11 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
30ARALIK1991**** HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/17 Kuzey Irak BBC ekibini öldtiren Türk rehber idam edildi DİANA/KUZEY IRAK (UBA) — Körfez savaşı sonra- sı, Irak'taki iç çatışmalan ve Kürtlerin büyük göçünü izle- mekle görevli üç BBC muhabi- rini öldünnekle suçlanan Türk rehber Haşim Çiftçi ve suç or- tağının peşmerge mahkemesi karanyla kurşuna dizildikleri bildirildi. Irak Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) Merkez Komite- si'nden bir yetkili, îngiliz yayın örgütü BBC muhabirlerinden Nick Della Casa, Kosanna Del- la Casa ve Charles Maxweil'i pa- ralannı almak için öldıiren Ha- şim Çiftçi ve adı belirlenemeyen yardımcısının Diana kentinde peşmerge mahkemesi karanyla kurşuna dizildiklerini söyledi. KDP Merkez Komitesi yetki- lisi, "Hakkâri'nin Şemdinli ilçe- stne bagü Bayburt köyünden oian Haşün Çiftçi ve ona yardım eden bir köyliisü, üç muhabiri kasten öldttrmek suçundan öiiun cezasma çarpdnidılar. Ge- çen ekim ayında bu cezaian in- faz edildi. Bu arada tngiliz hii- kttmetinden bir letnsttd de inf az nnuuıda hazır bulundu" dedi. UBA muhabirinin edindiği bilgilere göre Îngiliz muhabirler- den Nick Della Casa, Rosanna Della Casa ve Charles Maxwell- in cesetlerinin Kuzey Irak'ta bu- lunmasından sonra olay yerinde ele geçirilen bir günceden yola çılularak Haşim Çiftçi'nin aran- masına başlanmıştı. lran'ın Urmiye kentinde îran Kürdistan Demokrat Partisi ta- rafından geçen temmuz ayında yakalanan Çiftçi ve ona yardım eden koylüsu Irak KDP'since peşmergelere taslim edilmişti. Diana kentinde üç ay süreyle gözaltında tutularak yargılanan Çiftçi ve arkadaşı, KDP lideri Mesu» Barzani'nin önerisi ve peşmerge mahkemesinin kararı üzerine ölüm cezasına çarptırıl- dı. Haşim Çiftçi ile arkadaşının ölüm cezası kurşuna dizilerek infaz edildi. • • OzaFdan kararname bilançosu A\KARA (ANKA) — Cum- hurbaşkanı Turgul Özal, DYP- SHP koalisyon hükümetinin kurulmasından bu yana geçen sürede hükümetle olan ilişkile- rinin "bilançosunu" açıkladı, Curahurbaşkanı Özal'ın hükü- metin gönderdiği 141 üçlü karar- nameden 112'sini onayladığı, 25 adedıni incelemeye devam etti- ği, 4 tanesini ise onaylamadan hükümete iade ettiği açıklandı. Curahurbaşkanı Özal'ın hüku- met arasında sorun oian Yiğit Giilöksüz'ün kararnamesi dışın- da cmaylamadığı üç kararname- nin ne olduğu belirlenemedi. Cumhurbaşkanlığı Sözcülü- ğü'nden yapılan yazılı açıklama- da, 20 kasım tarihinden bu ya- na nukumeün 8 adet kanun hükmünde kararname, 90 adet Bakanlar Kurulu karan ve 14 adet ûçlu kararnameyi Cumhur- başkanlığı'na gönderdiği belirtil- di. Açıklamaya göre Cumhur- başkanı Özal, 4 KHK, 85 Ba- kanlar Kurulu karan ve 112 adet üçlü «ararnameyi onaylarken 4 adet içlü kararnameyi hüküme- te iade erti. 4 adet KHK, 5 adet Bakanlar Kurulu karan ve 25 adet uçlu kararnameyle ilgili in- celeıenin sürdüğü bildirildi. Cjmhurbsşkanı'yla hükümet arasnda Toplu Konut Idaresi Başunlığı için Yiğit Gülöksüz- Un iclü kanrnamesinin iadesi soru yaratııken, özal'ın imza- lamıdığı diğer 3 kararname me- rak konjsu jldu. Emin Başer Cumhurbaşkanı Mtişaviri Ksber Mekezi — Ulaştırma Baknı Vaşar Topçu'nun Türk- sat ialesiyh ilgili yolsuzluk