Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
11 ARALIK 1991 HABERLER CUMHURİYET/5
Meclis'te kabul edüen yasanın imzalanması için ÖzaVın dönüşü beklenecek
Iferel seçim topu ÇankayadaANKARA (Cmnhuriyet Bttrosu) — Başbakan
Söleyman Demirel, yerel seçimlerin ertelenme-
sini öngören yasanın imzalanması için Cumhur-
başkanı Turgnt Özal'ın bekJeneceğini belirterek
"Yangından mal kaçınr duruma gdemeyiz" de-
di. Demirel'in bu açıklama ile son anda Cum-
hurbaşkanı Vekili Hüsamettin Cindonık'un ya-
nında yer alması üzerine SHP lideri Erdal Inö-
•n de "Biz seçimden korkmuyoruz. Bu bizi
etkilemez" dedi. Ara yerel seçimlerin ertelenme-
sine ilişkin yasa önerisi dün TBMM'de kabul edi-
lirken, SHP'li bazı mUletvekilleri çekimseT oy
kullandı.
TBMM Başkanı Hüsamettin Cindoruk, yerel
seçimlerin ertelenmesini öngören yasa önerisini,
Cumhurbaşkanhğına vekâlet süresince imzala-
mayacağını, yakın çevresi aracılığı ile bildirince
dün gözler Demirel'e çevrildi. Başbakan Demi-
rel, "Bu pazar yapdacak seçimler varsa yapıl-
sın, luyamet mi kopar" diyerek yerel seçimlere
yeşil ışık yakınca bu kez koalisyon ortağı
SHP'nin tavn beklendi.
SHP lideri Erdal Inönü de gazetecüerin "Bu
gelişme sizin hazırlıklannıza ters değil mi" s o
rusu uzerine şöyle yanıt verdi: "Hayır, hayır. Biz
de onun peşindeyiz. Biz seçimden kaçmıyornz ki.
Bu bizi etkilemez."
ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz ise Cin-
donık'un erteleme yasasını imzalamayacağını
umduklarını belirterek "20 Ekim seçimierinden
önce bizi ber fırsatta secime davel edenlerin ik-
tidar olduklan Uk günde seçimden kaçma yolun-
da bir kanun çıkarmak istemeleri, bu partilerin
ayıbıdır, bu ayıbın izlerini sflemeyecekkrdir" de-
di.
Ara yerel seçimlerin ertelenmesine ilişkin ya-
sa önerisi dün TBMM Genel Kurulu'na geldi.
Yasa önerisinin genel kurulda öncelikle ele alın-
ması tartışılırken söz alan SHP Ankara Millet-
vekili Miimtaz Soysal, iklim koşulları ve halkın
seçimlerden bıkmasının, yerel seçimlerin tümü-
nün bir araya toplanmasının gerekçesini oluştu-
ramayacağını savundu. Soysal, "Beİki siyaSal sa-
kıncalar vardır. Belki partilerin iç durumlan ve
birbirlerine karşı durumlanyla ilgili sakıncalar
vardır. Ama bu sakıncalar gecerti sayılamaz" di-
yerek öneriye karşı çıktı. Daha sonra tasarının
tümü üzerinde yapılan oylamada DYP ve SHP
milletvekilleTİ kabul, ANAP ve RP milletvekil-
leri ret oyu kullandı. DSP'liler ile SHP'den De-
niz Baykal, Uluç Gttrkan, Algan Hacaloglu,
Miimtaz Soysal ve Adnan Keskin'in de aralann-
da bulunduu bir grup çekimser kaldı. Tasarının
görüşülmesi 91'e karşı 135 oyla kabul edildi.
Tasannın maddeleri tartışılırken de muhale-
fet milletvekilleri hükümeti suçladı. RP'den Ali
Oguz, iktidar partilerini seçimden kaçmakla suç-
larken, ANAP'tan Orhan Ergüder de önerinin
anayasaya aykırı olduğunu savundu. DYP'li
Coşkun Kırca da öne süriilen gerekçeleri Ana-
yasa Mahkemesi'nin ciddi bulmayacağıru belir-
terek öneriyi eleştirdi. RP, ANAP ve DSP'lile-
rin, maddeler üzerinde veraikleri onergeler red-
dedilirken, önergenin tümünün oylanmasından
önce RP'liler yoklama yapılmasmı istediler.
Meclis çoğunluğunun bulunduğu saptandıktan
sonra yapılan oylamada "yerel seçimlerin yüda,
iki kez yapümasım" öngören öneri, DYP ve
SHP'lilerin oylarıyla kabul edildi.
Cumhurbaşkanı Özal'a vekâlet eden Cindo-
nık'un, yasa için normal prosedürü uygulaya-
rak Cumhurbaşkanhğı hukuk uzmanlanna in-
celenmek üzere göndereceği belirtildi. 13 aralık
günü Türkiye'ye dönecek olan Özal'ın, 15 gün-
lük inceleme süresini kullanması halinde 22 ara-
lıkta ilan edilen Lüleburgaz, Bakırköy, Keskin,
Bahşüı ve Sarayönü belediye başkanlığı secim-
lerinin gerçekleşmesi bekleniyor.
trvsan Haklan Günü'nün gündeminde Eskişehir Cezaevi de vardı
Hükümete övgü^ÖzaFa yergîıİç Poliüka Servisi — Insan
Haklan Günü, dün çeşitli etkin-
liklerle kutlandı. Başta Ankara
ve tstanbul olmak üzere pek çok
ilde, toplantılar ve paneller dü-
zenlendi. Törenlerin ve toplan-
tılann ortak gündemi, işkence
ve öteki hak ihlalleriydi. Cum-
hurbaşkanı Turgut Özal ise Es-
kişehir Cezaevi'nin kapatılma-
sına ilişkin demeci nedeniyle en
çok konuşulan ve eleştirilen ki-
$i oldu.
Cumhurbaşkanı Özal, tnsan
Haklan Beyannamesi'nin ya-
yımlanmasının 43. yıldönümü
dolayısıyla bir mesaj yayunladı.
tnsan haklan olgusunun, cum-
huriyet ile birlikte Türk ulusu-
nun bilincinde giderek yerleşti-
ğini ve yaşarrunda anlamh bir
yer tuttuğunu kaydeden Cum-
hurbaşkanı özal, şunlan söyle-
di:
"tnsan Haklan ve temel öz-
gürliiklerin konınmasına ve ge-
Uştirilmesine büyiik önem veren
Türkiye, bu yd içinde TBMM
bünyesinde bir insan haklan ko-
misyoDU oluşturmuş ve taraf ol-
dugu uluslararası sözleşmelerin
en iyi şekilde uygulanması için
gerekli önlemleri almıştır. Ayn-
ca yeni hükiımelle insan hakla-
nndan sorumlu bir devlet ba-
kaalıgı oluşturulmustur. Türk-
iye, kendi yurdu içinde insan
•aklanna ve temel özgürlükle-
re nymayı ve saygıyı ea ileri dü-
zeye yükseltirken, uluslararası
alanda da her fonımda bu yol-
da çalışmaktadır."
Cumhurbaşkanı Vekili HSsa-
mettin Cindoruk, tnsan Haklan
Günü dolayısıyla yayımladığı
mesajda "İnsan haldaruu içi-
mlzde hissetmeliyiz. Bn deger-
leri en ust düzeyde saygın hale
getinneliyiz" dedi. Cindoruk,
mesajında TBMM'nin insan
haklan önündeki tüm engelleri
ortadan kaldırmaya kararlı ol-
duğunu vurguladı.
Demirel, 10 Aralık İnsan
Haklan GUnü dolayısıyla ya-
yımladığı mesajda, hükümetin,
özgürlükçü katılımcı ve her an-
lamda tam demokratik rejimi,
Türk milletınin doğal ve vazge-
çilmez yaşarn tarzı olarak gör-
düğünü belirtti.
SHP Genel Başkanı ve Baş-
bakan Yardımcısı Erdal İnönii,
İnsan Haklan Derneği tarafın-
dan Altındağ Belediyesi Yunus
Emre Kültür Merkezi'nde dü-
zenlenen törende konuşurken
"Adalet mekanizmasından iş-
kence iddialannı ortadan kaldır-
mak için hızla yasal düzenleme-
lere girişiliyor" dedi.
insan Haklan Bakam Meh-
met Kahraman da bakanhk ola-
rak işkencenin önlenmesi, her-
kesin ana dilini ve kültürünü
koruyabilmesi ve insan haklan-
nın geliştirilip korunabilmesi
için yoğun çaba göstereceğini
söyledi.
İHD Genel Başkanı Nevzat
Helvacı ise Türkiye'nin BM
üyesi 88 ülke arasında insan
haklan açısından 66. sırada yer
aldığını bildirdi. Hükümet
programmı, insan haklan konu-
sunda "umut verici" olarak ni-
teleyen Helvaa, "Ancak terör-
le Eskişehir Cezaevi'nin boşal-
tılması arasında ilişki kurarak
insan haklanndan 'laf' diye söz
eden insan haklan savnnucula-
nnı ve basını suçlayan Cumhur-
başkanı Sayın Turgut Özal'ın
İNSAN HAKLARI GECESt — tnsan Haklan Derneği htanbul !?ubesi'nce dün gece Kadıköy Ca-
ferağa Spor Salonu'nda "tnsan Haklan Gecesi" adıyla bir şölen duzenlendi. Gecenin sunuculugu
nu, sinema ve tiyatro sanatçılanndan Halil Ergün ve Nur Sürer yaptı. Geceyi, tribiinleri dolduran
binlerce kişi izledi. (Fotograf: SUAT KOZLUKLU)
konuşmasını esefle karşıladık"
dedi.
lnönü'nün salondan aynlma-
sının ardından kürsüye gelen
RP Şanlıurfa Milletvekili Ibra-
aim Halil Çelik, zaman zaman
dinleyicilerle karşılıklı atışarak
bir konuşma yaptı. Kendisini
"Bir Kürt, inanan bir Kiirt" di-
ye tanımlayan Çelik. Leyla Za-
na ve Hatip Dicle'yi anımsata-
rak "Meclis'te kendi inançlan-
na göre yemin edenlere taham-
miil edemeyenlerin bu sonınla-
n çözecegini sanmıyonım" de-
di. Dinleyicilere, "Kemalist re-
jimi sorgulamak zornndasınız.
Var nusınız? Hodri Meydan"
diye seslenen Çelik, sözlerini
şöyle sürdürdü: "tnançlanndan
dolayı üniversite kapüannda
bekleülen kıdanmızın haklan
ne olacak? Bir metre bezden
korkmayın beyler."
ANAP Genel Başkam Mesut
Yılmaz ise yaptığı yazılı açıkla-
mada partisinin insan haklan
sorunlanna "köklii biçimde el
attıgmı" söyledi.
özal'ın Eskişehir Cezaevi'nin
kapatılmasına ilişkin demeci,
İHD tstanbul şubesinin tnsan
Haklan Günü dolayısıyla Sulta-
nahmet'te düzenlediği törende
de eleştiri konusu oldu.
öte yandan Uluslararası
Avukatlar Birliği'nin bu yıl
Meksika'da kabul ettiği "Her-
kes için hak arama özgüıiügü
uluslararası şartı" dün tstan-
bul'da 10 ilin baro başkam ta-
rafından törenle imzalandı.
İnsan Haklan Haftası nede-
niyle Istanbul Barosu lokalinde
de bir toplantı yapıldı. Türkiye
öğrenci Gençlik Dernekleri Fe-
derasyonu (TÖDEF), Özgür-
Der, Kam-Sen, Bem-Sen ve
Sağlık Sen'li memurlar ile Dev-
rimci Mücadelede Avukatlar
adma hazırlanan bildirilerin
okunduğu toplantıda, çeşitli
oyunlar sergilenip konser veril-
di.
Basın toplantısı
Kenger'den
Türk'e
müdahale
ANKARA (Cumhuriyet Btt-
rosu) — TBMM İnsan Haklan
Komisyonu Başkanı Ahmet
Türk'ün, tnsan Haklan Hafta-
sı dolayısıyla düzenlediği basın
toplantısı, MÇP ve RP'li iki
milletvekilinin davetsiz katılı-
mıyla ilginç bir 'çoksesli plat-
fonn'a dönüştü. SHP'li Ahmet
Türk, komisyona en çok başvu-
runun Güneydoğu illerinden
geldiğini belirterek konuşmasm-
da Kürt sorununa ağırlık verdi.
Ahmet Türk, 'bir insanlık suçu'
olan işkenceyle yakından ilgüe-
neceklerini de belirtti. Basın
toplantısının sonlarına doğru,
salona tnsan Haklan Komisyo-
nu üyesi iki milletvekili girdi.
MÇP kökenli ökkeş (Kenger)
Şendiller izin almadan "Ben de
bir şeyler söylemek istiyorum"
diye söze girdi ve Türk'ün şaş-
kın bakışlan altında şöyle ko-
nuştu: "tşkence tezgâhmdan
geçmiş biri olarak buradayım.
Universitelerde başörtü yiiziin-
den yüzlerce öğrenci cezalandı-
nlıyor. Orduda subaylann dini
rnaoçlannı yerioe getirmelerine
izin verilmiyor." Daha sonra
RP'li Hasan Mezarcı da bir ko-
nuşma yaparak "Allah'ın var-
hgtnın tartişdabndiği bir ülkede,
Mnstafa Kemal'e dokunulmaz-
hk getirmek gibi birtakım çag-
dışı yasalar kaldırümalıdır" de-
di.
11 yıl cezaevinde kalan sosyolog İsmaüBeşikçi Curryhuriyel'msorulannıyanıtladı
Beşikçi: Kiıııse yazmamı îstemiyorTURAN YTJLMAZ
ANKARA— Kürtçe bilme-
mesine karşın, 52 yıllık ömrü-
nün, 11 yıl 3 ay 20 gününü
"Kürtçülük"ten cezaevlerinde
geçiren bir bilim adamı;
sosyolog-yazar Dr. tsmail Beşik-
Çİ-
En son, geçen ay cezaevine gi-
rip çıktı. Cezaevinde zorla saç-
ları kesildi. Karanlık ve soğuk
bir hücrede tutuldu. Tabii, ken-
disiyle söyleşirken akla gelen ilk
soru da bu oluyor; "HJç Kflrtçe
bflmeden, Kürtçülük yapmak ve
bu nedenle yıllarca cezaevinde
luümak nasd oluyor?"
Yanıtına, kendisi de gü-
lümsüyor:
"Başta hiç Kiirtce bUmiyor-
dnm. Sonra, cezaevlerinde biraz
biraz öğrendim. Ama meramı-
mı anlatacak kadar bile degil.
Tabö, bu önemli bir eksiklik.
ögrenmek gereldyor."
Türkiye'nin, istisnasız her ki-
tabı toplatüan, hatta kitapçıla-
ra çıkmadan daha matbaada
iken el konulan yazan kitapla-
nnın "tezgâh altında" değil de
rafta durduğu tek yerde, yayın-
cısının bürosunda sorulanmızı
yamthyor: Onur tşham'ndaki,
Yurt Yayınevi'nde...
— Tanımlamanm istesek, na-
sd bir insansınız?
BEŞtKÇl — Dürüst bir kişi.
— Çok sık cezaoine girip çı-
kıyorsunnz. Dışarda oldugunuz
zamanlar neler yaparsuuz?
BEŞtKÇt — Bazı projeler
var. Bunlar şimdiye kadar yapı-
lan çalışmaların benzeri. Bu ça-
lısmalan sürdürüyorum. Çok
planlı ve programh bir çalışma
olduğu söylenemez. Zaten mev-
cut planlara veprogramlara da
devlet tarafından sık sık müda-
hale yapılmaktadır. Üstelik bu
müdahalelerden sonra derlenip
toparlanmak, kaldığın yerden
devam etmek oldukça zor olu-
yor. Bol bol okuyonım, sinema-
ya, tiyatroya pek gidemiyorum.
— Eşiniz, sık sık iceri girip
çıkmanızdan rahatsız olmuyor
BU?
BEŞtKÇt — Esim Leman,
emekli öğretmen. 25 yıldır evli-
yiz. Tabii, epey zorluklar yaşa-
dı. özellikle tayinler konusunda
Kitap yazmamı ne eşim ne de ailem istiyor. Bunu
bana söylüyorlar. Bundan sonra doğru dürüst
bir iş bulamayacağım açık. Herhalde bunu
gördüklerinden olsa gerek, bu konudaki
talepleri de gittikçe azaldı.
Eşim emekli öğretmen. 25 yıldır evliyiz. Epey
zorluklar yaşadı. Özellikle tayinler konusunda.
Ama öbür türlü pek rahatsız edilmedi. Çünkü
ben kolay bulunan biriyim.
Başta hiç Kürtçe bilmiyordum. Cezaevinde biraz
öğrendim. Ama meramımı anlatacak kadar bile
değil.
ama, öbür türlü pek rahatsız BEŞtKÇl — Ailem, tskilip^
edilmedi. Çünkü, ben kolay bu- te yasıvor. Ablam, ağabeylerim
lunan biriyim. Istedikleri an be-
ni buluyorlardı. Sadece bir kez,
ben içerdeyken, gelip beni ara-
mışlar, bulamayınca 'seni
götürelim' demişler. Bu yüzden
bir sıkıntı çekti.
— Size "Artık yazma, başka
bir iş bol" demiyor mu?
BEŞtKÇt — Ashnda, benim
kitap yazmamı ne eşim ne de ai-
lem, istiyor. Bunu da bana söy-
lüyorlar. Ama, bundan sonra
doğru dürüst bir iş bulamayaca-
ğım da açık. Herhalde bunu
gördüklerinden olsa gerek, bu
konudaki talepleri de gittikçe
azaldı.
— Ya aikniz?
Muhittin ve Vasfl, ablam hariç
hiçbiri okur yazar değil. Ablam
ilkokul mezunu. Yani yazdıkla-
nmı hiçbiri henüz okumuş de-
ğil. Ama, yazmamaını istiyorlar.
— tstisnasu her kttabmız top-
lanıyor. Bu durnmda nasd geci-
niyorsunuz?
BEŞtKÇt — Çok masrafun
olmuyor. Ben çok kanaatkâr in-
sanım. Asıl harcamam kitap,
dergi ve gazete konusunda olu-
yor.
— Siz, çok yazan bir insansı-
nız. Kendinizi iyi bir yazar ola-
rak niteliyor musunuz?
BEŞtKÇt — Kendimi yazar
olarak nitelemiyonım. Hele he-
le iyi bir yazar hiç değilim.
— tyi bir yazar örneginiz var
mı?
BEŞtKÇt — Yalçm Küçük'ü
çok beğeniyorum. Yazarlığına
gıpta ediyorum.
— tskilip gibi, çok tutncn bir
yerde dogup büyüdünüz. Şimdi
ise çok radikal düşüncelere sa-
hipsiniz...
BEŞtKÇt — Bunu bazen, ben
de kendi kendime soruyorum.
Bilimle ilgili olsa gerek. Ortada
birtakım olgular var. Bunlan
kavramak, araşürmak, sonunda
da bulduklarımzı yüksek sesle
ifade etmek dürüstlüğüne ve ce-
saretine sahip olmak. Bunlar bi-
limin özellikleri. Çok şey büi-
yorsunuz, ama kamuya açıkla-
yamıyorsunuz. Çevrenizdekilere
fiskos fiskos anlatıyorsunuz, bu
bilim değil. Siz düşüncelerinizi
açıklayacaksmız, birileri de sizi
eleştirecek. Bilim, bunu yap-
mak. Yani, Kürt sorununu büip
bunun yerine örneğin gecekon-
du ya da nüfus konusunda araş-
tuma yapmak, bu ahlaki bir ta-
vır değil. Ben sadece bilim ada-
mı ahlakının gereklerini yerine
getiriyorum.
— Ya toplanacağını bile bile
kitap yazmak.
BEŞtKÇt — Kitap toplanı-
yor, ama siz de düşüncenizi ka-
muya açıklamış oluyorsunuz.
Toplanıyor olması, 5 bin kitap
basüıyor diyelim, hepsi polisin
eline geçiyor demek de değil. Bu
biraz da yaymevinin becerisine
bağh. Sonuçta, elinizde birkaç
kitap bile kalsa, düşünceniz gün
ışığına çıkmış oluyor. Ben insa-
nın, her koşulda görüşlerini
açıklamasmdan yanayım. Yazar-
ken devletin yaptınmlarını göz-
önünde tutamazsınız. O zaman
hareket alanınız daralır, hiçbir
şey yapamazsmız. O halde, araş-
tırmaalar ilk önce, olgulan ve
olgusal süreçleri dikkate almak,
onlan anlamak ve kavramak du-
rumundadır. Bu aşamada, dev-
letin nasıl davranacağını, baskı-
sını, şiddetini dikkate almamak,
yokmuş gibi davranmak duru-
mundadır. Eserin yayınından,
yani kamuoyuna sunulmasın-
dan sonra ise devletin baskı me-
kanizmalan işleyebilir.
— Kitaplanntnn bep toplanı-
yor olması, hiç bir kitabtnızı vit-
rinde görememek, nasıl bir
duygu?
BEŞtKÇl — Kitaplann top-
latıhnası, gizli gizli alınıp satılır
biı durumda olması, Türk top-
lumu adma büyük bir ayıp.
Türk toplumunun Batı medeni-
yeti dediğimiz kategorinin ne
kadar dışmda olduğunu göste-
ren en önemli gösterge, kanım-
ca düşünceye yapılan baskı-
lardır.
SCRECİK
TüSES'İN PANEÜNDE PROE KONGAR, KOALJSYONVADLANDIRDI:
'Doğru yol, sosyal demokrasidir'RUŞEN ÇAK1R
Türkiye Sosyal Ekonomik Siyasal
Araştırmalan Vakfı'run (TÜSES) düzen-
lediği "Türkiye ve Güney Avrupa, De-
mokratikleşme ve Sosyal Demokrasi"
başlıklı uluslararası konferans, Portekiz,
lspanya, ttalya, Yunanistan ve Türkiye1
den sosyal demokrat aydınların konuş-
malanyla sona erdi.
Konferansta Prof. Emre Kongar'ın
yaptığı, "Türkiye'de siyasetin şizofrenik
yapısı ve sosyal demokrasinin yol göste-
rici işlevi" başhklı son konuşma geniş ilgi
gördü ve tartışmalara yol açtı. Türkiye
siyasetinde öteden beri şizofrenide oldu-
ğu gibi iki kişilik çizgilerin hâkim oldu-
ğunu savunan Prof. Kongar, buna örnek
olarak "Hem çagdaş bir anayasa getirip
hem sivil polhlkacılan asan 27 Mayıs'ı"
ve "Hem askeri rejimin ürünu olup hem
toplumu sivilleştirdiğini iddia eden
ANAP'ı" gösterdi.
Türk politik yapısının, DYP-SHP ko-
alisyonu ile birlikte "sosyal demokrasi-
nin psikiyatrik yol gösteridliğinde bu şi-
zofreniden arınma şansına
kavuştugunu" söyleyen Prof. Kongar
şöyle devam etti:
"DP iktidan döneminde mezarlıkla-
nn bile aynlmasına yol acan o korkunç
kamplaşmanın çocuklan bugunkü koa-
lisyonun ortaklan oldu. Sagda gözüken
parti, sosyal demokrat taleplere sahip çı-
kıyor. Soldald parti de onun demokrat
olduguna inanıyor. Ortada zorunluluk-
tan dogmayan, gönüllü bir ortaklık var."
DYP-SHP koalisyonunu bir "sosyal
demokrat konsensus" olarak niteleyen
Kongar, bu koalisyonu "Dogru yol, sos-
yal demokrasidir" şeklinde adlandırdı.
Koalisyonun basansını SHP'nin "kendi-
dne verilen inanılmaz açık çeki, güveni"
iyi değerlendirmesine, DYP tabanının
"parti iist düzeyinin vardığı konsensus
noktasına varmasına" bağlayan Prof.
Kongar sözlerini şöyle tamamladı:
•Sorun, DYP'nin kendi içinde sosyal
demokrat ideolojiyi özumsemesi,
SHP'nin de sosyal demokrat ideolojiye
uygun politikaları hayata geçirebilmesi-
dir."
Prof. Kongar, dinleyicilerin sorulan-
nı yanıtlarken, SHP içi mücadelelerin
"kimlik değil, sandalye kavgası" oldu-
ğunu belirtti. Koalisyonun "Sosyal de-
mokrasi dogru yoldiır"a dönüşmesi ih-
timalinin hatırlatılması üzerine de "Eğer
sosyal demokrasiyi benimserlerse toplu
halde o partiye geçebiliriz. Önemli olan
partiler değil, sosyal demokrat
hedeflerdir" yanıtını verdi.
SENEGAL'DEN
AHMET TAN
İKÖ Sepeti
DAKAR — Şu sırada ATnin 12 "Hıristiyan" ülkesi Hollan-
da'da ortak geleceklerinin aynntılarını konuşuyor.
Aynı şeyi İslam Konferansı Örgütü'nün (İKÖ) üyesi 46 İs-
larn ülkesi yapmaya çabalıyor.
Ama yalnızca çabalıyor.
Çünkü İslam ülkeleri yıllardır somut bir ortak gelecek be-
lirleyebilmiş değil.
Bu durum, böyle bir zirveye Cumhurbaşkanı sıfatıyla ilk kez
katılan Özal'ın belli ki canını sıkıyor.
Ancak Cumhurbaşkanı'nın asıl canını sıkan AT'nin Türki-
ye'yi sırf Müslüman olduğu için dışladığım anlaması.
Özal'ın İslam Birliği'ne ciddi olarak eğilmesinin ve bu ko-
nuda öneri geliştirmek istemesinin arkasında elbette BM'den
sonra en geniş örgüt olmasının da payı var.
Adı "zirve", ama IKÖ'nün en önde gelen ülkelerinin lider-
leri yok.
Suudi Arabistan Kralı Fahd, Mısır Cumhurbaşkanı Müba-
rek, Suriye Devlet Başkanı Hafız Esad, Libya Lideri Kaddafı,
sanki boykot etmiş gibi gelmemişler. Zaten Saddam da yok.
Bu eksiklikleri Özal tamamlamaya çahşmak ister gibi.
Konferansa bir "öneri paketi" sunuyor. Üyeler arasında kısa
dönemde ihracat kredisi sigortası ve yatırım güvencesinden
başlayarak uzun dönemde "ekonomik sınırların ortadan
kaldırılması" hedefine dek uzanan çok kapsamlı bir birlik mo-
deli öneriyor.
Dünyanın giderek herkesin büyük p'ay aldığı bir tek pazar
haline geldiğini, serbest piyasa ekonomisinin artık evrensel-
liğinin kesinleştiğini anlatıyor.
Bu anlamda Türkiye'de benimsetmek istediklerini İslam ül-
kelerine öneriyor.
Eski komünist ekonomilerin dağılmasının da AT'nin tek pa-
zar haline gelmesinin de İslam ülkelerine iş olanağı açtığt-
nadikkat çekiyor.
Özal, Türkiye'de tam gerçekleştiremediği hedefleri, İslam
ülkelerinin tümüne benimsetmek istiyor gibi.
Bunun için kapsamlı bir "eylem planı" öngörüyor. Önümüz-
deki yıl uzman gruplar oluşturulmasını ve yeni stratejiler üze-
rinde çalışmaya başlanılmasını istiyor.
Özal, bu isteklenni kürsüden ifade edemiyor. Yazılı olarak
sunuyor.
Ekonomik sınırların kaldırılması, tekpazara yönelinmesi,
ihracat kredisi sigortası gibi yönleriyle Özal'ın İKÖ için öner-
diği model, AT'yi anımsatıyor.
Ama İKÖ'nün bir AT olması olanaksız. Buna ne coğrafya
olanak veriypr ne de üyelerin nitelikleri.
islamiyet, İKÖ üyesi Araplar arasındaki dûşmanlığı bile as-
maya yetmiyor.
• * •
İKÖ, Özal'ın önerilerine ne ölçüde kulak verir, bilinmez.
ilişkilere katkısı tartış- EkOnOÜIİk Sllllrtann
ma götürmez.
Örneğin Özal'ın
İran Cumhurbaşkanı
Rafsancani ile görüş-
mesi, Ankara-Tahran
ilişkilerine bir ılıklık
getirdi.
İki saatlik görüşme-
de, taraflar, son pürüz-
lerden, dünyadakı son
gelişmelere dek birbirlerinin düşüncelerini öğrendiler.
Rafsancani, Dışişleri Bakanı Velayeti ile birtikte görüşme-
ye katıldı. Özal da Hikmet Çetin ile.
Çetin, ilk kez ikili bir zirvede yer alıyordu. özal, Çetin'i ta-
nıtırken Türkiye'deki siyasi iktidann el değiştirdığini de an-
lattı. Bundan Türkiye'deki demokrasi ve kendi adma bir pay
çıkarıyor gibiydi.
Rafsancani'nin "Siyasetin işlemesi zor olmuyor mu" diye
takılması üzerine, "Daha önce rakip olan partiler ortak hü-
kümet kuruyor. Daha önceki benim partim muhalefete geçi-
yor. Demokrasinin erdemı bu" yanıtını veriyor.
Rafsancani, İran'ın üç sıkıntısını ortaya koyuyor: Silah yüklû
gemiye el konulması, son hava operasyonu, Asya cumhuri-
yetlerini tanımadaki rekabet.
Özal, Rafsancani'nin bu sıkıntılannı şöyle dağıtıyor:
— Gemi olayını siyasi tartışma konusu yapmadık. Olay ad-
liyeye iletıldi. Türkiye'de adalet bağımsızdır. 16 aralıkta mah-
keme kararını açıklar.
— Son operasyon ise Saddam'ın yarattığı sorunun bir
uzantısı. İyi komşuluğa gölge düşürecek bir yönü yok.
— Sovyet cumhuriyetlerinden bağımsızlığına kavuşanla-
rı desteklemek gerek.
Bu konuda Türkiye ile İran arasında bir yaklaşım farkı yok.
Bunu da Azerbaycan'ın İKÖ'ye tam üye olması için İran ve
Türkiye'nin kulisi ortaklaşa yürütmeleri gösterdi.
Özal, Rafsancani'den sonra KKTC Cumhurbaşkanı Denk-
taş'la görüştü. Denktaş, karışık duygular içinde. Bir yandan
zirvede "Cumhurbaşkanı" etiketi arkasına oturduğu ve ka-
bul edilen kararda "Başkan Denktaş" denildlği için sevini-
yor
Öte yandan BM Genel Sekreteri'nin İKÖ'ye gönderdiği me-
sajda, Kıbrıs'ta tek cumhuriyet ima edildiğı ıçın rahatsızlık du-
yuyor.
İslam ülkeleri dışişleri bakanlarının ağustos ayında İstarv
bul'da aldıkları kararın aksine, burada Kıbns'la ilgili olarak
Türk tarafının benimsediği BM'nin 649 sayılı kararının adı
açıkça geçirilmiyor.
Bunda Rum lobisinin etkisi var. Rumlar, BM'nin daha sonra
aldığı 716 sayılı kararının İKÖ metinlerine konurması için yo-
ğun kulis yaptılar.
Ancak İKÖ Sekreteryası, bir uzlaşma yolu bularak BM'nin
iki karanndan da söz etmeyip Türkiye'nin tezlerine yakın bir
karar metnini benimsedi.
Özal, ikili görüşmelerini bugün ve yarın da sürdürüp cu-
ma günü Türkiye'de olacak.
Döndüğünde AT'nin kapısını fazla zorlamak yerine, İKÖ gibi
seçeneklerı ışlevsel kılma arayışına girebılecek.
Çünkü dış politikada bütün yumurtaların aynı sepete ko-
nulmasının doğru olmadığını biliyor.
TORAMAIN OLDUĞU İDDİA EDİLDİ
Avcılar'daki ceset
ortalığı karıştırdı
kaldınlması, tek pazara
yönelinmesi, ihracat
kredisi sigortası gibi
yönleriyle Özal'ın İKÖ için
önerdiği model, AT'yi
anımsatıyor.
İstanbul Haber Servisi —
Avcılar'daki bir inşaatın bod-
rum katında bulunan boğazı
kesilmiş erkek cesedinin, bir
süredir aranan Hüseyin Tora-
man olduğu iddiası dün orta-
lığı kanştırdı. Olayı soruşturan
savcıhk, eldeki bilgileri değer-
lendirdiklerini belirtirken To-
raman'ın yakınlan Adli Tıp
morgundaki cesedi teşhis ede-
medi. Cesedin yvz bölümunün
tanmmayacak halde olduğu
kaydedildi.
Avcılar Meşrutiyet Caddesi
Özerde Kent Yapı Kooperatifi
inşaatınm 2. blok bodrum ka-
tında, önceki gun bir erkek ce-
sedi bulundu. 25-30 yaşların-
daki erkek cesedinin boğazının
kesildiği ve yüzünün çLcik ivin-
de olduğu bildirildi.
Avcılar Polis Karakolu'nda-
ki gorevlilerin olaya el koyma-
sından sonra incelemeler için
dün gelen Küçükçekmece
Cumhuriyet Savası Mehmet
Birgören, "Cesedin üzerinden
kimlik çıkmadı. Otopsi yapıl-
mak üzere Adli Tıp morguna
kaldınldı. Cesedin Hüseyin
Toraman'a ait oUuğnna inşkin
bazı soylentiler var. Ancak, bn
yönde henüz kesin hiçbir bilgi
yok. Araştırmanuz bn yönde
süriiyor" dedi.
Avcılar Polis Karakolu yet-
kilileri ise soruşturmanın sav-
cıhk tarafından sürdürüldüğü-
nü, cesedin kimliğinin henüz
belirlenemediğini söylediler.
SATJLIK
87 trafık çıkışlı, temiz
76 Opel Cadet
(ekonomik model)
15.250.000 TL.
Tel.: 384 38 42