Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
'75 ARALIK 1991 KÜLTÜR-SANAT CUMHURİYET/9
SİNEMA
iz' Eleanor öldü
• SANTA BARBARA
(AA) — Amerikan sessiz
film dünyasının önde
gelen oyuncularından
Eleanor Bordman 93
yaşında öldü.
Philadelphia doğumlu
olan Bordman 1920'li
yıllarda Kodak
fılmlerinin reklam
posterlerinde "Kodak
Kızı" olarak boy
gösterdikten sonra
yönetmenliğini daha
sonra kocası olan King
Vidor'un yaptığı
"Kalabahk" adlı fUmde
başrolde yer aldı. Santa
Barbara'daki evinde uykusu sırasında ölen
yıldız, "Yabancılar Kaldırımı", "Sessİ2 Ithamcı", "Anı
Sokağı" ve "Denizcilere Söyle" adlı sessiz filmlerde
oynamıştı. Bordman, sessiz filmden sesli filme geçildiği
dönemde de aralannda "O Savaşa Gidiyor", "Mamba",
"Sel" ve Kızılderili kadınla evlenen bir adamı konu alan
'The Squaw Man" adlı filmlerde rol almıştı.
SÖYLEŞİ
Yazardan TV'ye eleştiri
• BALTIMORE — ABD'li ünlü roman yazan Kurt
Vonnegut, televizyonun, Amerikan halkını 'acımasız ve
duyarsız' hale geçirerek, 'insanhktan uzaklaştırdığım'
söyledi. Vonnegut, Baltimore'deki Johns Hopkins
Üniversitesi'nde yaptığı konuşmada, Amerikan halkının
Körfez savaşını izlemekten 'neşelendiğine' dikkati
çekerek, şunları kaydetti: "Amerikalılar, eskiden düşman
askerlerinin ölümüne üzülürdü. Ikinci Dünya Savaşı,
sırasında Japon askerlerin ya da Alman SS'lerin
ölümünü kutlamıştık. Bizi böyle insanhktan uzaklaştıran,
duyarsız kılan, acımasız hale getiren televizyondur.
Amerika'ya korkunç bir şeyler olmuş..!' Vonnegut'un
savaşa karşı çıkan kitapları arasında 'Mezbaha 5' ve
'Kedinin Beşiği' bulunuyor.
MÜZİK
Mercury listenin başında
• LONDRA (AP) — Yaklaşık üç hafta önce AIDS'ten
ölen Queen topluluğunun efsanevi solisti Freddie
Mercury bu hafta pop listelerinin tepesine oturdu. 1975
yılında piyasaya çıktığmda İngiltere listelerini dokuz
hafta boyunca işgal eden "Bohemian Rhapsody" adlı
parça geçen hafta yeniden piyasaya çıktıktan sonra bu
hafta listenin tepesinde yer aldı. Freddie Mercury'nin "A
Night at the Opera" albümü için yazdığı bu parçadan
elde edilen gelir Mercury'nin kendi ölümüne neden olan
AIDS hastahğının araştırümasında kullanılacak. 45
yaşındayken ölen Fredie Mercury. ölmeden önce bir
açıklama yaparak "Bütün dünyanın AIDS'e karşı savaşta
benimle birleşeceğini umuyorum" demişti. Elvis Presley,
John Lennon, Buddy Holly ve Jim Reeves gibi sanatçılar
da öldükten sonra tıpkı Mercury gibi yeniden
listebaşlarını almışlardı.
SERGİ
Katoğlu'nun resimleri
• Kültiir Servisi — Oya
Zaim Katoğlu'nun resim
sergisi cumartesi günü
Benadam Sanat
Galerisi'nde açılacak. 31
ocak tarihine dek açık
kalacak sergide,
Katoğlu'nun Bodrum'da
yaptığı resimler
sergilenecek. 1940
Istanbul doğumlu
sanatçı Oya Zaim
Katoğlu, öğrenimini
Ankara Üniversitesi
Sanat Tarihi Bölümü'nde
tamamladı. 196O'lı
yıllann ilk yarısından bu
yana resim çalışmalarına
ağırlık veren Katoğlu, ilk
yıllarında guaş, daha
sonra yağhboya tablolar yaptı. Türkiye"de ve yurtdışında
çeşitli karma sergilere katılan ve kişisel sergiler açan,
ayrıca birçok özel koleksiyonda yapıtlan bulunan
Katoğlu, yaşamım Ankara ve Bodrum'da sürdürüyor.
YARIŞMA
Genç sanatçılar yanşması
• Kültur Servisi — BP Türkiye'nin de kapsamında
bulunduğu BP Oil Avrupa, genç sanatçılara destek vermek
ve onların çağdaş sanat eserleriyle Brüksel'de bulunan
merkez ofisini süslemek amacıyla geçen yıl düzenlediği "BP
Oil Genç Sanatçılar Resim Yarışması"nı bu yıl değişik
daliarda yineliyor. Geçen yıl Avrupa çapında büyük ilgi
gören yarışma sonucu, beş genç Türk sanatçısının eseri, BP
Oil Avrupa tarafından satın ahnmışü. Otuz beş yaşın
altındaki bütün sanatçılara açık olan bu yılki yanşmada
baskı, desen, kâğıt üzerine boya ve karışık malzeme
kullanılarak ortaya çıkacak iki boyutlu eserler
değerlendirilecek.
EADRA
R E M Z I K I T A B E V I
ROMANIMLA
SANA
BİR SES...
Londra'dan ilginç bir konser, IstanbuVda bir müzik gezintisi
Seste smırlar kalktıColin Davis yönetiminde
Londra'da çalınan Peter
Wiegold'un yapıtı,
yorumcuyu da besteci
kadar eserden sorumlu
tutan bir yöntem içeriyor.
Schwinck'in yönettiği
tstanbul Devlet Senfoni
konserlerinde ise özenle
seçilmiş bir program
dinledik.
EVİN tLYASOĞLU
Geçen hafta Londra Senfoni
Orkestrası ün.ü şef Colin Da-
vis yönetiminde Barbican
Kültür Merkezi'nde, ilginç bir
program sergiledi: Peter Wie-
gold un "Soft Shoe Shuffle"
başlıklı yapıtı, piyanist Uc-
hidanın solistliğinde Men-
delssohn'un 1. piyano
konçertosu ve Drorak'ın 7.
Senfonisi.
Çok ünlü bir şef, çok gözde
bir piyanist ve müzik tarihinin
tartışılmaz iki değerli besteci-
si. Peki, bu Wiegold kim?
tçinde yaşadığımız günün bir
bestecisi. Bazı yorumcular,
çağdaş yöntemleri klasik din-
leyici kitlesine tamtmayı görev
edinerek, alışılagelmiş ünlü
yapıtların arasında bir "sand-
viç" şeklinde sunuyorlar.
önemli olan bir çağdaş yapıtı,
önyargıyla duymak istemeyen
dinleyıcıye biraz zoraki de ol-
sa dınletmek.
VViegold'un yapıtı besteci-
yorumcu ilişkisini pekiştiren,
yorumcuyu da besteci kadar
eserden sorumlu tutan bir
yöntem içeriyor: Sahnedeki 15
çalgıcı bestecinin sunduğu
anahtar notalardan yola çıkı-
yor ve bir doğaçlama akışı
içinde yapıtın iskeletine can
katıyor. Yeni tını birliği. yeni
renkler, yeni bir güzelduyum-
sal (estetik) dtf arayısı. Nota
yazımını ortadan kaldınp gra-
fık çizgilere yol açan, besteci-
yonımcu-dinleyici üçgenini
İDSO konserlerinin yıidızı Norveçli çellist Trul Mork'tu. (Fotograf: İBRAHİM GÜNEL)
birbirine yaklaştıran bir olay.
Wiegold'dan söz ederken
Osmanbaş'ın 197O'te bestele-
diğj "Yaylı Dördül" geliyor
aklımıza. Profesör Ilhan Us-
manbaş şöyle anlatır yapıtını:
"Çalıcılar istedikleri sayfa-
dan başlayabilirler. Her sayfa-
da çalıcınm seçmesine bırakıl-
mış figürler var. Süreler isteğe
göre uzatılır. Böylece çalıcılar
yapıtın kuruluşuna katürnış
olur. Şurası açık ki, biçim-
kuruluş kavramı böylesine ge-
nişlediği ölçûde ses-tını anlayı-
şı da değişmiş, güzel-çirkin ses
suıırları kalkmıştır artık.. Son
25-30 yıldır geleneksel notala-
manın değeri de değişti. En
kökten değişiklik ise yapıtın
kuruluşunun çalıcıya bırakıl-
ması oldu. Belli bir başlangıç,
belli bir son yok artık.. Dinleyi-
ci de istediği zaman konser
salonuna giriyor, istediği za-
man bırakıp çıkıyor, yapıt ise
sünip gidiyor.."
Ülkemızdeki konser prog-
ramlanna bu tür yenilikler
pek alınmasa da yeni tınılann
peşinde arayışlannı sürdüren
bestecilerimiz var.
İDSO konserlerinin yıidızı
Norveçli çellist Trul Mork'tu.
Şef Alexander Schvvinck'ın yö-
nettiği konserlerde özenle
seçilmiş bir program dinledik.
Programın her iki bölümünde
de yer alan çellist Mork, gele-
cekte adından çok söz ettire-
cek bir sanatçı. 1961'de
Bergen'de doğmuş. Birçok ya-
nşmadaki odüllerinin yanı
sıra Çaykovski Konkuru'nu
kazanmış 1983'te. Şu sıralar
EML şirketi için ünlü şef ve
orkestralarla plak çalışmalan
yapmakta. Haydn'ın Do ma-
jör Çello Konçertosu'nu
güvenli, ıçten, pınl pınl bir
teknikle çaldı. Adagio'daki
duyarh ağırbaşlılığı, son bö-
lümdeki dinamizmi ve bu hızlı
temponun içinde arayıp çıkar-
dığı renkler; bis olarak çaldığı
Britten'in Elegie'sinde doku-
naklı sesi çalgısıylu özdeşleş-
Szabo'nun 'Venüsle Buluşma'sı cuma günü sinemalarda
Sinema Venüs'le buluşuyorKültür Servisi - "Mephisto", "Albay
Redl" ve
u
Hanussen"lerin yönetmeni Ist-
van Szabo'nun "Venüs'le Buluşma" adlı
yapıtı 20 aralık cuma günü sinemalarda.
"Mephisto" ile En tyi Yabancı Film Os-
car'ını alan Macar yönetmen Szabo'nun
"Venüs'le Bulnşma"sında başrolleri
Glenn Close, Niels Arestrup, Macha Me-
ril ve Moscu Alcay paylaşıyorlar.
Szabo, "Venüs'le Buluşma"da. Wag-
ner'in başyapıtı "Tannhauser" operası-
nın Paris'te sahnelenişi çerçevesinde
fünümüzün yeni Avrupası'na, özgürce
onuşulan, düşünülen, banş içinde bir
arada yaşanan çok uluslu bir dünyanın
çehresine ayna tutuyor.
'öldüren Cazibe" ve "Tehlikeli tlişki-
ler"den tanıdığımız Glenn Close, fılmde
"Tannhauser" operasının primadonnası.
Ona sesini veren ise Mozart, Verdi ve
Strauss operalanyla ün yapmış olan sop-
rano Kiri Te Kanav» a. Operamn en büy ük
rollerinden biri olan Tannhauser'i, önde
gelen Wagner tenorlanndan Rene KoUa
seslendiriyor.
Fılmle ılgili olarak "Okuduğum en iyi
senaryo" dıyor Glenn Close. "Insanlık
komed> asını en geniş anlamda ele alan ha-
rika bir örnek. Korkulan, düşleri ve ku-
surlanna karşın insanlann içindeki
sevecenliğin yansıt ılmasından müthiş etki-
lenivorum. Istvan Szabo'nun tıpkı Çehov
gibi gerçek bir hümanist olduğunu düşünü-
yorum."
Filmin yapımcısı ise sinema dünyası-
nın en ilginç yapımcılarından biri sayılan
David Puttnam. "Ateş Arabaları". "Yerel
Kahraman", "ölüm Tarlalan", "Gece-
yarısı Ekspresi" ve "The Mission" gibi
filmlerin yapımcısı Puttnam, son yıllarda
bağımsız çalışıyor.
Müzıği Marek Janowski yöneüminde-
ki Londra Filarmoni Orkestrası ve dün-
yaca ünlü Abrosian Singers Korosu
kayıtlanndan alınan "Venüs'le Bu-
luşma"nm çekimlerinde. Opera Europa
için Budapeşte'deki 100 yılık opera bina-
sı kullanıldı.
mişti.
Programın ilk yarısında öv-
güye değer diğer solist ise yine
Norveç'ten 1959 doğumlu
Lars Anders Tomterdi. Dün-
yanın her yerinde ünlü toplu-
luklarla çalmış, festivallere
katılmış, ödüller kazanmış bir
başka sanatçı.
Tomter Karl Stamitz'ın Vi-
yola Konçertosu'nda çalgısı-
nın ses rengini ortaya koyan
derin bir ton duyurdu. Karl
Stamıtz, orkestranın kitapçı-
ğında yazıldığı gibi 1945 degil,
1745 doğumlu. Müzik tarihın-
de Barok çağı Klasik çağa
bağlayan köprü niteliğindeki
önemli bestecilerden Minke
Mannheim Okulu olarak anı-
lan ilk senfoni orkestrası
kuruculanndan biri.
Mannheim orkestrasının en
önemli özelliği bütün üyeleri-
nin birer usta solist olmalan
ve fısıltıdan gökgürültüsüne
kadar ses farklannı duyura-
bilmeleri. Aynı zamanda birer
besteci olan üyeler. bu orkest-
ra için yazdıklan eserlerde
Barok üslubun klasik anlatı-
ma geçişini sergilemişlerdir.
Viyolacı Tomter, bütün bu
özellikleri gözeterek çaldı Karl
Stamitz'in yapıtını. Orkestra-
nın da dengeli eşliği gerek
Haydn'da. gerek Stamitzde
belirgindi.
Programın son ve ilginç ya-
pıtı. Richard Strauss un icrası
da zor, iyi icra edilmezse, din-
lenmesi de zor olan senfonik
şiiri. Don Kişot . yine Mork,
Tomter ve Gülden Turalf nın
solistliğinde çalındı. Çellist
Don Kişot'u yansıtan yayında
dramatik bir ustalıkla baştan
sona bir bütünün çizgilerini
çizdi. Hele Don Kişot'un ölü-
münü anlatırken öylesine
dokunaklıydı ki!
Şef Schvvinck'in orkestra
• içindeki aynntılan gözetmesi,
solistler ve orkestra arasında-
ki dengeyi koruması övgüye
değerdi. Bir de Cervantes'in
Don Kişot'unu düşündük:
Uçanhğı, kara mizahı. düş-
lemleri yanı sıra bunlann
ardında yatan derin yaşam
felsefesini..
Alman Konsolosluğu'nda
düzenlenen Noel Konseri,
amatör ve profesvonel sanat-
çıların işbırliği sonucu bir
çeşitlemeydi. Genelde "kendi
için müzik yapan" kişilerin bir
*araya geldiği. koro, oda müzi-
ği ve hatta Mozart'ın Te
Deum'unu bile seslendirecek
kadar bir topluluk oluşturma-
sı bir başka coşku. Böyle
ortamlarda müziğın düzeyi,
coşkunun sesi oluyor.. Sopra-
no Ute Moriase, piyanist Eser
Bilgeman trompetçi Gökmen
Novan ve Alruğ Öztunç ile
başta Musa Albükrek olmak
üzere Pre Klasik Oda Müziği
üyelerini kutlamak gerek...
^M/BELLEK F, AY SONUNA KADAR TAKSİM BELEDİYEDE
Anıları ve belleği
kurcalayanlarBilkent Üniversitesi öğretim üyesi ve eleştirmen
Vasıf Kortu'un düzenlediği sergi, farkh tartışma
alanları yaratmak amacıyla farklı işleri bir
araya, yan yana ve karşı karşıya getiriyor.
Yıllardır Beklenmeyen Kitabı Nihoyet Çıktıl
NALAN MANYASL1
Temel amacı. ufku geniş bir
zıhin cimnastiği oluşturmak
olan bir sergi "Anı/Bellek S*r-
gisi 1"
Ay sonuna kadar Taksim
Sanat Galerisi'nde yer alacak
"Anı/Bellek Sergisi l"in tasa-
rım, kavram ve düzeni Bilkent
Üniversitesi öğretim üyesi ve
eleştirmen Vasıf Kortun'a ait.
Farklı işlerin, farklı tartışma
alanları yaratmak amacıyla
bir araya, yan yana ve karşı
karşıya geldiği sergi, yine
farklı oluşumlardan gelen altı
sanatçının işleriyle oluşturul-
du.
Ankara'dan Halil Akdeniz,
ortak çalışmalarıyla H. Alpte-
kin ve M. Morris, Istanbul'-
dan tpek Aksüğür Duben,
Selda Asal ve Gülsün Kara-
mustafa, Kortun'un deyişiyle
"...Gelisigüzel bir nedenle bir
araya gelmediler. Bu ve bun-
dan sonraki sergikre anı/bel-
lek sorununu inatçı bir biçirnde
(bilinçli) ya da kendiliğinden
(bilinçsiz) kurcalamış sanatçı-
lar katılacak. Söz konusu olan
olumlamak değil, bu işlerin bir
söylem alanı oluşturması."
Kortun, ilk kez iki yıl önce.
Almanya'da gerçekleşen bir
tren yolculuğu sırasında,
Türk sanatında gelenek soru-
nu üzerine notlar almaya
başlamış:
"Onceleri anı/bellek değil de
gö>de ve gelenek sorunuolarak
düşünüyordum konuyu" diyor
Kortun, "Türkiye'de sanatta
var olan tartışmaların geçerli-
ğine inanmıyor. Üretimin
büyük bölümü kendini tartış-
maktan ve. aniamlandırmak-
tan, zihinsel ve entelektül
boyuttan kaçıyor. Sanatın dı-
şında olup. bunu düşünebilecek
ve iletişim kurabilecek insanlar
da kendüerini kapalı tutuyor-
lar. Sanat, kenar alan olarak
görüldü, görülüyor. Bu iki
alan, nasıl birbirine geçebüir-
(di)? Sanatı, bir yapıtın bilgi
alanı olarak düşünebilir miyiz?
Bu sorulara > anıt arama ama-
cıyla oluşturuldu bu sergi.
Disiplinlerarası bir sergiye
duyduğum ihtiyaç, bazı şeylere
örnek olması ve serginin kendi
den oluşan ve ağır metaforlan
kapsayan bir.enstalasyon ha-
zırladılar. İpek Aksüğür
Duben, geçen yıl Maçka Sa-
nat Galerisi'nde sunduğu
çahşmalanndan yola çıkarak
yaptığı üç ayn çalışmasıyla
yer alıyor "Anı/Bellek Sergisi
l'de. Selda Asal yazı dizileri
ve manastır defterlerini örnek-
leyen 6 metre uzunluğunda bir
duvar resmi hazırlamış. Gül-
sün Karamustafa da bellek
taşıyıcısı niteliğindeki bir ça-
lışmasıyla sergi izleyicisinin
karşısına çıkıyor.
Yaralı kitapAhmet Altan'tn 'Sudaki lz' adlı kitabı
"mustehcen" bulunarak toplatılmış ve yok
edilmişü. Şimdi Can Yayınlan kitabı mah-
keme karanyla birlikte yeniden basıyor.
"Mustehcen" bulunan salırlar kitapta ka-
ra bantia örtulecek. Ama aynı satırları mah-
keme kararmda bulmak rnümkün olacak.
ÜÇ AYRIÇALIŞM AYLA— Taksimdeki sergide yer alan 6 sanat-
çıdan biri de İpek Aksüğür Duben.
hikâyesini yazması gerektiği Sergi sonunda, değişik disip-
de diğer nedenleri oluşturdu." linlerden gelen ve farklı bakış-
Türkiye'de resmın "gelenek- lan olan yazarlann metinle-
sel"ve "evrensel" olarak nite- rinden oluşan, siyah-beyaz bir
lendığini de söyleyen Kortun, katalog yayımlanacak.
"Bu sorun, 'devletin resmi
agzı'ndan çıkan sözlerle ifade Anı/BeUek ı / Kavram ve Ta-
edıldı. Ama anı/bellek uzerıne . Vasıf K_ K o r t u n / Katl.
'
o.arakg
gösteri,di" di- X ^
Sergiye, Halil Akdeniz, birleş- Asal, Gülsün Karamustafa / ts-
tiğinde tek ış olan, üç ayrı ^«*
w /
Büyükşehir Belediyesi
resmıyle katılıyor. Alptekinve Taksim Sanat Galerısı / 9-30
Morris, değişik malzemeler- aralık / Tel: 145 20 68
AHMET ALTAN
İlk yazılarımın yayımlanma-
ya başlamasından itibaren
birçok suçlamayla karşılaştım.
Müstehcenlikle. devlet düş-
manlığıyla. döneklıkle. komü-
nistlikle, dinsızlikle. yozlan-
mışlıkla suçlandım durdum.
Mahkemelerde, gazete sütun-
lannda. içki sohbetlerinde,
edebiyat dergilerinde, broşür-
lerde. sağcı toplantılarda. solcu
tartışmalarda yargılandım.
Galiba her seferinde de mah-
kûm oldum.
Herkes bir başka nedenden
beni yargılayıp mahkûm edı-
yordu, ama bütün bu değişik
kesimlerin vardığı sonuç or-
taktı, cezalandınlmam gereki-
yordu.
Şağcılann, solculann ve dev-
letin şaşırtıcı bir ortaklık ve
görüş birliğiyle hakkımda ver-
dıkleri mahkûmiyet kararı.
Sudaki İz romanında biliurla-
şıp, somutlaştt. Solcularla
sağcılar bir arada suçladılar,
devlet ve iktidar da son darbeyi
vurup, kıtabımı mahkûm ede-
rek yaktı.
Birçok insanı. zindanlarda,
sürgünlerde. darağaçlannda
kavuran bir büyük cehennem-
den fışkıran o katranlı kıvıl-
cımlârdan bir avucu da benim
kitabımın üstüne düşüp kavur-
du geçti. İnsanları suçlamak
için haykırarak birbirlerini çiğ-
neyenler, her konuda fıkir
söylemek için yanşanlar diğer
kitaplarla birlikte benim kita-
bım da yakılırken belki de
alevlerden gözleri kamaştığm-
dan suskunlaşıp sessizleştiler.
Genellikle bağınpçağırmak-
tan hoşlanmayan, çoğunu hiç
tanımadığım görmediğim dost-
ianmız her zaman olduğu gibi
bir belaya direnebilmemiz için
bize omuz verdiler. Ve biraz da
onların sayesinde Erdal öz,
ben ve Sudaki tz loş adlıye ko-
ridorlanndan bizi bekleyen
yakıcı bir karara doğru boynu-
muzu dik tutmaya çalışarak
yürüdük.
Bu olayda benim payıma acı
düştü. Bunun için her şeye rağ-
men mutluyum. Bir kitabı
yakanların, bir kitabın yakıl-
ması bir yolunu açanlann, bir
kitabın yakılmasını sessizce
seyredenlerin payına düşen
utanç benim üstûme düşseydi,
sanınm acıyı taşıyabildiğim
kadar kolay taşıyamazdım o
yükü.
Doğrusu, kitap yakan bir
toplumun suç ortaklanndan
olmaktansa kitabı yakılan bir
yazar olmayı yeğlerim. Dün de
bunu yeğlerdım, bugün de bu-
nu yeğliyorum, yarın da bunu
yeğleyeceğim. Kitaplann ya-
Sağcılann, solcuların
ve devletin görüş
birliğiyle hakkında
verdikleıi mahkûmiyet
kararı, 'Sudaki İz'
romanında somutlaştı.
kıldığı bır toplumda, yazı
yazan bir insana, cellatlar ko-
rosunun bir parçası olmaktan-
sa suçlu olmanın daha çok
yakışacağına inanıyorum çün-
kü.
Sudaki tz uzun yıllardan beri
yasak. Sessiz bir ölü."
Sudaki tz'i yaşatmanıa bir
tek yolu vardı. kitabı yarala-
mak. Ben de öyle yaptım. Bu
kitabın bazı paragraflannı
kendi elimle çıkartıp kendi yaz-
dığım kitabı kendim yarala-
dım.
Elinizde yaralı bir kitap var
şimdi.
Bunu yaptığım için belki de
kimse suçlamayacak beni.
Ama bence, ilk kez gerçekten
şimdi suç işliyorum. Bir kitabı
yaralıyorum.
Ne yank kı, kitabımı yaşata-
bilmek için bu korkunç suçu
işlemekten başka hiçbir çarem
yok.
PetrolJş'ten
şür ödtilti
• ANKARA (AA)—
Petrol-tş Sendikası
Kırıkkale Şubesi'nce
düzenlenen şiir yarışmasının
sonuçlan açıklandı. 153
sanatçının katıldığı
yanşmada, birinciliği
"Sürgün Günleri" adlı
dosyasıyla Almanya'dan
Kemal Yalçın kazandı.
"Cehennemde Serenad"
adb dosyasıyla Arif
Berberoğlu ikinci, "Su
Resimleri" adlı kitabıyla da
Mustafa Köz üçüncü oldu.
Seçici kurul özel ödülünü
ise "Mozart ve Akdeniz"
adlı dosyasıyla tsveç'ten
yanşmaya katılan özkan
Mert aldı.
'Yüreğim ıssız
peyzajda'
• Kültür Servisi — Ressam
Ferhan Çelik'in resim
sergisi cuma günü
Göztepe'deki Dor Sanat
Galerisi'nde açıhyor.
Sanatçının sergisi 10 ocak
tarihine dek açık kalacak.
Ferhan Çelik, resmini şöyle
anlatıyor: "Yağmurda
ıslanmayı, ellerimin
üşümesini, ruzgâra karşı
yürüyememeyi seviyorum.
Bir şeyi uç noktasma kadar
yaşamayı seviyorum. Resim
de benim için böyle bir
olgu. Yüreğim bazen ıssız
bir peyzajda, bazen bir
çicek yaprağında, bazen de
bir müzik çalgısının
titreşiminde dolaşıyor!'
MakedonyaVla
'Kadıncıklar'
• İSTANBUL (AA)—
Tuncer Cücenoğlu'nun
genelev kadmlannın bir
günlük yaşamım anlatan
"Kadıncıklar" adlı oyunu,
Yugoslavya'nın Makedonya
Cumhuriyeti'nde 6.
sezonuna girdi. luncer
Cücenoğlu'na ülkemizde
"Tobav", "Ismet Güntay"
ve "Avni Dilügil" yazar
ödüllerini kazandıran
"Kadıncıklar" oyunu,
Makedonya'nın Üsküp
Halklar Tiyatrosu'nda
sahneleniyor. Oyun, Bursa
Devlet Tiyatrosu'nda da 3.
sezonuna girdi.
Kadıköy'de
iki ressam
• Kültür Servisi —
Kadıköy'deki Anatolia Art_
Cafe'de iki sanatçımn ' £
yapıtlan sergileniyor. tki '"f
sanatçının, Ahmet Öçal ve
M. Can Göksu'nun ilk
kişisel sergileri. Aslında tıp
doktoru olan Ahmet
Öçal'ın resimleri, hastane
nöbetlerinde üretilmiş
pastel ağırlıklı çalışmalar.
»M. Can Göksu'nun
yapıtlan ise karakalem ile
yapılmış eski evleri konu
alıyor.
Tek
Hücreliler
?
• Kültür Servisi —
Fotograf sanatçısı Hadiye
Cangökçe ve Cem Çetin'in
ortak çahşmalanndan
oluşan "Tek Hücreliler"
başlıklı portre sergisi
Fransız Kültür Merkezi'nde
açıldı. Polaroid transfer ve
fax kopya gibi alışılmışın
dışında yöntemlerin de
kullanıldığı küçük boyutlu
fotoğraflar, cam kavanozlar
içinde çeşitü objelerle
birlikte sergileniyor.
bugün
bilsak
18 ARALIK ÇARŞAMBA
19.00 YeşilRadyo:
"Su Toplama Havzaları"
Ayşegül NUHOGLU
"Doğal Dengc Grubu"
"YeşillerPartisi"
Murat OGUZCAN
Fotograf Çalışmalan
M. Zıya ÜLKENCİLER
yöneıiminde
Latince Çalışmalar
Salı-Perşcmbc
19.30-21.30
Seramik Çalışmalan
KadriycEzel AĞAOĞLU
10.00-14.00
Görsel Sanat Atölyeltri
Mchmci GÜLERYÜZ
yönetiminde (Per. -Cuma)
BlLSAK FINDIKLI
Cafe-Rar-Restaurant
Rezervasyon:
152 3868-152 0130
Cafe-Foyer-Bar(Giriş)
12.00-13.00
AfricanCafe-Bar(5.Kat)
21.30 Erkın KORAY
bilsak, sırasclvilor cad.,
soğancı sok. 7 cihangir
143 28 79-99