şi- kâyeden üzerine görevden aldı- gı FTT Geıel Müdflrü Emin Baqa Cumhırbaskanlığı Müşa- viriddu. B: arada başta Türksat ol- mal üzere, TEK, Karayolları, Savuma Saıayii ve Toplu Ko- nut halelemin de aralannda buludu|u çık sayıda ihale dos- yasnn ınceemeye alındığı öğ- reniu. .ANKA'nu haberine göre Curuurbaşlanı Tnrgul Özal, gö-mdeE aluan PTT Genel Mü- düuriEmin laşer'e Cumhurbaş- kajuğı Müşsdri görevini verdi. E m ı Baer'in Çankaya Kö^u'nie iılastırmadan so- raniı dınışnan" olarak çalışa- cajj îildırilc. llA'nın hberine göre Kara- yolan Geni Müdürü Atalay roiwnn£lınıın eski Ulaştır- ma Ealunı Ongiz Tuncer döne- miıcskı "Mktupla otoyol iha- lesi'<e iacelmeye alındı. IıaıeLem Kurulu'nun ince- leneinden ?eçen çok sayıda ihaedosyas ia soruşturma için tefte kurulirına havale edilir- ker >v!et Bkanı Orhan Kiler- cioju, 'Vaudas, gerçekleri ofıaeok. ler şey büyük bir açattk kir»e yapüacak" dedi. New %rk operasında Karagöz-Hacivat DEV KUKLALAR — \ew York Metropolitan Operası'nda dev gibi Karagöz-Hacivat hayaletleri. 18. yuzyılda Paris Türk Büyükelci- ligi'ni canlandıran bu sahne, Arap motifli müzikler eşliginde yapıtın en çok alkış alan sahnelerinden birisi. Corigliano oyun yazan Wîl- liam M. Hoffman ile anlaştı. Metropolitan komisyonu 15.000 dolan Corigliano ve Hoffman aralannda paylasülar. Coriglia- no ve Hoffman'm "Versaillesi ın Hayaletleri" operasım ta- mamlamaları tam yedi yıl sür- dü. Başlangıçta Metropolitan'a ne yapmak istediklerini anlatır- ken "Sevil Berberi" ve "Figaroi nun Düğünü" ile Rossini ve Mo- zart üzerine kurulu bir opera oluşturacaklannı bildirdiler. Bu açıklamayı yapüklannda ikisi de bunlan okumamışlardı. Metin- leri okuduktan sonra bu fikri ancak pek çok gerçekliğin oldu- ğu bir sahnede çözebilecekleri- ni anladılar. Versailles'ın Hayaletleri'nin ilk yedi gösterisinin biletleri da- ha açılmadan tümüyle satıldı. Opera 1995-96'ya Chicago Lyric operasında sergilenecek. (Baftarafı 1. Say/ada) şamları ölümdür, ölümleri ise yaşam. Hikâye sergilenirken en çok alkış toplayan sahnelerden biri eleştirmenlere göre müziğin "tu- tarsız ve haflr kaçtığı Türk Bü- yükelçiliği sahnesi. Bu sahnede Karagöz-Hacivat ile paşa gibi dev kuklalar arasın- da bir Türk Büyükelçiliği resep- siyonu canlandınlıyor. Arap müziği öğeleri ile süslü resepsiyon sahnesinde Marilyn Hom Samira rolünde Bu sahnenin 18. yy'da Avru- pa'daki Türk düşkünlüğü ile alay ettiği belirtiliyor. 40 soprano ve tenor, tam ta- kım bir klasik orkestra, hayalet- ler korosu ve kırk kişilik bando, şimdiki zaman, 1793 ve tiyatro mekânımn bir arada gösterilebi- leceği inip kalkan sahneler, açı- lıp kapanan merdivenler ile yüz binlerce dolarhk bir opera "\'er- sailles'ın Hayaletleri". Tarıhe ilişkin şakalann yanı sıra müzik- te de şakalı iniş çıkışlar gösteri- yor. Mozart ve Rossini'nin Figaro operalanndan alıntılarla dolu. örneğin Beaumarchais kendi yazdığı oyunda ortaya çıkmak zorunda kalınca hayalet, Figa- ro'ya "Don Giovanni"deki Commendatore gibi "Seni yara- tan benim" diye kükrüyor. Metropolitan Operası 1983 yı- lında 100. yılı kutlamaları için yeni bestecüere bir şans tanıma- ya karar verdi. 1979'da, opera- nın o yıllarda müzik direktörü (şu anki artistik direktörü) oian James Levine klasik opera gele- neğini kırıp yeni bir şey sergile- mek amacıyla Corigliano'jra bir opera yazması için komisyon verdi.Corigliano böyle bir seçim için pek beklenmedik bir tipti. O zamana dek sadece bir iki vo- kali ile tanınıyordu. Hiç opera deneyimi yoktu. Levine bu adı- mmı şöyle anlatıyor: "Amacım özellikle Neo-19. yy tarzı diye- bilecegim eğilimdeki bestecUer- den kaçınmaktı. Aynca dinleyi- dlere ilk izJenimlerinde çok uzak ve karmasık gelen türden müzik yazma eğilimindeki bes- tecilerden de kaçınmak istedim. Bunlan düşündükçe komisyo- nun bundan önce hiç opera yaz- mamış bir besteciye verilmesi fikri gelişti kafamda. Bu fikir beni barekete geçirdi. Lirik ka- biliyete sahip besteci aramaya başladım." Bunun üzerine Levine hem Corighano'yu hem de Jacop Druckman'ı komisyona layık buldu. Bestecüere oyun garantisi verilmedi. Opera tamamlandık- tan sonra Metropolitan beğen- diği takdirde sergilecekti. w w Doğramacı YOK'e devamPORTRE PROF. DOĞRAMACI 10 YÖK'te Prof. Dr. İhsan Doğramacı 1915 yılında Irak'm Erbil kentin- de doğdu. 1932 yılında Beyrut Amerikan Koleji'ni bitirdi. 1938 yılında Istanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden mezun olduktan sonra 1938-40 yılları arasında Prof. Eckstein'm asistanı olarak Ankara Numune Hastanesi'nde çalıştı. Doğramacı daha sonra 1945 ve 47 yıllan araftnda Was^ hington Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olarak bulundu. Doğ- ramacı, Amerika'dan döndük- ten sora Ankara Tıp Fakültesi'n- de pediatri öğretim görevlisi ola- rak çalışmaya başladı. 1954 yı- lında profesör oldu ve aynı yıl Çocuk Sağlığı Enstitüsü kuru- culan arasında yer aldı. 1963 yılında Hacettepe Üniversitesi- nin kunıluş çalışmalaruıı baslattı. Ankara Üniversitesi Rek- törlüğü görevinde de bulunan Doğramacı, 1965 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi MüteveUi Heyeti Başkanlığı yaptı. 1%7 yılında Hacettepe Üniversitesi Rektörlüğü'ne getirildi. 1984 yılında Bilkent Universitesi'ni kurdu ve mütevelli heyeti başkanı oldu. Doğramacı 1981 yıhndan beri Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) başkanlığı görevinde bulunuyor. Prof. Ihsan Doğramacı birçok ülkenin ulusal pediatri ku- rumlan onursal üyeliği ve fahri doktorluk unvanlanna sahip. ANKARA (Curahuriyet Bü- rosu) — Prof. Dr. thsan Doğra- macı, yeniden YÖK Başkanlığf- na atandı. Cumhurbaşkanı Tur- gut Özal'ın, görev süresi sona eren Dogramacı'yı yeniden YÖK BaskanlığYna ataması, "Çanka- ya üe bükümet arasında çıkan yeni bir gerginlik" olarak nite- leniyor. Cumhurbaşkanı Özal, hükümetin YÖK Başkanlığı için düşündüğü Prof. Dr. Türkân Akyol'u YÖK üyesi yaptı. Cum- hurbaşkanı özal, Akyol ile bir- likte hükümetin önerdiği dört bürokratın YÖK üyeliğine atan- malarına ilişkin kararnameyi de onayladı. Cumhurbaşkanı Özal, yakla- şık 10 gündür beklettiği YÖK Başkanlığı ve üyeliklerine ilişkin atam a kararnamelerini dün im- zaladı. Cumhurbaşkanı Özal, hükümetin istememesine karşın görev süresi sona eren YÖK Baş- kanı Prof. Dr. İhsan Dograma- cı'yı yeniden aynı göreve atadı. Cumhurbaşkanı Özal, hüküme- tin YÖK Başkanlığı için düşün- düğü Prof. Dr. Türkân Akyol'u ise YÖK üyesi yaptı. Cumhur- başkanı Özal, Akyol ile birlikte boşalan YÖK üyelikleri için hü- kümet tarafından önerilen bü- rokratlar, DPT Müsteşan tlhan Kesici, Hazine ve Dış Ticaret Müsteşan Tevfik Aitınok, Ma- hye ve Gümrük Bakanlığı Büt- çe ve Mali Kontrol Genel Müdü- rü Erdogan Öner ile Milli Eği- tim Bakanlığı Yüksek Öğretim Genel Müdürü Aydoğan Ataü- nal'ın atama kararnamelerini de imzaladı. Kuüslerde hükümetin YÖK Başkanlığı için önce Prof. Dr. Mehmet Haberal'ı düşündüğü belirtildi. Ancak bu konuda Cumhurbaşkanı'nın ikna edile- memesi üzerine Haberal'ın adayhğından vazgeçildiği, bu nedenle YÖK üyeliği için de öne- ribnediği savunuldu. Haberal- ın yerine, koalisyon ortağı SHP'nin de isteği üzerine Prof. Dr. Akyol, başkanlık için düşü- nüldü . Akyol, YÖK üyeliği için de hükümet tarafından önerildi. Özal, DogTamacı'yı yeniden YÖK Başkanlığı'na atamakla koahsyon hükümetinin proga- mında ve protokolünde yer alan "YÖK sisteminin kaldırılması" hedefınin önünü tıkamış oldu. Demîrerden Ozal'a (Baştaraft 1. Say/ada) mıyor. Teamüle uymuyormuş. Nesinin teamüle nygun olmadı- ğını ben bilmiyorum. Ama be- nim görevim kavga çıkartmak değil. Veya, her şeyde, 'Pekâlâ, öyle olsun' demek de degil. Or- ta yerde bir atama var. Ben, prensiptir. siyasi iktidann bir so- rumlulugu oldugunu söyluyo- nım. Meydanlarda, millete vaat- te bulundum. '28 gün oldu. Da- ha neredesiniz' sorusuna da mu- hatap biziz. Biz işi, kiminle yap- mak istiyorsak onunla yapaca- gız. Dünyanın her tarafında bu böyle. Tiirkiye'de de böyle. Ama slz, 'Hayır, filanca adam yerin- de kalsın. Daha yeni tayin edildi' dersinlz. Yeni tayin edilmiş. eh- liyetU ve degerii de olabilir. Onu tartışan yok. Ama siyasi iktida- nn bir tercih hakkı olmayacak mı? Olmayacaksa bu sorumlu- luğu nasd yürütecek? tşte bu, re- jime ters düşer. Tartışılan bu- dur." "Diyaloğu kapatmayu" Bu tartışmanın yeni olmadı- ğını, geçmiş dönemlerde de ol- duğunu kaydeden Demirel, bu sorunun içinden çıkılacağını söyledi. Bu tür sorunlarla Çan- kaya üe diyaloğu kapatmaya- caklarını belirten Demirel, "Mektubun niye teamüle uyma- dığını bilirsek, icabını yapanz. Devlet hassasiyetleri, öfkeyi kal- dırmaz. Ben, ber şeyi oluruna götürmek istiyorum. Bugünkti Türkiye'nin sıkıntılan var. Bun- lan yaparken de sorumluluğu bilirim, yetkimi de bilirim. Kim- senin yetkisine filan da talip de- gilim. Ama icra yetkisi büküme- tlndir. Boyle olına> acaksa mey- danlara çıkmaya ne lüzum var- dı? Dünyanın vaadini yap gel, elin kolun baglı. Olmaz öyle şey. Tartışılan olay budur" di- ye konuştu. Demirel, mektubu tekrar gönderip göndermeyece- ğini soran gazetecilere şöyle de- di: "Ben bunlara hiç girmem. Hükümetle Çankaya'nın veya hükümeti knran partilenn ara- sını açmaya hlçbir şekilde razı olmam. Dnşünüldüğü zaman önemli olmayacak birtakım ko- nulardan dolayı bunlar olmaz. Herkes şunu iyi bilmeli ki, 1992'ye girerken Türkiye'nin sorunlannı biliyoruz. Bu sorun- ları bırakıp başka şeyleri sorun yapmaktan mümkün merteoe çekiniriz. Bu kadar sorun var, yenilerini eklemekten çekini- riz.' Demirel, atama kararnamesi- ni yeniden gönderip gönderme- yeceğinin sorulması üzerine de, "Bilemem. Ben bir şeyi düşti- nüp taşınmadan yapmam. 24 saat düşünme vaklim var. Biz bu şeyi başaracagız. Kimseyi de incitmek istemiyorum. Ben, devleti, protokolü bilirim. Dev- letin makamlan arasındaki uyu- mu da bilirim. Benden devletin makamlanna saygısızlık sadir olmaz. Mektup da, 'Saygılarımla' diye bitiyor zaten" dedi. Demirel, bir soru üzerine, iki- li kararnameye ilişkin yasal ça- hşmanın hazır oldugunu bildi- rerek, devletin işleyişinin tıkan- ması durumunda bir by-pass ge- rekeceğini söyledi. Demirel, "Umanm tıkanmaz. Biz, nor- mal işleyişi yüriitmeye çalışıyo- nız. Yiirümezse balka dönüp, 'Çankaya bizd çalıştırtmıyor' di- ye şikâyet edemem ben. Geregi neyse onu yapacagız" biçimin- de konuştu. "Muhtıra degil" Demirel, DYP milletvekiileri Münif Islamoglu ile Coşkun Kırca'nın kendisine verdiği ve HEP'li SHP ile koalisyondan duyduklan rahatsızlıklan dile getirdikleri mektubu henüz oku- madığını bildirdi. Demirel, "Onlar benim arkadaslanm. Onlarda bir ihülafım olmaz. Be- nim arkadaşlanmla bir soru- num olmaz. Onlann getirdiği mektup, ne muhtıradır, ne şu- dur, ne budur. Herhangi bir ra- hatsızlıkları varsa onlarla konuşurum" dedi. Intikam savaşçıları (Baftarafı 1. Say/ada) rarı aldıran Turgay Aksoylu ise 20 milyarhk senedin ve Starl'e ait imza sirkülerinin fotokopisi- ni basına dağıttı. Ahmet Özal 1 ın ünzaladığı senetteki ikinci im- zanın kime ait olduğunun imza sirkülerinden anlaşılacağı, ola- ym açıklığa kavuşması için Imar Bankası üzerine gidileceği açıklandı. DYP'nin iktidar ortağı ohna- sıyla Özal ve Uzan aileleri ara- sında başlayan "sogukluk", cu- ma günü Magic Box'a haciz koydunılması ile "sıcak savaşa" dönüştü. Bu olayla birlikte 20 Ekim öncesinde yayımlanan ANAP reklam filmlerinin "faturası" da gündeme gelmiş oldu. Cem Uzan'ın, ANAP rek- lam filmlerinin faturasını Ah- met özal'a çıkardığı, Ahmet özal'ın da lmar Bankası reklam faturalarının hesabını Cem Uzan'dan sorduğu öne sürüldü. Gelişmeleri "Ozal adının ka- nştıgı bir olay" olarak niteleyen Starl yetkilileri, senedin geçer- sizliği için dava açmaya hazırla- nırken, Turgay Aksoylu'nun avukatı Mıind lncı "sahtekarlık iddiasının tamamen yalan olduğu" yönünde bir açıklama yaptı. Haciz sırasında mal kaçı- nldığını da öne süren Avukat tn- ci, borçlu şirkete ödeme emri çı- karılacağını, ödeme emrinin ahnmasından itibaren beş gün içinde 20 milyar liranın ödenme- mesi halinde haczedilen malla- n satısa çıkaracaklannı bildirdi. tkinci imza kimin? Borç senedindeki ikinci irnza- nın sahte olduğu yönündeki id- diaları yalanlayan Avukat tnci, senetteki imzaların şirket yetki- lisi kisilere ait oldugunu öne sür- dü. Turgay Aksoylu'nun avukatı tarafından basına dağıtılan im- za sirkülerinde Cem Uzan, Ah- met Özal, Erol Hürbas, Yekta Okur, Mehmet Turan Akköpriı- lü, Ali Rıza Tansug, Deniz Gü- ven, Adetn Gürses, Ekrem Ça- tay, Mehmet Tevfik Metin, Fu- at Gürül, Ercan Ertekin, Bülenl Malkoç, Sedat Üreten ve Vük- sel Bayar'ın şirketi temsile yet- kili oldukları belirtiliyor. Ahmet Cem Uzan. Özal dışındaki imzanın bu kişi- lerden birine ait oldugunu öne süren Avukat lnci, konunun mahkemede aydınlanacağını söyledi. İnci, "Senette şirket ka- şesi ve iki imza var. Kaşe oldu- ğu için imza atanlann isim yaz- malan gerekmiyor. Ancak imza sirküleri ile senetteki imzalar karsılaşıınldığında imzanın ki- me ait olduğu ortaya çıkar" di- ye konuştu. imzanın kime ait ol- duğu konusunda yorum yap- mak istemediğini kaydeden Avukat lnci, "Bu konuda duyar- lı davramyoruz. Fotokopilerini gönderdik. tmzalan karşılaştınp siz karar verin" dedi. Borcun oluşması için bir ticari ilişkinin bulunması yönündeki görüşleri de yanıtlayan lnci, "Borç sene- dinin kaynagı tartışılmaz. Senet imzalanarak verildigine göre bir alacak söz konusudur. Borç dogmustur. Bu araştınlmaz" di- ye konuştu. imza inkârında bulunulup, TVde Liderleri İzlerken... (Baştara/ı l. Say/ada) En başta, Güneydoğu sorunu ve terörle Sonuç, bir hoşgörü havası denilebilir. birlikte enflasyon ve gecim derdi... Sonra, Televizyon ekranlanndan yansıyan böyle f emokratikleşme ve insan haklanyla birlik- bir diyalog havasının kamuoyunu rahatlattı- J.y8 "1 d u n y a duzenınde Turk,ye'nın dış po- ğı söylenebilır. Terörün son günlerdeki tırma- \^?M" u . / * -•• •• u . • nışıyia ilgili olarak dogan kaygı ve tedirgin- J ^ f v K e " ] u h f e f e t P^Henn.n bu temel lik karşısında. parti liderlerinin çizdikleri bu ^ " J . ' . b ı r ö l ^ ve . h o ? ? o r u ortam.nda tablo, tir iyim^rlik kaynag, sa^abilir. ^ Z T l ^ t S r ^ Açık oturumun bir başka yararlı yanı da Bu notları gece yarısına doğru yazdık. Türkiye nin gündemindeki temel sorunları bir Aşağıda, daha önce kaleme aldığımız bir kez daha sıralaması olmuştur: başka konudaki yazımız yer alıyor. Yumuşak Karın... Sıyasal iktidann "yumuşak karnı", yani en hukuk devleti çerçevesinde varılabıleceğini zayıf, en duyariı noktası neresi?.. En çok ne- vurgulamıştır. reden yüklenilirse güç durumda kalabilir? Bu bağlamda, "Avrupa Güvenlik ve İşbir- Politika oyununda bu gibi soruların yanıt- liği süreci ve 'Paris Şartı', ülkeler ve halklar ları doğal olarak aranır. Muhalefet, iktidann için küresel düzenler, haklar ve özgürlükler boşluklarını yakalamayı ve en zayıf halkasın- getirmiştır. Bu kurallar, sözleşmelerin imza- dan çekmeyi amaçlar; hükümeti çıkmaza cı tarafı olarak Türkiye için de uyulması ge- sokmak ister. reken zorunlu kurallardır" diyerek, bir bakı- Demokrasilerde normaldir bu durum. ma uluslararası yükümlülüklere de dikkati Benzer bir oyun bugün bizde de oynanıyor. çekmiştir. Ana muhalefet partisi, koalisyon hüküme- ANAP lideri Sayın Yılmaz, acaba Güney- tinin yumuşak karnını saptadıgı kanısında; doğu'da bambaşka bir çözüm yolu olduğu- Güneydogu ya da Kürt sorunu... na mı inanıyor? Buradan yüklenirse, DYP ile SHP ortaklı- Böyle bir izlenim edinmiş değiliz. Ama bir ğı çatırdayacak ANAP kurmaylarına göre. yerde ne düşündüğü konusunda da zorlan- Ozellikle Doğru Yol grubunda var oian du- dığımızı söyleyebilinz. yarlığın kaşınmasıyla daha iyi sonuç alacak- Bize öyle geliyor ki "Kürt sorunu" yalnız larını düşünüyorlar. koalisyonun değil, herkesin sorunudur. Hü- Başbakan Demirel ise ana muhalefet lideri kümetin protokol ve programında yer alan il- Yılmaz'a şu mesajı gönderiyor: keler, demokrasi ve insan haklarından olu- — Koalisyonun yumuşak karnıyla oy- şan genel bir çerçeveyi çizmektedir. Bu çer- namayın! çevenin, ANAP liderıne ters düştüğüne iliş- Neden böyle bir mesaja gerek duyuyor ik- kin pek bir işarete de tanık olmadık bugüne tidarın başı? dek. Çünkü bu "yumuşak karın" yalnız iktida- O yüzden şunu bir kez daha belirtmek is-' rın değil, hem rejimin hem de Türkiye'nin yu- teriz: muşak karnıdır; bunun için de sadece ikti- Öyle bazı konular olabilir ki, o konularda dar partilerini değil, muhalefet partilerini de sırf muhalefet yapmak için muhalefet yapıl- ilgılendırir. maz; buralarda iktidarla muhalefetın ortak DYP-SHP koalısyonu, gerek protokolünde sorumluluğu gündeme gelir. gerekse programında sorunun adını koyrnuş Türkiye öyle bir kritik dönemeçte ki, gün- ve "Kürt gerçeği"ni tamdığını açıklamıştır. lük deyişle belden aşağı vuruşlara pek ta- Çözüme ancak demokrasi, insan hakları ve hammülü olmayabilir... Kâğrthane ANAP SHP DYP RP DSP MÇP 1989 yenH 13.898 21.278 9.317 13.104 9.353 724 YDzde 20.4 31.1 13.7 19 13 7 1 1991 genel 29.113 22.308 14.688 30.794 24.572 — Yûzde 23.9 18.3 12.1 25.3 20.2 1991 yerd 19.629 14.636 8.315 28.110 12.200 630 Yüzde 23.32 17.38 9.88 33.39 14.49 0.75 Kâgıthane Refah'm, Çatalca DYP'nin (Baftarafı 1. Sayfada) Istanbul'un Kâgıthane ilçesin- de kayıth 161 bin 243 seçmenden 85 bin 146'sı oy kullandı. 20 Ekim 1991 secimlerinde birinci parti olan RP, oylannın 30 bin 794'ten 28 bin 110'a düşmesine rağmen belediye başkanlığını oy oranını ârttırarak kazandı. Oy- lar» yilıde 33.39'unu alan RP adayı Arif Calban'ı 19 bin 629 oyla ANAP adayı Selahattin Kaya izledi. SHP 14 bin 636 oy- la üçüncü parti olurken, DSP 12 bin 200 oy elde edebildi. Diğer partiler de şu oylan aldılar: DYP 8 bin 315, MÇP 630, IDP 397, SP 313. Kâğıthane'nin RP'li Belediye Başkanı Arif Calban, Selçuk Üniversitesi Eğitim Enstitüsü mezunu bir işadamı. Seçim kampanyası sırasında "halk meclisi" kurarak sorunların üs- bunun ispat edilememesi halin- de 20 milyar liranın yüzde 40'ına isabet eden 8 milyar lira tutann- da ceza tazminatı ödenmesinın gündeme geleceğini de anlatan lnci, olayın açığa çıkması için Imar Bankası üzerine gidecek- lerini belirterek, "tşin püf nok- tası banka kayıtlannda yatıyor. Bu kayıtların incelenmesini isteyecegiz" dedi. 'Muteber banka' lmar Bankası veya Adabank- ın teminat mektupları karşıhğı haczin kaldınlması için hazırhk halinde olduklarını öne süren Avukat Münd lnci, Avukatlar Hukuk Bürosu adma yaptığı ya- zıh açıklamada şu görüşlere yer verdi: "tmar Bankası, borçlu şirke- te ortak bir kurulustur. Banka- nın haciz gecesi kasalannın bomboş olduğu izlenimi dog- mustur. Haczin kaldınlması için muteber bir banka kefaleti ge- rekmektedir. Bu kosullarda biz- ce lmar Bankası ve Adabank'ın verecegi teminat mektupları mu- teber bir banka kefaleti olarak kabul edUemez." Haciz olayından sonra araya hafta sonu tatilinin girmesi ne- deniyle taraflar kendi avukat gnıplanyla dün ayn ayrı toplan- tılar yaptılar. Baa ünlü hukuk- çulann da katıldığı bu toplantı- larda bugünden itibaren nasıl bir yol izleneceği ve davranıla- cağı konusunda taktik beürledi- ler. öte yandan gümrük komis- yoncusu Turgay Aksoylu'nun Özallar'a yakınlığı ve borç sene- dinin danışıklı olarak hazırlan- dığı yönündeki iddialann yanı sıra, Avukat Münci İnd'nin de Abmet Özal ile arkadaş olduğu, eşi Serpil fnci'nin Türk Kadını- nı Güçlendirme ve Tanıtma Vak- fı üyesi bulunduğu ve "papatya" olarak bilindiği belirtildi. Bir reklam şirketinin sahibi oian Serpil Inci/nin, Ahmet Özal'ın eşi Elvan Özal ile yakın arkadaş oldukları da vurgulandı. Avukat Münci tnd'nin bir süre önce ay- Iık olarak "Ffftına" adlı bir hu- kuk dergisi çıkarmak üzere ha- zırlıklar yaptığı, bu projesinden daha sonra vazgeçtiği öğrenildi. tune gideceğini söyledi. 34 yasın- daki Calban, RP Kâgıthane il- çe örgutünün kurucu başkanıy- dı. öte yandan îstanbul'un Ça- talca ilçesinde DYP'li kadın aday Gülay Atığ, oylann yüzde 53.05'ini alarak belediye başka- nı seçildi. 2 bin 816 oy alan Atığ'ı, 1225 oyla SHP adayı ta- kip etti. Diğer partılerm oylan ise şöyle: ANAP 419, RP 353, DSP 292, MÇP 203. lçel'in Erdemli ilçesine bağlı Kargıpınar kasabasında da ka- zanan DYP adayı oldu. Yeni Be- lediye Başkanı Kemal Bozkurt 1256 oy alırken, ikinci sıradaki MÇP adayı 1156 oy aldı. Diğer partilerin oylan ise şöyle: ANAP 1046, RP 233, SHP 70, DSP 40, SP 34. (Baftarafı 1. Sayfada) Iddialara göre bugüne kadar Hizbullah örgütü, karşı taraftan 6, PKK ise 7 kişi öldürdü. PKK son olarak 7 ay önce anne ve ba- basmı öldürdüğü Şerif Karaas- lan'ı önceki gün Idil'de otomo- bilinin içinde vurdu. Üçüncü güç olma çabası Güneydoğu'da 3-4 bin kişilîk bir tabana sahip olduğu öne sü- rülen Hizbullah gnıbunun diğer Islamcı gruplarla diyaloğunun çok kötü olduğu belirtiliyor. Gücünü daha çok kırsal ke- simden alan grup, çeşitli vesile- lerle bazı Islamcı-Kürt aydınla- n dövdü. îslami faaliyetin yasal siyasi partilerle yürütüleme>'ece- ği görüşünde oian gnıp, Refah Partisi aleyhine propagandala- nyla da tanmıyor. Görüştüğümüz Islanicı-Kün kaynaldar, Hizbullah grubunun esas olarak diğer Islamcı grup- lan kendilerine tabi kılmak is- tediklerini; doğan sorunlann gi- derilmesi konusunda kimsenin devreye giremediğini ifade edi- yorlar. Aynı kaynaklar, Iran'la ve Lübnan'daki Hizbullah örgü- tüyle sorun çıkmasından endişe eden PKK'nın da Hizbullah ile yaygın ve köklü bir çatışmaya girmekten ürktüğünü iddia edi- yorlar. Tüm Îran yanlısı gruplar gibi kurulu düzene karşı radikal gö- rüşlere sahip oian Hizbullah ör- gütünün şu ana kadar doğrudan devleti hedef alan eylemleri yok. Aksine PKK ile çatışan Hizbul- lah yanhları hakkında ciddi bir adli kovuştunna yapılmadığı id- dia ediliyor. Bir Islamcı Kürt, Hizbullah örgütünü şöyle değerlendiriyor: "3-5 ay direnebilirierse bölgede önemli bir güç; devlet ve PKK'nın dışında üçüncü bir kamp olabilirler." Aym kişi, bu- nun koşullannı da şöyle sıralı- yor: "Devletin müdahale etmeme- ye devam etmesi, bu süre içinde PKK'ya güç yetirebilmeleri ge- rek. Bunnn için de lran'ın PKK'nın kulagını çekmesi, Lüb- nan'daki Hizbullah'ın işin içine girmesi şart." Adresi (Baftarafı 1. Sayfada) noktasında birbirleriyle ciddi bir çekişme içindeler. Ancak bu gruplann hiçbiri, örneğin Lüb- nan Hizbullah örgütü kadar güç- lü ve ülke çapında yaygın bir ör- gütlenme ağına sahip değil. Öte yandan, Iran-Irak savaşı- nın bitmesi veardından Ayetullah Humeyni'nin ölümüyle birlikte tüm Islam dünyasında yaşanan Îran takipçisi radikal çizgilerin gerileyişi Türkiye'de de yaşanı- yor. Birtakım gençlik ağırhkh gruplann son bir yıl içinde tran'ı eleştirmeyebaşladıklan biliniyor. ARMAĞANFUARI NDA 20-31 ARALIK EN GÜZEL ARMAGAN KİTAPTIRHergün 11.00-20.00 FM Fuar Merkezi, Ortaklor Cad Mecidiyeköy Tol: 16718 14 Y y
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle