 1 yapabi-
lır.
TAHMİNLERÎMİZ
1. KOŞU: F: (4) Bursagüze-
\i, P: (2) Sonbatur, S. (3) Tur-
kay.
2. KOŞU: F; (6) Adanagüze-
lı, P: (2) Turanbey, P: (5) Gad-
dar, S. (1) Koçum.
3. KOŞU: F: (3) Adlan, P
(1) Sabur, P: (5) Arslaner, S.
(4) Nilufer.
4. KOŞU: F. (3) Plevne 2, P:
(6) Mınnola, P (7)Pnm, S.(9)
Sevıl.
5. KOŞU: F. (6) Yemenı, P
(3) Zûmrütbey, P. (2) Burçak-
hanım, S (4) Golden Isle.
6. KOŞU: F. (4) Sonkoz, P
(1) Baba, P: (2) Kayra, S (6)
Doğanbatur, S: (8) Hazar.
7. KOŞU: F. (6) Onurhan,
P- (1) Bankobatur, P: (10) Ka-
sırga, S: (2) Selın
1402 sayılı Sıkıyönetfan Yasasıy-
la görevinden uzaklaştınidı.
Bunian itabar edenler oldu. Bazı
öğretim görevlıleri hakkında da
YÜK'te kayıtlar tutuldu. Sıkı-
yöoetim savcılıklanndaki çogu
dosyada yer alan bilgiler de gizli
tutuluyor. Bunlarm günışığına
çıkarılması ıstenıy or.
TOPTAN-1402 sayılı yasayla
ve çeşıtlı nedenlerle ünıversıte-
lerden aynlanlann ünıversıtele-
re gen dönmelenne ılışkın
olarak koalısyon protokolünde
hüküm var Büyük oranda da
döndüler zaten îhbarlar konu-
suna gelınce, bu, yenı birtakım
kavgalara yol açabılır Bunlan
şımdılık kanştırmamakta fayda
gorüyorum Çünku ortada ılım
lı bır hava esıyor Bunu yok
edenz dıye korkuyorum
12 Eylul döneminde Ankara
Ünıversıtesı Sıyasal Bılgıler Fa-
kültesı kütüphanesınde görev
yapan tbrahün Gürel, o dönem-
de ünıversıte yönetımının de
kendılenne pek çok yayının kü-
tüphaneye sokulmaması ıçın
talımat verdığını sövledı Gurel.
"Bir keresınde anımsıyorum SH
zıntı, lslam, öğöt, Su gibı dergi-
lerin artık kütüphaneye
alınmaması ıstendı. Karşı çıktik,
biliyorduk kı sıra Nokta gibi di-
ğer dergilere de gelecekri. Biz
kütüphanede çalışaıtlar olarak,
gelen yasaklama isteralerine di-
rendik. El altından da olsa bazı
kitaplann kütüphanede kalması-
nı sağladık" dıye konuştu
Gürel, aynı donemde yaptık-
lan bır araştırmaya göre de
profesörlenn ancak >uzde bın-
nın doçentlerın de yuzde
3'ünün kütüphaneden kıtap
alarak okuduklannı saptadık-
lannı söyledı Gürel, yaratılan
kıtap okuma korkusunun sonu-
cu olarak da 1979'da kütüpha-
neden 158 bın kıtap ahnarak
okunurken bu rakamın 12 Ey-
lül'den sonra 1981'de 64 bıne
1982'de 40 bıne, 1983'te ıse 23
bıne kadar düştüğünü bıldırdı
Aynı donemde SBF kütüpha-
nesınde bulunmayan Nazım
Hikmet'in , "Memlekeümden
tnsan Manzaralan' ve "Seçme
Şiirleri" adlı kıtaplannı okuya-
bılmesı ıçın Mıllı Kütuphane'ye
gönderdıklen Cengiz Yücel adlı
öğrencıye ıse kütüphane yetkılı
lennın "Nâzım Hikmet'in
kitaplarmı dışan venniyonız"
yanıtını verdıklenne dıkkat
çektı
öğretım uyelen de YÖK'ün
kıtap yasaklayan genelgesıne
tepkı göstererek kaldınlmasını
ıstedıler öğretım Üyelen Der-
neğı Başkan Vekılı Prof Dr
Tahir Hatiboğlu, "Bu kitap ya-
saklama belgesı ıle YÖK'ün 12
Eylül'ün uzantısı olduğu \e onun
gûdümünde hareket ederek
özerk ünıversıte anlayışına ters
hareket ettiği ıspatlanmıştır"
dedı Ünıversıtelerde kıtap ve
düşuncenm yasak olmaması ge-
rektığıne ışaret eden Prof
Hatiboğlu "YÖK'ün en büyük
ayıplanndan bırısı de vasak kav-
ramını universite gibi bilim kuru-
luşlanna sokmasıdır" dıye
konuştu Hatıboğlu. 12 Eylül
düzenının yıkıldığı ve demokra-
sıye geçışın başladığı bır donem-
de öncelıkle ünıversıtelerdekı
yasaklann kaldınlması gerektı-
ğını soyledı
Ankara Ünıversıtesı SBF öğ-
retım uyesı Doc Baskın Oran
da tepkısını, "Üniversitede ya-
Kızılay
G4
11
23
4
h
1
'Kanlarda
AIDS yok'
ANKARA (AA) — Kızılay
Genel Başkanvekıh Dr Ertan
Gonen, Kızılay kan merkezle-
rınde alınan her kanın AIDS
testınden geçınldığını belırterek
"Kızüa> 'dan temin edilen kan-
larda AIDS yoktur" dedı
Gonen, dun duzenledığı basm
toplantısında son gunlerde ha-
zı basm ve yayın organlarında
yer alan AİDS'lı hasta Aysel
Karaduman ıle ılgılı habcrler
üzenne yapılan araştırmanm so-
nuçlandığını bıldırdı
Aysel Karaduman 'ın 1979 yı-
lından bu yana kan pıhtılaşma-
sun önleyen 'fibrınojen' eksık-
lığı nedenıyle süreklı kan aldı-
ğmı kaydeden Gönen, hastanm
son muayenesınde kanında
AIDS bulunduğunu ve bütün
gözlenn Kızüay'a çevnldığını
anlattı Hastanm testlenmn 14
ekımde yapıldığmı ve AIDS has-
tası olduğunun belırlendığım,
Kızüay'dan sağlanan kanın ıse
15 ekımde hastaya venldığmı
bıldiren Gönen şunlan söyledı
"Kızılay kan merkezierinden
alınan her kana AIDS testi ya-
pdır. Hastaya kan naklinin ger-
çekteştirikliği İstanbul Cerrah-
paşa Hematoloji Klinigi >etki-
Ifleri de hastalanna kan verflme-
si halinde avnı testı tekrarlaya-
rak tatbik etmekte oldnklannı
belirtmişlerdir.
30 yjü aşkm suredir kan hiz-
netkriai yuruten Kızılay kan
merkezleriade AIDS, frengi ve
sanhk kontroUcri istisnasız her
kanda ritiziikle uygulanmakta-
dır. Sagbğa zaraıiı kanlar has-
taya veribDemekte ve imha edil-
mektedir. tnsan saglığı balu-
nundan çok hassas olan bu ko-
nndald gerçegin ögrenilmesini
hallamızın menfaati bakımın-
dan yanuiı bulmaktayız. Kan
hizmetlennin Kızılay tarafından
bundan sonra da avnı titızlıkle
yururulecegi şuphesizdir."
Gönen, 1985 yılından bu ya-
na Kızılay'ın AIDS testı yaptı-
gını ve testler sonucu 24 kışının
kanında AIDS tespıt ettıklennı
bıldırdı.
sak olması kadar tuhaf bır
durum olamaz Kıtap yasağı ise
süpörgenin üzerine pislemekrir.
Yani temel aletın uzerıne yap-
maktır. Sayın Doğramacı, pos-
tane görevi japtıklannı söylü-
yor. 12 Eylül'ün maşauğını
yaptıklarını bıhyorduk. Postacı-
lık gore\inı vaptığını ise şıradi
duyuyorum. Ben, eskı bır 1402'-
lik olarak, bızı kımlenn ihbar
ederek universıteden attırdığını
da merak edıyorum. Yoksa as-
kerler nereden bılecek benım kim
olduğumu. Buniar da açıklanma-
lıdır" dıye dıle getırdı
Eskı öğre'ım görevlısı ve ln-
san Haklan Vakfı Genel Sekre-
ten Dr. Haldun özen de "Sayın
Doğramacı, YÖK'ün vfikseköğ-
retirode 1933 reformundan son-
rakı en büyük reformu ) aptığını
söylüyor. Bunun postacılık re-
formu olduğunu gordük. Posta-
cılık, aslında savgın bır meslek-
tir Özgur iletışımı sağlar YÖK
Başkanı'nın postacılığı ıse çok
kotü >e ınsan haklanna aykırı
bır rutumdur. V ÖK Başkanı ar-
tık göre» süresı de sona erdiğıne
göre bu postacılık görevini bı-
raksa çok ıyı eder. 10 vıldır bu
anlay ışla yönetilen unıversıtelere
yazık degil mi?" dıye konuştu
SBP'de yollar ayrılıyor
RUŞEN ÇAKIR
Bilim(Baştarafı 1. Sayfada)
AIDS kurbanına ateşlı bır öpu-
cük veren Doktor Aıutı, "Dun-
ya Saghk Örgüto'mu kknasımn
herhangi bir bilimsel temelden
yokson" olduğunu ıddıa ediyor
Fransa'dan sonra Avrupa'da
AIDS'ın en yaygın olduğu ülke
sayılan ttalya'da kamuoyunun
bu konuya göstd dığı hassasıyet
her geçen gun artıyor. Profesör
Aıutı'yı bır anda ülke çapında
şöhret yapan "opacnk" jestınm
benzerîerıne her geçen gun bır
yenısı eklenıyor Bunlardan en
ılgıncını de gönüllü kobay Don
Gelmini'nın öykusü oluşturu-
yor Ydlardır çaresız AIDS has-
talannın bakımıyla uğraşan 66
yaşındakı Papaz Don Gelmını,
geçen yıl kendısını gönüllü bı-
çunde ortaya atarak henüz ın-
san larda denenmemış bır AIDS
aşısı yaptırdı Doğum kontrolu-
ne karşı olduğu ıçın cınsel ıhş-
kıde prezervatıf kullanılmasına
da karşı çıkan ve homoseksüel-
lerı lanetleyen Katohk kılısesı-
nm tabulaştırdığı AIDS sorunu-
na özvenli papazın canını teh-
lıkeye atarak el atması, kamu-
oyunda büyük ılgı yarattı ve
takdır topladı Kolları arasında
"beni olumden kurtar" dıye
yüzkrce AIDS'lı gencm öldüğu-
nü söyleyen Papaz Don Gelmı-
m, bu kayıtsızlikla yüzyılın ve-
basıyla baş edılemeyeceğmı söy-
lüyor ve ıvedı çareler ıçm dın
adamlannı kobayhk kampanya-
sına davet ediyor
öte yandan Enrico Coveri gı
bı ünllı ltalyan modacıların da
AIDS kurbanlan arasına katıl-
masıyla ltalyan moda dunyası
da hastahğa karşı seferberlık
ılan etmış bulunuyor "ltalyan
modasının Rolls Royce"u dıye
anılan Valentıno'nun Roma'mn
merkezmde duzenledığı "30 Yıl-
lık Buyu" adlı sergısının tum
gelırlennı AIDS Vakfı'na bağış
lamasmdan sonra Gıanni V ersa-
ce, Laura Biagıotü ve Fendi gı-
bı dığer unlu modacılar da
amansız hastalığa mücadelede
kollan sıvıyorlar
"AIDS'le Mucadete Orgntu "
ile bırlıkte önumuzdekı hazıran-
da Mılano'da 3 gunluk büyük
bır moda ve muzık göstensı du-
zenleyecek olan Versace, olay
yaratması beklenen gösten sıra-
sındakı gıysı satışlarından elde
edeceğı tum gehrlen AIDS Vak-
fı'na bağışlayacak Versace'nın
gınşımıne başta Giorgio Anna-
ni oimak üzere Vaientino, Az-
zeadin Alaya, Yves Saint Lau-
rent gıbı bır dızı ünlu modacı-
mn yanı sıra buyuk fotoğrafçı-
lar da katılıyor. 700 kışılık dev
bu- sosyete galasıyla başlayacak
sanat olayına Elton John ve
Eric Clapton gıbı unlu şarkıcı-
lar katılacak
Silistreli
için saygı
duruşu
ANKARA (Cumhuriyet Bu-
rosiı) — öncekı gün geçırdığı
bunalım sonucu yaşamına son
veren Ankara Ünıversıtesı
DTCF öğretım üyesı Prof Dr
Uğur Silistreli ıçın dün fakulte-
de duzenlenen "Turkije'de Es-
ki Eser Kacakçılıgı" konulu
sempozyum öncesı saygı duru-
şunda bulunuldu
DTCF'deProf Sılıstrelı'nın
ölümunden dolayı öğretım uye-
lennın ve öğrencüenn moralınm
bozuk olduğu ve ıntıhar olayı-
nın tartışıldığı gözlendı
DTCF'de duzenlenen sempoz-
yum öncesınde Dekan Prof. Dr
Ruçhan Arık, "son derece uzu-
cu bir olay yaşadıklanna" ışa-
ret ederek ızleyıcılen bır dakıka-
lık saygı duruşuna davet ettı
Sempozyumun açıhşına katı-
lan Arkeolojı Bölumu Başkanı
Prof Dr Kutlu Emre'nın sü-
reklı ağladığı ve ağladığını gös-
termemek ıçın "siyah gozluk "
kullandığı gözlendı Daha son-
ra Sılıstreh'nın ölumüyle ılgılı
olarak Cumhunyet'm sonılan-
nı yanıtlayan Prof Emre, "Ho-
camız çok degerlıvdi. Neye ug-
radıgımızı şaşırdık. Sinir krizi
geçirdiğinden soz ediliyor, an-
cak bildigimlz kadanyla son de-
rece Bormal, tavırlanyla da or-
nek ahnabilecek luşiydı'" dedı.
çıkanlsın'
tstanbol Haber Servisi — Ha-
len, yaklaşık 21 bın koyun leşıy-
le battığı yerde kalan ve "bnyıık
cevre felakebne" yol açacağı
büdırılen»"Rubinion-18"m çı-
kanlmaması "Boğaz'da yaşa-
yanlar"ın tepkısıne neden oldu
Rumelıhısan açıklannda batan
gemının bır an önce çıkanlma-
sını ısleyen Boğaz sakinleri,
"Boğaz'da yasayanlar" başlıklı
bır metın hazırlavarak " B B ge-
mi buradan çıksın" dedıler
"Boğaz'da yasayanlar" ımzalı
metın aynen şöyle
"14 kasım perşembe gnnn
Boğaz'da, Rumelihisan açıkla-
nnda iki yuk gemisı çarpıştı.
21.000 koyun yuktu gemı battı.
Mureftebattan 3 kişi kayboldu,
25-30 kişi çevredeki motor ve
sandallaria kurtanldı.
Bn gemi tam 3 haftadır am-
barlanndaki 958 ton koyun le-
şryle 28 metre derinlikte ters du-
nunda yatıyor, zaman zaman
Boğaz'da koyun leşleri su ustn-
•e çıkıyor.
Koyun leşleri 45-60 gun için-
de çunıyup dağüacak. Çurame
denizin ekolojik dengesinı cıd-
di olarak bozacak. Kırienmenın
•e yaratacağı sonuçların onune
geçmek ımkânsızlaşacak.
Artık Bogazdakı felaketlen
önleyecek etkın tedbırknn ahn-
masını istiyoruz. Sahile çarpan
dev gemilerden, patlayıp yanan
tankeıierden bıktık. Kılavnz
rutma zorunlulnğu olmamasını
anJamak mumkun degil. Boğaz
kazalanna karşı İstanbul halkı-
nın hiçbir guvenliği yok.
Neyi bekliyoruz?
3 haftadır tstanbul Valiligi'-
nde toplantalar yapılıyor, oğre-
tim uyeleri çeşitli gonişkr bildi-
riyor. Boğaz'ın, tarihinin en
ağır çevre felaketiyle karşı kar-
şrya oMuğunda herkes bemfikir.
Ancak, yabnzca çeşitli onlemler
ahnacağı, surekli tahliDer japı-
lıp halkın bilgilendirikceği ve
felakete hazırlıklı olmamızın
sağlanacagı sovlenıyor.
Biz boyle bır durumda ilk ya-
pılması gerekenın gemının cıka-
nlması olduğunu duşunuyoruz.
Sırf onlera almanın çevre kirli-
liğini engelleyemeyeceğini bili-
yoruz. Haliç gibi, Izmir Korfe-
zi gibi kokan olu bn- Boğaz is-
temiyonız. Yaklaşan felaketi
beklemek degil, acılen engelle-
mek istıyoruz.
Boğaz sadece bir
'geçit' değildir
Boğaz'ı bir geçit olarak kul-
lanan dunva devletlen, Boğaz'-
ın suyunda ve kryısında yaşayan
canlüara karşı sorumludur.
Tnrkiye devleti dahil butun
dnnya devletlennı Boğaz'da ya-
şanan bu felaketle gercekten il-
gilenmeye, teknik olanaklannı
seferber etmeye, yenı sonımsuz-
hık ve duyarsızlık omekleri ver-
memeve çağınvoruz. Bır yaşa-
ma mekânı olarak Boğaz'ı ko-
nımayan bır Boğaz Hukukunu
anlamsız buluyoruz."
Bakanlar
(Baştarafı 1. Sayfada)
ayakta bekledıler
Uzun toplantı masasının baş
tarafına özal oturdu Özal'm sol
tarafına Inönü'nun, sağ tarafı-
na da Demırel'ın oturmasından
sonra, bır sure foto muhabırle-
nnm fotoğraf çekmelen beklen-
dı Daha sonra herhangı bır
açıklama yapılmadan basm
mensuplan dışan çıkanldı
Kabulün basma kapalı bölu-
munde Demırel, önce bakanla-
n tek tek Ozal'a takdun ettı Ar-
dından "Turkıye Cumhuriyetı'-
nin 49. hukumeti olarak huzu-
runuzdayız" dıyen Demırel,
Türkıye'mn gundemındekı uç
önemlı sorunu, "Teror, ekono-
mi ve dış politika" şeklınde sı-
raladı Demırel, hükümetın bu
uç önemlı somnu çözmeyı he-
defledığını belırttı
"Bu problemlerin çozumu
uzun vadeli" dıyerek başladığı
konuşmasında, Güneydoğu so-
rununa ağırlık veren özal ıse,
tspanya'da da benzer terör
olaylan olduğunu anımsatarak,
özetle şunlan sövledı
"Ama oradakıler bızden çok
farklı. Onlannki dını nedene
davalı teror obyı. Bızdeki ise et-
nik kokene dayalı. Güneydoğu
Anadolu'dakı duruma bakar-
ken, özeUikk Kuzey Irak'taki
olaya dikkat etmemiz gerek.
Orada yaşayanlarla bızde olan-
lann yakın akrabalıklan var.
Oraya da onem venneh'yiz, dnn-
yadaki gelişmeleri de yakından
takıp etmemiz lazım."
Ukrayna'run bağımsızlığırun
önemlı bır gelışme olduğunu
söyleyen özal, Inönu'ye döne-
rek, "Özellikle SovyeÜer Birii-
ği'ndeki son parçalanmadan
sonra sizı de yakından ilgilendi-
ren bır konu var. Oradaki atom
ile ilgili bilim adamlan boşta
kaldılar" dedı özal, 2 Dunya
Savaşı sonrasında olduğu gıbı
bu büım adamlannın Turkiye'-
dekı unıversıtelere davet edıle-
bıleceklerını söyledı. özal'ın,
"Onlan kaçırmamak gerekli"
sözlenne tnönu, "Doğru soylu-
yorsunuz. Bu yondekı haberie-
ri ben de okudum" karşdığını
verdı. Demırel ıse araya gırerek,
"ABD onlan kapmıştır bile"
dedı.
Sosyalıst Bırhk Partısı'nde
(SBP), geçen hafta sonu 14 ust
duzey yöneûanm ıstıfasına ne-
den olan tartışmalar hızla bır
kopuşa doğru yol alıyor Genel
Başkan Sadun Aren, 50 kışılık
partı genel yönetım kurulunun
(GYK) ıstıfa eden uyelerın yerı-
ne yedek Uyelenn katılımıyla 8
Arahk 1991'de Istanbul'da top-
lanacağmı ve yem merkez yöne-
tım kurulunu (MYK) seçeceğı-
nı bıldırdı
Aren, "yeni yonetimin oluş-
masına olanak tanımak" ama-
cıyla görevlennden ıstıfa eden
SBP genel başkan yardımcıla-
nndan eskı mılletvekılı Kemal
Anadol üe Nedim Tarfaan, MYK
üyesı eskı Mılletvekılı Kâmil
Ateşoğullan ve GYK üyesı Hus-
nu Okçuoğlu'nun "Tikandığını
dnşunduklen SBP'de daha faz-
faı çabşmak tstemedikkrini" söy-
leyıp kısa bır sure içınde partı
üyelığmden ıstıfa etmelennın de
muhtemel olduğunu belırttı
Aren, "Marksizmde ısrann,
SBP'ain çoğulculaşmasının
onunde engel oluştnrduğu" gö-
ruşuyle GYK'dan ıstıfa eden,
önemlı bır bölumunü TBKP kö-
kenlılerin oluşturduğu 10 kışı
ıçın ıse "Onlar Marksizmi
bıraktılar" yorumunu yaptı
SBP ıçındekı tartışmaların
"Marksist olup oimamadan de-
gil, partinin programı doğrultu-
sunda olup oimama"dan kay-
naklandığını ıddıa eden Aren,
"partinin varlığı tehlikeye sokol-
madıkça ihraçlarm söz konusn
oimayacağnu" belırttı.
"SBP programında Marksiz-
min mirasçısı olduğu yazüıdır"
dıyen Aren, sözlennı şöyle sur-
durdu. "Bu arkadaşlar 'Partıde
Marksızm olmasın' diyorlar.
Parti taraf demektır. Parti ici ço-
ğakuluğun bellı sınırlan vardır.
Bu kadar aykın fikirler bir par-
ti içinde olamaz. tsteyen Mark-
sist olmayan bu- başka parti ku-
rabdir."
Öte yandan SBP'mn resmı
üyesı olmamakla bırlıkte partı-
nm kuruluş ve örgütlenme aşa-
malanna aJctıf olarak katılrnış
olan ve kendısını "doğal nye"
olarak tanmılayan TBKP hden
Haydar Kutlu, ıstıfacı 10 kışıy-
le benzer görüşlere sahıp oldu-
ğunu belırterek "Sonuna kadar
SBP içinde kalmak gerekir. Ye-
ni parti duşusmek veya başka
bir partiye katılmak doğru
değildir" dedı. Kuruluş surecm-
de, "Marksist olan ve olmayan
sol guçterin birligi" olarak for-
müle edilen SBP'nın bugun "ge-
riye çekilmek istendiğıni" ıddıa
eden Kutlu, "kopma noktasına
gelındığım" kabul ediyor
"Lmutlann zayıfbdığmı" belır-
ten Kutlu, SBP içınde "Mark-
sizm-Lenimzmin yeniden gunde-
me gelebileceğine" dıkkat çek-
ü.
Kutlu, SBP ıçmdekı sorunla-
nn "ideolojik yaklaşunlar nede-
niyle politika yapamama, cıddı,
somnt alternatifler uretememe"
den kaynaklandığım öne surdu
öte yandan SBP Genel Başka-
nı Sadun Aren, "alternatif ola-
rak sosyalızmı sunmak" gerek-
tığını söylüyor "Bugun DYP-
SHP koalisyon hukumetinın
programı demokrasi açısından
oldokça olumln. Eğer bu arka-
daşlann yaptıgı gibi mncadele-
Hükümete KTT raporu
(Baştarafı 1 Sayfada)
şan heyetler de dun Başbakan
Süleyman Demırel ve Başbakan
Yardunası Erdal Inönu'yu nya-
ret ederek hükümet programı ve
ekonomik duruma ılışkm göruş
ve önenlerden oluşan bırer ra-
por sundular.
İTO'nun raporunda, prog-
ramda yer alan 'özerkleştirme'
uygulamasına değınılerek bu-
nun ancak kamu hızmetı veren
KlTler ıçm düşünulebılecek ge-
çıa bır çözüm olduğu, ışletme-
ci KlT'lerm ıse ıvedüıkle özel
sektöre devredümesı gerektığı
savunuldu Raporda, devletm
ekonomıdekı payınm küçültul-
mesı, eğıtmı ve sağlık gıbı sos-
yal hızmetler dışındakı gırışım-
lerm özel sektör tarafmdan ya-
pılması ıstendı
İTO'dan dün yapılan açıkla-
maya göre hukumet programm-
dakı ekonomik konulara aıt gö-
rûşler, kur pohtıkası, dış tıcaret
mevzuatı, özelleştırme, vergı ve
malıye, yatınmlar ve erken
emekhhk başlıklan altmda top-
lanıyor.
Bu başlıklar altında hazırla-
narak sunulan raporda yer alan
göruş ve önerıler özetle şöyle
"— Kur politikasının dış borç
faizlerinı duşurecek şekilde
ayaıianması hedefı Tl.'nın aşın
değerlenmesı sonucunu verme-
melidir.
— Dış tıcaretle ılgılı mevzuat
dağmıklığımn gıderılmesı ve dış
tıcareturuzm duzenlı ve ıstıkrarlı
bir şekilde yurütulmesımn temı-
nı bır ıhtıyaç olarak belınnekte-
dar
— Programın ozelleşünne adı
altında ozerkleştirmeye daha
fazla ağırlık verdiğı gorulmek-
tedır. Tabıatıyla bu ıkı kavram
eşdeğerde değıldır.
— özerkleştırmeyı, bız, an-
cak ışletmecı olmayan ve kamu
hizmetı gören KlTlerın daha
rasyonel ve verımlı çalışmasmı
sağlayacak geçıcı bır rejım ola-
rak İcabul edıyoruz Işletmecı
KtTlenn ıse mutlak surette özel
sektöre devrı gerektığı kanaatm-
deyız
— Peşin vergının kaldınlma-
sı hususundaki ifade olumlu
karşılanmakla beraber, zarar
eden kişileri dahi vergilendiren
'Baş Vergisi' niteligindekı hayat
standardı sısteminm tamamen
kaldınlması gerektiğine inanıvo-
ruz.
— Ortalama kâr haddının
kaldınlması verınde olacaktır
— Enflasyon muhasebesi u>-
gulanmasına ımkân tanınarak
sermayelenn erozyonu tehlikesi
ortadan kaldınlmalıdır.
— Çıftçılenn borç faızı ve ce-
zalanmn affı ıçın programda
göstenlen haklı sebepler vergı
borçalarmı ödemeyen mukellef-
ler ıçm de geçerlı olmalıdır
— Otoyollar, barajlar, hızlı
demiryolu, yeni limanlar inşası
onnmuzdeki birkaç yılı kapsa-
yacak olan onanm ve venıden
yapılanma donemiyle bağdaş-
mayacak, ancak belirti bir istik-
rar dönemınden sonra gerçek-
kşürilecek yaonmlar olarak du-
şnnulmehdır.
— Emeklılıkte yaş haddının
aranmaması yolundakı karar bı-
raz erken alınmış bır karar ızle-
nımı vermektedır"
ATSO'nun
hükumetten istekieri
Antalya Tıcaret ve Sanayı
Odası (ATSO) Yöneüm Kuru-
lu'nun hazırladığı, "1991 yılı
Antalya Gelışme Sonınlan ve
Çozum Onerileri" konulu rapo-
run, yenı hükümete sunulduğu
açıklandı.
Raporda, öncelıkle Antalya
1
nın özel statu içınde değerlendı-
nlmesı ıstendı
ATSO Başkanı Osman Berbe-
roğlu, Antalya'mn tarım, ulus-
lararası tunzm, tıcaret, hızmet-
ler sektöru, sanayı, eğıtım ve
kulturel kurumlaşmalar, tarıhı
ve doğal zengmlıklerı ıtıbanyla
önemlı bır yer olduğunu belır-
terek "Antalya'mn bekieyen so-
runlanna ivedilikle çozum
getirilmelıdir" dedı
Berberoğlu, yem hükümete
sunduklan raporu açıkladığı bu-
günku basm toplantısında, ra-
porda, "Antalya üının genel ko-
numu", "Sektorel Geuşmeler"
ve "Sosyal Geuşmeler" konula-
nnın yer aldığını bıldırdı
Antalya'nın yeri ve
önemi
Berberoğlu, Antalya ve yöre-
sının Turkıye örtu altı sebze üre-
tımııun vuzde 65'mı gerçekleştır-
dığını, vaklaşık 10 yıldır destek-
lenmeyen yörenın başlıca urunü
olan narencıyenın uretımıne yö-
nelık onlemler alınması ve dığer
tanm ürünlennın daha da gelış-
tınlmesı gerektığını kaydettı.
1990 yıhnda Turkıye'nın 3 4
mılyar doiarlık tunzm gelınnın
yaklaşık 1 5 mılyar dolarının
Antalya yöresınden elde edıldı-
ğıru anlatan Berberoğlu, turız-
mın bekieyen sorunlanna za-
yi degişim, hoşgonı, demokra-
tOüeşme ve çoğukuluğa indirge-
yecek olursanız, bu program
ciddi bir muhalefet yapmaıuza
izin vermez. Sosvalizmin kendi-
sini temsil edemezsiniz."
Aren, "Marksızm dışı kişi ve
eğüimlerin vartağT nedenıyle
SBP'ye gırmemış olan bazı sos-
yalıstlerın, muhtemel bır kopuş
ardından partiye katümalanmn
mumkun olabıleceğını belırtıp
şöyle elcledr "Ama benim çıkı-
şun, böyle bir yol açüaa diye ot-
manuştır. Partinin Marksizmin
çağdaş bir yorumunu gettştinne
penpcktifini koramak için ol-
muştur."
öte yandan ıstifacüardan Zol-
fu Dicieti, SHP üe bırleşmelen-
nın şu aşamada "imkânsız ve
gereksiz" olduğunu belırterek
"Once SHP'nin ve bizlerin ye-
nilenmesi gerekiyor. Bu arada
karşdıklı etküeşim ve diyalog
gerçeUeştirUir, kuvvetler de bir-
leştirilirse uzun vadede bu bd-
kl nMunkun olur" dedı.
Haydar Kutlu da SHP'den bır
çağn geunesı durumunda tavır-
lannın ne olacağı yolundakı so-
rumuzu şöyle yanıtladı* "Böyle
bir çağn SHP için verimli ol-
maz. Marksist kökenli kişiler
olarak bu kendi mahasebemizi
yapmak zorundayız. Ben
SHP'yı sosyal demokrat parti ti-
potojisinde bu- parti olarak gör-
mnyonım, ama SHP icindeki
yenilikçi çizgiye çok onem veri-
yorum. Doğru olan, nerkesia
zaranna boyle bır gelışme yeri-
ne partiler dışında ortak sol
platformlan oluşturmak, baa
sonuüara ortak çozumler urete-
bUmektir."
man geçınlmeden el atılması ge-
rektığını bıldırdı
Kocaelı Sanayı Odası (KSO)
da bu yüın ekonomik değerlen-
dırmelennı ıçeren bu- raporu ye-
nı kurulan hükümete sunacak.
KSO Başkanı Şahaberon Bfl-
gisu tarafmdan açıklanan rapor-
da, ekonomının bu yılın ük 10
ayındakı durumu değerlendın-
lıyor Raporda 10 aylık donem-
de enflasyonun yuzde 46.8 ora-
nında gerçekleştıgı behrtılerek
yüın dk yansmdakı Körfez sa-
vaşı üe ıkıncı yansındakı erken
genel seçımlerın gelışmelere
olumsuz etkı yaptığı kaydedüdı.
Sanayı sektörunun yüın ük Uç
ayında yuzde 2 3 oranında gen-
ledıgı ıfade edilen KSO raporun-
da ıkıncı üç aylık donemde yuz-
de 2.1 ve üçüncü aylık donem-
de de yuzde 6 1 oranında artış
görulduğü vurgulandı.
KSO Başkanı Bılgısu, enflas-
yon, finansman ve yüksek kre-
dı faızı, teşvık, vergı ve sanayi-
nın korunması konulannı ıçeren
5 maddelık raporun 12 arahk
perşembe günü hükümetm ügi-
lı bakanlarının da katılacağı ve
Ankara'da yapılacak Sanayı
Odaları Konsey Toplantısı'na
sunulacağmı söyledı
SHPde genel merkez
(Baştarafı 1. Sayfada) tı.MYK'nın
toplanması gerektığını kaydeden
Gunay, MYK'dan dört kışmın
bakan olduğunu, dört kışının ıse
bürokrasıye geçeceğınm kesın-
leştığını, bu yüzden MYK'nın
yaklaşık yansının hukuken ve fi-
üen görevlerını yerme getıreme-
yecek durumda olduğunu vur-
guladı Bunun buyuk bır eksık-
lık olduğunu söyleyen Gunay,
"Bizim hukumete ortak olarak
katılmış olmamız, MYK'nın iş-
lerini azaltnuyor, tersıne çogal-
tıyor. Aynca, >enı birtakım go-
revler ve işlevler tarif etmek
gerekiyor" dedı Hukumet-
MYK-parlamento ve örgut üış-
kılerının koordınasyonunun
önemını vurgulayan Gunay,
"Bence MYK şu anda bir eksik-
k bile çauşamaz. O kadar yoğun
bir ış kapasıtesi var" dedı Gu-
nay, Cumhuriyet muhabırıne
şunlan söyledı:
"Yfeni bir pfauüama yapmamız
gerekiyor. Genel merkeze yeni
bir calışma biçimı ve ıçeriği ka-
zandırmamız gerekiyor. Genel
sekreter yardımcılıklaruu bu do-
neme uygun olarak yeni baştan
tarif etmemiz gerekiyor. Genel
sekreter yardımcılannın her bi-
risi birer birimin başı haline ge-
tirilınelidir. Bu onerim ivedidir.
Aynca parti orguru nenuz se-
çim şokunu tam atlatmadı. Şu
andald canlılık yapaydır. Bir
teMigat faslı, arkasından bir ta-
lep kuşatmasL Bunlar geçicidir,
iyi planlanmazsa bunlar olura-
suza donoşebilir. MY K kendısı-
ne gelen cıddı başvurulan, ba-
kanlara ulaştırmak ıçın bir ko-
ordinasyon çalışma duzeni ku-
nılmalı. MYK uyeleri, evrak
dosyalan ile bakanlık koridor-
lannda gezemezler, gezmemeli-
dirler. Bir yandan da orgute çı-
kılmalıdır. Yansı Bakanlar Ku-
nılunda gorev yapan, ynnsı da
bakanlık kondoriannda iş takip
etmek zonında kalan MYK uye-
leri ile bosalmış bır MYK Ue or-
got baş başa buakuamaz. Bu or-
gutsuzluktur. Oysa partinin ba-
şı, toplumda görunen yuzu
MYK'dır. Hukumette bir miktar
ortakhk taymamı?, bu gorevleri
taşımış olmamız, bu gorevleri-
mı/ı ıhmal etmemızı haklı kü-
maz."
Günay, kurultay öncesmde
partı ıçmde kıran kırana bır ge-
nel sekreterlık yanşı ve seçımı-
nın doğru olmadığını behrterek
"Bence yapaylıktan kaçınılma-
lı. PM'ye mudahale etraeyerek
sorun doğal mecrasına bırakıl-
maü. Benim onenm, PM ve par-
ti vicdanı kımi genel sekreter
gormek istiyorsa, onun önunu
açmaktır" dedı Konunun boş-
lukta bırakılmasmdan kaçırul-
masını ısteyen Günay, "Sizce ko-
••yu boşlukta bırakan Genel
Başkan mı" sorusunu şöyle ya-
nıtladı
"Hayır. Ben Genel Başkan'ın
ya da Genel Sekreter'in koauyu
boshıkta bırakmak istediklerini
sanmıyorum. Ama doğrusu na-
sıl bir çözum onerdikkrini, ne
istediklerini de tam bflmiyorum.
Benimle yapılan göruşmelerde
olumsuz hiçbir şey söytenmiyor.
Ancak olumlu onerfler doğrul-
tusunda da adımlar aulmıyor ya
da yavaş atılryor. Bence konu-
nun boşlukta kalmaya hiç ta-
haaunülu yok. Bir an önce
MYK boşluklan doldurulmalı-
dır. Bir u önce PM'de seçim ya-
pılmaİMİır.''
Inönü'ntin yanlışı
Denız Baykal yanlılanndan
tstemıhan Tklav da Cumhun-
yet'e, "MYK uyelerinin koalis-
yon hukumetinde yer almaiany-
la partideki boşluk ve görev kar-
gaşası daha buyuk bir boyuta
ulaşnuş vuzıyettedir" dedı. Ta-
lav, partinin "terk edflmiş ve bo-
şaltılmış bir göruoumde
oMuğunu" vurgulayarak şunlan
söyledı.
"Bunun da ana nedeni, hukû-
mette yer almış olan Genel Sek-
reter'in ve diğer MYK ayekriBüı
adil ve gerçekçi bir gorev payla-
şımı ilkesini bugune kadar göz
ardı etmderinden kaynaklaa-
maktadır.
örgutlerle bağlar kadrolaş-
mayla veya parti çalışraalanyla
ftgfli olarak tamamen kopuktur.
D ve Ucelerden gelen parti yöne-
tkâlen, gendroerkezdemahatap
hnlgmHpı(»ktfln yaltınmalrfaihr-
lar.
Sayın Gend Başkan bile hu-
kumet fonksryonlannı o kadar
benimsemiş görunûyor ki Mcc-
Hs'in toplantılannın bepsinde
kendi mılktvekiUerinin arasmda
genel başkaa sıfatıyla otnrmak
gereğinJ Ussetmemiş gönuoyor.
Tetevizyoadalti bu gorantnler de
partih millervekilleri arasında
ciddi birrahatazfakvaratmakta-
dır. Genel Başkan'ın, Sayıa De-
Birel'iu yanmdaki pozisyonu
pvtinuı bir siyasi hareket olarak
ileride tekrar tek başıaa iktida-
ra gelecek veya yeniden basa gu-
reşecek bir parti gorundminH
de zedetemektedir."