Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
75 ARALIK 1991 CUMHURİYET/7
Türk-îslamcı Alaş PartisVnin amacı, Kazakistan yönetimini silahla devirmek ve Türan'a katkıda bulunmak
Kazakistan'da 'Bozkurtlar'ın dirilisiı
FATÎHYILMAZ
ALMA ATA — Günlerden
cuma. Hava çelik gibi soğuk.
Kazakistan'ın başkentl Alma
Ata'nın kuzeyindeki alçak tepe-
lerden kentin üzerine sis yavaş
yavaş çöküyor. Tam bir kurt ha-
vası.
"Bozkurt mnsun" diye soru-
yor, Alma Ata'nın tek mescidi-
nin önünde Kuran ve tslami ki-
taplar satan genç Kazak Türk
olduğumuzu öğrendiğinde.
Mescidin önü gerçekten gö-
rülmeye değer. Içeride yer bula-
mayanlar, soğuğa falan aldırma-
dan yere serdikleri seccadelerin,
gazetelerin üzerinde imamı din-
liyorlar. Onlann yanlannda san-
dalyelere oturmuş onlarca ka-
dın.
Namaz biıaz sonra başlaya-
cak. Bozkurt olup olmadığımı-
zı soran Kazak, bizle başka bir
yerde konuşmak istediğini zar
zor anlatıyor. Bir şeylerden kor-
kuyormuş gibi.
Biraz sonra mescidin hemen
yanındaki binanın altında, tür-
banlı Uç kızın da aralarında bu-
lunduğu 5 kişilik bir grupla ko-
nuşmaya çahşıyoruz. Aynı kö-
kenden gelmesine karşın dilleri-
miz ayn kanallardan işliyor. An-
laşmak zor.
Sonunda yan Türkçe, yan Ka-
zakça, bazen işaretlerle anlaşma
anyoruz. tlk tanıştığımız genç,
cüzdanına davranıp ayın orta-
sında duran bir bozkurtun fo-
toğrafını gösteriyor. Diğerleri de
cüzdanlanndan birer fotoğraf
çıkarınca, bozkurtlann tam or-
tasında olduğumuzu anlıyoruz.
5 genç Kazak da Kazakistan-
da 1989 yıhnda kurulan Alaş
Partisi'nin üyeleri olduklannı
anlaüyorlar. Amaçlan, Kazakis-
tan'da bir Türk-Islam devleti
kurmak ve Turan'ın oluşmasına
katkıda bulunmak. Sayılarının
bunu yapmaya şu an için yeterli
olmadığmı söylüyorlar. Kazakis-
tan Devlet Başkanı Nursultan
Nazarbayev'i en büyük diişman
olarak ilan etmişler.
Anlaşmak giderek zorlaşıyor.
Bir tercüman gerekiyor. Kazak
gençleri, namazın bitışini bekle-
memiz gerektiğini işaretlerle ve
Kazakça anlatıyorlar.
Namazın bitmesi ile birlikte
Kazaklardan biri gidüp orta yaşlı
bir adamla geri geliyor. Adam,
Kazaklara benzemiyor. Elini
uzatıp çok iyi bir Tûrkçeyle
"Hoşgeldiniz" diyor. Adı, Ke-
rim. Ahiska Türkü. Gürcistan'-
daki topraklarından 1944 yıhn-
da Orta Asya'ya sürülen ve ken-
dilerine "Osmanlı" diyen 500
Ahıskadan biri. Çeviriye başlı-
yor.
Kızlardan biri adının Gulka-
zi olduğunu söylüyor ve hızlı
hızü anlatıyor:
"Nazarbayev, Türkiye Cum-
hurbaşkanı Ozal gelende bu ca-
mide namaza durdu. Kendisi
namaz kılmayı bUmez. Bizim
partiden kızlar da geldi, burada
namaz kıldı. Özal gittikten son-
ra Nazarbayev, bizi türbeye
(hapse) atü. Türkiye bize silah
versin, Nazarbayev'i devirelim.
Özal, Nazarbayev'e kesinlikle
pnl (para) vcnnesin."
Alaş Partisi'nin yöneticüerin-
BAŞLARKEN
Türkmenistan: Kuzeyde Sibirya, gü-
neyde Tibet, Hindistan, Afganistan,
İran, doğuda Gobi Çölü, batıda Hazar
Denizi ile çevrili topraklar üzerinde ku-
rulu Kazakistan, Türkmenistan, Özbe-
kistan, Kırgızistan'da yaşayan 45
milyonlu Türk kökenli nüjfus. SSCB'de
1985 yılından buyana ortaya çıkangeliş-
melerin en son uğrak yeri olan Orta
Asya 'nın Türki halkları, şimdi yeni ara-
yışlar peşindeler. Artık Sovyet sistemi-
nin çöktüğü ortada. Her tarafta yeni bir
doğuşun sancıları çekiliyor. Türki cum-
huriyetler de şu an bu sancıyı çok derin-
den hissediyorlar. Türki cumhuriyetler,
özellikle son bir yıldır bir uyanışı yaşı-
yorlar. Bu uyanış, 70 yıllık Sovyet
sistemine olan kinin bir türevi olarak
ortaya çıkıyor. Ancak Orta Asya cum-
huhyetlerinin tamammda eski komünist-
ler işbaşmda ve muhalefet çok cılız. Buna
karşın, komünistlerde bile 70 yıl geri
planda bırakılmanın hüznünü görmek
mümkün. Rusya'nın, Ukrayna'nm. Be-
yaz Rusya 'nın, bağımsız devletler toplu-
luğu arayışı, Türki cumhuriyetleri,
Moskova'nın ekseninden daha da uzak-
laşmaya zorlayan bir gelişme. Böyle bir
durumda, Türki cumhuriyetler açısından
Türkiye'nin de önemi giderek büyüyor.
Ankara, Orta Asya için, Moskova'nın
yerine en büyük altematiflerden birisi
olarak sivriliyor. Türki cumhuriyeüerin
bağımsız devletler topluluğu içinde yer
almaları, başka alternatiflere yönelme-
lerini engellemiyor, aksine teşvik ediyor.
Bunu Moskova'da yüksek sesle duymak
olası. Bu alternatiflerin en güçlüsü ola-
rak da özellikle ekonomik ve kültürel
alanlara, tarihten kaynaklanan yakınlık
nedeniyle Türkiye, doğal olarak ortaya
çıkıyor. Türkiye ile Azerbaycan ve Türki
cumhuriyeüerin geleceğe dönük ilişkile-
ri, Batı tarafından dayakından izleniyor.
Türki cumhuriyeüerin başkentlerinde
ABD'li uzmanlar, Batılı gazeteciler,
Türkiye ile ne tür ilişki kurulacağmm,
İslami köktenciliğin, aynı zamanda da
Müslüman olan bu cumhuriyetlerde ne
tür bir ivme kazanacağınm yanıtlarını
arıyor. ABD deki Philadelphia Dış Poli-
tika Araştırma Enstitüsü uzmanlarından
Daniel Pipes, Türkiye ile Orta Asya
cumhuriyetleri arasındaki bağlantıyı şu
cümlelerle özetliyor: "Eğer, Islamcı ol-
salardı, Iran'a yönelirlerdi, ancak onlar
miltiyetçi ve şimdi gözleri
Türkiye'de."
D A Ğ j L A N S S C B ' D E
T Ü R K İ C U M H U R İ Y E T L E R
Orta Asya
Uyanıyor
KAZAK KIZLARI— Geleneksel giysileriyle deve üzerinde iki genç kız, sanki iki eski zaman atlısını bekliyorlar.
Kazak adına ilk kez
Rusça kaynaklarda 16.
yuzyılda rastlanıyor.
Bızanslıların Kuman
diye nitelendirdikleri
Kıpçak olarak bilinen
Türk boyundan
geldikleri sanıhyor.
Kıpçaklar, Orta
Asya'da AraTın
kuzeyinden Dinyeper'e
kadar uzanan ve Dest-i
Kıpçak olarak
adlandınlan bölgede
11. yuzyılda egemenlik
sürdüler.
Kazak adının, bozkır
atlısı anlamına geldiği
biliniyor.
Türkçe bazı
kelimelerin Kazakça
karşılıklan şöyle:
Türkçe Kazakça
Yol Col
yıldız cıldız
kadın ayala
ilkbahar köktem
yaz cay
sonbahar guz
varayım barayın
ben men
nasıl kalay
ne zamankaçan
RUSYA FEOERASYONU
Oemzı
K A Z A K İ S T A R
Karsahpa*
KAZAKİSTAN /
KÎMLİK KARTI
Nüfusu: 17 milyon
Yüzölçümü: 2.717.300 km1
Başkenti: Aima Ata
Etnik dagılım: Yüzde 41 Slav,
yüzde 40 Kazak, yüzde 19 Özbek,
Koreli, Uygur, Kırgız, Ahiska,
Alman.
Dini: Resmen yok, Slavlar
dışındakilerin yüzde 98'i Sünni
Müslüman.
Kaynaklan: Petrol, doğalgaz,
kömür, demir, bakır, altm, gümüş,
magnezyum, pamuk ve pirinç
SSCB'nin en önemli enerji üretim
merkezi. Nükleer santrallara sahip
ve aynca nükleer silah kapasitesi
var.
den biri olduğunu üstüne basa
basa söyleyen Raşid ise daha ge-
nel konuşuyor:
"Bizim tek istegimiz var. O da
Turan'ı gerçekleştinnek. Diger
cumhuriyetlerde bize yakın
grupiar var. Türkiye bize yardım
etmeii ve Orta Asya'yı, Kafkas-
ya'yı içine alacak büyük bir
Türk devleti knrulmalı. Çok bü-
yük bir ülke olunız. Sovyet sis-
temi bizi 70 yıldır sömürdü.
Şimdi biz, Rusları istemiyoruz.
Ruslar gitsin diyoruz, Kırgız,
Özbek, Azeri, Türkmen kardeş-
lerimiz gelsin."
Sonra çevirmenimiz aracıh-
ğıyla 300 kadar taraftarlan ol
duğunu, Türkiye'de çeşitli dost-
ları bulunduğunu anlatıyorlar.
Dostlanmn kimler olduğunu
sorduğumuzda, aldığınuz yanıt
şu: "Bozkurtlar". Alma Ata
Müftüsü'nün Nazarbayev'le iş-
birliği yaptığını da eklemeyi ih-
mal etmiyorlar.
Müftünün laikligi
Ratbek Hac Nisanbayoglu,
Alma Ata Muftüsü ve kentin tek
mescidinin imamı. Nisanbayog-
lu, Kazaklann laik karakterîi ol-
duğunu, köktenciliğin burada
taraftar bulamayacağını, Ahis-
ka Türkü çevirmenimiz aracıh-
ğıyla anlatıyor.
Türkçü ve Islamcı Alaş Par-
tisi'ni sorduğumuzda ise Nisan-
bayoglu, "Son günlerde güçlen-
meye başladüar, ancak
tan için önemsizler. Dışandan
destek aldıklan bir gerçek. Biz,
70 yüdır Sovyet iktidan döne-
minde dini görevimizi yerine ge-
tiremedik. Şimdi bu imkftnımız
var, bunu başka yönlerde kul-
lanmanın gereği yok" diyor.
Kazakistan'da son iki yıl içe-
risinde 190-200 civannda mescit
açılmış. Bunlann büyük çoğun-
luğu Alma Ata'nın dışındaki
kentlerde, yani taşrada. Alma
Ata'nın nüfusunun büyük ço-
ğunluğu Rus. Nisanbayoglu, Al-
ğa atıyoruz.
Alma Ata'nın en büyük ve en
işlek caddesinin adı lpek Colu
(Ipek Yolu), Kazakçada "y" ye-
rine V kullanılıyor. Cadde tam
bir koşuşturmaya sahne oluyor.
Herkes bir yerlere yetişecekmiş
gibi. Kazaktan çok Rus göze
çarpıyor. Köşe başldnnda Çin-
geneler çiçek satıyor. Birkaç
adım ötede, orta yaşlı bir Kazak
kadını, yaşlı bir kadının el falı-
na bakıyor. Aralarında bir tar-
tışma olduğu kesin. Yaşlı kadın,
elini falcıdan kurtanp hızlı hız-
mek için bu soğukta-ter dökii-
yorlar.
Sis giderek yoğunlaşıyor.
Adımlarımızı sıklaştırıyoruz.
Kazakistan'ın en büyük gazete-
lerinden "Egemenlik Kazakis-
tan"ın yaa işieri müdürü ile gö-
ruşeceğiz. Bir Kazak gencinin
yanına yaklaşıp Türkçe adresi
soruyoruz. Genç, önce anlamsız
anlamsız bakıyor, sonra "Türk"
diyor ve ardından hemen ekli-
yor: "Gıs (kız) var." Ya sabır çe-
kip adresi öğrenmek istediğimi-
zi anlatmaya çahşıyoruz, o da is-
fabesinin 1936 yıhnda Stalin ta-
rafından Kazakistan'a zorla ka-
bul ettirihnesini çok yanlış bir
uygulama olarak gösteriyor.
Murtaza, 1932-1933 yılları ara-
sında Stalin'in 3-4 milyon Kaza-
ğı "ortadan kaldırdığını" anla-
tıyor.
Bu arada Murtaza'nm gazete-
sinin birinci sayfasındaki bir
bayrak ilgimizi çekiyor. Bayrak,
bir bozkurt ile yeşil, beyaz, kır-
mızı ve gök mavisi renklerinden
oluşuyor. Murtaza, bu bayrağm
bir taslak olduğunu, parlamen-
Pan-Türkizmin Kazakistan'da giderek taraftar bulmaya başladığı,
yetkililerce de dile getirüiyor. Köktenci İslamcılık ise Kazaklann uzağına
düşüyor. Alaş Partisi yanlılan, "Allahsız" olarak nitelendirdikleri Kazakistan
Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev'i devirmek için Türkiye'den silah
gönderilmesini istiyorlar. Türklerin birliği, Leninistlerce de savunuluyor.
ma Ata'nın mescit sa>isında gen
kaknasını buna bağlıyor.
Nisanbayoğlu'ndan ve Ahiska
çevirmenimizden ayrıhyoruz.
Bir tspanyol gazeteci grubu
müftüyle konuşmayı bekliyor.
Orta Asya'daki İslami köktenci-
liği araştırmaya gelmışler. Alaş
Partisi üyelerinden bizimle ko-
nuşan gençlerden biri Ispanyol-
lann arkasına geçip elini dudak-
larına götürerek "sas" işareti ya-
pıyor. Mescidi ve "bozkurtlan"
geride bırakıp kendimizi soka-
lı uzaklaşıyor.
Hava çclik gibi soğuk. Devlet
mağazalan, Moskova'daki ben-
zerleri gibi boş. Yiyecek sıkıntı-
sı burada da kendisini hissetti-
riyor. Ipek Yolu Caddesi'nde fi-
lesi dolu birine rastlamak muci-
ze. Milli Türk içkisi Kımız satan
dükkânlann çoğu kapılarına ki-
lidi vurmuş. Kime sorarsanız Kı-
mız bulamamaktan yakınıyor.
Uzun boylu, Batıh mankenleri
aratmayacak kadar alımlı iki
Kazak kızı, bir taksi durdurabil-
temeye istemeye eliyle gös-
teriyor.
Yazı tşleri Müdürü Certaan
Murtaza ilginç bir Kazak. Eski
komünist, aynı zamanda parla-
menter, iyi de lngilizce konuşu-
yor. Odasını Lenin'in küçük bir
büstü ile masanın arkasındaki
bir tablosu süslüyor. Masasının
üzerinde de Lenin'in özlü bir sö-
zü: "Parti, namusumuzdur."
Cerhan Murtaza'ya göre Ka-
zakistan birkaç yü içinde Latin
alfabesini kabul edecek. Kiril al-
toya önerildiğini söylüyor. "Bü-
yük bir olasıhkla Kazakistan'ın
yeni bayrağı bu olacak" diyor
Murtaza.
Lenin ve bozkurt. Bir araya
gehneleri olanaksız gibi görülse
de Kazakistan'da oluyor. Mur-
taza, cümleleri özenle seçip bir-
biri ardına sıralıyor:
"Kazakistan'ın örnek alacağı
tek ülke Türkiye'dir. Biz bunu
ekonomik anlamda alıyoruz.
Türkiye'nin kısa süre içinde ba-
şardıklannı biz de başarmak is-
tiyoruz. Bn düşünce Kazakistan
yönetiminin hemen hemen her
aşamasında kabul görüyor.
Türkiye, bizim için bir çekim
merkezi. Ekonomisiyle, dünya-
daki konumuyla bunu hakedi-
yor."
Murtaza, Pan-Türkizm'in bir
hayal olduunu düşünüyor, an-
cak Kazak gençleri arasında mil-
liyetçiliğin giderek prim yaptığı-
na dikkat çekiyor ve "Bence
Türklerin ekonomik birligi ol-
sun. politik birliği olmasın"
diyor.
Dışanda hava artık karanhğa
çahyor. îs, yerini kara bırakıyor.
Ipek Yolu Caddesi hâlâ kıpır kı-
pır. Koşuşturmaca bütün hızıy-
la sürüyor. Bir grup Rus ve Ka-
zak genci yüksek sesle şarkı söy-
lüyor. Yaşlı bir Kazak, zikzaklar
çizerek karşıya geçmeye çalışı-
yor. Belli ki sarhoş.
Içki, Kazaklann yaşarrunda
önemli bir yer tutuyor. öğlen sa-
atlerinden başlayarak konuştu-
ğunuz her kişinin ağzından içki
kokusu ahnanız olası. Ha, bir de
altın dişler. Erkek kadın her Ka-
zağın dişlerinden bir bölümü al-
tm. Ruslar da bu modaya uy-
muş.
Bir otobüse athyoruz. Otobü-
sün yarısından fazlası Rus. Ya-
bancı olduğumuzdan, herkes
merakla bizi izliyor. Aralarında
altm dişlerini göstere göstere gü-
lüyorlar. Bir Kazak yanımıza
yaklaşıp İnginzce nereli olduğu-
muzu soruyor. "Türk" deyince
kucakbyor. Öğrenciymiş. Alma
Ata'nın, akşamlan tekin olma-
dığını, hırsızhğm, soygunların
arttığını söylüyor.
Parlamento binasının önün-
den geçiyoruz. Cadde ışıl ışıl.
Lenin, kaidesinin üzerinden gü-
lümsüyor. Kazak genci; Lenin-
in ve diğer komünist sımgelerin
buralardan kaldırılmasırun çok
zor olduğunu anlatıyor. Çünkü
yönetimde bulunanların hemen
hemen hepsinin, demokratız de-
melerine karşın, eski komünist
olduklannı üstüne basa basa yi-
neliyor.
tneceğimiz yere yaklaşıyoruz.
Kazak genci, bizimle gelmek is-
tediğini, bizi birisiyle tanıştıra-
cağım söylüyor. Kar, yoğunlaşa-
rak yağıyor. Astragan kalpakla-
nn, berelerin, yün başhklann al-
tında Kazaklarla Ruslann yüz-
leri birbirine kanşıyor.
İşadamlannın Pan-
Türkizmi
Kazak genci ile birîikte Alma
Ata'nın en büyük oteli Kazakis-
tan'a yöneliyoruz. Bir yerlere te-
lefon ediyor. Sonra kendimizi
çok iyi döşenmiş, Batıh anlam-
da 5 yıldızlı bir otelin lüksünü
aratmayacak bir odada buluyo-
ruz.
Adının Marat Sarzhanov ol-
duğunu soyleyen birisi gülerek
ve çok sıcak biçimde bizi karşı-
lıyor. Çok akıcı bir Fransızcası
var. Odadaki masarun üzeri, vis-
kiler, Alman çikolatalan, bira-
lan, birinci sınıf olduğu rengin-
den belli olan havyarlarla dolu.
Masanın etrafı daha da ilginç.
Çok güzel iki Kazak kadını tüm
dişilikleriyle gülümsüyorlar.
Sarzhanov, tanıştu-ıyor. Ikisi de
çok iyi lngilizce biliyor. Evliy-
mişler, Sarzhanov ve ortağı, çok
yakın arkadaşlanymış.
Sarzhanov, ithalat ve ihracat
işiyle uğraşıyor. Her ay Kanada
ve ttalya'ya gidiyor. Sovyetler-
in mutlu insanlarından biri.
Söyledikleri ilginç:
"Bir Türk ortak pazan oluş-
sa, herkes için çok iyi olur. Bi-
zim yapüğunız is, Ruslannkinin
yanında çok geride kalıyor. Belli
bir hacmin uzerine çıkamıyonız.
Bunun için, büyümek için tüm
Türkleri içine alacak bir ekono-
mik oluşumu destekliyoruz. Bu
konuda diger Türki cumburiyet-
lerle işbiriiği başlattık. Bu du-
rumda, Türkiye bizim açımız-
dan çok önemli. Türkiye, bizim
Batı'ya açılan kapımız olabilir.
Orta Asya, ner şeyiyle büyük bir
kapasiteye sahip. Bunu neden
degerlendirmeyelim ya da Rus-
lara bırakalım. Kazakistan'da
kime sorsanız bunu söyleyecek-
tir. Türkiye, bizim için şimdi bir
kıbledir."
Kızlar çok güzel gülümsüyor.
Sis, kar, kurt havası burada an-
lamını yitiriyor. Kızlar da Türki-
ye*yi çok merak ettiklerini, tele-
vizyondan gördükleri kadanyla
hayran olduklannı anlatıyorlar.
Aynlırken, ayaklanmız geri ge-
ri gidiyor.
Yarın: Kazak
steplerinde
kımız şöleni
Diyanet Işleri Başkanı Said Yazıaoğlu'dan Cumhuriyet'e demeç
'SSCB'ye 20 bîn Kuran gönderdîk'
HAKAN AYGÜN
ANKARA — Diyanet tşleri
Başkanlığı, "Dış Türkler"e yö-
nelik atağa geçti. tlk aşamada
Azerbaycan'a 20 bin Kuranı Ke-
rim ve çok sayıda dini yayın
gönderilirken Azerbaycan,
Türkmenistan ve Tataristan gi-
bi Türki cumhuriyetlerden gelen
200 gence de Türkiye'de dini
eğitim verüiyor. Diyanet tşleri
Başkanı Prof. Sait Yazıcıoglu
Türki cumhuriyetlerden gelen
istekleri karşılamada yetersiz
kaldıklannı belirterek dini yaym
basma ve din adamı yetiştirme
faaliyetlerini "maballinde
gerçekleştirmevi" planladıklan-
nı söyledi. Yazıcıoglu, "Bu kar-
deşlerimize yardım etmek veci-
bedir. Biz ilgi göstermezsek,
peşlerinde başkalan var" diye
konuştu.
Diyanet tşleri Başkanı Yazı-
cıoğlu'nun sorularımıza verdiği
yanıtlar şöyle:
— Diyanet, Türki cumhuri-
yetlere yönelik faaliyetlere giriş-
ti. Siz de Diyanet'in resmi ya-
ym organında, kuruluşun hiz-
met vereceği kitlenin sayısını
150 railyon olarak açıkladınız.
YAZICIOGLU — Doğru-
dur, benim ifademdir bu. Kas-
tim şu, bize çeşitli cumhuriyet-
lerden çok sayıda heyet geliyor.
Türkiye'de ne hizmet veriliyor-
sa, onu istiyorlar. "Biz cami ya-
pacağız, bize kaynak verin" di-
yorlar. "Carailerde bize ibadet
ettirecek din adamı yok, bizim
gençlerimizi alıp yetiştirin" di-
yorlar. Bu istekleri karşılamak
da maddiyata dayanıyor.
— Yani siz Türki cumhuri-
yetleri hizmet alanınız içinde gö-
ruyorsunuz?
YAZICIOGLU — O insanla-
ra bizim yardımcı olmamız la-
zım. Başkalan onlann peşinde
koşuyor, onlar bizim peşimizde
koşuyor.
— Niye Suudi ArabisUn'a
değil de bize geliyorlar?
YAZICIOGLU — Kafalann-
daki Türkiye imajı çok değişik.
Belki Türkiye'yi olduğundan
çok daha güçlü, çok daha zen-
gin bir ülke gibi görüyorlar. Irk
bağıda var. Türkmenistan'dan
YAZICIOGLU — Yok, ama
ilk istek onlardan geldi. Biz de
onlara Kuranı Kerim gönder-
dik. Yakınlık açısından da, ula-
şım açısından da ilk onlar oldu.
Belki Sarp'tan yakın oluyor. Di-
ğer cumhuriyetlere de Azerbay-
can dağıtacak. Gönderdiğimiz
Kuranı Kerim'ler hem Arapça
hem de Türkçe açıklamalı.
— Dini yayınlar olarak neler
gönderdiniz?
YAZICIOGLU — tlmihal
bilgilerini ihtiva eden yayınlar
YAZICIOGLU — Şimdi
gençleri bize gönderip imamhk
yapacak şekilde eğitmemizi isti-
yorlar. Biz, eğitiriz diyoruz,
ama sıkıntılar var. Biz 15-20
yaşlannda eğitilebüir cağda olan
gençler istiyoruz. Onları eğite-
lim, cemaatin önüne geçip reh-
berlik yapabilsinler istiyoruz.
Fakat aralanna 30-40 yaşmda
çoluk çocuk sahibi insanlan ko-
yuyorlar. Türkiye'ye gidiliyor-
muş diye gelenler var. Sizin ga-
Diyanet Vakfı'ndan burs sağla-
dık. Yüksek öğrenim görebil-
meleri için.
— Hangi ülkelerden geldiler?
YAZICIOGLU — Azerbay-
can'dan, Türkmenistan'dan,
Kazan, Tataristan tarafından
gelenler var. Moğolistan'dan is-
tek var. Özbekistan yok. Gür-
cistan'dan hatırlayamıyorum.
Toplam 200 kişi var. Bunlara
pratik olarak dini konuları öğ-
retiyoruz. Belli bir eğitim mer-
kezi tahsis etmek istiyoruz. Bu-
azıcıoğhı dış Türkier için atakta olduklannı belirtti ve "Türki Cumhuriyetler'in
peşinde başkalan var. Onlar ise bizden yardım bekliyorlar" dedi. Diyanet İşieri
Başkanı talepleri karşılamakta yetersiz kaldıklarını da bildirdi.
bir heyet bana diyor kı "Siz bi-
zim oralardan kalktınız burala-
ra geldiniz, biz kaldık oralar-
da." Bu şekilde yaklaşıyor. El-
bette Türkiye'yle hissi bağlan-
nın olması çok doğal.
20 bin Kuran
— Türki.cumhuriyetlere yö-
nelik neler yaptınız?
YAZICIOGLU Şimdi
Azerbaycan'a 20 bin Kuran
gönderildi. Diyanet Vakfı da
kamyonlarla ohnasa da bu cum-
huriyetlere yayınlanmızı gönde-
riyor. Kuranı Kerim tabii en çok
istedikleri şey. 20 din adet da-
ha göndereceğiz.
— Diğer cumhuriyetlere de
gönderiyor musunuz?
YAZICIOGLU — Azerbay-
can'dan diğer cumhuriyetlere de
gönderilecek sanırım.
— Azerbaycan bir merkez
olarak mı düşuniildü?
gonderdik. Yani namaz nasü kı-
lınır, oruç nasıl tutulur, onları
anlatan kitaplar. Çok fazla da
bir şey gönderemiyoruz. Sade-
ce tslamın temel esaslanm kısa
bir şekilde özetleyen kitapları
gönderebiliyoruz. -
— Cumhuriyetlerde bu konu-
da bir açlık var mı?
YAZICIOGLU — Fevkalade
açhk var. Tahmin ederaeyeceği-
niz kadar. İki sefer gittim. Her
taraftan çağınyorlar ama yeti-
şemiyorum. Fevkalade talep
var. 70 yıl bu işler çok geri pla-
na itilmiş. Hiçbir şey bilmiyor-
lar, ama milli ve dini duygulan
çok kuvvetli, fevkalade büyük
öğrenme arzulan var. Yardım-
a olmayı hem dini hem de vic-
dani bir görev kabul ediyoruz.
— Türkiye'ye dini eğitim için
gönderilen gençler de var. Ga-
zetemizde bu konuda haberler
çıkmıştı.
zetenizdekı iki kişiyi okuyunca,
o kadar asabım bozuldu ki. On-
lann yeri oraa değil ki. Üniver-
site bitirmiş, yüksek ihtisas ya-
pacak adamlan göndermişler.
Onlara verebileceğimiz bir şey
yok ki. Ondan sonra başlıyor şi-
kâyetler. Yahu, senin statünde-
ki bir adama benim verebilece-
ğim bir şey yok ki.
— Kaç kişi geldi böyle?
YAZICIOGLU — 200e ya-
kın var. Bir kısmı iş bulmak için
geliyor. Bizim isteklerimiz, eği-
tilebüir yaşta olsun bir, müraca-
atlarını Moskova'daki büyükel-
çiligimize yapsınlar iki. Kendi
başına gelenler oluyor. Olmaz
ki böyle. Moskova Büyükelçili-
ğimiz kanahyla bize gelmesi la-
zım. Böyle bir kargaşa var. Ni-
zama bağlamak lazım.
— Gclenlere ne tür yardımda
bulunuyorsunuz?
YAZICIOGLU — Bazılarına
nun dışında imam hatip lisele-
rine gitmelerini tavsiye ediyo-
ruz. Master, yüksek lisans eği-
timi yapmak isteyenler var. On-
lara da diyoruz ki siz işlerinizi
gidin üniversiteyle halledin, biz
de bannmanıza yardımcı ola-
lım. Burs gibi kaynak tahsis
edelim. Arka planda bizim bir
beklentimiz yok. Üzerimize dü-
şen bir vecibe bu. tlgi göstermek
lazım. Göstermezseniz peşlerin-
de başkalan var.
— Dışisleriyle işbiriigine gidi-
yor musunuz?
YAZICIOGLU — Yazışma-
lanrruz oluyor zaman zaman. tşi
öyle yürütüyoruz. Dışişleri de
hadiseye sıcak bakıyor. Çok ani
geliştiği için biraz hazırhksız ya-
kalandık. Dışişleri'nde koordi-
nasyon toplantıları yapılıyor.
Milli Eğitim Bakanlığı, Diyanet
tşleri Başkanhğı katıhyor. As-
lında bu işle ilgili olarak bir ku-
ruluş oluşturulmah. Daha sağ-
hklı olur.
Hedefler
— Geleceğe yönelik hedefle-
riniz neler? Her yıl belli sayıda
ögrenci getnrtmeyi düşünüyor
musunuz?
YAZICIOGLU — Öyle bir
planlama yok, ama geldikçe gö-
rüşüyoruz kendileriyle. Mesela
Cumhurbaşkanımıza bir cum-
huriyet başkanı geliyor. Yanın-
da din adamlarını da getiriyor.
Onlarla görüşüyoruz. ıstekleri-
ni tespit ediyoruz. Mesela rama-
zanda eleman istiyorlar. Dön-
düğümüz zaman büyükelçüiği-
miz kanahyla bunlan bize res-
mi olarak iletin diyoruz. tstek-
lerini de not alıyoruz ama.
— Ne kadar din adamı gön-
derdiniz?
YAZICIOGLU — Geçen yıl
15 tane gönderdim. Azerbay-
can'a beş, Öz Kırgızistan'a beş
tane, bir tane Moğolistan'a, di-
ğer lerine de işte.
— Diyanet teşkilatı, cumhu-
riyetlere uzanacak mı?
YAZICIOGLU — Mosko-
va'da müşavirlik, BakU'de de
bir ataşelik açtık. Sürekli bir gö-
revli bulunduruyoruz. Başkon-
solosluk açılan yerde açma im-
kânı var. Dışişleri diğer cumu-
huriyetlerde başkonsolosluk aç-
ükça, biz de ataşe göndereceğiz.
— Bu istekleri karşılamak
için neler duşünüyorsunuz?
YAZICIOGLU — Dini ya-
yınlann mahallinde üretilmesi,
din adamlannın mahallinde ye-
tiştirilmesini düşünüyoruz.
Yoksa Türkiye'de başa çıkama-
yız. Bir de bunlar bütçe mese-
lesi.
; ALEVİLİK KONUŞULUYOR
Alevilik halka öğretilmeli
Kadim Durmaz (Tokat)
Samimi davranan tslam bilginleri, Alevüiği araşürmalı, ger-
çek bilgileri ve ibadet şekilleri halka anlatılmalı, öğretihneli-
dir. Radyo, TV ve il müftülükleri aracuıgı ile Alevi tophımuna
ulaşılmalı, Allah'ı, Peygamber'i ve kitabı bir olan bu kişiler
ve kitleler arasındaki ikilik giderilmeli ve toplumsal barışa gi-
den yol açık tutulmalıdır. Bunlan düzenleyecek devlet biri-
mine elbette ki gereksinme vardır.
Diyanet Sûnnilere hitap ediyor
Hasan Dikeç (K.Maraş)
Devlet tüm vatandaşlardan vergi almasına karşın Diyanet |
yalnızca Sünni kesime hitap eden bir kuruluş. Biz yıllarca ken- ı
di dedelerimize nasıl bakıp beslemişsek Sünni kesimdeki va-
tandaşlar da kendi hocalarını beslemeliler.
Diyanefte bağımsız daire gerek
Ali Gökvelioğlu (Alevi dedesi)
Ataturk ilke ve inkılaplarına bağh herkese ve insana in-
sanca bakan bir felsefeden yanayım.
Biz de Alevi inancına bağlî büyük bir kitleyiz. Nasıl ki di-
ğer inanç sahipleri inançlannı özgürce ve devlet himayesin-
de rahatlıkla yaşıyorlarsa biz de inançlanmızı özgürce
yaşamak ve ibadetimizi özgürce yapmak istiyoruz.
Devlet eliyle ve devlete ait yayın organlarıyla Alevilik hak-
kında bilimsel yayınlar yapıhnah, Aleviler arasında bilmemez-
likten kaynaklanan farklılıkların giderilmesi ve
sistemleştirilmesine öncülük yapılmalıdır.
Bugüne değin Kuran kurslanna Alevi çocuklan alınmıyor-
du. Kaldı ki bu kurslarda Alevilikle ilgili bilgi de verilmiyor.
Alevi çocuklanmn bu kurslara alınmasını ve Alevilikle ilgili
bılgilerin verümesini düiyoruz.
Muharrem ayında devlet yeterli açıklamayı yapmalı ve bu
ayın kutsallığı anlatılmalı, böylece bilgilendirilen kitleler ara-
sındaki bilgi uyuşmazlığı ortadan kaldınlmalıdır. Mezhep-
ler arasındaki kınamalar, horlamalar yok edilmelidir.
Alevi toplumlanna tarikat evlerinin yapılması gereklidir.
Tüm bu istek ve uygulamalan yönetecek ve yönlendirecek
biçimde Diyanet tşleri Başkanhğı'nda bağımsız bir dairenin
oluşturulması zorunludur.
Hoşgörü geliştirilsin
Mahmut Gıirel (Tokat)
Barış insan sevgisinden ve hoşgörüden geçer. tbadet Al-
lah'a ulaşmak için bir araçtır. Herkesin inanç özgürlüğü içinde
yaşamasından yanayım. Devlet bu hoşgörüyü geliştirecek ve
yaygınlaştıracak önlemleri aünah, halkı inanç alanlannda bil-
gilendirmelidir.
SCRECEK