19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 ARALIK 1991 HABERLER CUMHURİYET/5 Meclis'te kabul edüen yasanın imzalanması için ÖzaVın dönüşü beklenecek Iferel seçim topu ÇankayadaANKARA (Cmnhuriyet Bttrosu) — Başbakan Söleyman Demirel, yerel seçimlerin ertelenme- sini öngören yasanın imzalanması için Cumhur- başkanı Turgnt Özal'ın bekJeneceğini belirterek "Yangından mal kaçınr duruma gdemeyiz" de- di. Demirel'in bu açıklama ile son anda Cum- hurbaşkanı Vekili Hüsamettin Cindonık'un ya- nında yer alması üzerine SHP lideri Erdal Inö- •n de "Biz seçimden korkmuyoruz. Bu bizi etkilemez" dedi. Ara yerel seçimlerin ertelenme- sine ilişkin yasa önerisi dün TBMM'de kabul edi- lirken, SHP'li bazı mUletvekilleri çekimseT oy kullandı. TBMM Başkanı Hüsamettin Cindoruk, yerel seçimlerin ertelenmesini öngören yasa önerisini, Cumhurbaşkanhğına vekâlet süresince imzala- mayacağını, yakın çevresi aracılığı ile bildirince dün gözler Demirel'e çevrildi. Başbakan Demi- rel, "Bu pazar yapdacak seçimler varsa yapıl- sın, luyamet mi kopar" diyerek yerel seçimlere yeşil ışık yakınca bu kez koalisyon ortağı SHP'nin tavn beklendi. SHP lideri Erdal Inönü de gazetecüerin "Bu gelişme sizin hazırlıklannıza ters değil mi" s o rusu uzerine şöyle yanıt verdi: "Hayır, hayır. Biz de onun peşindeyiz. Biz seçimden kaçmıyornz ki. Bu bizi etkilemez." ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz ise Cin- donık'un erteleme yasasını imzalamayacağını umduklarını belirterek "20 Ekim seçimierinden önce bizi ber fırsatta secime davel edenlerin ik- tidar olduklan Uk günde seçimden kaçma yolun- da bir kanun çıkarmak istemeleri, bu partilerin ayıbıdır, bu ayıbın izlerini sflemeyecekkrdir" de- di. Ara yerel seçimlerin ertelenmesine ilişkin ya- sa önerisi dün TBMM Genel Kurulu'na geldi. Yasa önerisinin genel kurulda öncelikle ele alın- ması tartışılırken söz alan SHP Ankara Millet- vekili Miimtaz Soysal, iklim koşulları ve halkın seçimlerden bıkmasının, yerel seçimlerin tümü- nün bir araya toplanmasının gerekçesini oluştu- ramayacağını savundu. Soysal, "Beİki siyaSal sa- kıncalar vardır. Belki partilerin iç durumlan ve birbirlerine karşı durumlanyla ilgili sakıncalar vardır. Ama bu sakıncalar gecerti sayılamaz" di- yerek öneriye karşı çıktı. Daha sonra tasarının tümü üzerinde yapılan oylamada DYP ve SHP milletvekilleTİ kabul, ANAP ve RP milletvekil- leri ret oyu kullandı. DSP'liler ile SHP'den De- niz Baykal, Uluç Gttrkan, Algan Hacaloglu, Miimtaz Soysal ve Adnan Keskin'in de aralann- da bulunduu bir grup çekimser kaldı. Tasarının görüşülmesi 91'e karşı 135 oyla kabul edildi. Tasannın maddeleri tartışılırken de muhale- fet milletvekilleri hükümeti suçladı. RP'den Ali Oguz, iktidar partilerini seçimden kaçmakla suç- larken, ANAP'tan Orhan Ergüder de önerinin anayasaya aykırı olduğunu savundu. DYP'li Coşkun Kırca da öne süriilen gerekçeleri Ana- yasa Mahkemesi'nin ciddi bulmayacağıru belir- terek öneriyi eleştirdi. RP, ANAP ve DSP'lile- rin, maddeler üzerinde veraikleri onergeler red- dedilirken, önergenin tümünün oylanmasından önce RP'liler yoklama yapılmasmı istediler. Meclis çoğunluğunun bulunduğu saptandıktan sonra yapılan oylamada "yerel seçimlerin yüda, iki kez yapümasım" öngören öneri, DYP ve SHP'lilerin oylarıyla kabul edildi. Cumhurbaşkanı Özal'a vekâlet eden Cindo- nık'un, yasa için normal prosedürü uygulaya- rak Cumhurbaşkanhğı hukuk uzmanlanna in- celenmek üzere göndereceği belirtildi. 13 aralık günü Türkiye'ye dönecek olan Özal'ın, 15 gün- lük inceleme süresini kullanması halinde 22 ara- lıkta ilan edilen Lüleburgaz, Bakırköy, Keskin, Bahşüı ve Sarayönü belediye başkanlığı secim- lerinin gerçekleşmesi bekleniyor. trvsan Haklan Günü'nün gündeminde Eskişehir Cezaevi de vardı Hükümete övgü^ÖzaFa yergîıİç Poliüka Servisi — Insan Haklan Günü, dün çeşitli etkin- liklerle kutlandı. Başta Ankara ve tstanbul olmak üzere pek çok ilde, toplantılar ve paneller dü- zenlendi. Törenlerin ve toplan- tılann ortak gündemi, işkence ve öteki hak ihlalleriydi. Cum- hurbaşkanı Turgut Özal ise Es- kişehir Cezaevi'nin kapatılma- sına ilişkin demeci nedeniyle en çok konuşulan ve eleştirilen ki- $i oldu. Cumhurbaşkanı Özal, tnsan Haklan Beyannamesi'nin ya- yımlanmasının 43. yıldönümü dolayısıyla bir mesaj yayunladı. tnsan haklan olgusunun, cum- huriyet ile birlikte Türk ulusu- nun bilincinde giderek yerleşti- ğini ve yaşarrunda anlamh bir yer tuttuğunu kaydeden Cum- hurbaşkanı özal, şunlan söyle- di: "tnsan Haklan ve temel öz- gürliiklerin konınmasına ve ge- Uştirilmesine büyiik önem veren Türkiye, bu yd içinde TBMM bünyesinde bir insan haklan ko- misyoDU oluşturmuş ve taraf ol- dugu uluslararası sözleşmelerin en iyi şekilde uygulanması için gerekli önlemleri almıştır. Ayn- ca yeni hükiımelle insan hakla- nndan sorumlu bir devlet ba- kaalıgı oluşturulmustur. Türk- iye, kendi yurdu içinde insan •aklanna ve temel özgürlükle- re nymayı ve saygıyı ea ileri dü- zeye yükseltirken, uluslararası alanda da her fonımda bu yol- da çalışmaktadır." Cumhurbaşkanı Vekili HSsa- mettin Cindoruk, tnsan Haklan Günü dolayısıyla yayımladığı mesajda "İnsan haldaruu içi- mlzde hissetmeliyiz. Bn deger- leri en ust düzeyde saygın hale getinneliyiz" dedi. Cindoruk, mesajında TBMM'nin insan haklan önündeki tüm engelleri ortadan kaldırmaya kararlı ol- duğunu vurguladı. Demirel, 10 Aralık İnsan Haklan GUnü dolayısıyla ya- yımladığı mesajda, hükümetin, özgürlükçü katılımcı ve her an- lamda tam demokratik rejimi, Türk milletınin doğal ve vazge- çilmez yaşarn tarzı olarak gör- düğünü belirtti. SHP Genel Başkanı ve Baş- bakan Yardımcısı Erdal İnönii, İnsan Haklan Derneği tarafın- dan Altındağ Belediyesi Yunus Emre Kültür Merkezi'nde dü- zenlenen törende konuşurken "Adalet mekanizmasından iş- kence iddialannı ortadan kaldır- mak için hızla yasal düzenleme- lere girişiliyor" dedi. insan Haklan Bakam Meh- met Kahraman da bakanhk ola- rak işkencenin önlenmesi, her- kesin ana dilini ve kültürünü koruyabilmesi ve insan haklan- nın geliştirilip korunabilmesi için yoğun çaba göstereceğini söyledi. İHD Genel Başkanı Nevzat Helvacı ise Türkiye'nin BM üyesi 88 ülke arasında insan haklan açısından 66. sırada yer aldığını bildirdi. Hükümet programmı, insan haklan konu- sunda "umut verici" olarak ni- teleyen Helvaa, "Ancak terör- le Eskişehir Cezaevi'nin boşal- tılması arasında ilişki kurarak insan haklanndan 'laf' diye söz eden insan haklan savnnucula- nnı ve basını suçlayan Cumhur- başkanı Sayın Turgut Özal'ın İNSAN HAKLARI GECESt — tnsan Haklan Derneği htanbul !?ubesi'nce dün gece Kadıköy Ca- ferağa Spor Salonu'nda "tnsan Haklan Gecesi" adıyla bir şölen duzenlendi. Gecenin sunuculugu nu, sinema ve tiyatro sanatçılanndan Halil Ergün ve Nur Sürer yaptı. Geceyi, tribiinleri dolduran binlerce kişi izledi. (Fotograf: SUAT KOZLUKLU) konuşmasını esefle karşıladık" dedi. lnönü'nün salondan aynlma- sının ardından kürsüye gelen RP Şanlıurfa Milletvekili Ibra- aim Halil Çelik, zaman zaman dinleyicilerle karşılıklı atışarak bir konuşma yaptı. Kendisini "Bir Kürt, inanan bir Kiirt" di- ye tanımlayan Çelik. Leyla Za- na ve Hatip Dicle'yi anımsata- rak "Meclis'te kendi inançlan- na göre yemin edenlere taham- miil edemeyenlerin bu sonınla- n çözecegini sanmıyonım" de- di. Dinleyicilere, "Kemalist re- jimi sorgulamak zornndasınız. Var nusınız? Hodri Meydan" diye seslenen Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü: "tnançlanndan dolayı üniversite kapüannda bekleülen kıdanmızın haklan ne olacak? Bir metre bezden korkmayın beyler." ANAP Genel Başkam Mesut Yılmaz ise yaptığı yazılı açıkla- mada partisinin insan haklan sorunlanna "köklii biçimde el attıgmı" söyledi. özal'ın Eskişehir Cezaevi'nin kapatılmasına ilişkin demeci, İHD tstanbul şubesinin tnsan Haklan Günü dolayısıyla Sulta- nahmet'te düzenlediği törende de eleştiri konusu oldu. öte yandan Uluslararası Avukatlar Birliği'nin bu yıl Meksika'da kabul ettiği "Her- kes için hak arama özgüıiügü uluslararası şartı" dün tstan- bul'da 10 ilin baro başkam ta- rafından törenle imzalandı. İnsan Haklan Haftası nede- niyle Istanbul Barosu lokalinde de bir toplantı yapıldı. Türkiye öğrenci Gençlik Dernekleri Fe- derasyonu (TÖDEF), Özgür- Der, Kam-Sen, Bem-Sen ve Sağlık Sen'li memurlar ile Dev- rimci Mücadelede Avukatlar adma hazırlanan bildirilerin okunduğu toplantıda, çeşitli oyunlar sergilenip konser veril- di. Basın toplantısı Kenger'den Türk'e müdahale ANKARA (Cumhuriyet Btt- rosu) — TBMM İnsan Haklan Komisyonu Başkanı Ahmet Türk'ün, tnsan Haklan Hafta- sı dolayısıyla düzenlediği basın toplantısı, MÇP ve RP'li iki milletvekilinin davetsiz katılı- mıyla ilginç bir 'çoksesli plat- fonn'a dönüştü. SHP'li Ahmet Türk, komisyona en çok başvu- runun Güneydoğu illerinden geldiğini belirterek konuşmasm- da Kürt sorununa ağırlık verdi. Ahmet Türk, 'bir insanlık suçu' olan işkenceyle yakından ilgüe- neceklerini de belirtti. Basın toplantısının sonlarına doğru, salona tnsan Haklan Komisyo- nu üyesi iki milletvekili girdi. MÇP kökenli ökkeş (Kenger) Şendiller izin almadan "Ben de bir şeyler söylemek istiyorum" diye söze girdi ve Türk'ün şaş- kın bakışlan altında şöyle ko- nuştu: "tşkence tezgâhmdan geçmiş biri olarak buradayım. Universitelerde başörtü yiiziin- den yüzlerce öğrenci cezalandı- nlıyor. Orduda subaylann dini rnaoçlannı yerioe getirmelerine izin verilmiyor." Daha sonra RP'li Hasan Mezarcı da bir ko- nuşma yaparak "Allah'ın var- hgtnın tartişdabndiği bir ülkede, Mnstafa Kemal'e dokunulmaz- hk getirmek gibi birtakım çag- dışı yasalar kaldırümalıdır" de- di. 11 yıl cezaevinde kalan sosyolog İsmaüBeşikçi Curryhuriyel'msorulannıyanıtladı Beşikçi: Kiıııse yazmamı îstemiyorTURAN YTJLMAZ ANKARA— Kürtçe bilme- mesine karşın, 52 yıllık ömrü- nün, 11 yıl 3 ay 20 gününü "Kürtçülük"ten cezaevlerinde geçiren bir bilim adamı; sosyolog-yazar Dr. tsmail Beşik- Çİ- En son, geçen ay cezaevine gi- rip çıktı. Cezaevinde zorla saç- ları kesildi. Karanlık ve soğuk bir hücrede tutuldu. Tabii, ken- disiyle söyleşirken akla gelen ilk soru da bu oluyor; "HJç Kflrtçe bflmeden, Kürtçülük yapmak ve bu nedenle yıllarca cezaevinde luümak nasd oluyor?" Yanıtına, kendisi de gü- lümsüyor: "Başta hiç Kiirtce bUmiyor- dnm. Sonra, cezaevlerinde biraz biraz öğrendim. Ama meramı- mı anlatacak kadar bile degil. Tabö, bu önemli bir eksiklik. ögrenmek gereldyor." Türkiye'nin, istisnasız her ki- tabı toplatüan, hatta kitapçıla- ra çıkmadan daha matbaada iken el konulan yazan kitapla- nnın "tezgâh altında" değil de rafta durduğu tek yerde, yayın- cısının bürosunda sorulanmızı yamthyor: Onur tşham'ndaki, Yurt Yayınevi'nde... — Tanımlamanm istesek, na- sd bir insansınız? BEŞtKÇl — Dürüst bir kişi. — Çok sık cezaoine girip çı- kıyorsunnz. Dışarda oldugunuz zamanlar neler yaparsuuz? BEŞtKÇt — Bazı projeler var. Bunlar şimdiye kadar yapı- lan çalışmaların benzeri. Bu ça- lısmalan sürdürüyorum. Çok planlı ve programh bir çalışma olduğu söylenemez. Zaten mev- cut planlara veprogramlara da devlet tarafından sık sık müda- hale yapılmaktadır. Üstelik bu müdahalelerden sonra derlenip toparlanmak, kaldığın yerden devam etmek oldukça zor olu- yor. Bol bol okuyonım, sinema- ya, tiyatroya pek gidemiyorum. — Eşiniz, sık sık iceri girip çıkmanızdan rahatsız olmuyor BU? BEŞtKÇt — Esim Leman, emekli öğretmen. 25 yıldır evli- yiz. Tabii, epey zorluklar yaşa- dı. özellikle tayinler konusunda Kitap yazmamı ne eşim ne de ailem istiyor. Bunu bana söylüyorlar. Bundan sonra doğru dürüst bir iş bulamayacağım açık. Herhalde bunu gördüklerinden olsa gerek, bu konudaki talepleri de gittikçe azaldı. Eşim emekli öğretmen. 25 yıldır evliyiz. Epey zorluklar yaşadı. Özellikle tayinler konusunda. Ama öbür türlü pek rahatsız edilmedi. Çünkü ben kolay bulunan biriyim. Başta hiç Kürtçe bilmiyordum. Cezaevinde biraz öğrendim. Ama meramımı anlatacak kadar bile değil. ama, öbür türlü pek rahatsız BEŞtKÇl — Ailem, tskilip^ edilmedi. Çünkü, ben kolay bu- te yasıvor. Ablam, ağabeylerim lunan biriyim. Istedikleri an be- ni buluyorlardı. Sadece bir kez, ben içerdeyken, gelip beni ara- mışlar, bulamayınca 'seni götürelim' demişler. Bu yüzden bir sıkıntı çekti. — Size "Artık yazma, başka bir iş bol" demiyor mu? BEŞtKÇt — Ashnda, benim kitap yazmamı ne eşim ne de ai- lem, istiyor. Bunu da bana söy- lüyorlar. Ama, bundan sonra doğru dürüst bir iş bulamayaca- ğım da açık. Herhalde bunu gördüklerinden olsa gerek, bu konudaki talepleri de gittikçe azaldı. — Ya aikniz? Muhittin ve Vasfl, ablam hariç hiçbiri okur yazar değil. Ablam ilkokul mezunu. Yani yazdıkla- nmı hiçbiri henüz okumuş de- ğil. Ama, yazmamaını istiyorlar. — tstisnasu her kttabmız top- lanıyor. Bu durnmda nasd geci- niyorsunuz? BEŞtKÇt — Çok masrafun olmuyor. Ben çok kanaatkâr in- sanım. Asıl harcamam kitap, dergi ve gazete konusunda olu- yor. — Siz, çok yazan bir insansı- nız. Kendinizi iyi bir yazar ola- rak niteliyor musunuz? BEŞtKÇt — Kendimi yazar olarak nitelemiyonım. Hele he- le iyi bir yazar hiç değilim. — tyi bir yazar örneginiz var mı? BEŞtKÇt — Yalçm Küçük'ü çok beğeniyorum. Yazarlığına gıpta ediyorum. — tskilip gibi, çok tutncn bir yerde dogup büyüdünüz. Şimdi ise çok radikal düşüncelere sa- hipsiniz... BEŞtKÇt — Bunu bazen, ben de kendi kendime soruyorum. Bilimle ilgili olsa gerek. Ortada birtakım olgular var. Bunlan kavramak, araşürmak, sonunda da bulduklarımzı yüksek sesle ifade etmek dürüstlüğüne ve ce- saretine sahip olmak. Bunlar bi- limin özellikleri. Çok şey büi- yorsunuz, ama kamuya açıkla- yamıyorsunuz. Çevrenizdekilere fiskos fiskos anlatıyorsunuz, bu bilim değil. Siz düşüncelerinizi açıklayacaksmız, birileri de sizi eleştirecek. Bilim, bunu yap- mak. Yani, Kürt sorununu büip bunun yerine örneğin gecekon- du ya da nüfus konusunda araş- tuma yapmak, bu ahlaki bir ta- vır değil. Ben sadece bilim ada- mı ahlakının gereklerini yerine getiriyorum. — Ya toplanacağını bile bile kitap yazmak. BEŞtKÇt — Kitap toplanı- yor, ama siz de düşüncenizi ka- muya açıklamış oluyorsunuz. Toplanıyor olması, 5 bin kitap basüıyor diyelim, hepsi polisin eline geçiyor demek de değil. Bu biraz da yaymevinin becerisine bağh. Sonuçta, elinizde birkaç kitap bile kalsa, düşünceniz gün ışığına çıkmış oluyor. Ben insa- nın, her koşulda görüşlerini açıklamasmdan yanayım. Yazar- ken devletin yaptınmlarını göz- önünde tutamazsınız. O zaman hareket alanınız daralır, hiçbir şey yapamazsmız. O halde, araş- tırmaalar ilk önce, olgulan ve olgusal süreçleri dikkate almak, onlan anlamak ve kavramak du- rumundadır. Bu aşamada, dev- letin nasıl davranacağını, baskı- sını, şiddetini dikkate almamak, yokmuş gibi davranmak duru- mundadır. Eserin yayınından, yani kamuoyuna sunulmasın- dan sonra ise devletin baskı me- kanizmalan işleyebilir. — Kitaplanntnn bep toplanı- yor olması, hiç bir kitabtnızı vit- rinde görememek, nasıl bir duygu? BEŞtKÇl — Kitaplann top- latıhnası, gizli gizli alınıp satılır biı durumda olması, Türk top- lumu adma büyük bir ayıp. Türk toplumunun Batı medeni- yeti dediğimiz kategorinin ne kadar dışmda olduğunu göste- ren en önemli gösterge, kanım- ca düşünceye yapılan baskı- lardır. SCRECİK TüSES'İN PANEÜNDE PROE KONGAR, KOALJSYONVADLANDIRDI: 'Doğru yol, sosyal demokrasidir'RUŞEN ÇAK1R Türkiye Sosyal Ekonomik Siyasal Araştırmalan Vakfı'run (TÜSES) düzen- lediği "Türkiye ve Güney Avrupa, De- mokratikleşme ve Sosyal Demokrasi" başlıklı uluslararası konferans, Portekiz, lspanya, ttalya, Yunanistan ve Türkiye1 den sosyal demokrat aydınların konuş- malanyla sona erdi. Konferansta Prof. Emre Kongar'ın yaptığı, "Türkiye'de siyasetin şizofrenik yapısı ve sosyal demokrasinin yol göste- rici işlevi" başhklı son konuşma geniş ilgi gördü ve tartışmalara yol açtı. Türkiye siyasetinde öteden beri şizofrenide oldu- ğu gibi iki kişilik çizgilerin hâkim oldu- ğunu savunan Prof. Kongar, buna örnek olarak "Hem çagdaş bir anayasa getirip hem sivil polhlkacılan asan 27 Mayıs'ı" ve "Hem askeri rejimin ürünu olup hem toplumu sivilleştirdiğini iddia eden ANAP'ı" gösterdi. Türk politik yapısının, DYP-SHP ko- alisyonu ile birlikte "sosyal demokrasi- nin psikiyatrik yol gösteridliğinde bu şi- zofreniden arınma şansına kavuştugunu" söyleyen Prof. Kongar şöyle devam etti: "DP iktidan döneminde mezarlıkla- nn bile aynlmasına yol acan o korkunç kamplaşmanın çocuklan bugunkü koa- lisyonun ortaklan oldu. Sagda gözüken parti, sosyal demokrat taleplere sahip çı- kıyor. Soldald parti de onun demokrat olduguna inanıyor. Ortada zorunluluk- tan dogmayan, gönüllü bir ortaklık var." DYP-SHP koalisyonunu bir "sosyal demokrat konsensus" olarak niteleyen Kongar, bu koalisyonu "Dogru yol, sos- yal demokrasidir" şeklinde adlandırdı. Koalisyonun basansını SHP'nin "kendi- dne verilen inanılmaz açık çeki, güveni" iyi değerlendirmesine, DYP tabanının "parti iist düzeyinin vardığı konsensus noktasına varmasına" bağlayan Prof. Kongar sözlerini şöyle tamamladı: •Sorun, DYP'nin kendi içinde sosyal demokrat ideolojiyi özumsemesi, SHP'nin de sosyal demokrat ideolojiye uygun politikaları hayata geçirebilmesi- dir." Prof. Kongar, dinleyicilerin sorulan- nı yanıtlarken, SHP içi mücadelelerin "kimlik değil, sandalye kavgası" oldu- ğunu belirtti. Koalisyonun "Sosyal de- mokrasi dogru yoldiır"a dönüşmesi ih- timalinin hatırlatılması üzerine de "Eğer sosyal demokrasiyi benimserlerse toplu halde o partiye geçebiliriz. Önemli olan partiler değil, sosyal demokrat hedeflerdir" yanıtını verdi. SENEGAL'DEN AHMET TAN İKÖ Sepeti DAKAR — Şu sırada ATnin 12 "Hıristiyan" ülkesi Hollan- da'da ortak geleceklerinin aynntılarını konuşuyor. Aynı şeyi İslam Konferansı Örgütü'nün (İKÖ) üyesi 46 İs- larn ülkesi yapmaya çabalıyor. Ama yalnızca çabalıyor. Çünkü İslam ülkeleri yıllardır somut bir ortak gelecek be- lirleyebilmiş değil. Bu durum, böyle bir zirveye Cumhurbaşkanı sıfatıyla ilk kez katılan Özal'ın belli ki canını sıkıyor. Ancak Cumhurbaşkanı'nın asıl canını sıkan AT'nin Türki- ye'yi sırf Müslüman olduğu için dışladığım anlaması. Özal'ın İslam Birliği'ne ciddi olarak eğilmesinin ve bu ko- nuda öneri geliştirmek istemesinin arkasında elbette BM'den sonra en geniş örgüt olmasının da payı var. Adı "zirve", ama IKÖ'nün en önde gelen ülkelerinin lider- leri yok. Suudi Arabistan Kralı Fahd, Mısır Cumhurbaşkanı Müba- rek, Suriye Devlet Başkanı Hafız Esad, Libya Lideri Kaddafı, sanki boykot etmiş gibi gelmemişler. Zaten Saddam da yok. Bu eksiklikleri Özal tamamlamaya çahşmak ister gibi. Konferansa bir "öneri paketi" sunuyor. Üyeler arasında kısa dönemde ihracat kredisi sigortası ve yatırım güvencesinden başlayarak uzun dönemde "ekonomik sınırların ortadan kaldırılması" hedefine dek uzanan çok kapsamlı bir birlik mo- deli öneriyor. Dünyanın giderek herkesin büyük p'ay aldığı bir tek pazar haline geldiğini, serbest piyasa ekonomisinin artık evrensel- liğinin kesinleştiğini anlatıyor. Bu anlamda Türkiye'de benimsetmek istediklerini İslam ül- kelerine öneriyor. Eski komünist ekonomilerin dağılmasının da AT'nin tek pa- zar haline gelmesinin de İslam ülkelerine iş olanağı açtığt- nadikkat çekiyor. Özal, Türkiye'de tam gerçekleştiremediği hedefleri, İslam ülkelerinin tümüne benimsetmek istiyor gibi. Bunun için kapsamlı bir "eylem planı" öngörüyor. Önümüz- deki yıl uzman gruplar oluşturulmasını ve yeni stratejiler üze- rinde çalışmaya başlanılmasını istiyor. Özal, bu isteklenni kürsüden ifade edemiyor. Yazılı olarak sunuyor. Ekonomik sınırların kaldırılması, tekpazara yönelinmesi, ihracat kredisi sigortası gibi yönleriyle Özal'ın İKÖ için öner- diği model, AT'yi anımsatıyor. Ama İKÖ'nün bir AT olması olanaksız. Buna ne coğrafya olanak veriypr ne de üyelerin nitelikleri. islamiyet, İKÖ üyesi Araplar arasındaki dûşmanlığı bile as- maya yetmiyor. • * • İKÖ, Özal'ın önerilerine ne ölçüde kulak verir, bilinmez. ilişkilere katkısı tartış- EkOnOÜIİk Sllllrtann ma götürmez. Örneğin Özal'ın İran Cumhurbaşkanı Rafsancani ile görüş- mesi, Ankara-Tahran ilişkilerine bir ılıklık getirdi. İki saatlik görüşme- de, taraflar, son pürüz- lerden, dünyadakı son gelişmelere dek birbirlerinin düşüncelerini öğrendiler. Rafsancani, Dışişleri Bakanı Velayeti ile birtikte görüşme- ye katıldı. Özal da Hikmet Çetin ile. Çetin, ilk kez ikili bir zirvede yer alıyordu. özal, Çetin'i ta- nıtırken Türkiye'deki siyasi iktidann el değiştirdığini de an- lattı. Bundan Türkiye'deki demokrasi ve kendi adma bir pay çıkarıyor gibiydi. Rafsancani'nin "Siyasetin işlemesi zor olmuyor mu" diye takılması üzerine, "Daha önce rakip olan partiler ortak hü- kümet kuruyor. Daha önceki benim partim muhalefete geçi- yor. Demokrasinin erdemı bu" yanıtını veriyor. Rafsancani, İran'ın üç sıkıntısını ortaya koyuyor: Silah yüklû gemiye el konulması, son hava operasyonu, Asya cumhuri- yetlerini tanımadaki rekabet. Özal, Rafsancani'nin bu sıkıntılannı şöyle dağıtıyor: — Gemi olayını siyasi tartışma konusu yapmadık. Olay ad- liyeye iletıldi. Türkiye'de adalet bağımsızdır. 16 aralıkta mah- keme kararını açıklar. — Son operasyon ise Saddam'ın yarattığı sorunun bir uzantısı. İyi komşuluğa gölge düşürecek bir yönü yok. — Sovyet cumhuriyetlerinden bağımsızlığına kavuşanla- rı desteklemek gerek. Bu konuda Türkiye ile İran arasında bir yaklaşım farkı yok. Bunu da Azerbaycan'ın İKÖ'ye tam üye olması için İran ve Türkiye'nin kulisi ortaklaşa yürütmeleri gösterdi. Özal, Rafsancani'den sonra KKTC Cumhurbaşkanı Denk- taş'la görüştü. Denktaş, karışık duygular içinde. Bir yandan zirvede "Cumhurbaşkanı" etiketi arkasına oturduğu ve ka- bul edilen kararda "Başkan Denktaş" denildlği için sevini- yor Öte yandan BM Genel Sekreteri'nin İKÖ'ye gönderdiği me- sajda, Kıbrıs'ta tek cumhuriyet ima edildiğı ıçın rahatsızlık du- yuyor. İslam ülkeleri dışişleri bakanlarının ağustos ayında İstarv bul'da aldıkları kararın aksine, burada Kıbns'la ilgili olarak Türk tarafının benimsediği BM'nin 649 sayılı kararının adı açıkça geçirilmiyor. Bunda Rum lobisinin etkisi var. Rumlar, BM'nin daha sonra aldığı 716 sayılı kararının İKÖ metinlerine konurması için yo- ğun kulis yaptılar. Ancak İKÖ Sekreteryası, bir uzlaşma yolu bularak BM'nin iki karanndan da söz etmeyip Türkiye'nin tezlerine yakın bir karar metnini benimsedi. Özal, ikili görüşmelerini bugün ve yarın da sürdürüp cu- ma günü Türkiye'de olacak. Döndüğünde AT'nin kapısını fazla zorlamak yerine, İKÖ gibi seçeneklerı ışlevsel kılma arayışına girebılecek. Çünkü dış politikada bütün yumurtaların aynı sepete ko- nulmasının doğru olmadığını biliyor. TORAMAIN OLDUĞU İDDİA EDİLDİ Avcılar'daki ceset ortalığı karıştırdı kaldınlması, tek pazara yönelinmesi, ihracat kredisi sigortası gibi yönleriyle Özal'ın İKÖ için önerdiği model, AT'yi anımsatıyor. İstanbul Haber Servisi — Avcılar'daki bir inşaatın bod- rum katında bulunan boğazı kesilmiş erkek cesedinin, bir süredir aranan Hüseyin Tora- man olduğu iddiası dün orta- lığı kanştırdı. Olayı soruşturan savcıhk, eldeki bilgileri değer- lendirdiklerini belirtirken To- raman'ın yakınlan Adli Tıp morgundaki cesedi teşhis ede- medi. Cesedin yvz bölümunün tanmmayacak halde olduğu kaydedildi. Avcılar Meşrutiyet Caddesi Özerde Kent Yapı Kooperatifi inşaatınm 2. blok bodrum ka- tında, önceki gun bir erkek ce- sedi bulundu. 25-30 yaşların- daki erkek cesedinin boğazının kesildiği ve yüzünün çLcik ivin- de olduğu bildirildi. Avcılar Polis Karakolu'nda- ki gorevlilerin olaya el koyma- sından sonra incelemeler için dün gelen Küçükçekmece Cumhuriyet Savası Mehmet Birgören, "Cesedin üzerinden kimlik çıkmadı. Otopsi yapıl- mak üzere Adli Tıp morguna kaldınldı. Cesedin Hüseyin Toraman'a ait oUuğnna inşkin bazı soylentiler var. Ancak, bn yönde henüz kesin hiçbir bilgi yok. Araştırmanuz bn yönde süriiyor" dedi. Avcılar Polis Karakolu yet- kilileri ise soruşturmanın sav- cıhk tarafından sürdürüldüğü- nü, cesedin kimliğinin henüz belirlenemediğini söylediler. SATJLIK 87 trafık çıkışlı, temiz 76 Opel Cadet (ekonomik model) 15.250.000 TL. Tel.: 384 38 42
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle