25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/14 HABERLER 18 ARALIK 1991 Diyanet Işleri Başkanı Prvf. Dr. Said Yazıcıoğlu, teşkilatın Alevilere açık olduğunu söylüyor Mezhepler üstü bir DiyanetHAKAN AYGÜN — TtfUatta Sünnfler agırtık- h. Alevi kerim pek isin içinde yok. Ba hakazhk degil mi? YAZICIOĞLU — Bakın, bi- zim dinimiz laisizmdir diye bir şey karşınıza gelirse, ortak bir nokta bulmak zordur. Dinimiz, kitabımız bir diyenler de var. Eğer bunlarda birlik tamamsa, bunu herhangi bir mezhebe ya da meşrebe dökmek doğru de- ğil. En azından başkanlık olarak doğru değil. — Bu koauda personeiin egi- tfaai şart. Ama, Diyanet de bir feyler yapamaz nu? Siz ratna- zanda mesaj yayımlıyorsunuz, muharremde niye yapmryorsu- nnz? YAZICIOGLU — Şöyle ifa- de edeyim. Değişik kesimler var. Sizin gazetenizde yayımlanıyor işte. Biri diyor ki bizim dinimiz laisizm. Şimdi bu anlayışla bağ- daşmak tabii çok zor. Laisizm diye bir din yok. Böyle bir din ûzerine herhangi bir tasarrufta Diyanet tşleri'nin Alevilerle ilgili çahşmasımn mistik bir havaya sokulduğunu belirten Yazıcıoğlu, amaçlarını şöyle özetledi: "Alevilerle ilgili ciddi bir araştırma yapılmadı, biz yapalım, Diyanet dergisinde yayımlayalım. Bu vesileyle çağıralım dedeleri, oturup konuşalım, düşüncelerini alalım, bu tartışmaya biz de iştirak edelim. Hadise budur." bulunamaz. Şöyle özetleyeyim, Islamiyet belli, kitabı Kuran-ı Kerim. Hazreti Peygamber'in açıklamalan, sünneti vesaire. Yani Islamiyetin temel esaslan var. Bunlar mezhebe göre değiş- mez ki? Dolayısıyla bu çerçeve içerisinde herhangi bir aynlığın olmaması lazım. Ama folklorik manada Cem evleri filan, bun- lar bölgelere göre değisen şeyler- dir. Karadeniz'in, Doğu'nun, Güneydoğu'nun folklorik un- surları vardır. Türkiye bir mo- zaikler ûlkesi asiında. Hem ırk bakımından hem de mezhep, meşrep bakımından. Çeşitli mezheplerden, dini gruplardan insanlar var. Benim yaklaşımım şu, Diyanet bütiin bunlann üs- tüne çıkmış bir müessese olma- lıdır. Yani herhangi bir mezhe- bin, meşrebin hâkimiyeti söz ko- nusu olmamalıdır. — Başkanhk bünyesinde mezhep müdürliikleri olmasına nasıl bakıjorsunuz? YAZICIOCLU — O zaman işin içinden çıkmak çok zor olur. Yani o mezhepleri nereye kadar götüreceğiz? Kaç mezhep müdürlüğü olacak? Onun için- den çıkamazsımz. Daha rahat pozisyon, Diyanet tşleri'nin bü- tün bunlann üstüne çıkıp işin te- mdiyle, esasıyla nazım rol oyna- yacak bir yapıda olmasıdır. — Tekrar başa dönersek, bu sıkınüiannızı giderme çerçeve- sinde mi Aleviler konusuna eğil- diniz? Ne amaçlıyorsunuz? Ale- vilere nasıJ acanz, onu mu? YAZICIOĞLU — Alevilerle ügili çalışmamız mistik bir ha- vaya sokuldu. Bizim düşünce- miz AJevilerle ilgili ciddi bir araştırma yapılmadı, biz yapa- lım, Diyanet dergisinde yayım- layalım oldu. Bu vesileyle çağı- ralım dedeleri, oturup konuşa- lım. Düşüncelerini alahm. Bu tartışmaya biz de iştirak edelim. Hadise budur. — Banun bir ileri adımı ota- cakmı? YAZICIOĞLU — Devam edecek, devam etmesi lazım. Makul kimseierle diyaloğun sür- mesi lazım. Dinimiz laisizmdir diyen bir kesünle varılabilecek bir nokta yoktur. Katı kesim, Sünnilerde de var. Insanlann inançsız olma hürriyeti de var. Makul kesimdeki Alevilerle za- ten bir farklılığımız olmaması lazım. Farklılık var gibi görunü- yorsa, bizden de kaynaklanan eksiklikler mutlaka vardır. Bu eksiklikleri bu diyalog yoluyla oturup tespit etmek lazım. — Cem evleri kunılması gibi bir istek var. YAZICIOĞLU — Cem evle- rinin yapılması, o insanlarımızı ilgilendirir. Diyanet cami yap- maz. Yapan vatandaşlardır. Cem evi olabilir, başka şeyler olabi- lir. Bunlar sosyal tesislerdir. — Mali yardım söz konusu olamaz nu? YAZICIOCLU — Camilere bile Diyanet Vakfı'nm çok kü- çük yardımı söz konusu. Yani öyle bir olanağımız yok. — Alevflerin Diyanet'te tem- sfl istegi var. YAZICIOĞLU — Temsilci olayına çok sıcak bakmıyorum, Bu yolun açılması halinde bu- lunduğumuz noktadan çok da- ha kanşık bir ortama da gide- biliriz. Bunun gerisi gelir. Deği- şik kesimler, değişik temsilcilik- ler isteyecektir. Biz hepsinin üs- tüne çıkmak zorundayız. öyle mi, değil n»i, o tartışıhr. Ama bu, personelin eğitünine bağlı. Her masa, her temsilcilik bütün kesimlere hitap ediyor. Alevi va- tandaşlanmız devletin her kade- mesinde her türlü mevkiye tır- manabiliyor. Bunun tersi söyle- nemez, Mani bir hal yok. — Ama sizin teslrilatta Alevi yok... YAZICIOĞLU — Var oldu- ğu söyleniyor. Ama ben bunu araşUrmadım. Çünkü bölücülük yapmış olurdum. Bu teşkilata girmek için imam-hatip mezunu olmak lazım. Eğer Alevi vatan- daş imam-hatibi bitirir de bura- ya gelirse, engellenemez ki. Ama imam-hatibe gitmiyorlarsa, do- ğal olarak az olacaktır. Belki de vardır. Bilemiyorum. Aynmcılık yapmak istemediğim için araş- tınnak istenüyonım. Doğru de- ğildir. Yani kıstaslan kim taşı- yorsa, hangi kesimden olursa ol- sun, bu müessesede çalışır. ALEVÎLİK KONUŞULUYOR Alevilikle Sünniliğin farkı Celal Koç (İstanbu!) Türkiye'de resmi ideoloji yıllardır şu görüşü savunmakta- dır: "Alevilik ile Sünnilik arasında fark >oktur. İkisi de ay- nı Allah'a, aynı pe>gambere, aynı kitaba inanmaktadır. Fark varsa bu sadece küçiik biçimsel aynnlılardır." Bu, yanhşlığı bilindiği halde takınılan kasıth bir tavırdır. Alevilik sadece bir din anlayışı değil, toplumsal ve felsefi bir akımdır da aynı zamanda. Şüphesiz Sünnilik de böyle- dir. Ancak Sünnilik, dayandığı sınıf ve dunya görüşü ile Ale- vilikten çok farkhdır. Aleviliğin Tanrıya yaklaşım tarzı Sünnilikten çok farkh- dır. O, Tanrıyı belli yerlerde aramaz. Tanrı ne Mekke'de, ne Kudüs'tedir. Tanrı, insanın kalbindedir. Resmi tarihin yalanları Mithat Özder (Sultanahmet/lstanbul) Alevi bir üniversite ogrencisiyim. Şu zamana kadar okul- larda pek çok yanhş ve taraflı bilgilerle donatılmaya çalışı- lan yüz birn'erce Alevi öğrenciden biriyim. Burada sayılan yirmi milyonu bulan Alevüerin devletten bek- lentilerini size iletmek istiyonım. Artık bizler pratikte bir şey- ler görmek istiyoruz. Bizler Diyanet'te söz istiyoruz. Bizler: 1. Milli eğitimde Aleviliğin öğretilmesini, 2. Diyanette Alevilere söz hakkı verilmesini, 3. TV'de, basında Alevilik ve Alevi külturü hakkında bel- geseller ve diziler hazırlanmasını, 4. Kültürümüze sahip çıkılıp korunmasını, araştırılması- nı, 5. İbadetlerimizi yapacağımız cem evlerinin açılmasını, 6. Küflü, örümcekli kafalardaki Sünni-Alevi mezhep ça- tışmasına son verilmesini istiyoruz. Bizler K.Maraş, Çorum olaylannı unutmaya çalışıyoruz. Alevüerin acısını yüreğimize gömduk. SORECEK HABERLERİN DEVAM OLAYLARIN ARDENDAKI GERÇEK(Baftarafı 1. Sayfada) sağlamak, ülkenin insan gücü gereksinimini göz önünde tuta- rak araştırmalar ve planlar yap- mak ve önerilerde bulunmak, üniversitelere ayrılan kadro ve kaynaklann dengeli dağılımı ve verimli kullammı konusunda hükümet ve ilgili makamlara önerilerde bulunmak, yeni kuru- lacak üniversiteler için görüş bil- dirmek amacıyla üniversitelerin kendi üst kurullannca belirlene- cek adaylar arasmda seçilecek yilkseköğretim ve eğitim kuru- lusu oluşturulacaktır. Üniversite, özerk olacaktır. Üniversite, tûm görüş ve dü- şüncelerin ifadesini bulduğu bir bilim mabedi olacaktır. Üniver- sitelerin düşünce ve göruşlerini dışa açıklayabilmeleri için de- mokratik tüm olanaklar hazır- lanacaktır. Üniversite öğretim üyelerinin siyasi partilere üye olabilmeleri- ni sağlayacak anayasal düzenle- me yapılacaktır." • Hükümet programında yer alan bu ilkeler eğer gerçekleşti- rilirse, yükseköğretim sistemi köklû bir demokratik dönüşüme sahne olacak. Böylece bir aske- ri yönetim döneminde, üniver- site kavramına da lümüyle ay- kın biçimde getirilmiş olan "kıs- la düzeni" de noktalanacaktır. 12 Eylül, antidemokratik uy- gulamalanyla birçok alanda ol- duğu gibi üniversitede de dikiş ' tutturamamıştır. Bir başka deyişle, burada da çeğdaslığın gerisinde kalmıştır. Bu gerçek, hükümet progra- mında da açıkça saptandığına ve bu yolda çalışmalara da başlan- dığına göre ilgili taraflara düşen •ne olmalıdır? Bu durumda YÖK'ün mima- n Sayın Doğramacı için artık doğru olan tercih, istifa kuru- munu işletmek değil midir? Ya 'da Cumhurbaşkanı özal, bir ka- mu görevlisi için on yıllık görev süresini yeterli görüp, siyasal ik- tidarta işbirliği içinde bir başka- stnı bu göreve getirse, yeni dö- nemdeki uzlaşma havasma kat- kıda bulunmuş olmaz mı? < Biraz sağduyu lütfen! ' • • • ADANA İHtPODROMimDAN !l. Koşn: F: Sayyad (5), P: Er- can 77 (1), S: Yiğithan (7). \l. Koşn: F: Sek-Sek (2), P: Gaddar (4), PP: Alkız (8), S: Adanagüzeli (7). 3. Kofu: F: Unlübey (3), P: Eda (1), PP: Şua (6), S: Şah- meran (4). 4. Koşn: F: Didar (3), P: Rüz- gânnoğlu (6), PP: Ortaköylü (7), S: Tehlike (8). 5. Koşs: F: Bankobatur (1), P: Akansel (4), PP: Ulubey (8), S: Sancan (7). 6. Koşu: F: Gemlikgüzeli (2), P: Taci (9), PP: Altuğbey (3), S: Canoy (4). 7. Koşn: F: Babakemal (4), P: Ayşen (10), PP: Toruntay (9), PP: Mehteran (5), S: Tender Line (3). 8. Koşu: F: Good By (1), P: As Kontes (5), PP: Golden Isle (3), S: Zıpkın (6). tNGÜİZCE'yi 8 ayda konuftın sizi Amerikah dcMtlarımızla taniftıralım. Bahariye Cad. 62/3 349 59 3» Başbakan Demirel ile İnönii, törenden önce semazenlerle batıra fotoğrafı çektirdi. (RIZA EZER) Demirel-Inönü kol kola Mevlana'da (Baftarafı 1. Sayfada) emriyle meydana gelerek ellerin- de kâğıt bayraklarla yolun iki yanına dizilen bine yakın öğren- ciye öğretmenleri de eşlik etti. Karşılama sırasında 4 inek, bir de koyun kurban edildi. Miting alanına birlikte gelen DYP'nin seçim otobüsü "Kırat" ve SHP'nin secim otobüsü "Gö- neş"in üzerlerindeki parti amb- lemleriyle isimlerinin boyanarak ve bant yapıştınlarak kapatıldığı göruldü. Meydana DemireFin araba- sıyla gelen iki lider, öğrencilerin bekledikleri yolun başında araç- tan indiler ve yürüyerek DYP'nin seçim otobüsü Kırat'a bindiler. Kalabalığa önce tnönü seslendi. tnönü, ilkokul çocuk- lanmn alana getirilmesine "Si- zin okulunuz yok mu? Okulu- nuzn bırakmayın" diye tepki gösterdi. Hükümetin halkın hü- kümeti olduğunu, halkın seçim- lerde verdiği kararla iki büyük partinin bir araya geldiğini bil- diren tnönü, çiftçiye ve Bağ- Kur'luya yapılan seçim vaatleri- nin önceki gün Bakanlar Kuru- lu'nun karanyla yerine getirildi- ğini kaydetti. Vatandaşlara, Bağ- Kur konusunda alınan karara sevinip sevinmediklerini soran lnönü, aldığı olumlu yanıt üze- rine şöyle konuştu: "Daha da sevineceksiniz. Bag- Kur size bandan sonra eziyet et- meyecek, yanbm edecek. Bu ka- rarlar vaatlerimizin yerine geti- rilmesinin başlangıcı. Hepsi ye- rine gelecek. Daha var, daha var. Giden iklidar pek çok yanlış yaptı. Hepsini düzeltecefiz. Biz daha önce yerel yönerimJerde ik- ddardık. Ama bizi bep ana mu- halefet partisi olarak gördünüz. Şimdi size hizmet vermek için iktidardayız. Hem yerelde hem genelde daha çok kizmel vere- cegiz." Cihanbeyli'de de iki partinin seçim vaatlerinin bir bir gerçek- Fııtbolcinayeti (Baftarafı 1. Sayfada) saatini bekleyen Oktay Ak- demir, tuttuğu takımın galibiyeti ile biten maç sonrasında iki ar- kadaşı ile birlikte sevinçle stat- tan aynldı. Boynunda siyah-beyaz renkli kaşkolu bulunan Oktay Akde- mir ve arkadaşlan galibiyeti kut- layan kalabalık bir Beşiktaşh grubu ile Mecidiyekö>''ün ara sokaklarında gösteri yaparken pölisin müdahalesi sonucu gruptan aynldılar. Polis copundan kaçan Akde- mir ve arkadaşlan bu defa so- kak aralarından çıkan karşı ta- kım taraftarlarının saldınsına uğradılar. Akdemir'in arkadaşı Vahan Solakoğlu, saldırı karşı- sında kaçtıklarını ancak Akde- mir'in 50 metre kadar koştuktan sonra yakalândığını anlattı. 30-35 kişi olan fanatik saldır- ganlann Oktay Akdemir'i döv- meye başladıklarıru söyleyen So- lakoğlu şunlan söyledi: "Miidahale etmemiz olanak- sızdı. Bütiin olaylar goz açıp ka- payıncaya kadar oldu. Hepsi 30 saniye kadar surdü. Etraftan ye- tişen kapıcılar su, kolonya, ge- tirdiler. Daha sonra kalkıp yii- rümeye başladık. Oktay 'ben iyi- yim, bir yere gidip cay içelim' dedi. Durumu kötiileşince en ya- kın hastane di>e Şişli Etfal'e git- tik. Orada tomografi olmadığı için film çekilemedi. Ancak doktorlar 'biz yine de bakalım' diyerek ameliyata aldılar. Son- ra da komaya girdigi söylendi." fki gün komada kalan Oktay Akdemir, beyiri tomografisi çe- kilebilmesi için pazartesi günü Haydarpaşa Numune Hastane- si'ne gönderildi. Başhekim Asuman Eğriboz, ilk müdahalenin Şişli Etfal'de yapıldığını ve hastanın kendile- rine getirildiğinde hayati tehlike bulunduğunu belirterek "To- mografi çekildikten sonra kur- tulma şansının olmadığı anlaşıl- dı. Ağır kafa travması geçirmiş. Beyin içi ve beyin dışı kanama- sı sonucu öldii. Kafasındaki darbelerin dışında vücudunun diğer kısımlannda hiçbir darp izine rastlanmadı" dedi. Oktay Akdemir'in babası Ya- kup Akdemir, olayın sorumlu- larının bulunmasını isteyerek "Bunu yapanlann bulunmasını istiyonım. Etrafta olayı gören birçok insan var. Hepsi çıksın bildiklerini söylesin. Bugun be- nim oğlum öldii, yarın onlann oglunun başına da gelebilir" di- ye konuştu. Önlem alınsın Maçlardan sonra çıkan olay- ların, her insanda bulunan sal- dırganlık dürtüsünün toplum psikolojisi ile ortaya çıkması so- nucunda meydana geldiğini an- latan psikologlar bu tür olayla- rın önlenmesi için uzun vadeli eğitimin dışında, emniyet ön- lemlerinin arttınlması gerektiği- ni vurguladılar. Yenilen takımın taraftarları- nın kişiliklerini çok düşük, ör- selenmiş ve aşağılanmış olarak gördüğünü anlatan Prof. Özcan Köknel, "Bu fanatik taraftaria- nn çoğu etkin bir sporla uğraş- mayan kişilerdir. Sporun gelis- tirici, yaratıcı yönünden yarar- lanmayan, aklını, mantığını hiç çalıştırmadan bir kulübe, bir renge bağlanan insanlardır" de- di. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi öğ- retim üyesi Prof. Engin Eker de olayda toplu bir saldırganlığıiı söz konusu olduğunu belirterek "Nefret ve kızgınlık duygulan- nın aynı duygulan taşıyan kişi- lerde kolayca birleştirici bir rol oynadığı bilinmektedir. Saldır- gan bir davranış içinde olan bu gruptaki kişiler büyük bir ihti- malle kendilerinde var olan sal- dırganlık dürtıisünü esas sebep- ten başka bir kişiye yöneltmiş- lerdir" diye konuştu. leştirileceğini yineleyen tnönü, "Şeker fabrikası istiyoruz" pan- kartlannı gösteren Cihanbeylile- re, isteklerinin hepsini yapmak için iktidarda olduklarım sö^'ledi ve kendîlerine güvenmelerini is- tedi. Demirel de paranın değerinin korunacağı ve enflasyonun dü- şürüleceği yolundaki vaatlerin de yerine getirüeceğini bildirerek hastane kapılarının millete açıl- dığını, önümüzdeki aylarda da yeşil kartm vatandaşlara verile- ceğini söyledi. Demirel, askerlik süresinin kısaltılacağını da kay- detti. Demirel de 1992'ye yaklaşan Türkiye'nin de, dünyamn da 5-10 sene evvelki Türkiye ve dünya olmadığmı, DYP ile SHP'nin yan yana gelip hükümet kurar- ken sadece Ankara'da değil, Ku- lu meydanında da halkı bir ara- ya getirdiklerini söyledi. Demi- rel, "Ülkenin birlik, beraberiik, kardeşlik ve hoşgörüye ihtiyacı vardı. Herkesi karnı tok, sırtı pek yaparsak bundan, SHP'li de, DYPIİ de, ANAP'U da, RP'li de yararlanır. İki büyük partiyi bir araya getiren olay budur" diye konuştu. Başbakan Demirel, Konya'da Esnaf ve Sanatkâr Odaları Bir- liği'nin hizmet binası olan Esnaf Sarayı'mn açüışını yaptı. Esnaf ve Sanatkâr Odaları yöneticile- ri ile sohbet eden Demirel, iç ve dış politika konulanna değindi. Dünyamn pek çok ülkesinin bir- birleriyle dayanışma içinde bu- lunduğunu söyleyen Demirel, dış ilişkiler konusunda özetle şöyle dedi: "Bu dayanışmayı bağımsızlı- ğımıza miidahale gibi görmek yanlıştır. Biz bagımsızlıgımıza fevkalade hassasız. Türkiye Cumhuriyeti devletinin kimli- ginde radikal, iradikal diye bir tasnife tabi tutulacak bir durum yok. Pınl pınl bir bağımsızlık- tır ve her şeyi kendi iradesiyle yapar. Biz ne süper devletlere teslimiz, ne onlarla husumet içindeyiz. tkisi de Türkiye'nin yaranna degildir. Biz banşçı bir devletiz. Biz içimizde olan ber seye hâkimiz." Başbakan Demirel ile Başba- kan Yardımcısı Erdal lnönü, ak- şam da Mevlana'nın 718. ölüm yıldönumü nedeniyle düzenle- nen Şeb-i Arus törenlerine katıl- dılar. törenin açılışında konuşan Kültür Bakanı Fikri Sağlar, in- sanın, Mevlana'nın şiirlerinde bütün görkemi ve çelişkileriyle var olduğunu vurgulayarak "Onun önemi, insanı zayıf yan- lanndan da sevgi ve hoşgörii ile kucaklamasından kaynaklamr. Insanlık, Me>lana'nın göruşleri- ni, ondan ancak yuzyıllar son- ra ve bundan da yuzyıllar önce insan hakları bildirgesinde somutlaştırabilmiştir" dedi. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın da bir telgraf gönderdiği tören- lere, Milli Eğitim Bakanı Kök- sal Toptan. Tanm ve Orman Ba- kanı Vefa Tanır ile Çevre Baka- nı Dogancan Akyürek de katıl- dı. Pınar Kür'den Sabahadava 'Yarın Yarın' adh romanının, izin alınmadan fotoroman şeklinde kullanıldığını söyleyen yazar Pınar Kür, gazete aleyhine 500 milyon liralık tazminat davası açtı. tstanbul Haber Servisi— Ya- zar Pınar Kür, Sabah gazetesinin Melodi ekinde yayımlanan "Ya- nn Yann" adh fotoromamn, ay- nı adı taşıyan romanından izin almmadan oluşturulduğu gerek- çesiyle Sabah gazetesi aleyhine 500 milyon liralık maddi-mane- vi tazminat davası açtı. ' Pınar Kür'ün *Yann Yann' adlı romanı şimdiye kadar 7 basb yaptı. Yazko'nun yaptığı üçüncü baskı, 1982 yılında Sıkı- yönetim Mahkemesi karanyla toplatıldı. 1984 yıhnda da tstan- bul Sıkıyönetim Komutanlığı 1 Numarah Askeri Mahkemesi- nin karanyla serbest bırakıldı. Daha sonra senaryolaştınlarak filme çekilen Yann Yann'da Httlya Avşar oynadı. Pınar kür, Sabah gazetesinin Melodi ekinde fotoroman ola- rak yayımlanan "Yann Yann"ın kendisinden izin alınmadan kul- lanıldığını söyleyerek hukuki gi- rişimlerde bulundu. Gazeteye yayırun durdurulması için ihtar- name çeken Pınar Kür, hukuki süre içinde bir yanıt alamaym- ca bu kez 500 milyon liralık taz- minat davası açmaya karar ver- di. Pınar Kür, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na aykın bir durumla karşı karşıya olduğu- nu, yazarlık hakkının çiğnendi- ğini söylüyor. Konu hakkında görüşünü al- dığımız Sabah gazetesi Sorum- lu Yazı Işleri Müdürü Kemal Yıl- dınm ise yayımladıklan 'Yann Yarm' fotoromanının Burç Film Şirketi'nden, sözleşmeyle satın alındığını, herhangi bir hukuki sorun bulunmadığım açıkladı. "Yann Yann" adlı kitabınm kendisinden izin almmadan fo- toroman olarak vayımlanması üzerine Pınar Kür şöyle dedi: "1976da yayımlandı. Benim ilk kitabım. Uzun süredir, hat- ta hâlâ Pınar Kür deyince akla ilk gelen 'Yarın Yann'dır. Bu ki- tap 1980 sonrası Sıkıyönetim Mahkemesi'Dde üç sene yargı- laadı. Üç yıl boyunca Selimiye^ ye gittim geldim, 15 yıl hapisle yargılandım. Ba kitabı yaratma- mn verdifi acıdan sonra korsan- ca alınıp benden izinsiz ve ha- bersiz kullanılıyor. Benim akhm alnuyor böyle bir şeyi. tnsan baklanmn bir parçası olarak gö- riiyorum bir insanın kendi ese- rine sahip olması hakkını. Ki- taptaki olaylar, kişiler aynı, si- nema olarak da tahrip edilmiş. Kitabm özü yok olmuş. Öte yan- dan benim 10 yıllık sabşunı en- geilediler. 50 bin saUn bir kitap bu. Bunlar ise bir günde 500 bin satıyorlar. Çok büyük bir hak- sıztak. Kitap 12 Mart döneminde ge- çiyor. 12 Mart olaylanna kan- şan bir üniversite ögrencisiyle evti bir burjuva kadını arasında dogan aşk sözkonusu. Hem 12 Mart dönemini irdeJeyen hem de iki insan arasında böyle fırtına- h bir dönemde yaşanan aşkı an- latan bir roman." Pınar Kür aynca kiubın telif haklannm Can Yayınlan'nda ol- duğunu, Burç Film'e o zamamn parasıyla 1.5 milyona yalnızca film yapma hakkını verdiğini, Burç Film'in başka bir yere Ya- nn Yann'ı satmasının söz konu- su olamayacağını vıırguladı. Bir depo akaryakıt stokçuya ne kazandırır? Y4RGI ÖNÜNDE SAVUNMA Abdullah Baştürk 8.000 üra (KDV içinde) Çağdaş Yayınları Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-tstanbul VmA Normai benzm Motorin Kalorifer yakıtj Fueloil 5 numara 1. altenatlf tmmmm 26.1 15.0 10.0 10 0 Deşa başüia kazMçrn.) 11 938 923 6.885.000 2.387.600 2.217.300 ıı. artenıatn zam oranı (H) 30.3 18.1 14.2 13 1 ttapakaşiM kazaaçrn.) 13.860.129 8.307.900 3.393 061 2904 663 ROT: Akaryakıt ıstasyonlarındaki depo bûyûklüğü ortalama 20 ton olarak alınmıştır Depolara doldurulacak akaryakıt çe- şitleri cinslerine göre farklı yoğunluktadır Kesafet (yoğunluk) 1 ton için normal beftzinde 745 litre, motorinde 850 letri, kalorifer yakıtında 940 litre ve fueloilde 950 litre olarak hesaplanmıştır. Yerli otomobil sahiplerinin 1 depoluk kazancı CJnsi Normal benzin Motorin 1. altMMİİı zMomı{H) 26.1 15.0 Deyttok kazaMÇ(TL) 32 050 16.200 H. altenıatif Z» MM (H) 30 3 18.1 Depohık kaançfTL) 37 208 19 548 MOT: Yerli otomobillerde bir depo ortalama 40 litre ûzerınden hesaplanmıştır. Akaryakıta hücum (Baftarafı 1. Sayfada) ku bayiler degil vatandaş yapı- yor, herkes zam gelmeden depo- lannı dolu tutmanın peşinde" dedi. Ismail Aytemiz, yüksek zam söylentilerinin halkta akar- yakıta karşı talep yarattığını ve satışlannın arttığını belirterek "Apartmanlar, işyeri ve sanayi kuruluşlan ile kat kaloriferi olan vatandaşlar, kalorifer ya- kıtı için yedek depolannı doldu- nıyor. Kimse arabasında yanm depoyla dolaşmıyor. Zam gel- meden alavım istiyor. Tabii ba- yiler de bu zam söylentileri ol- masa bu kadar fazia miktarda almak istemederdi. Ama biz al- dıgımızı satıyonız" diye konuş- tu. özelükle kalorifer yakıtı ve sanayi yakıtı olarak kullanılan 5 numara fueloilde, kötü hava koşullan nedeniyle tstanbul'a sı- nırlı mal gelmesine, bir de zam öncesi talep artışı eklenince ya- pay bir darlık başgösterdi. Yal- nızca abonelerine satış yapan SheU'in dışında, bu ürünlerin ls- tanbul'daki tek dağıtıcısı olan Petrol Ofısi'nin, gecen haftadan bu yana tankerlere kontenjanlı mal verebildiği büdiriliyor. Bu yüzden pek çok apartman ve iş- yeri yakıt bulmakta zorlamyor. Tankerier knynıkta Hükümetin, akaryakıta yüz- de 10'la yüzde 40 arasında tah- min edilen oranlarda zam yapa- cağı ve zamlann yılbaşından ön- ce uygulamaya konulacağı yo- lundaki haberlerin yoğunlaşma- sı, bayilere ait tankerlerin Petrol Ofis dolum tesislerine akın et- mesine yol açtı. Geçen hafta ba- Terörist (Baftarafı I. Sayfada) lu'nda görevli memur AbduHah Çdebi'yi (35) yaraladı. Polis memunınun yaralandı- ğmı gören askeri korumalar da ateşle karşıhk verdiler. Açılan karşı ateş sonucu yaralanan Hakkâri nüfusuna kayıth Cuma Uysal, olay yerine gelen polis ekipleri tarafından bir bahçede saklanmak isterken yakalandı. Polis memuru Abdullah Çe- lebi önce SSK Göztepe Hasta- nesi'ne daha sonra da Haydar- paşa Göğüs Hastalıkları Hasta- nesi'ne kaldınlarak tedavi altı- na alındı. Çekbi'nin sağlık du- rumunun ağır olmadığı bildiril- di. Haydarpaşa Numune Hasta- nesi'ne kaJdır.ıc^. . ^ •* kurşun yarası bulunan Cuma Uysal'ın sağlık durumunun ağır olduğu öğrenildi. Uysal'm üzerinden 20 milyon Türk Lirası çıktığım be- iirtcn emniyet yetkilileri, sanığm 1979 yılında bir ev sahibini öl- dünnekten cezaevinde yattığım söylediler. Geçen mart ayı ceza- evinden çıkan, temmuz ayında da nıhsatsız silahla yakalanıp yeniden cezaevine giren Uysal'm 6 kez hırsızlık suçundan gözal- tına aundığı öğrenildi. Emekli Orgeneral Sabri Yir- mibeşoğlu ise olayla ilgili açık- lama yapmadı. Yirmibeşoğlu daha önce tehdit edilip edilme- digj yolundaki soruyu da yanıt- sız bıraktı. şında aniden bastıran kar yağı- şı nedeniyle Aliağa'dan gelen petrol yüklü gemilerin lstan- bul'a yanaşıp mal boşaltamama- sı, "siyah yakıt" olarak bilinen kalorifer yakıtı ve 3 numara fueloilde sıkıntı yaratmıştı. Ambarlı dolum tesisleri yetkili- ley, geçen cuma gününden iti- baren bu ürünlerden 12 bin ton mal geldiğini, ancak yine de yet- mediğini belirterek "Günlük 1000-1.500 ton normal saüş ka- pasitemizi aşarak cuma günü 2 bin 600 ton mal verdik. Cumar- tesi günü de çalısarak bir o ka- dar daha yakıt dagıruk. Yine de talep doymadı" dediler. Bayile- re ait tankerlerin sabahın erken saatlerinden itibaren kuyruğa girdikleri ve mal yetmediği za- man satışlann her bayi için bi- rer tankerle sınırlı tutulduğu kaydediliyor. Kalorifer yakıtını pazarlama- da ortaya çıkan sıkıntıyı gider- mek için bayileri kanahyla de- ğil kendi dağıtım kuruluşlan olan Thermo-Shell aracıhğıyla sattıklanm belirten Shell yetki- lileri ise öteki petrol şirketleri- nin Istanbul'da bu ürünü satma- masına dikkat çektiler. Thermo- Shell'in toplam 3 bine ulaşan abonesine, günde 300 ile 450 ton arasmda kalorifer yakıtı sattığım belirten Shell yetkilileri, "Ka- zançh gönnedikleri için dagıtım yapmayan sirketler de sadşa baş- lasa rahatlama olur" dediler. Bugünkü fiyatlar Clasi Ffrrtı Normal benzin 3070 Sûper benzin 3430 Kurşunsuz bensiz 3840 Motonn 2700 Gazyağı 2770 Kalorifer yakıt 1271 5 numara fueloil 1167 6 numara fueloil 909 Akaryakıtta ortaya çıkan ta- lep artışının yalnız kalorifer ve sanayi yakıtında değil diğer ürünlerde de başgösterdiği bil- diriliyor. PeUol Ofısi Bölge Mü- dürü Ulvi Yorgancı, Haramide- re, Çubuklu ve Ümraniye dolum tesislerinden günde 7 bin ton ci- vannda olan toplam satışın 9 bin tona kadar yükseldiğini ifa- de etti. Yorgana, "Kalorifer y«- kıtı ve 5 numarada yüzde 30 - 401ar crvanndaki arDsın yani a- ra günde bin 200 ton civannda olan motorin satışımız bin 700 tona, 350-400 ton olan benzin satışunız 500 tona, 275 ton crva- nndaki süper benzin satışımız da son birkaç gündür 350 tona yükseldi" dedi. Istasyonlarda teknik olarak yüksek miktarda stok yapamayacaklanna işaret eden, ancak bayilerin ellerinde- ki malı zam geldiğinde yeni fi- yattan satma imkâmna sahip bulunduğunu kaydeden Yorgan- cı, "Örneğin kalorifer yakıtını tankerde belirii bir ısıda birkaç gün tutamazsınu. Zam gelirse şansına tankerinde benzin olan kârlı çıkar" şeklinde konuştu. ARMAĞANFUARI NDA 20-31 ARALIK EN GÜZEL ARMAGAN KİTAPTIR SÖYLESİ VE İMZA GÜNLERİ PROGRAMI 20 Arolık Cuma 21 Aralık Cumartesi 22 Aralık 23 Ardık 24 Arahk 25 Aralık 26 Arahk 27 Aralık 28 Aralık 29 Aralık Pazar P.tesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma Cumartesi Pazar ÖZNUR KALENDER ERDAL AUBEK FOSÜNÖNU 6ANİ MÛ1DE AYTOlUAl İLHAN İREM SALÂH BİRSEL AYDIN BOYSAN İKK 0N6UN FATİHER006AN RIFAT llfiAZ N Hergün 11.00-20.00 FM Fuqr Merkezi, Ortaklar Cad. Mecidiyeköy Tel: 167 18 14
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle