22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
30 KASIM 1991 HABERLER CUMHURİYET/. Leyla Zana'nın, tutucu bir ortam içinde başörtüyü çıkarması bile başlıbaşına sorun olmuştu 'Baskıya rağmen başımı açtnrîLeyla Zana şunları anlatıyor: "Seçim çahşması sırasında Silvan'a indim. Bir kahve toplantısına katıldım. Orada bir arkadaş, 'Senbaşını örtemez misin?' diye ' sordu. Ben de 'Bugün senin için başımı kapatıp yann seçildikten sonra açarsam sahtekâr kadm oyları almak için başını kapattı dersiniz' diye yanıt verdim. Ben açık bir insanım. Niye kapayacakmışım başımı?" - 2 — REFİKDURBAŞ DÎY ARBAKIR — Güneş se- rinliğini akşamın karanlığına bı- rakarak çekiliyor Diyarbakır üzerinden. Leyla Zana bir yan- dan konuşuyor bir yandan kızı Rûkcn, oğlu Ronay'la ilgileni- yor. Ne zaman akşam oldu, kimse farkında değil. Bir de ar- dı arkası kesilmeyen konuklar. Kirai kutlamaya geliyor Zana'- yı, kimi bir sorununu anlatma- ya... Gözümün önilnde seçimler sı- rasındakı yerel giysileriyle Ley- la Zana. Ama şimdi evin içinde saçlan fönlü, "çagdas" bir ka- dın. Sözü "başını acmasına" getirip konuşmayı surdurüyo- ruz. "Ben yıllardır böyleyim. 1976'dan beri başım açık. Ama evlendikten sonra, bizim gelene- ğimiz gereği bir kadın evlendi mi başını örtmek zorunda. Bir yıl kadar başım örtülü kaldı. Ondan sonra sıkıldım. Tülben- ti seviyonım, ama eşarbı hiç sevmiyorum. Eşarbı çıkardım. Babam başta çok kızdı, karşı çıkü. Çevre çok baskı yapü. Di- rendim. Başımı açtım." "Yüzüm açık, konuşuyonım..." — Seçim çahşma« sorasın- da... "Seçim çahşması sırasında Silvan'a indim, bir kahve top- lantısına katıldım. Orada bir ar- kadaş kalktı dedi ki, 'Sen başı- m örtemez misin?' Açıklık ge- tirdim. Dedim, 'Ben size sora- cağım. Haklı gerekçelerimi an- latacağım. Eğer sizler o şekilde kabul ederseniz, başunı örteyim bir süre.' Dediler, 'Nedir?' De- dim, 'Başımı ben bugün kapat- sam, senin için kapatacağım, yann tekrar acacağım. Ben sizi kandırmak istemiyonım. Çün- kü başımı bugun kapatırsam di- yeceksin ki 'Oylanmı aldı.' Ya- nn beni başı açık görünce diye- ceksin ki, 'Sahtekâr kadın, oy- lanmı almak için başını kapat- tı, beni kandırdı.' öyle bir du- ruma girmek istemiyonım. Ben her şeyi ile açık ve net bir insa- nım. Niçin kapayacak mışım başımı? Yüzüm açık, seninle oturup konuşuyonım. Aynı çaü altındayım, başımı niçin örtece- gim?" — Kürt kadınlannın kıyafe- Üne yaklaşımı... Bir protesto? "Biraz da gerçekten insanı- mız her şeyi Ue aşağüandığı için. Dilinden, varhğindan, giysisin- den, kültüründen, her şeyinden sürekli aşağılanmış, aşağılık bir konuma sokulmuş. Kıyafeti ile rahat bir doktora bile gideme- miş. Kıyafetine bakıldığı zaman en arka tarafa itilmiş. Biraz da o uygulamayı protesto, o kadı- nın yüreğini hoş tutmak, 'Bak senin elbisenden utanman ge- rekmiyor. Bugün parlamentoya göndereceğin insan senin giydi- ğin kıyafeti giyerek sana ulaş- maya çalışıyor. Bu, utanılacak bir olay değü. Senin sevinmek gerek, çünkü sen bu kıyafetinle rahat ediyorsun' demek için. O mesajı vennek için. Insanlar za- ten benim halimi biliyordu ve bildiği şekliyle kabul etmişti. Basın bunu çok abarttı. BOtttn sorun benim kıyafet sorunum- muş gibi aldı." "Halk istiyorsa bir şey demiyormn..." — Çevren nasıl karşıladı mil- letvekili olmanı? "Çok olumlu karşıladı. Gü- zel bir tepki aldık. Insanlar o kadar olumlu karşıladı ki ben bile hayret ettim. 6-7 yaşındaki çocuktan 80 yaşındaki insana kadar..." — Baban? "Babam hiç karşı çıkmadı. 'Halk istiyorsa ben bir şey demiyorum' dedi. Çoğu zaman ben bakıyordum kahvelerde toplantı halindeyken kendisi de gelmiş bizd dinliyor. Kendisi de değişime uğradı. 80'den sonra oldukça geliştirdi kendisini... Zaten gerici bir insan değil. Da- ha önceleri SHP'ye oy verdiği- ni biliyorum." — Sözü biraz da günlik ya- famına getireek. Örnegia 24 sa- attn nasıl geçiyor? . "Sabah uykusunu biraz sevi- yorum. Fırsatım olduğu müd- detçe biraz geç kalkıyorum. KUZEYIRAKTAKİ DURUM ZANA AİLESt — Leyla Zana, kocası Mehdi Zana ve kızı Rûken ile biriikte Diyarbakır'daki evinde.Artık her günü politikadolu. Şimdi koşullar programlı bir ya- şamı sürdürmemi hep engelledi. Çünkü hep aynı şeylerle dolu bir yaşam. Akşamdan düşünüyo- rum, sabah bunu yapacagım. Sabah kalkıyorum, her şey alt üst olmuş dunımda. Saat dokuzda kalkıyorum. Kahvaltı derken on, on buçuk oluyor. öğlen yemeklerini fırsat buldukça yapıyorum. Çocukla- nmla Ugileniyorum. Ondan son- ra dışardaki işler..." — Akşam? "Akşam geç yatıyorum. Fır- sat buldukça okumayı çok sevi- yorum." — Televizyon? "Bir tek haberleri izliyonım. Televizyon seyretmeye de zama- nım olmuyor. Evde olduğum süre içerisinde sürekli, hani bu- güne has değil, daha önce de, gelen giden çok oluyor." — Ornegin bugün neler yap- ön? "Bugün sabah kapı çalınma- sıyla kalktım. Saat dokuzdu. Misafırleri kabul ettim. Onlar- la bir saat kadar sohbet ettim. Misafirler gittikten sonra mut- fağa girdim, biraz etrafı topla- dım. Temizlik yaptım. Ondan sonra tekrar misafirler geldi. Bir saat kadar günlük gazetelere baktım. Bir saat kadar da dergi ve kitap okudum." — Hangi kitapü okudugun? "Kişilik sorunu üzerine bir kitap..." "Yeni olan her şey güzeldir..." — Moda için neler söyleye- ceksin? "Moda, kişinin kendine ya- kıştırdığı şeyin kendisi için mo- da olması. Ben modanın fazla takipçisi değilim. Ama kalıpçı bir insan da değilim. Sürekli ay- nı şeyi giymeyi hiç hoşlanmam. Yeni olan her şey güzeldir. Ye- niliği severim, ama hep kendi- me yakışanı seçerim. Yani mo- dadır diye, giyeceğim diye tut- tunnam." — Flört sözcügü sana neyi çağnştınyor? "Flörtün ötesinde şu şekilde benim bakış açım. tnsanlann anlaşarak beraberliklerini sür- dünneleri en güzeli. tki insan birbiriyle anlaştıktan sonra, dünya görüşleri bir olduktan sonra, beraber gezebiürler, do- laşabilirler." Bir Kiirtçe cümle ağza... — Son olarak neler söylemek istersin? "Türk halluna bir mesaj ilet- mek istiyorum. özellikle bir ba- sın mensubu arkadaşımız şunu söyledi: 'Leyla Zana denince bir öcü biliyorduk.' öcü olmadığı- mızı, sonuna kadar insancıl ol- duğumuzu, her soruna gerçek- ten insan haklan temelinde el attığuıuzı, kendimizin de bir in- san olarak varhgımızı ortaya koyduğumuzu söylemek istiyo- rum. Yani orada bir Kürtçe cümle ağza getirmişsek de kötü bir şey söylemediğimizi, Kürt ve Türk halkımn kardeşliğini vurguladı- ğunızı, ama eşit koşullarda bir kardeşlik istediğimizi söylemek istedik. Türk halkına gerçekten çok saygdıyız. Her ne kadar ki- şiler, bireyler tepkilermi göster- mişseler de biz bunun tümünü Türk halluna mal etmiyoruz. Türk halkımn bu düşünceyi ta- şıdığma inanmıyoruz." Zaman oldukça ilerlemiş. Va- kit olsa daha da konuşacak Ley- la Zana. Ama daha önceden bir tamdıklanna verilmiş sözleri var. Kapıdan çıkarken yüzü bir daha aydınlanıyor. "Yann bu- radaysan, gjt" diyor, "açhk grevindeki arkadaşlan gör. Kürt kadınlannı, gençlerini gör. On- Lann arasından çıkıp gittim ben Meclis'e." Diyarbakır, gecerün derinli- ğinde. Sabahı beklemeden HEP II Merkezi'ne doğnı yürüyo- nım. ESRAKENGIZ OLAYLAR ARTTYOB i kayıp: Erhan MeydanSivil giyimli siyasi polis tarafından gözaltına ahndığı iddia edilen kişilere Toraman'dan sonra yeni bir isim daha eklendi: Erhan Meydan. Meydan'ın 18.11.1991 günü İstanbul Bahçelievler'de sivil ekip otosuna bindirilip götürüldüğü ve bir daha haber alınmadıği kaydediliyor. tstanbnl Haber Servisi — Her geçen gün, "kaybolanlar" listesine yenileri ekleniyor. Yu- suf Erişti, Hüseyin Toraman L yO r. İHD tstanbul Şubesi'ne dan sonra şimdi de Erhan başvurarak Erhan Meydan'm bulunması için yardım isteyen ailesi, gazetecilere şunlan söy- Soğanlı'daki evinin önünden sivil ekip otosuna bindirilip gözaltına alındığını öne sürü- Mey4an. Avukatı Kemal Yümaz ve ai- lesi, gencin 13 gün önce, 18.11.1991 günü gece 21.30 sı- ralannda Istanbul Bahçelievkr ERHAN MEYDAN — Evinin öniinde gözaltına alındı, şu an- da haber alınamıyor. DERYA YILDIZ — Erhan Meydan'm nisanlısı, "Dün Hu- seyin Toraman, bugun Erhan Meydan, yarın sıra kimde' di- yor. lediler: "Erfesa, daha önce 5.8.1990 tarlhnMİe pobs tarafından göi- attına alındı. Savcılıkça totnk- buup cezaevine komüdu. Hak- kuda TCK'mn 142/1 ve 6. maddeye aykınlıktan dava açıMı. Şimdi, ne oldognna bi- le Bftlify 1 *" apar topar göz- altına aMüar. Yaşamından en- dişe ediyonız." Avukat Kemal Yümaz ise Erhan Meydan'm daha önce siyasi bir suçtan yargılanmış olması nedeniyle siyasi polis tarafından "hazır suçlo" diye görüldüğünü öne sürerek T o - Us, bn tir aygnlama ve yön- temlere bflufU olarak ba$vw- maktadır. Bnannla toplmm İçinde bir snçaırak pdkozu ya- ratmaya ve cinayederme nygun zemin yaratmaya çalıamakta- dıriar. E» baaVmbumda saj ele geçirme olanaklan olmasına karşın 'eski teröristlerden bil- mem kim ölü ele geçti' diyerek tepkileri zayıflatmaya çalış- maktadır" diye konuştu. Erhan Meydan'm nisanlısı DeryalâMızise^DüHiueyn Toramaa bngnn Erhan Mey- dan. Yann a n Idmde? 13 gün- dttr pofis tanfından gdzaltma ahndHjımahaBesakmleritara- fından dofndanan Erhan'ın akjbeti befii degfl. DGM, göz- an •nesnae an geçnuyor. na- bannın başvnnısa yanıtnz kaMı" dedi. Ailesi ise seçim meydanla- nnda propaganda malzemesi olarak kullarulan "Karakol dnvarfaumı camdan yapaca- fu", "İMan hakbnna saygıiı olacagız" sözlerinin havada kaldığını belirterek Erhan Meydan'm nerede olduğunu ve neden gözaltına alındığınm açıklanması gerektiğini söyle- diler. PoKtika ekip işiL e y l a Zana Kuzey Irak'ta sağlıklı bir politika yürütülmüyor. Bir bakıyoruz bir lider Amerika'da, bir bakıyoruz Türkiye'de. Oysa bunu bir ekip yapmah. Bir kısım 'otonomi' diyor, bir kısım 'yok, ben bağımsızhk istiyorum' diyor. Leyla Zana'nın Irak'taki Kürtler üzerine düşünceleri şöyle: "Kuzey Irak yıllann bir yarası. Kuzey Irak'taki lider arkadaşlanmızı çok yetersiz görüyonız. Gerçekten Ûderlerimiz bugune dek sağlıklı bir politika izleseydiler oradaki parça şimdi çoktan özgürleşmişti inancım taşıyonız. Şimdi bir liderin her şeye kanşması, yanında bir sttrü zaran ve aksakhğı getiriyor. Dünyaya bakıyoruz bir de kendi halkımıza ve liderlerimize... Eğer özgürleşmek istiyorsak sağlıklı bir politika izlememiz lazım. Sağlıklı politikayı da kişi tek başına yürütemez. Ekip isidir, parti işidir. Maalesef bugün bakıyoruz Kuzey Irak'ta bu mevcut değil. Bir bakıyoruz bir liderimiz Amerika'da, bir bakıyonız Türkiye'de. Oysa bunu bir ekip yapmah. Hangi konu hakkında görüş alışverişi yapılacaksa o ekibin gidip bunu halletmesi gerekir. Ikincisi halka hiçbir şey verümemiş. Belli dönemlerde savaş kızışıyor, belli dönemlerde bir bakjyorsunuz kökten susturuluyor. Süreklilik yok. Ne istediklerini kendileri de bilmiyorlar. Bir kısmı otonomi diyor, bir kısmı bugün kalkmış 'yok ben devletleşme, bağımsızhk istiyorum' diyor. Burda bir netleşme yok. Bu netleşme olsaydı bu acılar çoktan son bulmuştu." KÜRT KADEVLARI ÜZERtNE Kadın daha cesurLeyla Zana, kendisinin de parçası olduğu Kürt kadınları için şöyle konuşuyor: "Kürt kadınlannda büyük biı değişim var. Şimdi Kürt halkımn kişilik sorunu vardır. Sağlıklı bir kişiliğe sahip olamamışız hiçbir dönemde. 1984'ten sonra bu kişilik biraz belirginleşmeye başladı. En büyük sorunumuz kimliğimizin olmayışı. Bu seçimde köy köy dolaştık. Gittiğimiz her yerde kadınlar erkeklerden çok daha cesur, çok daha atılgan, çok daha soru sorma yetenegine sahiptiler. Çogu diyordu ki, 'Biz çok insan gönderdik o Meclis'e. Ama giden her insan kendi inkânnı götürerek gitti, o koltuğa oturdu. Artık öylelerini göndermek istemiyoruz.' Kadının durumu gerçekten zor ülkemizde. Ama yalnız kadının değil, erkegin de durumu çok zor. Yani toplum olarak kurtulmadığımız müddetçe kadm da erkek de zor dunımda. Ama özellikle Kürt kadını çok daha ezilen bir varhk. Bir tek kocasmdan dolayı degil, bütün erkeklerden. Babası, kardeşi, hatta hatta oğlu tarafından dahi ezilen bir varhk. Bütün bu sorunlan biz toplumsal soruna ve insanlık sorununa bağhyoruz. Bu sonın çözümıedikçe kadının gerçek kimliğini bulması çok güç. Kadın da toplumun yansıdır, gece ve gündüzü gibidir yasaımn. Gecesiz nasıl gündüz olmuyorsa kadınsız erkek de düşunülemez." Toraman'ın aflesj dün düzenledikleri basın toplantısında. Acılı aile ogullannın izini anyor. (Fotoğraf: ESAT PAL\ı Tbraman'dan hâlâ haber yok İstanbul Haber Merkeri — Kocamustafapaşa'daki evinin önünden sivil kişilerce ahnıp Gayrettepe Siyasi Şube Müdür- lüğü'ne götürüldüğü öne sürü- len Hüseyin Toraman'ın (26) ai- lesi, Ankara'da yeni hükümetin yetkilileriyle görüşmelerine kar- şm ogullannın nerede olduğuna ilişküı bir sonuç alamadıklannı sö^ledi. Bu arada Hüseyin Tbraman- ın ailesi, Kocamustafapaşa Çı- nar Polis Karakolu yetkilisiyle yaptıklan ve teybe kaydettikleri bir telefon konuşmasında, bu yetkiünin, Toraman'uı Gayrette- pe Siyasi Şube'ye göturülduğü- nü doğruladığım beUrttiler. Yeni kurulan hükümetin yet- kilileriyle görüşmek üzere haf- ta başında Ankara'ya giden Hü- seyin Toraman'ın ailesi, dün in- san Hakları Derneği tstanbul Şubesi'nde bir basın toplantısı düzenledi. "Hdseyin'in ölıisunü veya di- risini bulana kadar arayacagım. O yasamıyorsa benim de yaşa- mamın bir anlanu yok" diyen Haüce Toraman şöyle konuştu: "tcisleri Bakanı Ismet Sezgin ve Adalet Bakanı'yla tek tek gö- rüştük. SHP ve DYP'nin parti yetkilileriyle görüştUk. Bize, el- lerinden geieni yapacaklannı söylediler. Ama oğlumdan tam 34 gündür bir haber yok. Kim- se bn- şey bamiyor, konusmak is- temiyor. Artık yüreklerimiz aa- larla, hmçlarla dolu. Şnnu an- ladık ki, Türkiye'de devleti yö- neten polis. Bakanlardan, mil- lervekiBerinden ve ber şeyden daha nstünler. Politikacılar ma- kamlannda boşo boşuna otur- Hüseyin Toraman'ın ailesinin Çınar Polis Karakolu yetkilisiyle yaptıklan telefon göruşmesinin metni şöyle: Ailesi — "Mahalle halkımn söyledigine göre ogJnmnzu sivil kisiler zorla kaçırdı. Sizin kara- koldan ekip gelmiş ve götnren- lere mndabale etmemiş. Biz, bu- nnn doğrn oiup olmadıfını ve nedenini ögrenmek istiyoruz". Polis — "Ben siyasi şube di- yorum sana, siyasi şubenin po- lisleri götürdü'. Ailesi — "Siz biiyorsunuz de- ğil mi?" Polis — "Tabii". Ailesi — "Vaıandaş, (mahal- le sakinleri) kaçıranlann sivil ol- ması nedeniyle size telefon et- mişler". Polis — "Tamam". Ailesi — "Siz de gidip çocn- ğıın onfauın einden kurtanlması I yönünde, etinden alınması >ö- nünde herhangi bir islem yap- Poüs — "Ne yapacaktık. Po- üs alıp götürüyor. Sen gelecek- sin, sen de poUssin, ben de po- lisim. Bana inanmıyor musu- nuz?" HüseyinFıdanoğhı adlıgendailesi Çapa'dabuldu. PoMn 8. kattan attığı önesürülüyor 18 yaşında, 'kimliği meçhul' ve koıııada İstanbul Haber Servisi — Ça- pa Tıp Fakültesi Hastanesi'ne geçen çarşamba günü ağır yaralı halde getirilen ve halen reani- masyon servisinde koma halin- de bulunan Hüseyin Fidanoglu 1 nun (18), polis tarafından 8. kat- tan aşağı atıldığı öne suruldü. Bekçi olduğunu söyleyen sivil bir kişi tarafından hastaneye ge- tırüdiği beürtilen Hüseyin Fida- noğlu'nun hastane kayıt defte- rine önce Ekber Gündogdu adıyla kaydettirildiği, daha son- ra da "kimligi meçhul" kaydı düşüldüğü iddia edildi. Demokrasi Mücadelesinde Kadın Derneği'nin (DEMKAD) de bulunduğu Aksaray Hayriye Tüccariye Caddesi, Mesihpaşa Mahallesi, Paşazade Sokak'taki 8 katlı Işık Apartmanı'nın da- mından havalandırma boşluğu- na düşen Hüseyin Fidanoğlu, bir ambulansla hastaneye kaldı- rıldı. Hemen ameliyata alınan Hüseyin Fidanoğlu, daha sonra koma halinde reanimasyon ser- visine kaldırıldı. ölüm tehlike- sini atlatamayan Fıdancğlu'nun kafasmda ağır hasar olduğu, ka- burga ve kol kemiklerinin kınk, ciğerinin de delindiği servis dok- torlannca belirtildi. Olayın meydana geldigi Işık Apartmanı'nda bulunan DEM- KAD'ın Başkanı Güler Altınay, avukat Zerrin San ile biriikte Hüseyin Fıdanoğlu'nun merdi- venlerden yukan doğnı koşarak çıktığını gördüklerini söyledi. Arkasından da bir resmi polis- le, sakallı, sivil giyimli bir kişi- nin yukan çıktıklanna tanık ol- duklannı belirten Altınay, "tki olay arasında bir baglantı kura- madık. Ancak üyemiz Lütfiye Fidanoglu'nun oglu Hüseyin'in duştüğünıi duyduktan sonra aradaki baglanbyı kurdnk" de- di. Koma halindeki gencin annesi Lütfiye Fidanoğlu ise olayın kendilerinden gizlenmeye çalışıl- dığmı, kuşkulanarak hastaneleri aradıklannda durumu öğren- diklerini söyledi. Anne Fidanoğ- lu ile avukatlan Fuat Erdoğan, yaptıklan araştırmalarda Hüse- yin'in hastaneye önce "Ekber Gıindogdu" adıyla kaydettirildi- ğini, sonra da "kimligi meçhul" kaydı düşuldüğünu saptadıkla- nnı söylediler. Leyla Zana'yı ziyarete gözaltı İSTANBUL (ANKA) — Ye- ni Ülke gazetesi muhabiri Gül- ten Kısanak'ın SHP milletve- kili Leyla Zana'yı hastanede zi- yareti sonrası gözaltına ahndı- ğı bildirildi. Yeni Ülke gazete- si Genel Yaym Yönetmeni Hii- seyin Aykol, yaptığı acıklama- da gazetenin tstanbul Merkez Bürosu Muhabiri Gülten Kısa- nak'ın önceki gün saat 17.00 sıralannda Yeşilyurt'ta gözal- tına alındığını kaydetti. AykoL Gülten Kısanak'ın SHP Diyar- bakır Milletvekili Leyla Zana- yı tedavi görmekte olduğu Ye.- şilyun Interinational Hospital Hastanesi'nde ziyarete gittigi-" ni belirtti. Aykol, açıklamasın- da Gülten Kısanak'ın derhal, sahverümesini isteyerek "Blr nünetveknini hastanede ziyaret- etmek ne zamandan beri suç olmuştnr?" dedi. FATOŞ GÜNEY Güney'i ': geç de olsa hatıriadı' Kültur Servisi — Güney* Productions'dan yapılan yazıh açıklamada, "10 yıl boyunca' ffimleri ve khaplan yasaklana- rak ve 105 filmi imha edilerek Türkiye sinema ve yazra tart- hinden silinmeye çauşdan \ii- maz Güney'i Türkiye Yazarlar Sendikası'nın geç de olsa ha< tarfaunasının olumlu oldugn"' belirtildi. Fatoş Güney, Nnr Sürer ve Halil Ergün imzaiı açıklama- da, eylül 1991'de "Sürgün Dö- nüşü Yümaz Güney Yeniden HaUuyla" adlı fılm gösterimi kampanyasının o günlerde TYS tarafından "Türkive'nin güncd durumu elverisB olma- dıgı gerekçesiyle" reddedildiği' vurgulandı. Açıklamada şöyle denildh "Ancak tüm bu toplantılan- mızda, Güney'i anlaürken Tnrkiye'deki çeşitli halklann ve knltiirlerin zengin büeşi- minden ötürii onun kendisini Turldycü bir sanatçı saydıgı ol-' gnsuna gösterdiğimiz dikkatin,' Sayıa Demirtaş Ceyhnn tara- fından yanus yonunlandıgını nzüntüyleidedik". ADANA -:i J I * Hemşireye ' işkence raporla belgeli ; UFUKTEKİN ~ . ADANA — Emniyet Mü- dürluğü'nde gözaltındayken "dnsel işkence" gördüğü belir- lenen hemşire Mediha Cnra- baz'a Adana Doğumevi Hasta- nesi'nden verilen "kızlık zarm- da yırtık saptanmışür" rapo- rundan başka Adli Tıp Kuru- mu'nca da "kollannda sıynk, yaralar tespit edilınistir" diye rapor verildiği ortaya çıktı. işkence savını "çamnr atmak" olarak değerlendiren Adana Emniyet Müdürü Me- te Altan'm, "Örgüt üyesi" di- ye suçladığı hemşire Curabaz hakkmda, bir hafta önce Ma- latya DGM tarafından "örgüt üyesi olmadıgı anlaşılmıştır" diye karar venldi. însan Haklan Demeği Ada- na Şube Başkanı Ali Aydoğan, < Adana Emniyet Müdürü Al- tan'm "cinsel işkence"yle ilgili sözlerinin, ortaya çıkartılan ra- porlarla çeliştiğini beürterek,' "olayı yalanlamak degil, araş- tınp varsa suçtuyu cezalandnr- mak gereldrdi" dedi. '. i Ç.Ü. Tıp Fakültesi î Hastanesi'nde görevli hemşire Mediha Curabaz'a, Adana. Emniyet Müdürlüp'nde sor- gulandığı 15-20 ağustos 1991 tarihleri arasında işkence ya.- • pıldığı yolundaki haberimize* yönelik tepkiler süruyor. însan Haklan Adana Şubesi'nde bir basın toplantısı düzenleyen; başkan Ali Aydoğan, Mediha' Curabaz'a yapıldığı beürtilen' işkencenin yargı karanyla da. kesinleştiriknesi ve sorulan; hakkında dava açılması için; tçişleri ve Adalet bakanlıklan- • na dilekçelerin gönderildiğini. bildirdi. Aydoğan, diğer kiflel örgütleri tarafından da takip* edilen "cinsel işkence" olayı; konusunda Adana Emniyet' Müdürü Mete Altan'm "çaraur" aülıyor" şeklinde gazetelerdei yer alan dernecinin de kendi-; siyle çeliştiğini belirterek sövv le konuştu: "Ortada bir rapof; var. Müdürün yapması gere-' ken bu rapor naal alınmış, ne-- den verilmiş, verenler kim, bu. raporun verilmesine yol acan. koşullar ve kişiler kim? Buno araşınnalı. Kaldı ki bemşireniB örgüt üyesi olmadıgı da yargı karanyla belgeleniyor."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle