14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
30 ARALIK 1991 CUMHURÎYET/L KISLALrMN KONUGU BULENTBCEVIT G.Doğu sorunu etnik değilDSP Genel Başkanı Bvleat Ecevit, Güneydoğu sorunu konusunda hem geçmiş ANAP hükümetlerinden hem de DYP-SHP koalisyonundan farklı bir bakış açısına sahip. Askeri bir çözüme de bugünkü hükümetin verdıği "ödünler"in sonuç doğuracağına da inanmıyor. Kendisinin "Kürt varlığı"nı hiçbir zaman yadsımadığını, ama kendisinı suçlayanların olaya "ırkçı ve şoven" bir yaklaşım içinde olduklannı savunuyor. Güneydoğu sorununa "Kontrgerilla"nın kanşmış olduğu endişesini taşıyor. Ecevit, konu ile ilgili görüşlerini, başında bulunduğu son hükümette görev yapmış olan yazarımız Prof. AlMet Taner. Kışlah'ya anlattı. KIŞLAU: Bngunkü hüku- metin Goneydogo politi- kalanna karşı çıkbgınıza göre askeri bir çözümden hâlâ umutİD musunuz? ECEVİT. Ben hiçbir za- man askeri bir çözümü onaylamadım ve önerme- dim. Tam tersine, askerle- rin iç guvenlik işlerinden soyutlanmasını savundum. Çünkü, ordu ancak sıkıyö- netim dönemlerinde içerı- de de guvenlik sağlama görevini üstlenir. Onun da rejim açısından sakmcalan 12 Eylül döneminde görül- müştür. Ordu, 12 Eylul öncesin- de sıkıyönetim dönemle- rinde başanlı olmadı. 12 Eylül sonrasında bir süre başanlı olmuş gibi görün- du, ama bunun da bedeli çok ağır oldu. Kaldı ki ba- şan görüntusu de çok al- datıcı idi. Çünkü askerle- rin iç guvenliği sağlamada uyguladıkları yöntemler, toplumda ve özeüikle de Güneydoğu Anadolu'da çok büyük bir tepki do- ğurdu. Ve baskı rejimi so- na erdikten sonra, patla- malara yol açmış oldu. KIŞLAU: Siz, baskı reji- minden yurtdışına kaçan- lann da Turkiye'ye zarar verdiklerini savunuyordu- nuz. ECHVtlİ Pek çok yurttaşımız ya yurttaşhktan çıkanldı ya da Batı ülkelerine sığınmak zorunda kaldı. Batı Avrupa'da Ttırki- ye'ye karşı çok etkili lobiler oluşturdular. Daha sıyasal yasaklarun kalkmamış iken, Rahşan Ecevit Panı Başkanı iken, gerek Cumhurbaşkanı gerek Başbakan- la yaptığı görüşmelerde, hep o vatandaşlıktan çıkarma karar- larının kaldırılması ve başka ulkelere sığınmacı olarak gitmiş olanlar için genel af çıkarılması önerisinı gundeme getirme- ye çahştı. Ben de demeçlerimle bunu desteklemeye çalıştım, fakat derdimizi anlatamadık. KIŞLAU: Sizin "Kurt variıgı"nı yadsıdtğınızı öne sttrenler w . ECEVtT. Benim öteden beri belirttığım göruşe göre Güney- doğu sorunu, iç kaynaklan bakımından etnik sonın değildir. Tabii dış kaynaklan başka; onlann amacı Türkiye"yi bölmek- tir. Ben, Türk varhğmı hiçbir zaman inkâr etmedım; ama Gü- neydoğu sorununu da bir etnik sorun olarak görmedim. Bence sorun, o bölgenin yan-feodal yapısından ve buytık ölçude eko- nomik ihmal edilmişliğinden ve özellikle sıkıyönetim veya as- keri müdahale dönemlerinde bölge halkına uygulanmış olan, ağır devlet baskısından kaynaklanmaktadır. Nokta'da yazmıştım, o bölgede yaşayan bir vatandaş olsam, bende de tepki birikımi oluşurdu. Şımdı beni Kurt duşmanı falan gibi gösteren çevrelerin unut- tukları bir şey var. Bu çevrelerden hiçbiri, "Kiirtçe serbest bı- rakılmalıdır," demeye cesaret edemezken, askerler işbaşında iken ve ben yasaklıyken bu konuyu gündeme getiriyordum. Herhangi bir etnik gruba, kendi ana dilinde konuşma yap- ma, şarkı söyleme özgurluğunun yasaklanmasının insanlığa aykırı olduğunu daha o yıllarda söyluyordum. HŞLALfc Acaba bölge insanlannın çogunluğu, olayı sizin gibi mi algıhyor? ECEVİT. Ben 1989 sonlannda, Nokta dergisinin bana eski bir gazeteci olmam nedeniyle yaptığı öneriyi kabul edip, Gü- neydoğu'nun en duyarlı yörelerine kadar ve habersiz gittim. Habersiz gittiğim yerlerde vatandaşlar kendılığinden toplan- dılar. Ve kendim konuşma yapmadım. Geliş amacımı açıkla- yan birkaç cümleden sonra, mikrofonu her isteyene uzattım. özellikle gençler konuştular ve hiçbiri Kûrtçulük sorununa değinmedi. 'Güneydoğu sorunu, iç kaynaklan bakımından etnik sorun değildir. Tabii dış kaynaklan başka; onlann amacı Türkiye'yi bölmektir. Ben Kürt varlığım hiçbir zaman inkâr etmedim; ama Güneydoğu sorununu da bir etnik sorun olarak görmedim. Bence sorun, o bölgenin yarı feodal yapısından ve büyük ölçüde ekonomik ihmalden, özellikle de askeri müdahale dönemlerinde bölge halkına uygulanmış ağır devlet baskısından kaynaklanmaktadır.' feodal yapı da bir çözülme sürecinde Bu çözülme sürecinde, feodal yapının çerçevesini kıran halk kesimlerinin, yeni ve çağ- daş bir çerçeve içinde yer edinmelerini sağlamak gerekir. Bu sağlanamadı. Ve yan-feodal yapıdan bir ölçüde bağımsızla- şan genç kuşak tamamiyle boşlukta kalmış oldu ve PKK bu- nu başanyla değerlendirdi. KIŞLAU: GAP, sonına oe olçttde çözrim getirebilir? ECEVtt GAP gerçekleştiğinde, toprak verimi o bölgede 15-20 kat artacak. Ama o bölgede çok büyük toprak adaletsizliği var. Hâlâ 20, 30, 40 köyü olanlar, on binlerce dönum toprağı olanlar var. Toprak verimi 15-20 kat artınca, toprak dağüımı adaletsiz- liğinden kaynaklanan gelir dağıhmı adaletsizliği de 15-20 kat artacaktır. Eğer ciddi bir toprak reformu yapılmazsa, asıl kor- kunç patlamalar o zaman olacaktır. Fakat SHP'nin içinde yer aldığı hükümet programında da bu gereksinmeye değinilmiyor. KIŞLAU: PKK'nın giderek daha etkili olmasuu nasıl açıkü- yorsunaz? ECEVİT 1991 başlannda, körfez bunahmı bitip de Kuzey Irak'ta bir boşluk yaratıldığında o bölgeye gittim. En duyarlı bolgelere, Sflopi'ye, Cizre'ye, Habur Sınır Kapısı'na kadar git- tim. Yine habersiz gittim ve yine her isteyene mikrofonu uzat- tım. Yine hiçbiri Kurtçulükten söz etmedi. Ama o günden bu yana, bir yüdan az bir sürede, köprülerin altından çok sular geçmiş olabilir. Sayın Cumhurbaşkanı yaz başlannda beni çağırdığmda, ona da söylemiştim, fakat dinleyen olmadı. Kuzey Irak'ta otorite boşluğu yaratıhncaya kadar, PKK Türkiye'ye, Türkiye-Suriye smınndan ve Türkiye-Suriye-Irak sınırlannın kesıştiği bir noktadan girmeye çahşıyordu. Düz arazi olduğu için o sınır bölgesinin bizim tarafımızdan ko- runması kolaydı. Onun için PKK o aşamaya kadar ancak 3-5 kişilik vur-kaç eylemleri yapabiliyordu. Fakat, "Kuzey Irak- ta guvenlik bolgesi ve otorite boşlugu yaratılınca, çok daha buyuk sayıda insanla ve daha sofistike silahlaria Türkiye'ye saldıracakür," demiştim. Nitekım övle oluyor. KİŞLAU: PKK ya Idtle desteginin arttıgıizJeBİmi de yaygın... ECEVİT. PKK guçlendiğı oranda devletin etkisi azaldı. Halk haklı olarak korkuyor. Ben de olsam korkardım. Ama, "Korktuğum için PKK baskısına bo\un egiyorum," dıyemiyor, "tnandıgun için boyun egiyorum," dijor. Çunkü o daha saygın bir davranış. Tabii bunu bilinçli ola- rak yapmıyor. ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ _ _ _ ^ ^ KIŞLAU: Siz, yanılmıyorsam köy •~^^— - " ~" " ~~^^ koroculuğu uygulamasına ilk karşı çıkanlardansınız. Bu kadar çok sa>ıda dağınık köy ve mez- rayr başka türiiı korumak olanaklı mı? ECEVtl Aşiretlerin, ağaların adamlanna köy komculuğu ve- rildi, silahlar dağıtıldı. Böylece feodal yapı büsbütün kökleş- ürilmiş oldu. Bu yuzyılm başında Abdulnamid'in işlediği bir hataydı bu. Aşiretlere dayanarak Hamidiye Birlikleri kurmuş, rutbeler dağıtmıştı. Ve o bolgedekı feodal >apı kokleşmıştı. Şimdı biz yeniden kökleştirdik, ustelık de etkili olmadı bu uy- gulama. Köy koruculanna dağıtılan silahlar, kısmen aşiretlcr arası kavgalarda kullanıldı, kısmen de etkisız kaldı. Çünkü Beka- a'da, şurada burada yülarca eğiülmiş ve modem silahlaria do- natılmış teröristlerin karşısına, okuma-yazma bile bilmeyen korucularla çıkıldı. KIŞLAU: Sizce, sorunu çözmek için neler yapmalı? ECEVİT. tlk yapılması gereken şey, Kuzey Irak'taki otorite boşluğunu doldurmaktır. Yan-feodal yapının çözülüşu hız- landırılmalı ve onun yerine zaman, mekân ve sosyal boşluk yaratmaksızın, daha çağdaş bir sosyal yapı oluşturulmalıdır. Bunun gereği olarak da o bölgeyi suratle sanayileştirmek ge- rekir. Guvenlik önlemleri ise hem daha etkili duruma getiril- meli hem de sivılleştirümehdir. Eğer ıddia edıldiğı gibi hâlâ Ozel Harp Dairesi'ne bağlı bi- rimler veya Konrgerilla, Gladio turunden birimlerle guvenlik sağlanmaya çalışılıyorsa bu son derece yanhştır. Orada dev- let gucu açık ve halkla son derece ıyi bir diyalog içinde olma- lıdır. Ona göre eğitilmelıdir. Fakat ANAP ıktidan bu konular üzerinde hiç durmadı. Bu- günku iktidar da böyle bir yaklaşımı benimseyecek yerde, ço- rap söküğü gibi b'rbirini izleyen ödünler verme yoluna git- mektedir. SHP, HEP'e, HEP de PKK'ya teslim olmuştur. Ve. korkuyorum ki koalisyon da giderek SHP kanalıyla bütün bunlara teslim olma durumuna duşecektir. KIŞLAU: KontrgeriUa'ya dagindiniz. Başbakan iken de bu konuyu gundeme getirmiştiniz. Sedat Simavi'nin mezanna ko- nan bomba ve Güneydoğu'daki bazı olaylar, sizde yine ben- zer endişeler yaralıyor mu? ECEVİT. Yaratıyor. HEP Diyarbakır tl Başkanı Vedat Ay- dın'ın oldürulmesi olayında da bu endişemi dile getirmiştim!... İlk yapılması gereken şey; Kuzey Iraktaki otorite boşluğunu doldurmaktır. Yan feodal yapının çözülüşu hızlandınlmalı ve onun yerine zaman, mekân ve sosyal boşluk yaratmaksızın daha çağdaş bir sosyal yapı oiuşturulmalıdır' O gezimden birkaç gün önce Viyana'da idim ve orada bir toplantı yapmıştım. O toplanüya PKK yanhsı Kürtçu grup- lar gehp beni engellemek istemişlerdi. Onlara çok sert tepki göstermiştim ve o tepkim de gazetelere yansımıştı. Eğer o sı- ralarda Güneydoğu Anadolu'da çok ciddi bir Kürtçülük ha- reketi olsa idi, Viyana'daki o tepkimin karşı tepkileriyle kar- şüaşırdım. KIŞLAU: Mikrofonu uzattığınız gençler daha çok hangi so- mnlara deginiyorlardı? ECEVİT. Mikrofonu alan gençlerin istisnasız hepsi, rejimin ve sosyal yapının baskısından, işsizlikten ve umutsuzluktan yakındılar. O bölgede on binlerce okumuş işsiz genç vardı. Ya feodal yapının baskısından ya devlet baskısından ya terör baskısından kaçıp köylerden kentlere, kasabalara göç etmiş- lerdi. Gittikleri yerlerde ise tam bir çaresızlik içine duşmuş- lerdi. Bunlann giderek artan bir bölumu, PKK'nın tuzağına kolayhkla çeküebilecek dunımdaydı. Yazılanmda, o geçlerin yaygın işsizliğini, o bölgede toplumun temelıne yerleştirilmiş bir dinamit olarak nitelendirdim. KIŞLAU: Size göre Kürt sorunu yok, ama Güneydoğu'nun koşullanııdan kaynaklanan bir sorun var. ECEVİT. Bence temel sorun sosyal ve ekonomiktir. Bir yazınızda siz de bu sosyal yapı sorununa değindiniz, ona çok sevindim. Geçenlerde Sayın Taha Akyol'un ilginç bir yazısında oku- dum. Diyarbaku- Ticaret ve Sanayi Odası bir rapor yayımlı- yor. Güneydoğu Anadolu sorununun, temelde yan-feodal ya- pıdan kaynaklanan bir sonın olduğunu söylüyor. Ben beklerdim ki Türkiye"de solcu geçinenler soruna ön- celikle bu açıdan baksınlar. DSP ve bırkaç çağdaş kafalı sol- cu dışında, kimse işin o yanına değinmiyor. Işin o yönunü tamamen görmezden geliyor ve ırkçı-şoven bir yaklaşımla so- runa bakıyor. Oysa Türkiye'de hiçbir kesim ırkçılık yapabi- lecek durumda değildir. Çünkü Turkiye bağlamında Türk ulu- su, hep söylediğim gibi çok değişik soylardan, ırklardan ge- lenlerin yuzyıllar boyunca kaynaşmış olmasıyla oluşan bir ulustur. KIŞLAU: Değindiginiz yan-feodal yapı çözulmiıyor mu? ECEVİT. Yeterince hızlı değü, ama Güneydoğu'daki yarı- PİKNİK PH4LEM.4DRA BLMM GOZLİNÜi HIZLI GAZETECI NECDET & OHHH KOMX SUJJffİLl SLAK SEM6IUM IMSANIAR SEI* G X 4(?ûSlNPft NE COUVPLAI? AW\K ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACl GARFIELD JIM DAVIS BLACKIE WHITE CARLOS TRILLOEH\ESTOR.GARCIA SEUAS \4İUEJÎIE.'MIH BAaASMItS \ AÇlK CICO <AClNiyOE. VC AD1MI BU IŞS. İSE AVNIANO4 I ÇIKTKSl VC Z4T6N BA^I FT\VOB1 "CAFE."âNOe OLMAU BUKONUtOJ SORE . « a DE ONJM OÖQLİ£IJ=BM ALAUM gVET AMA >OBLLCUM ÜZERIMB T 0TK Sucu ı UÇETTI necr oe&L BULUT BEBEK NURAY ÇÎFTÇ! çevrd&rind-eH teHıkelerâen TARİHTE BUGÜN MÎMTAZ ARIKAJS 30 ARALIK SOVYETLER BfRLİĞİ KURULDU. 1912 DEBUGUN, sot/yEr sasyAuSr cuMHu& If/ff, /922 £>£ fLG DEVG.İM/ - O Y/L, £K/M SAGUfC OU/ZUMUN4 ÇfMD£ (S£CtÇ£fJ Ç£Ç/f7./ £SlL(ML£fl.f OLM/1SI, CAIIŞM/IL4R/H/
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle