22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 75 ARALIK 1991 BELKİ MURAT BELGE Aleviliği Devletleştirmek Son günlerde gündeme gelen onemlı bır konu, Alevılerın de Dıyanet Işlerı'nde temsıl edılmelerımn sağlanması oldu 8u, önemlı, önemlı olduğu kadar da çetrefıl bır konu Konuya kısa vadede bakarsak, boyle bır uygulamanın olumlu olduğu ve bır lyı nıyete dayandığı soylenebılır Turkı- ye Cumhurıyetı yurttaşlannın buyuk coğunluğu Muslürnan, bunların buyük coğunluğu da Sunnı, ama Alevı azınlığın sa- yısı da hıç azımsamr gıbı değıl, bayağı buyuk bır azınlık oluş- turuyoriar, Turkıye Cumhurıyetı Devletı, dınle ılgılı uygulama- larını Dıyanet Işlerı Başkanlığı yoluyla surduruyor, ama Dı- yanet Işlerı yalnız Sunnı çoğunlukla ılgılı bır yapı Mılyonlar- ca Alevı yurttaşımız, böyiece, Dıyanet Işlerı'nde hıç temsıl edılmıyor Bu çerçevede Dıyanet Işlerı orgutunun Alevı yurt- taşların d'nı ıhtıyaçlarına da karşılık verecek bıçımde yenı- den duzenlenmesı olumlu bır adım olarak yorumlanabılır Özellıkle, çeşıtlı bıçımlerde hor görüldüklerıne, ıkıncı sınıfa ıtıkjıklenne tnanan Atevılerın bu duygulannı gıderecek bır ted- bır sayılabılır Ama bence daha onemlı sorun, dının, dının herhangı bır kolunun devlet ıçınde örgutlenmesının meşruluğuyla ılgılı, ıl- kesel sorudur "Laık" olduğumuzu ıddıa edıyoruz, ama laık- lığın temel gereğı olan, dın/devlet ayrışmasına uymuyoruz Laıklığın boyle uygulanması, herkesın bıldığı gıbı, dını dev- let denetımı altında tutmak karannın sonucuydu Ancak, bu pragmatık amaçla laıklık ılkesının bozulmasına ses çıkarma- yanlar da artık farkına varmış olmalıdırlar kı ılışkı şımdı tersı- ne ışlemeye başladı Dın, devlet ıçınde örgütlenıyor ve dev- lete mudahalede bulunabılıyor Turkıye, geçmışte ne olmuş, kım ne dusunmuş olursa olsun, artık sahıden laık bır duzen- lemeye gececek bır ^ _ _ ^ _ ^ _ _ _ _ _ ^ _ ^ _ ^ _ olgunlaşma duzeyıne varmıştır Bu perspek- tıften bakılırsa, Alevı- len Dıyanet Işleri'ne sokmak değıl, Dıyanet Işlen'nı devlet bunye- sınden çıkarmak daha akıl kârı Dın, doğru- dan toplumun denet- leyecegı, duzenleye- ceğı bır şey olmalıdır Bugunün Türkıyesı- nde bu yalnız gayn- muslım cemaatler ıçın o da ancak bır dere- ceye kadar ger- çeklesıyor Çunku ontarın bırçok faalıyetı de vakıflar yoluyla devlete bağlanmış, oradan yönlendırılıyor bunun en 1yı bı- çımde yurüduğu de soylenemez Bu sorunlar ılkesel duzeyde son derece onemlı olmakla bırlıkte ılgılı sayılar buyuk yoğunluklar oluşturmuyor Ama Sünnı ve Alevı konusu ışın ıçıne gırınce, toplumun aşağı yu- karı tamamı olayla ılgılı Bu alanda, Alevılerın konumu, dış- landıkları ıçın gerçek laıklığe gorece daha yakın Kendı dını hıyerarşılennı vb devlet mudahalesı otmadan belırlıyorlar Ama "dışlandığı" ıçın "laık" olmak da şuphesız paradoksal bır durum Sık sık tedırgınlık konusu olan, Alevı koye Sunnı hocatayını gıbı tuhaflıkların durması ve Alevileri ılgılendıren ışlerın malı desteğını sağlayacak özerk kuruluşların oluştu- rulması ıçın gereklı koşulların yaratılmasıyla, Alevılığın ger- çekten laık bır toplumsal yapıyla eklemlenmesı daha kolay olacaktır Ama aynı sey Sunnı Muslumanlar ıçın de geçerlı hale getırılmelıdır Devlet, dınle ılgılı ışlerde belırleyıcı olmak- tan çıkmalı, dınle laıklığı bırtakım değışken konjonkturterde bır- bırıyle uzlaştırmaya çalışmaktan vazgeçerek gerçekten laık olmalıdır, devlet, sıvıl toplumun kendı ınançları doğrultusunda '<Jmı ıhiiyaçlannı yerıne getırmesıne ancak dolaytı bıçımde, o da surecın baştangıcında yardımcı olmakla yetınmelıdır En önemlısı, laık yasaların, laık eğıtımın, laık uygulamanın, laık duşuncenın varlığının garantısı olmalıdır Bu çerçevede baktnca, Alevılığın Dıyanet Işlerı'nde tem- sılını, bır dışlanmanın sona ermesı olarak olumlu bulmakla bırlıkte, bunun, toplumun uzun vadelı gelışme doğruttusu- na aykırı bır gelışme olacağını düşünuyorum Alevileri Diyanet Işleri'ne sokmak değil, Diyanet İşleri'ni devlet bünyesinden çıkarmak daha akıl kârı. Dİn, doğrudan toplumun denetleyeceği, düzenleyeceği bir şey olmalıdır. TEŞEKKUR Sevgılı Eşım ve Babamız Ulaştırma Albay (E) Kayahan Şevki Kurtböke'nin acı kaybı nedenıyte Bınna Ordu Komutanı Sayın Organeral Ismail Hakkı Karadayı Ve Ege Ordu Komutanı Sayın OrgeneraJ Doğan Beyazrt'ın Bızlerı onurlandıran ılgı ve yakınlıklarına Acımızın her anında yanımızda bulduğumuz Harp Okulu 53 mezunlarına 53'lûlerln Ankara ve Izmir Gruplarına 1950 mezunu Kabataşlı sınıf arkadaşlarına llk mudahatedekı olağanustû çabalanyla bızlere tanfsız mınnet duygusu yaşatan apartman komşularımız Dr. Şefik Iğdem, Dr. Gökhan Pançuk va Op.Dr. Nüvlt Duraker'e onların bu gayretlerıne katılan Oûmüşsuyu Askerl Hastanesl llkyardım Eklbln* Gazetecıler Cemıyetı'ne, Gazete Sahıplerı Sendıkası'na, Turkıye Gazetecıler Sendıkası'na, Basın Yayın ve Enformasyon Genel Mudurluğu Istanbul II Mudurluğune, Istanbul Radyosu Mudurluğune, Cumhurıyet, Hurrıyel, Dunya, Tercüman, Son Havadıs Gazetelerıne, ANKA Haber Ajansı'na, Humyet Vakfına, Turk Eğrtım Vakfına Galatasaray Vaklı Yonetıcılerıne, lletışım Araştırmalan Derneğı ne, Mert Kent Yapı Kooperatıfıne, Bayrampaşa Beledıye Başkam Sayın Necdet Özkan'a, Potıs Teftış Kurulu Istanbul Bolge Başkanı Emnıyet Muduru Sayın Sadettın Tantan a. Istanbul Devlet Opera ve Balesı mensuplarına, Western Australıa Unıversıtesıne Istanbul, Marmara ve Anadolu Unıversıtelerı Öğretım Uyelerıne, Sayın Vehbt Koç'a, Sayın Can ve Necmenın E'.ıyeşıl ve Sayın Melıh Yıldızlar Aılelenne, Sayın Alarko Grubuna, Acımıza halya'dan gelerek katılan Sayın Garıboldı ve Formıga Aılelenne, Tungay Elıyeşıl, Koru 1 ve 2 Lavazım Sıteletı yonetım ve sakınlenne, Bırına Ordu ve Ege Ordu Protokol Mudurluklenne, Istanbul Merkez Komutanhğına, Cenazeye bızzat katılan başsağlığına gelen Vakıflara, bağışta bulunan, telefon, telgraf ve taksla yurtıçı ve dışından buyuk acımızı paylaşan tum dost, akraba ve kuruluşlara derın şukranlarımızı sunarız Güner, Dr. İpek, Petek KURTBÖKE SAHİBİNDEN SATILIK ALFA Gıulıetten 84 1 6 aırcondıtıon, merkea kılıt otomatık cam yenı motor ALFA 33 85 1 5 merkezı kılıt otomatık cam, yenı motor Tel: 337 86 61 - 338 16 51 Kadbma Siyaset Kotası Erkeklenn arkalaması olmadan sayısız zorlu mesleğın becensını kazanmayı bılen, çok çeşitlı bılım ve sanat dallarında hıçbır ayrıcahktan yararlanmadan başarıya ulaşan kadınlar sıra "sıyaset"e, parlamenter sıyasete gelınce neden karşı cmsın lütfuna ıhtıyaç duysun? Doç. Dr. NAZAN AKSOY Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Istanbul Unıversıtesı Kadın Sorunlan Araştırma ve Uygulama Merkezı Turk kadı- nııun sıyası haklarını alışmın 57 yıldönumü dolayısıyla 6 Aralık 1991 Cuma gunu bır pa- nel duzenledı Panele katılan kadın konuşma- cılann çoğu cumhunyetın kuruluşundan ben çeşıtlı meslek dallanrida yetışıp hayata atılan kadın sayısmın gıtgıde artmasına karşın. sıya- setın en ust duzeyde gerçekleştığı parlamento- dakıkadınmılletvekılısayısının 1935 Meclısı'- ndekı sayıya bıle ulaşamadığını, hattâ ulaşmak şoyle dursun, donem donem 3-4 mıl- letvekılıne kadar duştuğüne dıkkatı çektıler Sayın konuşmacılara gore bu duşuşü onlemek ıçın başvurulması gereken çare. Türk sıvası hayatında kadınlann parlamentoya gırmelerı- nı yasal bır guvenceye bağlavacak olan ozel kadın kontenıanları ayrılmasıydı Eğer sıyası partılenn mılletvekılı âday lıstelenne sabıt bır "kadın kotası" koymaları bır yasa ve tuzuk maddesı halıne getınlırse, bu sorun buyuk ol- çude çözulecek, hıç olmazsa çozulme yolu açılmış olacaktı Şaşırtıcı bir öneri Hay h şaşırtıcı bır onenydı bu \ma daha şa- şırtıcı olan, kadın sorunlarından sorumlu Devlet BakanıSayınGuler Ilen nındebuone- nlere katılmasıvdı Oysa Sa\m Ilen bulundu- ğu mevkıve yıllarca suren bır uğraşla gelmıştı, 1972'de partısının kadın kollannda çalışmaya başlamış uzun yıllar partının çeşıtlı kademe- lennde görevler ustlenmış, mucadelesım erkeklennkıyle eşıt koşullar altında surdur- müş, tercıh hakkının seçım bolgesındekı kadın ve erkek seçmenlerce kendı lehıne kullanılma- sı sonucu parlamentoya gırmeyı başarmış, kısacası mılletvekıllığıne oe. bakanlığa da "'kota ' avncahğı sayesınde değıl. kendı çabası v e v eteneğıyle gelmış bır kadındı ""Kota" valnızca bu panelde değıl, kadın so- runlan çerçevesınde bugun tartışilan bır konu olduğu ıçın bır ıkı noktaya değınmek ıstıyo- rum 'Olumlu ayınmcılık" dıye nıtelendınlen. sakatlar engellılervb gıbıtoplumsalbaskıal- tında kışılıklerını, yeteneklennı gelıştıreme- yen toplumsal gruplara tanınan oncehklerden kadınlara da bır pay aynlması acaba soz ko- nusu sorun ıçın sağTam bır çozüm yolu mudur'' İkıncısı, boyle bır pay, çağdaş femınıst hare- ketlenn amacı, yapısı ve ozuyle bağdaşacak nıtelıkte mıdır 9 Olumlu ayrımcılık Sıyaset uğraşının belkı de başka hıçbır mes- lekte olmadığı kadar genış ımkânlar gerektır- dığı doğrudur elbette Her şeyden once bellı bır ekonomık duze>ı gerektıren bır ıştır Sıya- sete genellıkle çok genç yaşlarda başlanıhr Sıyasetçı butun zamanını, hatta butün omru- nu sıyasete verır Ama bu gıbı zorluklar başından ben demokratık taleplerle ortav.a çı- kan kadınlann antı-demokratık olduğu tartış- ma goturmeyecek bır yontemle sıyası hayatta boy gostermek ıstemelennı hakh çıkaramaz Tek tek kadınlann değıl ama kadın hareketı- nın boyle bır "hak"kı ıçıne «ındırebıleceğını duşunmek bıle akıl almaz bır şeydır Çunku "olumlu ayınmcılık"tan yararlandı- nlacak olan ınsanlar bu deyıme konu olan ınsanlar gıbı bır toplumsal grup değıl, Turkıve (ve dunya; nufusunun yansraı oluşturan ka- dın cınsıdır Erkeklenn arkalaması olmadan savısız zorlu mesleğın becensını kazanmayı bılen, çok çeşıtlı bılım ve sanat dallannda hıç- bır ayncalıktan yararlanmadan başama ulaşan kadınlar sıra "sıyasef'e, parlamenter sıyasete gelınce neden karşı cınsın lütfuna ıhtı- yaç duysun 0 "Erkek egemen bır dunyava başkaldırdıklan ıddıasmdakı kadınlann boy- le bır egemenlık düzenının efendısınden oz- gürlük ve eşıtbk talep edeceklerıne lutuf dı- lemelen femınıst hareketın (hareketlenn) var- hk nedenine, özüne aykırı değıl mıdır? Ustelık bu demokratık de değıldır Orneğın. bır ıle bır valı atanması devletın kadınlara kar- şı uyguladışj ayınmcılığın kalkmış olması yonunden elbette sevındıncıdır. ama Muğla Valısı Sa>ın Lale Aytaman'ın meslekten yetış- me>ışı a>nı mesleğın çeşıtlı kademelennde yıllardır uğraş veren kendı hemcınslerını (ve tabıı erkeklen) âdeta trafık kurallarına avkın bıçımde sollayarak bulunduğu mevkıye tepe- den ınışı bu başarıya golge düşurduğu gıbı bır kadının valılığe atanmasını kadınlara v enlmış sembolık bır armağan nıtelığıne de burundur- mektedır 1935 seçımlennde 18 kadının parlamentoya gırmesım o zaman ıçın olumlu bır başlangıç saymak belkı mumkun Ama bunun ne kadar fa>dalı bır >ol olduğu herhalde gorulmuştur Ataturk'un o donemın koşullan ıçınde kadın- lara gosterdığı jestındı bugünku partılerden beklenmesı ıster ıstemez tek partı donemının resmı kadın soylemını de çağnştırıyor Her şeyın ' tepeden ınme sı gıbı kadın sıya- setçı ve mılletvekılının de tepeden ınmesı, gunumuzun demokrası anlavışı ıçınde herhal- de ıstenılır bır şe> olmamalıdır Kaldı kı Ataturk donemının femınızmı yüzyıl başlann- dakı kadınlann erkeklerle eşıt hukukı haklar elde etmesı amacıyla sınırlı klasık femınızmdı Çağdaş femınıst akımlann sadece bu amaçla yetınmedığını bılıvoruz Kadın hareketı erkeklere karşın var olmuş- tur Bu bakımdan hımayecı arayan eğılımler- den sakınması gerekır Kadınlann parlamen- ter sıv asete katılması ancak tam bır demokrası ıçınde gerçekleşebılır Kanımca, meslek kuruluşlarınm özgurce ör- gutlenebılmelen, dernek faahvetlennın gelış- mesı. sendıkal orgutlenmenın yaygınlaştınl- ması oğretım uyelen ıle butun devlet memurlanna sıyaset vasağının kaldınlması. sıyası partılerde kadın ve gençlık kollannın kurulması. kısacası toplumun örgutlenmesıne karşı mevcut butun hukukı engellenn yıkılma- sı ve halkın en kuçuk toplumsal bınmlere kadar orgutlenme ıhtıvacını duyması kadınla- rı parlamenıoya goturecek olan yolu da arala- yacaktır (1) Aslmda bunun tam bır jest sayılmaması gerekır çunku o donemde bıle Turk kadın harekeUmn bır geç- mışı vardı ılk kadın hareketlen bızde Auturk döne- mınde degıl 1890 larda başlaraışlı PARİSTEIV SELÇIK DEMİREL Maastrieht^fen Sonra Bir Başka Avrupa Yola koyulan bu Avrupa treninin lokomotifi Almanya'dır. Son vagonu da, her an trenden aynlma eğilimi gosteren İngiltere oluşturmaktadır. Nitekım Maastrıcht'teki en buyuk engeli bu en uçtaki vagon oluşturmuştur. ASAF CAN ortak polıtıka alanları da eklenecektır Or- neğın adlı bazı örgutlenmeler (Europol- Avrupa pohsı), konsolosluk (ortak vıze); ejhtım, çevre, sağbk, tuketıcılenn korunma- sı, nıspeten az gelışmış AT ulkelerı ıçın ış- bırlığı gıbı konular hep bu ortak polıtıka- nın kapsamına ahnacaktır Ayrıca AvTupa komısyonunun guvenlık ve savunma alan- larında gınşımde bulunabılmesı ve Avrupa Parlamentosu'nun >etkılerının arttırılma- sı da alınan kararlar arasındadır Bu ara- da kunılacak Avrupa Bırlığı'ne etkm bır ış- lerlık kazandırabılmek ıçın alınan kararlar- da "çoğunluk ovu" ılkesı de benımsenmış- tır Kısaca Avrupa Merkez Bankası ve or- tak Avrupa para bırımı ıle en geç 1 Ocak 1999 tarıhınden ıtıbaren yururluğe gırecek olan global bır Avrupa anlaşması doğmuş- tur Be? vıl ıçınde 1996'da bu yenı oluşu- ma doğru kazanılan dene>ımler >enıden gozden geçırılecek ve gerekırse anlaşmada bazı değışıklıkler vapilabılecektır Avrupa Topluluğu'na >aşam veren eskı Roma ve Parıs anlaşmaları Maastrıcht'te yerını tek bır anlaşma>a bırakmıştır Bu ve- nı anlaşma, Maatrıcht doruğunda yapılan değışıklıklerın vanısıra AT've otuz yıl bo- yunca yaşam veren tum kuralları kapsa- maktadır Şımdı bunlara Sı>ası Birlik ve Parasal Birlik duzenlemelerı eklenmektedır Bundan böyle topluluğun adı da değışe- cektır Avrupa Toplulugu gıderek "Avru- pa Birliği" adını alacaktır Oenel ılkeler ve ekonomık sıyası kurallar bırlığınden oluşan ve ıçerığı 10 aralığı 11 aralığa bağlavan çar- şamba gecesı onaylanan yenı Avrupa an- laşması, onumuzdekı şubat-mart avlarında, AT'nın donem başkanlığını yapan Porte- kız'de ımzalanacaktır Soz konusu anlaş- manın 31 Aralık 1992 tanhıne dek ulusal parlamentoların onavından geçmesıyle Topluluk ısım değıştırecek ve "Avrupa Bırlığı" adını alacaktır Maastrıcht'te doğan bu yenı gerçek ne- dır 7 Uye ulkeler tarafından nasıl değerlen- dırılmıştır ve bu venı olgu 12'len nasıl et- kıleyecektır? Global anlaşma Bugune dek Avrupa Topluluğu'na havaı veren oğeler sektorvel anlaşmalardı AET' nın temelınde, 1952'de komur ve çelık sek torlennı duzenleyen Pans Anlaşmasıyla 1958'de nukleer alandakı EURATOM an- laşması ve tarım, tıcaret sektorlerınde va pılan, bunun >anı sıra, pazarları ıçeren ıkı Roma anlaşması vatıvordu Oysa şımdı Maastrıcht doruğu ıle Avrupa nıtehksel bır hamle yapmıştır Sozu edılen bu sektoryel anlaşmaların otesınde ortak para bırımı, or- tak dış polıtıka ve guvenlık konulannı kap- sayan global bır anlaşmanın temelı kurul- muş, kısaca Avrupa'nın sıyası ekonomık anayasasının temellerı atılmıştır Bu konular aşamalı bır bıçımde ulkele- rın yetkı alanından çıkarak Avrupa Bır- lığı"mn vetkı alanına gırdıkçe, bunlara yenı Avrupa treni dır Hatırlanacak olursa ingiltere "Tek Se- nef'ın kararlaştınldığı 1985 Milano Doru- gu'nda da gurultu yaratan ıtırazlar dıle ge- tırmış, fakat son anda ıstasyonda tek başı- na kalmamak ıçın gene Avrupa treninin ar- kasına takılmıştır En cıddı ekonomık ozvenye katlanan ül- ke Almanya'dır Kohl bu doruğun bedelı- nı Alman Markı ıle ödemıştır Avrupa Mer- -kez Bankası ve Ortak Para Bırımı, Avru- pa'nın en guçlu ekonomısı ıçm gerçek bır özvendır Buna, nıspeten az gehşmış AT ul- kelenne yapılacak, artan oranda bır kay- nak transfen de eklenecektır Fakat "Av- rupa Bırlığı" nden sağlanacak sıyası avan- tajlar ve ABD'ye karşıt guç oluşturabılecek Avrupa lıderlerı arasında kalmanın tanıdı- ğı sıyası üstünlük bu yüke ağır basmak- tadır. ltalya ıçın berumsenen yenı ekonomık ve parasal kurallar, ıç polıtıkada şımdıye dek görulmemış değışımlere yol açacak denlı ağırdır Roma, ekonomık birlik ıçınde var- lığını surdurebılmek ıçın kamu açıkları ve enflasyon oranını yan yarıya duşurmek zo- rundadır Mıtterrand memnundur Çunku Batı Av- rupa Bırlığı, NATO ıçınde gerçek bır Av- rupa kutbuna donuşmeye hazırlanmakta- dır Ayrıca Avrupa dayanışması ıçınde ka- lan Almanya'nın Doğu Avrupa'ya yonelık emperyalıst arzuları da frenlenecektır Yola kovulan bu Avrupa treninin loko- motifi Almanya'dır Son vagonu da, her an trenden aynlma eğıhmı gosteren ingiltere oluşturmaktadır Nitekım Maastrıcht'tekı en buvuk engeli bu en uçtaki vagon oluş- turmuştur Major, "Thatcherızm" polıtı- kasına devam edebılmek ıçın Avrupa sos- yal polıtıkasını ıstememış ve Ingılız sana- yıının Japonlar tarafından kolayca ele ge- çırılmesıne olanak veren lıberal sosyal du- zenlemelerınden uzaklaşmaya razı olma- mıştır Ekonomık ve Parasal Birlik konu- lannda da Major, anlaşmaya gerekırse Ingıltere'nın Avrupa polıtıkalarından aynl- masını sağlavacak bır hukum konmasını ıs- temıştır Butun bunlara rağmen İngıltere'nın ızo- lasyonıst polıtıkası uzun suremez Dığer AT ortaklan Major'a seçım oncesı sorun yarat- mamak ıçın bazı kolaylıklar gostermışler- Turkiye ne yapacak Felıpe Gonzalez de, Maastrıcht'ten tat- mın olarak ayrılan lıderler arasındadır Ekonomık ve Parasal Birlik kurallarının zengın ve fakır AT üvelerı arasındakı me- safeyı daha da buyuteceğınden çekınen Ispanya Başbakanı, Avrupa'nın "az gehşmışlerı" ıçın (Ispanya, Yunanıstan, Portekız ve Irlanda) bır yardım fonunun kurulmasını temın etmıştır Bu fon ayrıca, AT'ye gırmeve hazırlanan zengın ulkeler- ce de desteklenecektır Avusturya ve Isveç, Avrupa Bırlığı an- laşmasının resmen ımzalanmasından son- ra ılkbaharda Bruksel'le uvehk goruşmele nnın başlayabıleceğını açıklamışlardır Fın- landıya ve Norveç de sırada beklemektedır Bruksel'de soylenenlere gore, yenı uye- lık anlaşmalan, 1994'te sonuçlanacak Ba- kalım Turkıye ne yapacak 9 KAYIP Emeklı Ulaştırma Albay 53-13, Kayahan Şevkı Kurtböke'nin askerı kımlık kartı kaybolmuştur Hükumsüzdur 854 No'lu Eîasın kartım ıle bırlıkte kullanmakta olduğum "Basın Trafık Kartımı" kaybettım Hukumsuzdur UĞUR GUNYUZ GRVJI NtZlHE tM^MOĞ CDMI HINOCLU MEllAHılOLL CEYLAN MUTtL ÖZLEM HEKSU OZKAN SUHtYLA ŞAHIN ATATVRK K^LTLK MCRKEZI 10 ARALIK J0 ARALIK AINMA Yokluğuna bır turlu ahşamadığımız kendını ınsanlık adına adamış mert ınsan A. FERDİ TAMER'İ ölumunun 1. yıldonumunde ozlem ve saygıyla anıyoruz. TAMER AİLESİ ZEHRA İPSİROĞLU Gençlik Yazınında Otorıter Eğilimler Son yıllarda sayıları gıderek artan koktendıncı çocuk ve gençlık yayınları gençterımızı kuşkusuz olumsuz açıdan etkılemektedır Bu tur yayınlarln okuyucuları daha çok hangı sosyal kesımden gelmekteler, bu ya- yınlar gençlerı ne denlı yonlendırmekte, zararları ne gıbı sağlıksız davranışlara yol açmakta bu alandakı araştırmalar henuz yeterlı değıl Koktendıncı yayınların ozellıklerıne gelınce, kuçuk çocuklar ıçm hazırlanan vurdulu kırdılı çızgı romanlar- da, urkutucu korkutucu masailarda, ıbret verıcı oykulerde daha çok korku ve saldırganlık oğelerı ağır basarken gençler ıçın hazırlanan romanlarda uyum- suzluk, mutsuzluk, başkaldırı dığerlennden farklı olma, kendını kanıtlama, kımlık arayışı gıbı psıkolo|ik etmenlerden yararlanıldığı goze çarpıyor Ilgınç olan bu tur yayınların dayandığı ılkelerı ve olçutlerı Almanya'dakı Nazı donemındekı olçutlerle karşılaştırdığımızda, dın ve kultur ayrılıklarına karşın şaşırtıcı benzerlıklerle karşılaşmamız Bu da dının sanıldığı gıbı bır amaç değıl, ıdeolojık doğrultuda bır araç olarak kullanıldığının en çarpıcı kanıtı Sozgelımı gençler ıçın hazırianan koktendıncı gelı- şım romanlarında (orneğın, Talat Uzunyaylalı, "Sena- torun Kızı ., Mehmet Goktaş ' Venıden Doğuş") nasıl bır ya da bırkaç gencın turlu yanlışlardan sonra doğru yolu bularak gerçek mutluluğa kavuştukları gostentı- yor. Doğru yolu bulma, bu gençlerm bulundukları ortam ve koşullarla hesaplaşmalarını ıçermıyor Ak-kara, guzel-çırkın, doğru-yanlış gıbı kesın değerler çerçeve- sı ıçınde gerçeklerden soyutlanmış bır duşunce kalıbının uygulanmas 1 başka deyışle onceden verıl- mış bır yaşam bıçimıne ayak uydurma anlamına gelıyor Aynı şekılde gençier ıçm hazırlanmış olan Nazı ro- manlarında da orneğın Aloıs Schnenzınger"\n otuzlu yıllarda Almanya'da bestse'ler olan "Hıtlerjunge Ou- enx ' adlı romanında da romandakı gencın nasıl doğru yoiu bularak Nazılere katıldığı anlatılır Koktendıncı romanlarda gencın Köktendiıtci yayınlapın giderek aptmasınm en önemlı nedenlerinden biri, gençlepi çokyönlüvebağımsız düşünmeyeyönlendlpen olumlu seçeneklerinaz oluşu... gelısmesıne olanak tanımayan karsıt guc- lerı yozlaşmış kent soylu bır Batılı çevre oluştururken Nazı ro- manlarındakı karşıt gucu sol eğılımlı ışçı sınıfı oluşturmakta Buna karşılık doğruyu dıle getıren kesımı yanı koktendınctlerı — * ^ — ^ — ^ — — — — — — ya da Nazılerı belırleyen ortak ozellıkler durustluklerı, ıç- tenlıklerı ve ozgun yasama duydukları derın ozlemlerı, ozdenetım dısıplın temızlık, katıksız ve an bır arkadaşlık cınsellıkten arınmıs tertemız bır sevgı cesaret ozverı vb bu ınsanları benımsedıklerı temel ılkeler Bu romanların ortak ozellığı gencın aılesınden, çev- resınden, arkadaşlarından, herkesten koparak kısaca geçmışıne hayır dıyerek doğru yolu bulması Çevre- den kopma her ne denlı ozgurce alınmış bır karar gıbi gorunuyorsa da asnnda bır baskıdan kurtulup daha yoğun, daha guçlu bır baskıya boyun eğmek anlamına gelıyor Roman kışılerının yaşadıkları ortamla uyum- suzlukları, yalnızlıkları, mutsuzlukları bır başka ortak ozellıklerı Boylece genç okuyucunun her açıdan kolaylıkla öz- deşleşebıleceğı tıpler yaratılıyor Genellıkle bır kımlık arayışı çerçevesmde gelışen, kımı kez de olağandışı bır aşk oykusuyle duygusal etkısı yoğunlaştırılan bu tur romanların kuşkusuz en sakıncalı yanı, gençlerı okullarına, aıleler.ne kısaca yaşadıkları çevreye karşı soğutarak kışkırtmaları Gençler, doğru yolu bulduktan sonra gerçek mutlu- luğa kavuşuyorla*- Ama bu mutluluk nasıl dır mutluluk, gençlerm yaşamları bu aşamadan sonra nasıl gelışı- yor, bu, hıçbır romanda somut olarak gosterılmıyor. Okuyucunun dıkkatı daha çok mutluluğa ulaşma yolun- dakı engellerde odaklaşıyor Bu engeller sadece kotulerte çatışma çercevesı ıçınde dış engeller olarak gosterılıyor Psıkolojık duzlemde sorunlara, ıç çelışkılere roman- ların hıçbırınde rastlamıyoruz çünku roman kışıleri seçtıklerı yolun doğru yol olduğundan hıç kuşku duy- muyorlar Nazı romanlarında şoven duyguları pekıştı- rıcı bayrakların, unıformalarm, marşların yerını, koktendıncı romanlarda dınsel duyguları hedef alan başortulerı, çarşaflar ezan seslerı alıyor Bunları duy- guları kamçılayan kışkırtıcı sımgeler olarak tanımlaya- bılırız, çunku ne gerçek bır ulusçuluk ne de dınsel ınançla ılgısı var Koktendıncı yayınların gıderek artmasının en önem- lı nedenlerinden bırı, gençlerı çok yonlu ve bağımsız duşunmeye yonlendıren olumlu seçeneklerın az olu- şu, başka deyışle, çocuk ve gençlık yazını alanındakı buyuk boşluk Bır başka onemlı nokta eleştırel ve çok yonlu duşunmeyı oğretme doğrultusunda eğıtımın yetersız kalışı Gençiere kendılerını gelıştırme olanağı tanıyan onlardakı yapıcı gızılgucu çıkartan çağdaş bır eğıtım anlayışı, bu tur yayınlara duyulan ılgının azal- masına yol açacaktır
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle