Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SVMHURİYET/4 HABERLER 30 ARALIK 1991
RHUKUKÇU
GOZUYLE
Bİ LENT TANÖR
İnsan Hakları Bakanlığı
Tûrkiye'de bir İnsan Hakları Bakanlığı'na (İHB) gerçek-
ten htiyaç var mıdır?
Scruya, mantık kaydırıcı ve saptırıcı bir cevap belki he-
menyapıştırılabilir: "Bugüne kadar insan hakları, bir ba-
kanlığı olmadığı için mi ihlal edilmıştir ki bakanlığı kururv
ca işierin de düzeleceği beklensin" denebilir.
Ana, bu aranış ve beklenti, hükümet çevrelerinden de
geldğine göre soruna daha ciddi bir yaklaşım göstermek
gereniyor.
İnsan hakları konusunda toplu ve kavrayıcı bir bakışa
ihtiyaç olduğu açıktır. Yeniden yapılanmanın gerektirece-
ği eşgüdüm de ancak bu yolla sağlanabilir.
Arcak, böyle bir eşgüdüm makamının statüsünün, gö-
rev VB yetkilerinin ne olabileceğı ne olamayacağı sorula-
nndanetliğe ulaşmadan, "İnsan Hakları Bakanlığı'nın ku-
rulması gerekır mi gerekmez mı" sorusuna da doyurucu
cevaa getirilemez; bu soru hep askıda kalır ve sık sık bu-
na geri dönme zorunluluğu duyulur. Böyle bir bakanlığın
nelen yapabileceği, neleri ise yapmaya kalktığında işle-
rin busbütün karışacağı konusunda objektif ön inceleme-
lere htiyaç vardır. Bunlar yapılmadan böyle bir bakanlı-
ğa gerçekten ihtiyaç olup olmadığı anlaşılamaz. Amaç her-
halde, her ne pahasına olursa olsun bir İHB kurmak de-
ğildit olmamalıdır.
İHS'nin yarar sağlayıp sağlayamayacağı tartışmasına
anahtar olabrtecek bazı sorun öbeklerı şunlardır:
1. Böyle bir bakanlık, insan haklarıyla ılgili bütün mev-
zuafnnceleme ve bunlarda toplu değişiklikler önerme gö-
rev ve yetkisine sahip olacak mıdır? Sahip olacaksa; öbür
bakailıkların kendi alanlarında zaten yürüttükleri benze-
ri faaiıyetler dedevam edeceğıne göre aynı işler iki ba-
kankça yürütülmüş olmayacak mıdır? Bu ise, emek ve
kaynak israfına, bunun yanı sıra da çelişki ve çatışmala-
ra yd açmaz mı?
MÇP kongresinde kendinifesheden DHPyuvaya döndü
Bir insan Haklan
Bakanlığı'nın neleri
yapabileceği, neleri ise
yapmaya kalktığında
işlerin busbütün
karışacağı konusunda
objektif ön incelemelere
ihtiyaç vardır.
jrneğin; ceza ve
cezahukuk usulü ya-
salar hem Adalet Ba-
kanlığı hem İHB, sen-
dlkalar, grev ve toplu-
sözleşme yasaları
hem Çalışma Bakan-
lığı hem İHB, toplantı
ve gösteri yürüyüşle-
ri ile derneklerle ılgılı
yasaar hem Içışleri
Bakartlığı hem İHB,
düşünce, basın ve sanat faalıyetlerını düzenleyen yasa-
lar hem Kültür Bakanlığı hem İHB tarafından ayrı ayrı ve
ikişer koldan mı taranıp değişiklik önerileri hazırlana-
caktır?
Bakanlıkların, yetişmiş uzman kadrolarıyla ve kendi
alanlarında yürüttükleri bu faaliyetlerin tümünün, yeni ku-
rulacak bir bakanlıkça toptan ve daha verimli bir şekilde
başarılabileceğinı sanmak aşırı iyimserlik olur.
Burada bir güçlük de insan haklarını ilgilendiren ve il-
gilendırmeyen mevzuatın aynlıp parçalanmasında kendini
gösterecektır.
" 2. İHB, ister sırf merkezden ıbaret ister taşra teşkilatlı
olsun, şikâyet dinleyen ve cevaplayan^ir başvuru maka-
mı da olacak mıdır? Olacaksa; hak ihlallerinin bunca yo-
ğun olduğu bir ülkede, bu örgütün bir "ağlama duvarı"
haline gelip şikâyetlerin altında ezilmesi nasıl önlenebi-
lecektir? İHB'ye şikâyet yolu kurumsallaştırılacaksa, var
olan ama iyi çalışmayan öbür başvuru yollarına (idari, si-
yasal, yargısal) bir yenisinı kafmak ne kazandıracaktır?
Mevcut yolların etkili hale getirilmesi ve vatandaşın da bu
yolda eğıtilmesı daha ekonomik ve rasyonel olmaz mı?
Endişem odur ki İHB'nin bir "zamane Marko Paşası" kim-
liğı kazanması, yurttaşın, asıl etkili olabilecek olan adli ve
idarı yargıya başvuru yollarından başını çevirmesine yol
açabilır.
3. İHB'ye, "hak ihlali olup olmadığına karar vermek" yet-
kisinin tanınması halinde, yukarıdaki sorunlar iyice kat-
merlenecektir. Yargı organları ile İHB birimlerinin aynı
olayda çelişik kararlara ulaşmaları durumunda, devlet ay-
gıtındaki keşmekeş büyüyecek, güvensizlik de artacak-
tır.
4. Bu sakıncalar, İHB'nin sürekli ve re'sen denetleme
yapan bir birim haline getirilmesi oJasılığında da geçerli-
dir. Örneğin; hapishaneler, hastaneler, okullar, karakollar
vb. hem bağlı oldukları bakanlıkların hem de İHB'nin de-
netçilerıne hesap vereceklerse, İHB öbür bakanlıklann üs-
tünde bir konuma gelecektır. Oysa yürütme ya da hükü-
met ıçınde böyle bir makam ancak başbakanlık olabilir;
zaten öyledir. Ombudsman ya da mediateur tıpı bir denet-
çilik ise Meclis kökenli olduğu takdırde daha da haklılık
ve etkililik kazanır.
İlk endışelerım bunlardır ve "işleri yokuşa sürmek ıçin"
değil, zorluklara ışaret etmek için kaleme alınmışlardır.
1991 Bütçe Kanunu incelemede
• ANKARA (AA) — Anayasa Mahkemesi, SHP'nin geçen
şubat ayında yaptığı iptal istemi doğrultusunda, "1991 Mali
Yılı Bütçe Kanunu"nu incelemeye başladı. Erdal tnönü'nün
ana muhalefet partisi lideri olduğu dönemde, TBMM grubu
adına yaptığı başvuruyu geçen hafta "esastan" görüşmeye
başlayan Anayasa Mahkemesi Kurulu, incelemesıni bu hafta
da surdurecek. Oldukça kapsamlı olan başvuruda, Bütçe
Kanunu'nun 24. maddesinin iptali isteniyor.
Çelik: Bölticülere karşı çıkalım
• ANKARA (UBA) — Hak-Iş Genel Başkanı Necatı Çelik,
"PKK'nın Guneydoğu ve lstanbul'da yaptığı saldırıları
kınıyorum. Ülkemiz son günlerde acı olaylara şahit oldu.
Terör örgütu PKK'nın Güneydoğu ve Istanbul'da yaptığı
eylemleri lanetliyorum. PKK bir terör örgütüdur. Bu örgüt
adına hareket edenler insan olamazlar" dedi. Öz Çelik-Iş
Sendikası 1. Olağan Genel Kurulu'nda teröre ilişkin
görüşlerini açıklayan Çelik, SHP Grup Başkanvekili Mahmut
Almak'ın Meclis'te yaptığı konuşmaya da değinerek "Bu
örgiite mensup ınsanları askerlerle bir tutmak kabul
edilemez. Bu sözler talihsizliktir. Teror orgutu mensuplarını
ve onlann Meclis'teki uzantılarını Güneydoğu halkı ile bir
tutmuyorum Bın yıldır bu milleı doğu-batı, kuzey-guney
kardeşçe yaşamıştır. Şimdi bızi bolmek, parçalamak istiyorlar.
Türkiye"yi kargaşaya boğmak isteyenlere ışçi
konfederasyonları olarak karşı çıkalım" diye konuştu.
Meclis'e il ve ilçe teklifi
• ANKARA (ANKA) — lktidar \e muhalefet milletvekilleri
yeni il ve ilçe kurulması için teklif vermekte birbirleriyle
yarışıyor. TBMM Içişleri Komısyonu'nda gorusulmeyi
bekleyen il ve ilçe teklifi sayısı 20'yi buldu. TBMM
Başkanlığı'na verılen tekliflerle il olması istenen yerler şoyle:
Alanya, Bafra, Bandırma, Çorlu, Duzce, Fethiye, Gebze,
Iğdır, IskenderUn, Kılıs, Nazilli, Siverek, Susehri,
Şebinkarahisar, Tarsus, Luleburgaz, Divriği, Bolvadin, Zile,
Doğubeyazıt, Şereflikoçhisar, Karabuk, Tavsanlı, Sungurlu,
Elbistan, Sandıklı, Anamur. İlçe olması onenlen mcrkczler
de şunlar: Karacadağ, Karakeçı, Gulek, Huzurkent, Yenice,
Ahmetbey, Payas, Çetinkaya, Tunçbılek, Arıfgazılı, Balçova,
Guzelbahçe, Tanır, Çardak, Anıtiı, Go/culer, Akçalı,
Karaağac.
Türkeş'e rağmen liste savaşıMuharrem Şemsek'ın,
ardından Muhsin
Yazıcıoğlu'nun
"anahtar liste"ler
açıklaması, böyle bir
durumla ilk kez
karşılaşan Türkeş'in
keyfini kaçırdı.
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) — RP'den istifa eden ve
aralannda MÇP'nin eski Genel
Başkanı Alparslan Türkeş'in de
bulunduğu 19 bağımsız millet-
vekilinin kurduğu Demokratik
Hareket Partisi (DHP), dün
MÇP ile birleşti. MÇP'nin dün
yapılan kongresi, tarihinde ilk
kez "liste savaşT'na sahne oldu.
Kongrede Alpaslan Türkeş,
yeniden genel başkan seçildi.
Türkeş, 494 delegenin oy kullan-
dığı seçimde 492 oyla genel baş-
kanlığa getirildi.
Atatürk Spor Salonu'nda
dün sabah başlayan kongre, ön-
ceki kongrelere oranla daha coş-
kusuz geçti. Buna gerekçe ola-
rak, "liste savaşuun yarattığı
gerginlik ve hukümete giiveno-
vn verilmesinin tabanda yarat-
tığı otamsuz hava" gösterildi.
Siyasi partilerin ilgi göstermedi-
ği kongrenin "ünlü" konukla-
n arasında; eski CKMP Genel
Başkanı Osman Bölükbaşı, es-
ki CHP Genel Sekreteri Kasım
MÇP PROTOKOLÜ — MÇP kongresinden ilginç bir görüntü: (SoMan sağa) Türkeş'in Uderiiğini
degişmez siması, Samsnnlu Nakşi Şeyhi Mustafa Bağışlayıa; partisi CKMP'yi Türkeş'e kaptınuı
rağmen yaşanan liste kavgasından rahatsız olan Alparslan Türkeş. (Fotograf: AA)
Gülek ile Samsunlu Nakşiben-
di Şeyhi Mustafa Bağışlayıcı
dikkat çekti. Liste savaşının yol
açtığı gergin havanm, Türkeş'-
in yüzünün sık sık asılmasına
yol açtığı da gözlendi.
Kongrenin açış konuşmasını,
MÇP'nin "emanetçi" Genel
Başkanı Mehmet Irmak yaptı.
Irmak, bir kısım HEP'li millet-
vekilinin dokunulmazüklaruıın
kaldınlarak "vatana ifeanet'ten
yargılanmalarını istedi.
Irmak özetle şunlan söyledi:
"Canavan besleyip büyüten-
lerin şimdi şltâyette bulunma-
ya haklan yoktnr. DinUn ikü-
dan olduğu kadar bugünkn yö-
netim de büyuk vebal altmda-
dır. MiDetrekflHgi dokunulmaz-
lığı bölücülük yapmaya bir im-
tiyaz degildir. En kısa zamanda
bu ayıptan yuce Meclis'i ve
SHP'yi kurtannak, evvelce yap-
yaptığı partilerin kongreierinin
Osman Böiükbası ve kendisine
ügı gibi bölücü ve Kürtçüleri
pardsinden ihraç etmek ile bir
kısım mensnpiannın yargdan-
malanna imkftn sağlamak zo-
runlulugu vardır. Bnnun dtşın-
da ne yapıhrsa yapdsm hüküme-
tin başanya ulaşacağından söz
edilemez." .
MçP KONGREStNDENNÖTLAR
Yanm glasnost, çeyrek perestroyka
TANIL BORA
KEMAL CAN
ANKARA — Dünkü MÇP kongresi,
CKMP'nin MHP'ye dönüştüğü 1969
Adana kongresinden beri, herhalde
ülkücü hareketin en gerilimli
kongresiydi. O kongre de Türkçü
"komandolar" ile lslamcı bir çizgiyi
savunan Osman Yüksel
Serdengeçti'ye bağlı olanlar ve
"milliyetçi toplumcular" arasında
kavgaya varan çekişmelere sahne
olmuştu. Dünkü kongrede de
kavgaya varmayan, ama sert
tartışmalara ve liste "tezgâh'Manna
yol açan bir çekişme vardı.
Çekişmede üç taraftan söz edilebilir:
Mnhsin Yazıcıoğlu'nun başını çektiği
Türk-îslam ulkucüleri, Muharrem
Şemsek'ın etrafındaki muhafazakâr
parti kadroları ve MÇP'nin
seçimlerden önceki Genel Sekrete'ri
Devlet Bataçeli çevresi. Bir de tabii,
bu zemin üzerinde denetimini
olabildiğince sağlam tutacak bir
hassas denge kurmaya çalışan
Türkeş. Kongrenin sabahında,
70'lerin Ülkü Ocaklan kuşağından
bir ülkücünün, '.'Türkeş'in
danımunu, gelecek SHP kongresinde
tnönü'nün durumuna benzetmesi"
boşuna degildi. Türkeş'in yonetimde
hâkimiyetini azaltmama arayışı ile
Türk-lslam ülkücülerinin tabandaki
güçlerini yönetime yansıtma isteği
arasındaki gerilim, MÇP'nin pek çok
"standart" yöneticisinin koltuğunu
tehdit edecek boyuta ulaştı.
Bu Uste rekabeti, MHP-MÇP
geleneğjnin politika tarzında yenilik
sayüabilecek bir olay, kürsüye gelen
konuşmaaların, seçilecek
yöneticilerde aradıklan özelliklerle
ilgili talepte bulunma "cüretini"
göstermeleri idi. Genel merkezin
kongre iptal çabalanna direnerek
seçilen Ankara il yönetimi
temsilcisinin, listelerin "delegelere
danışılarak hak eden insanlar
getirilerek" belirlenmesi talebi, "parti
içi demokrasi" taleplerinin en
cüretlisiydi. Liste tartışmalanmn
delegelerin "Bu ne biçim liste?" diye
söylendiği, iki metre ilerisinde
öbekleşip "göz önünde " kulis
yaptığı, gazetecilere dedikodu
aktardığı bir manzaraya dönüşmesine
tahammül edemeyen "Başbug", "Bu
ne hal!" diye ayağa fırlayarak
yöneticilerin önündeki alanın
boşaltılmasını istedi. Ancak,
ardından tribünlerde "Ocak listesi",
"Muasin Yancıoglu'nun listesi"
nidalarıyla anahtar listelerin
dağıülmasıyla "manzara" yine
bozuldu.
Muhsin Yaacıoğlu konuşmasında,
"liderde, fıkirde, harekette,
teşkilatta biriiği yeniden inşa
ettiklerini ", "geriye değil gelecege
baktıklanaı
w
söylerken liste
tartışmalanna yansıyan "Glasnost-
Perestroyka" arayışmı ima ediyordu.
Ancak onun karşılaştığı büyük
tezahüratın "yanlış anlaşümasım"
önlemek için tribünleri fazla
selamlamadan derhal yerıne
otumşunda ifadesini bulan
temkinliliği, liste hazırlama yetkisini
"merkez"e bırakma tabusunu
yıkmayı göze alamayışını getirdi. Bu
"temkin", büytlk olasılıkla MÇP'nin
yönetsel ve ideolojik yapısmdaki
gerginliğin süreklilik kazanmasını
getirecek.
Irmak, tarihte Kürt diye bir
millet, bir coğrafi alan bulun-
madığını, Kürtlerin ilmen, soy-
ca, kültür itibanyla Türklerin öz
kardeşi olduğunu belirterek,
"Lehçe farklılığı bu gerçeği de-
ğiştirmez. Türk milletinin ni-
metlerinden yararlanıp komü-
nist veya demokrat bölücü
Kürtçülerin tahakküm ve zul-
münden Türk halkının olduğu
kadar Dogulu ve Güneydogulu
kardeşlerünizin de kurtarılması
mecburiyeti vardır" diye konuş-
tu. Irmak, konuşmasından son-
ra genel başkanlık süresinin
sona erdiğini ve MÇP'nin genel
başkanının Alpaslan Türkeş
olacağını bildirdi.
Irmak'tan sonra kürsüye ge-
len Genel Sekreter Yardımcısı
Haluk Pirinjoğlu, faaliyet rapo-
runu okurken diğer partilerde-
ki "ülkücü"lere eleştiri yönelt-
ti. Bu sözler büyük alkış aldı.
Kongrede daha sonra MÇP ile
DHP'nin birleşmeleri gerçekleş-
tirildi. Türkeş'in, DHP kurucu-
su milletvekillerinin salona bir-
leşmenin gerçekleşmesinden
sonra geldikleri gözlendi.
Liste
MÇP'nin dünkü kongresi,
daha önce hiç yaşanmayan bir
"liste savası"na sahne oldu.
Türkeş'in yakın çevresinin ha-
zırladığı "çarşaf liste" uzun bir
süre acıklanmazken eski Ülkü
Ocaklan Genel Başkanı, Çorum
Milletvekili Muharrem Şem-
sek'in erken ilan edilen "anah-
tar nste"si, salondaki tansiyo-
nu yükseltti. MÇP öncesi kuru-
lan Muhafazakâr Parti kadro-
lanna büyük ölçüde yer veren
bu liste, Yazıcıoğlu ekibinin bü-
yük tepkisine yol açn. Yaacıoğ-
lu'na çok yakın olduğu bilinen
Kahramanmaraş Milletvekili
ökkeş Şendiller'in çok sinirli bir
biçimde parti yöneticileri ile tar-
tışuğı gözlendi. Bu gelişme üze-
rine, salondan aynlan Yazıcıoğ-
lu, kendi listesini hazırlayıp de-
legelere duyururken eski MÇP
Genel Sekreteri Devlet Bahceli
tarafından hazırlandığı bildiri-
len bir başka liste daha kulisler-
de elden ele dolaştı. Sonunda
da, Türkeş'in çarşaf listesi açık-
landı.
Bu gelişmeler, parti organı
Uye sayılannın artUnlmasına da
yol açtı. MYK 50'den 60'a, ge-
nel başkan ve genel sekreter yar-
dımaliğı sayüan da 7'den 9'a çı-
karüdı.
Açık oturuma katüan liderler, Türkiye'nin en önemli sorununun terör ve enflasyon olduğu konusunda birleştiler
Hükümetsöz verdî:92, reform yılıtç Bolitika Senisi — 1991'in
bitmesine 2 gün kala liderler, iç-
te ve dışta yılın önemli olaylan-
nı değerlendirdiler, 1992'den ne-
ler beklediklerini soylediler.
Tüm liderler, Türkiye'nin en
önemli iki sorununun terör ve
ekonomi olduğu konusunda gö-
rüş biriiği içindeydıler.
Açıkoturumda son konuşma-
yı yapan Başbakan Süleyman
Demirel "tnsanlık dışı niçbir
muamele yapümayacagım, yapı-
hrsa yapanın anasından emdiği
sutü burnundan getirecegini"
söyledi. Bölücü terör örgütü ile
halkın birbirinden ayırt edilmesi
gerektiğini belirten Demirel, so-
runu demokrasiyi zedelemeden,
hukukun içinde çözeceklerini,
bunu yaparken halkı inciltmeye-
ceklerini, görev yapanlan da sin-
dirmeyeceklerini söyledi.
Açıkoturumun ilk turunda li-
derler, dışta 1991'in en önemli
olayının "SSCB'niri dağılması"
olduğunda birleşti. Ancak lider-
ler, bu dağılmanın etki ve sonuç-
larını farklı farklı yorumladı.
Süle>man Demirel, "Bağımsız
Türk cumhurtyetlerinin kurul-
ması, Turk dunyası için Kurtu-
luş Savaşı'ndan sonra en önem-
li olaydır" derken Mesut Yümaz
bu dağılışı şoyle değerlendirdi:
"Sovyetler Birliği'nin dagıl-
masıyla iki kutuplu bir diınya-
nın yerini kutupsuz bir dünya al-
dı. Ancak yeni bir denge kuru-
lamadı. Şimdi dehset dengesi ye-
rine, dengesizliğin debşeti yaşa-
nıyor. Turkiye de bir ateş çem-
berinin içinde."
Erdal Inönü, bilim ve tekno-
TVl'den dün akşam canlı olarak y^yımlanan açık oturuma parlamentoda temsil edilen siyasi partilerin genel başkanları katıldı
Oturumu, Hacettepe Üniversitesi'nden Prof. Bozkurt Guvenç yönetti. (Fotograf: AA)
lojinin ilerlemesi sayesinde dun-
yanın tek bir butün haline gel-
diğini ve ekonomide, siyasette,
barış arayışında yeni bir dünya
düzeni geldiğini söyledi.
Necmettin Erbakan, Sovyet-
ler Birliği'nin dağılmasını "Kar-
deş Muslüman ulketer bağımsız-
lıklarına kavuştu" diye niteler-
ken, Alparslan Türkeş de Sov-
yetler'in ideolojik tehdidinin or-
tadan kalktığını ve Turklük şu-
urunun uyandığını kaydetti.
Bulent Ecevit, Sovyetler Bir-
liği'nin dağılıp yeni cumhuriyet-
lerin kurulmasıyla dünyada
Türklüğün öneminııı arttığını
belirtti.
Butun liderler konuşmaları-
na, açıkoturum dolayısıyla
TRTye teşekkür ederek başlar-
ken Erbakan, daha once Mec-
lis'te grubu bülunmayan parti-
lerin açıkoturumlara katılama-
dığını hatırlatarak soz konusu
kuralın bu açıkoturumda kaldı-
rılmasına sevindiklerini belirtti
ve "Ben buna Refah'ın bereketi
diyorum. Ne zaman ki Refah
Partisi grup kurdu, bu kural
kaldınldı" diye espri yaptı.
2. tur
Açık oturumun ikinci turu
DSP Genel Başkanı Ecevit'in
konuşması ile başladı. Ecevit
bütunuyle Güneydoğu sorunu-
na yer verdiği konuşmasında şu
önerileri yaptı:
"1- K.Irak'taki otorite boşlu-
ğu bölücü terör orgütünun işi-
ne yaradı. Bu boşluk sona erdi-
rilmek zonındadır. 2- Bölücü te-
roristlerie Silahlı Ku\>etler karşı
karşıya getiriliyor. Bu yanlıştır.
TSK'nın başka görevleri vardır.
3- Güneydogu'nun koşullanna
uygun güvenlik birimi kurulma-
lıdır. Bu birliğin adı Barış Gü-
cü olmahdır. Bu birliğe ahnacak
kişiler kültnrlü olmalı, halkla di-
yalog kurabilmelidir. Bu birlik
öldüriicu olmayan ama etkin si-
lahlar kullanmalıdır. 4- Guney-
doğu'da >eni yerleşim düzeni
kurulmalı, 5- Köy konıculuğu
yarardan çok zarar gelirmiştir.
Feodal düzeni kökleştirmekte-
dir, 6- Teror konusunda deneyün
kazanan ülkelerin deneyiminden
yararlamlnıahdır. Ornegin tngü-
tere, 7- Toprak adaletsizliği gi-
derilmeli, işsizlik önlenmelidir,
8- Güneydoğu sorunu Kürt so-
runu degildir. Diğer bölgelerde
de Kürt kökenliler var. Bu, kim-
lik sonınundan kaynaklanmı-
yor."
Ecevit'ten sonra söz alan
Türkeş de terör olaylanna deği-
nirken "Sevr'in bortlamasını is-
teyenler var" diye konuştu.
Turkiye'nin Islam biriiği kurul-
masında öncü rol oynaması ge-
rektiğini sık sık vurgulayan RP
lideri Erbakan Güney-
doğu'daki terör olaylannın dış
kaynaklı olduğunu, guçlenen
Turkiye'yi parçalamayı amaçla-
dığını savundu. Erbakan güven-
lik güçlerini de eleştirerek bugün
bana gelen haberlere göre,
"Kulp ve Lice'de üç bin kişi ka-
ra yatırılarak saatlerce bekletil-
di. Çoğu kadındı. Amaç silah
araması yapmaktı" deyince Baş-
bakan Demirel araya girerek
"Olmaz böyle şey" dedi.
SHP lideri ve Başbakan Yar-
dımcısı tnönü 1992 yüından ne
beklediğini açıklarken "Hükü-
met programında yazılanlan
gerçekleştirmek" diye konuştu.
Inönu, demokratikleşme, terör
ve enflasyonun en önemli sorun-
ları olduğunu vurguladığı ko-
nuşmasında, sağhk ve eğitimi
gündeme getiren tek lider oldu.
înönü, sağhk sorunlannı an-
latırken DYP'nin seçim vaadi
olan 'Yeşil Kartı' da savundu.
Ana muhalefet partisi lideri Yd-
maz, ikinci tur konuşmasında
ağırhkh olarak ekonomiye de-
ğındi. Yıhnaz ANAP'ın 1983'te
uç hedef belirlediğini, bu hedef-
lerin, altyapı eksiküğini tamam-
lamak, dısa açıhnu sağlamak ve
ekonomik istikrar olduğunu be-
lirtti. Yümaz, ilk ikisini gerçek-
leştirdiklerini, sırarun fıyat istik-
rannın sağlanması olduğunu
söyledi.
Açık oturumun son sözü Baş-
bakan Demirel'in idi. Demirel,
konuşmasına Erbakan'a yanıt
vererek başladı.
"Olağanüstü Hal Bölge Vali
Yardımcısı'ndan bilgi geldi. Li-
ce ve Kulp'ta bugün böyle bir
olay olmamış. İnsanlık dışı hiç-
bir muamele yapümayacak, ya-
pdırsa yapanın anasından emdi-
ği sütü burnundan getiririm"
dedi.
Bölücü örgüt ile bölgede ya-
şayan halkın birbirinden aynl-
ması gerektiğini vurgulayan De-
mirel, başka yerlerde o bölge in-
sanına karşı bir husumet doğ-
masından korktuğunu da belir-
terek "Bu Turkiye'yi parcalar"
diye konuştu.
KİT zamlanm kucaklannda
bulduklarını yineleyen Demirel,
92'nin reform yılı, demokratik-
leşme yüı olacağını ilan etti.
A ÇIK OTURUMDANNOTLAR
'Sormayacaksınız ben de söylemiyorum'
GÜNSELİ ÖNAL
ANKARA — "Türkiye'nin Genel Yapısı ve
Nasıl Bir Türkiye?" konulu açık oturum, lider-
lerın Kâğıthane, Çatalca ve Kargapınar'da yapı-
lan seçimleri değerlendirmesiyle başladı. Kâğıt-
hane seçimlerini KP'nın Genel Başkanı Necmet-
tin Erbakan TRT Genel Müdurluğü'ne geldiğinde
seçım henüz sonuçlanmamıştı. Ancak RP önde
gittiğinden Erbakan'ın yuzu gulüyordu. Erbakan,
"Elhamdulillah kazanacağız" diyerek muhalefet
partılerının, genel seçımlerin henuz kırkı çıkma-
dan milletin gozdesı olduğunu vurguladı. Baş-
bakan Süleyman Demirel ise neşeliydi. Partisi
Kâğıthane seçimlerini kaybetmiş ancak dığerle-
rini kazanmıştı. Demirel neşelı bir biçimde,
"Hepsini biz kazanacak değiliz ya" dedi.
oturumun çekımı ıgn liderlerin TRT Ge-
nel Müdurluğü'ne geldiğı sıralarda seçim sonuç-
larından sonra en çok konuşulan konu liderle-
rin yoluna serilen kırmızı halıydı. Genel müdür-
luk görevlilerince liderleri karşılama hazırlıkla-
rına bir saat onceden başlandı. Kurumun önun-
dekı ve kaldırımlardaki karlar temizlendi, genel
mudurluğun kapısının onu pırıl pırıl parlatıldı.
Giriş kapısında asansore-kadar olan bolum kır-
mızı bir halı ile kaplandı. Ancak halı daha lider-
ler gelmeden dışarıdan gelenlerin ayakkabılann-
daki çamurla kirlenmeye başlayınca katlandı.
Kuruma saat 20.08'de ilk gelen RP Genel Baş-
kanı Erbakan oldu. Ancak TRT Genel Mudurü
konuklarını bu kadaı erken beklenıediği için kar-
şılamak uzere aşağıya ınemedi. Kırmızı halı hâ-
Iâ katiı duruyordu. Erbakan, kuruma gırmeden
kırmızı halı açılarak yola serildi. Ancak Erdem,
Erbakan'ı karşılamaya vetışemedi. Erbakan'ı kar-
şılayanlar da Hukuk Başmüşaviri Akın Beşiroglu
ile Basın Halkla İlişkiler ve Protokol Müdürü
Köksal TaşUn oldu.
Partisi Kâğıthane seçimlerinde o saatlerde on-
de olan Erbakan, değerlendirmesini soran gaze-
tecileri keyifle yanıtladı:
"Tabii çok önemli bir seçim. 170 bin seçmen
var, bir nevi Kıbns Cumhurbaşkanı seçiliyormuş
gibi bir şey. Bunu RP'nin kazanması önemli.
Erbakan'ı, saat 20.20'de gelen MÇP Genel
Başkanı Alparslan Türkeş ile saat 20.23'te gelen
ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz izledi. Li-
derler, art arda gelirken TRT yetkilileri gazete-
cıleri uyarıyorlardı:
"Çekilin kırmızı halı gorünsun."
Birkaç dakıka sonra DSP Genel Başkanı Bü-
lent Ecevit geldi.
Kuruma Turızm Bakanı Abdnlkadir Ateş ile
danışmanları Güneş Gürseler ve Uğur Büke ile
gelen Başbakan Yardımcısı Erdal tnönü, Kâğıt-
hane seçimlerini değerlendirirken "RP kazana-
cak gibi, basanlar diliyonım" dedi.
Kuruma son gelen Başbakan Süleyman Demi-
rel'di. Saat 20.45'te Devlet Bakanı Gökberk Er-
genekon ve Cavit Çağlar ile GİK üyesi Erman
Yeldelen ile gelen Demirel, seçim sonuçlanndan
memnun görunüyordu. Demirel, memnuniyeti-
ni şöyle ifade etti:
"Üç yerde seçim yapddı. tkisini DYP aldı. Çok
daba iyi yani. Herkes kısmetini alır. Hepsini biz
kazanacak değiliz ya!"
Demirel, asansore girerken gazetecilere döne-
rek, "Başka bir şey sormuyor musunuz?" diye
sordu. Kimseden ses çıkmayınca Demirel güldü,
"Öyleyse ben de söylemiyonım."